Abdestte Ayakların Mesh Edilmesi

24 Nisan 2010 tarihinde yayınlandı. görüntülenme Mukayeseli Fıkıh Müzakereleri

Elhamdüllilahi Rabbil alemin, esselatü vesselamü ala rasulina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain.

Bugünkü dersimiz çoraplara mesihle alakalı, daha önceki derslerde de bu konuya temas etmiştik ama, bazı arkadaşlarımız henüz tatmin olmamışlar, bazı eksiklikler demek ki var, inşallah onları bu derste tamamlamaya çalışacağız.

Bu konunun temeli, şeyin Maide Suresi’nin altıncı ayetidir. Burada Allah’u Teala şöyle buyuruyor, estaunüzübillah, Yâ eyyuhâllezîne âmenû izâ kumtum iles salâti fagsilû vucûhekum ve eydiyekum ilel merâfik vemsehû bi ruusikum ve erculekum ilâl ka’beyn, müminler namaza kalktığınız zaman yüzünüzü ve ellerinizi dirseklere kadar yıkayın, başınıza mesh edin ayaklara da topuklara kadar mesh edin, şimdi buradaki şeylerde gerçekten anlaşılmaz bir takım uygulamalarla yüz yüze geliyoruz, şu şeye bir dikkat ederseniz, bak o, tekrar bir bakın ayeti kerimeye fagsilû emri var yıkayın diye emrediyor Allah, onun iki tane mef’ulu var, vucûhekum ve eydiyekum, vemsehû arkasından emri var iki tane mef’ulu var bi ruusikum zaten vemsuhu kelimesi ba harfi celilesi ile kullanılıyor vemsehu bi ruusikum ve erculekum olması lazım normalde vemsehû bi ruusikum ve erculekum ilâl ka’beyni, şimdi erculeküm de okunabiliyor, bu Arapça da gayet tabii bir şeydir, çünkü şeyin iki tane mef’ul birbirine atfedilmiştir, atıflarda isterseniz lafsına atfedersiniz, erculükum diye okursunuz, isterseniz mahalline atfedersiniz yani mahalli mef’uldur ercülekum dersiniz, ne derseniz deyin burada ki şeydir, vemsehu fiilinin mef’uludür, fakat tabii zamanında ne olmuşsa olmuş bunlar şey yapmışlar değişik anlaşılmışlar.

Mesela eğer çocukluğumuzdan beri şartlandırmasalardı bu konuda, herhalde bu ayeti kerimenin ayakların mesh şey ayakların yıkanmasıyla alakasını kurmamız imkansızlaşırdı, öyle değil mi Enes Hoca, yani bizi çocuklukta şartlandırdılar erculekum ilâl ka’beyni, yukarıda ki fagsilu’nun şeyidir diye, mef’uldur diye, e peki araya giren cümle ne oluyor böyle bir kullanış Arapça da var mı yani araya bir hüküm ifade eden cümle giriyor bir cümleyi murtarıza denen ara cümle girmiş olsa normaldir, olabilir ama bir ara cümle değil tam bir cümle, hüküm ifade eden bir cümle oluyor tabii bu işin içerisinde çıkılamıyor çıkılamayınca herkes bir şey söylüyor.

Burada, mesela şimdi şöyle diyelim burada ki problemleri mesela ortaya koymaya çalışırsak, o şeyde El bahril Muhitte bunu anlatıyor böyle bir Arapça olmaz diyor biliyorsunuz o şahsın Arapçası oldukça güçlü bir Arapçası var, burada var o tefsir, isterseniz şeyde, birde Abdurrahman bizim oda da şeyi de getirsene Ahkamı Kuran, Cassasın 2.cildi sen yerini biliyorsun değil mi, tam bu duvarda ortalara doğru bir yerde Ahkam-ı Kur’an 2.cildi.

Şimdi önce buradaki problemler yığınını görmek lazım, öyle o kadar iki ayeti kerimeyi şey yaptığınız zaman, gerçekten yani bir yerde bir yanlış yaptınız mı bu bir tek yanlışla olmuyor, mutlaka arkasından sekiz on tane daha yanlış yapmanız gerekiyor ki o yanlışı birazcık kamufle edesiniz aksi takdirde hemen sırıtıyor ama bir doğru yapsan mesela şöyle desek önce doğrusunu okusak, namaza kalktığınız zaman fagsilû vucûhekum ve eydiyekum, yüzünüzü ve ellerinizi yıkayın, aslında şöyle bak, enteresan bir şey var yani ibare de çok enteresan fagsilû vucûhekum de vucuhekum da herhangi bir gaye belirtilmeden şey yapılmış mef’ul kılınmış bu vucuhekum ama ve eydiyekum ilel merâfik, diye bir gaye belirtilmiş yani ve eydiyeküm dememiş, dirseklere kadar demiş aynı şekilde vemsehû bi ruusikum burada başta bir ila’sı falan yok şurdan şuraya kadar yok ama, ve erculekum ilâl ka’beyn, ercülekum de de bir sınır belirlemiş, şimdi siz yed kelimesine bakarsanız Arapça’da ya da ricil kelimesine bakarsanız evet yed derseniz keffein manasına yed demiyor şu bilekten aşağı kısma yed deniyor ama yed dediğiniz zaman buradan taa omuza kadar olan kısmada yed deniyor, e ricil kelimesi de bizim kadem dediğimiz yani şeyden ayak bileğinden aşağısına ricil deniyor Arapça’da ama şeye de ayaktan ta bacağın son noktasına kadar da ricil deniyor. Mesela terraccul dediğiniz zaman bacaklarınızı atarak yürümek anlaşılıyor, mesela ricl el basari desek devenin iki dizi desek neyi anlarsınız

–Katılımcı: Topuk şeyler anlaşılmaz yani baştan tüm ayak

–Abdulaziz Bayındır : Topuk anlaşılmaz yani topuk anlaşılmaz değil mi, yani niye bair diyorum çünkü biz o insanla ilgili çocukluktan beri şartlandırılmış olduğumuz için biz insanlarla ilgili ricl kullandığımız zaman o şartlandırma ister istemez kademe doğru bizi yönlendiriyor, mesela ricl el bair yedau desen ne anlarsın

–Katılımcı: Eder var mı ki yani dört ayağı olan

–Abdulaziz Bayındır : Ricl dediğin zaman arkadaki iki ayağı anlarsın, yeddahu dediğin zaman öndeki iki kolunu anlarsın, yani yet kelimesi Türkçedeki kol, ricil kelimesi de Türkçedeki ayak mesela atın ayakları dediğiniz zaman herhalde bilekten aşağı kısmı anlaşılmaz, Arapça da da öyledir insanların ricil dendiği zamanda ayak ucundan taa bele kadar olan kısım lugat olarak bu anlaşılır

–Katılımcı: Hocam şunu da ekleyebilir miyiz, bu abdest almadan bahsettikten sonrada bu sefer yıkanmaktan da bahsediyor bir de eğer su bulamazsanız mesh edin yani teyemmüm edin, o teyemmümümü anlatırken o mesh edilen yerler sanki anlatılmamış, sanki değil de anlatılmamış önceleri yıkanması gereken yerleri teyemmüm ederken alırken mesh edeceksiniz diyor yani önceden abdest alırken mesh edilen yerler kesilmişte sadece,

–Abdulaziz Bayındır : Tabii bir de o, bir de o var tabii doğru, şimdi dolayısıyla bütün bunları şey yaptıktan sonra ortaya koyduktan sonra yani bunu şunun için diyorum neden ricil kelimesi için bir gaye belirliyor ayet mesela ayaklarınızı eğer ayak bileklerindeki kemiklere kadar demeseydi herhalde insanlar mesh etseler de ayak parmak ucundan başlayıp taa kasık dibine kadar mesh edeceklerdi ya da şu bele kadar  bu şey kemiği ne kemiği deniyordu ona leğen kemiğine kadar mesh edeceklerdi, bu şey yapardı yani bu fetvayı verecek kişiler mutlaka çıkardı şimdiye kadar.

Ondan sonra eğer ellerinizi dirseklere kadar denmeseydi, bak dirsekleriniz kadar kelimesinden dolayı dirsek girer mi girmez mi tartışmaları var dirseklere kadar demeseydi buradan taa buraya kadar yıkanacak denirdi tabii yani e şimdi bunların her birisinin lugavi şeyi var yani lugat açısından haklı bir gerekçesi var şüphesiz tabi Allah-u Teala’nın kelamı olduğu için şimdi fagsilû vucûhekum diyor yüzünüzü yıkayın, ve eydiyekum ilel merâfik, dirseklere kadar da ellerinizi yıkayın, şimdi fagsilun iki tane mef’ulu var ondan sonra vemsehû bi ruusikum, ayaklarınızı mesh edin, ve erculekum ilâl ka’beyn, orada eydiyekum ilel merâfik ile erculekum ilâl ka’beyn iki ayetin yapısı da tamamen aynı, şey iki cümlenin ayette geçen iki cümlenin yapısı da tamamen aynı gasilden sonra iki tane mef’ul var mesihten sonrada iki tane mef’ul var. Arapça bakımından burada tutupta efendim fagsilû vemsehu ara cümledir deme imkanı da yok çünkü vemsehu fagsilunun üzerine atıftır bu da mümkün değil, ama işte zamanında bu şey olmuş siyasi bir konu olmuş gerçekten şeyde bizim İslami ilimler üzerinde siyasetin etkisi hayallerin çok ötesinde olmuş asırlar içerisinde dün, şimdi belki de bilecektir dün Rasim Hoca bir şey anlattı içeride bu şey bu Aliyev’in babasının adı neydi Haydar Aliyev zamanında bir toplantı yapılmış, ilmi toplantı Azeri dili Türk dili midir değil midir diye, sen biliyor musun olayı,

–Katılımcı :  çok tartışıldı

–Abdulaziz Bayındır : Ama en son Haydar Aliyev demiş ki bana öyle geliyor ki Azeri dili Türk dili değildir, Haydar Aliyev bunu söyleyince orada ki ulemada ittifakla karar almış

–Katılımcı: Öyle bir hatırlandırma yaptılar o dediği için

–Abdulaziz Bayındır : Öye deyince bütün ulema karar alıyor Azeri dili Türk dili değildir diye

