Elhamdüllilahi Rabbil alemin, Vel akibetü lil müttakin, esselatü vesselamü ala rasulina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain.
Bu gün Kur’an ve Sünnet ışığında hac konusuna başlıyoruz. Hac konusu son derece önemli bir konu, biraz sonra ayetlerde göreceğimiz gibi, Adem AS zamanında başlayan ve hala devam eden bir ibadet. Bizde tarih çalışmaları yeterli olmadığı için, bir de Kur’an’a dayalı bir tarih çalışması, bana göre, yapılmadığı, ya da yapıldıysa da bize ulaşmadığı için öyle bir çalışma, zaman zaman kendi açımızdan yapmış olduğumuz bazı tespitleri ortaya koymaya çalışıyoruz, bunların bir araya getirilmesinden bir şey oluşuyor, bir yekün oluşuyor, ümit ediyorum ki, bunun tarihini yazmak isteyenler için bir malzeme olacaktır.
Şimdi hepimizin bildiği gibi Adem AS’ın bir Cennet’i var, bahçesi var, yani Adem AS’ı Allah-u Teala’nın yerleştirdiği bir bahçe var. Allah-u Teala Adem AS’ı bu dünyada yarattı ve bu dünyada da görevlendireceğini söyledi, BAKARA 2/30 Ve iz kâle rabbuke lil melâiketi innî câilun fîl ardı halîfeh, Rabbim meleklere yeryüzünde bir halife oluşturuyorum demişti, halife kelimesinin iki türlü anlamı var, ismi fail de olabilir, ismi meful de olabilir, ismi fail olduğu zaman bir başkasının yerine geçen kişi, Kur’an’ı Kerim’den Adem AS’ın ilk insan olduğunu öğreniyoruz, çünkü İnsan Suresi’nde Cenab-ı Hak estaunüzübillah, Hel etâ alel insâni hînun mined dehri lem yekun şey’en mezkûrâ, buyuruyor, insan üzerinden uzunca bir zaman geçti ki zikre konu bir şey değildi, yani hakkında bir bilgi yoktu, ondan sonra da İnnâ halaknel insâne min nutfetin emşâc, biz o insanı karışık bir nutfeden, döllenmiş yumurtadan yarattık, diyor ki Adem AS öyle döllenmiş bir yumurtadan yaratılmıştır, topraktan yaratılmış olması bütün maddelerin topraktan gelmesidir, sadece Adem AS değil biz de topraktan yaratılıyoruz.
Adem AS’ı oluşturan döllenmiş yumurta uzun asırlar içersinde toprakta oluşmuş, bizde de topraktan gelen gıdalarla anamızın ve babamızın vücudunda oluşan tohumların birleşmesiyle meydana geliyor, ve topraktan besleniyoruz, öldüğümüz zaman yine toprak oluyor vücudumuz. İşte o yeryüzünde bir halife oluşturacağım dediği zaman Allah-u Teala, ona karşı işte, ben burada halife ismi fail olamaz az önce söylediğim gibi, çünkü daha önce bir insanın olmadığı açık, o zaman ismi meful olur, mahluf yani kendi yerine başkalarının geçeceği bir insan, kendi yerine başkalarının geçeceği bir insan dediğiniz zaman kendi makamında başkasının gözü olan bir insan demektir.
Benim makamımda başkasının gözü varsa başkası bunu benim elimden zorlada almak isteyebilir, o zamanda kan dökülür o zamanda melekler kan dökecek birilerini mi oluşturuyorsun diye Cenab-ı Hakka cevap veriyorlar, çünkü melekler hayvanlar aleminde, diyelim bir kümesin başkanı olan horozun arkadan yeni gelen bir horoz tarafından öldürüldüğünü ya da ölümcül kavgalar olduğunu görüyorlar bütün hayvanlarda öyle reisi alaşağı edip yerine geçmek isteyenler çıkınca biri diğerini öldürüyor, yani halifelik böyle bir şey, Allah-u Teala bu olmayacak demiyor ama sizin bilmediğiniz taraf var diyerek, Adem AS’a eşyanın içerisinde bulunan, meleklerin gördüğü ama bilemediği, eşyayı görüyor ama içeriğindeki bilgiyi bilmiyor.
Adem AS’a Cenab-ı Hak bu bilgileri öğretince üstünlük o bilgiyle olduğu için melekler Adem AS’a secde ettiriliyor ve işte o bilgi sebebiyle yeryüzünde medeniyet kuran, bilimi geliştiren, adaleti, ne bileyim, güzelliği her şeyi ortaya koyan bir insan nesli oluşuyor, ama bu insanlar hayvanlaşınca, o zamanda yeryüzünün en tehlikeli varlığı haline geliyor, hiç bir hayvanın yapamayacağı kadar zararlı hale geliyor, bütün bunları şunun için anlattı, Adem AS işte bu topraklarda yaratılmış, göklerde bulunan Cennete tekrar gitmemiştir.
Niye göklerde bulunan Cennet diyoruz Allah-u Teala Miraç ile ilgili şeyde ki ayetlerde Necm Suresindeki ayetlerde Sidretül Münteha’nın yanında Cennetül Merva olduğunu bildiriyor, yani yedince kat semanın üst tarafında Cennetül Merva olduğunu bildiriyor, bir de kıyamette bu göklerin tamamen yeni bir yapıya bürüneceği, bir rulo halinde bir araya toplanacağı sırada Ve izel cennetu uzlifet öyle miydi, Cennet yaklaştırıldığı zaman, şimdi aradaki engeller kalkınca bu dünyadan Cennet rahatlıkla görülebilecek bir noktaya geliyor, yani Adem AS zamanından beri Cennet’in var olduğu biliniyor, ama Adem AS bu topraklar için yaratılmış, bu topraklarda medeniyet oluştursun diye yaratılmış ve o gökyüzündeki Cennet’e hiç gitmemiştir, gitmediğine göre onun yerleştiği Cennet yeryüzünde ki Cennet’tir. Yani bir bahçedir ve Adem AS’a Allah-u Teala orada emirler veriyor, işte Şeytanın isyanı meselesi var, Şeytan Allah-u Teala’dan kıyamete kadar yaşama izni istiyor, Adem AS’ı şeytan aldatarak Allah’ın yasağını çiğnettiriyor, yani Allah yasakladığı halde o ağaçtan yerse ölümsüzleşeceğini düşünüyor, sürekli hakim durumda olacağını düşünüyor, ve öyle bir noktadan vuruyor ki Şeytan Adem AS’ı en noktası, şimdi şurayı bir düşünün, halife, halife kelimesine ne dedik biraz önce arkasından gelenlerin onun makamında gözü olan kişi, o zaman bu kişi ne yapar, şimdi bu makamdayım ama, ama sürekli o makamı kaybetme endişesi ile yaşar, değil mi, şimdi melekler, yani Adem AS’ın en çok endişe ettiği konudan şeytan devreye giriyor, orada diyor ki Adem AS’la Havva validemize hel edulluke alâ şeceretil huldi Taha Suresi yüz yirminci ayet Fe vesvese ileyhiş şeytânu kâle yâ âdemu hel edulluke alâ şeceretil huld, Adem ölümsüzlük ağacını sana göstereyim mi diyor, şimdi ölümlü bir dünya, çünkü burada yaşayacaksınız burada öleceksiniz yeniden burada dirileceksiniz, şimdi hep ölüm endişesi var bir ölmemek meselesi var, ondan sonrada ve mulkin lâ yeblâ yıpranmayan bir mülk, yani o halifelik falan meselesi sana etki etmeyecek, kimse gelip senin yerine geçmeyecek, dolayısıyla öyle bir noktadan giriyor ki, en zayıf noktasından Adem AS, o da şeytana aldanıyor ve Allah’ın yasakladığı, yani şundan yersen bu noktalara geleceksin deyince şey yapıyori
Şimdi o emri tutmayınca bir haram işlemiş oluyor, haramlarda sürekli mahrumiyet doğuruyor, yani bir haram işlediğiniz zaman bir nimetten mahrum kalıyorsunuz, yani onunca basamaktaysan dokuzuncu basamağa düşüyorsunuz, işlediğiniz harama göre bazen tepetaklak merdivenin dibine kadar da düşebiliyorsunuz, işte böyle bir suçu işleyince mesela Allah-u Teala Adem AS’a orada ne diyor, ayetleri bir okusana, 11:15 şimdi Allah-u Teala Adem AS’a verdiği nimetleri anlatıyor, diyor ki önce uyarısında bulunuyor, diyor ki bak bu senin düşmanın, eşinin de düşmanıdır, sizi sakın ha Cennet’ten çıkarmasın, bu bahçeden çıkarmasın, bu bahçeden çıkarmasın sıkıntıya girersiniz, niye sıkıntıya girersin, İnne leke ellâ tecûa fîhâ ve lâ ta’râ, senin burada aç kalmayacağın, ve çıplak kalmayacağın imkanlar var, yani giyecek bulursun, yiyecek bulursun burada Ve enneke lâ tazmeu fîhâ ve lâ tadhâ, burada su imkanı da var, susamazsın, güneş altında da kalmazsın, yani serinlik yerleri var, gölgelikler var, ondan sonrada şeytan vesvese veriyor, ondan sonra çıkıyor tabii Adem As oradan, Cenab-ı Hak tarafından çıkarılıyor, çıkarıldıktan sonra burada Şeytan’a verilen bir vasıf var, şeyde Araf Suresi’nde Fe inneke recim değil mi, Araf’tamıydı,
–YAHYA ŞENOL: Araf’ta sabirin diye var
–ABDULAZİZ BAYINDIR: recim Araf’ ta yok değil mi, Fe inneke recim diye bir ayette var, şimdi bu kelimelerin hepsi hacla alakalı olduğu için b u kadar üzerinde duruyorum evet,
YAHYA ŞENOL: Hicr Suresi, otuz dördüncü ayet
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Sayfa kaç
–YAHYA ŞENOL: İki yüz altmış beş
–ABDULAZİZ BAYINDIR: İki yüz altmış beşinci sayfa
–YAHYA ŞENOL: Kâle fahruc minhâ fe inneke recîm On beşinci Sure, otuz dördüncü ayet
— ABDULAZİZ BAYINDIR: Evet burada, secde etmeyince Allah-u Teala ne diyor diyor ki, yani şöyle kurumuş bir çamurdan, yıllanmış bir balçıktan yarattığına secde edemem diyor, Allah-u Teala’da diyor ki çık oradan sen racim’sin, ne demek racim, taşlanmış,
–YAHYA ŞENOL: Meale göre kovulmuş,
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Taşlanmış, mesela şeyde, recim cezası değil mi, ya da leercümenneküm, İbrahim AS
–YAHYA ŞENOL: le in lem tentehû le nercumennekum ve le yemessennekum minnâ azâbun elîm
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Babası diyor eğer sen bu işten vazgeçmezsen, seni taşla öldürürüm diyor taş atmak manasına, mesela recim cezası denilir, taşlama cezası
–KATILIMCI: Kâlû le in lem tentehi yâ nûhule tekûnenne minel mercûmîn
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Evet, Nuh AS’a da diyorlar, eğer sen burada sen davandan vazgeçmezsen sen taşlanmış, seni taşlayacağız, yani taşla öldürürüz seni diyorlar, şimdi dolayısıyla taşlamayla bir alakası var, şimdi Adem AS bu ayetlerden sonra benim şimdi zihnime gelen, bunu herhangi bir yerden okumuş olarak anlatmıyorum, benim zihnimde oluşan belki bir gün bir yerde Kur’an-ı Kerimde bulabiliriz, çalışmalarımızda ama, yavaş yavaş oluyor, biliyorsunuz ancak bir meseleyi, beş altı sene sürüyor, bazen on yıl sürüyor bu bilgiye ulaşabilmek, Kur’an da olmasına rağmen çünkü ilgili ayetleri bir araya getirmezsen oluşmuyor.
