Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır:
ElhamdülillahiRabbil’âlemîn. Vessalâtüvesselâmüalâresûlinâ Muhammedin ve ala Âlihî ve Sahbihîecma’în.
Bugün Allah nasip ederse “Ye’cüc ve Me’cüc” konusu üzerinde konuşacağız.Geçen hafta biliyorsunuz Dabbet-ül Arz konusu ile ilgili ayetleri okumuştuk.Kuran’ı Kerim ile sünnet arasında tam bir uyum ortaya çıkmıştı. Dabbet-ül Arz’ın peygamber (SAV)’in kabirde çıkacağını haber verdiği melekler olduğunu hem ayetlerden hem hadislerden görmüştük.
Bugünde inşallah “Ye’cüc ve Me’cüc” konusunu göreceğiz. Göreceğiz ki “Ye’cüc ve Me’cüc” işte nasıl olduğu hayal edilemeyen bir varlık değil. Aslında Cenab-ı Hakk’ın belirtmiş olduğu beyyine suresinde mesela özet olarak ifade ediyor.
Estaüzübillah
İnnellezînekeferûminehlilkitâbivelmuşrikîne fî nâri cehenneme hâlidînefîhâ, ulâike hum şerrulberiyeh (Beyyine Suresi 6. Ayet)
İster ehli kitaptan ister müşriklerden olsun. Yani ister elinde Allah’a nispet edilen bir kitabı olsun ister olmasın kâfirler cehennemin ateşi içerisinde olacak ve orada sürekli kalacaklardır. Orada ölümsüzleşeceklerdir cehennem ateşi içerisinde, onlar yaratıkların en şerlisidir. İşte bu yaratıkların en şerlisi manasına kullanılıyor“Ye’cüc ve Me’cüc” kelimesipeygamberimiz (S.A.V )‘in hadisinde de bu net bir şekilde ifade ediliyor sahih hadiste o Hadis-i Şerif Müslim’de ve Buhari de geçen bir hadistir.
Sen o hadisi oku önce oradan başlayalım.
Araştırmacı: Buharide“Kitab-ül Enbiya “Ye’cüc ve Me’cüc” Kıssası”
Abdülaziz Bayındır:Kitab-ül Enbiya evet orda geçen bölüm enbiya süresiyle aynı başlığı taşıyor.
Araştırmacı: Müslim’dede İman bölümünde Babın adıda şudur.“Her binden 999’un cehenneme gönderileceğibab’ı”
Abdülaziz Bayındır:Yani şeyde zaten ayet-i kerimelerdede var zaten biliyorsunuz.
Estaüzübillah
Ve mâekserunnâsi ve levharastebimu’minîn(Yusuf Suresi 103. Ayet)
Her ne kadar çok istersen iste onlar inanacak değillerdir. Her 1000 kişiden 1 kişi
Araştırmacı:Buhari ve Müslim’de geçen Hadis-i Şerif te; kıyamet günü AllahTeala hazreti Adem’e diyecek ki Ey Adem. Hz. Ademde Lebbeyk ve Tüm hayır senin elindedir diyecek. Allah Hz. Adem’ediyecek ki cehenneme gidecek olanları ayır Hz. Adem diyecek o nedir?Yani kaçta kaçı kaçıdır. Hepsimidir? Yarısı mıdır? Üçte biri midir? Ne kadarı diyecek.
Kuran’da nedir bunun hükmü hepsini mi gönderecek yarısı mı üçte birimi Allah Teala diyecek ki herbinden 999’u cehenneme gidecektir. Peygamberimiz (S.A.V.) Hac suresinde geçen ayeti kerimeyi okuyor orada
Yâ eyyuhen nâsuttekû rabbekum, inne zelzeletes sâati şey’un azîm ve teren nâsesukârâ ve mâ hum bisukârâ ve lâkinneazâballâhişedîd(Hac Suresi 1-2. Ayet)
Orada küçük olan insanlar insanları sarhoş görürsün ama onlar sarhoş değiller ancak Allah’ın azabı çok çetindir şiddetlidir.
Bu her binden 999’u cehenneme gönderileceğine göre yani 1000 kişi gidecekse o bin kim olacaktır sorusu akla geliyor sahabe soruyor. 1 kişi kim olacak sorusu akla geliyor. Sahabe soruyor. Ya resulullah bir kişi cennete gidecek her bin kişiden 999 unun cehenneme gideceğini hesapladığımızda 1 kişi kalıyor bu gidecek olan kim diye soruyorlar. Peygamberimiz Cehenneme gidecek olanlara atıfta bulunuyor.
Abdülaziz Bayındır:Müjdeler olsun size cehenneme giden “Ye’cüc ve Me’cüc” ’den bin sizden de 1 kişi gidecek diyor. Peki siz buradan ne anlardınız?
İnsanların her binden 999’u cehenneme gidecek ifadesinden sonra peki burada bir rivayette küçük yanlışlık olmuş oluyor. Çünkü bu bin bir e çıkıyor. Neyse o rivayette ufak tefek hatalar olabilir. Ama burada anlatılan ifade müjdeler olsun “Ye’cüc ve Me’cüc” ’den bin kişi cehenneme gidecek sizden bir kişi o zaman cehenneme gideceklerin tamamına hangi ismi verdi peygamberimiz?
“Ye’cüc ve Me’cüc” ismini verdi.
Demek ki “Ye’cüc ve Me’cüc” cehenneme gidecek olanlara verilen ortak isim peygamberimizin hadisinde. Şimdi o hadis ile Kuran’ı Kerim arasındaki ilişkiye bakacağız. Şimdi o hadisi bitir. Ayetlerde nasıl geçiyor ona bakalım.
Araştırmacı:Daha sonra peygamberimiz diyor ki nefsim elinde olanAlah’a yemin ederim ki ve umut ederim ki siz cennet ahalisinin dörtte birini oluşturacaksınız.
Abdülaziz Bayındır: Bu çok normal bir şeydir. Niye biliyormusunuz bu Muhammed S.A.V ümmeti daha önceki dönemlere bakın peygamberler peşpeşe geliyor hatta aynı dönemde birkaç peygamber var. Zekeriya (A.S) oğlu Yahya (A.S) var İsa (A.S) var aynı bölgede 3 tane peygamber aynı dönemde yaşamış oluyorlar onun için ama şimdi öyle değil 14 asır geçmiş 15 asıragirmişiz bir daha peygamber gelmemiş ve bundan sonrada gelmeyecek dolayısıyla ister istemez Muhammed (A.S) ümmeti diğer peygamberlerin ümmetinden fazla olacaktır.
Araştırmacı: Sahabe tekbir getiriyor sevinçten. Daha sonra peygamberimiz şöyle diyor. Cennete gireceklerin yarısını oluşturacağınızı umut ediyorum diyor. Tekbir sesleriyle karşılık veriyorlar sevinçten. Daha sonra peygamberimiz şöyle diyor. (hadisin Arapçası okunuyor)
Abdülaziz Bayındır:Diyor ki, insanlar içinde sizin konumunuz bir siyah öküzün üzerindeki tek bir beyaz kıl gibidir. Ya da beyaz öküzün üzerindeki siyah bir kıl gibisiniz.
Şimdi bu hadisten şunu net olarak anladık ki cehenneme gidenlerin hepsine verilen ortak bir isim Yec’üc ve Mec’üc’tür. Önce hadisten hareket etmemiz daha öncede burada bahsetmiştik. Peygamberimiz sonucu bize bildiriyor. Yani o hadiste bildirilen Kuran’ı Kerimde bildirilenin bir özetidir. Yani onu oradan anlamak Kurandan bu meseleyi anlamak bu kadar kolay değil herkes o işi başaramaz.
Hadis-i Şerif onu bize kısa ve özlü bir şekilde anlatıyor. Bu kadar asırlar içerisinde hadise bir takım ilaveler çıkarmalar olmuş olabilir. Biz onu Kuran’ı Kerim’deki ilgili ayetlerle birlikte uyumlu olarak karşılaştırdığımız zaman mesele tümüyle ortaya çıkmış olacaktır.
Araştırmacı :Hocam bir şey söyleyebilirmiyim. Dedikleriniz doğrudur ama o ifadeler şöyle bir şey hatırlatmıyormu? YeccücMecückâfir olanlardır mesela cehenneme gidecek olanların hepsi kâfir değildir. Yani iman edip günahı olanlarda cehenneme gidecekler.
Abdülaziz Bayındır: Neticede yine cennette gidecekler
Araştırmacı: O itibarla mı
Abdülaziz Bayındır:O itibarladır. Neticede o eğer müşrik değilse ya doğrudan cennete gidecek ya da dolaylı olarak cennete gidecek
Araştırmacı:O zaman yukarıdaki cehennemlikleri bu sonsuza kadar cehennemde kalacak olanlar
Abdülaziz Bayındır: Cehennemlikleri ayır bakalım belki mecazi bir ifade olabilir çünkü onu ahirette ayıracak olan Allah Teala’dır. Yüzlerinden belli olacak diyor ayet’i Kerime’de biliyoruz biz sadece bir muhataplarına bilgi verirken karşı tarafın anlayabileceği şekilde söylüyoruz. Şimdi evetEnbiya Suresinin 94. ayetini açalım ve oradan itibaren“Ye’cüc ve Me’cüc” olayına bir bakalım.
Allah Teala burada şöyle buyuruyor.
Estaeuzübillah
Fe men ya’melminessâlihâti ve huvemu’min
Kim mümin olarak iyi işler yaparsa
fe lâ kufrâne lisa’yihi
onunçalışmasına karşılık nankörlük edilmeyecektir.Yani yaptığı çalışma teşekkürle karşılanacaktır.
Veinnâlehukâtibûn
Onun çalışmasını biz onun için yazıyoruz.(Enbiya Suresi 94. Ayet)Yani ilerisinde ona faydası olsun diye onun çalışmasını kayda geçiriyoruz.
Ve harâmunalâkaryetinehleknâhâennehum lâ yerciûn.(Enbiya Suresi 95. Ayet)
Helak ettiğimiz bir kavim için haramdır onlar geri dönmeyeceklerdir.
Şimdi helak edilen kavimlerden hangisini hatırlıyorsunuz. Ad Kavmi var. Semud Kavmi var. Nuh var. Lut Kavmi var. Bunlar tekrar dünyaya döndüler mi? Onlar için diyor ki
Ve harâmun
yani yasaktır.
Alâkaryetinehleknâhâ
helak ettiğimiz yani yerleşim yerlerinin halkına haramdır yasaklanmıştır.
ennehum lâ yerciûn
onlar dönmeyeceklerdir.
Geri dönüş yok öldüler bitti.Biliyorsunuz ölen insanlar geçen hafta da okumuştuk Müminun suresinin 99-100. ayetlerinde geri dönmek isteyeceklerdir. Orada kâfirlerle ilgili 23. Sure 99-100. Ayetlerde olarak şöyle bir şey vardı.
Estağeuzubillah
Hattâ izâ câe ehadehumul mevtu kâle rabbirciûn(Mü’minun suresi 99. Ayet)
Hattâizâcâeehadehumulmevtuonlardan birisine ölüm geldiği zaman
kâlerabbirciûn.Ya rabbi beni geri çeviriniz
Leallî a’melu sâlihan fîmâ terektu kellâ, innehâ kelimetun huve kâiluhâ, ve min verâihim berzahun ilâ yevmi yub’asûn (Mü’minun suresi 100. Ayet)
Leallîa’melusâlihanfîmâterektuBelki terk ettiğim dünyada iyi bir iş yaparım.
kellâ, innehâkelimetunhuvekâiluhâ, hayır bu onun boş bir sözüdür
ve minverâihimberzahun ilâ yevmi yub’asûn Yeniden dirilecekleri güne kadar arkalarında engel vardır. Zaten Rabbi yerciun diyor ya irciunyerciun aynı kökten gelen geri döndürün diyor. Onlar Bunlar geri dönmeyeceklerdir. Onlar döndür diye Cenab-ı Haktan istiyorlar. Allah Teala’da orda diyor ki.innehâkelimetunhuvekâiluhâ,Onun söylediği boş bir sözdür. ve min verâihim berzahunYeniden dirilecekleri güne kadar arkalarında engel vardır. Yani artık geri dönemezler. Çünkü vücut ölmüştür. Ölmüş vücutla bu dünyada yaşamaları söz konusu değildir. Dolayısıyla bu şeyi de tamamen engellenmiş oluyor bazıları reenkarnasyon bahsediyorlar. Vücut ölünce bu dünyaya tekrar dönüş yok. Reenkarnasyon diyenler bu vücuttan çıktı ruh elbise değiştirdi. Öbürüne geçti falan diyor söz konusu değildir. Mesela şeyde gerçi konumuzla direkt alakalı değil. Az önce Haşim söylemiştigünahkârlarla ilgili olarak. Onlarda yani günahkar olan insanlarda günah işleyerek ölmüş olanlarda geri dönmek isteyecekler. O da Münafikun Suresi 9. Ayette(554syf) Allah Tealadiyor ki
Yâeyyuhâllezîneâmenû lâ tulhikumemvâlukum ve lâ evlâdukum an zikrillâh.Münafikun Suresi 9. Ayette
Müminlere hitaben söylenen bir söz bir emir mallarınız ve evladınız sizi Allah’ın zikrinden alıkoymasın namazdan ve Kuran okumaktan Kuran’daki emirleri yerine getirmekten alıkoymasın
ve men yef’alzâlike fe ulâikehumulhâsirûn.
Mallarınızla ilgili zikir nedir. Allah’ın mallarla ilgili verdiği emir ve yasaklar. Evlatlarla ilgili her şey yani zaten insanları dünyada en çok meşgul eden mal ve evlattır. Bunlar size verdiğimiz şeylerden infak edin size ölümgelip çatmadan önce öldükten sonra o mal artık sizin olmayacak mirasçılarınızın olacak
Bu sebeple bakın burada çok küçük bir parantez inşallah onunla ilgili bir ders yaparız. Şimdi insanlar ben ölene kadar bu mal benim öldükten sonra felanın diye bir sürü şeyler sistemler oluşturmuşlardır. Biliyorsunuz vasiyettir vakıftır felan diye yani bunlarla ilgili ne bir ayet vardır ne bir hadis vardır ama maalesef sistemleştirilmiş yani mirasçıdan mal kaçırma adam hayattayken o malının sıkıntısını çekmek istemiyor ölene kadar benim diyor. Hiç unutmuyorum Kütahya’da bir şahıs çocuğu yokmuş karı koca yaşıyorlarmış bana bir soru soruyor işte hocam benim malım mülküm var ve mirasçılarıma kalsın istemiyorum işte yeğenlerim şunlar bunlar bunu bir vâkıfa bağışlamak istiyorum ama ölene kadar benim büyük bir övünçle söylüyor dedim sen şey yapıyorsun senin hayır falan yaptığın yok. Mirasçılardan mal kaçırıyorsun dedim. Bir kere yaptığın hayrın sıkıntısını çekmen lazım malı vermenin acısını bir kere hissetmen lazım içinde duyacaksın Allah rızası için. Şimdi mirasçılarına kızmışsın onları cezalandırmak istiyorsun nasıl olsa ölene kadar benim öldükten sonrada onlara kalmasın hanım benden sonra ölürse oda alamayacak falan bakın burada ne diyor Allah Teala yani bu sadece bir parantezdi
Estağeuzubillah
Ve enfikû mimmâ rezaknâkum min kabli en ye’tiye ehadekumul mevtu(Münafikun Suresi 10. Ayet)
sizden rızık olarak verdiğimiz şeylerden harcayın. sizden birine ölüm gelip çatmadan önce harcamanızı bitirin.
fe yekûle rabbi lev lâ ahhartenî ilâ ecelin karîbin fe assaddeka ve ekun mines sâlihîn(Münafikun Suresi 10. Ayet)
fe yekûleöldükten sonra şöyle der adam bak demin kâfir konuşuyordu şimdi mümin konuşuyor
rabbi lev lâ ahhartenî ilâ ecelin karîbya rabbi mana bir 5 dakika müsaade etsen mesela birazcık müsaade etsen az bir müsaade etsende
fe assaddeka gidipsadaka versem malımı harcasam sen geri gitsen o malı sana kimse vermez bitti sen öldün zaten o mal kaldı mirasçılara
ve ekun mines sâlihîniyilerden olsam diyor.Anlıyor orada günahkar olduğunu öbür tarafta kella dedi buradada aynı manada ne diyor
Ve len yûahhırallâhu nefsen izâ câe eceluhâ,
eceli geldiği zaman Allah hiçbir kimseyi geri bırakmayacaktır.
vallâhu habîrun bi mâ ta’melûn
Allah ne yapacağınızı ve neyaptıklarınızdan haberdardır.
