Ehli Kitap ve Müşrikler -1

27 Haziran 2009 tarihinde yayınlandı. görüntülenme Mukayeseli Fıkıh Müzakereleri

Bu haftaki dersimiz ehli kitap ve müşrikler. Şimdi biliyorsunuz İslam aleminde ehli kitap ile müşriklerin arası kesin olarak ayrılmış. Çok ilginç bir şekilde, tabi Zerdüştler de ehli kitabın içerisine katılmış. Gerçi bı kuranı kerimin gereği. O ayeti bir açsana “innellezine amenu vellezine eşreku..” Mecus kelimesini  geçtiği bir yer var. Hac suresi 17.ayet öyle mi? Burada diyor ki; “innellezine amenu vellezine hadu ves sabiine ven nassara vel mecuse”. “İnnellezine amenu vellezine hadu ves sabiine ven nasara vel mecus: müminler yahudiler, sabiiler, nasara, mecusiler”, “vellezine eşreku”. Şimdi bakın burada AllahTeala insanları üç guruba ayırıyor. Bir gurubu müminler, ikinci gurubu sabiiler, nasara,mecusiler, yahudiler. Yahudiler,hıristiyanlar,sabiiler,mecusiler. Üçüncü gurup da müşrikler. Yani ellezine,ellezine bunları ayırıyor. Şimdi bunlar üç ayrı gurup. Fakat aslında bunlar ikş gurup dikkat ediyorsanız bu ayete. Yani Hac suresinin 17.ayetine. İnananlar ve inanmayanlar. Yani müminler ve mümin olmayanlar. Çünkü “innellezine amenu” olduktan sonra diğerleri “innelleizine la yu’minune”dir. Öyle dğil mi? Yani Allah’ın istediği şekilde inanmayanlar. Yoksa herkesin kendine göre bir inancı var. O zaman bizim ehli kitap dediğimiz gurup bu ayeti kerimeye göre yahudiler, hıristiyanlar,mecusiler ve sabiilerdir. Şimdi bunların herbirinin kendilerine göre bir kitabı var. İşte yahudiler tevrat, hıristiyanlar tevrat ve incil, sabiiler ginza yada kenz, arapların kenz dedikleri. Onlar ginza diyorlar. Adında bir kitaba sahipler. Mecusilerde gatalar, gata adını verdikleri bir kitaba sahipler. Şimdi bu kitapları okuduğunuz zaman da,bir ilahi kaynaklı olduğu ortaya çıkıyor.

Sabiiler Yahya(as)’a inandıklarını söylerler. Yahya(as)’a kitap indiği de kuranı kerimde sabit.

Katılımcı: “Yahya huzil kitabe bi kuvveh ve ateynahumul hukme sabiyya”(MERYEM 12)

A. Bayındır: Bir de şey var yani Enam suresinde açıkça belirtiliyor AllahTeala tarafından. Şimdi mesla ne diyor; “ulaikellezine ateynahumul kitabe ve tilke huccetina” diye başlıyor Enam 83’de. Yahya ismi 85’de geçiyor. “Zekeriyya ve Yahya ve İsa ve İlyas”. Ondan sonra en sonda ne diyor:”Ulaike”. Ulaike derken burada sayılan 18 tane peygamber. “Ulaikellezine ateynahumul kitabe vel hukme ven nubuvveh: Bunlar kendilerine kitap verdiğimiz, hüküm verdiğimiz, nübüvvet verdiğimiz kişilerdir”(ENAM 89). Tabi bu üçü de son derece önemli olan şeylerdir. Şimdi, kitap verdiğimiz tamam: kitap. Peki hüküm neydi? Kitaptan hüküm çıkarma kabiliyeti. Hikmet. Yani hikmet dediğimiz şey. Hüküm de mastar, hikmet de mastar. Hikmet mastar binai nevi, hüküm de normal mastar işte. Yani el hıkme nev’i minel hukum demek değil mi? Bir çeşit hüküm. Şimdi hükmün sahih olanı var yani iyi hüküm var kötü hüküm var. Onun iyi ve doğru olanına hikmet deniyor. Onun için “ve enzelnahu aleykel kitabe vel hikme”(NİSA 113) yada “yuallimukumul kitabe vel hikmeh”, “onlarla beraber kitabı ve hikmeti indirdik”. “Onlara kitabı ve hikmeti öğretir”(BAKARA 151) şeklindeki şeylerde.

Şimdi bunların her birine Allah kitap vermiş ve hüküm vermiş. Hüküm vermiş ne? Hüküm vermiş tabii, şöyle düşünelim; bir kadın var bir erkek var. O kadınla erkek bir araya gelmezse çocuk olmuyor. İşte kadınla erkeğin bir araya gelmesi, kadınla erkek birbirine müteşabih. Onların aradında ilişkiyi kurarak onları “mesna” haline getirdiğiniz zaman, çift haline getirdiğiniz zaman usulune uygun bir şekilde şey yaparlarsa bulardan bir çocuk olur. İşte bu da hikmet, hikmet ortaya çıkıyor. Hikmet aslında ne kadındır ne erkektir. Fakat her ikisinin özelliklerini taşıyordur. Kuranı kerimin ayetleri de öyle. Yani aenen C. Hakk çünkü ne diyor; “subhanellezi halakal ezvace kulleha”(YASİN 36) değil mi? Bütün çiftleri yaratmış olan Allah’a boyun eğin yada kusur yoktur, subhan kelimesine verdiğiniz manaya bağlı. “mimma tunbitulardu ve min enfusihim enfusihim ve mimma la ya’lemun: yerin bitirdiği kendi nefsinizde ve bilmedikleriniz”(YASİN 36). Şimdi işte buradan AllahTeala ayetleri de çift olarak oluşturduğunu belirtiyor. İşte birisi muhkem birisi muteşabih. Muhkem ve muteşabihi birleştiriyorsunuz bir hüküm ortaya çıkıyor. Yada bir çok muhkem ve muteşabihleri birleştiriyorsunuz bir hüküm ortaya çıkıyor. O hüküm onların tamamından ögeler taşıyor ama tek başına hiçbiri. İşte onun adına da hikmet deniyor.

Katılmcı: Bu başka bir ayette istimdat olarak zikredilen, o da hikmetin açıklaması olabilir mi? “Velev yekulu iler resulü ve ululemri min ulul ilmu minhum leyestabitune”. İstimdat muhkem ve muteşabihi birleştirerek hükümler istimdat etmek yani istifrac etmek.

A. Bayındır: Doğrudur. Bir de o geçende Fatih’in okuduğu bir ayet vardı “ve la tacel bil kurani min kabli en yukda ileyke vahyuhu: vahyi sana tamamlanıncaya kadar bu kuranda acele etme”(TAHA 114). Yani bütün parçalar birleştirilinceye kadar aceleyle hemen bir hükme varmaya çalışma, o zaman yanlış yapmış olursun. İşte burada bakıyoruz yani kuranı kerimin bazı ayetletinden hemen hüküm çıkarılabiliyor. Onun için mesela şeye bakarsanız belki biraz konu değişmiş gibi olacak ama Bakara 157-158 miydi? “İnnellezine yektumune ma enzelna minel beyyinati vel huda min ba’di ma beyyennahu lin nasi fil kitab: kitapta insanlara açıkladıktan sonra indirdiklerimizi gizleyenler” (BAKARA 159) değil mi? Beyyinat ve hudadan, beyyine açık olan ve gerçeği gösteren ayetleri gizleyenler insanlara biz onu kitapta açıkladıktan sonra. Yani hikmeti gizleyenler ifadesi kullanılmıyor. Kitabı gizleyenler. Çünkü kitap deyince herkes bundan istifade ediyor. Ama hikmet dediğiniz zaman herkes ondan bulup çıkarabilir. Çünkü “hikmete men yeş’a” belli bir gayreti gösteriyor, gereken gayreti göstermeyene C. Hakk hikmetini vermiyor. O hikmeti belli insanlsra verdiği için öbür insanlar ister istemez bundan şüphe duyarlar. Ama Allah’ın peygamberi “yuallimukumul kitabe vel hikmeh”(BAKARA 151) Allah’ın peygamberi insanlara kitabı öğretiyor ve hikmeti öğretiyor. Çünkü AllahTeala bunu kitabında belirtiyor. Kitabı ve hikmeti öğretiyor dendiğine göre o zaman peygamberin risaleti gereği o okuduğu ayetlere nasıl uymal luzumluysa, verdiği hükümlere uymak da o derece lüzumludur çünkü bunu Allah tasdik ediyor “yualimukumul kitabe vel hikmeh”. İşte o zaman o hikmet o peygamberin ayetlerden çıkardığı hükümdür. O peygambere Allah o yetkiyi bizzat verdiği için. Özellikle ona verdiğini belirttiği için, işte bak buradaki peygamberlere de öyle söylüyor “ukaikellezine ateynahumul kitabe vel hükme ve nubuvve”(ENAM 89). Bunlara kitabı verdik, hükmü verdik her birisi hikmeti ortaya çıkarabilecek vasıfta kimselerdir. Ve nübüvveti verdik. Bizim için hikmeti ortaya çıkarmayı ferde bağlamıyor. Siz tek fert olarak çıkarabilirsiniz demiyor. Siz o hikmeti çıkarmak için ekip olmanız gerekiyor. Ama peygamber ferden çıkarabiliyor. Yani bizim Peygamberimiz(sav) niye bir ekip kurmamış, onun ekibinde kin vardı diye sorulmaz. Çünkü Allah ona hikmeti öğretme görevi vermiş. Demek ki biliyor ki öğretecek.

Katılımcı: O zaman Peygamber(sav) sahabelere mutlaka bu yöntemi öğretmiş olmalı.

A. Bayındır: İşte öğretmemiş olsaydı bize şey olmazdı.

Aynı Katılmcı: Sahabelerin istimdatlarda bulunması da ona dayanarak olmuş olmalı.