–Katılımcı :  Oysa hepside biliyor Türk dili olduğunu

–Abdulaziz Bayındır : Hepsi de biliyor Türk dili olduğunu, ondan sonra şeyle alakalı da epeyce konuştuk Stalin’in astronomi ile ilgili karar alıyor, genetik ile ilgili karar alıyor bütün bilim adamlarını dışlıyor Nobel ödülü sahibi olan kişileri atıyor şeye, dışarı atıyor tamamen Stalin’in yani her konuda en büyük alim Stalin ne diyorsa o, şimdi tabii onlarda müthiş bir baskı var, o baskı bakıyoruz ki İslam aleminde de var sonra asırlar geçtikçe değişiyor, şöyle bir düşünün başörtüsü konusu tartışılmıyordu nasıl ki 12 Eylül ihtilali oldu, başörtüsü tartışılmaya açıldı yani ihtilâlin başı olan Kenan Evren başörtüsüne karşı bir tavır ortaya koydu ondan sonra baktık ki bizim ulema, mesela o zaman Diyanet’te yetkili mevkilerde olan bir adam bana bir mektup yazmıştı, biz o Kenan Evren başörtüsüne karşı çıkar çıkmaz biz ulemayı topladık ve bir toplantı yaptık arkasından da Kur’an’da kılık kıyafet ve örtünme diye bir kitapçık çıkardık ve başörtüsünün Kur’an’ı Kerim’in açık farzı olduğunu ifade eden bir şey yazdık kitap yayınladık 1983 teydi bu konuşmalar 84 te ya da 85 te yok 84 te yapmıştık hemen birkaç ay hatta 83 te de yapmış olabiliriz toplantıyı tam olarak aklımda değil.

Arkadan Fahri Demir diye bir şey var Din İşleri Yüksek Kurul Üyesi oldu Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı oldu o zaman Amerika’da Diyaneti temsil ediyordu yanlış hatırlamıyorsam ya da Avrupa’nın bir ülkesinde de olabilir efendim emir vücup mu ifade eder nedip mi ifade eder şeklinde oradaki şey   15:35 alâ cuhinibinna de  almış o usulde ki emirlerin ne ifade ettiklerine dair şeyleri anlatmış işte bunun vücup  ifade ettiği alakalı bir şey yoktur diye göndermişti hem de üzüntüleri ile birlikte siz böyle bir toplantı yapıyorsunuz çok üzüldüm falan diye neyse şimdi ondan sonra tabii biz bunu kabul etmedik fakat arkasından bakıldı ki bu emrin vücup ifade edip etmemesi iş görmüyor bu defa ikinci bir adım atıldı efendim hımar kadının baş örtüsü değildir ya nedir işte Araplar başörtüsünü boyunlarına örtüyorlardı, e boynunuza örtüyorsunuz yakayı da kapatın dendi ve biliyorsunuz bazıları meallerini bu şekilde değiştirdiler, ondan sonra işte bazı gruplar başörtüsü teferruattır diyerek kendi emirlerinde çalışan bütün kadınların kızların başlarını açtırdılar, şimdi o yönetimin şeyi devam etseydi Türkiye de ciddi bir hürriyet ortamı var diğer ülkelerle ya da işte eski tarihi dönemlerle karşılaştırılamayacak kadar büyük bir hürriyet ortamı var, ha ideal bir hürriyet mi değil ama kıyasladığınız zaman müthiş bir hürriyet ortamı var, sen bunu daha iyi anlarsın bir Azeri olarak değil mi, yada işte sen Arap ülkelerinde gerçi Mısır’da hürriyet vardır ama, Mısır da yok mu, Mısır da vardır bildiğim kadarıyla

–Katılımcı: Mesela Türkiye de hürriyet olan alanlarda orada yok orada olan alanlarda burada yok

–Katılımcı: Hüsnü Mübarek’e dokunmayan konularda var,

–Katılımcı: Evet siyasi konularda, ya ona da çok büyütmeye gerek yok bana düşme

–Abdulaziz Bayındır : Tamam düşmezse başkasına miras veririz, yani şimdi eğer o olay devam etseydi bir müddet sonra bütün kitaplar başörtüsünün gerekli olmadığı şekilde yazılacaktı, hımar aslında başı örten örtü değildir, boyunu örten örtüdür diye  yazılacaktı ve İslam aleminin hepsine hakim olan bir tek otorite olduğunu düşünün bir nesil sonra artık başörtüsü bitecekti, bitecekti yani çünkü onu kitaplarda yazdırmak son derece kolay aksi şekilde yazanları diskalifiye etmek kolay onları şey yaparsınız işte bakın mesela Kur’an’ı Kerim’in en açık yasaklarından en ağır yasaklarından faiz Osmanlı zamanında Ebusuud tarafından gerçi Ebusuud’a gelinceye kadarda onun tarihi geçmişi var, Ebu Suud tarafından değişik bir şekilde meşrulaştırılıyor ve devletin resmi bir uygulama haline getiriliyor ki ben çok sayıda padişah fermanı gördüm faiz oranlarını belirleyen.

Mesela şeyin Ebusuud zamanında Kanuni Sultan Süleyman onu on bir buçuktan fazlaya vermeyesiniz diyor on altın verip on bir buçuk altın almak altın temelinde yüzde on beş faiz ki siz para temelinde yüzde otuz demektir çünkü parada enflasyon meydana geliyor altında enflasyon söz konusu değil çok yüksek bir faiz var şimdi hatta bazen onu on iki diyorlar yani yüzde yirmi diyorlar, bu yasal olan padişahın fermanıyla belirlenen şimdi bunun sebebi Ebusuud’tur, Ebusuud bunu niye yapıyor tabiî ki bir İslam ülkesinde ribanın açıkça haram olduğu Kur’an’ı Kerim’de okunurken böyle bir şey olacağı, siz riba helaldir diyemezsiniz, o zaman diyor ki bir muameleyi şeriiye yapalım diyor işte onu da biliyorsunuz, şimdi mesela geliyor şeye ki ben İstanbul müftülüğündeyken bu konudaki çok sayıda defteri gördüm oranın arşivi var hem o defterlerde çok kalın defterler müdeyanat defterleridir adı, müdeyanat borç verme defterleri, yani bugünkü manada karz anlamına yada kredi defterleri manasına geliyor, şimdi geliyorsunuz siz bin altın borç alacaksınız, ve bunu da yapanlarda vakıflar, Allah rızası için tesisi edildiği söylenen vakıflar bunu veriyor ve bunun gelirlerinde yararlananlarda işte medreselerde okuyan öğrenciler, onlara ders okutan hocalar, camiler ve diğer hayır hizmetleri.

Şimdi geliyorsunuz diyorsunuz ki benim bin altına ihtiyacım var kaç liradan olur bende diyorum ki kardeşim biz yasal çerçevenin dışına çıkmayız padişahımızın fermanı var onu on bir buçuktan fazla olamaya diye, onu on bir buçuktan diyorum tamam peki, o zaman size bin altın borç aldığınıza dair senet imzalattırıyorum sağlam kefiller getiriyorsunuz, gerekirse rehinler veriyorsunuz, onlarda kefaletini şey yapıyor, rehne fazlaca itibar etmiyorlar çünkü rehin sıkıntılı ama çok güçlü kefiller olması lazım, rehini koruyacaksın falan, ondan sonra size bin altın vermişim gibi imzalattım ondan sonra Fetvaya Ali efendi ya da bir başka kitap el yazması bir kitap oluyor burada mesela şimdi şu kitap olduğunu düşünün ondan sonra diyorum ki ben sana bu kitabı, yüzeli altın alacağım ya bir yıllığına, bu kitabı diyorum yüz eli altına bedelini bir yıl sonra ödemek üzere sana sattım diyor, sende tamam yüzeli altına aldım diyorsun, ondan sonra bunun şeyini de senedini de imzalıyorsunuz, bunda kefil alıyoruz bu borca da şimdi senin bana bin yüz elli altın borcun oldu ama henüz bir şey almış değilsin elinde bu kitap var, parayı da aldığın yok bu kitabı tutuyorsun diyorsun ki ben bu kitabı vakfa hediye ettim diyorsun, vakfa hediye ediyorsun, meşru değil mi hediye, tamam

–Katılımcı: Hediye ediyorsun ama orada yüz elli de borçlanıyorsun

–Abdulaziz Bayındır : Hediye ediyorsun, hediye ediyorsun, onu da vakfa hediye ettikten sonra bin altını alıyorsun, buradan çıkarken cebinde bin altın var, bin yüz elli altın borcun var, şimdi bir sene sonra geldin ödeyemedin, ödeyemediysen tekrar bir muamele yapıyoruz borcunu bir yıl daha uzatıyoruz bu defa bin yüz elli altının yüzde on beşi ne yapar oraya yüz elli altın daha koyarsın bin üç yüz altın, yirmi iki buçukta şeyi koyuyorsun faizin faizi, bin üç yüz yirmi iki buçuk altın, böyle geciktirdikçe şey yapıyor, şimdi bunun faiz olduğu açık, Birgili Mehmet Efendi demiş ki bu faizdir demiş yapmayın, İstanbul da müderrislik yapan zat, bu adamın müderrisliğini elinden almışlar, sen nasıl karşı çıkarsın diye, aldıktan sonra memleketine göndermişler, memleketinde adam çiftiyle meşgul oluyor hocalık yapması yasak, gelene gidene diyor ki bunlar faize girdiler diyor, tabii o zaman ki büyük hoşgörü ve hürriyet ortamı  içersinde İstanbul da ki kadı mektup yazıyor Birgili Mehmet Efendiye böyle söylemeye devam edersen kelleni alırım diyor böyle şeylerden çıkmıyor bu şey dinlemelerinde, telefon dinlemelerinde falan çıkan belge değil, öyle balyoz malyoz gizli plan falan da değil, açık kadı  efendinin mektubu böyle söylemeye devam edersen kelleni alırım diyor, şimdi bu hürriyet ortamı içerisinde bakın adamı memleketine sürgün etmişler bütün yetkilerini almışlar müderrisliğini de almışlar ama konuşturmuyorlar, evet,

–Katılımcı :  (24:37 duyulmuyor)

