Abdulaziz Bayındır: Namazda saf tutma konusuna geldik. “Ve yessuffur ricalu summe sebyanu summe nisau: saffı erkekler tutar, arkasından çocuklar, arkasından da kadınlar”. “Li kavli Aleyhisselati Vesselam li yelini minkum ulul ahlamu venluha: benim arkamda buluğa ermişler ve akıllı kimseler dursun” demiş Peygamber efendimiz. “Ve li ennel muhazate mufsidetun ve yuahharna: ikinci gerekçe de şu: kadınlarla aynı hizada bulunmak namazı bozar, onun için geride bırakılırlar. “Ve in hazethum imraatun umem muşterekani fi salatil vahidetin fesedet salatuhu: aynı namazda kadın erkeğe muhaza olursa (yani aynı hizada olursa) ikiside aynı namazı kılıyorlarsa” ikisinin aynı namazı kılmaları: aynı imama uymaları olarak şey yapılıyor. Yoksa yan yana ikisi de öğlen namazını kılıyor değil ayrı ayrı. “Fesedet salatuhu: ekeğin salatı fasit olur”. Kadına bir şey olmaz. “İnne vel imamu imameteha: imam kadına imam olmaya niyet etmişse”. Şimdi burada o kadar çok şeyler ortaya çıkıyor ki. Bir insan bir kere imamlığa niye niyet etsin. Böyle bir şeyin delili yok. Var mı sizin bildiğiniz imamlığa niyet etmek diye? O kişi kendi namazını kılar. Arkadan gelenler de uyarlar, o zaman olmuş olur imam. Bir de kadına da imamlık etmeye niyet edecek. Kadına imamlığa niyet etmemişse kadının namazı fasit mi oluyor şimdi? O demektir burada.
Haşim Bey: Onda kadınlar da kılabilir.
Abdulaziz Bayındır: Arkamda kadınlar da kılabilir. Peki dese ki herkes kılar ama Haşim Bey’e hariç, Haşim Bey kılamaz derse?
Haşim Bey: Ben Şafi olduğumdan olabilir.
Abdulaziz Bayındır: “Vel kıyase el la tefsude: kıyas namazın fasid olmamasıdır. Yani kadın ile erkek aynı safta, aynı hizadadır diye namazın fasid olmaması gerekir.
Haşim Bey: Erkeğin değil mi?
Abdulaziz Bayındır: Tabi erkeğin namazı. Kadının namazı değil. Yani bir şey müfsid ise namazı fesada uğratıyorsa erkek kadın ayrımı olmaz. Abdestin bozulması kadın için de erkek için de olsa.
Enes Alimoğlu: Kendisi fasid olmayan başkasına mufsid olur mu?
Abdulaziz Bayındır: Kendi fasid değil başkasına müfsid. Neyse. Kıyas diyor, yani mantıken bu namazın bozulmaması gerekir. Bu kıyas dediğimiz fıkhi kıyas değil.
Yahya Şenol: Bozuluyor, ama aklen bozulmaması lazım diyor. Niye böyle diyor o zaman?
Fatih Orum: Hadis sebebiyle.
Abdulaziz Bayındır: Bir hadis ortaya atıyor “ahhiruhunne min haysu min ahharahunnallah” ki onun hadis olmadığını geçen hafta görmüştük. Hadis olsa bile ondan böyle bir hüküm çıkarma ihtimali yok.
“Kıyas bunun fasid olmaması”, yani mantıken fasid olmaması gerekir. “Huve kavlu Şafiin(rh): bu İmam Şafi’nin görüşüdür”. İmam Şafi’ye göre namaz fasid olmaz. “Yasibaren bi salatiha haysu la tefsidu: kadının namazına itimaden, ona kıyasla” kadının namazı fasid olmuyorsa erkeğin ki de fasid olmaz. Burada istihsan yapıyoruz diyorlar. Çok enteresan yani burada kıyas ve istihsan. Bu kıyas hangi kıyas? Bu kıyasın ne maslahat tarafı var. Belki maslahata oturmuş olabilir.
Fatih Orum: Buradaki kıyas aslında fıkhi kıyasa benzerliği olan bir kıyas. Çünkü “itibaren bi salatiha” ona itibar edilir.
Abdulaziz Bayındır: O İmam Şafi’nin sözü o. İmam Şafi’nin sözü “itibaren bi salatiha”.
Fatih Orum: İmam Şafi’nin sözü de İmam Şafi’nin bu sözü bunun kıyas dediği söze uyan bir söz işte. Yani kıyas budur yani. İmam Şafi de nitekim böyle düşünüyor. Kıyas bu.