A. Bayındır: Ve iyiki söyledin. Bak hiç düşünmemiştim. Ömer(ra)’ın Ashab’ı Medine’den çıkarmaması da o dur. Zaten Ashab Medine’den çıktı işin şirazesi bozuldu. Evet. Yani dikkat ederseniz Ashab’ın Medine’den çıkmasından sonra artık bir daha İslam alemini kuranı kerime getirmek mümkün olmadı. İşte Osman(ra) zamanında.

Fatih: Hocam Maide suresi 104.ayetteki “ve iza kıle lehum tealev ila ma enzelallahu ve iler resul”

A. Bayındır: İşte “iler resul” hikmet olmuş oluyor. “İla ma ursile ileykum ve ila yuallimukum minel hikmeh” olabilir. “İla ma enzelallahu iler resul ve eyten munafıkine” değil mi? “yesuddune anke sudude öyle değil miydi?

Katılımcı: Yok: “kalu hasbuna ma vecedna”

A. Bayındır: “Hasbuna ma vecedna”. İşte şimdi yani o hikmetleri herkes çıkaramıyor ama o kitabı herkes görüyor. Resule mahalefetle ulemaya muhalefet bu arada farkediyor. AllahTeala resule hikmeti öğretme görevi vermiş, bize de araştırma görevi vermiş, ekibi kurma görevi vermiş. Bizim ulaştığımız neticeler bize göre olur ne olursa olsun. Ama peygamberin hadisleri doğru olur. Buradaki tek problem o hadislerin sahih olarak bize ulaşıp ulaşmadığını tespittir. Onu tespitin en kolay yolu da çıkarıldığı kaynakta görmektir değil mi? Mesela şimdi Peygamberimiz(sav) bir hadisinde diyor ki: Allah sizden şeyi, metnini hatırlayananız varsa söylesin, sadakayı fıtrı size farz kılmıştır. “Kad faradallahu aleykum sadakatel fıtr ama kulli müslime” çocuklar yok orada. Buhari hadisidir. Şimdi Allah diyor size sadakayı fıtrı farz kılmıştır. Allah farz kılmıştır diyorsa, bak Peygamber Efendimiz kendiliğinden bir şey ortaya koyacak durumda değil. Çünkü ve “enzele aleyhimul kitabe vel hikme” diyor değil mi ayeti kerime. Allah hikmeti de kitabı da indirmiş. O şeyin içerisinde o. Kuranı kerimin içerisinde. O zaman “kad faradallahu aleykum sadakatal fıtr” diyorsa Peygamber(sav) bu mutlaka kuranı kerimde olmak zorunda. Başka bir yerde asla olmaz. O zaman bakıyorsunuz ki AllahTeala diyor ki: “ve alellezine yutikunehu ve en yetukune savme fidyetun taamu miskin: oruca gücü yetenlere “ve ala” farziyet bildirir. Farziyet bildirir. “Ve alellezine yutikunehu: oruca gücü yetenlere farzdır”. Ne? “fidyetun”. Nasıl bir fidye? “Taamu miskin: bir miskin taamı fidye farzdır”. Bir tek miskin taamı. Zaten sadakıyı fıtırda da birer miskin taamı yani çaresiz kalmış kişilerin doyacağı kadardır. Çünkü oruç tutabilen herkese farz olduğu için en alt seviyeyi göstermiş oluyor kuranı kerim. Bir miskin taamını gösteriyor. Ondan sonra da yukarısında serbest bırakıyor. Yani biz yukarısını versek olmaz mı akla gelir değil mi? “Fe men tatavvaa hayran fe huve hayran lehu”. Şimdi o zaman da diyorsunuz ki, bak soru soruyorsunuz diyorsunuz ki; Ya Rabbi sen yolcuya ve hastaya oruç tutmama ruhsatı verdin bu da “fidyetun taamun miskin” gurubuna girer mi diye sorarsan, onun cevabını da veriyor. Diyor ki: “en tesumu hayrun lekum”(BAKARA 184), ben size oruç tutmayabilirsiniz dedim ama tutmaya gücünüz yetmez demedim demiş oluyor.

Katılımcı: Tutsanız daha iyi olur.

A. Bayındır: Oruç tutmanız sizin hayrınızadır. Öyleyse herkes girer, buluğa ermiş herkes “Ve alellezine yutikunehu” ya girer. O zaman bakıyorsunuz ki Peygamber Efendimizin hadisi bu zaten başka bir şey dediği yok ki. Değil mi?

Enes Hoca: Fidye kelimesini düşündüğümüz zaman yaptığımız işte biraz eksiklik meydana geldiği için onu doldurmak niyetiyle verilen şey fidyedir.

A. Bayındır: İyiki söyledin az önce aklımdaydı kayboluyordu.

EnesHoca: Hadiste fitrenin hikmeti ne diyor: sadaka için “tuhraten lis savmi ve tu’maten lil mesakin” diyor.

A. Bayındır: Onu da fidye kelimesinden çıkarmış Peygamberimiz(sav). İşte şimdi ne olmuş oluyor. Şimdi biz.

Katılmcı: (20:27-20:29 arası duyulmuyor, konuşmacı mikrofondan çok uzak).

A. Bayındır: Peygamber(sav) diyor ki sadakayı fıtır oruç tutan için temizliktir, yani orada bir takım eksiklikler falan varsa onu temizlemiş olur “tuhraten lis savm”. Ondan sonra “tu’maten lil mesakin” miskinler için, bak miskin kelimesi de çok önemli. “Taamu miskin” varya. Yani taamu miskin demektir o. Mastar ya. İsim olarak da alabilirsiniz fark etmez. Ama mesele her halükarda aynı manaya gelir. Şimdi “taamu miskin” tu’maten gene ta’am kelimesini kullanıyor “tu’maten lil mesakin” diyor. Miskinleri doyurma olur, o ta’am kelimesi. Ama fidye kelimesinden de “tuhraten lis savm” diyor: oruç tutan için temizlik olur. Şimdi bakın, işte bu hikmeti Peygamberimiz buradan çıkardı. Her kelimesini sözüne eklemiş. Ama şimdi siz Peygamber(sav)’in bu hadisi ile ayet arasında irtibat kurmaz, kendi kafanıza göre ayete mana vermeye kalkışır, ayetler arası ilişkiyi ortadan kaldırırsanız o zaman bir hilkat garibesi ortaya çıkar. “Ve alellezine yutikunehu” yu “ve alellezine la yutikunehu” diye değiştirirsiniz. Haşa sanki C.Hakk bilememiş gibi. Ondan sonra “la yutikunehu” dediğiniz zaman da başka bir kaideyle çatışıyor. Çünkü “rabbena ve la tuahammilna ma la takate lena bih” takatın yoksa zaten Allah seni sorumlu tutmuyor.

EnesHoca: “La yukellifullahu nefsen illa vus’aha”

A. Bayındır: “La yukekllifullahı nefsen illa vus’aha” da, orada bir dua yaptırıyorya bize. “Rabbena ve la tuhammilna mala takate lena bih”(BAKARA 286) diyor. Takatimiz olmayan bir şeyi yükleme diye bize dua yaptırdığına göre demek ki yüklemeyecek. Yükleyecek olsaydı bu duayı Allah yaptırmazdı değil mi? Bak takatı olmayanı ben sana görev olarak yüklemiyorum diyecek orada, burada “ve alellezine yutikunehu”(BAKARA 184). Şimdi gücü yetmeyenler. Neye? Oruca! Oruca gücü yetmeyenlere bir fidye. Bir fidye de olmuyor, hergüne bir fidye demek zorunda kalıyorlar. “bi kulli yevmin fidyetun” demek zorunda kalıyorlar. Dolayısıyla bak bir sürü ilaveler ve sistem tamamen bozuluyor. Ondan sonra da diyorlar ki; burası mehsuhtur diyorlar. İşin içinden çıkamayınca bu ayetin içerisinde bu kelime mensuhtur.

Katılımcı: Kolay çözüm bulmuşlar.

A. Bayındır: Gerçekten bu çok çirkin bir davranış. Yani önce bir bozun ayeti kerimeyi, ondan sonra da baktınız ki olmuyor üzerine bir çizgi.

Fatih Orum: Tevrat ve incilde tahrif kabul ediyoruz da kuranda tahrif yoktur

A. Bayındır: Tahrif işte, tahrifin alası bu. Tahrif bu. Tahrif anlam kaydırmaktır. Kardeşim bize tahrif yanlış öğretiliyor. Tahrif hiç bir zaman kelimede olmaz. Yani ona tashif derler galiba yanlış hatırlamıyorsam. Kelimede tahrif olmaz. Tahrif anlam kaydırmada, harf var ya.

Konumuza dönüyoruz. Şimdi, biz burada bu şeyleri arada sırada yapmak durumunda kalıyoruz. Çünkü kayboluyor bir şey zihnimizde. Yani şunun için ben bu noktalara kadar geldim: Peygamber(sav)’in sözüne karşı çıkmakla herhangi bir alimin sözüne karşı çıkmak arasında büyük fark vardır. Şundan dolayı fark vardır: Allah Peygambere o hikmeti zaten öğretmiş. Öğretmese “yuallimukumul kitabe vel hikme” demez. O zaman Peygamberin sözü farklı bir sözdür. O hikmettir. Ama Peygambere bir sürü sözler yakıştırılıyor. O zaman ulemaya düşen o sözün ilişkili olduğu ayetleri ortaya çıkarıp, mesela az önceki ayetlerde olduğu gibi o tahrifata engel olmaktır.

Katılımcı: Peygamber Efendimizin olaki yanılma durumu olmuş olsa da zaten direk Allah onu

A. Bayındır: Tabi Peygamberimizin yanılmaları sıradan bir kişinin yanılması gibi değil ki, o bize örnek. Ondan sonra da şu var; yani insanların Allah’ın kelamında açık olan kısmı gizlemesiyle oradan çıkarılan hikmete karşı çıkması arasında da bir fark var. Yani bunu da bu arada epey zamandır zihnimdeydi bir fırsat olsun da konuşayım falan demiştim, onun için bugün oraya bir saptama yapmış olduk. Şimdi, bu Enam suresinde AllahTeala diyor ya, yani bu peygamberlere kitap verdim diyor,hikmet verdim ve nübüvvet verdim.