–Abdulaziz Bayındır : Ya insanın bulunduğu her yerde şimdi bizde çok büyük bir hata var diyoruz ki bizde olmaz neymiş Peygamber SAS in ashabı ile ilgili olarak güya Peygamberimiz demiş ki ashabım dalalet üzere iştima etmez yani yanlışta ittifak etmez

–Katılımcı :  Ümmetim

–Abdulaziz Bayındır: Ümmetim, ümmet derken onu ashaba indirgiyorlar bakmışlar ki ümmet delalette ittifak ediyorlar, bu sadece Peygamberin ashabına aittir, Peygamberin ashabına ait ise Hz.Ömer’i kim öldürdü, o dönemin insanları öldürmedi mi, Hz.Osman’ı kim öldürdü, Hz Ali’yi kim öldürdü o birbirini öldüren insanlar kimdi

–Katılımcı: (25:30 duyulmuyor)

–Abdulaziz Bayındır: Ümmetüm, Allah’ın Peygamberinin eşini nasıl esir alırsınız siz Kur’an-ı Kerimde sizin annenizdir diyor ayeti kerime, ondan sonra da daha çirkin şeyler var biliyorsunuz rivayetlerde, şimdi burada şunu hiç görmüyoruz Musa AS’ın ümmeti yani ashabı, kırk günlüğüne kendisi Tur-u Sinaya gitmişken Harun AS yanlarında olduğu halde sapıklıkta ittifak ettiler Harun AS’da ses çıkaramadı, bizimkiler o da sukut-u ihmaldir dolayısıyla şimdi biz burada şu tartıştığımız şey var ya bu günkü dersimiz var ya hiç aslında yapılması gereken bir ders değil ayetler son derece açık gayet açık kardeşim, bu ayette Allah-u Teala diyor ki şeyinizi, yüzünüzü ve dirseklere kadar kollarınızı yıkayın, başınızı ve topuklara kadar ayaklarınız mesh edin gayet açık Peygamber SAS’in uygulaması da son derece açık eğer ayaklarınız mesh edin ifadesinde şimdi mesela ben sana Arapça imsah ricileyke desem ne yaparsın, şimdi yapsana, yani izleyicilerin görmesi açısından,

–Katılımcı: Bulunduğum yere göre hocam

–Abdulaziz Bayındır: Şu anda şu anda, hah ayakkabını çıkarmak aklına gelir mi

–Katılımcı: Yok, gelmez

–Abdulaziz Bayındır : Gelmez, elini ayağına dokundurursun o kadar, peki ilel kabeyn dendiği için ayakların ucundan topuklara kadar dokundurursun, öyle değil mi, e Peygamberimiz ne yapmış hadislerde var biraz sonra Haşim okuyacak, ayağında terlik varsa terliği çıkarmadan mesh etmiş, terlik naleyn  ayağında huf varsa, huf ne demek  şu anda bizim giydiğimiz ayakkabı demek huffun ayağın kabeyn kapattığna dair de bir delil yok elimizde yani lugatlere baktık, el kuf dediğiniz o da işte ayağa giydiğiniz ayakkabı hatta ayağın altı ayağın alt kısmına da huf deniyormuş insanın ayağının şu alt yere dokunan alt kısmına da huf deniyor

–Katılımcı: Bu gerekçeye dayanarak geçende bayanların başörtü üzerine  doğrumu yanlış mı kendi akrabaları olduğu için

–Abdulaziz Bayındır : Peygamber efendimizin şeyin üzerine başının üzerindeki örtü üzerine mesh ettiği var

–Katılımcı:  Saçı değil yani başınız diyor

–Abdulaziz Bayındır : Başınıza saçı değil

–Katılımcı: Saç nasıl abdest alacağım diyor

–Katılımcı: Saçı deseydi kel olanların işi zordur

–Katılımcı: saçı iyice ıslatmak

–Katılımcı: Belki şey ütülensin diye

–Abdulaziz Bayındır : Şimdi bunlar Peygamberimiz ayağında terlik varsa terlik, terliğe ve ayağına diyor meshana alyehi ve kademeyi diyor niye diyor çünkü o terlik topuklara kadar gelmiyor ki ayağının ucunda biten dolayısıyla terliğe mesh ettiği zaman olmaz ki yukarısına doğru da mesh edecek tabii ki mecburen böyle rivayetler var değil mi

–Katılımcı: 29:05Alel cevrebeyn…..

–Abdulaziz Bayındır : Yok, yok,

–Katılımcı: Aslında biz kademeyi almadık çünkü dersimizin ana konusu şeydi cevrebeyn

–Abdulaziz Bayındır : Tamam

–Katılımcı Zaten kademeyne eğer mesih yoksa  ne hufe vardır ne nale vardır ne cevrebe vardır

–Abdulaziz Bayındır : Hiç birisi olmaz evet

–Katılımcı:Ayaklara mesh olacak ki diğerlerine de olsun

–Abdulaziz Bayındır : Mesela şimdi ayaklara meshe fetva verenler, şimdi burada şimdi tamam o senin dediğini ben tekrarlayayım da olay otursun, başına mesh et dediği için başında örtü varsa örtüsünün üzerine dokundurur, mesela ben şimdi Ümmiye’ye desem ki elini başının üzerine dokundur, örtünün altı aklına gelir mi senin, örtünün üstüne hadi benim başımda örtü olmadığı için ama başımda başlık olsa çıkarmak hiçbir zaman aklıma gelmez dokunursun zaten vemsehû bi ruusikum o dur ondan sonra ve erculekum ilâl ka’beyn ayağında ne varsa dokundursun, o kadar, şimdi burada şey yapıyor, Hanefi mezhebinde bakıyorlar ki bu ayeti kerimeye farklı bir anlam veriyorlar diyorlar ki işte vemsehû bi ruusikum ve erculekum ilâl ka’beyn, yüzünüzü ve elleriniz yıkayın dirseklere kadar kollarınızı, başlarınız mesh 01:26:48 edin sonra topuklara kadar ayaklarınızı meshedin, .

Bu erculekum ve vemsehuyu fagsilehunun mef’ulu yapıyorlar Arapça bakımından hemen hemen imkansız bir olay hemen hemen değil imkansız böyle bir şey böyle bir Arapça olmaz yani, ama yapıyorlar, yapıyorlar şey de oldu işte Ebusuud’un verdiği fetva olmaz ama verilmiş bakın Ömer Nasuhi Bilmen’in Islahat-ı Fıkhiye kamusuna bakın bu eylemi az önce söylediğimiz şeyi şeyle alakalı olarak anlatıyor bu para vakıfları ile ilgili kısımları anlatıyor diyor ki, ümmeti Muhammed’in ihtiyaçları karşılanıyor buna faiz dememek lazım, Peygamber Efendimiz’de bu konuda bir hadis rivayet edilmiştir diyor ve hadisle rivayet edilmiştir sözü tamamen 01:25:57Fetvayı Hadika’nın sözüdür, hadis nedir ravisi kimdir hiç biri yok aynı konu ile alakalı, aynı mesele hiçbir değil insanlar kendi aralarında yaparsa bu bir faizdir ve haramdır diyor, peki öbürüsü için yapmayın etmeyin diyorsun aynı işlem

–Katılımcı: Siz yapmayın biz yapalım

–Abdulaziz Bayındır : Aynı işlem aynı şey böyle saçmalık olur mu

–Katılımcı: (01:25:25 duyulmuyor)

–Abdulaziz Bayındır : Dur şunu bitireyim de ondan sonra, şimdi burada şeye ayakları yıkasın emri onların dediklerini bir an için doğru kabul edelim, diyelim ki hakikaten bizim bu mezheplerin söyledikleri doğrudur fagsilu ercülekum ilel kabeyn’dir ayaklarınızı topuklarınıza kadar yıkayındır, ayaklarınız topuklarınız kadar yıkayınsa hepsi de Peygamber efendimizin huf üzerine mesh ettiğine ittifak ediyorlar yani bizim mest dediğimiz ayakkabılar üzerine mesh ettiğini hepsi ittifakla kabul ediyor bu konuda ihtilaf eden var mı

–Katılımcı: Sadece Şialar kabul etmiyor

–Abdulaziz Bayındır : Sadece Şialar kabul etmiyor, Şia kabul etmiyor diğer ehli sünnet dediğimiz ya da Şia’nın dışındaki ulema diyor ki huf üzerine mesh caizdir diyor kardeşim o zaman bunun hiçbir mantığı yok ki yani buna caiz diyemezsiniz, peki niye caizdir dediğin zaman çoğunluk diyor ki efendim sıkıntı vardır sıkıntı ortadan kalksın diye hareç 01:24:00 aleyküm min diyni hareç söyledikleri o Allah-u Teala bu dinde sizin için bir hareç ortaya koymamıştır bu bir sıkıntıdır, sıkıntıdan dolayı böyle yapılmıştır yahu kardeşim sen buna sıkıntıdan dolayı diyorsun şeyde sıkıntı yok mu kollarda, kollarda sıkıntı yok mu

–Katılımcı:  eğer ayetten kesin anlaşılıyorsa sıkıntı kaldırılacaksa diğer emirlerde kaldırabilir.

–Abdulaziz Bayındır : Kollarda sıkıntı yok mu mesela Tebük Savaşında Peygamberimiz SAS şeyi var

–Katılımcı: Mugire bin Şeybe

–Abdulaziz Bayındır : Muğire hadisi var , burada bak şeyden okuyayım bak ever Muire bin şeybe anlatıyor, ben Resullulah SAS le beraberdim bana ey Mugire su kabını al diye emretti bende onu aldım Resullulah tenhaya gitti benim gözümden kayboldu ihtiyacını giderdi üzerinde şani bir cübbe vardı kollarını çıkarmaya çalıştı yani böyle yapmaya gayret etmiş ki kollarını sıvasın, kollarını çıkarmaya çalıştı ancak dardı ellerini alttan çıkardı bende su döktüm namaz için abdest aldı mestleri üzerine mesh etti sonra namaz kıldı şimdi bakın şimdi burada o şeyi cübbeyi çıkarmak ayakkabıları çıkarmaktan daha kolay şey daha zor, daha zor şimdi o cübbe geri şey yapılmıyor bu defa cübbeyi çıkarıyor omzuna atıyor kollarını yıkıyor Peygamber Efendimiz SAS bu hem şeyde var sahiheynde Buhari ve Müslimde geçen bir hadis, çıkarıyor ve kollarını yıkıyor, eğer iş güçlükten dolayı ise onun üzerine mesh ederdi bunların huffeyn dedikleri yada naleyn dedikleri sözlüklerde az önce söylediğim gibi kapatan ayakkabı değil bu gün baktık ya şimdiye kadar hep ayak bileğini kapatan ayakkabı diye çocukluktan beri öğretildi, öyle düşünüyorlar değil.

