Abdulaziz Bayındır: Rivayet tamam. Unutmuş.
Abdullah Bayındır: Unutmuş da unuttuğu vakit içerisinde de abdestsiz ama. Arada kaçmıyor ki abdest. Baştan beri abdestsiz.
Enes Alimoğlu: O olayda “iza es salate”deki olayı iyi anlamıza neden oluyor hadiste. Namazda engel olmasa cenabetlik başka bir şeye engel olamayacağı çıkıyor. Peygamber(as) taa namazın vaktine kadar cunup devam etmiş.
Katılımcı: Tamam onda bir şey yok.
Muhammed Ruzi: “Rabbena la tuahızna in nesina”(BAKARA 286) ayeti..
Abdulaziz Bayındır: Şimdi işte bak, bu Mehmet Hoca’nın söylediği gibi. Ya Rabbi bizi sorumlu tutma hata eder ve unutursak diye. Şimdi hata ettiğ için. İmam hata etmiş, aklına geldi tamam. Ama cemaat hata bile etmemiş. Hata bile etmemiş cemaatin namazı niye bozulsun ki. Bir de burada kıraat konusunda benim şeyim şu. Ben yani Enes Alimoğlu’ya onu söyledim. Dedim ki az önce sizin söylediğiniz gibi; imam kıraatde bulunamıyorsa, gene o imamlık yapar. Bu şahıs kıraatı kendi kendine yapsın. Cehri namazlarda da hafi namazlarda da kendi kendine yapsın. Şimdi cehri namazlarda kıraatı o yaptığı zaman sen dinliyorsun, bir ayetten dolayı o da senin kıraatin oluyor. Neydi o? “Ve iza kuriel kur’anu festemiu lehu ve ansıtu”(ARAF 204) kulak verin ve susun. E şimdi bu adamın okuduğu kuran değil ki. Yani “minel cinneti ven nas” dediğiniz zaman kuran oluyor mu? Olmuyor. O zaman sen okuyacaksın.
Muhammed Ruzi: Doğru okuduklarını kendinin saysa.
Abdulaziz Bayındır: Olur. Yeteri kadar varsa sayarsın. Soru şuydu: adam diyor ki; bizim mahallenin camisinin imamı düzgün kuran okuyamıyor. Ben düzgün kuran okuyorum. Ben ne yapayım? Bu adamın arkasında namaz kılayım mı? Kılmayayım mı? Değil mi soru bu. O zaman Enes Alimoğlu’ya dedim ki; bu adam imamın arkasına gitsin, beş vakitte de namazını orada kılsın. Hafi okuyuşlarda zaten herkes kendisi kıraat yapacak. Geçen hafta okumuştuk ya. Cehri olanlarda da şu ayetten dolayı “ve iza kuriel kur’anu festemiu lehu ansitu leallekum turhamun”(ARAF 104) ayetinden dolayı dinleyeceksiniz. Ama adamın okuduğu kıraat olmadığına göre dinlemeyeceksin, sen kendin okuyacaksın.
Enes Alimoğlu: O zaman mesela bazı camilere gittiğim zaman telaffuz edemiyor. El hemdu lillahi rabbil alemin diyor.
Abdullah Bayındır: “Ayın”ı çıkaramıyor.
Enes Alimoğlu: Yok “el hemdu lillahi rabbil alemin
Enes Alimoğlu: Mesela bizim köyde eyyehmanirrehim derler.
Abdulaziz Bayındır: “El hemdu lillahi” diyorlar.
Abdullah Bayındır: Peki fiziki bir kusurdan dolayı çıkaramıyorsa? Bazıları peltek.
Abdulaziz Bayındır: Peki şimdi devam ediyorum.
Yahya Şenol: Bir şey var, onu söyleyeyim de. Abdurrahman ona bakıyor. Şimdi, Buhari’de diyor geçiyor. Geçip geçmediğine bakacak. Orada diyor, namaza durulmadan Peygamberimiz gitti. Yani kamet getirilmişti, saflar düzeltildi. Sonra Peygamberimiz gidiyor. Buna biri baksın da. Öbürü Ebu Davud rivayeti, bu Buhari. Oku sen Buhari’dekini.
Abdurahman Yazıcı: “Ukimeti salati ve ukimeti..
Abdulaziz Bayındır: “Ukimet; kamet getirildi” ve?
Abdurahman Yazıcı: “Uddilet safufu”
Abdulaziz Bayındır: “Ayın” ile değil mi? “Uddilet” saflar düzeltildi.
Abdurahman Yazıcı: “Fe harece ileyna Resulullahi(sav)
Abdulaziz Bayındır: Peygamberimiz çıktı
Abdurahman Yazıcı: “Kameti musallahu dekere ennehu cunubun”.
Abdulaziz Bayındır: Daha namaza başlamadan
Abdurahman Yazıcı: “Ve kane emerna mekanekum”
Abdulaziz Bayındır: “Mekanekum”, olduğunuz yerde durun diyor. Oturuyorlar, yani herkes. Ben de zaten öyle biliyordum bu hadisi
Abdurahman Yazıcı: “Summe racea fe ateslet ve summe harece ileyha”.
