Evlilik Nedeniyle Ortaya Çıkan Haramlık

20 Aralık 2014 tarihinde yayınlandı. görüntülenme Mukayeseli Fıkıh Müzakereleri

ABDULAZİZ BAYINDIR: Epey zamandır evlilikle doğan ilşkileri anlatıyorduk. Evliliğin oluşması, boşanma. Boşanma ile ilgili çeşitli ayrıntılar. Bugün de hısımlık ya da dünürlük diye halk arasında kullanılan konudan bahsedeceğiz. Yani evlilikle doğan akrabalık ilşkileri. Ya da bizim anadoluda hısımlık dediğimiz olay üzerinde duracağız Allah nasip ederse. Şimdi Arapça’da onun için kullanılan bir sıhr kelimesi vardır. Se-ha-ra. Allah, Furkan suresinin 54.ayetinde şöyle diyor “Ve huvelle haleka minel mâi beşeran fe cealnâhu neseben  ve sıhran:. Allah sudan yani döllenmiş yumurtadan bir beşer yarattı, insan yarattı. Onu da neseb ve sıhr olarak oluşturdu. Yani bir taraftan soydan gelenler, bir taraftan da evlilikle doğmuş olan akrabalar şeklinde oluşturdu. Dikkat ederseniz insandan başka bir evlilik ilşkisi ve o ilşkiden doğan akrabalık ilşkisi diğer canlılarda yoktur. İnsanlarda var. Evlilik var, soydan doğan akrabalık var. Bir de evlilikten doğan akrabalık var. Bu akrabalıkların dereceleri var. Bu sıhr kelimesi erime anlamına geliyor. Yani insanlar arasındaki yabancılığın eriyip birbirlerine yakın dost haline gelmeyi sağlıyor evlilikler bir çok ailelerde. Bundan dolayı kuranda anlatılan soy itibatıyla evlenilmesi yasak olanlar va. Hısımlık yada dünürlük itibarıyla evlenilmesi yasak olanlar var. Bu dünürlük itibarıyla evlenilmesi yasak olanlar hemen hemen bütün hukuklarda aynı. Çünkü zaten bütün dünyanın heme her tarafına Allah elçiler göndermiştir. O elçilerin anlatmış oldukları hususlar hemen hemen bütün dünyada geçerli haldedir. Bazı ufak tefek değişiklikler oluyor. Mesela süt akrabalığı meselesi bugü Türkiye’deki medeni kanunda yoktur ama kuranda vardır. İşte bu konuda Yrd. Doç. Dr Adem Arıkan var yanımda. Bizim İst.Ünv. İlhiyat Fakültesi öğretim üyelerindendir. Kendisi talabe iken bu konuyu bitirme tez olarak hazırlamıştı. Epey zamandır da bir kenara bırakmıştı. Gel bize takdim et deyince, biraz da geç söyledik tabi kendisine. Kaç sene oldu mezun olalı? 2001’den fazla da bir zaman geçmemiş! Topu topu 13 sene. Hafız olduğun için kolay kolay unutmazsın. Bak burada Fatih var Yahya var bunlar hafız. Bir kere gördüler mi bir daha unutmuyorlar. Benim gibi değil. Ben 100 kere görsem yine unutuyorum. Evet başla bakalım seni bir dinleyelim.

ADEM ARIKAN: Üniversitede öğrenciyken bitirebilmek için yapmamız gereken bir çalışma aşaması var. Yani lisanta öğrenciyken yazmış olduğum bir metin üzerinden konuşmam gerekiyor. O zaman hocamın danışmanlığında böyle bir konuyu çalışmıştık. Sonra tabi ben başka branşlara geçtim. Şu andaki durumum lisanstaki öğrencilikten daha geri durumda bu meselelere vâkıf olma bakımından. O zamanlar daha işin içindeydik. Şimdi ise başka kulvarlarda başka meselelerle uğraşmamız gerekiyor. O yüzden meseleyi takdim ederken hocamın yardımlarına ihtiyacım olacak. Konunuz evlenme engelleri ile ilgili. Hocam da biraz önce söylediler. Bunu genellikle üç kategoride değerlendiriyor bu konularda yazmış olan uzmanlar. Bir tanesin doğuş itibarıyla. Doğduğumuzda kurulmuş olan akrabalıklardan kaynaklanan evlenme engelleri. Meşhur ayette geçiyor “hurrimet aleykum ummuhâtukum” diye başlıyor. Mesela annelerimiz buradan kaynaklı bize yasak.

ABDULAZİZ BAYINDIR: İbni Abbas 7 tane mi saymıştı? 1-Anne. Anne, annenin annesi falan. Ondan sonra “hurrimet aleykum ummuhâtikum ve benâtukum: kızlarınız. “Ve ehevâtikum: kız kardeşleriniz”. “Ve ammâtukum: babalarınızın kız kardeşleri”. “Ve halâtikum: annelerinizin kız kardeşleri”.”Ve benâtu ehı ve benâtul uhti: erkek ve kız kardeşlerinizin kızları”. Ondan sonraki sıhri akraba. Anne, kız kardeşimiz, kız kardeşimizin kızı, erkek kardeşimizin kızı, kişinin kendi kızı, babamızın kız kardeşi, annemizin kız kardeşi. Etti 7 tane.

ADEM ARIKAN: Diğer bir tanesi doğum sonrası bazı fiillerimizle. Mesela “ve ummuhâtukumulleti erdâ’nekum ve ehavâtukum miner radaât” (NİSA 23) yani süt hısımlığı (Hocam’ın ifadesiyle) yoluyla oluşan akrabalık.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Emziren anneler ile süt kardeşler.

ADEM ARIKAN: Bu ayetin ifadesiyle bunlar bizim konumuzun dışında. Bir de bunların dışında bizim sonraki özellikle nikah veya nikah anlamına gelebilecek bazı fiillerimiz-ki onu tartışacağız birazdan-yüzünden meydana gelen akrabalık ilşkileri. Mesela “ummehâtu nisâikum” ayetin ifadesiyle. Hanımlarınızın anneleri. Normalde dul  bir kadının genç kızıyla evlenmekle öncesinde dul kadınla evlenmek isteseydik caiz olacakken, artık o kızla evlendiğimiz için bu kayınvalidemiz de bizim nikah fiilimizden sonra evliliğimiz yasak hale geldi.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Mesela bir kızla nikah kıydınız. Hiç dokunma olmadan biraz sonra da boşandınız. Nikahın hemen arkasından boşandınız. Artık onun annesi ebediyen sizin anneniz gibi olur.

ADEM ARIKAN: Bu kategoride olan 4 kısım var. Eşlerimizin anneleri yani kayınvalidelerimiz. Bir de evlendiğimizde dul mesela bir hanımdan başka kızı var olan bir hanım ile evlenmiş olabiliriz. Peki bu kızla evlenme ilşkisi nasıl olur? Onunla ilgili hükümler var. Yani bizim üvey kızlarımızla ilgili hükümler var, ikinci kategori bu. Bununla ilgili bazı şartlar var. Bir de gelinlerimiz yani “halainu ebnâikum ellezine min aslabikum” şeklinde ayetin ifadesiyle.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Kişinin kendi soyundan gelen oğlunun eşi. Yoksa evlatlığın eşi değil. Evlatlığın eşi akrabadan sayılmıyor. Tamamen yabancı. Çünkü ne annesisin evlatlığın ne babasısın. İkisi de değilsin. Dolayısıla o da eşi de sana yabancıdır.

ADEM ARIKAN: Bu meşhur Nisa suresi 23.ayetin içerisindeki üç gurup. Bir de bir önceki ayette belki de özellikle vurgulanması geeken toplumun adeti olduğu için özellikle tahsih edilmesi gereken bir husus olduğu için belki bu ayetin dışında özel vurgulu bir yasak daha var. “Vellezine min aslâbikum ve ne tecmeu beynel uhteyni illâ mâ kad selef”(NİSA 23) yani babalarınızın nikahladıkları. Çünkü o-biraz sonra detaylarına girme imkanımız olacak-o dönemde çocuk üvey annelerine de vâris olabiliyormuş ve onunla nikah kıyma imkanıları varmış ya da nikah kıymadığı halde sanki nikahlısıymış gibi tutarak başkasıyla evlenmesine engel oluyormuş. Mesela malına sahip olmak gibi. Bazı onunla ilgili detaylarımız var oraya girersek. Dolayısıyla babaların nikahladığı. Bununla ilgili de tartışmalar var. Hani nikah nedir, zina da bunu doğurur mu türü tartışmalar. Dolayısıyla 4 yasağa girmiş muharramat içerisinde sıhhıyetle oluşan gurubun içerisine giren kayınvalideler, üvey kızlar, gelinler ve üvey anneler diye yani şimdilik böylece isimlendirmiş olalım. Bunlar kuranda bizzat sayılıyor ve oradan baktığımızda aslında açık net şeyler görme imkanımız var. Ancak bunun detaylarına inildiğinde oluşmasıyla ilgili bazı farklı yorumlar olabiliyor. Bununla ilgili belki hepsine değinemesek bile bazı hususlara değinmemiz gerekecek. Bu konuda şey yapacağımız hani kuranı açıp bakmak isteyen misafirlerimiz var ise Nisa suresi 19. 22 ve 23. ayetler bu hususlara işaret ediyor. Bunların ayetlerin de sıralamasına uygun olarak baktığımızda birincisi babaların nikahladıkları. Bununla ilgili genellikle mezheplerde bu ayetleri öncelikle tabi delil getiriyorlar. Sonra bu ayetlerin rivayetlere de uygulamalara, pratiklere yansıdığı görülüyor. Mesela bu ayetin içeriği olan şöyle bir rivayet bize gelmiş. Yezid Bin El Berra’dan gelen bir rivayetle. “Amcam ile karşılaştım. Yanında bir sancak vardı. Nereye gitmek istiyorsun dedim. Resulullah, beni babasının karısıyla evlenen bir adama gönderdi. Boynunu vurmamı ve malına el koymamı emretti” şeklinde. Bu tür rivayerler var.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Ama sahih değil tabi. Nerede geçiyordu?

ADEM ARIKAN: Sıhhatini o aşamada tartışacak kadar birikimim yok. O tür şeyleri buradaki uzman arkadaşlarımıza bırakalım.

ABDULAZİZ BAYINDIR: O rivayeti bir daha söyle.

ADEM ARIKAN: Buraya arapça ifadelerini alacak imkanım olmadı ama ifadelerin türkçesi şu şekil.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Arapçası burada var. EbuDavud’da geçiyor değil mi?

ENES HOCA: 13:37-13:49 anlaşılmıyor.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Diyor ki; “elinde bir bayrak vardı”. Bayrakla niye gidersin? Sanki savaşa gidiyormuş. Savaşta bayrak niye kaldırılır? Arkadan ordu, öndeki kişinin nerede olduğunu görsün de doğru yöne gitsin diye kaldırılır. Turist rehberleri de ellerine bir işaret alır ki insanlar kaybolmasınlar, başka tarafa gitmesin. Tek başına giden kişi için buna ihtiyaç yok. Nereye gidiyorsun? Amcam, babasının annesi dışındaki kişiyle nikahlanmış da onu öldürmeye malını da almaya gidiyorum. Bir kere böyle bir öldürme Allah’ın kitabında yok. Resulullah’ın sünnetinde de yok. En fazla o nikah geçersiz sayılır. Hadi tebliğ etmeye gidebilirsiniz. Onu zina sayıyorsanız zina cezası verilir. Başka bir şey olmaz. Bunların hiç bir tanesi de yok. Peki zina etiğini farz edelim. Farzedelim ki recm cezasının devam ettiği zaman olmuş ki burada recmden bahsedilmiyor. Recmedilmiş bir kişinin malına da el konamaz. Böyle bir şey de söz konusu değil. Dolayısıyla bu rivayetin tamamı dökülüyor. Buna dayanılarak bir hüküm verikemez.

ADEM ARIKAN: Bana düşen sadece takdim olsun. Bu konlarda hani “âbâukum manekeha âbâukum” olduğu için bunun kapsamına mesela dedeler de girer mi? Bununla ilgili de bizim mezheplerimiz “millete ebikum İbrahim” türü ayetleri dikkate alarak yukarı doğru dedeleri de kapsadığı, dolayısıyla ninelerle de evlenmenin caiz olmadığını bize anlatıyor fıkıh kitaplarımız.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Neydi o geçende bir soru vardı Yahya söylesene oradan.

YAHYA ŞENOL: Şimdi o internette kuranın yetersiz olduğunu ıspatlamak için bir takım deliller öne sürülüyor. Deniyor ki; bunlardan bir tanesi babaanne-torun evliliği. Kurana bakarsanız bir torunun babaannesiyle evlenmesinin yasaklığını çıkaramazsınız. Halbuki yasak. Ama yasak ne ile sabit? Hadislerle sabit. Demek ki diyor siz hadisleri görmezseniz kurandan böyle bir yasağı çıkaramazsınız mümkün değil.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Son zamanlarda inanılmaz kuran düşmanlığı ortaya çıktı.

YAHYA ŞENOL: Hadislerin önemini vurgulamak için kuranın yetersizliğini ön plana çıkarmak haşa. Böyle bir şey olmuş oluyor. Biz de bunun cevabını yazarken biraz önce Adem Hoca’nın söylediği hususu gördük. Kitaplarda deniyor ki; hayır, ayetle sabit babaanne-toryn evliliği yasak olduğu”. Nerede? Deniyor ki; “hurrimet aleykum ummuhâtikum: size anneleriniz haram kılınmıştır. Anne denilince kişinin kendi annesi ve yukarı doğru hepsi gider. Peki kendi annesi? Annesinin annesi ne oluyor? Anneanne oluyor. Peki babaanneyi hangi kategoriye sokacaksınız? Girer mi bu ayetin kapsamına babaanne? Annenin annesi girer “ummuhât”ın kapsamına. Ama babanın annesi? Girmez. Babanın annesi bir üst ayet Nisa suresinin 22.ayetinde yasak kapsamına giriyor. Orada diyor ki; “ve lâ tenkıhu mânekea âbâukum: babalarınızın nikahladığı kadınları nikahlamayın”. Anne nasıl yukarıya doğru gidiyorsa baba da yukarıya doğru gider. Dolayısıyla benim babamın nikahladığı kadın zaten benim annemdir değil mi? Bir. Ama annem dışında nikahladığı başka bir kadın da olabilir. Annemi boşamıştır, annem vefat etmiştir başka bir kadın almıştır o da yasak kapsamına girer. İki: dedem de benim babam sayılır “âbâ” kapsamına girer. Peki dedemin nikahladığı kadınlardan bir tanesi mecburen benim babaannem değil midir? Onun dışında olsa bile bir tanesi mecburen babaannedir. Dolayısıyla babalarınızın nikahladığı kadınlarla nikahlanmayın demek otomatikman babaannelerinizle de nikahlanamazsınız demektir ve kuranın açık beyanıdır bu. Ama işte hiç gereği olmadığı halde yani hadisin önemini biz zaten söylüyoruz ama hadisin önemini vurgulamak için ayetten bir haşa eksik aramanın derdinde herkes. Ayetten çıkmaz bu sonuç ama mutlaka hadis bilmeniz lazım. Hayır! Hadis, kurandaki hükmü teyid edici bir rol oynar e fazla. Eksik kalan bir tarafı doldurmuş değil ki hadis. Evet hadis doğru ama işte Nisa suresi 22.ayetinin yorumu. Bu kadar basit.