Abdulaziz Bayındır: Onun kıyasını açacaksın diyor. Tamam, o olur.
Haşim Bey: Kıyası adam nasıl tek başına imamın arkasında durup da namaz kılarsa namazı oluyorsa, normalde burada diğer cemaatle beraber saf tutması gerekiyor. Saf tutmadı, tek başına kaldı yani tek başına saf tuttu. Normalde saf tutması gerek ama tutmadı, bunun namazı sahihdir.
Abdulaziz Bayındır: Yok, burada konu o değil.
Fatih Orum: Kadının namazı bozulmuyor,kadının namazı bozulmuyorsa erkeğin de bozulmaması gerekir. Bu birbirine benzeyen iki konu. Bu kıyas. Öyle olması gerek. İmam Şafi de böyle demiş.
Haşim Bey: Normalde kadın erkeklerle saf tutmaması gerekiyor. Bir ihlal yaptı, bu ihlal başka bir ihlal yapıldığında nasıl namaz bozulmuyorsa burada da bozulmaz. Burada Şafi kitabında öyle anlatılıyor.
Abdulaziz Bayındır: Sen Şafi açısından diyorsun. Anladım. Tamam o zaman biz burayı okuyalım, sonra Şafi’yi de dinleriz tamam mı? Peki
“Vechul istihsani” Hanefilerin görüşünü tamamlayalım sonra Şafi’yi dinleriz. “İstihsan delili şu”. Burada bir kıyas var. Madem kadının namazı bozulmuyor. Öyleyse erkeğinki de bozulmaz. O Enes Alimoğlu’nın da az önce söylediği gibi, kendi fasid değilse başka şeyi nasıl müfsid eder. Kendi namazı bozulmuyorsa başkasının namazını nasıl bozar? Tamam kıyasen bu doğru diyor. İstihsanın delili şu, yani burada ilk bakışta farkedilemeyen bir taraf vardır demiş oluyor. Bu nedir? “Ma raveynahu: yaptığımız rivayet”. İşte “ahhiruhunne min haysu ahharahunnallah”. “Ve ennehu minel meşahiri” “ennehu” derken bu rivayet herhalde. “Meşhur rivayetlerdendir. “Ve huvel muhatahu bi duneha: bununla muhatap olan erkektir, kadın değil”. Yani “ahhiru” emri erkeklere verilmiş olan bir emirdir. “Ahhiruhunne”deki “hunne” de meful kadınlardır.”Onları geriye bırakın” Kim bırakacak geriye? . Erkekler! O zaman bu emri tutmayan erkekler olduğu için ceza olarak onların namazı gider, kadının değil. Kadına böyle bir emir verilmiş değil yani.
Yahya Şenol: Siz geri durun deseydi.
Abdulaziz Bayındır:Bu defa onların giderdi, erkeklerin değil.
Fatih Orum: “Ve enkefil eyame”den hareketle küçüklerin evlendirilmesi velayeti şeylere verilmiş bir yetkidir.
Abdulaziz Bayındır: Deniyor evet. Şimdi küçük bir çocuğa, zavallının bir karısı bile yok diyeceksin değil mi?
Bu emirle muhatap olan erkektir, kadın değil. O zaman “fe yekunu tariku: emri terkeden erkek olmuş olur”. Niçin? “Li fardıl makami:
Enes Alimoğlu: Makam farzı.Yani kendi durması gereken yerde durması farz ya. O farzı terkeden erkek.
Abdulaziz Bayındır: Yok, makam olarak değil. O emri terkettiği için. Erkek bulunduğu yerde bulunuyor da, kadın bulunması gerekmeyen yerde bulunmuş oluyor. Orada o emri yerine getirmemiş oluyor erkek.
Enes Alimoğlu: “Et terku makamu kıyam” demiş.
Abdulaziz Bayındır: Ne demek “et terku kıyam?”
Enes Alimoğlu: Şimdi “ahhiruhunne min haysu ahhurunnallah” diyor, “elle recul in ahtehanehu faseda salatuhu”. Kendisinin makamı kadınların önündeyken bu kadınların hizasında durmuş.