Abdulaziz Bayındır: Gitti gusul aldı. Ben hep bunu biliyordum, sen bunu söyleyince şaşırdım. Ben böyle ilk defa duyuyorum.
Yahya Şenol: Bu hadisi koymuş, onu koymamış.
Abdulaziz Bayındır: Çabucak banyo yapıp geldi.
Yahya Şenol: Namazda abdesti bozulursa yani imam abdestliyken abdesti bozulursa bir şey olmuyor.
Abdulaziz Bayındır: Evet, ben hep o rivayeti biliyordum. Yani bunu, ilk defa ben şaşırdım.
Abdullah Bayındır: Bu o zaman öğlen namazı. Sabah mı öğlen mi o.
Yahya Şenol: Sabah namazı olduğunu yazıyor mu Abdurahman Yazıcı?
Abdurahman Yazıcı: Yok, namazı yazmıyor.
Yahya Şenol: Sabah mı? Öğlen mi?
Abdulaziz Bayındır: Farketmez, hangi namaz olursa.
Abdullah Bayındır: Hayır, önemli ama. Öğlene kadar, şimdi Enes Alimoğlu’nın söylediği gibi Peygamberimiz işlerini cünüp yapmış, sadece namaz vaktinde demiş. Onu söylemek için öğlen namazı olduğunu bilmek lazım. Sabah namazı dersen, zaten biraz önce uyanmış gelmiş olur.
Enes Alimoğlu: Sabah namazı olsa niye unutsun ki o zaman?
Abdullah Bayındır: Sabahta da unutabilir.
Abdulaziz Bayındır: Neyse, şimdi devam ediyoruz.
Abdullah Bayındır: Şey zaten hiç yok, daha önce konşmuşsunuzdur. Şafilerde, özellikle Suriye’de Ürdün’de falan imam kıraati açık olan namazlarda da Fatiha’yı okuyor. Ondan sonra bir fasıla veriyor cemaat de Fatiha’yı okusun diye.
Abdulaziz Bayındır: Geçen hafta onu okuduk ya burada. Geçen hafta konuştuk.
Abdullah Bayındır: Bir önceki hafta konuştuk.
Muhammed Ruzi: Bir önceki hafta.
Abdulaziz Bayındır: “Ve la yutavvilul imami bi salate: imam cemaate namazı uzatmaz”,”li kavli aleyhis salati ves selam”. Tabi uzarmaz deken biz biraz aşırıya kaçıyoruz, çok kısa tutuyoruz. Aslında o kadar da değil yani.
Yahya Şenol: Şey var Hocam. Hani Peygamberimizin namazda okuduğu surelere falan bakılıyor.
Abdulaziz Bayındır: Bizim en uzun namazımız bile o kadar olmuyor.
Yahya Şenol: Tutmuyor yani.
Abdullah Bayındır: Bizim namazlar “E elem tera”dan başlıyor.
Yahya Şenol: Ama Peygamberimizin yine kendisinin açıkça söylediği şeyler var. Hani Musab B. Umeyr’e mi artık Muaz Bin Cebel’e mi ne diyor; kıldırdığın zaman arkanda yaşlıların ve çocukların olduğunu unutma.
Abdulaziz Bayındır: İşte “ve emme kavmen fel yusalli bihim salati dafihim” diyor.
Abdullah Bayındır: Kendisi ama Muaz B. Cebel’e söylerken örnek verdiği sureler de yine uzun. Diyor ki; şunlardan okusana.
Yahya Şenol: Onu diyorum yani.
Abdulaziz Bayındır: Orada Muaz B. Cebel Bakara’yı baştan sona kadar okumuş. Öyle hatırlıyorum.
Yahya Şenol: Ama tamamlanmış mı Bakara suresi?
Abdulaziz Bayındır: Neyse, bakarız şimdi. Nasıl olsa hadisleri okumuşsunuzdur buraya gelmeden önce.
Yahya Şenol: Namazda Peygamberimizin okuduğu surelerle ilgili şey değil.
Abdulaziz Bayındır: İlgili hadisleri okuduğunuza göre daha önce.
Yahya Şenol: Sureyi okudu diyor. Kaf suresi. Okudu diyor da Kaf tamammıydı o zaman?
Abdulaziz Bayındır: Tamamını okumuştur da. Şimdi bakın. Benim anladığım şu: o namaz aynı zamanda cemaate bir eğitim faaliyeti. İmam Fatiha’yı okuyor, Fatiha bir kere her anda insanın imanını tazeliyor. Ve şirkten uzak bir iman ortaya koyuyor. Arkasından da uzunca ayetler okuyor. Okunan ayetleri ayakta dinleyince daha dikkatli dinliyorlar. Ve oradan bir bilgi alıyorlar. Esas olan da o bilgidir. Dolayısıyla şey yapıyorlar işte, gidiyorlar bir eğitim faaliyeti. Ama habire aynı şeyleri tekrarlarsanız eğitim faaliyeti olmaz. Artık zihin durgunlaşır, alışkanlık haline gelir ve hiç düşünmez olursunuz. Peygamberimiz’in yaptığı bu. Ha burada cemaate namaz kıldırırken uzatmasın derken de bizim yaptığımız gibi de olmaması lazım. Çok kısa kılınıyor. Şunu söyleyebilir; bizim cemaat ne okunduğunu bilmiyor, manasını anlamıyor ifadesi kullanılabilir tabi. Ama yani buna dikkat etmekte fayda var.