Araştırmacı:Bunları dünya hayatında mı söylüyor
Abdülaziz Bayındır:yokyok dünya hayatında değil öldükten sonra ecel geldi mi geri dönüş yok artık levlaaharteni diyor birazcık daha müsaade etsen diyor eceli gelmiş bitmiş. min kabli en ye’tiye ölüm gelmişyani adam artık ölmüş yani öbürü de öyle her ikisi de öldükten sonra konuşuyorlar yani müslümandakâfirde öldükten sonra eğer tabi kâfir mutlaka konuşacak müslüman da eğer Allah’ın emirlerini eksik yerine getirmişse biraz daha müsaade etsende diyecek. Artık bitti şimdiye kadar düşünecektin. Bu sebeple insanları hep insanı helak eden bir takım hayalleri ve beklentileridir. Esas beklentisi Allahtan olmalıdır. Bu beklenti içerisinde olmak için Allah’ın emir ve yasaklarının yerine getirmek gerekir. Evet şimdi buradan tekrar şey yapalım. Bakın burada diyorki Allah Teala
Ve harâmun alâ karyetin ehleknâhâ ennehum lâ yerciûn (Enbiya Suresi 95. Ayet)
Ve harâmunalâkaryetinehleknâhâ
helak ettiğimiz bir kariyeye haramdır yasaktır.
ennehum lâ yerciûn
onlar geri dönmeyeceklerdir.
Yani öldüler tekrar dünyaya geliş yok. Aslında bu herkes için söz konusudur. Ne zamana kadar geri dönmeyeceklerdir.
Hattâizâfutihatye’cûcu ve me’cûcu ve hum minkullihadebinyensilûn.(Enbiya Suresi 96. Ayet)
Hattâizâfutihatye’cûcu ve me’cûcu
Yec’üc ve Mec’üc açıldığı zaman
ve hum minkullihadebinyensilûnonlar her bir hadepten hızla koşacaklardır.
Bu ne zaman?Şimdi öbür ayetlerde tekrar şey yapalım az önce okuduğum iki ayeti düşünelim. Birisini Mu’minûn suresinden okuduk diğerini enbiya suresinden Burada ne demişti o ölen kişi kural aynı kural her toplum için ister tek tek olsun. Bak diyor ki o hani ya rabbi beni geri çeviriniz diyor belki terk ettiğim dünyada güzel işler yaparım Allah Teala da diyor ki hayır bu onun söylediği bir boş sözdür aralarında engel vardır. Ne zamana kadar
ilâ yevmi yub’asûndirilecekleri güne kadar dirilecekleri gün
Araştırmacı:Berzah mıdır bu?
birdeburada şuanda berzahta konuşuyor dirilecekleri gün bakın şöyle düşünün Mu’minûn suresindekini şurada bir adam var adama ölüm gelmiş yani ölmüş ölen kişi ne yapıyor kâlerabbirciûn ya rabbi beni geri çeviriniz diyor konuşan ne burada onun ruhu konuşuyor evet azönceki şeyde de bu kâfirle ilgili müminle ilgili de ruh konuşuyor ruhu biliyorsunuz yani AllahTeala insanı yaratıyor vücudun yaratılışı tamamlandıktan sonra ruhu üflüyor ruh üflediği sırada diyor ki
Summe halaknen nutfete alakaten fe halaknel alakate mudgaten fe halaknel mudgate ızâmen fe kesevnel izâme lahmen summe enşe’nâhu halkan âhar(âhara), fe tebârekallâhu ahsenul hâlikîn (Muminun Suresi 14. Ayet)o kişiyi başka bir yaratık haline çevirdik diyor. Vücudun tüm özelliği bu ayetlere baktığımız zaman ki ayetlerde bunları çok derin ayrı bir yer veriyor. O konuyla ilgili derslerimiz var şimdi şey yapmayayım. Sadece hatırlatmak için söyledim.15. haftaya tekabül ediyor. Yani şimdi 16. Hafta falan deniyordu. En son yapılan çalışmalarda 15. Hafta vücudun ana rahminde gelişimini tamamladığını tüm sinir ve organların tamamının bittiği dönem olarak kabul ediliyor. İşte o sıra gelip ruh vücuda giriyor burada ruh vücuda girince insan haline geliyor ayeti kerimelerde o andan itibaren 6 ay daha ana rahminde kalıyor çocuk ki o zaten toplam 183 günmüydü 283 evet toplam o kadar ediyor 280den altı ayı çıkarırsan geriye 15 hafta falan kalıyor insan olarak 6 ay kalıyor ana rahminde zaten o andan itibaren hamile olan kadınlarda ağırlaşma başlıyor o zamana kadar ağırlığını hissetmiyor. O andan itibaren çocuk 3 özellik kazanıyor sem basar ve fuad yani kulağı var ama diğer hayvanlar gibi sadece sesi işiten fakat işittiği sesten bilgi toplayıp zihne veren değil. Göz var ama diğer hayvanlarda olduğu gibi sadece bakıyor görmüyor o zaman görme basar özelliğini kazanıyor. Secde suresinde
Summesevvâhu ve nefehafîhiminrûhihî ve
cealelekumussem’avelebsârevelef’ideh(efidete), kalîlenmâteşkurûn(Secde Suresi 9. Ayet)
Orada basiret olayları değerlendirebilecek bir özellik kazanmaya başlıyor. Birde fuat yani kalp var akıl insanda da var hayvanda da var. Kuran’ı Kerime baktığımız zaman akıllı olmayan bir varlık yok hani bizde insanı akıllı varlık diye tarif ederler o tarif hiç Kuran’daki tarife uymuyor. Zaten şuanda da yeni yapılan çalışmalarda mikropların bile akıllı olduğu gözlemleniyor. Kuran’ı Kerime bakarsanız şu cansız varlıklarda akıllı onların da bir konuşan şeyleri var. İnsan konuşan bir varlık olarak tarif edilir. Kuran’ı Kerim cansız varlıkları bile konuşan varlık olarak kabul ediyor. Zaten fizikçiler bunu laboratuvarda gözlemlemeye başlamışlar. O zaman insanları ayıran 3 özellik var sem basar fuat kalp yani karar verme organı akıl değil kalptir. İnsanda kalptir fakat hayvanda akıldır. Hayvanlarda akıl olduğu için karar değiştirmezler. Neyse o ama insanlar karar değiştirir hem de sürekli değiştirir. Menfaatine göre aklına göre hareket etmediği için de pişman olur çoğu zaman evet işte insan olma özelliğini o ruhun üflenmesi ile kazanıyor dolayısıyla ruh canlılık değil çünkü o zaman kadar zaten canlı idi. Ruh insanı farklılaştıran şeydir. İşte bu ruh uyku sırasında vücuttan çıkıp gidiyor uyanınca tekrar geliyor. Zümer 42. Ayette Allah Teala bunu bildiriyor.
Allâhuyeteveffelenfusehînemevtihâvelletîlemtemut fî menâmihâ, fe yumsikulletîkadâaleyhel mevte ve yursiluluhrâ ilâ ecelin musemmâ, inne fî zâlike le âyâtinli kavmin yetefekkerûn(Zümer suresi 42. Ayet)
Leallî a’melu sâlihan fîmâ terektu kellâ, innehâ kelimetun huve kâiluhâ, ve min verâihim berzahun ilâ yevmi yub’asûn (Muminun Suresi 100. Ayet)
Ölen kişinin de vücudundan çıkıp gidiyor tekrar geri gelmiyor. Ne zamana kadar işte burada onu söylüyor. ilâ yevmi yub’asûnBaas gününe kadar yani vücutyeniden yaratılacağı güne kadar çünkü vücutölmüştür. vemin verâihim berzahundemesi o arkada engel var ruhun gireceği bir vücut yok nereye girecek insanın bütün bilgileri ruhta olduğu için yani vucut şu bilgisayar aleti gibi bir şey bilgisayara program yüklemeseniz bunda bir bilgi olur mu? Hiçbir şey olmaz. İşte vücut bu bilgisayarın mekaniği, canlılık bunun elektriğidir. Ruhta bunun programı gibidir. Siz bu programı buradan çekip alabilirsiniz bütün bilgilerini çekip alabilirsiniz. Bu bilgisayar eğer bozulduysa onu tekrar yükleyemezsiniz. Ya tamir ettireceksiniz. Ya da yeni bir bilgisayar alıp oraya yükleyeceksiniz. İnsanın vücudundaki ruhta bir başka vücudagitmiyor. Onun için la yevmi yubasun diyor çünkü o vücuttan alınan parçaların en küçüğü ki nefs diyor Allah Teala.
ve lâ ba’sukum illâ ke nefsin vâhıdeh
sizin yoktan var edilmeniz tekrar diriltilmeniz ilk nefsin yaratılması gibidir diyor.
Onun için tüm özelliklerinizi taşıyan vücut yeniden dirildiği gün ruh gelip içerisine girecektir. gelip içerisine girecektir. İşte o zaman diyor ki bu ayeti kerime baas gününe kadar arkalarında engel var. Yani şimdi şu bilgisayar bozulduğu zaman programı yükleyemiyorum. Ne zamana kadar engel var bu bilgisayarı tamir edip ondan sonra yüklersin. Burada tamir söz konusu değil öldüğü için. Bu bilgisayar ölmüştür dendiği zaman tamir edilmez artık. O zaman yeni bilgisayar üretildiği zaman yani yeni vücut yaratıldığı zamana kadar ruhun gideceği bir şey yok vücut yok. Onun için
ilâ yevmi yub’asûn
Baas gününe kadar engel var.
Şimdi bunu iyice kavradıktan sonra hani biliyorsunuz ayetler birbirlerini açıklar Kuran’ı Kerim’de
Onu kavradıktan sonra şuraya gelelim tekrar Yec’üc ve Me’cüc ile ilgili ayeti anlamaya çalışalım.
Diyor ki
Ve harâmun alâ karyetin ehleknâhâ ennehum lâ yerciûn (Enbiya Suresi 95. Ayet)
Helak ettiğimiz bir kavim için haramdır onlar geri dönmeyeceklerdir.
ennehum lâ yerciûn
onlar dünyaya tekrar dönecek değillerdir.
Ne zamana kadar dönmeyecekler bu dünyaya ?
Hattâizâfutihatye’cûcu ve me’cûc
Yec’üc ve Me’cüc açılıncaya kadar
ilâ yevmi yub’asûn
Baas ne demek biliyormusunuz. Baas yataktan kalkmak demektir. Ayeti Kerimede ne diyor du Allah Teala
Ve huvellezî yeteveffâkum bil leyli ve ya’lemu mâ cerahtum bin nehâri summe yeb’asukum fîhi li yukdâ ecelun musemmâ, summe ileyhi merci’ukum summe yunebbiukum bimâ kuntum ta’melûn (Enam Suresi 60. Ayet)
Ve huvellezî yeteveffâkum bil leyl
Gece sizi vefat ettiren odur. Vefat hem ruhun alınması manasına geliyor hem ölüm manasına geliyor. Vefat yani işin tamamlandığı artık yat dinlen yarın yaparsın. Hem o manaya geliyor hem de işin tümüyle bitmesi yani ölüm manasına da geliyor. Zaten Zümer Suresi 42. Ayette o açık açık anlatılıyor.
Ve huvellezî yeteveffâkum bil leyl
Gece sizi vefat ettiren odur.
ve ya’lemu mâ cerahtum bin nehâr
Gündüzünde neleri kırıp geçirdiğinizi bilir Allah
yaniAllah neler yaptığınızı bilir.
summe yeb’asukum fîhi
sizi gündüzün baas ettirir.
Nasıl baas olur gündüzün bizde yataktan kalkmak yani ölen ile bizim aramızdaki fark Ölende yatıyor bizde yatıyoruz. Ölen üzerine toprak atılıyor bizim üzerimize yorgan ölende yataktan kalktığı zaman ne diyor ahirette
Kâlû yâ veylenâ men beasenâ min merkadinâ, hâzâ mâ vaader rahmânuve sadakal murselûn.(Yasin Suresi 52. Ayet)
men beasenâ min merkadinâ,
Bizi uykumuzdan kim uyandırdı.
Tıpkı yataktan kalkan insanın söylediği gibi çünkü uyku tatlı gelir sabaha doğru biraz rahatlama olur biliyorsunuz hastalarda bile men beasenâ min merkadinâ, diyor bizi uykumuzdan kim kaldırdı. Yataktan kalkmak o zaman Hattâ izâ futihat ye’cûcu ve me’cûctan ne anlarız.
Ve izel kubûru bu’siret.(İnfitar Suresi 4. Ayet)
Kabirler deşildiği zaman kabirlerin üzeri açılıyor İnsanlar oradan kalkıyor. Birde bakarsınız ki insanlar kalkmış bakıyorlar çevrelerine evet şimdi bütün onlarla ilgili olarak şimdi onları öğrendikten sonra şu ayete tekrar bakalım.
Onlar geri dönmeyecekler ne zamana kadar
Hattâ izâ futihat ye’cûcu ve me’cûc
Yec’üc ve Me’cüc açılıncaya kadar şimdi ne anlarsınız buradan.
Hattâ izâ futihat kubura ye’cûcu ve me’cûc
Yec’üc ve Me’cüc’ün kabirleri açıldığı zaman çünkü o zamana kadar geriye dönüş yok.
ilâ yevmi yub’asûn
dedi ya baas gününe kadar yeniden diriliş gününe kadar yeniden diriliş gününde de kabirler açılacak ve hum min kulli hadebin yensilûn oradan onlar her bir hadepten hızla çıkarlar. Hadep ne demek. Yüksekçe yere denir. Yani af edersiniz tıpkı hanımların hamile oldukları zaman vuctlarında şişme meydana geliyor. Çocuğun bulunduğu yerde aynı onun gibi bu ayetten anlaşılıyor ki insanların kalmasından önce de herkesin bulunduğu yerde kabrinde bir şişme meydana geliyor. Hamilelik gibi
Ve izel kubûru bu’siret.
İşte kabir açılıyor yatağından kalkar gibi kalkıyor.
Araştırmacı: Sözlükte de Hadep meselesi tarif ediliyor hocam.
