Bismillahirrahmanirrahim, Elhamdüllilahi Rabbil alemin, esselatü vesselamü ala rasulina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain.
Bugün münafık konusu işleyeceğiz, şimdi bizim okuduğumuz kitaplarda mümin, münafık ve kafir tanımları var, işte kısaca mümin kim Allah’a inanan, kafir kim işte Allah’ı inanmayan çok genel ifadesiyle, münafık kim, münafıkta inanmadığı halde inandığını söyleyen kişi, iki yüzlü, şimdi bizim, tabii her derste söylemek zorunda kalıyoruz bunları, maalesef kavramların içerisi boşaltılmış, bugünkü ders belki içersinin boşaltılmasının altındaki sebepleri ortaya çıkarması açısından önemli olacak. Şimdi öyle bir mümin tanımı var ki yeryüzünde kendisini o tanıma göre mümin saymayacak bir tek insan olmaz, iblis başta olmak üzere, işte hatta şeyler varsa bu İslam ansiklopedisinden falan şu mümin, kafir, münafık o tanımları o tanımlara bakar mısın sen
Yahya Şenol: İlmihalde bakalım
Abdulaziz Bayındır: Ha ilmihalde mi var büyük İslam İlmihalini getir, tamam, tamam şimdi Abdurrahman getirsin, şimdi o gelinceye kadar şöyle kısa bir giriş yapalım.Kafir kelimesinin sözlük anlamı biliyorsunuz örtmektir, şimdi burada bir mouse var hepiniz görüyorsunuz, ben bunu bunla örttüğüm zaman daha önce görenler burada bir mouse olduğunu biliyor, ama şimdi gelenler bunun altında ne olduğunu bilmezler, ha altında bir şey olduğu belli ama mouseun yerine altında bir kağıt olsa koyduğum zaman fark edilmez, altında bir şey olduğu da bir şey yok zannedersiniz işte kafir örten demektir, örtülecek bir şey yoksa örtmekten bahsedilemez, peki kafirin örttüğü nedir, kafirin örttüğü sahih bir imandır, yani bir insanda eğer sahih bir iman yoksa onun kafirliğinden de söz edilemez
Peki sahih imanın en asgari ölçüsü nedir, yani din dersi görmemiş, bir nebinin tebliği kendisine ulaşmamışsa, Allahın bir kitabını okumamışsa onun için sahih iman Allahın varlığına ve birliğine inanmaktır. Böyle bir iman yeryüzünde her insanda oluşur, Allahın yarattığı tabiatı okuyarak bu inanca ulaşır, daha sonra çeşitli sebeplerle menfaatleri gereği ki biraz sonra onları görmeye çalışacağız, bu imandan uzaklaşır, bir de Allahın kitabıyla yüz yüze olanlar var kendilerine Allahın kitabı tebliğ edilir, gerçekten doğru der, inanır içselleştirir, ondan sonra da çeşitli sebeplerle onun üstünü örter, onun için Allahu Teala Kur’an’ı Kerim’de hiç kimse için, hiçbir kimse için Allah’ın varlığını ve birliğini bilmiyor diye bir cümle kullanmaz, en müşriki de Cenab-ı Hakk’ın varlığından da birliğinden de haberdardır zaten ortak koşmak için Allah’ın olması lazım, olmayan bir şeye ortak koşulamaz, onun için şeyde müşrikler devamlı Cenab-ı Hakk’a inanan ve yanına da başka şeyi katan kimselerdir, şimdi tabii bizdeki müşrik tanımı maalesef yani Kur’an’ı Kerim deki müşrik tanımı değildir, küfür tanımı da Kur’an daki küfür tanımı değildir, sen buldun mu onları
Yahya Şenol: Allah’a iman bölümü
Abdulaziz Bayındır: İman, Mümin, münafık, kafir onu bulursan şey yapalım, şimdi Ali İmran suresinin 106ınca ayetine bakıyoruz, gerçi çok sayıda ayet var ama bu kısa ve özet olarak anlattığı için hep onu okuyorum ben size Allahu Teala orada ahirette olacakları anlatıyor diyor ki estaunizibillah Al-i İmran 3/106 Yevme tebyaddu vucûhun vetesveddu vucûh feemmâ-lleżîne-sveddet vucûhuhum ekefertum ba’de îmânikum bazı yüzlerin ak bazı yüzlerin kara çıktı günde yüzleri kara olanlara şöyle denecektir, siz inandıktan sonra kafir mi oldunuz, bakın bütün yüzleri kara olanlara söylenecek söz nedir siz inandıktan sonra kafir mi oldunuz onsan sonra da feżûkû-l’ażâbe bimâ kuntum tekfurûn o zaman kafirliğinizi karşılığında şu azabı tadın bakalım denilecektir, buldun mu, var mı, varsa oku, mümin, münafık, kafir ne demek
Yahya Şenol: Bu Diyanetin İman ve İlmihali, burada demiş ki tasdik ve imkanlar bakımından üç grupta incelenebilirler, birincisi mümin, Allah’a, Hz. Peygambere ve onun haber verdiği şeylere yürekten inanıp kabul ve tasdik eden kimseye denir
Abdulaziz Bayındır: Bir daha
Yahya Şenol: Allah’a Hz. Paygember’e onun haber verdiği şeylere yürekten inanıp tasdik eden kimse
Abdulaziz Bayındır: Evet
Yahya Şenol: Kafir, İslam dininin temel prensiplerine inanmayan, Hz.Peygamberin yüce Allah’tan getirdiği kesin olan ve tevatür yoluyla bize kadar ulaşmış bulunan esaslardan, bir veya birkaçını inkar eden kimseye kafir denir, münafıkta Allah’ın birliğini Hz.Muhammed’in Peygamberliğini, ve onun Allah’tan getirdiklerini kabul ettiklerini söyleyerek Müslümanlar gibi yaşadıkları halde kalpten inanmayan kimselere denir.
Abdulaziz Bayındır: Tamam öyle açık kalsın sen onu kapatma, şimdi ayetlerde okuduğun mesela şimdi az önce ayeti kerimede ki kafir tanımı buradaki tanıma uydu mu ona bir bakalım, yani var olan imanı örtme olayı böyle bir şey anlaşılıyor mu böyle bir şey yok, ya şimdi yani bu insanlar Allah’u Teala ne diyor Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus’ahâ Allah kimseyi gücünün üstünde bir şeyle sorumlu tutmaz bu insan kafirlikte sorumlu olması için müminlikte yetmediği sorumlu tutmaz, tutması için müminliği bilmesi lazım, imanı bilmesi lazım, imanı tatmış olması lazım içselleştirmiş olması lazım ondan sonra karşı çıksın da suçlu olsun onun için bak diyor ki Allah Teala bak tekrar okuyorum dikkatle lütfen şey yapalım AL’İ İmran 3/106 Yevme tebyaddu vucûhun ve tesveddu vucûh bir kısım yüzlerin ak bir kısım yüzlerin kara olduğu günde fe emmellezînesveddet vucûhuhum yüzleri kara olanlara şöyle denir e kefertum ba’de îmânikum inandıktan sonra kafir mi oldunuz denir.
Onun için dikkat edin bakın Allah-U Teala mesela bie ayeti kerime de şöyle der, Menihtedâ fe innemâ yehtedî li nefsih(nefsihî), ve men dalle fe innemâ yadıllu aleyhâ, ve lâ teziru vâziretun vizre uhrâ, ve mâ kunnâ muazzibîne hattâ neb’ase resûlâ(resûlen). Elçi göndermeden azap edici değiliz, insan bir öğrenecek, öğrenmeden nasıl şey yapar inkar edecek bak bir eylem yapılmış bak, kefere bir fiil bir olaydan bahseder biliyorsunuz hulus der Araplar yani yeni bir şeyden yeni bir olaydan bahseder demek bu insanlarda bade imanikum dediği zaman iman mastar yani bak imanikum, imanınızdan sonra demek bu iman bu insanların kalbine bir yerleşmiş değil mi Arapça yapısı itibariyle öyle değil mi bak e kefertum ba’de îmânikum iman içinize yerleştikten sonra o imanı örttünüz mü diyor.fe zûkûl azâbe bimâ kuntum tekfurûn bu örtmenize karşılık o azabı tadın denir
Katılımcı: Kezalike …. keferu var ya
Abdulaziz Bayındır: Zalike keferu hatta şeyde ne diyor10:52 Allahu Teala han beyine yok olan beyine den dolayı yok olmuş olsun yani bilerek suç işlemiş olsun yoksa Allahu Teala haşa yani insanlara ceza vermek için bir tarafta bekleyen değil ki insanlar hak etmedikten sonra kimseye asla ceza vermez, şimdi
Katılımcı:
Abdulaziz Bayındır: Tabii mürtede meselesi, tabi bunların hepsi bütün hah, bütün kafirler mürtedir, şimdi bu ayeti kerimeye baktığınız zaman mürted olmayan tekbir kafir yok maden yani inandıktan sonra küfür söz konusu mürted olmayan bir tek kafir yok önce inanıyor sonra kafir oluyor, peki iman ne demek, iman ne iman şimdi iman dediğimiz zaman da em kökünden gelir em nedir güven ve tatmin demektir ıtminan, şimdi güven ve tatmin,yani içinize yerleşmiş olan o yani içselleştirilmiş olan o şey yani inanç eğer size bir güven ve tatmin doğuruyorsa iman olmuş demektir siz burada Yahya var şimdi burda Yahya’nın olduğunu hepiniz görüyorsunuz, internetten de insanlar görüyor değil mi, şimdi Yahya var demekle Yahya’ya güvenmek aynı şey midir şimdi Yahya’ya güvenmek içinde Yahya’yı biraz yakından tanımak lazımdır ondan sonra dersiniz ki biraz tanıdıktan sonra ben bu adama güvenirim, ben bu adama emanet ederim şunu deriz. Zaten emanet kelimesi de dikkat ederseniz iman aynı kökten geliyor yani güveniyorsunuz bu insan malınızı teslim ediyorsunuz, peki imanda kime güveniliyor Allah-u Teala’ya güveniliyor değil mi, şimdi Cenab-ı Hakka güveniyorsanız, Allah-u Teala’nının emirleri sizi tatmin ediyorsa içinizi rahatlatıyorsa sıkıntı da şey yapıyorsa siz ona inanıyorsunuz.
Şimdi bu anlam da her insan Cenabı Hakka inanır ve güvenir başlangıçta ne zamana kadar, ne zamanki kendi menfaatleriyle bir çatışma meydana gelir, o zaman sıkıntı başlar, o zaman sıkıntı başlar, neden, şimdi Ramazanda oruç tutuyorsunuz, iyice susamışsınız ben şimdi bu sudan içmezsem akşama kadar perişanım, yanıp tutuşuyorum, şimdi bir Allah-u Teala’nın vereceği karşılık var bir de suyu içtiğiniz zaman ulaşacağınız karşılık var, kimse de görmüyor sizi, şimdi eğer su ile ulaşacağınız tatmin Allah’a güvenerek ulaşacağınız tatminden daha önemli ise suyu içersiniz, Cenabı Hakk’ta affeder dersiniz burada hani Seyufa diyorlar ya ama derseniz ki kardeşim benim için esas olan Allahu Teala ne demişse o dur, içmiyorum dersiniz ondan sonra Allah-u Teala’nın vereceği karşılığı beklersiniz,
İşte şeyde olaylarla yüz yüze gelinceye kadar herkes mümindir herkesin Allah’a güveni tamdır, böyle olduğu için Mekkeli müşrikler dahil Allaha inanmayan ve güvenmeyen hiç kimse yoktur, yoktur yani. Şirk herkesin reddettiği bir günahtır, hiç kimse kabul etmez şirki, yani gidin bir Yahudi ile konuşun kimle konuşursanız konuşun yok canım ben hiçbir her insan her insan öyle söyler ne demek Allahın yerine bir başka şey konur mu der, sen ne konuşuyorsun der, herkesin içinde örttüğü bir inanç olduğu için de size şöyle der, der ki sen ne dersen de benim içimi Allah biliyor, çünkü sen imanı Allaha inanmak diye tanımlıyorsun kendini mümin kabul ediyor bundan dolayı bu insanlar sadece kendilerini şurada eksik görürler yahu tamam güzel amenna saddakna elbette ne demek ama işte yapamıyorum, yapamıyorum der, yapamıyorum ne demek kendi menfaatlerimi ilahi menfaatlere tercih ediyorum demektir ondan dolayı Hicr suresinin ilk ayetini okuyalım lütfen. Ne diyor orada bir oku Fatih.