ADEM ARIKAN: Bu şeyin belki kültürel olarak bilinmesinde fayda olabilir. Ayetin tahsih ettiği bazı adetler varmış. Mesela Elmalılı bunlarla ilgili bazı bilgiler veriyor. Özetleyecek olursak, bir adam vefat ettiği zaman kalan eşine veya eşinin bizzat üzerine yada çadırının üzerine elbisesini atıp kendisine varis olduğum gibi karısına da varis olacağım dermiş ve böyle dedi mi o kadına herkesten daha fazla hak sahibi olurmuş. Dilerse onunla eski mehirden başka mehir olmaksızın evlenir. Dilerse başkası ile evlendirir mihrini alır ve kadına ondan bir şey vermez. Ve isterse ölen kocasından alacağı olan mihirde vazgeçirmek için kendi evlenmediği gibi başkasıyla da evlenmesine mani olurmuş. Şayet abayı atmadan kadın kendi akrabasının yanına gidebilirse kendine sahip olabilirmiş. Bazıları da zevcesinden hoşlanmaz ama kadının malı bulunduğundan dolayı mirasına konmak için kerhen tutarmış. Bu tür şeyler bu ayetlerin arka planı ile ilgili bu tür o dönemin adetlerine yönelik atıflar var. Burada işte “illâ mâ kad selef”(NİSA 22) ifadesi yüzünden geçmişte bunlar uygulanmış, onların günahları da bağışlandı artık bundan sonra da boşattırdığına dair Peygamberimiz’in buralarda ifadeler var. Yani ölen babasının eşiyle nikahlanlar. Bu niye haram kılınmıştır ile ilgili bazı hikmete yönelik şeyler anlatılıyor. Bunların içerisinde şu da var, illa babanın ölmesi gerekmiyor. Boşadıysa dul bir kadınla evlenme söz konusu olabilir. Babanın boşadığını oğlu alma gibi bir durum da olabilir. Bunlar nefretlere, akrabalık ilşkilerinin bozulmalarına sebep olur. Bunlar hikmetle ilgili şeyler.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Burada bir şey söylemek lazım. Ben bu rivayetlerin doğru olduğuna asla inanmıyorum. Şundan dolayı. Bir kere ayetin kendisine aykırı bu. Evet kitaplarda yazılı. Bunlar başka kaynaklarda da var sadece Elmalılı’da değil. Ayete baktığınız zaman Nisa sureeinin 19.ayetinde diyor ki Allah; “ya eyyuhellezine âmenu lâ yehıllu lekum en terisun nisâe: kadınlara mirasçı olmanız size helal değildir” diyor. Aynı surede gene miras kelimesinin geçtiği ve mef’ulun insanlar olduğu ayet var. Nisa suresi 11.ayette. “Ve verisehu ebevâhu” değil mi? Yani “verise” fiilinin mef’ulü miras olarak alınan mal değil, kendisine mirasçı olunan kişi oluyor. “Ve verisehu” diyor. “Verisehu” arapça bilenler hemen anlayacaktır, “verise”nin mef’ulüdür. “Ona mirasçı olur”, “onu miras olarak alır” değil. “Ona mirasçı olur”. Hemen aynı surenin bir kaç ayet öncesinde. “Ve verisehu ebevahu” anne babası ona mirasçı olursa” diyor. Ölen kişiye mirasçı olursa anne-babası. Nisa suresinin 19. ayetine verdikleri manaya göre o kişi annesini babasını miras olarak alırsa demek lazım ki böyle bir şey olmaz. Yani dile aykırı bir. Bakın o ayeti koyalım. Az önce Yahya hadislerden bahsetti. Doğru. Hadisler elbetteki Resulullah’ın kuranda çıkardığı hikmetlerdir ama o hikmet metodolojisini kavradığınız zaman yanlış hadisleri de hemen çabucak ortaya çıkarıyorsunuz. Orada diyor ki; “ya eyyuhellezine âmenu yehıllu lekum ve enterisu nisâe kerhen: kadınlara zorla mirasçı olmanız helal değildir”. Şimdi ifadeye bakınız. “Zorla mirasçı olmanız”. Yani hoşlanmadığınız, karihine demek lazım. Onlardan hoşlanmadığınız halde mirasçı olmanız helal değildir. Eğer bu rivayet doğru olsa hoşlandığın zaman o kadını miras olarak alman gerekir. Beğeniyorsun, hoşlanıyorsun, o zaman al miras olarak babanın karısını. Böyle bir saçmalık olmaz. Yani ayetin metnine de hiç bir şekilde uymadığı halde sokuşturulmuş. Biraz sonra göreceksiniz daha neler yapılmış. Yani bu arap toplumuna kuranın da cahiliye dediği o topluma ne kadar akla hayale gelmedik pislikler varsa atılıyor. İslamiyetin buna hiç ihtiyacı yok ki. Onlar, İbrahim(as)’ın soyundan gelen ve kuranın haklarında Kureyş suresini indirdiği bir toplumdur. Ve o bölgede en çok saygı gören bir toplumdur.

ADEM ARIKAN: Bu nikahladıkları ifadesi ile ilgili bunun bir akit mi yoksa nikah kelimesi anlamı itibarıyla mesela zina yoluyla, haram yoluyla da gerçekleşebilir mi türü tartışmalar var ona biraz sonra başka bir başlık altında neyin hurmeti musahere gerçekleştireceğine dair başlığımız var orada tekrar döneriz. Farklı yaklaşımlar var.   İkinci kategorimiz yani kayın valideler. Kadınlarınızın anneleri. “Ummuhâti nisâikum” ifadesi. Bu bizzat ayette geçiyor. Şeyle genellikle karşılaştırılıyor bu devamındaki “ve rebaikumullâti fi hucûrikum min nisâikumullâti dehâtum bihinne fe in lem tekûnu dehaltum bihinne fe lâ cunâhe aleykum”(NİSA 23)kayı validelerin haramlığı kızla evlenildiğinde otomatik olarak nikah aktiyle direkt gerçekleşmiş oluyor. Ancak üvey kızlarla evlenildiğinde.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Burada şey var. Nikah akdiyle gerçekleşiyor ama hangi mezhepdeydi duhul şartı? Zahiri mezhebidemiydi? Diğer mezheplerde yoktu değil mi? Dün burada konuşulurken vardı. O zaman yanlış hatırlamışım demek ki. Ama öyle bir şey söylendi dün.

SONİA CİHANGİR: Dün söylendi böyle bir görüş var diye, o ayeti delil getirdi.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Dün öyle bir şey söylendi ama. Peki oldu yanlış aklımızda kalmış.

ADEM ARIKAN: Ancak üvey kızlarla evlenildiğinde nikah direk yeterli değil. Ayetin devamı da var. Kız ile evlenmek, kayın valideyi direk haram kılmasına rağmen eğer kayın valide ile evlenildiğinde kızın haram olması için zifaf buradaki ifadeyle duhul şartı var. Bununla ilgili de ileride yine bir çok tartışmalar var. Yani duhul yerine mesela öpmek, dokunmak, bakmak türü tartışmalar var. Onları da ileride göreceğiz.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Şöyle bir kaide vardır nikahta: “nikâhul benat yuharrimul ummuhat  duhul ummuhat yuharrimul benat” bir kadınla nikahlandığınız zaman onun annesi nikah ile birlikte otomatik olarak senin annen gibi haram olur ama o kadınla eğer gerdeğe girmez de gerdeğe girmeden o kadını boşarsan kızı ile evlenebilirsin. Annesi ebediyen haram ama kızın haram olması için gerdeğe girme şartı var. Farklı görüşte olan mezhepler var onu daha sonra ortaya koyalım.

ADEM ARIKAN: Gerdek yerine mesela dokunmak, öpmek geçer mi? Şehvet gerekli mi? Şu lazım mı? Türü. Hatta o kadar şeyler var ki sarhoşken hatta uyurkenle bile ilgili şeyler var. Onları birazdan görmüş oluruz. Buradaki üvey kızları ifadesinde “rabâib” kelimesi ile ilgi: “rabâib” nedir? Üvey babanın terbiyesi altında. Hem yetiştirme bakımından hem ihtiyaçlarını karşılaması bakımından onun evinde, onun terbiyesi altında yetiştiği için zaten bu isim verildiği söyleniyor. Bu hususta Zahiri mezhebinin farklı bir görüşü var. Buradaki “fi hucûrikum” ifadesini onlar buna da bir şart olarak görüyorlar. Diğer mezhepler, yani diyelim ki anne evlenmiş ama üvey kızı yanında getirmemişse de farketmiyor. Bu yasağı uygulamasına rağmen Zahiri mezhebi “fi hucûrikum” ifadesini yani kızın anne ile beraber yeni üvey babasının evine yerleşmesini de şart koşuyorlar. Ama onlar bu hususta diğerlerinden farklı ve tek başına kalıyorlar. Genel kabulde bu şartı kabul etmemek üzere.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Mesela ayette diyor ki; “ve rabâikumullati fi hucûrikum: sizin rabibeleriniz” yani yetiştirdiğiniz kızlar. Kendi bakımınız altında olan yetiştirdiğiniz kızlar. Bu kimin kızı? “Min nisâikumulâti dehatum bihinne: gerdeğe girdiğiniz kadınlardan olan kızlar”(NİSA 23) Yani sizin kontrolünüzde büyümüş olacak, yetiştirmiş olacaksınız diye ayette var. Adem onu söylüyor. Diyor ki Zahiri mezhebi, eğer adamın kontrolünde değilse onunla evlenilebileceğini söylüyor. O hususta şeyleri neydi Enes Hoca? Ayrıntılı bilgiyi ver de bu arada.

ENES HOCA: El Muhalla’dan aldım, iki şart var rabibe ile evlenmenin haram olması için. Biri o adamın terbiyesinde büyümesi gerekiyor.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Ayetin tam metnine uygun olarak.

ENES HOCA: Gerdeğe girilmesi şart ama.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Annesiyle gerdeğe girilmiş olması gerekiyor yani kapalı bir yerde kalması önemli değil. Dokunma, öpme önemli değil. İlla cinsel ilişki olması lazım diyor. Başbaşa kalmış olması yeter mi? Güzel. Çünkü o kelimenin manasına da uyuyor. Başbaşa kaldığı zaman kafi. Yani böyle bir odada baş başa kalmışlar yanlarına kimsenin giremeyeceği bir yerde. O da o andan itibaren onun kızı, haram olur ama bir şartla. Kendi bakımı altında büyümesi lazım kızın. Zahiri mezhebi o şartı koşuyor. Başka bunu şart koşan varmıydı? Sadece buydu.

ADEM ARIKAN: Diğer kategoride olan “halâilu ebnâikumul lezine min aslabikum”(NİSA 23). Sizin sulbünüzden gelenlerin helalleri. Dolayısıyla bunun bizim türkçemizdeki karşılığı gelin oğluyla evlenme.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Öz evlat.

ADEM ARIKAN: “Aslabikum”dan hareketle öz evlat olması gerekiyor.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Üvey evlat değil. Karısının oğlunun eşi mesela. O haram değil. Yada evlatlığı onun eşi. O da haram değil. Biliyorsunuz Resulullah, Zeynep ile evlendirilmiştir Allah tarafından, kendisi istemediği halde. Ahzab suresinde onu görürsünüz. Kendisi aslında istemiyordu böyle evliliği. Çünkü çok ciddi dedikodu olacaktı Muhammed geliniyle evlenmiş diye. Ama Allah bu emri  ona verdi ki “likey lâ yekune alel mu’minine haracun fi ezvaci ed’ıyaihim”(AHZAB 37) yani kendi evlatlıklarının boşadığı yada onlardan dul kala eşleriyle evlenme konusunda bir sıkıntı olmaması için Allah, Resulullah’a bunu emrediyor. Yani “zevvecnâ keha” diyor. “Biz, seni onunla evlendirdik”. Yani Allah’ın emriyle evlenmiştir Resulullah onunla. Ondan dolayı da Zeynep öbür kumalarıpna hava atarmış ben Allah’ın emriyle evlendim. Benim nikahım Allah’ın emriyle kıyıldı ama siz Resulullah’ın talebiyle yaptınız diye.

ENES HOCA: Bu ayet indikten sonra nikah yok bir şey yok direk giriyor evine.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Zevvecnâke dediği için Allah. Allah zevvecnâkeha dediği için seni onunla evlendirdik dediği için Resulullah artık onun evine girmiş oluyor. Yani kendi isteyerek değil Allah’ın emriyle evlenmiştir. Malesef bununla ilgili bir sürü senaryolar şey yapmışlar. Yok efendim Onu seviyormuş da bilmem aşıkmış ta falan! Artık bir sürü yalan yanlış şeyler anlatılıyor. Yani evlatlığın eşi ile evlenileceğini C.Hakk bütün insanlığa gösterebilmek için nebisine emrediyor, Onu evlendiriyor ve bunu da kurana koyuyor.

ADEM ARIKAN: Buradaki bu “ellezine min aslâbikum” kaydını da açıklarken özellükle oraya atıf yapılıyor zaten. Yani kendi sulbünüzden geliyorsa kendi öz evlatlarınızın hanımları/helalleriyle evlenmeniz, gelinlerinizle evlenmeniz hurrimet yasaklanmıştır, haram kılınmıştır.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Mesela benim gelinim benim kızım gibi oluyor.

ADEM ARIKAN: Yani ilerde tabi musaherenin gerçekleşmesi durumunda da bunların evliliğinin geçersiz olması durumları tartışılıyor. Yani haram kılıcı eylemlerden kaçınmak adına bir sürü geleneklerimiz oluşuyor buralardan hareketle. Yani gelinler ile kayınvalidelerin ilşkilerinin geleneklere yansıması buralardan.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Bak bunu iyi tespit etmişsin. Benim hiç aklıma gelmemişti. Neyse onu anlatırız inşallah.

ADEM ARIKAN: İleriki sayfalarımızda tekrar döneceğiz. Burada bir mesele daha var. Peki sütoğullarınızın hanımları buraya girer mi? Bunu genellikle bir rivayete dayandırıyorlar. Peygamberimiz’den doğumla haram olanın süt ile de haram olacağına dair bir rivayet var. Dolayısıyla sulbden gelen oğulun benzerini sütten oğul olanın sütleri için de bizim mezheplerimiz uyguluyorlar.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Halbuki ayet sülbü açıkça söylemiş.

ADEM ARIKAN: Bunu da buraya bağlarken rivayeti kullanıyorlar. Yani süt de doğum gibi haram kılar diye bir rivayet var. Oradan hareketle bunu söylüyorlar.

ABDULAZİZ BAYINDIR: “Ve yahrumu minel rada ve yahrumu minen neseb” diyorlar.

FATİH ORUM: Emzirenin kocasıyla.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Tabi öyle yapıyor. İşte “lebenül fahr” geliyor orada. Neyse onu inşallah ayrı bir ders yaparız. Çünkü orada konuşulacak çok şey var.

ADEM ARIKAN: Bu konularla ilgili bazı belki burada hani mesela Ö.Nasuhi Bilmen Hoca genellikle oradan ben bakmıştım zamanında bazı ifadeler kullanıyor. İşte kızın evlendiği damatla kaynana nikahla bile olsa evlenemez ama anne boşanırsa zifaf öncesi kızı evlenebilir. Bunlar nasıl olabilir? İşte anne merhametlidir kızını affeder ama kız heyecana gelir annesine kızar türü böyle Hoca’nın anlattığı işin hikmetine yönelik ifadeleri var.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Fıtratı anlatmış oluyor orada.

ADEM ARIKAN: Şimdi bu yasaklar var kuranda. Bu tür ifadelerden hareketle buralara geldik. Ancak bu işin detayları da var. Mesela “manekea âbâukum” ifadesi var. Yada işte nikah nedir ile ilgili tartışmalar var. Buradan hareketle bir takım başka sonuçlar da çıkıyor. Genellikle iki yaklaşım var. Sözlükler de buna..

ABDULAZİZ BAYINDIR: Çanak tutuyor.

ADEM ARIKAN: ..yol açan anlamlar vermiş. Yani nikah aslında sözlükte cinsel ilişki anlamına yani duhul kelimesini, zifaf kelimesini karşılayacak anlamlar var. Ama kurana bakıldığında genellikle akit kastediliyor.

ABDULAZİZ BAYINDIR: İstersen bu kelime hakkında biraz konuşayım.