Şimdi benim zihnimde oluşan şey şu Adem AS’ın Cenneti bu günkü Arafat’ın bulunduğu yer, orası olması lazım, hadislerde de duyuyorum, ben görmedim ama duyduklarım, işte Arafat başlangıçta yeşildi, tekrar yeşerecek diye bir hadisten bahsediyorlar, Arafat’tan çıkmış olması gerekiyor Adem AS, Arafat’tan çıktıktan sonra işte oradan aşağıya doğru Mekke’ye inmiş olması lazım, şundan dolayı Mekke’ye inmiş olması lazım çünkü estaunüzübillah, İnne evvele beytin vudia lin nâsi lellezî bi bekkete mubâreken ve huden lil âlemîn, Ali İmran Suresi, doksan altıncı ayet, evet, şimdi İnne evvele beytin vudia lin nâs, altmış birinci sayfa, insanlar için konmuş ilk beyt, yani şöyle üstü kapalı bir bina, insanlar için diyor, şimdi Adem ve Havva için değil bu, Adem ve Havva zaten onlar şeyde vardı onlar, çünkü bütün ihtiyaçları karşılandığı için ama oradan çıktıktan sonra öyle bir beyt yapılıyor ki herkes gelip girsin, yani ne diyoruz biz buna kamu binası diyoruz değil mi, ilk kamu binası, lellezî bi bekkete, mesela bugün camiiler kamunun malıdır
–YAHYA ŞENOL: Kamu malı ilan etmeyin camileri, kadınları başörtülü falan almazlar, başımız belaya girmesin
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Şimdi bir camiye gittiğiniz zaman, sen giremezsin denmez, çünkü herkesin oraya girme hakkı vardır, vudia lin nâs, tüm insanlar için konmuş ilk bina, dünyada yapılan ilk bina değil, herkes için ortak alan olarak yapılan ilk bina, herkese açık olan ilk bina, lellezî bi bekkete mubâreken, elbetteki o bekke de olandır, bu bekke kelimesi de çok önemli Mekke’nin adı, burada bir arkadaşımız bir araştırma yapmıştı, Tevrat’ta Bekke olarak geçiyor, ve bu bina ile ilgili orada da bayağı detaylı bilgiler var o kadar delil karatmasına rağmen son derece ayrıntılı bilgiler var. lellezî bi bekkete mubâreken, bereketli bir şeydir, binadır, ve huden lil âlemîn, tüm alem için hüdadır, hidayet nedir, hidayet yol göstermektir, yola sokmaktır tüm alem için bir hidayettir yani bir kıble, bir yön belirleyecek şeydir.
bu bugün içinde geçerli biliyorsunuz işte Suudi Arabistan’da Greenwich’e rakip olarak büyük bir gökdelen yapıldı saat merkezi olarak kullanılsın diye, bugün arap dünyasında Mekke saatiyle verdikleri birçok şeyler var, işte bizim yerel saate göre şöyle, Mekke saatine göre böyle diye, mesela Greenwich var, Greenwich teknik meselesini bilmiyorum ama bu teknik konuda yazılan yazılarda bakmıştım, Greenwich bu iş için uygun değil ama Mekke en uygun olan yer diye yazmışlar, o benim uzmanlık alanım değil ama mantıken doğrudur bu çünkü yani ayeti kerimeler baktığımız zaman doğrudur bana bunu sormuşlardı, bende ayetler açısından söylemiştim, doğrudur çünkü huden lil âlemîn diyor Allah-u Teala Kabe için, bir de Mekke için ne diyor Ümmül Kura diyor şehirlerin anası, o zaman ilk kurulan şehir orası olması lazım, ilk kurulan şehri de tabii ki ilk insan kurar, o ilk insan da Cenab-ı Hak tarafından eğitilmiş bilgisi yazı ile öğretilmiş yani yazının icadı diye bir olay yok ilk insan Ellezî alleme bil kalem Allah kalemle öğretti o insana ki, muallim olduğu tek insan Adem AS’dır, bilmediğini öğretti, işte o Adem AS, dolayısıyla medeniyetin ilk merkezi olan Mekke’yi kurmuş olması gerekiyor.
Ayetleri birleştirdiğimiz zaman, şimdi Arafat ve Mekke oradan aşağıya doğru gelirken şeyin adı Müzdelife kelimesi de kullanılıyor, cem kelimesi de kullanılıyor, Müzdelife birbirine yaklaşmak, yakınlaşmak anlamına geliyor, işte Adem ile Havva’nın karı koca olarak birlikte oldukları bir yer diye anlatılıyor, cem kelimesi de aynı anlamda kullanılıyor, Arap şeyinde tarihinde bunlar var, kitaplar bunları yazıyor, şimdi benim gene zihnimde oluşturduğum şey aşağıya doğru geldikleri zaman çok büyük bir ihtimalle şeytan Mina da Adem ile Havva’nın tekrar önüne geçmiş olabilir şeytan da racim olduğu için taşlanmış bir varlık olduğu için Ademle Havva burada onu üç kere taşlamış olabilirler, çok büyük bir ihtimaldir, ondan sonra işte aşağıya inmiş orada Kabe’yi inşa etmiş zaten o ayetle sabit, şimdi burada bütün şeylerin ibadetlerin, hacla ilgili bütün menasik dediğimiz, haccın temel ögelerinin Adem AS tarafından oluşturulmuş olması icap ediyor, neden öyle şimdi Hac Suresi’ne geçelim
–KATILIMCI: Adem AS yaratılmadan önce Kabe yapılmıştı diye bir rivayet var, Razi de de buna benzeyen bir şey var, istersen bir okuyayım 22:40(Arapça) en nes, nas içerisinde Adem de olabilir, vudu melekler tarafından yapılmış olabilir, burada ki rivayette şey yapıyor, bu diyor ki ezzahiru endal latiful ayeti innil ardı, diyor cemiül ardı
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Tamam oradaki toprak doğudan batıya bütün yeryüzü olması gerekir
–KATILIMCI: Rava Abdurrahman bin Sabit Resullulah 23:18(Arapça)
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Abdurrahman bin Sabit, Peygamberimizin şöyle dediğini rivayet etti
–KATILIMCI: 23:15D(Arapça)uhiyetin ardu min Mekke mekaiyetin vehum evelemen ve fil ard
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Duhiyet mi
–YAHYA ŞENOL: Deha var ya orada, yaymak
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Evet, şimdi o zaman dal o, ben dat gibi anlıyorum da, nasıl oluyor duhiyat tamam, oradan itibaren yeryüzü yayıldı, ki bugün yapılan ölçümlerde Kabe’nin kara bölgelerinin tam orta noktası olduğu şeklinde bir tesbit yapılmış, Mekke’den başlamak suretiyle yeryüzü yayıldı
–KATILIMCI : 24:00(Arapça)
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Melekler o evi tavaf ediyorlardı, ilk tavaf eden onlardır diyor ki bence bu bilgi yanlış, şu bakımdan yanlış vudia lin nâsi diyor, vel melaiketi demiyor, insanlar için konmuş olan bir bina bu, insanlar için konduysa insanın olması gerekir yani, mesela meleklerin Kabe’si de Beyt-i Mamur diye hadisi şeriflerde geçiyor, yani o yedinci kat gökteki Kabe, dolayısıyla yani ilk Adem AS’ın yaptığına dair şey yok mu orada,
–KATILIMCI: Yok burada
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Adem AS yapmış olmalı çünkü Adem AS’a Allah bütün bilgileri vermiş ve medeniyeti kuracak durumda olan o, melekler değil, melekler medeniyet diye bir şey duymadık şimdiye kadar ama insan medeniyeti var, yani nedir bu insanı farklılaştıran şu, Adem AS’ın zamanını hayal edin yeryüzünde bir bina yok o olmayan şeyi icat edebilmek yapabilmek insan mahsus bir özelliktir, sadece insan da olan bir şeydir, meleklerde olan bir özellik değil, zaten bu bilgiden dolayı melekler Adem AS’a secde etmişlerdir evet şimdi Hac Suresi’ni açarsak eğer, hatta Hac Suresi’ nden önce şunu şey yapalım da ŞURA SURESİ’nin Yedinci Ayetini de bir okuyalım, biraz daha zihnimiz topralanmış olsun yok onikinci ayetini, kırkikinci sure onikinci ayet, burada diyor ki Allah-u Teala, Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan, Allahın Nuh’a neyi emrettiyse sizin için bu dinin şeriatı yapmıştır, şimdi bu dinin şeriatından biri de hac etmek mi emirlerinden bir tanesi hac etmek değil mi, o zaman demek ki Nuh AS’da da hac görevi vardı, şimdi insanlık için yapılan ilk bina dediğiniz zaman ister istemez Adem AS akıllara geliyor
–YAHYA ŞENOL: Kaynaklarda onunla ilgili bilgi varmış zaten, Hz Adem yahut oğlu Şit deniyor, veya daha önce onlardan biri melekler
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Meleklerin yapmış olması pek mümkün gözükmüyor, yani ayetle de birleştirdiğimiz zaman çünkü melekler farklı bir yapı oluşturabilecek vasıfta değiller, ama insanlar farklı şeyler yapabiliyorlar, bak herkesin kendine göre bir mucitlik tarafı vardır, yani çok basit bir yemek, mesela yemekler basit değildir, mesela her hanım çorba yapar ama her birinin bir çorba yapma tarzı vardır ve o onda bir standartlık yoktur onun için insanların her biri diğerinden farklı olduğundan dolayı bir şey elişi mi değil mi onu ayıklamanın yolu onun üzerinde bulunan farklılıklardır, makine üretimi ise hepsi aynı olur ama el üretimi ise hiçbirisi diğerinin aynısı olmaz ve bu da o insanlarda ki o Allah tarafından verilmiş olan kabiliyetin yansıması olur, bu kabiliyetin meleklerde olmadığını biz ayetlerden anlıyoruz o şeyde ki en başta okuduğum ayetlerden, neyse şimdi Nuh AS’a neyi emretiyse Allah bize de onu emretti.
Peki biz Nuh AS zamanında insanların isyanından dolayı büyük bir su baskınıyla, her ne kadar bazıları mahalli falan filan deseler de o mümkün değil, bütün dünyayı içersine alan bir su baskınıyla o eski medeniyetin yok olduğunu öğreniyoruz ki o müthiş bir medeniyet Nuh AS’a kadar gelen medeniyetin de çok çok yüksek bir medeniyet olduğu belli, mesela biz Nuh AS’ın gemisini bu gün hayal edemiyoruz, çünkü her varlıktan birer çift dediğiniz zaman, öyle anormal büyüklükte bir gemi ortaya çıkıyor ki bir de onların yiyecekleridir bütün diğer ihtiyaçları da orada olması lazım, insan bunu hayal edemiyor, bugün hala hayal edemiyoruz onu, öyle bir büyüklüğü hayal edemediğimiz için kendi kafamıza göre, birisi diyor ki her hayvandan bir çift değil kendi çiftliğinde ki hayvanlar diye atıyor yani kafasından, halbuki ayeti kerime çiftlik miftlik demiyor yani her hayvandan bir çift alacaksın diyor, orada çok normal bir bilgi olduğu zaten ayetleri birleştirdiğimiz zaman var onu zaman zaman konuşuyoruz o taraflara şimdi dalmayalım, o zaman Nuh AS zamanında ki o büyük su baskını mecburen Kabe’yi de altına alması gerekmez mi onu ve su baskını da dediğiniz basit bir olay değil ki o su baskınıyla toprak kayması da oluyor toprak kayması oldu mu mecburen Kabe’yi şey yapacak içine alacaktır, dolayısıyla ortada Kabe diye bir şey kalmayacaktır.