Fatih Orum: HİCR SURESİ 15/1 Elif lâm râ tilke âyâtul kitâbi ve kur’ânin mubîn
Abdulaziz Bayındır: Ha ikinci ayetmiş.
Fatih Orum: HİCR 15/2 Rubemâ yeveddullezîne keferû lev kânû muslimîn.
Abdulaziz Bayındır: Bak Elif lâm râ tilke âyâtul kitâbi ve kur’ânin mubîn her şeyi açıklayan Kuranın kitaplarıdır, şey ayetleridir, o kitabın ayetleri açıklayan Kur’an ayetlerdir diyor, Rubema oraya ne mana vermiş okur musun.
Fatih Orum: Bir zaman gelecek küfredenler Müslüman olsaydılar diye arzu çekecekler
Abdulaziz Bayındır: Bir zaman gelecek, rubbema ne demek
Yahya Şenol: Bunu inkar edenler zaman zaman keşke biz de Müslüman olsaydık diye arzu ederler.
Abdulaziz Bayındır: Bir zaman gelecek ne demek yani, bu doğru, yani zaman zaman kafirler şunu söylerler, keşke, çok, bak vud ne demek, lavette ne demek, sevgi ve istek, yaveddu ne demek, güçlü bir istek Rubemâ yeveddullezîne keferû kafirler zaman zaman güçlü bir şekilde içlerinde hissederler, lev kânû muslimîn keşke Müslim olsalardı, Müslim ne demek teslim olmak demektir, hani yapamıyorum diyor ya keşke yapsam, yav tamam ama biz yapamıyoruz, ah size imreniyorum, keşke ben de yapsam, e yap kardeşim, bakın dikkat ediyor musunuz bu ayette lev kanu muminun demiyor, buna lütfen çok dikkat edelim, keşke biz de mümin olsaydık demiyor, çünkü kendini mümin kabul ediyor, niye onun gizlediği bir imanı içinde var onun içinde gizlediği bir iman var onun için lev kanu muslimin demiyor şey lev kanu muminin demiyor, lev kanu muslimun diyor, keşke biz de yapabilsek diyorlar ya bunu hep duyarsınız siz sağınızdan solunuzdan, keşke biz de yapsak, evet o zaman, o zaman iman ve küfür ne demek
Yahya Şenol: Burada bir Allah’a iman tanımını ben size okuyayım ilmihalden
Abdulaziz Bayındır: Oku
Yahya Şenol: Esas önemli olan bu bence birinci ciltte seksen ikinci sahife bunu da özellikle belirtelim, çünkü bunu soruyorlar gelede nerede geçiyor bu
Abdulaziz Bayındır: Kitabın adını tekrar söyle
Yahya Şenol: Evet, bu Türkiye Diyanet Vakfının çıkardığı İman ve İbadetler İlmihali şimdi burada diyor ki ha iki ciltlik bunun birinci cildi. Allah’a iman, Allah’ın var ve bir olduğuna, bütün üstünlük sıfatlarıyla nitelenmiş ve noksan sıfatlardan uzak ve yüce bulunduğuna inanmaktır, bir daha tekrar edeyim, Allah’a iman Allah’ın var ve bir olduğuna, bütün üstünlük sıfatlarıyla nitelenmiş ve noksan sıfatlardan uzak ve yüce bulunduğuna inanmaktır
Abdulaziz Bayındır: Peki şimdi burada bir bakalım arkadaşlar Allah rızası için iblis Allah’a inanan bir midir değil midir
Yahya Şenol: Mekkeli müşrikler
Abdulaziz Bayındır: Mekkeli müşrikler ya da kim, iblis diyelim çünkü küfürde en önde giden olarak gösteriliyor değil mi Kur’an-ı Kerim de, oku cümle cümle oku
Yahya Şenol: Allah’ın var ve bir olduğuna
Abdulaziz Bayındır: Peki İblis Allah’tan başka ilah olduğunu söylemiş midir hiç, şuna lütfen dikkat edin, İblis bir kere melektir, inşallah onunla alakalı ders yapacağız, biz de melekler maalesef hakikaten bütün kavramlar, bütün kavramlar batırılmıştır, bu deste inşallah sebebi anlaşılacak, Allah nasip ederse, bitirilmiş yani kavramların içerisi boşaltılmış, şimdi biz yerde konuşurken en büyük sıkıntımız bizim zihnimizde o kavramların içi farklı dolu yani şöyle bir bardak veriyorum içinde su gözüküyor affedersiniz rakı ile bu aynı gözüküyor benim verdiğimin su olduğunu biliyorum, karşı tarafa daha önce rakı olarak verilmiş, benimkinin rakı olduğunu zannederek kaçıyor benden, yani bardak aynı bardaki görüntü aynı görüntü ama içerik farklı, şimdi, bu kavramların içerisi boşaltılmış şimdi bakın İblis, Bakara Suresinin otuzuncu ayetini açalım lütfen hep beraber fazla vakit almasın diye ayetlerin tamamını okumayacağım.şimdi burada Allah-u Teala biliyorsunuz meleklere yeryüzünde halifesi olan bir varlık oluşturuyorum dediği zaman ona ne demişlerdi içlerinde ibliste var fîhâ men yufsidu fîhâ ve yesfikud dimâ canım isteyenler bu konudaki derslerimizi dinleyebilirler orada kan dökecek ve fesat çıkaracak birilerini mi oluşturuyorsun, ama ondan sonra ne dediler asıl konu ve nahnu nusebbihu bi hamdike ve nukaddisu lek bunu söyleyenlerden birisi de iblis hamdin sebebiyle seni tesbih ederiz ne demek, sen yaptığın her şeyi güzel yaparsın onun için biz sana tereddütsüz boyun eğeriz, tesbih o demek, sen yaptığını güzel yaparsın madem bir halife oluşturmak istiyorsun yaptığını güzel yaparsın onun için biz tereddütsüz boyun eğeriz, ve nukaddisu lek kötü bir şey yapmazsın bunu da gayet iyi biliyor ve itiraf ediyoruz bunu diyen iblis diğer meleklerle beraber ondan sonra bunu böyle söylüyorlar ama Allahu Teala diyor ki , kâle innî a’lemu mâ lâ tâ’lemûn ben sizin bilmediğinizi bilirim.
Adem AS’a isimleri öğretiyor hadi şu eşyanın ismini bana bildirin dediği zaman ne diyorlar gene bunlardan birisi iblis sübhanek biz sana boyun eğeriz yarabbi lâ ilme lenâ illâ mâ allemtenâ senin bize öğrettiğin dışında bizim bilgimiz olmaz ki inneke entel alîmul hakîm her şeyi bilen sen doğru karar veren sensin. Şimdi bakın bu iblis, bu iblis ne zaman yoldan çıktı şimdi burada bir şey daha söyledi Allahu Teala o Adem AS’a onların isimlerini haber ver deyince âdemel esmâe onlara haber verince Cenabı Hakk şöyle dedi, e lem ekul lekum innî a’lemu gaybes semâvâti vel ardı ben size demedim mi göklerin ve yerin gaybini bilirim diye yani siz şu ey melekler siz şu, şu taşı taş zannediyorsunuz ama onun içinde maden var onu bilmiyoruz o madenin ne işe yaradığını da bilmiyorsunuz, ben bunu Adem’e öğrettim demiş oluyor.
Dışarıdan baktığınız zaman geçip gidiyorsunuz mesela adam insanlar bakarsınız şikayet ederler ya bizim buralarda hiçbir şey olmuyor kardeşim bir ot bile bitmiyor memleketi terk etmek lazım, bir uzmanı gelir ne müthiş bir dağınız var ya, oo ne madenler var burada kardeşim der, siz ot bile bitmiyor diye bedava verecek adam ararken birisi gelir, uzman ne muhteşem bir şeydir der işte Adem AS o dağdaki madeni öğrendi ama melekler sadece dış kısmı ot bitmeyen bir yer olarak biliyorlar orayı, yani eşyanın bilgisini öğretti Cenabı Hakk ona ama bak burada şunu söylüyor diyor ki Ben göklerin ve yerin gaybini bilirim diyor ve a’lemu mâ tubdûne açığa vurduğunuzu bilirim, şimdi boyun eğeriz falan filan diyorsunuz ama ve mâ kuntum tektumûn içinizde sakladığınız da biliyorum.
Katılımcı: Atom olabilir mi hocam
Abdulaziz Bayındır: Adem ve melek Adem AS’a öğretilen bilgiden bahsetmiyoruz. İçinizde sakladığınızı da bilirim diyor, yani iblis ve melekler demek ki Adem AS’ı müthiş bir şekilde kıskanıyorlardı orada, sorular daha sonra dur, çünkü canlı yayındayız, şimdi sizin içinizde gizlediğinizi de biliyorum dedikten sonra bak iblis dahil bütün meleklerin içinde bir kıskançlık var Adem AS’a karşı hemen Allahu Teala onları imtihana tabii tutuyor …. 27:20 kendinizi yenebiliyor musunuz, yani Cenab-ı Hakka Mı güveniniz daha fazla yoksa kendi menfaatlerinize mi, işte bu bir güven imtihanı Allah’a tam güveniyor musun güvenmiyor musun, onun için bilgi imtihanı değil, güvenle imtihanı, iman güven demektir Allah’a tamı tamına güveni olmayanın imanı yoktur, tamı tamına güveni olan Allah dese ki sen at kendini ateşe başüstüne der atlar, ona çünkü güveni vardır, Musa AS ‘ın annesine Cenabı Hakk ilhamda bulunuyor biliyorsunuz oğlunu şu denize dediği şey işte Nil Nehri, Nil Nehrine bırak diyor, Allah’a güvenmeseydi bırakmazdı, bir anne çocuğunu bırakıyor oraya çünkü Cenabı Hakka güveni tam, işte orada imtihanı kazanıyor şimdi orada bütün melekler secde ederek kendilerini yeniyorlar Allah’ın emirlerini öne alıyorlar, ama iblis yapmıyor onu, peki iblis burada Allah’ın varlığını birliğini gücünü kudretini sıfatlarından herhangi birisini inkar mı etti, etti mi, bir daha okur musun, buna göre iblis Allah’a inanıyor mu
Yahya Şenol: Allah’ın var ve bir olduğuna, bütün üstünlük sıfatlarıyla nitelenmiş ve noksan sıfatlardan uzak ve yüce bulunduğuna inanmaktır,
Abdulaziz Bayındır: Yeryüzünde Cenabı Hakkı böyle bilmeyen bir tek kafir yoktur, iman bu mu, güvenmek demektir, Allah ne diyorsa o diyebiliyor musun, diyemiyor musun, bak iblis diyemedi, iblis yaptığının yanlış olduğunu biliyor, ben yanlış yaptım diyor, yanlış yaptığını bildiği için ne diyor Adem AS’ı kıskanıyor onun için ebâ vestekbere ve kâne minel kâfirîn, diyor orada, direndi, kendini büyük gördü ve kafirlerden oldu, peki iblis kendinin yanlış olduğunu nasıl biliyor, bak biliyor ki önce Allah’tan müsaade istiyor ne diyor, rabbi fe enzırnî ilâ yevmi yub’asûn Yarabbi baas gününe kadar bana süre tanı diyor baas günü ne zaman, insanların yeniden dirildiği gün, insanların öldüğü gün değil dikkat edin en son insanın ölmesiyle yeniden dirilmesi arasında çok uzunca bir süre olduğunu Kuran-ı Kerim bize bildiriyor bak en son insan diyelim şimdi öldü yeniden diriliş elli bin sene sonra iblis neyi düşünerek baas gününe kadar süre almış olabilir.