“Ve la yutavvilul imami bi nasi salate: imam insanlara namazı uzatmaz”. “Li kavli aleyhisselati vesselam men emmel kavmen fel yusalli bihi salate yudayifihim: kim bir kavme imamlık yaparsa, onların en zayıflarının namazını onlara kıldırsın”. “Fe inne fihim el marıda vel kebira ve zelhace: içlerinde hasta var, yaşlı var ve işi olan var”. “Zelhace” öyle tercüme etmek daha iyi olur. Türkçede ihtiyacı olan değil de ihtiyacı olan başka manaya anlaşılır. Tuvalete giden adam diye de anlaşılabilir. Halbuki işi olan var, yaşlısı var, hastası var. O zaman cemaatin durumuna göre namazı kıldırmak lazım. Bu hadis ile ilgili ne var Abdurahman Yazıcı?
Enes Alimoğlu: Buhari, Müslim rivayet etmiş Hocam. Muttefakyn aleyh.
Abdulaziz Bayındır: Bu hadis zaten mana olarak da son derece..
Enes Alimoğlu: Devamı da var. 10:58-11:01 anlaşılmadı.
Abdulaziz Bayındır: Kendi başına namaz kılan uzatabildiği kadar uzatsın. “Ve yukrahu lin nisai en yusalline vahdehunne el cemate: kadınların tek başına cemaatle namaz kılmaları mekruhtur”.
Yahya Şenol: Ne demek o?
Abdulaziz Bayındır: Yani kadın başına.
Yahya Şenol: Kadınlar kendi aralarında.
Abdulaziz Bayındır: Kadın başına.
Muhammed Ruzi: Kadın kadına bir namaz kılalım demişler.
Abdulaziz Bayındır: Kadın başına cemaatle namaz kılmaları mekruhtur diyor.
Muhammed Ruzi: İmam olurlarsa ortasında dururlar.
Abdulaziz Bayındır: Şimdi bunun “le enneha”sı tamamen kendi kafalarına göre koydukları şeydir. Bunun hakkında sahih rivayetler var. Hiç bir yerde kadın erkek ayrımı olmuyor yani. Hadi kadın erkeklerin önüne geçmesi doğru olmayacağını anlarız.
Haşim Özdaş: Gerekçeden ziyade, bu verdikleri hüküm de “yakrahu lin nisai” den.
Abdulaziz Bayındır: Gerekçesiz bir mekruh. Bak “le enneha” diyor “la taklu an irtikabi muharramin” niye?
Enes Alimoğlu: Muharrem yapmadan yapsa.
Yahya Şenol: Haram değil mi bu? “irtikabi muharramin” ne demek?
Enes Alimoğlu: “Ve huve kıyamin imam vesetes saffa”
Yahya Şenol: Haram mı o yani? Haram neyle sabit?
Haşim Özdaş: Kocası yanında olmuyorsa belki başkasına olabilir.
Abdulaziz Bayındır: Kadınlar kendi aralarında. Hepsi kadın.
Yahya Şenol: Hepsi kadın, öne geçmesi de haram diyor ya.
Abdulaziz Bayındır: Öne geçmesini yasaklayan sensin. Sen diyorsun ki öne geçemez. Değil mi? Kadına diyorsun ki arada dursun. Ondan sonra haram olur diyorsun.
Yahya Şenol: Yani imamın önde durması lazım.
Muhammed Ruzi: Eğer bende ön yargı varsa, kadınla bir araya gelince..
Yahya Şenol. Normalde imamın safın önünde olması lazım. Ama kadınlar birbirlerine şey yaparlarken öne geçemez. Öne geçmiyorsa, o zaman haram olur. Dolayısıyla..
Abdulaziz Bayındır: Öne geçemez diyen kim?
Enes Alimoğlu: İmamın normade öne geçmesi gerekli değil mi cemaatle namazda? Bu kadınlarda imamın öne geçme işi olmuyor.
Yahya Şenol: Geçemez!
Abdulaziz Bayındır: Neden? Kim demiş geçemez diye? O kendisi söylüyor.
Haşim Özdaş: Hasan Turabi şey diyor Hocam. Arap toplumunda bu, kadının konumundan kaynaklanan bir durumdur bu diyor. Peygamberin uygulamasında böyle bir şey yok diyor.
Abdulaziz Bayındır: Aksi var.
Haşim Özdaş: Var. Muhammed Hamidullah da kitabında yazıyor, okumuştum. Bir kadını imam tayin ediyor.
Abdulaziz Bayındır: Bir erkeği de müezzin tayin ediyor.
Haşim Özdaş: Kocası namazı bilmediğinden, daha yeni başlamış. Hem talim bağlamında hem imam oluyor yani. Kocasının önünde namaz kıldırıyor.
