Yatsı Namazı Vaktinin Bitişi

1 Eylül 2012 tarihinde yayınlandı. görüntülenme Mukayeseli Fıkıh Müzakereleri

Elhamdülillahi Rabbilâlemin esselatü vesselamü alâ resulina Muhammedin ve alâ alihi ve sahbihi ecmain

Namaz vakitleri konusunda biliyorsunuz; Uzun süredir yaptığımız çalışmalar, Eskiden beri yerleşmiş bazı hataları ortaya çıkardı. Bunların içerisinde en kemikleşmiş olanlar yada en fazla farkına varılmayan Yatsı Namazının vakti olmuştur. Sabah Namazının vakti biliniyor. Takvimle hayatını geçirmemiş, Köylerde, Kırlarda yaşayan insanlar Tan yerinin ağarmasının nasıl olduğunu gayet iyi biliyorlar. Burada ciddi bir problem yok. Burada ki problem sadece insanların takvime olan alışkanlıklarından kaynaklanıyor. Ama Yatsı Namazı ile alakalı çok yaygın bir anlayış var. Yatsı Namazının Sabah Sabah Namazına kadar süreceğine dair çok yaygın bir anlayış var. Bu Fıkıh kitaplarına da geçmiş. Hanefi Mezhebi Fıkıh kitaplarını açarsanız; “Yatsı Namazının vakti Sabah namazına kadar uzar” diye yazar. Şafii de de yazar, Hanbeli de de yazar. Bizim yaptığımız çalışmada olayın Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimizin uygulamasında böyle olmadığı, Bir de bu Mezheplerin büyük alimlerinin çalışmalarında durumun farklı olduğu ortaya çıktı. Bu gün Türkiye’yi ele alırsak Diyanet İşleri Başkanlığının Yatsı Ezanı okuttuğu saatten birkaç dakika önce Yatsı Namazının son vaktinin tamamlandığı anlaşıldı. Alışkanlıkları değiştirmek kolay değil, Sizde kendi hayatınızdan bilirsiniz, Şu anda belki en çok zorlanılan kısım orasıdır. Akşam Namazını kılıyorsunuz ondan sonra Yatsı hemen çabucak geliyor, Sonra Yatsı Ezan okunmadan bitiyor. Buna alışmak kolay değil. Dolayısıyla bu gün arkadaşlarımız bu konuyu masaya yatıralım dediler. Kendi aralarında görev paylaşımı da yaptılar. Mezheplerin görüşlerini ve Hadisleri de ortaya koydular. Ben giriş olarak size konu ile ilgili Ayetleri okuyayım.

İsra Suresinin 78.Ayetin de; “Güneşin Batıya kaydığı vakitte Namazını kıl, Gecenin karanlığına kadar kıl” buyuruyor. Bir başka anlamı da “Gece Hava soğuncaya kadar kıl”  demek oluyor. Çünkü Allah’ u Teala’nın bu Ayette kullandığı “ğasek” kelimesi, Hem “Havanın karardığı”  bölgeler için, Hemde “Güneşin hiç Batmadığı” yerler için geçerlidir. Tabi bu Cenab-ı Hakk’ın Kelamı, Öyle bir kelime seçmiş ki o kelime her iki anlam içinde kullanılabiliyor. Biri “Havanın Karardığı Vakit” deniyor. Güneşin Ufkun 17 derece altına indiği zaman oluyor. Yani 17 derecenin sonuna geliyor, 18 derecenin başı oluyor. Öyle bir noktada bulunduğumuz bölgeden Güneş ışınları tamamen çekilmiş oluyor. Yani en Tepe nokta da bile artık ışın yok, Yıldızlarla bizim aramızda her hangi bir Güneş ışını kalmıyor. Onlar kalmayınca Dünyayı ısıtan Güneş olduğu için ısıda da ciddi bir düşme meydana geliyor. Güneşin sürekli gözüktüğü kutup bölgesinde de  o  “ğasek”  “Havanın soğuması” şeklinde ortaya çıkıyor. Belki bu Ayeti tercüme ederken Namazı Güneşin Batıya kaymasını; “Gecenin ğasekına kadar kıl”   demek daha uygun olur. Yani her iki anlamı da aynı anda kast ettirilmesi için. Ama henüz zihinler buna hazır olmadığından bu açıklamaları yapmak gerekiyor. “Gecenin ğasek” ı Yatsı namazının 17 derece son vakti oluyor. Dolayısıyla artık ondan sonra bizim bulunduğumuz bölgeye Güneş ışınları gelmiyor. Güneş olsa bile ısı gelmiyor. Ondan sonra da aynı Ayette diyor ki; “Birde Fecrin Kur’an’ın da namazını kıl”, diyor. “Fecirde kıl” demiyor. Çünkü iki türlü “Fecir” var. Birisi “Fecr-i Kazip” dediğimiz, Sabahleyin Doğu Ufkunda bir aydınlanma oluyor, O aydınlanma yayılıyor. Bir de “Fecr-i Sadık” dediğimiz Kızıl ışık kümesinin ortaya çıkma anıdır. İşte o bir kümeleşme meydana getiriyor. “Işıkların sıkışması”, “Toplanması”  manasına geliyor. Daha önce karışık olan karanlık, Beyaz ışık, Kızıl ışık burada ayrışıyor. Karanlık alt tarafa iniyor, Kızıl ışık onun üstüne iniyor, Beyaz ışıkta Kızıl’ın üstüne iniyor, İşte o sırada da “Fecrin Kur’an’ın da Namazını kıl” diyor. Ayetin devamında ise; “Çünkü Fecrin Kur’an’ı  gözle görülür” diyor. “Kur’an” kelimesi bu Ayette “Toplanma” manasına geliyor, “Işıkların Toplanması” oluyor. Ayetteki “meşhud” ise “Gözle Görünür” demektir. Şimdi, Tarih içerisinde bu Ayetlere de yanlış anlamlar verildiğini görüyoruz. Ayet’ e yanlış anlam verilince Kur’an-Sünnet bütünlüğü ortadan kalkıyor ve çok ilginçtir ben bu çalışma sırasında baktım, Bu Ayeti Kerimeyi “Namaz vakitlerinde işaret vardır” diye bazıları baştan bir yazmış ama hangi işaret? Bir şey söylemeden geçmiş. Ayetin önemine bakın, Kullanılan kelimelerin ne kadr önemli olduğuna bakın ve üzerinde durulmamış olmasına bakın. Bazıların yaptığı gibi; “Ulema Efendiler büyük adamlardı hata yapmazlar” falan filan dersek her halde ahirette Cenab-ı Hakk bize cezamızı çok ağır bir şekil de verir. Hata yapmak bir kenara dursun resmen cinayet işlenmiş. Ciddi mana da cinayet işleniyor ve Allah’ın Ayeti devre dışı bırakılıyor.

Mesela şu önümde duran Elmalılı Muhammed YAZIR’ın Mealinden bir okuyayım. İnşallah doğru bir mealdir. Bu Elmalılı’nın meali şayet bozulmamışsa doğrudur. Çünkü sadeleştirmeler meali bozuyor. Elmalılı çoğu zaman doğru manayı yakalayan biridir. İsra Suresinin 78. Ayeti için diyor ki; “Güneşin kaymasından, Gecenin kararmasına kadar Namazı güzel kıl, Bir de kıraatiyle mümtaz olan sabah namazını,” Ne demek “kıraatiyle mümtaz olan sabah namazını”? “Kıraat” ne demek? “Kur’an okumak” demektir. Onu nerden çıkarıyorlar? Bu ayetteki “Fecrin Kur’an’ı”, “kur’anel fecr” den çıkarıyorlar. “Fecr Kuranı” diye bir Kur’an olur mu?  “Fecr Kur’an’ı” ne demek? Zaten Ayetler arası diye bir ilişki yok, Mantık yok, Kur’an-Sünnet bütünlüğü diye bir mantıkta yok, Öyle olunca Ayetler anlaşılamıyor, Ayetler anlaşılamadığı zaman Hadisler de anlaşılamıyor, Böylelikle büyük bir Kaos meydana geliyor. Ayetin devamı  için ne demiş; “Sabah Kur’an-ı hakikaten sıhhatlidir” demiş. Ne demek şimdi bu “Sıhhatli” demek? Diğerleri sakat mı? Bu ne biçim mantıktır. Ben çok iyi meal verir diye baktım Elmalı’ya ama öyle olmadı maalesef.

Ayette ki “meşhud” kelimesi “Kişi tarafından görünen” demektir. Yani sen Vaktin girdiğine Şahit oluyorsun, Gözünle görüyorsun. Allah’u Teala diyor ya; “Size göre siyah iplik beyaz iplikten ayrılıncaya kadar”(Bakara Suresi 187.Ayet), Bu onun karşılığıdır. Böyle olunca maalesef “Kur’an da işaret vardır” deniyor. Tabi işin içinden çıkılamayacağı için Ayet bir kenara bırakılıyor. Mesela burada şuna dikkatinizi çekeyim; Günün ilk namazı olarak hangi namazı gösterdik burada? Güneşin Batıya kayması hangi namaz? Öğlen Namazıdır. Hava kararıncaya kadar Yatsı Namazı, Bir de Sabah Namazını söyledi. Biz hiçbir şey bilmeyen insan olsak meal de doğru olsa; “Güneşin Batıya kaymasından Gecenin kararmasına kadar Namaz kıl. Bir de Sabahleyin Tan yeri ağardığı zaman”(İsra Suresi 78.Ayet) dediğinde kaç vakit Namaz anlarız buradan? İki vakit anlarız. Güneşin Batıya kaymasından havanın kararmasına kadar bir namaz, Birde Sabah Namazı iki vakit anlarız. Şimdi, Kur’an-ı Kerim’in usulü ne idi?

Allah bir yerde bir şey söylerse bir başka yerde onu açıklardı. O zaman açıklamasına bakmadan sonucu ilan etmememiz gerekiyor. Bakalım Allah nasıl açıklıyor?

Şimdi de Hud Suresinin 114. Ayetine bakalım; “Ve ekımıs salate”, “Namazı tam kıl.”  ”ekımıs salate” emri ile başlayan iki tane Ayet var. Biri az önce okuduğumuz biri de budur. Ayetin devamında “Gündüzün iki bölümlerinde,” İsra Suresinin 78.Ayetine göre ise  Gündüz Namaz kılınması gereken bölüm hangisi idi?  Öğlen Namazı idi. “Gündüzün iki bölümü” dediğine göre Güneş Batana kadar bir tane daha kılınması gerekiyor. Çünkü “Gündüzün iki bölümünde Namaz kıl” diyor. Günün ilk bölümünü İsra 78.Ayet söyledi, Ondan sonra ki Namazı da bu Ayet yani Hud 114 söyledi. Ondan sonra da Hud Suresinin 114 Ayetinde diyor ki; ve “zülefem minel leylv”, “Geceden gündüze yakın vakitlerde de namaz kıl.” “Zülef”, “Zülfe” kelimesinin çoğulu, “Zülfe” de “Yakınlık” demektir. Gündüze yakın bir vakit olduğunu biz ne ile anlarız? Nereden anlarız? Işıktan anlarız. Saatten anlayamazsın. Saat ile bu gün de anlayamazsınız. Çünkü o yakınlık her gün değişiyor. Işıkla anlarız. O zaman “Havanın kararması” ne demek oluyor?  O ışığın bitmesiyle oluyor. O zaman da “Yakınlığın bittiği” an oluyor. Havanın kararması yakınlığın bittiği bir ansa bu iki ayet arasında bir uyuşmazlık var mı? Yok. Peki, Fecrin ışıklarının toplaşması yakınlığın ortaya çıkması değil mi? Yani  “Güneşin doğması yakındır” diyorsunuz. İki ayet birbirine tam uydu. Birinci Ayette ilk vakit; Öğlen vakti, Ondan sonra Ayet; “Gündüzün iki bölümü” dedi, Güneş batana kadar bir tane daha olması gerekiyor. İki namaz. Ondan sonra “Gecenin Gündüze yakın vakitlerinde” diyor. Arapça da çoğul en az kaçı gösteriyordu? “Üç”ü gösteriyor. O zaman en az üç tane de emir yerine getirilir. Çünkü birisine desen ki; “ Şuradan bir bardak su getir,” Bir bardak su getirdiği zaman emiri yerine getirmiş olur mu? Tamam. Dolayısıyla emir en azla yerine getirilir. En az “üç” ise Gecede üç vakit namaz kılmak gerektiği ortaya çıkıyor. Toplam kaç eder? “Beş” eder.  Peki, Gece ve Gündüz birbirinden nasıl ayrılır? O da Güneşe ya da Güneşin duhasına göre ayrılır. Şimdi bak bu Ayet Beş Vakit namazı gösterdi. İki tane gündüz, Üç tane Gece olarak.  İsra Suresi 78. Ayetiyle birleştirdiniz. Hud Suresinin 114. Ayetini okumasaydınız İsra Suresinde “iki vakit” diyebilirdiniz. Ama bu Ayeti de okumak zorundasınız. Çünkü Allah’ u Teala “Açıklamayı ben yapıyorum, Başkasına kulluk etmeyesiniz” (bu ayetin ayet bilgilerini yazınız. Hocamız belirtmedi) diyor. Kendimiz açıklama yapacak olsak bu defa kendimizi Allah’ın yerine koymuş oluruz, Alla muhafaza buyursun en büyük günah olmuş olur.

Şimdi, O zaman Gündüz ne zaman başlar? Bu sorunun cevabını bulalım. Şems Suresini açalım; “Güneşe ve Duhasına yemin olsun”(1.Ayet) “Duha” Gündüzün yaydığı aydınlığın adıdır. “Güneşi ya da Duhayı takip ettiği zaman Kamer’e yemin olsun”(2.Ayet) Arapça bilenler için söyleyeyim de burada ki “Ha” zamiri hem “Şemse” hemde “Duha” kelimesine gidebilir. “Ortaya çıkardığı zaman gündüze yemin olsun”(3.Ayet) “Onu ortaya çıkardığı zaman” derken ilk önce aklınıza ne gelir? Bak; “Güneşe ve Duhasına yemin olsun.”, “Onu ortaya çıkardığı zaman Gündüze” buradan ne anlaşılır? Güneşi anlarsınız. Güneşin üst yuvarlağı gözükmeye başladığı zaman ortaya çıkarmış olur mu? “Bak, Güneş dersiniz” değil mi? O zaman ne olur? Gündüz olur. Gündüz onun ortaya çıkmasıyla başlıyor. Ortaya çıkınca ne oluyor? Güneş doğuyor. Demek ki Gündüz, Güneşin doğmasıyla başlarmış, “Ortaya çıkardığı zaman Gündüze Yemin olsun”(3.Ayet) diyor. “Geceye yemin olsun onu örttüğü zaman”(4.Ayet) Örtmesi ne olur?  Yusyuvarlak Ufkun altına indiği zaman Güneş artık örtülmüş olur. O zaman Gündüz ne ile başlıyormuş? Ne ile bitiyormuş? Güneşin doğması ve batmasıyla oluyormuş. Peki, Güneşin doğup, Batmadığı yerlerde ne ile doğar, Batar? Ayetteki “Ha” zamiri “Duha”ya da gider, Güneşin batmadığı yerlerde de “Duhası” olur. Yada

(Güneşin kısa süreliğine battığı yerler de …….., Bazı yerlerde kısa süreliğine batar, Aynen bir Dağın arkasına geçmiş gibi, Orada da Güneşi batmış kabul edersiniz, Çünkü “Duhası” kaybolur. ) O Duhasının kaybolması zaten tabiatta bir sessizliğin, Bir rahatlığın hakim olması demek olur. Ondan sonra tabiat yavaş yavaş bir uykuya hazırlanır.