Abdulaziz Bayındır: O şekilde olayı tasavvur ediyor. Ama öyle değil de, bak kadınları geride bırakın emir “ahhiruhunne” emri. “Onları geriye alın”. Ama burada, sizin bu şerhte anlatılan: kadınların gerisinde durmayın gibi bir emre çevrilmiş oluyor. Emir kadınların gerisinde durmayın şeklinde olsa, bu makam öyle tercüme edilebilir. Ama emir kadınların gerisinde durmayın değil. Kadınları geride tutun emridir. Kadınları sizin bulunduğunuz yere almış oluyorsunuz. Dolayısıyla ona göre tercüme ettim ben yani. Burada o şerhş farklı yapmış. Şimdi sen onu okuyabilirsin. Yani tekrar bir özetini yapalım. Ondan sonra oku. Hanefiler hadiste olmayan bir söze dayanarak “kadınları geride bırakın, Allah onları geride bıraktı” gibi. Bundan dolayı diyor aynı hizada, aynı imama uyuyorsa, aynı namazı kılıyorlarsa. Hatta aynı imama uymalarına rağmen birisi farz kılsa, birisi nafile kılsa gene bozulmaz. Önde imam var, kadın o günün öğle namazını kılmış, kıldıktan sonra imama uyuyor nafile namaz olsun diye. Diğerleri de farz kılıyorlar. O zaman ne kadının namazı olur ne erkeğin ki bozulur.
Katılımcı: Farz namazda imama, nafile kılmak isteyen uyabilir mi?
Abdulaziz Bayındır: Uyar, onda bir problem yok. Yani şimdi şurada cemaat kalktı öğlen namazını kılıyor, kadın da o gün öğlen namazını kılmış. Madem cemaat var ben de kılayım dedi, cemaatin arasına karıştı, erkeklerin arasına, erkeklerin ileride safta namaz kıldı. Bu durumda az önce yukarıda var ya, bu durumda erkeklerin namazı bozulmaz, erkeklerin de bozulmaz. Fakat o günün öğlen namazının farzını kılmak için eğer durursa, iki yandan kişilerin namazı bozulur ve tam arkasından da yani kadınlar iki taneyse sağlarındaki, sollarındaki. Yok kadın bir tane. Arkalarındaki üç kişi en son safa kadar, bir kilometre bile sürse hapsinin namazını bozar diyorlar.
Fatih Orum: Bu şeyde de böyle mi? Kabede falan böyle uygulanmıyor değil mi?
Abdulaziz Bayındır: Hiç bir yerde uygulanmıyor da, ama kitaplarda yazan bu.
Enes Alimoğlu: Hac mevsiminde Mesfele’de dört beş kilmetre gidiyor. Taa haremden itibaren oraya kadar cemaat var. Kabenin yanında kadınlar var mesela. Gider o.
Abdulaziz Bayındır: Şurayı bir tamamlayayım isterseniz. Sonra şeye geçelim. “Ve tefsidune salate kel mem’muni” cemaat gibi “iza kaddeme alel imam: imamın önüne geçen memum gibidir” yani bu kadının öne geçmiş olması. Peki imamın önüne geçse memun. Cemaat imamın önüne geçtiği zaman imamın mı namazı bozulur, cemaatin mi bozulur?
Haşim Bey: Memunun bozulması gerekiyor.
Enes Alimoğlu: Cemaatin bozulması gerekiyor.
Abdulaziz Bayındır: E peki burada öyleyse niye kadının namazı bozulmuyor da erkeğin ki bozuluyor.
Enes Alimoğlu: Kadının suçu yok. Bu kendisi geçmediği için suç kendisinde.
Abdulaziz Bayındır: “Kel imami” demedi ki, “kel memuni” dedi. Öne geçen kadın.
Enes Alimoğlu: Kadın kendi yerinde durmuş, bu adam dakadınla beraber durmuş. Kendisi önde durması gerekirken onu terk etmiş. Onun için bu suçlu burada.
Abdulaziz Bayındır: Tamam senin o şeyde de bu mantığa göre şey yapmışlar da, bu mantık o hadis diye rivayet ettikleri ifadenin mantığı değil. Yani orada “ahhiruhunne” diyor. Onları arka safa şey yapın. Ama buradaki mantık onların arkasında durmayına çevrilmiş.
Haşim Bey: O mantık üzerinden gidilse kuralı ihlal edenin namazı bozulmaması lazım.
Enes Alimoğlu: Hatta o “minel meşail” sözü var ya orada. Bu “minel meşail” kelimesini işaret etmek isteyen bir nokta var orada.
Abdulaziz Bayındır: Ne diyor?
Enes Alimoğlu: Şimdi diyor burada. Kuranı kerimde böyle bir kıyas farz diyor. Siz bu hadisi farz diyorsunuz niye demiş. “Minel meşail” dedik.
Abdulaziz Bayındır: Meşhur hadislerdendir.
Enes Alimoğlu: Kuranı kerime haberi vahid ile..
Abdulaziz Bayındır: İlave yapılabilir.
Enes Alimoğlu: Ama meşhur hadis olursa tamam.
