Vitir Namazı

14 Aralık 2013 tarihinde yayınlandı. görüntülenme Mukayeseli Fıkıh Müzakereleri

Abdulaziz Bayındır: İki haftadır nafile namazlarla ilgili, daha doğrusu gece namazıyla ilgili sohbet yapıyoruz. Geçen hafta onunla ilgili dersimizi yapmıştık biliyorsunuz. Resulullah(sav)’den gece namazlarıyla alakalı gelen hadisleri okuduk. İşte rivayetleri gördük. Bir de şimdi bugün ayrıca vitr namazını ayrı bir başlık altında arkadaşlarımız hazırladılar. Onu da okuycağız Allah nasip ederse. Evet şimdi bu namaz vakitleri açısından acaba nafile namazların da vakti var mı şeklinde bir giriş yapmış olalım. Biliyorsunuz Hud suresinin 114. Ayetiydi. Orada Allah şöyle buyuruyor; “akımis salate tarafeyn nehari ve zulefen minel leyl: gündüzün iki bölümünde namazı tam kıl ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde”, namazı kıl diyor. Şimdi gündüzün iki bölümü dediğimiz zaman, yani gündüz iki tane namaz kılacaksın demektir. İşte ilk namazın güneşin batıya kaymasından itibaren kılınması gerektiğini İsra suresinin 78.ayetinden öğreniyoruz. Orada da gene Allah “ekımis salate li dulukiş şemsi” diyor. Namazı güneşin batıya kaydığı vakitte kıl diyor. Ondan sonra “ila gasakıl leyl: havanın kararmasına kadar”,”ve kuranel fecr: fecrin ışıklarının toplaştığı bir zamanda” kıl diyor. Şimdi gündüzün iki, gece de üç olduğu anlaşılıyor bu ayetten. Toplam beş. Bu “ekımis salate” ile başlayan iki tane ayet var. “Ekımis salate: namazık tam kıl”, yani namaz vakitlerini ifade eden ve “akımis salate” ile başlayan iki tane ayet var. Farz olan namazları ifade ediyor. İşte bunlardan bir tanesi ilk namazın,günün ilk namazının güneşin batıya kaymasında kılınacağını, son namazın da işte fecr ışıklarının yoğunlaştığı, kızıllığın ufukta yayıldığı andan itibaren güneş doğana kadar kılınacağını ifade eder. Güneş doğana kadar ifademiz şundan dolayıdır, çünkü gece güneş doğunca bitmiş olur. Üç tane gece namazı, iki tane de gündüz namazı farz. “Ekımis salate” ile bu namazın ilk başı ile sonu anlatılıyor. Ondan sonra bu çok genel bir şeydir. Biliyorsunuz kuranın bir usulü vardır. Bir kuran kavramı vardır. Kuran demek, ilgili ayetlerin oluşturduğu küme demektir. Bu küme en az iki ayetten oluşur. En çoğu da dört, altı, sekiz, on, gider de gider. Şimdi iki ayetten birisi asıl olur, ikincisi de onun ayrıntılarını verir. İşte asıl olan İsra suresindeki ayet(78), namazın öğlen vaktiyle başlayıp ertesi gün sabah namazı vaktine kadar devam ettiğini ifade ediyor ama öğlenden başlayan bölüm hava kararınca bitiyor. Sabah namazı bölümü de ufukta kızıllığın yayıldığı yani kızıl ve beyaz ışıkların birleştiği anda başladığı yani fecr vaktinde başladığı ifade ediliyor. Peki bu süre içerisinde kaç namaz kılmamız gerekir? Bunun açıklaması Hud suresinin 114.ayetinde. Orada da diyor ki Allah yine “ekımis salate” emriyle;  Namazı kıl, “tarafeyn nehari: gündüzün iki bölümünde”. Şimdi öbür ayette ilk bölümünün güneşin batıya kaymasıyla başladığını ifade ettiği için iki bölümden birincisi güneşin batıya kaydığı öğlen vakti. İkincisi de güneşin batmasına kadar olan vakittir. İki bölüm. O bölüm dediğimiz, arada uzun bir fark olmayan bölümler de olabilir, fark olan bölümler de olabilir. Dolayısıyla bütün kültürlerde ikindi vakti vardır. Cebrail(as)’da Resulullah’a ikindi vaktinde ikinci namazı kıldırmış. Ama o bölüm birinci namazın kılınmasının hemen arkasından da ikinci bölüm gelebileceği için Resulullah bazen öğle ile ikindiyi birleştirmiştir. Şimdi gündüzün iki namaz. Gece de gecenin gündüze yakın vakitlerinde ifadesi de bir önceki ayetin bir başka açıklaması. Hava kararıncaya kadar dendiği zaman hava karardımı yada güneşin batmadığı yerlerde hava soğuyuncaya kadar. İşte o zaman artık namazın vakti bitmiş, artık gece başlamış olur. Bir de sabahleyin tan yerinin ağarmasından itibaren. İşte gecede üç vakit, gündüze yakın vakitte diyor. Akşam hava kararınca gündüze yakınlık bitiyor. O zamana kadar akşam ve yatsı namazı kılınır. Sabahleyin tan yeri ağardığı zaman gündüze yakınlık yeniden başlıyor. O zaman da sabah namazı kılınır. Yani “ekımis salat” ile başlayan ayetlerde beş vakit bütün ayrıntılarıyla anlatılıyor. Bizim şu anda yani gelenek olarak bize gelen kitaplarda kuranı kerime kuranın istediği gibi yaklaşılmadığı için, görürsünüz derler ki; işte kuranda namaz vakitleri anlatılmaz.

Şimdi bir de nafile namazlar dediğimiz yani farz olmayan ek namazlar var. Bunların da vakitlerini kuranı kerim bize bildiriyor. Yani şunu tekrar edelim: Resulullah(sav) kuranda olmayan hiç bir şeyi ne konuşmuş ne de uygulamıştır. Ama bir şeyin kuranda olduğunu göstermek için de o kuranı oluşturmak lazım. Yani kuran demek, ilgili ayetleri birlikte okumak demektir. İşte şu muhkem, bu onu açıklayan ayet. İki tane onu açıklayan ayet, iki tane onu açıklayan, öyle gider de gider. Şimdi bak burada Taha suresinin 130.ayetine bakalım. Burada diyor ki Allah; “fasbir ala ma yekulun: onların sözlerine sabret”, ne derlerse desinler sen katlan. “ve sebbih bi hamdi rabbik: rabbinin hamdi sebebiyle tesbihte bulun”, yani Rabbin her şeyi güzel yaptığı için Ona boyun ey, ibadet et. Bu “sebbih” emri farz namazlar için değil. Farz olmayan namazlar için kullanılıyor. Niye o manayı veriyoruz, biraz sonra göreceksiniz. Yani birisi der ki; “sebbih” işte Allah’a boyun ey. Bu 24 saat de olur. Tamam güzel de bu belli saatlerde yapılan tesbih. Az önce “ekımis salat” nasıl belli saatlerde yapılan bir ibadet ise bu da öyle. Ne zaman? “Kable tuluiş şemsi ve kable gurubiha”. Önce bir “sebbih” yani Allah’a boyun eğmek. Allah’a boyun eğmek dediğiniz zaman buna farz da girer, nafile de girer, hepsi girer. Ama şimdi farzları orada bir ayırdı. Gündüz ve gece kılınan namazlar olmak üzere iki gündüz, iki gece diye. Şimdi tekrar buna bir işaret olarak biraz daha açıklık getirmiş olur. “Fasbir ala ma yekulune ve sebbih bi hamdi rabbike kable tuluış şems”, güneş doğmadan önce Rabbinin her şeyi güzel yapmasına karşılık ona ibadet et. Güneş doğmadan önce dendiği zaman gece anlaşılır. Ondan sonra “ve kable gurubiha: ve batmadan önce”, o da gündüzü ifade eder. Yani zaten 24 saat bir gurubu güneş doğmadan önce geçen kısmdır, bir de batmadan önce geçen kısımdır. Şimdi burada farz olanları az önce gördük, tamam. Şimdi de bir başka ayrıntı veriyor. Diyor ki; “ve min anail leyli: gecenin anlarında da”. “Ana” an kelimesinin çoğulu: anları. Yani zamanları. Gecenin zamanları dediğimiz zaman en az üç olması gerekir. Şimdi en az üç. Güneşin doğmasından, batmasından önce. Bir de bu “tesbıh” ifadesi ile akşam namazından sonra kılınan, yatsı namazından sonra kılınan ve sabah namazından önce kılınanlar anlaşılır. Yatsı namazından önce nafile namaz yoktur. Yani Resulullah yatsıdan önce herhangi bir namaz kılmış değildir. Zaten akşam ile yatsının arası çok kısadır biliyorsunuz. Fazlaca bir uzun zaman yoktur. O arada Resulullah herhangi bir namaz kılmış değil. Hanefi mezhebinde sünneti gayrı müekkede derler. Delil şunu söylerler: Resulullah’tan bu konuda herhangi bir rivayet olmaması bunun müstehap olduğunu gösterir. Ne biçim delil getirmekse. Yani o şekilde delil getirmek olursa her şeye delil getirirsiniz. Resulullah’tan rivayet olmaması mustehap olduğunu gösterir. Böyle şey olur mu?

Mehmet Hoca: Mustehap olmaması gerekir.

Abdulaziz Bayındır: İbadet yap. Her zaman yap ama, ikindiden önce sünneti müekkede vardır diyemezsin. Böyle bir görevin olmaz yani. Ondan sonra “ve etrafen nehari” diyor. Yani en az üç, daha fazlası da olabilir. “Ve etrafen nehari”, bir de gündüzün uçlarında namazını kıl. Yani gündüzün bölümlerinde namazını kıl diyor. Şimdi bakın, az önce “tarafeyn nehari” dedi. Şuanda da “etrafen nehari” diyor. Şimdi “etrafen nehari”, “tarafeyn” iki demek. “etraf” da en az üç olmuş olur. En az üç olunca ne olur? En az üç bölümü olur. Günün iki bölümünde farz kıl dedi. En az üç tane olur. Şimdi iki tane farza bu “sebbih” ile ifade edildiği için iki farz olan öğle ile ikindiye ekleyecek olursanız, işte öğlen namazından önceki sünnet, öğlen namazından sonraki sünnet ve ikindiden önceki sünnet dersiniz. Bakın üç tane gündüze eklenmiş oldu. Üç tane de geceye eklenmiş oldu. Yani akşam namazından sonra iki rekat Resulullah’tan gelen rivayetlerde. Yatsıdan sonra iki rekat, sabah namazından önce iki rekat. Öğlen namazından önce iki, dört olduğunu da söyleyenler de var. Öğlen namazından sonra iki, İkindiden önce iki. Şimdi Resulullah(sav)’den gelen hadiste kim şey yaparsa, 10 rekatta var, 12 rekatta var.

Yahya Şenol: Sabah namazının sünnetini de bu “kable tuluış şems” de zikrediyor onu. Yani o yüzden “anail leyl”e gece namazını veya vitri sokmak lazım.

Abdulaziz Bayındır: “Kable tuluış şems” sabah namazının kendisini kılıyorsun da.

Yahya Şenol: Yok, sünnetine de işaret etmiş oluyor. Şimdi sünnet ifade eden bir şey ya bu “sebbih” emri.

Abdulaziz Bayındır: Yok “sebbih” illa da sünnet olması gerekmez. Farz ile birlikte de olur yani.

Yahya Şenol: O zaman tam oluyor yani, bir eksiklik kalmıyor ayette.

Abdulaziz Bayındır: Güneş doğmadan önce dersen ne olur?

Yahya Şenol: Sabah namazının sünneti olur işte.

Abdulaziz Bayındır: O zülfelik kaybolur sabah namazının farzında.

Yahya Şenol: Farzdan çıkardık zaten. “Zülefen minel leyl” de farzdan önce olması gerektiği anlaşılıyor. O zaman buradaki de sünnet olur.

Abdulaziz Bayındır: Tamam. Biraz şey yapalım, o zaman görürsün. Evet. Şimdi Resulullah(sav)’den 12 rekat, 10 rekat ile ilgili ayrı ayrı rivayetler var. Yani kim işte farzlarla beraber önce ve sonra 10 rekat yada 12 rekat kılarsa, C. Hakk ona cennette bir köşk yapar. Ki biraz sonra belki arkadaşlarımız okuyabilirler o hadisleri. Şimdi mesela şey yaptığımız zaman öğle namazından önce iki, sonra iki etti 4. İkindiden önce iki 6. Akşam namazından sonra iki: 8. Yatsıdan sonra iki: 10. Sabah namazından önce iki: 12 olmuş oldu. İki iki yaptık yani. Öğleden önce 4 yaparsanız bu rakam artıyor.

Yahya Şenol: İkindi olmuyor o zaman.

Abdulaziz Bayındır: İkindi devreden çıkmış oluyor. Ama tabi bu 12’ye göre. 10 rekata göre düşündüğünüz zaman da ikinyi devre dışı bırakmış oluyorsunuz. Öğleden önce iki, öğleden sonra iki. Akşamdan sonra iki etti altı. İkindiden önce iki. İkindiyi çıkardığınız zaman 10 rekata tamamlıyorsunuz şeyde. Hep iki iki olmak üzere. Zaten namazların nafileleri ikişer rekattır. Hanefi mezhebi de bunu iki rekat kabul eder. Öğlenden önce dört kılınmasının sebebi: öğlen namazının farzına bitişikliğinden dolayıdır derler. Yine iki artı iki kabul ederler. İkindinin sünnetini de öyle kabul ederler, yatsının ilk sünnetini de öyle. İki artı iki kabul ederler. İşte ikindi ile yatsıda arayı biraz açarlar şeyden dolayı. Tabi mantık nasılsa tabi. Yani yatsınınki de farza bitişik olarak kabul ediliyor. Eğer öğlendekini öyle diyorsan onu da dersin. Yani tabi anlaşılmaz bir takım gerekçeler var. Yatsının iki artı iki kılınabildiği için arada tahiyyat ve salli-barik okunur derler. Çünkü yatsıdan önceki sünnet ile ilgili herhangi bir rivayet olmadığını az önce söyledik. Şimdi buradaki ayet, bu Taha suresinin 130.ayetinin sonu şöyle bitiyor: “lealleke terda: belki razı olursun”. Şimdi “lealleke terda” Resulullah(sav)’ın “Allah Ona cennette bir ev yapar” ifadesinin başka bir karşılığı olmuş oluyor.