Tövbeyi düşünecek çünkü son insan ölecek artık kıskanacağı varlık kalmayacak ondan sonra yarabbi beni affet diyecek, ondan sonra da şey yapacak onun için bak diyor ki senin doğru yolu üzerinde oturacağım, peki Allah’a bu kadar güveni olan birisi, az önce okuduk ya Cenabı Hakkı o şekilde tanımlayan bir kişi Allah’ın doğru yolunun dışındakilerinin yanlış olduğunu bilmez mi, ondan sonra önlerinden arkalarından sağlarından sollarında geleceğim, çoğusu şükretmeyecek bilmez mi o zaman kafirlik nasıl bir duygu, bu açıkça ifade ediyor Cenabı Hakka karşı, kafirlik Allah’ı yok saymak mı Allah iki tanedir demek mi Allah görmez bilmez falan demek mi hiç biri değil işte iblis, kafirlik Cenabı Hakk’a güvenmemektir verilen o kadar imkanlara rağmen nankörlük yapmaktır, dikkat edin siz insan olarak sizi en fazla rahatsız eden iyilik yaptığınız kişilerin yaptığı nankörlük değil midir, işte kafirlik odur.
Biz her şeyimizi Allah’a borçlu olduğumuz halde, bak iblis inkar ediyor mu halaktenî min nârin beni ateşten sen yarattın, beni sen yarattın diyor Allah-u Teala’ya tamam mı inkar var mı burada, dolayısıyla ondan sonra ve halaktehu min tîn onu da sen yarattın çamurdan yarattın diyor, bu sebeple bu işleri yani bu konuyu çok iyi kavramak lazım kafir kim ve biliyorsunuz iblis bir kişiye şey yapar, şeytâni iz kâle lil insânikfur, bir insana nankörlük yap der, kafir olmak demek bizim genel kelimelerle bir hakaret kelimesine haline getirilmiştir,bu ikfur ne demek yap yap bişey olmaz Allah affeder demektir boş ver bir şey olmaz demektir o, yani bu seferde Cenab-ı Hakk’ın dediğini yapma her zaman mı yapacaksın, bir kere de yapma demiş oluyor fe lemmâ kefere ne zaman ki Allahın emirlerini görmezlik eder o kişi nedir innî berîun minke bak beni bu işe karıştırma ha der kim diyor bunu iblis söylüyor iblis başkası değil benim senle bir alakam yok sen beni tanımıyorsun niye innî ehâfullâhe ben Allah’tan korkarım der e peki böyle bir Allah inancı olan birisi kafir olur mu bizim genel anlayışa göre bu iblis, e sen daha kafirin ne olduğunu bilmediğin zaman münafık nereden bileceksin, mümini nereden bileceksin
Yahya Şenol: Burada o farkı vurgulayan bir cümle daha var şöyle demiş, iman Hz.Peygamber’in getirdiklerinin hepsini tasdik, küfür de inkar etmektir buna göre imanla küfrü belirleyen başlıca ayraç kalbin tasdikidir.
Abdulaziz Bayındır: İşte kalbin tasdikidir dediğin zaman işte o yetmiyor bir de bu kelimeler Arapça kelime tamam mı aslında tasdik kelimesi yanlış bir kelime değil ama bir Türk bu kelimeden tam olarak gençler falan var tatminkar şey örnek var bir de örnek var işte iblis var örneğin şu örneği Kuran-ı Kerim’de o kadar örnekler var neyse yani bu bu kitaba mahsus bir şey değil genel bir problemdir biz de şimdi peki bir insanı kafir yapan ne, bakın iblisi kafir yapan kıskançlığı idi ve iblis dikkat ederseniz Adem AS karşısında bilgi bakımından zayıf düştüğü için ilk faaliyeti kendinin daha bilgili olduğunu göstermek olmuştur, ondan dolayı ne diyor işte şu ağaçtan yeme dedi ya Allah-u Teala biliyor musun işin esas batınına bakacaksın, batınına o senle zahir batında ne var işin iç yüzünü bil işin iç yüzü şu sen bu ağaçtan yersen ölümsüzleşirsin, ve melik olursun işin esası bu kardeşim, sen beni dinle ve yemin ediyor, ben senin iyiliğinden başka bir şey düşünmüyorum diyor, şimdi ne demek, hani Allah dediydi ya göklerin ve yerin gaybini bilirim ben o batılı bende biliyorum sen bakma ve ilk önce o bilgi bakımından Adem AS ve dikkat ederseniz batıla gidenlerin tamamı batından hareket eder, ya bu ayet bir zahir manası var kabuk e tabii sen iblisin peşindeysen bekleyeceksin başka bir şey beklenmez senden öyle değil mi sen ney yani şu ağaca bak kardeşimi sen işin esasını benden öğren diyor.
Adem AS gibi bizim bir çok Müslüman ha öyle mi yav diyor hakikaten işin özüne varalım diyor yoldan çıkıyor tabii işin özüne varmanın ucunda ne var kesinlikle bir menfaat var iblis oyunu tam kuralına göre oynuyor bakın Adem AS’a öyle bir menfaat teklif ediyor ki şimdi siz kendinizi Adem AS yerine koyun. Allah halifesi olan bir varlık yaratmış, bir kere yeryüzündeki bütün varlıklardan üstünsünüz, e gökyüzünün melekleri var onlarda secde etmiş, başka kimse kalmamış kimle yapacaksın tabii Allah’la mücadele edeceksin demiyor iblis ama öyle iki özelliğe sadece Allah’ta olan iki özelliği söylüyor bak, yok olmayacak saltanat, kimin Allah’ın peki ölümsüzlük kimin vasfı, ikisi de bakın saltanat ve ölümsüzlük hani edebiyatta vardır, ab-ı hayatı içmiş idi falan filan derler, efendim Kaf dağının ardında bir çeşme varmış oradan içersen ölümsüzleşiyormuşsun, şimdi öyle bir çeşme olsa hangi zengin bütün servetini verip de gitmez oraya, mesela en büyük paralar sağlık sektörüne harcanıyor niye çünkü daha fazla yaşamak için, şimdi dolayısı ile insanlarda daha çok ellerinden geleni yapıyorlar, o zaman Adem AS’ı yoldan çıkaran ne oldu dünyalık oldu değil mi dünyalık oldu öyleyse öyleyse şunu lütfen şunu çok iyi anlamaya çalışalım İbrahim Suresi’ni açalım lütfen ondördüncü sure kaçıncı sayfa
Yahya Şenol: İkiyüzellidört diyanet vakfının
Abdulaziz Bayındır: İkiyüzellidördüncü sayfa şimdi burada Allah-u Teala diyor ki ikinici ayetin ikinci bölümünde hatta baştan alalım daha iyi olur. Elif lâm râ kitâbun enzelnâhu ileyke li tuhricen nâse minez zulûmâti ilen nûri bu bir kitaptır ki sana bunu indirdik, niye insanları karanlıklardan çıkarıp aydınlığa koyasın diye o zaman insanları karanlıklardan çıkaracak olan neymiş, bu kitap değil mi, bu kitaba güveneceksin inanacaksın uygulayacaksın ki karanlıklardan çıkıp aydınlığa giresin. bi izni rabbihim rablerinin de onayı ile yani şimdi kainatın sahibi Allah, Allah’ında onayı varsa müthiş bir şey yani, dünyan da rahat ahretin de rahat ilâ sırâtıl azîzil hamîd o güçlü olan yaptığı her şeyi güzel yapanın yoluna hem güç hem güzellikte burada ortaya çıkacak bu kim, Allâhillezî lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard, göklerde ne var ve yerde ne varsa hepsi kendinin olan Allah’ın yoluna o zaman siz bu yola girdiğiniz zaman tüm varlıklar alemi ile de bütünleşmiş olacaksınız her şeyle barışık ve en güzel yoldasınız, peki.
ve veylun lil kâfirîne min azâbin şedîd o kafirler için şiddetli azaptan dolayı veyl olsun, yani çekecekleri var o şiddetli azaptan dolayı kafirlerin çekecekleri var şimdi Al’i İmran 106’ya göre kafir neydi bir hatırlayalım, inandıktan sonra inancını örten kişi burada kafir kim olur Allah kitabından bahsetti, yolundan bahsetti, karanlıklardan çıkarıp aydınlığa çıkaracak şeyden bahsetti, kafir kim olur burada kitabı kavrayan inanan kimse olur, kitabı kavramış inanmış sonra da üstünü örtüyor şimdi buradan Müslümanların geçen hafta faiz konusunda örnek vermiştik gene faiz örneği ile 41:39 devam edelim ama yüzlerce binlerce örnek var ortada bir şey olsun herkesin kolayca anlayabileceği bir konu olsun peki kafir kim olur o zaman bunlar el hayati dünyayı el hayati ahirehten çok seven kimselerdir bak Allah hayatiddünya dememiştir bak Arapça bilenler için şey yapalım hayatiddünya derseniz dünya hayatı demek olur, ama el hayatiddünya o zaman izafet terkibi olur yani isim tamlaması olur Türkçe karşılığı ama burada el hayatiddünya demiş sıfat tamlaması yapmıştır, sıfat tamlaması yapmıştır dünya ne demek en yakın demektir değil mi el hayatiddünya sana en yakın olan hayat demektir yani şu an, şu an el hayatiahireh te biraz sonra olabilir ama böyle bir kelime ki bunu dünya hayatı ve ahret hayat diye de tercüme edebilirsiniz, ama el hayatiddünya demesinin bir sebebi var cenabı Hakkın, niye hayatiddünya demedi de el hayatiddünya dedi, bunlara çok dikkat etmek lazım, şimdi el hayatiddünya dediği zaman yüz yüze olduğunuz o hayat, şimdi Adem AS’ı hatırlayın Cenab-ı Hakkın emrini yerine getirmiyor ne oluyor arkasından zalemnâ enfusenâ dedi, iblisi hatırlayın Allah’ın emirini yerine getirmiyor ben sonra tövbe ederim demiş oluyor çünkü yeniden diriltilecekleri güne kadar süre tanıyor burada dikkatınızı lütfen tekrar çekeyim o konu maalesef ben şahsen yani anlatan Kur’an’ın dışında anlatan bir kitap görmedim sizler görmüş olabilirsiniz görmüşseniz şey yaparsınız, şimdi yarabbi bunlar ölünceye kadar bana süre tanı demedi, ölünceye kadar deseydi, derdi sadece insanları yoldan çıkarmak olurdu, ama yeniden dirilecekleri zamana kadar deyince arada insansız bir dönem geçiyor orada ben tövbemi eder ahretimi kurtarırım diye düşünmüş olması gerekir, neden Allahu Tealada buna da yeşil ışık yakmıştır. Bakara Suresinin kaçıncı ayetti otuzsekiz mi orada diyor ki Adem İblis ve Havva validemize hitaben ihbitû minhâ cemîan hep birlikte o bahçeden inin diyor ba’dukum li ba’din aduvv biriniz diğerine düşman Ademle Havva karıkocadırlar onlar birbirlerine düşmandırlar yani herkes evda hakimyet, yani kadın ister ki ben hakim olayaım erkek ister ki ben hakim olayım
Fatih Orum: Otuz altı
Abdulaziz Bayındır: Otuzaltıncı ayet mi ha otuzaltı onun için evde hakimiyet kavgası olur, ibliste ister ki ikisine o hakim olsun ondan sonra diyor ki Allah-u Teala feimmâ ye’tiyennekum minnî
Fatih Orum: Şimdi outz sekiz. Fe ezellehumâş şeytânu anhâ fe ahrecehumâ mimmâ kânâ fîh(fîhi), ve kulnâhbitû ba’dukum li ba’din aduvv(aduvvun), ve lekum fîl ardı mustekarrun ve metâun ilâ hîn(hînin).