Şimdi şeye geçebiliriz, hatta şeydeki Bakara Suresi’ndeki ayetlerde Bakara damıydı İbrahim Suresi’ndemiydi, BAKARA 127 : Ve iz yerfeu ibrâhîmul kavâide minel beyti ve ismâîl, evet Ve iz yerfeu ibrâhîm, İbrahim yükseltiyordu el kavâide, temelleri, şimdi su baskınında duvar üstteki duvar yıkılır ama temel kalır el kavâide minel beyt, o beytin, o beytin ne olduğu da insanlar için yapılan ilk beyt diye öbür ayette gördük, o beytin temellerini yükseltiyordu, demek ki İbrahim AS orada yeni bir beyt yapmış değil, eski beytin temellerini yükseltiyor, zaten Kabe kelimesi de biz küp kelimesini kullanırız ya küp, küp ne demek işte dört yok sekiz yüzü olan her yüzü birbirine eşit boyutlarda olan bir varlık olarak kabul ederiz, işte Kabe’nin görüntüsü de küp gibidir yani sekiz yüzü olan köşeleri olan ve birbirine yakın büyüklükte olan bir bina, evet yani her bir yüzü birbirine yakın büyüklükte olan bir bina
–KATILIMCI: O dediğiniz rivayeti var Hz. Adem’in yaptığı ilk bina
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Var değil mi, olmalı o olmalı, burada da var zaten Hz Adem’in yaptığına dair olmalı burada da okudu zaten Hz Adem AS yaptığına dair, sizinkisi şey mi Fahrettin Razi mi, tamam
–KATILIMCI: Razi
— ABDULAZİZ BAYINDIR: Tamam
–KATILIMCI: Nuh AS zamanına kadar o tufan belası zamanında kaldırdı
— ABDULAZİZ BAYINDIR: Onu da yazıyor mu orada, Nuh AS zamanında yıkıldığı ister istemez o çıkıyor, İbrahim AS o beytin temellerini yükseltiyordu İsmail de öyle, İsmail oğlu da yardım ediyordu
–KAYILIMCI: Allah kaldırdı diyor
–AB Evet, bina yaptı demiyor
–YAHYA ŞENOL: Yok yok yıkıldı demiyor tufanda
–KATILIMCI: Tufanda yıkıldı değil de tufana kadar mevcutta, tufan olduğunu da Allah kaldırdı göklere götürdü diyor
–ABDULAZİZ BAYINDIR: O pek, göklere götürdüyse, göklere götürülmüş olanın temelleri yükseltilmez, yanlış bir şey yani bu uçmak kaçmayı çok seviyor bizimkiler, halbuki Allah bir kanun koymuş, neyini gökler götürüyor
–YAHYA ŞENOL: Kaç defa yıkılıyor Kabe
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Niye yıkılmasın yani şey Haccac mancınıklarla şey yaptı, bunun anormal bir tarafı yok ki binadır bu, yıkılır Allah kanun koymuş o kanuna göre yıkılır göklere gittiyse temelleri yükseltme diye bir şey olmaz o gelir olduğu gibi oraya konur, öyle bir şey yok, İbrahim o beytin temellerini yükseltiyordu, bu son derece tabiidir su baskınında yıkılmış olması duvarlarının ve İsmail ile beraber, ondan sonra ne diyor rabbenâ tekabbel minnâ inneke entes semîul alîm, ve dua ediyor, Yarabbi kabul et bizden sen işiten ve bilensin demek ki bir iş yapıyorlar orada şimdi ondan sonra Hac Suresi’ne geçelim.Hac Suresi üçyüzotuzdördüncü sayfa, yirmi ikinci sure yirmi altıncı ayet Ve iz bevve’nâ li ibrâhîme mekânel beyti, evet şimdi bir gün İbrahim için beytin bulunduğu yeri hazırlamıştık, demek ki orada durulabilecek bir hale getirilmiş oluyor en lâ tuşrik bî şey’en, bana bir şeyi ortak koşma, İbrahim AS’a söylenen bir söz, dünyada şirke karşı en hassas olan İbrahim AS’a bana bir şeyi ortak koşma diyor Cenab-ı Allah, biz kendi aramızda olsak yahu ona da bu söz söylenir mi deriz. Allah-u Teala söylüyor kardeşim, demek ki herkese söylenir bu, bana bir şeyi ortak koşma ve tahhir beytiye, beytini iyice temiz tut, lit tâifîne, tavaf edecek olanlar için vel kâimîne ver rukkais sucûd, kıyam, rukû ve secde yapacak olanlar için, kıyam ruku ve secdeyi kim yapar
–YAHYA ŞENOL: Namaz kılanlar
— ABDULAZİZ BAYINDIR: Namaz kılanlar yapar, insanlar gelip burada namaz kılacak onun için burada Rabbena li yukimus salat diyor değil mi, o ayeti bulsana, İbrahim suresinde,
–YAHYA ŞENOL: İbrahim otuzyedi, ondördüncü sure
–ABDULAZİZ BAYINDIR: On dördüncü sure, oyuz yedince ayet, kaçıncı sayfa
–YAHYA ŞENOL: Bizde ikiyüzaltmışbir, sizde ikiyüzellidokuz olabilir
— ABDULAZİZ BAYINDIR: Evet bende ikiyüzellidokuz, burada diyor ki, Rabbenâ, İbrahim AS söylüyor, innî eskentu min zurriyyetî bi vâdin gayri zî zer’ın inde beytilkel muharrem, Yarabbi senin Muharrem yani haram olan, haram ne demek bazı şeyleri, orada her istediğini yapamazsın demektir, Türkçe karşılığı dokunulmaz, Mescid-i Haram dememizin sebebi o.
Mesela haramlarda öyle, şu içki haram ne demek elini uzatamazsın demektir, şu kadın sana haram ne demek ona karşı dikkatli olacaksın demektir öyle değil mi, Mescid-i Haram’da istediğin her şeyi yapamazsın öyle, orada yasakları var bir takım sınırları var diyor ki senin Muharrem beytinin yanında, bir takım yasaklarla, dokunulmaz kıldığın beytin yanında insan öldürmekte haramdır dokunulmazdır o anlamda ben diyor soyundan bir kısmını iskan ettim, yerleştirdim, çünkü İbrahim için hazırladık diyor ya orayı ama bir vadi ki orada bitki yok orada bitki yoksa orada insanda yoktur o zamana kadar ama senin muharrem beytinin yanında Mescid-i Haram’ın yanında rabbenâ li yukîmus salâte, Yarabbi namazlarını kılsınlar diye böyle yaptım diyor demek ki ilk hedef namaz kılma meselesi, ilk hedef onun için şey olarak vel kâimîne ver rukkais sucûd karşılığı orada ne yapılmış oluyor orada çok açık bir şekilde ifade edilmiş oluyor ve namazın kıyam, ruku ve sucudan ibaret olduğu da bu iki ayeti birleştirdiğimiz zaman ortaya çıkıyor
–YAHYA ŞENOL: Bir şey de var burada, o tahhir beyti demesinden namaz kılınacak olan yerin temiz olması
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Bravo,
–YAHYA ŞENOL: Hadesten Necasetten taharet diyoruz ya
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Hı hı namaz kılınacak yerin iyice temiz olması gerektiği anlaşılıyor evet
–YAHYA ŞENOL: Onun delili bu olmuş oluyor
–KATILIMCI: Seccede olmasa da olur mu
— ABDULAZİZ BAYINDIR: Hı,hı seccade şart değil ama yer temiz olacak,
–KATILIMCI: Yer temiz olsa da seccade sermeyi önemli sayıyor, halı üzerinde kılınabilir de temiz orası ama onun üzerine seccade seriyor
–YAHYA ŞENOL: O alışkanlık
— ABDULAZİZ BAYINDIR: o alışkanlık, çünkü seccade yapmış, boşuna mı şey yapsın, kullanılması lazım, tüketim meselesi, evet tavaf edenler ve namaz kılanlar için kıyam ruku ve sucud tan oluşan bir, bu da enteresan bak sıralama da tam namazın sıralamasıyla kıyam ruku sucud evet şimdi burada Allah-u Teala bunu söylüyor emrediyor o da Yarabbi namaz kılsınlar diye beni burada şey yaptın diyor, her yerde namaz kılmak farz ama orada özellikle zaten Allah böyle emrettiği için söylüyor, biz zaten Kur’an-ı Kerım’den de biliyoruz ki Peygamberden itibaren insanlar namaz kılıyordu ve beş vakit namaz kılıyorlardı, rabbenâ li yukîmus salâte ayeti de öyle li yukîmus salâte niye beş vakit, çünkü li yukîmus salâte ekamus salat aynı kelimelerle bize emir veriliyor, aynı kelimelerle verilen emir aynı şeyin emirdir farklı bir şeyin emri değildir, zaten Peygamberimizin hadislerinde var işte Cebrail AS geliyor Kabe’nin orada Peygamberimiz iki gün imamlık yapıyor beş vakit namazı vakitlerinde birisinde ilk vaktinde ikincisinde son vaktinde kıldırıyor, diyor ki ya Muhammed bu senin ve senden önceki Peygamberlerin ibadet vakitleridir ibadet şu iki vaktin arasındadır diyor, dolayısıyla beş vakit namaz Adem AS dan beri sürekli kılınan bir ibadettir.
Bundan dolayı siz bakın şeylere mesela bir kiliseye gidin o kilisedeki yaptıkları ayinleri siz namazdaki şeylerle bir karşılaştırın şekil farklılıkları olmakla birlikte namazı hatırlatır kıyamı vardır, ruku yerine o şeye secde ediyorlar önlerine koydukları bir şey var nedir onun adı sıra gibi bir şey var işte bakıyorsunuz eğiliyorlar, şeye bakın mesela Süryanilere bakarsanız Süryaniler tamı tamına benzer bir namaz kılıyorlar, Budistlerde baktığınız zaman Allah Allah bunlar acaba nazma mı kılıyor diyorsunuz ki son derece normaldir bütün Peygamberlerin öğrettiği aynı namazdır evet şimdi ondan sonrada ne diyor bakın Allah-u Teala İbrahim AS’a diyor ki Hac Suresinin 27inci ayetinde Ve ezzin fîn nâsi bil hacci, ezin ilan et, duyur, bildir, daha çok bildir manasına gelir, yani bildir, fîn nâsi, insanların içerisinde, ezan okunuyor, ha namaz vakti geldi niye namaz vakti geldi diyorsunuz ezan okunduğu zaman, çünkü sizin zihninizde namaz vakti bilgisi var zaten o bilgi ile irtibatlandırılıyor ha ezan okunduğu zaman ha öğlen namazı olmuş, ikindi olmuş onunla şey yapılıyor.