EnesHoca: Oradaki kitap verdik ifadesinde verilen kitap bir öncekine verilmiş buna da vermiş sayılır diye bir düşünce var. Ondan sonra nübüvveti engelliyor değil mi.

A. Bayındır: Aslında onu da vermiş olabilir. Mesela tevrat için şöyle söyleniyor: tevrat aslında bir peygambere verilmiş bir kitap değil çok sayıda peygambere verilmiş olan kitaptır. Kuranı kerime de baktığımız zaman, mesela bizde tevrat Musa’ya verilmiştir diye bizim kitaplarda yazar. Halbuki kuranı kerimin hiç bir ayetinde Musa’ya tevratı verdik diye bir ifade yoktur.

Katılımcı: Musa(as)’a örneğin tevratın verildiğini söylüyor ama. Yani “inne ayete mulkihı en ye’tiyekumut tabutu fihi sekinetun mim rabbikum ve bakiyyetun mimma Musa ve alu Harune tahmiluhul melaikeh”(BAKARA 248) tevratın kendisi Musa(as)’a diye o ayette tasdikliyor.

A. Bayındır: Yani şunu söylemek istiyorum: tevrat şu peygambere indirilmiştir ifadesi var mı? Öyle bir ifade yok. Ama bizim kitaplarda biz hemen kolaycılık yapar Musa’ya tevrat, hayır. Musa’ya tevrat verilmemiştir kardeşim. Allah Musa’ya o kitabı indirdik diyor, Tevratı indirdik demiyor. O zaman bunun bir anlamı olması lazım. Tevratı indirdik demediğine göre bir anlamı olması lazım. O zaman bakıyorsun mesela tevrata çeşitli peygamberlere indirilmiş olanlar var, Süleyman(as)’a indirilenler var hepsi birleştirilmiş. O zaman kuranı kerime uyuyor. Hani “musaddikan” ifadesi de burada işte ortaya çıkıyor değil mi? Şimdi bu peygamberlere Allah nübüvvet de verdiğine göre peygamberler hepsi Allah’tan vahiy almışlar. Hepsi vahiy almış. Risaletle de bunu tebliğ etmişler. Evet şimdi buradan yani o Hac suresinin 17. ayeti insanları bir açıdan iki guruba ayırıyor inanan ve inanmayan. Ama inanmayanlar da iki guruba ayrılmış oluyor ehli kitap ve müşrikler. Tamamını topladığın zaman müminler, ehli kitap ve müşrikler.

Katılımcı: Şu andaki budistler hangisine girecek. Yani ehli kitaba mı girecek müşriklere mi girecek?

A. Bayındır: Şimdi tabi o

Aynı Katılımcı: Vedea kitapları var ya. Vedea Adem(as)’a indirilen kitap diyorlar.

Fatih: Şimdi Hocam kaçırdık, o ehli kitap yahudi-hıristiyan, mecusiler

A. Bayındır: Ben bu ayete göre diyorum. Mecus diye şey yapıyor canım, açıkça söylüyor. Bak diyor ki ayet

Yahya: Münafıklar niye yok burada.

A. Bayındır: Müşrikler gurubuna girer herhalde.

Enes Hoca: Ellezinenin içinde

Katılımcı: Münafıklar ayrı bir kategori “vel münafikune” diye ayrı geçiyor.

A. Bayındır: Şimdi tabi herbir bakış açısına göre. Bu ayeti kerimede anlatılan

Yahya: Müslüman gözüküyor, ikisine de uyuyor.

A. Bayındır: Bizim yanımızda müslüman gözükür de C.Hakk katında değil tabi.

Şimdi “innellezine amenu” birinci gurup. “Vellezine hadu ves sabiine ven nasara”. Bu sıralama da çok ilginç. İlk defa dikkatimi çekti.” El mecus”. Sabiin’in Nasara’dan önce gelmiş olması. Çünkü İsa(as) Yahya(as)’dan sonra gelmiş. Gerçi burada mecus biraz daha eski ama

Yahya: Yahudiler de Sabii’lerden sonra değil mi?

A. Bayındır: Yok. Sabiiler daha sonra. Sabiiler Hz.Yahya’ya inanırlar. Şimdi yahudiler, sabiiler, nasara, mecusiler. Şimdi mesela kaynaklarda geçiyor.

Yahya: Bakara suresi 62.ayette sıralama değişik.

A. Bayındır: Orada mecus yok.

Yahya: “İnnellezine amenu vellezine hadu ven nasara ves sabiine”

A. Bayındır: Tabi doğru. Yok yani “vav” olduğu için sıralama şartı yok ama insanın aklına onu getiriyor.

Katılmcı: Hocam bu “hadu”nun hidayetle alakası yok değil mi?

A. Bayındır: Yok.

Aynı Katılımcı: “Nasara”nın nasıralılarla bir

Enes Hoca: Hidayet:”nakıs”, hadu:”ecret”. (son kelime tam anlaşılmadı)

Aynı Katılmcı: Bu normal “kane” gibi.

A. Bayındır: Bu hadunun karnı aç

Fatih: Hocam yahudileşme olarak, yahudileşenler diye tercüme otururmu yoksa direk o yahudilere özel olarak ifade

A. Bayındır: Yahudileşen diye bir ifade yok, yahudiler diyor ayeti kerime.

Yahya: “Yahudiy” diye söylemiyorda “ellezine hadu”

Katılmcı: Yahudi olanlar.

Yahya: “Yahud” diye ayrıca geliyor zaten.

Fatih: Yani şimdi burada önemli olan bir durum “ellezine hadu” dediğimiz zaman, o zamanki toplumda yaşayan o yahudilere bizatihi atıf mı var yoksa

A. Bayındır: Bak şimdi “amenu” “hadu”, bunlar belki bir, ifadede bir insicam olsun diye C.Hakk kullanmış olabilir. Muşakededen dolayı koymuş olabilir. Ondan sonra sabii,nasara,mecus.

Katılımcı: Fatih’in demek istediği, şimdi o beni israilden olmayıp da yahudi dinine girenleri de kapsıyor demek istiyor. Ama o da giriyor çünkü mesela habeze hubzen diyor, habeze hubzen yani ekmek yaptı. Arapçada isimlerden fiil türetiyorlar. Habeze mesla ekmek yaptı. Orada da yahudi oldu, hadu oldu yani.

Yahya: Esas kastım burada şey, hani “inned dine indallahil islam”(ALİ İMRAN 19) Adem(as)’dan beri Allah katında din islamdır. Bu dine inananların hepsi müslüman adını alır. Daha önceki müslümanlara yahudi mi deniyordu? Hıristiyan mı deniyordu? Onlar yine müslümanlardı ama sonra yaptıkları eylemler yüzünden onlar yahudileştiler.

A. Bayındır: Kendilerine de farklı bir isim

Katılımcı: Yahuda’nın memleketinden

Yahya: Hayır, gerçekte onlar yahudi değiller. Onlar da müslümanlardı. Yok çünkü öyle birşey. Sonradan yaptıkları şeylerle ona dönüşüyorlar.

Katılmcı: Yahuda tarafından kurulan o memleketten sonra yahudi dini adını alıyor.

Katılımcı: Peki o zaman bugün “ente nasara” dediğin zaman kiye kızıyor. “Ene Mesihi” diyor. Ben Mesihiyim diyor. Bana nasrani deme diyor.

A. Bayındır: Kendi aralarında nasranilerin farkları var. O nasraniler ile ilgili Maide suresinde çok önemli hükümler var. Belki başka derste olur bu derste olmaz da. Ama şimdi burada şu var; burada şunu da hatırlatmakta fayda var, Peygamber(sav)’den gelen iki tane hadis var. Sahih midir değil midir diye tartışırlar. Hiç tartışmaya gerek yok, gerçi uygulama hep ona göre olmuş, meşhur olmuş da hani senet bakımından. Hiç onu tartışmaya gerek yok. Mesela nasraniler için de mecusiler için de “sünnete ehlil kitab” işte bu ayeti kerimenin hükmü o. Şimdi o budistlere karşı nasıl davranılır yani biraz sonra şey yaptığımız zaman ortaya çıkacak ki bu aslında inanç esasından baktığınız zaman yahudi ve nasraninin diğer müşriklerden bir farkı yok. Ama yaşayan guruplar açısından baktığınız zaman bir farklılıklar söz konusu. Çünkü diyor “innallahe yafsılu beyne yevmel kıyame: AllahTeala kıyamet günü onların arasını ayıracaktır”. “İnnallahe ala kulli şey’in şehid: Allah herşeye şahiddir”(HAC 17). Yani Allah kimin ne yaptığını gayet iyi bir şekilde görüyor.

Fatih: Hocam benim biraz önceki sorumun temeli de o şey oluyor. Şimdi bunlar temelde baktığınız zaman  zaten imandan saptıkları zaman yahudi olsun hıtistiyan olsun hepsi şirke batmış oluyorlar.

A. Bayındır: Yani hepsi şirke batmış oluyor.

Fatih: Ama kurandaki böyle bir özel tırnak içerisinde sanki böyle ifadeler. Yahudi gurup, tamam temelde bunlar şirktir ama bunların bir değerlendirilmesi. Hıristiyan bir gurup. Mesela oradaki kuranda geçen müşrikler ifadesi de ki belki geleceksinizdir o müşrik kadınlarla evlenme imkanındaki o müşrikler ifadesi o kuranın inmiş olduğu toplumda yahudiler belli, hıristiyanlar belli ayrıca bir de müşrikler olarak özel adlandırılmış

A. Bayındır: Sosyolojik bir ayrım diyorsun.

Fatih: Sosyolojik bir ayrım olmuş olabilir mi?

