Abdülaziz Bayındır :
El-Hamdü lillahi Rabbi’l-alemin ve’s-salatü ve’s-selamü ala rasulina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmeıyn.
Biliyorsunuz uzun zamandan beri bir usul çalışması yapıyoruz.mevcut usulü fıkıh prensiplerinin problemi çözmek için değil de fukahanın yapmış olduğu çalışmaları delillendirmek,işte ; bilimsel bir takım prensiplere sokmak için hazırlanmış bir ilim olduğu herkes tarafından kabul ediliyor zaten.Bize göre usulü fıkıh bu sahada başarılı olamamıştır.Yani usulü fıkhın orada anlatılmış olan Kuran yaklaşımıyla fukahanın Kuran yaklaşımı arasında,oradaki sünnet yaklaşımıyla fukahanın sünnet yaklaşımı arasında ilişkilerin olmadığını evire çevire defalarca burada konuştuk.Ama şu ana kadar burada konuşmadığımız bir konu var,o da ; icma konusu.Mesela “kıyas’ı” da konuştuk.Geçtiğimiz seneler uzun uzun.İcmayı konuşmadık.İcmayı böyle yeri geldikçe küçük atıflarla geçiştirdik.Bugün tam bir konu olarak icmayı alıyoruz.Ve onu anlamaya çalışacağız inşallah. Şimdi, icma nasıl tarif ediyorlar ? Fatih !
Fatih Orum : “ Hemen okuyalım hocam ! “
Abdülaziz Bayındır :
Oku bakalım ! Nereden okuyorsun kaynağını da ver.
Fatih Orum : “ Şimdi bu Zekiyüddin Şaban’ın kitabı.
Abdülaziz Bayındır :
İbrahim Kafi Dönmez’in ilavelerle tercüme ettiği.
Fatih Orum : “ Ama bu tarif üzerinde hemen hemen bir icma var denilebilir.
Abdülaziz Bayındır :
Yani icmanın tarifi üzerine icma var.
Fatih Orum : “ İcma var.Çünkü yani maddede de aynen almışlar.
Abdülaziz Bayındır :
Ansiklopedide.
Fatih Orum : “Ansiklopedide.Usul ilminin terimi olarak icma,Muhammed (sav) ümmetinden olan müctehidlerin Hz.Peygamberin vefatından sonraki herhangi bir devirde şer’i bir hüküm hakkında ittifak etmeleridir.
Abdülaziz Bayındır :
Haa evet.Bir daha okur musun ?
Fatih Orum : “ Muhammed (sav) ümmetinden olan müctehidlerin Hz.Peygamberin vefatından sonraki herhangi bir devirde şer’i bir hüküm hakkında ittifak etmeleridir. “ Tarif bu !
Abdülaziz Bayındır :
Yani müçtehidlerin diyor,genellikle ashabın ittifakı şeklinde söylerler.Orada o da yazıyor mu ? Yani daha sonraki müçtehidlerle bir ittifak olmamıştır ama ashabın ittifakı şeklinde söylerler.Şey mesela ; yani burada böyle bir icma tarifi var.Ve bu icma ile ne oluyor ? İcmanın şey değeri ne ? Delil değeri ne ?
Fatih Orum : “ Şimdi,delil değeri bu haliyle yapılan bir icmanın inkarı mümkün değil ! Bu haliyle mümkün,yapılabilirse eğer ! Yapılıyorsa.Fakat inkarı mümkün olmayan icma,bizim anladığımız anlamda bir hüküm üretme yöntemi olan icma değil.Zaten var olan şeylerin tasdiki anlamında.Mesela,işte Muhammed ümmeti namazın farz olduğu konusunda icma etmiştir.Bu zaten yeni bir delil ortaya,yeni bir hüküm ortaya koyma değil,olanın üzerinde ittifaktır.Bunun inkarı mümkün değil.
Abdülaziz Bayındır :
Ona icma deniyor mu ?
Fatih Orum : “ Zaten asıl üzerinde ittifak edilen icma bu ! Buna işte “ tashisul … buna ne deniyordu ? Zaten var olanın ortaya çıkarması anlamında bir terim.Ortaya konması anlamında bir terim kullanılıyor.Buna icma deniliyor asıl.Diğer icmalar bölgesel icmalar anlamında oluyor.
Abdülaziz Bayındır :
Ha işte şimdi bak ! Zaten var olanı ortaya çıkarmak,o zaman kitap ve sünnet nerede kaldı ?
Fatih Orum : “ Zaten bu icmanın bir senedi olması gerekiyor.İcmanın senedinde mutlaka kitap ve sünnet aranıyor yani kitapta ve sünnette senedi olan bir konu üzerinde icma.”
Abdülaziz Bayındır :
Bir örneği var mı icmanın ? Namazın dışında bir örneği var mı ? Namaz zaten Kuran-ı Kerim emrediyor “Namaz kıl” diye.O konuda kimsenin bir şüphesi yok.
Yahya Şenol : “ Farziyeti konusunda…”
Enes Hoca : “ Mesela namaz,oruç her şeyin (………anlaşılmadı…05dk,08sn…..) yok ki ! Kitapta,sünnette,icmada farzdır.
Fatih Orum : “ İcma ile farzdır ,denildiği zaman.”
Enes Hoca : “ Kitapta ayetler var.,hadisler var.Ondan sonra icma-ı ümmet var.Kimse ihtilaf etmemiş bu konuda. ”
Fatih Orum : “ Kitap ve sünnetin bu konuda bir hüküm ortaya koyduğu hususunda herkes icma halindedir.”
Abdülaziz Bayındır :
Peki insanlar yani ittifak etseler Kitapta sünnette böyle bir hüküm yoktur.
Fatih Orum : “ İşte la tectemiu ümmeti ala hatain “
Yahya Ş. : “ Dalaletin ! “
Fatih Orum : “ Dalaletin ! “
Abdülaziz Bayındır :
İşte ümmetin dalalet üzerine ittifak ettiğini bir çok konuda biliyoruz.
Bir katılımcı : “ (…anlaşılmadı 05dk,45sn…) Bir terim alıyor,o kullandığı kavramda Kuran-ı Kerim ve sünnette beyan edilen hakkında onaylayıcı mahiyette.”
Fatih Orum : “ Onaylayıcı.Bunu zaten pratik hiçbir şeyi yok,değeri yok.Yani yeni bir hüküm ortaya çıkarmaz.”
Bir katılımcı : “ Kuran’da gelen,hadiste (…anlaşılmadı 06dk,09sn…) uygulamasını onaylayıcı mahiyettedir.”
Abdülaziz Bayındır :
Sarih icmanın kaynak değeri diyor burada.”Bilginlerin büyük çoğunluğuna göre sarih icma kesin delil teşkil eder.Ona uymak vacip,muhalif davranmak haramdır.Şayet herhangi bir meselede sarih icma meydana gelmişse ve bu icmadan haberdar olunmuşsa artık üzerinde icma edilen hüküm kesin hüküm niteliğini kazanmış olur.Ona aykırı davranmak caiz olmadığı gibi hükmünde ittifak edilen o meselede içtihad ve ihtilaf konusu olmaktan çıkar.Nazzam,Haricilerin ve Şia’nın bir kısmı icmayı kaynak olarak kabul etmemişlerdir.”
Şimdi “sarih icma” derken…
Fatih Orum : “ Herkes bizzat söylüyor.”
Abdülaziz Bayındır :
Ne anlatıyor,bak sarih icmayı şöyle anlatmış : “ Herhangi bir zamanda bütün müçtehidlerin bir meselenin hükmüne dair görüşlerini tek tek açıklaması suretiyle ortaya çıkan fikir birliğidir.Bu,görüş ! Bak az önce söylediği nizam farklı.Namaz kılmak müçtehidin görüşü değil.
Fatih Orum : “ Ama o konunun farziyeti konusunda görüşünü ortaya koyuyor.Yani ; “biz bu namazı farz olduğunu düşünüyoruz,doğru mu ? Delillerimiz kitap,sünnet bu.Evet doğru ! Herkes bizzat evet,namazın farziyeti konusunda bizim görüşümüz de aynıdır. “ diyerek ortaya görüş koyuyor,ifade ediyor.Yani bunu tasdik ediyor.Yoksa yani olmayan bir şey ortaya çıkartmıyor,ortak şeyde.Bizim söylediğimiz için de.”
Abdülaziz Bayındır :
Bakın,şimdi kitap,sünnet,icma,kıyas.Müçtehitlerin görüşü dördüncü bölümde değil mi ?
Fatih Orum : “ Evet.”
Yani ; mesela Allahu Teala “ ekımus salah “ diye emrettikten sonra bunu bir müçtehide sormak mı gerekiyor ?
Yahya Şenol : “ Yani farziyet mi ifade ediyor,falan ? ”
Bir katılımcı : “ Şöyle bir tarif de vardı.Asli farziyetler,farzlar namaz,oruç gibi.Bunlar üzerinde icma var ama bu bildiğimiz anlamda icma,yani tartışma olan icma değil ! Örneğin ; asıl icma tartışıldığı alan ; ahad haberlerle gelen zayıf olan bir konuda sahabenin icma etmesi.Örneğin ; içki cezasının tespiti noktasında birkaç haber var.Sahabe özellikle Hz.Ömer döneminde bu konuda icma oluşmuş ve o ahad haberin pekiştirici “
Abdülaziz Bayındır :
Hangi ? Kaç değnekte icma oluşmuş ?
Bir katılımcı : “ Seksen değnek deniyor ? “
Abdülaziz Bayındır :
Seksen değnek ! O zaman işte,seksen değnek,kırk değnek deniyor dedin mi olmaz !
Fatih Orum : “ Orada …”
Abdülaziz Bayındır :
Olmadı yani ; ona icma denmez !
Fatih Orum : “ Senedi kıyas olan icma o ! Senedi kıyas olan.”
Bir katılımcı : “ Kıyasın türleri var zaten.Onları da bir okusak ! Sarih diyor,şey diyor.“
Yahya Şenol : “ Ayet hadis değil değil mi ? O sened.”
Fatih Orum : “ Kıyas.Senedi kıyas olan icma. “
Bir katılımcı : “ Yalnız şey var burada,icmanın türleri var.İcmanın türlerini okuduktan sonra kıyas var.”
Bir katılımcı : “ Bu konuda hadisler de var.
Abdülaziz Bayındır :
İyi ya işte icmanın türlerinden “sarih icmayı” okuyordum ben ! Şu anda.Sükut icma var.İki tane ; sarih icma,sükut icma var.Başka yok !
Bir katılımcı : “ Sarih icma,ondan sonra örnek veriyor.“
Abdülaziz Bayındır :
Sarih,iki tane ,sarih var,sükuti icma var,başka yok !
Bir katılımcı : “ Örnek,ne örnek vermiş ? “
Abdülaziz Bayındır :
Burada iki tane örnek var.Başka sarih ve sükuti dışında örnek var mı ?
Fatih Orum : “Yok ! Burada da yok.”
Abdülaziz Bayındır :
O senin dediğin sarih icmanın kısımlarıdır.Kaynağı Kuran olan,kaynağı sünnet olan,kaynağı …
Fatih Orum : “ Senetleri.”
Bir katılımcı : “ Zahir diyor,senedi zahir diyor zaten !
Abdülaziz Bayındır :
Bak ! Şimdi sarih icmayı bir daha okuyayım !
“Herhangi bir zamanda bütün müçtehitlerin bir meselenin hükmüne dair görüşlerini tek tek açıklaması suretiyle ortaya çıkan fikir birliğidir.”
Yani bütün müçtehitler görüşlerini tek tek açıklamışlar.
Bir katılımcı : “ Bu şekilde icma zaten evrensel gerçekler,biri ta doğulu söylemiş,aynı şeyi söylemiş,batılı söylemiş,aynı şeyi söylemiş zaten mantık bire bir,evrensel gerçek.”
Abdülaziz Bayındır :
Doğrularda ittifak edilir de ! Onda problem yok.Mesela falanca iki kere iki dört eder demiş,bütün dünyada bir icma vardır.İki kere iki dört eder.İki kere ikinin dört etmesinin sebebi icma mı ? Zaten bu şey midir ?
Bir katılımcı : “ Peki örnek ne vermiş ? Örnek vermemiş mi ?
Abdülaziz Bayındır :
Burada örnek yok ! Şimdi bak burada diyor ki ; Yani şimdi iki kere iki dört eder’in sebebi işte Türkiye’deki alimler böyle demiş,Rusya’daki alimler böyle demiş,Amerika’daki alimler böyle demiş mi ? Bu mu ?
Bir katılımcı : “ İcma mı ? “
Abdülaziz Bayındır :
Oysa ona icma denir. Yani çünkü ; icma,bak ! Burada ifadeye bak ! Diyor ki ;
“Herhangi bir zamanda bütün müçtehitlerin bir meselenin hükmüne dair görüşleri.”
Bu görüşleri müçtehitlere dayalı olması gerekiyor.
Fatih Orum : “ Hı,hı ! “
Abdülaziz Bayındır
Ama şimdi burada namaz deniyor.Namaz,müçtehide dayandırılacak görüş değil ki !
Fatih Orum : “ İşte Hocam ! Hani biz Yahya’nın da söylediği gibi …“
Abdülaziz Bayındır
Oruç,müçtehide dayandırılacak bir görüş değil ki ! Allah emretmiş ! Demiş ;
“ Femen şehide minkümüş şehra fel yesumhu “
Enes Hoca : “ …diyor zaten ( …11dk,39sn anlaşılmadı …)
Yahya Şenol : “ Yani o zaten tartıştıkları o değil.”
Fatih Orum : “ O değil ! Sünnet ve icmayla,kitap,sünnet ve icmayla “bu iş böyledir !” denildiği zaman o bizim söylediğimiz yani pratik bir değeri olmayan,sadece buradaki yoruma göre,maddedeki yoruma göre ; içtihadın sınırlarını belirleme anlamında bir pratik değeri olabileceği söylenilen şey.Yani ; artık içtihat buradan öteye de gitmez ! Bu konuda Kuran,sünnet ve üçüncü olarak da icma varsa artık bu iş bitmiştir.Bu konuda yani herhangi bir yorum herhangi farklı bir yorum,görüş söylemenin anlamı yoktur.”Bu mesele kapanmıştır ! “anlamındaki bir icma.Pratik değeri olmayan,sadece sınırları belirleyen bir icma.”
Bir katılımcı : “ Yeni bir hüküm de koymuyor ! “
Fatih Orum : “ Yok ! Yeni bir hüküm de koymuyor ! “
Bir katılımcı : “ Hocam ! Başörtüsünü söyleyebilir miyim ? Geçen hafta üzerinde konuşmuştuk. Mesela bir farz öyle bir devir geliyor ki tartışmaya açılıyor ve onu alimlerin görüşüyle tekrar ortaya koymak gerekiyor,farzdır diye.Yani namaz gibi değilse de başörtüsü bir örnek verebilir miyim ? “
Abdülaziz Bayındır
Ver ! mesela,nasıl vereceksin ? Söyle.
Bir katılımcı : “ Yani mesela geçen hafta konuştuk.Farz olduğu ayetlerden çıkıyor.İşte siz buyurdunuz,farz değil,mendup deseniz de niye karışıyorsunuz insanlara,ama öyle bir zaman gelmiş ki bunu insanlar tartışmışlar ve o noktada alimlerin ortak düşündüğü,bunun farz olduğu noktasında bir görüş birliği vardır,icmayla,bütün alimler de bunu söylemiş.Yani Türkiye’yi düşünürsek önceki senelerde Diyanet’in o konudaki fetvaları ortaya kondu.İşte bakın siz bazı farz değil diyenler çıktı,bakın Diyanet işleri bu konuda görüş belirtmiş ; farzdır.Öyle bir zaman geldi ki o farz tartışmaya açıldı.İşte insanların görüşü burada dendi.”
Abdülaziz Bayındır
Tamam da Diyanet İşleri Başkanlığı o bahsettiğiniz fetvada başörtüsünü anlatırken ilgili ayet ve hadisleri söylüyor.Ve diyor ; bunlardan bu farzlık çıkar.Demiyor ki ; icma !
Bir katılımcı : “ Onu dahi tartışmaya açanlar olduğu için…”
Abdülaziz Bayındır
Tartışmaya açar.Sen bakma ! Mesela ; Allah’tan başka ilah olmadığı konusunda bütün peygamberler ittifak etmiş mi ? Kuran-ı Kerim’in bütün ayetleri anlatıyor mu ? Ama Hristiyanlar icma yapmışlar ve İsa’yı tanrı yapmışlar ! Ve şu anda İsa’nın yanında bir de “ ruhul Kudüs “ koymuşlar.Dolayısıyla şimdi “ içtihat “ odur ! Yoksa az önce Mehmet Hoca’nın şeyinde “iki kere iki dört eder “ yani bunda tüm dünya etmez dese de ne işe yarar ki ? Yani “iki kere ikinin dört etmediği “ konusunda bir icma olsa bütün dünyada buna kimi inandırabilirsiniz ? Kendisi işleri yaparken “dört” diyecek,başka çaresi yok ! O zaman icmayla neyi kastediyor ? Bakın ! Şuradaki tarif üzerinde çalışalım ! Tekrar ediyorum bakın ; diyor ki ; sarih icma.Ki en güçlü olan kısmı bu !
