Müslümanların bir numaralı konusu kitapla sünnet ilişkisini doğru kurup kuramama noktasında yoğunlaşmakta. Dolayısıyla sünnetin vahiy olduğu çok yaygın bir iddiadır. Bir de o cümleyi kullansınlar kullanmasınlar bizim ulemanın hemen tamamında “Essünetül kadıyetül kitap” anlayışı vardır yani sünnet kitaptan öncedir, kitapla olan son sözü sünnet söyler böyle bir anlayış vardır.
Üç haftadır biliyorsunuz ders yapamadık.1. hafta Almanya’da geçirdik 2. Hafta Avusturya’da geçirdik.3. haftayı Eskişehir’de geçirdik. Üçünde kitap- sünnet bütünlüğüne ağırlık verdiğimiz konuşmalara yaptık. Bunların içinde benim en çok ilgimi çeken şu oldu: şaşırttı yani. Avusturya’da yaptığımız bir konuşma. Viyana’da kubbeli ve minareli bir cami var. Tuna nehrinin hemen yanında büyükçe bir cami, bir külliye gibi yapılmış. O cami” Rabıdatül Alemil İslam”nın merkezi olarak kullanılıyor. Dolayısıyla Arapların yoğunlukta bulunduğu bir cami. Oranın yöneticiliğini yapan Doktor Ferid Hoteni Doğu Türkistanlı. Mekke’de büyümüş birisi, altı dil konuşuyormuş.35 yılını Avusturya’da geçirmiş. Doktorluğu tabiplikten geliyor. Daha yeni Roma’ya tayin edilmiş. Romaya da gitmiş olabilir.
Şimdi oraya gittim, O akşam Riyazüssalihin dersi varmış yatsı namazından sonra dolayısıyla O dersi okutan mısırlı bir hoca var. Ve dersi dinlemeye üzere gelen bir arap var. Namazı kılınca Doktor Ferid bu gün istediğin dersi sen yap dedi riayzsüsalihin dersi mi yapayım dedim. Yok sen ne istersen onu yap dedi. Fazla vaktimiz var mı? Dedim. Yok dedi. fazla vakit yo dedi. Çünkü onun ayrılması ile ilgili bir toplantı düzenlemişler. Oranın bütün üst düzeydekiler toplaşmıştı. Beni de davet ettiler.. Bende orada konuşma yaptım. Size Kitap ve sünnet bütünlüğünden bahsedeyim dedim. Çünkü önemli bir konu. Şimdi orada safa ile Merve arasında say olayı var ya “İnnesafa vel mervete min şea…””Safa ve Merve Allah’a ibadet nişanelerindendir. Kim Hac ya da Umre yaparsa ikisi arasında say etmede bir günah yoktur.”Şimdi orada dedim mesela bir günah yoktur dan bunun tavaf edilmesinin sevap olduğu anlaşılır mı? Anlaşılmaz. Böyle bir şey anlayamazsınız. Değil mi? dedim. Evet dediler.Ama dedim Peygamberimiz diyor ki “İnnallahe…………””Allah size say!ı farz kıldı. O zaman nerden öğrenmiş peygamberimiz bunu? Kitap ile sünnet arasındaki irtibatı kuramıyanlar diyorlar ki ayrı bir vahiydir. Peygamberimize gelmiş. Çünkü bakıyorlar ki bütün mezhepler öyle bu ayeti kerimeden şey çıkmaz. Safa ile Merve arasında say etmenin sünnet olduğu olduğu bile orta ya çıkmaz sevap olduğu bile ortaya çıkmaz sadece günah değildir Ama Peygamberimiz say etmiş, bütün Müslümanlar say etmiş, umrede de bütün Müslümanlar say etmiş, öteden beri herkes say’ı eksiksiz yapmış. Bir istisna yok. Peygamberimiz(SAV) Allah farz kılmıştır dediğine göre öyleyse……
Hanefi mezhebine göre subuti kati değildir, vaciptir diyor. Öbürleri subut tarafına bakmıyor zaten vacip diye kelime yok onlarda farz ve vacip aynı. öbürleri de diyorlar ki say etmek haccın ve umrenin rüknündendir, farzdır.
Peki nerden almıştır Peygamberimiz bunu. Kur’an’da yok. O zaman mecburen diyorlar ki bu ona gelen ayrı bir vahiydir. Çünkü işin içinden başka türlü çıkamıyorlar.gerçektende o noktada kalırsan kim olursa olsun bir şey söyleyemez.
Ben bu metedolojiyi onlara okudum. Hud suresinin ilk ayetinde . Allah bir yerde kısa ve öz anlatmışsa bunun bir başka yerde detayını vermiştir. Diye O zaman dedim ne yapmak lazım. Şimdi burada ne öğreniyoruz. Safa ile Merve arasında Hac ve Umre yapanların say etmediğini öğreniyoruz.hadi dedim Haccı bir kenara bırakalım. Umrede yapılacak topu topu iki mesele var. Birincisi tavaf. Biriside say.O zaman sadece tavafla umreyi bitiriyorlarmış. Peki Allah’u Teala öbür ayette “ve etimmul hacce velumrate” dediği zaman demek ki umrede bir eksiklik var tamamlayın diyor.. eksikliğinde ne olduğunu ayette öğreniyoruz. O eksiklikte say dır. O zaman say etmeyi tamamlayın emri say etmenin farz olduğunu gösteriyor.
Bu anlattıklarım hepsinin hoşuna gitti. Orada büyük bir zevkle dinlediler. Doktor Ferid bu konuşmayı vakit dar olmasına rağmen bu konuşmayı Almancaya çevirmek istedi. Avusturya’da Arapça bilmeyen cemaat de vardı.
Almancaya çevirirken Ben Almanca bilmiyorum ama onun ifadelerinden anladım. Birde Bizimle beraber gelen arkadaşlar biliyorlar Almancayı. Onlarda dediler. Ya hocam müdahale edecektik. Bu adam yanlış tercüme etti. Tam senin söylediklerinin tersini söyledi. Şimdi doktor ferid bütün bunları anlattı İşte dedi. Peygamberimizin sünneti vahyi gayri metlüvdür. vahyi gayri metlüv ile vahyi metlüvün tek farkı birincisinin namazda okunup diğerinin okunmasıdır. Onun için hiçbir fark yoktur. Bu kısımları Arapça da söylediği için anlıyorum.
Sonra ilgili ayetleri söyledi bende ona müdahale etmedim. Adamın kafası o anda bozuldu bir kere fakat tutturamadı. Dedim Bu iş böyle başlar sonra görürsün neticelerinin nelere varacağını. Ne yaparsanız yapın insanlar alışkanlıklarını kolay kolay bırakamıyorlar. Oradaki arkadaşlar olaya müdahale edeceklerdi vahyi gayri metlüv diyor şeye . Nasıl müdahale edeceğiz orası tartışma yeri değil. Muhatapların ilim seviyesini bilmiyorsun gereksiz tartışmaya ne gerek var. Hemen arkasından koşa koşa çıkıp bir toplantıya yetişeceğiz. Yani böyle entresan bir hatıra olmuş oldu orası. Ama Doktor Ferid orada alacağını aldı. İşte bak peygamberimizin sözü de hikmettir. Dedi. Gayet güzel.
Yavaş yavaş yapmak lazım Bunlar Suudi Arabistan da öğrendiklerine göre harekat ediyorlar. Ama 6 tane dil biliyorum diyor. Ama Uygurcayı bilmiyor.
Bu arada konuşmacılar bir şeyler söylüyorlar ama anlaşılmıyor.
Dedim ki sen 6 tane dil biliyorsun .O zaman Uygurcayı bilmiyorsan hiçbir şey bilmiyorsun demektir.. Senin ilk vazifen bunu öğrenmektir dedim. Dedi rahmetli babam Uygurcayı konuşmama müsaade etmedi.
Neyse şimdi böyle bir giriş yapmış olduk. Şu anda üzerinde çalıştığımız konu son derece önemli.. bu konuda epeyce çalışma yaptık.. nereye varmıştık en son……
(Vema kane libeşerin yükellifullah)Burada kalmıştık. Şura suresi 51. Ayet yani 42. Sure 51. Ayet.
(Hiçbir beşerin Allah’ la konuşması söz konusu olamaz.) (vema kane libeşerin) dendiğine zaman bu peygambere olsun olmasın herkes için söz konusu. Çünkü nefyin siyakında vakıf olan nekre ne yapardı? umum ifade ederdi yani hiç kimse Allah’la konuşamaz.
“Sadece vahiy olarak konuşabilir”(illa vahyen)
Şimdi vahiy kişinin içine doğan bilgi demektir şimdi bu vahyin şekli var biliyorsunuz. Bunu ayet bitince konuşalım.
“yada perde arkasından.”(Ev min verail hicab.) Hitap eder Musa AS ağaç arkasından hitap etmesi gibi.
veya elçi gönderir.”(v yürsilu rasulen.)
“belirlediği şeyi kendi izniyle vahyeder.”(fe yuhiye bi iznihi ma yeşau.)
“O yücedir doğru karar verir.”(İnnehu aliyyun hakim.)
Evet Fatih burada iddia ne onu ortaya koyalım.