ADEM ARIKAN: Kelimenin anlamından müthiş şeyler üretiliyor. O yüzden konuşulması lazım.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Cessas’da var, Mebsud’da var Hanefi mezhebinde. Deniyor ki; nikah kelimesinin asıl anlamı cinsel ilşkidir. Ama mecazi olarak kadın ile erkek arasındaki evlilik sözleşmesi anlamında kullanılır. Bu kelimenin bu anlamda olmasına imkan ve ihtimal yok. Ama mezhepler kelimelerin anlamına kadar müdahale etmişler. Çok şaşırtıcı bir şey var. Es Sıhah’da bunu yazıyor ki Es Sıhah, Cevheri’nin Es Sıhah’ı. Adı Sıhah yani sahih olan lugat demek ama benim şahsen en güvenmediğim sözlüktür o. Şimdi hakikaten bazı çok temel kelimelere öyle yanlış mana vermiş ki Cevheri Es Sıhhah’ında inanılır gibi değil. Şimdi Cevheri ile ilgili CEMAL HOCA bulduğu şeyleri anlatacak.

CEMAL HOCA: Asıl huve yenkul an imam el Ebu Mansur El  Beşiki. El Cevheri huve nekal hazel kitâbu anhu ila badıl dadil aceme. Summe ettarahul vesvese ve terahul heves.

ABDULAZİZ BAYINDIR: El Cevheri türki asl.

CEMAL HOCA: Na huve turki asıl. Alim kebir alim fil luga  ha keza yekul anhul ulema lakin huve nekale  hazel kitab nekalel kitab summe uhdite fihi vesvese fi muntasafil kitab. Kable en kutil min kitab hasan endehuma şâkil fil akl. Ve ma temunteheran. Neticetel li zalik. El Cevheri. Summe nekalel kitab. Beyadahu ehaded hizihi ismuhu İbnu Salihu Verrak haza kem yekun tirmizen yani neciben ve galata fihi galaten fahişen yekulul ulema el rical. Lem yentehil muşkil inde İbni Salihil Verrak.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Yutercim yunkılel ensel esma. Diyor ki bu sabahleyin ben CEMAL HOCA’e dedim ki; ben bu şahsın şeyine bakyorum, böyle bir sözlük olmaz. Eskiden de “şae” fili ile ilgili bakmıştım saçma sapan şeyler var. Yani bir dilcinin oraya yazması çok ayıp. Şu manada ayıp: yani sen bu dili biliyorsan bu kelimeleri yazmazsın. Bir ilim adamı açısından çok, hele bir dil uzmanı açısından yapılacak bir şey değil. Adamla ilgili bir araştırma yaparmısın dedim. Ben de şimdi ilk defa duyuyorum. Daha önce ben yapmamıştım çünkü onunla ilgili araştırma. Diyor ki; bu şahıs iyi bir dil uzmanı. Bu sözlüğü Bişkekli bir sözlük yazarından nakletmiş. Bişkek’i biliyorsunuz. Kırgızistan’ın başkenti bugün. Kitabın yarısına kadar gelince çok ciddi sıkıntılara girmiş. Böyle şey olur mu demiş yani. O sözlüğün şeyinden çok rahatsız olmuş. İntihar ederek ölmüş. Daha sonra da tarihçilerin iyi adam olmadığını söyledikleri bir öğrencisi El Verrak adında bir öğrencisi gerisini tamamlamış. Dolayısıyla demek ki şüphemizde haklıymışız. “Şae” fiiliyle ilgili ben çalışırken hatta Doğru Bildiğimiz Yanlışlar’da vardır. Hani en eski sözlüklerden Es Sıhah. Adı da güzel. İnsan zannediyor ki bilgiler doğrudur. Yani ben baktım, bu sabah da baktım diyor ki; nikah aslen vatı anlamındadır. İyice şaşırdım. Böyle bir sözlük olur mu dedim, bu mümkün değil. Neden mümkün değil? Şundan dolayı bakın: kadı erkek ilşkileri ile ilgili kelimeler bütün dillerde mecazdır. Gerçek kelimeyi kullandığınız zaman herkez ayıplar. Utanmıyor musun böyle sözler söylüyorsun diye. Sadece karı koca arasında bu tür kelimeler kullanılır. Ona C.Hakk ne diyor? “Refes” diyor değil mi? Sadece karı koca arasında kullanılır. Türkçeye bakın, bir kadın ile erkeğin ilşkisi varsa aşk yaşıyorlar derler bugün. Aşk kelimesi, güzel bir kelimenin başka tarafa aktarılması. Birlikte yaşıyorlar derler. Birlikte kelimesinin Arapça karşılığı cimadır. Cem, cami kelimesi var ya insanları birleştiren. Cem var bir araya getiren kelime. Ondan sonra mesela kurana baktığımız zaman diyor ki; “ve kad efda ba’dukum ila ba’d” diyor mesela. İfda, feza, boşluk manasına geliyor. Biriniz diğeri ile başbaşa kalırsınız yani birisinin yanında soyunabiliyorsunuz demektir. Anlamı o. Nisa suresinin 21.ayetinde “ve kad efda ba’dukum ilâ ba’d” diyor. Yani cinsel ilşki yaptınız kelimesini kullanmıyor. Evlilik dışı cinsel ilişki anlamında zina kelimesi var kuranda. Evlilik dışı cinsel ilşki. Bunun manası odur. Sonra, evlendikten sonra karı kocanın birlikte olmaları için duhul kelimesini kullanıyor Allah. “Dehale” demek, bir yere girmek demektir. Bunun anlamı şu: kadının bulunduğu odaya sen rahatlıkla girebiliyorsun. Ya da o senin bulunduğun odaya girebiliyor. Ondan dolayı halvet denen bir kelime ortaya çıkmış. Başbaşa kalabilmek. Şimdi dolayısıyla Ragıp El İsfahani çok güzel söylemiş. Diyor ki bazıları-ki Rağgıp El Isfahani de İsfahanlı işte. Rağgıp El Isfahani daha sonra yaşamış bunlardan haberi var demek ki diyor ki orada; nikah kelimesi cinsel ilşki anlamına olur mu diyor. Bu imkansız olan bir şeydir diyor. Böyle bir mana buraya verilir mi? İnsanlar, cinsel ilşkiyi çağrıştıran kelimeleri hep mecaz kelimelerle kullanırlar ve arapçada, kuranda kullanılan kelimeleri ben size gösterdim. Peki nikah ne demek? Nikah, evlilik sözleşmesi demektir. Mesela “ve mâ tenkihu mâ nekaha âbâukum minen nisâi”(NİSA 22) şimdi burada-biraz sonra Adem söyleyecek-bütün tartışma buradan çıkıyor. Hanefiler ne diyorlar? Diyorlar ki; nikah kelimesinin asıl anlamı cinsel ilişkidir. Mecazi anlamı. Sözleşmedir diyorlar ki bu asla kabul edilebilecek bir şey değil. Az önce söyledim. Ondan sonra da diyorlar ki; bir insan, babasının eşiyle ilşkiye girerse şu şu haramlar olur. Nikah dışı ilşkiden bahsediyorum. Ondan sonra da nikaha götüre şeylerde nikah sayılır diyorlar. Yani nikaha cinsel ilşki dedi ya, önce bir yoldan çıktı. Ondan sonra diğer şeyleri de oraya katıyor. Neymiş o? Dokunmaymış, öpmeymiş, cinsel organa bakmaymış. E peki? Buralara şehvetle bakılırsa ayetteki haramlar orada da doğar diyor. Ondan sonra meydana gelen şeyler. Şimdi Adem anlatacak, o zaman Adem’in hiç nutmadığım bir sözü var. Aklımda kalmamış olabilir belki kendi. Hakikaten bu çok ciddi çalıştı Adem. Bitirme tezidir ama yani bir doktora tezi gibi ciddiyetle çalıştı. Hatta gitti Suriye’ye, Suriye’de de kütüphanelerde çalıştı. Çok ciddiyetle çalıştığı için güzel bir çalışma yaptı ama kaç kere dedim ki bunu bastıralım, bunu yapmadı işte.

ADEM ARIKAN: Suriye’de kütüphanelerde fotokopi imkanı vermemişlerdi o zaman. Yani o zaman benim için maddi pahası olan şeyleri rehin bırakayım kütüphaneye, fotokopiciye kadar götüreyim türü şeyler yaptığım halde vermemişlerdi. Benim bayağa uzun bir defterim oluşmuştu, matbu kitapları, metinleri deftere yazmıştım mesela. Cessas’ın tefsirinin matbusunu ben deftere kendi el yazımla yazmıştım. Bir tane iki tane değil kullandığı kaynaklar kendi el yazımla matbu olmasına rağmen izin alamadığım için öyle kendi el yazmalarım..

ABDULAZİZ BAYINDIR: O zaman söylediğin bir şey vardı bakayı aklına gelecek mi? “Hocam, iğrendim” demiştin. Aklına geliyor mu?

ADEM ARIKAN: Şimdi bir mesele var birazdan oralara gelmiş olacağız. Nikah denilen şey nedir tartışması var. İkiye indirebiliriz. Akit diyenler var, cinsel ilişki diyenler var. Dolayısıyla buradan sonuçlar çıkarılıyor. Bu kabul yapıldıkta sonra oraya bina edilen şeyler öyle şeyler ki doğurduğu sonuçlar bakımından, gayrı ihtiyari insan böyle şeyler düşünüyor. Mesela nikah sadece akittir görüşünü savunan taraf nesebin de buraya bağlanması gerektiğini, dolayısıyla da nikahsız mesela diyelim ki 20 yaşında bir delikanlı bir bayanla ilşkiye girse nikahsız bir şekilde, bundan doğan çocukla aralarında bir neseb ilşkisi kurulamıyor. Bu delikanlı 40 yaşına geldiğinde veledi zina olarak doğan kız çocuğu da 20 yaşına gelse. Bunlar hani 20 yaşındaki insanla 40 yaşındaki insan evlenebilir. Peki bu ikisi evlenebilir mi? Buna da cevaz veren görüşler var.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Şafi mezhebi buna cevaz veriyor.

ADEM ARIKAN: Bunları görünce hani insan hakikaten garip oluyor. Tamam prensipleriniz iyi güzel de bu kadar da bağlı kalmalı der gibi ilk duyduğumda insan böyle diyesi gelmişti. Meseleyi o diye hatırlıyorum. Belki başka konularda da böyle olabilir.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Daha çok şeyler var tabi de mesela Şafi mezhebinde var. Gerçi dün Yahya şeyi de tespit etti. İstersen Yahya, sen onu anlatsana. Bir insanın zina ettiği..

YAHYA ŞENOL: Aslında pek anlatılacak konu değil ama.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Çok iğrenç bir şey gerçekten.

ADEM ARIKAN: Ben bunu bir nota çekmişim mesela acayip sonuçlar çıkıyor diye. Ama sonra yayıldı kaldı böyle.

YAHYA ŞENOL: Sadece İmam Şafi’ye isnad edilen bir görüş o. Ama Şafi mezhebine hakim olamamış Allah’a şükür.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Ama ona fetva veren Şafiler ben duyuyorum.

YAHYA ŞENOL: Deniyor ki; zina evlenme engeli doğurur mu? O başlık altında inceliyorlar bu konuyu. Yani bir adam, bir kadınla zina yapsa yani nikahsız olarak ilişki yaşasa da bu ilişkiden bir çocuk dünyaya gelse. Bu doğan çocuk ile bu adam arasında baba-kız ilşkisi doğar mı? En şey böyle anlatabiliyorum kusura bakmayın. Kitaplarda yazdığı gibi söylesem farklı sesler yükseleceğini düşünüyorum yani bunlara karşı. Deniyor ki; İmam Şafi’ye isnad edilen şey şu: bu ikisi arasında nesep birliği doğmaz diyor. Bunlar baba-kız sayılmazlar. Dolayısıyla bu adam ölse bu kız-bu adamın hani gerçekte babası-onun mirasını alamaz. Peki bunlar nikahlanmak isteseler nikahlanabilirler mi? Diyor ki; “ekrehu lehu en yetevezzeceha: ben hoş karşılamam bunu ama  “fe in tevezzeceha lem efsah: ama evlenmiş olsalar bu nikahı da bozamam”. İşte şunları daha yüksek olacağını düşündüğüm için bunları şey yaptım. Malesef ama diyor ki Şafi mezhebinin kendisi bu İmam Şafi’ye isnad edilen bir söz ama mezhebe hakim olan görüş; eğer diyor “fe lev tehakkaka enneha mi mâihi: eğer bu doğan çocuğun gerçekten bu adamda olduğu net bir şekilde tespit edilirse “lem yecuz tesricuha: asla bu ikisinin birbiriyle evlenmesi caiz olmaz” baba-kız çünkü yani. Annesiyle zina yaşadı diye çocuğun suçu ne?

ADEM ARIKAN: Şöyle bir şey var: zina eden kadın bir kişiyle etmemiş olabilir diye.

YAHYA ŞENOL: İşte şu, bakabilirsiniz. El Beyan Fi Mezhebil İmami Şafi diye onun 9.cildinin 256.sayfası.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Bu kitap, Şafi mezhebini en güzel anlatan en temel kitaplardandır.

ADEM ARIKAN: Yani bunu delillendirmek için şunu söylüyorlar: zina eden bir kadın o yolun yolcusu olduğu için sadece onunla etmemiştir. Başkalarıyla da etmiş olabilir. Dolayısıyla nesebi sabit kılma imkanımız yok illa o adamdan olduğuna garantimiz yok. Bir de meseleye şöyle bakılıyor: bir de bu yasaklamak da bir cezalandırma mıdır yoksa bir hurmetul musahera bir yasak ve maduriyet sebebimidir yoksa bir niğmetmidir? Yani bu kız ile bu baba arasında mesela bir akrabalık ilişki kurduğumuzda ikisini mağdur mu ediyoruz yoksa bunları ödüllendirmiş mi oluyoruz? Savunma yapılırken bir de bu söyleniyor mesela. Akrabalık ilşkisini ortadan kaldırmak suretiyle aslında bu çocuğun bir suçu yok ama babaya bu kızla bir arada babaya bir ceza da vermiş olduğunu iddia ediyor. Böyle bir savunma da var. Hocamın ve arkadaşların katkılarından mesele zaten biraz netleşmiş oldu. Nikak nedir ile ilgili iki şey vardı. Birisi akit. Bizim zaten nikah dendiğinde hep aklımıza gelen şey ama bir de diğeri var.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Kuranda akit manası..

ADEM ARIKAN: Bunu genellikle diğerleri de kabul ediyor. Kuranda geçtiği şekliyle akit demektir ama işte sözlükler şunu da içerir, dolayısıyla diğer hükümler bina ediliyor. Diğeri nedir? İlişki. Peki bu ilişki nasıl olursa buraya bina ettiğimiz hükümlerin sonucu çıkar. Yani ilişkiyi de kategorilere ayırmışlar. Mubah ilişki: normal evlilik yoluyla olan ilişki. Mesela kayınvalidelere duhul şartı bunlardan birisidir. Bu gerçekleşince artık üvey kızlarıyla evlenemezsiniz. Bir de fâsit ilişki diye bir şey var. Mesela nikah aslında geçersizmiş ama o şartların oluşmadığı anlaşılmadan nikah kıyılmış ve kadınla ilişkiye girilmiş..

ABDULAZİZ BAYINDIR: Kadınla erkek nikahlı oldukları inancıyla ilişkiye girmişler bazı problemler çıktığı, sahih olmadığı anlaşılmış. O da normal nikah sayılıyor. Nikahlı ilşki sayılıyor.