Abdulaziz Bayındır: Ama bu hadis değil?
Enes Alimoğlu: Onu diyor, “minel meşail” onu şey yapıyor.
Abdulaziz Bayındır: Hadis değil? Kim bunu meşhur yapmış? Hayır hadis değil bu. Neyse burada bunu söylemiş. Demek ki o zaman mantığı bu hadise göre de kurmuş değil. “Ve illem yenzi imameteha: imam kadına imam olmaya niyet etmemişse”,”lem tedurrahu: kadının o cemaatin arasında olmasının bir zararı olmaz”. İmam kadına imamlığa niyet etmemişse zararı yok. Yani kadının namazı olmaz, dolayısıyla cemaatin namazı da bozulmaz. O zaman bu işin çok da kolay püf noktası var. İmam bakacak arada kadınlar var..
Yahya Şenol: Niyet etmeyecek, kadınların namazı olmayacak.
Abdulaziz Bayındır: “Ve la tecizu salatuha” diyor. O zaman kadının namazı caiz değildir diyor.
Enes Alimoğlu: Niyet etmemek onun elinde mi? Ben etmeyeceğim diyebilir mi?
Abdulaziz Bayındır: Demek ki diyor.
Yahya Şenol: Demek şimdi Süleymaniye camisinde olduğunu düşün. Bir tane kadının namazı mı olmasın bütün cemaat erkeğin mi?
Abdulaziz Bayındır: İmam der ki; sana niyet etmiyorum, hadi. Kadının da haberi yok tabi. Ona da söylemeyecek, kadın da namazım oldu diye çekip eve gidecek. Ne olacak bu? Gerçekten yani nasıl karikatürize ediliyor. Nasıl böyle, dini ne hale getirmişler ya.
Haşim Bey: Buna yakın bir fıkra var. Bir imam bir köyde imamlık yapıyormuş ramazanda. Ramazanın sonuna doğru imamı kovmuşlar. İmam da diyor ya siz niye beni kovdunuz, zaten ben normalde iftara daha beş dakika kala ben ezanı okuyordum siz beni neden kovuyorsunuz o zaman? İmam şey olsa mesela cemaate der; kardeşim ben sizin için kadınlara niyet getirmedim siz neden bana kötülük yapıyorsunuz?
Katılımcı: Fatih’de namaz kılıyoruz, en arka safta erkekler var bir gurup ön tarafa gelmiyorlar. Cemaatte önde erkekler. O arada boşluk var. Şimdi kadınlar da orada durmuşlar. Erkeklerle kadınlar arasında beş-altı saf kadınlar var. Şimdi en arkadaki erkeklerin namazı ne oldu?
Abdulaziz Bayındır: İşte buna göre gitti.
Enes Alimoğlu: Hanefiyse gitti.
Abdulaziz Bayındır: Hanefiyse gitti. İmam niyet etmişse gitti.
“Ve ennel iştirakel ayetuduneha indena: bize göre eğer imam niyet etmemişse kadın namaza katılmış sayılmaz diyor. “Hilafen Züfer rahimehullah: İmam Züfer Allah rahmet eylesin bu görüşte değildir”. Bunların ne akli ne mantıki ne kitapta ne sünnette, hiç bir delili yok. Söylediklerinin tamamı delilsiz. Ama milletin namazını fasid yapıyor, bozuldu diyor, oldu. Çok rahatsız edici şeyler bunlar gerçkten. Çok rahatsız edici şeyler.
Enes Alimoğlu: Bu şekilde olsa, arada bir kadın olsa mesela. Gerçekten bu sözlerin doğruluğuna inanan insanlar varsa arkada, kadın imama uydu mu uymadımı sorması gerek. Ondan sonra imamı yakalayacak, sen bana imam olmaya niyet ettin mi etmedin mi?
Abdulaziz Bayındır: Bakalım bizim namazımız oldu mu? Enes Alimoğlu: Niyet ettim dediği zaman namazı iade edecek, etmedim dediği zaman kadın iade edecek o zaman. Yürümez ki bu şekilde.
Abdulaziz Bayındır: Ondan sonra kadın da ayakkabısını çıkarıp imama bir tane..sen nasıl bana niyet etmezsin. Ben bu camide namaz kılmak için çocuğumu komşuya teslim ettim geldim diyecek.
Muhammed: Bu yüzden karşı safta durduğu zaman da namazın bozulması, şu anda namaz bozulacak mı bozulmayacak mı?
