(Bir katılımcı: Kaf Suresi 4. ayet. Ama baştan itibaren yeniden dirilişe inanmayanların…)
Yani işte yeniden diriliş. “Ölüp de toprak olduğumuz zaman mı?” diyor. “Bu çok uzak bir dönüş. Öyle şey mi olur.” diyor. “Yani ölen her kimsenin vücudundan noksanlaşan ne biz onu gayet iyi biliyoruz. Bunu koruyan bir kitap var. Biz herkesin vücudundan eksilenleri bir yere kaydediyoruz.”
Şimdi bundan sonrasını okuyayım da şunu söyleyeyim. Diyor ki Allahü Teâlâ ilk yaratılışı Nisa Suresi ilk ayeti “Ey insanlar Rabbinizden çekinin. Sizi bir nefsi vahideden yaratmıştır. Tek bir nefisten yaratmıştır.” Halaka, Adem’e demektir başlangıçta, o bizim babamız olduğu için. Adem’i bir nefisten yarattı. Peki, ve halaka minha: Yine o nefisten, yani Adem’i hangi nefisten yarattıysa eşini de o nefisten yarattı. Yoksa eşini, Adem’den yaratmadı. Bu, Tevrat’a konmuş olan bir hurafedir. O da bizim kaynaklara da maalesef geçmiş. “Sizi yani Adem’i bir nefisten yarattı.” Nefsi vahideden. Yani bir döllenmiş yumurtadan. Onu da anlatıyor Cenabı Hak. “İnsanın üzerinden uzunca zaman geçti ki hakkında bir bilgi yok.” Yani insan diye bir varlık yok. “Biz o insanı, -ilk insan Adem aleyhisselam- biz onu döllenmiş yumurtadan yarattık.” İşte bu nefis, o döllenmiş yumurtadır. “Adem’i o nefisten yarattı, o nefisten yine yarattı.” Kimi? “Eşini yarattı.” Adem nereden yaratıldıysa eşi de ondan yaratıldı.
Ondan sonra diyor ki “Sizin yaratılmanız, tekrar dirilmeniz o nefsi vahide gibidir.” Peki, Adem aleyhisselamın yumurtasının döllenmesi nerede oldu? Toprakta oldu değil mi? İsa aleyhisselamınki de Meryem validemizin rahminde oldu. İkisinde de baba yok. Ama ikisinde de ana var. Birisinin anası toprak, birisinin annesi Meryem. İşte bu, yeniden dirilmenin bir ilmidir.
Bakın şimdi kök hücre çalışmaları biraz daha gelişsin artık insanların yeniden dirilme konusunda hiçbir şüpheleri kalmayacak. Bak ilim işte. Bugün o ilim artık ortaya çıkmaya başladı.
(Onlar ne diyor, geleceğini söyleyenler?)
Neyi?
(Bu ayeti nasıl yorumluyorlar? Onu, İsa geldiği zaman kıyametin kopacağını anlayacaksınız diye yorumluyorlar. Onu nuzüle gönderiyor.)
Nuzül nerede? Ha, İsa’nın inişi.
(Mealde de biraz sanki şüphesiz ki o saatin ilmi parantez içinde…)
Ya bunların sistemi, sistemcilerde bunun anlamını ararsanız biraz zor bulursunuz. Uyduruyorlar, uydur uydur söyle.
(Şimdi şey vardı Hocam, bazıları da ona cevap vermek için diyorlar ki buradaki “hu” kesinlikle İsa’ya gitmez. Yukarıdan beri anlatılana bakarsanız Kuran-ı Kerim olduğu anlaşılır.)
Neyse yani şimdi şu anlatılanlar, benim anlattıklarım tatminkar oluyor mu? Ayetleri birleştirdiğiniz zaman problem yok. Hakikaten bugün de işte kök hücre çalışmaları var. Şimdi biz bu ayetlerden bu meseleyi ortaya koyduğumuz için kök hücre çalışması yapanlar buraya gelince buradan aldıkları bilgilere şaşırarak geri dönüyorlar. Çünkü Kuran-ı Kerim’in atladığı hiçbir konu yok. Ama yeter ki biz ona ulaşmanın yollarını bilelim.