Abdülaziz Bayındır: Yükselerek meydana gelen kalınlık yerden çıkan yükseklik. Bunların hepsi bakın bir kamburluk yerdeki kalınlık diyor. Tepe demiyor. Yerden yükselen bir kalınlık diyor. Bunların hepsi hatırlatıyor mu hamile kadının durumunu tabi o kadınlar çocukla ölçerseniz çocuk küçüktür ama karın büyüktür. Yani toprağın insana hamile olması gibi yani şimdi hatırlarsanız. İrtibatı kurduğunuz zaman bilhassaMustafa bey sizin mesleğinizi ilgilendirdiği için aslında keşke şu toprak şey üzerinde bataklık üzerinde biraz daha yoğunlaşılsa bir çok şey ortaya çıkacak Allah Teala İsa (A.S.)’ın babasız dünyaya gelişi için diyor ki.
Ve innehu le ilmun lis sâati, fe lâ temterunne bihâ vettebiûni, hâzâ sırâtun mustekîm (Zuhruf Suresi 61. Ayet)
Ve innehu le ilmun lis sâati
İsanın bu durumu tam olarak yeniden diriliş için bir ilimdir. Ne demek babasız ama bir anne bakın toprak hamile bir kadına benzetiliyor. Dikkat ediyormusunuz? Tam bir ilimdir diyor. İşte bu ikisi arasında bir çalışma yapmak gerek lazım. Şeyde de Bayraktar Hocanın bir tespitinden bahsedilir. Bayraktar Bayraklının bana son derece mantıklı geldi. İki tane Ayet’i Kerime var bunla ilgili birisinde hu zamiri birisinde ha zamiri Meryem validemizin yerine geçiyor. 38:00 bakılacak
Yumurtadaki hemdişi hem erkek hücreler aynı noktada birleşebiliyor. Topraktan da oluşum gene bu bir ilim bu tamamen konunun uzmanlarına kalmış bir şey bizim yapabileceğimiz bu kadar ondan sonrasını onun için toprağı hamile kadına benzetti. Meryem örneğini erdi Kuran’ı Kerim bütün bunları birleştirdiğimiz zaman onun bir ilim olacağına da İsa A.S ile bize bildirmiş oldu. İşte burada
Hattâ izâ futihat ye’cûcu ve me’cûc
Yec’üc ve Me’cüc açılıncaya kadar
Hattâ izâ futihat kubura ye’cûcu ve me’cûc
Yec’üc ve Me’cücün kabirleri açıldığı zaman o zamana kadar dünyaya dönüş yok.
Bunlar her bir kabirden hızla giderler Kuran’ı Kerimde ayetler arası benzerliğin birbirini açıkladığını şey yapmıştık ya lütfen şimdi şu Yasin suresinin 51 ve 52 sayfa 442 Şimdi şu 51 ve 52 ayetlere bakalım.
Ve nufihafîssûrife izâ hum minelecdâsi ilâ rabbihimyensilûn. ( Yasin Suresi 51. Ayet)
Ve nufihafîssûr
Sura üflendi yani kalk borusu çaldı.
fe izâ hum
bir de bakarsınız ki onlar
mesela “hüm” kim olduğunu şuradan da görelim ki arkadaşlar bir eksik kalmasın. Yukarıda
Ve yekûlûnemetâhâzelva’du in kuntum sâdikîn ( Yasin Suresi 48. Ayet)
diyorlar ki o vaad ne zaman mış haklıysanız söyleyin. Bunu kim söyler. Müslümanlar söyler mi? Bunu kâfirler söyler hani derler ya kıyamet ne zaman öyle şey mi olur. Boş versene sen gidip gelen mi var diyorlar ya dalga geçiyorlar.
Mâ yenzurûne illâ sayhaten vâhıdeten te’huzuhum ve hum yahıssımûn(Yasin Suresi 49.Ayet)
Mâ yenzurûne illâ sayhaten vâhıdeh
Onlar bir tek sesi bekliyorlar.
te’huzuhum ve hum yahıssımûn
Onlar birbirileriyle tartışırken kendilerini yakalayacaktır. O ses nedir ölümleri sırasında bir ses demek ki herkesin ölümü sırasındaki bir sestir.
Onlar öyle bir noktaya geldiler ki birbirlerine bir tavsiyede bile bulunamazlar. Felan yere şu kadar borcum var felan yere şu kadar diyemezler
Fe lâ yestetîûne tavsiyeten ve lâ ilâ ehlihim yerciûn(Yasin Suresi 50. Ayet)
ve lâ ilâ ehlihim yerciûn
ailelerine de gidemezler küt diye ölür giderler.
Şimdi bunlar kâfir değil mi?
Ve nufihafîssûr
Sur’a üflendi bu sefer kalk emri yerine geliyor.
fe izâ hum
Birde bakarsınız ki onlar
minelecdâsi
kabirlerden
ilâ rabbihim
rablerine doğru Allahın dediği yere doğru.
yensilûn.
Hızla gidiyorlar.
Şimdi yensilun ifadesi burada da var mı? Şimdi şuraya da dikkat çekeyim. Eski metinlere bakarsanız Kuran’ı Kerim nüshalarına noktasızdır. Noktasız da Hadep ile cedes arasında bir birliktelik var mı? Aynısı değil mi? Görüntü aynı noktasızlaştırdığınız zaman burada “Hadep” bu da “ecdas “ “cedes”in çoğulu aynı. Öyle kıraatlerde var zaten dolayısıyla benzetildiği zamanda aynı.
Şimdi diyor ki
Ve nufihafîssûrife izâ hum minelecdâsi ilâ rabbihimyensilûn. ( Yasin Suresi 51. Ayet)
Bakarsınız ki kabirlerinden kalkmışlar Allahın dediği yere doğru hızla koşuyorlar burada da aynı şey.
Hattâ izâ futihat ye’cûcu ve me’cûcu ve hum min kulli hadebin yensilûn(Enbiya Suresi 96. Ayet)
min kulli hadebin yensilûn
Her biri o kendi tümseğinden yani kendi kabrinden çıkmış hızla koşuyor. “Ye’cüc ve Me’cüc” kimmiş ayetlere baktığınız zaman anlaşılıyor değil mi? Yani kâfir olarak ölenlerden bahsediyor bu ayet zaten peygamberimizin hadisi de onu anlattı. Burada eksik anlama olmasın diye diyor ki Allah Teala
Vakterabelva’dulhakku fe izâhiyeşahısatunebsârullezînekeferû, yâveylenâkadkunnâ fî gafletin minhâzâ bel kunnâzâlimîn(Enbiya Suresi 97. Ayet)
Vakterabelva’dulhak
Gerçek söz yaklaşmıştır. Gerçek söz ne idi?
le emleenne cehenneme minel cinneti ven nâsi ecmaîn (Secde Suresi 13. Ayet)
Henüz cennete girmiş değiller ama yaklaşmış diyor Allah Teala yani Dünya hayatı bitti o yeniden diriliş oldu ve hak vaad yaklaştı. Cehennemi insanlar ve cinlerle dolduracağım elbette diyor Allah Teala o vaad ne oldu.
fe izâhiyeşahısatunebsârullezînekeferû
Birde bakarsın ki kâfirlerin gözleri dikilmiş hani çok şaşkınlıktan gözleri fal taşı gibi açıldı derler ya aynı o şekilde
Çok şaşırıyorlar olup bitenlere Ondan sonra ne diyecekler. Daha son ra ne diyecekler.
yâveylenâkadkunnâ fî gafletin minhâzâ
vay başımıza diyor ya biz bunu hiç dikkate almamıştık. Biz bunu hiç önemsememiştik.
belkunnâzâlimîn
Yok yok biz yanlış yaptık. biliyorduk diyorlar. Niye biliyorduk diyorlar. Sık sık son zamanlarda okuduğumuz ayeti hatırlayalım. Ayeti hatırladınız mı Kâfirlerin tamamı neydi?
İman etmiş kişilerden oluşuyordu değil mi?
Ne diyor Allah Teala?
Yevmetebyadduvucûhun ve tesvedduvucûh.
O gün bazı yüzler kara bazı yüzlerak olacak.
fe emmellezînesveddetvucûhuhum e kefertumba’deîmânikum fe zûkûlazâbebimâ kuntum tekfurûn.
Yüzleri kara olanlara denilecek ki siz inandıktan sonra kâfir mi oldunuz?
fe emmellezînesveddetvucûhuhum e kefertumba’deîmânikum
Onlarda diyecek ki biz aslını biliyorduk ama yapmadık. Yapmadık diyecekler.
İnnekum ve mâta’budûnemindûnillâhihasabu cehennem, entumlehâvâridûn.(Enbiya Suresi 98. Ayet )
İnnekum ve mâta’budûnemindûnillâhi
Siz Allah ile kendi aranıza koyarak kulluk ettikleriniz var ya her biriniz birisini şey yapıyorsunuz Allah’ın emirlerine bazılarının emirlerini tercih ediyordunuz işte o emirlerini tercih ettikleriniz varya
hasabu cehennem
cehennem odunudur.
entumlehâvâridûn
Siz oraya gireceksiniz.
Levkânehâulâiâlihetenmâveradûhâ, ve kullunfîhâhâlidûn(Enbiya Suresi 99.Ayet)
Bunlar tanrı olsalardı yani Allah’ın yanında bunların emri geçerli olsaydı girmezlerdi ki bu defa emirlerini geçerli kılarlardı.
ve kullun fîhâ hâlidûn
Herkes orada ölümsüzleşecektir.
Araştırmacı: Burada bazı iddialar var. O ayetin öncesi ve sonrasıyla beraber.
Hattanın izafi yani yeni bir cümle olduğunu söyleyenler var. O ayetin öncesi ve sonrasıyla beraber hatta o ayet için mi yoksa
Abdülaziz Bayındır: İstinaf dersen ne diyeceğiz o zaman cümlenin öncesi ve sonrasıyla ilişkisi tamamen kopacak ve bu ayette anlamsızlaşıyor.
Araştırmacı: Zaten öyle de oluyor. Genellikle şöyle diyorlar. O “Ye’cüc ve Me’cüc” ile ilgilidir. Dünyanın sonuna doğru gelecek bir topluluktur şeklinde anlatanlar var oraya da bir değinirseniz.
Abdülaziz Bayındır: Bu ayetlere dikkat edilmeyince işte “Ye’cüc ve Me’cüc” dünyanın sonuna doğru çıkacak gelecek. Teber gölünün suyunu içip bitirecek. Sen şimdi onlar daha şeyden biliyorsun anlat onları da ne dediklerini
Araştırmacı: Aşağı yukarı herkes biliyor. Zulkarneyn adında bir kişiden bahsediliyor Kehf suresinde
Abdülaziz Bayındır:Bir az sonra ayetleri okuyacağız zaten.
Bu yeryüzünde bozgunculuk edecek fesatta bulunan bir topluluktur. Onlarınkarşısındaki topluluk zayıf bir topluluktur ki zulkarneynden yardım istiyorlar işte Bizimle bu topluluk arasına bir set yap.biz sana para verelim. Zulkarneynde diyor ki para almayacağım sizden Allah’ın bana bahşettiği şeyler yeterlidir. Ama bana yardım edin seddin yapılmasında sonra Seddi yapıyor ve o insanlar seddin arka tarafında kalıyorlar. Bu mesele biraz önce Müslim’de okuduğumuz hadisi buna yorumluyorlar. Buhari’dede geçiyor.
Abdülaziz Bayındır: Halbuki hadis gayet açık bu hadis ayete ne kadar. yüzde yüz uygun görüyormusun?
Ufak tefek şeylerini ayırırsan yani cehenneme gidecekleri anlatıyor. Cehenneme gideceklerin tamamına “Ye’cüc ve Me’cüc” dedi hadis burada cehenneme gidecek olan kişiler.
Araştırmacı: Müslim ve Buhari’de geçen başka bir hadis var. İşte vay Arapların haline başlarına gelecek olan durumdan
Abdülaziz Bayındır: Onlara bu olayı peygamberimizin gördüğü bir rüya üzerine söylüyor.
Araştırmacı: Onlara da geleceğiz genel olarak o hadisi yorumladıklarında dünyanın sonuna doğru ahir zaman dedikleri dönemde “Ye’cüc ve Me’cüc” adında varlıkların ya da yaratık diyebiliriz aslında çünkü insana benzemiyorlar onlar. Onlar anlatılırken farklı farklı şekillerde anlatırlar bazılarının enleriyle yani genişlikleriyle uzunluklarıyla aynı kare şeklinde bazılarını işte ağaca benzetiyorlar bu eruz adında bir ağaç var. Lübnan bayrağının üstünde bir ağaç vardır onun adı eruz ağacı diyorlar bazı tipler vardır o kadar uzunlukta. Bazıları da o kadar uzun ki kulakları bu kadar uzun ki anlattıklarına göre kulaklarını yorgan yapıyorlar diğerini de yatak yapıyorlar. O şekilde anlatıyorlar. Bunlar seddin arka tarafında kalmışlar. Tirmizi de geçen bir rivayete göre bunlar her gün onu delmek için eşiyorlar ve yorulduklarından diyorlar ki biz bugün yeterince çalıştık biz bugün dönelim yarın devam ederiz. Nedense her bıraktıklarında inşallah yarın devam ederiz diye böyle bir istisnada bulunmuyorlar ve her sabah geldiklerinde bakıyorlar ki daha sertleşmiş daha da katılaşmış.
Abdülaziz Bayındır: Yani Zulkarneyn’in seddini aşamamışlar
Araştırmacı :Aslında o ayette de ters düşüyor. Allah’ın onları göndereceği zaman yaklaştığında komutanları şey diyor inşallah yarın gelip devam edeceğiz yarın sabah olduğunda geldiklerinde hiçbir sette şey olmamıştır. Az bir şey kalmış Hatta Kaab Bin Ahbar tahminimce onunda bu işte parmağı vardır. Ondan aktarılan bir rivayete göre yalıyorlarmış o seddi ve yalanma sonucu inceliyor. Sabah olduğunda bakıyorlar ki sedde hiçbir şey olmamış.Sed olduğu gibi duruyor yani her halde bir yarım saatlik bir çalışma sonucu
Abdülaziz Bayındır: Dondurma gibi yalıyorlar.
Araştırmacı : Deliyorlar ve bunlar yeryüzüne yeryüzünde fesat çıkarıyorlar çok büyük bir ordu sayıları milyarlarca bilmiyorum ben rakamları fazla söyleyemem aklınızda ne kadar sıfır geliyorsa hepsini koyabilirsin.
Abdülaziz Bayındır: Teber gölünün suyunu bitiriyorlar aslında onu da anlatsana sen
Araştırmacı : Taberiye gölüne geliyorlar. Taberiye Filistin oluyor. Yanılmıyorsam İsrail oradan alıyor suyunu tam bilemiyorum. O ara Hz. İsa (A.S) nazil olmuş. Enteresandır orada çok çelişkili durumlar vardır. Hz. İsa geldiğinde yeryüzünde barış olması gerekirken mutluluk olması gerekirken iktidarın Müslümanların elinde olması gerekirken birden Yec’üc ve Me’cüc gelir ve o iktidarı sarsar. Hz. İsa (A.S) dünyaya neyi getiriyor yani sonuçta onlar da çıkıyorlar.
Abdülaziz Bayındır:Yani şimdi bir yerde bir yalan söyledin mi çok sayıda yalan arkasından gelmezse o yalan tutmuyor. Yani şimdi bir Hz. İsa (A.S) yalanını atmışlar ortaya o tutmamış hadi birde “Ye’cüc ve Me’cüc” yalanını atıyorlar ondan sonra neydi “dabbetül ard” var. Başka bir şey daha var
Araştırmacı: Öyle bir şey ki Hz. İsa (A.S) ile karşılaşmıyor.