Abdulaziz Bayındır: Kadın eğer safların arasındaysa C.Hakkın istediği huşunun olmayacağı belli. Bir erkek, önünde kadın var: kendini tam olarak namaza veremez. Kadın da veremez, o da rahatsız olur. Tamam. Bu tamam yani. Kadının safların arasında olmaması konusunda problem yok. Ama namazı bozulabilir diyebilmek içün delil lazım.
Enes Alimoğlu: Bunlar da problem yapmıyor zaten.
Abdulaziz Bayındır: Bu da problem yapmıyor arada durmayı.
Enes Alimoğlu: Durursa dursun, sadece namaz şey yapıyor.
Abdulaziz Bayındır: Namaz kılmasın da dursun. Hatta namaz kılmasın da isterse çıplak dursun. Hiç problem yok. Çok mantıksız bir şey. Zaten mantıksız olduğunu da kendileri de söylüyor: kıyasa uymaz diyor.
“E la tera ennehu yelzemu tertibu fil makami fe yetebekkahu alel tecami kel iftidai: baksana” diyor, erkeğe diyecek “yelzemu” değil mi? “Durmada, imamın arkasında saf tutmada tertip gerekir”. O zaman madem tertip gerekiyor, bu tertip görevini üstlenmiş olması da gerekir arkada bulnanun. İmama uymak gibi diyor. Az önce işte açıkladığımız husus. Madem önce erkekler, arkasından çocuklar, arkasından kadınlarsa, bu tertip bir kere şarttır diyor. Farz demiş oluyor bu tertip. O zaman bu tertibe uymak da o erkeğe farzdır. Bu tertibe uyma emri erkeklere verildiğine göre, bu düzenleme emri “ahhiruhunne”de. Erkeğe farzdır, kadına değil diyor. “innema yuşteratu niyyetul imameti: imamlığa niyet şarttır”.
Enes Alimoğlu: “Salatu raculun”
Abdulaziz Bayındır: Var mı orada? Bende yok.
Enes Alimoğlu: Yazmış üzerine.
Abdulaziz Bayındır: Metinde?
Enes Alimoğlu: Yok.
Abdulaziz Bayındır: Tamam, onu zaten yukarıda söyledi. “İzet temmet muhaziyeten: erkekle aynı sırada imama uymuşsa”. Şimdi buradaki mantık şu: diyor ki adam, yani onu söylemek istiyor; şimdi “ahhiruhunne” emri cematle namazdadır. Namazı cemaatle kılmıyorsanız, zaten saf düzeni diye bir şey olmaz. Yani önde erkekler, ikincisi çocuklar, sonra kadınlar diye bir şey olmaz. E peki kadın cemaatle namaz kılmıyorsa problem yok. İmam ona niyet etmemişse cemaatle namaz kılmıyordur. Cemaatle namaz kılmadığı takdirde de bu emir uyulması gereken bir emir olmaktan çıkar.
Enes Alimoğlu: Namazdan başka hallerde “ahhiruhunne” olmasa da olur diyor.
Abdulaziz Bayındır: Namazın dışında olmasa da olur diyor. “Ve ellem yekum bi cembiha raculun: kadın hemen yanında erkek yoksa” mesela arada bir kişilik boşluk varsa. Olabilir ya. “Fefiy rivayete: bu konuda iki rivayet vardır”,”vel farku ala ahadihima enne fesade fil evveli lazimun ve fis sani muhtemelun: bu iki rivayetten birisine göre” “el evvel” ile neyi kastetmiş? Rivayet! Tamam da birincisine göre diyor: onu anladım da.
Enes Alimoğlu: Rivayet.
Abdulaziz Bayındır: Haa rivayet. Bak hele rivayete zihnim hiç gitmedi. “Ennel fesade fil evvel lazimun: birinci rivayete göre fesat lazımdır, arada bir kişilik boşluk olsa da olmasa da farketmez. Çünkü geriye bırakılmış değil, aynı hizada duruyorlar”. “Ve fis sani muhtemelun: ikincisinde de ihtimallidir” bozulabilir de. Çünkü geriye bırakmadın. Araya bir kişi girmiş olsa bile olmaz. Şimdi “ve min şeraitil muhazati en tekune salatu muştereketen” yani mutlaka bozulur demiyor da bozulma ihtimali vardır. O zaman mekruhtur falan diyecek herhalde. “Ve min şeraitil muhazaten tekune salatu muştereketen” bu muhazat denen, kadınlarla aynı hizada namaz kılma şartlarından birisi namazın müşterek olmasıdır. Aynı namaz olmasıdır. “Ve en tekune mutlakaten: mutlak namaz olmasıdır”, mesela mukayyet değil. Mutlak namaz dediğimiz bildiğimiz namaz. Ve cenaze namazı vardır, o mutlak namaz değildir. O duadır. Cenaze namazında kadınlar önde-arkada olabilir farketmez. “Ve entekunel mer’etu min ehli şehveti: ve kadın da şehvet ehli olması gerekir”. Yani küçük çocuk olmayacak. Çok ileri yaşlarda bir kadın da olmayacak. “Ve ella yekune beynehuma hairun: kadın ile erkek arasında bir engel olmayacak. Mesela arada bir duvar engeli varsa, bir yol geçiyorsa.