(Bir ayet daha var.)
Hangisi? Ha, evet. Asıl ayet o. Nisa 159. Şimdi burada “Allah onu kendine yükseltmiştir. Allah aziz ve hakimdir. Ehli kitaptan hiç kimse yoktur ki mutlaka ona inanacaktır.” “Hu” kime gider? İsa’ya gider, yukarıda İsa aleyhisselam. Ona mutlaka inanacaktır. Muzaffinlih olmaz. Zamir muzaffinlihe gitmez. Zamir muzaffirmuzafa gider. muzaffin de sadece muzafı tanımlamak içindir. Neyse o başka bir konu, şimdi konuyu değiştirmeyelim. Ama o öyle değil biraz üzerinde düşünürsen görürsün.
Şimdi, buradaki “bi” zamiri İsa aleyhisselama gider. “Ehli kitaptan herkes mutlaka ona inanacaktır.” Ehli kitaptan Yahudi’si de Hıristiyan’ı da. Ben bu Tevrat ve İncil ehliyim diyen herkes İsa’ya inanacaktır. Ne zaman? “İsa’nın ölümünden önce.” Şimdi burada mevt kelimesi var. Öbürü vefat kelimesiydi. İsa ölmeden ehli kitaptan her birisi mutlaka İsa’ya inanacak. Yahudi’si de Hıristiyan’ı da. O zaman ne olur? Şimdi diyelim ki İsa aleyhisselam bugün geldi. Ehli kitaptan her biri yani İsa aleyhisselamın hadi vefatından sonra kaç asır geçmiş? 15 asır. Bu 15 asır içinde ölmüş olan ehli kitabın tamamı İsa aleyhisselam gelince inanacak. Peki, onlar ölmüş ne olacak? Hepsi dirilecek, iman ettik diyecekler. E peki diğer kafir ölenler, o diğer peygamberlere inanmadan ölenler ahirette Cenabı Hakk’a demezler mi ya Rabbi bizi de diriltseydin biz de inanırdık. Hepsi diyor ki geriye dönelim. Allahü Teâlâ hiç kimseye geriye dönme imkanı vermiyor. Asla diyor.
Şimdi, böyle bir şey mümkün değil tabi. Bu olmaz. Ehli kitabın tamamı, öleni ölmeyeni hepsi ona inanacak demek olur. Bu imkansız. Peki o zaman bu ayetin manası ne olur? “Ehli kitaptan herkes kendi ölümünden önce” Mesela ehli kitaptan kim var? Diyelim ki Pavlus. Hıristiyanlığı bu kadar bozmuş bir kişi. Ölmeden önce! Ölmeden önce ne demektir? Hayatındayken bir an, bir zamanlar İsa aleyhisselama inanacaktır. Nasıl inanacak? İsa, Allah’ın peygamberidir. Yani tam doğru bir akide ile inanacak. Doğru akide ile inandıktan sonra o inancının üzerini örteceği için kafir olacaktır. Aksi takdirde nasıl kafir olacak? Gerçek akide olacak ki onu örtesin, kafir olasın öyle değil mi? Başka yolu var mı bunun? Kafir, satir değil mi?
Onun için bakın her insan hayatında Allah’ın varlığı ve birliği konusunda kesin bir kanaate varır. Allah’tan başka ilah olmayacağı konusunda kesin kanaate varır. Sonra birtakım menfaatler, beklentilerle bu kanaatini örttüğü için kafir olur ve cehenneme alınır. Bu bir kere “Allahü Teâlâ şirki bağışlamaz, onun dışındaki bütün günahları bağışlar.” ayetinin her insana tatbikini gösterir. Onu zaten defalarca burada ders olarak yapmıştık.