Fatih: Şimdi burada ki iddia bakara suresinin 97-98 –Şura suresinin 192,195. Ayetlerinde olduğu gibi Kur’an- ı kerim Rasulullahı 3. şekilde yani elçinin, cebrailin ona indirmesiyle geliyor. Peki diğer iki yolla peygambere hiç vahiy gelmemiş midir.?
Mutlaka gelmiştir deniliyor. Çünkü biz Kur’an-ı Kerimde peygamber dahi olmayan bir çok kişiye Allah’ın vahyettiğini biliyorsak, Peygamberimize bu Kur’an dışında diğer iki yolla vahiy gelmiş olabilir.İşte bunlar muhtemelen bizim vahyi gayri metlüv olan vahiydir. Yani Kur’an-ı 3. Şekli hasrediyor diğerleriyle de gelmiş olabilir deniliyor.
Hoca: Yani diyor ki,. Kur’an-ı Kerim peygamberimize Allah’ın gönderdiği Rasul vasıtasıyla gelmiştir..Doğru söylüyor çünkü Allah’u Teala da iki ayette ne diyor: Hakka suresinde
(nezele bihierruhul emin)diyor ya o. (İnnehu lekavlü rasulün kerim.) de diyor. Dolayısıyla Cebrail as’ın Allah’ın rasulü olarak peygamberimize vahiy getirdiği kesin. Bunda bir problem yok. Şimdi mücadele suresinin son ayetinde diyor ki: Cebrail peygamberimize getirmiş olduğu bilgiye ne deniyordu?
Şura 52. Ayette (ve kezalike evhayna ileyke Ruhan min emrine,vema künte tedrimel kitabi velel iman velakin cealnahu Nuran nehdi ila sıratın müstekim.)
Zaten şura 51. Ve 52. Ayette kendi içlerinde birbirini açıklıyor. Şimdi ayetleri tekrar devamıyla birlikte okuyalım. (vema beşerun la yükellifullahi…)
“Hiç beşerin Allah’la konuşması söz konusu değildir ancak vahiyle olabilir ya da bir hicab arkasından.”
Hicap ayrı bir konu…..
Fatih Orum : Rüya bilinç altına tekabül ediyor.Sanki şimdikilerin şuuraltı rüyada bilinç altı dedikleri.
Abdulaziz Bayındır: tamam işte.
“Ya da bir elçi göndermesi, belirlediği şeyi kendi izniyle ona vahyetmesi şeklinde olur çünkü O yücedir ve hakimdir.”(Şura:51)
Şimdi burada 3 şekil var:
1-vahiy şeklinde.
Biz biliyoruz ki Allah Musa AS ın annesine vahyetmiştir ama onun annesi peygamber değildir. Allah’u Teala Meryem validemize de vahyetmiştir..o da peygamber değildir. Nahl’ e de vahyettiğini bildiriyor. Yani arıya, bal arısına oda öyle bir şey söz konusu değil.
2-Ya da bir perde arkasından:
Fatih’in dediği gibi rüyada bir perde arkası olur. Cenab-ı hak kafirlere de doğru rüya gösteriyor.Gerçi biraz sonra o rüya konusu ile başka ayet gelecek ama biz Yusuf suresinde gayet net olarak biliyoruz. Yusuf as hapisteyken 2 kişinin gördüğü rüyalar. Yine Yusuf as hapisteyken kralın görmüş olduğu bir rüya bunlar Müslüman değil ama rüyalar doğru. Ne yapmış oluyor Allah’u Teala gayb bilgisi. Bunlar Allah’tan başkasının bildiremeyeceği bir bilgi Melekler de bilemez ama burada bir elçilik meselesi yok.
Baştan beri konuşuyoruz ya Elçilik nedir?” Fatih git Haşime bunu söyle “elçilik budur. Yani ben sana şimdi git Haşime şunu söyle dersem benim elçim olursun. Ama ben sana bir şey anlatıyorum. Benden duyduğunu gidip Haşime anlatıyorsun. Bu elçilik olur mu? Olmaz tabi ki. Git şuna şunu söyle diyeceğim o da diyecek ki Abdülaziz Hoca şöyle söyledi. O zaman elçilik olur Ama mesela ben Fatih’ e para versem Mesela desem ki Fatih şuradaki manavdan şu kadar meyve al gel. O manava gidince Abdülaziz Hoca şu meyveyi istedi demesine gerek var mı? Kendi satın aldığı zaman ki davranışı ne ise o şekilde benim için davranacak. Şu kişiye alıyorum demesine hiç gerek yok. O zamanda benim vekilm oluyor. Yani rasul değil vekil oluyor.
Allah’u Teala birisine vekillik veriyor mu?
–Yok.
Hiç kimse Cena-ı Hakkın vekili olamaz. Kimse kendini Allah yerine koyarak hareket edemez. Manav örneğinde benim verdiğim parayla bana meyve alırken kendini benim yerime koymuş oluyor. Vekilim oluyor.
Allah’u Teala Peygamberimiz sav ne diyor:
(vema ente aleyhim bivekil.) “Sen onların üzerine vekil değilsin”. Yani Cenab-ı Hak İsra sureinin 2. Ayetinde Tevratı bir kelimede özetliyor:
(Ve ateyna Muselkitabe ve cealnahu huden li beni israile tettehizu min duni vekila.) yani,” Musa’ya o kitabı verdik. İsrailoğullarına gerçeği doğruyu gösteren bir klıavuz kıldık benden önce birisini vekil yapmayın.”
Öyle benim önüme bir başkasını vekil olarak çıkarmayın. Kimseyi bana karşı vekil edinmeyin bana karşı diyor.—–O zaman kutuplara tasarruf hakkı verilmiştir diyenlere?
Tarikatlarda bu vekil kelimesi son derece önemlidir. Allah’la kul arasında bir vekil. Kimin vekili? Kullara karşı Allah’ın Allah’a karşı kulların vekili. Bu tam bir şirk işte. Cena-ı Hakk’ın asla kabul etmediği bir şey. Şimdi o zaman rasullükte bir problem yoktur.
Mesela kral o rüyayı gördüğü zaman ben şöyle şöyle rüya gördüm diye insanlara anlatıyor ve onlardan yorum istiyor. Burada bir tebliğ söz konusu mu? Peygamberimiz sav’de Hudeybiyeye giderken Ben şöyle bir rüya gördüm, diyor.
Mescidi Harama traş olmuş olarak giriyorduk.
Mescidi Harama traş olmuş olarak kim girer.? Arafat’ta vakfesini yapmış, şeytan taşlamış, ihramın birinci bölümünde çıkıp traş olmuş. Kişiler girer. Peygamberimiz gittiği zamanda Hac mevsimiydi. Zilhiccenin baş tarafıydı. Nasılsa kaynaklarda umre diye geçmiş. Bizde öyle ezberledik. Umreye değil Peygamberimiz Hacca gitmişti. Orada .Zaten ayeti kerime de ona delalet ediyor.:
(Muhallikine ruuseküm ve mukassirine) “Saçlarınızı bazınız dipte traş etmiş bazıları kısalmış olarak.”
(le tedhulunel mescidil haram)”mutlaka Mescid’i Harama gireceksiniz.”
Ayet o rüyayı anlatıyor. Peygamberimiz gördüğü rüyayı söylüyor.. oraya kadar gidiyorlar peygamberin gördüğü rüya ve Mescid’i haram’a giremeden geri dönüyorlar.
Fatih Orum: Orada bir sürü insanın morali bozuluyor.
Hz Ömer’in moralinin bozulduğu söyleniyor. Sen Allah’ın peygamberi değimlisin? Diyecek noktaya getiriyor olayı.
Ama arkasından Allah’u Teala ne diyor. Lekad sadakallahu rasulehurru’ya bil hakkı letedhulennelmescidelharama inşaallahu aminin.)
Şimdi Allah rasulünün rüyasının gerçek olduğunu tasdik etmiştir. Mutlaka Mescid’i haram’a gireceksiniz.
Tamam da bu ifade, bu bir tebliğ değil. Bu görev yükleyen bir şey değil ama bu bir kralın rüyası gibi Yusuf as’ın rüyası gibi, İbrahim as’ın gördüğü rüya gibi. O hapishanedeki iki kişinin gördüğü rüya gibi Cenab-ı Hakk’ın bunların kalbine bir bilgi fısıldamasıdır. Yani git falancaya şunu söyle değil. Yoksa falancaya şunu söyle dediğin zaman elçilik olur. Bundan dolayı Allah Kur’an-ı Kerim’de (vema lalerrasulü illel belag)” Peygambere düşen tebliğden başkası değil.”
Ama o rüyayı anlatma görevi var mı? Bir insan rüyasını hiç kimseye anlatmayabilir. Anlatmadığı zaman da bir sorumluluğu olmaz. Ama ben sana elçilik görevini veriyorum falancaya söyle dendiğinde söylemezsen olmaz.
—–O zaman rüya konusunda diğer insanlarla …………..ortak diyebilir miyiz?
Abdulaziz Bayındır: Şüphesiz. Zaten ortak olduğu açık.
—Herhangi bir insan gibi oda rüya görüyor ve müslüman olması gerekmiyor.
26.59-27.04 anlaşılmıyor
Yahya Şenol: Rüyada gelen ayet var mıdır?
Abdulaziz Bayındır: Rüyada gelen ayet olmaz.