“ Herhangi bir zamanda bütün müçtehitlerin … “Müçtehit” diyor ! Ayet demiyor !
Fatih Orum : “ Evet.”
Abdülaziz Bayındır
Ayet demiyor,hadis de demiyor ! Siz namaz,namaz müçtehitlerin görüşü olarak mı farz kılınmış ? Yani Peygamberimiz (sav)’e mesela şu son derece önemlidir.Hz.Ömer “kelaleyi” her sordukta Peygamberimiz ne yapıyor ? Görüyor musun ? Ayeti okuyor ! Kelale nedir ? Dediği zaman ; “ Yazın inen ayet sana yeter ! “ diyor. Bak ! Görüş ortaya koymuyor ! Bir yerde ayet varsa,yani ; Allah’ın ayeti falanca müçtehidin onayına mı muhtaç ? Aynı “ iki kere iki dört eder “ iki kere ikinin dört etmesi için falanca alimin görüşüne ihtiyaç mı var ?
Bir katılımcı : “ Zaten başta ne kadar öyle dese bile fıkıh kitaplarındaki uygulamalar onu göstermiyor.”
Abdülaziz Bayındır
Hah ! Hayır,Bak ! Burada da öyle demiyor zaten.
Yahya Şenol : “ O “kavmin ya’lemun “ daki şey,ama onu gerektirmiyor mu ,yani ? Alime ihtiyaç var tabii.Siyerin anlaşılabilmesi için,halk anlayamaz !
Yahya Şenol : “ Hocam alime ihtiyaç var ! “
Bir katılımcı : “ Alime ihtiyaç var.Çünkü ;Muaz b.Cebel’i Hz.Ömer gönderdiğinde de kitap,sünnet ve …”
Abdülaziz Bayındır
O Muaz b.Cebel olayı,boşver ! O pek iyi bir vaka değil o ! Orada çok ciddi sorular var.
Fatih Orum : “ O’nun kararnamesinde sorunlar var.”
Abdülaziz Bayındır
O’nun tayin kararnamesinde problemler var.
Bir katılımcı : “ O’nun Yahya’nın dediği şey var ya ! kavmin yalemun“
Abdülaziz Bayındır
İşte asıl konu ! Bütün mesele o konu.
Şimdi o,Kuran-ı Kerim’de bir kitap bir de hikmet var değil mi ? Kitapla ilgili olan kısımlar konusunda Allahu Teala Peygamberimize diyor ki ;
“ belliğ ma ünzile ileyke min rabbik “
“ Rabbi’nden sana indirilen neyse onu tebliğ et ! “
Onu okuyor peygamberimiz (sav).Ve oradan insanlar anladığını anlıyorlar.Yani insanlara meyve dağıttığı zaman meyveyi pişirmeye lüzum yok.Meyveyi olduğu gibi taze,hiç el değmeden dağıtıyor.Yani ayetlerin büyük bir bölümü böyle.Şimdi “ sümme fussilet “ kısmıdır. “ li kavmin yalemun “ o! Yani tebliğ edilen kısım değil ! Şimdi mesela ; namaz,beş vakit namaz farzdır ! Kuran-ı Kerim’le sabit bu.Peki ; namazın vakitleri ? O da Kuran’la sabit !
Kaç rekat ? Kaç rekat meselesi de Kuran’la sabit.Ama herkes bunu Kuran’dan çıkaramaz ! İşte orada “kavmin yalemun ‘a ihtiyaç var.Bilenler topluluğuna orada ihtiyaç var.İşte Peygamberimiz (sav) o hükmü Kuran-ı Kerim’den çıkarmış.O hükmü çıkarırken hata da yapılabilir.Peygamberimiz hata da yapmış.Ama dikkat ederseniz ; Kuran’ı tebliğ konusunda Allah hatayı asla kabul etmiyor ! Onun için şeyde;rasullük ile ilgili olarak bak şimdi bu Hakka Suresi’ndeki ayete bir bakalım hep beraber,bu açıdan.
“ ve lev tekavvele … “ Hangi ? kaçıncı sure ?
Bir katılımcı : “ 69.sure.”
Abdülaziz Bayındır
69’mu ? 69,ha! Şimdi bak ! Burada ne diyor ? Burada.
“ innehu lekavlu rasulin kerim “
“ Değerli bir rasulün sözüdür bu.”
“ ve ma hüve bikavli şairin,kalilen ma tüminun “
“Bir şairin sözü değildir.Ne kadar az inanıyorsunuz.”
Bu hükümle ilgili değil yani ; kitaptan çıkarılan hüküm değil bu.Kitabın kendisi.
“ ve la bikavli kahinin,kalilen ma tezekkerun “
“ Kahinin sözü de değildir.Ne kadar az bilginizi kullanıyorsunuz.”
“ Tenzilün min rabbil alemin “
“ Ve Rabbül aleminden indirilmedir.”
O zaman şimdi Kuran-ı Kerim Rabbül alemin’den indirilmedir.Rasül nedir ? Birinin sözünü birine ulaştıran kişidir. O söze herhangi bir ekleme ya da çıkarma yapma hakkı var mıdır,rasülün ? Yoktur.Onun için burada ne diyor ?
“ ve lev tekavvele aleyna badel ekavil “
“ Eğer o bizim için bir takım sözler ilave etseydi,çıkarsaydı o da o işin içerisine girer,fark etmez ! Yani ; Allah şöyle buyuruyor diye bir cümle,bir kelime katsaydı ; o zaman ne olurdu ? Rasül olmaktan çıkar,kendisini de o araya katmış olurdu !
“ le ehaznahu bilyemin “
“ O’nu sıkı bir şekilde yakalardık.Güçlü bir şekilde.”
“ Sümme lekatana minhul vetin “
“ Sonra onun şah damarını koparırdık ! ”
Bir katılımcı : “ Yani ; İdam gerektiren bir ceza ! “
Abdülaziz Bayındır
İdam,çok ağır bir suç ! Hangisi ağır suç ? Tebliğle ilgili olan kısımlar.Onun için “ ve ma aler rasuli illal belağ “ Onun için Kuran-ı Kerim’i tebliğde ne ilave ne çıkarma ! Vatandaş gelip konuşuyor,konuşuyor,konuşuyor, bitti mi ? Bitti ! Başlıyor bismillah çekip,okuyor ayetleri.Tamam mı ? Bu tebliğ bölümü.Bir de ; Peygamber efendimizin çıkardığı hükümler var.O hükümlerde hata edebiliyor.Orada hata ettiği zaman ; “ senin şah damarını koparırız,moparırız. “ demiyor !
Fatih Orum : “ Uyarılıyor.Düzeltiliyor.”
Abdülaziz Bayındır
Düzeltiyor ! Hata yapmışsın,günahını neticede şey yap diyor,tamam,onu düzeltiyor.Çünkü orada ; o bir risalet gereği diye öyle oluyor.
Bir katılımcı : “ İstinbat.”
Abdülaziz Bayındır
Rasüllük gereği değil,hikmetin talimidir ! Hikmet çıkarma işidir.Yani ; şimdi şey diyelim ki ; bir hanım evde domates yerine şöyle plastik bir domatesi doğrayacak olsa şeye,sofraya ;görüntüsü çok güzeldir,ama ne yaparsın ? Böyle saçmalık mı olur ? Buna domates mi diyorsun ? dersin ! Değil mi ? Ama domatesi,biz domatesten yemek yaparken tuz,yakabilir,fazla tuz katmış olabilir,yağını az katmış olabilir,becerememiş olabilir, benim gibi makarna pişirebilir,hiçbir şeye benzemez ! Falan.Bu nedir ? Bu bir hüküm çıkarmaktaki hatadır ! Bak ! O hatalarda bu kadar ağır bir şey yok.O hata yapılabilir.Peygamberimiz de yapmıştır o hataları.Yaptığı o hatalarla ilgili Allahu Teala’nın yaptığı uyarılar vardır. O zaman,o zaman öyleyse mesela namazın farziyeti şey değil,bir Kuran’dan çıkarılmış bir hüküm değil,Kuran’ın en açık emri ! “ ekımus salah “ diyor,değil mi ? Orucun farziyeti Kuran’dan çıkarılmış hüküm değil ! Kuran’ın açık emri ! Hacc da öyle ! Diğerleri de ! Bu sebeple ; Şimdi bunlarda icma vardır,demenin bir anlamı yok ! Bunlarda isterse aleyhine icma oluşmuş olsun.Allah böyle emrettiğine göre,bitti !
Bir katılımcı : “ Allah vermiş olduğu hükmü başkaları tarafından onaylanmasını ihtiyaç yok.”
Abdülaziz Bayındır
İhtiyaç yok ! Ama hüküm çıkarılması konusunda tabii li kavmin yalemun’a ihtiyaç varAma o kavmin yalemun da hata edebilir! Bunun hata edebileceğini de Allahu Teala ne diyor,şeyde ? Ali İmran 7.ayette ; “ vellezine fi kulubihim zeyğun,fe yettebiune ma teşabehe minhubtiğael fitneti vebtiğae tevilih “ “Kalbinde kayma olanlar ! ” Bir kere adam kötü niyetli baştan ! Onun için asıl ayete değil,benzer ayete yapışıyor.Niye ? Bir sıkıntı meydana getirmek istiyor müslümanlar içerisinde.
Fatih Orum : “Veya ısmarlanmış.”
Abdülaziz Bayındır
Ve kendi istediği noktaya yönlendirmek istiyor.İşte bunlar için diyor Allah Teala,ne diyor ? Bunlar böyle yaparlar,diyor.E peki bu adam aynı kişinin kalbinde zeyğ olmasa ! İyi niyetli olsa ! Gene aynı sonuçlara varmış olsa,bu adam günahkar oluyor mu ?
Bir katılımcı : “ Bir ecir alır.”
Abdülaziz Bayındır
Gene ecir alacaktır ! Gene ecir alacaktır ! Yani iyi bir şey yapmaya çalışmışsın,yani şimdi gittin ki ; hanım,çok güzel yemek yapmak için şey yapmış ama tuzu fazla kaçırmış.E gene insan teşekkür eder,sağ ol ! dersiniz.İşte o da bir ecir alır.
Yahya Şenol : “ O hükümlerde işte ittifak var mı,yok mu ? Esas bizim şey yapacağımız o değil mi ? Hani ulemanın çıkaracağı.”
Abdülaziz Bayındır
Heh ! Asıl olan o ! Asıl ulemanın çıkaracağı kısım,hükümler.Arayacağımız ittifak orasıdır.Onun dışındakilerde.
Bir katılımcı : “ Bu noktada İmam Şafii ve Ahmet b.Hanbel şöyle diyorlar : Namazın farzları gibi asılları çıkarttığımızda diğer kalan konularda icma olmamıştır.”
Fatih Orum : “ Tamam,o zaman ! “
Abdülaziz Bayındır
İşte o zaman icma yoktur demektir !
Bir katılımcı : “ Ahmet b.Hanbel de diyor ki ; Bir meselede diyor ; “İcma vardır” demek,yalan söylemektir,diyor.”
Abdülaziz Bayındır
Evet.
Bir katılımcı : “ Hocam ! Bir de ; “ ve la ruddu iler rasuli ve ülül emri minküm … burada istinbata dayanmış olan bilgi mi ? yani ; hüküm,yanılma ihtimali olduğu için icma olunsa bile süreklilik olmaması,süreklilik taşımaması gerektiği diye bir şey çıkarılabilir mi ? Yani ittifak olunmuş ama yanılma ihtimali olduğu için gerçekler ortaya konana kadar amel edilir,yani biraz önce Fatih Bey’in dediği gibi yani ; bölgesel bir icma,bir süre.”
Abdülaziz Bayındır
Ya o tabii,dediğin doğru ! Yani şimdi mesela ; bir zamanlar yani şey yaparsanız,ana sütü yedirmeyin çocuklara deniyordu.İşte şu zararlı,şimdi onu bıraktılar,ana sütü yedirin diyorlar,mesela…”
Fatih Orum : “ Aynı şeyi biz de yapıyoruz Hocam ! Burada toplanıyoruz,bir konuda bir hükme varıyoruz,daha sonra o tashih ediliyor.Ama o tashih sürecine kadar biz onun öyle olduğunu söylüyoruz.”
Yahya Şenol : “ Ee mecburen.”
Bir katılımcı : “ O zaman yani ; bu konuda icma vardır,kimse görüş belirtemez şeysi bilinen ıstılah,yanlıştır ! “
Fatih Orum : “ Hımm.”
Yahya Şenol : “ O,o an için doğru.”
Enes Hoca : “ Birinci icma var ya ! O namazın farziyeti Kitap ve sünnette icma ile farz.Oradaki icma teslim olma anlamında mı ? “
Bir katılımcı : “ Sanki Allah’ın ayetini onaylama gibi geliyor !? “
Abdülaziz Bayındır
Şimdi ; bak ! Mesela ; bu kitapta bir icma hükmü ortaya koyalım bakın.
Yahya Şenol : “ Oradaki şey,yani itminan gibi aslında.”
Bir katılımcı : “ Kuran ile farz.”
Yahya Şenol : “ Öyle de ! Herkes öyle yapmış zaten.Yoksa yeni bir hüküm koymuyor ki orada ! “
Abdülaziz Bayındır
Güzel de o zaman icma diye bir delil niye ?
Yahya Şenol : “ O anlamda bir delil onlar da söylemiyor ya ! Bu hususta bir delil değil.Onların söylediği öbürü.Hüküm olmayan konuda.”
Abdülaziz Bayındır
Bakalım ! Öylemi değil mi ?
Fatih Orum : “ Haber-i vahid.İçtihadın senedinde,içtihadın söz konusu.Senedinde içtihat olan.”
Enes Hoca : “Fıkıh kitaplarında kitap ve sünnette icmanın farzı diyor.Aynı şeyi söylüyor.”
Yahya Şenol : “ Kitap ve sünnetle değil de sadece icmayla sabit olan hüküm bizi ilgilendiriyor.”
Fatih Orum : “ Hah ! Tabi evet.O konuda zaten ittifak yok yani,işte !
Yahya Şenol : “ Kitapta yok ! sünnette hiçbir delil yok,ama herkes icma.Ona ne örnek gösteriyorlar ? Bir o mu var ? Hadis var diyorsun.“
Fatih Orum : “ Yok,yok ! Var.
Yahya Şenol : “ … ( analaşılmadı 27dk,24sn…) içki içilen ceza ? “
Fatih Orum : “ İşte senedi …“
Yahya Şenol : “ Aslı olmayan bir şey ne var ?
Fatih Orum : “ Senedi haber-i vahid olabilir.Mesela hadis,senedi haber-i vahiddir.Fakat haber-i vahid icmayla güç kazanıyor.Kıyas mesela,sened-i kıyas oluyor.Ona icma var dediğin zaman bu defa bir üst kademeye yükseliyor.”
Yahya Şenol : “ Örnek ? “
Fatih Orum : “ Var ! Burada bir sürü örnek var.”
Abdülaziz Bayındır
Birkaç tane örnek oku bakalım !
Yahya Şenol : “ O ilginç yani.”
Fatih Orum : “ Evet.”
Yahya Şenol : “ Kırk mı ? Seksen mi ? demiş,bitti ! İcma yok o zaman işte.Ya kırk ya seksen ! “
Bir katılımcı: “ Burada birkaç tane var.Mirasta nineye altıda bir hisse verilmesi,satın alınan buğdayın kabzedilmeden satılmaması,domuz etine kıyas edilerek iç yağının da haram olması,gasp edilen malın …( anlaşılmadı … ) veya kıymeti ile tazminat edilmesi vacip olur,Müslüman bir kadının gayri müslim bir erkekle yapacağı nikahın batıl olması,mehir konuşulmadan nikah akdinin sahih olacağı,bir kadının teyzesi veya halası ile aynı nikaha toplanmaması…”
Abdülaziz Bayındır
İstersen onları hepsini birden okumayalım,teker teker okuyalım da ; yani bu,biz bu konuya ilk defa şey yaptık.
Yahya Şenol : “ Bir de zor örnek olmasın ! Mirasta falan,anlayacağımız mesele olsun.”
Bir katılımcı : “ Kadının gayri müslimle yapmış olduğu nikah,o örneği…”
Fatih Orum : “ Batıl olması.”