ADEM ARIKAN: Fasit ilişki dedikleri bu. Diğeri asıl üzerine çok durulan şey: haram ilişki. Bizim zina dediğimiz şey. Haram, işte biraz önce konuştuğumuz, konuşurken zorlandığımız meseleler buralardan çıkıyor. Haram ilişkiden doğan sonuçları bu prensipler adına farklı hükümler veriliyor. İşte yani diyelim ki bunu nikah sayanlar onu baba ve kız sayıyor. Nikah saymayanlar, aralarında evlilik engeli olmayan bir durum görüyor. Çünkü nikah olarak görmüyor. Bunlarla ilgili bir takım deliller var uzun uzun.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Bir insanın zinadan olan kızı için nikah kelimesini kullanmaya gerek yok. Çünkü Allah “benâtukum” diyor orada benâtukum yani sizin kızlarınız haramdır. Bu kızın, bunun kızı olduğu belli. Ama annesiyle yapmış olduğu ilşki haram. İlişkini haram olması, bunun, onun kızı olmasını engellemez. Dolayısıyla illa “nekeha” fiiline bakmanın hiç bir anlamı yok orada. Bu onun kızı zaten belli. Aradaki annesiyle nikahı var mıymış yok muymuş, nikahlı olsa da olmasa da o kız çocuğunun burada herhangi bir suçu yok. Varisler arasına girer. Şu manada girer: babası kabul ederse ya da ıspatlanabilirse. Şafi de onu kabul eder. Şafi mezhebi de kabul eder. Bir gün dedikleri gibi nikahlasa bir adam zinadan olan kızını, bir gün bir yerde dese ki bu benim eşim aslında kızımdır dese o sözle o, onun kızı durumuna gelir ve mirasçısı olur. Enteresan bir şey. Onun için Adem haklıydı iğrendim demekle.

ADEM ARIKAN: Tabi bu kelimeye bu anlamlar verilince yani nikah ilişkidir denilince bu sefer oradan bir tartışma başlıyor. İlişki ne diyeceğiz? Bu sefer bakmak, dokunmak, öpmek bu tür şeyler de bizim nikah dediğimiz o şeyin anlamının içine girecek mi? Girdiği zaman da sonuçlar doğuracak mı diye..

ABDULAZİZ BAYINDIR: “El vat’u devaihi” diyor. Hanefiler diyor ki; cinsel ilişki anlamına gelir ki Malikiler’in de önemli bir bölümü bunu söylüyor. Efendim diyor nikah kelümesi cinsel ilişki içerdiği gibi cinsel ilişkiye götüren dokunma, öpme ve cinsel organa bakma gibi hususları da içerir diyor.

ADEM ARIKAN: Bununla ilgili detaylar var. Genellikle bunlar için Ö. Nasuhi Bilmen Hoca’nın kitaplarını şey yaptım. Yani arada bir şey olursa sıcaklığını hissetmezse, dokunmak mı daha şeydir, bakmak mı?

ABDULAZİZ BAYINDIR: Mesela bir bez üzerinden tutuyor bir kızı, bir kadını. Mesela dans ediliyor bugün şeylerde. Bugünkü nikah törenlerinde damatla kayınvalide dans ederse ikisinden birisi diğerine şehvet duyarsa o gelin ebediyen bu erkeğin karısı değildir, hiç bir şekilde de düzeltilemez Hanefi Mezhebine göre.

ADEM ARIKAN: Başka tarafları da var. Mesela…

ABDULAZİZ BAYINDIR: Haklı olarak gülüyor arkadaşlar. Şimdi hiç bilemedim daha iyi ama bak Yahya’ya sor, Abdurahman’a sor, dünya kadar insan bunda muzdarip. Ben de müftülükdeyken bundan dolayı böyle piskolojisi bozulmuş kaç kişi ile karşılaştım.

YAHYA ŞENOL: Hoca diye dolaşan adam diyor ki; “ben, 7-8 yaşında çocuğum var onu kucağıma alıp öpmüyorum bu tip şeyler aklıma gelmesin diye”. Böyle bir pislik olabilir mi? Daha öteye gitmeye gerek var mı? Tıklasınlar görsünler. Ben diyor kendi kızımı almıyorum diyor kucağıma böyle şeyler aklıma gelebilir diye. Bu kafadaki bir adamdan üretilecek bir bilgi ne olabilir ki başka.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Burada şeytan devreye giriyor. Bana mesela sorulan sorulardan. Bu tür soruları burada Yahya ile Abdurahman’a soruluyor da müftülükte sorulan sorulardan bahsedeyim şimdi. Diyor ki; ya Hocam, bayramda gelinim geldi elimi öpmek istedi. Elimi geri çekemedim diyor. Bilmiyorum acaba bana bir şehvet geldi mi. Şüphelendim. Yoksa ona geldi mi. Şimdi şeytan hemen devreye giriyor böyle yerlerde. Bu defa diyor ki; oğluma da söyleyemiyorum kahroldum diyor. Uykuları kaçtı perişan oldum ne yapayı Hocam diyor. Dersin başında Ademe dedim çok iyi tespit etmişsin ya. Şunun için söyledim: Anadolu’da bakın, gelinler kayınpederlerinden öylesine kaçarlar ki gözlerini de kapatırlar. Kayınpederlerinden çok uzak dururlar, sebebi budur. Halbuki ayet ne dedi? Sizin kızlarınızdır dedi. Böyle bir aile içerisindeki ilişkileri düşünün. Kuranın ortaya koyduğu rahatlığa bakın ve mezhebin ortaya koyduğu sıkıntılara bakın. Ve kurana da arapçaya da aykırı bir anlam veriyorlar. Yani nikaha cinsel ilişki anlamı veriyorlar, orada tatmin olmuyorlar cinsel ilişkiye götüren şeyler de nikah sayılır diyerek bu sonuçlara varıyorlar. Bakmak, dokunmak. Elbisesine dokunmuş, acaba sıcaklığı geldi mi gelmedi mi diyor?

ADEM ARIKAN: Bunu sadece bu mezheplere yüklemenin dışında rivayetler de var. Kim bir kadının cinsel organına bakarsa o kimse baktığı o kadın annesi helal olmaz kızı da helal olmaz türü rivayetler.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Kimindi o? Çok zayıf bir rivayet. Kime aitti Enes Hoca? Neyse tamam. Sahih bir şey değil. Kaynağını hatırlıyordum şu anda aklıma gelmedi. Çok zayıf.

ADEM ARIKAN: Bu hususlarda kendim iddialı olmadığım için. Ama mesela Beyhaki’de. Beyhaki bir Şafi’dir, dolayısıyla Hanefiler’in kullandığı bir metinle onun bu tür şeyler söylemesini de konuşmuştuk. Bu munkatı, meçhul ve zayıftır kaydı var.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Ele alınabilecek bir delil değil yani.

ADEM ARIKAN: Burada başka diğer bazı mesela Dare Kudni’de benzer şeyleri rivayet etmiş. Menkuf ifadesini kullanmış.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Dare Kudni zaten hadis diye dolaşan yanlış sözleri toparlayan bir zattır. Muhalla’da İbni Hazm’da mürsel kaydı var. Ve şöyle diyor; mürsel, hüccet getirilemez türü şeyler söylemiş. Bu rivayetlerin kaynağı genellikle fıkıh kitaplarımızda var olduğu şey olarak. Hadis kaynaklarında rivayet sonrasında bu tür kayıtların olduğu anlaşılıyor. Burada belki özellikle değinilmesi gereken bir şey daha var. Şehvetle gerçekleşen dokunma ve öpme veya bakmanın hürmeti musahareyi meydana getirmesi hususunda bilerek olmasıyla unutarak olması..

ABDULAZİZ BAYINDIR: Ya da yanılarak.

ADEM ARIKAN: Zor kullanılarak veya uykudayken olması arasında fark yoktur. En azından Ö. Nasuhi Bilmen Hoca’ya dayanan..

ABDULAZİZ BAYINDIR: Ö. Nasuhi Bilmen değil diğer Hanefi kitaplarından bunu o kadar çok okuduk ki zamanında, artık ezberlemiştik.

ADEM ARIKAN: Bu konuda ayık ile sarhoş, baliğ ile murahık (baliğ olma yaşına henüz ulaşmak üzere olan)

ABDULAZİZ BAYINDIR: 14-15 yaşlarında ama henüz adet görmemiş bir kız.

ADEM ARIKAN: Akıllı ile deli de eşittir diyor. Deli bir damadınız var, böyle bir iş görürse kadıncağız boş oluyor ve o boş duruma düştüğünde yaşayacakları başına gelmiş oluyor. Bu tür kayıtlar bile var.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Şu şey de var bizzat okudum fıkıh kitaplarında. Gece karanlık, adam eşimdir diye sarılıp öpüyor. Sonradan bir de bakıyor ki kızıymış. Olabilir bu, insan karanlıkta bilemeyebilir. Bunun annesi, bu adama ebediyen haram olmuştur. Yani o eşle o adamın evlenmesi mümkün değil. Niye? Çünkü kızı, kendi karısı gibi oluyormuş. Mantığa bakın. İlişkiye girdiği karısı gibi oluyormuş orada. Karısının annesi haram olduğu için bu kadın ebediyen harammış ve artık düzelme imkanı da yok. Geçen hafta gördünüz, hiç bir delile dayanmadan şartlı talakı oluşturmuşlardı mezhepler. İşte şunu yaparsan boşsun dedikten sonra artık o sözden geri dönmek yok. Ya Allah en büyük günah olarak şirkten bahsediyor değil mi? Şirkten tevbe ettiğin zaman tevbeni kabul etmekle yetinmiyor, eğer iyi işler yaparsan da sevaba çeviriyor. Yani kaynağının ilahi olduğunu buradan da anlayabilirsiniz. Çözümsüz bir tek problem yok. E siz kendi kafanıza göre aileyi bitiriyorsunuz. Aileler bitiyor. Yunus Hoca diyor ki; “hiç bilmeyelim”. Keşke olmasa da bilmesek. Ama maalesef Hanefi mezhebi kitapları bunlarla dolu. Biz onun için diyoruz ki yani sürekli söylüyoruz ya Abbasiler ile islam bitmiştir. Bunu iyice kafamıza yerleştirelim.

ADEM ARIKAN: Nikah nedir, ilişkidir. İlişki nedir, bunlar da ilişkidir diye gittiğiniz zaman bunun detayları da tartışılıyor. İşte dokunma, arada şu olursa, sıcaklık hisseeilirse, şehvet duyulursa duyulmazsa, bunlarla ilgili farklı farklı detaylar var. Yani bakma var mesela. Bakma ile ilgili: cinsel organa bakma, suda yansımaya bakma, aynada yansımaya bakma gibi böyle ilginç detaylar var.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Onlar olmuyor. Çünkü kendisi değil yansıması.

ADEM ARIKAN: Genellikle daha çok tabi nikah kelimesine ilişki anlamı veren mezhepler bu tarafı ve bu konuları konuşuyor.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Bu mezhepler derken Maliki ve Hanefi.

ADEM ARIKAN: Şafiler zaten zinayı bile nikah saymadığı için ona götüren bu şeyleri.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Şu uçları görüyor musunuz yani. Biriniz ortada kalın. İlla da uç noktalara gitmek zorunda değilsiniz. Bu noktada Zahiri mezhebi ortada değil mi Enes Hoca? Zahiri mezhebi ortada kalıyor. Orada tenkid edecek bir şey yok. Bu konuda doğruyu söyleyen mezhep. Şia da bu konuda doğruyu söylüyor. Orada da bunların hiç birisi yok Şia’da.

FATİH ORUM: Sanki onun tevrattan alındığına dair bir şey var. Yahudi kültüründe böyle bir şey var oradan alınmış olduğuna dair bir ifade var ama ne kadar doğru bilmiyorum.

ABDULAZİZ BAYINDIR: İslamdan olmadığı kesin ama bir yerden alınmış demek ki.

ADEM ARIKAN: Başa dönecek olursak. Bu benim lisans düzeyinde çalıştığım bir meseleydi. Buradaki tabi rivayetleri falan imkan bulabildiğimiz kadarıyla değerlendirme imkanlarımız olmuştu ve bu durumlarda konu ile ilgilenmiş olan özellikle iki kaynağa çokça gidip gelmelerim olmuştu. Bunlardan bir tanesi Ömer Nasuhi Hoca’nın Islıhatı Fıkhıyye Kamusu tabi. Diğeri de Abdulkerim Zeydan Hoca’nın El Mufasal Fi Ahkâmil Mer’e diye bir kitabı var onu çokça takip etmiştim uslup bakımından falan. Zeydan Hoca mesela diğer meselelerde farklı görüşleri tercih ettiği gibi burada da bir takım sonuçları dikkate alaraktan Hanefi mezhebini tercih etmiyor. Burada da daha çok kötü niyetli erkeklerin mesela böyle sonuçlar doğuracak hareketleri yüzünden kadınların çekeceği hiç günahı olmadığı halde bu dul halleri yani çünkü musahara oluştuğu zaman bir sonuç doğuruyor ve nikah ortadan kalkıyor çoluğu çocuğu olan bir kadın bile olsa mesela.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Mesela şöyle oluyor: bir gelin kayınpederinin elini öptü. Öptüğü zaman zaten şeytan diyecek ki sen şehvet duydun. Eee? Şehvet duyduysan o gelin kayınpederin karısı gibi olacak. Karısı gibi olunca oğluna haram ebediyyen.

ADEM ARIKAN: Telafi imkanı da yok.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Kocasına haram. Halbuki ne diyor Allah? “Ve lâ tekûlu lima tesıfu sınetekumul kezibe haza helâlün haza haram”( NAHL 116). Diyor ki; sizin o yalancı dillerinizin tanımladığı şeye bakarak şu helal, şu haram demeyin. Kişinin kendisini Allah’ın yerine koymasıdır. Bu en ağır günahtır. Geçen hafta da bir kaç kere şey yapmıştık. O kişinin kendini tanrı yerine koymasıdır başka hiç bir anlamı yoktur.

FATİH ORUM: Şey vardı ya Hocam. Zıhar yaptıklarınız analarınız değildir.

ABDULAZİZ BAYINDIR: “Ummuhâtuhum illellâi veledenehum innehum: sizin anneniz, sizi doğuranda başkası değildir” (MUCADELE 2)diyor. Bir insan kayınvalidesinin elini öperken kayın validesi yada kendisi şehvetlense karısı ebediyen boş olur diyor.

YAHYA ŞENOL: Şu bilgiler olmasa böyle bir şeyin olacağı yok da işte bunları okuyan adamın aklına gelir.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Şeytan devreye giriyor. Acaba diyor ve adam kendini yiyor. Yani öyle temiz, öyle ahlaklı, öyle efendi insanlar gördüm ki adam şüpheliyim Hoca diyor şüphe ediyorum. Tabi şeytan ne güne duruyor böyle bir fırsatı kaçırır mı şeytan? Ve bu işin en iğrenç tarafı da şu. Diyor ki; adam, afedersiniz kadına dokundu. Eğer, afedersiniz meni gelirse hiç bir haramlık doğmaz diyor. Hadi buyurun!

ADEM ARIKAN: Hocam, onu galiba bu aşamada tespit etmemişiz. O yok.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Kadın için de aynı şeyi söylüyor. Meni gelirse hiç bir şey olmaz diyor. Bu ne ya Allah aşkına! Neymiş efendim, meni gelirse ne olurmuş? Demek ki bu adamın niyeti onunla ilişki değil. Yaa niyeti ilişki değil diyorsan uykudaki adamın niyeti şey mi yani. Deli adamda niyet mi olur? Siz şöyle bir yalan söyleyin, o yalanınızı korumak için ananız ağlar. O kadar çok yalan söylemeniz gerekir ki arkadan, ama mutlaka bir yerde açık verirsiniz ve yakalanırsınız. Mutlaka bir değil onlarca açık veriyorlar.