Yahya Şenol: Yani o vasıtayla bir ayet inmemiştir. Değil mi?
Fatih Orum: Olsa onun ayet olduğu herhalde peygamberimizin kalbine ilga edilir o.
Yahya Şenol: İlk gelen vahiyler rüyayla başlamıştır. Diye.
Fatih Orum: Yani .O olsa peygamberimiz onun risaletle ilgili bir rüya olduğunu mutlaka bilir. Mutlaka o bildirilir.
(lekad rasulehurruya………..)gibi te’yid edilmesi ama rüya…….
Abdulaziz Bayındır: O rüyayı sadıka ile gelen bir ayetten bahsedilmiyor.
——–Vahiy değil, değil mi?
Abdulaziz Bayındır: vahiy yok.
Yahya Şenol: o anlamda peygamberlik başladı. İşte soru gelmişti bize rüyayla gelen bir ayet olmuş muydu peygamberimize şura suresinden yola çıkarak.
—-Felak ve nas için rüyayla geldi deniyor.
Fatih Orum: Kevser suresi içinde öyle deniyor.
Abdulaziz Bayındır: diyebilirler ama o öyle olmaz Neden olmaz? Çünkü Allah’u Teala bu iş için koyduğu bir prensibi ortaya koyuyor.
Diyor ki (Cin suresinin sonu) 72. Sure 26. Ayet. vela yüzhiru ala gaybihi ehade)
İzhar etmek-Kesinlik
Rüyalarda ızhar olmaz. Yani kesinlik olmaz bir şüphe olur ama gelen vahiylerde bir kesinlik vardır.
“Bütün gaybı bilen Allah’dır.”
Dolayısıyla melekler gaybı falan bilmezler.<bizde öyle bir durum var. Melekler insanın kalbini de bilmezler. Bütün gaybı Allah bilir. Gaybı Allah’dan başka kimse bilmez.
“Allah gaybını da kimseye ızhar etmez.”Izhar ne demek? çok açık br biçimde ortaya koymaz. E şimdi rüyaya bakın Yusuf as’ın (Hani bir vakitler Yusuf, babasına demişti ki: “Babacığım, ben rüyada onbir yıldızla güneşi ve ayı bana secde ederken gördüm.) ayeti kerimesinde 11 tane yıldız, güneş ve ay bana secde ediyor. Ben bunu böyle gördüm. Diyor ya ayette. Şimdi öyle görmüş.
Yakup AS bundan ciddi bir umuda kapılmış. Bunu kardeşlerine anlatma diyor, kardeşlerin anlarlar. Ama bundan emin değil Yakup as çünkü rüyada izhar yok. Yani her şeyin açık ve net ortaya konması söz konusu değil. Onun için siz de her türlü rüya görürüsünüz. Ama %100 emin olamazsınız. Bundan dolayı Yakup as oğlunun hasretinden gözler kör olacak kadar ağladı ama o rüya dan dolayı hep bir beklenti içerisindeydi.”inni alemü min minallahi mala ta’lemun” Cenab-ı Hak’kın bir bildirdiği şeyi, sizin bilmediğinizi biliyorum demişti. Ama ağlıyordu. Kesin olsaydı ağlamazdı.
—– Musa as’ın annesinde de aynı şey. Kesin vahiy olsaydı niye………..(………….)
O da çok güzel oldu. Orada kesinlik yok. Kesinlik nasıl oluşuyor? Birisi bu görevi bana Allah verdi diyecek ki gitsin Allah böyle dedi diye bir yerde anlatsın. Onun için bak burada ne diyor Allah’u Teala:
“Alemül gayb”Bütün gaybı bilen Allah’tır (vela yuzhiru…..) Hiç kimseye gaybını ızhar etmez. Çok açık ve net bir şekilde ortaya koymaz.
(illa menirdada min rrasul) “Razı olduğu elçi hariç.” Şimdi diyelim ki Muhammed (sav) , mesela vahyi alan Cebrail AS düşünün o da vahyi bir elçi olarak alıyor. Şimdi Cebrail as’ın bulunduğu yer birinci kat semadan alıyor. Oraya şeytanlar giremiyor değil mi? Mele-i A’la denilen yer.
(ve inne künne…)
Eskide gider orada dinlerdik diyor. Şimdi kim dinlemek isterse hemen gök taşı gelip onu engelliyor dolasıyla (ve hafızna min külli şeytanirraci.) Bütün şeytanlardan 1. Göğü koruduğu için Cebrail as oraya bir şeyin karışmadığından emin bir kere O çünkü güvenli bir yerden alıyor vahyini. Peki Muhammed sav’e vahyi getirdi. Şimdi şeytana Cenab-ı Hak kıyamete kadar doğru yolda oturma izni vermedi mi?
(Le ekudenna sıratekel müstekim.) O zaman en doğru iş baştan bulandırmak olur.Onun için Cenab-ı Hak peygamberlere de ne diyor.Hac suresi 52. Ayet.( Vema ersalna min kablike min rasulin ve la nebiyyin)” Senden önce bir nebi ve göndermedik ki bir şey temnni etsinde temennisinin içine şeytan bir vesvese katmış olmasın.” Bak bu vahiy gelme olayı değil.
Fatih Orum: Vahiyden sonra ki aşama mı?
Yahya Şenol: Vahiyde bir temenni var mı?
Yok elbette. Burada şunu söylemek istiyorum. Yani peygamberin yanına şeytanlar rahat sokuluyor. Yani peygamberin bulunduğu yerde hatta namazdayken bile şeytanın peygamberimize musallat olduğuna dair sahih rivayetler vardır. Peygamber bu dünyada yaşıyor. İkisinde farkını anlatmaya çalışyorum. Cebrail AS in vahiy aldığı yere böyle bir şeyin olması mümkün değil. Çünkü oraya şeytanlar yaklaştırılmıyor ama peygamber yeryüzünde olduğu için onlara şeytanlar yaklaşıyor ve her temennisinin içine bir ves vese sokuyor. Ama sonra ne diyor: (Fe yensekullahi ma yulkişşeytan)” Şeytanın verdiği vesveseyi Cenab-ı Hak gideriyor. Sonra (Sümme yuhkimu ayetihi) “Sonra ayetini muhkem kılıyor.”
Şimdi peygamberler şeytan yaklaştığı için bizim hurafeciler kendi şeyhlerine şeytanı yaklaştırmazlar. Ben eminim şeytan yaklaşmayacağından. Çünkü şeytanlar doğru yolda olanalrın yanına gider yanlış yolda olanların değil İhtiyaç yok. Şimdi.
(Alimül gaybı fela yudhiru ala gaybihi ahade) Bütün gaybı bilir Allah’u Teala ama gaybını kimseyi mazhar etmez.. Kimse öğrenemez. Allah’ın gaybını. Bir tek istisna var. (illa menirteda min rasulin)” Razı olduğu elçi hariç.
sırf elçi ne oluyor.”feinnehu yeslükü min beyni yedeyhi…”İşte o peygambere vahiy geldiği zaman önünden arkasından gözcüler dikiyor.Tıpkı şeye diktiği gibi birinci kat semaya “Ve hafizna min külli şeytanirracim” diyor ya. Gözcüler dikiyor çevresine.”Liyaleme” o peygamber bilsin ki gelenler Allah’ın risalelerini tebliğ etmişlerdir. Araya şeytan sözü karışmamıştır. Kesin bilgisi olsun. İşte o gayb bilgisidir. Ve gayb bilgisine mazhar olmuştur. Gayb bilgisine açıkca zahir bir şekilde ortaya çıkmış olacak.. Bundan sonra ne diyor?” Ve ahata “ Sağdan soldan bir sürü cızırtı bızırtı yani parazit yapan olmadığı için gelen elçilerin yanında olanı kuşatsın. Tamamen kavrasın. Buradan da şu anlaşılıyor ki Cebrail as. Peygamberimizin yanına tek başına gelmiyor. Bir melekler ordusuyla beraber geliyor. Yani bir koruma ordusuyla birlikte geliyor. Ondan sonra .Çünkü “eblağa risalatı rabbihim”diyor ya bu tebliğde o korumalarında etkisi var.” ve ehata bima ledeyhim “onlarla beraber olanı iyice kavrasın düşüncesi kalmasın
— elçilerin getirdikleri
Onun için buradan şunu da düşünelim arkadaşlar ya şey yaparlar ya “la tuharrik bi lisaneke” de yok efendim peygamberimiz kendisine vahiy gelirken mesela Cebrail “inna a’tayna kelkevser “o da okendi kendine “ kelkevser “diyormuş .ya bunu akıllı bir insan yapmaz . Böyle bir şey olur mu peygamberi bu derece sanki kafayı yemiş bir insan gibi takdim ediyorsunuz. Ya Cebrail konuşurken sözü tekrarlayacakmış ezberleyecekmiş böyle bir şey olur mu?
—Sakin bir dinlemek daha kolay
Hayır, bak ben size burada konuşurken sizde kendi kendinize bir şeyler konuşsanız. Ne konuşuyorsunuz desem. Sizde senin konuşmalarını ezberliyorum deseniz. Ne derler size? Kafayı yemiş derler. Böyle saçmalık olur mu? Gelmiş ayeti kerimeleri sanki peygamberimizi böyle kafayı yemiş bir insan gibi göstererek tercüme ediyorlar. Dolayısıyla o Ayetteki asıl mana kayboluyor İnşallah oda var zaten programda.