(Parantez içine aldığım ve kırmızı noktalama koyduğum yerde hocamız cümleyi yarım bıraktı ve bir şekilde tamamlanması gerekmektedir. Kırmızı noktalama koyduğum yere iki parantez içindeki bütünlüğü bozmayacak bir cümle kurarak düzenleme yapınız..videodan eksik yazılan bir durum olmadığından video süresini yazmıyorum..) Güneşin feri ve sıcaklığı yavaş yavaş azalıyor.

İşte, Güneşin normal doğup battığı, 45 derece enlem ve Güneyinde Gündüz Güneşin doğuşu ve Batışıyla oluyor. Ondan sonrasında da çoğu zaman Güneşe bağlı olmayarak oluyor. O zaman “Gündüz” Güneşin doğmasından batmasına kadar olan vakittir. Bizim bu Bölgemiz için Türkiye için konuşuyorum. “Gündüz” Güneşin doğmasından batmasına kadar olan vakit ise Sabah Namazı Gündüz Namazı mı, Gece Namazı mı? Gece Namazıdır. O zaman Gece üç vakit Namaz hangisi olur? Yani, Gecenin Gündüze yakın vakitleri; Akşam, Yatsı ve Sabah Namazları olur.  Gündüzün iki namazları hangisi olur? Öğlen ve İkindi, Böylelikle “Beş” vakit olur.

24 saatlik günün ilk Namazı Öğlen namazı, Son Namazı Sabah Namazı. Buna göre Orta Namaz hangisi olur? Akşam Namazı olur. Halk “İkindi Namazı orta namazdır” diyor. Halk ne yapsın Ulema böyle, Biraz sonra Ulemanın görüşlerini göreceksiniz.

Cebrail (a.s) Peygamberimiz (s.a.v)’e iki kere Kabe de Namaz kıldırıyor. Her iki günde de Akşam Namazını aynı vakitte kıldırıyor. Güneşin batmasından sonra kıldırıyor. Halbuki Sabah Namazını birinci gün ilk vaktinde ikinci gün son vaktinde kıldırıyor, Başı ve sonu var. Öğlen Namazını ilk ve son vaktinde, İkindiyi Namazını ilk ve son vaktinde, Yatsı Namazını ilk ve son vaktinde kıldırdığı halde Akşam Namazını aynı vakitte kıldırıyor. Akşam Namazına bakın; “Namaz kılalım” dendiği zaman, “Her taraf aydınlık, Dur kardeşim, Az bir kararsın” derler. Hatta bizim ilan ettiğimiz İmsak ta 10 dakika bir fark var. Bir çok kimse orucunu bozmaktan çekindi. “Ya her taraf aydınlık” dediler. Öyle olacak zaten kardeşim. Bak, Gündüz ile Gecenin en yoğun karışmaya başladığı an o. “Orta” böyle olur. Ondan sonra; Akşam Namazını kaç rekat kılıyoruz? Üç rekattır. Peki, Kur’an-ı Kerim’e baktığımız zaman en az Namazlar kaç rekattı? İki rekattır. İkiden sonra ortası olan ilk rakam hangisi? Üç. Peki üç, Hangi rakamların ortasında yer alıyor? İki ile Dördün arasında yer alıyor. İki rekat’ lık Namazda var, Dört rekat’ lık Namazda var. Dikkat ediyor musunuz? Siz Kur’an-ı Kerimde sistemi bir kaybettiğinizde toparlayamıyorsunuz. Bir toparladınız mı her şey çorap söküğü gibi geliyor. Mesela şimdi Gündüz Sadece Farzlar kaç rekat namaz kılıyoruz? Sekiz rekat, Dört Öğle, Dört İkindi. Akşam Namazını saymayın, Gece sadece Farzlar kaç rekat kılınıyor? Altı rekat. Akşam’ı da katarsanız Dokuz rekat ediyor. O Dokuzun bir rekatını Gündüz Namazları ile Gece Namazları arasında ortak kabul edin, Sekize sekiz eşitleniyor. Gündüz Namazlarıyla Gece Namazları arasında bir eşitlenme söz konusudur. Bütün bunları Kur’an-ı Kerim gayet güzel anlatmıştır, Yeter ki işi orada anlatılan şekliyle halletmeye kalk, Gayet güzel bir şekilde anlatıyor. Fakat mesela Arap Örfünde de Gündüz, Güneşin doğmasıyla başlar, Batmasıyla biter. Güneşin doğması ile batması arasındadır. Kur’an-ı Kerim hangi Dil ile indi? Arapların kendi aralarında konuştuğu Dil ile indi. Kur’an inerken terimler oluşmuş muydu? Oluşmamıştı.

Şimdi size Ragıp el İsfahani’nin El Müfredat’ından okuyacağım.( “Ragıp el İsfahani’nin El Müfredat’ından” bu kaynağın YAZILIŞINI kontrol ediniz) Burada diyor ki; “Esasen Gündüz, Güneşin doğmasıyla batması arasındaki vakittir” Ben atlayarak okudum. Kitabın başka bir yerinde de diyor ki; “Gündüz, Güneşin yayıldığı vakittir” Çünkü Kur’an-ı Kerim de diyor ki; “Allah Gündüzü Mubsir olarak oluşturdu”(Yunus Suresi 67.Ayet) Ne demek? Çevreyi gösteriyor. Tan yeri ağarmaya başladığı zaman çevre gözüküyor mu? Çevre? Çevre gözükmüyor. O zaman “Nehâr” yok. Çevrenin gözükmesi için Güneşin doğması lazım, İyice aydınlanması gerekiyor. Bu Müfredatta ki tanım doğru.

Devamında diyor ki; “Şeriatta Nehâr(Gündüz), Tan yerinin ağarmasından Güneşin batmasına kadardır”   Gündüz Şeriatta, Tan yerinin ağarmasından Güneşin batmasına kadarsa  günün ilk Namazı hangi namaz olur? Sabah Namazı olur. Peki, “ve zülefem minel leylv”(Hud Suresi 114.Ayet) Yani; “Gecenin Gündüze yakın vakitleri” kaça düşer? İkiye düşer. O zaman siz günün ilk namazını Sabah Namazından başlatırsanız orta Namaz hangisi olur? İkindi Namazı olur. Ama bunu siz başlatmışsınız. Halbuki Allah’ u Teala İbrahim Suresi 4.Ayette diyor ki; “Her Elçiyi kendi kavminin dili ile göndeririz ki onlara her şeyi açık açık anlatsın” Yani,  O Araplar “Nehâr” derken neyi anlıyorlarsa Kur’an da “Nehâr” o dur.  Kur’an inerken o Araplar “Gündüz” derken neyi anlıyorlar? Güneşin doğması ile batmasını mı anlıyorlar, O zaman o dur kardeşim. Daha sonrasında sen kafandan icatlar yapamazsın. Buna zerre kadar hakkın yok. Bunu yaptığın zaman neler-neler oluyor biraz sonra göreceğiz. Arap dilini en iyi bildiği kabul edilen ve kabul edildiği gibi de gerçekten de iyi bilen, “Keşşaf” tefsirinin ne hale geldiğini biraz sonra göreceğiz.

Oruçtan hareketle bunu diyorlar. Oruç, Başlangıçta akşamdan akşama tutulurdu. Yani, Yahudi ve Hristiyanların tuttuğu gibi Güneşin batmasından Yatsı vaktine kadar yersiniz içersiniz, Karı-Koca ilişkisi yasak bir şekilde oruca başlardınız. “Yatsı” dediğimiz şu anda bizim takvimlerde ilan edilen Yatsının son vaktidir. Yani Tan yerine kadar uzanan Yatsı değildir. “ğasekıl leyli”( İsra Suresi 78.Ayet) kadar, “Hava kararıncaya kadar” yeme içme serbest, Karı-Koca ilişkisi o ay boyunca yasaktır. Bakara Suresi 187.Ayet ile bu yasak hafifletilmiş, Fecre kadar uzatılmıştır. Yoksa bunun Gece Gündüzün tanımıyla bir alakası yok. İşte bu maalesef, Bunu da çok iyi biliyoruz ki bu hususlarda da çok ciddi bilgi hataları vardır. Bu bilgilerle doğru düzgün anlaşılabilmesi zorlaştırılıyor. Bizim Gelenek bunlarla ciddi manada fetvalar vermiştir( Hocamız aslında FETVALAR VERMİŞTİR demedi,,BİZİM GELENEK BUNLARLA CİDDİ MANADA ŞEY YAPMIŞTIR dedi. o ŞEY kelimesinin yerine ben FETVALAR VERMİŞTİR diye ekleme yaptım. Doğrumu yaptım yanlışmı değerlendiriniz 32:10saniye)    Mesela Geleneğe bakarsanız başlangıçta; “Bir İnsan iftarda yer içer, Hava kararana kadar eşi ile ilişkiye girecekse girer. Ondan sonra giremez” diyor. Nasıl, Nerden çıkarıyorsun sen bunu? Öyle bir şey olsa Allah der mi; “Geceye kadar orucu tamamlayın”(Bakara 187.Ayet) dediği için güneşin batmasını Allah “Gece” kabul ediyor. “Oruçlu bulunduğunuz günlerin geceleri eşlerinizle ilişkiye girmek size helaldir” (Bakara Suresi 187.Ayet) Ayetinin hiçbir anlamı kalmaz. Çünkü “Zaten helaldi” dersiniz. Neyse şimdi konuyu o tarafa götürmeyeyim. Çünkü bu apayrı bir konudur.

Yani Oruç gününe bakılarak olmaz. Çünkü Oruç, Özel bir ibadettir. İlk başlarda  “ğasekıl leyli”( İsra Suresi 78.Ayet) kadar yasaktı, Bakara 187.Ayetin delaletiyle Fecre kadar ruhsat verildi, Bir kolaylık sağlandı. Bunun Gün tanımıyla hiçbir alakası yoktur. İşte buradan hareketle Gün tanımını değiştirdikleri için bu defa günün ilk Namazı Sabah Namazı oldu.  Müfredattan da az önce okuduk gördünüz bunun kabul edilmesi mümkün değildir. Böyle olunca Arap Dilini en iyi bilen Zemahşerî  bakalım Hud Suresi 114.Ayete  ne anlam vermiş; ………………………  (Hocamız Zemahşeri nin kitabından Arapça okumaya başladı. Ama okuduğu arapcanın anlamınıda belirtmesine rağmen bir takım ANALİZ içerikli ARAPÇA başka kelimelerle kıyaslama yaptı, elbette hocamızın ağzından çıkan her harfi düzgün yazmamız gerekmektedir. Bu paragrafı yarım eksik yazmaktansa hiç yazmamayı tercih ediyor, iyi ettiğimi düşünüyorum. Hocamızın kullandığı arapca kelimeleri birebir aynı yazma ihtimalim İMKANSIZ olduğundan noktalama koyduğum yeri BİZZAT HOCAMIZ videodan dinleyerek bu paragrafı yazmalıdır. Çünkü ÇOK ÖNEMLİ bir analiz yapmıştır. 00:34:10.saniyeden 00:36:59.saniye arası.).

Şimdi şuna bakın;  Zemahşerî  gibi bir Arap Dili Uzmanı, Kim bilir bunu yazarken ne kadar çok sıkıntı çekmiştir. “Çoğul”a “Tesniye” manası veriyorsunuz. Yani En az “Üç” olması gerekene “İki” manası veriyorsunuz, “İki Namaz” diyorsunuz. “İki” ‘den fazla olmayacak Namaza da “Üç” diyorsunuz. Şimdi Ayetin ne hâl aldığını görüyor musunuz? Ayeti bu hâle getirdiğiniz zaman insanlar buradan Namaz Vakitlerini çıkarabilirler mi? İlişkiyi kurabilirler mi? Halbuki “Taraf” kelimesi “Bölüm” manasındadır. Yani; “nahiyetün mi nevahi şey” “Bir şeyin bölümlerinden biri” demektir. ( NAHİYETÜN Mİ NEVAHİ ŞEY bu cümleyi kontrol ediniz, Yazılışından HİÇ EMİN DEĞİLİM.hoparlorden duyduğumu yazdım. Ayrıca bu ayet ise ayet bilgisinide yazınız.00:37:45.saniye) “Gündüzün iki bölümü” dediğin zaman tamam. Bu iki bölüm Sabahtan Akşama kadar olur. Ama öbür Ayet birinci bölümü Öğle ile başlattığı için ikinci bölüm Güneş batana kadar bir vakitte olması lazım. Gecelerin Gündüze yakın vakitlerini bu tür zorlamalar kullanmadığınız zaman; Güneşin batması ile doğması arasında üç vakit namaz, Akşam, Yatsı ve Sabah Namazı, Güneşin doğması ile batması arasında da iki vakit namaz, Öğlen ve ikindi, Toplam beş vakit namaz olur. Bütün bu Ayetler, Tekrar ediyorum Kur’an da Farz Namazı ifade eden  “ekimis salah” “Namazı tam kıl” diye başlayan iki tane Ayet var.  Siz bu iki Ayetin bu kadar geniş ve bu kadar güzel bir şekilde, Bu kadar ince ve dakik bir şekilde Namaz vakitlerini ortaya koymasını göz ardı edeceksiniz, Diyeceksiniz ki; “Kur’an-ı Kerim de Namaz vakitlerine işaret vardır” diyeceksiniz, Ayetlerin birini yazıp geçeceksiniz, Hiç üzerinde durmayacaksınız. Bu Ayetleri anlamazsanız Hadisleri anlama şansınız olmaz. Mümkün değil anlayamazsınız. Niye mümkün değil? Çünkü Peygamberimiz (s.a.v) Kur’an da ki hükümleri uygulamış onları söylemiştir. Maide Suresinin 49.Ayetinde; “Onların arasında Allah’ın indirdiği ile hüküm ver” diye Allah emrediyor. “Arzularına uyma! Bak dikkatli ol! Allah’ın sana indirdiği her hangi bir şeyle seni uzaklaştırmaya çalışabilirler” diyor yine aynı Ayette. Bazı İnsanlar Peygamberi bile uzaklaştırabiliyor. Dikkat edin bu gün insanların bazılarının en büyük sıkıntısı şu Kur’an’ladır. “Şu Ayetleri biraz sağa sola çekebilsek tamam” diyorlar. En büyük mücadeleyi kendine “Dindarım” diyenler orada vermiyor mu? Çünkü Adam “Ben Kur’an’a uymuyorum” diyemiyor. Kur’an’a uymakta istemiyor. O zaman yapılacak iş Kur’an’ı kendisine uydurmasıdır. Onun için Allah’ u Teala Peygamberine diyor ki; “Dikkatli ol! Allah’ın sana indirdiği her hangi bir şeyle seni uzaklaştırmaya çalışabilirler” diye uyarıyor. Bu durum böyle olduğuna göre Peygamberimizin bütün söz ve uygulamaları tamamen Kur’an’dan çıkarılmalıdır. Siz Peygamberin sözlerinin Kur’an da ki dayanaklarını alırsanız o sözleri de anlayamazsınız. İşte ondan dolayı çok yanlışlar ortaya çıkıyor. Gerçi bu Namaz vakitleri her Müslümanın günde beş kere kıldığı olduğu için öbürleri kadar değil, Bunlar çok net bir şekilde zamanımıza kadar gelmiş, Bu Ayetleri çekip alsanız bile orada yine doğruluklar kendisini bütünüyle gösteriyor. Bu gün ki konumuz “Yatsı Namazının Son Vakti” olduğu için Yatsının son vaktinin Havanın karardığı zaman olduğu Kur’an-ı Kerimden çok net bir şekilde anlaşılıyor. Son olarak şunu söyleyeyim; Hud Suresinin 114. Ayeti Geceyi kaça ayırıyor? “Gecenin Gündüze yakın vakitleri” diyor. Akşam ve Yatsı Güneş battıktan sonra Gündüze yakın vakit, Sabah Namazı Güneşin doğmasına kadar Gündüze yakın vakit, O zaman Gündüze yakın vakitlerin bir bölümü Akşam olur, Bir bölümü de Sabah olur. Biri birinci bölüm, Biri ikinci bölüm, Ortadaki bölümde üçüncü bölüm olur. Gece kaça ayrılmış oldu?  ………………………….. ( noktalama koyduğum yerde hocamızın sorusuna biri mikrofonsuz cevap verdi. Hocamızda onun cevabını onayladı. Ama cevabın ne olduğu anlaşılamadı lütfen tamamlayınız 42dakka 25.saniye) Ama bu konular hep birbirine karıştığı için Gecenin bölümleri de birbirine karışmıştır. Evet, Şimdi Arkadaşlarımız yaptıkları çalışmaları aktaracaklar. Fatih Hocaya sözü bırakıyorum

Doç. Dr. Fatih ORUM: Hocam, Anlattıklarınızla ilgili bir iki soru var. Yeri gelmişken öncelikle onları aktarayım.