Mesela şeyle alakalı olarak hacılarla ilgili olarak kim nalin bulamazsa huffunun boğazını kesin bu da kabul edilmiyor rivayet olarak bu da kabul edilmiyor şey de işte Abdullah Trabzonlu’nun yaptığı doktorada bunu da ortaya koymuştu e Peygamberimiz ayaklarını çıkaracak, ayağı çıkarıp ayağı yıkadığınız zaman ayak rahat eder, rahat eder fakat bu gün de beş kere olan bir olaydır, hemen çıkarırdı ayakkabısını ne var ki öyle bizim ki gibi zor çıkan bir ayakkabı değil ki az hemen ayağını çektiğin zaman çıkar peki niye huf üzerine mesh ediyor da aynı olayda şeyin üzerine mesh etmiyor kolların üzerine mesh etmiyor, çünkü yıkama açık bir emir mesihte açık bir emir bu konuda bakıyoruz ki mesela Haşim daha önce çıkarmıştı mesela Buhari de var çıplak ayağa mesh edildiğine dair hadis var efendim diyorlar Araplar hafifçe yıkamaya da mesh derler Allah Allah peki hafifçe yıkamaya mesh diyorlarsa Araplar buradaki vemsehuyuda öyle desinler başı hafifçe yıkayın ayağınızı hafifçe yıkayın

–Katılımcı: Hafifçe yıkayın ne demek,

–Abdulaziz Bayındır : O ne demek yani böyle çok ince çok az bir suyla bazıları da diyor ki niye Allah bunu burada vemsehunun mef’ulu gibi yaptı efendim işte ayakları yıkarken insanlar çok su harcar ondan dolayı böyle denildi ondan sonra Ebu Yusuf ne diyor bak şurada işte onun için bunu getirttim görürsünüz, açtınız mı onu bak burada Ebu Yusufta diyor ki bu hadisin ayeti neksetmesidir diyor, yani Şuaybe Peygamber efendimizin ayaklarını yıkadığına dair hadiste, istersen sen o kısmı bul ben şimdi onunla meşgul olamayayım da, bak burada var şu bölümde var, ben almıştım onu da şu anda zamanımı şey yapar, diyor ki işte bu hufla ilgili ayakkabılar üzerine meshetmekle ilgili hadis mütavatirdir diyor, işte burada gösteriyor ki mütevatir hadis ayeti nekseder nesini neksetmiş ayetin çünkü ayet yıkamayı emrediyor diyorlar, yıkama emrediliyorsa niye meshediyorsunuz diyorsunuz, e Peygamberimizin hadisi var nesketmiş, ne zaman neksetmiş,

–Katılımcı: Onu haklı kılmaya çalışmış,

–Abdulaziz Bayındır: Haklı kılmaya çalışıyorlar, hayır mantığı oturtamıyorlar tamam mı, Peygamberimizin hadisi var neksetmiş diyorlar şeyi, ayakları yıkama emrini neksetmiş, ne zamanla sınırlı ayağınızda huf varsa, peki çorap varsa ne olacak, çorap varsa ne olacak dediğiniz zaman hepsi şaşırıyor, bazıları çoraplara deri giydiriyorlar, altına da bir tane böyle bir şey yapıştırtıyorlar, böyle bir nal gibi bir tabanlık yapıştırtıyorlar, münaalla mücellet diyorlar, öyle olursa ona da mesh edilir diyorlar, peki deliliniz ne

–Katılımcı: Orada şunu da gözden kaçırıyorlar, yani bu neshi güzel anlatıyorlar ama, bu Maide suresinde geçen ayetler çok geç zamanlarda inmiştir halbuki huf ilk günden itibaren vardı ve uygulamadaydı, yani ilk başlarda ayet nazil olacak ki daha sonra Peygamberimiz SAS’in uygulaması ya da sözü şayet eğer neshediyorsa, edebiliyorsa mesh eder yoksa önceden olan bir uygulama daha sonra nazil olan bir ayeti nasıl nesh eder ki,

–Abdulaziz Bayındır : Yok uygulamayı devam etmişler ya ondan dolayı şey yapıyorlar, hayır burada bakın her şey karmakarışık oluyor, Peygamberimiz Kur’an’a uymuyor, Kur’an Peygamberimize uyuyor bu mantıkta tamam mı, ondan sonra yaptıkları bir yanlış tutmadığı için başka peş peşe bir sürü yanlışlar yapmak zorunda kalıyorlar, peki buna niye böyle yapıyorsunuz kardeşim siz hepiniz bilmiyor musunuz bu işin böyle olamayacağını, buldun mu onu,

–Katılımcı: Yok bulamadım

–Abdulaziz Bayındır : Neyse o zaman ben bulurum, sen şimdi ilgili hadisleri oku ben bulurum.

–Abdulaziz Bayındır : Hah söyle

–Katılımcı: Şimdi şeye itiraz var, başka şeyin üzerine mesh eder, başka bu bir ibadet, bu bir Allah’u Teala’nın başınızı mesh edin dediğine göre benim başımda bulunan bir tane foter var, fötrün üzerine mesh ettim gittim, namaz kılacağım, bu bana göre başını mesh etmek değildir, iki nalin de olsa nalini şey yapman ayağını mesh etmendir değilse şayet o bildiğimiz nalinse çünkü namaz kılarken nihayet onu çıkarıpta kılıyoruz, bunları göz önüne alırsak,

–Abdulaziz Bayındır : Kusura bakma, hiç kusura bakma onların hepsinin cevabını verdim hiç üzerinde konuşmaya gerek yok, evet sen oku

–Katılımcı: Hocam bir şey soracağım, Arapça bakımından sorun yok dediniz burada (01:15:55 Arapça)

–Abdulaziz Bayındır : İadetül harfi cer lazım olmaz bike ve bi, oradaki zamir olsa

–Katılımcı: Zaten ona cevap vereceğim

–Abdulaziz Bayındır : Ha söyle

–Katılımcı: 01:15:35  (duyulmuyor)

–Abdulaziz Bayındır : Zaten olmaz o, Arapçada böyle bir kaide yok ki zamiri muttasıl olursa iadesi gerekir ama onun dışında yok

–Katılımcı: Arapça ifade sadece 01:15:18

–Abdulaziz Bayındır : O kadar

–Katılımcı: 01:15:11

–Abdulaziz Bayındır : Yok naratu bike zeydin  mesela, o olur Arapça da öyledir, naratu bike zeydin şey değil fasih bir dil değil belki şey olur, belki kullanıyor olabilirler de ama öyle

–Katılımcı: Zamire isim atfedildiği halde

–Abdulaziz Bayındır : Yani şeye harfi cer eğer şeyi mecrur etmişse Serkan’ın dediği öyle zaten o Arapçada herkesin ittifak ettiği bir kaidedir yani bunun bir muhalifi yok bildiğim kadarı ile, kim

–Katılımcı: Var zeyd bin 01:14:30 sürekli bunu ifade ediyor bunda kesinlikle caiz olduğunu söylüyor ama

–Abdulaziz Bayındır : Neyin caiz olduğunu söylüyor,

–Katılımcı: Yani  iadeyi meshini söyleyenler var

–Abdulaziz Bayındır : Yani bu şeyde bu ayette, canım sırf bunu kurtarmak için söylemişlerdir

–Katılımcı: Zaten (01:14:12) öyle bir şeyde söyleniyor aslına bakıldığı zaman burada böyle bir şey yok, bu kendi zaman olduğu için söyleyenlerde var yani

–Katılımcı: 01:13:54 iadesi doğru anladım mı, bi ercilukum olacaktı öyle mi diyorlar, olması gerekiyor

–Abdulaziz Bayındır : Yani şimdi vemsehû bi ruusikum bi erculukum bu olmaz böyle bir dil olmaz yani şimdi ama bunu söyleyen birisi varsa da bu son derece şaz bir görüş, yok  ercülukum diye kıraat var

–Katılımcı: Şöyle söyleyeyim, şimdi ve ercülekum mensup olsa bile bi rüsulukum mahaline atıf diyor ya mahaline atıf olduğu zaman 01:13:22 el    bihi olmadan el meshu oluyor o zaman olmaz yani, yani el mehu bir ricli ile meshur ricli  farklı oluyor onu söylüyor. Çünkü o zaman 44:45  ayağını silmek manasına gelir mesah

–Katılımcı : 01:12:58

–Katılımcı: Aslında hadislere geçecek olursak bence bu tür tartışmaların hepsi

–Katılımcı: Hocam, benim bir sorum var, Hocam Peygamberimize ait ayağını yıkama ile ilgili şey yok

–Abdulaziz Bayındır : Şimdi bu Peygamberimiz SAS’in ayağını yıkadığını söyleyen rivayetler kadar yıkamadığını söyleyen rivayetlerde var her ikisi de var şimdi biz burada diğer hadislerden de biliyoruz ki bazı konularda böyle birden fazla rivayet varsa bu konuda metin üzerinde çalışmak lazım işte ayetlerden Kuran-ı Kerim’i açıklama yetkisini Cenab-ı Hakk Peygambere de vermediğini yaptığını kaldi ki burada hiç açıklama ihtiyaç yok çok açık bir husustur, şimdi burada işte Peygamberimiz Kuran’a uymakla sorumlu olduğu için biz bu defa ne yaparız yağını yıkamışsa yıkamanın içinde zaten mesh vardır mesela bir rivayette deniyor ki Peygamber efendimize dedim ki Ya resullulah mestini çıkarayım mı az önce okuduğu Muğire hadisinde var hayır ayaklarım temiz dedi, hayır ayaklarım temiz meselesi çok önemli yani siz tuvalete girersiniz ayağınıza bir şey sıçramış olabilir yıkamadan ayakkabınızı giymiş olursunuz o durumda ayaklarınızı yıkamadan şey yapamazsınız mesh edemezsiniz.