Fatih Orum: Sonra o peygamberimiz onu dinlemiyor. Hala bildiğini yapıyor ikinci bir ayet tekrar geliyor. Şey böyle şey… bunu da aynı şekilde tercüme ediyorlar
Maalesef öyle.
Fatih Orum: İki kez aynı uyarıya muhatap oluyor. İkisinde de aynı anlamda tercüme ediyorlar.
İşte böyle kafayı yemiş Allah’ın elçisi olur mu? ama burada nasıl bir ortam anlatıyor Allah’u Teala tedbirler alınmış O Peygamber bilsin ki gelenler Allah’ın elçisi ondan sonara Allah’ın getirdiler Allah ‘tan elçilik gereği söylediği sözleri getirdiler ve onlarla beraber olanı iyice kavrasın sağdan soldan parazit yapan yok çünkü zihni meşgul eden birisi yok “ve aksa külle şeyin “külle şeyhi uhiye ileyhi” demektir tüm o gelen vahyin tamamını tam kuşatsın. Tek tek sayabilecek kelime kelime harf harf sayacak şekilde kavrasın.”veahksa külle şeyin”Allah’u Teala böyle bir ortam yaratarak mazhar ediyor yani o peygamberin hiç şüphesi kalmıyor ki bu Allah’ın rasulü. Onun için diyor “amerrasulü bima ünzile ileyhi min rabbihi ”Rabbinde ne indirilmişse ona rasul inandı.”Amenrrasulü bima ünzile min rabbihi vel müminun” Rabbinde ne indirilmişse ona rasul inandı mü’minlerde. Çünkü Kendilerine fıtraten verilmiş olan bilgiler sayesinde kesin kanaate sahip olmuştur. Her insan var zaten bu. İşte burada” yursile rasulen” bu dolayısıyla gelen vahiy yani öyle efendim benim içime doğdu içime doğdu dediğimiz zaman herkes aynı şeyi iddia edebilir. Kesinlik olmaz yani rüyada da kesinlik olmuyor. Yakup as olayında olduğu gibi. Peygamber efendimiz içinde kesinlik olmuş olsaydı “lakad sadakallhu” ya gerek kalır mıydı? Hani o şeye giderken Hudeybiye’ye giderken şöyle bir rüya gördüm derde kesinlik olsaydı arkadan “lakad sadakallahu rasulehu “ayetine gerek var mıydı?
—–daha önce anlattığınız bu ümmi rasulullahın ümmiyesi bu ümmiyeler” …. Sümme yutillahu “ayetinden anladığımız kadarıyla rasulullahın bu ümmiyesi ayıplanıyor Allah tarafından bunlar şey olabilir mi yani vahiy gelmeden önce vahiye muhataP olmayan peygamberler ………………………olabilir mi.Yani bunu söylüyor sonra şeytan karşısında Allah teala vahyi sonra tasdik etmek suretiyle “sümme yuhyillahu” ayetiyle bu rüya gibi “lakad sadakallhu “
Yani bir tekrarlayayım sonra anlayıp anlamadığını sen kontrol etmiş olursun hem de arkadaşlar duyar
———(konuşmacı anlaşılmıyor.)
Öyle anlamışsam tashih edersin. Şimdi Mehmet hoca diyor ki: Peygamberler bir şey tasarladıkları zaman tasarını içerisine şeytanların ayetlere vesvese sokuşturduğu ayetle sabit değil mi?
—evet.
Ve ona ben şunu da ilave edeyim bu içe doğa oda içe doğuyor
—evet
Yani şeytan vesvesesi de içe doğan bir şeydir. O içe doğanla cenab-ı hakkın vahyi ki bizim ilham diye nitelendirdiğimiz şey de olabilir. Dolayısıyla hangisi vahiy hangisi ilham. Afedersiniz hangisi ilham hangisi şeytan vesvesesi? Onu insanın ayırması ancak Allah’ın ayetleri ile olur. Şimdi peygamber baştan böyle bir şey düşündüğü zaman onun arkasından ayeti kerimeler gelerek peygamberin doğru düşündüğünü desteklemiş şeytan vesvesesini de ne yapmış oluyo, ilga etmiş oluyor. Böyle olmuştur. Sen bunu mu ima etmiştin
Doğru anlamışım
—– (Konuşmacı):bu ister rüya ile olsun ister peygamber sav kendi düşüncesi ile olsun
Bizim içinde aynı şey söz konusu bir şey içimize doğdu. O içimize doğan şey şeytan vesvesesi de olabilir peygamberin içine doğan olabildiğine göre o zaman ne yapacağız biz bunu Allah’ın ayetleri ile eğer destekleniyorsa tamam demek ki doğrudur. Desteklenmiyorsa o zaman demek ki bizim mihenkimiz peygamberimizde olduğu gibi şey olması gerekiyor.
—-(Konuşmacı) Ümmiye insanın kalbinde mi olur? Beyninde de olur mu?
Yok karar organı kalptir.
—Konuşmacı): Şeytan nasıl kalbe tesir edebiliyor .
Şimdi peygamber efendimiz şey ediyor şeytan vesvese veriyor ya vesvese . Vesvese kulaktan kalbe gidiyor.
—(Konuşmacı): Damarlarda kanın dolaştığı gibi şeytan dolaşıyor.
Dolaşıyor. O doğru söylüyor şimdi Yahya o kalbte … .. başka insanın içine veseves verme si başka “yuvesvisu fi sudurinnas”Demiyor mu Allah Teala
——-(Konuşmacı): Ama bu düşüncesine etki eder mi insanın
Tabi o manada yoksa kalpte olanı bilmek başka mesela senin vücuduna bir iğne ile şırınga yapabilir bir hemşire öyle değil mi? O başka bir ola içerisindeki şeyi görüp de karar vermek başka bir olay içerideki olayı görenin adı doktor hemşire değil O şey yapıyor. Şimdi Demek ki bir şekilde vesvese veriyor. “yuvesvisu fi sudurinnas” dediğine göre Allah’u Teala
—(Konuşmacı): hani rüyanında şeytandan olabilir rüya Allah’tan bir müjde de olabilir eğer kötü ise kimseye anlatmasın şeytan ona zarar veremez diyor.
Tabi
Fatih Orum: Şimdi hocam bu Mehmet Hocanın değindiği konu n bizim için bir başka önemi var. Bu rasul ve nebi kavramları arasında ki farkı değinirken bu ayet bizin en temel dayanaklarımızdan birisi idi. Yani yazdığımız yazıda en önemli şey Mehmet Hoca ile daha önce tartıştık bu ayetti yani rasul un farklı ayrı bir anlamı olduğu nebinin ayrı bir anlamı olduğu Buradaki rasulün nebi olmayan insanlar içinde geçerli olduğunu biz bu ayeti delil getirdik. İki ayrı atıf ta yapılmış iki ayrı şeyden bahsedildiğini bu ümmiyedeki bu şeytanın vesvesesini şusu busu sadece nebi değil bu nebinin getirdiği risaleti tebliğ eden herkes içinde geçerli olduğunu o zaman şu konuşmadan sonra söyleyebiliriz.
Şüphesiz. Bunu iyi ki söyledin az önce benimde söylemek istediğim şeylerden birisi idi kayboldu yani konuşma sırasında
–(konuşmacı) Bunu da te’yid etmiş olduk o zaman.
Şunu bir tamamlayalım istersen ben şunu tamamlayayım
—-(konuşmacı) nebi ya başka bir şey değil ki “illa alimul”
Yok cin suresinden bahsetmiyor.
— rasul oradaki rasulun nebi olduğu kesin
—ondan bir şey yok
Ondan bahsetmiyor.
——-Vahiyden bahsediyorsa o nebidir.
Oradan bahsetmiyor o hac suresindeki
—Şimdi konuştuğumuz şeytanın verdiği vesvese şu bu peygamberlerin dışında kiler için olabilir.
–Ümmiyelerde şeytan karışmıyor.
O konu önemli o konu üzerinde duralım. Şimdi burada bizler şunu tekrar edelim. Bu masanın etrafındakiler bu konuyu biliyor ama buradaki burada ki dinleyenler de dışarıda ki dinleyenlerde içerisinde yeni dinleyen olabilir. Şimdi nebi kelimesi yüksek bir yerden haber alan anlamına geliyor. Bu dolayısıyla Allah’u Teala’dan vahiy alan kişiye nebi denir. Allah’u Teala’dan bu vahiyler tebliğ edilmek için alındığından dolayı aynı zamanda rasul dolayısıyla bütün nebiler rasuldür. “Rasulen nebiya” diye geçer Kur’an-ı Kerimde ama peygamberimizle birlikte nebilik kapısı kapanmıştır onun için Allah’u Teala peygamberimize “hatemen nebiyyin”diyor nebilerin sonuncusu diyor ama rasullük görevi devam ediyor. Yani alınmış olan o vahyin insanlara tebliğ edilmesi görevi devam ediyor. Bir insan ne zaman bu rasullük görevini yapmış olur. Allah’ın ayetini ne zaman kendinden hiçbir şey katmadan her hangi bir şeyde çıkarmadan güzel bir şekilde karşı tarafın anlıyacağı bir dille mutlaka dille olması lazım . Çünkü “Ve am ersalna rasule illa bilisani kavmi” Mutlaka karşı tarafın anlayacağı bir dille Türkçe ise Türkçe alamaca ise almanca İngilizce ise İngilizce ama hiçbir ilave ve çıkarma yapmadan ona anlattığı zaman rasul olmuş olur nebilik yok o bitti. Peygamberimizle birlikte ama alınmış olan vahyin insanlara anlatılması. Şimdi bu rasulde yani nebi olmayan rasul Allah’u Tealanın ayetini anlatmak için bir yere gidiyor. Giderken içerisine bir sürü şeytan vesvesesi gelecektir ama bunu anlatacağı Allah’ın ayeti olacağı için bu ayet içine gelen vesveseleri giderecek.