Yahudi’si de Hıristiyan’ı da hepsi de İsa’nın Allah’ın peygamberi olduğunu hayatında kesin bir kanaate varacak bir kere, iki kere, üç kere, beş kere, neyse. Ben şimdi bakın Papa’nın kitabından aldığım notları örnek olarak göstereceğim. Ne diyorlar? “İsa, Baba’nın elçisidir.” Bunlar Baba derken Allah’ı kastediyorlar değil mi? Yanlış mı? Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri Kitabı, paragraf 858. Yani şu andaki Papa’nın başkanı olduğu bir kardinaller heyeti tarafından çıkarılmış, basılmış ve bugünkü Vatikan’ın resmi Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri diye yayınladığı kitap. Çeşitli dillerde yayınlanmış. Türkçede de yayınlanmış. Ve biz bu kitabı onların konsolosluğundan istedik. Dolayısıyla herhangi bir kendi dışlarında birisinin yazdığı kitap değil. Onların onayladığı kitap.
Ne diyor? “O, Baba’nın elçisidir.” Yani resulullahtır diyor. Peki. “Baba onu kutsal ruhla mesh etmiş…” Kuran-ı Kerim’de Mesih demiyor mu? “Rahip” yani din adamı manasına, Allah’tan korkan kişi manasına. “…rahip, peygamber ve kral yapmıştır.” Kral dediği melik manasına geliyor. Bir hakimiyeti var tabi. Mülk ve yetki sahibi yapmıştır. Yanlış bir şey var mı burada? “O kendiliğinden bir şey yapamaz. Her şeyi kendini gönderen Baba’dan alır.” Resul yani. Mürsilden alır. Yanlış mı? Sadece bir baba kelimesi var. O da burada verdikleri mana belli. Allah’tan alır demek istiyor. Buraya kadar akide doğru bak. İşte ehli kitaptan herkes onu Allah’ın peygamberi olduğunu bir şekilde öğrenecek. Cenabı Hak bir şekilde ona onu gösterecek. Nasıl gösterirse göstersin.
(Yahudiler nasıl inanacak? Onlar zaten inanmıyorlar. Hıristiyanların tahrif ettiklerini düşünüyorlar kendi şeylerini.)
Onlar öyle düşünüyor olabilirler de onların üzerinde de biraz çalışma yapabilirsek orada da bunu görürüz.
(Onlarda da bir beklenti…)
Yok, yok onlardaki o beklenti meselesini okuyacağız. O bununla alakalı değil.
(… anlaşılmaz konuşmalar)
İsa aleyhisselam konusunda zaten onların bir şüpheleri yok. İsa aleyhisselam nereye gitse yüz binler dökülüyor orada. Ama ne zamanki sinagogun işini bozdu. Mesela bir yerde anlatılıyor bana çok mantıklı geldi. İç yağı helaldir deyince size haram kılınan bazı şeyleri helal kılmak için geldim diye ayette de geçiyor ya, onlar iç yağı haram demiyorlar mı? yani ayeti kerimede Allah onlara iç yağını haram kıldı, sonra helal. İsa aleyhisselam da helal olduğunu ifade ediyor. Onlar da diyorlar ki iç yağı haram, siz bize getirin. Hadisi şerifte de var. Getiriyorlar sinagogda müthiş bir yağ birikimi oluyor. O yağla mum yapıyorlar ve millete satıyorlar. İşte gemilerin yağlanması bilmem şu bu falan, müthiş bir para kaynağı. E şimdi İsa aleyhisselam kalkıp da bu yağı yiyebilirsiniz dediği zaman sinagog ne hale geliyor. O zaman yapılacak tek şey var, bu adamı öldürelim. Yoksa İsa aleyhisselamın haklı olduğunu bilmedikleri falan yok. Kesin olarak biliyorlar ki Allah’ın elçisi.
Şimdi bak, “Allah’ın resulünü öldürdük.” demiyorlar mı, ayette geçmedi mi? “Allah’ın resulü Meryem oğlu İsa’yı öldürdük.” diyorlar. Bu da onun delili. Onun için böyle biz uzaktan birtakım tahminler yürütüyoruz. Uzaktan tahmin yürütseydik Papalığın bu kitabı elimizde olmasaydı onların böyle inandığını söyleyebilir miydik şurada? Ama ayet böyle olduğunu da gösteriyor onlara, resulallah, Allah’ın resulünü öldürdük diyorlar. E bitti işte. Allah’ın resulü diyorsanız ve öldürdüyseniz cezanızı da çekersiniz.