Abdulaziz Bayındır: Tamam o otuz altı ama bu otuz sekiz fe immâ ye’tiyennekum minnî huden kum da cemi var ya orada kunna değil, fe immâ ye’tiyennekum minnî huden bu da otuz sekizde, bendenbir hidayet size gelirse bir dakika o otuzaltı mı otuzsekiz ya, badul tamam birbirinize düşman otuzaltı da ama kulnahbitu cemi’an dedik ki oradan birlikte inin aşağıya fe immâ ye’tiyennekum minnî huden benden size bir hidayet gelirse yani doğruyu gösteren bir şey gelirse kim yoluma tabii olursa ister iblis olsun, ister adem ister Havva fark etmez, fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum onlar üzerine korku ve üzüntü yok, iblis Cenab-ı Hakkın bu kanunu da biliyor. Şimdi iblis ne yapıyor el hayatül el ahire’yi el hayatüdünyadan daha az seviyor, yani önce şu işi bitireyim de sonra tevbe ederim, tamam mı.
Peki işte insanı yoldan çıkaran ne, bak tekrar okuyorum şeyden İbrahim Suersinin üçüncü ayeti Ellezîne yestehıbbûnel hayâted dunyâ alel âhıreti o azabı şedid yani yüz yüze oldukları hayatı daha sonraki hayata tercih ediyorlar, ya da dünyayı ahretten daha çok seviyorlar, ahreti inkar falan yok, iblis ahreti inkar ediyor mu, etmiyor onun için enziline yubaturu onun için diyor, onların yeniden dirilecekleri güne kadar bana süre tanı diye, ondan sonra bak Ellezîne yestehıbbûnel hayâted dunyâ alel âhıreti yüz yüze oldukları hayatı ahiretten daha çok severler, ya da biraz sonrasından daha çok severler, yani şu anda problemi çözeyim de sonrasına bakarız, zaten günah işleme mantığı odur, sabredememek, onun için Allah-u Teala bizi sabır sınavından geçirir, direnemez adam, ya ne yapayım, direnemedim, e kaybettin, ne yapacaksın kaybettin kardeşim, kusura bakma mesela şey yaparsınız dersiniz ki şöyle güzel bir iş var aa ne muhteşem şöyle imkanlarınız ölçüsünde yardımcı olunuz, tamam, hay hay elbette ne demek ihtiyacınız neyse ben hepsini ben vereyim, biraz da fazlasını vereyim der mesela adam ondan sonra iş tam gerçekleşeceği zamana kadar şeytan devreye girer, bir sürü şey girer adam bir sürü masraflar işte ben de şunu yapacağım, kardeşim şurada kaç kişi var, herkes o kadar verse demeye başlar, en sonunda derki ben sonra yaparım, çeker gider, çünkü o dünya sevgisi ahretin önüne geçmiştir, diyor ki ve yasuddûne an sebîlillâhi Allah’ın yolundan yüz çevirirler artık, nasıl çeviriyorlar, ve yebgûnehâ ivecâ, orada ivec peşinden koşarak yüz çevirirler yani ne demek ivec, bir avec bir iveci sürekli anlatmaya çalışıyoruz elimi şöyle koydum, elim dik mi eğri mi, şeye göre masaya göre, eğri bunu hepiniz görüyorsunuz, peki bu mikrofon dik mi eğri mi, buna ivec demezler buna avec derler Araplar, herkes anlıyor bunu çünkü evec dedikleri dışarıdan baktığın zaman anlayamıyorsun, dik zannediyorsun, yanlışlığın farkına varamıyorsun, şimdi bakarsınız ki adam bir kere günah işlemeyi kafaya koymuştur fetva arar, mesela faizli kredi alacak ya da parasını faize bankaya yatıracak faizi örnek verelim dedim ya, fetva arar hangi hoca olmaz derse öbürüne gider, ama olur diyen hocayı mutlaka bulur, çünkü kendisi gibi ahreti dünyaya tercih etmeyen hocalar o kadar çoktur ondan sonra körler sağırlar birbirini ağırlar.
Sonra tabii onun şeyi de kolay efendim müslümanın bir problemini çözüyoruz der hoca o da kardeşim bu din beni sıkıntıya sokmak için değil, Allah dinde zorluk çıkarmadık diyor işte onun yolu. Eğer hocaysa yani cemaatten biriyse istediği fetvayı alana kadar uğraşır ve alır da bulur, siz yeter ki fetva isteyin, kitaplarda siz istemediğiniz kadar fetva var, yeter ki isteyin, ama acaba Cenabı Hakk’ın emirlerine uyuyor mu ve geçen haftaki dersi hatırlayanlar bilir peki eğer hocaysa ne yapar, hocaysa şunu yapar, hocaysa dini kendine uydurmanın yollarını arar, şimdi bunun o kadar çok şeyi yapılmış ki kitaplardan okuduk daha kavramlar anlamlarını kaybetmiş hepiniz biliyorsunuz efendim sizin şeriat dediğiniz nedir, kabuktur, esas hakikati var marifeti var bilmem nesi var yalan şey değil ki bitmez, değil mi yalanın sonu gelmez.
Şimdi ondan dolayı bakarsınız ki mesela konuya faiz dedim siz fıkıh kitaplarını açın da bana doğru dürüst faiz tanımı bulun nasıl buluyorsunuz geçen hafta buradan okuduk. Allah alım satımla faizi birbirinden ayırıyor faizi alım satıma benzetenler şeytanın yoluna girdiğini ifade ediyor bizim fıkıh kitapların tamamında faiz alım satımın alt başlığı geçen hafta bir toplantıdan bahsetmiştim bu faiz konusunda şimdi bir başka toplantıdan hiç isim vermeden bahsedeceğim, şimdi toplantıdayız bankaların genel müdürleri finansman müdürleri, bilmem neleri falan böyle üst düzey şeyleri faiz konuşuluyor şimdi hocalardan birisi faize fetva verdi uzatmaya lüzum yok tabii ama öyle bir şey yaptı ki yevuna ivecen varya dışarıdan baktığın zaman faiz gibi anlamıyorsun ama içeriği faiz, bende tabii orada kalktım dedim ki bu mübarek dini maskara göstermeye hakkınız yok dedim, neyse sonra toplantı bitti kalktık,
Bir bankanın genel müdürü bana şunu söyledi “hocam dedi sen bizi çok sıkıyorsun ya dedi, hiç nefes aldırmıyorsun birazcık hareket alanı tanımıyorsun” peki o söylenen şey faiz mi değil mi? Bak sen bu konuyu bilen bir adamsın faize ben ona fetva verdiğim zaman, ikimizde cehenneme gideceğiz, yani sen bana Allah’ın haramını işlemen için fetva vermemi mi bekliyorsun benden, e ama hocam biz şöyle söylüyorsun falan filan, bakın bir tarafta hoca fetva veriyor başka hocalarda onaylıyor orada, öbür tarafta onu uygulayan kişi alıyor ikisi de onun faiz olduğunu gayet iyi biliyor birisi yeşil bir elbise giydiriyor öbürü de kucağına alıp gidiyor. Ne oldu şimdi ondan sonrada kalkıp hep beraber namaz kıldık.
Şimdi bakın ayete bakın Ellezîne yestehıbbûnel hayâted dunyâ alel âhıreti dünya hayatını ahretten daha çok seven sevdi, peki, ve yasuddûne an sebîlillâhi Allah’ın yolundan uzaklaşıyor, niye Allah’ın kitabı karanlıklardan aydınlıklara çıkardığı halde bunlar karanlıklardan aydınlığa çıkaracağına güveniyorlar mı Allah’ın kitabını, hı bak ne dedi Allahın kitabı ne dedik karanlıklardan aydınlığa çıkarsın, o ne diyor bize hareket alanı tanımıyorsun diyor ne demek Kur’an’a uyarsan olmaz demektir onun için dikkat ederseniz yeni yeni terimler oluştururlar, bilmem ne fıkhı, ne bir şey söylüyorlar ne fıkhı diyorlar, neydi, bir şey söylüyorlar, yani bu ondan sonra geçiş dönemi diyorlar, geçiş dönemi diyorlar, işte efendim Müslümanlara biraz imkan tanımak lazım rahatlık vermek lazım, bütün bunlar ne demek Kur’an problem çözmez demektir, Kur’an sizi sıkıntıya sokar demektir, sen Allah’ın dediğine bakma kardeşim her şey ortada Allah bu kitabı karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için indirdim diyor o da diyor ki öyle ama işte falan ne hele bu bir geçiş dönemi bu geçiş dönemi bir geçsin sonra hiçte bitmez o geçiş dönemi, hiçte bitmez, peki sondaki hüküm ne, şimdi bu insanlar kendilerini kafir sayarlar mı, senden benden çok daha iyi mümindirler, bak ne diyor Allah, ulâike fî dalâlin baîd ondan önce ve veylun lil kâfirîne min azâbin şedîd dedi, o kafirler o şiddetli azaptan yazıklar olsun, çekecekleri var dedi ve anlattı şimdi bunlar kafir demedi mi Allah, peki bu insanlar kendilerine kafir der mi, der mi mümkün değil senden benden çok daha mümindirler, çünkü Müslümanların problemini çözüyor, önlerine çözüm sunuyorlar adamın finansman ihtiyacını karşılıyoruz kardeşim, e benimde ihtiyacım görülüyor oh, körler sağırlar birbirini ağırlar, ama bu arada din gidiyor, beyler, din gidiyor, kendinizi kandırmayın.
Sizin Allahın kitabına güveniniz yok arada bir demek ki Allahın kitabı ile çözüm olmuyor demek ki Allahın kitabı sizin problemlerinizi çözmüyor, böylesine Cenabı Hak ne diyor, hem kafir hem fî dalâlin baîd diyor değil mi peki münafık kimmiş bu insanlara sorsanız bu insanlar kendilerini asla münafık kabul etmezler, o zaman bu, bu terimlerin içlerini boşaltmak gerekmez mi, kendini kurtarmak için o zaman bu ivecin her yerde olması gerekmez mi her kavramda olacak, Allah kavramında da olacak, kitap kavramında da olacak kitaptaki kelimelerde de olacak imanda da olacak küfürde de olacak şirkte de olacak falan, peki müşriki nasıl tanımlamış baktın mı sen, müşrik yok değil mi, zaten müşrikin yeri yok ki bizim kitaplarda cahiliye döneminde hiç müşrik yok canım maalesef akait kitaplarında şirk yoktur, Kur’an ayetlerinin içersinde de yoktur çünkü kelimelerin anlamlarını öylesine bozmuşlardır ki, öylesine bozmuşlardır ki şirk kaybolmuştur, baştan aşağıya şirki anlatan Kur’an-ı Kerim kelimelerin manalarında ki tahriften dolayı maalesef şey yapmıştır, farklılaşmıştır
Yahya Şenol: Küfürle şirk arasında bir bağlantı kurmuş onu okuyabiliriz belki
Abdulaziz Bayındır: Bir oku bakalım
Yahya Şenol: Demiş ki, şirkle küfür birbirine yakın iki kavramdır, aralarında ki fark küfrün daha genel, şirkinse daha özel olmasıdır, şimdi burası önemli galiba, bu anlamda her şirk küfürdür fakat her küfür şirk değildir, yani her müşrik kafirdir, fakat her kafir müşrik değildir
Abdulaziz Bayındır: Ben bu tanımdan Allah’a sığınırım, Allah’a sığınırım, Allah’a sığınırım bu kitabı yazanların da bunu bir an önce atıp yakmalarını söylüyorum, bak burada açıkça söylüyorum, medyaya yarın yansıyacak bunları yaksınlar bu kitapları da Müslümanları kurtarsınlar, bir daha okur musun son cümleyi
Yahya Şenol: Her müşrik kafirdir fakat her kafir müşrik değildir.