Abdülaziz Bayındır:Deccal var mehdi var yetmiyor öyle 3-5 tane yalan la olmaz ki daha önce onlarca daha yalan söylemeleri lazım ki tutsun.
Araştırmacı:Kudüse kadar ilerliyor. Enteresandır ahir zamanda olacak olanlar hep Kudüs çevresinde gerçekleşiyor bu nasıl bir şey ise, Taberiye gölünü içiyorlar. Ordunun yani ilk ordunun başı Taberiye gölüne vardığında herhalde içmeye başlıyorlar. Ordunun sonu geldiğinde şöyle bir şey diyeceklermiş. Burada bir zamanlar su varmış diyecekler.
Abdülaziz Bayındır:Yani arkası ile önü arasında neydi o bir şeydi Orta Asya’da birisi Horasanda (Orta Asya’da) bir ucu şeyde Kudüs’te o arka taraf gelmeden ön taraf suyu içip bitiriyor arkadakiler gelince diyorlar ki bir zamanlar burada bir göl varmış diyecekler tabi onlar oraya gelene kadar ne yiyip ne içiyorlar. Lojistik nasıl sağlanıyor. Nerden sağlıyorlar acaba ona da bir bakmak lazım.
Araştırmacı :Suyu içtiklerinde göre yemek de yiyiyorlardır.
Abdülaziz Bayındır:Onlarda insanlardır herhalde ama o kadar kulaklar felan Müslüman mı oluyormuş
Araştırmacı: Enterasandır nasıl oluyor da Allah ilham etmiştir diyorlar. Yani şimdi yeryüzüne çıkarken gelecek ve Allah’ın bir şeyidir. Bir musibetidir. Öyle yorumluyorlar. Olmazsa olmazdır. Allah gönderecektir bunları dolayısıyla göndereceği için lisanını o sözü ilham ediyor. Bir vahiy geliyor Hz. İsa’ya Tur dağına çekil diye oraya çekiliyor daha sonra Hz. İsa da dua ediyor. Allah’ım bizi kurtar artık yaratık mı “Ye’cüc ve Me’cüc” mü kurtar bizi ve ondan sonra bir şekilde öldürüyorlar.
Abdülaziz Bayındır:O zaman yeryüzünü büyük bir korku sarar onların yüzünden.
Araştırmacı: Daha sonra adı nedir kuşlar gelip denize atıyor yağmur yağıp temizliyorlar onu.
AbdülazizBayındır:Ama yok yeterli değil. Açıkları var hala
Ve sonra “Ye’cüc ve Me’cüc” hayvanlar haşaratlar bayram ediyor. Hepsi böyle şey oluyor.
Dinleyiciler arasından biri:Bunları kim söylüyor kaynaklarda böyle mi geçiyor. Öyle geçiyor valla.
Abdülaziz Bayındır:Bunları ilk kim söylüyor iddia sahipleri kimler.
Araştırmacı: Herhalde buradakilerin dışında herkes söylüyordur.
Normalde bu çok kabul gören herkesin kabul ettiği olmazlarsa olmazlardan akaid kitaplarında geçen Yec’üc ve Me’cüc’lerdendir. Yani “Ye’cüc ve Me’cüc” ün çıkması ve devamında bunlara inanmakta vardır.
Enes Hoca :İman meselesinde akaid kitaplarının
Araştırmacı: İlk kitaplar değilde son kitaplarda vardır. Özeti bu hocam
Abdülaziz Bayındır: Peki öyleyse kıyamet alametleri ansızın gelecek şeyin alameti olur mu?
Araştırmacı :Onun alameti arasında da sayılır.
Abdülaziz Bayındır:Zaten onların gelmesi başlı başına bir kıyamet olur. Taberiye gölünde gölü bitirdiler artık hiçbirşey bırakmamışlardır.
Bayan dinleyici: Hatta istisnafi olarak alındığında ne oluyor manası?
Abdülaziz Bayındır: Hatta istisnafiyi alalım gitmez ki kıyamet alametleri olarak tespit edilmesi bakalım şurada nasıl bir meal vermişler.
Diyanet vakfının mealinden okuyayım diyor ki.
Nihayet “Ye’cüc ve Me’cüc” setleri parantez içerisinde sedleri açıldığı zaman onlar her tepeden akın ettiği zaman şimdi Hadep tepe oluyor. Halbuki Hadep kelimesi tepe manasına gelmiyor sözlük anlamına aykırı oluyor. Hadep sözlük manası olarak sırt manasına geliyor topraktaki kalınlık olarak yani hafif bir tümsek manasına geliyor. Şimdi burada tepe haline geliyor. Sözlük anlamına da aykırı oluyor. Hadep tepe değildir. Şimdi ondan sonra ne diyor. Gerçek vaad yaklaşınca birden inkar edenlerin gözleri dona kalır. Gerçekten biz bu durumdan habersizmişiz hatta biz zalim kimselermişiz şimdi ordan indikleri zaman gerisini nasıl şey yapacaksınız yani o yukarı ile irtibatlandırmıyorsunuz. İrtibatlandırırsanız diyeceksiniz ki Ayet-i Kerime’ye helak ettiğimiz bir toplumun tekrar geriye dönmesi haram yani yasaktır dünyaya bir daha gelmezler ne zamana kadar gelmezler. Zaten ruhların geri gelişi bu dünya ile oluyor. Yeniden diriliş bu dünyadan olduğu için
Ve izen nufûsu zuvvicet. (Tekvir Suresi 7. Ayet)
Nefisler eşleştirildiği zaman yani ruh vucüda girdiği zaman.
Öyle dediğiniz zaman tamam hiçbir problem yok. Ama birinci ayetle irtibatı keseceksiniz keselim onların gibi yapalım bir an için.
Araştırmacı: Aslında hocam orada da farklı anlamlandırıyorlar. Yani geri dönmeyecekler değil. Geri dönmeyecekler değil. Geri dönecekler kıyamette dirilecekler. Anlamını verenlerde var. Mesela burada Arapça tefsirlerin bi çevirisidir. Başka bir şey değildir. E kendisini helak ettiğimiz bir belde halkını için memnudur ki onlar dönmeyecek olsunlar. Herkeste olur böyle
Abdülaziz Bayındır: Dönmeyecekler olsunlar ne demek ama bak sen şimdi söyledin ben ona baktım. Diyanet vakfının mealinde şu var. Helak ettiğimiz bir belde için artık yeniden mamur olmak imkansızdır. Helak ettiğimiz bir belde için yeniden mamur olmak parantez içerisine koymuş,imkansızdır. Şimdi burada belde dediğimiz zaman yani şuradan bakın Arapça bakımından arkadaşlar şöyle dikkat edin
Ve harâmun alâ karyetin ehleknâhâ ennehum lâ yerciûn(Enbiya Suresi 95. Ayet)
harâmun alâ karyetin ehleknâhâ inneha lâ terciûn denseydi böyle bir şey akla gelirdi. Ennehum la yerciun çünkü bu karye mernestir. Tamam mı la terciun faali madem karyeyedir. Öyle olması lazım yemin bile olsa cemi müzekker ya da cemi mennes salim bir ifadesi kullanılmaz onlara.
Şimdi ama burada ne diyor ayette ve harâmun alâ karyetin ehleknâhâ ennehum lâ yerciûn hum zamiri akıllı varlıklara gider biliyorsunuz enneha demesi lazım. Ennehum dememesi lazım öbür manayı vermek için. Ennehum dendiyse o zaman ala karyetiniala ehlekna karyetin olarak anlamak mecburiyetindesiniz. Başka şekilde anlayamazsınız arapça olarak.
Yani o şehir halkı helak edilmiş olan bir şehir halkı o zaman la yerciun’un faili de ennehum hum zamiride onlara gider. La yerciunda cemi müzekkere salimdir. Arapçada bu da akıllı varlıklar için kullanılan bir kalıptır. Öyleyse burada bu mana verilemez. İşte az önce onun dedim ya. Yalan söyleyince onlarcasını da söylemek gerekir. Bunun hocası işte bunlardan biri de bu ayete yanlış mana vermek.
Bayan dinleyici: Elinizdeki şeyde varmı bilmiyorum. Helak ettiğimiz bir halka diyeceğiz inkarlarınızdan dönün. İnkarlarından dönecekler dönmemeleri mümkün değildir diyor.
Ahh bu imanı iyice götürür. İyice acayipleştiriyor. Böyle bir şey söz konusu değil ki Bakın ben şimdi o zaman şimdi size şey yapayım. Bir başka ayetten okuyayım bunun ne kadar yanlış olduğunu görelim. Zaten o kadar çok ayet varki bu konuda dönmeyeceklerinin bütün örnekler dönmeyeceklerini gösteriyor. Mesela bak şey şimdi şey aklıma geldi.
Şuayip (A.S) aklıma geldi ne diyor şimdi fe keyfe âsâ alâ kavmin kâfirîn. Ben kâfirlere nasıl üzülürüm ben size şey yapmamış mıydım diyor hatta Nuh (A.S) kavmi burada biraz daha detaylı bilgi içeriyor. 569. Sayfayı açın bu arada Yahya da Elmalılının mealini bulsun. Birde Ömer Nasuhi Bilmene de bakalım. O sizin oralarda da vardır. Bak şu yeşil var ya. Seda senin üstte hah tamam tutuğun işte o oraya da bakalım. Siz şey yapın. Tamam o zaman buraya ver Osman beye ver.
Yahya Şenol:Elmalılı İlhak etmiş olduğumuz herhangi bir karyeyederücu etmemeleri haramdır. Yani surenin başlarında geçtiği üzere helakamahkum ettiğimiz bir memleket ahalisine de dönün bakalım denildiği zaman inkarlarından dönecekler dönmemeleri mümkün değildir. Eyvah bizler zalimdik diye itiraf ederek feryat ede ede biçilip söneceklerdir.
Abdülaziz Bayındır:Nasıl biçilip söneceklerdir.
Yahya Şenol:TakiYec’ücMec’üc açıldığı yani “Ye’cüc ve Me’cüc” ü tutan bir rahmet ve rabbanbiye olan o ahenin set dini tevhid Seddi açılıp o ne idiği belirsiz halk boşandığı ve onlar her tepeden akın ederek çıktığı ve hak vaad yaklaştığı vakit yani kıyamet alametlerizuhredip hesap günün tekarrüb ettiği vakit.
Abdülaziz Bayındır: Sen onu şey yapma Elmalı çok dikkatli bir ilim adamıdır. Geçmişin görüşlerini özetlemiştir. O bakımdan onun ayetlere uymadığını hep beraber görelim o şimdi kalsın.
Şimdi evet şey olarak 569. Sayfayı bir açın.
Nuh suresi bakın burada Allah Tealanın Nuh (A.S) ağzından insanlara helakla ilgili olarak söylediği sözlere bakalım.Diyor ki Cenab-ı Hakk burada
EstaüzübillahBismillahirrahmanirrahim.
İnnâerselnânûhan ilâ kavmihî en enzirkavmekeminkabli en ye’tiyehumazâbunelîm.(Nuh Suresi 1. Ayet)
İnnâerselnânûhan ilâ kavmihî
Nuh’u kendi kavmine gönderdik.
en enzirkavmekeminkabli en ye’tiyehumazâbunelîm
Sen kavmini uyar onlara acıklı azap gelmeden önce yani nedir burada Nuh kavmine gelecek olan acıklı azap helak olmak değil mi?
Helaktır.
Şimdi burada Cenabı Hak bir kural ortaya koyacak diyor ki
Kâleyâ kavmi innîlekumnezîrunmubîn.(Nuh Suresi 2. Ayet)
Diyor ki Nuh (A.S) ey kavmim ben sizi açıkça uyarıyorum. Size apaçık bir uyarıcıyım diyor. Herşeyi açıklayan bir uyarıcıyım.
Eni’budûllâhevettekûhu ve etîûn.(Nuh Suresi 3. Ayet)
Allah’a kulluk edin. Ondan çekinin ve benim sözümü dinleyin diyor.
Peki böyle yaparsanız ne olur.
Yagfirlekumminzunûbikum ve yûahhırkum ilâ ecelin musemmâ,
inneecelallâhiizâcâe lâ yuahhar, lev kuntum ta’lemûn. (Nuh Suresi 4. Ayet)
Yagfirlekumminzunûbikum
Rabbiniz sizin günahınızı bağışlar.
Peki ne yapar.
ve yûahhırkum ilâ ecelin musemmâ,
Sizi eceli müsemmaya kadar yaşatır.
Yani ne demek adı konmuş ecel. Kaç yaşında ölecek diye kararlaştırılmış bu kişi mesela benim diyelim ki 80 yaşında demiş Cenab-ı Hak. Günah işlediğim zaman bu aşağıya doğru iner. Ama Nuh (A.S)‘ın söylediği her işlenen günah insanın ömrünü azaltıyor..
Vallâhu halakakum min turâbin summe min nutfetin summe cealekum ezvâcâ(ezvâcen), ve mâ tahmilu min unsâ ve lâ tedau illâ bi ilmih(ilmihî), ve mâ yuammeru min muammerin ve lâ yunkasu min umurihî illâ fî kitâb(kitâbin), inne zâlike alâllâhi yesîr(yesîrun).(Fatır Suresi 11. Ayet)
ve mâ yuammeru min muammerin ve lâ yunkasu min umurihî
diyor Allah Teala
illâ fî kitâb(kitâbin),
Ömründen azaltılma. Yani yaşatılanın yaşatılması,
ve mâ yuammeru min muammerin
yaşatılanın yaşatılması
min umurihî illâ fî kitâb(kitâbin),
ömrün azaltılması muhakkak bir kayda geçer.
Yagfir lekum min zunûbikum ve yûahhırkum ilâ ecelin musemmâ(musemmen), inne ecelallâhi izâ câe lâ yuahhar(yûahharu), lev kuntum ta’lemûn(ta’lemûne).(Nuh Suresi 4. Ayet)
Yaptığın bir iş sigara içtin şu kadar uyuşturucu içtin şu kadar şu günahı yaptın bu kadar şu günahı yaptın şu kadar diye düşüyor düşüyor mesela 80 yaşından 60 yaşına düştü 50ye düştü neyse peki burada diyor ki siz beni dinleyin de Allah günahlarınızı bağışlasın. Mesela o alışkanlıklardan vazgeçmek gibi ve yûahhırkum ilâ ecelin musemmâ adı konan ecele kadar mesela 80 yaşına kadar sizi yaşatsın. Peygamberlere uymak hayatı tam yaşamak demektir aslında.
inneecelallâhiizâcâe lâ yuahhar,
Çünkü Allah’ın belirlediği süre gelirse
Yani o 60 yaşına düştüyseniz siz emredileni yapmadıysanız. O süre geldi öldünüz. O 20 senen gitti. Ölürsün.
inneecelallâhiizâcâe lâ yuahhar, ev kuntum ta’lemûn
Keşke bunu bilseydiniz.
Peki şimdi şeyler bakın Nuh (A.S)’a o şey geliyor. Tufan olayı başlarken o dağa doğru giderken ne diyor Nuh (A.S) oğlum diyor gel. Gemiye bin diyor. O da diyor ki ben dağa sığınırım beni sulardan kurtarır diyor. Nuh’tabugün kurtuluş yok diyor. Sen bu gemiye bineceksin ya da öleceksin. Bizim geleneksel olarak akaid şeylerinin Kuran’a asla hiç bakmadan söyledikleri bir görüş vardır. Ecel ne uzar ne kısalır. Onu da şeye dayandırırlar.