Abdulaziz Bayındır: O rivayet tamam da bak şimdi. “Ve yukrahu lin nisai en yusalline vahdehunne el cemeate” peki anladık. Anladık da bir kere “yukrahu”yu söyleyen sensin. Yani mekruh olur, haram olur demektir aslında bunlara göre. Caiz değildir. Çünkü mekruh, İmam Muhammed’e göre haram demektir. Tahrimidir. Ever. “le enneha taklu anil irtikabi muharramin: çünkü haram irtikabından hali olmaz”. Namaz kılan kişi nasıl haram işler. Haramlık nerede burada? Neymiş o? “Ve huve” bu haramlık da şu imiş: “kıyamul imami vastas saffi” yada “vasatas saffi fe yukrahu” imamın safın arasında bulunması. Öne geçmemesi, safın arasında buluması. E peki sen söylemişsin. Ne gibi ortada? “Keruratı: çıplaklar gibi”. Çıplak olan da öne geçmez. Çıplak olan niye öne geçmiyor? Çünkü çıplaktır falan. Yapmayın Allahınızı severseniz!
Muhammed Ruzi: Kadınlarına avrat diyorlar ya. Avrat “urat”tan gelir yani.
Haşim Özdaş: Kadının kadına avret olması bir yere kadar.
Abdulaziz Bayındır: “Fe in fealna: namaz kılacaklarsa”,”kametil imam vasatahunne” imam ortalarında duracak. Şimdi bakın. “Le enne Aişete(ra) kalet kezalik” Aişe de bu suçu böyle işlemişti demek istiyordur. Bir dakina! Aişe validemiz Hz.Ömer zamanında imamlığı yapmadı mı?
Katılımcı: Kadınlar cematle namaz kılsa, imam önde değil kadınların içinde duracak. Çünkü Aişe de böyle yaptı.
Muhammed Ruzi: Kadına haram diyor.
Yahya Şenol: İmamın, cemaatın içinde namaz kılması haram. “irtikabi muharrami ve huve kıyamin imami vasatas saffun” bir imamın cemaatin arasında namazı kıldırması haram.
Muhammed Ruzi: Öne çıkması mekruhtur imam olan kadının.
Yahya Şenol: Tamam, öne çıkması mekruh. Ama içeride şey yapması da haram.
Muhammed Ruzi: Burada haram değil.
Yahya Şenol: Haram işte, “ve huve kıyamun imami vasatas saffi” dedi ya.
Muhammed Ruzi: O paragrafta gerçekten bir sorun var.
Abdulaziz Bayındır: Sen o hadisleri bir okusana.
Enes Alimoğlu: “Ruye enne Ummu Varaka Abdullah Bayındır İbni Haris.
Abdulaziz Bayındır: Ummu Varaka İbni Haris’in kızı mı? Annesi
Enes Alimoğlu: “Kanet karaatil kurane festahzeneti nebiyye(sav) en tettehızu kariye muezzine ezane ehle dariha”.
Abdulaziz Bayındır: Bu Ummu Varaka Peygamber efendimizden izin istemiş. Ya Resulallah bir tane müezzin edineyim ve. “ehle dariha” mı? “Ehle dariha” derken kendi ailesi de olabilir, o mahalle de olabilir. Çünkü “dar” kelimesi, “ehle beytihi” derdi aksi takdirde. “Ehle beytiha” demediğine göre, “ehle dariha” dediğine göre oraya gelenlere. Ezan okunacak. Ezan nedir? Hayyales salah diyecek değil mi? Duyan camiye gelecek. Ben onlara imamlık yapabilirmiyim diye izin istemiş. Ne demiş Peygamberimiz?
Enes Alimoğlu: İzin vermiş.
Abdulaziz Bayındır: İzin vermiş. Tamam sen demiş, kendi yurdundaki insanlara imamlık yap demiş. Ve bu hadis sahih hadistir. Nerede geçiyormuş?
Enes Alimoğlu: Ebu Davud’da geçiyor. Ondan sonra başka bir rivayet var.
Katılımcı: Burada aslında aynı zamanda bir eğitim, öğretme de var.
Abdulaziz Bayındır: Şüphesiz canım.
Enes Alimoğlu: Bir kadın demiş ki “kalet Ummu Seleme aleyhi ve anha kaimeten veseten nisai.
Abdulaziz Bayındır: Demiş ki Ümmü Seleme, Peygamberimizin eşlerinden; “kadınlar safta öne geçmeden bize imamlık yaptı”. Ortada dediğin zaman da türkçede yanlış anlaşılıyor. Mesela diyelim ki üç saf varsa ilk safın ortasında değil. Ortada dedin mi ikinci safın ortasında anlaşılır. Onun için safın arasında demek lazım.
Enes Alimoğlu: Erkeklerin imamı gibi öne çıkmıyor.
Abdulaziz Bayındır: Hah!
Enes Alimoğlu: Hz. Aişe’den gelen rivayet var. Diyor ki; “ennehe kanet ummul nisae takumu nisae veseteyni”.
Abdulaziz Bayındır: Aişe validemiz imamlık yapar, safta ileri geçmezdi diyor. Ümmü Seleme de öyle.
Enes Alimoğlu: Kadınların cemaat olması, cemaat ile namaz kılması mekruh değil mi?
Abdulaziz Bayındır: Oluyor mu?
Enes Alimoğlu: Olmuyor.