Mesela şeyde de Beynül mekaba minnennar hadisinde de öyle yani ayaklarını ayakları kirliyken yani affedersin idrar sıçraması varken ya da idrarlıyken ayaklarına mesh ettiğin zaman olmaz diyor ki ben bunları ayaklarım temizken giydim diyor dolayısıyla çıkarmana gerek yok, çıkarırsa yıkayacak ayağını, şimdi bazı durumlarda üzerine idrar sıçramış olur, pislik sıçramış olur ayağına yıkar, gayet normaldir ya da bir rahatlamak için yıkar yıkamanın içinde mesih zaten var olduğu için yıkamayı değil de mesh ediyor mu etmiyor mu ayaklarına biz ona bakarız ayaklarını mesh ettiğine dair çok sayıda hadisler var ayaklarına mesh etmişse eğer Peygamberimiz SAS bir kere mesihin içinde gasilin olmadığı çok kesin, gaslin içinde mesih var ama mesihin içinde gasil yok, öyleyse o varsa ayeti kerimede de bu belirtildiğine göre şey yaparız. Biz ona göre hareket ederiz, tamam mı

–Katılımcı: 01:09:48 istediğim şey şu ayetlerimiz yıkamamış olsa neye göre yıkamamış, o emiri

–Abdulaziz Bayındır : Bak şimdi neye göre yıkamışı kolay neye göre mesh etmişi sormak lazım, neye göre yıkamışım cevabını işte az önce söyledim size o kolay, ama siz eğer, bak Peygamberimizde mesih diyor hatta şey işte Buhari hadisi az önce söyledik, Mekke’den geliyorlar Mekke’yi fethetmişler ki öyle zaten rivayetler o şekilde Mekke’yi feth etmişler hicretin sekizinci yılı ve herkes abdest alıyor ve ayaklarını mesh ediyor, eğer bu fagsilu ise ayet bunların hiçbirisi ayaklarını mesh edemez, ayağını mesh ederken sende şey yaparsın yani yıkarsın rahatlarsın o anda su vardır ayaklarım bir rahat etsin dersin o kolay meshin içinde gasil olduğu için ama hiç yıkamadan mesh etmek caiz mi değil mi asıl mesele o bu işin uç noktası odur yani Peygamberimizin de yıkamadan çıplak ayaklarını mesh ettiğine dair sahih rivayetler var, sahabenin de mesh ettiğine dair işte en sahih rivayet herkes çok sahih diyor öyleyse lütfen beyler buyurun yani bunun hiçbir şey yapılacak tarafı yok zaten az öncede söyledik ayaklara mesih caiz değilse mestlere mesih hiç caiz olmaz, şimdi sen hadisleri oku,

–Katılımcı: Hocam Serkanında söylediği şeyden farklı vucuhekum ve erselekum gelmesi ve ercülükum olması lazım diyor biraz önceki son ayete bakarsak öyle atılmış bu ayette  vemsehû bi ruusikum ve erculekum burada eydiykum

–Abdulaziz Bayındır : Eydiyekum değil

–Katılımcı: Eydiykum  ayette 01:07:39

–Abdulaziz Bayındır : Tabii biliyorsun o kıraat var, şaz değil sağlam kırattır çok şeydir, mütevatil bir kırattır

–Katılımcı : 01:07:08 (duyulmuyor)

–Katılımcı:  Kafa karıştırmaktan başka bir şey değil,

–Abdulaziz Bayındır : Eydiykum, eydiyekum bunlar siz Arapça da sen bilirsin yani Arapça da bunlar önemli şeyler değildir, yani Arapça da da matuf matufun aleyhin lafsına da şey olabilir atıf yaparsın, mahallinde atıf yaparsın, lafsına atıf yaparsan ercülukum diye okursun, bu rivayet var, mahalline atıf yaparsan ercülekum iye okursun buna da rivayet var, her ikisi de meshin mamulu olur, Arapça bakımından hiçbir problem yok ama fagsilunun mamulu yapmak her bakımdan problemli yani yıkanacak demek onun şeyi yok, onun çıkar tarafı yok mesele bu

–Katılımcı: Başlayabilir miyiz hocam, aslında bir şeyler söylemek istiyorum bu genel sorulan sorularla ilgili olarak, bana göre kafa karıştırmaktan başka hiçbir şey değil, yani oradaki cümlenin cümle muhterize olmayacağını herkes biliyor onlar bizden çok çok iyi biliyorlar Arapçayı, şimdi kafaya koymuşlar biz bunu öncekine atfetmek zorundayız meshi kabul etmiyoruz, yıkamayı kabul ediyoruz onun için ne yapabiliriz burada be eksik midir fazla mıdır eksikse Kur’an da olur diyor eksik değilse Kur’anda yoktur bu kadar yani biz Kur’an’a hiçbir zaman toz kondurtmuyoruz ama bizim düşüncelerimizle çelişki duyulabilecek ifadeler olduğunda bu şöyle olmalıydı böyle olmalıydı gibi bence yorumlara ifadelere kaçıyoruz

–Serkan Bey : 01:05:14

–Katılımcı: Serkancığım senden bahsetmiyorum, aslında hocamız

–Serkan Bey : 01:05:06anlaşılmıyor

–Abdulaziz Bayındır: Aslında muhatap siz değil onlar,

–Serkan Bey : Yok ben genel olarak söyledim

–Katılımcı: Yani hiçbir hadis yoksa da burada problem yoktur ayaklara mesh edilir, ayaklara mesh edildiğini hocamızın dediği gibi çoraplara ya da terlik ya da ayakkabıya mesh ediliyor, eğer ayaklara mesh yoksa zaten hiçbir şeye mesh olmaz

–Katılımcı: Bende bir şey söyleyeceğim

–Katılımcı: Hadisleri okuyalım ondan sonra ne kadar hadis olsa dört tane hadis olsa on beş tane hadis olsa hiç bir şeyi değiştirmeyecek ama burada sahih kabul edeceğimiz üç tane hadis var ve sahabelerden bir sürü uygulama var on altıya yakın sahabe hem ayakları üstüne mesh etmişler hem de ayakkabıları üzerine mesh etmişlerdir bazıları diyor ki icma vardır huf dışında hiçbir şeye mesh edilmez, ayakları zaten kabul etmiyorlar huf olursa olur ama o konuda da icma var bu durumda o on altı sahabeyi nereye koyacağız, onlar yani ümmetten değil mi, onların aldıkları karardan nereye sonuçte bu insanlar sahabenin görüşüne çok önem veren insanlardır, benim görüşümle sahabenin görüşü çelişirse sahabenin görüşünü alın diyen insanlardır onun için hemen hadislere geçiyoruz.

Birinci hadis Sevban hadisidir, Sevban hadisi şu şekildedir, Peygamberim AS bir seriye yani bir birlik gönderiyor bir yerlere bu keşif için saldırılara falanda geçebiliyorlar o tür yetkilerde onlara verilmiş, soğuk olduğundan bunlar Peygamberimizin yanına geldiğinde şikayette bulunuyorlar yani şu şekilde biz orada abdest alırken çok zorlandık elleri, yüzleri ayakları yıkarken biz yani üşüyorduk ne yapalım bu durumda Peygamberimiz AS diyor ki abdest aldığınızda başlarınızı zaten kendinizi soğuktan korumak için ashab, ishap yada imame diyebileceğimiz bir sargı oluyor zaten başınız örtülüdür onların üstüne mesh edin ayaklarınızı da zaten bir ayakkabı olacak ya da kalın çoraplar olacak yani sizin ayağınızı soğuğa karşı koruyacak bir örtü bir haciz olacaktır onun üzerine mesh edin. Birinci hadis budur

–Katılımcı: Yalnız burada bir şey var

–Katılımcı: Tamamlayayım bitireyim ondan sonra istediğiniz soruyu sorabilirsiniz, müsaade eder misiniz, üç tane hadistir hemen bitecek zaten İkinci hadiste Muğire bin şuybe hadisidir. Bu Muğire bin Şuybe yaklaşık beş yıl Peygamberimiz AS ile yaşamıştır, yani şu şekilde Müslüman olsun olmasından Peygamberimizin vefatına kadar beş yıl geçmiştir ve o zaman zarfında olan tüm savaşlara da katılmıştır onlardan biride Tebük’tür ve olay ağırlıklı olarak meshle ilgili yani hufle ilgili rivayetlerde o sefer üzerine dönüyor Muğire bin şubeden gelen rivayet bir çok yerde geçiyor, rivayet huffeyn üzerine diye tabir edilen ya da geçen rivayetler Buhari de geçiyor, Müslim’de geçiyor, tüm kaynaklarda geçiyor ama şöyle bir rivayeti de var versiyonu da var o da Ahmet’ten Ebu Davut’tan Tırmızi’de İbn-il Haben de başka başka hadis kaynaklarında geçiyor orada tabir şu şekilde alel cevrebeyn aleyn yani çoraplar üzerine ve nalin üzerine, nalin biraz önce anlatıldığı gibi nalin normal tam ayağı örten bir ayakkabı değildir, ayakların bazı bölümleri açıktadır, normal bu belki Araplarda görmüşsünüzdür bu giydikleri terlikleri bizim terliklere fazla benzemez sadece ön tarafında iki parmağını geçirebileceğin bir yer oluyor bir yani dayanak oluyor onun geriye kalanı hepsi açık oluyor o coğrafyanın şartları

–Abdulaziz Bayındır : Ona hem huf  diyorlar hem naal diyorlar

–Katılımcı : evet şimdi bu durumda ayağında çorap var üstünde de terlik var ama terlik tüm ayağı şey yapmıyor, örtmüyor onun için nalin üzerine mesh etmesi imkansız oluyor çünkü nalin ayağı örtmüyor ayaklar dışarıda onun için hem terlik üstüne hem çorap üstüne şey etmiştir mesh etmiştir yani ne oluyor çorap üstüne mesh etmiştir

–Abdulaziz Bayındır : Yani ayağında ne varsa onun üzerine mesh etmiştir, mesela yoksa o nalini rahatlıkla çıkarırdı çıkarmamış ne varsa onun üzerine mesh etmiş naal var onu yaparken çorapta var yani aslında ne çoraba mesh etmiş ne nalına mesh etmiş ayağına mesh etmiş