A. Bayındır: Öyle gözüküyor.

Yahya: O zaman o “ve la tenkıhu muşrikine”de o özel gurup mu yani.

Fatih: Özel gurup. Nasıl siz ehli kitaba cizye verilir demiştiniz en son şeyde cizye alınır onlardan eğer iman etmezse. Ama müşrikleri bir nevi adam yerine alınmıyor sanki. Burada evlilik konusu gündeme gelince ehli kitaptaki o belirtilen bayanlarla evlenme

A. Bayındır: O kolay, onu biz bir kaç kere anlattık bir daha anlatırız. Bunlar mesele değil. Yani o problem değil. Şimdi orada müşriklerle evlenilebileceği anlaşılıyor ya, aklına gelir ki ehli kitapla da evlenilebilir diye Allah onlarla ilgili özel bir hüküm koymuş onlarla da evlenilebilir diyor. Ama bizimkiler ters taraftan almışlar.

Şimdi şeyi alalım tekrar, bu Tevbe suresi 28.ayeti 9.sure. Burada diyor ki AllahTeala “ya eyyuhellezine amenu innemal muşrikune necesun fe la yakrabul mescidel harame ba’de amihim haza”. Şimdi bütün müşrikler “el müşrikun” burada değişik şekillerde anlama imkanımız olur. El müşrikun derken bu Tevbe suresinin en başında sözü edilen Mekke müşrikleri olabilir. Ve onlarla sözleşme yapmış olanlar olabilir. “faktulul muşrikine haysu vecedtumuhum”(TEVBE 5). O buna engel oluyor. Tamam. “Faktulul müşrikine haysu vecedtumuhum”(TEVBE 5)buna engel oluyor.

Katılmcı: O olmamalı. Madem onlar öldürülüyor, burada tekrar camiye yaklaşmasın, mescide yaklaşmasın denmez.

A. Bayındır: Nerede bulursanız öldürün hükmüne tabi olan sadece Mekke’de Peygamber Efendimizle sözleşme yapmış olanlardır. “İllallezine ahedtum minel muşrikine sümme lem yansukum”(TEVBE 5). Size karşı dürüst oldukça onlara karşı siz de dürüst olun diyor.

Tahya: Bunlar olabilir mi?

A. Bayındır: Onun mesanisi var.

Yahya: Oradaki her müşriki öldürün mü yani, öldürülmeyen bir gurup var.

A.Bayındır: Zaten onu ayet oradan istisna etmiş.

Yahya: “hatta yesmea kelamallahi”(TEVBE 6)olacak olanlar var. Onlar hala kabul etmezse yaklaştırmayın denilebilir mi?

Enes Hoca: Sözleşmeye sadık kalmayan müşriklerin tamamı olabilir.

A. Bayındır: Kalan

Enes Hoca: Sadık kalanlar. Sadık kalmayanlar öldürülecek.

Fatih: Kalmayanlar öldürülecek.

A. Bayındır: İşte o da olmaz, o da değil. Onun da değil olduğunu bu ayetten anlarız. Yani buradan bak şimdi biraz sonra göreceğiz. Diyor ki; “ya eyyuhellezine amenu innemel muşrikune necesun fela yakrabul mescidel harame ba’de amihim haza: bu yıllarından sonra- hicretin 9.yılıydı- mescidi harama yaklaşmasınlar”(TEVBE 28). Peki bir Mekkeli için mescidi harama yaklaşmamaları ne ifade eder? Mal getirecekler, mal satacaklar, mal alacaklar, alış veriş yapacak.

Katılmcı: Endişeleniyor, müşriklere engel olur da bunlar gelmezse biz fakir oluruz. Yani bugünkü turizm sektörü mesela aynı düşünürler.

A. Bayındır: Aynısı. Bakın şeyde, Medine yani o Hendek savaşında ahzab diyor ya kuranı kerim, Hendek savaşında Mekkeliler bir sürü kabileyi topladılar, onlara bir takım mal verme vaadinde bulundular. İşte yahudilerle birlikte Medine baskısını yaptılar. O baskında hepsi perişan oldukları için geri gittiler işte oradan, baskından hepsi perişan oldu. O sene Mekke’ye hacca, umreye gelen olmadı. Bütün kabileler o savaştan yorgun düşmüşler yani. Hacca, umreye gelecek halleri yok. Ve bu Mekke’de de acayip kıtlık oldu. Üstelik o şeyde Mekke’nin doğusunda bir yer var oradan buğday geliyormuş, ismini hatırlıyormusunuz?

Katılmcı: Taif

A. Bayındır: Değil, Taif değil. Oradan daha çok meyva geliyor, buğday ambarı olan bir başka yer var. Yemame de değil. Neyse. Neyse önemli değil. Şimdi, oranın başı da müslüman olmuş Mekkeliler’e de buğday göndermiyor. Peygamberimiz(sav) bu durumu o kadar güzel kullanıyor ki, işte her bakımdan bize örnek. Orada Ebu Sufyan daha yeni Medine baskınından geri dönmesine rağmen Peygamberimize adam göndermek zorunda kalımış aç kaldık diye. Diyor ki; şu adama söyle de bize buğday versin. Peygamberimiz ona diyor ki; bunlara buğday ver. Verecek ama alacak paraları yok, neyle alacaklar. Peygamberimiz Ebu Sufyan’ın elindeki derileri satın alıyor. Orada çok sayıda hayvan kesiliyorya, dericilik oldukça önemli bir şey. Ebu Sufyan’ın elindeki eski çürümüş falan derileri rahiş fiyatının üzerinde bir fiyata satın alıyor.

Katılımcı: Yüksek fiyattan?

A. Bayındır: Tabi. Alıyor. Şimdi onları ciddi manada psikolojik bir baskı altına soktu mu? Ondan sonra Mekke’ye 500 altın gönderiyor fukaraya dağıt diyor. Bir de haber salıyor büyük bir cemaat de hacca geliyor. Bütün Mekkeliler seviniyorlar. Yani kime ne satacaktık. İşte Hudeybiye’ye o şekilde gidiyor Peygamber(sav). Ortamı çok iyi kullanıyor. Ve orada Mekke’nin savunulacak durumu yok, yoksa Peygamberimiz orada rahatlıkla Mekke’ye girerdi. Ayette diyor ki; “huvellezi keffe eydiyehum ankum ve eydiyekum anhum bibatni mekkete min ba’di en azferkum aleyhim ve kanallahu bima ta’melune basira”(FETİH 24)sizin elinizi onlardan onların elini sizden çeken O’dur. Mekke’nin ortasında, bugün Hudeybiye Mekke’nin ortasında kalmış bir mahalledir. Mekke’nin ortasında sizin elinizi onlardan onların elini sizden çekti, size zaferi vermişken. Mekkeliler’in direnme gücp yok. Pisikolojik olarak da askeri olarak da direnme gücü yok. Ama müslümanlar onları rahatlıkla alabilecek durumdaydılar, AllahTeala şey yaptı. “velev la ricalun mu’minune ve nisaun mu’münatun lem ta’lemuhum”(FETİH 25)mümin erkekler ve mümin kadınlar olmasaydı, siz tanımıyorsunuz Mekke’de bir sürü müminler var, siz bilmiyorsunuz. Onları, içeri girer ezerdiniz. Bilgisizce yaptığınız bir şeyden dolayı da size ar dokunurdu. Utanırdınız. Böyle bir durum olmasaydı siz girecektiniz Mekke’ye diyor. Şimdi ben bunu şunun için söyledim: bakın Mekkeli için hac ve umre son derece önemli. Onlar işin ibadetinde değiller. İşin ticaretindeler. Bununda ayıplanacak bir tarafı yok. Çünkü “liyeşhedu menafia lehum”(HAC 28) diyor ayette zaten AllahTeala bildiriyor. “Ya eyyuhellezine amenu innemel muşrikune necesun fe la yakrabul mescidel harame ba’de amihim haza: bundan sonra o müşrikleri mescide gelmesinler”(TEVBE 28). Eyvaaah yandık ki ne yandık. Öyle değil mi? O zaman siz burada sadece anlaşmalı müşrikler anlarmısınız?

A. Katılımcı: Hepsi olur.

Katılmcı: Hocam burada ehli kitabı da katabilirmiyiz?

A. Bayındır: Bütün müşrikler. Tabi katacağız.

AynıKatılımcı: Çünkü Hz.Ömer’den böyle bir hadis var. “Kale Rasulullah(sav) la uhrucenne yahudu ve nasara min ceziretil arab hatta la ed’a illa muslima”.

A. Bayındır: O uydurma bir hadistir. O doğru değildir. O hadis bu ayete aykırı.

Katılmcı: Çok kafiyeli bir hadistir.

A. Bayındır: O hadis bu ayete aykırıdır.

HadisiOkuyanKatılmcı: Zaten Peygamberimiz çok ediptir.

A. Bayındır: Ediptir başka. O hadisin kaynağı neresi?

Aynı Katılımcı: İbni Hacer alıyor. Mevzu olmadığı kesin. İbni Hacer hadiste en büyük otorite. Yanlış olmasın Müslim rivayet ediyor olabilir.

A. Bayındır: Kim rivayet ederse etsin bu yanlış bir hadistir. Bak niye biliyormusun

AynıKatılımcı: Fukahanın kabul ettiği babdan baktım.

A. Bayındır: Fukaha burada çok büyük hatalar yapmıştır ona biraz sonra şey yapacağız. Çok büyük hatalar yapmıştır. Şimdi bak burada diyor ki “fela yakrabul mescidel harame ba’de amihim haza”. Konulan hüküm bu. Bu yıldan sonra mescidi harama yaklaşmasınlar. “Ceziretül arab”a yaklaşmasınlar değil. Mescidi haram. Mescidi haram diyor. “Vela yakrabul harame” deseydi ne yapardınız? Derdiniz ki haremin dışında bir tampon bölge oluşturulması lazım. Mesela şeye kadar, oradan Cidde’ye kadar. Hatta uzatırız Türkiye’ye kadar da diyebiliriz. Cezüretül arab da diyebiliriz. Ama burada ayet mescidi harama yaklaşmasınlar. Çünkü mescidi haram haremin içeridinde küçücük bir bölgedir.