Yahya Şenol: Perde.
Abdulaziz Bayındır: Perde varsa, evet. O zaman bir zararı yok demiş oluyor. “Ve enneha alifet mufsidaten bil nassi”. “ve enneha” derken şehvet mi demek istiyor?
Enes Alimoğlu: Muhazat
Abdulaziz Bayındır: Muhazat tamam. “Çünkü muhazat nasla müfsid olarak bilindi”. Hangi nassda var? Böyle bir şey yok.
Fatih Orum: Hadisi söylüyor.
Abdulaziz Bayındır: Böyle bir şey yok.
Enes Alimoğlu: ” Ahhiruhunne” nassı.
Abdulaziz Bayındır: “Ahhiruhunne”, şimdi çok konuştuk ama bir de şu açıdan diyelim. “Ahhiruhunne min haysu ahharahunnallah”tan namazı bozacağını nasıl çıkarırsınız böyle bir hadis olduğunu anlasanız? Bu hadisin zaten namazla ilgili olduğuna dair de rivayet yok. Namazla ilgili olduğunu anlayın. Nasıl bozar? Nasıl bozar namazı?
Haşim Bey: Kıyas diyorlar. Şöyle bir kıyas yürütsek nasıl olur? Peygamberimiz(as)’ın şöyle bir hadisi var, Buhari’de geçiyor. “İnne ma caile imamu yutemedihi fe iza kebbereketel ila rekea fekan vele tahdelife aleyhim fe iza karatel semi allahumel hamide ahirihin”. Yani bir adam imamdan önce rukudan yada secdeden kalkarsa kimse der mi bu adamın namazı bozuldu?
Abdulaziz Bayındır: Demez.
Haşim Bey: Burada bir muhalefet yok mu?
Abdulaziz Bayındır: Var ama. Şimdi imamla beraber ruku yapmışsa, secdeyi yapmışsa kalkınca bozuldu demezler.
Haşim Bey: Peki en sahih hadis şeydir: erkekler gelsin, daha sonra çocuklar, daha sonra kadınlar. Dediğiniz gibi kimse demiyor kadınlar erkekler yan yana namaz kılsınlar. Ama usul açısından, yani rivayetlere baktığımızda böyle bir sonuç nasıl çıkar?
Abdulaziz Bayındır: Şimdi bu senin söylediğini şöyle ifade edersek belki daha net anlaşılır. Şimdi hadis sahih olan o. Önce erkekler, sonra çocuklar, sonra kadınlar. Peki çocuklar safların arasında olursa namazın bozulacağını söyleyen var mı?
Yahya Şenol: Bizim cami imamı.
Abdulaziz Bayındır: O hariç.
Yahya Şenol: Bir gün farzı kılıyorduk. Selamı çabuk verdi. Hani normalde bir dakikaya yakın selamı esselamun aleykum ve rahmetullah biyedihi falan çekerler. O gün hızlı selam verdi bizim imam. Esselamun aleykum ve rahmetullah-esselamun aleykum ve rahmetullah. Bir saniye kimse kalkmasın falan. Herkes kaldı. “Ben size kaç defa dedim çocukları saflara almayın”. Meğerse biri o anda birinci safın önünden pırr diye geçmiş çocuklardan biri. Ne oldu şimdi? Gitti namazlar. Ben bir daha bu namazı kıldırmam dedi, kılarsanız kendinüz kılın. O gün bu gün bir Allah’ın kulu araya safa çocuk sokamıyor bizim şu anda. İhtiyarlar zaten gereğini yapıyor yani girerse çocuk. Tutuyor kulağından geri atıyor. Millet şu an böyle biliyor yani.
Abdulaziz Bayındır: Satıcı ve çocuk giremez. Caminin kapısına yaz.
Yahya Şenol: Arkada dursunlar. Arkada durunca da oyun oynuyor tabi “ha ha ha”, “hi hi hi” falan” birbirine giriyor cami.
Abdulaziz Bayındır: Hilafil kıyas: kıyas bunun hilafınadır”.”Ve yura cemia ma varaka bin nassu: böylece nassın varid olduğu her şey”. Yani bu kıyasın hilafına ama nas da olan şeye riayet edilir, kıyasa bakılmaz”. Yani bu işte akıl önemli değildir. İbadet ve ibadetlerde kıyas olmaz demeye çalışıyor.