Kul lâ emliku li nefsî darran ve lâ nef’an illâ mâ şâallâh(şâallâhu), li kulli ummetin ecel(ecelun), izâ câe eceluhum fe lâ yeste’hırûne sâaten ve lâ yestakdimûn(yestakdimûne). (Yunus Suresi 49. Ayet)
izâ câe eceluhum fe lâ yeste’hırûne sâaten ve lâ yestakdimûn
kardeşim geldiği zaman zaten değişmez ki onu gelmeden yapacaksın. Onun için Nuh (A.S) da öyle diyor. Diyor ki bak gelin beni dinleyin. Allah sizi ömrünüzün kalan kısmına kadar yaşatsın. Ölüm geldiği zaman daha süre tanınmaz. Daha gelmeden önce yapacaksın diyor. İşte burada helak geldikten sonra Nuh kavmine bu ayeti kerimeye göre artık bir daha süre bitmiş olmuyor mu? Öbürü de aynı zaten burada da diyor.
Ve harâmun alâ karyetin ehleknâhâ ennehum lâ yerciûn (Enbiya Suresi 95. Ayet)
Helak ettiğimiz şehir halkına haramdır. Şehir halkına demek mecburiyetindeyiz. Mesela Nuh kavmi haramdır. ennehum lâ yerciûnonlar geri dönmeyecekler. Nuh kavminden geri dönen oldu mu? Böyle bir şey var mı sadece (Nuh A.S) ın gemisine binenler kurtuldu o kadar başka yok. Şimdi sen tekrar bu şekilde Elmalınınkini oku bakalım hiç böyle bir şey var mı?
Yahya Şenol: İlhak etmiş olduğumuz herhangi bir kariyeye de rucü etmemeleri haramdır.
AbdülazizBayındır:Geri döneceklermiş.
Yahya Şenol:Yani surenin başlarında geçtiği üzere helakamahkum ettiğimiz bir memleket ahalisine de dönün bakalım denildiği zaman inkarlarından dönecekler dönmemeleri mümkün değildir. .
Abdülaziz Bayındır: Helak ettiği bir memleket ahalisi yaşıyor mu?Sonra bak burada ahaliden memlekete döndü.
Araştırmacı:Küfürlerinden mi dönmeyecekler.
Abdülaziz Bayındır: Yaşayacak mı ki küfründen dönsün?
Yahya Şenol: Ahireti kastediyor herhalde sanki orada anlayacaklar yani gerçeği
Abdülaziz Bayındır:O ahirette ki olaydır.Böyle bir şey demiyor ki orada. Orada böyle bir ifade varmı?
Yahya Şenol:Ayette mi
Abdülaziz Bayındır:Yokyok onun açıkladığı
Yahya Şenol: Dünyada olduğuna dair de bir ifade yok olsa dünyada derdi
01:09:00
Abdülaziz Bayındır:Bir daha oku bak dünyada o
Bayan Dinleyici:Karye kelimesi kuranda cemiyet ve medeniyet mahalli olan yerlere ve halkı içinde kullanılıyor diyor. Yani o yüzden
Yahya Şenol:Tamam o problem değil.
Abdülaziz Bayındır:Yani o yüzden bak şimdi o yukarıda geçtiği üzere dediği ayeti okuyayımbenElmalının ne dedi. Bu sürenin başlangıcında geçtiği gibi diyor. Cümleyi bir daha tekrarla
Yahya Şenol: Sürenin başında geçtiği üzere helakamahkumettiğimiz bir memleket ahalisine de dönün bakalım denildiği zaman inkarlarındandönecekler dönmemeleri mümkün değildir.
Dönün dendiği zaman inkarlarından dönecek dönmemeleri mümkün değildir diyor ve atıfta bulunduğu ayeti okuyorum size 321. sayfa 6. Ayet
Mâ âmenet kablehum min karyetin ehleknâhâ, e fe hum yu’minûn. (Enbiya Suresi 6. Ayet)
Mâ âmenet kablehum min karyetin ehleknâhâ
Abdülaziz Bayındır: Bak bakalım oraya nasıl meal vermiş.
Yahya Şenol: Siz okuyun ben bulayım önce bir
Abdülaziz Bayındır: Mâ âmenet kablehum min karyetin ehleknâhâ
Bundan önce helak etiğimiz hiçbir karye inanmış değildir.
e fe hum yu’minûn.
Bunlar mı inanacaklar.
Yahya Şenol:Onu açıklamamış.
Abdülaziz Bayındır: Ne yazmışorada
Yahya Şenol:Açıklamamış sadece mealini verip geçmiş
Abdülaziz Bayındır:Manayı bir oku bakalım
Onlardan evvel ilhak ettiğimiz hiçbir karye iman etmedi şimdi onlar mı iman edecek.
Abdülaziz Bayındır:İman etmedi ise iman etmemeleri mümkün değildir diye bir ifade kullanılabilir mi ve bu ayeti delil göstererek böyle bir ifade kullanılabilir mi?
Abdülaziz Bayındır:13-14
Dinleyici : Hocam zaten bu 95 ayet o kadar ilginç ki Ali Bulaç dönmeyeceklerdir diyor. Diyanet meali dönmemeleri imkansızdır diyor. Elmalılı rücu etmeyecek olsunlar diyor. Hasan Basri Cantay dönmemeleri imkansızdır diyor. Esed mealinde dönmemeleri asla mümkün değildir diyor. Yani hepsi farklı meal vermiş. Süleyman Ateş dönemezler demiş. Biri öyle biri böyle
Şimdi burada 11. Ayetten itibaren de şey var.
Ve kem kasamnâ min karyetin kânet zâlimeten ve enşe’nâ ba’dehâ kavmen âharîn.(Enbiya Suresi 11. Ayet)
Ve kem kasamnâ min karyetin kânet zâlimeten
Zalim olan nice karyeleri kırıp geçirdik diyor Allah Teala. Halk ama halkla beraber o şehirlerde gidiyor. Nuh kavmindeki bütün şehirlerde gitti yani onlarla beraber.
Dinleyici : Onların kavim olduğu belli
Belli ama öbüründe de belli öyle geçiyor zaten.
Mâ âmenet kablehum
Şehir inanacak değil ki şehir halkı inanacak. Onlardan önce hiçbir şeye inanmadı yani şehir halkı inanmadı demektir.
ehleknâhâe fe hum yu’minûn.
Helak ettiğimiz hiçbir şehir halkı inanmadı diyor.
e fe hum yu’minûn.
Onlar mı inanacak?
Şimdi inanmamaları imkansızdır nasıl söylenir. Ondan sonra bak görüyormusun Osman Bey ayetlere mana vermemek ve temel hata kendileri açıklamaya kalkıyorlar ayetleri ve bağlantılarından koparıyorlar. Halbuki ayet iyice açıklamış sanane. İlgili ayetlerle irtibat kurduğun zaman problem çözülüyor mu? Ondan sonra bakın diyor ki burada şurdan okuyalım.
Ve kem kasamnâ min karyetin kânet zâlimeten ve enşe’nâ ba’dehâ kavmen âharîn.(Enbiya Suresi 11. Ayet)
Ve kem kasamnâ min karyetin kânet zâlimeten
Zalim olan yani yanlış işi olan nice şehirleri kırıp geçirdik diyor.
ve enşe’nâ ba’dehâ kavmen âharîn
Onlardan sonra başka kavimler inşa ettik. Başka kavimler o şehirlerde inşa edilebilir mi? Hiçbir manisi yok.
Fe lemmâ ehassû be’senâ izâ hum minhâ yerkudûn(Enbiya Suresi 12. Ayet)
Yani bunlar bizim şeyimizi hissettikleri zaman şimdi hatırlayın o büyük deprem olmuştu ya kaç senesiydi.
Araştırmacı:99 mu?
99 senesiydi evet o zaman herkes arabasına binmiş kaçıyor ama nereye kaçıyorsun.Yani o günü hatırlayın evlerimizden çıktık sokaklarda yattık bizde öyleydik diyor ki.
Fe lemmâ ehassû be’senâ
Baskınımızı hissettikleri zaman
izâ hum minhâ yerkudûn
bakarsınız ki onlar oradan kaçıyorlar.
Lâ terkudû verciû ilâ mâ utriftum fîhi ve mesâkinikum leallekum tus’elûn.(Enbiya Suresi 13. Ayet)
Lâ terkudû
Kaçmayın
verciû ilâ mâ utriftum fîhi
o şımartıldığınız yerlere dönün,hani benim evim benim makamım benim arabam deyip hava atıyordunuz ya oralara dönün bakalım
ve mesâkinikum
evlerinize dönün
leallekum tus’elûn
belkidesize bir şey sorulacaktır.
Kâlû yâ veylenâ innâ kunnâ zâlimîn.(Enbiya Suresi 14. Ayet)
Diyecekler ki yazık bize biz zalimleriz olduk
Fe mâ zâlet tilke da’vâhum hattâ cealnâhum hasîden hâmidîn.(Enbiya Suresi 15. Ayet)
Fe mâ zâlet tilke da’vâhum
bu onların sürekli bu iddiada bulunacaklar çünkü artık o zaman iman kabul edilmez. Şey gibi Hattâ izâ câe ehadehumul mevtu varya şey neydi…
ve lâllezîne yemûtûne ve hum kuffâr(Nisa Suresi 18. Ayet)yada
Ve leysetit tevbetu lillezîne ya’melûnes seyyiâti, hattâ izâ hadara ehadehumul mevtu (Nisa Suresi 18. Ayet)
Ölüm gelip çatıncaya kadar tövbe etmemişse burada ölüm gelip çatmış.
Kâlû yâ veylenâ innâ kunnâ zâlimîn.(Enbiya Suresi 14. Ayet)
Fe mâ zâlet tilke da’vâhum hattâ cealnâhum hasîden hâmidîn.(Enbiya Suresi 15. Ayet)
Yani tamamen bitinceye şimdi yerle bir ediliyor ve sonra döndürülüyorlar. Peki yerle bir edilmeleri söndürülmeleri tamamını şey yaparsak helak etme fiili kapsamında değil mi o zaman ehlekna helak edilmiş toplumlar oluyor. Artık bunlar bundan sonra geri dönecekler ki Elmalının iddiası yerinde olmuş olsun. Şimdi tekrar o ayete verilen mesela bakalım bu diyanet mealinde nasıl mana verilmiş bi daha bakayım.
Helak ettiğimiz bir belde için artık yeniden mamur olmak imkansızdır. Yeniden mamur olmayı parantez içerisinde koymuş. Parantezi çıkarırsak haram ettiğimiz bir belde için artık imkansızdır. Çünkü onlar geri dönemeyeceklerdir. Şimdi
Ve harâmun alâ karyetin ehleknâhâ ennehum lâ yerciûn(Enbiya Suresi 95. Ayet)
Haram olan ne “ennehum” onlar la “yerciun” geri dönemezler. Şimdi burada şey var haram kelimesindenki olumsuzlukla “layerciun”daki olumsuzluk birleştirince iki olumsuzluk tan bir olumlu çıkar ya ama Kuran’ı Kerimdekilerin hepsi öyle değil. Mesela “La uksimu”dediğiniz zaman “uksimu” anlamı veriliyor. Ve harâmun alâ karyetin ehleknâhâ ennehum lâ yerciûn daki ennehum la yerciundaki şeklinde şey yaparsanız tefsiri olmuş olur. Helak ettiğimiz bir karyeye haramdır. Çünkü onlar geri dönemeyeceklerdir.
Yahya Şenol: Yani şu şekilde olumlu mana verilince onların bize dönmemeleri mümkün değildir. Mecburen gelecekler bizim önümüze kıyamet gününde kıyameti kasteddikleri zaman uyuyor.Öyle derlerse anca.
Araştırmacı: Öyle olursa bu sefer hatta ile uyum sağlamıyor.
Yahya Şenol:Olumlu mana verildiğinde o şekil mana veriyorlar. Onların bizim önümüze gelmemeleri mümkün değil. Mutlaka gelecekler.
Abdülaziz Bayındır:Sadece onlar mı gelecek herkes gidecek Allah’ınhuzuruna bunlar onlara mahsus bir olay değilki
Yahya Şenol: O zaman helak edilmeyenler dünyayadönebilecekler mi
Abdülaziz Bayındır: Yok
Yahya Şenol: Onlarşey yani onların kasteddikleri diğerlerinin girmeyeceği anlamına gelmiyor zaten mutlaka gelecekler bizim önümüze hani onlarda dönecek dönmemeleri mümkün değil
Abdülaziz Bayındır:Hattâizâfutihatama bir dakika hatta var orada
Enes Hoca: Hatta da uyuyor o Yahya’nın dediği.
Yahya Şenol:İşte o zaman dönecekler yani kıyamette
Enes Hoca:Allah’ın huzuruna gelecek ya
Yahya Şenol: İşte o zaman hiç birinin dönmemesi mümkün değildir.
AbdülazizBayındır:Yanişimdi tabiki o manayı vermeyi az önce söylediğimiz gibi ennehum le takdir etmezsen o zaman o manayı mecburen veriyorsun. Çünkü iki tane olumsuz var.
Yahya Şenol: Hattaya da uyumlu oluyorsa problem yok. Devamını bilmiyorum ama.
Abdülaziz Bayındır:Bak şimdi yok dersin yok olur. Yok yok dersin herşey var olur. Yani bir olumsuz diğer olumsuzu giderir ortaya olumlu çıkar. Şimdi “Haramun” yasaktır. “Ennehum la yerciun” dönmemeleri dediğiniz zaman dönecekler anlamına gelir.
Yahya Şenol: Ne zaman Hattâizâfutihat
Abdülaziz Bayındır:Ne zaman döneceklerdir.
Hattâizâfutihatye’cûcu ve me’cûcu
Yecüc Mecüc açıldığı zaman döneceklerdir.
Yahya Şenol: Ve mâ hum anhâ bi gâibîn(İnfitar Suresi 16. Ayet)
Abdülaziz Bayındır: Ve mâ edrâke mâ yevmud dîn. (İnfitar Suresi 17. Ayet)
Summe mâ edrâke mâ yevmud dîn(İnfitar Suresi 18. Ayet)
Evet yani şimdi “haramun” ile “la yerciun” ikisini birleştirirseniz iki olumsuzdan bir olumlu çıkar. Ama aslında ikiside aynı “Leennehum” da deseniz neticede aynı noktaya varılıyor ikisidearapça bakımından doğru fakat şimdi orada bir Elmalılı’yı bir daha okurmusun nasıl mana vermişti?
Yahya Şenol: İlhak etmiş olduğumuz herhangi bir karyeyederücu etmemeleri haramdır. İşte bu olumlu mana veriyor işte.
Abdülaziz Bayındır: Karyeye rücu diyor, karyeye şehre geri dönmek,böyle bir şey söz konusu değil.
Yahya Şenol:Hayır şehre değil hocam. Herhangi bir karye yani ehli karyeye de rücu etmemeleri haramdır.
Abdülaziz Bayındır:Nereye rücu
Yahya Şenol: işte onu sonra açıklıyor yani
Abdülaziz Bayındır:peki ne diyor nasıl açıklıyor.
Yahya Şenol: İmana rucü diyor.
Abdülaziz Bayındır:bu bi oku bakalım ne diyor
Yahya Şenol:Yani surenin başlarında geçtiği üzere helaka mahkum ettiğimiz bir memleket ahalisine de dönün bakalım denildiği zaman inkarlarından dönecekler dönmemeleri mümkün değildir.