–Katılımcı: ayağına üstünde bir şey varsa ona mesh etmiş. Üçüncü rivayette aynen bunun aynısı şu şekilde Ebu Musa Eşari den gelen bir rivayettir bu İbni Mace’de geçiyor hatta başlığınında Babül meshi alel ve  naleyn diye geçiyor, bunlar bazen belki yerleştirebiliyoruz, o başlığı atmak cesaret isteyen bir şeydir, o zamanlarda kesinlikle buna karşı gelen bir sürü insan olmuştur sen nasıl bunu diyebilirsin ama başlığı rahatlıkla atabilmiş, Babül meshe cevrebeyn alelyn ve naleyn(59:49)

–Katılımcı: Ebu Musa Eşari mi demiş,

–Katılımcı: Evet Ebu Musa Eşari, ikinci rivayet Muğire bin Şube, birinci rivayet ise Sevban rivayetidir Ebu Musa Eşari rivayeti gene şeydir, Peygamberimiz SAS abdest alırken çorapları ve naleyn üzerine mesh etmiştir aynen Muğire hadisinde geçtiği gibi ve Sahabenin uygulamasına baktığımızda on altı yani bize gelen bize aktarılan sahabeler arasında on altı sahabenin adını biliyoruz bir sürü kaynakta geçiyor kabul edende etmeyende hepsi mecmu da geçiyor, muhallada geçiyor muğni de geçiyor hangi kaynağa bakarsanız hani biraz kapsamlı olan muhtasar olan kitaplar değil de diğer tüm kaynaklarda bunu rahatlıkla görebilirsiniz yani sahabenin ayakları olsun ya da çorapları üzerine mesh ettiğini birinci rivayetle ilgili şöyle itirazlarda bulunuyorlar.

Bu hadis zayıftır çünkü Raşit-i bin Saad  adında o ravilerden biri odur hadisleri duymadığını orda bir  olduğunu söylüyorlar, bunu söyleyen yani birden fazla ikiden fazla kişi olmuştur ama bunun gerçek olmadığını doğru olmadığını farklı kaynaklardan farklı insanların ifadelerinden bunu anlıyoruz, yani hadisler ricalle ilgilenen uğraşan insanların referanslarına dayanarak bunun böyle olmadığını biz biliyoruz, çünkü tarih   ölüm tarihine bakıyoruz, diğer adamın ölüm tarihine bakıyoruz iki adam aynı zamanda yaşamışlar ve aynı coğrafyada yaşamışlar bu adam ben bundan duydum dediğine göre ve bu adam ikisi de yalanla itham edilmiyorsa yalan söylememişse ya da böyle bir ahlakla tanınmamışlarsa biz bu insanın sözüne güveniyoruz hatta Kur’an’a da zıt bir şey değildir.

Kur’an’ın onu desteklediği Kur’an’ın o bölümünü o ayetini destekleyen sözlerdir, bunu Buhari söylüyor mesela bunlar aynı çağda yaşamışlar on sekiz yıl falan ölümü   ölmüştür bu Raşidi bin Salim elli dörtte ölmüştür ve Muaviye ile beraber o Sıffin savaşına katıldığı da bilinen, gelen rivayetler arasındadır. Muğire bin Şu’be hadiside ilk başta dediğimiz gibi ve mase hale cevrebeyhe ve naheyle rivayeti Ahmet’te Ebu Davut’ta Tırmızi de ve başka bir çok kaynakta geçtiğini söylemiştik onun içinde şey diyorlar Abdurrahman bin Nedim diyor ki bu rivayet şaz bir rivayettir neden  şazdır çünkü farklı rivayetlere baktığımızda orada meshi fulke aleyn diye diye geçiyor, burada ise aleyn cevrebeyn diye geçiyor, ondan dolayı bu hadis şazdır, şazında tanımında bir sürü ihtilaf vardır ortak yani kabul edilen şöyle bir tanımı vardır yani bir rivayette bir bir rivayette başka biri ondan skat ya da hıfız yada ondan biraz daha altta oluyor yani onun kadar güçlü olmuyor onun rivayeti ise birinci rivayete muhalif muarız olacak e burada böyle bir durum söz konusu değil ki iki durumdan bahsediyor hani yeri geldiğinde bir olayı yüz olaya yorumlayabiliyorlar.

Mesela Peygamberimiz sav’ın kusuf yada husufla ilgili namaz nasıl kılındığını anlatan rivayetlere baktığımızda dört beş şekilde yani birden fazla şekilde kıldığını bildiren rivayetler var e biliyoruz ki ay tutulması olsun güneş tutulması olsun çokça rastlanan yada gerçekleşen bir durum değildir bu hadisleri yorumlarken şey diyorlar bu ay tutulması ya da güneş tutulması bir defadan fazla birden çok defa olmuştur onun için Peygamberimiz her defasında farklı şekilde namaz kılmıştır ama buraya geldiğinde hiçbir zaman söylememiştir söylemekte istemiyorlar yok efendim neymiş Muğire bin Şu’be rivayeti burada çoraplara mesh etti geçiyor diye bu birinci rivayet ya da diğer rivayetler muarizdir, şazdir onun için biz burada çoraplara mesh edebilirsin fetvası vardır bu nasıl bir durumdur, hem sen hadisin süneninde alacaksın ve şöyle bir güvence de veriyorsun insanlara benim aldığım tüm hadisler sahihtir, ondan sonra hadisin zayıf olduğuna karar vereceksin, sonra verdiğin fetvada tam bunun zıddı olacak

–Abdulaziz Bayındır : Ahmet Hanbel bakma Ahmet Hanbel’de  sen tek bir görüş nerede buldun ki yani bu konuda üç tane görüş olur her zaman birisi

–Katılımcı: Yani hadisler aslında bundan ibarettir, üç tane hadis vardır, sahabinin en başta ayet vardır, ondan sonra Peygamberimizin uygulamaları vardır, ayaklarını mesh ettiğini, sahabenin ayaklarını mesh ettiği görüşleri rivayetleri vardır, buna binaen çoraplara kuffe naline de mesh ettiği rivayetleri mevcuttur, yani artık fazlada diyecek bir şey kalmadı yani ayaklara mesh edilir, çoraplara mesh edilir, ayakkabıya mesh edilir ayakların üzerinde ne varsa ona mesh edilir, mezheplerin görüşlerini kısa da olsa

–Abdulaziz Bayındır : Tabi tabi şimdi bunu bir kere özetleyelim, özetledin sen tekrar etmek gerekirse zaten az önce sende baştan söylemiştin bak bu ayette şuna dikkat edelim, yada şunu söylemek lazım aslında ayaklara ayakkabıya çoraplara mesh konusunu tartışmanın bir manası yok aslında bu tartışmamızın sebebi tarih içerisin de olan olaylardır, yani şimdiye kadar olan rivayetler olmasaydı, hangimiz bunu tartışırdık. Muhammet sen tartışır mıydın, tartışmazdın, hiç kimse tartışmazdı yani çünkü ayet gayet açık Peygamberimizin ayağı çıplak ayağına ayakkabısına ayakkabısı ile beraber bulunan çoraba terliğini bile çıkarmadan üzerine mesh ettiğini biliyoruz, yani şimdi. Biz mesela çoraplarımız mesh ederken ayakkabımızı çıkarıyoruz, Peygamberimiz çıkarmamış ki öyle bir şey yok yani niye çıkarsın çoraba yok efendim ben çorabı abdestlimi giydim giymedim mi onların tek rivayeti ayakların temizdir, tabii

–Katılımcı: Arkasından üç gün rivayeti de

–Abdulaziz Bayındır : Üç gün üç gece, efendim yolculukta şu kadar bilmem kardeşim işte burada yani aslında onların hiçbirisini tartışılacak ilmi değeri yok ama ne yapalım ki bize gelen bir şey var gelenek var bu gelenek çocukluktan beri bizi de etkisi altına almış şimdiye kadar abdestin farzı kaçtır, dörttür işte üç organı yıkayacaksın başında mesh edeceksin diye öğrenmişiz, bütün mezheplerde öyle olmuştur mezhebin dördünde de ve ondan sonra çoraplara mesh konusunda da bir sürü görüşler ortaya çıkmış işte çoraplar eğer ayakta durursa falan diyorlar bazısı su çekmezse diyor yahu su çekmeyen çorap olur mu bazısı diyor bırakın su çekmeyen çorabı ayakkabıda yok yani, lastik olursa başka yani, ondan sonra bazısı efendim diyor ki işte ayağını göstermeyecek diyor, güzelde kardeşim senin bunun delilini neye dayandırıyorsun, neye dayandırıyorsun çorabını çıkarırsan ayağını yıkama

–Katılımcı: Gene birine soruyorlar diyorlar ki yırtılmış huffe mesh etmek caiz midir, şöyle bir cevap veriyor çok mantıklı hangi sahabenin huffu yırtık değildi ki

–Abdulaziz Bayındır: Ve aslında yırtılmış huffa mestlere mesh edilmesinin caiz olmamasını dayandıra dayandıra şuna dayandırıyorlar diyorlar ki öyle yırtık mestle yürünmez içerisinde rahat yürüyebiliyorsan o da yırtık sayılmaz, dolayısıyla bunlar aslında tartışılacak şeyler değil, birde burada şunu da tekrar etmekte belki fayda var o da tekrar etmemizin sebebi zihinlere iyice eski görüşler yerleştiği için diyor ki burada mesela yukarıda fagsilû vucûhekum ve eydiyekum vemsehû bi ruusikum ve erculekum iki tane emir var abdest alırken yüzünüzü ve kollarınızı yıkayın, şey yaparken de efendim guslederkende şey teyemmüm yaparken ne diyor teyemmüm yaparken diyor ki eğer su bulamazsanız temiz bir toprakla teyemmüm edin vemsehû bi ruusikum yüzünüz mesh edin ve eydiyekum, ve şeyle kollarınızı bak burada ilel merafikı demedi, ilel merafiki demediği için acaba kollarımızı buraya kadar mı mesh edeceğiz, buraya kadar mı mesh edeceğiz mesela Hanefiler buraya kadar mesh etmeyi şart koşarlar halbuki Peygamberimizden gelen rivayetlerde bura, yani bu şey ellerinizi vuruyorsunuz şöyle buraya kadar mesh ediyorsunuz bir daha da vurup yüzünüze mesh ediyorsunuz sait kelimesi de toprağın üstünde bulunan şey sayiden tayyiben sade yükseldi manasına toprağın üstünde bulunanla turap demedi yani saiden tayyiben  saiden tayyibende işi her zaman kolaylaştırıyor yani dünyanın neresinde hangi şartta olursan ol imkanı veriyor insana yani saala dendiği zaman değil mi