Bir katılımcı : “ Üç talakın geçerli olması ile ilgili bir icma var,bahsediliyor.Bir anda verilen üç talakın geçerli olması.”
Yahya Şenol : “ Herkes mi icma diyor ? “
Bir katılımcı : “ Mesela bir kadın ehli kitapla evlenebilir hükmü var.Ehli kitapla erkekle.Pardon bir erkek ehli kitap kadınla evlenebilir ama bir erkek bir kadın ehli kitap erkekle evlenemez.İcma etmişler.Veya koyunun iç yağı, kuyruk yağını,Yahudi’de de Allah haram etmiş,müslümanlara helal etmiş.Bunda da bir icma var.”
Abdülaziz Bayındır
Şurayı okuyayım : “ Küçüğün üzerinde mal ile ilgili velayet hükmünün illeti müçtehitlerin ittifakiyle küçüklük vasfıdır.Evlendirmedeki velayet de mal ile velayete kıyas edilir.Küçük üzerinde evlendirme velayeti sabit olur.”
Şimdi bak ! Küçüğün üzerindeki mal ile ilgili velayetin hükmünün illeti müçtehitlerin ittifakiyle ki bu icma.İcmaya delil usulü fıkıhtan delil.Herhalde icmayı en güzel delil alacak olan usul-i fıkıh kitabıdır,değil mi ? Öyle olması lazım.Yani usul diyor.Şimdi bak burada diyor ki ;
“küçüğün üzerindeki mal ile ilgili velayet hükmünün illeti müçtehitlerin ittifakiyle küçüklük vasfıdır.”
Şimdi o zaman bu müçtehitlerin ittifakiyle derken müçtehitlerin görüşü değil mi ? Şimdi “icma ayete muhalif olmamalıdır!” diye bir hüküm var mı ? Ne diyorlar orada ?
Yahya Şenol : “ Bir de o şey ! Siz bakmıştınız değil mi ? hocam ! Gerçekten ittifak mı var orada ? “
Abdülaziz Bayındır
Bakacağız ! Şimdi bu birinci cümle.O daha sonrasına gelelim ! Önce ilk cümleden hareket edelim,bakın diyor ki ; Bak ! “Küçüğün üzerindeki mal ile ilgili velayet hükmünün illeti müçtehitlerin ittifakiyle küçüklük vasfıdır.” O bizim Karlıtepe’de dağıttığımız şeylerden var mı ? Evlendirmeyle ilgili,şeyler dağıttık ya ! Tebliğ metinleri dağıttık ya,tebliğ çıktıları.Orada bunların kaynakları da yazılı da.
Fatih Orum : “ Buldum hocam,burada !”
Abdülaziz Bayındır
Ha,buldun mu ? İlleti icmada araştırmak.Ne bu ? 97.Aa tamam ! Ben buradan şey yaparım.97 tamam bak ! “ İlleti icmada araştırmak ! “ Kıyasın illetini icmada araştırıyor.Sen evvela şununla ilgili,sen orayı geç !Sen icmaya bak,sadece ! Bak ! şimdi ; İcmada Kuran-ı Kerim’de bir hüküm varsa o konuda icma olur mu ? Ne diyor ? Onunla ilgili olarak.Kuran’daki bir hükme aykırı icma olur mu ?
Fatih Orum : “ Böyle bir şeye olur ! “ denilemez ! Olur diyemezler herhalde.
Abdülaziz Bayındır
Olur da olmaz da bir şey demesi lazım !
Bir katılımcı : “ Nass’a muhalif olmaması.Onu söylüyor.”
Abdülaziz Bayındır
Buradan okuyalım.Zaten diyor ya ! Önce kitap,sonra sünnet,sonra icma dediğine göre demek bir konuda kitap varsa,zaten en başta söylüyor onu.Onu en başta usulü fıkhın başında söylüyor.
Var mı sende nass’a muhalif icma ?
Yani ; bir konuda ayet varsa ne diyorlar o icma ile ilgili ?
Bak mesela diyor : İttifak edilen deliller demiş.” Bilginlerin üzerinde ittifak ettikleri deliller dörttür.Zekiyyuddin Şaban’ın kitabından 45.sayfa.Yani bende 45.sayfa ! Şer’i delillerin ,hükümlerin delilleri diye bir başlık var. 13.Paragraf numarasıyla ittifak edilen deliller diyor.
”Kitap,sünnet,icma,kıyas.”Bu dört delilden birinin delalet ettiği her hüküm vacibul ittiba’dır !”
Ne demek oluyor ? Bu,”icma da hüküm ihdas eder” demek değil mi ? Kitap gibidir, sünnet gibidir.
“Kıyas da bir hüküm ortaya çıkarır.Bu hükme uymak gerekir.Şu var ki ; bu delillerin hepsi hükümlere delalette aynı derecede değildir.Bunlar şöyle bir sıralamaya tabidir ; Kitap,sünnet,icma,kıyas.Bir hükmü öğrenmek isteyen kimse için bu delilleri içinde Kitap ilk delil,başvurulacak ilk kaynaktır.Eğer karşılaşılacak meselenin hükmü burada olursa başka delile yönelmez ! “ dedi mi ? şimdi.Peki şimdi şuradan,bu usul-i fıkhın 97 paragraf numaralı kıyas bölümündeki ikinci metot ; illeti icmada araştırmak diye bir örneği var.Şimdi o örneğe bakalım ki ; uyuyor mu burada söyledikleri.Dedi ki : “ Küçüğün üzerindeki mal ile ilgili velayet hükmünün illeti müçtehitlerin ittifakiyle küçüklük vasfıdır.Ve burada da ayette diyor,ayet neymiş ;
“ vebtelül yetama hatta iza beleğun nikah “
Mal üzerindeki velayet küçüklük mü ?
“ fein anestüm minhum rüşden fedfeu ileyhim emvalehum “
Yani küçük çocukları nikah çağına gelinceye kadar deneyin.Eğer reşit olduklarını görürseniz mallarını verin ! Reşit olmazsa buluğa ermiş nikah çağına gelmişse şey verilir mi ? Ayete göre mal verilebilir mi ?
Bir katılımcı : “ hatta iza beleğun nikah’da durursunuz ! ? “
Yahya Şenol : “ Devamını okumazsınız.”
Abdülaziz Bayındır
Devamını okumazsan olur !
“ fein anestüm minhum rüşden fedfeu ileyhim emvalehum “ o !
O zaman bu ayetlerin hükmü nedir ? Çocuk küçük olduğu için mi malın üzerinde velayet vardır ? Reşit olmadığı için mi ?
Bir katılımcı : “Reşit olmadığı için.”
Abdülaziz Bayındır
Çünkü küçük olsa buluğa erdiği gün malını vermen gerekir.Ama reşit oluncaya kadar malını vermeyin ! diyor. Hatta “ reşit “ hiç olmazsa ölene kadar malı koruma altında olur,belli bir şekle göre.
Bir katılımcı : “ …( anlaşılmadı …) onu gösteriyor.”
Abdülaziz Bayındır
Onu gösteriyor.Öyleyse peki,peki o zaman Kuran’ın hükmü rüşd iken Kuran’ın bu hükmüne aykırı icma nasıl oluyor ?
Bir katılımcı : “ Olmaması gerekir. “
Abdülaziz Bayındır
Ama etmişler işte !
Yahya Şenol : “ Yoktur da bence ! Öyle demiş ama öyle değildir yani ! “
Abdülaziz Bayındır
Yok deme ! Bak arkasında neler çıkacak !
“Küçüğün üzerindeki mal ile ilgili velayet hükmünün illeti müçtehitlerin ittifakiyle küçüklük vasfıdır.”
Yahya Şenol : “ Müçtehitlerin ittifakiyle diyor ya ! O sözü nereye dayandırıyor ? Aykırı biçimde.“
Abdülaziz Bayındır
Gelelim o kısma !
Fatih Orum : “ Var! Aykırı söyleyenler var. “
Abdülaziz Bayındır
Yok,yok ! Fıkıh kitaplarına baktığınız zaman,ben baktım,bu konuda ! Bu görüşte olan bir tek müçtehit bulamadım !
Yahya Şenol : “ Ne oldu şimdi ? “
Abdülaziz Bayındır
Müçtehitlerin ittifak ettiği Kuran’a da uygun olarak “rüşd çağıdır.” E sen bunu usulü fıkıhta
Yahya Şenol : “ Nasıl delil olarak kullanıyorsun ? “
Abdülaziz Bayındır
Örnek veriyorsun işte burada !
Bir katılımcı : “ Malı teslim etmede rüşd diyorlar,hem ittifakla,ama mesela …”
Abdülaziz Bayındır
Yok ! Malı teslim etmede küçüklükmüş ! Değiştirdi,burada ! Öyle diyor !
Bir katılımcı : “Baktığımız ulema,müçtehitler ne diyor ? Rüşd diyor. “
Abdülaziz Bayındır
Rüşd diyor.
Bir katılımcı : “ Ama aynı müçtehit … “
Abdülaziz Bayındır
Aynı müçtehit evlendirmede rüşd demiyor !
Bir katılımcı : “Rüşd demiyor ! “
Abdülaziz Bayındır
Nikah konusunda rüşd demiyor ! Ondan sonra bak !
“ evlendirmekteki velayet de mal ile ilgili velayete kıyas edilir.”
Ya ! Bu velayet’ e nasıl kıyas edilir ?
Bir katılımcı : “ Soru hocam ! “
Yani evlendirmedeki mal üzerindeki velayet nedir ? ( – Şimdi bir dakika bakalım ! Şurayı açıklayayım ! ) Şimdi bir adam vefat etti,çocuğu var,çocuğuna mal intikal etti.Bu çocuk o malları idare edecek durumda değil ! İdare edecek durumda olmadığı için birisi bu malları idare ediyor ki mallar zayi olmasın ! Dolayısıyla çocuk reşit oluncaya kadar o malları,şey ! o malları o çocuk idare edinceye kadar o bakıyor ! Onun için Allahu Teala diyor ki ;
“fein anestüm minhum rüşden fedfeu ileyhim emvalehum “
“ Olgunlaştığını görür görmez verin! “
Şimdi bu mallar,bu adam veli olmadan önce bu çocuğun malı var mı ?
Bir katılımcı : “ Var.”
Abdülaziz Bayındır
Var,tamam ! Ve mallar üzerinde velayet var ! Şimdi mal üzerindeki velayet ile evlendirme velayeti arasında bir benzerlik var mı ?
Bir katılımcı : “ Tasarruf hakkı konumunda belki !? “
Fatih Orum : “ Ama malı tarif edemiyor ki adam !
Abdülaziz Bayındır
Tasarruf edemiyor ki ! Malı zaten var !
Bir katılımcı : “ O yetim çocuk mal değil ki üstünde tasarruf yapsın. “
Abdülaziz Bayındır
Çocuk mal değil ! O çocuk üzerinde tasarruf olur mu ? O’nun evliliği ile ilgili karar nasıl verilir ? Burada bir kere kıyas kurallarına hiçbir şekilde bu uymaz ! Bu nasıl bir kıyastır ? Şurada kıyas meal farık dedikleri kıyastır bu. Kendi koydukları kıyas kuralına da uymuyorlar bunlar.Bu kitapta geçerli kıyas kuralına da uymuyor.Çünkü kıyasta bir illet oluşur.Mesela ne demiş oluyor ? Demiş oluyor ki ; su içkidir,şarap da içkidir.Her ne kadar bunların vasıfları farklı olursa da ikisi de içki olduğu için ya buna da ya şaraba ya da suya haram diyor.
Bir katılımcı : “ Bu resmen tahriftir !
“ innellezine yulhidune …”
Abdülaziz Bayındır
Peki arkasından çıkan hüküm ne ? Arkasından çıkan hüküm de “ küçük kızların evlendirme velayeti sabit olur ! diyor.”
Fatih Orum : “ Neyle sabit oluyor ? “
Abdülaziz Bayındır
Bu işte ! Bu fıkıhta var.
Fatih Orum : “ İcmayla.Babanın bakire olan küçük kızını evlendirme hususundaki velayet yetkisi icma ile sabit bir hükümdür.Ve bu icma oluyor.”
Abdülaziz Bayındır
Bu velayet.Babanın böyle bir velayet yetkisi olamaz.Bu Kuran-ı Kerim’e aykırı.Kuran’a aykırı bir hüküm ! Çünkü Kuran-ı Kerim evlenenlerin “muhsana” olmasını,kadınların,kızlar için.Erkeklerin muhsan,namuslu olmalarını şart koşuyor.O şeyde hatırlarsanız o konuda Kartepe’de bizi tenkit edenlerden birisi dedi ki ;
“ hatta iza beleğun nikahta” nikah kelimesi “cinsel ilişki” manasınadır dedi.Yani ; cinsel ilişki yapabilecek çağa varıncaya kadardır.E tamam,güzel ! Cinsel ilişki yapamayacak durumda olan bir kişi için muhsana,gayri muhsana ifadesi kullanılır mı ? Peki,cinsel ilişki yapamayacak durumda olan birisinin evlenmeye nasıl ihtiyacı olur ki ? Bu ihtiyacı gidermek için,üçüncüsü cinsel ilişki yapacak durumda değilse birisi madem bu kız çocuğu buluğa ermeden cinsel ilişki yapacak çağa gelmemiş oluyorsa,siz buluğa ermeden ayet-i kerimenin anlamını değiştirerek henüz buluğa ermemiş bir kızın üç ay iddet beklemesini şart koşuyorsunuz.İddetin şartı da cinsel ilişkiye girmiş olmak.Peki siz bu daha cinsel ilişki çağına gelmemiş olan bir kızın cinsel ilişkiye girdiğine neden Kuran-ı Kerim’i alet ediyorsunuz ? Bakın ! Yani ; koydukları delillerin hiçbirisinde tutarlılık yok.Kıyas diyorlar,kıyas tutarsız.İcma diyorlar icma tutarsız.Kuran diyorlar,Kuran’a uyulmuş değil.Tamam mı ? Yani ; onların kurallarını doğru kabul etsek bile,öyle değil mi ?
Fatih Orum : “ Öyle.”
Abdülaziz Bayındır
Doğru kabul etsek bile,sizi burada isterim kardeşim ! Siz böyle mi diyorsunuz ? Böyle gelin hadi ! Gelin !
Enes Hoca : “ Küçük kızların evlendirilmesi,ilişkiye girilmesi gayet normal bir hale gelmiş.İbn-i Hacer el-askalani “ Fethul Bari “ de diyor ki ;
“ yecuzü nikahus sabiyyeti hatta verradıyati ve kane fil mehd “
Abdülaziz Bayındır
Evet.Küçük çocuk,beşikte de olsa evlendirilebilir.Küçük kız çocuğu.
Enes Hoca : “ Şevkani’de hatta Taberi’de lem yehıdne ayetinin adet görmemiş ama ilişkiye girmişse kocası küçük olduğundan adet görmemiş ama ilişkiye girmişse onun iddeti üç aydır,diyor.
Abdülaziz Bayındır
Buyurun şimdi !
Enes Hoca : “ Taberi söylüyor bunu.”
Abdülaziz Bayındır
Zaten ayeti buna delil getirmiş oluyorlar.Ayet buna buna delil getiriliyor.Yani şimdi,kardeşim ! Şimdi bak ! Burada açık ve net söylüyorum ; şimdi diyorlar ki ;geçenlerde bir arkadaş diyor ki ; sen geçmişe tümüyle karşı çıkıyormuşsun.Öyle yapmazsan çok iyi olur ! Aslında sen tümüyle karşı çıkmıyorsun ama etraftan öyle gözüküyor,dedi.Hayır ! Dedim.Tümüyle karşı çıkıyorum,dedim.Etrafta doğru gözüküyormuş. Tümüyle karşı çıkıyorum.Bunun uzaktan yakından İslam’la alakası yok !
Bir katılımcı : “ Zaten karşı çıkılmayacak bir tarafı ( …44dk,33 sn anlaşılmadı …)
Abdülaziz Bayındır
Karşı çıkamazsın ki ! Karşı çıkılmayacak bir tarafı olsa istediğim kadar karşı çıkıyorum,de ! Mesela biz burada TC Hükümeti ortaklaşa karar ,tüm Türkiye karar alsa ; bundan sonra iki kere iki üç eder ! Türkiye’de uygulayabilir mi onu ? Yani mümkün değil ! Gerçeklere,”güneş bundan sonra ısıtmayacak ! su akmayacak ! “
Bir katılımcı : “ Allah isterse olur ! “
Abdülaziz Bayındır
Ha ! Bir tek Yaratıcı yaparsa yapar ! Biz yapamayız onu.
Bir katılımcı : “ ( 45dk,10sn … anlaşılmadı … ) şu konunun üzerine gidilseydi ciddi anlamda çok daha iyi olurdu yani.”