Enes Alimoğlu: Ondan sonra bunun devamında burada işaret etmek istediği bir şey var. “Summe mer’etu vahidetu tufsidu salate selasete vahid nisai ves salate erbain” geçiyor.
Abdulaziz Bayındır: Evet, bir kadın üç kişinin namazını bozar. Sağında, solunda ve arkasında namaz kılanın namazını bozar. Peki iki kadın olursa? O da dört kişi sağ-sol ve arkasında. Üç kadın olursa? Bir tane sağ, bir tane sol, üç tane de arka. O üç,üç,üç bir kilometre cemaat olsa en son saftaki adamların da namazı bozulur.
Haşim Bey: Hanefi mezhebinde böyle kadınlara yönelik çok özgürlük, hakların mezhebi gibi görünüyor da herhalde bu namaz konusunu fazla kimse.
Katılımcı: Nikah da var.
Haşim Bey: İnsanlarda öyle bir anlayış var.
Abdulaziz Bayındır: Kadının duygusallığını istismar edeceksin, iki tane şahit buldum. Hatta İbni Abidin’de vardı. Adam hanım dese bir kıza, kadına, efendim diye cevap verse nikah sayılır.
Enes Alimoğlu: Diyor ki; bir erkekle bir kadın dünyaya gelip de “daap fezirup” dediği zaman karı koca oluyor.
Abdulaziz Bayındır: Ne demek “daap fezirup”?
Enes Alimoğlu: Biz karı kocayız ikimiz.
Katılımcı: Beni bir yere götürdüler nikah kıyarmısın diye. Baktım turist. Ben bunun dilinden anlamam dininden anlamam. Dedim ben olmaz bu nikah. Ben size şart koştum. Resmi nikah olacak dedim. Resmi nikah var. Hani? Var, sen napıcan nikahı dini nikah yap. Sonra kızdılar bana.
Abdulaziz Bayındır: Doğru yapmışsın.
Enes Alimoğlu: Ondan sonra “zev vecdi fe zev vecdi”. Ondan sonra bu zaman içerisinde değişmiş “ziyti zireyti”olmuş.
Katılmcı: Hamsun değil de “fe vasıki”
Abdulaziz Bayındır: Zam geldi yani. Şimdi işte bunlar böyle. Peki sen şimdi Şafi mezhebinde ne söylüyor onu anlat muhazat ile ilgili.
Haşim Bey: Şafi mezhebinde normalde işte erkeklerin ilk saf, ondan sonra çocuklar, daha sonra kadınlar. Eğer herhangi bir ihlal olursa namaz bozulmaz, sadece tek durumda namaz bozulur o da İmam Şafi’nin cedid görüşüne göre, kavli cedid görüşüne göre eğer memun imamı geçerse namazı bozulur. Diğer durumlarda namazı bozulmaz.
Abdulaziz Bayındır: Yani cemaat imamın ön tarafında kalırsa
Haşim Bey: Kavli kadime göre bodulmaz, cedide göre bozulur.
Abdulaziz Bayındır: İmam Şafi’nin eski görüşüne göre cemaat imamın önüne geçmiş olursa namazı bozulmaz. Yeni görüşüne göre bozulur. Şimdi bu zaman zaman oluyor. Cemaatin imamın önüne geçmiş olması. Mesela Medine’de oluyor. Cemaat çok fazla oluyor. Bakıyorsunuz ki imanın önünde bir kaç saf olmuş. Süleymaniye camisinde de geçenlerde olmuştu. Caminin tamiratta olması sebebiyle bahçede millet namaz kılıyor ve bakıyorsunuz ki imamı geçiyor. Tabi imam önde olan kişiye denir. Doğru. İmamın arkasında durmalı. Ama neye göre bozulur diyeceğiz. Bozulur kelimesi çok önemli bir kelime.
Abdullah: İmam önde olan kişi için mi denir, önder olan için mi?
Abdulaziz Bayındır: İkiside.
Abdullah: Önünde üç-dört saf bile olmuş olsa onun önder olduğunu. Onun bir adım öne gitmesine sebep zaten..
Abdulaziz Bayındır: O zaman öyleyse İmam Şafi’nin eski görüşü buna dayanıyordur.
Abdullah: Bir adım öne gitmesinin sebebi bence onun önde olduğunun göstergesidir. Nasıl kadınlar birbirine kıldırırken..