ADEM ARIKAN: Bu konularla özellikle ilgilenmiş mesela Abdulkerim Zeydan Hoca bile, aynı mesele içeriğinde biraz önce nesep ve nikah akdi olmadığı için zinadan doğan kız ile ilgili görüşler gibi hususlarda orada Şafi mezhebini değil de Hanefi mezhebinin görüşünü tercih etmişti. Buraya geldiğinde hani nikahı cinsel ilişki sayma meselesine geldiğinde bunu kabul etmeyen Şafi mezhebini tercih ediyor mesela. O bile böyle şeyler yapıyor. Bunu genellikle bir hikmete bağlayaraktan doğurduğu sonuçları tartışaraktan bu işten günahı olmayan insanların mağdur olmasından, mesela işte annesi kayınvalide ile problem yaşadığı için gelinin dul hale düşmesi, çocuklar varsa onları ailesinin dağılması gibi şeyleri söylüyor. Başka bazı özellikle şeylere yönelik bu hususlarda kullanılan rivayerlerin tenkidlerini yapıyor ve onları zayıf olarak niteleyen cerh tadil şeylerini buraya almak suretiyle böyle bir sonuca varıyor. Biz de tabi birikimimiz itibarıyla onlara tabi olmuştuk o zaman. Sonuç itibarıyla ben şunu görmüş oldum: mezheplerin bu hususlarda kendilerince prensipleri var. O prensiplerin sonuçları bazı sonuçlar doğuruyor. O sonuçlar nelere mâl oluyorsa bile buna rağmen kayıtlara yani sonuç itibarıyla hüküm olarak yine de kendi prensiplerinin sonuçlarını yazmışlar. Halbuki o da sünni hak mezhep, o da hak mezhep olmasına rağmen aynı konuları tartışırken aynı ayetleri hadisleri değerlendirirken bu kadar birbirinin tam tersine farklı şeyler söylemiş olmaları garibime gitmişti bir lisans öğrencisi olarak. Ve bir şeyleri farketmeme sebep olmuştu. Tabi daha sonraki süreçte ben başka branşlara kaydım.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Başka branş dediği mezhepler tarihi.

ADEM ARIKAN: Mezhepler tarihi ama fıkhi mezhepler değil. Orada işler daha zor Hocam bu dönemlerde biliyorsunuz ortadoğudaki gelişmeler falan. Orada işler daha zor. Orada sadece boşamakla bırakmıyorlar.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Adem, sen görmüşsündür itikat ile ilgili mezheplerin bunlardan bir farkı yok yani. Kurandan uzaklık konusunda al birini vur öbürüne. Yeni bir din oluşturulmuş malesef. İndirilen din kaybolmuş.

ADEM ARIKAN: Mesele herhalde anlaşıldı.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Çok teşekkür ediyorum sağolun. Şimdi HİŞAM ALABED. Bu kadar türkçeden anlıyorsun. Gel şu Maliki mezhebini kısaca özetle. Türkçe yapacağım diyordun bakayım anladın mı? O şey yapana kadar Caferi mezhebini anlatın.

SONİA CİHANGİR: Başlamadan önce şunu söylemek istiyorum. Böyle bir iğrenç detaylar anlatararak top top islam kitapları oluşuyor. Aslında basit bir kurani anlayış olduğunda kitaplar çok ince oluyor ve şeytanın bile aklından geçmeyen şeyler hocaların aklından geçiyor. Malesef. Şunu ifade etmek istiyorum sonra eklemek istiyorum. Sırf nikah olduğu zaman nikaha akit olarak bakıyorlar Caferi mezhebinde. O şeyler dört gurup. Dediklerimiz haram oluyor. Sadece burada rabiba bir görüş var ilginç. Bu da İmam Humeyni’nin fetvalarından geliyor baktığım zaman. Rabibada duhul şartı var ama mesela eğer bir erkek kadınla evlendikten sonra boşandıysa ve sonradan o kadın kendisi başka bir kız doğurduysa eğer onunla da evlenemez. “Hucûruhunne” şartı yok. Ondan sonra da başka bir talak aldığından sonra da bir kız çocuğuna sahip olursa eğer o sabık eşi için helal olmaz diyorlar.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Burada isterseniz biraz şey yapayım anlattığınızdan. Çünkü bazı terimler kullandınız. Şimdi bu “rabibe”, “rabbe”, “rab” kelimesi var ya. “Yetiştirmek” yani. Terbiye, yeriştirme anlamına da geliyor. Allah, bizim rabbimiz yani bizi yaratan, yetiştiren, bize sahip olan anlamında. Rabibe de kişinin yeriştirdiği kız demek ama kendi kızı değil. Eşinin kızı. Eşinin bir başka kocadan olma kızı. Diyor ki Sonia Hanım; Caferi mezhebinde eşinin kızını ister koca yetiştirmiş olsun ister başka bir ailede yetişmiş olsun eşinin koruması altında yetişme şartı yok, bir kişi eşinin kızıyla evlenemez. İmam Humeyni’nin fetvasına göre diyor bir kişi karısından boşansa, kadın gitse bir başka erkekle evlense, o erkekten doğacak kızıyla da evlenemez diyor.

SONİA CİHANGİR: Bir de ayrım yok burada nesbi mi rızayi mi o dediğimiz şeyde. Ayrım yapmıyorlar hiç bir meselede.

ABDULAZİZ BAYINDIR: “Halâilu ebnâikum” da da ayrım yapmıyorlar mı?

SONİA CİHANGİR: Hiç bir yerde ayrım yapmıyorlar.

ABDULAZİZ BAYINDIR: “Yahkum miner radaa yahkum minen neseb”. Caferiler, emzirme ile ortaya çıkan akrabalığı normal akrabalıkla eşit tutuyorlarmış ki Hanefi mezhebinde de öyledir. Hanefi mezhebiyle Caferi mezhebi aslında çok büyük ölçüde birbirine benzer. Çünkü Caferi Sadık, Ebu Hanife’nin hocalarındandır. İşte burada şunu diyor; bir kimse, eşinin emzirdiği bir erkeğin eşiyle de evlenemez. Kendi oğlu gibi sayılır, onun karısı da kendi gelini gibi sayılır diyor. Onu da inşallah rada konusunu anlatırken şey yaparız.

SONİA CİHANGİR: Şimdi eğer nikahlanmadan önce birisi zina yaptıysa o zina yaptığı zaniye var ya, onun mesela babası falan onların nesebinden bununla evlenmesi haram olur.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Bir insan bir hanımla zina yapmışsa zina ettiği hanımın annesiyle, zina ettiği hanımın kızıyla da evlenemez.

SONİA CİHANGİR: Ama eğer evlendiyse mesela oğullarıyla zina yaptıysa bunlarla izdivaç haram olmaz.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Evlendikten sonra Allah muhafaza enses ilşki dedikleri şeylerde eşinin kızıyla yada yada annesiyle evlendikten sonra zina yapmışsa nikah ortadan kalkmaz diyor.

SONİA CİHANGİR: Bir de teyze veya halalarla bir cam araya getirebilir mi? Kendi yeğeniyle halası veya teyzesi ile aynı zamanda evlenebilir mi diye soru sormuştu dün arkadaşlar. Ona baktığımda diyor ki; caiz değil. İlla o hala yada o teyze kendisi izin verirse diyor. Öyle bir şartı var.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Nasıl oluyor? Ne biçim fetva bu? İki tane kızkardeşi aynı nikahta tutmak ayet ile haram. Ama kızkardeş ile hala, kızkardeş ile teyze ikisi birden bir kişinin eşi olabilir mi? Bu çeşitli kitaplarda geçen hadisle hara olduğu ifade edilmiş. Fatih’in yazdığı bir makalede onun kurani kaynağı da var. Makalede mi yoksa kitaptamıydı? Hala ile kızın bir arada. Kuranı Anlama Usûlü kitabında yazmış. Hadis konusuna Şia’nın yaklaşımıyla Ehli Sünnet’in yaklaşımı farklı olduğu için şöyle demişler. Eğer razı ise iki taraf yani hala razıysa yada teyze razıysa birleştirilebilir yoksa birleştirilemez demişler. Tamam değil mi? Faddal turki ev arabi?

HİŞAM ALABED:  Arabi. Maliki.Meselel ûla kavlu teala lati fi hucurikum fel yufterat tekulu rabiba minel lâti fil hucûr emmel hucûr leyse. Maliki yekul ennel rabiba tahrum bi itlak kalet fil hucur ev lem tekul.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Maliki mezhebi de aynen az önce Caferi mezhebinden naklettiğimiz gibi. Diyor ki; bir kimsin karısının kızı ister kendi bakımında olsun ister olmasın mutlak olarak onunla evlenmesi haramdır eğer ilişkiye girmişse. İlla cinsel ilişki olması gerekmez, başbaşa kalmışlarsa bir yerde. Dehale var ya, yanına girmek manasına cinsel ilişki manasına değil.

HİŞAM ALABED: Mesele sâniye hel tahru bil veled mubaşeretel ûbil vata fakat İmamil Malik yekul muhtelifen an bakiyetil mehazil ennel lems lehu yuharremil um.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Maliki mezhebi diyor dokunmuş olsa bile diyor karısına hiç ilşkiye girmemiş olsa da artık onun kızı haram olur.

HİŞAM ALABED: Ve yeteabel um nazar kel lemes iza kane şehve.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Eğer diyor şehvetliyse bakması da dokunmak gibidir. Yani karısının kızı haram olması açısından.

HİŞAM ALABED: Mesele salise teallet min um yuştarat duhul bil veled yuştarat li ma Malik yekul haza leyse şortan. Ennehu verede mer’u taife yekul enne duhul alel şortan tahrimil um. Yekul daifen.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Sahih olmayan şeyler var onları anlatmaya gerek yok.

HİŞAM ALABED: Mesele rabia hi fi ezzine hel yuci minet tahrim ma yucibul vata fin nikah sahih ev bi şuba imam malik ve muttefek imami şafi fi enne le zina la yuharrimu nikah.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Diyor ki; İmam Malik zina konusunda İmam Şafi gibi düşünüyor. Müstedillen bi hadis el haram

HİŞAM ALABED: Huve yekul fil Muvatta fe immez zina fe imme fe lâ yuharrimu min zalik ennallahe tebareke veteala yekul ve ummuhâtikum nisâikum fe inna ma harreme ve kane tezvice ve lem yezkur tahrimi ve ummuhati nisâikum

ABDULAZİZ BAYINDIR: Diyor ki; zina ile birlikte bi nşsbeti binti mezziyye.

HİŞAM ALABED: Huve yekul yecuz en yenkeha reculu bint.

YAHYA ŞENOL: Onun eşi sayılmayacağı için sayılmaz.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Şimdi diyor ki burada; zina eden bir kişi zina ettiği kişinin yani Caferi mezhebinin hilafına, Hanefiler’in de hilafına tabi. Zina ettiği kadının annesiyle evlenebilir. Zina ettiği kadının kızıyla evlenebilir. Kız isterse kendinden olmuş olsun.

HİŞAM ALABED: İza zina imraa. Hakkat ve ennetehu yecuzu nikahu ente Malik.

ADEM ARIKAN: Rabibe mi yoksa veledi zina mı?

YAHYA ŞENOL: Kendi kızı.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Biliyor ki bu benim zinadan olma kızım, evlenebilir diyor Maliki mezhebi.

ADEM ARIKAN: Nesep belirlemede sorun yaşadıklarını söylüyorlar. Çünkü o kadın başkasıyla da zina yapmış olabilir.

ABDULAZİZ BAYINDIR: O bir şey değil. İza tehakkaku. Yani diyor ki; kızı olduğu sabit olsa dahi evlenebilir diyor.

HİŞAM ALABED: Huve yeletaberu zina kel zevac.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Tamam işte neyse artık. Biz sürekli söylüyoruz, her defasında haklılığımız ortaya çıkıyor.

YAHYA ŞENOL: Tevil edilebilir yani.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Hep öyle diyorlar: tevil edilebilir Hocam.

YAHYA ŞENOL: Onu demek istememişti aslında!

ABDULAZİZ BAYINDIR: Yok siz yanlış anlıyorsunuz, öyle demek istemiyor! Allah ne diyor  “v’tesumu bi hablillâhi cemian ve lâ teferreku: hep birlikte Allah’ın kitabına sarılın tefrikaya ayrılığa düşmeyin”(ALİ İMRAN 103) Tabi bütü bu ayrı görüşler Allah’ın kitabına sarılmamaktan kaynaklanıyor. Allah’ın kitabına sarılmadığınız zaman böyle işte dünya kadar kitap doluyor kütüphaneler.

ENES H: Allah’ın kitabı değil de Allah’ın dinine sarılın diyorlar.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Öyle mi diyorlar?

ENES HOCA: Hablullahu vel kuran diye hadis var.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Enes Hoca diyor ki; “Buradaki ‘hablullah’ı da Allah’ın dini diye tercüme ediyorlar”. Çünkü din, şeriat dediniz mi diğerleri de devreye giriyor. Biz de varız biz de varız! Ben de ben de diye şey yapıyorlar. Birisi de Ehli Beyt diyor mesela. Şia ‘da hablullah, Ehli Beyt oluyor. Asıl konu kelimelerle oynamadır. Bak dikkat ediyor musunuz kelimelerle oynanarak bu noktalara kadar gelinmiştir. Ve malesef oynanmamış bir terim var mı ben şahsen bilmiyorum yani. Sizin bildiğiniz var mı oynanmamış bir terim. Yani kuran kavramını bile bilmeyen bir islam toplumu ya kuran. Size belki garip gelir, biz özel araştırma yaptık bu konuda. Acaba bu kuran ile ilgil ne diyorlar? Kuran kavramını bilmeyen bir islam toplumu karşımızda. Yani bu kadar lüzumsuz açıklamalar yaparlar aslı astarı olmayan ama temel kavramlara sıra gelince ben hafız değilim demeye başlarlar!

ADEM ARIKAN: Hocam peki laf arasında da geçmiş oldu, toplumda ensest sözcüğü geçti de. Bir de o taraflar da var yani. Toplumda böyle ilşkilerin yararı ne olması lazım?

ABDULAZİZ BAYINDIR: Bunlar haram. Haramlar haramdır. Bak Allah’ın en büyük haramı şirk ama o şirki hoca olanlar herkesten daha kolay işliyorlar. İnsanların cehenneme gitme hürriyetini engelleme yetkimiz yok ki. Ne yapalım yani bir noktaya kadar.

HİŞAM ALABED: Kadakul seve bil ihtilafi bey tefrik beyne zina vel nikah ve yekul sevl ihtilaf fi fehim mana kelümetin hikah şerai vel lufavi. Delael lugaviyya bi kavli teala ve tenkihu maneke abaukum kal yuharrimu zina ma yuharrimu zevc. Ve emma mer’a şeriyya ve kal yuharrimu zina ve yuharrimu zevc. İcmael ekser ennel neseb la el hakk zina.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Ya terafe en bintuha

HİŞAM ALABED: Ve huve yekul neseb la el hakk.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Sebeten neseb. Diyor ki gene aynı yani Hanefiler’in söylemiş olduğu şeylerle söylüyor. Nikah kelimesine verilecek mana. Bir kere ben size şunu söyleyeyim: İmam Malik’in böyle bir anlamı vermesi imkansızdır. Yani burada İmam Malik böyle demiştir falan diyorlar ya ben buna asla inanmıyorum. Neden inanmadığımızı daha önce İmam Malik’in kendi kitabından bir takım örneklerle göstermiştik. Ama şöyle oluyor yani daha önce size anlatmıştım da beni uyandıran şu olmuştu. Eskide ramazan öncesi bir de ramazan bayramı öncesinde çok dedikodular olurdu. Birisi hilali görmüş bilmem oruca başlamış, birisi görmüş bayram etmiş falan filan. Bir gün sabahtan akşama kadar kardeşim bugün bayram değil diye diye dilimizin yorulduğu bir günde Sultan Hamamı’ndan bir esnaf telefon açtı. “Hocam”. Ne var? “Sen bugün bayram demişsin”. Nasıl ben bayram demişim? “Burada bir arkadaş orucunu yiyor, senden almış fetvayı”. Allah’ta korkun yani bugün değildir diye diye canımız çıkıyor. Orada dedim ki; Allah Allah! Ben burada yaşayan bir insanım buna rağme adam bakıyor ki karşı tarafta, bu adam Abdulaziz Hoca’nın fetvasını kabul eder . O zaman Abdulaziz Hoca dedi diyor. Hiç umurunda değil ki. Hatta şöyle bir şey de olmuştu. Bir gazeteci bizim adımıza bir beyanatta bulundu bayağa bir olay oldu o. Üniversiteye geçtiğim ilk yıllarda. Telefon ettim gazetenin sahibine. Ya kardeşim ben böyle bir şey söylemedim. Senin muhabirin geldi benimle görüştü ama ben hiç böyle bir şey konuşmadım. “Ya Hocam düzeltiriz”. Arkasından etrafa diyor ki; “milletin tepkisini gördü geri adım attı” diyor. Bir daha telefon ettim. Ya siz beni tanımıyor musunuz? Hayatta hiç geri adım attığımı hatırlıyor musun? Bir tane örnek gösterin tamam kabul edeyim. Size verdiğim beyenat orada, her şey ortada. “Ya Hocam kusura bakma, bir yazı gönder de şey yapalım”. Ne yaptıysak tekzip yaptıramadık adamlara. O zaman düşündüm: ya ben yaşayan bir insan olarak bunu yaptıramadığıma göre, bugün biliyorsunuz Abdulaziz Bayındır,” bırakın o Allah gaybı bilmez diyeni”. Ya Allah’tan korkun. Bir tane, bir yerde ağızımdan böyle bir bunu hatırlatan bir kelime gösterin bakalım. Yok. E ne yapacak? İşte bu sebeple Ebu Hanife nasıl bir insan? Son derece saygın bir insan. O zaman Onun adına yazın. Kuran yok, sünnet yok, hiç bir şey yok bir mezhep oluşturuyorsunuz. Ebu Hanife’nin döneminde böyle bir şey olması fiilen mümkün değil. Ama Abbasiler döneminde devlet her şeyi ele aldığı için din de devletin emrinde. Bir şey yazın ne olacak? Ebu Hanife demiş olsun. İmam Malik demiş olsun. İmam Şafi demiş olsun. Ahmed Bin Hambel demiş olsun ne olacak? Bunların herhangi birisinin gelip de ben demedim deme şansı yok ki.