Burada da öyle diyor, Ve ezzin fîn nâsi bil hacci, insanların içinde haccı ilan et, ye’tûke ricâlen, sana yürüyerek gelsinler, şimdi buradaki elif lamlı bir hac, hac ziyaret, el hac o haccı şimdi ezan okunduğu zaman müezzin bize ne demiş oluyor namaz vakti geldi, namaz vakti geldi den sonrasını biz biliyoruz değil mi, abdest alacağız, işte öğlen namazı ise dört rekat, akşam namazı ise üç rekat, sabah namazı ise iki rekat, kıbleye döneceğiz bunları yapacağız, çünkü es salah es salatin ne olduğu belli burada da el hac bu ne demektir, demek ki insanlar haccın ne olduğunu biliyor, sen yeni bir şey anlatmıyorsun ama şu ana kadar hac yapılacak yer olmadığı için insanlar gelip hac yapamıyorlardı, ye’tûke, sana gelsinler, ricalen, yürüyerek gelsinler, bazıları yakınınızda olur yürüyerek gelirler, ve alâ kulli dâmirin, ve her çeşit bitkin binekler üzerinde, yani içi dışına çıkmış, zamir insanın içidir ya çok yorulduğumuz zaman ne deriz, içim dışıma çıktı deriz, artık tamamen bittim, bitkin binekler üstünde gelsinler, ye’tîne min kulli feccin amîk, her derin vadilerden geçerek gelsinler o zaman dünyanın tamamına yapılan bir ilan bu, dünyanın tamamına yapılan, hac açıldı hac dönemi başladı hac nedir diye kimsenin sormasına gerek yok, herkes biliyor zaten
–KATILIMCI: feccin amik Kabe’nin olduğu yüksek yer diyor ya
— ABDULAZİZ BAYINDIR: Ha Kabe’nin yüksek tarafları düşünülebilir ama fecin amik dediğin zaman Türkiye’deki vadilerden de geçip gidersin
–KATILIMCI: gidiyorlar,
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Evet sizin Doğu Türkistan’daki vadilerden de geçerek gidersin, uzaktan geliyorsan mutlaka bir vadiden geçip gelirsin
–KATILIMCI: Tüm vadiler duhhiyet diyor ya duhhiyet en yüksek başka yerler alçak
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Onu bilemiyorum tabii biraz coğrafya bilgisi istiyor evet şimdi o duhiye yayılmak manasına, orası yüksek olması gerekmez, evet ye’tîne min kulli feccin amîk, evet gelsinler Li yeşhedû menâfia lehum, gelsinlerde kendileri için bir takım menfaatlere şahit olsunlar, hatta o şeyi de istersen bak o şeyi de okuyalım, o Rabbena erinâ menâsikenâ ve tub aleynâ, inneke entet tevvâbur rahîm
–YAHYA ŞENOL: Bakara yüzyirmisekiz, sayfa yirmibir
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Şimdi İbrahim AS Kabe’yi yaptıktan sonra tekabel minna dedikten sonra bittikten sonra söylüyor bitti yarabbi kabul et diyor artık Kabe tamam bir önceki ayeti az önce okumuştuk, ondan sonra, Rabbenâ vec’alnâ muslimeyni leke, Yarabbi bizi kendisi ve İsmail AS binayı yapan sana teslim olan iki kişi yap ayette belirtiliyor ve min zurriyyetinâ, bizim soyumuzdan gelenlere de, buradan anlaşılıyor ki İsmail AS’ın soyundan da gelenler olacak ummeten muslimeten lek, sana teslim olmuş bir ümmet eyle, bir öncüler grubu eyle, bir topluluk yap, ondan sonra ve erinâ menâsikenâ, bizim menasikimizi de göster demek ki şeyde buradan anlaşılıyor ki İbrahim AS da haccın Kabe’den ibaret olmadığını biliyor, mensek yani hac ibadetinin yapıldığı yerleri bize göster, hac ibadetinin yapıldığı yerler e demek ki Allah-u Teala hac ibadetinin yapıldığı yerleri Adem AS’a göstermiş.
İşte Safa’yı Merve’yi Arafat’ı Mina’yı Müzdelife’yi şeytan taşlamayı, bütün hac ibadetinin yapıldığı yerleri göstermiş, çünkü Allah dualarını kabul ettiğini de bildiriyor şeyde İbrahim AS’a ve tub aleynâ, bizim yüzümüze bak, yani tövbemizi kabul et, ondan sonra inneke entet tevvâbur rahîm, tövbeleri kabul eden ve merhametli olan sensin, şimdi İbrahim AS’a Allah-u Teala o ibadet yerlerini gösteriyor, gösterdikten sonra İbrahim AS gidip o yerlerin her birisinde ne yapıyor, ibadet yapıyor onun için Cenab-ı Hak bize ne emrediyor vettehizû min makâmı ibrâhîme musallâ diyor tabi bu ayetlerde sıralama şartı yok
–FATİH ORUM: Burada İbrahim AS Allah-u Teala’nın göstermesi ne şekilde olmuş olabilir
–ABDULAZİZ BAYINDIR: İbrahim AS Peygamberdir
–FATİH ORUM: Peygamberdir yani ona gönderilen kitapla vahiyle mi olmuş olabilir yoksa hani bu kitabın dışında da Cebrail’in Peygamberimize namaz ya da oruçtaki uygulaması şekliyle mi olmuş olabilir
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Şimdi tabi bu çok güzel bir soru şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan diyor, Nuh’a Allah neyi emrettiyse bu dinden sizin içinde onu size şeriatı kıldı Allah Teala bize bu dini şeriat kıldıklarını ne yaptı, Kur’an-ı Kerimi yazılı olarak sundu. Cenab-ı Hak İbrahimAS’a da kitap verdiğini zaten bütün peygamberlerle beraber zikrediyor ayrıca Suhufi ibrâhîme ve mûsâ diyerek İbrahim’in kitabı ve Musa’nın kitabı diyor bunların kitapta olması gerekiyor elbette orda olması gerekiyor
–YAHYA ŞENOL: Ama tatbiki için Cebrail AS’da gelmiş olabilir
— ABDULAZİZ BAYINDIR: Şüphesiz uygulamayı göstermek için Cebrail AS ona yol göstermiş olabilir onda problem yok elbette mesela Cebrail AS Peygamberimize gelip namazı kıldırmış doğru ama o namazın bütün ögeleri Kur’an-ı Kerim’de var, Cebrail AS kıldırdığı zaman, yani, şöyle, mutfakta yemeğin bütün malzemeleri var var ama birisinin onu pişirip göstermesi lazım, yani olmayan malzemeden yemek yapacak hali yok ki, nasıl Peygamberimize namazı kıldırdıysa Cebrail AS ona da tabii ki yerleri göstermiş, şurada şu dua burada bu demiş olabilir onda bir mani yok ama o dediğin şey muhakkak onun kitabında olmalı burada diyor ki, Ve iz cealnâl beyte, şimdi beyt bitmiş olduğu için öyle diyor, bu beyti kıldığımız zaman, esâbeten lin nâsi ve emnen, insanlar için sevap kazanma yeri ya da dönüp dolaşıp gelecekleri yer ve bir güvenlik yeri kıldığımız zaman, vettehizû min makâmı ibrâhîme musallâ, onlara işte İbrahim’in makamından musalla edinin dedik, musalla dua yeri ibadet yeri demek makam kelimesi tekildir ama çoğulu da aynıdır tekil çoğul fark etmiyor İbrahim’in durduğu yerde dememize engel var çünkü menasik kelimesi geçiyor orada ibadet yerleri diye, o zaman çoğul kullanmamız lazım İbrahim’in ibadet yaptığı yerleri sizde ibadet yeri yapın. şimdi çok genel bir emir veriyor ve tek tek anlatılmaması ne demek, burada hep tarihi atıfta bulunuyor demek ki o konuda ki Cenab-ı Hak tasdik etmiş oluyor, doğru bilgi var demek, yani İbrahim AS’dan bizim zamanımıza kadar doğru bir bilgi var, o bilgide yanılma da söz konusu olabiliyor, o yanılmayı da Kur’an-ı Kerim’de buluyoruz mesela İbrahim AS’dan Arafat var, Mina var Müzdelife var, Safa var Merve var Kabe var. Müslümanların bu Safa ile Merve arasını say etmediklerini biliyoruz. Allah-u Teala ayetlerinde diyor niye putlardan dolayı olduklarını zannediyorlar hayır, Allah’a ibadetin şeyleridir, şeairdir diyor, yani niye günah olsun diyor değil mi orada şey yapmanız o zaman o eksik orada tamamlanmış oluyor 51:56(Arapça) ve ettimur hac ve umretillillah olduğu gibi
–YAHYA ŞENOL: Arafat’ta olduğu gibi değil mi
— ABDULAZİZ BAYINDIR: Bir de Arafat meselesi var Arafat’a da biz onu Kur’an-ı Kerim’den biz onun işaretini buluyoruz ben onu anlatmak için söyledim. Biz şimdi tarihten biliyoruz ki Mekke’liler kendilerine hıms diyorlar, bunu da şeyden sonra yaptıkları söyleniyor, Fil Vakasından sonra yani Ebrah ordusunun şey yapılması yanardağ patlaması altında kalması olayından sonra Mekkeliler kendilerinin Cenab-ı Hak tarafından özel olarak kayrıldığını düşünüyorlar , ondan sonra kendileirne hıms diyorlar biz nereye gidersek orası kutsal olur diye Arafat’a çıkmıyorlar, Arafat harem dışında olduğu için, şimdi burada hatta Müzdelifede haremin dışında kalıyor şeyde çünkü harem dairesi şeyden başlıyor değil mi Müzdelifenin alt tarafından başlıyor harem sınırları şu anda şimdi o ayeti bir açalım, Arafattan inme ayetini bak orada da o ayeti göreceğiz şimdi Bakara yüzdoksansekiz mi, yüzdoksandokuz mu
–YAHYA ŞENOL: Yüzdoksansekiz, yüzdoksandokuz.