Abdülaziz Bayındır:Dön bakalım denir mi Allah öyle bir şey söyler mi insanlara
Yahya Şenol: İmana dönecekler diyor.
Abdülaziz Bayındır: Onun dediği imana dönmek Allah öyle birşey söyler mi insanlara
Yahya Şenol: Eyvah bizler zalimlerdik diyerek itiraf ederek feryad ede dede biçilip söneceklerdir. İşte bu kıyameti anlatıyor.
Abdülaziz Bayındır:Biçilip sönmek kıyamet değil bu dünya.
Araştırmacı:Hocam bu dediğiniz eğer onlara denilse ki küfrünüzden dönün dönmeyecek değillerdir.
Yahya Şenol: Döneceklerdir.
Araştırmacı:Döneceklerdir. Peki şu ayetle nasıl oluyor.
ve lev ruddû le âdû li mâ nuhû anhuve innehum le kâzibûn(kâzibûne).(Enam Suresi 28. Ayet)
Abdülaziz Bayındır:Bu insanlar geriye çevrilselerdi tekrar yani
Araştırmacı:Allah’ın zorlayıcı bir kanunundan bahsetmiyoruz normal şartlarda dönecek olsalar aynı şeyi yapacak değiller. Yanlış mı anladım yoksa
Abdülaziz Bayındır:Şimdi ben biraz Elmalılı’yı anladım galiba bak şurada şunu söylüyor.
Yahya Şenol:Şimdi bu Elmalılı’yı Ali İmran 106 ile şey yaparsak onun demediği birşeyi o zaman mantıklı oluyor o da şu,kâfirlerde imanlarından sonra kâfir oluyorlar ya kıyamette mutlaka imanlarına dönecekler dönmemeleri mümkün değildir.
Abdülaziz Bayındır:O başka o bir işe yaramaz ki onun bir faydası yok ki
Yahya Şenol:Onu diyor işte fayda yok yani sadece itiraf etmiş oluyor.
Abdülaziz Bayındır:Ama bak orada öyle bir ifade geçmedi sen orada bir şeyle irtibatı kuralım bak onu bir daha okurmusun biçilip gitmek meselesi kıyametle alakalı değil bu dünya ile alakalı
Yahya Şenol: Helakamahkum ettiğimiz bir memleket ahalisine de dönün bakalım denildiği zaman inkarlarından dönecekler dönmemeleri mümkün değildir.
Abdülaziz Bayındır: Bak şimdi burada.
Yahya Şenol: Bizler zalimlerdik diye itiraf ede ede biçilip sönecektir.
Abdülaziz Bayındır:Biçilip sönmek ifadesi “hasidenhamidin” yani şeydeki Enbiya 15. ayetteki bu dünya ile alakalıdır. Biçilip söneceklerdir dediği orada geri dönme ifadesi inancından dönün demiyor Allah Teala.
Yahya Şenol:Tevilci olduk şimdide Bence onu şimdi ben onu şeye de tevil edeyim o zaman firavunda ölmeden önce döndü imana ama kabul edilmedi (gülüşmeler).
Abdülaziz Bayındır:Yok ne alaka (gülüşmeler). bak şimdi bu ayete bakalım da
Yahya Şenol: orada onun söyledikleri ile kıyamet ile dünya kastediliyor ise
Abdülaziz Bayındır: Dünya kastettiğibelli orada biçilip söneceklerdir. Diyor. Biçilip sönme bu ayette diyor ki
Yahya Şenol: Azap anı mı yani
Abdülaziz Bayındır: Yok “Fe mâ zâlet tilke”bu dünyada yaşıyorlar. Mesela deprem oluyor artçıl depremlerle devam ediyor öyle düşüneceksin tamam mı zaten yer açılıyor yerin dibine giriyorlar felan.
Fe mâ zâlet tilke da’vâhum hattâ cealnâhum hasîden hâmidîn(Enbiya Suresi 15. Ayet)
Yani o kırılıp sönünceye kadar yani yuvaları sönünceye kendilerinden ses seda çıkmayacak hale gelinceye kadar davaları böyle olmaya devam edecek deki bu helak öncesi durumu anlatıyor. O ayette Helak edeceğimiz kavim gibi bir mana akla gelebilir. Ama bak burada bu ayette geri dönme emri imanınıza dönme emri değil. Diyor ki bak
Lâ terkudû verciû ilâ mâ utriftum fîhi
Şımartıldığınız şeylere dönün diyor Allah burada
ve mesâkinikum leallekum tus’elûn
Evlerinize dönün peki şimdi size bir şey sorarlar. Önemli kişilersiniz niye terk ettiniz güzelim yerlerinizi. o güzel mevkiler makamlar neden terk ettinizyerlerinizi bakın hepsi kayboldu imana dönün demiyor yani. Evet, neyse şimdi zaten bakın bu ayeti tekrar okursak görürsünüz.
Ve harâmun alâ karyetin ehleknâhâ
Helak ettiğimiz karyeye haramdır.
ennehum lâ yerciûn
“ennehumu haramunun” mefulü yaptığımız zaman. “Ennehum la yerciun” onların dönmemeleri haramdır denir yani mutlaka dönecekler.
“Ye’cücve Me’cüc” ile ilgili birçok ayet var. Onların dönmemeleri haramdır mutlaka döneceklerdir. Ne zaman dönecek bu dünyaya
“Hattâizâfutihatye’cûcu ve me’cûcu”
“Ye’cüc ve Me’cüc”açıldığı zaman
yani kubur yecücve mecüc. Mecburen onların kabirleri açıldığı zaman dönecekler bu dünyaya
“ve hum minkullihadebinyensilûn”
Her az önce söylediğimiz gibi kabirden hızla gidiyorlar onuda zaten diğer ayetlerden okuyoruz. O zaman ne olmuş oluyor. O zaman
Vakterabel va’dul hakku fe izâ hiye şahısatun ebsârullezîne keferû, yâ veylenâ kad kunnâ fî gafletin min hâzâ bel kunnâ zâlimîn.(Enbiya Suresi 97. Ayet)
“Vakterabelva’dulhak”
Hak vaadi yaklaşmıştır.
Hak vaadin ne olduğunu da bildiriyor.
fe izâhiyeşahısatunebsârullezînekeferû
Bakarsınız kâfirlerin gözleri böyle fal taşı gibi açılmış böyle dikilmiş bakıyor. Ne derler.
yâ veylenâ kad kunnâ fî gafletin min hâzâ
Bu neyle ilgili oluyor Kuran’ı Kerim’de tamamen yeniden dirilişten sonraki durum anlatılıyor.
bel kunnâ zâlimîn
Yok, biz yanlış yapıyorduk.
İnnekum ve mâ ta’budûne min dûnillâhi hasabu cehennem, entum lehâ vâridûn(Enbiya Suresi 98. Ayet).
Bu orada söylenecek bir şey Siz Allah ile aranıza koyup kulluk ettikleriniz cehennem odunudur.
entum lehâ vâridûn
Siz oraya koşa koşa gideceksiniz.
Lev kâne hâulâi âliheten mâ veradûhâ, ve kullun fîhâ hâlidûn(Enbiya Suresi 99. Ayet)
Hâulâişunlar.
İşte orada gösterilecek tanrılar şunlar tanrı olsaydı
mâ veradûhâ
bunlar o cehenneme girmezlerdi.
ve kullun fîhâ hâlidûn
hepsi orada ölümsüz olarak kalacaklardır.
İnnellezîne sebekat lehum minnel husnâ ulâike anhâ mub’adûn(mub’adûne).(Enbiya Suresi 101. Ayet)
İnnellezîne sebekat lehum minnel husnâ
Ama kendileri ile daha önce daha iyi karşılaşacakları sözü verilmiş olanlar
bunlar mahşer yerinde olan olaylardır başka bir şey değildir.
ulâike anhâ mub’adûn.
onlar cehennemden uzak tutulacaktır.
O zaman burada iki şey var. İkisi de diriliyor. Müslümanlar da diriliyor. Yani büyük günah işlememiş olanlarda diriliyor, kafirlerde diriliyor. Büyük günah işlememiş olanlar cehennemden uzak tutuluyorlar. Ama öbürleri cehenneme gidiyorlar. İşte bu tamamen mahşer yeridir. Dolayısıyla bilmiyorum ben şahsen zorlama tevil felan var mı buralarda hissedersiniz fıtratınız hisseder yani öyle bir şey yaptık mı? Çünkü yapan adam bir şeyi kendi iddiasını ispatlamak için uğraşır da
Dinleyicilerden Mehmet Hoca:Yaptın hocam
Abdulaziz Bayındır:Söyle neden?
Dinleyicilerden Mehmet Hoca:Tekrar olması lazım.
Dinleyicilerden Mehmet Hoca:Evet hocam mütmain olmadım. Yeniden yapmanız lazım. Evet bir daha yapın.
Abdulaziz Bayındır:Tamam o zaman. Mehmet Hoca mütmain olmadıysa bir daha yapmak gerekir.
Yahya Şenol: Tekrar işleyelim de eksik kalıyor. Kehf Suresindeki
Abdulaziz Bayındır: Zaten bitmedi ki ondan dolayı tatmin olmamış olabilirsin. Tamamlayalım. Kehf suresine bakalım.
Şimdi bu kehf suresindeki bu ayetler olmazsa Enbiya suresindeki bu ayetlere Yecüc ve Mecüc bir kavimdir onlar geleceklerdir gibi anlaşılmaz. Orada çünkü müşahhas bir kavim oldukları için Enbiya Suresinin Kehf teki Yecüc ve Mecüc diye anlaşılıyor.
Abdulaziz Bayındır: Yok Kehf suresindeki ElYecüc ve Mecüc olsaydı Derlerdi.
Abdulaziz Bayındır:Yok manayı anlamak bakımından kaçıncı ayetteki Kehf’te teki
Yahya Şenol:94 veya bir iki ayet önceden 91-92 olabilir.
Abdulaziz Bayındır:Evet şimdi burada Zulkarneynden bahsediliyor. Zulkarneyn tabi kimse işte onunla ilgili çeşitli şeyler söyleniyor. Diyor ki.
Hattâ izâ belega matlıaş şemsi vecedehâ tatluu alâ kavmin lem nec’al lehum min dûnihâ sitrâ. (Kehf Suresi 90. Ayet)
Doğudaki büyük okyanus olabilir. Baktı ki öyle bir kavim şey yapmıyor ki ondan onun önünde bir engel koymadık diyor. Yani denizin kenarı bir dağ yok bir şey yokdoğrudan doğruya üstüne doğuyor güneş.
Kezâlik, ve kad ehatnâ bimâ ledeyhi hubrâ(Kehf Suresi 91. Ayet)
Biz onun yanında ne olduğunu gayet iyi biliyoruz diyor. Yani ne yaptığını
Summe etbea sebebâ(Kehf Suresi 92. Ayet)
ve sonra tekrar bir sebebe tabi oldu yani bir yola girdi Zulkarneyn doğudan döndü batıya doğru
Hattâ izâ belega beynes seddeyni vecede min dûnihimâ kavmen lâ yekâdûne yefkahûne kavlâ. (Kehf Suresi 93. Ayet)
iki seddin arasına ulaştığı zaman artık bu sed dağlar da olabilir neyse iki engel arasına ulaştığı zaman demek ki bu boğaz gibi bir yer burası ve ikisinin aşağısında bir kavime rastladı yani onun sözünü anlayamıyorlar. Farklı bir dil konuşan kavme rastlamış
Araştırmacı: Hocam yukarıdaki ha güneşe mi dönüyor .
Abdulaziz Bayındır: Evet güneşin önüne
Araştırmacı: Sürekli güneşin şeyi olduğu için mi?
Abdulaziz Bayındır: Yok güneş doğduğu zaman bir şey yok yani bir dağ yok bir şey yok belkide bir bitkide olmayabilir. Güneşin önünde bir şey yok açık alanda.
Araştırmacı:Güneşin batmadığı bir yerde
Abdulaziz Bayındır: Güneşin batmadığı yer değil. Bak doğuşu doğan şey batarda aynı zamanda tamam mı? Evet
Kâlû yâ zel karneyni inne ye’cûce ve me’cûce mufsidûne fîl ardı fe hel nec’alu leke harcen alâ en tec’ale beynenâ ve beynehum seddâ(sedden). (Kehf Suresi 94. Ayet)
Demekki bir tercüman vasıtasıyla konuşmuşlar demekki Zulkarneyn ile bir tercüman vasıtasıyla konuşmuş oluyorlar. inne ye’cûce ve me’cûce mufsidûne fîl ardı“Ye’cüc ve Me’cüc” o zamanda var demek ki yani fesat çıkarıyorlar diyor. Bu zulkarneynin iyi bir insan olduğunu zaten ayetlerden biliyoruz. zulkarneynin ile bir ilişkiye giren onu benimseyen bir grup demek ki bu, ondan yardım istiyorlar. “Ye’cüc ve Me’cüc” şu topraklarda fesat çıkarıyorlar. Kendimizi koruyamıyoruz demiş oluyorlar.
fe hel nec’alu leke harcen
Biz sana vergi versek te
alâ en tec’ale beynenâ ve beynehum seddâ
Bizim aramızla onun arasına bir engel oluştursan bir sed yapsan olmaz mı diyor.
Demekki iki sed var arasında boğaz var. Ama o boğazdan “Ye’cüc ve Me’cüc” geçip bu adamları rahatsız oluyorlar. Geçidi kapat demiş oluyorlar. Biz sana ödeme yapalım bedava da değil diyorlar.
Kâle mâ mekkennî fîhi rabbî hayrun fe eînûnî bi kuvvetin ec’al beynekum ve beynehum redmâ(Kehf Suresi 95. Ayet)
Kâle mâ mekkennî fîhi rabbî
Rabbimin bana vermiş olduğu imkan.
hayrun
daha hayırlıdır.
fe eînûnî bi kuvvetin
siz ne yaparsınız. Bana işçilik yapın yani gücünüzle yardımcı olun.
ec’al beynekum ve beynehum redmâ
Ben sizinle onların arasına bir sed yapayım. Bir engel yapayım diyor. Yani onların size hucüm etmesini engelleyecek bir şey yapayım diyor.
Atûnî zuberel hadîd, hattâ izâ sâvâ beynes sadafeyni kâlenfuhû, hattâ izâ cealehu nâren kâle âtûnî ufrig aleyhi kıtrâ.(Kehf Suresi 96. Ayet)
Atûnî zuberel hadîd
Bana diyor demir kütleleri getirin. Demekki onlarda demir kütleleri varmış. Yani medeni bir topluluk bir takım şeyleri var.
hattâ izâ sâvâ beynes sadafeyni
Bu dağın iki arasını kapatacağı zaman ne kadar çok demir kütlesi ki bu müthiş bir şey oraya kadar getirin diyor. Doldurun yani oraya kadar öyle olduğu zaman ne olacak. Oraya geldiği zaman dedi ki
Kâlenfuhû
Şimdi üfleyin. Yani körükleyin demek ki altından ateş yaktı demek büyük bir kalıp oluşturdu öyle olması lazım.
hattâ izâ cealehu nâren
Onu kor haline getirdiği zaman
kâle âtûnî ufrig aleyhi kıtrâ
Getirinde onun üzerine bakır boşaltayım. Yani oradan bakır ile demir birleştiği zaman tunç oluyor değil mi yani. Çok sert bir madde oluşuyor.