Abdulaziz Bayındır: Peki şimdi Allah’u Tealanın affetmeyeceği günah nedir, şirk günahıdır . ENFAL 8/ İnnallâhe lâ yagfiru en yuşrake bihî ve yagfiru mâ dûne zâlike li men yeşâu ve men yuşrik billâhi fe kadifterâ ismen azîmâ(azîmen peki Allah küfrü affedecek mi
Katılımcı: Tarife göre affedecek
Abdulaziz Bayındır: Tarife göre affedecek değil mi, buna göre affedecek bu niye yapılıyor biliyor musunuz, İblis müşrik oluyor mu bu tanıma göre
Yahya Şenol: Kafirin diyor müşrikiyn demiyor zaten iblis
Abdulaziz Bayındır: Hım, peki kafirin diyor bir toplantıya katılmıştım şeyde ben İstanbul Müftülüğünde çalışırken Ensar Vakfında bir toplantı olmuştu Ehl-i Kitap ile ilgili, bende konuşmacı olarak değil de dinleyici olarak gittim oraya, tabii o zaman şimdiki gibi değil, bizi dışlamıyorlar yani fetva kurulu başkanı her yerde büyük saygı gösteriyorlar, şimdi kimse yüzümüzü görmek istemiyor, şimdi orada konuşuyorlar, Ehl-i kitap, ehl-i kitap müşrik değildir dediler zaten hep öyle derler değil mi yani ehli kitabı müşrik saymazlar gerçi Cenab-ı hakk’ın bundan haberi yok, haberi olsaydı Kur’an-ı böyle indirmezdi tabi, onlar yanılmasın diye haşa, dedim ki peki Allah-u Teala şirk günahını affetmeyeceğini bildiriyor, bunlar müşrik olmadığına göre günahı affedilecekler grubuna giriyor mu, çünkü sadece şirki affetmem dediğine göre küfürde affedilenlerden olmuş oluyor değil mi, tabii orada herkes şaşırdı ve kısa sürede toplantı bitti, bu soru üzerine, ama ben anlattım tabii çıktım bir şeyler anlattım orada, ne ölçüde anlaşıldı bilmiyorum, şimdi ya adam açıkça diyor ki, innallahe teale selase Allah üçün üçüncüsüdür diyor bu müşrik değil, TEVBE 9/31 : İttehazû ahbârahum ve ruhbânehum erbâben min dûnillâhi vel mesîhabne meryem, yani alimlerini, din adamlarını Allah’la kendi aralarına Rableri olarak koydular, Meryem oğlu Mesihi de öyle,
Yahya Şenol: Ayet nasıl bitiyor
Abdulaziz Bayındır: Ayet nasıl bitiyor
Yahya Şenol: subhânehu ammâ yuşrikûn
Abdulaziz Bayındır: Subhanallahu amma yüşrikun diyor, onların ortaklarından Cenab-ı Hak şirklerinden ortak koşmalarından uzaktır, şirklerinden uzaktır diyor, bunlar Yahudi ve Hırıstiyanlar, yani şimdi az önce söylediğim şeyi görüyor musunuz münafık kim, biz münafık derken anladığımız nedir, adam kafirliğinin farkında değil mi, böyle anlamaz mıyız
Katılımcı: Abullah bin selym biliyor
Abdulaziz Bayındır: Abdullah bin sleim tabii ki öyle, onun için şeyde zaten ahirette ne yapacaklar vallahi rabbina ma künna müşrikın diyecekler, Rabbimiz Allah’a yemin olsun biz müşrik değildik diyecekler, ya kardeşim sen Kur’an-ı dışlıyor musun, Kur’an’ın dışında yeni kaynaklar oluşmuş mu oluşmamış mı, Kur’an kaçıncı sırada kaldı, Allah rızası için bir bakın hocalara Kur’an dediğiniz zaman, tabii ki bunun içinde baş üstüne diyen çok saygın insanlar elbetteki var, ama bir çoğu siz ayet diyorsunuz neyle cevap veriyorlar, bana ayet okuma diyor, babalarından aldıkları şeyi diyor ki Ebu Hanife şöyle dedi, Ebu Yusuf şöyle dedi, işte İmama Şafi böyle dedi falan filan.
Bir kere bu zatlar bunu dedi mi demedi mi onda çok ciddi şüphe var niye ciddi şüphe var, İsa AS gibi bir nebi İncil gibi bir kitap olmasına rağmen, elde İncil gibi bir kitap olmasına rağmen tanrılaştırıldı mı tanrılaştırılmadı mı, peki bu insanları o İncil ki bütün hırıstiyanların baş tacı ettiği kitaptır, sizin bu isimlerini verdiğiniz kişilerin kendilerine ait kitapları da yok efendim İmam Şafinin 01:05:…. var iyi güzelde acaba ne müdahaleler yaptılar, daha üç asırda üçüncü asırda hırıstiyanlık ana şeyinden çıktı, e bu zatlardan bu güne kadar onbeş asır geçmiş ya, şeylere baktığınız zaman kütüphanelere baktığınız zaman en eski el yazması beşinci asrın sonlarında falan ortaya çıkıyor, e bunların her birisinin öldüğü tarih eski, yahu bakın Hıristiyanların ezbere bildiği İncil’e rağmen İsa AS’ı tanrılaştırmadılar mı, o zaman peki bu soruyu niye kendinize sormuyorsunuz da Allah’ın Cenab-ı Hakkın koruduğu Kur’an-ı Kerim ile karşılaştırmıyorsunuz,
Şimdi Raad Suresi’nin, bu Kuranı-Kerim’de on ikinci sure ikiyüzellibirinci sayfadan itibaren ayetlerini bir okuyalım. Şimdi başkalarını tenkit etmek kolay şimdi burada kendimiz için bunları okuyalım, yanlış yapmamamız için okuyalım, evet ve tekrar şey yapayım Allah için bütün menfaatlerimizden bütün beklentilerimizden vazgeçebiliyor muyuz, geçemiyor muyuz ona dikkat edelim, vazgeçebiliyorsak Cenab-ı Hakk’a güveniyoruz demektir, geçemiyorsak bir güven eksikliği vardır, işte güven eksikliği adamı kafir yapar, arada sırada hata yaptığın zaman Allah’ı hatırlayıpta aklın başına geliyor Yarabbi beni affet diyebiliyorsan gene güveniyorsundur, şimdi burada ne diyor Allah-u Teala, E fe men ya’lemu ennemâ unzile ileyke min rabbikel hakk ke men huve a’mâ, Rabbinden sana indirilmiş olanı hak ve gerçek bütünüyle doğruları içerdiğini bilenle, ona karşı körlük eden aynı mıdır, aynı mı körlük eden, evet innemâ yetezekkeru ûlul elbâb ancak ulul elbab bunu tezekkür eder yani bu bilgiyi kafasına yerleştirecek olanlar ulul elbabtır, ulul elbab ne demek, şimdi burada akıl sahipleri kelimesi kullanılmış, bu akıl sahibi olmayan yok ki, şimdi ulul elbab elebbe bil mekan diye Arapçada ekame bihi orada ayakta durdu demek, ulul elbab dik durabilen demektir, dik durabilen, dik durabilen insanlardır yani, her defasında itaatini yenileyen insanlardır, niye anlatıyor Allah-u Teala, Ulul elbabın kim olduğunu anlatıyor, ayet anlatıyor, benim şey yapmama gerek yok
Ellezîne yûfûne bi ahdillâhi ve lâ yenkudûnel misâk, bunlar Allah’a verdikleri sözü tam olarak yerine getirir ve sözleşmeyi bozmazlar, yani şimdi hepimiz zaman zaman Rubemâ yeveddullezîne keferû lev kânû muslimîn, kafirler zaman zaman yani zaman zaman keşke bizde teslim olsak ve bazen da kendi kendilerine tamam yarabbi bundan sonra sen ne dersen o Allah’a söz verirler yani kendi Allah ile baş başa kaldıkları zaman söz verir, ondan sonra ilk şeyde bakarsınız ki bozmuş.
Şöyle bir hikaye anlatırlardı işte paşanın birisi bir kediyi iyice eğitmiş misafirlerine kahve ikram edecek hale gelmiş, bir başka paşada demiş ki yahu kardeşim senin kedin fareyi görene kadardır, yok canım öyle bir şey yok, e peki demiş, çağırıyor kahve içmeye eskiden tütün tabakaları vardı biliyorsunuz içerisinie tütün konur, tabakanın içersine bir tane küçük bir fare koyuyor gidiyor, şey gelirken kahveyi getirirken tabakayı açıyor fare fırlayınca kedide şeyi bırakıp farenin peşine koşuyor, şimdi birçok kimse menfaati görene kadar müslümanın, menfaati gördü mü hele şunu bir yapayım tövbe ederim hadi bakalım, onun için diyor ki Allah-u Teala, Allah’a verdikleri sözü yerine getirirler, öyle Allah’la anlaşma yap ondan sonra boz öyle şey yok bu bir.
Vellezîne yasılûne mâ emerallâhu bihî en yûsal Allah-u Tealanın birleştirmesini emrettiği şeyi birleştirenler bundan ne anlaşılır ne derler genelde tefsirler, sıla-i rahim derler akraba ziyareti derler anne babayla ilişki akrabayla ilişki, peki akrabayla ilişkiyi kesmek kafirlik midir değil, eğer bu ayete bakarsanız Yusuf AS bal gibi günahkardır Allah halbuki bize örnek veriyor kardeşlerini gördüğü halde kendisinin acısını çeken babasına bir selam bile göndermiyor, bu ne biçim evlat ya, ama orada muhteşem bir sistem var konuyu başka tarafa çekmeyelim Yusuf AS siyaset yapmak isteyenlerin çok iyi öğrenmesi gereken bir zattır, Yusuf Suresi son derece önemli, olayları okumayı öğretiyor çünkü, şimdi diyor ki burada Vellezîne yasılûne mâ emerallâhu bihî en yûsale diyor ki burada Allah Teala’nın birleştirmesini emrettiği şeyi kesenler Cenab-ı Hakkın insanları en çok suçladığı nedir, kendisiyle araya başkasını koymaktır değil mi, insanları ikiye ayırıyor Ferîkan hadâ ve ferîkan hakka aleyhimud dalâletu bir grubunu Cenab-ı Hak yoluna kabul etmiştir bir grupta sapıklığı hak etmiştir sapıklığı hak edenler innehumuttehazûş şeyâtîne evliyâe min dûnillâhi Allah’la kendi aralarına şeytanları evliya olarak koyarlar.