— ABDULAZİZ BAYINDIR: İkisi de yani tamam diyor ki Allah-u Teala burada Leyse aleykum cunâhun en tebtegû fadlan min rabbikum, Rabbinizin ikramını aramanızda size bir günah yoktur, şimdi biz oraya ibadete gidiyoruz ticarete değil, demeyin demiş oluyor zaten orada da hac suresinde Li yeşhedû menâfia lehum dedi önce kendi menfaatlerine şahit olsunlar, yani ticaret yapsınlar, alış veriş yapsınlar, orada ticaret yapılmazsa o kadar insan nasıl geçinecek Leyse aleykum cunâhun en tebtegû fadlan min rabbikum, yani bunu günah olarak düşünmeyin, bunun bir günahı yok, peki, fe izâ efadtum min arafâtin, Arafat’tan böyle seller gibi aktığınız zaman, seller gibi akmak için öyle bzaılarının söylediği gibi her ay hac olur bilmem işte üç ayda bir olur, öyle şey olmaz, herkesin aynı günde orada olması gerekiyor ki seller gibi akmış olsunlar fezkurûllâhe indel meş’aril harâm, meşaril haramda Allah’ı zikredin vezkurûhu kemâ hedâkum, Allahın size gösterdiği şekilde onu zikredin yanlış şekilde değil yani başka şeyleri karıştırmayın
–YAHYA ŞENOL: meş’aril harâm dediği yer Müzdelife mi
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Müzdelife evet
–YAHYA ŞENOL: Demek ki burada o eksiklikleri tamamlattırıyor
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Ondan sonra bak devamı var ve in kuntum min kablihî le mined dâllîn, bundan önce gerçekten yanlış yapıyor olmuş olsanız bile, şimdiye kadar yanlış yapıyordunuz diyor Cenabı Hak yani Arafat’a ve Müzdelife’ye çıkmıyordunuz, yanlış yapıyordunuz, yani İbrahim AS’ın ibadet için şey yaptığı o yerlere siz çıkmıyordunuz, tamamı yani burada da bu işareti gördük mü şimdi, kesin olarak yanlış yapıyordunuz diyor, Summe efîdû min haysu efâdan nâs sonra diğer insanların aktığı taraftan gene akın yani, şimdiye kadar olan, siz diğer insanları beğenmiyordunuz, şimdi onların yoluna sizde girin, akın, ondan sonra vestagfirûllâh, Allahtan bağışlanmanızı dileyin, evet innallâhe gafûrun rahîm, Allah gafur ve rahimdir
–KATILIMCI: Müzdelifeye meşaril haram denmesi 56:12
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Öyle mi demiş, meşar hatırlatan yer oluyor, meşar bir işaret ama şimdi harem çizgileri Müzdelife ile Mina arasındadır, şimdi onu hatırlarsan Hacca şey yaptığınız zaman, mesela Müzdelifede kurban kesilmez, Mina’da kesilir çünkü harem dışındadır orası, o neyse yani orada belki bilgi eksiğimiz falan olabilir orada öyle söylüyor olabilir. Fe izâ kadaytum menâsikekum, bak buarada menasikekum İbrahim AS’ın söylediği o menasikinin hac ibadetlerinizi yaptığınız zaman fezkurûllâhe, Allah’ı zikredin, Allahı hatırlayın, ke zikrikum âbâekum ev eşedde zikrâ, babalarınızı hatırladığınız, ya da daha da güçlü bir şekilde zikredin Allah’ı
–FATİH ORUM: 57: 15 Fe ettimul hacc ve umre tillillahe bu da girer mi o zaman
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Bu oraya girmez çünkü, ha haccın eksiği olarak girer ama umrenin eksiği yok burada hac ve umreyi birlikte giren sadece say, çünkü say her ikisinde de var ama Arafat’ta vakfe müzdelife de şey yok umrede, belki bu açıdan olabilir yani, ve in kuntum min kablihî le mined dâllîn, siz daha önce yanlış yapıyordunuz gerçekten diyor, şimdi bu le mined dâllîn’in meşari haremdeki vakfeden sonra zikredilmiş olması İbni Kesir’in pek fazla haklı olmadığını da gösteriyor, şimdi tekrar Hac Suresi’ne dönelim. Bu metodoloji enteresan bir şey değil mi? Ayetlerin ayetlerle açıklanması
–FATİH ORUM: Evet, siz biraz önce gelenek dediniz, bu gelenek o zaman, Şeri men kalbe ne anlama
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Şeri men kalbe Allah onlara atıfta bulunuyor, tasdik ediyor
–FATİH ORUM: Yani ıslah edilmesi gereken yer varsa yapılıyor ama bu mutlaka kitapla yapılıyor
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Mutlaka kitapla yapılıyor
–FATİH ORUM: Kitapla yapılıyor, yoksa o eski gelenek zaten şer’u men kablena kabilinden devam ettiriliyor
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Ve ona atıfta bulunarak
–FATİH ORUM: Atıfta bulunarak
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Hiç de kaçırmıyorsun yani
–KATILIMCI:
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Hiçbir Peygamber sıfırdan başlamamıştır mâ kuntu bid‘an miner rusuli
–YAHYA ŞENOL: Bütün ibadetler için geçerli değil mi hocam, yani biraz oruçta bir detay veriliyor, zekatta da ve atü zekat başka bir şey diyor mu
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Demiyor
–YAHYA ŞENOL: Demiyor, Akim us salah diyor, parça parça var yaymış ama bir bütün olarak namaz önce Allah-u Ekber, kıbleye dönülüyor, şöyle yapılıyor, bir tarif yok, hac için de yok eksikler atıf var ama bir bütün olarak hacca önce niyet edeceksiniz, ihrama gireceksiniz, şuraya gideceksiniz, bunu yapacaksınız, bunu yapmayacaksınız yok, hep geleneğe atıf dediğiniz gibi yani
— ABDULAZİZ BAYINDIR: Zaten Kur’an-ı Kerim bize şunu kesin olarak gösteriyor ki Peygamberimizin bulunduğu Mekke de mutlaka beş vakit namazı bu gün bizim gibi kılanlar olmalı
–YAHYA ŞENOL: O yüzden diyorum ki bir bütün olarak bunların tarif edilmemiş olması yani a’dan z’ye sıralı olarak
–ABDULAZİZ BAYINDIR: İhtiyaç olmadığını gösterir
–YAHYA ŞENOL: Ha, eksiklikte kabul edilmez, dolayısıyla milletin bu sıralar hani ısrarla hani nerede var namazın kılınışı gösterin demesinin
–ABDULAZİZ BAYINDIR: İşte var
–YAHYA ŞENOL: Pek bir şey yok yani
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Var işte, yani İbrahim AS’ın duası kabul edilmiş mi, herkes kabul ediyor mu geçen şeyde,
–YAHYA ŞENOL: O namazı işte, sıfırdan bir namaz tarif edilmiyor ki sana tarif etsin Allah
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Ama nedense biz de şey yok
–YAHYA ŞENOL: İllaki isteniyor ki hani nerde gösterin bakalım falan, ya bir eksiklik mi bu Kur’an-ı Kerim için, önce bunu bir tartışalım
–ABDULAZİZ BAYINDIR: O bir şeydir, bak tarihle irtibat kuruluyor, mesela Kur’an-ı Kerim gelenek yanlıştır demiyor hiçbir yerde ne diyor, evelev kane abakum la yakulune şeyen vela yehdedun, ya babalarınız bir şeyi anlayamamış, ya da orada doğruyu bulamamışsa ne olacak
–YAHYA ŞENOL: İşte bu yani biraz sonra okuyacağımız
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Eksikleri gideriyor Kur’an-ı Kerim
–YAHYA ŞENOL: Onaylıyor işte, mecbur onaylıyor
–KATILIMCI: Zilhicce daha önceden de Zilhicce değil miydi?
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Tabii Zilhicce ayın adı Zilhicce
–YAHYA ŞENOL: Var olanı onaylamış oluyor
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Yani
–YAHYA ŞENOL: Tek tek saymıyor işte hac ayları şu aylardır, hac günleri şu günlerdir, kurban günleri şu günlerdir
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Ya da haram ayları şunlardır demiyor min hum erbatum hurum
–YAHYA ŞENOL: Hurum hangileri
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Hangileri demiyor ki herkes biliyor çünkü
–YAHYA ŞENOL: Muharrem haram aydır veya işte,
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Demiyor, çünkü yani eğer Nuh’a emrettiğimizi size de emrettik diyorsa bu
–YAHYA ŞENOL: Tabii ki o zamandan bu zamana hep aynı şey
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Bu gün için de son derece önemli bu gün mesela Hrıstiyanlarla, Yahudilerle ya da Budistlerle ya da Brahmanistlerle ya da dünyanın herhangi bir yerinde dini oluşumla ilişki kurduğunuz zaman onlara sizinki külliyen yanlıştır demenin bir anlamı yok Kur’an-ı Kerim de dikkat ederseniz, mesela ehli kitap diye tanımladığı Cenab-ı Hakkın bir grup var işte Yahudi, Hırıstiyan diye biz biliyoruz ama baktığımız zaman sabiler de onlardan Mecusilerde onlardan işte şu hac suresinde Cenab-ı Hak onu bildiriyor
–YAHYA ŞENOL: Şimdi mesela hemen gelen bir soruyu bu manada cevaplandırabilir miyiz İtalya’dan soruyorlar “Kabe’de tavaf sayısı kaç olmalıdır” diye buna dair de bir bilgi yok, gerek var mı
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Buna hiç gerek yok, gerek yok çünkü öteden beri bu bilinen bir şey
–YAHYA ŞENOL: Tavaf yedi olmalı üç olmalı dört olmalı diye bir bilgiye rastlayamayız biz Kur’an’da
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Yanlış olanları Cenab-ı Hak bize düzeltiyor, bizim için düzeltiyor, işte Arafat’ta vakfe yapmıyorlarmış, Müzdelife’de yapmıyorlarmış, siz eskiden yanlış yapıyordunuz diyor, Safa Merve arasında ki say’i terk etmişler onu bildiriyor, onun dışında eski haliyle devam ettiriyor, yeni bir şey yok
–YAHYA ŞENOL: Kaçsa kaç onu bildiriyor, bunu arayıp bulamayız ki biz beş midir, üçmüdür
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Hayır ihtiyaç yok, ona ihtiyaç yok bize mâ kuntu bid’an miner rusuli ben ilk defa ortaya çıkan peygamber değilim ki
–YAHYA ŞENOL: Bu soruyu soran kişi için demiyorum da bu sorunun arka planında yatan şu bakın eksiktir bu kur’an-ı Kerim’de dolayısıyla biz bunu sünnetle açıklanmamış olsaydı kesinlikle anlayamazdık dolayısyla Kur’an sünnetsiz kesinlikle hiçbir mana ifade etmez
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Tabii bu sünnetin önemsiz olduğu manasına gelmiyor, ama sünneti de olması gereken yerin dışına atıyorlar bu defa din anlaşılmaz hale geliyor
–KATILIMCI: Peki normal mi Adem AS emredilen emirlerle ile Nuh AS’a emredilenler arasında değişiklik olduğunu söyleyebilir miyiz
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Şimdi Adem AS yapılan emirlerle Nuh AS yapılan emirler arasında değişiklik olması zorunlu şu açıdan, Nisa Suresinin ilk ayetinde bir kadınla bir erkekten yaratıldığımız sonra onlardan çoğaldığımız bildiriliyor, bir kadınla bir erkektense o zaman mecburen kardeşler birbirleri ile evleniyordu
–KATILIMCI: Sadece bu bağlamda mı bakmamız lazım yoksa mesela hac ibadeti veya
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Ha yok yani şimdi hac ibadetinde farklılık büyük ölçüde namazda hacda farklılık olmazda bazı şeylerde farklılık olabilir
–KATILIMCI: Bu genel evrensel kanunlarda bir değişiklik gibi bir şey mi olur, yani işte kardeşlerin evlenmesi
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Cenab-ı Hak orda onların, mesela bakın biz hayvanların hayvanlar aleminde dikkat ederseniz kardeşler birbirleriyle çiftleşebilirler, yani bunda bir şey yok Cenab-ı Hak onları ona göre yaratmış.
–KATILIMCI: Emir vermiş,
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Ona göre yaratmış demek ki Nuh AS zamanına göre yaratılış farklıymış daha sonra şartları değiştirmiş Allah-U Teala şimdi yani başka da var mı benim aklıma gelen bu birde benim şu aklıma geliyor ben dinler tarihçileri açısından belki bir malzeme olur diye, ben bir yanlış hatırlamıyorsam Şehristani’nin lelvunnihalinde okudum gibi geliyor bana yani belki kaynağı yanlış hatırlıyor olabilirim şimdi benim uzmanlık alanım değil orası Zerdüştler İdris AS’ın soyundan geldiklerini söylüyorlar, yani öyle yorumlanıyor en azından gördüğüm şeyde öyle yorumlanıyor, belki Zerdüştler öyle demiyorlar ama Zerdüştlerde şu var gerçekten ilk insanın oğlu diyorlar kendi Peygamberlerine o da onu destekliyor şimdi Nuh AS’dan önce olduğu için bunların, bunlarda akraba evliliğinin ya da işte birbirlerinin yakınlarıyla evliliğinin caiz olması lazım bu gün hala Zerdüştlerde kardeş evliliği yani mahremiyet diye bir kavram yok belki oradan gelen bir damar olabilir efendim Nuh AS zamanında bu böyle oldu ama onlar daha sonra bu kitapları bulmuş bunu bu şekilde oluşturmuş olabilir bu benim zihnime gelen bir soru yani ilgililer üzerinde durabilir diye düşünüyorum.