Abdülaziz Bayındır
Ha sen yeni anlamaya başladın demekki.( Hocamız biraz gülüyor burada )
Enes Hoca : “ Taberi’de ibarede şöyle ; vallahi lem yehıdne, ve kezalike ıddetül … “
Abdülaziz Bayındır
Hah ! İşte bu Taberi tefsiri,kaç yılında yazılmış ?
Enes Hoca : “ 310 “
Abdülaziz Bayındır
Ha ! 310 Senesinde ölmüş olan bir alim diyor ki ; Küçük çocuk,küçük kız çocuğu eşi ile ilişkiye girmiş,yani buluğdan önce girmişse boşandığı zaman üç ay iddet bekler ! diyor.Orada vella illem yehıdne’yi lemma yehıdne anlam vererek ayetin anlamını bozarak …
Enes Hoca : “ .. nahvullezi künna iza … ( Arapça tefsir ibareleri tam anlaşılmıyor )
Abdülaziz Bayındır
Hayır ! O zaten onların tamamı bunu kabul ediyor.Küçük çocuk evlendirilmesine bu ayeti delil alıyorsanız ; bir kere şey yapmışsınızdır.O kızın ilişkiye girmiş olduğunu kabul etmek zorundasınız,çünkü o şeyde Ahzab’taki ayette ne diyor ? Allahu Teala :
“ Ya eyyühellezine amenu iza nekahtümül müminati sümme tallaktümuhünne kable en temessuhünne fema leküm aleyhinne min ıddetin tatettuneha “
“ Müminler eğer mümin kadınları eğer nikahınıza alırsanız,ilişkiye girmeden boşarsanız ; beklemeleri gereken iddet yoktur.İlişkiye girmeden iddet yoksa ; bunlarda ayeti küçük çocukların,küçük kız çocuklarının iddetine delil alıyorlarsa
Fatih Orum : “ İki ayet arasında çelişki var.”
Abdülaziz Bayındır
Hayır,hepsi ilişkiye girdikten sonra boşamayı kabul etmiş demektir ! tamam mı ?
Fatih Orum : “Yok o zaman bu iki ayet arasında çelişki olmuş olur yani !
Abdülaziz Bayındır
Nasıl yani ?
Fatih Orum : “ Birisinde ilk şeyden sonra … “
Abdülaziz Bayındır
“ hatta beleğun nikah “ meselesinde !
Fatih Orum : “ Evet ! “
Abdülaziz Bayındır
Şüphesiz,şüphesiz ! Hayır,zaten az önce “ iza beleğun nikah “ onun bir önceki ayet-i kerimesinde de demiyor mu ? Allahu Teala ; “ ve atün nisa sadukatihinne nıhletün “ diyor. “ Kadınlara mehirlerini gönül hoşluğuyla verin ! “ Reşit olmayana mal veriliyor mu ?
Bir katılımcı : “ Bir de “nisa “ kelimesi de şey değil yani.”
Abdülaziz Bayındır
Hadi,” nisa “ kelimesi üzerinde ileri geri konuşsalar bile mecazen diyebilir ! adam.Tamam mı ? Ama ! “Malını verin ! “ diyor.Rüşde ermeden malı vermeyi yasaklıyor mu ? Allah .Kadının kendisine verin diyor.Cariyeler için de cariyenin kendisine verin ! diyor.
Yahya Şenol : “ Orada şey dedi,işte;itiraz gelmişti ya ! Halvet de olunca,iddet gerekir,illaki ilişkiye gerek yok.Orada öyle bir itiraz gelmişti,hatırlıyorsanız.”
Fatih Orum : “ Ama ayette ilişki …”
Abdülaziz Bayındır
Ayette ilişkiden
Yahya Şenol : “ Siz de çok iyi biliyorsunuz ki halvetten de olur dedi.
Abdülaziz Bayındır
Halvet bir görüştür.Halvet,Hanefilerin görüşüdür o.Ama ayet-i kerime halvet demiyor !
“ kable en temessuhünne “
Mesela ayette “ ev lamestümun nisa “ da var değil mi ? Ayet-i kerimede.
Bir katılımcı : “ Lamestüm’ün olması için küçük değil de o büyük olur ileride “ Lamestüm’e cevap vermesi gerekir.”
Abdülaziz Bayındır
Karşılıklı olması lazım ! Tabi.
Bir katılımcı : “Ya ! Çocuk,tamam,eller,ama !? Ne amaçla eller ? Cici der ! “
Abdülaziz Bayındır
Çocuk bilemez ki o tip şeyleri,ne haberi olur !
Bir katılımcı : “ Hocam ! Mümkünse bir soru soracağım,orası geçti.Orada dediniz ya ! Mesela mal konusunda velayet konusundaki illet,müçtehitlerin ittifakiyle küçüklüktür,dediniz,değil mi ?
Abdülaziz Bayındır
Hı,hı.
Bir katılımcı : “ Sonra dediniz ki ; yani bir…”
Abdülaziz Bayındır
Öyle diyorlar,ben demedim de,öyle diyorlar.
Bir katılımcı : “ Sonra dediniz ki ; bunu söyleyen tek bir kişi,ve diğer müçtehitlerden böyle bir ittifak ettiği,böyle bir görüş yok dediniz.Şimdi şöyle diyeceğim yani.Madem bu tek kişi,neden biz bu tek kişinin söylediği ile ön plana çıkarıyoruz ? Onu çürütmeye çalışıyoruz ? Madem tek kişi,bırakmak daha uygun değil mi ? “
Abdülaziz Bayındır
Haa ! Onu biz öne çıkarmıyoruz ! Şimdi icma diye bir delil var mı ? İcmayı delil alan bu kitabı eleştiriyoruz. Usul-i fıkhı eleştiriyoruz.
Bir katılımcı : “ Ya şimdi tek bir adam değil mi ? Bu yani.
Abdülaziz Bayındır
Usul-i fıkhın bu şeyi.Zekiyyüddin Şaban meselesi değil olay,Usul-i fıkıhta bu ittifakla kabul edilen bir husus.Ve bu fıkıhta da var.
Bir katılımcı : “ Doğru,yani,bir kişi gelip bir şey söylemiş ama aslı astarı yok yani.”
Abdülaziz Bayındır
İşte biz de onu ortaya çıkarmaya,onu ortaya çıkarmaya çalışıyoruz.
Bir katılımcı : “ Aslı astarı olmayan şeyle,böyle gündeme usul olarak.”
Fatih Orum : “ Kabul edilebilir bir şey olmuş yani bu artık bir kabul var artık bu konuda.”
Abdülaziz Bayındır
Yani şimdi sana çocukluktan itibaren dört delil öğretmediler mi ?
Bir katılımcı : “ Şiir bile yazdırmışlardı.”
Abdülaziz Bayındır
Haa ! E peki İşte onları temizlemek için,ama bak şimdi şu var :
“ Bir deli bir kuyuya bir taş atar kırk akıllı çıkaramaz. Ama o taşı akıllı insan atmışsa kırkbin tane,kırkmilyon tane akıllı farkına bile varamaz.”
Bir katılımcı : “ Kimin attığı da belli değil ! “
Abdülaziz Bayındır
Şimdi bu taşlar çok akıllıca atılmış taşlar,biz bunları temizlemeye çalışıyoruz,olay bu ! Atılmış yani,sen desen de demesen de ! Yani şey var yani çok ciddi sıkıntı var ortada.Yani şimdi bak mesela bize orada dediler ki ; Kartepe’de biliyorsunuz “ Ya bizim küçücük bir kulübemiz vardı onu da yıkıyorsunuz,nerede kalacağız ? ” dediler,değil mi ? Biz de diyoruz ki ; Beyler ! Sizin kulübeniz yok ! Siz kulübeniz olduğunu hayal ediyorsunuz.
Bir katılımcı : “ Olsa bile kulübe yapıldıktan sonra …”
Abdülaziz Bayındır
Hayır ! Kulübeniz yok,sizin ! Var diyorsunuz ya! Yok ! Bir şey yok.Onu söylemeye çalışıyoruz.Siz sanal bir kulübe yapmışsınız,içinde duruyorsunuz.Durduğunuzu zannediyorsunuz içinde.
Bir katılımcı : “ Doğru yani müçtehitlerin ittifak ettiğini söylemiş ama bunu tek kişi söylüyor,bütün Müslümanlar bunu kabul ediyor.”
Abdülaziz Bayındır
Şimdi mesela burada da başka bir örnek vereyim ben size ; bak mesela Hanefi mezhebinde bir başka icma örneği vereyim ben size.
-Ya bunun altına normal bir şey getirsenize görünmüyor ! –
Serahsi 4.cild 50.sayfayı açar mısın ?
Ha ! Ver ! Tamam,sağol.4.cild,50.sayfa.İşte o tamam,en üstte.İşte o ha! 4.cilt,50.sayfayı aç.Baş tarafı 3.cilt,ikinci tarafta 4.cilt.50.Sayfayı aç !
50.Sayfa ! Neysa bazı 99’lar öyle olabilir !
Fatih Orum : “ Eksen kayması olmuş ! “
Abdülaziz Bayındır
Bak orada şöyle bir ibare var : “ ve ındeş şafiiyyu rahımehullahu Teala …” Bakın bulabilecek misin ?
“ ve ındeş şafiiyyu rahımehullahu Teala sa’yu rukn “ Buldun mu onu ? Eee,
“ la yetimmu li ehadin haccun ve la umretun illa bihi veştemea fi zalike vahdece fi zalike mimma ruviye an nebiyyu (sav) ennehu saye mines safa vel Merve …(…anlaşılmadı … ) innallahe Teala ketebe aleykümüs saye ve savb (?)… “
“ vel mektubu ruknun.ve kale ( sav) matemallahu Teala liimriin hucceten ve umreten la yetufu leha beynes safa vel Merve “ dedi mi ?
“ ve huccetuna fi zalike kavluhu Teala “ fe men haccel beyte ve’temara fala cunaha aleyhi en yettavvefe bihima “ dedi mi ?
Ondan sonra demiş ki ; “ Hazel lafzi li ibahati. La lil icabi.feyakdati zahirul aye ve ella yekune vaciben ve lakinna terakna hazez zahire fi hukmil icabi bi delilil icma“
Bak şimdi ; bi delilil icma bi delilil icma,devamı ne ?
Bir katılımcı : “ ve bakiye ma vraehu ala zalike (… anlaşılmadı …)
Abdülaziz Bayındır
Tamam ! Şimdi bak burada diyor ki ; – Allah ! Ya bu bilgisayarda problem var ! İkide bir şey çıkıyor karşıma…–
Şimdi ; Mesela Hanefiler burada icmayı kullanmışlar.Allahu Teala ayet-i kerimede “ innes safa vel mervete mim şeairillah,men haccel beyte evi temera fal cunaha aleyhi eyyettavefe bihima “ diyor.
“ Safa ile Merve Allah’ın şeairidirindendir.Kim hac ve umreyi yaparsa ikisinin arasında sayetmesinde günah yoktur.”
Şimdi İmam Şafii diyor ki ; Eğer “Allah size sa’yı farz kılmıştır.” Hadisi olmasa Safa ile Merve arasında sayetmek mübahtır yani.Sevap bile diyemeyiz,demiş oluyor ! Yani,Say edebilirsiniz ! Fakat Allah,size say’i farz kıldı hadisi olduğu için ; biz sa’y’a farz deriz diyor.E şimdi bu imam Şafii’e sormak lazım ! Hani siz önce kitap diyordunuz,ne oldu ?
Bir katılımcı : “ Onların sünnet ve hadis anlayışındaki mesele gayri metlüve falan da girdiği için bu içerisine koyabilir.”
Abdülaziz Bayındır
Ha ! İşte orada bakın siz,orada siz mecbur kalıyorsunuz bu noktaya ! Yani şimdi benim sorduğum gibi birisi de gelip İmam Şafii’e sorar tabi mecburen,yani talebe sorar ! Hocam şimdi,hatta kendi de sorar ! Tutarlı olması için ne diyecek ? Diyecek ki ; “Sünnet de Kuran-ı Kerim gibi vahiydir ! “
Kuranla sünnetin farkı ne ? E ! İşin içinden çıkmak için “ birisi okunur,birisi okunmaz ! “diyecek ! Başka bir şey diyemez ! Çünkü mecbur kalıyor öyle olması yoksa Peygamberimiz nereden bilir Allah’ın farz kıldığını ? Yani Allah farz kılmıştır,diye bir ifade kullanılıyor.
Yahya Şenol : “ Halbuki ayette “ farz kılınmıştır ! “ Diye bir ifade yok ! “
Abdülaziz Bayındır
Ayette “farz kılınmıştır ! “ Diye bir ifade yok ! Delil olarak sadece o ayeti alıyorsun,o ayeti bir kenara bırakıyorsun ! Peki ; E ! Nasıl oluyor ? Ayetle hadis çatışıyor ! Hadisi tercih ediyorsun.Nasıl oluyor ayeti bıraktın ? Niye bıraktın,kardeşim ? Niye bıraktın ayeti ? Söyle ! O zaman da mecburen diyor ki ; “ essünnetü kadiyetün alel kitap. “ diyor. “ Sünnet,diyor son sözü söyler ! “
Yahya Şenol : “ Sıralamada niye o zaman kitap,sünnet diyor ? “
Abdülaziz Bayındır
Niye sıralamaya birinci sıraya kitabı niye alıyorsun ?
Yahya Şenol : “ Kuran de anlayalım o zaman ! “
Abdülaziz Bayındır
Hee !
Enes Hoca : “Teberrüken diyor ya ! “
Abdülaziz Bayındır
Kitabı niye ? Usulü fıkıhta diyor ki ; üzerinde ittifak edilen deliller diyor. Birinci sırada kitap.
Kim diyor ? Birinci sırada kitap olduğunu ? Bak şimdi sadece Şafii değil ! Maliki mezhebi de aynı,Hanbeli mezhebi de aynı !
Bir katılımcı : “ Hocam ! Burada bir yumuşatma var ! Yalnız.
“ velakinne terakna ezzahira “ diyor.Yani ayeti zahiri … “
Abdülaziz Bayındır
Ona geleceğiz ! Ona daha geleceğiz ! Daha dur ! Hanefiler alacak payını,dur !
Şimdi ; Bu üç mezhep,bakın ayeti bırakın ! Hadislere göre hareket edin ! Dedi ki ; “Sa’y farzdır.” Dedi. Tesadüfen doğruyu söylemişler,ama bilerek değil ! Yani.Yanlış bir şey de söyleyebilirlerdi.Şimdi ; Peki Hanefiler ne diyor ? Bak iki tane sahih hadisi rivayet ediyor : Diyor ki bu hadisler sahih değildir,demiyor ! Orada Hanefiler’in en güvendiği kitaplardan değil mi o ? Mebsut.Kaç yılında vefat etmiş onun yazarı ? 700 Küsürlerde neyse !
Şimdi ; Hanefiler de diyor ki ; Peygamberimiz demiş ki ; “ Allah size sa’y’i farz kıldı,sa’y edin ! “ Sonra bir de şunu demiş ; “ Hiç kimse “ Demiş, “ Sa’y yapmazsa ; Haccını ve umresini tamam etmiş olmaz ! “ demiş.Şimdi burada sahih hadis ! Ondan sonra diyor ki ; Biz delil olarak ayeti aldık ! diyor,bak orada dikkat et ! 50.Sayfayı sen bir daha aç ! Dördüncü cilt 50.sayfa.Baştaki elli sayfa değil ! İkinci bölüm.Arka taraftan elli sayfa.Diyor ki ; biz delil olarak ayeti aldık ! diyor.Hadisi bıraktık,diyor.Haa ! İyi diyorsunuz,değil mi ? Diyor ki ;
“ ve huccetuna fi zalike kavluhu Teala … “ Bu konuda bizim delilimiz Allah’ın sözüdür.Hangi sözü ?
“ femen haccel beyte evi’temera fala cünaha aleyhi en yettafvefe bihima “
“ Kim hac ve umreyi yaparsa Safa ile Merve arasında sa’y etmesinde ona herhangi bir günah yoktur ! “ Ayetini aldı ! Ee peki ! Hükmünüz ne ?
“ ve hazel lafzi lil ibahati “ Mübah !
O zaman Safa ile Merve arasında sa’y etmek mübah,diyeceksiniz ! İmam Şafii’de öyle demişti.Zaten hadis olmasa ben de mübah derim.Yani ; Günah da değil,sevap da değil !
“ la lil icabi “ O zaman ;
“ feyektedı zahirul ayeti ella yeküne vaciben. “ Ayetin zahiri bunu vacib olmamasını gerektirir.Ama Hanefiler vaciptir diyor.Çünkü bir önceki şeyde ! Bir yukarıda vaciptir,diyorlar.İstersen o ibareyi bir oku.Ondan sonra
“ velakinna terakna hazez zahir.” Bu zahiri.Yani ; ayeti terk ettik demiş oluyor.Hadisi de terketti.Hadisi terk etti. Ayeti de terk etti.