Abdulaziz Bayındır: Eee? Peygamber efendimiz bak o hadiste, Ummu Varaka’ya mahallesinde imamlık yapma, bir müezzin ezan okuyacak. Aişe validemizin imamlık yaptığı, Ümmü Seleme’nin imamlık yaptığı hatta Aişe valizemizin yanlış hatırlamıyorsam ramazanda kadınlara teravih kıldırdı diye bir rivayet olacak. Hatırlıyormusunuz? Öyle bir rivayet olacak yani.
Muhammed: Burada (21:12 anlaşılmıyor).
Abdulaziz Bayındır: Ne diyor?
Muhammed Ruzi: 21:14-21:18 arası hiç duyulmuyor.
Abdulaziz Bayındır: Aişe validemiz farz namazlarda kadınlara imamlık yapmıştır. Aralarında, öne geçmedi. Hakim’in Müstedrekinde geçiyor.
Yahya Şenol: Niye öne çıkmıyor?
Abdulaziz Bayındır: Kendi tercihleridir yani. Öne geçmenin anlamı ne?
Haşim Özdaş Bey: Arkadakiler rahatça görsünler diye.
Abdulaziz Bayındır: Bir dakika! Tabi rahatça görsünler. Öne geçme iki şekilde anlaşılır. Bir saf önde kılar. İkincisi de bir kaç santim ilerisinde kılar. Demek ki öne geçme dediği bir saf öne geçme gibi anlıyorum ben şahsen. Yoksa imamsa birazcık ileride duruyordur. İmam olduğunun anlaşılması için.
Katılmcı: Ayrıca Hocam, kadınların arasında durup kıldırdı derken, gene bir ayak veya tarım ayak mutlaka..
Abdulaziz Bayındır: Birazcık öne geçiyordur yine.
Katılımcı: Bulunduğu yer itibariyle belki geniş değildir. Bu yönüyle de düşünmeli.
Abdulaziz Bayındır: O da olabilir, evet. Kadın çoktur, cemaat çoktur yer müsait değildir. Başka?
Muhammed: Ramazanla ilgili.
Abdulaziz Bayındır: Hah! Ramazan.
Muhammed: 22:31-22:37 arası anlaşılmıyor.
Abdulaziz Bayındır: Ramazan ayında kadınlara imamlık yapıyordu ve ortalarında. Bakın bunların tamamı Peygamberimiz’in zamanında değil. Peygamberimiz’in zamanında zaten aynı mescidde kılınıyordu. Dolayısıyla İslam’ın ibtidası diye geçiştirilemez bu iş. Başlangıçta böyleydi de falan diye geçiştirilemez.
Enes Alimoğlu: Kendi İslam’ının ibtidası.
Abdulaziz Bayındır: Hayır bununla ilgili ibtida mibtida, bir tane rivayet bulduk. Peki hani siz diyorsunuz ki; nesh edilmediği takdirde. Nasih ne? Hadi İslam’ın ibtidası diyelim. Başlangıçta bu ruhsat verildi hanımlara imamlık için. Peki ruhsatın kaldırıldığını nereden biliyorsun da sen mekruhtur diyorsun?
Abdullah Bayındır: Bunlar Hz. Ömer’e gayri müslim kadınla evlenmeyi kaldırtan insanlar yani. Onun için problem yok.
Muhammed: Burada kadının bir saf öne çıkması, öyle anlaşılıyor, imam olması değil.
Abdulaziz Bayındır: Yoo! Bak burada diyor ki: ve yukrahu lin nisai en yusalline vahdehunne el cemeate”.
Muhammed: İllet olarak imamın “ve huve kıyamin vasatas saffi” kadınların değil. Bunların ifade etmesi yanlış olabilir ama demek ki onların şeysi o alabilir.
Abdulaziz Bayındır: Yok yok, namaz kıldırması mekruhtur diyor, ortada durması mekruhtur değil. Burada da diyor ki; “fe in fealna: eğer kıldıracaklarsa”,”kametil imami vasatahunne” diyor.
Muhammed: Sonunda 24:30-24:36 anlaşılmıyor.
Haşim Özdaş : Bir de şöyle bir ibtida İslam, Hz.Aişe’nin yaşı altıdır, namaz kıldırıyor çocuk yaşta..
Abdulaziz Bayındır: O rivayetlere göre.
Abdurahman Yazıcı: Neyi rivayet ettiğine göre değişir.
Muhammed Ruzi: Bu paragrafta gerçekten dediğim gibi sorun var. Diyor ki;”Nisai en yusalli vahdehunne” sanki orada iki üç tane erkek olursa caizmiş gibi çıkıyor.
Abdulaziz Bayındır: Çok doğru. Ama şimdi bunlarda mefhum muhalifine giriyor Mehmet Hoca. Kadınlara namaz kıldırmaları mekruhtur ama erkeklere kıldırmaları değildir diyor. Fakat gerekçesinde o yok tabi. Ama ben şöyle hatırlıyorum yanlış aklımda değilse. Benim hatırladığım şu: Tahavi, kadınların erkeklere de imamlık yapabileceğini caiz görüyordu. Buralarda var mı? Yazıyor mu?
Yahya Şenol: Gelecek.