Femestâû en yazherûhu ve mestetâû lehu nakbâ(Kehf Suresi 97. Ayet)
Bundan sonra artık bunlar bunun üstüne çıkamazlar. Onu delemezler sizde rahat edersiniz. Şimdi bu o fesat çıkaranlar kim olur. Öbür ayetlerle birleştirdiğimiz zaman. “Ye’cüc ve Me’cüc” kim fesat çıkaran kötü bir topluluk çapulculuk yapan baskınlar yapan adamları rahatsız eden bunlar gibi insanlar. Bunlar nasıl insansa onlarda insandır. Ama o insanlar Zulkarneynle iyi geçinmedikleri belli ama bu insanların mümin oldukları da belli. O zaman şimdi peygamberimizin hadisiyle birleştirin, müminler ve kafirler “Ye’cüc ve Me’cüc” demek ki kafirler için verilen yani özel bir şeyler ne diyoruz. Lakap bir sıfattır.Şimdi araları ilişkileri iyiya Zulkarneyn ile
Yahya Şenol:yardım istemiş olabilirler yani
Şimdi bakın onlar fesat çıkarıyor. Bunlar fesat çıkarmıyorlar.
Yahya Şenol: Mazlum kelimesi
Fesat kelimesi tamam bu soru güzel de aslında az önce aklımdaydı bu konuda konuşayım da herşeyin başında aynı şeyi konuşmakla olmuyor ama konuşmakta fayda var sen yoktun. O bakımdan ona gerek ihtiyaç var. Şimdi şeytanın iki tane temel özelliği var ki o iki temel özellik bütün kafirlerde var. Birincisi kendisini büyük görmesi var. Bu kavim kendini büyük görmese o insanları baskı altına almaz. Kendi büyüklüğünü ortaya koymak için de fesat meydana getiriyor. Yani sistemi bozuyor.
Şeytanın fesadı nedir. Ene hayrun mind dedikten sonra yaptıklarıdır. Onun için yani bütün kâfirlerde iki tane ortak özellik var. Kendisini büyük görmek birde ondan sonra fesattır. Şimdi bu fesat onlar fesat yapıyor dendiği zaman onlarda müfsit olsa idi zulkarneynderdi ki sizde fesat yapıyordunuz. Zumkarneyn öyle bir şey demiyor burada.
Bak şimdi asıl fesat Cenab’ı Hak’ka karşı yapılan fesattır. Yani şimdi şeyin O şeytanın yapmış olduğu fesatlara bakarsanız ayetleri okuduğunuz zaman kafirlerin iki temel özellikleri var. Biri diğerinin sonucu fesat o birincinin sonu yani ene hayrun mind dedikten sonra şeytan hala fesadını devam ettiriyor çünkü illa kendi büyüklüğünü ispatlayacak Cenab’ı Hak’ka karşı diyor ki göreceksin bunların çoğu sana kulluk etmeyecektir. Allah’ta yaparsan yap bende sizi cehenneme sokarım diyor yani.
Çünkü Allah verdiği isyan hürriyetine de engel olmuyor. İşte burada fesat kelimesi çok önemli bakarsanız kafirlerle ilgili onların hepsinde ortak özellik fesattır. Mesela Yec’üc’ ve Mec’üc de de sonuçta fesat var ve fesadın sonucudur o helaklar Nuh (A.S) kavminden de okuduk. İşte gelin bana itaat edin. Allah sizi düzeltsin. Sizi Eceli müsemmaya kadar yaşatsın.Ben o fesat kelimesinden hareketle onu söyledim.
Bayan Dinleyici:Yec’üc ve Mec’üc direkt onları ayırıyor mu?
Yec’üc ve Mec’üc direkt ayırıyor. Az önce okuduğumuz ayetlerden de onların kafir oldukları belliydi değil mi? İşte onlar birleştirdiğin zamanda oluyor. Yani onlara Yec’üc ve Mec’üc diyorlarsa bunlar onlardan değil demek peygamberimizin hadisinde de işte 999/1000 Yec’üc ve Mec’üc bir tanesi cennete gidecek buhari ve müslim de geçen hadisinde onların hepsini birleştirdiğin zaman bu ortaya çıkıyor. Şimdi
Kâle
Dedi ki
hâzâ rahmetun min rabbî,
Bu rabbimden bir ikramdır dedi zulkarneyn
Peki bu insanlar fesat ediyorlar fesat yapıyorlar.
Yinehatırlayalım Nuh (A.S) kavmini ne dedi Nuh (A.S) kavmine ey kavmim Allahtan korkun bana itaat edin. Allah sizin günahlarınızı bağışlasın ve sizi eceli müsemmaya kadar yaşatsın. Bunu yapmazsa Allah’ın eceli geldiği zaman tehir etmez. Yani bir kavim belli bir noktaya geldi mi artık orada o topluluğun helaki söz konusudur. Şimdi burada diyor ki
fe izâ câe va’du rabbî
Rabbimin vaadi geldiği zaman
cealehu dekkâ’,
benim yaptığım seddi mahvedecektir.
Ben buradaki fesat kelimesinden dolayı onu söyledim.
Şimdi ben buradan anladığım manayı vereyim. Zaten o helak gelince bu sed kalmaz. Az önce Sarsıntılar her şeyi okuduk ya kırıp geçirecektir diye bir ayet okudukya Enbiya Suresinde bu sedde kalmayacaktır.
Ve teraknâ ba’dahum yevmeizin yemûcu fî ba’dın
O gün yani bu helak olacağı gün Cenab’ı Hak alıyor konuşmayı Arapçada Zulkarneynin sözü bitti bu defa Allah’u Teala bi kanunu burada ortaya koyuyor.
Ve teraknâ ba’dahum yevmeizin
İşte vaad geldiği gün bırakırız diyor birini
yemûcu fî ba’dın ve nufiha fis sûri fe cema’nâhumcem’â(cem’an).(Kehf Suresi 99. Ayet)
diğerinin içerisine dalgalanıyor yani herkes toplanıyor deprem olduğu zaman şu ceset şuraya bu ceset buraya gidip geliyor birbiri içine geçiyorlar. Bu öldükten sonraki durumu anlatıyor.
Yok, efendim “Ye’cüc ve Me’cüc” açılacak sedler açılacak
ve nufiha fis sûri
Bak tekrar ölüşleri anlatıyor mu? O vaad geldiği zaman yoksa öyle anlatıldığı gibi yok efendim açılacak o sedler açılacak bilmem ne değil. Öbür ayette birleştirdiğiniz zaman çünkü bu insanlar ölmüş oluyorlar. Zaten hepimiz içinde aynı şeyi söylüyorlar.
İzâ zulziletil ardu zilzâlehâ. (Zilzal Suresi 1. Ayet)
Yer sarsıntıyla sarsıldığı zaman ben şimdi vefat ettim şuraya kabrimi gömüldüyse belki yarın ahirette taAmerika’da da çıkabilir. Çünkü o şeyler denizler karalar üzerine gelecek dağlar yürütülecek o oraya o oraya tam bir şey belki homojen dağılımda söz konusu olabilir. Çünkü herkes bir tepeden bir kabirden çıkacağı için.
ve nufiha fis sûri
Sura üflenmiştir. Yasin suresinden hatırlayın sura üflendiği zaman oradan rabbine doğru giderler peki rablerine doğru gittikleri zaman netice ne olacak
fe cema’nâhumcem’â
biraraya toplanış olacak bir araya toplanan yere de mahşer deniyor. Öbür ayetle birebir uydu mu Mehmet hoca?
Araştırmacı : Hocam bu Kâle hâzâ rahmetun min rabbî,
Seddi yaptıktan sonra bu Allah’ın bana verdiği bir rahmetidir.
fe izâ câe va’du rabbî cealehu dekkâ’
bunun sedde gitmesi daha yakın duruyor yani seddi yapıyor bitiriyor.
Abdülaziz Bayındır: Zaten öyle söyledim dikkat etmedin mi? Nasıl anladın.
Araştırmacı: Toplumun helaki dediniz. Seddin yıkılması o toplum orada kalmış ta olabilir helak olduğunda yaşamışta olabilirler. fe izâ câe va’du rabbî yani
Abdulaziz Bayındır: Şu ayetleri bitirelim de ona daha sonra gelelim. Burada sıralama aynı bir insan ölüyor. Bir insan da ölse bin insanda ölse yani şurada bütün dünya altüst olsa benim göreceğim bu kadardır. Ondan sonrasını görmedim. Onun yerine falanca trafik kazası da benim için aynı mana ifade eder ya da filan yerde olmuş olan bir toprak çökmesi falan aynı anlam ifade eder farklı olan bir şey yok öldükten sonra bir berzah denen yani vücudun çürüdüğü ruhun kaldığı bir dönem yaşayacam ondan sonra yeniden dirilme var.
Ve teraknâ ba’dahum yevmeizin yemûcu fî ba’dın
Şimdi şuradan diyor ki berzah dönemidir. Yani bu vücutlar çürüyor ama her vücuttan Allah nefis dediği bir şey kalıyor bir tohum kalıyor toprağın içerisinde mutlaka onlar birbirilerine bu şeyde öyle yani bir tarlaya tohum ektikten sonra arkasından tarlayı düzeltmiyorlar mı o düzeltirken bazen şuradaki tohum bu tarafa kaymıyor mu
araştırmacı : iyi bir çiftçi değilse hepsini bir araya da toplar.
Şimdi burada da böyle tarlanın düzeltilmesi gibi bütün dağlar böyle dümdüz oluyor ne bir tümsek göreceksiniz ne bir çukur göreceksiniz diye ayette yok mu? Şimdi burada diyor ki
Ve aradnâ cehenneme yevmeizin lil kâfirîne ardâ(Kehf Suresi 100. Ayet)
Ve aradnâ cehenneme
cehennem önlerine çıkardık
yevmeizino gün
hangi gün sura üflendiği gün işte
lil kâfirîne ardâ
kâfirler için çıkardık zaten öbür ayetlerde de okumuştuk şeyler büyük günah işlemeyenler zaten ondan uzak kalacaklar ardan Enlemesine önlerine çıkarmış oluyor.
Ellezîne kânet a’yunuhum fî gıtâin an zikrî
bizim gözleri bizim zikrimizden perdeli olanlar
ve kânû lâ yestetîûne sem’â(sem’an). (Kehf Suresi 101. Ayet)
okâfirler ki gözleri bizim zikrimizden perdeli yani bizim ayetlerimizi görmek istemiyorlar. Okuyorsun hiç dinledikleri felan yok. Ondan sonra ve dinlemeye de tahammül edemiyorlar . İşte bu kâfirler,
E fe hasibellezîne keferû en yettehızû ibâdî min dûnî evliyâ’e, innâ a’tednâ cehenneme lil kâfirîne nuzulâ(Kehf Suresi 102. Ayet)
E fe hasibellezîne keferû en yettehızû ibâdî min dûnî evliyâ’e
okâfirler ne zannediyorlar. Yani benimle kendi aralarında benim kullarımı veliler mi edinecekler
innâ a’tednâ cehenneme lil kâfirîne nuzulâ(Kehf Suresi 102. Ayet)
bukâfirler için cehennemi kalış yeri konak yeri olarak hazırladık. Şimdi bütün bu ayetler onların kâfir olduklarını ifade ediyor mu o “Ye’cüc ve Me’cüc”olanı diğerleri için belki başka bir şey aklınıza gelebilir. Dolayısıyla şimdi sen şey yap benim anlattığım burda tekrar edeyim.
hâzâ rahmetun min rabbî, diyen zulkarneyn
diyor ki buradan geçemeyeceklerdir. Ne zamana kadar geçemeyecekler bu insanlar kıyamete kadar yaşayacak değil ki
fe izâ câe va’du rabbî
rabbimin vaadi geldiği zaman bunun kıyamete kadar olması gerekmez çünkü onu şeyde de okuduk.
Ve kem kasamnâ min karyetin kânet zâlimeten ve enşe’nâ ba’dehâ kavmen âharîn(Enbiya Suresi 11. Ayet)
Ve kem kasamnâ min karyetin kânet zâlimeten
Yani halkı zalim olan nicelerini kırıp geçirdik şimdi bu insanlara bir helak geldiği zaman onlar kırıp geçirdiği zaman tabiki o sedde kalmayacak bu ayetlerle birleştirdiğiniz zaman onun için
fe izâ câe va’du rabbî cealehu dekkâ’ hu dediği sed
ve kâne va’du rabbî hakkâ rabbimin vaadi haktır yani zaten bir ayette yok mu? Her şehir önce helak olacaktır.
Ve in min karyetin illâ nahnu muhlikûhâ kable yevmil kıyâmeti ev muazzibûhâ azâben şedîdâ, kâne zâlike fîl kitâbi mestûrâ.(İsra Suresi 58. Ayet)
Ya da ona azap etmeyelim kıyamet gününden önce bu kitapta yazılıdır diyor onun için bu rabbimin vaadidir diyor. Evet
Sizin dediğiniz ben diyorum ki sed yapıldıktan sonra anladığım kadarıyla bu benim rabbimden bana bir rahmettir bir ikramdır seddi anlatıyor bu durumda aynı zamanda da yani kıyamet sahnelerine geçiyor yani bu ayeti diğer ayetle beraber okuduğumuzda o topluluk helak olmuşta olabilir olmamış ta olabilir. Çünkü her fesatta bulunan topluluk helak olmaları şart değil sonuçta her insan öldüğünde zaten helak oluyor. Ama topluluk halinde helak olmaları
Yani baş şimdi bu insan orada zulkarneyn ne zaman iki dağın arasından bir sed yapmış demirden o seddin bugüne kadar kalması kalsaydı zaten belli olurdu büyük bir demir kütlesi gerekmez bugüne kadar kalması yani açık ve net. Orada fesat çıkaran topluluk var. Fesat çıkaran topluluklar bir müddet sonra Cenabı Hak tarafından cezalandırılırlar. Allah’u tealanın vaadi budur.
Mesela kıyametin kopması için yani haşr olunması için 3 aşamadan bahsediyoruz. Birincisi dünyanın yerle bir olması dümdüz olması ve herşeyin birbirine karışmış olması , ikincisi berzah süreci vardır. O son anda ölecek olanlar için de bizim içinde şimdide ölsek birincide fe izâ câe va’du rabbî cealehu dekkâ’o zelzele birinci sura ilk defa üflendiğinde yanidünyanın yeryüzünün dümdüz olması
Ve teraknâ ba’dahum yevmeizin yemûcu fî ba’dın
Herşey birbirine karışacağından insanların yani o çürümüş ya da çürütülmüş mü denir.
Abdulaziz Bayındır: Yani çürümüş olandan kalan kısım mümin kafir ayrımı olmadan
Ondan sonra ve nufiha fis sûriüçüncü aşamayı anlatıyor öyle de anlaşılmaz mı yani?
Abdulaziz Bayındır: Böyle anlamana bir mani yok da ama şimdi burada ve kâne va’du rabbî ifadesini kullandığın zaman herhalde bütün karyelerin helakinden bahsettiğine göre kıyametten önce onu öyle anlamamız ayetler açısından daha uygundur.
Enes Hoca: Hocam şöyle bir ayet de var. E lem nuhlikil evvelîn.(Murselat Suresi 16. Ayet)
Abdulaziz Bayındır: E lem nuhlikil evvelîn.(Murselat Suresi 16. Ayet)
Öncekileri helak etmedik mi diyor.
Nuh Kavmi ad kavmi
Summe nutbiuhumul âhırîn.(Murselat Suresi 17. Ayet)
Sonra arkadan gelenleri de onlara katacağız.