Evet şimdi burada beş vakit namazın bir vitri var. Yani tek rekatlı olanı var. O tek rekatlı olanı akşam namazıdır. Salatı vustasıdır yani. “Hafızu alas salavati ves salatıl vusta” diyor Allah. Namazları koruyun, orta namazı da özellikle koruyun diyor. Şimdi orta namaz dediğimiz zaman işte iki tane üç tane akşam, iki tane de gündüz dediğimiz zaman 5 olur. Bunların ortasında yani güneşin hemen batmasının arkasından kılınan akşam namazı ortaya gelmiş oluyor. Çünkü iki tane öncesinde namaz var, iki tane sonrasında var. Günün ilk namazı da öğlen namazı. Bu hem Resulullah’ın uygulamasında böyle, hem kurandaki ayetlerde böyle. Akşam namazı orta namaz. Peki akşam namazının rekatı da ortadır. İşte dört rekatla iki rekatın ortasında bulunan üç rekattır. Bu ortalığı sağlayan o tek rekat, vitri sağlayan. Vitr yani teki kaldırın, akşam namazını iki sayın. Bakın gece namazları ve gündüz namazları birbirine eşit olur. İki rekat akşam namazını sayarsak, onu vitr yapan tek rekatı ayırırsanız, orta namazı yapan tek rekatı ayırırsanız iki akşam, dört yatsı etti altı. İki de sabah namazı sekiz. Peki gündüz namazlarına gelelim. Dört öğle, dört de ikindi sekiz. Şimdi tam ortada kalana vitr yapmak için bir rekat ilave edersiniz o da gündüzün vitri olur. Ne olur? Üç. Yani iki sekizi tam orta noktasında vitr oluşturmuş oluyor. İki rekatla dördün ortasındaki şeydir. Yani bu namazların rekatlarının hiç birisi tesadüfi değil. Zaten Adem(as)’dan beri bu şekilde kılınan ibadetlerdir bunlar. Şimdi bütün bunları söylememizin sebebi, malesef bizde kuran ve sünnete uygun bir tarih çalışması olmadığı için. Tarihler genelde siyasi. Dini anlayışlarda genellikle siyasete kurban gitmiş tarih içerisinde. Bundan dolayı ortalık tamamen toz duman. Evet şimdi bu farz namazlarının vitri akşam namazı. Peki nafile namazların vitri ne zaman olabilir? İşte bu da gece kılınan son namaz, nafile namazların vitri olmuş oluyor. Yani oraya üç rekatlık namaz ilave edilerek nafile namazların vitri de sabah namazına yakın olan, sabah namazı demeyelim de, sabah namazından önce kılınan son namaz. Seher vaktinin bitişine kadar kılınan son namazdır. Resulullah(sav) gece namazlarını kıldıktan sonra mutlaka onu vitir ile bitirirdi. Yani birisi farz namazların vitri, akşam namazı. Bir de nafile namazların vitri, o da bizim vitir dediğimiz namazdır. Vitir namazı teheccüd namazıdır aynı zamanda. Peki şimdi bu girişi yaptıktan sonra arkadaşlara bırakayım. Sırayla, önce kim? Hadisler.

Katılımcı: Kel aden alel hadis mevdu, enna kesir.

Abdulaziz Bayındır: Bu konuda çok sayıda hadis var, vitr namazıyla ilgili olarak.

Katılımcı: Hadis evvelu ya ehlel kuran ev tulu innallahe vitrun yuhibbul vitr.

Abdulaziz Bayındır: Birinci hadis şu: Resulullah(sav) demiş ki; ey kuran ehli vitr yapın. Allah vitrdir, vitri sever. Yani tek rekat namaz kılın, Allah tektir, teki sever.

Katılımcı: Ebu Hureyre(ra) yekul ev sani ennebiyyu(sav) bi selasin la edahunne hatta mevt.

Abdulaziz Bayındır: Ebu Hureyre demiş ki; Resulullah(sav) bana üç şeyi tavsiye etmişti ki, onu ölünceye kadar terketmem.

Katılımcı: Savmu selasete eyyamun min kulli şey

Abdulaziz Bayındır: Her ay üç gün oruç tutmak

Katılımcı: Ve salatul duha

Abdulaziz Bayındır: Duha namazı yani

Katılımcı: Yevmun ala vitr.

Abdulaziz Bayındır: Kuşluk namazı diyoruz biz ona. Yani öğlenden önce güneşin doğmasından ve belli miktar yükselmesinden sonra kılınan namaz. Bir de vitr namazı.

Katılımcı: El vitru cealeallahu fi ma beyne salatıl işai ila en yatlu el fecr.

Abdulaziz Bayındır: Evet diyor ki; Allah vitr namazını yatsı namazı ile fecr doğması arasında kılmıştır ki, onu vitr namazının vaktini de orada görüyoruz. İsra suresinin 79.ayetinde Allah “ila gasakıl leyl” diyor. Yani havanın kararmasına kadar ki bizim gece yarısı dediğimiz vaktin başlaması. Yani türkler de gece yarısı der, araplar da gece yarısı der. Mesela birisi yatsıdan sonra evinize kalkıp gelse, şehir yerlerinde artık bu ışkların, elektriklerin icadından, televizyonun icadından sonra uyuma alışkanlıkları değişti ama siz köy yerlerini hatırlarsanız, yatsıdan hatta akşam, güneş batıncaya kadar her şey biter. Güneş battıktan sonra kimse kimseye oturmaya pek gitmez. Giderse de yatsı kılınmadan gelir. Yatsı sırasında birisi diğerine gitse gece yarısında adam kalkmış gelmiş derler. Çünkü yatsının sonu yani havanın iyice kararması, gece yarısının başlaması demektir. İşte o ayeti kerimede de İsra suresinin 79.ayetinde de Allah “ve minel leyli fetehecced bihi nafileten lek” gecenin o uzun bölümünde. Geçen hafta okuduk “ve minel leyli fescid lehu ve sebbihhu minel leylen tavila” İnsan suresinde. Yanni gecenin bir bölümünde, gecenin en uzun bölümünde Ona nafile ibadet yap, secde et şeklinde C. Hakkın emri var. İşte orada diyor ki Ebu Hureyre; vitr namazı, yatsı namazı ile sabah namazı yani tan yerinin ağarması arasında kılınır. İşte o ne yatsı namazının vaktidir ne sabah namazının vaktidir. O tamamen uyuma, dinlenme ve kalkıp da teheccüd namazı kılma vaktidir.

Katılımcı: En Aişe(ra) kalet ennennebiyye(sav) ve kal kulli leyli evter ve ecal ahiru salatike minel leyli vitran.

Abdulaziz Bayındır: Aişe validemiz, Resulullah(sav)’in şöyle dediğini şey yapmış. Gecenin tamamında vitr yap gece senin son namazın vitr olsun. Yani o vitri yaptıktan sonra artık sabah namazını bekleyeceksin.

Katılımcı: Men hafe elle yeku men ahiri leyli fel yutir evvelehu.

Abdulaziz Bayındır: Gece kalkamam diye korkuyorsanız, o zaman uyumadan önce kılabilirsiniz.

Katılımcı: Ve men tamae en yekune ahirehu fel yutir ahiril leyl fe inne salate ahiril leyli meşhude ve zalike evtır.

Abdulaziz Bayındır: Diyor ki; kalkabileceği umudunda olanlar vitir namazını gecenin en sonuna etelesinler. Çünkü orada meşhud olur, yani şahitler olur siz o namazı kılarken.

Katılmcı: Ennennebiyyu(sav) en salatil leyl fe kal salatul leyli min mesna mesna fe iza haşiye ehedukumus subha salla rekeaten vahide tuturu lehu rekea salla.

Abdulaziz Bayındır: Şimdi diyor ki; gece namazını soruyorlar. Diyor ki; iki iki kılarsınız. Baktınız ki sabah namazı vakti girecek, hemen bir rekatla onu vitir haline getirirsin, ondan önce kıldıklarınızı vitir haline getirirsiniz diyor. İki rekat kıldıysan üç olmuş olur. Dört kıldıysan beş olmuş olur. Sekiz kıldıysan dokuz olmuş olur. İşte hani Resulullah’a onüç rekat kılmıştı şeklindeki söylenenler de ondan kaynaklanıyor. Yani onbir rekat, onüç diyorum. Onbir reket dedikleri sekiz rekat normal, üç rekatta vitr, onbir şeklinde Aişe validemizden rivayetler var.

Katılımcı: An Ummu Seleme Kalet kane Resulullahi(sav) yuturi bi hamsin ve bi sebhin la yebsilu beynehuma bi selamin vela bi kelam.

Abdulaziz Bayındır: Ümmü Seleme validemiz de demiş ki; Resulullah(sav) beş yada yedi rekat kılardı, araya ne kelam sokardı ne de selam. Yani tamamını bir selamla bitirirdi.

Katılımcı: El vitru hakkun fe men şae ev tera bi sebin ve men şae evtera bi hams ve men şae bi selam ve men şae evtere bi vahid. Ravi Ebu Davud en Nesai.

Abdulaziz Bayındır: Ebu Davud ve Nesai’de geçende vitir haktır, isteyen yedi isteyen beş, isteyen üç, isteyen de bir rekat kılar şeklinde. Bir rekatın olacağını ben kabul edemiyorum şahsen de.

Katılımcı: Suilet ummul Aişe hi eyyi şeyin kane yuturu resulullah kalet kane yakreu fil ula bismi rabbikel ala ve fis saniye kul ya eyyuhel kafirun ve fis salise kulhuvallahu ehad vel mavieteyn.

Abdulaziz Bayındır: Aişe validemize demişki Resulullah(sav) ne ile vitr namazını kılardı? Birinci rekatta “sebbih ismi rabbikel ala”yı okurdu. İkinci rekatta “kul ya eyyuhel kafirun”u okurdu, üçüncü rekatta da İhlas suresi ve “kul euzu bi rabbil felak” ve “kul euzu bi rabbin nas”ı okurdu demiş.

Katılımcı: Men name an vitrihi ev nesiehu fel yusallihi iza zekera.

Abdulaziz Bayındır: Uyanamamışsa, uyumuş vitr namazı geçmiş. Yada unutmuş vitir namazı geçmişse aklına geldiğş zaman veya uyandığı zaman kılsın.

Katılımcı: La vitrani fi leyle.

Abdulaziz Bayındır: Bir gecede iki vitir olmaz. Yani demek ki bu vitr son namaz olması gerekiyor.

Katılımcı: Ve en Hasen İbni Ali kal allemeni resulullahi(sav) kelimetin akuluhunne fil vitr.

Abdulaziz Bayındır: Resulullah’ın torunu Hasan(ra)’dan şey yapıyor. Demiş ki; Resulullah(sav) bir kısım kelimeler öğretti, bir kısım dualar öğretti vitrde demiş.

Katılımcı: Dua el kunut, Allahumme mehdini fi men hedeyt fi me afeyt.

Abdulaziz Bayındır: Kunut duası olarak adlandırılan “Allahumme mehdini fi men hedeyt ve afeyni fi men afeyt” diye başlayan Ya Rabbi, beni yola gerirdiklerin içerisinde yoluna koy, kendisine afiyet verdiklerinin arasına. Bana da afiyet ver. Devam ede dua.

Katılımcı: Rivaye uhra an Ali(ra) fi men yukal fi duael vitr ev kunut Allahumme inni euzu bil rızate min skhatek ve bima afeytike min kuvvetik ve euzu bike min la aksife aleyk enteke kema esneyte ala nefsek.

Abdulaziz Bayındır: Ali(ra)’dan da az önce okuduğu dua rivayet edilmiş ki bunlar bizim buralarda fazlaca okunan değil ama araplar çok sıklıkla okur.

Katılımcı: Vel hadisil ahir ennen nebiyye(sav) kanete fil vitri kablel ruku.

Abdulaziz Bayındır: Bir hadiste rukudan önce kunut duasını yapmıştır Resulullah(sav). Tabi şimdi o kunutun rükudan önce mi olacak ki Hanefiler rukudan önce duayı yaparlar. Yoksa rukudan kalktıktan sonra mı olacak, onu da işte diğer mezhepler yaparlar. Biraz sonra arkadaşlarımız onu anlatacaklardır. Evet. Fatih Orum arkadaşımız Hanefi mezhebini anlatıyor.

Fatih Orum: Hanefi mezhehinin iki kaynağından hareketle bilgi aktaracağım. Birtanesi Kasani’nin Bedaus Senai isimli fıkıh eseri. Diğeri de Merginani’nin El Hidaye isimli eseri. İkisi güzel bir şekilde konuyu ele almışlar. Önce her iki kitap da vitr namazının Hanefi mezhebindeki hükmü ile başlamış. Mezhep içerisinde birden farklı görüş var. Mezhep imamı olarak kabul edilen Ebu Hanife’ye göre genel kanı namazın vacip olduğu. Ancak-niçin vacip olduğunu söyleyeceğim- onun ötesinde Ebu Hanife’nin bu namazın farz ve hatta bir başka rivayette de sünnet olduğuna da dair bir görüşte olduğu rivayet ediliyor. Ama genel kanaat mezhepte Ebu Hanife’nin bu namazı vacip olarak gördüğü. Mezhebin diğer iki imamı Ebu Yusuf ve İmam Muhammed’in ise bu namazı sünnet olarak gördüğü.

Abdulaziz Bayındır: Yani nafile olarak.

Fatih Orum: Evet. Hatta bir metinde sünneti müekkede ifadesi geçiyor. Şimdi Ebu Hanife niçin vacip diyor? Bir takım gerekçeler var. Biraz önce okunan rivayetlerden bazılarını Ebu Hanife’nin bu görüşüne delil olarak aldığı rivayet ediliyor. Bunlardan bir tanesi “selasun kutibet aleyye ve lem tukteb aleykum el vitru” bunu şeyler söylüyor daha doğrusu bu hadisi, imameyn. İşte Resulullah demiş ki; bana farz kılınan üç şey vardır. Ama bunlar size farz kılınmadı. İşte bunlardan bir tanesi “el vitru”, vitir namazı, “ved duha: duha namazı”,”vel etha: o da kurban bayram namazı”. İşte İmameyn diyor ki; burada Resulullah kendisine farz klndığını ama diğerlerine farz kılınmadığını söylüyor. Hatta bir rivayet şöyle: “selasun kutibet aleyye ve hiye lekum sunnetun: bana farz kılınan üç şey vardır ki onlar sizin için sünnettir”.

Abdulaziz Bayındır: Bir kere bu Resulullah’a ait söz olamaz yani. Sünnet kelimesi Resulullah’ın ağızından çıkamaz o kelime. Nafiletun, neflun, tatavvun diyebilir ama, sunnetun diye bir ifade geçmez Resulullah’ın ağızından. Çünkü sünnet farzı, bir kanunu ifade eder. Onu sonradan kendileri değiştirmil olmalılar.

Fatih Orum: Daha önceki rivayette “kutibe ala” ifadesi “ve len tübtek aleykum” ifadesi belki muhtemelen o şekle sokuldu. Resulullah öyle bir şey söylediyse tabi.

Abdulaziz Bayındır: Yani o sünnet kelimesi sonradan anlam değiştirmiştir. Sünnet demek kanun demektir, farz demektir.

Fatih Orum: Ebu Hanife ise, bir rivayetten bahsediyor. Rivayet şöyle: “innallahe teala zadekum salaten ela vehiyen vitru fe salluha ma beynel işai ila tuluıl fecri.

Abdulaziz Bayındır: Hanefi kaynaklarında geçen rivayet değil mi?

Fatih Orum: Evet.

Abdulaziz Bayındır: Resulullah(sav) demiş ki; Allah size bir namaz ilavesinde bulundu. İşte onu, bak bu da aynı yatsı namazı ile güneş doğuncaya kadar onu kılın. O da vitr namazıdır.

Fatih Orum: Ebu Hanife diyor ki; “fe salluha” ifadesi emirdir. Emir de mutlak olarak bir şeyin yapılmasını veya vücubiyet gerektirir. Dolayısıyla bu vaciptir. Farz diyememesinin sebebi olarak da sonuç itibariyle bu sünnetle teşri kılınmıştır.

Abdulaziz Bayındır: Zanni bir delildir.