Şimdi şeye devam edelim ha az önce çok önemli bir söyleyecektim onu söyleyeyim mutlaka tam yeri geldi Mekkeliler ehli kitap değiller yani ellerinde kitap yok ama Allah’ın bir Peygamberine inandıklarını onun dinine mensup olduklarını söylüyorlar diyorlar ki biz İbrahim dinindeniz ve İbrahim’in soyundanız diyorlar, Kur’an-ı Kerim de bunu hiçte inkar etmiyor tabii yani ayetlerde onları tasdik ediyor peki onlara verilen emir ne, diyorlar ki babanız İbrahim’in dinine uyun diyor yani kendi geçmişleri ile ilişki kuruyor, peki babalarının şer’u men kablena açısından peki babaları İbrahim’in dini işte Hz İbrahim ve ma kane yüşrikun o müşrik değildi diyor bak ama siz şirk üzeresiniz, işte onun o Arafat’a çıkıyordu Müzdelife’ye çıkıyordu az önce okuduğumuz ayetlerde o Safa Merve arasında Say ediyordu mesela yani, gerçi Safa Merve arasına müşrikler say ediyorlardı onu Müslümanlar yapmıyorlardı şimdi onları kendi geçmişleri ile ilişki kurarak uyarıyor Yahudi ve Hrıstiyanları da kendi geçmişleri ile ilişki kurarak uyarıyor diyor ki destu ala şey in hatta tukimul tevrata vel incil Tevrat’ı İncil’in dediklerini yerine getirmezseniz hiçbir olmaz rabbi 01:08:17 diyerek ve Kur’an-ı Kerim’i de devreye sokuyor.
Şimdi bizde insanlarla ilişkilerimizde bunu uygularsak çok iyi olur mesela Brahmanlarla ilişki kursak bakın buda ciddi bir dinler tarihi bilgisi gerektiriyor ya da Budistlerle ilişki kurduğumuz zaman ya da Şintuistle ya da Jaynistlerle neyse artık bütün bunlarında iyi bir dinler tarihi bilgisi elde ettikten sonra tabii Kur’an bilgisi de süzgecinden geçer dinler tarihi süzgecinden geçtikten sonra onlarla ilişki kurup konuşmak lazım şimdi mesela ben bu şeyden size daha önce anlatmıştım, Roma’da şeyler Yahudi uzmanı profesör orada günde üç vakit ibadet yaptıklarını söyledi ben ona dedim üç değil beş ama üçe indirilebiliyor dedim adam hiç ağzını açmadı aslında yedidir dedim ama iki tanesi zorunlu değil işte teheccüt ve kuşluk namazı ona da ses çıkarmadı ondan sonra döndüm Katoliklere bu aynı ibadetler sizde de var siz niye yapmıyorsunuz dedim, hiç ağızlarını açmadılar halbuki en öndeki en tepe uzmanları oradaydı onların yani öyle sıradan insanlar değil ondan sonra, sonra o toplantıdan sonra doktora yapan bir kızcağız doktorasını bitirmiş bana yaklaştı gezi sırasında dedi ki hocam dedi papa sizin dediğiniz o günlük ibadetleri yapıyor dedi, yani onlar beş vakit namazı kılıyor dedi
–KATILIMCI: Diğerlerinin üzerinden düşüyor yani,
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Onu bilemiyorum,ama siz burada öyle bir şey söylüyorsunuz ki ne konuşuyorsun kardeşim diyemiyorlar bak bu siz de var niye yapmıyorsunuz dediğinizde bu da nereden çıktı diyemiyorlar işte burada da şu sizin bulunduğunuz yerde de gene Katolikler gelmişti siz niye oruç tutmuyorsunuz demiştik değil mi, yav çok ağır şeyler soruyorsun demişlerdi çok derin meseleler demeye başladılar böyle bir şey yok diyemediler bu da ciddi bir politikadır, şeru men kalbe açısından da çok önemlidir
–FATİH ORUM: Hocam tam o konu ile alakalı daha önce de ben size sormuştum da burada teyit amacıyla şimdi ve in küntüm min kalbin hile mineddalin hareketle siz biraz önce dediniz ki ve ma kane minel müşrikin yani tamam öyle ama şirk koşmuyordu.Ve in küntü min kalbin hile mineddalin şirkin dışında da ibadetler olduğu ayetlerden bu Arap toplumunun sorumlu olduğu anlamına gelmez mi yani hani biz diyoruz
–ABDULAZİZ BAYINDIR: İbadetler yaptıkları
–FATİH ORUM: Yaptıkları ve yapmayanların sorumluluk taşıyıp taşımadıkları yani eğer burada yapanlar var eksikler var diyorsa namaz kılma, oruç tutma, zekat verme bir sürü haram helal konusunda onlar sorumlumuydu değil miydi yani sadece şirk değil ibadete yönelik bir şeyde var burada bir düzeltme var
–YAHYA ŞENOL: bir şey yapıyordunuz, onu da yanlış yapıyordunuz
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Mesela Li ilafi suresi aklıma geldi
–YAHYA ŞENOL: Yapıyorsunuz ama yaptığınız bile yanlış
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Li îlâfi kureyşin Îlâfihim yani Kureyşin her gittiği yerde sıcak karşılanması işte onların böyle dost bir şekilde karşılanması sebebiyle, ne zaman rıhleteş şitâi ves sayf yaz ve kış yolculuklarında işte yazın Suriye tarafına kışın Yemen tarafına gidiyorlar ama her tarafta sıcak karşılanıyorlar niye çünkü Kabe’den dolayı bak Kabe’nin öyle bir tarihi şeyini düşünün İbrahim AS’dan dolayı ondan sonra ne diyor, Fel ya’budû rabbe hâzel beyt o zaman bu beytin Rabbine ki o zaman bu kavramları gayet iyi biliyorlar bu beytin Rabbine kulluk etsinler bu beytten dolayı insanlar bunları sıcak karşılıyor Ellezî at’amehum min cûın ve âmenehum min havf açlıktan doyuran onları korkudan güven içerisine alan Rabbine kulluk etsinleri e tabi şimdi bu işin esası şirkten uzak bir ibadettir ama az önce dediğin gibi, bu kendilerinin bu ibadeti yaptığını gösterir ama Cenab-ı Hakkın onları bu ibadetten mükellef kıldığını göstermez
–YAHYA ŞENOL: Göstermez
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Göstermesi biraz zor
–KATILIMCI: Hocam ordan şey de anlaşılır mı Şirk olmayanlar da var ama ibadetini yanlış yapanlar var anlamı çıkar mı?
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Çıkar tabii elbette çünkü o başka bir şey bilmiyor ki kalkmış öyle görmüş onun için minel veladdallin de yanlış yapıyordunuz diye tercüme ettik sapıktınız diye değil, yanlış yapıyordunuz
–YAHYA ŞENOL: Bu soruya ne cevap verilebilir şimdi namaz zaten biliniyordu aynı şey hac içinde geçerli o yüzden Kur’an’da detaylı olarak açıklanmamıştır diyorsunuz, benim sözüm üzerine herhalde, bir de ardından bir ayeti kerime söylediniz atalarınız anlamamışsa diye bahsettiğiniz atalar namaz konusunda da yanlış anlamış bir tavır içindeyseler namaz yanlış bir şekilde anlaşılmış ve o şekilde uygulanması devam ediyor idiyse o zaman ne olacak
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Tamam işte Cebrail AS gelmiş Peygamberimize namazı kıldırmış, gerçi namaz ile ilgili değil o
–YAHYA ŞENOL: Yanlış
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Namaz vakitleri ile alakalı o
–YAHYA ŞENOL: Ve mâ kâne salâtuhum indel beyti illâ mukâen ve tasdiyeh diye yanlış olanı da düzeltiyor Allah aynı hacda yanlış olanı düzelttiği gibi
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Evet
–YAHYA ŞENOL: Yanlış olanlar düzeltildikten sonra gerisi hemen hepsi eskisi gibi
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Yanlışlar düzeltiliyor ondan sonra gerisi hep aynı devam ediyor
–YAHYA ŞENOL: Problem yok
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Evet, şimdi Li yeşhedû menâfia lehum, kendileri için bir takım menfaatlere sahip olsunlar, bu hac ayları Zilkade, Zilhicce, Muharrem bunlar haram ayları yani insanların dokunulmaz kabul edildiği Cenab-ı Hak tarafından üç ay o üç ayda büyük panayırlar kuruluyor o panayırlarda merkez de Kabe ve çevresi herkes hacca geldiği için olması çok normal iyi bir şey, önce gelsinler bir ticaret yapsınlar öbür ayette de onu gördük zaten Bakara yüzdoksansekizdeydi galiba ve yezkurusmallâhi fî eyyâmin ma’lûmâtin alâ mâ rezakahum min behîmetil en’âm, Allah’ın onlara rızık olarak verdiği Behimetil en’am üzerine Allah’ın adını ansınlar, bu behimetil en’am koyun keçi sığır deve bunu En’am Suresinde Allah bunu böyle tek tek belirtiyor koyun keçi sığır deve bunların üzerine Allah’ın adını ansınlar, ne zaman, fî eyyâmin ma’lûmât, bilinen günlerde, şimdi bilinen, bak aylardan El haccu eşhurun ma’lûmât yüzdoksanyedinci ayette hac bilinen aylar dedi, fe men farada fîhinnel hacca, dedi kim orada hacca başlarsa demek ki hac ibadetinin başlayabileceği zaman o, ya da kim üzerine hac farz olursa bilsin ki hac da şunlar şunlar yasaktır diyor, şimdi buradan bilinen aylardan bilinen günlere gelindi günde eyyam dendiği zaman en az üç olur daha fazlası da olur ama üçten aşağı olmaz bu bilinen günlerde behimetil en’am üzerine Allah’ın adını ansınlar bu işte kurban bayramı yani kurban kessinler kurban bayramı da ilk insandan itibaren olan bir şey
–YAHYA ŞENOL: Soru gelmiş midir acaba hangi günler diye,
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Gelemez çünkü biliniyor demek ki gelemez
–YAHYA ŞENOL: Bugün geliyorsa bir eksiklik olarak atfedilebilir mi Kur’an-ı Kerim’de
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Bu gün soru gelmesinin sebebi insanlarda ki bilginin tam ana temellere oturtulmamasından kaynaklanıyor yani bizde bir acayip yapı var şimdi ben tavsiye ediyorum izleyicilere dün internet sitemiz koyduğumuz kitap ve hikmet yazısını mutlaka okusunlar, okusunlar da bu bilginin kaynağını görsünler orada yani bütün peygamberlerde kitap ve hikmet son derece önemli olmasına rağmen bu gün İslam da bakın İslam ansiklopedisinde hikmet maddesini okuyun Peygamberimizin öğrettiği hikmetten hiç bahsedilmez, halbuki bütün peygamberlerin ümmetine öğrettiği bir hikmet var ama o kaybolmuş gitmiş son derece önemli o ana ayağı bilmediğiniz için şeyi kavrayamıyorsunuz, Peygamberimizin yolunu kavrayamıyorsunuz, sünneti kavrayamıyorsunuz, her şey tarumar oluyor ve insanlara dini anlatmak çok sıkıntılı hale geliyor.
Şimdi buradan hemen öbür sayfadaki ayeti kısaca hatırlayalım, daha sonra inşallah bu konunun üzerinde duracağız ayrıca. Otuzdördüncü ayette diyor ki Allah, Ve li kulli ummetin cealnâ menseken, her ümmet için kurban kesme zamanı, kurban kesme yeri ve kurban ibadetini şey yaptık, yerinin olmadığını buradan anlıyoruz demek kurban zamanı ve kurban ibadetini her ümmet için koyduk her ümmet derken Adem AS’ın da bir ümmeti var demek ki onlarda da vardı bu neden böyle yaptık li yezkurûsmallâhi alâ mâ razakahum min behîmetil en’âm, Allah’ın onlara rızık olarak verdiği behimetil en’am üzerine yani koyun, keçi, sığır, deve üzerine Allah’ın adını ansınlar demek ki öyle horoz hiçbir zaman kurban olmamış hiçbir zaman olmamış fe ilâhukum ilâhun vâhıd, hepinizin Allah’ı bir tek ilah, tabiî ki hepinizin Allah’ı fe lehû eslimû, ona teslim olun ve beşşiril muhbitîn, samimi olanlara da müjdele. Şimdi işte burada hangi gün kesileceği mensek kelimesinin anlamı aynı zamanda ismi zamandır gelsinler memleketlerinde kestikleri kurbanı şimdi burada kessinler demiş oluyor ve buda maalesef maalesef bizim kitaplarımız da bu konuda ki bilgiler ciddi manada yanlıştır hac kurbanı ile alakalı bilgilerde çok ciddi yanlışlar vardır.