Kezâlike nef’alu bil mucrimîn.(Murselat Suresi 18. Ayet)
Günahkarlara böyle yaparız diyor. Buradan zaten müfsit oldukları belirtiliyor. Dolayısıyla ayetler açısından baktığımız zaman gerek yok çünkü rabbimin vaadi bu. Dolayısıyla o noktaya geldiği zaman ben şimdi bunu burada yaptım şimdi geçemezler buradan delemezler de onların ellerinde böyle bir teknoloji yok ama Allah’ın helaki geldiği zaman bunlar dayanmaz bunlar da kırılıp geçirilir. Ayetlerden esas alınacak olan budur.
Abdulaziz Bayındır: Peki şimdi sonuç olarak sen tekrar o hadisi şerifi oku.
Araştırmacı:Aslında hocam bir hadisi şerif daha var onu da okumak lazım
Abdulaziz Bayındır: Yok buhari ve müslimdeki hadisi oku onu daha sonra okuruz.
Şimdi Mehmet hoca tam anladın mı?
Araştırmacı: Buhari ve Müslim’de geçen hadis şudur. Kıyamet günü Allah Teala, Hazreti Adem’e diyecek ki Ey Adem. Hz. Adem de Lebbeyk ve Tüm hayır senin elindedir diyecek. Allah Hz. Adem’e diyecek ki cehenneme gidecek olanları ayır Hz. Adem diyecek o nedir? Yani kaçta kaçı kaçıdır. Allah diyecek ki her 999/1000’i yani orada bulunan 1000 sayıdan 999’u cehennemliktir. Onlar cehenneme gidecektir. Burada bir temsil vardır yani.
Abdulaziz Bayındır: Tabi tabi bir şey
Abdulaziz Bayındır: Gerçek değil peygamber efendimiz bir sahne çiziyor. Millet güzel anlasın meseleyi diye.
Araştırmacı:İşte o gün küçük olan öyle bir durum ki küçük yaşta olanın saçları beyazlar hamile olan çocuğunu düşürür ve insanları sarhoş görürsün ama onlar sarhoş değiller ve hac suresindeki ayet var.
Abdulaziz Bayındır: Hayır bu ayet buna uygun değil. Çünkü o ayet kıyamet öncesi olan yeniden dirilişle alakalı. Yeniden dirilişte hamile mi olacak ki çocuğunu düşürsün ya da emzikli birisi mi olacak yeniden diriliş sırasında o daha önceki durumdan bahsediyor.
Araştırmacı:Hamile bir kadın olursa bu duruma düşer gibi anlaşılmaz mı?
Abdulaziz Bayındır: Yani olursa düşer diyebilirsiniz. Yani böyle bir istihareyi temsiliye gibi öyle bir şey ki farzet ki böyle bir şey olsa böyle olur şeklinde düşünülebilir tabiki.
Araştırmacı: Her ki her 999/1000 cehenneme gideceği için 1’i cennete gidecektir. Sahabeler soruyor. O 1’e kim girecek. Peygamberimiz A.S diyor ki “Ye’cüc ve Me’cüc”den 1 sizden 1000
Abdulaziz Bayındır: O zaman cehenneme girenlerin tamamı “Ye’cüc ve Me’cüc” oluyor mu?
Ayeti kerimden “Ye’cüc ve Me’cüc” diye tanımlananların hepsi inkarcılar olduğunu gördük mü?
Yahya Şenol: Cennete girecek kim sorusuna verilen cevap mı bu, onlardan bir sizden bin
Abdulaziz Bayındır: Yok öyle değil.
Araştırmacı: Müjdeler olsun size cehennemlikleri söyledi ya
“Ye’cüc ve Me’cüc” bir sizden bin cehenneme gidenler 999’u cehenneme gideceğini söyledikten sonra bu sefer yine oraya dönüyor cehenneme gidecek olanlar zaten bir cennete girecek ya kalkıp desen ki zaten her 999/1000 bu cennete gideceklerle ilgili değil yine yukarıya atıftır. Cehenneme girecek olanlar çünkü olay cehenneme gidecek olanlar üzerinden oluyor.
Abdulaziz Bayındır: Yani “Ye’cüc ve Me’cüc”de bin kişi sizden bir kişi siz cennete gideceğine göre onların tamamı cehennem oluyor. O zaman cehenneme gidenlerin tamamının ortak sıfatı nedir?
Abdulaziz Bayındır: “Ye’cüc ve Me’cüc” den olmaktır.
Araştırmacı: Yani sorduğu soruya tersi ile cevap veriyor.
Abdulaziz Bayındır: Evet müfsit olanlardır. Zaten en başta da okuduk
İnnellezîne keferû min ehlil kitâbi velmuşrikîne
Ehli kitaptan yani kendilerine kitap verilmiş olan din mensupları var birde müşrikler var kitabı olmayan din mensupları var hepsi de müşrik ama birisinin kitabı var birisinin kitabı yok.
fî nâri cehenneme hâlidîne fîhâ
cehennem ateşinde ölümsüz olarak kalacaklar
ulâike hum şerrul beriyeh
yaratıkların şerlisidir. Yaratıkların şerlisine verilen bir başka isim “Ye’cüc ve Me’cüc”tür zaten yufsidûne fîl ard kelimesi de orada onu gösteriyor öbür enbiya suresindeki ayetlerdeki ifadeler de onu gösteriyor.
Araştırmacı: Sonra peygamberimiz diyor ki umut ediyorum siz cennet ahalisinin 1/4ünü oluşturacaksınız. Sahabe tekbir sesleriyle seviniyorlar. Daha sonra peygamberimiz diyor 1/3 biri cennetliklerin yarısının sizin olmanızı ümit ediyorum
Abdulaziz Bayındır: cehenneme girip çıkanların girmesiyle birlikte artan şey olabilir.
Araştırmacı: Daha sonra yine sahabeler tekbir getiriyorlar en sonunda diyor ki sizin durumunuz bir beyaz öküzün sırtındaki siyah kıl gibidir. Ya da siyah bir öküzün sırtındaki beyaz kıllar gibidir diyor. Yani azsınız nadirsiniz, fazla bulunmaz
Abdulaziz Bayındır: Yani şimdi bu hadisin ne kadarı sahih ne kadarı değil o ayrı ama hadiste anlatılan cehenneme gideceklerin tamamına “Ye’cüc ve Me’cüc” adının verilmesidir. Kehf suresindeki ayette de Enbiya Suresindeki ayette de bu hadiste anlatılan özelliklere birebir uyum var. Bunlar cehenneme gidecek olan kişilerdir. İşte zulkarneyn olayındaki “Ye’cüc ve Me’cüc” gelmiş yaşamış gitmiş tarihi bir topluluktan bahsediyor. O zaman kıyamet öncesi gelecek bilmem ne yapacak bu kadar ayetler varken, kıyametten önce gelecek olan bir topluluk hadiste var mesela ayet ve hadis arasında tam bir birliktelik söz konusu böyle hayali bir toplulukla yok efendim kulaklarının bir kulağını yastık yapıyor bir kulağını yatak yapacak bir kulağını yorgan yapacak gibi yok işte Taberi gölünün suyunun tamamını bitirecek gelenlerde bir zaman buralarda göl varmış diyecek böyle hayali şeyler olmaz. Bir hadis daha vardı. Onu da bir oku.
Araştırmacı: Diğer şey olan hadislerde var. Zaten anlatırken o da müslimde geçiyor.
Abdulaziz Bayındır: Diğerleri değil. Bir tane daha peygamberimizin rüyada gördüğü ile ilgili olanı oku
Araştırmacı: Peygamberimiz Rüyada görüyor eşi zeynebin yanında herhalde o anlatıyor. Peygamberimiz A.S günün birinde uyanıp işte yüzü kızarmış bir şekilde Lailaheillallah diye seslenip yaklaşmakta olan kötülükten şerden vay Arapların haline diye eliyle bir işarette bulunup 90 veya 100 gibi bir el işareti yapıp “Ye’cüc ve Me’cüc” seddinden bu kadar açıldı diye Hz. Zeynep diyor ki yani aramızda iyi insanlar varken biz helak mı olacağız. Evet eğer kötülükler pislikler çoğalırsa helak olursunuz diyor. Şimdi bu o seddin “Ye’cüc ve Me’cüc” seddinin açılmış olmasını şöyle yorumluyorlar normalde, o tarihi bir seddi “Ye’cüc ve Me’cüc” arkasında kaldı. Peygamberimiz onu bir şekilde ya rüyasında gördü ya da vahiy aldı ve onun artık delinmeye başlandığını haber veriyor.
Abdulaziz Bayındır: Bu defa yorumlamaya başlıyorlar.
Araştırmacı: yorumlamaya başlamışlar. Ama yukarıdaki hadisle ve ayetlerden anladığım kadarıyla burada bir istihare vardır aslında istihare şöyle bir şeydir. İki olayı birbirine benzetirsin müşebbeh vardır. Müşebbehü bihi birde vecü şebbeh vardır. Vecü şebe yoksa. Vecü şebeyi söylemeden
Araştırmacı: Olmaz yani başka bir anlam olur.
Abdulaziz Bayındır: Benzetme yapmadan konuşuyorsun ama aslında bir benzetme yapıyorsun. İstihare Türkçedeki borç alma anlamına geliyor. Aslan diyorum sana yani işte aslan gibisin demiyor gel aslanım buraya dediğim zaman istiharede bulunmuş oluyorum. O kelimeyi senin yerine bazen de örnek olarak böyle birkaç olaydan meydana gelen örneği anlatırsınız aslında bir örnek veriyorsunuzdur. Türkçede saman altından su yürütüyorsun denir. Saman var altı var su yürütülmesi var. Burada bir şey anlatılmak istenir. Yani adam aslında böyle bir şey yapmış değildir. İşte buna da istihareyi temsilsiye deniyor.
Araştırmacı: Burada hani bilinen tarihi bir olay vardır. O da “Ye’cüc ve Me’cüc” olayıdır. Sed olayıdır. O kötülüklerin önünde yani fesatın önünde yapılmış bir seddir. O sedde vurgu o seddin açılmış olması yine kötülüklerin vuku bulacağını başladığını haber verilmesidir yani.
Abdulaziz Bayındır:
Vettekû fitneten lâ tusîbennellezîne zalemû minkum hâssah
İçinizden sadece zalimlere dokunmayacak olan bir fitneye karşı kendinizi koruyun.
İçinizde çok iyi insanlar olur ama pislik çoğaldığı zaman büyük bir fitne sarar sizde ondan zarar görürsünüz. İşte şunu düşünün Peygamber (S.A.V) Uhud savaşında canla başla mücadele etti ama bir grup emir dinlemeyipte şeyi okçular tepesini terk edince meydana gelen baskından peygamberimizde zarar gördü herkes de zarar gördü bakın peygamberimizin bir suçu mu vardı orada bir hata mı yapmıştı. Yapmamıştı ama oda zarar gördü ama onun için bu tür şeylerin kuralını anlatan savaştaki kuralları anlatan bir şey var yani onlar sizin yerinize geçerler diye dün okumuştum bir ayette hafız olmayınca kalmıyor aklımda. Hafız olsaydım aklımda kalırdı şimdi. Onlar gelirler siz savaşa çıkmışsınız diye başlıyor. Yani bu hadisi şerifin anlattığı olay odur.
Abdulaziz Bayındır:Bakın burada diyor ki Allah Teala İllâ tenfirû diye başlıyordu.
Yahya Şenol: Tevbe 39. Ayet
Yâ eyyuhâllezîne âmenû mâ lekum izâ kîle lekumunfirû fî sebîlillâhissâkaltum ilâl ard
Müminler size ne oluyor Allah yolunda savaşa çıkın dendiği zaman çakılıp kalıyorsunuz.
e radîtum bil hayâtid dunyâ minel âhirah
Siz şimdi ahiretten ziyade dünya hayatını mı tercih ediyorsunuz.
fe mâ metâul hayâtid dunyâ fîl âhirati illâ kalîl
Dünya hayatındaki yararlanma ahiret karşısında azdır.
İllâ tenfirû
Eğer savaşa çıkmazsanız
yuazzibkum azâben elîmen
Allah size acıklı bir azap taddırır.
Şimdi o hadisle karşılaştır. Savaşa çıkmıyorsun rahat et senin keyfin bozulmasın öyle mi Allah sana acıklı bir azap taddırır. Taddırır da ne yapar.
ve yestebdil kavmen gayrakum
Sizden olmayan bir kavmi sizin yerinize geçirir. Yani toprağınızı işgal ederler kardeşim. Bu defa hakimiyet onların eline geçer. Hadi gitmeyin bakalım oturun oturduğunuz yerde o zaman ne anne namusun kalır ne haysiyet kalır hiçbir şeyin kalmaz.
ve lâ tedurrûhu şey’â,
O kavme de hiçbir şekilde zarar vermezsiniz. Gelir çöker tepenize çıkar tepenize ezer sizi.
Hiçbir şey yapamazsınız savaşa gitmezseniz. Niye bu böyle
vallâhu alâ kulli şey’in kadîr (Tevbe Suresi 39. Ayet)
İşte buradaki ayete yanlış mana verirseniz. Yukarıdaki ayet anlaşılmaz.
Yani bu hadisi şerifin anlattığı olay odur. Bu da savaşın ölçüsüdür Sen savaşa gitmezsen o da gelir senin toprağını işgal eder. Allah her şeye bir ölçü koymuştur. Bu dünyanın kuralı bu işte burada da fesat çoğaldı o Ye’cüc ve Me’cüc” gelecek bu ayette belirtilen kafirler gelir kavmen gayrakum varya sizden olmayan bir kavim bakın bu peygamberimizin hayatında yaşadığı sırada olmuş bir olaydan bahsediliyor. Bunun arkasında bir kuralı ifade ediyor. Siz şey yapmazsanız öbür taraftakiler gelir sizi işgal ederler ve sizi perişan ederler. Bu da yaşanmıştır. Defalarca yaşanmıştır. Şuanda İslam aleminin yaşadığı odur. Sen şimdi kendi evinde bile şey yapamıyorsun bak biz neyin mücadelesini veriyoruz yıllardır. Kızlarımız başını örtsün mü örtmesin mi niye bu mücadeleyi veriyoruz Allah emrettiği halde daha işin alfabesinde en başındayız yani işte Allah Teala böyle hiç de bir şey yapamazsınız diyor. Yerinizde oturursanız peygamberimizin hadisi de bu olayı anlatıyor. Şimdi Ye’cüc ve Me’cüc” olayı yani belki iyi anlatamamış olabilirim. İlk olmasından kaynaklanan bir şeydir. İlk defa bu konuda ders yapıyoruz. Ama şahsen ben kendi açımdan anladım. Ama Mehmet Hoca’da anlamış değil mi?
Yahya Şenol: Gelen sorulara bakılırsa ya çok iyi anlaşılmış
Abdulaziz Bayındır: ya da hiç anlaşılmamış
Yahya Şenol : soru yok çünkü bu konuda
Abdulaziz Bayındır: Konu ile ilgili soru yok
Yahya Şenol: Hiçbir tane bile yok.
Abdulaziz Bayındır: O zaman bir şaşkınlık dönemi haftaya sorarlar.
Yahya Şenol: Cihadla ilgili soru var. Ramazan ile alakalı ve sabah namazı ile alakalı bir soru var.
Abdulaziz Bayındır: Cihadla ilgili zaten cevap verdik. Vakit çok geç oldu. Neyse hepinizden Allah razı olsun.