Katılımcı: İnsanların oraya girip namaz kıldığı alanla sınırlı.

A. Bayındır: Onun çevresinde harem vardır, o daha geniş bir saha. O zaman ne yaparsınız? Zaten ayetten de mescidi haram değil harem olduğu anlaşılıyor. Çünkü “ve inhıftum ayleten” bunu açıklıyor. Eğer siz onlar gelmezse bizim halimiz ne olur, ticaret yapamayız böyle perişan oluruz falan, ticaretimiz gider diye korkarsanız “fe sevfe yugnikumulahu min fadlıhi: Allah ilerisinde kendi ikramıyla sizi buna muhtaç olmaktan çıkaracaktır”.

Katılımcı: Valla bu ayet büyük bir mucize, çalışmadan yiyorlar hala. 14 asırdır.

Katılmcı: Hocam şeyi soracağım da, arapçada şey diyoruz ya “sevfe ezhebu”,”se ezhebu” bir de diyoruz, bunların farkına değinebilirmiyiz.

A. Bayındır: Ya işte “sin” yakın gelecek “sevf” uzak gelecek, biraz daha uzak ama kime göre uzak.

Allah kendi ikramıyla sizi yakında bunlara muhtaç olmaktan çıkaracaktır. Yani bu müşriklerin şeyine muhtaç olmaktan çıkaracaktır. “İn şae” tabi koyduğu kurala uygun görürse. Öyle bedava da yok. Kuralına uygun yapacaksın. “İnnallahe alimun hakim: Allah bilir ve doğru karar verir. Şimdi dolayısıyla bakın burada müşrikler için konmuş olan tek yasak ne? Mescidi harama yaklaşmamak. O zaman “ceziretül arab” da müşrik kalmayacak diye bir ifade olmaz.

Katılmcı: Hocam cüz’i zikredilmesi mesla burada sırf mescidi haramı nehyetme ayrı bir rivayette kullü belli daha büyük bölümün nehyedilmesine asla mani olamaz.

A. Bayındır: Bizim söylediğimiz neydi az önce

AynıKatılımcı: Şuan burada mescidi haram tek demişse, Hicaz bölgesi hiç olamaz

A. Bayındır: Hicaz bölgesinin uzaktan yakından alakası yok. Mescidi haramla alakası olan harem bölgesi vardır. Öyle derseniz dünyadan çıkarmak gerekir. Öyle şey olur mu?

Katılımcı: Huh(as)’ın duasını tekrarlamak gerekir ama icabet olmaz o ayrı şeydir.

A.Bayındır: Öyle şey olur mu? O zaman C.Hakkın, Allah’ın kanunlarının değişmesi lazım. Kuranı kerimi baştan aşağı değiştirmeniz lazım.

Katılmcı: Siyasi bir düşüncedir desek daha iyi.

A. Bayındır: Senin dediğin siyasi düşünce ama bu değil, bu Allah’ın ayetidir.

Katılmcı: Peygamberimizin uygulaması böyle olmamıştı.

A. Bayındır: Peygamberimiz vefat ettiği zaman Medine’de müşrik de vardı, münafığı da vardı, ehli kitabı da vardı, efendim müslümanı da vardı. Hepsi de vardı.

Yahya:İlk sayfanın son ayetinde “summe eblighu me’menehu”(TEVBE 6)var ya? Orası neresi oluyor mesela.

A. Bayındır: Harem dışı olabilir belki. Kendisini güvende hissettiği yer nereyse. Bir insan kendi evinin dışında kendisini güvende hissetmez. Bugün de öyledir.

Katılımcı: Sosyal güvenlik.

A. Bayındır: Herkes için söz konusudur. Beni çölün ortasına bıraktın diyeceksin, olmaz yani. “Me’mene” kelimesi herkesin kendine göre bir güven anlayışı var.

Katılımcı: Yurt dışı yapmak anlaşılmaz. Çünkü dışı yaptığınız zaman memen olamaz.

A. Bayındır: “Me’mene” olamaz, adamı perişan bırakmış olursun.

Katılmcı: Peygamber vefat ettiği zaman büyük topluluk olarak Hicaz bölgesinde yoktu artık. Ferd olarak olabilir de topluluk olarak müslümanların hakimiyetinde olmayan, yahudilerin ve hıristiyanların,zaten müşriklerin egemenliğinde olan bir şey kalmadı zaten. Fert olarak kalmıştı zaten.

A.Bayındır: Farketmiyor. Müşrikler, müşrik kelimesi az önce senin hadis diye okuduğun ifadede o yok. “Ve la yezaluna yehtelifın” ayeti kerimesi “velev şa’e rabbuke le cealen nase ummeten vahideten”HUD 118).

Katılımcı: Ben yapmadıydım siz yaptınız demek olur.

A. Bayındır: ” Vela yezalune muhtelifin” diyor AllahTeala. Bu olacak şey değil. Böyle şey olur mu? Bizim tarihte yapılmış olan hataları biz bugün tasvip edecek değiliz. Tevbe suresinin 5.ayetini merkeze koyarak nerde bir müşrik bulmuşlarsa, sadece ehli kitaba müsade var diğerlerine yok. Öyle şey olur mu? Yani bunun bir delili yok, tamam mı?

Katılmcı: Uygulama olmamıştır aslında.

A. Bayındır: Neyse kardeşim sen itirazını yaptın sağol. Bilimsel olarak söyleyeceğin bir şey varsa. Tarihte bu var. Biz tarihte olanın yanlışlığını söylüyoruz, onu biz burada tekrarlayacak değiliz. Sen itirazını ayetlerle ve hadislerle yap. Oldu mu?

Katılımcı: Müşrikler mesela mescidi harama yaklaşması, burada yasaklanmıyor ki. Onlar ticareti o mescidi haramın içinde mi yapıyorlardı. Dışarda yapmıyormuydu?

A. Bayındır: Şimdi bak, mescidi haramın içerisinde ister istemez ticaret yapıyorlar her zaman için. Mescidi haram demeyelim, harem içerisinde diyelim. Çünkü “fe la yakrabu” kelimesi diyor ya. Yakrabu dediğine göre “fe la yedhulu” demiyor yani. Senin dediğin mescidi haramın içerisinde “fe la yedhulu” olur, “fe la yakrabu” olmaz. “Fe la yakrabu” dediğine göre haremin çevresinde de bir bölge var demek ki. Oraya kadar girmemeleri lazım, bir tampon bölge olması lazım. O da harem zaten. Çünkü sınırları belli bir bölgie var.

EnesHoca: Hareme girdiği zaman mescidi harama yaklaşmış oluyor.

A. Bayındır: Bunlar hareme girdiği zaman mescidi hareme yaklaşmış oluyorlar. Onu yapmasınlar. Şimdi bu haremin dışında tabiki mesela ukaz panayırı Taif’de kurulıyordu. İşte mecenne arafatın yakınında kuruluyordu. Bir çok panayırlar vardı. Oralara yaklaşmalarına bir mani yok ki.

Muhammed: Hocam şehirde uygulamada sizin dediğiniz gibi mescidi hareme almıyorlar. Mesela bir de Medine’de belli bir sınıra kadar. Şehir merkezine almıyorlar. Şehir dışında örneğin Otel var, o harem bölgesinin dışında olduğu için orada hıristiyanlar kalabiliyor. Fakat şehir içine giremiyorlar.

A. Bayındır: Haremin içine girememe: İşte bu ayette anlaşılan odur zaten. Ayetten anlaşılan odur zaten başkadı değil. Gayet açık yani bu konu da. Şimdi o panayırlara girmelerine hiç bir mani yok Muhammed. Ama sen şimdi Mekke’de bir tüccar olduğunu düşün. Mekke’nin halkı olduğunu düşün canım, ev yapmışsın gelip evini kiralayacak. Ekmek pişiriyor bir tane adam ondan ekmek alacak. Şurada terlik satıyorsun, şurda su satıyorsun falan. Bunlar çok ciddi bir sıkıntı meydana getirir şehirde. Panayırlar meselesi ayrı bir konu. Adam yatmak için panayıra gidecek değil ki. Ekmek almak için panayıra gidecek değil ki.

Şimdi burada müşrikler için bunu söylüyor AllahTeala. Peki ehli kitap için ne diyor?

Yahya: Ehli kitap zaten buna dahil değil mi?

A. Bayındır: Sosyolojik ayırım. Din ayrımı başka sosyoljik ayrımı başka.

Yahya: Yani dahiller buna.

A. Bayındır: Şüphesiz dahiller. Biraz sonra dahil olduğunu göreceğiz,onun içindiyorum. Burada sanki ayrılmış gibi gözüküyor ama ehli kitabın ayrı bir hükmü de var. Onun için sosyolojik olarak ayırmaya ihtiyaç var. Dini olarak değil. Hac suresi 17.ayette de gördük yani. Dini olarak iki gurup var. Ama sosyolojik olarak değişik guruplar var. Diyor ki burada AllahTeala

Katılmcı: Buradaki sosyolojik durum, bununla aynı zamanda onlara bir baskı da şey yapılabilir.