Abdulaziz Bayındır: Kadınlar kıldırırken aynı saf içinde oluyorlar. Evet bunun bir delili var mı? Şu ana kadar ben bilmiyorum. Yani bu imamın önüne geçenin namazının bozulacağına dair bir delil şahsen hiç duymadım. Her hangi bir kitapta okumadım ama olabilir. Benin şahsen bildiğim bir şey yok. Delil yok. Malikilerde bozulmuyor olması lazım. Aklımda kalan o. Evet peki. Bitti mi senin söyleyeceklerin. Haşim Bey: Kıyas, şöyle anlıyorum. Bilmiyorum ne kadar doğru bir kıyas. Biraz önce Hanefiler ile ilgili de anlatmaya çalştığımda. Kadın erkeklerle beraber namaz kılınca neden, yani ne kadının ne erkeğin namazı bozulur. Kıyas şöyle bir kıyastır. Adam normalde tek başına namaz kılmaması gerek yada kılması hoş değildir.
Abdulaziz Bayındır: Mekruh olur yani en azından.
Haşim Bey: İki kişi olduklarında Peygamber(as) o iki çocuğu geriye almış. Normalde mezheplere göre imam öne çıkması gerek yada memun cemaat arkaya gitmesi gerekiyor. Bu tür durumlarda herhangi ihlal olduğunda namazın bozulduğunu kimse söylemez. Kadınla ilgilidir, kadınlar üçüncü sırada saf tutsunlar. Şayet birinci yada ikinci sırada saf tutsalar, birincide olduğu gibi namaz bozulmuyorsa burada da bozulmaması gerek diye düşünüyorum.
Abdulaziz Bayındır: Tamam. Yani bu manık böyle. Abdullah’ın dediği gibi imam önde olan mı önder olan mı?
Haşim Bey: Önde olduğu için önder olmuş.
Abdulaziz Bayındır: Önder olan.
Haşim Bey: Şöyle bir söz yokmuydu: “inne ma imamin li yutemme”.
Abdulaziz Bayındır: “Yutemme”de problem yok. “Li yutemme” ne demek? Onunla birlikte rükuya secdeye varılan.
Haşim Bey: Abdullah’ın dediğini destekliyor.
Abdulaziz Bayındır: Evet. Peki başka var mı? Diğer mezheplerde var mı?
Mehmet Hoca: Hambeli’de biraz farklı.
Abdulaziz Bayındır: Hambeli mezhebinde?
Mehmet Hoca: Hambeli mezhebinde kadın erkeklere imam olamaz. Diğer görüşlerini söyledikten sonra diyor “Velene kavli Rasulullah(sav) “la yuammenne imratu” diye bir hadis varmış.
Abdulaziz Bayındır: Öyle mi? Nerdeymiş?
Mehmet Hoca: “Vele hevne yecus kente umme kel mecnun” diyor.
Abdulaziz Bayındır: Hayır o hadisin bir ravisi falan var mı?
Mehmet Hoca: Yok.
Abdulaziz Bayındır: Halbuki şeyin adetidir o, kaynağını falan verir.
Mehmet Hoca: Bu çok uzun yani. İmamet ve safla ilgili bu kadar diğer kitaplarda bahsetmiyor. Bu yüzden olabilir. Ama saf konusunda, imametle ilgili. Erkek yabancı kadınlar, sırf kadınlar olmak üzere imam olamaz, mekruhtur.
Abdulaziz Bayındır: Ama namazı sahihtir.
Mehmet Hoca: Namazı caizdir. Peygqmber(as) imam oldu, erkekler olduğu zaman sakınca yok diyor. Sırf kadınlar ve yabancı kadınlara imam olması mekruhtur diyor.
Abdulaziz Bayındır: Ama kendi eşine kızına imamlık yapabilir.
Mehmet Hoca: Yapabiliyor. Varaka’nın hadisini delil getirmiş.
Abdulaziz Bayındır: Varaka’nın hadisini nasıl delil getiriyor. Varaka bir kadın. Ummu Varaka.
Mehmet Hoca: Bu şey: kadınların kendi içinde imam olması. Bu hadisi delil getiriyor. Kadınlar safın ortasında.
Abdulaziz Bayındır: Halbuki Ummu Varaka ailesine, erkekler de dahil imamlık yapmış. Ona ne diyor?
Mehmet Hoca: Bu diyor istisnai bir şeydir diyor.
Abdulaziz Bayındır: Ona istisnai der de, yanlız öbürüyle ilgili bir delil olsa bunu istisna ederiz.
Mehmet Hoca: Kadın kadına imam olabilir ama saf konusunda asıl olan erkekler, çocuklar, kadınlar sırasıyla. Diğer mezheplerle aynı.