Bir katılımcı : “ Ettariku Nakşibendi caharu terki hest,şeyde de bu terk et ! Hanefilerde.”
Abdülaziz Bayındır
Bak ! Diyor ki ; “ Terakna hazez zahiru fi hukmil icab bi delilil icma “
“ İcma deliline dayanarak icma ettik.”
Hangi icmadan bahsediyorsun ? Böyle bir icma mı var ?
Bir katılımcı : “ İmam-ı Şafii peki bu görüşü … ? “
Abdülaziz Bayındır
Hayır, kardeşim, Bak ! Kardeşim, bir kere bak ! Şeyde ; Eee…
( 1 saat,1 dk,45 saniye.) 1.bölümün sonu…
***
2.Bölüm
Abdülaziz Bayındır
Peki buradaki vacip, Hanefilerin vacibi değil mi ? Ya kardeşim,sizin dediğiniz manada vacip sözünü söyleyen bir adam yok ! Sen bu konuda hangi icmadan bahsediyorsun ?
Bir katılımcı : “ Burada icmadan kasıt,şeyi mi kastediyor acaba ? Yani peygamber efendimizin ve sahabenin uygulamasını mı kastediyor ?
Abdülaziz Bayındır
Edemez ! Çünkü ; Peygamber Efendimiz farzdır,diyor.Ketebe diyor,farzdır,diyor.Kendisi de söylüyor bundan farzlık anlaşılır.Peygamberimiz hac ve umrenin sa’yini yapmayan haccını tamamlamamıştır,diyor.O da farz demektir.
Enes Hoca : “Önce zaten onu terk etmek … olur
Bir katılımcı : “ İşte sahabe de bunu yani mesela sahabeden hiç kimse yok ki umreyi ve haccı sa’ysız yapsın.”
Abdülaziz Bayındır
Bak şimdi,bak,bak ! Nevevi “ el-Mecmu” ‘unda ne diyor ; Nevevi diyor ki el-Mecmu’unda ; Bak ! Burada 8.cilt,65.-66.sayfa.Orada diyor ki ; Ben onun tercüme ederek almışım,asıl metnini almamışım.İbn-i Mesud,Ubey b.Kab buldun mu ? 65’in sonu,66’nın başı. İbn-i Mesud,Ubey b.Kab,İbn-i Abbas,İbn-i Zübeyr.Enes ve İbn-i sirin sa’yin tatavvu olduğunu söylemişlerdir,nafile olduğunu.Bunlar kim ? İbn-i Mesud sahabi mi ? Ubey b. Kab sahabi mi ? İbn-i Abbas sahabi mi ? İbn-i Zübeyr sahabi mi ? Enes, İbn-i Sirin ? Bunlar tabiinden.Bak ! Enes sahabi ! Şimdi ; Peki hangi icmadan bahsediyorsun ? Şimdi konumuz icma ya !
Bir katılımcı : “ Buradaki kasıt icmadan karar,biz buna karar verdik. “
Abdülaziz Bayındır
Başka çaresi yok !
Bir katılımcı : “Bir de … anlaşılmadı… Hanefi’ye göre tutarlılık var hocam ! Çünkü Vacip,farzla sünnet arasındaki bir hükümdür. Hadisten farz anlamışlar,ayetle mübah anlamışlar,ikisinin ortasındaki de vaciptir.”
Abdülaziz Bayındır
Matematik hesabı yapıyorsun.Ama ikisine de dayanmadık,diyorlar.Ne diyeceksin,ondan sonra ? Ayeti de bıraktık,hadisi de bıraktık,icmaya dayandık ! Var mı böyle bir şey icma tarifinde ?
Fatih Orum : “ Yok.”
Abdülaziz Bayındır
Onun için şeyde Kartepe’de dedim ki ; Bu usulcüler fukahayı kurtarmaya çalışmışlar ama başaramamışlar !
Bir katılımcı : “ Bunu derinden tartışsaydı,savunsaydı ben gibi ben de şu an savunmaya çalışıyorum ama olmuyor ! “
Abdülaziz Bayındır
Güç yetmiyor.
Bir katılımcı : “ Orada bir oyun var.”
Abdülaziz Bayındır
Ondan sonra mezhebimize göre sa’y,şimdi mezhebimize göre dedikleri Şafii Mezhebi.Hac ve umrenin rukünlerindendir. O olmadan bunlar tamam olmaz ! Bak,bu ifade düzgün.Bunu bir ayete dayandırsaydı kolaydı. Meseleye yaklaşmışlar.Dem onun eksikliğini gidermez.Şimdi Hanefiler bir başka hükme de geliyorlar,diyorlar ki adam sa’y etmezse yerine bir kurban keser.E bunu nereden çıkarıyorsun ya !? Yani bunun,bunu nereden çıkarıyorsun ? Adam niye kurban kessin ? Delilin ne ?
Bir katılımcı : “ Et yiyesi gelmiştir ? Dün Enes Hoca bir şey okudu,soruya cevap yazmış. “
Abdülaziz Bayındır
Bak diyor ki ; bak,şimdi bunlar Şafiiler.Bir adım eksik olsa hac tamam olmaz ve ihramdan çıkamaz.Aişe,Malik, İshak,Ebu Sev,Davut ve bir rivayete göre Ahmet de bu görüştedir. Şimdi hadi bakalım ! Bunlar farz diyor.Onlar mübah diyor.Bunlar sahabiden kişiler.Hanefilerin dediği gibi söyleyen bir kişi var mı ? İbn-i Münzir şöyle dedi : “ Eğer ebu Ticrah’ın kızının rivayet ettiği hadis sabit ise sa’y rukündür.Hadis şudur : “ İsav feinnallahe ketebe aleykümüs sa’ye.” Sa’yedin ! Çünkü Allah size sa’yi farz kıldı.İmam Şafii dedi ki ; Bu hadis olmasaydı sa’y nafile olurdu.
Yani ayete hadis yol göstermiş ! Allah ayette nafile demiş,Peygamberimiz demiş ki ; Allah’ın öyle dediğine bakmayın ! Farzdır,haşa ! Tevbe,estağfirullah ! Bu nedir yaa ! Böyle bir mantık olur mu ?
Bir katılımcı : “ En azından o rasulullah’ın dediğini kabul etmiş.Bu yok,rasulullah ! sen,kusura bakma ! “
Abdülaziz Bayındır
İkiniz de kusura bakmayın,ben böyle diyorum ! Sen kimsin ? Sen kimsin ?
Evet,sa’yin nafile olduğunu söyleyenler ayete dayanmışlardır.Bak ! sa’yin nafile olduğunu söyleyenler ayete dayanmışlardır,çünkü sa’yin günah olmaması farz olduğunu değil,mübah olduğunu gösterir !
Ya ! Şimdi burada,peki burada kitaba mı uymuşlar ? Sünnete mi uymuşlar ? İcma ne ? Kim,neye uymuş ? Adam açıkça diyor ki,Hanefi ; Biz Kuran’a da,önce ayete uyduk diyor,sonra diyor ki bunlar nafile olduğu çıkar ! Biz bıraktık,diyor.Zahirini bıraktık.Ne demek ? Zahirini bıraktık.Ayeti bıraktık,demektir ! Çünkü ayetten bu çıkar diyor.Böyle hüküm olmaz,yani ! Mümkün değil,öyle başka bir,söyleyemez de ! Söyleseydi söylerdi.Bu ayetten şu hüküm çıkar,diye.Ayeti de bıraktık,hadisi de bıraktık,icmaya uyduk.Hangi icma ? Bak ! İşte ! Onların görüşünde olan tek kişi yok !
Bir katılımcı : “ İşte,dediğim gibi ! Buna karar verdik ! diyor. “
Abdülaziz Bayındır
Onun için ben orada bir şey söyledim.Joker delil dedim değil mi ? İcma için.Her şey bittiği zaman dayanacakları hiçbir şey olmadı mı bunda icma var diyerek topu taca atıyorlar.
Enes Hoca : “ Hayızlı kadının orucu bozduğunda … ediyor,haberi vahid.Ondan sonra biraz güçsüz olduğunu düşünüyor,icma diyor.
Abdülaziz Bayındır
Bu konuda icma var,diyor,hemen.
Enes Hoca : “ Sebete halvetuhu hadis sabite zikruhu ve bil icmai.”
Abdülaziz Bayındır
Evet.
Bir katılımcı : “ Mürtedin cezası konusunda da icma … “
Abdülaziz Bayındır
Mürtedin öldürülmesiyle ilgili,öldürülemeyeceğine dair çok açık ayet var ! O ayete hiç kimse temas etmiyor ! Ama icma ile adamı öldürüyorlar ! Nedir bu ? Bu kimin dini kardeşim ! Bu kimin dini ? Bu Allah’ın dini değil, kesinlikle ! Ama bu kimin dini ?
Bir katılımcı : “ O recmi evli olmasından mı icmaya dayandırıyorlar ?
Abdülaziz Bayındır
O da,hepsi !
Bir katılımcı : “ Recmi gene bir hadise dayandırıyorlar da ! Herhalde evli olup olmamasını icma.”
Bir katılımcı : “ Onlar geçmiş bir ümmettir,onların kazandıkları kendilerine,sizin kazandıklarınız da size aittir.Siz onların yaptıklarından bir şey sorumluluk yok ! “
Abdülaziz Bayındır
Zaten ; Neticede söylediğimiz bu da ! Şimdi bunları konuşmak zorundayız ! Çünkü başka şekilde olmuyor.Yani ; İcma !
Enes Hoca : “ İcma ile sabit olacak,helal,haram konacak demek, “ elyevme ekmeltü leküm dineküm “ e hilaf değil mi ? “
Bir katılımcı : “ Yok ! Olayın başı yanlış zaten.Kitap,sünnet,icma-ı ümmet,kıyas-ı fukaha.Kitapta bulamazsan sünnete.Kuran’da diyor ki ; Her ümmetten bir örnek verdik,hiçbir eksik bırakmadık ! Ve siz ondan sorguya çekileceksiniz ! Eğer ; o rasul o vahyin dışında bir davranış yapacak olursa …”
Abdülaziz Bayındır
Şimdi gelelim bu konu,mesela,eksik kalmasın da,tamamlamış olalım ! Birkaç kere söyledik ama izleyicilerimiz de meseleyi kavrasınlar.Şimdi,bak ! Hadislerin metinleri ne kadar Kuran-ı Kerim’e birebir uyduğunu şimdi göreceğiz. O sendeki ibare açık kalsın ! Şimdi,burası Safa burası Merve.İki tane tepe var.Hacılar Safa Tepesinden Merve’ye,Merve’den Safa’ya yedi kere gidip geliyorlar.Buna sa’y deniyor hacda.Biliyorsunuz hac,Adem (as)’dan beri yapılan bir ibadettir.Ama Nuh Tufanında kaybolmuş,İbrahim (as) tekrar ortaya çıkarmış.İbrahim (as)’dan beri hiç aksatılmadan İslam öncesi dönemde de İslam’dan sonra da hac ve umre yapılıyor.Şimdi müslümanlar kalkmışlar,ne görürseniz onu bilirsiniz.Bakmışlar ki bu tepelerin birisinde Naile öbüründe İsaf adında iki tane put var.İnsanlar geliyor burada saygı göstertiyorlar,dokunuyorlar,meshediyorlar üzerlerini ve bu sa’yi yapıyorlar. Peygamberimiz de dahil Müslümanlar düşünüyor,diyor ki ; -bu dediğim Mebsut’ta da var,bütün kaynaklarda var bu anlattıklarım,yani bu konuda hiçbir ihtilaf yok ! Hadislerde de var. – Diyorlar ki ; Ya bunlar,bunlar bu sa’yi sırf bu iki puta saygı için yapıyorlar.Buraya gelip bu puta, buraya gelip bu puta.Bu sa’yin bir ibadetle bir alakası yoktur,diyorlar.Evet biz de cahiliye döneminde yapıyorduk ama artık Müslüman olduk.E bu putlara saygı gösterecek değiliz.Sadece Kabe’yi tavaf ederiz,umrede.Hacda da diğer şeyleri yaparız,ama bu sa’yi yapmayız, diyorlar.O zaman Allahu Teala ayet-i kerime indiriyor,diyor ki ; esteıyzü billah
“ İnnes safa vel Merve min şeairillah femen haccel beyte evi’temera fala cünaha aleyhi en tettevvefa bihima “
“ Safa ile Merve arasında sa’y etmek Allah’ın şeairindendir.Bunu Allah koymuştur,bu putlarla bir ilgisi yoktur.” Diyor.Putları sonradan koymuşlar.Safa,Merve Allah’a ibadetin simgeleridir.Oradaki tepedeki putlar değildir simge.Ee ! Kim beytte hac yapar ya da umre yaparsa bu ikisi arasında sa’y etmek günah değildir ! Niye ? Çünkü Müslümanlar günah sayıyorlar,günah değildir,diyor.Önce şimdi Allah bu putlar,bu sa’yin putlar için yapılmadığını gösterdi mi ? Tamam ! Şimdi Allahu Teala diyor ya ;
“ kitabun uhkimet ayatühu sümme fussilet “ “ Ayetleri muhkem kılınıyor,sonra açıklanıyor. “
E,tamam ! Günah değildir,ama hükmü ne ya Rab ! Anladık günah olmadığını.Ondan sonra diyor ki ;
“ ve etimmu el hacce vel umrete lillah.”
“ Allah için hac ve umreyi tamamlayın ! “ Diyor. Haccın ef’ali çok ! şimdi haccı saydığı zaman bazıları diyor ki ; işte Arafat’a çıkmıyorlardı da onu etimmu’dan o anlaşılır.Bir dakika ikisinde de olacak bir şey olması lazım ! öyle bir eksiklik olacak ki hacda da olsun,umrede de olsun ! Değil mi ? O senin Arafat dediğin sadece hacda var. Umrede yok ! Allah diyor ki ; “ etimmu elhacce vel umrete lillah “ O zaman öyle bir eksik olacak ki hacda da olan,şimdi Kuran-ı Kerim’e baktığımız zaman hacda da umrede de eksik olan ne ? Ayetin delaletiyle sa’y. E peygamberimiz ne demiş ? Allah tamamlayın ! dedi.Ne demiş bak burada ;
“ ma etemmallahu Teala liimrinin hacceten ve la umreten la yetufü leha beynes safa velmerve. “
“ Kim ki haccında veya umresinde Safa ile Merve arasında tavaf etmez,yani sa’y etmezse Allah onun haccını da umresini de tamam saymaz ! “
Tamam saymaz,bak ! Eksik sayar.” Etimmu “ Ne oldu ?
Bir katılımcı : “ Tamam,oldu.“
Abdülaziz Bayındır
Bitti ! E şimdi o zaman ; Peygamberimizin bu sözü Kuran’da olan zaten bir hükmü bize bildirmekten ibarettir, ama herkes onu bulamayabilir.Şimdi bizim bu insanlar bilselerdi ki ; Mesela baştan şu ayetleri esas alsalar,
Esteıyzü billah “ kitabun uhkimet ayatühu sümme fussilet min ledün hakimun habir.”
“ Bu bir kitaptır ki ayetleri muhkem kılınmış,sonra hakim ve habir olan tarafından açıklanmıştır.”
Niye ?
“ ella te’budu illallah “
“ Allah’tan başkasına kul olmayasınız diye . “
E,peki ;bu sözü siz Allah’ın ayetine rağmen Muhammed (as)’a uyduğunuz zaman Allah’tan başkasına kul olmuş olmuyor musunuz ? Bu ayete göre.Çünkü devamında diyor ki ;
“ İnneni leküm minhu nezirun ve Beşir.” Ayet. “ De ki ; Ya Muhammed ! Ben de sizin için Allah tarafından beşir ve nezirim.” Müjdeci ve uyarıcıyım.O zaman bakın ! Sen bunu baştan diyeceksin,bu ayette öyle diyorsa peygamberimiz de bunu söylemişse bu mutlaka,Allah kitabı ve hikmeti indirdim,diyor.Siz niye sadece kitap üzerinde duruyorsunuz da hikmeti bir kenara atıyorsunuz ? Hikmet basit bir şey mi ? Bütün peygamberlere indirdiğini ifade ediyor bunu.
Bir katılımcı : “ Bilemediğimizi peygambere bilenlere müracaat etseniz onlar istimbat eder,hükümler çıkarır diyor.O da bırakılmış.
Abdülaziz Bayındır
O da bırakılmış.Dolayısıyla istimbat nedir ? İşte.Şimdi burada bakın ! Bakın bu Kuran-ı Kerim’in hükmü.Şimdi ne oldu ? Bunun farz olduğu ortaya çıktı mı ? Şimdi Allah “ keteballahu “ ifadesi “ Allah farz kılmıştır.” Etimmu emrini veren kimse farz kılan da odur ! E kardeşim bütün bunlar varken siz niye başka yollara gidiyorsunuz ya ! ?