Serkan isimli bir takipçimiz diyor ki; “Mantık Kitaplarında mantıkçılar “İki” yi de çoğul kabul ediyorlar” diye hatırlatma yapmış. Ama Arap Dilinde söz konusu değil, Değil mi Hocam?

Hoca: Şimdi bir kere öyle bir durum olsa bile “Tesniye” ve  “Cemii”nin birlikte kullanıldığı bir yerde böyle bir şeyden bahsedilemez.

Doç. Dr. Fatih ORUM: Hocam birde “Sabah Namazı” şeklindeki isimlendirmemizden dolayı İrfan ÇOBAN isimli bir takipçimiz diyor ki;  “Sabah Namazı diyoruz ama Gece namazı içerisine katıyoruz. Belki bu isimlendirmeden dolayı bir zihin karışıklığımı oluyor?” diye sormuşlar.

Hoca:  “Sabah” kelimesinin Türkçe de ki kullanımında bir takım farklar oluyor. Ama bizim onu başka türlü kullanma ihtimalimizde yok. Türkçede de Tan yerinin ağarmasından itibaren insanlar “Sabah” der, Güneş doğduktan sonrasına da “Sabah” derler. Ama Arapça da “Sabah”, Kızıl ve Beyaz ışıkların karışmış haline denir. Onun için Ayette; “  Vessubhı iza esfere”( Müddesir Suresi 34.Ayet) diyor, “Etrafını aydınlatmaya başladığı zaman Sabaha yemin olsun”, O da Fecirden bahsediyor. Bu karmaşa Arap dilinde de var aslında, “Akşam” dendiği zaman mesela bizde bazı televizyonlara bakın Öğleden sonra ki Haberler için “Akşam Haberleri” derler. Aslında 14:00, 15:00 gibi başlattıkları programa “Akşam Haberleri”  diyorlar. Araplarda bunu söylerler. Çünkü Öğlen geçtikten sonra Akşama doğru olmuş olur. Ama bu tür şeylerde hiç kimse ne Türkiye de nede başka yerlerde “Akşam oldu” demez. Bu ifade “Akşama yakın” demektir. Dolayısıyla “Sabah” kelimesi Arapça da Tan yerinin ağarmasından itibaren kullanılan bir kelimedir. Mecaz anlam burada olmaz, Gerçek anlam olması lazım. Tan yerinin ağarmasından itibaren Kızıl ve Beyaz ışıklar belirmesi gerekir. “Esfer” kelimesi de “Net bir aydınlık” ortaya çıkmasını ifade ediyor. Dğer Ayetlerle birlikte Fecir saatini gösteriyor.

Doç. Dr. Fatih ORUM: Bu “Yatsı Namazının Son Vakti” konusu ile ilgili Fıkıh kitaplarında genel Çerçeve nedir? Onunla ilgili arkadaşlarımızla bu hafta içerisinde araştırma yaptık.(Fatih hocamız aslında BU HAFTA İÇERİSİNDE CALA YAPTIK.diyor ama ben CALA kelimesini tam anlamadığımdan ARAŞTIRMA YAPTIK Yazdım. Haberiniz ola.. 45:49saniye) Ben Hanefi ve Şafii Mezheplerine ait Fıkıh kitaplarından Yatsının son vakti ile ilgili bir iki örnek okumak istiyorum. Diğer Arkadaşlarımızda diğer Mezheplerle ilgili aktaracaklar.

Mesela Hanefi Fıkhının İlk yazılı kaynağı diyebileceğimiz Ebu Hanife’nin arkadaşlarından veyahut öğrencilerinden İmam Muhammed ismiyle bildiğimiz Eş-Şeybânî’ye ait “El- Asl” adlı kitap bir Fıkıh kitabıdır ve Hanefilerin erken dönem kitabı sayılır. Bu kitaptan günümüze kadar ki tüm Hanefi Fıkhının da aslında ilham kaynağıdır. Mesela Es Serahsi’nin  “El Mebsut” isimli Hanefi Mezhebindeki Büyük Fıkıh Külliyatı aslında İmam Muhammed’in “El- Asl” kitabına dayanır. Asıl metin o dur. Serahsi onu irşat etmiştir.(Fatih hocamız İRŞAT mı diyor ŞAAT mı diyor tam anlamamakla birlikte İRŞAT olarak yazdım kontrol ediniz lütfen 46 dakka 54.saniye) İşte burada İmam Muhammed doğrudan Ebu Hanife’den duymuş olduğu veyahut Ebu Yusuf kanalıyla (Fatih hocamız uzun bir eeeeeeeeeeggg çekti..47.dakka 03 saniye onu yazmıyorum…espiri yapıyorumJ bu notu yoksayın….) ona nispet edilen görüşleri bize rivayet eder. Bu “Yatsının son vakti” ile ilgili Hanefilere ait işte bu en erken kitap dediğimiz “El Asl” da Yatsı Namazının son vakti ile ilgili şöyle bir tanım yapılıyor; “ Yatsının kaybolması Şafağın kaybolmasından Gecenin yarısına kadardır. Son vakti de Gecenin yarısına kadar devam eder” diyor. Sonrasında kendisine soru soruluyor, Diyorlar ki; “Peki, Fecrin doğuşundan önce Yatsı Namazı kılınırsa ne olur?” O da şöyle cevap veriyor; “ Gecenin yarısı artık geçtikten sonra, Fecir doğmadan bu Namaz kılınırsa namaz geçerli olur. Ancak ben bu Namazın bu vakte kadar ertelenmesini Mekruh görüyorum. Dolayısıyla Gece yarısına kadar bu Namazın kılınmasını Müstehab  olan vakittir” diyor. Asılda İfade bu “Nısfül-leyl” ifadesi geçiyor. İşte bu ifadeyi bu defa Es Serahsi’nin  “El Mebsut” isimli eserinde ele alıyor ve Yatsı Namazının son vakti ile ilgili şunları söylüyor; “ Yatsı Namazının son vaktine gelince Kitapta şu ifade geçmektedir” “Nısfül-leyl”  Yani biraz önce okuduğumuz İmam Muhammed’in kitabına atıfta bulunuyor ve; “ ‘Gece yarısına kadar son vaktidir’, İfadesi geçmektedir” diyor. Daha sonra; “ Ancak burada Nısfül-leyl den daha sonrasına sarkmasının Mübah olduğu anlamı çıkar” diyor. Yani o ifadeden onu çıkartıyor. “Buradan biz  Sabah Namazının vakti girinceye kadarda bu namazın vaktinin uzaya bileceğinin mümkün olacağını çıkartıyoruz” diyor.

Hoca: İstersen tam burada ben kısa bir açıklama yapayım. Size ben zaman zaman “Bu kitaplara müdahale yapılmıştır” diyorum. Ben şahsen burada da o müdahaleyi görüyorum. Şurada hep birlikte Fatih Hocanın okuduğu ibareleri okuyalım. Ama evvela size bir şey sorayım; Şu “Mubah” kelimesi ne anlam ifade eder? Helal. Helalin zıttı nedir? Haram. Mubah’ ın zıttı Haramdır. Şimdi Diyor ki; “ Yatsının son vakti El Asl’da Gece yarısına kadar olduğunu söylemiştir” diyor. “Gece Yarısı” kelimesinden ne anlıyorsunuz?

(Ekranda görünmeyen biri cevap veriyor. BİR MÜZAKERECİ yazıyorum)

Bir Müzakereci: Saatin 00:00 olduğunu anlıyoruz

Hoca: Peygamberimizin saati ne marka idi? (Hocamız espiri yapıyor ister silin ister orjinalliğe saygı göstergesi olarak dokunmayın)  Saatin yok ise gece yarısını nasıl belli edeceksin? Ancak  Gece yarısı   “ğasekıl leyli” den Fecre kadar devam eden zamandır. Yani havanın kararması ile başlar. Gecenin en uzun bölümüdür. Çünkü ancak ışıklarla belirleyebiliyorsunuz onu. Gecenin en uzun bölümüdür. Tan yeri ağarana kadar ki vakittir. Birinci “Üçte bir” bittiği zaman ki vakittir. Birinci üçte bir Akşam Namazının vaktidir. İkinci üçte bir    “ğasekıl leyli”  denen vakittir. Üçüncü üçte bir Seher vaktinden Güneş doğana kadardır ama Seher vaktinden Fecr-i Sadık’a kadar ki kısım Geceden sayıldığı için Fecr-i Sadık’tan Güneş doğana kadar ki kısımdır. İşte “Nısfül-leyl” Ayet-i Kerimede ki “ğasekıl leyli” (İsra Suresi 78.Ayet)’in  değişik bir şekilde ki ifadesidir. Yani “Havanın Kararması” oluyor. Hanefiler ne diyor; “Yatsı vakti ğasekıl leyl’le kadardır” açık bir şekilde diyor. İşte bu gün bizim ilan ettiğimiz vakti söylüyor; “O zamana kadardır” diyor. Ondan sonra bir ilave ifade var burada, Birileri müdahale de bulunmuş. Bakın; “Bu sözden maksat şu; Namazı geciktirmenin mubah olduğu vakti açıklamadır” Yani; “Yatsı Namazını Gece yarısına kadar geciktirebilirsin” Ondan sonrası ne olur? Mubah değil Haram olur, Vakit çıkmış olur. “Güneş doğana kadar Sabah Namazını kılabilirsin” gibi bir şey oluyor. Bundan sonra da diyor ki; “İdrak vaktine gelince” diyor. “Vakt-i İdrak” ne demek? Yani, “Yatsı Namazı sana daha önce farz değildi, İlk defa Farz oluyor” demek. Ne zaman Farz olur bir insana? “Nısfül-leyl” den sonra Buluğa ermiş ya da Müslüman olmuşsa. “Fecir doğana kadar uzar” diyor. Şimdi bu bunun konuşumu yani? Ondan sonra da diyor ki; “ Fecir doğmadan önce Kafir bu saatte Müslüman olsa ya da çocuk buluğa ermiş olsa onun Yatsıyı kılması gerekir” diyor. Kardeşim, Yatsının Helal olan son vakti bittikten sonra Buluğa erene sen neye dayanarak bu görevi yüklüyorsun? Sonra bunun konumuzla ne alakası var? Yatsı vakti çıkmış, Bitmiş. Ama iş orada kalmıyor; Şöyle birkaç tane çöp atıyorsunuz onu ayaklarınızla basarak başka tarafa geçireceksiniz. Şimdi bakın, İmam Şaffi’nin görüşünü naklettikten sonra da diyor ki; “ Bizim delilimiz şu” “Bizim delilimiz” dediği Yatsı Namazının helal olduğu son vakit “ğasekıl leyli” kadar, Yani “Hava kararana” kadar delil olması lazım. Ama o ne diyor; “Bizim Delilimiz şu; Ebu Hureyre’nin Hadisidir.; Yatsının son vakti Fecir doğana kadardır.” E kardeşim, Yatsının son vakti Fecir doğana kadarsa niye o zaman yukarıda Nısfül-leyl dedin? Kimi kandırıyorsun? Karşında çocuklar mı var? Niye öyle söyledin?  İşte bu ibareler üretilmiş, Bu ibareler belli ki ”Mebsut”a yerleştirilmiş. Bunları aklı başında bir adam asla yazmaz. Sen diyorsun ki “Geciktirilmesi  için helal olan son vakit Nısfül-leyl’dir” diyorsun, “Ondan sonrasına geciktirmek Haramdır” diyorsun. Buna “Haramdır” diyorsan peki böyle bir Hadise nasıl dayanıyorsun?  Bu Hadiste “Fecre kadardır” diyor? Görüyor musunuz bakın, Başta o ifadeyi neden kullandın, Şimdi bunu nerden çıkardın? Aslında böyle bir Hadis yok.  Hanefilerden EL AĞNİ diyor ki; (El ağni yanlış yazılmş olabilir lütfen kontrol ediniz 57:09)   “Bunu nerden bulmuşlarda buraya Hadis diye yazmışlar, Böyle bir şey yok” diyor. Ve Hanefi’dir kendisi. Yani uydurma bir hadistir. Ama bakın zaten uydurma olduğu çok belli değil mi? “Bu kitaplara müdahale edilmiş” dediğimizi ispatlıyor mu?  Ve bu kitap Hanefilerin en temel kitaplarındandır.

Doç. Dr. Fatih ORUM: Hocam aslında o Hadis bir Hadisin sonunda geçiyor. Yalnız şu şekilde geçiyor, ( Fatih hocamız şimdi yazacağım hadisin kaynağını söylüyor ama hiç anlaşılmıyor kontrol edip noktalama yaptığım yere ekleyiniz 57:59.saniyeden 58:02)…………….. bunu söylüyor diyor ki;  “Bu Hadis Vitir Namazı ile ilgili bir rivayetin son kısmıdır; Allah Daha önce başka ümmetlere vermediği bir güzelliği size verdi, O da Vitir Namazıdır. Onun vakti de Yatsı Namazı ile Sabah Namazı arasındadır.” 

Hoca: “Yatsı Namazı ile onun arasındaki vakit” dediğin zaman Yatsı Namazı bitmiş demektir.

Doç. Dr. Fatih ORUM: Orada şöyle bir oyun oluyor, Diyor ki; “Yatsıyla Vitrin vakti aynı vakittir” diyor. Yani “Bir kişi Yatsı namazını kılar kılmaz Vitir namazını hemen kılabilir. Çünkü Vitir Namazının Vakti Yatsı Namazının hemen ardıdır. Aslında bu ikisinin aynı Vakitte olduğunu gösterir. Dolayısıyla ikisinin Vakti aynıysa “ila tulin fecri” ifadesi(59:00.saniyeden 03.saniye arasında İLA TULİN FECRİ gibi bir arapça ifade geçti. Ben %90 bu ifadenin yazılışını yanlış yazdım..yanlış olduğunu bile bile yazma sebebim ise size kolaylık olsun yanlışta olsa belki ifadeden doğrusunu hatırlarsınız diye düşündüğümden yazdım. lütfen kontrol ediniz ) Yatsı namazına da Şamildir.” İşte O ifadeyi bu rivayetten devşirerek aktarıyorlar. “Her ikisinin vakti de aynıdır, Vitir Namazı Sabah Namazına kadar devam ediyorsa Yatsı Namazının vakti de o vakte kadar devam etmektedir” diyorlar. Vitir Namazı ile ilgili Rivayetin son kısmını oraya monte ediyorlar.