–Katılımcı: Burada da var sandalyelerimiz vurduk mu orda da bir toprak toz oluyor

–Abdulaziz Bayındır : Hayır toz olması da gerekmiyor saiden vemsehu bak diyorki saiden tayyiben, said kelimesi toprak manasına geliyor mu burada lugatta sade üste çıkma manasına değil mi ileyhi yasadul kel muttayip velalemu 49:02 sa   sade yükselmek manasına

–Katılımcı: Hocam meshedin bunlar yıkanan organlar

–Abdulaziz Bayındır : Yıkanan organlar

–Katılımcı: 48:33 diğerleri düşmüş

–Abdulaziz Bayındır : Diğerleri düşüyor tamamen yani bir hafifletmeye gelince şimdi siz meshi hafiflettiniz yerine ne koyarsınız konacak bir şey yok ki yani dokunma dediysen bitti mesih dediğin dokunmaktır, dokunmayı hafiflettiğin zaman dokunma demektir, e dokunmayacaksam ne yapacağım, hiçbir şey yapmayacağım

–Katılımcı: Arapçada şöyle bir kural vardır  taksirin taksiri olmaz

–Abdulaziz Bayındır : Taskirin taskiri olmaz daha küçüğün küçüğü olmaz Arapçada şöyle yani küçültme olduğu zaman bir daha küçültme yapılmaz El musaggar  musaggar hatta birisi buna delil getiriyor değil mi

–Katılımcı: 47:58 secde etsem bilmiyorum

–Abdulaziz Bayındır : Şimdi şeyden o mesh edilen organların ikisi de düşüyor ayette

–Katılımcı: 47:50  Es saidu recikul erzül barizu turaben gayne el kayne

–Abdulaziz Bayındır : Toprak olsun başka bir şey olsun

–Katılımcı: Recül erdu barizu

–Abdulaziz Bayındır : Ortaya çıkan yeryüzü, üst tarafta üst kısım ama temiz olacak

–Katılımcı: Turab

–Abdulaziz Bayındır : Biraz daha çalışırsak başka şeyler çıkar orada şimdi yani şimdi öyle bir şey ortaya koyuyor ki Allah-u Teala namaz kılmamaya hiçbir mazeret bırakmıyor bu şeylerde çünkü bu şeylerde hiçbir mazeret bırakmıyor ve yarın onu soracak

–Katılımcı: Sıkıntıya da sokmak istemiyor

–Abdulaziz Bayındır : Sıkıntıya da sokmak istemiyor onu da vurguluyor.

–Abdulaziz Bayındır : Hiç gerek yok, hiç gerek yok e burada açık değil mi yani gasledilen organları da azaltıyor bak, dirseklere kadar da demiyor dese ki ellerinizi dirseklere kadar şey yapın bu da hakikaten bir sıkıntı olur, bak diyor ki ben size sıkıntı vermek istemiyorum, temiz olmanızı istiyorum, işte burada bir şey ortaya çıkarıyor fizikçilerin elimizi toprağa şey yapıp vurup yüzümüze şey yaptığımız zaman ya da ellerimiz mesh ettiğimiz zaman ki hangi tür temizlik var bunu da bizim anlayabileceğimiz bir şey de onu fizikçiler bunu ortaya koymalılar

–Katılımcı: Toprağa dokununca bu fazla enerji şey yapıyormuş, zararlı

–Abdulaziz Bayındır: Tamam onu söylüyorlar da niye el ve yüz sadece ayak değil mesela, evet işte burada da çok açık aslında tartışacak hiçbir taraf yok, sen şimdi mezheplerin görüşlerini al

–Katılımcı: Aslında mezheplerden önce 46:09  cevcelin çok güzel bir tesbiti var onu paylaşmak istiyorum, tahsisil kuran bi sünnet yani Kuranın sünnetle tahsis edilmesi

–Abdulaziz Bayındır : Yani sınırlandırılması

–Katılımcı: Bunu nes olarak ta alıyorlar, diyor ki siz şöyle bir iddia da bulunuyorsunuz diyorsunuz ki imame yani başı örten başı saran herhangi ne olursa olsun onun üzerine siz mesh edemezsiniz diyorsunuz gerekçe neymiş çünkü bu Kur’an üzerine farklı bir hüküm bina ediyor yani içeriği Kur’an’dan farklı bir şeydir onun için siz bunu kabul etmiyorsunuz artık muhatabı kimler ise bunu kabul etmeyenler kim olursa olsun ama diyor ki sizin bu tavrınız durumunuz sizin yaptıklarınızla çelişiyor zaten siz mesela huffeini kabul ediyorsunuz, mestler üzerine yani ayakkabılar üzerine siz mesh edilebileceğini kabul ediyorsunuz halbuki kuranda böyle bir şey yoktur siz bunu kabul ediyorsunuz ama imameye gelince kabul etmiyorsunuz

–Abdulaziz Bayındır: Ha şey Mehmet hocanın söylediği şey gibi yani siz mestler üzerine meshi kabul edipte sarık üzerine ya da başörtüsü üzerine meshi nasıl kabul etmezsin ikisi ile de ilgili hadis var onu söylüyor değil mi

–Katılımcı: Hı hı evet daha sonra şöyle bir itirazda bulunuyor itiraz değil de şöyle bir yani bahane öne sürüyorlar diyorlar ki bu mestlerle ilgili yani ayakkabı üzerine yapılan meshler mesih aktaran rivayetler mütevatürdür ama imame ile ilgili rivayetler gelen mütevatir değildir onların düştükleri çelişkiyi anlatıyor aslında ikincisi otuz dördüncü vecih adlı başlığın altında diyor ki siz peygamberimizden AS gelen şu uygulamayı reddediyorsunuz, çoraplar üzerine mesh yapılmaz diyorsunuz ve diyorsunuz ki bu bir fazlalıktır yani Kur’an da olamayan bir hükümdür ama şöyle bir şeyde var ki siz içki ile abdest alınabileceğini söylüyorsunuz, içki haram bir şeydir, içki dediğimiz bu nebi bu bir zamanlar kufe tarafında

–Abdulaziz Bayındır : Hamr değil, hamr dedikleri şey değil de, hamr mı diyor

–Katılımcı: Bil hamr muharemi tembır diyor

–Abdulaziz Bayındır : Doğru doğru, ama güzel kelime doğru kelime kullanmış yani suyun içerisine hurmayı atıyorlar, hurma orada içerisinde dağılıyor şerbeti suyun içerisine geçiyor bir müddet sonra ekşiyor içildiği zaman adamı sarhoş ediyor

–Abdulaziz Bayındır : İşte hamr diyor orada

–Katılımcı: Yani mesela haram olan bir şeyle taharet yapılabileceğini söylüyorsunuz, aslında bu da biraz tartışmalıdır ama yani bu içki necis rihil midir gayri rihil midir

–Katılımcı: 43:09anlaşılmıyor

–Katılımcı: Evet yani aslında şu yani Peygamberimizden böyle bir uygulamanın geldiğini kendisi de kabul ediyor onu söyledikten sonra mezhepleri sırayla şöyle kısa kısa anlatabiliriz

–Abdulaziz Bayındır : Yani burada asıl bunu söylediğini özetle diyor ki siz ayaklara mesh ediyorsunuz, huf dediğimiz ayakkabı üzerine mesh ediyorsun ki burada tekrar etmek lazım huffun ayak bileğini örten ayakkabı olduğuna dair ne hadislerde bir ifade var ne de sözlüklerde bir ifade var, ayağı mesh ettiğiniz için ayağınıza huf varsa ki şu anda bizim hepimizin ayağındaki ayakkabıya huf deniyor Arapça da terliğe naal deniyor yani mesela bizim atın nalı deriz altını kapatır ya böyle yapıştıracak durumda değiliz parmak uçlarından takıyorsun nal deniyor, onu tabiî ki mesh etmiş Peygamberimiz mesh ederken çorabı varsa çorabını da mesh etmiş oluyor çorabı yoksa ayağı da mesh etmiş oluyor orada şeye kadar olduğu için ayak bileklerine kadar olduğu için peki siz bunu diyorsunuz ki mestler üzerine mesih caizdir ama ayette yok peki eşarp üzerine mesih caiz değildir diyorsunuz bu da ayette yok ona caiz diyorsanız buna da caiz demeniz lazım eğer o hadiste varsa bu da hadiste var ya ikisini  de kabul edin ya ikisini de reddedin yani bu şey ne, çelişki ne evet yani işte en başta söylediğim gibi ayeti kerimeye yanlış mana verildiği zaman çelişki yumağı bitmiyor, devam et şimdi

–Katılımcı: Aslında şunu belirtmekte yarar var bu huff nedir cevre nedir çorap nedir bunlar çok bilinen şeyler ama bazıları şöyle diyebiliyorlar cevrep neymiş efendim işte huffun değil de cermukun üstüne giyilen büyük bir ayakkabı diyorlar halbuki böyle bir şeyi hiçbir yerde geçmiyor yani onu söyleyen adam o zamana kadar onu daha önce böyle bir şey söylememiştir onun söylemesiyle herhalde söylenmeye başlanmıştır, yani cevrep en alta giyilendir

–Abdulaziz Bayındır : Mesela çorap üstüne, çıplak ayağa mesh edilebiliyor mu

–Abdulaziz Bayındır : Tabii ki, tabii ki zaten ayetin emri çıplak ayağa mesihtir, çıplak ayağa mesh olmazsa ayakkabıya çoraba meste hiçbir zaman mesh olmaz

–Katılımcı : öğrensin diye

–Abdulaziz Bayındır : Tabii

–Katılımcı: Şimdi bu mezheplerden bahsedeceğiz kısaca dedikte tüm mezhepte olan tüm alimlerin görüşünü burada söyleyecek durumda değiliz, evet mesela Malikilerde İmam Malik çoraplar üzerine mesh olmayacağını söylüyor, daha sonra çoraplar için bazı kendi hayali şartlar falan özellikler üretmeye çalışmışlar nedir işte bu çorap mıdır mücellet midir hani farz olan