Bir katılımcı : “ Geçmişleri savunmam var bir tane.”
Abdülaziz Bayındır
Savun,buyur !
Bir katılımcı : “ Şimdi burada zannediyorum sorun ; İmam-ı Şafii,Ebu Hanife ve bunlar gibi geçmişteki ulema değil.Çünkü istimbat dediğiniz gibi yani söylediklerinizden anladığım kadarıyla peygamber bile istimbatta,yani hüküm çıkarmada yanılabilir.”
Abdülaziz Bayındır
Şüphesiz !
Bir katılımcı : “ Allahu Teala bunu uyarır.Bundan yola çıkarak diyebilir miyiz acaba yani İmam-ı Şafii,bu ulema suçsuz ? İçtihat yapmışlar,istimbat yapıp hüküm çıkarmaya çalışmışlar,yanlış yapmışlar,çünkü ayeti birbiriyle karşılaştırmamışlar.Asıl sorun,sonra gelenlerin İmam Şafii gibi,imam Hanife gibi ulemayı “yanılmaz” kabul etmeleri,yani asıl sorun bu.”
Abdülaziz Bayındır
Bu,problemlerden bir problem.Ama şimdi peki,İmam Şafii peygamber efendimizden geldiğine inandığı hadis-i şerife uymuş.Yani bunda aslında yadırganacak bir taraf yok ! Herkesin bu incelikleri gerekmez ! Ama şunu dememeliydi ! İmam Şafii ; Mesela ; Hadis de Kuran gibidir,Peygamberimize gelen ikinci bir inen bir şeydir.
Bir katılımcı : “ O da İmam-ı Şafii…”
Abdülaziz Bayındır
Vahiydir.
Bir katılımcı : “ Kendi cehaletini örtmenin bir şeyi olabilir.”
Abdülaziz Bayındır
Neyse ! Bu rivayet vahiydir,diyor.Kuran gibi bir vahiydir,diyor.Allah’tan gelen ikinci bir koldur diyor. E peki vahiyse “ ve ma yentiku anilheva “ şeklindeki ayetlere delil getiriliyor.Öyleyse kardeşim,Cenab-ı Hak Peygamberimize Bedir’de önce hata yaptırdı,sonra da niye hata yaptın diye ayıpladı mı ?
Bir katılımcı : “ Tabi bunu kabul edemeyiz.”
Abdülaziz Bayındır
İşin içerisinden çıkılamıyor yani.Niye siz kapsamlı olarak düşünmüyorsunuz ? Peygamberimiz “ Abese Suresi’nde “ olduğu gibi Peygamberimize Cenab-ı Hak Peygamberimize önce hata yaptırdı sonra niye hata yaptın mı ? dedi.O zaman suçlu Peygamber mi olur ? Haşa ! Allah Teala mı ? olur.Yani buradan,bunlar şimdi,oradan gel Hanefi Mezhebine ! Sen kendine göre bir “vacip” diye bir kavram uyduruyorsun,ondan sonra da çıkıp ayeti de hadisi de bir kenara bırakıyorsun,olmayan bir icmayla hüküm bina ediyorsun.Bunun savunulacak tarafı ne ?
Bir katılımcı : “ Bir de İmam-ı Şafii,işte o dönemde ulema veya eskiler çok büyütülür,ama benim şu ana kadar gördüğüm kadarıyla bu el yazmaları,işte nadir eserler dediğimiz,kendi zamanında bir öğretmenin almış olduğu not kadar bir yazı olduğunu düşünüyorum.
Abdülaziz Bayındır
Yok ! Ben şahsen,mesela bak ! Şimdi işin başka bir tarafına,o ulemayı,belki bu çok farklı bir konu.Onun üzerine biraz daha fazla şey yapıp,şimdi ilk intiba olarak söyleyeyim.Az önceki o çocukların evlendirilmesiyle alakalı o konularda İmam Şafii’nin görüşlerini alıyorsunuz,velayetle ilgili,bakıyorsunuz,el-Ümm’de,meseleyi dört dörtlük anlatmış.İlgili bütün ayetleri,hadisleri.Gayet güzel bir şekilde ortaya koymuş yani ; mükemmel ! Ama hüküm noktasına gelince küt ! diye düşüyor ! Oraya bir kelime yerleştiriliyor,e şimdi bunu İmam Şafii,şimdi biz Kuran-ı Kerim’den gayet iyi biliyoruz ki ; İşte bak ! Mesela,örnek vereyim ben size.Yani siz biliyorsunuz da,izleyicilerimiz açısından olsun diye.Bak,şimdi bu mealde nasıldır,bilmiyorum.,ilk defa açıyorum ama.Bak ! Mesela “ Cariyelerle nikahsız ilişkiye “ bir kere fetva vermişler.O fetvayı vermek için Kuran-ı Kerim’deki ilgili ayetlerin tamamının anlamı değiştirilmiş.Şimdi bak diyor ki ; “ Yetim kızlarla evlendiğiniz taktirde onlar hakkında adaletli davranamamaktan korkarsanız size helal olup beğendiğiniz diğer kadınlardan ikişer,üçer ve dörder olmak üzere nikahlayabilirsiniz.Eğer o kadınlar arasında da adaletli davranamayacağınızdan korkarsanız o taktirde bir kadınla evlenin. “ Fenkihu vahideten “ Tamam ! “ Ev ma meleket eymanuküm “ Ev,vahideten üzerine atıf ! Matuf matufun aleyhin arasına bir başka fiil girer mi ? Fenkihu ‘nun mamulü olmaz mı ikisi de ? Arapça da bunun başka bir şekilde olma ihtimali var mı ? Olabilir mi yani ? Şunu ya da şunu yapın,işte yapın kelimesi.
“ Fenkihu vahideten ev ma meleket eymanuküm”
“ Ya bir kadını nikahlayın,ya da elinizin altındaki cariyeyi nikahlayın ! “
Bir katılımcı : “ Şöyle olabilir mesela Pazar günü sen evde oturacaksın ya da pazara gideceksin ! Yani adam evde … “
Abdülaziz Bayındır
Ama bak iki tane ayrı cümle kullandı.
Bir katılımcı : “ Evde de oturmaz,pazara da gitmez,diğer işler yapar !“
Abdülaziz Bayındır
Kardeşim ! Onu demiyorum !
Bir katılımcı : “ Olmadı ! “
Abdülaziz Bayındır
O delil değil ! O olmaz ! Bakın ! Şurada bu ayete nasıl mana vermiş,diyor ki ;
Verilmesi gereken ve başka asla verilemeyecek mana şu ;
“ Eğer o kadınlar arasında adaletli davranamayacağınızdan korkarsanız o taktirde bir kadınla veya sahip olduğunuz cariye ile evlenin ! “
Bir katılımcı : “ Evet ! Öyle olur.”
Abdülaziz Bayındır
Bir başka mana verme ihtimali yok ! Böyle bir Arapça olmaz yani ! Dilde böyle bir şey olmaz ! Ama Allah’ın kitabını,içerisine “ yetinin “ kelimesini sokuşturarak ne yapmışlar ? “ Korkarsanız o taktirde bir kadınla evlenin veya sahip olduğunuz cariyelerle yetinin ! “
Fatih Orum : “ Burada öyle ! “
Abdülaziz Bayındır
“Yetinin” ne demek ? Zaten onunla cinsel ilişkinizi onunla yapıyorsunuz,demek değil midir ? E şimdi Allah’ın Kuran’ına bunu yapan insanlar İmam Şafii’nin kitabına niye yapmasınlar ? Çünkü gerçekten ben okudum yani. Hatta bir ara ya bunu iftira,hatta size dedim,iftira etmişler İmam Şafii’ye,İmam Şafii’nin öyle bir görüşü yok ! Okudum okudum,biraz daha ileriye gittim,baktım yere küt diye düştü ! E tabi oraya kadar gelip araya bir cümle yerleştirdiniz mi bitti ! Hüküm ona göre veriliyor.İşte burada da ayet geliyor geliyor sonunda oraya “ yetinin “ kelimesini araya sokuşturuyorsun iş bitiyor.Mebsut’a da bak yukarıdan itibaren şeyde,evlenmeyle alakalı,bu konu değil.Gayet güzel bir şekilde anlatıyor anlatıyor bütün delilleri,hüküm vermeye sıra gelince küt ! değişiyor.
Bir katılımcı : “ Şöyle bir cümle şey yapıyorum.Şu anda karnımız acıktığı için aklıma geldi.Git,pide getir ! Ya da yani pide olmazsa simit getir.”Getirmek”Yani hür bir kadınla evlen ! Onunla evlenemezsen cariyeyle evlen.”
Abdülaziz Bayındır
Evlen,”fenkihu” Fenkihu’nun mamulü.Yani herhangi bir dilde böyle bir başka bir mana sokuşturamazsınız. Sadece Arapçada değil !
Bir katılımcı : “ Cariye nedir ? Hocam.”
Abdülaziz Bayındır
Esir kadın,esir !
Bir katılımcı : “ Esir kadın.“
Abdülaziz Bayındır
Esir kadın !
Bir katılımcı : “ Kadın,evet ! Esir olan…“
Abdülaziz Bayındır
Esir kadın ! Esir.
Bir katılımcı : “ Evet ! Kuran-ı Kerim ‘de benim tespit edebildiğim … “
Abdülaziz Bayındır
Konuyu değiştirmeyelim,yalnız ! Onu ayrıca konuşuruz.Şu anda canlı yayındayız.Konuyu değiştirmeyelim,onu, canlı yayındayız.
Bir katılımcı : “ …( 1saat,25 dk,9.sn anlaşılmadı )… kuralı var ya hocam ! Belki oradan o çıkabilir. ” Fekkü rakabetin “ diyor ya ! Yani o cariyenin bizzat kendine sahip.”
Abdülaziz Bayındır
Onu kendileri söylüyor,kimse söylediği yok !
Bir katılımcı : “ öyle bir ifade var.”
Abdülaziz Bayındır
Şimdi…
Enes Hoca : “ Şimdi buradaki gelen bu “fenkihu” biraz önceki okunan ayet,benzer ayetler var,mesela
“ vel muhsanatü minen nisai illa ma meleket eymanüküm “
Yani hurrime nikahul muhsanati illa nikahu ma meleket eymanüküm “ demektir.Öyle demiyor ! illa …?… diyor.
Abdülaziz Bayındır
Evet,maalesef ! Araya başka bir kelime sokuşturuyor,hepsinde ! Yani esirlerle ilgili ayetlerin tamamının anlamını değiştirerek,cariyelerle nikahsız ilişkiye fetva vermiş ! Hadi bu konuda da icma var,hadi gel kabul et,bakalım ! Edebiliyor musun ? Ve bu İslam’ın hükmü diye söylenebiliyor.Ve bu konuda hiç kimsenin de farklı bir görüşü yok ! Ha işte icma ! Onun için şimdi başa gelelim ! Sen dedin ki,sen ne dedin ? İlk söylediklerini tekrarla.
Fatih Orum : “ Şimdi ilk,iki kısım icmadan bahsediyor kitaplar.Birincisi işte,herkesin üzerinde mutabakat sağladığı kat’i,yani ; işte galiba imam-ı Şafii “cümelül feraiz mi ? “ diyor,öyle bir şey diyor bunlara.He ! Haberul amme anil amme” Ya da “cümelül feraiz” denilen,yani üzerinde herkesin müttefik olduğu şeyler.Namazın farziyeti,orucun farziyeti,bunlarda işte yorum yaparak diyorlar ki ; içtihadın sınırlarını belirlemek amacıyla bunu söylüyoruz.Dolayısıyla bu konularda artık namaz farz mıdır,değil midir ? Tartışmaya gere yok,bunun da sınırları belirlenmiştir.Fakat fıkıh usulündeki …
Abdülaziz Bayındır
Oradan “ Muvatta’yı “ getirir misin ? Burada bulamayabiliriz,ikisi bir arada zaten !
Fatih Orum : “Fakat fıkıh usulündeki,işte biraz daha farklı,orada Kuran ve sünnette açıkça hükmü yok ! Ama dolaylı olarak senet teşkil edecek şekilde var.İşte bunlar haber-i vahit,içtihat,kıyas,bazen maslahattan da bahsediliyor.Bu gibi delilleri binaen işte bütün ümmetin “ evet,bu konuda artık hüküm budur ! Dediği konu varsa icma buna deniliyor.Bu icma da işte sarih icma ve sükuti icma olarak ikiye ayrılıyor.Sarih icmanın işte herkesin etmesi gerektiğinden bahsediliyor.Sükuti icmada da bazıları bu da kabul edilmeli bazıları da hayır ! bu icma sayılmaz ! diyorlar.Bahsedilen icma bu !
Abdülaziz Bayındır
Sarih icmada ittifak var,değil mi ?
Fatih Orum : “ İttifak var.”
Abdülaziz Bayındır
Ha !
Fatih Orum : “ Ancak bu sarih icmanın mümkün olup olmaması tartışılıyor kitaplarda.Yani böyle bir icma mümkün mü ? İşte ümmetin müçtehitleri,bu müçtehitler kim ? Kimler karar verecek ? “
Yahya Şenol : “ Nerede ? “
Fatih Orum : “ Nerede ? Kimler karar verecek kimin müçtehit olup olmadığına.Ondan sonra işte …
Bir katılımcı : “ Şöyle bir ayrım yapılıyor.Hz.Ömer’in sahabeyi Medine’den çıkartmaması ve bu da bir mihenk taşı.Bunun öncesi yani sahabe arasında Medine’de icma oluyordu,sahabe dağıldıktan sonra bu fiilen artık gerçekleşmemiştir,şeklinde bir ayrım…”
Fatih Orum : “ İmam Şafii öyle de söylüyor.”
Abdülaziz Bayındır
Onu şey yapmıyor.Hz.Ömer’in sahabeyi çıkarmaması Allah’ın emridir.Çünkü “ likavmin ya’lemun “ diyor ya ! Yani Kuran-ı Kerim’in açıklanması ilgili ayetleri topluca anlama faaliyetidir.
Neyse şimdi o zaman konuyu bir toparlayalım.Ama toparlamadan önce bir şey söyleyeyim ben.Şimdi bakın burada,mesela şu İmam Malik’in el-Muvatta.En eski hadis kitaplarından birisi değil mi ? Şimdi,küçük çocukların evlendirilmesinde örnek verdik ya ! Şimdi İmam Malik burada diyor ki ; Dul,yani peygamber efendimizden rivayet ettiği hadisler var,Abdullah ibni Abbas’tan,Nafi ki,İmam Malik’in asıl kaynağıdır.Dul,kendi hakkında karar verme konusunda velisinden daha önceliğe sahiptir,diyor.Bakireden izin alınır,evlendirelim mi ? diye.Bakire susarsa izin vermiş sayılır.Tamam ! Ondan sonra gene Abdullah,Ömer b. El-Hattab’tan gelen bir rivayet ; “ Kadın, velisinin izni olmadan ya da ailesinden görüş sahibi olan birisinin izni olmadan ya da sultanın izni olmadan evlendirilmez.Yani nikah denetlendirilmelidir. Bugün mesela Türkiye’de devletin nikah denetleme memurlukları var.Oranın izni olmadan biz evlendik diyenleri devlet evli saymıyor.İşte peygamber efendimizin hadisi,Hz.Ömer burada ifade etmiş,kendi görüşü olarak ifade etmiş ama hadis öyle.Şimdi İmam Malik’ten,diyor ki ;
“ belleğahu ennel kasıme ibne Muhammed ve Salimebne abdillah “
“Kasım bin Muhammed‘le Abdullah’ın oğlu Salim.Kasım b.Muhammed,Ebu Bekr’in oğlu Muhammed’in oğlu Kasım.”
Ebu Bekr’in oğlu Muhammed, peygamberimizin veda haccı sırasında zül huleyfe’de doğmuş olan birisidir.Kasım,onun oğlu.Yani tabiinden olan bir şahıs.Şimdi hatta o Muhammed’in sahabeden mi,değil mi ? diye tartışılır,çünkü çok küçük çocuk ya ! Şimdi o …
“ kana yumkihani banatihimel ebkara ve la yeste’miranihinne.”
“ Bunlar bakire kızlarını onlara sormadan evlendirirlerdi.”
“Beleğani” Diyor, “bana ulaştı.” Rivayet edenin kim olduğu belli değil ! Bunu yapan sahabi değil,tabiinden.
” Evlendirirlerdi.” Şimdi sen kızını evlendirsen,ben kızımı evlendirsem çıkıp dışarıya sordum,işte o da almak istedi der miyim ? Nereden biliyorsun ?