Abdulaziz Bayındır: Geliyor mu? Ve Tahavi caiz olduğunu söylüyordu benim okuduğum zamanlar. Kadın erkeğe de imamlık yapabilir. Delil olarak da Ummu Varaka.
Enes Alimoğlu: Benim okuduğum kitapta Ebu Serv El Muzeni İbni Celil Et Taberi..
Abdulaziz Bayındır: Taberi! Yanlış söyledim. O zaman Tahavi diye yanlış kalmış, Taberi.Tahavi yanlış aklımda kalmış.
Muhammed Ruzi: Ona yakın bir şey söylemiş. Tamam, haram değil de hoş olmayan bir şeydir. Kadına bakılmasıyla ilgili, erkeklerin bakması.
Abdulaziz Bayındır: Bir kere namazın huzuru kaçar. Ön tarafta kadın varsa, arkada namaz kılanların huzuru kaçar.
Enes Alimoğlu: Hz. Aişe’nin imamlık yaptığını ibtidai İslam’a hamletmiş ya bunlar. Bir zat da demiş ki; haza kelamun men nem yettemi kavmi le enne aleyhisselati vesselam Mekkete selasi aşere sene revai Buhari, Müslim summe tezevece aceden Medine ve bena biha ve ma salla imemen iza kade fe keyfe yesteki ibtidai islami”.
Abdulaziz Bayındır: Haşim Özdaş’in dediğini söylüyor. Yani bu rivayetlerde Aişe validemizin 6 yaşında olduğu söyleniyor. Bunu işte bilmeyenler anlatıyor. Onun tercümesini söyleyeyim de. “Peygamberimiz Mekke’de 13 sene kaldı. Medine’de Aişe ile evlendi. Aişe buluğa erdikten sonra namaz kıldırmış olur”. Ama onda da yanlışlık var. Çünkü çocuğun da kıldıracağına dair rivayet var.
Evet şimdi diyor ki; “iz enne Aişete(ra) fe kalet kezalik” Aişe validemiz imamlık yaptığı zaman cemaatin ortasında durmuştur. İmamlık yaptığı şeklinde rivayetler var ama cemaatin ortasında durduğu da başka bir rivayet. İmamlık yapması ayrı bir rivayet, durduğu yer ayrı bir rivayet. Sonra duduğu yeri kim şey yapıyor. Ön saftakiler mi söylüyorlar, arka saftakiler mi söylüyorlar? Buna da bakmak lazım. Mesela Ummu Varaka’ya Peygamberimiz bir şey tembih etmemiş. Tamam imamlık yap demiş. Bazıları diyor ki; o çok yaşlıdır, işte acuzedir falan, bir takım vasıflar. Olabilir tabi. “Ve humile fi luha el cemaate el ibtidail islami”, bu Aişe validemizin cemaat ile namaz kıldırma işi islamın başlangıcına hamlonulur. Başkagıçta böyleydi. “le enne fit tekattumul ziyadete keşfi”, ikinci delil de şu. Birinci delil dedi ki; haram irtikabından..
Enes Alimoğlu: Birinci delili, Aişe ortada durmuştur. “Kameti imametil vasatun” dedi ya, o delil. Hz.Aişe’nin yaptığı islami ibtidai sayılsa bile, yaptığı zaman cemaatin ortasında durmuş. Onun için yaparsam haram işlerim diyerek cemaatin ortasında durmuş.
Abdulaziz Bayındır: O tamam. Onu demiyorum ben şimdi. Burada dedi ya. Kadınların cemaat ile namaz kılması mekruhtur. Birinci delil olarak “irtikabi muharramin” dedi. İkincisi olarak da “ve li ene fit tekadtumul ziyadeti keşfi” dedi. Söylediğim o yani. Gerekçeleri böyle şey yapıyor. Yani imam ön tarafa geçerse daha fazla elbisesi açılır. Yani bu açılma neye göre düşünüyorsunuz. Açılma ise, bunun arkasında bir saf cemaat varsa yine açılıyordur yani.
Haşim Özdaş: Şey diyor, kadınların erkeklere tabi olacağını, erkeklerin kadınlara tabi olamayacağını. Herhahgi bir hadis yoktur, sadece şöyle bir hadis vardır: “la yakle enne kavm”..
Abdulaziz Bayındır: “Vel lev emrehum imraatun”.
Haşim Özdaş: Buna dayanarak bir imaretin olmayacağı.
Enes Alimoğlu: “Men yufliha kavm”
Haşim Özdaş: “La yufliha kavmu vel lev emrehum imraaten”.
Enes Alimoğlu: Benazir Butto başbakan olduğu zaman Pakistan’da (30:24 son kelime anlaşılmadı).
Muhammed Ruzi: Türkiye’nin Tansu Çiller’i. Karaliçe de kendi başına yönetmiyor ki.
Abdurahman Yazıcı: Papazların tüm yetkiyi ellerine almaları gibi işte.
Haşim Özdaş: Ama şöyle bir sorun var, kadın nasıl imam olabilir. Yani gerçekten zor bir durum. Kadın imam oldu, ondan sonra birileri diyecek; aa! Şu kadının sesi ne kadar hoş falan. O adamın ağızını burnunu kırarlar. Ne demek yani..
Abdulaziz Bayındır: Yani hoş değil diyeceksin. Çok çirkin sesi var vuruyor öyle mi?