Fatih Orum: Evet, ondan dolayı farz diyemiyoruz, vacip diyoruz diyor. İmameyn yani bunun sünnet olduğunu söyleyen gurup, bunun ezan, cemaat şartının olmadığını, bunların da bir namazın farz namaz olamayacağını gösterir diyorlar. Yani bunun için müstakil bir ezan okunmaz, özel bir kamet yapılmaz. Genel itibariyle bu namaz ramazan dışında cemaat ile kılınmaz. Tüm bu özellikler bu namazın farz namaz olmadığını gerektirir.

Abdulaziz Bayındır: Sanki ramazanda cemaatle kılınma diye bir görev varmış da! Onu kendileri söylüyor yani. O konuda da bir rivayet yok, bir delil yok.

Fatih Orum: Bu namazın kılınmaması durumunda mutlaka kazasının yapılacağı icma ile sabittir deniliyor Ebu Hanife’ye göre. Bu da bu namazın vacibiyetini göstermektedir.

Abdulaziz Bayındır: Kazasının kılınacağına icma?

Fatih Orum: İcma vardır diyor, evet.

Abdulaziz Bayındır: Kim yapmış? Bu görüşte olan başka mezhep var mı? Bakıyorsunuz?

Katılımcı: İcma edilmesni söylemez ama iade edilmesini söylüyor.

Abdulaziz Bayındır: O başka. Hadis var. Edilmesini tavsiyedir. Yoksa farz değildir.

Fatih Orum: Bu konuda icma olmuştur.

Abdulaziz Bayındır: İcma kelimesi yok yani. Genellikle bu icmayı, bak öyle bir icma ki Hanefi mezhebinde bundan Ebu Hanife’nin iki talebesinin, İmam Muhammed’in ve Ebu Yusuf’un da haberi yok.

“Fatih Orum: Vecebel kadau bil icmai” demiş.

Abdulaziz Bayındır: “Vecebel kadau” demesi için “vecebel edau” demesi lazım. Edası vacip olacak ki kazası vacip olsun. Kaldı ki zaten namazın kazasıyla ilgili hiç bir delil yok. Yani böyle hiç akıl almaz delillerle bu kitapları doldurmuşlar ki Ebu Hanife’nin öyle bir şey söylediğini zannetmiyorum.

Fatih Orum: İmameyn yani bu namazın hükmünün sünnet olduğunu söyleyen İmameyn, çünkü bu namazı inkar eden kafir olmaz. Bu konuda genel bir şey vardır, dolayısıyla bu da bu namazın sünnet olduğunu gösterir. Oysa farz bir namazı inkar edene kafir deriz ama vitri inkar edene böyle bir şey demiyoruz diyorlar. Ve Ebu Hanife’nin de bunlara bir tanım cevapları var.

Abdulaziz Bayındır: Ne biçim delil getirme usulü görüyormusunuz yani. Evlere şenlik gerçekten yani. İnkar edene kafir demiyoruz! Ondan delil getirilir mi bir ibadetin farzlığına?

Fatih Orum: Kime farzdır bu? Mezhep içinde bu konuda herhangi bir ihtilaf yok. Farz namaz kime farzsa, vitr nanazı da ona gerekir diyorlar.

Abdulaziz Bayındır: Vaciptir diyorlar.

Fatih Orum: Evet yani. Beş vakit namaz kim kılacaksa onlar ayrıca vitr de kılarlar. Ebu Hanife’nin bu namazı özürsüz olarak oturarak yada binek üstünde kılınamayacağı görüşünde olduğunu söylerler ki bu görüşün de Ebu Hanife’ye göre bu namazın vacip bir namaz olması hasebiyle böyle olduğunu şey yaparlar.

Kaç rekattır? Hanefi mezhebine göre vitr namazı üç rekattır. Arada herhangi bir selam olmadan bir şeyde üç rekat kılınır. Herhangi bir fasıla yoktur. Ve her üç rekatta da fatiha okunur. Üçüncü rekatta rükudan önce tekbir alınır ve kunut duası okunur. Ve Hanefi mezhebinde kunut duası bizim bildiğimiz kunut duasıdır.

Vakti hususunda iki görüş var. Bir tanesi Ebu Hanife’ye göre. Ebu Hanife bu yatsı namazının vaktidir der ancak Ebu Hanife şöyle bir şerh koyar: bu yatsı namazına bağlı bir namaz olduğu için yatsı namazından önce kılınamaz. Ancak unutma sebebiyle kılnırsa kabul edilebilir. Bunun dışında tertibe riayet edilmelidir der. İmameyn ise böyle jir şart koşmaz. Vakti yatsı namazıysa öncesinde de kılınabilir der.

Kıraat.

Abdulaziz Bayındır: Halbuki işte Cemal’ın okuduğu hadiste de vaktinin yatsı ile sabah namazı arası olduğu ifade ediliyor. Ayette de öyle. “Ve men leyli feteheccet bihi nafileten lek”.

Fatih Orum: Kıraat. Biraz önce söylemiştik, Fatiha mutlaka okunmalı. Onun dışında, bir hadisten hareketle(biraz önce okundu o hadis) ilk rekatta Ala suresi, ikinci rekatta kafirun, üçüncü rekatta da İhlas suresinin okunması müstehap kabul edilir. Sadece ramazana has olarak imam kıldırıyorsa diğerleri susar ve dinler, tabi olur derler. Kunut duası da biraz önceki görüş ayrılığından hareketle Ebu Hanife’ye göre vaciptir kunut duasını okumak. İmameyn’e göre sünnettir. Ayrıca mezhep, bu kunut duasının sadece vitr namazında okunan bir dua olduğunu, ancak bir takım felaketler durumunda sabah namazında da kunut duasının okunabileceğini söylerler. Yani Hanefi mezhebine göre kunut duasının okunabileceği tek yer, esasında vitr namazıdır. Bununla ilgili bir ihtilaf vardır, o da şöyle: (belki biraz sonra bahsedilecek) Şafi mezhebine göre sabah namazında da okunduğu için bir Hanefi

Abdulaziz Bayındır: Kunut sabah namazında okunuyor?

Fatih Orum: Bir Hanefi Şafi bir imamın arkasında sabah namazını kılarken imam kunut duası okuduğunda bu Hanefi ne yapacak diye bir bahis açarlar. Mezhebin içerisinde susar, dinler, tabi olur sonuç itibatiyle o bir imamın arkasında namaz kılıyordur derler. Ancak bunun dışında bir takım farklı görüşler de vardır. Mesela bunlardan en ilginci , imama muhalefet etmesi gerekir ve imam sabah namazında kunut okurken o ayakta durmamalı. Durursa ona tabi olduğunu göstermiş olur. Oturur o, diyorlar.

Abdulaziz Bayındır: Oturma eylemi yapıyor.

Fatih Orum: Genel itibariyle şimdilik bunlar. Eklemem gerekirse eklerim.

Abdulaziz Bayındır: Tamam. Yani şimdi Hanefi mezhebini de gördünüz. İlgili ayetlerden herhangi bir delil alınmadı. Sahih olmayan yada hadis kaynaklarında geçmeyen hadisler delil getirilerek kunut farzdır, vaciptir şeklinde bir takım sonuçlara varıldı.

Fatih Orum: İki kaynağa da baktım, ikisinde de ayet yoktu.

Abdulaziz Bayındır: Evet. Yani bu gerçekten ne kadar kısırlaştırılmış din. Kurandan tamamen uzaklaştırılınca Resulullah’ın sözleri de anlaşılmaz hale geliyor. Bu defa o aradaki boşluğu ulema dolduruyor. Evet. Yahya Şenol Hoca da Şafi mezhebini anlatacak.

Yahya Şenol: Vitr namazı Şafi mezhebine göre sünnet bir namazdır. Zaten herhalde Hanefi mezhebinden başka vacip olarak kabul edilen, özellikle de buradaki ifade sadece Ebu Hanife’ye göre vacip diyor. Onun dışında ona vacip diyen başka kimse de yok.

Abdulaziz Bayındır:  Zahirler? Enes Hoca.

Enes Hoca: Tatavvu.

Abdulaziz Bayındır: Tatavvu mu?

Yahya Şenol: Demiş ki; sadece Ebu Hanife bunu vacip görmüştür. Değil mi? Ebu Yusuf ve Muhammed..

Abdulaziz Bayındır: Ebu Hanife’nin de sağlam bir delili olmadığını gördük yani vacip derken.

Yahya Şenol: Bunlar sünnet derken, biraz önce okunan hadislere dayanıyorlar. O hadisleri de kısaca bir geçeyim yine. Birinci hadis Abdullah i. Abbas’tan rivayet edilen “selasun hiye aleyye fardun velemum tatavvun: şu üç şey vardır ki bunlar bana farz size ise tatavvu”, artık nafile diyeceğiz buna. Bunlar da “en nahru vel vitru ve rekeate vel fecri: kurban, vitir namazı ve sabah namazının iki rekatlık sünneti”. Evet, ibare böyle.

Abdulaziz Bayındır: “En nahru”?

Yahya Şenol: “Vel vitru ve rekeatel fecri”

Abdulaziz Bayındır: “Salatu nahru” değil

Yahya Şenol: Kurban, bizatihi kurban. “Vel vitr: vitir namazı”,”ve rekeatel fecri: sabah namazının iki rekatlık sünneti”.

Abdulaziz Bayındır: Şimdi bu “nahr”ı anladık. Çünkü “li kulli ummetin cealna menseken”(HAC 67) diyor. Ümmetin lideri olduğu için Ona farz olması, yani hiç kimse kesmese bile birisi kesecek. O tamam. Peki ondan sonra, vitr zaten ayetle belli. Ama “rekeaten fecri” ne demek? Sabah namazının iki rekatı farz olamaz.

Yahya Şenol: Tabi olamaz. Bu elimdeki kitap, benim Şafi mezhebinin temel kitaplarından El Beyan. Onun tahkikini yapan Kasım Muhammed En Nuri diye biri var. Buraya hadislerin hepsinin kaynaklarını gösterdikten sonra hadis tekniği açısından kritiğini de yapıyor. Ve diyor ki; evet Şafiler bunu delil olarak kullanıyorlar ama yine kendisi Şafi olan Nevevi El Mecmu adlı fıkıh kitabında diyor ki; ben bu hadisi buraya koydum, ama zayıflığını göstermek için koydum. Sahih bir hadis değil.

Abdulaziz Bayındır: Uymuyor çünkü.

Yahya Şenol: Bunun haricinde muhaddislerden yine Beyhaki ve ismi belirtilmeyen bir kaç kişi daha bu hadisin senedinde bulunan bir ravi yüzünden hadisin zayıf olduğunu söylüyorlar. Ve yine muhaddisler bu hadise tedlis bulunduğunu da, yani senedinde bir karartma bulunduğu konusunda da görüş birliğine varmışlar diyor. Ama buna rağmen delil olarak kullanılmış. İkinci rivayet de yine aynı şekilde, sadece lafızlar değişiyor. “Selasun kutibet aleyye velem tuktebe aleykum” yine, üç şey vardır ki bana yazıldı, yani farz kılındı. Ama size yazılmadı/farz kılınmadı. Yine aynı üç şey sayılıyor: kurban, vitr ve sabah namazının iki rekatlık sünneti. İkinci dip notta da zaten şöyle diyor; hadis kitaplarında ben böyle bir lafızla karşılaşmadım. Yani lafız değişikliği var hadislerde. Üçüncü rivayette “el vitru hakkun mesnunun”, biraz önce zaten Cemal hocanın okuduğu. Bu hadislerden dolayı bunlar sünnet olduğunu..

Abdulaziz Bayındır: Manasını da ver de. Herkes arapça bilmiyor.

Yahya Şenol: “El vitru hakkun mesnunun” vitir haktır, “mesnun”a ne diyeceğiz? Sünnet kılınmştır mı?

Abdulaziz Bayındır: Olmaz işte. “Mesnun” kelimesi de farzdan haber verir.

Yahya Şenol: “Ve leyse bi vacibin” diye burada bir ibare var.

Abdulaziz Bayındır: Hayır, mesnun ise vacipdir.

Yahya Şenol: Vacip değildir diye dip notta da yine “len erahu bi haza lafzi” var. Bu lafızlarla ben yine hadis kaynaklarında böyle bir hadis bulamadım demiş.

Vitir namazının asgarisi bir rekattır şafilere göre. Yani bir rekat kılınırsa sadece bir rekat, vitr namazı yerine gelmiş olur. En çoğu 11 rekattır. Fakat ortalaması da üçtür diyor. Üç kılsanız güzel olur. En çok 11’e kadar yükseltebilirsiniz. Ama tek rekatta da kesebilirsiniz.

Abdulaziz Bayındır: Az önce hir hadis geçti, onu mu delil alıyorlar?

Yahya Şenol: Evet. Ebu Eyyub El Ensari’den gelen hadis. “Fe men ehabben yutira hi hamsin fel efal:kim beş rekatla bir vitir yapacaksa böyle yapsın”,”ve men ehabben yutira bi seladin fel yefal: kim üç rekatla bir vitir yapacaksa bunu da yapabilir”, “ve men ehabben yutira bi vahidetin fel yefal: ve kim sadece tek bir rekat ile bir vitir kılacaksa onu da yapsın”. Bu hadisten yola çıkarak..

Abdulaziz Bayındır: Bu hadisin ravisi var mı?

Yahya Şenol: Burada evet var. Ebu Davud’da, Nesai’de, İbni Mace’de, Darekudni’de, Hakim’de, Beyhaki’de geçiyor. Ebu Davud ve Nesai sahih bir isnadla bunu nakletmişler. Hakim, Buhari ve Müslim’in şartlarına uygun görmüş.

Abdulaziz Bayındır: Onun adetidir o. Fakat o bir rekat meselesi pek tutmuyor. Yani çünkü bir rekat sadece korku namazında var, onun dışında yok yani tutmuyor.

Fatih Orum: Korktuğu vardı, namazı kaçırırsa.

Yahya Şenol: 11 nereden çıkıyor peki? O da Aişe validemizden gelen bir rivayet. “Ennen nebiyye kane yutiru bi  uhdeaşerete rekeaten” Peygamberimiz 11 rekat kılardı diye. Bundan dolayı vitrin 11 rekat olacağını..

Abdulaziz Bayındır: Resulullah’ın tek rekat kıldığına dair bir rivayet yok. Az önce bütün rivayetleri okuduk, öyle bir rivayet yok.

Enes Hoca: Demiş ki “rekeaten ahir leyl” diye bir hadis var.

Abdulaziz Bayındır: Ama “tutiru bi ha ma kableha” diyor.

Enes Hoca: “Ma kad salla” diyor.

Abdulaziz Bayındır: O başka bir şey. O ayrı bir şey. Onunla daha önce kıldığını vitir haline getiriyor.

Enes Hoca: O hadisi delil alıyorlar.