Yani kendilerine daha yakın mesela Allah’ın ayetini söylüyorsun falancanın sözü onun için daha önemli işte o falancayı araya bir şeytan olarak koymuştur falancanın kendisi, İsa AS mesela asla şeytan değildir ama o insanların zihninde İsa şeytandır çünkü tanrılaştırmışlar bizde de Muhammet SAV başkadır bazı kişilerin zihninde oluşturduğu Muhammet başkadır dolayısıyla Allah’la araya başka bir şey sokuşturmamak gerekir ilişkiyi kesmemek lazım, burada anlatılan o peki neye dayanarak söylüyorsunuz, zaten Kuranı Kerim ayetler birbirini açıklayacak biz açıklamayacağız ki bak şeyde Bakara Suresinde yirmi yedinci ayet diyor ki fasıkları anlatıyor, Ellezîne yenkudûne ahdallâhi min ba’di mîsâkıh, sen oradan bu ayetin dip notlarıyla ben bitireyim de oku da bir resmi görelim arkadaşlar görsünler, Ellezîne yenkudûne ahdallâhi Allah’a verdikleri taahhüdü bozan min ba’di mîsâkıh tam bağlanmasından sonra, yani herkes Allah’a söz veriyor içinden hepiniz bilirsiniz kendi kendinize hepiniz bilirsiniz yani bunu herkes ne söz verdiğini kendisi gayet iyi bilir ve yaktaûne mâ emerallâhu bihî en yûsale Allah-u Tealanın birleştirmesini emrettiği şeyi keserler yani direkt Allah’a bağlı olmaları gerekirken araya endirekt bir bağlılık koyar başkasını koyarlar, ve yufsidûne fîl ard yeryüzünde fesat çıkartırlar, ulâike humul hâsirûn işte onlar kaybetmiş olan insanlardır, şimdi o açıklamayı bir oku bakalım
Yahya Şenol: Ayetteki Allahın gözetilmesini emrettiği şeylerden maksat tefsircilere göre akrabalık bağlarını sürdürmek, müminlerle dostluk ve birlik halinde yaşamak gibi ailevi ve içtimai vazifelerdir
Abdulaziz Bayındır: Bu kadar, şimdi onu bozduğun zaman kafir mi oluyorsun, eğer öyle kafir olacak olursa bütün peygamber bu gruba girer çünkü her biri Allah’ın dinini anlatırken aile bağlarını bozmamış mıdır, inanan inanmayan, Mekke’den Medine’ye hicret edenlerin çoğu ailelerinden koparak gelmediler mi, oğul babasına kılıç çekiyor, şimdi bak işte bütün kavramların içi boşaltılmıştır derken maalesef bu çok üzücü ama her derste bunu söylemek zorunda kalıyoruz, ondan sonra yani koparılmaması gereken işi Cenabı Hak’la olan ilişkidir her zaman Allah ne emrediyorsa o, başüstüne bitti RAAD 13/21 ve yahşevne rabbehum Allahtan içten saygı dolu bir korku çekerler, yani bir insan en çok sevdiği kişiden dolayı korku çeker ama onu üzer miyim falan diye onun için Cenabı Hakka karşı saygı dolu bir korku çekerler, ve yehâfûne sûel hisâb kötü hesap vermekten korkarlar, ahrette halimiz nice olacak diye korkarlar.
Bak bunlar ululelbab bunlar işte Vellezîne saberûbtigâe vechi rabbihim Allah rızası için sabrderler, efendim ben şimdi ev alacağım, kredi alsam, kardeşim sabırlı ol, ama eve ihtiyacm var, sabret ya, sabret başka nasıl ihtiyacın olacak ki imtihan olsun, ihtiyacın olmadan imtihan olur mu, mecbur kalacaksın ki hangisini tercih ettiğini göseresin biliyorsunuz şu anda niye faizi örnek verdiğimi de pekala biliyorsunuz Müslümanlara da faiz haram diye bir şey kalmadı ooo ona ulaşana kadar şeydi, bize bir şey vardır söz vardır bilirsiniz kedi ete ulaşamayınca ne demiş çok pis kokuyor demiş, ulaşınca tamam çok güzel ulaşınca değişiyor her şey maalesef evet Allah rızası için sabırlı olacaksın ne demek menfaatlerinizi bırakın Allah’ın emrini tutun, bitti, sabret, ondan sonra ve ekâmûs salâh namazı tam kılanlar, geçende baktım birisi namaz kılıyor şeyde , rükuya eğiliyor birisi dediğim şey biraz detay vermeyeyim de rükuya eğilmiş, semiallahu derken kalkmadan secdeye gitti ve iki dakikada namazı bitti, Allah Allah maşallah subhanallah ne kadar da alışmışız, ya bari kılma ne gerek var ki bunu kılıyorsun kılıyorsan adam gibi kıl kardeşim kıyamın kıyam olsun, rükun rüku olsun kalktığın zaman kalk biraz semiallahu limen hamideh dedikten sonra Rabbena velekel hamd de birazcık şöyle vücudun dursun orada ondan sonra iki secdenin arasında bir otur bir zikir yap Allahümmemağfirli Yarabbi beni affet de ve enfekû mimmâ rezaknâhum kendilerine rızık olarak verdiğim şeyden harcarlar azsa az çoksa çok, vermek Allah için verebilmek çok önemlidir nasıl harcar, sirren ve alâniyeten gizli ya da açık, açığada ihtiyaç vardır başkasına örnek olmak için gizli de yapılır yerine göre..ve yedreûne bil hasenetis seyyiete kötülüğü de iyilikle savarlar, kötülüğe kötülük değil iyilik yaparlar ulâike lehum ukbed dâr işte bu yurdun en son olanı onlar için hazırlanmıştır yani cennet onlar için hazırlanmıştır, zaten anlatıyor, Cennâtu adnin yedhulûnehâ ikamet edecekleri cennetler ki oraya girecekler ve men salaha min âbâihim ve ezvâcihim ve zurriyyâtihim babalarından eşlerinden ve soylarından uygun olanlar da, vel melâiketu yedhulûne aleyhim min kulli bâb meleklrede her kapıdan onların yanına gireceklerdir, Selâmun aleykum selamünaleyküm diyecekler melekler artık yani artık güven içindesiniz bi mâ sabertum sabrınıza karşılık demek sabretmemiz gereken şeyler olacak işte o zaman esas insanlar imtihanı nerede kaybediyorlar sabır da mesela ibliste birazcık sabretseydi kazanırdı, melekler sabretti kazandılar, sabredeceksin, acelecilik yok, fe ni’me ukbed dâr bu dar’ın en sonuncusu ne kadar güzelmiş, yani kalınacak son yer ne kadar güzelmiş şimdi buraya kadar ululelbabı anlattı Allah-u Teala, yani dik durabilen sabırlı olan Allah yolunda gayret gösterenler, kendi menfaatlerini ikinci plana alanlar Allah’ın emirlerini birinci plana alanlar Vellezîne yankudûne ahdallâhi min ba’di misakihi şimdi öbürleri, yukarıdakinin tam tersi Ellezine yankudûne ahdallâhi Allah’a verdikleri sözü bozan tamam yarabbi bu son bir daha yapmayacağım diyor o karşıda farenin şeyi gibi fare karşısına çıkana kadar kedinin hemen şeyi bırakması gibi Vellezîne yankudûne ahdallâhi min ba’di misakihi kesinleşmesinden sonra kesin söz yarabbi bir daha yapmayacağım diyor ve bozuyor ve yaktaûne mâ emerallâhu bihi en yûsale Allah’ın bağlantı kurulmasını emrettiğini kesiyor her yerde Allahın emri bir numara olacak derken orada başka taraf iki şekilde yapılıyor ya açıkça tamam diyor iblis gibi ya da işte münafık gibi dış taraftan baktığın zaman hiçbir problem yok ama içerisi farklı işte Allah-u Tealada diyor … 01:23:20 diyor şeyde 63.cü surede ikena … yani Resullullaha diyor sen onları gördüğün zaman duruşları hayran bırakır seni ……01:23:35 bir konuşmaya başlasınlar müthiş, ……01:23:43 sanki duvara dayalı keresteler gibi, boy bos yerinde görüntü güzel şahane ama içi boş odun, ne diyor humul aduv düşman onlardır, bakın bütün kavramların içi boşalmış, yani Allah’ın ayetini okuyun diyoruz okuyorsunuz açıklamasında şirk yerine ne diyor akraba bağını koparmak diyor.
Evet, ve yufsidûne fîl ardı ve yeryüzünde fesat çıkarıyorlar niye çünkü Allah-u Teala’nın yarattığı kainat ancak Allah’ın kitabı ile bir anlam kazanır, Allah’ın kitabına aykırı davrandığınız zaman bozukluklar çıkar yani tıpkı şey gibi burada bir bilgisayar var 220 voltluk elektriğe bağlanması lazım biraz fazlası biraz azı ne yapar bunu bozar işte Allahın kitabına göre yaparsanız her şey tıkırında gider ama onun dışına çıktığın zaman her tarafta bozukluklar ortaya çıkar ulâike lehumul la’netu ve lehum sûud dâr bunların payı lanettir, yani Allah’ın dışlamasıdır ve bunlarda o kötü yurt bunlar içindir Allâhu yebsutur rızka li men yeşâu ve yakdir Allah rızkı kendi tercih ettiği kişilerin önüne yayar veya sınırlandırır yani siz Allah’ın emrine göre çalıştığınız zaman Cenab-ı Hakk size de veriri o önemli değil veriri sınar alır sınar zengin yapar fakir yapar bunları fazla önemsemeyin siz her zaman doğru olmaya çalışın bana çok gelir hocam işte çok şeyiz şöyleyiz böyleyiz kardeşim dürüstlükten ayrılmayın ve Allah’tan yardım isteyin Cenabı Hakkın yardımı mutlaka gelir ama öyle bir anda gelirkir sen işte orada imtihanı kaybetmekle kazanmakla yüzyüze kalırsın orada sabredeceksin, asla caymayakacaksın.
Ve ferihû bil hayâtid dunyâ, bunlar dünya hayatı ile sevindiler bak el hayatiddünya dikkat ediyor musunuz hayatıddunya değil yani hemen önlerindeki şey yani şu anda bir şey oo bunu kaçırmayalım kardeşim, bu bir fırsat, ondan ya kardeşim bırak Allahın emrine uygunsa fırsat değilse nereye giderse gitsin, elinin tersiyle iteceksin ve mal hayâtud dunyâ fîl âhıreti el hayatiddünya fil ahireh ahret karşısında illâ metâ’u kısa bir yararlanmadır bunu biz şey yapalım yani bakım el hayatiddünya fil ahireh tekrar ediyorum bir sıfat tamlaması yaşanan hayat biraz sonraki hayat mesela şimdi şimdi biraz geçen hafta anlatmıştım ben size eskiden Avrupa’dan gelirlerdi insanlar zengin olarak gelirler ooo Avrupalılar geliyor bütün eşe dosta hediyeler getirirler çok büyük bir hüsnü kabulle karşılanırdı ama şimdi Avrupalılar bunların her birisini gırtlağına kadar kredi borcuna soktu öyle değil mi siz orada yaşıyorsunuz, şimdi gırtlağına kadar kredi borcuna soktu, buna sokanlar hocalar fetva verdiler çünkü alın darülharbde faiz helaldır, orada Allah yok ya haşa, oraya gitti mi Müslümanlıktan da kurtuluyorsun, kadınlarda cariye oh ne güzel, sanki İslam da cariyelik varmış da, canım sen fetva iste verecek hoca çok her tarafta beraber cehenneme gidersiniz hoca önde sen arkasından ama yaptığının yanlış olduğunu da sende bilirsin şimdi bir sürü borç yükü ile geliyorlar öyle ki evlerini verseler borçlarından kurtulamıyorlar, bal ve mel hayatiddünyayla metaa hemen aldın kısa süreli bir şey arkası ne büyük bit yıkım, büyük bir mutsuzluk işte kardeşim bak görüyorsun.