Hoca: Bir taraftan Sasaniler,  Abbasiler ile birlikte. Çünkü Abbasi Halifeleri Saraya hapis edilmiş. Önlerine Kızlar atılmış, Kadınlar atılmış. Esir olan cariyelerden Cinsel olarak faydalanılabileceğine yönelik Fetva verilerek istemedikleri kadar önlerine Kadın atmışlar; “Al bununla eğlen”. İkincisi “Hamr” kelimesine, Yani Kur’an-ı Kerim’in “Yaklaşmayın” diye emrettiği içkiyi “Hamr” için demişler ki; “Hamr sadece yaş üzüm suyunun fermantasyonundan elde edilmiş içkidir” Kuru üzümden elde edilmişse “Hamr” değildir. Örnek “Rakı” Hamr değildir. Sadece Üzüm Şarabı Hamr’dır. Diğerleri içilebilir, Ne kadar içile bilinir? Kadınla Erkeği, Gökle Yeri ayırt edebileceğin son ana kadar içebilirsin. Ömer Nasuhi BİLMEN’in “Hukuku islamiye ve ıstılahatı fıkhiye kamusu” adlı eserinin 3. Cildinde “Hadder Bahsi”, “Sarhoşluk Haddi” , “Hadd-i Sekır” (bu üç mor kelimenin doğru yazılıp yaazılmadıgını denetleyiniz) bakın görürsünüz bunu çok net olarak. Hatta az önceki o “Mebsut” dediğimiz kitapta ben şunu gördüm; “Gece ibadetlerinde vücuda kuvvet versin diye bir iki kadeh alına bilinir” yazıyor.  İbadete kalkıyorsunuz vücuda kuvvet versin diye bir iki kadeh alıyorsunuz. Yani Minareyi çalan öylesine bir kılıf hazırlamış ki. Şimdi, Zer duşlar çok affedersiniz; Enses ilişkiler onlarda meşhurdur. Bir insan Annesi ile Kızı ile Kız kardeşiyle rahatlıkla onlarda evlenebilmektedir, Hiçbir mahsuru ve mani yoktur. Hanefilerin Fıkıh kitaplarını açın buna da fetva vardır orada. Maalesef göreceksiniz. Bu işi zina saymayan fetva vardır. “Efendim, Bir Nikah kıyılmışsa zina haddi düşer. O Nikah ister kişinin mahremi ile olsun, İster başkasıyla olsun” diyor.   Mesela Adam başkasının karısı ile nikah kıyıyor, Bir de Hoca var orada, Diyorsunuz ki “Ya Kardeşim bu olur mu?” “Biliyorum olmaz ama yaptık, O zaman düşüyor Hadd cezası” diyor. Açın bakın kitaplarını görürsünüz. Annesi ile de olsa, Kızı ile de olsa, Kardeşi ile de olsa bütün kapılar açılmış. Ben size şunu söyleyeyim; Ben şahsen Cenab-ı Hakk’ın huzurunda bu Mezheplerin dördüne de uyarak bunların yazdığı şekilde hesap vereceğime inansam yapmayacağım hiçbir şey kalmaz! Mesela “Faiz” Kur’an-ı Kerim’in en ağır yasağı değil mi? Ben şu anda bu dört Mezhebin dördüne göre %100 Faizsiz ama %100 Faizli bir Banka kurup işletebilirim. Dört Mezhebin dördüne göre %100 Faizsiz’ dir. Bu gün ki Finans kurumlarındaki sıkıntı oradan kaynaklanıyor. Servet Hoca’yı bir konuştur bakalım neler-neler söyleyecektir. Minareyi çalan kılıfı güzel bir şekilde hazırlamış. Halifeleri Saraya hapis etmişler, Önlerine istemedikleri kadını, Kızı da vermişler, Fetvasını da vermişler “Bunlar size Helaldir” diyerek, İçkiyi de vermişler, “Helaldir” diye Fetvasını da vermişler, Onlar orada oyun eğlence ile meşgulken Veziri Azamlar, Bevlekiler, Büheyviler (BEVLEKİLER kelimesinin yazılışı yanlış olabilir kontrol ediniz  04:42) işi götürmüş. Diğer taraftan da Romalılar işi götürmüşler. İşi bitirmişler adamlarda biz bunları ortaya çıkarınca suçlu biz oluyoruz. Ama Hiç kusura bakma artık bitti, Geçti. Bak, Hiç Abbasilere laf söyleyen var mıdır? Herkes Emevilere söyler. Donkişot’luktur bu, Aynen hayallerle savaş yapıyorsunuz, Gerçeklerle değil. Peki Kardeşim Emevilerden gelen bir satır yazı varsa bakalım ona. Emeviler iyidir de demiyorum, Onları da savunmak içinde konuşmuyorum. Ama Abbasileri saklamaya kimsenin hakkı yok. Bu gün insanların yere göğe sığdıramadığı İmam Gazali vardır. En büyük Paulus odur. Onu burada söylüyorum. İslam Aleminin en büyük Paulus’u İmam Gazali’ dir. Osmanlılar İmam Gazali’nin peşini bırakmamışlardır, Bu gün Türkiye de öyledir. Baş tacıdır. Bütün hurafelerin başı o dur. Ve bu da Nizamiye Medreselerinin İslam Alemine attığı kazıktır. Ama Bizimkiler Nizamiye Medreselerini öve öve bitiremezler. İnsanlar iyi niyetli ise bilmeden böyle yapıyorlarsa o Cenab-ı Hakk’ın bileceği bir şeydir. O onun bileceği bir şey biz ona karışamayız. Biz iyi niyetine değil olanlara bakarız. Dolayısıyla bakın bir Namaz Vakitleri bile ne hale getirilmiş. İşte gördünüz, Tek başına İmam Serahsi bunu yapamaz, Bu kadar saçmalığı bir kişi yapamaz.  Diğerini de   Zemahşerî  yapamaz, O Ayete o meali veremez, Kesinlikle yapamaz çünkü  Zemahşerî Arapçayı çok iyi bilen bir adamdır. Gerçekten  Zemahşerî’ye bakıyorsunuz, Bir çok yerlerde hayran kalıyorsunuz. Birileri onu oraya sokuşturmuş belli.

Ondan sonra az önce Fatih Hoca’nın söylediği; “Efendim, Vitir Namazı Yatsı Namazından sonra kılınır” Ya hu kim söylüyor? Bakın İsra Suresi 78. Ayette Namaz vakitlerini belirttikten sonra 79.Ayet ne diyor; “Gecenin bir bölümünde”, Peki o hangi Gece? Ayetin devamında; “Namaz sebebi ile uykundan kalk” diyor. Bu ne demek oluyor? “Uyuduktan sonra kalk” demek oluyor. Akşam ve Yatsı peş peşe olduğu için kimse zaten o arada uyuyamaz. Zaten Peygamberimiz Yatsıyı kılmadan uyumayı Mekruh sayıyor. “ Ve minel leyli fe tehecced bihı”, “tehecced” kelimesinin manası “Uykusunu gidermek” manasına geliyor.  “fe tehecced bihı”, “Namaz sebebi ile uykunu bırak, Kalk” demektir. Demek ki bir insan uyuduktan sonra vücut belli bir miktar uyuyup azcık rahatlayacak ki kalkabilsin. Yoksa kalkamazsınız. İşte “Vitir Namazı” o dur. Gecenin son Namazıdır. Siz şimdi her şeyi bozduğunuz için Akşam’ın arkasından Vitri koyuyorsunuz. Elbette Vitir Namazı, Yatsı Namazı ile Sabah Namazı arasında kılınacaktır, Bu gayet normal bir şey.  Ama asıl Vakti gece uyuyup uyanmakla olur. Siz şimdi Vitir Namazını Yatsıya yapıştıracaksınız, Vitir Namazını Yatsının arkasına taktıktan sonra da Sabah Namazına kadar Yatsıyı uzatacaksınız.

Burada bulunan Asiye Hanım az önce diyor ki; “Bunların derdi ne imiş?” diyor. Benim tamamen kendime ait hayalimde ki kurguyu söyleyeyim; Diyelim ki bir Akşam bir yerde Toplantınız var.  Adam biraz geç gelmiş ve Akşam Namazını yolda kılmış havası verebilir. Orada Yatsı Namazını da kılmanız gerekiyorsa ve Yatsı Namazının son vakti varsa sizin yanınızda Namaz kılmak zorundadır. Ama Yatsıyı Sabaha kadar uzattınız mı “Ben evde kılarım” der. Namaz kılmadan gelir oraya Namaz kılmadan da çıkar. Keyfini eğlencesini rahatlıkla yapar. Dolayısıyla Minareyi çalan kılıfını gayet güzel bir şekilde hazırlamış. O zaman biz bütün bu yanlışları düzeltmek zorundayız. Tekrar ediyorum; Canımızla, Malımızla ne gerekiyorsa yapmamız lazım. İslam Aleminin başka şekilde kurtulmasına imkan ve ihtimal yoktur. Bu şekilde İslam Alemi ayakta duramaz. Ve bu Medreselerin, İlahiyat Fakültelerinin, İslam Üniversitelerinin derslerinin tamamının değiştirilmesi lazım, A’ dan Z’ ye %100’ü değiştirilmesi gerekiyor. Ama Cenab-ı Hakk’a sonsuz şükürler olsun ki elimizde Kur’an-ı Kerim var, Duruyor. Cenab-ı Hakk’a sonsuz şükürler olsun ki elimizde Hadisler duruyor. Biliyorsunuz Hadislerin aleyhinde de ne havalar oluşturuyorlar.

(Birisi uzaklardan soru soruyor mikrofon yok elbette. O yüzden hocamızın cevabından devam edeceğim  01:11:23.saniye)
Hoca: Yatsıyı kılmadan uyursanız Mekruhtur. Hoş değildir, Güzel değildir. Niye? Tamamen uyuya kalırsın, Yatsı geçer, Vakti geçer. Mekruh, Harama yakın bir ifadedir. Sen; “Biraz sonra kalkacağım” dersin ama kalkamayabilirsin. Kalkabilirsin de elbette, zaten o yüzden “Haram” denemiyor “Mekruh” deniyor. Az bir zaman zarfı olduğu için peygamberimiz uyumayı Mekruh sayıyor. Kişi isteyerek uyuduğu için o iş Mekruha girer.

(Birisi uzaklardan soru soruyor mikrofon yok elbette. O yüzden hocamızın cevabından devam edeceğim  01:12:14.saniye)
Hoca: Bizim Yatsı Namazını ilan ettiğimiz vakitte kılanlar, Vitir Namazını Yatsının son vaktinden sonra kılmalıdırlar. Esas olan ama uyuyup ta uyanmaktır.

(Birisi uzaklardan soru soruyor mikrofon yok elbette. O yüzden hocamızın cevabından devam edeceğim  01:12:41.saniye)
Hoca: Peygamberimize Farz gece kalkıp kılmak. Ama bize değil.

Doç. Dr. Fatih ORUM: Serahsi’nin İkinci bir delili var Hocam. O da önemli bir konu ile ilgili. Yani; Yatsı Vaktinin Sabaha kadar devam edeceğine dair bir delili var. Yine bir Rivayet; “Resullullah (s.a.v)’in şöyle söyledi; ‘Bir Namazın Vakti, Bir başka Namazın Vakti girmediği sürece devam eder’ buyurmuşlardır. İşte bu da Yatsının vaktinin sabaha kadar devam edeceğini gösteriyor Ancak burada şöyle bir soru akla geliyor; Peki, Sabahın vakti Öğleye kadar devam ediyor mu?” Bunu da şöyle aşıyor Hanefiler; “Burada bir istisna var. Ümmetin icma’sı ile Sabah Namazının vaktinin Öğleye kadar devam etmediği karara bağlanmıştır. Sabah Namazı hariç diğer namazların vakitleri bir sonraki namazın vakti girinceye kadar devam eder.” Ancak bu rivayette tıpkı biraz önceki rivayet gibi bir başka Hadisin sonunda ki ifadeden alınıp birazcık makyajlanarak buraya oturtulmasıdır. Diğer rivayette belki çoğumuz biliyoruz; Peygamberimiz ve Ashabı bir gün bir yolculuk esnasında Seher Vaktinde uykuya dalıyorlar. Ve hepsi Sabah Namazını kaçırıyorlar. Uyandıklarında Güneş doğmuş. Sonrasında Peygamberimiz onlara Sabah Namazını kıldırıyor. Sahabenin kendi aralarında konuşmalar oluyor; “Biz kötü bir iş yaptık, Günaha girdik, Sabah Namazını kaçırdık” diyorlar. Bu konuşmalar Peygamberimizin kulağına gidince o kişilere; “Ben sizin için iyi bir örnek değil miyim?” diyor. Uykuda teflidin olmadığı,   (TEFLİD kelimesini yanlış yazmış olabilirim kontrol ediniz) Yani insanın gücü dahilin de bir şey olmadığını, İnsanın uyuyabilir, Hata yapabilir, Unutabilir. Ancak uyandığında o namazı hemen kılmaz ise günaha girmiş olacağı, Yoksa uyandıklarında namazı kılmışlardır” (lütfen bu rivayet için kaynak yazınız) diye söylüyor. Bu ifadenin sonunda işte bunu söylemekte; “Eğer biz bu namazı Öğleye kadar kılmasaydık, Eğer Öğle girseydi o zaman onun vakti çıkmış, Günaha girmiş olurduk. O yüzden bir sonraki namazın vakti gelinceye kadar  kıldık” şeklinde bir ifade var.   

Hoca: İsterseniz biz onu biraz daha netleştirelim. Allah’a çok şükür ki bu dersi bu gün burada sizin içinizde de şu an konuk olarak bulunan İlmi, Bilgisi çok yüksek kişiler hem burada dinliyor hem de şu an canlı yayında ekranları karşısında dinleyenler de var. Meseleyi çok netleştirmek için anlatalım. Bu Hadisin metni ile de bir karşılaştırma yapalım.

(biri söze girdi ve soru soruyor ama mikrofon yok. Hocamızın cevabından devam edeceğim 01:16:04)

Hoca: Sünneti ile beraber kılıyorlar doğru ama Sünneti ile kılmak şart değil, Esas olan Namazın Farzını kılmaktır. Sünnetini kılabilir zararı yoktur ama önemli olan Farzını kılmaktır.

Şimdi, Peygamberimizin Şöyle bir söz söylediği “Mebsut” ta geçiyor. Bir kere tekrar edeyim; Eğer Peygamberimiz böyle bir söz söylemiş ise yani; “Bir Namazın vakti diğer Namazın vaktine kadar devam eder” demiş ise “Mebsut” u yazan kişi; “ Yatsının vakti  Nısfül-leyl’e kadardır” asla diyemez “Namazın geciktirilebileceği helal olan  son noktadır” diyemez asla, Mümkün değildir bunu söyleyemez. Eğer burada ki Hadis diye rivayet edilen sözleri delil alacak olsa en baştan der ki; “ Yatsının vakti Sabah Namazına kadardır” der. Başka hiçbir şey söyleyemez. İmam Muhammed’in de böyle demesi gerekir. Yani burada Hanefi Mezhebine sonradan gelen Hanefilerin Büyük Ulemasına ne kadar Muhalefet ettiğini göstermek açısından bir örnektir. Gerçi bu diğer Mezhepler de de çok net oradadır. Şafii de de, Maliki de de, Hanbeli de de, O Büyük Ulemanın hiç birisi Sabah Namazına kadar Yatsının geciktirilmesini asla kabul etmiyorlar. Hiç mümkün değil. Bizim Takvimimizde yazılan saatte Yatsının vaktinin bittiği bütün Ulema tarafından ittifakla kabul ediliyor. Hatta Şiiler de de öyledir. Yani bu konuda ihtilaf yoktur. Ama bu bozulmalardan sonra bozulmanın başının nasıl olduğunu önünüze sermek açısından bir örnek olmuş oluyor. Enes Hoca şimdi o Hadisi bir okusun.