Yahya Şenol: Bu vitri kılarken, diyorlar ki; birinci rekatta Ala suresini sebbih bi ismi rabbikel ala suresini. İkinci rekatta Kafirun suresini. Üçüncü rekatta İhlas sursini ve muavezeteyn dediğimiz Felak ve Nas surelerini okumak da faziletli görülmüş Şafi mezhebine göre. Resulullah’tan nakledilen hadislerden dolayı. Üç, beş, yedi, dokuz veya 11, kaç rekat kılacaksa kılsın tek selamla bunları kılması caizdir Şafilere göre. Arada selam vermesi şart değil. Fakat hangisi daha faziletlidir? Bu konuda farklı görüşler var Şafi mezhebinde. Bağdat ekolü, diyorlar ki bunlar; iki rekatta bir selam vermek daha faziletlidir. Üç rekat kılmaya niyetlendiyse kişi, bunu da ikinci rekatta selam verip kalkıp son rekatı tek şeklinde kılacak derler. Fakat bunu dört farklı şekilde anlayan da var. Mezhebe tam hakim olan bir görüş yok bu konuda. Diyorlar ki; yani kişi burada kararını kendi verecek, serbesttir. Tek selamla beş veya yedi rekat da kılabilir onbir rekata kadar. Veya iki rekatta selam verip tek bir rekat olarak da kılabilir. Bunda bir problem görmüyor bunlar.

Peki vitr namazında kunut var mı Şafi mezhebinde? Şafi mezhebinde vitr namazında kunut sadece ramazan ayının son onbeşinde var. Senenin diğer günlerinde vitr namazı kılındığı zaman kunut yapılmaz Şafi mezhebinde.

Abdulaziz Bayındır: Son onbeşi ne demek?

Yahya Şenol: İkinci onbeşi, yani ikinci yarısı.

Abdulaziz Bayındır: İkinci yarısında kıldığı namazlarda.

Yahya Şenol: “Nısfıl ahiri min şerri ramadan”.

Abdulaziz Bayındır: O zaman kılmış olduğu şeylerde.

Yahya Şenol: Ramazanın ikinci onbeş günde sadece kunut yapar, diğerlerinde yapmaz. Sebebi: diyorlar ki; bu konuda sahabenin icması vardır. Nerde bu icma? O da Hz.Ömer’in sahabeyi Ubey İbni Kaab’ın arkasında toplaması ve bundan dolayı hiç bir sahabenin ses çıkarmaması. Ve orada sadece son onbeş günde vitr namazında kunut yapmaları. Diyor ki; Hz. Ömer böyle yaptı, orada bulunan sahabenin hiç birisi de niye böyle yapıyorsun, bu kunut diğer zamanlarda da yapılmalı falan gibi itirazda bulunmadılar.

Abdulaziz Bayındır: Böyle bir rivayet var mı ya?

Yahya Şenol: Burada bunların şeyi bu “icmaus sahabe”.

Abdulaziz Bayındır: Halbuki Ömer(ra)’ın kendisinin kılmadığı açıkça ifade ediliyor.

Yahya Şenol: “Ve la yakrutu illa rin nusfi sani”. Onlar kunut yapmazlardı, anca son ikinci onbeş günde bunu yaparlardı diyor.

Abdulaziz Bayındır: Cemaati son onbeş günde toplayabilir, o zamana kadar değil.

Yahya Şenol: İkincisi yine bir rivayete dayanıyorlar. Hz. Ömer’den nakledilen. O da şu: “es sunnetu izen tasefe şehru min ramadan en yelanel keferati fil vitri bade ma yekul semi allahu li men hamideh allahumme katilil keferah” diye. Ramazanın son onbeş günü sünnettendir. Ne demesi kişinin “el yelanel keferate: kafirlere lanet okuması”,”fil vitri: vitir namazında”,”bade ma yekulu semi allahu li men hamideh: semi allahu li men hamideh dedikten sonra kafirlere”,”Allahumme katilil kefereh: Allah’ım şu kafirleri kahret, mahfet” şeklinde lanet etmesi son onbeş günde sadce. İşte bundan dolayı bunlar bunu ramazana hasretmişler.

Abdulaziz Bayındır: Şimdi münafıklarla ilgili “katelehumullah” var ama kafirlerle ilgili var mı? Ben onu hatırlayamadım.

Enes Hoca: 56:17 duyulmuyor.

Abdulaziz Bayındır: O başka. O genellikle. Düşmanlarda da o nankörlük vardır.

Yahya Şenol: Peki rukudan önce mi, rukudan sonra mı kunut yapılır Şafilerde? Bu konu da tartışılmış. Ve diyorlar ki; ikisini de yapması caiz Şafi mezhebine göre. Bir gurubu diyor ki; rukuya gittikten sonra. Üçüncü rekatta, Fatiha’yı okudu, zammı sureyi okudu, Allahu ekber deyip rukuya gitti, semi allahu li men hamide dedi kalktı, ondan sonra ellerini kaldırıp kunut yapar diyen var. Hanefiler gibi rukuya gitmeden evvel kunut yapar diyenler de var. Ve bunda  dolayı diyorlar ki; “eyyuhuma faale eczeehu” hangisini yaparsa bu onun için caizdir, bir problem yok. Yani bağlayıcı bir şey yok bunlarda. İşte Hanefilere uyup da eğer rukudan önce yaparlarsa, bundan dolayı da bir sakınca görülmüyor Şafi mezhebinde.

Vakti ne zaman? Vakti de deniyor ki; yatsı namazından sonra tan yeri ağırıncaya kadar. Yani imsak vakti girinceye kadar bunun vakti devam eder. Fakat bu konuda şöyle bir ayrım yapıyorlar. Diyorlar ki; eğer kişi teheccüd namazı kılma alışkanlığı edinmişse eğer, yatsı namazından sonra vitri kılmaz yatar. Uyanıp teheccüd namazını kılar ve teheccüdü vitir ile bağlar. Yani sekiz artı üç kılacaksa son kıldığı namaz vitir namazı olur. Ama eğer teheccüd namazı kılma alışkanlığı yoksa, yatsıdan sonra yatıyor ve direk sabah namazına kalkıyorsa yatsıdan sonra vitri kılar öyle yatar diyorlar. Bu onun için daha faziletli olur. Yani kaçırmaması açısından bu yola baş vurur diyorlar.

Bunun haricinde Şafi mezhebinde kunut esasen sabah namazındadır.

Abdulaziz Bayındır: İkinci rekatta.

Yahya Şenol: Evet. Bunu da şu şekilde temellendiriyorlar: diyorlar ki; biz göre senenin her günü her sabah, sabah namazının farzının ikinci rekatında kunut yapılır. Sebebi de Peygamber efendimizden nakledilen hadislerdir. Onlardan bir tanesi de şu, Ebu Davud’da geçiyor. Enes Bin Malik’e sorulmuş. Denilmiş ki; “hel kane Resulullahe yeklutu fis subhi: Resulullah sabah namazında kunut yaparmıydı? Enes B. Malik de demiş ki: “kale neam: evet yapardı”. “Fe kıle lehu kablel ruku ev badehu: rukudan önce mi yapardı yoksa rukudan sonra mı?”,”fe kale bel badel rukui: rukudan sonra yapardı” şeklinde bir rivayet var. İkincisi yine Enes B. Malik’ten naklediliyor Darekutni’de zikrediliyor. “Ma za la resulullahi yeknutu fi salatu subhi hatta farakad dunya”, Resulullah vefat edinceye kadar, bu dünyadan göçünceye kadar her sabah kunut yapmaya devam etti.

Abdulaziz Bayındır: Darekutni de zayıf hadisleri toplamış. Enteresan yani. Onu nasıl delil alıyorlar. Resululkah bir ay yapmıştır hatırladığım kadarıyla.

Yahya Şenol: “Hatta farakad dünya” demiş. Vefat edinceye kadar her sabah yaptı. Bundan dolayı diyor bize göre sabah namazlarında kunut yapılır. Ve yeri de ikinci rekattan sonra, semi allahu li men hamide der kişi ve ondan sonra ellerini kaldırır ve C.Hakka şu şekilde dua eder. Biraz önce Cemal hoca okudu. “Allahumme mehdini fi men hedeyt” diye başlayan uzunca bir dua naklediliyor. Onları yapar diyor. Ve bunun ardından Resulullah’a salat etmesi yani Allahumme salli ala muhammed” demesi de mustehap görülüyor. Bitirdikten sonra da duadan sonra elleri yüze sürmek müstehap kabul edildiği için namazda da olsa ellerin yüze sürülmesi müstehap kabul ediliyor bunlara göre. Ve deniyor ki; sabah namazının haricinde bir de kıtlık, afet, olağan üstü durumlarda da her namazda bu tekrarlanabilir. Sadece sabah namazında değil, istenilen her namazda bu şekilde kunut tekrarlanabilir. Ama böyle bir durum yoksa keyfiyetten hadi gelin bugün kunut yapalım şeklinde bir şey kabul edilmiyor.

Abdulaziz Bayındır: Sabah namazının kunutuna ne diyorlar? Farz mı diyorlar?

Yahya Şenol: Yok. Sünnet.

Abdulaziz Bayındır: Onun için şafiler Hanefi imamın arkasında sabah namazını kılarlarsa imam selam verdikten sonra sehiv secdesi yaparlar, ondan sonra selam verir.

Yahya Şenol: “Es sünnetu en yaklute salate subhin” der.

Abdulaziz Bayındır: Onlarda sünnette de sehiv secdesi yapılır.

Yahya Şenol: Durum böyle Şafilerde.

Abdurrahman Yazıcı: Hambeli mezhebinde ise, kunut genel olarak bir rekat kabul edilir. Üç, beş, yedi, onbir de kılınır ancak isteyen Peygamber efendimizden nakledilen isteyen üç kılsın, beş kılsın, bir kılsın şeklindeki rivayetten hareketle böyle bir genel görüş de var. Tabi üç, beş, yedi, onbir kılmakta hiç bir sakınca yok.

Abdulaziz Bayındır: Zaten hambeli mezhebi genelde bu konularda Şafi’yi taklid ediyorlar.

Abdurrahman Yazıcı: Yani farklı yerleri de var. Ona benzer şeyleri de var. Tabi kunut okunur vitir namazında. Yani kunut okumak sünnet.

Abdulaziz Bayındır: Senenin her günü mü?

Abdurrahman Yazıcı: Evet.

Abdulaziz Bayındır: Şafiler gibi değil.

Abdurrahman Yazıcı: Ama burada ikiye ayrılıyor Hocam. İki görüş var. Bir görüş şafiler gibi.

Abdulaziz Bayındır: Hambelilerde genellikle üç görüş olur ama nasıl oluyor burada iki görüş?

Abdurrahman Yazıcı: Yani bir görüş Ahmed . Hambel’den gelen tüm sene içinde olacağı şeklinde. İkincisi ise Ahmed B. Hambel’den gelen sadece ramazanın son onbeş günü kunut oknacağı şeklinde.

Abdulaziz Bayındır: Maliki’de nasıl?

Mehmet Hoca: Kunut mu Hocam? Kunut ile ilgili bir şey geçmiyor kitaplarda.

Abdurrahman Yazıcı: Kunut rukudan sonra olur Hambeli mezhebinde de.

Abdulaziz Bayındır: Şafiler gibi yani.

Abdurrahman Yazıcı: Evet.

Abdulaziz Bayındır: Şafiler rukudan önce de olur demişlerdi.

Abdurrahman Yazıcı: Bunlar da olur diyorlar. Yani sakınca yok diyorlar. Önce de olabilir ama genel kabul edilen böyle. İşte bu konuda dua naklediyorlar. Bizim okuduğumuz duayı, onun Übey B. Kaab’ın mushafında yer aldığı. “Allahumme yehdini” naklediyorlar. İkisini de, yani ikisi de olur diyorlar. Ancak sabah namazında kunut okunmasını sünnet kabul etmiyorlar. Veya diğer namazlarda. Sadece vitrde okunması sünnet. Ancak şöyle bir şey daha var, yani bir başka görüş daha. İmam bazen çeşitli durumlarda, çeşitli vakıaların olduğu durumlarda sabah namazından sonra da kunut topluca okunabilir. Yine eğer diyorlar üç, beş, yedi, onbir kılınacaksa arası ayrılır. Yani iki rekattan sonra selam veriliyor, sonra kalkıp kunut okunur. Böyle bir görüşleri var.

Abdulaziz Bayındır: Yani tek rekatı ayırırlar. Mekke’de, Medine’de uygulama öyledir.

Abdurrahman Yazıcı: Peki dua ederken kunutta eller açılacak mı, açılmayacak mı? İki görüş o konuda da. Bir görüşe göre açılmaz. Bir görüşe göre de açılır.

Abdulaziz Bayındır: Ya kunutta şöyle yaparlar. O şekilde dua ederler. Yani olur mu, olmaz mı değişik rivayetler varmış.

Abdurrahman Yazıcı: Birinde Ahmed B. Hambel’den gelen rivayet. “Bi esmai fi hi bi şey’in” birinde diyor olur. Yani böyle bir şey. Sonra, vitr vacip değil tabiki. Sünnet. Maliki ve Şafiler’de olduğu gibi.

Abdulaziz Bayındır: Nafile yani.

Abdurrahman Yazıcı: Evet, nafile bir ibadet. Bu konuda delilleri de hem Peygamberimizin uygulaması, hem işte vesair. Ve bir çok rivayet naklediyorlar. İşte beş vakit namaz yazılmıştır, demek ki diyorlar diğerlerin farz denemez veya vacip denemez. Yine Peygamber efendimizin bunu bineğinin üzerinde kıldığına ilişkin Buhari ve Müslim’de nakladilen bir rivayeti naklediyorlar hocam. Zaruret olmaksızın da kılabileceğini söylüyorlar. Yani binek üzerinde zaruret olmaksızın kişi kılabilir bu namazını. Yine vitr namazının vakti, yatsı ile fecrin doğuşu arasında kabul ediliyor. Genel olarak bunlar.

Abdulaziz Bayındır: Şimdi burada yatsı ile fecrin doğuşu konusu çok önemli. Yani Şafi, Maliki, Hambeli ve Hanefi mezhebinin büyük imamları bugün işte camilerde yatsı ezanının okunma vaktini yatsının son vakti kabul ederler. İşte orada üç-dört dakikalık bir şey var. Bunlar ittifakla öyle kabul ederler. Dolayısıyla yatsı ile sabah namazının arası demeleri kitap ve sünnetin de gereğidir ama nasıl olmuşsa daha sonra Hanefi, Şafi ve Hambeliler yatsıyı sabaha kadar uzatma kararı almışlar. Hiç bir delile, hiç bir şeye dayanmadan. Maliki ve Şiiler eski mezheplerinde devam ediyorlar da onlar “nısful ley”i bu defa batılılara benzetmişler. Gece saat 12’te “nısful leyl” diyorlar. Tabi o gecenin yarısı diyorlar. O da kabul edilebilir bir şey değil. Evet tamam mı? Şimdi Maliki mezhebi Mehmet Ruzi hocayı dinliyoruz.

Mehmet Ruzi: Vitir namazıyla ilgili söylediklerini görüşlerini aktarmak istiyorum. Beş vakit farz namazı ve onlarla birlikte kılınan sünnetlerden hariç muekked sünnet namazları vardır. Bunlar: vitir namazı, iki bayram namazı, güneş tutulmasında kılınan namaz, bir de yağmur duası için kılınan namaz. Bunların en önemlisi vitir namazı diyor. Vakti iki şeye bağlı diyor. Biri yatsı namazından sonra kılınması gerekir diyor. Ya yatsı namazının kılınmadığı yada yatsı namazını yanlış kıldıysa/ fasid kıldıysa, onu öğrendikten sonra yatsının kazasından sonra vitr namazını tekrar kazası kılınması gerekir diyor. İkinci vakti de şafağın kaybolması ile. Yani bu iki şarttır.