Şimdi bundan sonra biraz da mesih beklentisine değinelim. Hem Hıristiyanlarda mesih beklentisi var. Önce Hıristiyanlar üzerinde duralım. Hem de Yahudilerde mesih beklentisi var. Sonra bu iş Müslümanlara da geçmiş. Bu konuda da epeyce hadisler falan var. Bu hususta müstakil kitaplar yazanlar var. Mesih gelmeyecektir diyen kafir olur, onu öldürmek gerekir diyen Bin Baz var falan.
Bakın şu İbrani din bilgisi. Sinagogdan alınmıştır bu. Bunun içinde okuyacağım mesih gelecektir diyor ama onların bekledikleri mesih bizim peygamberimiz. Diyorlar ki gecikti ama bekliyoruz diyorlar. Ben de çok beklersiniz dedim onlara. Gelene inanmayın, çok beklersiniz.
Şimdi, bu da işte Yahudilik Ansiklopedisi, burada da birtakım bilgiler var. Bu da yine onlar tarafından hazırlanmış yani sinagogda görevli Yusuf Basalel orada görevli. Şimdi, bir de burada El Kitabı Mukaddes, Arapça İncil var ve bunun Türkçesi de var.
Az önce siz bir şey söylemiştiniz neydi? Bu, İsa gelecek diye bir siteden bahsetmiştiniz. Ne söylüyor diyordunuz? Hıristiyanlar bekliyor, Yahudiler başka bir şeyi bekliyor. Hıristiyanlar da bekliyor, o zaman biz de beklemeliyiz diyorlar. Peki, Hıristiyanların mesihle ilgili beklentileri bugünkü İncil’de var. Ama hangi İncil’de? Yuhanna İncil’inde var değil mi?
(Amenü Rüsül’de de var. Elçilerin İşleri)
Tamam bir Yuhanna İncil’inde olanı okuyalım. Şimdi Yuhanna’yla ilgili bilgiler nelerdi?
Yuhanna’nın hayatı hakkında pek fazla bilgi yok. Ama genel kabuller var. 12 havariden birisi olduğu söyleniyor. Milattan sonra 70 yılındaki Kudüs tahribini falan görmüş. O, ondan sonra İncil’i Hz. İsa’nın uluhiyetini ispatlamak için sipariş üzerine yazmış. Bunu Hıristiyanlar da söylüyor.
İsa aleyhisselamın ilahlığını ispatlamak için sipariş üzerine yazmışsa o zaman havarilerden olsa bile sapıttıktan sonra yazmış demektir. Hiç dikkate alınmaz. Gelin biz burada hiç onlara şey yapmayalım. Tam böyle her şeyin dört dörtlük olduğunu düşünerek konuşalım. Farz edelim ki Yuhanna, İsa aleyhisselamın gerçekten 12 havarisinden bir tanesidir. Bu İncil’i de sapıtmadan yazmıştır. En şeyini alalım ki ona göre olsun çünkü birisi yarın çıkacak diyecek ki sen öyle diyorsun ama o böyle değildi. En sağlamından gidelim değil mi?
Farz edelim ki bu Yuhanna, bu İncil’i hiç sapıtmadan İsa aleyhisselamın şeyi olarak yazmıştır. Peki, İncil Kuran’da Allahü Teâlâ’nın indirdiği kitap olarak bildiriliyor değil mi? Allahü Teâlâ, İsa aleyhisselama İncil’i verdiğine dair ayet yok muydu? İncil, İsa aleyhisselama gelen kısımdır İncil olan. Ama bakın bu Yuhanna’nın İsa geliyor dediği kısım İsa aleyhisselama ait değil. Yuhanna’nın rüyası. Rüyada gördüklerini söylüyor. Bu bilgiler Yuhanna’nın rüyası diye Yuhanna’da geçiyor, başka bir yerde geçmiyor. Yoksa İsa söyledi diye bir iddiası yok Yuhanna’nın da. Yani rüyamda bunu gördüm diye anlatıyor.