Peygamber SAS’in gerek Hudeybiye’de olsun gerek şeyde Mekke’de olsun hacca gittikleri zaman kestikleri kurban tamamen udhiyedir yani kurban bayramı kurbanıdır hadislerde de öyledir ama biz onu hac kurbanı şekline çevirerek sistemi bozduk, hac kurbanı diye bir kurban yok, böyle bir kurban yok ama hac da şey yapmış olan bazı yasakları çiğnemiş olan kişilerin Bakara 196 da hacla umreyi birleştirenlerin yanlış söyledim, yanlış temettü hacla umreyi birleştirenlerin kesmesi gereken bir kurban var ki onun yerine başkası da kesilebilir bulamazsa oruçta onun yerine geçer başka yok yani hac kurbanı diye bir kurban yok ama bakın bizim şeylere fıkıh kitaplarına hep hac kurbanından bahsederler Kur’an-ı Kerim udhiyeyi kurban bayramı kurbanını günleriyle beraber her şeyiyle çok detaylı anlattığı halde bizim kitaplar ittifakla kuranda bu konuda bilgi yoktur derler yani ne derece bizimdir artık onu da düşünmek lazım.
Evet şimdi buradan devam ediyorum. Li yeşhedû menâfia lehum ve yezkurusmallâhi fî eyyâmin ma’lûmâtin alâ mâ rezakahum min behîmetil en’âm, o behimetil en’am da onlara koyun keçi sığır ve devenin erkeğinden ve dişisinden onların üzerine Allah’ın adını ansınlar fe kulû minhâ ondan yiyin, ve at’ımul bâisel fakîr, yani zor durumda olana da ihtiyaç duyanlara da yedirin, evet burada da bak üçe ayırıyorsun sen yiyorsun bais olana fakir durumda olana yediriyorsun gerçi bizim yaptığımızı anlatan otuzbeşinci ayet otuzaltıncı ayettir ama onunda daha sonra inşallah yeri geldiğinde detaylı olarak dururuz üzerinde şimdi burada bir şey daha var şimdi dersiniz ki tamam hani hac hani hac bu kurban Summel yakdû tefesehum, burada bizde summe kelimesine de maalesef çok yanlış anlam veriliyor summe aynı zamanda manasındadır femen teşau cemaatuhu Araplar öyle derler bir araya topladım anlamındadır ha daha sonra manasına da kullanılıyor o başka, birlikteliktir onu yaptım daha sonra bunu yaptım arkasından onu yaptım ama burada birlikte yani bununla birlikte tefeslerini yerine getirsinler şimdi tefesi yerine getirmek ne demek ne yazıyor orada o mealde
–YAHYA ŞENOL: Sonra kirlerini atsınlar
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Şimdi kirlerini atsınlar yani adam kalkacak buradan Kabe’ye gidecek niye keselenmek için yani orada çok iyi şeyler oluşması lazım hamamların
–KATILIMCI: Sıcak ya tellaklar
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Yahu bu bayanlar ne yapıyor doğru saçını bıyığını kesmek traş olmak ee niye yani bu diyorlar ki bu tefes kelimesi Arap lugatinde yok peki Arap lugatında yoksa bunu nereden çıkarıyorsunuz, kirlerini gidersinleri nereden çıkarıyorsunuz bir de şu şeyi okusana açıklamayı bir oku oradan
–FATİH ORUM: Sonra kirlerini gidersinler demiş, açıklamada da hacıların kirlerini gidermelerinde maksat özellikle traş olmaları, tırnaklarını kesmeleri, koltuk altlarını ve kasıklarını temizlemeleri ve genel olarak bütün bedeni kirlerden arındırmalarıdır,
–ABDULAZİZ BAYINDIR: O zaman bunların hepsinin farz olması gerekmez mi
–KATILIMCI: Hocam bir de Muhammed Eset değişik bir mana vermiş o da uymak zorunda oldukları belli kısıtlamalar son versinler demiş
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Yok oda bunu bir değişik şekilde aynı şey,
–KATILIMCI: Kirlilik meselesi yok
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Aynı şey, aynı şey
–KATILIMCI: On, onbeş gün içerisinde tırnakları o kadar uzar mı
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Hayır uzar ya da uzamaz, uzasa da uzamasa da kesmelerinin farz olması lazım
–KATILIMCI: İbadet olması gerekiyordu,
–ABDULAZİZ BAYINDIR: İbadet ise eğer, tırnak kesmek için mi millet memleketinden kalkıpta oraya gidecek öyle şey olur mu ondan sonra zaten, vel yûfû nuzûrahum, değil mi nezirlerini yerine getirsinler tamamını bir oku bakalım nezir neymiş
–FATİH ORUM: Adaklarını yerine getirsinler
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Ne adağı var hacca giden adakta mı bulunuyor o şey burada mı sende var mı şeyin müfredat nezere kelimesinin anlamına bir baksana oradan
–YAHYA ŞENOL: Şurada Fatih
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Burada var burada var, tefes, maalesef müfredatta doğru dürüst anlatmamış da şimdi onu hadisten, burada diyor ki en nezru entucubi ala nefsike malacibin li huhu li emrin bak şimdi manasını vereyim siz bunu hac ile irtibatlandırın arkadaşlar bir şey ortaya çıktığı için daha önce kendisine vacip olmayan bir şeyin vacip olmasıdır daha önce yapması farz olmadığı halde şimdi yapması farz olan bir sebepten dolayı farz olan şeye nezir denir, hacı daha önce kendisine farz olmayan bir şeyler yapıyor mu yani ihrama giriyor değil mi, ihram, ihram ne demek yani bir takım yasaklar içerisine giriyor, yasaklar içerisine giriyor yasaklar içerisine giriyor.
Mesela daha önce diyelim saçını traş etmesinde problem yoktu ama ihrama girdiği an artık traş edemez şimdi bu bir bak burada ki tarife bakın kendine diyor bir şeyi vacip kılıyorsun ki daha önce olmuyor, Şimdi hac ibadetine başladığın zaman ihrama girdin mi bir takım yasaklar karı koca ilişkisi daha önce serbestken haram olmaya başlıyor şimdi ayeti kerimede Hac doksanaltı, yüzdoksanaltıda traş Bakara yüzdoksanaltıda traşla ilgili yasaklar var ondan sonra doksanyedide El haccu eşhurun ma’lûmât, fe men farada fîhinnel hacca fe lâ refese diyor kim o hac günleri hacca başlarsa yani o ihrama girerse artık karı koca ilişkisi yok ve lâ fusûka, fasıklık yok eskiden var mıydı, eskiden yapabilirdin ama daha dikkat edeceksin ve lâ cidâle, kimseyle mücadeleye girmekte yok kendini ibadete yoğunlaştıracaksın fîl hacc, işte nezir ne olmuş oluyor burada ihramla üstlenilen görevler oluyor, ihrama girerken onun için Summel yakdû tefesehum vel yûfû nuzûrahum vel yettavvefû bil beytil atîk Şimdi bu tefes kelimesini Peygamberimiz SAS izah etmiş, enteresan yani neden hadislere dikkat etmezler, neden ayetlere dikkat etmezler mesela vel yettavvefû bil beytil atîk atik kelimesi varken mesela o traş gelenekte traş bil beytil atikten sonra tavaftan sonraya kalmıyor mu genellikle yani Arafattan önce kabeyi tavaf edip sonra safa Merve arasında say etmiyor mu gerçi şeyden sonra şey bitiyor ya hac yapanlar için
–YAHYA ŞENOL: Kurbanla
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Yok şeytan taşlamayla birlikte şey bitiyor tavafa sonra iniyorlar neyse orası tutmadı yani, orası tutmadı şimdi Peygamberimiz SAS’in hadisi var Tay kabilesinden bir adam Peygamberimize şeyde kavuşuyor Müzdelife’de kavuşuyor ama gelirken Arafat’tan geçiyor Müzdelife de kavuşuyor öyle Peygamberimize soruyorlar Ya Resullah ben Tay Kabilesinden geliyorum sadece tepelerde birazcık dinlenebildim yani hayvanımda yoruldu ben de yoruldum ama ancak burada sana yetişebildim benim haccım oldu mu diyor Peygamberimizde diyor işte kim Arafat’ta vakfesini yapar yani Arafatta birazcık durması bile, vakfe durmak demek, Müzdelife de bize yetişir namaz kılarsa fe kad kada tefese tefesini yerine getirmiş olur şimdi kada, kada manası nedir, bir şeyi kesinleştirmek, bir konuda hüküm vermek bir konuda bir şey kesin bir şey ortaya koymaktır yani kada kelimesiyle kir giderilmesi olur mu Arapçada böyle bir şey olur mu yani kada kirimi kesin olarak 01:30:22 fel …… tefeslerine karar versinler olur yani bir karar versinler ya da tamamlasınlar mesela namazın kazası kılınmış olması ibadetin bir şeyin yerine getirilmesi manasına kullanılır, yani kirlerini yerlerine getirsinler nedir, kirlerini yerlerine getirsinler fe kad kada tefese tefesini mutlaka yerine getirmiş olur diyor Peygamberimiz o tefesi ne orada Arafat ta ve Müzdelifede vakfe Arafatave Müzdelife vakfesi onun için Summel yakdû tefesehum aynı zamanda bunlar, o günlerde buraya gelenler yani hem kurbanlarını burada kessinler hem tefeslerini yani Arafat ve şeyde Müzdelifedeki vakfelerini yerine getirsinler bu Ebu Davut’ta geçen bu hadis sebebiyle ondan sonra vel yûfû nuzûrahum, nezirlerini tam yapsınlar ihrama girdikleri zaman üstlendikleri görevler var bunları tam olarak yapsınlar vel yettavvefû bil beytil atîk, beytil atiki tavaf etsinler yani Kabeyi şerifi tavaf etsinler, şimdi böylece ne oldu bakın hac ayları hac günlerine şey yaptı burada da o dört gün ne yaptı, bir tek güne kadar şey yaptı, ondan dolayı Peygamberimiz ne demiş haccul arefe demiş değil mi yani Arafat son derece önemli öyle bir şey oluşturuyor Arafat çok önemli oluyor yoksa o tavaf lar onlar bunlar şey manasına değil yani o Arafata ulaşmazsa o tefes ifadesinde olduğu gibi Arafattaki şeye ulaşamazsan haccı kaçırmış olursun
–KATILIMCI: O zaman ayetteki o tefeslerin önceki normal kendi memleketlerinde yapacakları kurbanlık yapıyor, ondan önce ticaret yapıyor, ondan sonra hac ibadetinde hepsini söylemiş oluyor değil mi burada
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Her şeyi söylemiş oluyor
–KATILIMCI: Devamı var zalik diyor el hacul zalik demek oluyor hac budur
— ABDULAZİZ BAYINDIR: Hah hac budur
–KATILIMCI:
–ABDULAZİZ BAYINDIR: hurmatullah ta var oradaki şeyde nuzurada işaret etmiş oluyor zalik işte yapacağınız bu gerçi bunların bağlantılı olduğu diğer ayetle falan var hepsi beraber şey yapılacak ve men yuazzım hurumâtillâhi fe huve hayrun lehu inde rabbih, zaten burada hep bu malumata atıfta bulunuyorsa bütün bunlarda o bilinen günler olmuş oluyor gene bilinen ibadetler olmuş oluyor
–KATILIMCI : sizin dediğiniz şey var kirleri diyenlerde var ama temizlesinlerde var ana İbni Ömer el Hac menasiki hac demiş İbni Abbasta 01:33:27(Arapaça anlayamadım) diye başlıyor ondan sonra