Bir örnek size anlatayım, bir arkadaş bizim müftülüğe gidip geliyor anlatıyor hocam işlerim çok iyi tıkırında a ne güzel işte Fransa’ya yaptığım bir ihracat var işte oradan 1,5 milyon dolar bekliyorum, güzel işte şuralardan da aldığım siparişler var bunlar bunlar, iyi o sıra birisi girdi içeriye bir öğrenci yardım istedi ya şuna, vallahi yok hocam dedi şuna azıcık 100 dolar ver dedim şu çocuğa yanında olmayabilir tamam biraz sonra göndereyim derin değil mi sonra birkaç gün sonra telefon açtı ya hocam dedi şimdi bir akreditif açmam gerekiyor evet param geliyor ama gene milyon dolarlardan bahsediyor işte bir 25-30 bin dolarlık bir akreditif, bunu bankadan kredi alsam olur mu, olmaz kardeşim dedim, herhalde başka bir hocadan fetvasını almış galiba, şimdi o aldığı küçük akreditifle o adamın bütün malı mülkü her şeyi gitti, geldi bana burada şu içeri odama birincisi müftülükteyken olmuştu ben İstanbul Müftülüğünde çalışırken, ikincisi de bu vakfa geldi hocam dedi inanır mısın aldığım 28.000 lira bir para aldım, fabrika gitti makinalar gitti her şey gitti hala o para o borç hala sırtımda dedi, şimdiye kadar ben mercedesten başka arabaya binmezdim, çıkardı bak akbil var dedi otobüsle gidip geliyorum dedi, peki bir müddet sonra geldi hocam ben sana fetva soracağım öteki odada ben intihar etmek istiyorum dedi hayırdır dedim ya benim sigortam var intihar edersem çocuklara 176.000 dolar verecekler dedi onlarda borçları öder rahatlarlar dedi dedim senin falanca yerde bir köşkün vardı o ne alemde, ya hocam 1.5 milyon dolarlık köşke adamlar getirmiş 700 bin dolar veriyorlar dedi, sen onu 400 bin dolara sat dedim gitmiş hakikaten 400 bin dolara satmış ondan sonra şimdi işini epeyce toparladı falan böyle artık eskisi kadar değilse de biraz düzeldi, şimdi bütün bunlar, ona söyledim tabi intihar etsen ne olacak dedim kardeşim bunlar imtihandır sen kendini top gibi kabul et bir yere vuracaksın bir yukarı çıkacaksın bir yere vuracaksın bir yukarı çıkacaksın yere vurduğun zaman sevin demek ki yukarı çıkmanın zamanı geldi, ama yer vurduğun zaman patlama orada kalırsın, kendine sahip ol ki patlamayasın dik durasın o zaman orada kalırsın daha hiç kimse seni kaldıramaz
Katılımcı: 01:32:23(anlaşılmıyor)
Abdulaziz Bayındır: Bazıları karpuz gibi oluyor doğru ama işte kendine dikkat etmen lazım tamam mı sonra tabi maddi durumu epeyce düzeldi ama kafası düzeldi mi onu bilmiyorum, burada çok dikkatli olmak lazım efendim çok büyük sıkıntım var sen bilmiyorsun falan ya tamam kimin hayatını biraz yoklayın herkesin hayatı romandır, bunlardan bazıları yazabilir bazıları yazamaz, öbürü derki benim hayatım roman bir anlatsam ooo sanki öbürünü aynı değil de herkesinki çünkü niye herkes imtihandan geçiyor kardeşim burada dik duran kazanır
O zaman sonuç, tekrar şu ayeti okuyayım ben size sonra sorulara geçelim o şeyi unutmayın lütfen, İbrahim Suresinin üçüncü ayetini, bak ne diyor Allah-u Teala kafirleri anlatırken Ellezîne yestehıbbûnel hayâted dunyâ alel âhıreti dünya hayatını ahretten daha çok seven, ahireti sevmeyen değil o zaman kendi kendimize bakalım biz dünyayı mı çok seviyoruz ahreti mi Allahın emirleri mi birinci sırada yoksa kendi arzularımız mı yoksa falan ne der filan ne der iyi tamam ama hiçbir yerde şey yapmayacaksınız iyi ama sende çekilmezsin zaten ben çek demiyorumsen çekil git şimdi Allahın emirlerine sıkı sıkıya sarılmak zorundayız hayatımızda bir numara olması lazım ondan sonra dünyayı ahretten çok sevdiği zaman ne yapar, ve yasuddûne an sebîlillâhi Allahın yolundan uzaklaşmaya gayret gösterir ama nasıl gayret gösterir bir kısmı açıkça uzaklaşır tamam benim bu yolda işim yok der ona kafir denir ama bir kısmı da ve yebgûnehâ ivecâ bir iveç peşinde koşarken öyle bir şey yapacak ki hem o istediği dünyayı yapacak hemde kendisi dindar gözükecek o zaman bu kişi eğer bilen birisi ise bu ayetlerde ki kendi zihnindekine benzer bir iki kelimeyi çeker inşallah onu biz bu hafta Salı dersinde anlatmaya çalışacağız, Al-i İmran yedinci ayet vesilesi ile o bir iki kelime ile hah işte tamam der ondan sonra da hadislerden de hesabına gelenler olur olmazsa da uydururlar zaten o hiç zor bir şey değil çünkü Allah’ın ayetine ne manalar verildiğini görüyorsunuz ondan sonra falan şey filan şey kılıfına uydurur işi, işi kılıfına uydurur eğer bilen birisi değilse o zamanda kendisine istediği fetvayı verecek hocayı bulana kadar dolaşır fetvayı buldu mu tamam ama Allah-u Teala ne diyor ulâike fî dalâlin baîd onlar pek derin bir sapıklıktadır onun için Resullullah SAV der ki …. Adında bir sahabi Resullullah geliyor bir şey soracak Resullullah diyor ki sen nefsine danış kendine danış yanlış senin içini rahatsız eder, doğru da insanı rahatlatır tıpkı bozuk bir yemeği yediğiniz zaman mideniz bulanmıyor mu yanlış fetvalarda öyledir içki içenin midesi bulanır ama içki içmeye karar verdiği için bulanmasına rağmen içmeye devam eder yani içki içenin kararı gibidir o haram, Allahın emrini tutmak şimdi yani onun için hiç kimse diyemez ki ben bunu bilmedim edemedim falan filan insanın içine yatmaz ben bunu İstanbul Müftülüğünde çok yaşamıştım burada o kadar fazla olmuyor burada arkadaşlarımız var çok yardım ediyorlar Allah razı olsun, orada çok fazla bir yoğunluk vardı ben orada çalışırken fazla bir yardımcımız yoktu öylesine yoruluyordum ki bazen gelen telefonlardan, telefonlar geliyor insanlar geliyor yazılı sorular soruluyor aman Yarabbim bazen telefon ediyor adam geliyor oraya helal yerine haram diyordum şuurlu değil yani yorgunluktan dediğim, adam çıkıyor gidiyor aklım ben bu adama ne dedim Allah Allah hemen gidiyorum bakıyorum kaybolmuş, ya da telefonu kapatıyorsun, hiç istisnası yok tamamında ya onlar geri gelmiş tekrar sormuşlardır, ya da tekrar telefon etmişlerdir hocam ben yanlış mı anladım kardeşim sen yanlış anlamadın ben yanlış fetva verdim niye içine yatmıyor adamın tamam mı yani Allahu Teala öyle bir yapı oluşturmuş ki hocalar size ne kadar fetva verirse versin yanlış fetva içinize yatmaz, bozuk yemek gibi rahatsızlık verir, bir an için aldanabilirsiniz ama uzun vadede sizi rahatsız eder o zaman araştırırsınız bulursunuz bilmeden yaptıysanız Cenabı Hak ondan dolayıda sizi sorumlu tutmaz demekki bile bile münafıklık yani adam inanmadığı halde inanıyor gözüküyorsa o şey değil o önemli değil ama asıl önemli olan, o zaten belli durumu asıl önemli olan kendisinin Müslüman sayarak münafık olandır bu gruptan olmamak için elimizden geleni yapmalıyız.evet biraz çok uzattım ama ne yapayım konu biraz zor.
Yahya Şenol: İbrahim Suresi dördüncü ayet ile ilgili şöyle sorulmuş,bu ayete göre bir insanı kafir yapan şey sadece dünyayı ahrete tercih etmesi mi yoksa dünyayı ahrete tercihle beraber iveç peşinde koşmak mı, yani ikisi birlikte mi?
Abdulaziz Bayındır: Şimdi bu iblise dikkat ederseniz iblis iveç peşinde koşmamıştır açıkça kendi durumunu ortaya koymuştur ben doru yolun üzerine oturacağım şöyle şöyle yapacağım demiştir bu kafir yani kafirlerin büyük bölümü böyle doğru yolun üzerine oturacağım demesi doğru yolu biliyorum demektir, bilmediğinden dolayı sorumlu olmaz insan, işte kafirin tanımını da Cenab-ı Hak zaten önce iman sonra kafir diyerek bile bile örten diye şey yapmış onu e eveç peşinde koşan münafık grubudur onların çoğusu kendinin münafık olduğunu da bilmez dolayısıyla şimdi o ayette ne diyor Allah-u Teala, Ve mâ erselnâ min resûlin illâ bi lisâni kavmihî her elçiyi kendi kavminin diliyle gönderdik li yubeyyine lehum onlara her şeyi açık açık anlatsın diye, kendi sözünü söyleyene elçi deniyor mu gönderenin sözünü söyleyecek gönderen sözü nedir Kur’an-ı Kerimdir değil mi onlara Kur’an-ı açık açık anlatsın diye kendi kavimlerini diliyle gönderiyor o zaman Resulullah SAV Araptı geldiği toplumda Arap toplumuydu.
Kur’an-ı Kerim sadece Araplara gelen bir kitap mı niye çünkü bir ayeti kerime vardı neydi Vema Erselnake İlla Rahmeten Lil Alemin biz seni alemler rahmet diye gönderdik o zaman öyleyse Allah’ın kitabını herhangi bir topluma mal edilebilmesi için o toplumun diliyle olması gerekmektedir şimdi yok efendim siz bunun Arapçasını ezberleyin şöyle okuyun şunu yapın bu size yeter dediğiniz zaman bu bir kere ciddi bir iveçtir bir kere, ondan sonra bu iveç peşinde koşanlardır diğerleri de şuurlu kafirlerdir, bilerek doğru yoldan ayrılıyorlar diğeri de kendini güya şey yapıyor, onun için Allah-u Teala diyor ya 01:41:47 onlar Allaha karşı bir şey yapıyorlar, oyun kuruyorlar güya Cenab-ı Hakk’ı kandıracaklar ama kandırılan kendileridir, bens enin ayetine uydum mesela bakın mezheplerin tamamında talakla ilgili hükümlere bakın Sünni mezhepleri kastediyorum bir de Kur’an-ı Kerime bakın ki en küçük benzerlik bulabilecek misiniz mezheplerin tamamı kadının eşini boşamasını kabul etmez sadece nikahta almışsa almadıysa hapı yuttu ama Kur’an-ı Kerim bunu çok net bir şekilde ortaya koyar şimdi Kur’ansız bir din ortaya koyduğunuz zaman istediğinizi yaptırabiliyorsunuz din adına işte bu bir iveçtir bu bir iveçtir niye eğer siz Allah’ın dinini Türk toplumunda anlatma istiyorsanız Kur’andan anlatacaksınız başka şeyden değil eğer yani Arap olmayan bir toplumda onların diliyle anlatılmıyorsa oraya din tebliğ edilmemiş demektir onun için iveç, aveç var yok bu insanların genel tercihine bağlı adamın niyeti dünyayı ahrete tercih ise ister açık ister gizli ne yaparsa ikiside sapıklıktır ve kafirlik vardır kafirlik olmaması için sabırlı olmak lazım dik durmak lazım Allahın emirlerini her zaman birinci sırada kabul etmek lazım evet
Yahya Şenol: Hz Adem Allah’ı gördüğü halde isyan etmiş o zaman durumu ne olurdu o zaman biz olsak böyle bir şey yapar mıydık herhangi bir insan Allah’ı görse aynı şeyde bulunur muydu?
Abdulaziz Bayındır: Adem AS’ın gördüğü gibi her insanda görüyor Cenab-ı Hakk’ı yani bir fark yok Adem AS ile bizim aramızda hiçbir fark yok o açıdan Adem AS Cenabı Hakkı yüzyüze şöyle sen le benim birbirimiz görmek gibi görmediler ki Allah’ın gücünü kudretini bilgisini bizim gördüğümüz gibi gördü başka bir şey yok Allah-u Teala ne diyor ŞURA SURESİ 42/51:Ve mâ kâne li beşerin en yukellimehullâhu illâ vahyen innehu aliyyun hakîm(hakîmun). hiçbir beşerin Allah’la konuşması vahiy yoluyla olur vahiy ilham demektir yani içinize doğar herkeste olur, Müslüman kafir herkeste olur bu Şura ellibirinci ayet ondan sonra ev min verâi hıcâbin perde arkasından o perde arkası rüyanız olur birisi gelir Allahın ayetlerini size anlatır şu olur bu olur ev yursile resûlen fe yûhıye bi iznihî mâ yeşâu, ya da bir Resul yani Cebrail AS gönderir o Cebrail AS vahyeder işte bu üç yoldan bir tanesi yoksa Cenab-ı Hakk’la öyle karşılıklı oturupta konuşmak diye bir olay yok böyle bir şey söz konusu, hiç kimse için söz konusu değildir o yüzden Allah-u Tealanın gücünü kuvvetini hepimiz görüyoruz müşahade ediyoruz. Doğruları da herkes kendine göre bilir zaten Allah’ta bir ölçü yaratmış bu fıtrat yanlışları da reddeder ondan sonra hiç kimse ahrette Cenab-ı Hakka diyemez yarabbi ben bilemiyordum
Yahya Şenol: İki kişi arasındaki bir mesele de kimin haklı kimin haksız olduğu kendisine apaçık belli olduğu halde icabı haksız olanı haklı olarak göstermeye çalışmak insanları da bu hususta aldatmaya çalışan kişi de Allah’ın ayetlerini görmezden gelen kişi hükmünde yani kafir hükmünde olur mu?