Abdullah Bayındır: İmam değil, normal bakkaldan iki ekmek de dese o da yani.
Haşim Özdaş: İmamlık farklı bir şey.
Abdullah Bayındır: Normal kuran okuyacak canım, onda bir şey olmaz.
Haşim Özdaş: Tabiki kuran okuyacak.
Abdullah Bayındır: Diyebilir. Sese bak.
Haşim Özdaş: Erkek de normalde bir kadınla yetinecek insanlar yani, öyle bir yapıları var.
Abdulaziz Bayındır: Ummu Varaka ile ilgili bir rivayet daha Fethul Kadir’de var, okuyayım. “An Ummu Varakatebneti Abdillah İbni Haris İbni Ömerin el ensariyeti”, ensardan Ummu Varaka’dan rivayet ediliyor. Peygamber(sav) Bedir savaşına gittiği zaman demiş ki; ya Resulallah bana izin ver, seninle gazilerin/savaşçıların arasına katılayım hastalarınızı tedavi ederim. Sonra bakarsınız ki belki Allah bana da şehitliği nasib eder. Peygamberimiz demiş ki; sen evinde otur. Allah sana şehitlik nimeti verecektir. Sonra bu Şehide diye adlandırılmış, Şehit kadın diye. O şehit kelimesi de benim şeyimi rahatsız ediyor. Yani Allah yolunda öldürülmek başka, şehitlik başka. “Ve kanet kad karaatil kurane este’zenetil nebiyye(sav) en tettehiza fi dariha muezinani bi ezzinuha”, bu kadın düzgün kuran okurmuş. Peygamberimiz’den izin istemiş. Demiş ki; bana müsade et, evime bir müezzin edineyim ezan okusun. “Ve kanet debberet gulamen leha cariyeten tekama ileyha bil leyli” bir köle, bir de cariye mudebbere kılmış. Yani ölürsem siz hürsünüz falan demiş. “Fe gammaha bi kadifetin leha hatta mated ve zeheba” onlar bir şeyle bunu boğmuşlar. Yani öldüğü zaman şey olacak ya. Kadife ile boğmuşlar, ölmüş. Ve bunlar da çekmiş gitmişler. “Fe asbehu marufe fin nasi fe kane en indehu min hadeyni ilmun ev men raahuma fel yecibihima fe Ömera bihima fusuli refi fe kane evvele masubeyni bil medinetin” yani Hz. Ömer bunları yakalatmış, öldürmüş. Demek ki Peygamberimizin vefatından sonrasına kadar bu iş devam etmiş. Bu izni Peygamberimizden almış. Bu öldürme olayı daha sonra olmuş. O zaman köle ve cariye bunun müezzini olmuş değil öyleyse. Bunlar başka bir şey. Ondan sonra da diyor ki; “ve kane sallallahu aleyhi vesellem yezuruha ve ceale le ha muezzine ve emereha en tevme ehli dariha” Peygamberimiz bu kadını ziyaret edermiş. Ona bir müezzin tayin etmiş Peygamber efendimiz. Kendi yurdunun halkına namaz kıldırmasını emretmiş. Abdurahman Yazıcı demiş ki. Yok bu değil. Bu başka bir Abdurahman Yazıcı bu, o da değil. Abdurahman Yazıcı İbni Hallak. Kim olduğu belli değil yani. “E fane eraveytu muezziniha şeyhan kebiran kulluha yenfi subuten neshi” ben bunun müezzinini gördüm, yaşlı bir kişiydi. “Kulluha yenfi subuten neshi” bütün bu rivayetler nesih diye bir olayın olmadığını gösterir. Şimdi Hanefiler diyor ki; bu başkangıçtadır, sonradan kalkmıştır. Kalkmadığını gösteriyor diyor bu Fethul Kadir sahibi. Evet şimdi Sivaslılık açısından Abdurahman Yazıcı ile akrabalığı var tabi bu İbni Hümam’ın. Ama çok hoşuma gider böyle şey yapar. Burada bir yerde İbni Hümam muhalefet ediyor da bakayım bulabilirmiyim. Okuduğumu hatırlıyorum. Bak bak bak! Diyor ki burada. Yukarıdan anlatıyor anlatıyor “subute kerahi tahrimi fil fi’li verit tenziha ve men cui hilafin evla” yukarıdan beri anlatıyor, bu kadar sünnet var, gelenler var. Burada bir keraati tahrim olamaz diyor. Belki tenzih dersiniz, o da evlanın hilafına. Yani tercih etmeyiz imamlığı. “Ve la aleyna en mezhebi ila zalik: bu görüşe de varmamıza bir delilimiz yoktur”. Yani kerehati tenzih ile mekruhtur da diyemeyiz. Böyle bir hakkımız da yok. “Fe innel maksude ittiba hakkı haysuke” bu görüşlerinden dolayı ben İbni Hümam’ı çok severim. Böyle bir çok yerde söyler. Ama korka korka söylediği de belli yani. Bir cümleyi sıkıştırmıl bir köşeye. Zaten bunları söylediği için İbni Hümam’a demediklerini bırakmamışlardır o tarihte. Yani önemli olan diyor, asıl maksat hakka tabi olmaktır ne olursa olsun. Hak, kadının cemaate imamlık yapabileceğidir. Bu konuda rivayetler sağlamdır. Bir de İbni Hümam, iyi bir hadisçidir. Bu konuda nesih söz konusu değildir. İşte Peygamberimiz Ummu Varaka’ya namaz şeyi vermiş, Aişe validemiz kıldırmış, Ummu Seleme kıldırmış. Bu rivayetler sahih rivayetlerdir. Dolayısıyla esas olan hakka tabi olmasa, bir kadının cemaate imamlık yapması ne kerehati tahrimi ile ne de kerehati tenzihiye ile mekruh sayılabilir. Zaten Şafi mezhebinde öyle değil mi Haşim Özdaş. Kadın cemaate imamlık yapabilir.