Abdulaziz Bayındır: Şafağın kaybolması zamanına kadar.

Mehmet Ruzi: Zamanından başlar diyor. Akşamdaki şafaktan bahsediyor.

Abdulaziz Bayındır: Haa! Akşam şafak, tamam. Akşam şafağı dediğimiz güneşin batmasından sonra batı ufkunda ufku sarar kızıl bir çizgi. Onun üstünde bir beyazlık olur. O beyazlık dağılmaya başladığı andan itibaren yatsı namazının vakti başlar. Bir de o görüş varmış.

Mehmet Ruzi: Evet. Bu iki vakitten sonra vakti girer. Yatsı namazını gecenin üçtebirine kadar geciktirdiyse bile yatsı namazından sonra kılınması gerekiyor kesinlikle.

Abdulaziz Bayındır: Gecenin üçte biri dediği de “nısful leyl”e kadar. Yani hava kararana kadar geciktirmiş olursa, ondan sonra kılmalıdır diyor.

Mehmet Ruzi: Vitir namazı kesinlikle en az iki rekat namaz kıldıktan sonra tek rekatla kılınabilir. Yani iki rekata şef’a derler. Şef’a yapmadan vitir kılınmaz.

Abdulaziz Bayındır: Yani en az üç olmalıdır.

Mehmet Ruzi: Tek rekat. Selamla ayırır.

Abdulaziz Bayındır: Selamla ayırmak zorunda mı?

Mehmet Ruzi: Zorunda değil, üç rekat da kılabilir ama genel görüş iki rekat “şefau summe evtiru” diye ilan ederler zaten.

Abdulaziz Bayındır: Zaten hadiste de öyle geçti ya. “Yutiru biha bima kableha” öyle bir şey vardı.

Mehmet Ruzi: Daha yaygın görüşte, tercih edilen görüşte: sabaha bıraktı ise vitr namazını, eğer sabah tan atmasından korkuyorsa tek rekat vitr kılabilir diyor. Öyle bir rivayet de var Resulullah’tan gelen. Kale Resulullah(sav) yutiru bi rekeatın iza hafe en yuhacima aleyhi el fecr”, fecrin gelmesinden korkarsa tek rekatla vitr kılar diyor.

Abdulaziz Bayındır: Sabah namazı vaktinin girmesinden korkarsa.

Mehmet Ruzi: Fakat önceden de bir kaç rekat namaz kıldığı için son namazı vitr olur. Bir de diğer mezheplerden farkı(veya diğer mezheplerde de vardır), vitr namazı kıldıktan sonra nafile namazı kılınabilir diyor. Bir şartla kılınabilir. Vitr namazını kılarken vitrden sonra nafile namazı kılacağına niyet etmeyecek diyor. Eğer niyet ediyorsa vitr namazını o nafile namazından sonra kılmalı diyor. Fakat nafile namazın öyle bir niyet olmadı, vitir namazını kılmış yatsıdan sonra. Daha sonra nafile namazı kılmak istedi. Bunun vitrini önce kılması ona engel değildir diyor. Geçende de aynı görüş söylendi. Özet olarak mezhebin görüşü bu.

Abdulaziz Bayındır: Peki Zahiriler? Baktın mı Zahirilere?

Enes Hoca: Hocam Zahiri mezhebinde geçen hafta söylediğim gibi namaz ikiye ayrılır. Biri farz, biri tatavvu. Farz dediğimiz beş vakit namazdır. Delili: iki tane delili var. Biri terkedilmesi isyan sayılması durumunda farz oluyor. Terkedilmesi isyan sayılmazsa nafile olur. Onun için beş vakit namaz ancak terkedilmesi isyan sayılan namazdır. İkinci delilleri de, Peygamber(as) isra gecesinde AllahTeala’nın yanına gelmiş. 50 vakit namaz fa kıldım demiş AllahTeala. Dönmüş tekrar gelmiş, en sonunda beş vakite indirmiş. Beş vakite indirdiğinde demiş ki; Ya Muhammed, “hiye hamsun ve hiye hamsune la yubaddilul kavle” demiş. Ey Muhammed, bu beş vakittir aslında elli vakittir. Benim yanımda söz değiştirilmez bundan sonra.

Abdulaziz Bayındır: Ben elliyi beşe indirmedim aslında demil oluyor.

Enes Hoca: Demiş. Bu hadis beş vakit namazın dışındakilerin farz olmayacağını ifade eder. Dolayısıyla bu bayram namazları, vitr, teheccüd, hepsi nafiledir. Hükmü budur. Taravvudur. Kılınma şekli de bunun onüç şekli var. Onüç çeşit kılınma şekli var. Vitr diye ayrı bir namaz olduğunu bunlar söylemiyor benim anladığım kadarıyla. Teheccüd ile birlikte değerlendiriyor. Teheccüdün son bir rekatı vitr sayılır. Yani vitr diye ıstılahi anlamda bir namaz yok.

Abdulaziz Bayındır: Yani tek rekatlı olduğu için vitr.

Enes Hoca: Birincisi ve en faziletlisi onüç rekattır. Onuç rekatın her iki rekatında bir selam verir. Oniki rekat olduğunda son bir rekatı tek başına kılar. Önce kıldığı oniki rekatı vitr haline getirir. Bu birinci şeklidir ve en faziletli şeklidir. İkincisi de sekiz rekat kılar. Her iki rekatta bir selam verir. En sonunda hiç selam vermeden beş rekat kılar sekizden sonra. Yine onüç rekat olmuş oluyor. Onüç rekatın başka bir kılınma şekli bu. Her söylediğimin hadisi var. Hadisini okumayacağım. Üçüncüsü: on rekat kılar. Her iki rekatta bir selam verir. Sonunda tek bir rekat kılar. Bu onbir rekat dediğimiz. Dördüncüsü: sekiz rekat kılar. Her iki rekatta bir selam verir. Sonra bir rekat kılar. Bu dokuz rekatlı vitrdir. Beşincisi de sekiz rekat kılar. Hiç oturmaz, selam da vermez. En sonuncu rekatta oturur, teşehhüd okur. Selam vermeden kalkar, bir rekat kılar dokuz rekat olur. Altıncısı: altı rekat kılar, her iki rekatta bir selam verir. Son yedinci rekatta ayrı bir rekat kılar. Bu da yedi rekat kılınma şeklidir. Yedincisi: altı rekat kılar, hiç oturmaz. Altıncı rekatta oturur, selam vermeden kalkar, bir rekat kılar. Bu yedinci rekat olur, vitr olur. Sekizincisi: yedi rekat kılar, hiç oturmaz. En sonuda yedinci rekatta oturur, teşehhüd okur, selam verir. Yani hiç oturmadan en sonunda yedinci rekatta oturur. Dokuzncusu: dört rekat kılar. Her iki rekatta teşehhüd okur selam verir. Sonra bir rekat kılar, beş rekatla vitri kılar. Onuncusu beş rekat hiç oturmadan, en sonunda oturur. Selam verir. Beş rekat namaz bu şekilde. Onbirincisi: üç rekat kılar. İkinci rekatın sonunda oturur, teşehhüd okur ve selam verir. Bir rekatı ayrı başka rekat kılar. Bu şekilde üç rekat vitir olmuş oluyor. Şu anda Arabistan’daki uygulama bu. Onikincisi: şu anda Hanefi mezhebi mensuplarının kıldığı vitr şeklidir. Üç rekat kılar akşam namazı gibi. Oturur iki rekattan sonra. Sonra kalkıp bir rekat kılar, selam verir. Onüçüncüsü de tek bir rekattır. Önceden namaz kılmadan bir rekat kılar. Bu da vitr kılmış oluyor.

Vakti de akşam namazından sonra olması lazım. Sabaha kadar, fecr doğana kadar. Ve gece ahirinde kılınması daha faziletlidir teheccüd sayılması için.

Abdulaziz Bayındır: Teheccüd demek uykudan kalkarak namaz,kılmak demektir.

Enes Hoca: Şimdi kıraati ile ilgili başka arkadaşlar da söyledi. Birinci rekatta Ala suresini, ikinci rekatta Kafirun suresini, üçüncü rekatta İhlas suresini okuması müstehaptır, iyidir. Ama üçüncü rekatta sadece Fatiha suresi okusa olur, en son rekatta. Daha iyi bir şey var, o üçüncü rekatta/vitr olan rekatta yani ne kadar kılarsa kılsın çok onüç rekat, en azı bir rekat, vitri olan bir rekat/tek rekatta Nisa suresinin başından yüz ayet okusa daha iyi olur diyor. En faziletlisi bu Nisa suresi.

Kunut konusunda diyorlar ki; kunut sadece vitr namazına mahsus bir dua değil, her namazda kılınması hasendir, mustehaptır. Son rekatta rukudan sonra semi allahubli men hamideh dedikten sonra okunan bir duadır. Şekli de “allahumme mehdini fi men hedeyt” şeklinde başlayan duadır. Sabah namazı, öğlen namazı, vitr, akşam namazı, yatsı, her namazda kılınabilir. Çünkü Ebu Hureyre(ra)’dan gelen bir rivayet var diyor. O demiş ki; Peygamber(as)’ın namazını en iyi şekilde bilen ve o şekilde namaz kılan benim diyor. Namaz kılmış, ikindi namazı ve öğlen namazı arkasından en son rekatta kunut duası okumuş. Onun için her namazda kunut duası okumak mustehaptır. Bu kadar Zahiri mezhebi.

Abdulaziz Bayındır: Yani hiç kimsenin şeyini kırmamış. Herkse olur demiş değil mi? Her şeye olur demiş. Bu Zahiri mezhebi gerçekten şaşırtıcı bir mezheptir. Yani orada hadisler için AllahTeala’nın muradını bize bildirir der. Peki Allah ne dedi ki muradını bildirdi derseniz, ayeti kerimelere fazlaca yer vermez. Çok nadiren yer verir. Tabi öyle olunca da bir çok konuda hadisler de anlaşılmaz hale gelince ve işin içinden çıkamayınca da şunu söyler; “la yuselu amme yefal lehum yuselun” der. Güzel de ayet okumadın ki kardeşim. Sen kendi kendine konşuyorsun. Ondan sonra gene işin içinden çıkamadığı zaman da araya bağları kuramaz. Çünkü kuran-sünnet arasındaki ilişkiyi koparmıştır malesef ElMuhalla’da. İrtibatı kuramayınca “ve ma kane rabbuke nesiyye” der. Allah unutmuş değildir. Kendi hatasını, kendi suçunu, kendi yanlışını C. Hakka fatura ederek öyle bir mezhep oluşturmuş. Aslında çok bilgisi var. Ama bağ kuramıyor. Yani mutfak ağzına kadar yiyecek dolu da yemek pişirmesini bilmiyor. Buyrun şimdi Şia’yı dinliyoruz Harun Ünal Hoca’dan.

Harun Ünal: Şimdi ulaşabildiğim bir iki kaynaktan aldığım bilgileri aktarmaya çalışacağım. Önce Şia’da nevafil. Şöyle bir durumla karşılaşıyoruz. Öğle namazından önce sekiz rekat nafile namaz kılınır diyor. İkindi namazından önce yine sekiz rekat nafile kılınır diyor.

Abdulaziz Bayındır: Öğlenden önce sekiz, ikindiden önce sekiz.

Harun Ünal: Evet. Akşam namazından sonra dört rekat nafile kılınır diyor. Yatsı namazından sonra oturarak iki rekat namaz kılınır. Buna “müteyire” denir. “Küçük vitr” adı veriliyor. Sonra sekiz rekat daha kılınıyor. Ve bu sekiz rekata ayrıca iki rekat-şef’a deniyor buna-ekleniyor. Ve bunun peşinden de tek rekat olarak tek bir vitr namazı olarak kılınıyor.

Abdulaziz Bayındır: Toplam otuzbir rekat mı ediyor?

Harun Ünal: İki rekatta sabah namazı ekliyorlar. Böylece Şia’da kılnan nevafil bunlardan ibaret. Ancak Şia’ya göre yine demin Yahya Hocamız da aynı şeye şey yaptı. Diyorlar ki; Allame Hilli’nin Tezkietil Fukaha adlı kitabında naklen almış baktığım kaynak. Şunu söylüyor: Allah Resulune farzların dışında 70’in üzerinde veya 70’e yakın beş farzın dışında şeyler farz kılnmştır. Bunlardan bir tanesi de vitr namazıdır. Vitr namazı Resulullah’a farzdır fakat ümmete ise değildir. Şöyle diyorlar; ümmetine değil, sadece Allah Resulu’ne farz olan şeyler ise bir kaç tanedir. Mesela misvak kullanmak farzdır Resulullah’a diyorlar Şia’da. Vitr namazı kılmak farzdır diyorlar. Üçüncüsü de kurban kesmek gine farzdır diyorlar. Size değil, bana üç şey farz kılınmıştır bir hadisinde. Misvak kullanmak, vitr namazı ve kurban kesmek. Bu da Tezkietul Fukaha adlı kitapta yer alıyor. Diğer müslümanlara ise Resulullah’ın dışındakilere ise bu namazları kılmak mustehaptır. Farz değildir. Dolayısıyla bir şeyde de Ehli Beyt Mektebi’nde de diyor ki; müteyre: küçük vitir namazı demektir. Bir de işte gecenin sonunda kılınan demin işte 8+2 peşinde 1 rekat daha kılıyor ki işte onunla beraber esas vitr o dur. Fakat okunacak surelerden veya dualardan pek söz etmemektedir. Şia’daki durum bundan ibarettir.

Abdulaziz Bayındır: Demek ki şu ana kadar Ebu Hanefe dışında buna vacip diyen çıkmadı. Tekrar edeyim: ilginç olan da, işte bu konuda icma vardır şeklindeki söz. Zaten icmanın delil olmasının mümkün olmadığını zaman zaman ilgili ayerler ortaya koyuyoruz. İcmayı delil sayanlar da buna bir örnek de gösteremezler. Çünkü bir örneği de yoktur. Evet peki şimdi sorulara geçelim. Şi

Şimdi sen iki artı bir kılsan Resulullah’ın öyle kıldığına dair rivayetler okundu burada. Üç rekat kılsan gene öyle. Dolayısıyla bir sakıncası yok yani. Hangisini kılsan onunla ilgili rivayetler var. Hepsini Enes Hoca topluca okudu zaten bütün rivayetleri. Rahat ol yani. Yeter ki namaz kıl. Sen mi soracaksın?

Bayan Katılımcı: Normalde iki artı bir kılıyoruz. Ve tek selam veriyoruz. Eğer unutursak. Diyelim ki iki kıldık, tek kılacakken unutup dörde tammladık. Bunu tek selam verdikten sonra farkettik. Tek bir rekat kılabilirmiyiz?

Abdulaziz Bayındır: Dörde tamamladıysanız kalkar bir rekat daha kılarsınız olur biter.

Bayan Katılımcı: Dörde tamamlamışık,

Abdulaziz Bayındır: O zaman 5 rekatlık vitr olur, kılabilirsiniz.

İzzettin Altınkaya: Emekliyim. Biz şimdi vitr namazını yatsı namazından sonra hemen kılıyoruz. Böyle bir ayrı namaz olduğuna göre, daha sonra kılsak, gece yarısından sonra gece namazının yerine geçer mi?