Enes Hoca: (Enes hocamız Arapça olarak Müslim’in bir hadisini okudu yazamıyorum.. Arapça olarak eklenmesi gerekiyorsa ekleyınız 01:18:20.saniye)

Hoca: Az önce Fatih Hocanın anlattığı gibi tekrar ben hatırlatayım; Bir yolculuk sırasında büyük ihtimalle bir seferden geliniyor. Peygamberimiz (s.a.v) ve Sahabe gece sabaha kadar yol alıyorlar. Hatta birkaç kere bineğinden düşecek gibi oluyor. Sahabe onu düzeltiyor. Sonra Peygamberimiz Seher vaktinde Namaz öncesinde öteden beridir adet olduğu gibi biraz uyuyor.  Kafasını biraz uyumak için bir yere yaslıyor.  Onun gibi herkes yorgun olduğu için hepsi kafalarını bir yere koyarak uyuyorlar. Hepsi Güneş ile uyanıyorlar. Kalkıp hemen Sabah Namazlarını kılıyorlar” Çünkü Allah’ u Teala insanları gücünün yetmediği bir şeyden sorumlu tutmuyor uykuda öyledir; Fakat Sahabenin kendi aralarında “Biz çok aşırılık yaptık, Çok yanlış yaptık, Kusur işledik” diye konuşmalarını duyuyor Peygamberimiz. Diyor ki onlara; “ Ben sizin için güzel bir örnek değil miyim?” diyor. Ondan sonra şu sözü söylüyor; “Uykuda kusur olmaz” Uykuda kusur olmaz çünkü sen kendi kontrolünde değilsin ki, Ne yaptığını bilmiyorsun;  “Kişi uyanıkken Namazı geçirirse günah olur” diyor. Ama burada ki ifade (Hocamız AMA BURADA Kİ İFADE ÖYLE DEĞİL derken aslında eline bir a4 kağıdı aldı ve o kâğıtta yazanı vurguluyor. O kâğıt kimdir? Kime aittir? Bilgisi verilmedi lütfen kontrol ediniz01:20:39.saniye) öyle değil; “Şu Namazı kılmamış olandır” “Tefrid”, “Şu Namaz” derken hangisidir kılmadıkları? Sabah Namazıdır. Yani “Uykuda geçen Sabah Namazını kılmamış olan kişi kusur etmiş olur ” diyor. “Diğer Namazın vakti girinceye kadar”  “Es-Salatü” o da “Elif”, “Lam” lı. Hangisi olur o? Öğlen Namazı olur. Yani şimdi uykuda geçmiş o vakit, Uyandınız, “Şimdi bu Sabah Namazını diğer namazın vakti (Öğlen Namazı vakti) girene kadar kılmaz iseniz o zaman kusurlu davranmış olursunuz” diyor. Şimdi bu genel bir ibare mi? Ama bak burada genel hale getirilmiştir. Ama bu Hadisin en son kısmını bozarak almış. Öyle alsa yine anlaşılamayacak. Genel bir hüküm haline getirmiş. Diyor ki burada; “Hiçbir Namazın vakti çıkmaz” ki bunad a Sabah Namazı da dahil oluyor. Çünkü……………………….(01:22:04.saniyede hocamız Arapça Lügatınde kelimeler söyleyerek  bir cümlelik bir açıklama yaptı.noktalama yaptığım yeri doldurunuz. Örnek bizim Türkçedeki ZARF,Tümleç,Sıfat gibi) bu bunu ifade eder. “Hiçbir Namazın vakti çıkmaz diğer Namazın vakti girene kadar” diyor. Peygamberimiz; “Şu Namazı, Öğlene kadar kılmaz iseniz kusur işlemiş olursunuz” derken bu ise işi genelleştiriyor; “Hiçbir Namaz” diyor. “Bu Namazı” ifadesini “Hiçbir Namazı” ya çeviriyor. “Öbür Namazın vakti gelinceye kadar” dediğini de “Bir Başka Namaz” diye genelleştiriyor. “Bu bizim deyimimizdir” diyor. Bu sözlerin hiç birisi Serahsi’ye ait olamaz. Niye ait olamaz? Ben bunu Serahsi’yi korumak için söylemiyorum. Bunu yazan bir kişi öyle bir kitap yazamaz, Çünkü çok mantıksız. Hem baştan diyeceksin ki; “Şu saatte Yatsı biter”, Ondan sonrada bunları sen kendine delil alacaksın! Ama maalesef daha sonra gelen Hanefiler bu kitabı esas almış, Serahsi’nin asıl görüşü bir kenarda kalmış, Bu hiç alakası olmayan şeyler delil olmuş ve bunlar tekrarlanıp duruyor. Bu gün her hangi bir Hanefi Fıkıh kitabı açsan Yatsı Namazının Vakti nereye kadar sürer? Sabaha kadar sürer.

Dr. Abdurrahman YAZICI: Hocam “Mebsut” Türkçeye tercüme edilirken bayağı bir zorlanılmış. Çünkü yazılan Nüshalar arasında bayağı bir farklar varmış. Tercüme yapanlar Kütüphanelere giderek bakmışlar ama çok zorlanmışlar. İhtilaflar olduğundan zor olmuş.

Hoca: Bizim İstanbul Müftülüğünde “Mebsut” un bir yazma nüshası vardı. Bir de bizim şu an burada kullandığımız nüsha var. Ben Mebsut’u okurken işin içinden çıkamazdım, Alırdım o yazma nüshasını karşılaştırırdım, İkisi aynı değildi. Birinin eksik bıraktığını diğeri tamamlardı, Oradan bir şeyler anlamaya çalışırdım. O zamanlar bunların bu kadar yanlışları olduğunun farkında değildim. O zamanlar Geleneksel yetişmiştik bunları bilemiyorduk. O zamanlar kaynak olarak başvuruyorduk. Sonradan yavaş yavaş hataları anladık. Mebsut’un hata yapacağını hiç düşünmüyorduk. Mebsut müthiş bir kitaptı bizim için. Mebsut’tan alıyorsun ki o zamanlar hiç kimsenin başvurmadığı bir kaynak. Şimdiki gibi değil ki o zamanlar en yüce kaynak “Hidaye”, Sen Hidaye’yi açmışsın ta ana kaynağa gitmişsin, Müthiş bir şey. Biz o zamanlar bir şey yaptığımızı zannediyorduk.            

( Fatih hocamız mikrofonunu açmayı unuttuğundan uzun bir süre yaptığı konuşma heba olmuştur. Maalesef üzülerek ve büyük bir hicranla belirtmeliyim ki çokta önemli şeyler anlattı aslında..Nerden biliyon hem duymuyon hemde önemli diyon dersen bu güne kadar fatih hocanın hiç boş konuştuğunu hatırlamadığım içindir diye cevap veririm J 01:24:53.saniyeden  01:28:46.saniyeye kadar.. bu güne kadar hiç bu kadar bir süre ziyan olmamıştı.)

Dr. Abdurrahman YAZICI: Öncelikle ………..Açtığımız zaman (noktala koyduğum yerde bir kelimelik birsey dendi Abdurrahman hocamız tarafından ama anlaşılmadı ekleyınız 01:28:46) şöyle demiş, Başlığımızı şöyle ayırıyor; “İhtiyar ve Zaruret” olarak ikiye ayırıyor. (Abdurrahman hocamız burada aslında pc ekranından birinin kitabını açtı. Ama bu kitap kimdir adı nedir demedi01:28:48.o yüzden siz bir kaynak yazınız. 2 sayfa aşağıda Abdulaziz hocamız İBNİ KUDAME diye bir zatı söyledi büyük ihtimalle her halde o.. ama siz bir kontrol ediniz.) “Üçte biri geçerse  İhtiyar vakit biter. İkinci Fecir doğana kadarda zaruri yet vakti devam eder” şeklinde ama öncelikle “ İmam Malik’in, Ahmet Bin Hanbel ’in  görüşünde; Yatsının Vaktinin gecenin üçte birine kadar olduğu” görüşlerini naklediyor. Yine burada “Cebrail’in Peygamberimize ikinci defa Yatsı Namazını kıldırmasının da Gecenin üçte birinde” olduğunu, Yine …………………………… Cebrail’in sözünü; “Bu ikisi arasındadır” (Noktalama koyduğum yerde Abdurrahman hocamız Arapça bir cümle okudu bu arapca cümle büyük ihtimal noktalama yaptığım yerden sonraki koyu cümlein Arapçasıydı yazılması gerekirse ekleyınız.01:29:38)   sözünü naklettikten sonra bu konuda ikinci tür rivayetlerin olduğunu onlarında ; “Gecenin yarısına kadar” rivayetlerinin de bulunduğunu söylüyor. Rivayetleri ayırdıktan sonra şöyle söylüyor; “Evla olan üçte birini geciktirmemek” diyor.

Hoca: “Üçte biri” dediğimizin ne olduğunu ben size söyleyeyim. Dersi anlatırken de anlatmaya çalışmıştım; Güneşin Batmasından “ğasekıl leyli”( İsra Suresi 78.Ayet) kadar, Türkçede de deriz ya; Akşam, Gece, Sabah üçe ayrılır yani. “Akşam” dersiniz ne zamana kadar? Hava kararana kadardır. Bizim Köylerimizi düşünelim; Bir adam Yatsı vaktinde birine oturmaya gider mi?  Öyle şey olur mu? Gitse; “Gecenin bu vaktinde gelinir mi?” derler. Niye? Çünkü ondan sonra artık dinlenme vakti başlamıştır. Sabahleyin ilk ışıklar ortaya çıkınca da Millet tarlasına işine gücüne gider. (İşte Gece böyle üç bölüme ayrılır; Birincisi Güneşin batmasından Havanın kararmasına kadar, Üçüncüsü Ufukta aydınlanma başlamasından Güneş doğana kadar, İkincisi de ortadaki. Ortada olduğu için ona “Nısp” ta deniyor, “Vasat” ta deniyor. Yani; “Gecenin yarısı” da deniyor “Ortası” da deniyor. )          (Hocamız 01:31:26.saniyede kurduğu parantez içerisindeki cümlelerde BİRİNCİSİ….İKİNCİSİ,,,,ÜÇÜNCÜSÜ… demek yerine BİRİNCİSİ….ÜÇÜNCÜSÜ….İKİNCİSİ….. demiştir. Belki öyle demesi daha uygun olabılır. Ama okuyan biri bu cümleyi biraz tuhaf karşılayablır… kontrol ediniz……..ayrıca NISP ve VASAT diye iki kelime daha var parantezde o kelimelerinde yazılısını kontrol edınız.) Burada Abdurrahman Hocanın söylediği “Üçte birinin sonuna kadar” ifadesi “Gecenin yarısı” ifadesiyle aynıdır. “Üçte birinin sonu” Yatsı Vaktinin sonu demektir. “Gecenin Yarısı” da ondan sonra ki Vaktin başlangıcı demektir. Yani; Gecenin ortasına baktığınız zaman “Gecenin yarısına kadar” diyorsunuz aynı şey yani. Karanlığı esas alırsanız Nısfül-leyl’le kadar”, Aydınlığın sonunu esas alırsanız “Üçte birinin sonuna kadar” ifadesi kullanılır, İkisi de aynı manadadır.

Dr. Abdurrahman YAZICI: Bu da “Üç” e ayırmış hocam demiş ki; “ Eğer  Nısfül-leyl’le kadar geciktirilirse Caizdir” demiş. Birde Üçüncüsünü yapmış; “Bu ikisinin bir kısmından sonrası da zaruret halidir” demiş.

Hoca: İşte onu eklemişler. Aslında hiç birisinin içine sinmemiş Sabah Namazı kadar uzatılması. Ama yine de eklemişler.

Dr. Abdurrahman YAZICI:  Onu da İkindiye benzetiyorlar Hocam; “Fecir doğana kadar Yatsının vakti devam eder” diyor.

Hoca: Diyor ama hiçbir delile dayanmıyor.

Dr. Abdurrahman YAZICI: Şu dikkatimi çekti Hocam; Arapların verdikleri Fetvalarda ve vesaire; “Üçte bir, Üçte iki Nasıl olur?” diye verdikleri Fetvalarda, Bunu şu şekilde hesaplıyorlar; Güneşin batmasından Fecre kadar olan vakti normal saate bölüyorlar.

Hoca:  Diyelim ki saat 6’da güneş battı, Sabah 6’da doğdu diyelim. 12 saatlik Gece olduğunu düşünün. Şimdi bunu 3’e böleceksiniz. Saatin yok nasıl böleceksin Kardeşim? Bu mantık mı Allah’ını seversen? Sonra Saatin olsa bile nasıl böleceksin kardeşim, O Gün-Gecenin uzunluğu sürekli değişiyor. Her gün hesap mı yapacaksın? Matematiksel bir “üçte bir” değil ki. “Güneş ışıklarına” göre “Üçte bir” olduğu Ayetlerde ve Hadislerde çok açık gözüküyor. Yani bu gün “Gece Yarısına kadar” dendiği zaman “Gece 12’ye kadar Namaz kılınır” diyor. Ben burada bir şey daha söyleyeyim, Ben bununla ilgili Hadisleri de hazırladım ama her halde vakit yetmeyecek; Arafat tan Müzdelife’ye gelirsiniz, Şafiilerde, Malikilerde, Hanbelilerde Gece yarısından sonra Müzdelifeden hareket edile bilinir. Nısfül-leyl’den sonra hareket edile bilinir. “Gece Yarısından sonra hareket edile bilinir” fetvası olduğu için saat 12’ye kadar beklerler. Hacca gidenleriniz varsa bilirsiniz. Diyanet İşleri Başkanlığı da ona uyuyor. “Bunu yapabilirsiniz” diye aslında Fetvayı da biz vermiştik. Ama saat 12 olarak değil, Birde “Ben verdim” değil, Benimde içinde olduğum bir heyet verdi bu Fetvayı. Şimdi, Gece saat 12’ye kadar bekliyorlar, 12’den sonra gidiyorlar. “Gece yarısı” o değil. “Gece yarısı” Yatsının son vaktidir. Çünkü Müzdelife’ye indikleri zaman Yatsı ile Akşamı birleştirdikleri vakit, Yatsı vakti halen devam ediyor olması lazımdır. Eğer Yatsı vakti Müzdelife’ye gelmeden bitiyorsa Yatsı Namazını yolda kılmaları gerekecektir. Yatsı vakti bittiği andan itibaren Nısfül-leyl başlamıştır, Artık ondan sonra Peygamber Efendimiz gitmek isteyenlere müsaade etmiştir, Gitmişlerdir. Ondan sonra yapılacak şey orada uyumaktır. Orada da uyuman şart değil, Nerede uyursan uyu fark etmez. Bütün bu kavramlar bir birine karıştığı için her şey alt üst olmuştur. Bakın İbn-i Kudame Dört Mezhebin Fıkhını delilleri ile anlatan bir şahıstır. Namaz Vaktinin Sabah Namazına kadar ulaştığına dair bir delil koymamış. Niye koymamış? Çünkü bakmış ki “Böyle bir delil olmaz, Bunlar uydurma” diye düşünmüş olabilir. Ama genel bir kanaat ile Sabah Namazına kadar uzattırılıyor. Tekrar ediyorum şu anda Türkiye de Suudi Arabistan da veya Dünyanın her hangi bir yerinde Yatsı Ezanın okunduğu vakit Yatsı Namazının çoktan bitmiş olduğu vakittir. Artık ondan sonra Yatsı Namazı kılınmaz.