Peki, bize nasıl tercüme edilmiş. Esinlemeler diye tercüme etmişler Türkçe İncil’lerde. Esinleme de ilham manasına geliyor. Nedir? Yuhanna’ya gelen ilham. Peki, Yuhanna’ya gelen ilham Kuran-ı Kerim’e göre İncil sayılır mı? Mümkün değil, böyle bir şey olmaz. Rüya da olmaz. Çünkü “Allah hiçbir beşerle konuşmaz ancak vahiy yoluyla, ya bir perde arkasından ya da bir elçi göndererek.” İşte belirlediği şeyi vahyetmek suretiyle. Ama ne olursa olsun bir kere İsa aleyhisselama ait olan bir olay değil bu.
Peki, burada ne diyor? Rüyasında gördüğü melek ona anlatmış. “Melek bana bu sözler güvenilir ve gerçektir dedi.” İsa Geliyor diye bir başlık açmış oraya. Çünkü İsa yok, başlık da onu gösteriyor. Başkasının söylediğini gösteriyor. “Melek bana bu sözler güvenilir ve gerçektir dedi. Peygamberlerin ruhlarının tanrısı olan Rab, yakın zamanda olması beklenen olayları kendi kullarına göstermek için meleğini gönderdi.” Meleğini buna göndermiş yani rüyada. Yuhanna’ya göndermiş. “İşte tez geliyorum.” Rab dediği İsa. İsa’ya Rab diyor. “O meleğini gönderdi.” “İşte tez geliyorum. Kitaptaki peygamberlik sözlerine uyana ne mutlu.”
Şimdi biz burada Yuhanna’ya diyelim ki mesela Yuhanna burada olsa ey Yuhanna seni ben bu sözle isterim. Bu kitaptaki yani İncil’deki peygamberlik sözlerine uyana ne mutlu bunun altını kalın bir çizgiyle çizip Yuhanna’ya sormak lazım. Farz et ki işte burada Yuhanna. Niye? Bu kitaptaki peygamberlik sözlerinde ne var?
Şu anda elimizdeki İncil’de olan şu. “Şimdi beni gönderenin yanına gidiyorum.” Bu İsa aleyhisselamın sözü. “Beni gönderenin yanına gidiyorum.” Yine Yuhanna’da 16. Bölüm. Bu kitapta dediği zaman Yuhanna bana diyebilir mi ki sen diğer İncil’leri söylüyorsun. Değil mi? Bu seni, Yuhanna İncil’i dediğimiz yerde olan. İşte buyur.”Beni gönderenin yanına gidiyorum. Ne var ki içinizden hiç biri bana nereye gidiyorsun diye sormuyor. Ama size bunları söylediğim için yüreğiniz kederle doldu. Size gerçeği söylüyorum. Benim gidişim sizin yararınızadır. Gitmezsem yardımcı size gelmez.” Burada yardımcı diye tercüme ettikleri Ahmet’tir. Peraklit, Peraklikus. “Ahmet size gelmez. Ama gidersem onu size gönderirim.”
Burada değişiklikler olmuş elbette. Hangi değişiklikler? Şimdi arkadaşlar bu İncil ve Tevrat’ın orijinal metni elde yok. Kuran-ı Kerim’in orijinal metni elde var. Yani Allah’tan nasıl indiyse o var. Orijinal metni elde olmasına rağmen Kuran meallerinin ne halde olduğunu çok iyi biliyoruz. Yani metinle meal arasında ilişki tamamen kesiliyor. Bazen ayet tamamen katlediliyor. Mesela Ahkaf Suresinin 5. ayetinde olduğu gibi. Şimdi bunun da bir meal olduğunu düşünüp ona göre konuşmak lazım. Ama ana şeyi yakalayabiliriz burada.
“Gitmezsem yardımcı size gelmez. Ama gidersem onu size gönderirim. O gelince dünyanın günah, doğruluk ve gelecek yargı konusundaki suçluluğunu dünyaya gösterecektir. Günah konusunda çünkü bana iman etmezler. Doğruluk konusunda çünkü Baba’ya gidiyorum. Artık beni görmeyeceksiniz.” Tamam mı?