FATİH ORUM: Deseler bile artık kimse inanmaz ki.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Deseleter de kimse inanmaz. O gazetenin sahibinin etrafa yaydığı şeyler gibi. Ahmed Bin Hambel için anlatırlar: bir camiye namaz kılmaya gitmiş. Namazda bakıyor ki birisi hadis rivayet ediyor. Adam saçma sapan şeyler konuşuyor Ahmed Bin Hambel diyor. A. Bin Hambel sonra diyor; “ya kardeşim A. Bin Hambel’in böyle bir rivayeti yok”. “Var var sen bilmezsin”. Ahmed Bin Hambel benim demiş. “Memlekette A. Bin Hambel mi yok, sadece senmisin A. Bin Hambel”. Şimdi biz burada tenkit ederken bu kitaplarda yazan A. Bin Hambeli, bu kitaplarda yazan Ebu Hanife’yi, Bu kitaplarda yazan İmam Şafi’yi yada bu kitaplarda yazan Caferi sadık. Mesela Caferi Sadık da çok değerli bir alimdir. Birileri istismar etmiş olabilir o ayrı bir konu. O zatın bir suçu yok ki. Biz onları kastederek söylüyoruz. Yoksa o şahısların kendisiyle ilgili bizim problemimiz olması mümkün değil. Ama ne yapalım başka da söyleme şansımız yok yani. Aksini de yapamayız. Şimdi sonuç sualleri var mı? Kısaca şey yapalım. Kuranda evlenilmesi yasak olanlar belli. Nikahtan dolayı evlenilmesi yasak olan yedi kişi var. Anneler, kızlar, babaların eşleri, evlatların eşleri, kız kardeşlerimiz, halalarımız ve teyzelerimiz. Anne bir. Anneler. Anne, annenin annesi. Babanın eşleri. Babanın kardeşi. Annenin kardeşi. Gerçi babanın eşleri musahareye giriyor. Ayeti okuyalım daha iyi. Diyor ki ayette; “anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeşlerinizin kızları,  kız kardeşlerinizin kızları, erkek kardeşlerinizin kızları, sizi emzirmiş olan kadınlar, süt kardeşleriniz, eşlerinizin anneleri ve eşlerinizin bakımınızda olan kızları ama onlarla ilşkiye girdiyseniz yada birlikte olduysanız, beraber olduysanız. Eğer beraber olmadıysanız diyor evlenmenizde bir günah yoktur. Bir de oğullarınızın eşleri de haramdır. Ondan sonraki ayette de evli kadınlarla evlenmeniz de haram kılınmıştır diyor. Bir de iki kız kardeşi birlikte nikaha almak da haram kılınmıştır. Evet şimdi bütün bunların yanında kızlarınız size haram kılınmıştır derken bu kızlarınız da illa nikahlı nikahsız bir ayrım yok yani. Zina etmiş de olsa kız çocuğunun suçu yok ki. Onun çocuğu olduğu tespit edilebilirse o da haram olur. Fakat burada şöyle bir şey ortaya çıkıyor: nikah kelimesi. Kuranda geçen bütün nikah kelimeleri evlilik sözleşmesi anlamına geldiği halde, Arap dilinde de evlilik sözleşmesi anlamına geldiği halde bakıyorsunuz ki nikah kelimesinin asıl anlamı cinsel ilişkidir diyenler ortaya çıkıyor. İşte Cevheri’nin Es Sıhah’ında bu var. Cemal Hoca onu şey yaptı. Adam yaptığının yanlış olduğunu tespit ediyor, öyle bir bunalıma giriyor ki kitap bitmeden intihar ediyor. Gerçekten ben onun kitabında gördüğüm kelimelerin bir Arapça bilen biri bunları nasıl yazıyor diye çok şaşırmışımdır. Bu sabah da şey yaptım onun için CEMAL HOCA Hoca’ya söyledim. Allah razı olsun bakmış. O çok eski sözlük olduğu için ondan alanlar da bakıyorsunuz ki gene aynı şeyi yazmışlar. Yani bu tarihten gelen bilgi kirliliğini temizlemek ne kadar zor bunu herhalde içine girenler ancak bilirler, diğerlerinin bilmesi biraz zor. İşte görüyorsunuz siz de. Baştan söylediğim gibi Türkçede de diğer dillerde de kadın erkek ilişkisini ifade eden kelimeler hep mecazdır. Gerçek kelimeler kullanılmaz. Gerçek kelimeleri kullanırsanız herkes buna edepsizlik der. Utanmıyor musun böyle bir kelime söylenir mi? Bunlar sadece karı koca arasında kullanılabilir. Karı kocanın çoğu da bu tür kelimelerden rahatsız olur. Mesela işte aşk yaşıyorlar denir, birliktelikleri var denir, beraber oldular denir. Arapça’da da cima denir yani birlikte olmak manasına. Kuranda dehale kelimesi var yanına girme anlamına. Ondan sonra “efda ba’dakum alâ ba’d” var. Birbirlerinin yanında elbiselerini çıkarabilme anlamına. Mubaşere var deri deriye dokunma anlamına. Cinsel ilişkinin kendisini ifade eden kelimeler halk arasında da kullanılmaz hep mecaz. Tevaşşa var sarılma anlamına geliyor. Ama hepsi mecaz. Nikahsız cinsel ilişki anlamına gelen tek kelime var zina. O kuranda da kullanılıyor. Öyleyse buradaki nikah kelimesi zaten ulemanın büyük bir çoğunluğu kurandaki nikah kelimesinin sözleşme anlamında olduğuna ittifak etmiştir. Ama tutyor Malikiler’in bir kısmıyla Hanefiler nikah kelimesinin sözlük anlamının esas olan cinsel ilişkidir diyor. Cinsel ilişkiden mecaz alınarak nikah sözleşme manasına gelmiş ki Ragıp El Isfahani çok haklı olarak, Lisanul Arap’ın bazı şeylerinden hoşlanmam ama Lisanul Arap da burada erkekçe söylemiş böyle bir şey olamaz demiş. Arap dilinde böyle bir şey söz konusu olamaz. Yani nikahın cinsel ilişki anlamında olması olamaz demiş. R. El Isfahani de bu imkansızdır demiş. Dolayısıyla nikah ancak kadı ile erkek arasındaki evlilik sözleşmesi manasına gelir başka manaya zaten gelemez. İşte Hanefiler diyor ki; nikah sözlükte esasen cinsel ilişkidir. Dolayısıyla cinsel ilişkiyle haramlar doğar. Orada kalsa problem değil. Ama diyor ki; “ve devâihi” ne demek? Cinsel ilişkiye götüren şeyler de bunun içine girer. Peki onlar ne? Dokunmak. Elbiseden dokunduğu zaman alt tarafın sıcaklığını hissediyorsa o da dokunma sayılır diyor. İlla deri deriye dokunması gerekmez. Mesela diyelim ki otobüste gidiyorsunuz. Mesela eskiden köylerde tıklım tıklım araba dolar. E şimdi adam yanına kızını aldı. Kızının sıcaklığı buna deyse ikisinden birisi şehvet duysa gitti karı. Bunu da cinsel ilişki yerine koyuyorlar. Ve ondan sonra bununla bir sürü haramlar ortaya çıkarıyorlar. Ondan sonra da diyorlar ki; burada eğer adamdan meni gelirse ya da kadından meni gelirse bir şey olmaz. Demek ki niyetleri ilişki değilmiş. Yani saçmalığın daniskası ki tekrar edeyim Adem’in o çalışmayı yaparken Hocam iğrendim demesinde haklılığını bir kere daha söyleyeyim.

ADEM ARIKAN: Benimki sadece bir meseleyle ilgiliydi. O mesele de ondan doğan veledi zina kızla evlenmenin caiz olmasına yönelik şeyi gördüğümde öyle söylemiştim. O da zaten şaz bir görüş olarak Şafi’ye nispet ediliyor diye arkadaşlar şu an toparladılar. Bu meseleyi ben yazdıklarım arasında görmedim, daha önce de gördüğümü sanmıyorum. Yeni bir katkı. Bakmam lazım.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Ömer Nasuhi Bilmen’e bak vardır. Peki şimdi sorulara geçelim. Bunları kabul edilebilir bir tarafı yok. Salondan var mı soru?

KATILIMCI: Hocam ayette “ey mümin erkekler” diye başlıyor. Kadınlar buradan tersini mi çıkarmalılar mümin kadınlar şunlarla evlenemezler derken?

ABDULAZİZ BAYINDIR: Nisa suresi 23.ayet mi? Kadınlarla ilgili ayetler de var. Nur suresinde var. Şey değil. Sen bir kadınla evlenemiyorsan o kadın da seninle evlenemez. Fark etmez yani her iki tarafı da söylemeye gerek yok.

KATILIMCI: Hocam nikahsız evlenmeden olan kız çocuğu ile evlenebilir meselesi vardu. Şimdi gençler nikahsız olarak bu türlü ilşkiye giriyorlar ve kız hamile kalıyor. Sonunda bu kız ile bu erkek evleniyor. Bu da bunun içinr girer mi?

ABDULAZİZ BAYINDIR: Nikahsız ilşkiye girdikten sonra zaten ayette Nur suresinin 3.ayeti olacak Allah diyor ki; “ezzani la yenkıhu illa zâniyeten ev muşriketen vez zaniyetul la yenkuhuha illâ zânin ev muşrik” zina eden bir erkek zina eden bir kadınla evlenir, zina eden kadını da zina eden erkek alır. Bunlar namuslu müminlere haramdır diyor. Doğan çocuk da eğer onun çocuğuysa o çocuğa hiç bir şey duyurmamak lazım, kimseye bir şey söylememek lazım. Böyle bir durum olduğu zaman Allah muhafaza buyursun, ne ise bir şey yapmışlar ama hiç olmazsa o çocuğun hayatını etkilememesi lazım. Sanki nikahtan doğmuş gibi zaten bugün mesela Türkiye’deki uygulamaların güzel bir tarafı gidip yazdırabiliyor kendi üzerine. Gerçi şeriatta da bu vardır. Benim çocuğumdur dediği zaman kabul edilir. Ama o çocuğu da toplumda sıkıntılı duruma düşürmemek için hiç kimseye bu konuda bir şey söylememek gerekir. Onun bir suçu yok. Dedikoduya da vesile olmamak lazım.

KATILIMCI: Hocam iki tespitinizi birleştirerek bir şey sormak istiyorum. Bir Abbasiler’den sonra bozulduğunu söylemiştiniz.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Abbasiler ile birlikte.

KATILIMCI: Bir de yalanı söyledikten sonra onu gizlemek için arkasını getirmek gerektiğini söylemiştiniz. Acaba tarihte bu bozulmanın sebebi bu hükümün yani islam devletinin gücünü bir yerde toplanması için mi söylenmiş olabilir ya da kendilerine karşı birine karşı iftira olarak söylendiğine dair kanıtlar çıkabilir mi tarihi gelişimde bozulmanın sebebi olaraktan?

ABDULAZİZ BAYINDIR: Dün akşam Susem dersinde Hud(as) ile ilgili bir ders yaptık. Hud(as), Nuh(as)’ın oğlu Sâm’ın oğlu olarak geçiyor. Nuh(as)’ın torunu. Şimdi bunların dedeleri, batmış olan bir toplumdan kurtulan bir kaç kişinin çocukları. Dedelerinin başından o kadar büyük felaket geçtiğini görmelerine rağmen dünyada hiç kimse olmadığı için ve ciddi bir bilgi birikimine sahip oldukları için biliyorsunuz Nuh(as) büyük gemiyi yapacak bilgi birikimine sahip olan bir toplumun nebisiydi. Müthiş bir medeniyet kurmuşlar ki kuranda mesela “ıreme zâtil’ımadi elleti lem yuhlak misluha fil bilad”(FECR 7-8)buyurulur Fecr suresinde. Yani İrem ki sütunlu İrem diyor. İrem şehri. Sütunlu. Öyle bir şehir yeryüzünde yaratılmamıştı. Müthiş bir medeniyet kuruyor bu insanlar. Zenginleştikte sonra yoldan çıkıyorlar ve Allah’ın nebisine karşı tavır koyuyorlar. Dindarlık adına kendi kafalarına göre yeni bir dindarlık uyduruyorlar ve sonra defolup gidiyorlar. Yani şimdi biz şeyi unutuyoruz. Nuh(as) ile Hud(as) arasında bu kadar büyük olaylar oluyor. Hatta eskiden beri beni hep etkileyen bir şey vardır. Nuh(as)’ın Nuh suresinde geçen duası var. Diyor ki; “ya Rabbi yeryüzünde bunlardan gezip dolaşan bir tek kişiyi bırakma, bunların soyundan gelenler de sadece günahkar ve kafir olur. Bunu okuduğum zaman gülesim gelir. Nuh(as) yaşasaydı da görseydi ki o kendi gemisiyle kurtulmuş olan müminlerin soyundan gelenler de hemen çabucak yoldan çıktılar.

ADEM ARIKAN: O ayete atıfla bir çok mezhepler başkalarının kendilerinin nesebinden olmayan çocukların öldürülmesine yönelik bir sürü fetva çıkarıyorlar Hocam.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Öyle mi? Ne diyorlar?

ADEM ARIKAN: Haricilerin mesela kendi guruplarından olmayanların çocuklarına ne hüküm verilir, ne yapmak lazım? Öldürmek lazım. Nitekim bunu böyle diyorlar.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Sivrisinekten yağ çıkardıktan sonra her türlü. Yoldan çıktıktan sonra her şey olur.