Bir katılımcı : “ Bir de isti’mar,emretmesini talep etmek yani.”
Abdülaziz Bayındır
“İzin” manasına kullanmış.Bak ! Ne diyor ; “ kale Malikün ve zalikel emru ındena fi nikahil ebkar “
“ Bakirelere evlendirme konusunda bizim yapacağımız budur.”
Peygamberimizden gelen hadisi almadı,Abdullah ibni Ömer’den,şey ! Hz.Ömer’den hadise tamı tamına uygun rivayeti almadı,hiçbir şeye uymayan hadis tekniğine de asla uymayan bir tabiin sözünü alarak bizim görüşümüz budur,dedi.Bunu İmam Malik söyleyemez ! Bu cümle buraya bir yerden şey yapılmış,sıkıştırılmıştır.Tıpkı o az önceki Allah’ın ayetinin mealine sıkıştırıldığı gibi !
Bir katılımcı : “ Müstensih tarafından ! “
Abdülaziz Bayındır
Olmaz yani ! Olmaz ! Şimdi çok kısaca şey yapalım,karnınız da acıktı.Kısa bir özet yapayım.Şimdi arkadaşlar ! Allahu Teala Kuran-ı Kerim’de icma ile ilgili olabilecek iki tane örnek veriyor bize.Birisi Musa (as),birisi peygamberimizle ilgili.Musa (as) ile ilgili örnekte işte Taha Suresi’nde var,A’raf Suresi’nde var,başka yerlerde de var,galiba.Musa (as) Sina,Turi Sina,Sina Dağı’na çıkıyor.Biliyorsunuz,kırk günlüğüne.O sırada Musa (as)’ın ashabı puta tapma konusunda ittifak ediyorlar mı ?
Bir katılımcı : “ Evet ! “
Yahya Şenol : “ Aslında etmiyorlardı ! Yani,tam teknik manayla.Yani,Harun falan ve yanında birkaç kişi de yapmayın,etmeyin ! diyor.”
Abdülaziz Bayındır
Yanında birkaç kişi mi,sadece Harun mu ?
Yahya Şenol : “ Vardır belki,ama olmasa bile tek bir Harun bozuyor icmayı.”
Abdülaziz Bayındır
Kuran-ı Kerim’e baktığınız zaman,hayır ! Harun (as),diyor ki ; İsrailoğulları arasında zayıf kaldım,diyor. İsrailoğullarını tefrik ettim diye sesimiçıkarmadım,demiyor mu ?
Bir katılımcı : “Sükuti icma.”
Fatih Orum : ” Sükuti.”
Abdülaziz Bayındır
O da sükuti olmuş oluyor.” En ferrakte beni İsrail “ Öyle değil mi ? Ayet-i kerimede.Ben şimdi ayetleri okuyacaktım da.
Bir katılımcı : “ vela tekulü kavli.”
Abdülaziz Bayındır
Evet ! “ Benim sözümü dinlemedin,İsrailoğullarının sözünü dinledin,arasında tefrika çıkardın demeyesin diye sesimi çıkarmadım.” Demiş oluyor.Bu,şeyde ! Taha Suresi’nin 80,80’den sonraki ayetler.
Fatih Orum : “ Ya,burada şey de vardı,demek ki ! İnsanlar çeşitli sebeplerden,korkulardan dolayı susabilirler.
Bir katılımcı : “ Her sükut takrir değildir ! “
Fatih Orum : “ Şey,değildir,tabi ! Bu çok önemli.”
Bir katılımcı : “ Yok,Hz.Harun’un,O susmadığını gerekli kendisi üzerine düşen görevi yaptığını,fakat kavminin bunu kabul etmediğini söylüyor.”
Fatih Orum : “ Tabi,öyleyse …”
Abdülaziz Bayındır
Ha ! Burada diyor ki ; Bak ! Şeyde,Taha Suresi’nin 94.ayetinde diyor ki ; Musa (as) O’nun saçından,sakalından tuttuğu zaman ;
“ kale ya bne ümme ! la te’huz bi lihyeti ve bi ra’s.”
“ Başımdan,saçımdan,sakalımdan tutma ! “ diyor.
Fatih Orum : “ inni haşiytü.”
Abdülaziz Bayındır
“Anamın oğlu ! “
“inni haşiytü en tekule ferrakte beyne beni İsrail. ”
Hatta en üzerinden bak ! Onda “ kale ya Harunu ma meneake iz raeytehum dallu. “
“ Bunların sapıklıklarını gördüğün zaman seni engelleyen ne ? Niye müdahele etmedin ? “ diyor.
“ ella tettebiani.”
Bir katılımcı : “ Benim yaptığımı yapacaksın ! “
Abdülaziz Bayındır
Benim peşimde,bana uymamakta niye yanlışlık yaptın ?
“ e fe raeyte emri ? “
“ Benim emrime isyan mı,ettin ? “ diyor.Ne oluyor ? Yoldan mı çıktın,sen de ? Diyor ki ;
“ Anamın oğlu ! Saçımı,sakalımı tutma ! “ Diyor.
“ Ben korktum ki şöyle dersin ; ferrakte beyne beni İsrail ve la tekul kavli.”
“ Benim sözümü dinlemedin de İsrailoğullarının arasında tefrika çıkardın.”
Yani ; müdahele etsem,bir grup benim yanımda olacak,bir grup karşı taraf olacaktı,tefrika çıkaracaktı.Ondan sonra dönüyor,”Samiri’ye”
“ kale fema hatbuke ya Samiri “
“ Samiri ! Senin derdin ne ? “ diyor.
“ kale “ o da diyor ki ; “ besurtü bima lem yebsuru bih “ Bak ! diyor ;
“Şu diğer insanların görmediklerini ben gördüm.” Diyor. Yani ; ben bu dini çok iyi kavradım !
“ fekabadtü kabdaten”
“ ve buna sıkı sıkıya da sarıldım.”
“ min eseri rasul” yani ; “ min eserike “ demek yani.Senin izine de sıkı sıkıya sarıldım.Senin yoluna sıkı sıkıya girdim.
Fatih Orum : “ Meal çok ilginç hocam ya ! “
Abdülaziz Bayındır
“ fenebeztüha ”
“ Sana da attım ! “ diyor.Bıraktım bunu,var mı diyeceğin ?
Fatih Orum : “ Yani.”
Abdülaziz Bayındır
“ ve kezalike sevvelet li nefsi “
“ Canım böyle istedi ! “ diyor.” Sana ne ! “ Bak ! Ben bu dini çok iyi kavradım,sıkı sıkıya sarıldım,senin yoluna da girdim.Ve bıraktım ! Var mı diyeceğin ? diyor.Bak,şimdi bu ay buraya bu manaya herhalde ilk defa duyuyorsun, öyle mi ? Öyle anlaşılıyor,tepkisinden o anlaşılıyor.
Fatih Orum : “ Evet.”
Abdülaziz Bayındır
Tabi bu ayete bir sürü hurafelerle ayetin manasını saptırırlar sağa sola.
Bir katılımcı : “ Ben de ilk duyduğum zaman öyle oluyor.”
Abdülaziz Bayındır
Bak,şimdi ayetler arası ilişkiyle sana göstereyim.Allahu Teala bak,orada diyor ki,Musa (as)’a ;
“ ve ma a’celeke an kavmike ya Musa “ Seksenüçte !
“ Ve kavminden acele acele seni getiren ne oldu ? Acelen ne ? “diyor. Diyor ki ;
“ kale hum ulai ala eseri “
“ Onlar benim izimdeler.” Diyor,”eseri”.Buradaki ya’da “ ya rasul ! “ değil mi ? Yani “ eseri rasul “ yani.Şimdi bu da bunu tasdik ediyor.”Evet,ben senin yoluna sıkı sıkıya sarıldım,”
“fekabadtü kabdaten min eseri rasul “
Arapçada bir iltifat sanatı olduğu için,mesela Türkçede böyle bir şey denmez ! Eserike denir ama Arapçada denir.Yani ; “senin yoluna sıkı sıkıya sarıldım ! Senin o sözün doğruydu.Ama sonra attım.Var mı diyeceğin ? ” Şimdi bunlar puta tapma konusunda icma ettiler mi ? Harun (as) da susmuş mu ? Baştan biraz mücadele etmiş olabilir ama sonra sustuğu kesin !
Bir katılımcı : “ Yukarıda var ya “ ve lekad kale lehum Harun min kablü ya kavmi innema fütintüm bih “
Abdülaziz Bayındır
Güzel ! Başta mücadele etmiş,ama sonra susmuş !
Bir katılımcı : “ Bir şeyi söylemiş yani ; siz yanlış yoldasınız ! “
Abdülaziz Bayındır
Güzel,ama fark etmez ! Sonra susmuş !
Bir katılımcı : “ Yapacak bir şey yok !”
Abdülaziz Bayındır
Susmuş sonra,mücadeleyi devam ettirmemiş.Devam ettirmek gerekiyor.Bak,şu anda bize dedikleri ne ? Bak,hep söylüyorlar.” Yahu kardeşim ! Söylemeyin yahu ! “
Bir katılımcı : “ İcma olsun,siz susun da icma olsun ! “
Abdülaziz Bayındır
Bak ! Adam geldi,bir profesör.İşte kitabını okudum,gayet güzel.İşte şu grup sana cevap veremez,ama senden bir ricamız var,nedir ? Lütfen,konuşmayın ! Zaten konuşmasak hiçbir problem olmaz ki ! Ama konuşmaya devam etmesi lazım ! Konuşup sustuğu andan itibaren görüntü onlara onay vermektir ! Tamam mı ? Görüntü odur ! İşte buna da sükutu icma diyorlar.
Bir katılımcı : “ Harun (as)’a burada onay verdi,diyemeyiz herhalde ? “
Yahya Şenol : “ Yok Canım !
Bir katılımcı : “O mümkün olmaz,tabii ki ! “
Abdülaziz Bayındır
Aaa ! Yahu onay verdi,öyle mi dedik ? Yani.Görüntü dedik,görüntü ! Onun için zaten Musa (as) burada,öyle olmasaydı Musa (as) şunu söyler miydi ? “ e fe asayte emri “ der miydi ?
Bir katılımcı : “ Tabi,canım,yani ! Yakasına yapışması,sanki onlardanmış gibi zannettiği için.”
Abdülaziz Bayındır
“ e fe asayte emri “ Emre isyan mı ettin ? dedi.Şimdi görüntü öyle olmasa öyle der mi ? Bilse ki o habire mücadele ediyor,insanları engellemeye çalışıyor.Bunu söyler mi ? Saçından sakalından yapışır mıydı Musa (as) ?
Bir katılımcı : “ Şimdi şu da var orada; Hz.Musa’nın,Harun’un yakasından tutması,gerçekten vahiy mi, yoksa kendi özel bir anlayışı mı bunu getiriyor ? “
Abdülaziz Bayındır
Niye vahiy olsun ? Bir insani bir davranış bu !
Bir katılımcı : “ Bir yanlıştır ! Kuran’da peygamberlerin az önceki verdiğiniz misalde olduğu gibi.Peygamberlerin yaptığı bir yanlışlık zaten onunla ilgili.Baktı …
Abdülaziz Bayındır
E tamam işte ! Musa (as) işin iç yüzünü bilse bunu yapmaz ki ! Tabi ! Ama görüntü burada,görüntü.Burada asıl anlatılan,asıl anlatılması istenen şu ; Sükuti icma diye bir kavram var.Bir alim tutuyor,duyuyor,ses çıkarmıyor ! Bu o görüşe katıldığını gösterir,öyle değil mi ?
Fatih Orum : “ Evet,öyle ! “
Bir katılımcı : “ Yahudiler öyle kabul ediyor,hocam tabi ! “
Bir katılımcı : “ Yahudi Tarihinde Harun (as)’ın yardımlaştığını gösteriyor.”
Abdülaziz Bayındır
Şey de öyle,Yahudi tarihini bırak,bugünkü Tevrat’ta da öyle yazıyor ! Harun’un da taptığını söylüyor.
Bir katılımcı : “ Yardım etmiş,put yapmaya !
Abdülaziz Bayındır
Taptığını da söylüyor.
Bir katılımcı : “ O zaman diğerleri de,orada diyor ki ; Hz.Musa’da bir peygamberdi.Pardon ! Harun da bir peygamberdi.”
Yahya Şenol : “ Onu Yahudiler söylüyor.”
Abdülaziz Bayındır
Tabi biz Yahudilerden bahsediyoruz.
Bir katılımcı : “ İcma görüntüsünü destekliyor.”
Abdülaziz Bayındır
Hayır ! Biz de bugün anlatılan icmaya,bu olay tam uymuyor mu ?
Bir katılımcı : “ Bugün siz sustunuz mesela e birkaç sene sonra kitap yazılacak veya film çevrilecek,
Yahya Şenol : “ İkinci bölümü tam net değil,birinci bölüm uymuyor da ikinci bölümü uyuyor ! “
Bir katılımcı : “ İcma ettiği …”
Abdülaziz Bayındır
İkinci bölüm dediğin ne ?
Yahya Şenol : “ Sonradan susmuş olduğunu kabul edersek ilk başta,itirazını açık açık söylüyor.”
Abdülaziz Bayındır
İşte,işi hep kardeşim ! İşte zaten,zaten ki öyle ! Elbette baştan itirazını açıklıyor ,ama sonra susuyor,tamam ! Artık ikna oldu ! der ötekileri.Öyle bir görüntü olmasa Musa (as) onun saçına sakalına yapışır mı ?
Bir katılımcı : “ Sükuti icma diyenlerin delili,bunları dayandırarak kimse bir şeyde,birisi laf söylemediyse o da kabul etmiştir ! dedikleri için … “
Abdülaziz Bayındır
Denemez işte !
Bir katılımcı : “ Haa! Bu denemez ! İşte problem orada.”
Abdülaziz Bayındır
Denemez ! Mesele o !
Bir katılımcı : “ Tamam ! “
Abdülaziz Bayındır
Peki,bu bir.
Bir katılımcı : “ Orada sükut etmesi şeyde bir Harun Peygamberin, ” inni haşiytü “ “Tefrika çıkardın “
Abdülaziz Bayındır
” inni haşiytü en tekule ferrakte beyne beni İsrail “
Bir katılımcı : “ Burası …”
Abdülaziz Bayındır
Peki,bu bir örnek olur mu,şimdi ? Cenab-ı Allah bunları bize boşuna anlatmıyor,bir tarih olsun diye anlatmıyor !
Yahya Şenol : “ Peki,Harun (AS)’ın o ikinci yaptığı şeyin yanlış veya doğru olduğuna dair herhangi bir bilgimiz var mı ? Hani ; “inni haşiytü en tekule … “ Doğruyu söylemesi gerekir miydi,devam edip,yoksa susması da doğru bir hareket miydi ? “
Abdülaziz Bayındır
Doğruyu söylemesi gerektiği için Musa (as) ona böyle şey yapmıştır.
Yahya Şenol : “ Ama yanlış değil yani.”
Abdülaziz Bayındır
Yook ! Musa (as)’a göre yanlış yapmış.
Yahya Şenol : “ Yok ! Yani Harun (as)’ın yaptığını Allah nasıl karşıladı ?
Abdülaziz Bayındır
Bu Cenabı-ı Hakk’ın …
Bir katılımcı : “ Başka ayetlerde de “ illa ehı “
Bir katılımcı : “ Bir tek ben ve kardeşim sana karşı tutunduk diyor,mesela “
Bir katılımcı : “ Bir istiğfar söz konusu ondan çıkıyor ki,yani.”
Fatih Orum : “ Mücadele etmesi gerekir ki, … “
Abdülaziz Bayındır
Ama bak ! “ inni la emlikü illa nefsi ve ehı “ O daha önce değil mi ?
Yahya Şenol : “Şey değil o,istiğfar değil o ! inni la emlikü “
Abdülaziz Bayındır
O başka bir şey ! O bununla alakası yok.Bak ! “ Rabbi inni la emlikü illa … “ Burada mıydı o ?
Yahya Şenol : “ Yok ! Girişte o,Kudüs’e girmeden önce,savaşma yapacaklar ya ! Yani savaşın ! Diyor,savaşmayız ! diyorlar,o ayet ! “
Bir katılımcı : “ innellezinettehazü eclese yenalühüm ğadabün min rabbihim ve zilletün“
Abdülaziz Bayındır
Ya ! Şimdi Harun (as)’ın böyle bir şey yapmadığı açık da ! Biz burada Harun (as)’ı yargılamıyoruz !
Yahya Şenol : “ Yani,acaba biz böyle bir durumda kalsak susmamız mı gerekir ? Yani onu diyorum işte.Yanlış mı olur susmak ? ”
Abdülaziz Bayındır
Ben şahsen susmam ! Başkasını bilmiyorum.
Bir katılımcı : “ Musa (as) tepkisine göre susmamamız gerekir.”