Şimdi, bak. “Yargı konusunda bu dünyanın egemeni yargılanmış bulunuyor. Size daha çok söyleyeceklerim var. Ama şimdi bunlara dayanamazsınız. Ne var ki o yani gerçeğin ruhu yani paraklit yani Ahmet gelince, -bu paraklit esas orijinal kelimesi, öyle tercüme ediyorlar- sizi bir gerçeğe yöneltecek. O kendiliğinden konuşmayacak, yalnız işittiklerini söyleyecek ve gelecekte olacakları size bildirecektir. O beni yüceltecek. Çünkü benim olandan alacak ve size bildirecek. Baba’nın her nesi varsa benimdir. Benim olandan alacak ve size bildirecek dememim nedeni budur.” Yani Allah’tan alacağı için böyle diyorum diyor. “Kısa süre sonra beni artık göremeyeceksiniz.” Şimdi buraya eklemiş. “Yine kısa bir süre sonra beni göreceksiniz.” diye onun eklediği belli.
Şimdi burada diyor ki “Bu kitaptaki peygamberlik sözlerine uyana ne mutlu. Bunları işiten ve gören ben Yuhanna’yım.” Bunları ben işittim diyor. Rüyasında gören benim diyor. “Bu şeyleri işitip gördüğüm zaman bunları bana gösteren meleğe tapınmak üzere ayaklarına kapandım.” Böyle şey olur mu? “Ama o bana, sakın yapma dedi. Ben senin gibi ve peygamber olan senin kardeşlerinle bu kitabın sözlerine uyanlar gibi Tanrı’nın kuluyum, Tanrı’ya tap. Sonra bana dedi ki bu kitabın peygamberlik sözlerini mühürleme. Çünkü beklenen zaman yakındır. Kötülük yapan yine kötülük yapsın. Bayağı olan bayağı yaşamını sürdürsün. Doğru olan yine doğruyu yapsın. Kutsal olan kutsal kalsın. İşte tez geliyorum. Vereceğim ödüller yanımdadır. Herkese yaptığının karşılığını vereceğim. Alfa ve omega, birinci ve sonuncu, başlangıç ve son benim.” Bak, başlangıç ve son benim. Tamamen sapıkladı.
(…anlaşılmaz konuşmalar)
Yuhanna mı kendine ilah olduğunu söylüyor? Yani Yuhanna kendisini yüceltiyor burada. Ha, Yuhanna kendisine Tanrı demeye başlıyor. Şimdi ama burada bu sözler ki işte İsa aleyhisselamın geleceği tamamen buraya dayandırılıyor Hıristiyanlar tarafından. Bunun İncil’le bir alakası olmadığı çok açık. Yani bugünkü İncil’de çok açık. Öyleyse Hıristiyanlar bekliyor, biz de bekleyeceğiz falan sözü bir kere kabul edilemez bir sözdür.
Şimdi bu Elçilerin İşleri’ne (Amenü Rüsül) bakalım. İsa Göğe Alınıyor diye bir bölüm var. Birinci bölüm, 6. cümle. “Elçiler bir araya geldiklerinde İsa’ya şunu sordular.” Bak işte bu ifade de o tepede elçilerle birleşmiş olabileceğini gösteriyor. “Ya Rab, -Efendim meselisi- İsrail’e egemenliği şimdi mi geri vereceksin? İsa onlara Baba’nın kendi yetkisiyle belirlemiş olduğu zamanları ve tarihleri bilmenize gerek yok karşılığını verdi. Ama kutsal ruh üzerinize inince güç alacaksınız. Yaruşalim’de bütün Yahudiye ve Samiriye’de ve dünyanın dört bir bucağında benim tanıklarım olacaksınız.” Ha işte buyurun, dünyanın dört bucağında benim tanıklarım olacaksınız sözü, ya eyyühel rüsül gidin elçiler, bakın. O ayetten o işareti buldum mu bunlardan da bağlantı yapma imkanı çıkıyor.
“İsa bunları söyledikten sonra onların gözleri önünde yukarı alındı. Bir bulut onu alıp gözlerinin önünden uzaklaştırdı. İsa giderken onlar gözlerini göğe dikmiş bakıyorlardı. Tam o sırada beyaz giysiler içinde iki adam yanlarında belirdi. Ey Celileliler neden göğe bakıp duruyorsunuz diye sordular.” Bak İsa’dan sonra yine sözler bak, Yuhanna’nın sözünün değerinde bu da. İsa’ya ait değil artık görüyor musunuz? “Aranızdan göğe alınan İsa göğe çıktığını nasıl gördünüzse aynı şekilde geri gelecektir.” Bu da İsa’dan sonra İncil’e eklenen cümle olduğu çok açık ve net. Vahiy değil.