—“Yüsebbitullaha”
Evet İbrahim suresinde Allah bu dünyada inananları sabit sözle şey yapar. Şimdi burada şu şeye de şimdi şu verayı hicap hepsi ortaya çıktı mı .O zaman şu anlaşılıyor. Bu ayette belirtilen vahiy
——Veraya hicab örnek
Hicaba rüyayı örnek verdik. Sadece o değil
—Musa AS şey ettirerek örnek veriliyor ya “vemineşşecerati”Ağaç vasıtasıyla ona
Tamam burada ne diyor o ayeti biraz açar mısın?
—–Çok yerde geçiyor Taha suresinde
Geçiyor da bir tanesini diğer ayetleri de açalım onu iyi şey yaptın. O şecereden konuştuklarını tamamını okuyalım. Allah’u Teala ne buyuruyor. O vahiyde Allah’u Teala’nın konuşması. Bu anlattığın üç şey var ya İnsanın içine doğan şeyinde Allah’ın konuşması Perde arkasından olan da Allah’ın konuşması, elçi göndermesi de Allah’ın konuşması
—Fatih Orum: Allah bazıları ile konuşarak diğerlerinden üstün tuttu deniyor. Acaba o bir kat farklı bir şey mi hani konuşması Allah’ın konuşarak
—Kasas
28-30 bu ayeti kerimeyi okuyalım Kasas 28 miydi?
—30. Ayet
Ha sure 28 ayet 30 şimdi 29 dan başlayalım da euzu –besmele Musa as Şuayb as yanında anlaştığı süreyi tamamlayınca ailesini aldı götürdü, gidiyor ailesi ile ayrılıyor oradan. Dağ tarafından bir ateş gördü. Ailesine dedi ki durun Ben bir ateş hissettim ateş gördüm. Ateşi fark ettim “Aneseyi “Türkçeye nasıl çevireceğiz biraz tam terceme farkına vardım neyse önemli değil anlaşılıyor. Oraya gideyim size bir haber getireyim . Çünkü orada ateş varsa insanlarda vardır Yada ateşte bir parça getirip burada da biz ateş yakarız. Sizde ısınırsınız. Demek ki üşümüşler . Çöl soğuğu öyle bir aceptir ki aman Allah’ım . Bizim buraların soğuğuna benzemez oraya geldiği zaman seslenildi. O vadinin sağ tarafından o bereketli taraftan Demek ki bereketli taraftaki orada bitkiler var. Bir başka tarafta yok Ağaçtan; Ben alemlerin Rabbi Allah’ım. Diye ses geldi. Deyneğini at. Atınca baktı ki yılan gibi hareket ediyor. Gerisin geri döndü kaçtı. Şimdi burası az önce anlattığımız şekilde b ir vahiy olayı yok. Oradan ses geliyor. Bir başkası da olabilirdi. Ben Allah’ım yerine bir başkası da olabilirdi. Bize eski şey demi ne anlattılar. Olmuş bir olayı hatta tanıyanlar anlattı. Bir arkadaşlarına uç demişler. Adam 3. Kattan atlamış bütün vücudun kemikleri kırılmış ondan sonra hastanede soluğu almış ölmemiş ama yere düşmüş uçmuş uçmuş luzumsuz şey ya arkadaşları dalga geçmiş onu oda uçmuş. Tabi bunun hikayesi oldukça detaylı.
Şimdi böyle bir durum da olabilir. Bakın burada öbürü gibi kesinlik yok farkında mısınız?
—Taha suresindeki şeyi emir var.
Bir dakika dur gerisin geri döndü kaçtı. Arkasını dönmedi. Ya Musa dön korkma sen güvende olanlardansın. Elini koynuna sok bir hastalık olmadan bembeyaz çıkacak. Kendini toparla demek Türkçe’de. Öyle dağıttın kendini toparla bu iki şey rabbinin iki burhanıdır. Burada bir eğitim var. Bir şeyini göstereceksin insanlara mucizesini gösterecek
—-Orada Musa AS aklına şöyle bir şey gelmiş olabilir mi? Nerden bileyim senin Allah olduğunu bu şekilde mucize ile pekiştirmiş.
Mucize ile pekiştirmiştir oluyor. Evet.
–Başka şekil vahiy olmadığı için
Evet başka şekil vahiy olmadığı için onunla pekiştirmiş oluyor. Bak önce Musa AS kendisinin peygamber olduğuna inanıyor orada .Evet ondan sonra “ kale rabbi inni” ne dedi burada Firavun ve onun hanedanına giderildi. Allah ben seni oraya elçi göndermiş oluyorum diyor. Öyle değil mi.”İnne kavme fasık””onlar fasık bir topluluktur.””Ya rabbi onlardan birisini öldürdüm ben”
–Şimdi sohbete başladı
Rahatladı biraz.”Beni öldürmelerinden korkuyorum.”diyorO kadar tabi konuşuyorlar ki yani
—-Hz Musa’yı gerçekten takdir etmek lazım çok medeni cesaret hemen de bir istekte bulunuyor.
Son derece tabii konuşuyorlar yani. Hurafecilerden eğitim görmemişler.” Kardeşim Harun “onu gönder peygamber olarak beni değil.
—-Peygamberlikte geliyor yok kardeşim ben almayayım
Tabi kardeşim daha uygun diyor.” sonra onun dili benden daha fasihdir.” O daha net daha güzel konuşur.
–kekemeymiş diyorlar hocam.
Evet aslın da başka ayeti kerimede var. Onu gönder dediği zaman onu da gönderiyorum diye bir ayet var değil mi?
—(Bu arada konuşmacılar ayetler söylerler.)
Hud suresinde mi bir yerde idi. Oda olsun dediği ayet vardı onu bula bilirse arkadaşlar okur.” öyleyse onu benimle beraber destekçi olarak gönder o beni tasdik eder.” Bak o iki tane mucize yetmiyor. Bir insan işte. İnsan korkar.” Beni yalancı saymalarından korkuyorum.
—-Canlı yayında soru soruyor
Telefonda mı soruyor. E tamam getir. ALİ RIZA DEMİRCAN HOCA İLE TELEFON GÖRÜŞMESİ
Gördünüz mü yani işte. Adam hemen şey yaparlar. Ali Rıza DEMİRCAN hocamızı. Alo üstadım buyursunlar. Ya adamı böyle kötü yakalarlar. Allah Razı olsun. gerçekten beni duyuyor musun? Bizde böyle artık Bizim velayetimize inanman için Ben telefondan senin sesini duyuyorum. Tamam Aleykümüsselam Ve rahmetullah. Amin cümlemize sağol. Bende sizi duyuyorum şu anda Bende anlatıyorum onlara siz buyurun. Ben şey yapıcam. He evet hay hay tabi buyurun. Ben aynen aktaracağım şimdi arkadaşlara Ali Rıza Hoca diyor ki burada.”ev “kelimeleri var diyor.” illa vahyen ev…”Bu üçü birbirinden ayrı Ya o ya o yada o. Ali rıza Hoca diyor ki “kezalike evhayna”ondan sonraki ayet. “ Kezalike”sanki Allah’u Teala bu üç yolla da peygamberimize konuştuğunu ifade etmiş oluyor. Diyor. Fatih bak, Ali Rıza Hocanın bu tespiti de bence çok önemli o şey 42 .ayet var ya şey 52. Ayet 42. Sure “ ve kezalike evhayna ileyke” ifadesi Allah’u Teala’nın peygamberimizle bu üç yolla da konuşmuş olacağının delil olabilir diyor. olabilir. evet Nisa 113 ha kitap ve hikmetle ilgili ayetin başlığımız var. Bildirme var kitap ve hikmette hem de talim söz konusu. Ali-imran 79. evet doğru doğru.”Elhükmü vennübüvve” Üçü elçi göndererek mi oluyor yoksa nübüvvet hariç kitap ve hikmet mesel bizim içinde söz konusu mu? Kaynak bir olduğu için bu üç yolda çelişki olmaz olsaydı zaten “feyünsi”olmazdı değil mi? Bizi bağlayan bu metindir. Evet onun için “feyenshullah” giriyor devreye . Bak burada çok güzel bir ifade kullanmış oldu onu unutmayalım. Mesela ben ona ilave ederek söylemiş oluyorum kendisine uygun değilse çıkartalım derhal. Şimdi diyor ki bizi bağlayan şu metindir. Şimdi Allah’u Teala demiyor mu?” ve erselna min rasulin” dediğine göre yani şu ana kadar gelen hadislere de şeytanlar bir takım cümleler karıştırmış olabilir. Yok ben ilave ediyorum. O zaman aynı noktaya geleceğim için ben ilave ettim. Dolayısıyla o hadisleri de Kur’an-a tasdik ettirerek herhangi bir kimsenin. Çünkü çok tabi çünkü peygamberin bile zihnine ümmiye gelebileceğine göre yani bir şeytan vesvesesi sokabileceğine göre ümmiyesine o zaman bu gelen diğer Kur’an-ı Kerim’in dışında her şeye şeytanın vesvese sokabileceği anlaşılır. O zaman bunu giderebileceğimiz tek kaynak ne olur Kur’an-ı kerim çünkü doğruluğunda şüphe etmediğimiz kaynak o dur evet doğru bizim Kur’an-ın dışında Allah’u Teala peygamberimize diğer iki yolla da konuşmuş olabilir ama onları tespit etme şansımız yok. Evet. Ya diğer iki yolla almışsa bile diyor onlarda tamamen vahiy metluvun açıklama sadetinde düşünülebilir. Vahyi metluvdur. Bizi bağlayan odur. Başka bir şey değil .Çok teşekkür ederiz Allah razı olsun. TELEFON GÖRÜŞMESİ BURADA BİTTİ
Şimdi bak görüyor musunuz burada çok dikkatli olmak lazım . Biliyorum Ali Rıza hoca gibi bir çok yerden bir çok ülkeden dikkatle dinleyenler var.