A. Bayındır: Toplumun fotoğrafı çekilmiş oluyor. Toplumda değişik guruplar var.

“Katilullezine la yu’minune billahi ve la bil yevmil ahir”. Şimdi Allah ve ahiret gününe inanmayan bir kişiye mümin mi denecektir. Müşrik denmeyecek mi bunlara. “Ve la yuharrimune ma harramallahu ve resuluhu”, bu vasıflar müşriklere ait vasıflar da değil mi? Farklı bir vasıf değil. “Ve la yedinune dinel hak”. Ama hepsi değil. Bundan sonra işi küçültüyor. Bak buraya kadar bütün gayrimüslim guruplar içine alan vasıflar. Allah’a inanmıyor, ahiret gününe inanmıyor, Allah’ın haram kıldığını haram kılmıyor, Resulün haram kıldığını haram kılmıyor, hak dini din olarak kabul etmiyor. Kim? “Minellezine utul kitabe: kendilerine kitap verilmiş olanlar”. O zaman ne zamana kadar: “Hatta yu’tul cizyete: cizye verinceye kadar savaşacaksınız”. “An yedin ve hum sagirun: boyun eğmiş olarak”(TEVBE 29). Yani sizin emrinize giriyor, cizye veriyor.

Katılımcı: Peşin verecek yani cizyeyi.

A.Bayındır:Cizyeyi veriyor ve başüstüne deyip sana boyun eğmiş oluyor.

Katılımcı: Böylece cezireden çıkma ihtiyacı kalmıyor.

A. Bayındır: Cezireden çıkma olayı yok tabi. Şimdi, “o zamana kadar savaşın”, “Hatta yu’tul izyete an yedin ve hum sagirun”. Peki o zaman şimdi bunlarla biz ne yapacağız? “Katele” fiili müşareket. O da kıtal edecek sen de kıtal edeceksin. Ama şimdi bu muşareket de, işte onun için demin dedik ya bir tek ayeti kerimeye bakarak hüküm verirsen yandın.

Katılımcı: Konuyla ilgili ayet bitene kadar beklemek gerekir.

A. Bayındır: Yani yandın. Çünkü AllahTeala ne diyor: “ve katilu fi sebilillahillezine” Bakara 190mıydı. “Ve katilu fi sebilillahillezine: Allah yolunda sizinle savaşanlarla savaşın”. O zaman demek ki bu müşareket. Mesela birisi der ki; “katelemullahu” var kardşim, burada müşareket mi var diyebilir haklı olarak. O zaman o değil.

Katılımcı: Ama orada da bir müşareket olabilir.

 