Abdulaziz Bayındır: Zaten vitr namazı gece namazıdır. Gecenin son namazıdır. Burada ilgili hadisler okundu. Ama gece uyanamama endişesinde olan kişinin erkenden kılabileceğine dair hadisleri de okuduk. Ama gece uyanabileceğiniz kanaatindeyseniz, uyuyup uyandıktan sonra kılınmalı ki adı teheccüd olabilsin. Peki şimdi gelen sorular.

Yahya Şenol: Sorular da aynı. İçeridekilerle aynı paralelde. Daha önce Peygamberimizin tek rekat kıldığına dair rivayet edilmişti diyor burada. Hatırladığım kadarıyla burada da benzer rivayetler yapıldı. Neden tek rekat olmaz diye bir direnç gösterdiğinizi anlayamadım demiş. Niye tek rekat namaz olmasın?

Abdulaziz Bayındır: Şimdi o tek rekat en son kılınan rekattır. Ondan önckilerle birlikte onu vitr haline getiren rekattır. Onu o şekilde şey yaptık. Ve sadece tek rekat kılınabilir şeklindeki sahabeden meşhur birisinin rivayeti vardı. Ebu Eyyub El Ensari değil, o değil. Neyse. O rivayete bizim itirazımız oldu. Yani sadece tek rekat kılıyor, başka kılmıyor. Yoksa Resulullah’dan gelen rivayetlerde o daha önce kıldıklarını bir rekat ile birlikte baktık ki tan yeri ağaracak, bir rekatla vitire çeviriyordu.

Yahya Şenol: Önceki derslerden yanlış hatırlamıyorsam siz Hambeliler gibi vitri kıldığınızı söylemiştiniz. Sizin kıldığınız vitir namazını tam olarak tarif edermisiniz bize.

Abdulaziz Bayındır: Ben vitr namazını akşamdan hiç kılmam yani. Sabah namazından bir saat önce, bazen bir buçuk saat önce kalkar ve elime kuranı alarak orada uzun uzun okur ve namazı bitirmeye çalışırım. Bu geceki namazda Saffat suresinin sonuna kadar geldim de baktım vakit geçecek, sonra hemen çabucak bitirdim arkasını. Şimdi Resulullah’tan gelen değişik rivayetler var. Yani o rivayetlerin hepsine de uyma, bazen kunut yaparım ben şahsen, bazen de yapmam. Çünkü her iki şekilde de Resulullah’tan gelen rivayetler var. Yani şu mezhebi taklid etme diye bir şey yok. Ama yaptığımız bazen o mezhebe, bazen öbür mezhebe uyar ama Resulullah’ın bize bildirdiği, ondan gelen rivayetlere uyumaya çalışırım.

Yahya Şenol: Evet, bir öğretmen sormuş. Vacip kelimesini açıklarmısınız? Farzdan farkı nedir? Bunu öğrencilerimize nasıl anlatmalıyız?

Abdulaziz Bayındır: Vacip ile farzın bir farkı yoktur normalde. Sadece Hanefi mezhebinin kendine has bir kavramı olarak vacibe verdiği farklı anlam var. Yani Hanefiler farz ile vacibi ayırırlar. Diğerlerinde vacip dediniz mi farzdır. Kuranda da sünnette de vacip kelimesi farz anlamına geçer. Hanefiler diyor ki; işte ya subuti kat’i delaleti zanni olmalı, yada delaleti kat’i subuti zanni olmalı. Yani bunun manası ne demek? Yani ya ilgili kaynaklar kesin olmaz. İşte vitir namazında olduğu gibi. Az önce Fatih Hoca galiba söylemişti. Resulullah’ın vitr ile sözleri kesin ama o sözlerin bize geliş yolları üzerinde şüpheler var. O kesinliğin yanında geliş yolları arasındaki şüphe yani subuti zanni ifadesi onu gösteriyor. Bu ibadete farz dememizi engellemiş oluyor. Dolayısıyla ona hadise dayandığı için farz demediğini ifade ediyor işte Hanefiler. Ama mesela kurban bayramı kurbanına da vacip deler. Ona bazıları/sonradan gelen Hanefiler “fe salli li rabbuke venhar” ayetlerine dayandırarak işte subutu kat’i ama delaleti zanni derler. Yani “venhar” ile kurban bayramı bayramı mı, başka bir şey mi kesin anlayamıyoruz şeklinde söylerler. Önceki Hanefiler de bu ayete dayanmaz. Onlar da işte gelen bir hadise dayanırlar ki o hadis de muttasıl bir senetle değil makduğ bir senetle gelmiş olan şeydir. İşte “nen vecede saaten ve lem yutahfi ve lm yakrabenne musallana” hadis çok güvenli yollarla gelmemiş ama söylediği çok görev bildiren net bir ifadedir diyorlar. Oradan vaciptir diyorlar. Ama aslında bunların hepsinde çok ciddi problemler var gerçekten. Çok ciddi problemler var. Bir kere arapların böyle bir vacip anlayışı yok yani. Farz ile sünnet arasında ikinci bir. Vacip kelimesinde de böyle bir anlam yok. Dolayısıyla her zaman şikayet ettiğimiz gelenekteki hata kuran sünnet bütünlüğüne dikkat edilmemesi. Kuran sünnet bütünlüğüne dikkat etmediğiniz zaman yeni yeni görevler yada olan görevlerin ortadan kaldırılmış olması söz konusu oluyor.

Yahya Şenol: Vakit namazlarında da Fatiha’dan sonra elimize kuran alıp okuyabilirmiyiz?

Abdulaziz Bayındır: Okuyabiliriz her zaman. Fatiha’dan önce de okuyabiliriz. Yani elimize kuranı alıp okumaya hiç bir mani yok. Hanefiler bunu ameli kesir sayarlar ama onun bir delili yok. Siz Mekke’de, Medine’de dikkat ederseniz millet alır kuranı okur. Ezbere bilmek zorunda değilsiniz ki. Bir de kuranın tamamını okumak istiyorsanız, mesela ben kendi açımdan çok uğraşmışımdır kuranı baştan sona kadar okuyamıyorum. Çünkü orada bir ayete takılıyorum, orada aylarca kalıyorum o ayette. İlgili ayetleri nedir, tefsiri nedir falan devam ettiremiyorum. Yani hatim edemiyorum. Manasını düşünmeden okursam da zaten ona kuran okumak denmez. O zaman çare olarak namazın içinde okumayı buldum. Çünkü namazı bırakıpta şu kitaba bakayım demiyorsun ya devam etmek kolaylaşıyor. Dolayısıyla beş vakit namazda da olabilir. Sakıncası yok.

Yahya Şenol: Ne zaman kıldığınızı az çok anladık da nasıl kıldığınızı hala anlayamadık demişler.

Abdulaziz Bayındır: Allahallah! Herkes nasıl kılıyorsa biz de öyle kılıyoruz.

Yahya Şenol: Ben namazın sonunda demiş, yani hiç bir namazda sağa-sola selam vermiyorum. Bununla ben kendim bir din mi oluşturmuş oluyorum yoksa böyle bir hakkım var mı? Selam vermiyormuş yani namazda.

Abdulaziz Bayındır: Yani ben böyle bir şey şu ana kadar hiç duymadım, görmedim de bir yerde. Bunun cevazına dair bir şey var mı?

Abdurrahman Yazıcı: Selam verme yok diyorlar namaz için.

Abdulaziz Bayındır: Ya bunlar gerçekten çok iğrenç bir şey yani. Siz ne biliyorsunuz da yok diyorsunuz. Ya kusura bakmayın, öyle kuranı kerimden hüküm çıkarmak için ooo.. Ya şurada yıllarca uğraşıyoruz, yıllarca. Belki sekiz- on sene uğraşıyoruz da bir hadisi şerifin bağlantılı olduğu ayetleri zor buluyoruz. Bunlar kendi başlarına, hiç kusura bakmasınlar yeni bir din icad ediyorlar. Onlar hangi dindenseler oraya gitsinler. Allah resulünü boşuna mı göndermiş. Ya kuran sünnet bütünlüğü dedik, tamam ama öyle her vatandaşın sıradan herkesin bilebileceği bir şey mi? Yani şurada bir tane bilgisayarın bozuluyor gidiyorsun uzmanına da islam dini o kadar mı basit. Herkes uzman olmuş maşallah. Hadi buyrun devam edin. Biraz zor gidersiniz arzu ettiğiniz yere.

Yahya Şenol: Kadir Köken Bey sormuş. Hocam yatmadan vitir namazını kıldıysak. Gece de uyandık ve teheccüd namazı kılmaya niyetlendik. Bu metodda bir problem var mı? Veya son olarak vitr namazını bir kez daha mı kılmamız gerekiyor?

Abdulaziz Bayındır: Hangi mezhepti az önce? Yani siz baştan diyorsunuz ki; gece kalkamam. Vitr namazını kılmış oluyorsun. Baktınız ki kalktınız. O zaman kılarsınız, onda bir problem yok. Sonra gene bir vitr yapması iyi olur orada. Ama şart da değil. Çünkü artık orada vitir değil, Allah rızası için gece teheccüd  kılmış oluyorsunuz.

Yahya Şenol: Hocam namazı Peygamberimize Cebrail(as) mı öğretti? Yoksa o kurandan mı öğrendi? Yada İbrahim’in dininden mi öğrendi? Siz üçünü de savunuyorsunuz. Doğru mu anladık.

Abdulaziz Bayındır: Doğru anlamışsınız. İnşallah bu çıkaracağımız kitap ve hikmet dergisi namaza tahsis edildi. Dün arkadaşlarımız bana İsrailli bir yahudinin namaz ile ilgili yazısını ve resimlerini verdiler. Kıyam, ruku, secde, namaz rekatları falan hepsi aynı. Zaten değişmemesi gerekiyor. Adem(as)’dan itibaren aynıdır. İbrahim(as) zaten dua ediyor kabeyi bina ettikten sonra işte “rabbic’alni mukimas salate ve min zürriyeti” diyor. “Ya Rabbi bu namazı tam kılan eyle, soyumdan gelenleri de öyle”(İBRAHİM 40) şeklinde söylüyor. Öyleyse bu beş vakit öteden beri olan bir şeydir. Bütün şeylerde, işte yahudilerde de beş vakittir, hıristiyanlarda da beş vakittir. İslamda da beş vakittir. Bu sebeple o miraçta git-gel, Musa(as) demiş ki elliye dayanamazlar, pazarlıkla şey yapmış. Haşa Musa(as) Allah’tan daha merhametli. Allah kullarını tanımıyor da Musa(as) tanıyor. En sonunda da utanırım gitmem demiş. Bunlar uydurma senaryolar. Nerede geçerse geçsin. Böyle saçmalık olmaz. Çünkü Musa(as)’ın kıldığı namaz da bizim namazımız da AllahTeala Musa(as)’a “ekımis salate li zikri”(TAHA 14)diyor. Namazı benim zikrim için kıl diyor. Bizim için de “uzkurullahe” diye Allah’ı zikredin şeklinde başlayan emirlerle namazı emrediyor. Dolayısıyla burada Mekke’de Allah İbrahim(as)’ın yaptığı duayı kabul ettiğini bildirdiğine göre, Mekke’de cahiliye döneminde de bu namazı kılanların olması şart. Bizde malesef bu tarihi bilgilerde çok ciddi problemler vardır. Yine kuran ışığında bir bakış pek yok, göremiyoruz. Ve Resulullah’ın o beş vakit namazı bilmiyor olması mümkün değildir. Mekke panayırların olduğu bir yerdir. Oraya bütün dünyanın akın etmesi gerekiyor ki tarihi vakıalar onu gösteriyor. Yani bütün tüccarlar oraya geliyor. Yahudisi de, hıristiyanı da hani dünyanın belki kültür seviyesinin en yüksek olduğu yerlerden bir tanesidir Mekke. Resulullah’ın bunu bilmemesi mümkün değil. Ama Cebrail(as) kıldırmış. Çünkü Cebrail(as) kıldırdığı zaman artık herhangi bir kimsenin yanıltmasından korkmaz, emin olursunuz. Çünkü kuranda Allah yahudilerin, hıristiyanların dinlerini gizlediğini bize bildiriyor. Biz de bugün bir kiliseye gitsek beş vakit namaz kıldıklarını görmüyoruz. Bir havraya gitsek orada da görmüyoruz. Ama beş vakit namaz kılan yahudi ve hıristiyanların olduğunu biliyoruz. Abdest alarak kıldıklarını da biliyoruz. E işte bu tür şüpheleri Cebrail(as)’ın namaz kıldırması gidermiş oluyor. Hem namaz vakitleri açısından, hem namazın kılınma şekli açısından.

Yahya Şenol: Salondan derse geç katılan biri sormuş. El kaldırdı zaten. Sabit bir kunut duası var mı? Yani “Allahumme iyyake na’budu ve leke nusalli” gibi, değişik versiyonlarını da okuyabilirmiyiz.

Abdulaziz Bayındır: Bu duadır. Yani bunun sabiti yok. Kendin aklından geçenleri de okuyabilirsin dua sırasında. Yani illa da böyle olcak diye de bir şart yoktur orada.

Katılımcı: Hocam türkçe olması daha..

Abdulaziz Bayındır: Tabi tabi, kendi dilinle.

Katılımcı: Namazlarda kolayınıza geleni okuyun, Müzzemmil suresinde.

Abdulaziz Bayındır: Namazlarda kolayınıza geleni okuyun değil o ayeti kerime. Hanefiler öyle bir mana veriyorlar ama o yanlış. Resulullah Mekke’de kuran indiği andan itibaren ki Müzzemmil suresi ilk inen surelerdendir. Müslümanları her gece kurandan hüküm çıkarma konusunda eğitiyordu. Hem kuranı öğretiyordu, hem hikmeti öğretiyordu. Medine’ye vardıkları zaman Müzzemmil son ayeti indi. Mekke de çünkü yapacak fazla bir işleri yoktu. Kimse Mekke’nin yönetiminde onlara hak tanımaz, herkes baskı altında tutuluyor. Bunların da çok zamanları oluyordu ve geceleri baskılardan uzak bir araya gelip okuyorlardı. İşte orada Allah diyor ki; “inne rabbike ya’lemu enneke tekumu edna min sülüseyil leyli ve nısfehu ve sulusehu ve taifetun minellezine meak”(MÜZZEMMİL 20), geçen haftaki sohbette bu konuyu konuşmuştuk. Allah biliyor ki gecenin üçte ikisinde, yarısında, biraz daha az, biraz daha fazla kalkıyor, müminlerden bir gurup da seninle beraber kalkıyor. İşte kuran okuyorsunuz. Allah biliyor ki artık buna gücünüz yetmeyecektir. Artık ne zaman kolayınıza gelirse o zaman okuyun yani. “Fakreu ma teyessera minhu”, “fakrahu müddete ma teyessera minhu” demektir. Yani artık o zaman değil de ne zaman kolayınıza gelirse. Bu kuranı öğrenme eğitimidir. En sonunda “ve ekımus salate ve atuz zekat” diyor. Şimdi dolayısıyla o ayette namaz ile kuran arasında irtibat yok. O surenin tamamı, kişinin günlük kuran eğitimi ile alakalıdır.

Bayan Katılımcı: Hocam, Doğru Bildiğimiz Yanlışlar bitmişti zannedersem baskısı. Ben evde bulunduruyorum, gelenlere veriyorum. Elimde kalmadı. O kitap olmayınca yanlız hissediyorum.