Abdullah Bayındır: Kadın, kadınlara mı?
Haşim Özdaş: Erkeklere yapamaz, kadına yapabilir.
Abdulaziz Bayındır: Kadına diyoruz canım.
Haşim Özdaş: Tabi yapabilir. Ama gene bu şekilde yani.
Abdullah Bayındır: Kadın kadına ile alakalı değil mi? Kadın erkeğe?
Abdulaziz Bayındır: Kadın erkeğe
Abdullah Bayındır: İmameti caizmidir?
Abdulaziz Bayındır: Bu hadise göre erkeğe de yapamaz diye bir şey yok. Tavsiye edilmiyor.
Abdullah Bayındır: Ama şey var ya. Şu da var: saflardaki sıra ile ilgili hadisler var.
Abdulaziz Bayındır: Çünkü gerçekten orada huzur kaçar yani. Ama kendi kocasına olabilir, kendi evladına olabilir.
Abdullah Bayındır: Başka bir hadis daha var. Hani Medine’de çok güzel bir kız varmış. Meşhur güzelliği. O gelmiş, arka tarafa geldiğinde arkada namaz kılanlar bile ona bakmaya çalışmış. Arkaya gelse bile ona bakmaya çalışıyorlar, namazda?
Abdulaziz Bayındır: Peki, biz bunu burada bırakalım o zaman. “Ve men salla ma vahidin ekamehu en yeminihi”. Ama bak diğer mezheplere, arkadaşlar diğer mezheplere çalışmıyorsunuz ha! Hazırlığınız varsa söyleyin. Mezhepleri okumadan gelmeyin lütfen. Hazırlık yapmadan gelmeyin. O zaman bu dersin tadı kaçıyor. Evet neler var şeyde.
Enes Alimoğlu: Önümüzdeki hafta getireceğim.
Abdulaziz Bayındır: Tamam. O zaman diğer mezheplerin imamlık ile ilgili görüşlerini..
Muhammed Ruzi: Bu sıralamaya göre bulamadım her ikisinde de kitapların.
Abdulaziz Bayındır: Neyse, o zaman haftaya bir bakarsın.
Muhammed Ruzi: İmam yanlış yaparsa arkasından..
Abdulaziz Bayındır. O ayrı bir konu. Kadınların imamlığı ile ilgili ne diyor mezhep, onu bir şey yapalım. Ne diyor Zeydiye?
Haşim Özdaş: Zeydiye şey diyor, biraz önce bahsettim. Oradan bilgileri aktardım. Kadının erkeğe tabi olması yada erkeğin kadına tabi olması ile ilgili herhangi böyle açık bir ifade yok. Ama bu, Peygamberimiz’in “vel lev yuflihu kavmun emrehum imraaten” hadisine dayanarak Mucemma’da geçiyormuş.
Abdulaziz Bayındır: Mucemma ne demek? Onların kulüpleri mi oluyor.
Haşim Özdaş: Mucemma vakıf. Orada yani buna dayanarak bir kadın erkeklere imamlık yapamaz.
Abdulaziz Bayındır: Yani “vel lev yufliha kavmun emrehum imraaten”.
Haşim Özdaş: Namaz da bir vilayet olduğundan, emirlik olduğundan, olduğu için namaz kıldıramazlar erkeklere diyorlar.
Abdulaziz Bayındır: Diyor. Peki o zaman diğer mezhepleri de daha sonra şey yapalım. Yani mekruh falan da değildir, caiz değildir demek istiyor.
Haşim Özdaş: Kadınların kendi aralarında değil.
Abdulaziz Bayındır: Kadınların erkeklere imamlığı?
Haşim Özdaş: Evet.
Abdulaziz Bayındır: Haa tamam. Kadınların erkeklere imamlığı gerçekten şey. Namazda bir kere huşu şart ya. “Vellezine fi salatihim haşiun” demiyor mu C. Hakk? Kadın imam olursa o huşu ortadan kalkar yani.
Abdurahman Yazıcı: Şey diyorlar Hocam, bir rivayet “enne Aişe nisai fit tattavvu ve tekumu vasati fis saffa”.
Abdulaziz Bayındır: Nerede geçiyor dedin?
Abdurahman Yazıcı: Zahiriler.
Abdulaziz Bayındır: Yani Zahirilerde var.
Abdurahman Yazıcı: Tatavvu olacak, Ramazanda.
Abdulaziz Bayındır: Tamam.