Tüm Mukayeseli Fıkıh Müzakereleri
# İçerik Adı Yayınladığı Tarih Görüntülenme
1 Kitaba Çağrı 16 Eylül 2017
2 Kurban İbadeti 24 Ağustos 2017
3 Hadislerin Derlenmesinde İran Etkisi 19 Ağustos 2017
4 Diyanetin Fetö Raporu: Bu din bu hale nasıl geldi? 14 Ağustos 2017
5 Hilal, Fitre ve Bayram 28 Haziran 2017
6 Nebi’mizin Ramazan Hayatı 12 Haziran 2017
7 İmsak Ölçüleri 27 Mayıs 2017
8 Dini Siyasete Alet Etmek 20 Mayıs 2017
9 Nebilere Yüklenen Olağanüstü Özellikler 13 Mayıs 2017
10 Tarih Boyunca Nebilere Gösterilen Tepkiler 6 Mayıs 2017
11 Yanlış Şeriat Algısı Suç ve Ceza 29 Nisan 2017
12 Kapitalizmin Sonu 15 Nisan 2017
13 Faiz Bağlamında Modern Finansal Ürünler 8 Nisan 2017
14 Hadislere Bakışımız Nasıl Olmalı 1 Nisan 2017
15 Haram Aylar 25 Mart 2017
16 Kur’an’cılık Tehlikesi 1.Bölüm 20 Mart 2017
17 Din ve Devlet İlişkileri 1.Bölüm 11 Mart 2017
18 Cuma Namazı ve Hutbe’si 4 Mart 2017
19 Kur’an’a Göre Sihir Kavramı 25 Şubat 2017
20 Abese Suresi Bağlamında Nebi’mizin Korunmuşluğu 18 Şubat 2017
21 Ev İçi Mahremiyet Kuralları 11 Şubat 2017
22 Örtünme İle İlgili Hükümler 4 Şubat 2017
23 Baş Örtüsü ve Örtünme 28 Ocak 2017
24 Kur’an’nın Çözüm Üretmedeki Yeri 21 Ocak 2017
25 Yahudileri Gölgede Bırakan Hileler 16 Ocak 2017
26 Müslümanlar’da Allah’a Güven Krizi 31 Aralık 2016
27 Müslümanlığımızı Gözden Geçirme İhtiyacı 24 Aralık 2016
28 Ümmet Olamamanın Ağır Bedeli 17 Aralık 2016
29 Tarihsellik İddialarında Cezalar Örneği 10 Aralık 2016
30 Mezhepçiliğin Doğurduğu Acı Sonuçlar 3 Aralık 2016
31 Kur’an’nın Tarihselliği İddiası ve Miras Konusu 26 Kasım 2016
32 Takiye (Kimliği Gizleme) 19 Kasım 2016
33 Faiz ve Güncel Meseleler 12 Kasım 2016
34 Mehdi Gelicek mi ? 7 Kasım 2016
35 Hz. İsa Gelecek mi? 31 Ekim 2016
36 Çağdaş Ulemanın Usulsüzlüğü 22 Ekim 2016
37 Dinsel Çoğulculuk 15 Ekim 2016
38 Son Kitabı Devre Dışı Bırakma Projesi, Dialog 8 Ekim 2016
39 Fıtrat Zemininde Buluşma 1 Ekim 2016
40 Nisa 34. Ayet Bağlamında Kadına Şiddet 24 Eylül 2016
41 Kurban İbadeti 10 Eylül 2016
42 Kadının Dövülmesi 3 Eylül 2016
43 Kur’an’a Göre Hükmetmek 27 Ağustos 2016
44 15 Temmuz Darbe Gecesine Kurani Bir Bakış 20 Ağustos 2016
45 Paralel Dinin Olmazsa Olmazı Aracılık – 1 13 Ağustos 2016
46 Müslüman Gayrimüslim İlişkileri 2 Temmuz 2016
47 Zekat 25 Haziran 2016
48 Oruçla İlgili Hükümler 18 Haziran 2016
49 Uydurulan Dinde Yatsı Sonu, Seher ve İmsak Vakti 4 Haziran 2016
50 Uydurulan Dinde Mut’a Nikahı 28 Mayıs 2016
51 Uydurulan Dinde Şartlı Talak 21 Mayıs 2016
52 Uydurulan Dinin Dayatması Olarak Çocukların Evlendirilmesi 7 Mayıs 2016
53 Kölelik ve Cariyelik Mezheplerin Dayatması mı? 30 Nisan 2016
54 Musa Hızır Kıssasının Evrensel Mesajı 23 Nisan 2016
55 Sünnetin Delil Değeri 16 Nisan 2016
56 Kira Sertifikaları Faizsiz Ürün mü? 9 Nisan 2016
57 Suç-Ceza Dengesi Açısından Cinsel İstismar 2 Nisan 2016
58 Boşanma Konusunda Allah’ın Koyduğu Sınırlar 26 Mart 2016
59 Allah’ın Koyduğu Sınırlar Nasıl Aşıldı 19 Mart 2016
60 Muhsana, Kadına Pozitif Ayrımcılık 13 Mart 2016
61 İnsanlar ile Cinlerin Ortak Özellikleri 5 Mart 2016
62 Nebiler Günahtan Korunmuş mudur? 27 Şubat 2016
63 Bedir Savaşı Örneğinde Nebi ve Resul Farkı 20 Şubat 2016
64 Dinde Haram-Helal Koyma Yetkisi 13 Şubat 2016
65 Cinler 6 Şubat 2016
66 İlk İnsanın Yaratılışı 30 Ocak 2016
67 İnsanı İnsan Yapan Özellikler 23 Ocak 2016
68 Allah’ı İkinci Sıraya Koymak 16 Ocak 2016
69 Şirkle İman Arasındaki Kararsızlık 9 Ocak 2016
70 Mehdi Beklentisi 2 Ocak 2016
71 Her İnsan Allah’ı Bilir 26 Aralık 2015
72 Fıkıh Müzakereleri | Her İnsan Allah’ı Bilir 26 Aralık 2015
73 Bir Sömürü Aracı Olarak Halifelik – 2 19 Aralık 2015
74 Bir Sömürü Aracı Olarak Halifelik 12 Aralık 2015
75 Kur’ân’da Dindarlık 5 Aralık 2015
76 Tarih Boyunca Bir Siyasi Baskı ve Ötekileştirme Aracı Olarak Zındıklık 28 Kasım 2015
77 Geleneğe Göre Dinden Dönmenin Hükmü (Bölüm 2) 21 Kasım 2015
78 Geleneğe Göre Dinden Dönmenin Hükmü (Bölüm 1) 21 Kasım 2015
79 Kur’an’a Göre Dinden Dönmenin Hükmü 16 Kasım 2015
80 Kur’an’da Zina Suçu Ve Cezası 7 Kasım 2015
81 Tağut Doğru Yolun Üstünde Oturur 31 Ekim 2015
82 Hadis Uydurma Faaliyetleri 24 Ekim 2015
83 Kader İnancı Ve Nesih 17 Ekim 2015
84 Resulullah Sonrası Siyasi Gelişmeler 10 Ekim 2015
85 Nesih 3 Ekim 2015
86 Hac Ve Kurban 19 Eylül 2015
87 Terör Olayları Karşısında Nebevi Siyaset 12 Eylül 2015
88 Dinde Özgürlük 5 Eylül 2015
89 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 4 “Cariyelik” 29 Ağustos 2015
90 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 3 “Cariyelik” 22 Ağustos 2015
91 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 2 “Kitap Algısı” 15 Ağustos 2015
92 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 8 Ağustos 2015
93 Nebimizin Yürüttüğü Dış Politika 1 Ağustos 2015
94 Kadir Gecesi ve İmsak Vaktine Tavırlar 11 Temmuz 2015
95 Zekat 4 Temmuz 2015
96 Oruç İbadeti 2 27 Haziran 2015
97 Oruç İbadeti 20 Haziran 2015
98 Kutup Bölgelerinde İftar ve İmsak Vakitleri 13 Haziran 2015
99 Emtia Borsalarındaki İşlemlerin Fıkhi Hükmü 6 Haziran 2015
100 Kur’ân’a Göre Gece-Gündüz 30 Mayıs 2015
101 Prof. V. A. Yefimov’la Yapılan Toplantının Değerlendirilmesi 23 Mayıs 2015
102 İsra ve Mirac 16 Mayıs 2015
103 Berzah Alemi 2 9 Mayıs 2015
104 Berzah Alemi 2 Mayıs 2015
105 Enflasyon ve Faiz 25 Nisan 2015
106 İşsizlik Probleminin Kaynağı 18 Nisan 2015
107 Peygamberimizin Öldürülmesini Emrettiği Kişiler Hakkındaki Rivayetler 4 Nisan 2015
108 Faizsiz Sistemin İlkeleri (Zekat-Faiz Karşılaştırması) 28 Mart 2015
109 Faizsiz Sistemin İlkeleri – Faizsiz Bankacılık 28 Mart 2015
110 Faizsiz Sistemin İlkeleri (Enflasyon) 21 Mart 2015
111 Faizsiz Sistemin İlkeleri (Bankacılık) 14 Mart 2015
112 Faizsiz Sistemin İlkeleri 7 Mart 2015
113 Tecavüz Suçunun Cezası 28 Şubat 2015
114 İdam Cezası ve Kıssas Tartışmaları 21 Şubat 2015
115 Ceza Hukukunun Genel Prensipleri 14 Şubat 2015
116 Kur’ân’da Ruh Kavramı 7 Şubat 2015
117 İcmanın Delilleri ve Değerlendirilmesi 24 Ocak 2015
118 Fıkıh Müzakereleri | Ceza Hukukunun Genel Prensipleri 17 Ocak 2015
119 Nebiye Hakaretin Cezası 10 Ocak 2015
120 Noel ve Mevlid Kandili Kutlamalari 3 Ocak 2015
121 Kelime Oyunları ve Şeb-i Arus 27 Aralık 2014
122 Evlilik Nedeniyle Ortaya Çıkan Haramlık 20 Aralık 2014
123 Talak’ın Şarta Bağlanması 13 Aralık 2014
124 Kadının Boşanma Hakkı 6 Aralık 2014
125 Boşanmanın Hükümleri 29 Kasım 2014
126 Küçüklerin Evlendirilmesi 22 Kasım 2014
127 İslam Hukuku-Roma Hukuku Karşılaştırması 15 Kasım 2014
128 Beni Kureyza Yahudileri ve Esirlerin Öldürülmesi 8 Kasım 2014
129 İslâm Miras Hukukunda Kelâle 3 Kasım 2014
130 Batı Güdümlü İslam Anlayışında Kur’an Sünnet Algısı – 2 25 Ekim 2014
131 Batı Güdümlü İslam Anlayışında Kur’an Sünnet Algısı 18 Ekim 2014
132 İslam Alimlerinin Işid’e Gönderdikleri Mektubun Eleştirisi 11 Ekim 2014
133 Kurban İbadeti 27 Eylül 2014
134 Birbirimizden yardım istemek şirk midir? 9 Ağustos 2014
135 Nafile Oruç 2 Ağustos 2014
136 Zekat ve Fitre 26 Temmuz 2014
137 Kadir Gecesi 19 Temmuz 2014
138 Tarihi gelişimi ve Hükümleri Açısından İtikaf 12 Temmuz 2014
139 Yatsının Son Vakti 5 Temmuz 2014
140 Vakti Dışında Namaz, Süresinden Fazla Oruç 28 Haziran 2014
141 Bakara 187. Ayet Işığında Oruç İbadeti 21 Haziran 2014
142 Kimler Oruç Tutabilir 14 Haziran 2014
143 Orucun Tarihi ve Meşruiyeti 7 Haziran 2014
144 Ecel ve Şehitlik – Sorular ve Cevaplar 24 Mayıs 2014
145 Ecel ve Şehitlik 17 Mayıs 2014
146 Seferilik Mesafesi ve Müddeti 10 Mayıs 2014
147 Yolculukta Namaz – 2 26 Nisan 2014
148 Dinden Dönmek 19 Nisan 2014
149 Yolculukta Namaz 5 Nisan 2014
150 Namazı Terketmenin Hükmü 29 Mart 2014
151 Namazda Zikir 8 Mart 2014
152 Kadınların Cemaate Katılması 1 Mart 2014
153 Cemaatle Namaz – 2 22 Şubat 2014
154 Cemaatle Namaz 15 Şubat 2014
155 Sehiv Secdesi 8 Şubat 2014
156 Namazı Bozan Haller – 2 1 Şubat 2014
157 Namazı Bozan Haller 18 Ocak 2014
158 Cumanın Farzından Önceki ve Sonraki Sünnetler 11 Ocak 2014
159 Cuma Hutbesi 4 Ocak 2014
160 Cuma Namazı 28 Aralık 2013
161 Sünnet Namazları 21 Aralık 2013
162 Vitir Namazı 14 Aralık 2013
163 Teheccüd Namazı 7 Aralık 2013
164 Kur’an’da Melek ve Cin Kavramları – Sorular 23 Kasım 2013
165 Kur’an’da Melek ve Cin Kavramları – 2 18 Kasım 2013
166 Kur’an’da Melek ve Cin Kavramları 2 Kasım 2013
167 Cezanın Amacı Açısından Mağdur Hakları 26 Ekim 2013
168 Bayram Namazı ve Teşrik Tekbirleri 12 Ekim 2013
169 Tarihi, Amacı ve Ahkamı Yönüyle Kurban 5 Ekim 2013
170 Kur’an’da Münafıkların Durumu – 2 28 Eylül 2013
171 Kur’an’da Münafıkların Durumu 21 Eylül 2013
172 Günümüz İslam Dünyasının Problemleri 14 Eylül 2013
173 Bedel Hac – Doç.Dr. Servet Bayındır 7 Eylül 2013
174 Allah’ın Bilgisi ve Kader 24 Ağustos 2013
175 Mısırdaki Müslümanların Durumu 17 Ağustos 2013
176 Kadir Gecesi 3 Ağustos 2013
177 İmsak Tartışmaları 27 Temmuz 2013
178 Kutup Bölgelerinde İbadet Vakitleri 20 Temmuz 2013
179 Kader 19 Ocak 2013