ADEM ARIKAN: Bir kısmı diyor ki; “bekleyelim buluğa erince gelsin, bize katılırsa kalsın yoksa öldürürüz”. Bir kısmı da hemen öldürelim diyor.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Bu ayetten çocukların öldürülmesine fetva çıkarıyorlar. İşte buyurun. Biz zannediyoruz ki müslmanlar olarak bizde böyle bir şey olmaz. Dün ben şaşırarak İslam Ansiklopedisi’nin Şirk maddesini okudum. Anlatıyor, anlatıyor işte çeşitli hıristiyanları, yahudileri, eski Roma’yı, Yunanlılar’ı bilmem şunu bunu, diyor ki; “müslümanlarda şirk görülmemiştir” diyor. Ya kardeşim senin bu mezheplerin her birisi birer put. Bugün Allah’ın ayetini o insana okuyorsun, diyor ki ben mezhebime bakayım. Yani koca koca hocalara mesela beni en çok şaşırtan şeylerdendir, Talak suresini, talak ile ilgili ayetleri okuyorsunuz. Mezheplerdeki talakın dayandığı hiç bir delilinin olmadığını gösteriyorsunuz. Birisi gelip fetva sorduğu zaman diyor ki benim mezhebime göre fetva ver. O zaman ne oluyor? O senin putun oluyor kardeşim. Ama yok efendim bizde olmaz. Nasıl oluyor ki Nuh(as) ile torunu arasındaki insanlarda oluyor. Ya da Adem(as)’a bakın. Allah’ın, özel muallimi olduğu Adem(as), bütün ihtiyaçları karşılanınca C.Hakk’a baş kaldırmaya başlıyor. Onun için ayette “innel insânel le yetga en reâhustagna: insanlar kendilerini ihtiyaçsız gördükleri zaman kesinlikle yolda çıkarlar”(FECR 6-7). Ömer(ra)’ın benim çok hoşuma giden bir sözü var. Diyor ki; “fakirliğe dayandık ama zenginliğe tahammül edemedik” diyor. Gerçekten Abbasiler döneminde de çok zenginleştiler, Emeviler döneminde zenginleştiler, biliyorsunuz esir kızlara dayanamadıkları için onları odalık kullanma fetvalarını bütün mezhepler verdi hiç bir delilleri olmadığı halde. Esirleri köle cariye yapma fetvalarını bütün mezhepler ittifakla verdi hiç bir delilleri olmadığı halde. Yani dini kendi keyfine uydurma olayı her zaman için söz konusudur. Bunu burada anlatırken şunu bunu şey yapmak için değil yani Abbasiler diyerek Emeviler’i kurtarmaya çalışmıyoruz. O zaman tam kesinleşmemişti. Abbasiler’de sonra kesin hale geldi. Ama biz de aynı konuma düşebiliriz. Allah muhafaza buyursun hepimiz insanız hepimiz de yoldan çıkabiliriz. Bunlara bakarak ibretimizi almamız lazım.

FATİH ORUM; Eşimizin amcaları, dayıları hürmeti musahara içinde midir diyor. Elleri öpülebilir mi?

ABDULAZİZ BAYINDIR: Yok. Eşinin amcası, dayısı o şey içerisinde değil. Onlar yabancı sayılır. Yani evli bir kadın hiç bir erkekle evlenemez. Olay evlenme yasağı değil. Ama bir kimse eşinin amcasıyla evlenemez diye bir hüküm yok.

FATİH ORUM: 15 yıllık evliyim. Eşim mihrimi vermiyor, vermeyi de düşünmüyor. Bu durumda ona nasıl bir ceza verebilirim?

ABDULAZİZ BAYINDIR: Hemen mihrini alsın. Vermediği takdirde günahkar olur, haram olur. Yani yarın eşi vefat edecek olsa yapılacak ilk iş bu kadının mihrini ayırdıktan sonra mirastaki payı ayrılır. Sonra diğer mirasçılara pay edilir.

FATİH ORUM: Bayan bir hristiyan, erkek bir müslümanla evlenecek. Dini nikah nasıl kıyılır demiş.

ABDULAZİZ BAYINDIR: Nikahın dinisi diye bir olay yok. Nikah nikahtır. Sözleşmedir. Yani böyle bir topluluk önünde evlenme iradelerini açıkça ortaya koyarlar evlenme manisi yoksa, nikah geçerlidir. İsterse gitsinler resmi dairede şahitler huzurunda yapsınlar dinen geçerli bir nikah olmuş olur. Bu dini nikah kavramı 1926’da bizim litaratürümüze girmiştir. O zamana kadar böyle bir kavram yok. Çünkü o zaman İsviçre’den alınan Noşatel Kantonu’ndan alınmış olan medeni hukuk, Katolik bir kanton orası. Onlarda bir devletin kıydığı nikah var bir de kilisenin kıydığı nikah var. Kilisenin kıydığı nikahı kilise nikahı diye tercüme edemezler ne yapsınlar? Mecburen imam nikahı diye tercüme etmişler. O zamana kadar bizim dilimizde böyle bir kelime yoktu.