Abdulaziz Bayındır: Valla bizde onun yeni baskısını yapmak için uğraşıyoruz. Yani tam bitmedi hazırlıkları. İnşallah bitirmeye çalışıyoruz. O kadar çok işler giriyor ki araya.

Bayan Katılımcı: Onun bir ayrıcalığı var.

Abdulaziz Bayındır: Tamam inşallah. Tekrar gözden geçiriyoruz. Çünkü yeni çalışmalarla yeni gelişmeler ortaya çıkıyor.

Yahya Şenol: Şöyle bir soru daha var. Salon içinden yine. Suud teravih namazı tavrında daha dua merkezli bir tavır var. Biz görev merkezli düşünürken, acaba manayı mı terkediyoruz?

Abdulaziz Bayındır: Nasıl dua merkezli yapıyor teravih namazını? Teravih namazı, sadece vitr namazında vitir yapıyorlar. Vitir de yapıyorlar, namazın içerisinde yapmıyorlar. İşte o kunut. Hanefiler de kunut yapıyor. Ama ellerini kaldırarak yapmıyor, bunlar ellerini kaldırarak yapıyorlar. Yoksa teravih namazı aynı. Biraz daha uzun kılıyorlar o kadar. Vitr namazıyla alakalı o sizin dediğiniz, teravih ile alakalı değil.

Bayan Katılımcı: Bizde sanki o dua boyutu hiç yokmuş gibi.

Abdulaziz Bayındır: Vitrde okunan o “Allahumme inna nestainuke” diye başlayan, siz tabi onun manasını söylerseniz var olduğunu görürsünüz. Evet Sadettin Bey.

Sadettin Bey: Vitr namazıyla ilgili arapçasında yada türkçesini okuyayım. “Nankörlük eden, sana karşı günah işleyenlerle ilişkisini keser onu terkederiz”. Buradaki onlarla ilişkiyi terkedip, ilişkiyi kesmek ne anlama geliyor.

Abdulaziz Bayındır: Sana karşı günahkarlık yapan kişi. Yani günah sırasında onunla beraber bulunmayız. Ama daha sonra ona bir takım nasihatlerde bulunmak için elbette oluruz. Aksi takdirde kimseye tebliğ de bulunamazsın.

Yahya Şenol: Üçüncü rekatta tekbir aldık, ellerimizi bağlayıp mı kunut yapacağız? Klasik Hanefi şekliyle. Tekbir getirdikden sonra elimizi açıp yapabilirmiyiz?

Abdulaziz Bayındır: Yani Resulullah’tan ellerini açıp yaptığına dair rivayetler var. Arkadaşlarımız okudu. Onu da yapabilirsiniz. Ellerinizi açmadan da yapabilirsiniz.

Bayan Katılımcı: Kunutta diğer duaları yapabilirmiyiz?

Abdulaziz Bayındır: Kunutta Resulullah’ın okuduğu dualar kitaplarda naklediliyor. Yoksa başka dua okunmaz diye bir şey yok.

Yahya Şenol: Ayer değil, bir şey değil zaten.

Abdulaziz Bayındır: Duadır yani. C. Hak’tan kendi isteklerinde bulunabilirsin yani.