Şimdi o şeyde az önce siz Allah ‘u Teala Musa AS a orada bir şey veriyor. Vermiş olduğu şeyler var.
—vahiy
Yok Yok vahiy varda onun mucizelerini öğretiyor orada. O mucizeler sadece o peygamberin peygamber olduğunu ispat için İhtiyaç duyulan o peygambere güvenmek için ihtiyaç duyulan şeydir. Yani insanlara gidip de bak işte bende elimden değneğimi atıyorum yılan oluyor sizde atın yılan olur diyecek hali yok. O insanlara tebliğ edilecek kısım değil onu demeye çalışıyorum. Tebliğ değil risalet gereği olan şey değil.
—-Risaletin sıfatı ile ilgili
Risaletin sıfatıyla nebiliğin ispatıyla ilgili bir olaydır. Onda bir fark var. Bir kere bu farkı bilmek lazım. Ama sen az önce bir şey söyledin. Taha suresinde
—“innel insane”
Kaçıncı sayfa -212 213
—-14. Ayet
O Allah benim benden başka ilah yoktur. Zaten ondan başka olmaması her insanın kendi araştırması ile bulduğu şey. Başka ilahlar ilgili şeyi yoktur.” ve ekimissalate lizkri”işte bu bir insanlara bildirilecek hüküm olmuş oluyor.” ve enahtartüke” ondan öncesine bakalım da. Burada bu şey bunlar Musa AS in kendisinin de yapacağı insanlara da tebliğ edeceği bilgiler gerçekten ama burada bu ifadelerin bu kısmın şecereden olduğuna dair bir şey yok. Bir açıklık yok burada
—Elçi Cebrail vasıtasıyla
Şimdi orada şu var
— Sırf Musa as için kullanılan kemle var “kellemllahu”
Tamam “kellemallhu Musa” var. Şimdi bu ayeti kerimeye bakarsan” vema kane “Allah’ın insanlarla konuşması bu üç vasıtadan birisiyledir. Bu ayeti kerime kapsamında baktığımızda Allah’u Tela peygamberimizle de konuşmuştur. O zaman Musa ss ile konuşmasının bir farkı var. Demek ki o hicab arkasından konuşma kısmı. Hicap arkasından kesin olan az önce Kasas suresinden okuduklarımız. Ama biz Kur’an-ı kerimde şunu iyi biliyoruz ki Mesela Allah’u Teala “ İnnehu kavlu rasulun kerim” sonra “nezele bihi”Ona Ruhu emin indirdik diyor ama “kezalik enzelna ileyk” diyor.Yani doğrudan doğruya Allah’u Teala ruhul eminden bahsetmeden kendisinin indirdiğinden de bahsediyor. Böyle ifadeler olduğu için az önce o peygamberlere gelen vahiylerin durumunu anlatan o cin suresinde ayetlerle birleştirdiğimiz zaman bu “inneni enellahu”tamam”fabutti ve ekimissalat”ama burada doğrudan doğruya kendisi gerçi kendisi vahyetse ne olur ki insanlara tebliğ et. Esas olan orada ortamı oluştur Cenab-ı Hak kendi peygamberliğine kendisini inandırmış şeylerle mucizelerle izhar zahir olmuş en küçük şüphe kalmamış kendi peygamberliği konusunda ondan sonra emir vermiş olabilir.
Ha işte “keleme teklima” da o farkı ifade etmiş olabilir.
—-Cebrail vasıtasıyla yani Cebrail ortadan kalkması orada sadece Musa AS bir önemine binaen oluyor.Diğer ayetler
“Kellem teklima”Ona özel bir husus oluyor.
—-Mesela “yeseluneke iza seleke ibadi anni””innei karip “diyeceği yerine” feinni “diyor.
—peygamberlerin farklı olmaları
—— “…..” hepsiylede Allah’ın konuşmadığını da anlıyoruz.
Kelleme Musa Diye de ayırıyor. Tabi
—-Herkesi
Yani şunu da ilave etmekte gerek var o cin suresindeki o anlattığı olayın bir istisnası olmuş oluyor.
—Mesela ruh konusunda da mesela İsa as aslında diğer insanlar ruhlarının düzenlemesi İsa as önemine binaen bir özellik bir imtiyaz ifade etmek için
Fatih: Şimdi şura suresindeki en başta okuduğumuz ayetleri hareketle “kellemallahu Musa “üçüncü şekle mi sokuyoruz.
Ha şimdi yok üçüncü şeklin istisnasına koyuyoruz.
Fatih: Üçüncü şeklin istisnası rasul olmadan doğrudan bir şey
Ha doğrudan doğruya
Fatih: Peki bu üçüncü şekilde risaleti ilgilendirmeyen herhangi bir konu olabilir mi yani mutlaka üçüncü şekilde geldi ise risaletle ilgilidir mi diyeceğiz.
—Yok Cebarail as her zaman risaletle getiridi ki
Yok Cebrail’in gelmesi başka bir şey Cebrail as’ın risaletle geldiği zamanı öyle kabul edeceğiz.
Fatih Orum: Üçüncü şekilde gelip risalet dışı bilgi verilebilir.
Risalet dışı bilgi verme işleri ayrı konu onu şey yapmıştım. Cebrail’in talim meselesi vardı ya. O başlık altında düşüneceğiz Cebrail as öğretmesi meselesi
Fatih: İlk İki şekildeki risaletle ilgili değil. Bunu da söyleyelim.
İlk iki şekil orada şey oluyor yani “”verayı hicap” sadece Musa AS a mahsus olamak üzere Cenab-ı Allah tarafında.
Fatih Orum: O zaman rüya ile ilgili olan ayetleri nereye koyacağız.
—Vahiy
Fatih Orum: Ama onlara ilham dedik. İlham Tamam o rüya ile ilgili olanda kesinlik yok. bak bizim burada mesele kesinlik konusu değil mi?
Fatih Orum: Yok ben şu anda kesinliği şey yapmıyorum
Rüyada kesinlik yok “verayı hicap” olduğu için hicap var. O hicap da siz şüphe ediyorsunuz. Musa AS da o hicaptan dolayı şüphe ediyor kaçıyor değil mi? Ne zaman teslim oluyor o iki tane mucize gördüğü zaman.
Fatih Orum: Şimdi Kur’an- kerimde insan içerisine Allah’ın da şeytanında vesvese verdiğini biz biliyoruz. Bunu ilham olarak ilk kısma soktuk İlham
Ama kesinlik kuranla kesinleşti.
Fatih: Kesinliğini sorgulamıyorum da sonra rüya gördüklerine dair şeyler var. Onu da ben “Min veraihi”
Ha bu “hicabı verai” ye giriyor o. Ama o hicap kesinliği engelliyor.
Fatih: Kesinlik tamam doğru.
Bak ama Musa As özel bir durumu var. Allah kesinliği sağlıyor orada sade o sesle yetinmiyor. Kesinliği sağlıyor
—Orada ayet
–Hocam bu elçiyle Cebrail geldiğinde ya da getirdiğinde nasıl bir kesinlik nasıl inandırıyor.
Etrafına şeyler
—Melekleri görmüyor ki peygamberimiz
Görmediğinden şeyler Enam suresinin indirilmesi ile ilgili rivayetlerde
—“Liya’leme”varya “liya’leme”
Demek ki biliyor bildirmezse olur mu? Peygamber Cebrail’in geldiğini gayet iyi bildiğine göre Cebrail ile birlikte gelen melekleri de bilir. Mesela Enam suresi ile ilgili bire rivayet var. Baştan sona kadar bir sure olarak indirilmiş. Şirk konusu ile alakalı bir sure o sure indiği zaman beraberinde 50 bin melek geldiği rivayeti var. Öyle ki melekler öylesine etrafı sardı ki hiç başka bir şey gözükmüyordu. O peygamber o kadar kesin emin oluyor ki kendisine gelenler vahiy olduğundan. İşte Musa AS da kesin çok bir şekilde güven içerisine giriyor. Onları vahiy olduğu konusunda. O iki tane mucize. Önce kendi inanması lazım. Öyle değil mi “Amerrrasul” de olduğu gibi.