Yahya Şenol : “ Hayır ! Harun (as) susmuş,abi bak ! Kabe’yi yeniden yıkıp,yapmamış orada.”
Abdülaziz Bayındır
Susmamıştır,diyemeyiz ! Ali Rıza Bey ! Ayet açık,lütfen hayali konuşmayalım.Ayet gayet açık ! Olmaz ! Olmaz,Ali Rıza Bey ! Hiç kusura bakma ! Bak,olmaz,lütfen ! Olmaz ! bitti,tamam.Ayeti kaç kere okudum,yani ? Size cevap olsun diye.Lütfen,hayır,hayır cevap istemiyorum,lütfen ! Lütfen,burada canlı yayında olduğumuzu size söyleyip duruyorum.Kaç kere ayeti okudum ki anlayasınız diye ! Lütfen yani.Şimdi Allah öyle diyecek,biz başka şey söyleyeceğiz ! Öyle saçmalık olur mu ? Allah Allah !
Şimdi gelelim ikinci örneğe.Kaç kere okudum ayeti,kaç kere ? Ya sanki kafana göre başka şey söyleyeceksin.
Şimdi ; ikinci örnek.O da Peygamber (sas)’den örnek.Enfal Suresi 67.ayeti açalım ! Biz burada Harun (as)’ı yargılamıyoruz.O ayette yazılanlar insanların anlayışının yanlış olduğunu anlatıyoruz.Şimdi burada,bakın ! Peygamberimiz (sas) ,şeyde Bedir ‘de esir aldı değil mi ? Ha ! Ve sahabeden de herhangi bir karşı çıkan kimse olmadı !
“ ma kane linebiyyin en yeküne lehu esra hatta yushıne fil ard.”
“ Savaş meydanında düşmanı iyice yere sermeden hiçbir peygamberin esir almaya hakkı yoktur.”
Fatih Orum : “ Hz.Ömer diye bir şey vardı,değil mi ?
Abdülaziz Bayındır
Tamam,Hz.Ömer meselesine geleceğiz.
Bir katılımcı : “ O itiraz etti.”
Abdülaziz Bayındır
Yoo,o itiraz etmedi ! O da uydurma bir olay.Ben şimdi size okuyacağım.O uydurma bir olay.
Yahya Şenol : “ O da olsa icmaya muhalefet olur,kabul etsek bile yani.”
Abdülaziz Bayındır
Öyle bir olay yok ! Olsa …
Yahya Şenol : “ İcma olmuş,o muhalefet etmiş,kabul edilmemesi lazım Hz.Ömer’den.
Abdülaziz Bayındır
Haa,muhalefet ! Doğru,icmaya muhalefet.Yok,icma olmamış olur dersiniz,canım !
Bir katılımcı : “ Yalnız,peygamberimiz buradan ders almış,şeyde,Uhut’da okçuları yerleştirmiş,benden emir gelmedikçe yerinizden ayrılmayacaksınız ! “
Bir katılımcı : “ …1sat,47dk,57.sn anlaşılmadı… “
Fatih Orum : “ …anlaşılmadı… “
Yahya Şenol : “ Yani burada normalde anlatıldığı zaman Hz.Ömer’i övmek için anlatılıyor.”
Fatih Orum : “ Evet ! “
Yahya Şenol : “ Halbuki yanlış yapmış,icmaya muhalefet etmiş.Susması lazımdı,yerleşik anlayışa göre ! Peygamber de ses çıkarmamış,ne itiraz ediyor ? “
Bir katılımcı : “ Fatih Hoca diyor ki icma Peygamber efendimizin vefatından sonra olan bir şey.”
Yahya Şenol : “ Tamam da,Peygamber efendimize karşı çıkmış oluyor ! Daha beter yani.”
Abdülaziz Bayındır
Yahu,tamam da,kardeşim ! Vefatından sonra olmayan bir şey,olan bir şey değil !
Bir katılımcı : “ Burada tarif ediyor hocam.”
Abdülaziz Bayındır
Şimdi bakın,bir dakika ! Ama bir delil ortaya konması lazım.İnsanların,şimdi bir delil söylüyorlar,diyorlar ki ;
“ Ümmetim dalalet üzere ittifak etmez diyor.” Bunu delil gösteriyorlar değil mi ? Bir de ayeti delil gösteriyorlar ki, zaten ayetin kabul edilebilir tarafı yok ! Yani ayetin onların dedikleri manaya delalet etme ihtimali yok ! Şimdi bak,şuradan,diyor ki,Allahu Teala ;
” Ma kane li nebiyyin en yeküne lehu esra hatta yushine fil erd.”
“ Hiçbir Peygamberin savaş meydanında düşmanı tamamen yere sermeden esir almaya hakkı yoktur. Peygamberimiz aldı mı ? Müslümanlardan itiraz eden yok ! Hz.Ömer’in esirlerin alınmasına,Hz.Ömer’den rivayet esirlerin alınmasıyla alakalı değil !
-Sen onu buradan bulsana ! Ben şimdi,vakit şey yapmasın.-
Esirlerin alınmasıyla ilgili değil,Hz.Ömer’in itirazı.Yani o rivayet edilen,Buhari’de,Müslim’de rivayet edilen o değil !
“ türidune aradaddünya vallahu yuridulahirah “
Bak ! “türidü” demiyor,”turidune ! “ Hepsi ! Oradaki tüm Müslümanlar !
Bir katılımcı : “ İcma olduğu için ! “
Abdülaziz Bayındır
İcma olduğu için,tabi ! Siz dünyalık istiyorsunuz,hemen bir şeyler istiyorsunuz.Allah daha sonra vermek istiyor.
Fatih Orum : “ Peygamberin içinde bulunduğu grup dahi yanlış bir yerde icma yapabiliyor.”
Bir katılımcı : “ Önemli bir şey tabi,vurgulanması.”
Abdülaziz Bayındır
Asıl mesele o yani.
“ vallahu azizun hakim.”
“ Allah aziz ve hakimdir.Doğru kararı Allah verir.” Ve diyor ;
“ lev la kitabun minallahi sebeka “
“ Allah’ın daha önce geçmiş bir yazgısı olmasaydı “
Ki Enfal Suresi 7.ayetteydi.Uzun uzun işlemiştik.Allah ” İki taifeden biri sizindir ! “ diye.Vermiştim.Ben bunu size önceden vermiş olmasaydım,söz vermiş olmasaydım ;
“ le messeküm fi ma ehaztüm azabün azım “
“ Aldığınız bu şeyden dolayı hepinize,”le messeke” değil ! Demek ki Müslümanların ittifakıyla alınmış bir karar bu ! “ Büyük bir azap sizi yakalayacaktı.” Diyor.Aldığınız esirlerden dolayı !
Bir katılımcı : “ Çoğunluk olması bir şey ifade etmez.”
Abdülaziz Bayındır
O zaman hani dalalet üzere ittifak edilmezdi ? Yani yanlış görüşlerde ittifak edilmezdi ? İşte bak Peygamberimizin olduğu karar !
Enes Hoca : Nisa Suresi’nin sonunda ; “ Yübeyyinullahu leküm en tedıllu “ diyor.” “Ümmetim dalalet üzere ittifak edebilirsiniz anlamına gelmez mi ? “
Abdülaziz Bayındır
Tabi ! Yanlışta ittifak edebilirsiniz diyor ! Nisa Suresi’nin son ayetinde,evet !
Fatih Orum : “ İşte bu çökertti her şeyi şimdi ! “
Abdülaziz Bayındır
Peki şimdi ben o zaman şey,orada bulamadım,ben zihnimden söyleyeyim,o olayı ! Yani Buhari’de geçen ifadeyle.Şimdi,Buhari’de esirlerle ilgili olan geçerli olan,geçen ifade şu ! Bir dinleyin bakalım ! Bu nedir ? Bu ayet-i kerimede Allahu Teala’nın yasakladığı ; esirlerin alınması.Haa ! Buhari’de geçen “ esirlerle ilgili ne yapacağız ? “ meselesidir ! Deniyor ki ; Peygamberimiz (sav) Bedir ‘de aldığı esirlerle ilgili olarak sahabeyle istişare etti.” Esirlere ne yapacağız ? diye sahabeyle istişare etti,diyor.Şey,diyor,dedi ki diyor,şey ; Hz.Ömer dedi ki ; “ Ya rasulellah ! şey,Ebu Bekir ! dedi ki ; Ya rasulellah ! Hatta ondan önce Ömer dedi ki ; Ya rasulellah biz bunları öldürelim ! Esirleri öldürelim.Akıl’i kardeşi Ali’ye ver,işte Ebu Bekir,oğlu da,Ebu Bekr’e ver,işte bana da şunu ver,şu akrabamı da bana ver,şu insanlar görsünler ki ; biz ne akrabalık kaygısıyla ne de dünyalık kaygısıyla savaşıyoruz.Bunların hepsini öldürelim ! Alınmış esirleri öldürecekler,savunmasız bu insanları.Ebu Bekir de demiş ki ; “ Ya rasulallah ! Biz zayıfız,bunları esirleri alalım,fidye karşılığı serbest bırakırız.” Peygamberimiz de Ebu Bekr’in görüşünü doğru görmüş ve esirlerden fidye alarak serbest bırakmış.Sonra da şu ayet inmiş ;
“ Ma kane linebiyyin en yeküne lehu esra hatta yushıne fil ard. “ Bu ayetleri okumuş Peygamberimiz (as) ve bir gün bakmış ki ; Ebu Bekir ile Hz.Peygamber oturmuş ağlıyorlar.Hz.Ömer yanlarına gelmiş.Demiş ki ; “ Ya rasulallah ! Niye ağlıyorsunuz ? Bana sebebini anlatın,ben de sizinle beraber ağlarım ya da ağlar gözükürüm.” demiş.Peygamberimiz demiş ki ; “ Esirler konusunda arkadaşlarınızın bana sunduğu görüş sebebiyle azap şu ağaca kadar yaklaştı.Eğer azap gelseydi Ömer’in dışında hepsini alıp götürecekti.Kendisini istisna ediyor ama Peygamberimiz.Sanki o kararı kendisi vermemiş gibi o rivayette ! Şimdi bir tek …
Bir katılımcı : “ Manaca illa o merdan kendisinin de …
Abdülaziz Bayındır
Yok,yok,o yok ! İbareyi görürseniz görürsünüz.Kendi istisna ediliyor.”Arkadaşlarınızı alıp götürecekti diyor.”
Şimdi burada,şimdi gelelim,size bir sorayım ! Bu Buhari rivayeti.Sahih olabilir mi ? Ayet-i kerime alınış esirlere nasıl muamele edilmesiyle ilgili mi ?
Katılımcılar : “ … “
Zamanından önce esir alınmasıyla ilgili ! Alınmış esirlere nasıl muamele edilmesiyle ilgili değil ki !
Bir katılımcı : “ O Muhammed Suresi’nde var.”
Abdülaziz Bayındır
Ha ! Peygamberimiz (sav) aldığı esirlerin hepsini fidye karşılığı mı serbest bıraktı ?
Bir katılımcı : “ Bazısını fidye karşılığında,bazısını okuma yazma öğretme karşılığı serbest bıraktı.”
Abdülaziz Bayındır
Bazısını da karşılıksız !
Bir katılımcı : “ … olanlarına karşılıksız.”
Abdülaziz Bayındır
Tamamen Muhammed Suresi’nin 4.ayetine göre hareket etmedi mi ? Peygamberimizin esir alması Muhammed Suresi’nin 4.ayetine göre yanlış değil mi ? Ama ne var ? Ne diyor ? Allahu Teala ; esteıyzü billah,
“ Fe iza lekıytümüllezine keferu fedarberrikab. “
“ Kafirlerle karşılaştığınız zaman boynunu vurun ! “
“ Hatta iza eshantümühum “
“ Tam hakimiyeti kurunca “
“ Feşüddül vesak “
“ Esir alın ve bağı sıkı tutun ! “
E şimdi orada Peygamberimiz bir “yorum hatası”yapmış oluyor ! Tam hakimiyet kurdum kanaatiyle müslümanlar da yorum hatası yapmış oluyor.
Bir katılımcı : “ Savaş göreceli bir konudur,yani bu savaşta son olur diye anlamış. “
Abdülaziz Bayındır
Onun için bak burada,burada tebliğe muhalefet yok ! Bir yorum hatası var ! Ama sen tam hakimiyet kursaydın, Mekke’ye gidecektin ! Gidebiliyor musun,Mekke’ye ? O zaman tam hakimiyet kurmadan nasıl esir alıyorsun ? Peki o zaman ayet esir almakla ilgiliyse alınan esirlere nasıl muamele yapılacağı konusundaki istişarenin bu ayetle ne alakası var ? “Gelecek azap” esir alınmasından dolayı ise esirlere yapılan muameleden dolayı alınan fidyeden dolayı azabın gelmesi de ne oluyor ? Bakın işte onun için Buhari rivayeti de olsa yanlış ! Peki alınan esirlerin öldürülmesi var mı ? Kuran-ı Kerim’de Allahu Teala kafire bak ;
“ Fe iza lekıytümüllezine keferu fedarberrikab. “
Savaş sırasında öldürürsen öldürürsün ! Savaş bitti,öldürme bitti ! Alınan esirleri ya karşılıklı ya da karşılıksız serbest bırakacaksın ! Öldürmek yok ! Eee ! Hz.Ömer’in Kuran’a tamamen aykırı olarak peygamber efendimize teklif ettiği görüşe esas alacaksınız …
Fatih Orum : “ İşte … ? …
Abdülaziz Bayındır
Ondan sonra onunla Peygamber efendimizi suçlayacaksınız sonra ashabı suçlayacaksınız sonra sistem alt üst olacak.
Fatih Orum : “ Doğru olmasın ya valla ! “
Abdülaziz Bayındır
İşte “ kitap sünnet bütünlüğü “ bak burada da nasıl işe yarıyor ! Görüyor musunuz ? Şimdi icmaya örnekse bu örnek olmaz mı ?
Fatih Orum : “ Hocam yaa bunu baştan bu ayetleri okusaydınız konuşmazdık bu kadar zaten ! Bir sürü gevezelik yaptık burada.
Abdülaziz Bayındır
Hayır,ne yapalım yaa ? Şimdi onların getirdikleri delillere de bir bakıp bitirelim ! Nisa Suresi’nin kaçıncı ayeti ? 115 mi ?
Fatih Orum : “ 115,evet ! “
Yahya Şenol : “ Vaktimiz bitiyor.”
Abdülaziz Bayındır
Tamam,bitiriyoruz bak ! Nisa 115,83’e bakmayalım.Ne var 83’de ?
Bir katılımcı : “ Bir ayete bakmak yeter ! “
Abdülaziz Bayındır
Bak Nisa 115’de diyor ki esteıyzü
“ ve men yuşakıkırrasüle mim badi ma tebeyyene lehul hüda “
“ Gerçek kendisi için açıkça ortaya çıktıktan sonra kim rasülden ayrı düşerse “
“ ve yettebiu gayra sebilil müminin “
“ Müminlerin yolundan başka bir yola girerse “
Bu kim olur ? Kim olur bu ? Kafir olur ! Onun için de Allahu Teala ;
“ nüvelli ma tevella “
“ Onu gittiği tarafa çeviririz.”
“ ve nuslihi cehennem “
“ Ve cehenneme sokarız. “
“ ve seet mesıyra “
“ ne kötü hale gelmektir o ! “
Ne alakası var bunun icmayla ?
Bir katılımcı : “ Müminlerin yolu Kuran ki zaten ! “
Abdülaziz Bayındır
Ne alakası var icmayla ? Siz buna bu ayete dayanarak bir delil ihdas edeceksiniz,farz koyacaksınız,vacip koyacaksınız,Safa ile Merve arasında sa’y etmeyeni bu gruba getireceksiniz, Allah’ınızı severseniz bırakın ! Yok ! Küçücük çocukların,gencecik kız,şey daha kundaktaki kız çocuğunu evlendireceksiniz kendi hayalinizle.Sonra bunun adı da İslam olacak,bizden de onay bekleyecekler ! Hiç kusura bakmayın ! Bizden onay yok ! Öbür ayet hangisiydi ?
Bir katılımcı : “ 83 “
Abdülaziz Bayındır
“ men yutiırrasüle “
Yok ! O değil !
“ ve iza caehüm emrun minel emni vel havfi ezaü bihi “
Evet !
“ velev raddühu ilerrasüli ve ila ülil emri minhum lealimehullezine yestembitunehu minhum … “
Yok ! Bunun icmayla bir alakası yok,bu sadece içtihatla ilgili,yani hikmetle alakalı.
Peki böylece vakit çok geçti.
İnşaallah bir şey anlaşılmıştır.Anlaşıldı mı icma konusu ?
Fatih Orum : “ Çok güzel oldu hocam ! “