Servet BAYINDIR: Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Ramazan Ay’ının başında “İmsak Vakitleri” diye bir tartışma vardı, O tartışmalar yapmış olduğu bir açıklama vardı. O açıklama da; “Bizim uygulamamız isabetlidir, Doğrudur” diye açıklarken gerekçeler arasında; “Eğer biz bunu farklı uygularsak, Yani bir anlamda sizin dediğiniz gibi uygularsak şu tehlike ortaya çıkar” gibi bir gerekçe daha vardı, Bu da yani konumuzla doğrudan iniltili. Orada şöyle diyordu; “Mezheplerin Genel görüşüne göre Yatsı Vakti Aydınlık, Fecir başlayıncaya kadar devam eder. Dolayısıyla biz eğer belirlediğimiz bu Vakitte Ezan okumaz da, Sizin dediğiniz gibi yaklaşık bir saat sonra Ezan okursak İnsanlar ‘Nasıl olsa Yatsı Namazının Vakti devam ediyor’ diye, O Vakit çıkmış olan bir saatlik süre içerisinde de Yatsıyı kılabilirler. Onun için böyle bir tehlike de var. O yüzden bizim uygulamamız Yatsının Batıl olmaması için insanların, Yanlış Vakitte Yatsıyı kılmamaları için bir saat önceden biz bunu uyguluyoruz” diye böyle bir satırlık bir ifade vardı.

Hoca: Savunulacak bir tarafı yok. Ama bu dikkat ediyorsanız bu yanlış günümüzde oluşmuş bir yanlış değildir. Asırlar öncesinden başlamış Günümüze kadar gelmiş. Günümüzde de şu anda öyle bir noktada ki  şu tenkit ettiğimiz; Az önce Serahsi dedik, El Muğni dedik bu tenkit ettiğimiz bu kitapların dedikleri yanlışların çok çok ötesinde bu gün yanlışlar yapılıyor. Yani şu anda takvimlerdeki yanlışlar o yanlışlarla kıyaslanmayacak kadar büyüktür, Çok ağır yanlışlardır. Çünkü Akşam Namazının vaktini Yatsı Namazının son vaktine kadar uzatıyor Mezheplerin tamamı. Akşam Namazının vaktine zam yapmış oluyorlar, İki katına çıkarmış oluyorlar. Şu okuduğumuz kitapların hiç birinin kabul etmediği bir vakte kadar uzatıyor. Akşamın Bitişi konusunda ihtilaf yok, Yatsının başlangıcı konusunda ihtilaf yok. Bu tenkit ettiğimiz kitaplar onu doğru söylüyorlar. Ahmet Muhtar Paşa ile başlıyor bu iş. Ama Ahmet Muhtar Paşa hata yapmış olabilir, Bir insandır. Bu gün birimiz hata yapsak, İnsanın hata yapma hakkı yok mu? O şahıs hata yapmış olabilir. Zaten Ahmet Muhtar Paşa’nın “Riyaz ül-muhtar” ını, Yazdığı kitaplarını şuraya alıp ta bir tenkit yapacak olsak, Ben şahsen onu neye çevireceğimi gayet iyi biliyorum. Hiç başka kitaba gerek yok, Kendi yazdıkları yeter.

(Ekranda görünmeyen biri mikrofonsuz bir açıklama yapıyor ama ses şansımıza anlaşılıyor.. adını BİR MÜZAKERECİ  diye yazarak devam ediyorum)

Bir Müzakereci: Bu gün Recep Tayyip ERDOĞAN bu gün bir şey açıkladığı zaman hemen gündem oluyor, Olay oluyor. Arap ülkeleri olsun başka yerler olsun her taraftan dinleniyor. Başbakan Erdoğan’ın kendi başına bir Takvim oluşturduğunu ve “Kendi başıma araştırmasını ben yaptım” diye açıklama yaptığını düşünelim. Öyle bir durum var.  Ahmet Muhtar Paşa’nın Takvim araştırmasına bu gözle bakmak lazımdır.

Hoca: Birde Ahmet Muhtar Paşa daha önceden “Güneş Saatleri” konusunda, Namaz vakitleri konusunda uzman biridir. Uzman da malumunuz bu uzmanlığı Takvimine yansıtamamıştır. Keşke yansıtabilmiş olsaydı.

(biri her zaman ki gibi mikrofonsuz  soru sordu anlaşılmadı. Ben hocamızın cevabından devam ediyorum 01:42:17)

Hoca: Yatsı namazının giriş vakti; Batı Ufkunda Kızıllığın dağılmaya başladığı vakittir. Çünkü Kızıllık bir toparlanır, Sabah Namazının başlangıcı gibi, Sonra dağılmaya başlar.

(biri  mikrofonsuz  soru sordu anlaşılmadı. Ben hocamızın cevabından devam ediyorum 01:42:34)

Hoca: O da 8,5 derecedir ama o derecenin dakikaya dönüşümü her gün ve her bölgede değişir. O yüzden ona “Şu kadar dakikadır” demek mümkün değil, O yüzden biz her gün ilan ediyoruz. O Kızıllık dağılmaya başladığı an Yatsı vakti başlar.

“İşâ vakti” yani; İnsanların yürüyebileceği kadar bir aydınlığın olacağı vakittir.

Doç. Dr. Fatih ORUM: Hocam, Birde bir arkadaş internet üzerinden hatırlatmış, Hani bu Yatsı Namazının vakti ile ilgili Nur Suresinde hani; “Çocukların ebeveynlerin odalarına girmesi” ile ilgili bir ayet var ya; Onunla irtibat kurabilir miyiz diye sormuşlar.

Hoca: Bu gün konumuz değil ama biraz daha vaktimiz var cevap verelim. ………………………………………………….

(Hocamız tam konuşacaktı ki biri i  mikrofonsuz  soru sordu anlaşılmadı. Hocamız noktalama koyduğum yerde aslında fatih hocanın sorduğu soruya cevap verecekti ama tam bu sırada soru soruldu ve hocamız bu soruyu cevaplamadı yeni sorulan soruya döndü.  Ben hocamızın cevabından devam ediyorum 01:43:26)

Ara not::  Hocamızın yarım bıraktığı bu soruyu  yaklaşık 2 sayfa aşağıda cevaplayacak ….isterseniz Fatih hocamızın sorupta yarım kalan sorusunu ve hocamızın cevap vermeye başladığı bu bölümü aşağıya direk kaydırarak daha ilkez soruluyormuş gibi oraya ekleyin buradan çıkartın..ben sizin anlayabilmeniz için 2 sayfa aşağıda Yaklaşık 30 tane yanyana  MOR ünlem işareti koyarak cevaplanmaya başladığı yeri size vurgu yapacağım. Oraya eklersiniz..

Hoca: Öncelikle biz burada Kutuplarda ki Namazı anlatmadık. Dolayısıyla siz Kutup bölgesinde yaşıyorsunuz, Daha doğrusu “Namaz Dönencesi” ya da “Salat Dönencesi” demek zorunda kaldığımız bir bölgede yaşıyorsunuz. Kur’an-ı Kerim 46 dereceden itibaren farklı kriterler koyuyor. Niye 46 derece diyoruz? Çünkü o hesapları yaparken, Kur’an’ın koyduğu hesapları yaparken gerçekten kendi kendime şaşırdım yani. O hesap bizi 46. Derece ’ye kadar getirdi. Yani biz istediğimiz için oraya gelmedik, O hesaplar oraya bizi mecbur etti. Oradan itibaren başlayan Güneşin dikkate alınmaması gereken bir dönem başlıyor. İsra Suresi 12.ayet ve yazılarımızda bulunan diğer ayetler anlatıyor. Güneşi ne Gecenin nede Gündüzün tanımı içerisine sokuyor, (Güneşli gece olur, Güneşsiz Gündüzde olur.)(01:44:50.saniyede hocamız bu parentez içine alınmış cümleyi kurdu. Hocamız bu cümleyi kurarken birkaç kez cümle değiştirip en sonunda bunu söyledi. Acaba doğrumu söyledi? GÜNEŞLİ GECE kelimesini hocamızın kontrol etmesinde fayda var diye düşünüyorum..elbette doğruda olabilir.) Öyle olunca da 46. Dereceden itibaren hesapta bir takım farklılıklar oluyor. İşte burada bulunan Asiye Hanım Almanya da 51.derecelik bir bölgede oturuyor. Ramazanın başlangıcında kendisi uyumamış, Bizim Takvimleri anlayamadığı için, Güneşe göre hareket etmiş. Halbuki o bölgede Güneşin hesaba alınmayacağını bizim yazımızda sonradan fark etmiş. Fark edince de tabiatta ki değişimleri de gözlemlemiş. Bakmış ki Güneş var ama Hava soğumaya başladı, Kuşların ötüşü, Horozların ötüşü şunlar bunlar bu defa bizim takvime göre Sahur yemeği yemeye başlamış. Güneş doğana kadar Sahur yemeği yemiş. Bizim ilan ettiğimiz saatte de Sabah Namazını kılıyor, O ilan ettiğimiz tam o saatte ne oldu Kuşlar?

Asiye Hanım: O anda ötmeye başladılar.

Hoca: O anda ötüyor yani. Horozlar tam o anda ötüyor. Çünkü Allah öyle bir kural koymuş. Oradan Kutup noktasına kadar şartlar farklıdır. Biz bu konuları konuşurken mecburen bu tarafları konuşuyoruz ama bundan sonra sizin dediğiniz gibi İnternetten de bir çok insanın dinlemesi ve Dünyanın her tarafına canlı bağlanmış olmamız sebebi ile ona göre konuşmamız gerekiyor mecburen. Fatih Hoca bundan sonra çok dikkatli olmamız lazım, Ben konuşurken beni de uyarın bu konularda. Alışkanlık bu, Çünkü İnsan anlatırken fark edemiyor, Bu Bölgelere alışmışız. Ama artık herkes o “Salat Dönencesi” adını vermek zorunda olduğumuz bir bölge var, Yani “Oğlak Dönencesi”, “Yengeç Dönencesi” Bir de “Salat Dönencesi” oldu artık, Kur’an-ı Kerim bunu çok net bir şekilde ortaya koydu. Artık oralarda Namaz kılmak çok kolay, Mesela Asiye Hanım, Bu Ramazan da rahat ettiğini söylüyor. Ama Onun dışında ibadetler de büyük sıkıntılar var. …… yaşayan Selahattin KOYUNCU ’nun Eşi ( Hocamız almanyanın bir il’inden bahsediyor STOHOKEN mi STOGEN mi öyle bir şey diyor ben googleye yazdığımda STOLBERG gibi bi şey çıkıyor ama emin olmadığımdan yazmıyorum hocamıza sorun Selahattin KOYUNCU nerde yasıyor? Noktalama yaptığım yere yazınız) söylüyordu; “Hocam, 23:30’da Yatsı oluyor. Çocuklarıma Yatsıyı kıldırıyorum. Gece 01:00 civarı da Sabah Namazı oluyor, Çocuklar daha yeni uykuya geçmişler, Hadi ben anneleriyim uyumuyorum, Onları Namaz kılsınlar diye kaldırıyorum, Çocukların uykuları bölünüyor Sabah sarhoş-sarhoş okula gidiyorlar. Ben evdeyim bir şekilde idare ediyorum ama onlar idare edemiyorlar” diyor. Yani çektikleri ızdırablar ortada. Siz de bizzat oralar da yaşıyorsunuz. Bir de BBC de Ramazan Ay’ının sonlarına doğru bir haber yapmıştı. Gitmişler Finlandiya’nın Güneş batmadığı bölgelerine; “Müslümanların Çıkmazı” diye haber yapmış. Oruç tutulacak ama 24 saat Güneş var. Ne yapacaksınız? İşte Kur’ân-ı Kerim’in koyduğu prensipler oralar da hakikaten o kadar dakik prensipler koymuş ki, Bizim yazdığımız yazıları okuduğunuz da bunu görürsünüz; Oralar da 12 saat Gece, 12 saat Gündüz. Bundan sonra Oruç tutmak için oraya gitsinler. Tromsa da ( Mor renkte yazdığım TROMSA kelimesini lütfen kotrol ediniz %70 yanlış..%30 doğru diyorum çünkü bi kaç harf doğru büyük ihtimal J ) olanlara diyorum ki; “Siz Oruç Otelleri tutunda Millet Ramazan da burada Oruç tutmaya gelsin” diyorum. Çünkü oralarda Hava son derece güzel.

!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!Şimdi Fatih hocamızın az önce sorduğu soruya cevap verelim. Nur Suresinin 58.Ayetini açalım. Burada diyor ki Allah’ u Teala; “Müminler; Yönetiminiz altınla olan esirlerle, Henüz buluğa ermemiş olanlar sizden izin alarak yanınıza girsinler. Üç zaman diliminde izin alarak girsinler. Sabah Namazından önce, Öğlen sıcağında Elbisenizi çıkardığınızda ve Yatsı Namazından sonra.” Bu ayette ki  “merra” kelimesi Arapçada “Cüzzi Minen Zaman” anlamına gelir ( CÜZZİ MİNEN ZAMAN kelimesinin yazılışını kontrol ediniz) Üç vakit; Yatsı Namazından sonra, Sabah Namazından önce ve Öğlen Sıcağında elbisenizi çıkardığınızda. Ondan sonra Ayette diyor ki; “Bunlar sizin için çıplak olacağınız üç vakittir” Yani şimdi odanıza girersiniz, Tamamen elbisesiz de yatabilirsiniz, Size kalmış bir şeydir. Nasıl yatarsan yat. Mesela bazı kadınlar eskiden bana sorarlardı; “ Hocam, Gece yatarken Başımı yarım bağlasam acaba olur mu?” diye, Bende derdim; “Allah senin Kocana yardım etsin” derdim. Ya kardeşim nasıl bağlarsan bağla. “Melekler odaya girmezmiş Hocam” derlerdi; “Sana ne?” derdim. Girmiyorsa girmez. “Tuvalete gittiğin zamanda gelmez, O zaman gitme! Yanında Kocan olduğu zamanda gelmez o zaman hiç evlenme!” derdim. Sana ne Melekten, Sen Meleklere karşı sorumlu musun? Evet Ayeti okumaya devam edelim; “ Bu sizin çıplak olabileceğiniz üç vakittir. Bu vaktin dışında o küçük çocuklara ve o hizmette bulunan kişilere günah yoktur” diyor. “Bu vakitlerin dışında kapınızı çalmadan girebilirler” diyor.  Büyükler için değil, Büyükler her zaman kapıyı çalmadan, İzin almadan giremezler. Neden böyle? “Sürekli çevrenizde dolaşan kişilerdir, Biriniz diğerinin yanına girme ihtiyacında olursunuz. Allah Ayetleri böyle size açıklar” Bak işte bu ; “Yatsından sonra, Sabah Namazından önce”, Yatsı Vakti Sabah Namazına kadar uzanırsa eğer böyle bir vakit olur mu? “Yatsıdan sonra, Sabah Namazından önce” diye bir vakit olur mu? “Dinleneceğiniz vakit” dediği için, Yatsıyı kılacaksın dinlenmeye çekileceksin. İsra Suresinde ki 79.Ayetteki; “Uykudan kalk”, istiharete çekilmişsin, Uyumuşsun “Uykudan kalk” diyor. Sabah Namazına kadar uyuyup dinlenme vaktidir. Dolayısıyla bu Ayetler de  çok net, Hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde gösteriyor ki; Yatsı Namazı Sabaha kadar uzamaz.