Şimdi, ilginç olan şu. Onu haftaya bırakalım isterseniz o şey konusunda. Ama sadece kısaca bir okuyayım. Yani belki ilgi çekmesi açısından. Nereye koyduk o İbrani Din ve Ahlak Bilgisi kitabını? İbranilerin beklediği mesih bizim Peygamberimiz s.a.s. Zaten onunu için bir grup Yahudi gelmiş Medine’ye yerleşmiş. Tevrat’ta bunun, Peygamberimizin Mekke’de çıkacağının, Medine’de o yerleşeceği yerin hepsinin işaretleri var. Yani onları gösteren ibareler var.
Oraya dört tane Yahudi kabilesi gelmiş, gelecek peygamber burada esas tebliğini insanlara yayacak diye oraya yerleşmişler. Orada Peygamberimizi beklemeye başlamışlar. Kuran-ı Kerim’de de var, işte o gelecek, bizi şöyle şöyle yapacağız diye ifade ediliyor. Ama ne zaman geliyor “İlk onu inkar eden siz olmayın.” diyor ya Allahü Teâlâ. Ama ilk önce karşı çıkıyorlar çünkü kıskanıyorlar. Niye İsrailoğullarından değil? E tamam işte siz de İbrahim’in torunusunuz, o da. Olmuyor, illa bizden olacak. Kıskandığı için Peygamberimize inanmamışlar ve inanmadıkları için Cenabı Hak bunları cezalandırarak hepsini Medine’den çıkarmış, bir kavim kalmış yani Oreyt Kabilesi. O da herhalde daha sonra Müslüman olmuş, öyle anlaşılıyor. Çünkü Peygamberimiz vefat ettiğinde zırhının emanet olarak kaldığı kabile o. Onlar sürgün edilmemiş ama diğer üç kabile sürgün edilmiş.
Şimdi burada sadece bizdeki hadis diye rivayet edilen sözlere çok uygun olan bir söz var. “Mesih yani kurtarıcının geleceğini peygamberlerin söyledikleri şu söz ve işaretlerden anlayacağız.” diyor. Ama kendi içlerinde hiç ittifak yok bak. Buradan (İbrani Din ve Ahlak Bilgisi kitabından) okuyorum. Onu da haftaya inşallah anlatırız. “Hakikat, doğruluk ve iyilik bütün dünyada hakim olduğu zaman savaşlar ve anlaşmazlıklar ortadan silinecektir. Tek kelimeyle insanlar tek Allah’a inanacak, anlayış ve huzur içinde yaşayacaklardır. Peygamberimiz Yeşaya -bizim Yuşa dediğimiz, Musa aleyhisselamın genci, ondan sonra peygamber olmuştur diye bunlar şey yapıyorlar- sulh ve kardeşlik devrini şöyle izah ediyor.” Bak bu da Musa aleyhisselama ait değil Yeşaya’ya ait olan bir ifade. “Milletler kılıçlarını sapan ve hançerlerini orak haline sokacaklardır. Harp sanatı artık öğrenilmeyecek, kurt koyunun yanında ve leopar keçinin yanında istirahat edecektir.” Yani sünnetullah değişecektir diyor. Halbuki Allah ne diyor? “Allah’ın kanunu değişmeyecektir.”. Harp sanatı artık öğrenilmeyecek, kurt koyunun yanında ve leopar keçinin yanında istirahat edecektir. Çocuk yılanın kovuğunda oynayacak ve Allah inancı okyanusları kaplayan sular gibi bütün toprağı kaplayacaktır.” Aynı ibarelerle bize işte Buhari hadisi miydi? İbn Mace’de… Aynı ibareler bize hadis olarak gelmiş. Onun inşallah haftaya okuruz.
Böylece bu dersi burada bitirelim.