Tüm Mukayeseli Fıkıh Müzakereleri
# İçerik Adı Yayınladığı Tarih Görüntülenme
1 Kitaba Çağrı 16 Eylül 2017
2 Kurban İbadeti 24 Ağustos 2017
3 Hadislerin Derlenmesinde İran Etkisi 19 Ağustos 2017
4 Diyanetin Fetö Raporu: Bu din bu hale nasıl geldi? 14 Ağustos 2017
5 Hilal, Fitre ve Bayram 28 Haziran 2017
6 Nebi’mizin Ramazan Hayatı 12 Haziran 2017
7 İmsak Ölçüleri 27 Mayıs 2017
8 Dini Siyasete Alet Etmek 20 Mayıs 2017
9 Nebilere Yüklenen Olağanüstü Özellikler 13 Mayıs 2017
10 Tarih Boyunca Nebilere Gösterilen Tepkiler 6 Mayıs 2017
11 Yanlış Şeriat Algısı Suç ve Ceza 29 Nisan 2017
12 Kapitalizmin Sonu 15 Nisan 2017
13 Faiz Bağlamında Modern Finansal Ürünler 8 Nisan 2017
14 Hadislere Bakışımız Nasıl Olmalı 1 Nisan 2017
15 Haram Aylar 25 Mart 2017
16 Kur’an’cılık Tehlikesi 1.Bölüm 20 Mart 2017
17 Din ve Devlet İlişkileri 1.Bölüm 11 Mart 2017
18 Cuma Namazı ve Hutbe’si 4 Mart 2017
19 Kur’an’a Göre Sihir Kavramı 25 Şubat 2017
20 Abese Suresi Bağlamında Nebi’mizin Korunmuşluğu 18 Şubat 2017
21 Ev İçi Mahremiyet Kuralları 11 Şubat 2017
22 Örtünme İle İlgili Hükümler 4 Şubat 2017
23 Baş Örtüsü ve Örtünme 28 Ocak 2017
24 Kur’an’nın Çözüm Üretmedeki Yeri 21 Ocak 2017
25 Yahudileri Gölgede Bırakan Hileler 16 Ocak 2017
26 Müslümanlar’da Allah’a Güven Krizi 31 Aralık 2016
27 Müslümanlığımızı Gözden Geçirme İhtiyacı 24 Aralık 2016
28 Ümmet Olamamanın Ağır Bedeli 17 Aralık 2016
29 Tarihsellik İddialarında Cezalar Örneği 10 Aralık 2016
30 Mezhepçiliğin Doğurduğu Acı Sonuçlar 3 Aralık 2016
31 Kur’an’nın Tarihselliği İddiası ve Miras Konusu 26 Kasım 2016
32 Takiye (Kimliği Gizleme) 19 Kasım 2016
33 Faiz ve Güncel Meseleler 12 Kasım 2016
34 Mehdi Gelicek mi ? 7 Kasım 2016
35 Hz. İsa Gelecek mi? 31 Ekim 2016
36 Çağdaş Ulemanın Usulsüzlüğü 22 Ekim 2016
37 Dinsel Çoğulculuk 15 Ekim 2016
38 Son Kitabı Devre Dışı Bırakma Projesi, Dialog 8 Ekim 2016
39 Fıtrat Zemininde Buluşma 1 Ekim 2016
40 Nisa 34. Ayet Bağlamında Kadına Şiddet 24 Eylül 2016
41 Kurban İbadeti 10 Eylül 2016
42 Kadının Dövülmesi 3 Eylül 2016
43 Kur’an’a Göre Hükmetmek 27 Ağustos 2016
44 15 Temmuz Darbe Gecesine Kurani Bir Bakış 20 Ağustos 2016
45 Paralel Dinin Olmazsa Olmazı Aracılık – 1 13 Ağustos 2016
46 Müslüman Gayrimüslim İlişkileri 2 Temmuz 2016
47 Zekat 25 Haziran 2016
48 Oruçla İlgili Hükümler 18 Haziran 2016
49 Uydurulan Dinde Yatsı Sonu, Seher ve İmsak Vakti 4 Haziran 2016
50 Uydurulan Dinde Mut’a Nikahı 28 Mayıs 2016
51 Uydurulan Dinde Şartlı Talak 21 Mayıs 2016
52 Uydurulan Dinin Dayatması Olarak Çocukların Evlendirilmesi 7 Mayıs 2016
53 Kölelik ve Cariyelik Mezheplerin Dayatması mı? 30 Nisan 2016
54 Musa Hızır Kıssasının Evrensel Mesajı 23 Nisan 2016
55 Sünnetin Delil Değeri 16 Nisan 2016
56 Kira Sertifikaları Faizsiz Ürün mü? 9 Nisan 2016
57 Suç-Ceza Dengesi Açısından Cinsel İstismar 2 Nisan 2016
58 Boşanma Konusunda Allah’ın Koyduğu Sınırlar 26 Mart 2016
59 Allah’ın Koyduğu Sınırlar Nasıl Aşıldı 19 Mart 2016
60 Muhsana, Kadına Pozitif Ayrımcılık 13 Mart 2016
61 İnsanlar ile Cinlerin Ortak Özellikleri 5 Mart 2016
62 Nebiler Günahtan Korunmuş mudur? 27 Şubat 2016
63 Bedir Savaşı Örneğinde Nebi ve Resul Farkı 20 Şubat 2016
64 Dinde Haram-Helal Koyma Yetkisi 13 Şubat 2016
65 Cinler 6 Şubat 2016
66 İlk İnsanın Yaratılışı 30 Ocak 2016
67 İnsanı İnsan Yapan Özellikler 23 Ocak 2016
68 Allah’ı İkinci Sıraya Koymak 16 Ocak 2016
69 Şirkle İman Arasındaki Kararsızlık 9 Ocak 2016
70 Mehdi Beklentisi 2 Ocak 2016
71 Her İnsan Allah’ı Bilir 26 Aralık 2015
72 Fıkıh Müzakereleri | Her İnsan Allah’ı Bilir 26 Aralık 2015
73 Bir Sömürü Aracı Olarak Halifelik – 2 19 Aralık 2015
74 Bir Sömürü Aracı Olarak Halifelik 12 Aralık 2015
75 Kur’ân’da Dindarlık 5 Aralık 2015
76 Tarih Boyunca Bir Siyasi Baskı ve Ötekileştirme Aracı Olarak Zındıklık 28 Kasım 2015
77 Geleneğe Göre Dinden Dönmenin Hükmü (Bölüm 2) 21 Kasım 2015
78 Geleneğe Göre Dinden Dönmenin Hükmü (Bölüm 1) 21 Kasım 2015
79 Kur’an’a Göre Dinden Dönmenin Hükmü 16 Kasım 2015
80 Kur’an’da Zina Suçu Ve Cezası 7 Kasım 2015
81 Tağut Doğru Yolun Üstünde Oturur 31 Ekim 2015
82 Hadis Uydurma Faaliyetleri 24 Ekim 2015
83 Kader İnancı Ve Nesih 17 Ekim 2015
84 Resulullah Sonrası Siyasi Gelişmeler 10 Ekim 2015
85 Nesih 3 Ekim 2015
86 Hac Ve Kurban 19 Eylül 2015
87 Terör Olayları Karşısında Nebevi Siyaset 12 Eylül 2015
88 Dinde Özgürlük 5 Eylül 2015
89 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 4 “Cariyelik” 29 Ağustos 2015
90 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 3 “Cariyelik” 22 Ağustos 2015
91 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 2 “Kitap Algısı” 15 Ağustos 2015
92 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 8 Ağustos 2015
93 Nebimizin Yürüttüğü Dış Politika 1 Ağustos 2015
94 Kadir Gecesi ve İmsak Vaktine Tavırlar 11 Temmuz 2015
95 Zekat 4 Temmuz 2015
96 Oruç İbadeti 2 27 Haziran 2015
97 Oruç İbadeti 20 Haziran 2015
98 Kutup Bölgelerinde İftar ve İmsak Vakitleri 13 Haziran 2015
99 Emtia Borsalarındaki İşlemlerin Fıkhi Hükmü 6 Haziran 2015
100 Kur’ân’a Göre Gece-Gündüz 30 Mayıs 2015
101 Prof. V. A. Yefimov’la Yapılan Toplantının Değerlendirilmesi 23 Mayıs 2015
102 İsra ve Mirac 16 Mayıs 2015
103 Berzah Alemi 2 9 Mayıs 2015
104 Berzah Alemi 2 Mayıs 2015
105 Enflasyon ve Faiz 25 Nisan 2015
106 İşsizlik Probleminin Kaynağı 18 Nisan 2015
107 Peygamberimizin Öldürülmesini Emrettiği Kişiler Hakkındaki Rivayetler 4 Nisan 2015
108 Faizsiz Sistemin İlkeleri (Zekat-Faiz Karşılaştırması) 28 Mart 2015
109 Faizsiz Sistemin İlkeleri – Faizsiz Bankacılık 28 Mart 2015
110 Faizsiz Sistemin İlkeleri (Enflasyon) 21 Mart 2015
111 Faizsiz Sistemin İlkeleri (Bankacılık) 14 Mart 2015
112 Faizsiz Sistemin İlkeleri 7 Mart 2015
113 Tecavüz Suçunun Cezası 28 Şubat 2015
114 İdam Cezası ve Kıssas Tartışmaları 21 Şubat 2015
115 Ceza Hukukunun Genel Prensipleri 14 Şubat 2015
116 Kur’ân’da Ruh Kavramı 7 Şubat 2015
117 İcmanın Delilleri ve Değerlendirilmesi 24 Ocak 2015
118 Fıkıh Müzakereleri | Ceza Hukukunun Genel Prensipleri 17 Ocak 2015
119 Nebiye Hakaretin Cezası 10 Ocak 2015
120 Noel ve Mevlid Kandili Kutlamalari 3 Ocak 2015
121 Kelime Oyunları ve Şeb-i Arus 27 Aralık 2014
122 Evlilik Nedeniyle Ortaya Çıkan Haramlık 20 Aralık 2014
123 Talak’ın Şarta Bağlanması 13 Aralık 2014
124 Kadının Boşanma Hakkı 6 Aralık 2014
125 Boşanmanın Hükümleri 29 Kasım 2014
126 Küçüklerin Evlendirilmesi 22 Kasım 2014
127 İslam Hukuku-Roma Hukuku Karşılaştırması 15 Kasım 2014
128 Beni Kureyza Yahudileri ve Esirlerin Öldürülmesi 8 Kasım 2014
129 İslâm Miras Hukukunda Kelâle 3 Kasım 2014
130 Batı Güdümlü İslam Anlayışında Kur’an Sünnet Algısı – 2 25 Ekim 2014
131 Batı Güdümlü İslam Anlayışında Kur’an Sünnet Algısı 18 Ekim 2014
132 İslam Alimlerinin Işid’e Gönderdikleri Mektubun Eleştirisi 11 Ekim 2014
133 Kurban İbadeti 27 Eylül 2014
134 Birbirimizden yardım istemek şirk midir? 9 Ağustos 2014
135 Nafile Oruç 2 Ağustos 2014
136 Zekat ve Fitre 26 Temmuz 2014
137 Kadir Gecesi 19 Temmuz 2014
138 Tarihi gelişimi ve Hükümleri Açısından İtikaf 12 Temmuz 2014
139 Yatsının Son Vakti 5 Temmuz 2014
140 Vakti Dışında Namaz, Süresinden Fazla Oruç 28 Haziran 2014
141 Bakara 187. Ayet Işığında Oruç İbadeti 21 Haziran 2014
142 Kimler Oruç Tutabilir 14 Haziran 2014
143 Orucun Tarihi ve Meşruiyeti 7 Haziran 2014
144 Ecel ve Şehitlik – Sorular ve Cevaplar 24 Mayıs 2014
145 Ecel ve Şehitlik 17 Mayıs 2014
146 Seferilik Mesafesi ve Müddeti 10 Mayıs 2014
147 Yolculukta Namaz – 2 26 Nisan 2014
148 Dinden Dönmek 19 Nisan 2014
149 Yolculukta Namaz 5 Nisan 2014
150 Namazı Terketmenin Hükmü 29 Mart 2014
151 Namazda Zikir 8 Mart 2014
152 Kadınların Cemaate Katılması 1 Mart 2014
153 Cemaatle Namaz – 2 22 Şubat 2014
154 Cemaatle Namaz 15 Şubat 2014
155 Sehiv Secdesi 8 Şubat 2014
156 Namazı Bozan Haller – 2 1 Şubat 2014
157 Namazı Bozan Haller 18 Ocak 2014
158 Cumanın Farzından Önceki ve Sonraki Sünnetler 11 Ocak 2014
159 Cuma Hutbesi 4 Ocak 2014
160 Cuma Namazı 28 Aralık 2013
161 Sünnet Namazları 21 Aralık 2013
162 Vitir Namazı 14 Aralık 2013
163 Teheccüd Namazı 7 Aralık 2013
164 Kur’an’da Melek ve Cin Kavramları – Sorular 23 Kasım 2013
165 Kur’an’da Melek ve Cin Kavramları – 2 18 Kasım 2013
166 Kur’an’da Melek ve Cin Kavramları 2 Kasım 2013
167 Cezanın Amacı Açısından Mağdur Hakları 26 Ekim 2013
168 Bayram Namazı ve Teşrik Tekbirleri 12 Ekim 2013
169 Tarihi, Amacı ve Ahkamı Yönüyle Kurban 5 Ekim 2013
170 Kur’an’da Münafıkların Durumu – 2 28 Eylül 2013
171 Kur’an’da Münafıkların Durumu 21 Eylül 2013
172 Günümüz İslam Dünyasının Problemleri 14 Eylül 2013
173 Bedel Hac – Doç.Dr. Servet Bayındır 7 Eylül 2013
174 Allah’ın Bilgisi ve Kader 24 Ağustos 2013
175 Mısırdaki Müslümanların Durumu 17 Ağustos 2013
176 Kadir Gecesi 3 Ağustos 2013
177 İmsak Tartışmaları 27 Temmuz 2013
178 Kutup Bölgelerinde İbadet Vakitleri 20 Temmuz 2013
179 Kader 19 Ocak 2013
180 Kıyamet Alametleri 22 Aralık 2012
181 Kur’an Sünnet Bütünlüğünde Kurban İbadeti 20 Ekim 2012
182 Kur’an Sünnet Bütünlüğünde Hac İbadeti 13 Ekim 2012
183 Faiz-Zekat İlişkisi 6 Ekim 2012
184 Namazların Birleştirilmesi 29 Eylül 2012
185 İslama Yönelik Saldırılar 22 Eylül 2012
186 Alternatif Bir Finansal Ürün Olarak Kira Sertifikaları(SUKUK) 15 Eylül 2012
187 Öğle ve İkindi Namazlarının Vakitleri 8 Eylül 2012
188 Yatsı Namazı Vaktinin Bitişi 1 Eylül 2012
189 Kur’an’a Göre Gelenek 25 Ağustos 2012
190 Bayram Namazı ve Fitre 18 Ağustos 2012
191 Televizyondan Kabe İmamına Uyulabilir mi? 11 Ağustos 2012
192 Ramazan Ayının İnsana Sunduğu Fırsatlar 4 Ağustos 2012
193 İmsak Vakti ve Seher – 2 28 Temmuz 2012
194 İmsak Vakti ve Seher 21 Temmuz 2012
195 Nesih, Kıblenin Değişmesi Örneği 23 Haziran 2012
196 İsra ve Miraç 16 Haziran 2012
197 Uydurma Hadisler – Harun Ünal 9 Haziran 2012
198 Sezaryen Doğum 2 Haziran 2012
199 Vahiy – Sünnet İlişkisi 26 Mayıs 2012
200 Nesih Kavramı 19 Mayıs 2012
201 Din ve Tıp Açısından Sünnet 14 Mayıs 2012
202 Din ve Müzik 5 Mayıs 2012
203 Hadislerin Kur’an’a Arzı 28 Nisan 2012
204 Türkiye’de Kutlu Doğum Etkinlikleri 21 Nisan 2012
205 Allah’ın Elçisini Doğru Anlamak 14 Nisan 2012
206 Kur’an Öncesi Mekke Toplumu 7 Nisan 2012
207 Faizsiz Bankacılğın Problemleri 31 Mart 2012
208 Hz.Muhammed’in(S.A.V.) Tebyin Görevi 24 Mart 2012
209 İslam ve Türk Medeni Kanunu(TMK) Miras Sistemlerinin Mukayesesi 17 Mart 2012
210 Kur’an’a Göre Tağut Kavramı 10 Mart 2012
211 Farklı İnançların Birlikte Yaşamasının Doğal Kuralları 3 Mart 2012
212 Kur’an’a Göre Resule İman, İtaat ve İttiba 25 Şubat 2012
213 Organ Nakli 18 Şubat 2012
214 Sebeb-i Nüzul Meselesi 11 Şubat 2012
215 Daru’l-Harbde Faiz 4 Şubat 2012
216 İftida 28 Ocak 2012
217 Talak (Boşanma) 21 Ocak 2012
218 Gayrimüslimlerle Evlilik 14 Ocak 2012
219 A’raf Ehli 7 Ocak 2012
220 Müminler Cehenneme Girecekler Mi? – 2 31 Aralık 2011
221 Müminler Cehenneme Girecekler Mi? 24 Aralık 2011
222 Çocukların Evlendirilmesi 17 Aralık 2011
223 İnanç Özgürlüğü 10 Aralık 2011
224 Evliliğin Denetlenmesi 3 Aralık 2011
225 Adetli Kadın Kur’an’a Dokunabilir mi? 26 Kasım 2011
226 Hz.İsa’yı(a.s.) Geri Getirmek İsteyenlerin Hedefi 19 Kasım 2011
227 Nebi ve Resul Kavramları 12 Kasım 2011
228 Kurban Bayramına Nasıl Hazırlanmalıyız? 5 Kasım 2011
229 İcma Delili ve Değerlendirilmesi 22 Ekim 2011
230 Vekaletle(Bedel) Hac 15 Ekim 2011
231 İhram Yasakları 8 Ekim 2011
232 Kadınların Yolcuğu 1 Ekim 2011
233 Kur’an ve Sünnet Işığında Hac İbadeti 24 Eylül 2011
234 Faiz Anlayışı 10 Eylül 2011
235 Bayram Namazı 27 Ağustos 2011
236 İmsak Vakti 20 Ağustos 2011
237 Teravih Namazı Konusunda Diyanet’e Cevap 13 Ağustos 2011
238 Oruç Tutamayanlar Ne Yapmalı? 6 Ağustos 2011
239 Güneşin Batmadığı Yerlerde Namaz Vakitleri 2 Temmuz 2011
240 Yatsı Namazının Vakti 7 Mayıs 2011
241 Allah’ın İndirdikleri İle Hükmetmeyenler – 2 30 Nisan 2011
242 Allah’ın İndirdikleri İle Hükmetmeyenler 23 Nisan 2011
243 Günahlarla İlgili Kavramlar – 2 2 Nisan 2011
244 Günahlarla İlgili Kavramlar 26 Mart 2011
245 Büyük Günahlar – 3 19 Mart 2011
246 Büyük Günahlar Nelerdir? 12 Mart 2011
247 Büyük Günah İşleyenlerin Durumu 5 Mart 2011
248 Ye’cüc ve Me’cüc 26 Şubat 2011
249 Dabbetü’l-Arz 19 Şubat 2011
250 Tarikatlarda Vesile ve Tevessül 12 Şubat 2011
251 Evliyanın Yardımı İle İlgili İddialar – 2 5 Şubat 2011
252 Kutuplarda Namaz Vaktinin Tespiti 29 Ocak 2011
253 Evliyanın Yardımı İle İlgili İddialar 22 Ocak 2011
254 Kâlû Belâ Olayı Hakkında Sorulan Sorular – 2 1 Ocak 2011
255 Kâlû Belâ Olayı Hakkında Sorulan Sorular 25 Aralık 2010
256 Mehdi İnancı 18 Aralık 2010
257 Kur’an’a Göre Zekat Oranları 4 Aralık 2010
258 Artan Malı İnfak Etme 27 Kasım 2010
259 Vitr Namazı 13 Kasım 2010
260 Bayram Namazları 6 Kasım 2010
261 Sehiv Secdesi – Mukayeseli Fıkıh Dersleri 30 Ekim 2010
262 Kurban İle Alakalı Sorular 23 Ekim 2010
263 Hac Farklı Aylarda Yapılabilir mi? – Fıkıh Dersi 9 Ekim 2010
264 Başkasının Yerine Hacc Yapmak 2 Ekim 2010
265 Hilal İle İlgili Sorulan Sorular 25 Eylül 2010
266 Cariyeler İle İlgili Sorulan Sorular 18 Eylül 2010
267 ORUÇ BOZMANIN CEZASI 4 Eylül 2010
268 Zekat 28 Ağustos 2010
269 İmsak ve Yatsı Vakitleri – 2 21 Ağustos 2010
270 İmsak ve Yatsı Vakitleri 14 Ağustos 2010
271 İsra ve Miraç -2 10 Temmuz 2010
272 İsra ve Miraç -1 3 Temmuz 2010
273 İcma’a Delil Getirilen Hadisler 26 Haziran 2010
274 İcma 19 Haziran 2010
275 Başörtüsü ve Örtünme 12 Haziran 2010
276 Mezheplerin Tutarlılığı 29 Mayıs 2010
277 Asabe Siyaset İlişkisi (Kızın Çocuklarının Mirasçılığı Örneği) 22 Mayıs 2010
278 Kur’an’ı Açıklama Usulü 15 Mayıs 2010
279 Kartepe Programı Değerlendirme 5 Mayıs 2010
280 Abdestte Ayakların Mesh Edilmesi 24 Nisan 2010
281 Hudeybiye’den Geri Kalanlar 13 Nisan 2010
282 Peygamberimizin Zeynep (ranha) ile Evliliği 3 Nisan 2010
283 Bedir Savaşı 20 Mart 2010
284 Kur’an Sünnet Bütünlüğü: Allah’ın İzni Meselesi 13 Mart 2010
285 Vahiy Çeşitleri 6 Mart 2010
286 Kadınların Özel Halleri 11 Şubat 2010
287 Kur’an’a Göre Zekat Nispeti 6 Şubat 2010
288 Vahy-i Gayr-i Metlüv’e Dair Getirilen Deliller -1 30 Ocak 2010
289 Iskat (Ölen Kimseyi İbadet Borçlarından Kurtarmak) 16 Ocak 2010
290 Dini Tebliğ ve Uygulamada Cebrailin Rolü -2 2 Ocak 2010
291 Dini Tebliğ ve Uygulamada Cebrail’in Rolü 26 Aralık 2009
292 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kurban 21 Kasım 2009
293 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kıble Meselesi -2 14 Kasım 2009
294 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kıble Meselesi -1 7 Kasım 2009
295 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kur’anı Anlama 31 Ekim 2009
296 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Yolculukta Namazin Kısaltılması Örneği 24 Ekim 2009
297 İsa Aleyhisselam Tekrar Gelecek mi? -2 17 Ekim 2009
298 İsa Aleyhisselam Tekrar Gelecek mi? 1-1 10 Ekim 2009
299 İsa Aleyhisselam Tekrar Gelecek mi? 1-2 10 Ekim 2009
300 Hanefi Mezhebinin İçki ile İlgili Görüşleri -1 3 Ekim 2009
301 Hanefi Mezhebinin İçki ile İlgili Görüşleri -2 3 Ekim 2009
302 Mirasta Avliye Meselesi -1 26 Eylül 2009
303 Mirasta Avliye Meselesi -2 26 Eylül 2009
304 Kasten Orucu Bozanın Cezası -1 12 Eylül 2009
305 Kasten Orucu Bozanın Cezası -2 12 Eylül 2009
306 Oruç Keffareti -1 29 Ağustos 2009
307 Oruç Keffareti -2 29 Ağustos 2009
308 Adetli Kadının Orucu -1 22 Ağustos 2009
309 Adetli Kadının Orucu -2 22 Ağustos 2009
310 Hastaların Orucu -1 15 Ağustos 2009
311 Hastaların Orucu -2 15 Ağustos 2009
312 Namazda Örtünme / 2-1 8 Ağustos 2009
313 Namazda Örtünme / 2-2 8 Ağustos 2009
314 Namazda Örtünme / 1-1 1 Ağustos 2009
315 Namazda Örtünme / 1-2 1 Ağustos 2009
316 Kur’an’da Örtünme -1 18 Temmuz 2009
317 Kur’an’da Örtünme -2 18 Temmuz 2009
318 Gayrimüslimlerle Evlilik -1 11 Temmuz 2009
319 Gayrimüslimlerle Evlilik -2 11 Temmuz 2009
320 Müşriklerle Evlilik -1 4 Temmuz 2009
321 Müşriklerle Evlilik -2 4 Temmuz 2009
322 Ehli Kitap ve Müşrikler -1 27 Haziran 2009
323 Ehli Kitap ve Müşrikler -2 27 Haziran 2009
324 Hayvan Kesimi / 2-1 20 Haziran 2009
325 Hayvan Kesimi / 2-2 20 Haziran 2009
326 Hayvan Kesimi -1 13 Haziran 2009
327 Hayvan Kesimi -2 13 Haziran 2009
328 Helal Gıda ve Jelatin Konusu -1 6 Haziran 2009
329 Helal Gıda ve Jelatin Konusu -2 6 Haziran 2009
330 Nafile Namazlar -1 9 Mayıs 2009
331 Nafile Namazlar -2 9 Mayıs 2009
332 Vitir Namazı -1 2 Mayıs 2009
333 Vitir Namazı -2 2 Mayıs 2009
334 Kur’an’ın Genel Açıklaması -1 25 Nisan 2009
335 Kur’an’ın Genel Açıklaması -2 25 Nisan 2009
336 Namazın Mekruhları -1 11 Nisan 2009
337 Namazın Mekruhları -2 11 Nisan 2009
338 Namazı Bozan Şeyler -1 4 Nisan 2009
339 Namazı Bozan Şeyler -2 4 Nisan 2009
340 Namazda Konuşmak -1 28 Mart 2009
341 Namazda Konuşmak -2 28 Mart 2009
342 Namazda Abdestin Bozulması / 2-1 21 Mart 2009
343 Namazda Abdestin Bozulması / 2-2 21 Mart 2009
344 Namazda Abdestin Bozulması / 1-1 14 Mart 2009
345 Namazda Abdestin Bozulması / 1-2 14 Mart 2009
346 Namazda İmamlık / 3-1 28 Şubat 2009
347 Namazda İmamlık / 3-2 28 Şubat 2009
348 Namazda Saf Düzeni -1 21 Şubat 2009
349 Namazda Saf Düzeni -2 21 Şubat 2009
350 Namazda İmamlık / 2-1 14 Şubat 2009
351 Namazda İmamlık / 2-2 14 Şubat 2009
352 Namazda İmamlık / 1-1 7 Şubat 2009
353 Namazda İmamlık / 1-2 7 Şubat 2009
354 İmamın Arkasında Kıraat -1 24 Ocak 2009
355 İmamın Arkasında Kıraat -2 24 Ocak 2009
356 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 4-1 17 Ocak 2009
357 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 4-2 17 Ocak 2009
358 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 3-1 10 Ocak 2009
359 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 3-2 10 Ocak 2009
360 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 2-1 3 Ocak 2009
361 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 2-2 3 Ocak 2009
Kuran Dersi Canlı Yayın