Abdulaziz Bayındır: Şimdi Allah’ın ayetini görmezden gelen kişi hükmünde olur elbette ama o kişi kendini haklı kabul ediyor sa kafir olur günahkar kabul ediyorsa onun kurtulma ihtimali vardır ama ondan kurtulması için önce gelecek bu adamdan özür dileyecek bunun kaybolan hakkını iki katıyla ödeyecek ondan sonra Yarabbi beni affet diyecek öyle şey yok şimdi bazı kimseler dinde iveç o kadar kolay ki her türlü üçkağıtçılıkları yapıyorlar e hacca gidip sıfırlayacağız biraz zor sıfırlarsın gitte sıfırladı göreyim hadi, şu adamların hakkını vermeden olmaz kusura bakma öyle vereceksin efendim iki nazma arasında sıfırlanır onlar küçük günahlardır senin yaptıkların değil, birisinin hakkı varsa onu mutlaka vereceksin
Yahya Şenol: Hz.Ömer’in ben münafıklardan mıyım demesi doğru mu?
Abdulaziz Bayındır: Evet bunu aslında hepimiz düşünmeliyiz, ben münafık mıyım, acaba ben dünyayı ahrete tercih ediyor muyum, etmiyor muyum, bunu hepimiz sormamız lazım, Hz Ömerin bu sorusu gayet güzel
Yahya Şenol: Şeytan Adem’e secde etmeyin de Cennetten kovulmuşken nasıl Cennetteki Ademle Havva’yı kandırıyor.
Abdulaziz Bayındır: Adem ile Havva nerede yaratıldı, toraktan ayartıldı değil mi, topraktan yaratıldı peki topraktan yaratılmış olan Adem atamız Havva Validemiz cennete mi gittiler buradan bu dünyada yaratıldılar değil mi mesela en başta okuduğumuz ayette Bakara otuz da innî câilun fîl ardı halîfeten ard neresi yaşadığımız dünya bu dünyada bir halife oluşturuyorum diyor yeri belli melekler bu dünyaya itiraz ediyorlar değil mi hangi cennet cennet mi bu dünya ahretteki cennet mi bu dünya bu dünyada fesat çıkaracak birilerini mi oluşturuyorsun peki Adem AS’a eşya öğretilirken cennete götürüldü de mi öğretildi, peki secde ettikleri zaman nerede secde ettiler o zaman bu cennet bir bahçedir gir şu bahçeye bütün ihtiyaçlarını al, yani ben anlamıyorum, bu insanlar hakikaten yani nasıl oluyor tabiî ki böyle olur niye Kur’an-ı Kerim Kur’an’la anlaşılmıyor, yani şu ayeti şu ayetle açıklayacaksınız diyor yoksa kendinizi Allah yerine koymuş olursunuz diyor Hud Suresinin iki tane ayetine göre tefsirleri bir şeyden geçirseniz hesaptan geçirseniz kaç tanesi sınıf geçer kaç tane sınıf geçer hiç gördün mü sen sınıf geçen sen gördün mü, anlamışsındır herhalde Türkçeyi çok iyi bilmiyorsun ama, peki sen gördün mü Enes Hoca siz gördünüz mü, ben şahsen şu ana kadar görmedim. Yani Allah-u Teala’nın orada koyduğu yönteme göre Kur’an-ı Kerimi açıklayan birisini ben görmedim, öyle olunca tabii kendi kafana göre anlam veriyorsun, Cennet sana neyi çağrıştırıyorsa ahretteki cennet ya Allah’tan kork o ahretteki cennet yaratıda oraya ard mı diyor el ard mı diyor Allah-u Teala ben anlamıyorum yani dikkat ediyor musunuz bütün kavramlar bitirilmiş, e o cennette ise Adem AS o cennete giren bir daha çıkacak mı cennetül hulk değil mi orası bir başka ayetle karşılaştırsalar gayet kolay sadece gerek yok o ayeti anlamaya çalışsa yeter. Dolayısı ile o Cennet çok büyük ihtimalle Arafattır, benim yani anladığım kadarıyla,
Abdulaziz Bayındır: Üskün entebe zevcik Sen ve eşin buraya yerleş diyor o cennet nasıl olur o kovulmuş olan şeytan ondan sonra oraya mı gidecek, kaldı ki biliyorsunuz şeytanlar birinci kat semaya da çıkamazlar.
Yahya Şenol: Allah müşrikleri affetmez dediniz, fakat Furkan Suresi altmışsekizinci ayette üç büyük günahı işleyenler tövbe ederlerse Allah onları da affeder buyuruyor
Abdulaziz Bayındır: Güzel ama bu soru güzel şimdi affetmez şüphesiz Ömer RA neydi ne oldu mümin oldu şimdi tevbe edilmezse affetmez demektir bunun anlamı tövbe etmeden ölürse demektir tövbe ettğin zaman problem yok işlediği günah ne olursa olsun Cenabı Hak affeder affetmez kelşmesi tamamen ahretteki durum ile alakalı yani oraya müşrik olarak gittiyse hapı yuttu
Yahya Şenol: Meleklerden bahsedilirken genelden çoğul melekler melaike olarak bahsedilirken iblisten hep tekil olarak bahsediliyor, iblisler yok hiç
Abdulaziz Bayındır: İblisler yok ama onun yolundan fidenler şeyatiyn deniyor o iblis onun özel ismidir şeytanda onun kazandığı yeni vasıftır özelliktir, o özellik insanlarda da var cinlerde de var o yüzden şeyatıynı insi ve cin diyor Allah-U Teala insan ve cin şeytanı, o yola girenin alacağı vasıftır, ama ilk önce giren iblis olmuştur, ondan sonra şeytan haline dönüşmüştür yani ayetlerde o da ifade ediliyor.
Yahya Şenol: Raad Suresi yirmi altıncı ayet okundu derste bu ayet ve birde şöyle bir söz var ben zenginliği istediğime veririm ilmi ise isteyene bu ifade de iki şey arasında bir bağ olabilir mi?
Abdulaziz Bayındır: Şimdi bu ayetler bu Yeşa konusu men yeşa konusu çok önemli İnşallah o konuda bizim doğru bildiğimiz yanlışların yeni baskısında öyle zannediyorum ki ciddi bir atılım meydana gelecek o konu ile alakalı bu men yeşa meselesi öyle bir şey ki o yeşanın faili Allah’ta olabilir men de olabilir her bulunduğu yerde öyle dolayısıyla Allah-u Tealatercih ettiği kişiye verir ama tercih için kişinin çalışması lazım, Ve-en leyse lil-insâni illâ mâ se’â diyor değil mi kişinin çalıştığından başkası da yoktur sizin önünüzde Allah-u Teala geniş imkanlar koyar yani çok verimli bir tarla vermiştir size yanından da güzelce bir ırmak akıyor depolarda tohum doludur e şimdi sen o tarlayı sürmez, depodan tohumu oraya yaymazsan o tarlayı zamanında sulamazsan her şeyi yapıpta zamanında ürünü almazsan aldıktan sonra da korumazsan hiçbir şey olmaz yani zenginleşmek içinde çok çalışmak lazım ilim içinde çok çalışmak lazım hele ilim siz her şeyinizi vermezseniz ilim size bir damla bir şey vermez.
Yahya Şenol: Bir insan günah işlediği zaman zaten o an içerisinde olsa bir şekilde dünyayı ahrete tercih etmiş oluyor, bu durumda insanın mümin olması için günah işlememsi gerekiyor gibi bir sonuç çıkmıyor mu, o insan tövbe edene kadar münafık mı olur, böyle düşününce çok korkunç bir sonuç ortaya çıkıyor
Abdulaziz Bayındır: Şimdi günah işleyen insanlar ya Adem AS gibidir ya iblis gibidir, iblis kendisini günahkar saymamıştır ama Adem AS kendini günahkar saymıştır arada ki fark o, yani şimdi şöyle bir örnek üzerinden anlamaya çalışalım, bir kişinin iki tane oğlu var, Allah-u Teala içkiyi yasaklamış, Müslüman akşam ikisi de sarhoş olarak eve geliyorlar, şimdi baba diyor ki ya oğlum bu ne böyle siz Müslüman çocuklarsınız hem namaz kılıyorsunuz bu ne böyle, içki içmişsiniz sarhoş sarhoş geliyorsunuz eve bu olur mu bize yakışır mı birisi diyor ki baba diyor hakikaten haklısın bir eşeklik yaptık diyor affedersiniz, çok özür dilerim Allaha karşı günah işledim hem seni üzdüm hem de gelirken komşuları rahatsız ettim.
Onun için çok özür dilerim öbürü de diyor ki e baba yaşımızı başımızı aldık sende artık bize karışma ben ne yaptığımı biliyorum, şimdi baba için bu iki oğul aynı seviyede midir hatta beraberce çıkıp şey yapsalar birisi der ki ya bir pislik ettik gittik babamı da üzdük falan ya rabbim Allah’a karşı da günahkar olduk öbürü de derki ya kardeşim adama baba dedik her şeyimiz karışıyor işte birisi kafirin örneğidir birisi günahkar mümin örneğidir, şimdi o benim öyle bir babam yok kardeşim tamam bir daha da yüzünü görmek istemiyorum der, kafirde Cenab-ı Hakkı hiç aklına getirmez bu da babasını aklına getirmez ama başına bir sıkıntı geldiği zaman ilk önce kime telefon eder bu adam, babaya açar öbürü de başına sıkıntı geldi mi Yarabbi beni kurtar der onun için bütün mesele kendini günahkar kabul ediyorsa günahkarsın, yaptığını ya canım bu kadar da olur o kadar da şey yapmayalım diyorsa o zaman kafirsin. Bak iblis sadece bir konuda Cenab-ı Hakkın emrini yerine getirmemiş kafir olmuştur, çok konuda Allaha boyun eğdiğini anlamı yok ama bir konuda şey yaptı mı bitti zaten o babaya da sorsanız bu çocuklar hakkında ne dersiniz derki valla bu ikisi de yaramaz ama bunu severim hiç olmazsa beni baba biliyor öbürü beni baba bilmiyor öbürü beni baba bilmiyor dediği zaman birisi sorsa senin baban kimdir ben babasızım mı diyor onun için 01:58:10 … sizi kim yarattı diye … o da babanın adı ne hani sen babam yok diyordun işte aynen böyledir yani kendini hatalı kabul edenle etmeyen arasındaki fark
Yahya Şenol: Bu cin melek arasındaki fark çok fazla soru var
Abdulaziz Bayındır: Olsun şimdi acele etmesinler onu bakalım bir gün ona da sıra gelir inşallah
Yahya Şenol: Yine klasik bir soru, meal ne zaman çıkacak
Abdulaziz Bayındır: Benim haberim olursa size bildiririm, bittiği zaman çıkacak, görüyorsunuz her bir kelime, ne kadar uğraşıyoruz bulmak için, yani bunlar çok zor şeyler gerçekten.