–ABDULAZİZ BAYINDIR: İbni Abbas, İbni Abbas dediğin zaman biraz duracaksın çünkü o çok değerli sahabe maalesef
–KATILIMCI: Sonunda hepsini söylemiş
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Ama bu konuda en güzel sözü Peygamberimiz söylemiş, Arafat ve Müzdelifede vakfe zaten ayetten de o anlaşılıyor Kabeyi tavafı onlara katamazsınız onu ayrıca söylemiş, evet Zâlike işte bu böyledir, ve men yuazzım hurumâtillâhi, kim Allah’ın haramlarına saygı gösterirse fe huve hayrun lehu, bu onun için hayırlı olur yani Allahın koyduğu yasakları büyütürse önemserse daha doğrusu Allah katında bu onun hayrınadır ondan sonra da ve uhıllet lekumul en’âmu, en’am size helal kılınmıştır, yani bu koyun keçi sığır deve bunlar size helal kılınmıştır, o kurbanlık olan başka kurbanın dışında da size helaldir illâ mâ yutlâ aleykum, size okunanlar hariç bunlarda zaten putlara kesilenler dikili taşlara kesilenler onlar, sadece onlar haram
–KATILIMCI :
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Başına vurularak öldürülen boğularak öldürülen yani meyte olan leş ölmüş olan hayvan putlara kesilen hayvan bunlar, bunların dışındaki değil fectenibûr ricse minel evsâni, fesenlerin ricsinden kaçının, o rics kelimesini nasıl açıklıyordu Yahya Şenol, ev ricsen ve hillel gayrillah değil mi
–YAHYA ŞENOL: rics fe innuhu rics
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Fe innehu rics
–YAHYA ŞENOL: fe huskan
— ABDULAZİZ BAYINDIR: tamam
–YAHYA ŞENOL: Diğer şeyde de ricsun min ameliş şeytâni diye
–ABDULAZİZ BAYINDIR: ricsun min ameliş şeytâni geçiyordu evet işte ve fesenlerin işte o pisliklerinden uzak kalın vectenibû kavlez zûr, yalandan da uzak kalın, yalandan da uzak kalın hiç yalanın yanına yaklaşmayın
–KATILIMCI: Şey demiş 01:36:02(Arapça)
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Bizi Allaha çok yaklaştırsınlar diye zaten Allah’la ilgili olarak insanlar o kadar yalan yanlış şeyler söylüyorlar ki delilin nedir diye sordun mu, ya şey yaparsa, dün Mehmet hocayla beraber geldik, birisi geldi içerde konuşuyorduk, ben ona birkaç tane ayet söyledim, senin delilin var mı canım ayet olması şart mı diyor, o zaman kime biz Allahın emrine uyacağız kardeşim sana uyacak değiliz ki
–YAHYA ŞENOL: Şöyle bir soru var önceki sohbetlerinizde hilal için biz hesap bilmeyiz demişti Resullulah peki hac ayının hesabını nasıl tutuyordu
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Şimdi insanlar oraya geldiği zaman oradan belirlenen günlerde insanlar hac yapıyorlardı Peygamberimiz SAS bir hac emiri görevlendirmiştir, işte Arafat, insanların bütün Arafata çıktığı günde olur hac insanların hac yaptığı günde olur diye bir hadis olması lazım
–YAHYA ŞENOL: Neye göre çıkıyorlardı diye soruyor
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Mekkede belirlenen şeye göre yani onlar gözlem bizzat çıplak gözle yapıyorlar bilmedikleri için
–YAHYA ŞENOL: Ramazanda neye göre yapıyorlar ona göre yapıyorlar
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Ona göre yapıyorlar, ama hesap bilselerdi, o zaman evrensel olmuyor yerel oluyor siz o Mekke’de hilali gördüğünüz zaman yapıyorsunuz ama belki hilal sizden önce Güney Amerika’da çoktan görülmüştür eğer hesap biliyor olsaydınız iki gün önce ya da bir gün önce bu işi başlatacaksınız ama bilmediğiniz için yapabileceğiniz başka bir şey yok o zaman yapmış olursunuz
–YAHYA ŞENOL: İhramdan çıkmak için saçları traş ettirme esnasında traş eden kişinin ihramdan çıkmış bir kişi olması gerektiği söyleniyor bunun delili nedir
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Yok onun bir delili yok öyle yani hakikaten insanlar öyle bir hale geliyor ki bir fedakar arıyorlar yani
–YAHYA ŞENOL: Birisi kendini kurban etsin
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Birisi kendini kurban etsin, halbuki değil sen başkasının saçını kesmek yasak değil kendi saçını kesmek, bir de o şeyde şunu şey yapayım, bunu ben anlattığım zaman hacılar daha kolay anlıyorlardı şimdi belki bizi hacı adayları da dinliyor olabilir biz namaz kılmaya başladığımız zaman Allah-u Ekber diyerek namaza başlıyoruz, o Allah-u Ekber’in adı neydi tahrime tekbiri, tahrime ne demek ihrama girme tekbiridir, yani harama yasağa girme tekbiridir, şimdi Allah-u Ekber diye namaza başladığın andan itibaren yahu Ramazan şu kitabı bana verir misin diyebilir miyim,hayır niye, az önce yasak değildi ama şu anda yasak işte ihrama girmekte öyledir peki ben Allah-u Ekber diye namaza başlamadan önce ne yapmam lazım, abdest almış olmam lazım, kıbleye dönmüş olmam lazım, niyet etmem lazım, şimdi kıbleye dönme meselesi bu insanlar hacca karar vermişler orada abdest alma şartı yok orda niyet ettikten sonra bir de telbiye getiriyorlar sadece niyet etmekle hacca başlanmıyor telbiye getirerek hacca ait bir iş yapmış oluyorsunuz aynen o niyet ettikten sonra tekbir almak gibidir telbiye Lebbeyk allahümme lebeyk lebeyke la şerike leke lebeyk innel hamde vel nimete leke vel mülk la şerike lek o zaman tamamen işin içine girmiş oluyorsunuz başlamış oluyorsunuz.
Ondan sonra biz her rükuya varırken Allah-u Ekber diyoruz secdede diyoruz, kalkarken diyoruz, hacılarda her durum değişikliğinde telbiye getirirler, her durum değişikliğinde telbiye getirirler, ne zaman kadar Kabe’ye varıncaya kadar Kabeye vardılar mı eğer umreciyse tamam, artık hedefine varmıştır onu bırakır yani tamam telbiye tamam ama hac için gelmişse onun Kabe’ye varması şeyden Kabe’ye varacak noktaya gelmesi Arafat’tan inerken şeytan taşlamasıyla ancak tamamlanmış oluyor o zamana kadar telbiyeyi devam ettirir.
İşte namazda nasıl rüku, secde, işte kıyam kıraat falan varsa onunda kendine göre bir takım ibadetleri var onları anlattık burada namazın sonun geldiğiniz zaman selam verme, selamla ne oluyor namaz bitmiyor mu işte tıraş olmada namazda selam vermek gibi bir şeydir, yahu selam vermeye sıra geldi ben şimdi ne o zaman namazı kılmam bitmiş olan bir adam gelip bana bir selam verdirse bir çevirse kafamı Esselamu Aleykum ve Rahmetullah dedirtse olur mu, işte bunu nasıl düşünmüyorsan traş olma sırasına geldiğin zaman sen de kesersin saçını başkasına gerek yok artık o noktaya gelmiş sende kendi saçını, artık o zaman kadar yasak olan şey artık o anda vacip hale geliyor, artık bir görev haline gelmiş oluyor o zaman sende kesersin başkası da keser bunda herhangi bir sakınca yok evet
–YAHYA ŞENOL: Konu ile ilgili soru bu kadar, konu dışı soru varsa
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Tamam konu dışı bir-iki tane de ondan soralım peki konuyu burada bitirmiş olalım
–YAHYA ŞENOL: Evet Allah Kur’an’da kendisi için devamlı hüve kelimesini zamirini kullanır hiye kelimesini hiç kullanmaz, açıklar mısınız
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Arap dilinde özellikle kadınlara mahsus ifadeler söz konusu olduğu zaman hiye gibi kadınlarla ilgili kelimeler kullanılır, kadın ve erkek birlikte zikredildiği zaman hüve kullanılır yani erkekler kadınlar bir arada olduğu zaman da hiye kullanılmaz, mesela ya eyyühellezine amenü der ya yüellatiy amenne demez, ey inanan kadınlar diye ifade kullanılmaz ama mümin kadınlarla ilgili ifadeyse kullil müminati der ya dudne der ama genel bir emir veriliyorsa mutlaka erkek sigası kullanılır bu Arap dilinin genel kuralıdır dolayısıyla başka bir şekilde ifade tarzı dolayısıyla mümkün değildir
–YAHYA ŞENOL: Meal tavsiyesi soruyor, istiyorlar, önerebileceğiniz Kur’an-ı Kerim meali var mı
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Bu bize en çok sık sorulan soru ama işte cevap veremediğimiz bir soru, yani hangi meali alırsanız alın bilin ki hepsinde çok büyük yanlışlar var işte az önce o tefes kelimesi hadiste açık olmasına rağmen Arapça ifadesiyle öyle bir anlam vermek çok uzak bir şey olmasına rağmen bakıyorsunuz ki bütün mealler bütün tefsirler bu konuda ittifak etmiş yani biz bu tefes kelimesinin anlamının Arafat ve Müzdelife de vakfe olduğunu bulana kadar yıllar geçti, yıllar geçti, öyle hemen akşamdan sabaha olmuyor bakıyorsunuz Allah Allah Arafat’ta vakfe diye çok önemli bir şey var bu nasıl Kur’an-ı Kerimde olmaz madem Peygamberimiz böyle demiş nasıl olmaz eh bakıyorsunuz ki Peygamberimiz bu tefes kelimesinin manasın da söylemiş e peki bunu şu kitaplara baştan yazsalardı da millet bunu doğru öğrenseydi olmaz mıydı, sadece hadis mecmualarında mı kalacak bu şimdi o zaman kitapla sünnet arasında ki bütünlüğü herkes görseydi olmaz mıydı ama oluyor ne yapacaksın yani bu çok yaygın bir şey herkeste kendilerinden önceki ulemanın hata yapmayacağını düşünerek şey yapmış, acaba dememiş bütün sıkıntı orada belki bizim bütün farkımızda kardeşim bunlar hata yaptıysa biz o aynı hatanın içine düşmeyelim diye sürekli böyle tenkitçi yaklaşmamızdan dolayı oluyor, inşallah Cenab-ı Hak lütfederde meali yaparız.
–YAHYA ŞENOL: Bir soru var, namazı selamsız bitirmek caiz mi, caizse haccı da tıraşsız bitirmek caiz midir yani tıraş etmeden evine dönerse
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Kardeşim ben namazı anlatırken namaz gibi olayı karşı taraf kolay anlasın diye anlattım, örnek verme diye bir şey yok mu, buradan nasıl o noktaya vardı, bazen böyle hakikaten canım sıkılıyor bizim bu soru soran insanlara, ben sadece karşı taraf daha kolay anlasın diye namazı anlattım, olur mu orada Cenab-ı Hak açıkça tıraştan bahsediyor, öyle şey olur mu, evet
–YAHYA ŞENOL: Tamam
–ABDULAZİZ BAYINDIR: Peki Teşekkür ederiz, sağ olun.