Tüm Mukayeseli Fıkıh Müzakereleri
# İçerik Adı Yayınladığı Tarih Görüntülenme
1 Kitaba Çağrı 16 Eylül 2017
2 Kurban İbadeti 24 Ağustos 2017
3 Hadislerin Derlenmesinde İran Etkisi 19 Ağustos 2017
4 Diyanetin Fetö Raporu: Bu din bu hale nasıl geldi? 14 Ağustos 2017
5 Hilal, Fitre ve Bayram 28 Haziran 2017
6 Nebi’mizin Ramazan Hayatı 12 Haziran 2017
7 İmsak Ölçüleri 27 Mayıs 2017
8 Dini Siyasete Alet Etmek 20 Mayıs 2017
9 Nebilere Yüklenen Olağanüstü Özellikler 13 Mayıs 2017
10 Tarih Boyunca Nebilere Gösterilen Tepkiler 6 Mayıs 2017
11 Yanlış Şeriat Algısı Suç ve Ceza 29 Nisan 2017
12 Kapitalizmin Sonu 15 Nisan 2017
13 Faiz Bağlamında Modern Finansal Ürünler 8 Nisan 2017
14 Hadislere Bakışımız Nasıl Olmalı 1 Nisan 2017
15 Haram Aylar 25 Mart 2017
16 Kur’an’cılık Tehlikesi 1.Bölüm 20 Mart 2017
17 Din ve Devlet İlişkileri 1.Bölüm 11 Mart 2017
18 Cuma Namazı ve Hutbe’si 4 Mart 2017
19 Kur’an’a Göre Sihir Kavramı 25 Şubat 2017
20 Abese Suresi Bağlamında Nebi’mizin Korunmuşluğu 18 Şubat 2017
21 Ev İçi Mahremiyet Kuralları 11 Şubat 2017
22 Örtünme İle İlgili Hükümler 4 Şubat 2017
23 Baş Örtüsü ve Örtünme 28 Ocak 2017
24 Kur’an’nın Çözüm Üretmedeki Yeri 21 Ocak 2017
25 Yahudileri Gölgede Bırakan Hileler 16 Ocak 2017
26 Müslümanlar’da Allah’a Güven Krizi 31 Aralık 2016
27 Müslümanlığımızı Gözden Geçirme İhtiyacı 24 Aralık 2016
28 Ümmet Olamamanın Ağır Bedeli 17 Aralık 2016
29 Tarihsellik İddialarında Cezalar Örneği 10 Aralık 2016
30 Mezhepçiliğin Doğurduğu Acı Sonuçlar 3 Aralık 2016
31 Kur’an’nın Tarihselliği İddiası ve Miras Konusu 26 Kasım 2016
32 Takiye (Kimliği Gizleme) 19 Kasım 2016
33 Faiz ve Güncel Meseleler 12 Kasım 2016
34 Mehdi Gelicek mi ? 7 Kasım 2016
35 Hz. İsa Gelecek mi? 31 Ekim 2016
36 Çağdaş Ulemanın Usulsüzlüğü 22 Ekim 2016
37 Dinsel Çoğulculuk 15 Ekim 2016
38 Son Kitabı Devre Dışı Bırakma Projesi, Dialog 8 Ekim 2016
39 Fıtrat Zemininde Buluşma 1 Ekim 2016
40 Nisa 34. Ayet Bağlamında Kadına Şiddet 24 Eylül 2016
41 Kurban İbadeti 10 Eylül 2016
42 Kadının Dövülmesi 3 Eylül 2016
43 Kur’an’a Göre Hükmetmek 27 Ağustos 2016
44 15 Temmuz Darbe Gecesine Kurani Bir Bakış 20 Ağustos 2016
45 Paralel Dinin Olmazsa Olmazı Aracılık – 1 13 Ağustos 2016
46 Müslüman Gayrimüslim İlişkileri 2 Temmuz 2016
47 Zekat 25 Haziran 2016
48 Oruçla İlgili Hükümler 18 Haziran 2016
49 Uydurulan Dinde Yatsı Sonu, Seher ve İmsak Vakti 4 Haziran 2016
50 Uydurulan Dinde Mut’a Nikahı 28 Mayıs 2016
51 Uydurulan Dinde Şartlı Talak 21 Mayıs 2016
52 Uydurulan Dinin Dayatması Olarak Çocukların Evlendirilmesi 7 Mayıs 2016
53 Kölelik ve Cariyelik Mezheplerin Dayatması mı? 30 Nisan 2016
54 Musa Hızır Kıssasının Evrensel Mesajı 23 Nisan 2016
55 Sünnetin Delil Değeri 16 Nisan 2016
56 Kira Sertifikaları Faizsiz Ürün mü? 9 Nisan 2016
57 Suç-Ceza Dengesi Açısından Cinsel İstismar 2 Nisan 2016
58 Boşanma Konusunda Allah’ın Koyduğu Sınırlar 26 Mart 2016
59 Allah’ın Koyduğu Sınırlar Nasıl Aşıldı 19 Mart 2016
60 Muhsana, Kadına Pozitif Ayrımcılık 13 Mart 2016
61 İnsanlar ile Cinlerin Ortak Özellikleri 5 Mart 2016
62 Nebiler Günahtan Korunmuş mudur? 27 Şubat 2016
63 Bedir Savaşı Örneğinde Nebi ve Resul Farkı 20 Şubat 2016
64 Dinde Haram-Helal Koyma Yetkisi 13 Şubat 2016
65 Cinler 6 Şubat 2016
66 İlk İnsanın Yaratılışı 30 Ocak 2016
67 İnsanı İnsan Yapan Özellikler 23 Ocak 2016
68 Allah’ı İkinci Sıraya Koymak 16 Ocak 2016
69 Şirkle İman Arasındaki Kararsızlık 9 Ocak 2016
70 Mehdi Beklentisi 2 Ocak 2016
71 Her İnsan Allah’ı Bilir 26 Aralık 2015
72 Fıkıh Müzakereleri | Her İnsan Allah’ı Bilir 26 Aralık 2015
73 Bir Sömürü Aracı Olarak Halifelik – 2 19 Aralık 2015
74 Bir Sömürü Aracı Olarak Halifelik 12 Aralık 2015
75 Kur’ân’da Dindarlık 5 Aralık 2015
76 Tarih Boyunca Bir Siyasi Baskı ve Ötekileştirme Aracı Olarak Zındıklık 28 Kasım 2015
77 Geleneğe Göre Dinden Dönmenin Hükmü (Bölüm 2) 21 Kasım 2015
78 Geleneğe Göre Dinden Dönmenin Hükmü (Bölüm 1) 21 Kasım 2015
79 Kur’an’a Göre Dinden Dönmenin Hükmü 16 Kasım 2015
80 Kur’an’da Zina Suçu Ve Cezası 7 Kasım 2015
81 Tağut Doğru Yolun Üstünde Oturur 31 Ekim 2015
82 Hadis Uydurma Faaliyetleri 24 Ekim 2015
83 Kader İnancı Ve Nesih 17 Ekim 2015
84 Resulullah Sonrası Siyasi Gelişmeler 10 Ekim 2015
85 Nesih 3 Ekim 2015
86 Hac Ve Kurban 19 Eylül 2015
87 Terör Olayları Karşısında Nebevi Siyaset 12 Eylül 2015
88 Dinde Özgürlük 5 Eylül 2015
89 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 4 “Cariyelik” 29 Ağustos 2015
90 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 3 “Cariyelik” 22 Ağustos 2015
91 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 2 “Kitap Algısı” 15 Ağustos 2015
92 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 8 Ağustos 2015
93 Nebimizin Yürüttüğü Dış Politika 1 Ağustos 2015
94 Kadir Gecesi ve İmsak Vaktine Tavırlar 11 Temmuz 2015
95 Zekat 4 Temmuz 2015
96 Oruç İbadeti 2 27 Haziran 2015
97 Oruç İbadeti 20 Haziran 2015
98 Kutup Bölgelerinde İftar ve İmsak Vakitleri 13 Haziran 2015
99 Emtia Borsalarındaki İşlemlerin Fıkhi Hükmü 6 Haziran 2015
100 Kur’ân’a Göre Gece-Gündüz 30 Mayıs 2015
101 Prof. V. A. Yefimov’la Yapılan Toplantının Değerlendirilmesi 23 Mayıs 2015
102 İsra ve Mirac 16 Mayıs 2015
103 Berzah Alemi 2 9 Mayıs 2015
104 Berzah Alemi 2 Mayıs 2015
105 Enflasyon ve Faiz 25 Nisan 2015
106 İşsizlik Probleminin Kaynağı 18 Nisan 2015
107 Peygamberimizin Öldürülmesini Emrettiği Kişiler Hakkındaki Rivayetler 4 Nisan 2015
108 Faizsiz Sistemin İlkeleri (Zekat-Faiz Karşılaştırması) 28 Mart 2015
109 Faizsiz Sistemin İlkeleri – Faizsiz Bankacılık 28 Mart 2015
110 Faizsiz Sistemin İlkeleri (Enflasyon) 21 Mart 2015
111 Faizsiz Sistemin İlkeleri (Bankacılık) 14 Mart 2015
112 Faizsiz Sistemin İlkeleri 7 Mart 2015
113 Tecavüz Suçunun Cezası 28 Şubat 2015
114 İdam Cezası ve Kıssas Tartışmaları 21 Şubat 2015
115 Ceza Hukukunun Genel Prensipleri 14 Şubat 2015
116 Kur’ân’da Ruh Kavramı 7 Şubat 2015
117 İcmanın Delilleri ve Değerlendirilmesi 24 Ocak 2015
118 Fıkıh Müzakereleri | Ceza Hukukunun Genel Prensipleri 17 Ocak 2015
119 Nebiye Hakaretin Cezası 10 Ocak 2015
120 Noel ve Mevlid Kandili Kutlamalari 3 Ocak 2015
121 Kelime Oyunları ve Şeb-i Arus 27 Aralık 2014
122 Evlilik Nedeniyle Ortaya Çıkan Haramlık 20 Aralık 2014
123 Talak’ın Şarta Bağlanması 13 Aralık 2014
124 Kadının Boşanma Hakkı 6 Aralık 2014
125 Boşanmanın Hükümleri 29 Kasım 2014
126 Küçüklerin Evlendirilmesi 22 Kasım 2014
127 İslam Hukuku-Roma Hukuku Karşılaştırması 15 Kasım 2014
128 Beni Kureyza Yahudileri ve Esirlerin Öldürülmesi 8 Kasım 2014
129 İslâm Miras Hukukunda Kelâle 3 Kasım 2014
130 Batı Güdümlü İslam Anlayışında Kur’an Sünnet Algısı – 2 25 Ekim 2014
131 Batı Güdümlü İslam Anlayışında Kur’an Sünnet Algısı 18 Ekim 2014
132 İslam Alimlerinin Işid’e Gönderdikleri Mektubun Eleştirisi 11 Ekim 2014
133 Kurban İbadeti 27 Eylül 2014
134 Birbirimizden yardım istemek şirk midir? 9 Ağustos 2014
135 Nafile Oruç 2 Ağustos 2014
136 Zekat ve Fitre 26 Temmuz 2014
137 Kadir Gecesi 19 Temmuz 2014
138 Tarihi gelişimi ve Hükümleri Açısından İtikaf 12 Temmuz 2014
139 Yatsının Son Vakti 5 Temmuz 2014
140 Vakti Dışında Namaz, Süresinden Fazla Oruç 28 Haziran 2014
141 Bakara 187. Ayet Işığında Oruç İbadeti 21 Haziran 2014
142 Kimler Oruç Tutabilir 14 Haziran 2014
143 Orucun Tarihi ve Meşruiyeti 7 Haziran 2014
144 Ecel ve Şehitlik – Sorular ve Cevaplar 24 Mayıs 2014
145 Ecel ve Şehitlik 17 Mayıs 2014
146 Seferilik Mesafesi ve Müddeti 10 Mayıs 2014
147 Yolculukta Namaz – 2 26 Nisan 2014
148 Dinden Dönmek 19 Nisan 2014
149 Yolculukta Namaz 5 Nisan 2014
150 Namazı Terketmenin Hükmü 29 Mart 2014
151 Namazda Zikir 8 Mart 2014
152 Kadınların Cemaate Katılması 1 Mart 2014
153 Cemaatle Namaz – 2 22 Şubat 2014
154 Cemaatle Namaz 15 Şubat 2014
155 Sehiv Secdesi 8 Şubat 2014
156 Namazı Bozan Haller – 2 1 Şubat 2014
157 Namazı Bozan Haller 18 Ocak 2014
158 Cumanın Farzından Önceki ve Sonraki Sünnetler 11 Ocak 2014
159 Cuma Hutbesi 4 Ocak 2014
160 Cuma Namazı 28 Aralık 2013
161 Sünnet Namazları 21 Aralık 2013
162 Vitir Namazı 14 Aralık 2013
163 Teheccüd Namazı 7 Aralık 2013
164 Kur’an’da Melek ve Cin Kavramları – Sorular 23 Kasım 2013
165 Kur’an’da Melek ve Cin Kavramları – 2 18 Kasım 2013
166 Kur’an’da Melek ve Cin Kavramları 2 Kasım 2013
167 Cezanın Amacı Açısından Mağdur Hakları 26 Ekim 2013
168 Bayram Namazı ve Teşrik Tekbirleri 12 Ekim 2013
169 Tarihi, Amacı ve Ahkamı Yönüyle Kurban 5 Ekim 2013
170 Kur’an’da Münafıkların Durumu – 2 28 Eylül 2013
171 Kur’an’da Münafıkların Durumu 21 Eylül 2013
172 Günümüz İslam Dünyasının Problemleri 14 Eylül 2013
173 Bedel Hac – Doç.Dr. Servet Bayındır 7 Eylül 2013
174 Allah’ın Bilgisi ve Kader 24 Ağustos 2013
175 Mısırdaki Müslümanların Durumu 17 Ağustos 2013
176 Kadir Gecesi 3 Ağustos 2013
177 İmsak Tartışmaları 27 Temmuz 2013
178 Kutup Bölgelerinde İbadet Vakitleri 20 Temmuz 2013
179 Kader 19 Ocak 2013
180 Kıyamet Alametleri 22 Aralık 2012
181 Kur’an Sünnet Bütünlüğünde Kurban İbadeti 20 Ekim 2012
182 Kur’an Sünnet Bütünlüğünde Hac İbadeti 13 Ekim 2012
183 Faiz-Zekat İlişkisi 6 Ekim 2012
184 Namazların Birleştirilmesi 29 Eylül 2012
185 İslama Yönelik Saldırılar 22 Eylül 2012
186 Alternatif Bir Finansal Ürün Olarak Kira Sertifikaları(SUKUK) 15 Eylül 2012
187 Öğle ve İkindi Namazlarının Vakitleri 8 Eylül 2012
188 Yatsı Namazı Vaktinin Bitişi 1 Eylül 2012
189 Kur’an’a Göre Gelenek 25 Ağustos 2012
190 Bayram Namazı ve Fitre 18 Ağustos 2012
191 Televizyondan Kabe İmamına Uyulabilir mi? 11 Ağustos 2012
192 Ramazan Ayının İnsana Sunduğu Fırsatlar 4 Ağustos 2012
193 İmsak Vakti ve Seher – 2 28 Temmuz 2012
194 İmsak Vakti ve Seher 21 Temmuz 2012
195 Nesih, Kıblenin Değişmesi Örneği 23 Haziran 2012
196 İsra ve Miraç 16 Haziran 2012
197 Uydurma Hadisler – Harun Ünal 9 Haziran 2012
198 Sezaryen Doğum 2 Haziran 2012
199 Vahiy – Sünnet İlişkisi 26 Mayıs 2012
200 Nesih Kavramı 19 Mayıs 2012
201 Din ve Tıp Açısından Sünnet 14 Mayıs 2012
202 Din ve Müzik 5 Mayıs 2012
203 Hadislerin Kur’an’a Arzı 28 Nisan 2012
204 Türkiye’de Kutlu Doğum Etkinlikleri 21 Nisan 2012
205 Allah’ın Elçisini Doğru Anlamak 14 Nisan 2012
206 Kur’an Öncesi Mekke Toplumu 7 Nisan 2012
207 Faizsiz Bankacılğın Problemleri 31 Mart 2012
208 Hz.Muhammed’in(S.A.V.) Tebyin Görevi 24 Mart 2012
209 İslam ve Türk Medeni Kanunu(TMK) Miras Sistemlerinin Mukayesesi 17 Mart 2012
210 Kur’an’a Göre Tağut Kavramı 10 Mart 2012
211 Farklı İnançların Birlikte Yaşamasının Doğal Kuralları 3 Mart 2012
212 Kur’an’a Göre Resule İman, İtaat ve İttiba 25 Şubat 2012
213 Organ Nakli 18 Şubat 2012
214 Sebeb-i Nüzul Meselesi 11 Şubat 2012
215 Daru’l-Harbde Faiz 4 Şubat 2012
216 İftida 28 Ocak 2012
217 Talak (Boşanma) 21 Ocak 2012
218 Gayrimüslimlerle Evlilik 14 Ocak 2012
219 A’raf Ehli 7 Ocak 2012
220 Müminler Cehenneme Girecekler Mi? – 2 31 Aralık 2011
221 Müminler Cehenneme Girecekler Mi? 24 Aralık 2011
222 Çocukların Evlendirilmesi 17 Aralık 2011
223 İnanç Özgürlüğü 10 Aralık 2011
224 Evliliğin Denetlenmesi 3 Aralık 2011
225 Adetli Kadın Kur’an’a Dokunabilir mi? 26 Kasım 2011
226 Hz.İsa’yı(a.s.) Geri Getirmek İsteyenlerin Hedefi 19 Kasım 2011
227 Nebi ve Resul Kavramları 12 Kasım 2011
228 Kurban Bayramına Nasıl Hazırlanmalıyız? 5 Kasım 2011
229 İcma Delili ve Değerlendirilmesi 22 Ekim 2011
230 Vekaletle(Bedel) Hac 15 Ekim 2011
231 İhram Yasakları 8 Ekim 2011
232 Kadınların Yolcuğu 1 Ekim 2011
233 Kur’an ve Sünnet Işığında Hac İbadeti 24 Eylül 2011
234 Faiz Anlayışı 10 Eylül 2011
235 Bayram Namazı 27 Ağustos 2011
236 İmsak Vakti 20 Ağustos 2011
237 Teravih Namazı Konusunda Diyanet’e Cevap 13 Ağustos 2011
238 Oruç Tutamayanlar Ne Yapmalı? 6 Ağustos 2011
239 Güneşin Batmadığı Yerlerde Namaz Vakitleri 2 Temmuz 2011
240 Yatsı Namazının Vakti 7 Mayıs 2011
241 Allah’ın İndirdikleri İle Hükmetmeyenler – 2 30 Nisan 2011
242 Allah’ın İndirdikleri İle Hükmetmeyenler 23 Nisan 2011
243 Günahlarla İlgili Kavramlar – 2 2 Nisan 2011
244 Günahlarla İlgili Kavramlar 26 Mart 2011
245 Büyük Günahlar – 3 19 Mart 2011
246 Büyük Günahlar Nelerdir? 12 Mart 2011
247 Büyük Günah İşleyenlerin Durumu 5 Mart 2011
248 Ye’cüc ve Me’cüc 26 Şubat 2011
249 Dabbetü’l-Arz 19 Şubat 2011
250 Tarikatlarda Vesile ve Tevessül 12 Şubat 2011
251 Evliyanın Yardımı İle İlgili İddialar – 2 5 Şubat 2011
252 Kutuplarda Namaz Vaktinin Tespiti 29 Ocak 2011
253 Evliyanın Yardımı İle İlgili İddialar 22 Ocak 2011
254 Kâlû Belâ Olayı Hakkında Sorulan Sorular – 2 1 Ocak 2011
255 Kâlû Belâ Olayı Hakkında Sorulan Sorular 25 Aralık 2010
256 Mehdi İnancı 18 Aralık 2010
257 Kur’an’a Göre Zekat Oranları 4 Aralık 2010
258 Artan Malı İnfak Etme 27 Kasım 2010
259 Vitr Namazı 13 Kasım 2010
260 Bayram Namazları 6 Kasım 2010
261 Sehiv Secdesi – Mukayeseli Fıkıh Dersleri 30 Ekim 2010
262 Kurban İle Alakalı Sorular 23 Ekim 2010
263 Hac Farklı Aylarda Yapılabilir mi? – Fıkıh Dersi 9 Ekim 2010
264 Başkasının Yerine Hacc Yapmak 2 Ekim 2010
265 Hilal İle İlgili Sorulan Sorular 25 Eylül 2010
266 Cariyeler İle İlgili Sorulan Sorular 18 Eylül 2010
267 ORUÇ BOZMANIN CEZASI 4 Eylül 2010
268 Zekat 28 Ağustos 2010
269 İmsak ve Yatsı Vakitleri – 2 21 Ağustos 2010
270 İmsak ve Yatsı Vakitleri 14 Ağustos 2010
271 İsra ve Miraç -2 10 Temmuz 2010
272 İsra ve Miraç -1 3 Temmuz 2010
273 İcma’a Delil Getirilen Hadisler 26 Haziran 2010
274 İcma 19 Haziran 2010
275 Başörtüsü ve Örtünme 12 Haziran 2010
276 Mezheplerin Tutarlılığı 29 Mayıs 2010
277 Asabe Siyaset İlişkisi (Kızın Çocuklarının Mirasçılığı Örneği) 22 Mayıs 2010
278 Kur’an’ı Açıklama Usulü 15 Mayıs 2010
279 Kartepe Programı Değerlendirme 5 Mayıs 2010
280 Abdestte Ayakların Mesh Edilmesi 24 Nisan 2010
281 Hudeybiye’den Geri Kalanlar 13 Nisan 2010
282 Peygamberimizin Zeynep (ranha) ile Evliliği 3 Nisan 2010
283 Bedir Savaşı 20 Mart 2010
284 Kur’an Sünnet Bütünlüğü: Allah’ın İzni Meselesi 13 Mart 2010
285 Vahiy Çeşitleri 6 Mart 2010
286 Kadınların Özel Halleri 11 Şubat 2010
287 Kur’an’a Göre Zekat Nispeti 6 Şubat 2010
288 Vahy-i Gayr-i Metlüv’e Dair Getirilen Deliller -1 30 Ocak 2010
289 Iskat (Ölen Kimseyi İbadet Borçlarından Kurtarmak) 16 Ocak 2010
290 Dini Tebliğ ve Uygulamada Cebrailin Rolü -2 2 Ocak 2010
291 Dini Tebliğ ve Uygulamada Cebrail’in Rolü 26 Aralık 2009
292 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kurban 21 Kasım 2009
293 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kıble Meselesi -2 14 Kasım 2009
294 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kıble Meselesi -1 7 Kasım 2009
295 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kur’anı Anlama 31 Ekim 2009
296 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Yolculukta Namazin Kısaltılması Örneği 24 Ekim 2009
297 İsa Aleyhisselam Tekrar Gelecek mi? -2 17 Ekim 2009
298 İsa Aleyhisselam Tekrar Gelecek mi? 1-1 10 Ekim 2009
299 İsa Aleyhisselam Tekrar Gelecek mi? 1-2 10 Ekim 2009
300 Hanefi Mezhebinin İçki ile İlgili Görüşleri -1 3 Ekim 2009
301 Hanefi Mezhebinin İçki ile İlgili Görüşleri -2 3 Ekim 2009
302 Mirasta Avliye Meselesi -1 26 Eylül 2009
303 Mirasta Avliye Meselesi -2 26 Eylül 2009
304 Kasten Orucu Bozanın Cezası -1 12 Eylül 2009
305 Kasten Orucu Bozanın Cezası -2 12 Eylül 2009
306 Oruç Keffareti -1 29 Ağustos 2009
307 Oruç Keffareti -2 29 Ağustos 2009
308 Adetli Kadının Orucu -1 22 Ağustos 2009
309 Adetli Kadının Orucu -2 22 Ağustos 2009
310 Hastaların Orucu -1 15 Ağustos 2009
311 Hastaların Orucu -2 15 Ağustos 2009
312 Namazda Örtünme / 2-1 8 Ağustos 2009
313 Namazda Örtünme / 2-2 8 Ağustos 2009
314 Namazda Örtünme / 1-1 1 Ağustos 2009
315 Namazda Örtünme / 1-2 1 Ağustos 2009
316 Kur’an’da Örtünme -1 18 Temmuz 2009
317 Kur’an’da Örtünme -2 18 Temmuz 2009
318 Gayrimüslimlerle Evlilik -1 11 Temmuz 2009
319 Gayrimüslimlerle Evlilik -2 11 Temmuz 2009
320 Müşriklerle Evlilik -1 4 Temmuz 2009
321 Müşriklerle Evlilik -2 4 Temmuz 2009
322 Ehli Kitap ve Müşrikler -1 27 Haziran 2009
323 Ehli Kitap ve Müşrikler -2 27 Haziran 2009
324 Hayvan Kesimi / 2-1 20 Haziran 2009
325 Hayvan Kesimi / 2-2 20 Haziran 2009
326 Hayvan Kesimi -1 13 Haziran 2009
327 Hayvan Kesimi -2 13 Haziran 2009
328 Helal Gıda ve Jelatin Konusu -1 6 Haziran 2009
329 Helal Gıda ve Jelatin Konusu -2 6 Haziran 2009
330 Nafile Namazlar -1 9 Mayıs 2009
331 Nafile Namazlar -2 9 Mayıs 2009
332 Vitir Namazı -1 2 Mayıs 2009
333 Vitir Namazı -2 2 Mayıs 2009
334 Kur’an’ın Genel Açıklaması -1 25 Nisan 2009
335 Kur’an’ın Genel Açıklaması -2 25 Nisan 2009
336 Namazın Mekruhları -1 11 Nisan 2009
337 Namazın Mekruhları -2 11 Nisan 2009
338 Namazı Bozan Şeyler -1 4 Nisan 2009
339 Namazı Bozan Şeyler -2 4 Nisan 2009
340 Namazda Konuşmak -1 28 Mart 2009
341 Namazda Konuşmak -2 28 Mart 2009
342 Namazda Abdestin Bozulması / 2-1 21 Mart 2009
343 Namazda Abdestin Bozulması / 2-2 21 Mart 2009
344 Namazda Abdestin Bozulması / 1-1 14 Mart 2009
345 Namazda Abdestin Bozulması / 1-2 14 Mart 2009
346 Namazda İmamlık / 3-1 28 Şubat 2009
347 Namazda İmamlık / 3-2 28 Şubat 2009
348 Namazda Saf Düzeni -1 21 Şubat 2009
349 Namazda Saf Düzeni -2 21 Şubat 2009
350 Namazda İmamlık / 2-1 14 Şubat 2009
351 Namazda İmamlık / 2-2 14 Şubat 2009
352 Namazda İmamlık / 1-1 7 Şubat 2009
353 Namazda İmamlık / 1-2 7 Şubat 2009
354 İmamın Arkasında Kıraat -1 24 Ocak 2009
355 İmamın Arkasında Kıraat -2 24 Ocak 2009
356 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 4-1 17 Ocak 2009
357 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 4-2 17 Ocak 2009
358 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 3-1 10 Ocak 2009
359 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 3-2 10 Ocak 2009
360 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 2-1 3 Ocak 2009
361 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 2-2 3 Ocak 2009
Kuran Dersi Canlı Yayın