—-Göremediğimize göre nebileyim
Cebraili biz göremeyebiliriz ama. Bak mesela Peygamber efendimize insan kılığında geldiği zaman o şeylerde görmüş. Biliyorsunuz melekleri biz görmemiş olmamız başka ama peygamberin gördüğü kesin.
— İbrahim as görmüş
İbrahim AS ama önce melek olduğu değil onu insan zannetmiş.Bize de gelebilir o melekler
Bize falanca yerde çok sıkıştım bir adam geçiyordu Allah razı olsun beni kurtardı. Melek olabilir. Bilemezsin sen nereden bileceksin. Hızır gibi yetişti.
Fatih Orum: Varaka olayı o zaman biraz tartışmalı geliyor bu ayete göre Peygamberimize hani tereddüt ediyor. Ne oluyor acaba ben rahatsızlanıyorum yoksa vahiy mi geliyor falan.
Vahiy geldiği zaman tereddüt etmemesi gerekir. Kesin bilgi gerekiyor o Varaka olayı tartışmalı
Fatih Orum: O zaman tartışmalı.
Tartışmalı oluyor.
Ben burada esas şunu da söylemek istedim bu ayeti kerimeyi de açın sayfa 490 yok yanlış oldu mücadele suresi. Mücadele suresinin son ayeti ile ilgili bir şey söyleyecektim de kaldı. Burada ki o vahyin bize de geldiğine dair. Kaçıncı sayfa
Fatih Orum:544
Şimdi bak burada ruh kelimesi inşallah bildirin de unutmayın da şu ruh kelimesini şey yapalım. Kur’an- ı Kerim’de ruhla ilgili çok detaylı bilgiler veriliyor ama bizim gelenekte ruh bilinmez falan filan deniliyor. Öyle bir şey yok nasıl bilinmez
Hangi ilim o? Onun devamını okursan anlıyorsun ki Kur’an-ı Kerim
—Ayetin başını okuduğun zaman zaten “yeseluneke “Ehli kitabın tanıtımıyla ehli müşrik ya da ehli kitap “ve kezalike evhayna ileyk”bunu söylerken insanların zihninde şu yerleşmiş insanın ruhu. Siz bunu anlayamazsınız.
Aslında insan ruhuyla “ruhen min emrina”aynı şey biliyor musun?
—İnsanın ruhu birtakım şeylerde anlaşılır yani.
Yani bak şimdi şöyle bir dedikleri bugün anlamamız kolay. Sadece anlamak için benzetme yapmak gerekirse şimdi ruhu yazılıma benzettiğimiz zaman kolay anlaşılıyor. Şimdi şu bilgisayar var. Bir mekaniği var. Ki bütün aletlerde var. Bir de elektriği var. Bu bütün elektrikli aletler de var. Birde bunun yazılımı var. Ki sadece bilgisayarlar da var. Şimdi o yazılım ruha benziyor. Elektrik cana benziyor. Mekanik kısmı da insanın eti ve kemiğine beziyor. Şimdi buna ruha yazılım derseniz Kur’an’ı Kerim’de kainatın yazılımı gibi oluyor. Tamam mı tüm varlıkların yazılımı gibi oluyor tüm varlıkların yazılımı gibi oluyor.. Dolayısıyla bütün varlıkları Kur’an-ı Kerimle tanıyabilirsiniz. O dinle-bilim fıtratallah diye geçiyor ayeti kerimede “ve kezalike evhayna ileyküm” o zaman anlamak kolaylaşıyor. Ruhan bizim emrimizde bir ruh. Ne oluyor yani hayatın dirliği düzenliği için gelen emirler olmuş oluyor. Bu bir vahiy mi? Gel en vahye ruh demiyor mu? Allah’u Teala vahye “Ruhen min emrina” demiyor mu? aynı şeyde bakın bize de geliyor ruh bak şurada 12. Ayetini okuyalım mücadele suresinin diyor ki Allah’ u Teala “Allah ve ahret gününe inanmış bir toplumu bulamıyacaksınız. Allah’u ve rasulüne sınır koyan kişileri sevdiğini bulamayacaksınız.” Mesela bu gün ne diyor: kardeşim din başka dünya başka. Sekülarizim var ya. Yani din dünyaya dünya dine karışmayacak Dinin sınırı şurada biter dünyanın sınırı şurada başlar. İşte böyle sınır koyan insanları dine sınır koyan insanları sevmez diyor ona karşı sevgi beslemez.Alah ve ahret gününe inananlar.”velev kanu ebaehum “İsterse bu sınırı koyanlar babaları olsun oğulları olsun ,kardeşleri olsun kendi toplum kendi aşiretleri yakın insanları olsun. Şimdi ne oldu? “ulaike ketebllahu””işte Allah bunların kalplerine imanı yazmış.” Çok önemli bir husus peki bu “eyyedehum biruhi min hu”şim bu bir vahiy değil mi? Allah bunları kendinden bir ruhla “ruhin minh ile ruhi min emrina”aynımı? Farkı var mı? Şimdi bu bir vahiy mi? Allah bunları kendinden bir ruhla te’yid eder. Yani Allah bunların içlerine yaptıklarının doğru olduğunu ilham etmiş.
Bir konuşmacı: yaptıklarının doğru olduğunu ilham etmiş
“feelhema fucuraha “olduğu gibi.İşte burada “vema kane “yine geliyor. Fakat bu bir başkasına tebliğ edeceğin bir rasullük değil. Sadece güven sağlamış oluyor. Ya tıpkı şeyde olduğu gibi Musa AS o iki tane mucize verildiği zaman gidip insanlara tebliğ et onlarda böyle yapsın diye bir olay yok. Sadece güven sağlamış oluyor. Yani bu vahyin birincisi her insanda olabilir. Şeyde de daha değişik şekillerde de olabilir. İkincisi de birincisi de Meryem’e Cenab’ı hak vahyetti mi? Musa as annesine vahyetti mi? Aynı şekilde de Peygamber sav’e Kur’an-ı Kerimde Tahrim suresinde ki eşleriyle alakalı verdiği bilgiler var. Nasıl ki Meryem’e bazı bilgiler verdi nasıl ki Musa bunu risalet gereği verilen bilgiler değil.
Bir konuşmacı “ ve min verahe “ burada verayı hicab vahiy degil ama
-Yo yok orada şey var
Konuşmacı orada ki şey değil yani. Min verahi “kapsamında değil “ve ne daha “BurAda da yine bir ağaç.”ella tahzeni”
Konuşmacı: anlaşılamıyor
Sesi alttan .”min verahi hicap diyorsun1.23.30
Konuşmacı: evet
Ha tabi önemli değil ben o kısmı ayırmıyorum. Rüya şeklinde olsun ani ister. Ben sadece risalet gereği olmadığı şeklinde ayırıyorum Yoksa yani ben onu “veryi hicab”la öbürünü ayırmadım. bunlar ikisi “verayi hicab”olan sadece Musa as’ı ayırmamız gerekiyor ki Cenab’ ı Hak onu özellikle anlatıyor. Başka birisini söylemiyor.”vekellem musa “diyerek. O zaman verayı hicab” ve vahiy yani insanların içine bir takım bilgiler doğuyor o bilgiler ister. Bir yerden bir ses şeklinde sana da bir yerden bir ses şeklinde olabilir yani. Gidersin bir camide birisi bir söz söyler ya da birisi birisine bağırırken bir söz söyler o söz o anda senden çok ihtiyacı olana söz olabilir.
Konuşmacı: sesle duyulması söz konusu
Pekala olur hiçbir manisi yok. Bizim içinde aynı şeyin olmuş olması.
Konuşmacı: mücadele suresi ile ilgili bir sorum. Şimdi orda bunlar o kişilere karşı yani Allah’a sınır koyan kişilere karşı sevgi beslemedikleri için mi Allah kalpleri İman yazdığı ruhla destekledi Yada Allah ruhla desteklediği için ve kalplerine iman yazmadığı için mi onları sevgi beslemedi?
Önce bu insanlar bunu bir kere hak ediyorlar. Ondan sonrada o devam eder.
Konuşmacı: Yani öncelikle
Kesin çizgini koyuyorsun. Diyorsun ki Kardeşim ben buyum.
Konuşmacı: Allah katından iman yazsaydı ben böyle yapmazdım diyenler.
Konuşmacı: Önce ön yargılarını oluşturuyor. Ondan sonra
Konuşmacı: Önce kuldan geliyor
Önce kuldan geliyor ya bakın arkadaşlar biz şu derslerde. Her derste bir destek yaşamıyor muyuz?