Enes Hoca: Şialarda ……..diye ( 53:29.saniyede Enes hocamızın kurduğu ilk kelime de bir kitap adı geçiyor ama anlaşılamadı noktlama yerineekleyiniz) bir kitap var. Orada diyor ki; “Kızıllık zahir olduğunda Gece yarısına kadar Yatsıyı kılın” diyor. Başka kitaplarda da bu rivayete benzeyen başka bir rivayet var; “Güneş battığı andan  Nısfül-leyl’le kadar ki vakit  iki Namazın ortak vaktidir. Ancak Üç rekatta yetecek kadar bir vakit Akşam Namazının vaktidir. Son vaktinde dört rekat Namaza yetecek kadar vakitte Yatsı Namazının vaktidir. Ortasında ki vakitte ortak vakittir” diyor.

( Hoca: Ben onu biraz daha açayım. Şimdi elimde tuttuğum şu kağıdı vakit göstergesi olarak düşünün. Bir ucundan akşam Namazı başlıyor diğer ucunda bitiyor. Şia’da da Yatsı vakti anlattığımız gibi, Gece yarısında bitiyor. Ama bu gün ki İranlılar gece yarısını 12 olarak kabul ediyor ama bu çok büyük bir yanlıştır. “Gece Yarısı” Havanın karadığı zamandır. Yani o kitaplarda ki yanlışlıklardan değil, uygulamada ki yanlışlıklardandır. Yani Kitaplarda verilen bilgiler doğru, İşte Enes Hocamız araştırıp buldu. Şia da biliyorsunuz Namazların birleştirilmesi vardır. Şimdi şu kağıdın şu ucundan Akşam namazı oldu, Güneş battı. Güneş battıktan sonra üç vakit namaz kılacak kadar ki bir vakit Akşam Namazının kendine mahsus bir vaktidir. Yatsı da   Nısfül-leyl’le hava karardığı zaman bitiyor, Hava kararmadan önce dört rekat kılacak kadar bir vakitte Yatsının kendine ait bir vaktidir. Peki o ikisi arasında ki vakit? O da Müşterek vakittir diyor. )       (Hocamız 01:54:20.saniyeden 01:55:38. Saniyeye kadar eline bir dosya kâğıdı alarak bir örnek veriyor. Ben o bölümü parantez içine alarak işaretledim. Lütfen hocamızın kâğıtla verdiği örneğin yazıya döküldüğünde anlaşılır olup olmadığını denetleyiniz) Yani, Güneş battıktan sonra hemen kılacaksan sadece Akşam Namazını kılarsın, Onun arkasından da Yatsıyı da kılabilirsin. Çünkü Müşterek Vakittir. Ama vaktin sonuna kadar geldiysen en sonunda dört rekatlık bir zaman Yatsının kendi vaktidir. Onun için Namazı Şiiler sürekli birleştirdikleri için o araya müşterek vakit diyorlar. Aynı şeyi Öğle ve İkindi içinde söylerler; “Öğlen güneş batıya kaydığı zaman dört rekat kılacak kadar bir vakit Öğlenin vaktidir, İkindinin son vaktinde ki dört rekatta  İkindinin vaktidir. İkisi arasında ki vakit müşterek vakittir” derler. Ve böylece Namazlarını çoğunlukla birleştirirler ama şunu da söylerler; “Bir mazeret olmadan Namazları birleştirmek Mekruhtur” da derler ama  bu artık orada yerleşmiş ve sanki normal bir durum gibi devam ediyor. Yatsı Namazının vakti Şia da sabaha kadar devam etmez.