180 Kıyamet Alametleri 22 Aralık 2012
181 Kur’an Sünnet Bütünlüğünde Kurban İbadeti 20 Ekim 2012
182 Kur’an Sünnet Bütünlüğünde Hac İbadeti 13 Ekim 2012
183 Faiz-Zekat İlişkisi 6 Ekim 2012
184 Namazların Birleştirilmesi 29 Eylül 2012
185 İslama Yönelik Saldırılar 22 Eylül 2012
186 Alternatif Bir Finansal Ürün Olarak Kira Sertifikaları(SUKUK) 15 Eylül 2012
187 Öğle ve İkindi Namazlarının Vakitleri 8 Eylül 2012
188 Yatsı Namazı Vaktinin Bitişi 1 Eylül 2012
189 Kur’an’a Göre Gelenek 25 Ağustos 2012
190 Bayram Namazı ve Fitre 18 Ağustos 2012
191 Televizyondan Kabe İmamına Uyulabilir mi? 11 Ağustos 2012
192 Ramazan Ayının İnsana Sunduğu Fırsatlar 4 Ağustos 2012
193 İmsak Vakti ve Seher – 2 28 Temmuz 2012
194 İmsak Vakti ve Seher 21 Temmuz 2012
195 Nesih, Kıblenin Değişmesi Örneği 23 Haziran 2012
196 İsra ve Miraç 16 Haziran 2012
197 Uydurma Hadisler – Harun Ünal 9 Haziran 2012
198 Sezaryen Doğum 2 Haziran 2012
199 Vahiy – Sünnet İlişkisi 26 Mayıs 2012
200 Nesih Kavramı 19 Mayıs 2012
201 Din ve Tıp Açısından Sünnet 14 Mayıs 2012
202 Din ve Müzik 5 Mayıs 2012
203 Hadislerin Kur’an’a Arzı 28 Nisan 2012
204 Türkiye’de Kutlu Doğum Etkinlikleri 21 Nisan 2012
205 Allah’ın Elçisini Doğru Anlamak 14 Nisan 2012
206 Kur’an Öncesi Mekke Toplumu 7 Nisan 2012
207 Faizsiz Bankacılğın Problemleri 31 Mart 2012
208 Hz.Muhammed’in(S.A.V.) Tebyin Görevi 24 Mart 2012
209 İslam ve Türk Medeni Kanunu(TMK) Miras Sistemlerinin Mukayesesi 17 Mart 2012
210 Kur’an’a Göre Tağut Kavramı 10 Mart 2012
211 Farklı İnançların Birlikte Yaşamasının Doğal Kuralları 3 Mart 2012
212 Kur’an’a Göre Resule İman, İtaat ve İttiba 25 Şubat 2012
213 Organ Nakli 18 Şubat 2012
214 Sebeb-i Nüzul Meselesi 11 Şubat 2012
215 Daru’l-Harbde Faiz 4 Şubat 2012
216 İftida 28 Ocak 2012
217 Talak (Boşanma) 21 Ocak 2012
218 Gayrimüslimlerle Evlilik 14 Ocak 2012
219 A’raf Ehli 7 Ocak 2012
220 Müminler Cehenneme Girecekler Mi? – 2 31 Aralık 2011
221 Müminler Cehenneme Girecekler Mi? 24 Aralık 2011
222 Çocukların Evlendirilmesi 17 Aralık 2011
223 İnanç Özgürlüğü 10 Aralık 2011
224 Evliliğin Denetlenmesi 3 Aralık 2011
225 Adetli Kadın Kur’an’a Dokunabilir mi? 26 Kasım 2011
226 Hz.İsa’yı(a.s.) Geri Getirmek İsteyenlerin Hedefi 19 Kasım 2011
227 Nebi ve Resul Kavramları 12 Kasım 2011
228 Kurban Bayramına Nasıl Hazırlanmalıyız? 5 Kasım 2011
229 İcma Delili ve Değerlendirilmesi 22 Ekim 2011
230 Vekaletle(Bedel) Hac 15 Ekim 2011
231 İhram Yasakları 8 Ekim 2011
232 Kadınların Yolcuğu 1 Ekim 2011
233 Kur’an ve Sünnet Işığında Hac İbadeti 24 Eylül 2011
234 Faiz Anlayışı 10 Eylül 2011
235 Bayram Namazı 27 Ağustos 2011
236 İmsak Vakti 20 Ağustos 2011
237 Teravih Namazı Konusunda Diyanet’e Cevap 13 Ağustos 2011
238 Oruç Tutamayanlar Ne Yapmalı? 6 Ağustos 2011
239 Güneşin Batmadığı Yerlerde Namaz Vakitleri 2 Temmuz 2011
240 Yatsı Namazının Vakti 7 Mayıs 2011
241 Allah’ın İndirdikleri İle Hükmetmeyenler – 2 30 Nisan 2011
242 Allah’ın İndirdikleri İle Hükmetmeyenler 23 Nisan 2011
243 Günahlarla İlgili Kavramlar – 2 2 Nisan 2011
244 Günahlarla İlgili Kavramlar 26 Mart 2011
245 Büyük Günahlar – 3 19 Mart 2011
246 Büyük Günahlar Nelerdir? 12 Mart 2011
247 Büyük Günah İşleyenlerin Durumu 5 Mart 2011
248 Ye’cüc ve Me’cüc 26 Şubat 2011
249 Dabbetü’l-Arz 19 Şubat 2011
250 Tarikatlarda Vesile ve Tevessül 12 Şubat 2011
251 Evliyanın Yardımı İle İlgili İddialar – 2 5 Şubat 2011
252 Kutuplarda Namaz Vaktinin Tespiti 29 Ocak 2011
253 Evliyanın Yardımı İle İlgili İddialar 22 Ocak 2011
254 Kâlû Belâ Olayı Hakkında Sorulan Sorular – 2 1 Ocak 2011
255 Kâlû Belâ Olayı Hakkında Sorulan Sorular 25 Aralık 2010
256 Mehdi İnancı 18 Aralık 2010
257 Kur’an’a Göre Zekat Oranları 4 Aralık 2010
258 Artan Malı İnfak Etme 27 Kasım 2010
259 Vitr Namazı 13 Kasım 2010
260 Bayram Namazları 6 Kasım 2010
261 Sehiv Secdesi – Mukayeseli Fıkıh Dersleri 30 Ekim 2010
262 Kurban İle Alakalı Sorular 23 Ekim 2010
263 Hac Farklı Aylarda Yapılabilir mi? – Fıkıh Dersi 9 Ekim 2010
264 Başkasının Yerine Hacc Yapmak 2 Ekim 2010
265 Hilal İle İlgili Sorulan Sorular 25 Eylül 2010
266 Cariyeler İle İlgili Sorulan Sorular 18 Eylül 2010
267 ORUÇ BOZMANIN CEZASI 4 Eylül 2010
268 Zekat 28 Ağustos 2010
269 İmsak ve Yatsı Vakitleri – 2 21 Ağustos 2010
270 İmsak ve Yatsı Vakitleri 14 Ağustos 2010
271 İsra ve Miraç -2 10 Temmuz 2010
272 İsra ve Miraç -1 3 Temmuz 2010
273 İcma’a Delil Getirilen Hadisler 26 Haziran 2010
274 İcma 19 Haziran 2010
275 Başörtüsü ve Örtünme 12 Haziran 2010
276 Mezheplerin Tutarlılığı 29 Mayıs 2010
277 Asabe Siyaset İlişkisi (Kızın Çocuklarının Mirasçılığı Örneği) 22 Mayıs 2010
278 Kur’an’ı Açıklama Usulü 15 Mayıs 2010
279 Kartepe Programı Değerlendirme 5 Mayıs 2010
280 Abdestte Ayakların Mesh Edilmesi 24 Nisan 2010
281 Hudeybiye’den Geri Kalanlar 13 Nisan 2010
282 Peygamberimizin Zeynep (ranha) ile Evliliği 3 Nisan 2010
283 Bedir Savaşı 20 Mart 2010
284 Kur’an Sünnet Bütünlüğü: Allah’ın İzni Meselesi 13 Mart 2010
285 Vahiy Çeşitleri 6 Mart 2010
286 Kadınların Özel Halleri 11 Şubat 2010
287 Kur’an’a Göre Zekat Nispeti 6 Şubat 2010
288 Vahy-i Gayr-i Metlüv’e Dair Getirilen Deliller -1 30 Ocak 2010
289 Iskat (Ölen Kimseyi İbadet Borçlarından Kurtarmak) 16 Ocak 2010
290 Dini Tebliğ ve Uygulamada Cebrailin Rolü -2 2 Ocak 2010
291 Dini Tebliğ ve Uygulamada Cebrail’in Rolü 26 Aralık 2009
292 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kurban 21 Kasım 2009
293 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kıble Meselesi -2 14 Kasım 2009
294 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kıble Meselesi -1 7 Kasım 2009
295 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kur’anı Anlama 31 Ekim 2009
296 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Yolculukta Namazin Kısaltılması Örneği 24 Ekim 2009
297 İsa Aleyhisselam Tekrar Gelecek mi? -2 17 Ekim 2009
298 İsa Aleyhisselam Tekrar Gelecek mi? 1-1 10 Ekim 2009
299 İsa Aleyhisselam Tekrar Gelecek mi? 1-2 10 Ekim 2009
300 Hanefi Mezhebinin İçki ile İlgili Görüşleri -1 3 Ekim 2009
301 Hanefi Mezhebinin İçki ile İlgili Görüşleri -2 3 Ekim 2009
302 Mirasta Avliye Meselesi -1 26 Eylül 2009
303 Mirasta Avliye Meselesi -2 26 Eylül 2009
304 Kasten Orucu Bozanın Cezası -1 12 Eylül 2009
305 Kasten Orucu Bozanın Cezası -2 12 Eylül 2009
306 Oruç Keffareti -1 29 Ağustos 2009
307 Oruç Keffareti -2 29 Ağustos 2009
308 Adetli Kadının Orucu -1 22 Ağustos 2009
309 Adetli Kadının Orucu -2 22 Ağustos 2009
310 Hastaların Orucu -1 15 Ağustos 2009
311 Hastaların Orucu -2 15 Ağustos 2009
312 Namazda Örtünme / 2-1 8 Ağustos 2009
313 Namazda Örtünme / 2-2 8 Ağustos 2009
314 Namazda Örtünme / 1-1 1 Ağustos 2009
315 Namazda Örtünme / 1-2 1 Ağustos 2009
316 Kur’an’da Örtünme -1 18 Temmuz 2009
317 Kur’an’da Örtünme -2 18 Temmuz 2009
318 Gayrimüslimlerle Evlilik -1 11 Temmuz 2009
319 Gayrimüslimlerle Evlilik -2 11 Temmuz 2009
320 Müşriklerle Evlilik -1 4 Temmuz 2009
321 Müşriklerle Evlilik -2 4 Temmuz 2009
322 Ehli Kitap ve Müşrikler -1 27 Haziran 2009
323 Ehli Kitap ve Müşrikler -2 27 Haziran 2009
324 Hayvan Kesimi / 2-1 20 Haziran 2009
325 Hayvan Kesimi / 2-2 20 Haziran 2009
326 Hayvan Kesimi -1 13 Haziran 2009
327 Hayvan Kesimi -2 13 Haziran 2009
328 Helal Gıda ve Jelatin Konusu -1 6 Haziran 2009
329 Helal Gıda ve Jelatin Konusu -2 6 Haziran 2009
330 Nafile Namazlar -1 9 Mayıs 2009
331 Nafile Namazlar -2 9 Mayıs 2009
332 Vitir Namazı -1 2 Mayıs 2009
333 Vitir Namazı -2 2 Mayıs 2009
334 Kur’an’ın Genel Açıklaması -1 25 Nisan 2009
335 Kur’an’ın Genel Açıklaması -2 25 Nisan 2009
336 Namazın Mekruhları -1 11 Nisan 2009
337 Namazın Mekruhları -2 11 Nisan 2009
338 Namazı Bozan Şeyler -1 4 Nisan 2009
339 Namazı Bozan Şeyler -2 4 Nisan 2009
340 Namazda Konuşmak -1 28 Mart 2009
341 Namazda Konuşmak -2 28 Mart 2009
342 Namazda Abdestin Bozulması / 2-1 21 Mart 2009
343 Namazda Abdestin Bozulması / 2-2 21 Mart 2009
344 Namazda Abdestin Bozulması / 1-1 14 Mart 2009
345 Namazda Abdestin Bozulması / 1-2 14 Mart 2009
346 Namazda İmamlık / 3-1 28 Şubat 2009
347 Namazda İmamlık / 3-2 28 Şubat 2009
348 Namazda Saf Düzeni -1 21 Şubat 2009
349 Namazda Saf Düzeni -2 21 Şubat 2009
350 Namazda İmamlık / 2-1 14 Şubat 2009
351 Namazda İmamlık / 2-2 14 Şubat 2009
352 Namazda İmamlık / 1-1 7 Şubat 2009
353 Namazda İmamlık / 1-2 7 Şubat 2009
354 İmamın Arkasında Kıraat -1 24 Ocak 2009
355 İmamın Arkasında Kıraat -2 24 Ocak 2009
356 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 4-1 17 Ocak 2009
357 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 4-2 17 Ocak 2009
358 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 3-1 10 Ocak 2009
359 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 3-2 10 Ocak 2009
360 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 2-1 3 Ocak 2009
361 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 2-2 3 Ocak 2009
Kuran Dersi Canlı Yayın