Konuşmacı: Ders yapmaya geldiğimiz için gelmeseydik boşu boşuna
Yani şurada oturuyoruz Allah’ın ayetini anlamak için kafa kafaya veriyoruz. Şu derste ve diğer toplantılarda kafa kafaya veriyoruz. Sonra öyle manalar çıkıyor ki hepimiz heyecanlanıyoruz değil mi? O manaların doğruluğunu da az önce senin dediğin gibi hani şeyde yok Ali Rıza hocanın telefonda söylediği gibi o manaların doğruluğunu da Kur’an-ı Kerimle kanıtlıyoruz bizim aklımıza geldiği için değil Ama aklımıza gelen bizi o manaya çıkarıyor. Ondan sonra o ayetlerle de tasdik edince niye biz burada rasullük görevini üstlenmiş oluyoruz. Diyoruz ki insanlara Allah’ın kelamını anlatalım. Bu arada Allah’u Teala’nın da desteği gelmiş oluyor. Biz bunu her zaman yaşıyoruz her fırsatta yaşıyoruz. İşte biliyorsunuz çok iyi biliyorsunuz Ali Rıza Hocam o cariyelerle ilgili bir ayeti kerime Ahzap suresinde ki 7. Ayeti kerimesini gelmiş bana da değil Enes hocaya anlatmış Enes Hoca da bana anlattı. Ben dedim ki yalmış hocanın dediği. Sonra oturduk hep beraber bir baktık ki hocanın dediğinde daha güzel şeyler de varmış o doğru çıktığı gibi o kadar çok doğrular çıktı ki sonra müthiş bir ufuk açıldı. Ondan sonra İslam da kölelik, cariyeliğin anlatıldığı anlamda olmadığı ortaya çıktı hoca da bir kitap yazdı. İşte bunlar Allah’u Teala’nın destekleriyle olan şeylerdir. Ama bunların hiçbirisi vahiy değil insanlara biz böyle bir şey tebliğ etmeyiz. İnsanlara tebliğ ettiğimde işte ayetleri gösteriyoruz insanlara. Öyle değil mi? O zaman netice ne olmuş oluyor? Risalet gereği olan başka falan yete git tebliğ et şeklinde olan başka öbürü başka. Çünkü öbürlerine ayetlerle desteklenmediği sürece güvenemezsin. Çünkü şeytan vesvesesi de olabilir. Şeytan vesvesesi olabileceğini de zaten en güzel şekilde Hac suresinin kaçıncı 57-58 miydi o ayetlerden anlıyoruz. Burda bir eksik kaldı mı? Şey Fatih.
Fatih Orum: Risaletle ilgili alakası olup olmamak olarak son neticeyi elde edeceğiz bu ayette.
Evet
Konuşmacı: Bir soru
İnternetten mi geldi? İsviçre’den geliyor. Evet aliyef . Bakın dünyanın her tarafından dinleniyor. Kardeşimiz oldukça dikkatli bir izleyicimiz.
Soru: Herkesin bir şeytanı var. Fakat kendi şeytanımı müslüman ettim diyor. Bir hadisi şerifte .Bu hadisi şerif sahih mi? Ben o hadisi biliyorum ama sahih olup olmadığını bilmiyorum.
Konuşmacı: Onu şu şekil açıklıyorlar. Esleme fiili geçiyor orda Müslüman oldu diye anlayan da var. Cinninin bana teslim oldu diyende var.
O hadis sahih mi?
Konuşmacı: Müslim de geçiyor.
Müslim de geçiyor ha.
Konuşmacı: Hatırlayamadım da oradaki tartışmalı olan fiil esleme yani çoğunluk şey olarak anlıyor. Benim cinim Müslüman oldu. Yani bana teslim oldu yani bana şey yapamıyor
Konuşmacı:”mayemuru illaabilhayır”
Şu manada verilebilir mi? Yani şeyden . Artık bana etki edemiyeceği.kanaatı
Konuşmacı o teslim oldu bana
Yani silahlarını bıraktı anlamında
Konuşmacı: Seninde bir şeytanın varmı şeklinde sorulan soruya bu vaziyette
Konuşmacı: ”illa ibadekel muhlasin”ayeti var ya şeytan
Konuşmacılar: birlikte konuştukları için anlaşılamıyor.
Tamam işte o hadisle alakalıdır. Biliyor musun? Sen o hadiseyi
Konuşmcı: vahiy için şeytan geldi galiba.
Ya fark etmez aynı şey görünmeyen şeytan cine şeytan diyor. Gözükmeyen şeytana cin diyor.
Konuşmacılar. Toplu halde konuştukları için anlayamadım.
Bir daha sor.
Konuşmacı: İbrahim as kuşlarla iligili hadisi var
Konuşmacılar anlaşılamıyor.
Tamam o ne olmaz. Diyorsun.
Konuşmacı: Risalet gereği olmuyor.
Hicab.. Hicab arkasından ha. evet doğru söylüyor. yani şeyin İbrahim as Yarabbi bana nasıl şey yaptığını kalbim tatmin olsun tebliğ için olan olay değil. Hicab arkası vahye örnek olabilir.İbrahim AS ile ilgili olarak.
Doğru.
Konuşmacı: Buhari de var
Buhari de var. Müslim de var.
Konuşmacı: Maminküm “
Yani sizin her biriniz Sizden hiç kimse yoktur ki onun yakınında bulunan bir cin ona vekil olunmuş olmasın yani ona karşı bir yetki kullanıyor olmasın Allah’u Teala’dan aldı ya başlangıçta bir şey
Konuşmacı:”kalu ve iyyake yarasulüllah”
Senemi öylesin ya rasulullah.
Konuşmacı: Kale iyyaye.
Evet bende öyleyim
Konuşmacı:” İlla….. feesleme…”
Ama Allah’u Teala bana yardım etti o da silahlarını bıraktı demek lazım.Feesleme Müslüman oldu değil de şeytanlığına devam ediyor ama artık yapacağı bir şey yok.
Konuşmacılar: etkisiz hale geldi
Etkisiz nasıl Allah yardım ediyor. Peygambere de o aslında vesvese veriyor da peygamber Kur’anla bunu şey yaptığı için yapacağı hiçbir şey yok. Etki edemiyor
Konuşmacı: illa bi hayır diyor.
Bana hayırdan başka bir şey emredemez diyor.
Konuşmacı İlla bi hayır diyor
Yemuru diyor bana sadece hayır emrediyor yani burada şey ayeti kerime ile karşılaştırdığımız zaman bu biraz cin mi diyor şeytan mı
Konuşmacılar: Cin
Cin diyorsa Müslüman olabilir. Tabi İblis demiyor cin diyor tabi elbette Müslüman olabilir. Doğru Çünkü onların içlerinde de “ve enne
Konuşmacılar: bir saniye
Konuşmacı şeyde
Ve enne salihune”
Konuşmacı: Başka ayetlerde şeytan da geçiyor.
Şeytanda diyebilir fark etmez. Şeyatini
Konuşmacı vesvese verecek olanın illaki talebesi olması gerekmez.
Konuşmacı: karnihi şeyatin diye geçiyor.
Tamam Peygamberimize iblis bir keresinde musallat olmuş. İblis başka bir şey diğer cinlerden şeytan olanlar başka bir şey.”Minelcenneti vennas”Mesela insanlardan da kafir olanlar şeytan sayılıyor cinlerden de. Onlarında Müslüman olma yolları her zaman açık.
Konuşmacı: Vesvese verenlerde diğerleri olabilir.
Diğerleri. Gerçekten Müslüman olmuş olabilirler.
Konuşmacı: Müslimde de yine şeytan ibareli bir hadis var.
Yine fark etmez.Çünkü şeytan. bir iblis var İkisinin dışında şeytanlar var.
Konuşmacı: Hz Aişeye hitaben “kad caeke ..”diyor ya Peygamberimiz kalet yarsulallah :”….şeytan”kale eam: Kultu:Maa küüli inasnin.kale: Neam.Kultu:”ve maake yarasulullah.”kale : Neam Kale:”velakin……”
Ha şimdi Aişe validemize niye şeytan geldi. Şey mi yapmış. Huysuzluk mu yapmış peygamberimize karşı?
Konuşmacı: Bir gün şey yapıyor bir kalkıyor Peygamberimiz yok arıyor nereye gitti acaba diye .Şeyde yakalıyor onu. Baki mezarlığında
Anladım bir olay olması lazım şimdi bakıyor. Gece uyanıyor bakıyor ki yanında Peygamber efendimiz yok acaba öbür eşlerinin yanına mı gitti? Diye bir kadınlık olarak kıskanıyor. Gidiyor bakıyor şeyde baki kabristanlığında şeytanın mı sana geldi yani seni bu noktalara şeytan mı getirdi diyor.Senin şeytanın var mı Ya Rasulullah. Tabi ki her insanda var seninle beraberler mi. Evet benimle beraberler varlar ama o müslüman oldu. Şimdi o cinlerden gözükmeyen cinlerden şeytan olduğu için enes hocanın dediği doğru. Çünkü onların,onlarda bizim gibi şey var. Ne diyor Allah’u Teala “vema halaktül cinne vel inse”Bana kul olsunlar diye . Onlar Müslüman olmuş olabilir.Gayet normal bir şeydir.
Konuşmacı: Mükellef olduğu için.
Mükellef olduğu için Müslüman oluş olabilir.
Konuşmacı…”.vema emleme …”
Vema esle….ayeti kerimede de var evet.
Tamam böylece bu dersi burada bitirelim. Haftaya 5. Şeyimi yapacağız? Hafta bu konuları bitirelim inşallah. Bunlar çok önemli.
Not: Konuşmacılar mikrofona uzak oldukları için konuşmaları tam anlaşılamıyor