………………………………………………konu sonu……………………………………

Tüm Mukayeseli Fıkıh Müzakereleri
# İçerik Adı Yayınladığı Tarih Görüntülenme
1 Kitaba Çağrı 16 Eylül 2017
2 Kurban İbadeti 24 Ağustos 2017
3 Hadislerin Derlenmesinde İran Etkisi 19 Ağustos 2017
4 Diyanetin Fetö Raporu: Bu din bu hale nasıl geldi? 14 Ağustos 2017
5 Hilal, Fitre ve Bayram 28 Haziran 2017
6 Nebi’mizin Ramazan Hayatı 12 Haziran 2017
7 İmsak Ölçüleri 27 Mayıs 2017
8 Dini Siyasete Alet Etmek 20 Mayıs 2017
9 Nebilere Yüklenen Olağanüstü Özellikler 13 Mayıs 2017
10 Tarih Boyunca Nebilere Gösterilen Tepkiler 6 Mayıs 2017
11 Yanlış Şeriat Algısı Suç ve Ceza 29 Nisan 2017
12 Kapitalizmin Sonu 15 Nisan 2017
13 Faiz Bağlamında Modern Finansal Ürünler 8 Nisan 2017
14 Hadislere Bakışımız Nasıl Olmalı 1 Nisan 2017
15 Haram Aylar 25 Mart 2017
16 Kur’an’cılık Tehlikesi 1.Bölüm 20 Mart 2017
17 Din ve Devlet İlişkileri 1.Bölüm 11 Mart 2017
18 Cuma Namazı ve Hutbe’si 4 Mart 2017
19 Kur’an’a Göre Sihir Kavramı 25 Şubat 2017
20 Abese Suresi Bağlamında Nebi’mizin Korunmuşluğu 18 Şubat 2017
21 Ev İçi Mahremiyet Kuralları 11 Şubat 2017
22 Örtünme İle İlgili Hükümler 4 Şubat 2017
23 Baş Örtüsü ve Örtünme 28 Ocak 2017
24 Kur’an’nın Çözüm Üretmedeki Yeri 21 Ocak 2017
25 Yahudileri Gölgede Bırakan Hileler 16 Ocak 2017
26 Müslümanlar’da Allah’a Güven Krizi 31 Aralık 2016
27 Müslümanlığımızı Gözden Geçirme İhtiyacı 24 Aralık 2016
28 Ümmet Olamamanın Ağır Bedeli 17 Aralık 2016
29 Tarihsellik İddialarında Cezalar Örneği 10 Aralık 2016
30 Mezhepçiliğin Doğurduğu Acı Sonuçlar 3 Aralık 2016
31 Kur’an’nın Tarihselliği İddiası ve Miras Konusu 26 Kasım 2016
32 Takiye (Kimliği Gizleme) 19 Kasım 2016
33 Faiz ve Güncel Meseleler 12 Kasım 2016
34 Mehdi Gelicek mi ? 7 Kasım 2016
35 Hz. İsa Gelecek mi? 31 Ekim 2016
36 Çağdaş Ulemanın Usulsüzlüğü 22 Ekim 2016
37 Dinsel Çoğulculuk 15 Ekim 2016
38 Son Kitabı Devre Dışı Bırakma Projesi, Dialog 8 Ekim 2016
39 Fıtrat Zemininde Buluşma 1 Ekim 2016
40 Nisa 34. Ayet Bağlamında Kadına Şiddet 24 Eylül 2016
41 Kurban İbadeti 10 Eylül 2016
42 Kadının Dövülmesi 3 Eylül 2016
43 Kur’an’a Göre Hükmetmek 27 Ağustos 2016
44 15 Temmuz Darbe Gecesine Kurani Bir Bakış 20 Ağustos 2016
45 Paralel Dinin Olmazsa Olmazı Aracılık – 1 13 Ağustos 2016
46 Müslüman Gayrimüslim İlişkileri 2 Temmuz 2016
47 Zekat 25 Haziran 2016
48 Oruçla İlgili Hükümler 18 Haziran 2016
49 Uydurulan Dinde Yatsı Sonu, Seher ve İmsak Vakti 4 Haziran 2016
50 Uydurulan Dinde Mut’a Nikahı 28 Mayıs 2016
51 Uydurulan Dinde Şartlı Talak 21 Mayıs 2016
52 Uydurulan Dinin Dayatması Olarak Çocukların Evlendirilmesi 7 Mayıs 2016
53 Kölelik ve Cariyelik Mezheplerin Dayatması mı? 30 Nisan 2016
54 Musa Hızır Kıssasının Evrensel Mesajı 23 Nisan 2016
55 Sünnetin Delil Değeri 16 Nisan 2016
56 Kira Sertifikaları Faizsiz Ürün mü? 9 Nisan 2016
57 Suç-Ceza Dengesi Açısından Cinsel İstismar 2 Nisan 2016
58 Boşanma Konusunda Allah’ın Koyduğu Sınırlar 26 Mart 2016
59 Allah’ın Koyduğu Sınırlar Nasıl Aşıldı 19 Mart 2016
60 Muhsana, Kadına Pozitif Ayrımcılık 13 Mart 2016
61 İnsanlar ile Cinlerin Ortak Özellikleri 5 Mart 2016
62 Nebiler Günahtan Korunmuş mudur? 27 Şubat 2016
63 Bedir Savaşı Örneğinde Nebi ve Resul Farkı 20 Şubat 2016
64 Dinde Haram-Helal Koyma Yetkisi 13 Şubat 2016
65 Cinler 6 Şubat 2016
66 İlk İnsanın Yaratılışı 30 Ocak 2016
67 İnsanı İnsan Yapan Özellikler 23 Ocak 2016
68 Allah’ı İkinci Sıraya Koymak 16 Ocak 2016
69 Şirkle İman Arasındaki Kararsızlık 9 Ocak 2016
70 Mehdi Beklentisi 2 Ocak 2016
71 Her İnsan Allah’ı Bilir 26 Aralık 2015
72 Fıkıh Müzakereleri | Her İnsan Allah’ı Bilir 26 Aralık 2015
73 Bir Sömürü Aracı Olarak Halifelik – 2 19 Aralık 2015
74 Bir Sömürü Aracı Olarak Halifelik 12 Aralık 2015
75 Kur’ân’da Dindarlık 5 Aralık 2015
76 Tarih Boyunca Bir Siyasi Baskı ve Ötekileştirme Aracı Olarak Zındıklık 28 Kasım 2015
77 Geleneğe Göre Dinden Dönmenin Hükmü (Bölüm 2) 21 Kasım 2015
78 Geleneğe Göre Dinden Dönmenin Hükmü (Bölüm 1) 21 Kasım 2015
79 Kur’an’a Göre Dinden Dönmenin Hükmü 16 Kasım 2015
80 Kur’an’da Zina Suçu Ve Cezası 7 Kasım 2015
81 Tağut Doğru Yolun Üstünde Oturur 31 Ekim 2015
82 Hadis Uydurma Faaliyetleri 24 Ekim 2015
83 Kader İnancı Ve Nesih 17 Ekim 2015
84 Resulullah Sonrası Siyasi Gelişmeler 10 Ekim 2015
85 Nesih 3 Ekim 2015
86 Hac Ve Kurban 19 Eylül 2015
87 Terör Olayları Karşısında Nebevi Siyaset 12 Eylül 2015
88 Dinde Özgürlük 5 Eylül 2015
89 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 4 “Cariyelik” 29 Ağustos 2015
90 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 3 “Cariyelik” 22 Ağustos 2015
91 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 2 “Kitap Algısı” 15 Ağustos 2015
92 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 8 Ağustos 2015
93 Nebimizin Yürüttüğü Dış Politika 1 Ağustos 2015
94 Kadir Gecesi ve İmsak Vaktine Tavırlar 11 Temmuz 2015
95 Zekat 4 Temmuz 2015
96 Oruç İbadeti 2 27 Haziran 2015
97 Oruç İbadeti 20 Haziran 2015
98 Kutup Bölgelerinde İftar ve İmsak Vakitleri 13 Haziran 2015
99 Emtia Borsalarındaki İşlemlerin Fıkhi Hükmü 6 Haziran 2015
100 Kur’ân’a Göre Gece-Gündüz 30 Mayıs 2015
101 Prof. V. A. Yefimov’la Yapılan Toplantının Değerlendirilmesi 23 Mayıs 2015
102 İsra ve Mirac 16 Mayıs 2015
103 Berzah Alemi 2 9 Mayıs 2015
104 Berzah Alemi 2 Mayıs 2015
105 Enflasyon ve Faiz 25 Nisan 2015
106 İşsizlik Probleminin Kaynağı 18 Nisan 2015
107 Peygamberimizin Öldürülmesini Emrettiği Kişiler Hakkındaki Rivayetler 4 Nisan 2015
108 Faizsiz Sistemin İlkeleri (Zekat-Faiz Karşılaştırması) 28 Mart 2015
109 Faizsiz Sistemin İlkeleri – Faizsiz Bankacılık 28 Mart 2015
110 Faizsiz Sistemin İlkeleri (Enflasyon) 21 Mart 2015
111 Faizsiz Sistemin İlkeleri (Bankacılık) 14 Mart 2015
112 Faizsiz Sistemin İlkeleri 7 Mart 2015
113 Tecavüz Suçunun Cezası 28 Şubat 2015
114 İdam Cezası ve Kıssas Tartışmaları 21 Şubat 2015
115 Ceza Hukukunun Genel Prensipleri 14 Şubat 2015
116 Kur’ân’da Ruh Kavramı 7 Şubat 2015
117 İcmanın Delilleri ve Değerlendirilmesi 24 Ocak 2015
118 Fıkıh Müzakereleri | Ceza Hukukunun Genel Prensipleri 17 Ocak 2015
119 Nebiye Hakaretin Cezası 10 Ocak 2015
120 Noel ve Mevlid Kandili Kutlamalari 3 Ocak 2015
121 Kelime Oyunları ve Şeb-i Arus 27 Aralık 2014
122 Evlilik Nedeniyle Ortaya Çıkan Haramlık 20 Aralık 2014
123 Talak’ın Şarta Bağlanması 13 Aralık 2014
124 Kadının Boşanma Hakkı 6 Aralık 2014
125 Boşanmanın Hükümleri 29 Kasım 2014
126 Küçüklerin Evlendirilmesi 22 Kasım 2014
127 İslam Hukuku-Roma Hukuku Karşılaştırması 15 Kasım 2014
128 Beni Kureyza Yahudileri ve Esirlerin Öldürülmesi 8 Kasım 2014
129 İslâm Miras Hukukunda Kelâle 3 Kasım 2014
130 Batı Güdümlü İslam Anlayışında Kur’an Sünnet Algısı – 2 25 Ekim 2014
131 Batı Güdümlü İslam Anlayışında Kur’an Sünnet Algısı 18 Ekim 2014
132 İslam Alimlerinin Işid’e Gönderdikleri Mektubun Eleştirisi 11 Ekim 2014
133 Kurban İbadeti 27 Eylül 2014
134 Birbirimizden yardım istemek şirk midir? 9 Ağustos 2014
135 Nafile Oruç 2 Ağustos 2014
136 Zekat ve Fitre 26 Temmuz 2014
137 Kadir Gecesi 19 Temmuz 2014
138 Tarihi gelişimi ve Hükümleri Açısından İtikaf 12 Temmuz 2014
139 Yatsının Son Vakti 5 Temmuz 2014
140 Vakti Dışında Namaz, Süresinden Fazla Oruç 28 Haziran 2014
141 Bakara 187. Ayet Işığında Oruç İbadeti 21 Haziran 2014
142 Kimler Oruç Tutabilir 14 Haziran 2014
143 Orucun Tarihi ve Meşruiyeti 7 Haziran 2014
144 Ecel ve Şehitlik – Sorular ve Cevaplar 24 Mayıs 2014
145 Ecel ve Şehitlik 17 Mayıs 2014
146 Seferilik Mesafesi ve Müddeti 10 Mayıs 2014
147 Yolculukta Namaz – 2 26 Nisan 2014
148 Dinden Dönmek 19 Nisan 2014
149 Yolculukta Namaz 5 Nisan 2014
150 Namazı Terketmenin Hükmü 29 Mart 2014
151 Namazda Zikir 8 Mart 2014
152 Kadınların Cemaate Katılması 1 Mart 2014
153 Cemaatle Namaz – 2 22 Şubat 2014
154 Cemaatle Namaz 15 Şubat 2014
155 Sehiv Secdesi 8 Şubat 2014
156 Namazı Bozan Haller – 2 1 Şubat 2014
157 Namazı Bozan Haller 18 Ocak 2014
158 Cumanın Farzından Önceki ve Sonraki Sünnetler 11 Ocak 2014
159 Cuma Hutbesi 4 Ocak 2014
160 Cuma Namazı 28 Aralık 2013
161 Sünnet Namazları 21 Aralık 2013
162 Vitir Namazı 14 Aralık 2013
163 Teheccüd Namazı 7 Aralık 2013
164 Kur’an’da Melek ve Cin Kavramları – Sorular 23 Kasım 2013
165 Kur’an’da Melek ve Cin Kavramları – 2 18 Kasım 2013
166 Kur’an’da Melek ve Cin Kavramları 2 Kasım 2013
167 Cezanın Amacı Açısından Mağdur Hakları 26 Ekim 2013
168 Bayram Namazı ve Teşrik Tekbirleri 12 Ekim 2013
169 Tarihi, Amacı ve Ahkamı Yönüyle Kurban 5 Ekim 2013
170 Kur’an’da Münafıkların Durumu – 2 28 Eylül 2013
171 Kur’an’da Münafıkların Durumu 21 Eylül 2013
172 Günümüz İslam Dünyasının Problemleri 14 Eylül 2013
173 Bedel Hac – Doç.Dr. Servet Bayındır 7 Eylül 2013
174 Allah’ın Bilgisi ve Kader 24 Ağustos 2013
175 Mısırdaki Müslümanların Durumu 17 Ağustos 2013
176 Kadir Gecesi 3 Ağustos 2013
177 İmsak Tartışmaları 27 Temmuz 2013
178 Kutup Bölgelerinde İbadet Vakitleri 20 Temmuz 2013
179 Kader 19 Ocak 2013
180 Kıyamet Alametleri 22 Aralık 2012
181 Kur’an Sünnet Bütünlüğünde Kurban İbadeti 20 Ekim 2012
182 Kur’an Sünnet Bütünlüğünde Hac İbadeti 13 Ekim 2012
183 Faiz-Zekat İlişkisi 6 Ekim 2012
184 Namazların Birleştirilmesi 29 Eylül 2012
185 İslama Yönelik Saldırılar 22 Eylül 2012
186 Alternatif Bir Finansal Ürün Olarak Kira Sertifikaları(SUKUK) 15 Eylül 2012
187 Öğle ve İkindi Namazlarının Vakitleri 8 Eylül 2012
188 Yatsı Namazı Vaktinin Bitişi 1 Eylül 2012
189 Kur’an’a Göre Gelenek 25 Ağustos 2012
190 Bayram Namazı ve Fitre 18 Ağustos 2012
191 Televizyondan Kabe İmamına Uyulabilir mi? 11 Ağustos 2012
192 Ramazan Ayının İnsana Sunduğu Fırsatlar 4 Ağustos 2012
193 İmsak Vakti ve Seher – 2 28 Temmuz 2012
194 İmsak Vakti ve Seher 21 Temmuz 2012
195 Nesih, Kıblenin Değişmesi Örneği 23 Haziran 2012
196 İsra ve Miraç 16 Haziran 2012
197 Uydurma Hadisler – Harun Ünal 9 Haziran 2012
198 Sezaryen Doğum 2 Haziran 2012
199 Vahiy – Sünnet İlişkisi 26 Mayıs 2012
200 Nesih Kavramı 19 Mayıs 2012
201 Din ve Tıp Açısından Sünnet 14 Mayıs 2012
202 Din ve Müzik 5 Mayıs 2012
203 Hadislerin Kur’an’a Arzı 28 Nisan 2012
204 Türkiye’de Kutlu Doğum Etkinlikleri 21 Nisan 2012
205 Allah’ın Elçisini Doğru Anlamak 14 Nisan 2012
206 Kur’an Öncesi Mekke Toplumu 7 Nisan 2012
207 Faizsiz Bankacılğın Problemleri 31 Mart 2012
208 Hz.Muhammed’in(S.A.V.) Tebyin Görevi 24 Mart 2012
209 İslam ve Türk Medeni Kanunu(TMK) Miras Sistemlerinin Mukayesesi 17 Mart 2012
210 Kur’an’a Göre Tağut Kavramı 10 Mart 2012
211 Farklı İnançların Birlikte Yaşamasının Doğal Kuralları 3 Mart 2012
212 Kur’an’a Göre Resule İman, İtaat ve İttiba 25 Şubat 2012
213 Organ Nakli 18 Şubat 2012
214 Sebeb-i Nüzul Meselesi 11 Şubat 2012
215 Daru’l-Harbde Faiz 4 Şubat 2012
216 İftida 28 Ocak 2012
217 Talak (Boşanma) 21 Ocak 2012
218 Gayrimüslimlerle Evlilik 14 Ocak 2012
219 A’raf Ehli 7 Ocak 2012
220 Müminler Cehenneme Girecekler Mi? – 2 31 Aralık 2011
221 Müminler Cehenneme Girecekler Mi? 24 Aralık 2011
222 Çocukların Evlendirilmesi 17 Aralık 2011
223 İnanç Özgürlüğü 10 Aralık 2011
224 Evliliğin Denetlenmesi 3 Aralık 2011
225 Adetli Kadın Kur’an’a Dokunabilir mi? 26 Kasım 2011
226 Hz.İsa’yı(a.s.) Geri Getirmek İsteyenlerin Hedefi 19 Kasım 2011
227 Nebi ve Resul Kavramları 12 Kasım 2011
228 Kurban Bayramına Nasıl Hazırlanmalıyız? 5 Kasım 2011
229 İcma Delili ve Değerlendirilmesi 22 Ekim 2011
230 Vekaletle(Bedel) Hac 15 Ekim 2011
231 İhram Yasakları 8 Ekim 2011
232 Kadınların Yolcuğu 1 Ekim 2011
233 Kur’an ve Sünnet Işığında Hac İbadeti 24 Eylül 2011
234 Faiz Anlayışı 10 Eylül 2011
235 Bayram Namazı 27 Ağustos 2011
236 İmsak Vakti 20 Ağustos 2011
237 Teravih Namazı Konusunda Diyanet’e Cevap 13 Ağustos 2011
238 Oruç Tutamayanlar Ne Yapmalı? 6 Ağustos 2011
239 Güneşin Batmadığı Yerlerde Namaz Vakitleri 2 Temmuz 2011
240 Yatsı Namazının Vakti 7 Mayıs 2011
241 Allah’ın İndirdikleri İle Hükmetmeyenler – 2 30 Nisan 2011
242 Allah’ın İndirdikleri İle Hükmetmeyenler 23 Nisan 2011
243 Günahlarla İlgili Kavramlar – 2 2 Nisan 2011
244 Günahlarla İlgili Kavramlar 26 Mart 2011
245 Büyük Günahlar – 3 19 Mart 2011
246 Büyük Günahlar Nelerdir? 12 Mart 2011
247 Büyük Günah İşleyenlerin Durumu 5 Mart 2011
248 Ye’cüc ve Me’cüc 26 Şubat 2011
249 Dabbetü’l-Arz 19 Şubat 2011
250 Tarikatlarda Vesile ve Tevessül 12 Şubat 2011
251 Evliyanın Yardımı İle İlgili İddialar – 2 5 Şubat 2011
252 Kutuplarda Namaz Vaktinin Tespiti 29 Ocak 2011
253 Evliyanın Yardımı İle İlgili İddialar 22 Ocak 2011
254 Kâlû Belâ Olayı Hakkında Sorulan Sorular – 2 1 Ocak 2011
255 Kâlû Belâ Olayı Hakkında Sorulan Sorular 25 Aralık 2010
256 Mehdi İnancı 18 Aralık 2010
257 Kur’an’a Göre Zekat Oranları 4 Aralık 2010
258 Artan Malı İnfak Etme 27 Kasım 2010
259 Vitr Namazı 13 Kasım 2010
260 Bayram Namazları 6 Kasım 2010
261 Sehiv Secdesi – Mukayeseli Fıkıh Dersleri 30 Ekim 2010
262 Kurban İle Alakalı Sorular 23 Ekim 2010
263 Hac Farklı Aylarda Yapılabilir mi? – Fıkıh Dersi 9 Ekim 2010
264 Başkasının Yerine Hacc Yapmak 2 Ekim 2010
265 Hilal İle İlgili Sorulan Sorular 25 Eylül 2010
266 Cariyeler İle İlgili Sorulan Sorular 18 Eylül 2010
267 ORUÇ BOZMANIN CEZASI 4 Eylül 2010
268 Zekat 28 Ağustos 2010
269 İmsak ve Yatsı Vakitleri – 2 21 Ağustos 2010
270 İmsak ve Yatsı Vakitleri 14 Ağustos 2010
271 İsra ve Miraç -2 10 Temmuz 2010
272 İsra ve Miraç -1 3 Temmuz 2010
273 İcma’a Delil Getirilen Hadisler 26 Haziran 2010
274 İcma 19 Haziran 2010
275 Başörtüsü ve Örtünme 12 Haziran 2010
276 Mezheplerin Tutarlılığı 29 Mayıs 2010
277 Asabe Siyaset İlişkisi (Kızın Çocuklarının Mirasçılığı Örneği) 22 Mayıs 2010
278 Kur’an’ı Açıklama Usulü 15 Mayıs 2010
279 Kartepe Programı Değerlendirme 5 Mayıs 2010
280 Abdestte Ayakların Mesh Edilmesi 24 Nisan 2010
281 Hudeybiye’den Geri Kalanlar 13 Nisan 2010
282 Peygamberimizin Zeynep (ranha) ile Evliliği 3 Nisan 2010
283 Bedir Savaşı 20 Mart 2010
284 Kur’an Sünnet Bütünlüğü: Allah’ın İzni Meselesi 13 Mart 2010
285 Vahiy Çeşitleri 6 Mart 2010
286 Kadınların Özel Halleri 11 Şubat 2010
287 Kur’an’a Göre Zekat Nispeti 6 Şubat 2010
288 Vahy-i Gayr-i Metlüv’e Dair Getirilen Deliller -1 30 Ocak 2010
289 Iskat (Ölen Kimseyi İbadet Borçlarından Kurtarmak) 16 Ocak 2010
290 Dini Tebliğ ve Uygulamada Cebrailin Rolü -2 2 Ocak 2010
291 Dini Tebliğ ve Uygulamada Cebrail’in Rolü 26 Aralık 2009
292 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kurban 21 Kasım 2009
293 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kıble Meselesi -2 14 Kasım 2009
294 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kıble Meselesi -1 7 Kasım 2009
295 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kur’anı Anlama 31 Ekim 2009
296 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Yolculukta Namazin Kısaltılması Örneği 24 Ekim 2009
297 İsa Aleyhisselam Tekrar Gelecek mi? -2 17 Ekim 2009
298 İsa Aleyhisselam Tekrar Gelecek mi? 1-1 10 Ekim 2009
299 İsa Aleyhisselam Tekrar Gelecek mi? 1-2 10 Ekim 2009
300 Hanefi Mezhebinin İçki ile İlgili Görüşleri -1 3 Ekim 2009
301 Hanefi Mezhebinin İçki ile İlgili Görüşleri -2 3 Ekim 2009
302 Mirasta Avliye Meselesi -1 26 Eylül 2009
303 Mirasta Avliye Meselesi -2 26 Eylül 2009
304 Kasten Orucu Bozanın Cezası -1 12 Eylül 2009
305 Kasten Orucu Bozanın Cezası -2 12 Eylül 2009
306 Oruç Keffareti -1 29 Ağustos 2009
307 Oruç Keffareti -2 29 Ağustos 2009
308 Adetli Kadının Orucu -1 22 Ağustos 2009
309 Adetli Kadının Orucu -2 22 Ağustos 2009
310 Hastaların Orucu -1 15 Ağustos 2009
311 Hastaların Orucu -2 15 Ağustos 2009
312 Namazda Örtünme / 2-1 8 Ağustos 2009
313 Namazda Örtünme / 2-2 8 Ağustos 2009
314 Namazda Örtünme / 1-1 1 Ağustos 2009
315 Namazda Örtünme / 1-2 1 Ağustos 2009
316 Kur’an’da Örtünme -1 18 Temmuz 2009
317 Kur’an’da Örtünme -2 18 Temmuz 2009
318 Gayrimüslimlerle Evlilik -1 11 Temmuz 2009
319 Gayrimüslimlerle Evlilik -2 11 Temmuz 2009
320 Müşriklerle Evlilik -1 4 Temmuz 2009
321 Müşriklerle Evlilik -2 4 Temmuz 2009
322 Ehli Kitap ve Müşrikler -1 27 Haziran 2009
323 Ehli Kitap ve Müşrikler -2 27 Haziran 2009
324 Hayvan Kesimi / 2-1 20 Haziran 2009
325 Hayvan Kesimi / 2-2 20 Haziran 2009
326 Hayvan Kesimi -1 13 Haziran 2009
327 Hayvan Kesimi -2 13 Haziran 2009
328 Helal Gıda ve Jelatin Konusu -1 6 Haziran 2009
329 Helal Gıda ve Jelatin Konusu -2 6 Haziran 2009
330 Nafile Namazlar -1 9 Mayıs 2009
331 Nafile Namazlar -2 9 Mayıs 2009
332 Vitir Namazı -1 2 Mayıs 2009
333 Vitir Namazı -2 2 Mayıs 2009
334 Kur’an’ın Genel Açıklaması -1 25 Nisan 2009
335 Kur’an’ın Genel Açıklaması -2 25 Nisan 2009
336 Namazın Mekruhları -1 11 Nisan 2009
337 Namazın Mekruhları -2 11 Nisan 2009
338 Namazı Bozan Şeyler -1 4 Nisan 2009
339 Namazı Bozan Şeyler -2 4 Nisan 2009
340 Namazda Konuşmak -1 28 Mart 2009
341 Namazda Konuşmak -2 28 Mart 2009
342 Namazda Abdestin Bozulması / 2-1 21 Mart 2009
343 Namazda Abdestin Bozulması / 2-2 21 Mart 2009
344 Namazda Abdestin Bozulması / 1-1 14 Mart 2009
345 Namazda Abdestin Bozulması / 1-2 14 Mart 2009
346 Namazda İmamlık / 3-1 28 Şubat 2009
347 Namazda İmamlık / 3-2 28 Şubat 2009
348 Namazda Saf Düzeni -1 21 Şubat 2009
349 Namazda Saf Düzeni -2 21 Şubat 2009
350 Namazda İmamlık / 2-1 14 Şubat 2009
351 Namazda İmamlık / 2-2 14 Şubat 2009
352 Namazda İmamlık / 1-1 7 Şubat 2009
353 Namazda İmamlık / 1-2 7 Şubat 2009
354 İmamın Arkasında Kıraat -1 24 Ocak 2009
355 İmamın Arkasında Kıraat -2 24 Ocak 2009
356 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 4-1 17 Ocak 2009
357 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 4-2 17 Ocak 2009
358 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 3-1 10 Ocak 2009
359 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 3-2 10 Ocak 2009
360 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 2-1 3 Ocak 2009
361 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 2-2 3 Ocak 2009
Kuran Dersi Canlı Yayın