–Katılımcı : çıplak ayağa

–Katılımcı: Zaten her kabul etmiyor, ehli sünnetin çoğunluğu öyle diyelim yani kabul edenler var mesela Taberi vardır, Sahabelerden vardır tabiinden vardır bunu kabul eden bir sürü insan var ama yaygın kanaat yaygın görüş çıplak ayağa mesh edilmeyeceğidir hatta onu yapan onu Rafizilikle itham ediyorlar büyük ihtimalle Rafizilerde ayaklara yani çoraplara ya da hufflere mesh edilir edilebiliri savunan insanları da Sünnilikle suçluyorlardır, öyle bir. İmam Malikten gelen rivayet diyor ki çoraplara mesh edilmez kısaca geçelim, bir de müctehitten bu tür tartışmanın temelini şu şekilde açıklıyor diyor ki bazıları çoraplar üzerine mesh edileceğini kabul ediyorlar bazıları ise karşı çıkıyorlar bunların nedeni ise o gelen rivayetlere olan yaklaşımları, kabul eden sahih olduğunu kabul ediyor kabul etmeyen ise sahih olmadığına kanaat getirerek o nedenden dolayı kabul etmemiş oluyor, şunu da belirtiyor diyor ki bu rivayet bildiğiniz gibi Buhari, Müslim ve daha büyük temel eserlerde geçmiyor, aslında yanlış bir ifade oldu yok Tırmızide geçiyor ve sahih olduğunu da söylüyor bu çoraplara mesh ettiği rivayetin kısaca Malikilerden bahsettikten sonra şimdi Hanefilere geçiyoruz. Hanefilerde hepinizin bildiği gibi diyorlar ki çoraplara ancak eğer mücellet ya da müneal ise olur

–Katılımcı: Yani çorabın özelliklerine dair bir takım şartlar

–Katılımcı: Yok aslında çorap çoraplıktan çıkmışsa olur, çorap çorap olduğu sürece olmaz bu iş diyorlar, yani mücellet yapıyorsun, onun dışını kaplıyorsun deriyle o zaman evet şartlı salıverme ya da müneaiz

–Abdulaziz Bayındır: Şartlı salıverme

–Katılımcı: Ebu Yusuf Muhammed ise diyorlar ki olur, mücellet ya da müneal olmasa da onları birkaç defa söyledik onun için söylemiyoruz mücellitin ne olduğunu, münhal ne olduğunu

–Abdulaziz Bayındır : Şurada El metüf Kadir’den  (37:25)  şey yaparmısın

–Katılımcı: Ama şöyle bir durumda var Ebu Hanife’nin son dönemlerinde bu görüşünden döndüğünü biliyoruz, öğreniyoruz, hastalandığında yanına gelen ziyaretçilerden biri anlatıyor diyor ki ben oradaydım abdest alırken çoraplarına mesh etti ve şunu söyledi ben bir zamanlar insanları bu tür davranışlardan onları yasaklıyordum, onlara yapmayın diyordum bakın görün bende bunu yapıyorum.

–Abdulaziz Bayındır : Yani Hanefilerde de çoraplara mesh etmekte hiçbir problem yok şimdi Fetül Kadir’den onun şartlarını okuyacağız biraz sonra o milletin zihnini karıştıran bazı şeyler var

–Katılımcı: Sonra uzun uzun anlatıyor, Ebu Yusuf Muhammed neye dayanarak buna cevaz verdiklerini İmam Ebu Hanefi neye dayanarak bunu yasakladığını söylüyor. İlginçtir Ebu Hanefi’nin görüşünü temellendirmek için getirmek için diyor ki asıl olan Ebu Hanefiye göre diyor ki ayakların yıkanmasıdır, ayakların yıkanması olduğuna göre çorapta huf değildir biliyoruz bunu huf olmayan her şey yıkanması gerekiyor ya da mesh edilemez diyorlar. Şafilerde gene aynı yaygın kanaat vardır diyorlar ki çoraplara mesh edilmez onlarda da şöyle ilginç bir delil vardır. Şimdi Muğire hadisini delil olarak alıyorlar Hanefilere karşın, delil ama çoraplara mesh ettiği geçiyor, onlar ise farklı bir amaçla kullanıyorlar, şimdi onlar diyorlar ki eğer çoraplar mücellet ya da müneal ise şöyle olur ya da böyle olur, Muğire bin Şuybe’den gelen rivayeti esas alıp Hanefilere karşı bunu kullanıyorlar halbuki esas aldıkları hadis çoraplar üzerine mesh edileceği hadisidir

–Katılımcı: Mezheplerin görüşü bu kadar mı..

–Katılımcı: Aslında iki mezhep kaldı biri Hanbelidir diğeri ise Zahiridir, Şia’yı falan almadık çünkü onlar kabul etmiyorlar

–Katılımcı: Caferilikte yanılıyorsam düzeltin mesh edilir

–Abdulaziz Bayındır : Ayağa çıplak ayak

–Katılımcı: Evet yani huflere mesh edilmez onu demeye çalıştın, Hanbelilerde İmam Ahmet’ten gelen rivayet bir de mezhep görüşü mesh edilebilir yöndedir onlarda bu Saban hadisini Müslim’de geçen hadisi esas alıyorlar

–Abdulaziz Bayındır : Buldun mu, ver bana

–Katılımcı: Zahirilerde farklı bir şey var mı

–Katılımcı: Zahirilerde onlar diyorlar ki çoraplara mesh olur diyorlar ve çoraplara mesh ediliri şu şarta bağlayanlar yani altı ya da nallanmış ya da üstü müneal olmasını şart koşanlar diyorlar ki bunların hiçbir delili yoktur, hiçbir anlamı da yoktur bir hatadır bu bunun ne Kur’an’da ne sünnetten ne kıyastan hiç şekilde bunu kalkıp temellendiremeyiz ispatlayamayız. Son olarak bunu söyleyebiliriz herhalde.

–Abdulaziz Bayındır : Biraz önce söylemiştim ya Ebu Yusuf bu ayetin hadisi nesh ettiğine dair önümde olmasın rağmen görememişim, birkaç kere baktım. Şimdi altını çizdim ki bir daha bakarsak görelim diye. Bu  El Fusul Fil Usul 33:14 Cassasta ikinci cildin üç yüz kırk sekizinci sayfasında anlatıyor, diyor ki bak burada Kala ashabına cemian ve terbian el hasanu ve şafin 33:01  veliyalihe diyor ki işte bizim hepimiz Fervi Hasan bin Salih zahi, Şafii dedi ki mukim, yolcu olmayan kişi mestlerine bir gün bir gece mesh eder, yolcu olanda üç gün üç gece mesh eder bu konuda ittifak etmişlerdir diyor ama Malikten  rivayet edilen bunda bir vakit sınırlaması yoktur ki zaten vakit sınırlaması diye bir şey olmaması gerekir, mantığın oturduğu temel yanlış olduğu için iza et kader 32:20 tahirateni yemseku vet bak burada da bu kelime ayakları temizken eğer şey yapmışsa temiz ne demek pislik yoksa necaset yoksa demektir ama bunlar o manada söylemiyor yıkamışsa demek istiyorlar.

Efendiimm kali ebubekrin  31:59 huffein SAS min tarikit tevafir vel istifada bu ayaklara şey mestlere mesih konusu Peygamber SAS den tevatür yoluyla ve çok böyle yaygın bir görüş olarak gelmiştir min hafi yucibi ilme bir bilgi gerektirecek şekilde gelmiştir yani bu konuda şüphe edilemez ve rızalike  kale ebu Yusuf bundan dolayı Ebu Yusuf şunu şöylemiştir innema yacuzu neshul Kur’anı bi süne Kur’an’ın sünnetle neshi caizdir, işte burada az önce dedim ya bunu bir türlü oturtamıyorlar yani genellikle söyledikleri şudur burada fıkıh kitaplarında mestler üzerine mesih caizdir neden çünkü işte ve ma caele kun fiddiyni harece bunu söyler geçerler, sen onları gördün değil mi şeylerde hep mesela Bedaüssenaide bunu söyler, Mebsudda bunu söyler Allah size bu dinde bir zorluk çıkarmamıştır diye şey yaparlar, güzel de  kaynağı ne ayet mi, ayet değil hadis olduğu için burada mecburen hadis ayet neks etmiş olacak çünkü bunlar diyorlar ki emir yıkamaktır, yıkamak emirse nasıl oluyor ondan sonra diyor ki işte orada o hükmü katir olan şey mestin üzerine intikal eder diyor mesih gaslin yerine geçer diyorlar üzerine şey yaptığı için şöyle söylüyor ayağınızı yıkadıktan sonra mest giydiğiniz zaman bir daha abdestiniz kaçtığında ayağa, o abdestsizlik ayağa sirayet etmez diyorlar, peki ayağa sirayet etmiyorsa niye mestler üzerine mesh ediyorsun, onunda mantığı yok işte.

Burada en mantıklı izah Ebu Yusuf’un izahı o da diyor ki ve rizaliki gali ebu yusuf innema yeculune bissünne Kur’an’ın sünnetle nesh edilmesi caizdir iza veredet  o sünnet varid olmuşsa Tevurudil huffi mesh mestler üzerine mesh edilmesi gibi sağlam yolla gelmişse Kur’an sünnet Kur’an’ı nesh eder diyor

–Katılımcı: Niye nesh ediyor

–Abdulaziz Bayındır : Nesh etmesi şu ayakları yıkama emredilmiştir diyorlar ya ayete rağmen nesh etmiş ayaklarınızda mest varsa  mestleri mesh edersiniz diye neksetmiştir diyor

–Katılımcı: Cüzi bir nesih yani

–Abdulaziz Bayındır : Cüzi bir nesih yani burada da taksis dedi az önce onlarda aslında aynı şeyi söylemiş oluyorlar da bu kadar netlikte değil öylesine birbiriyle çelişen çelişkiler yumağı ortaya çıkıyor ki hani Cenabı Hak vema cale  aleyküm fiddiyni  harec diyor bu harec sadece şey mi anlamasının kolay olması lazım öyle bir hale getiriyorsunuz ki anlaşılmaz hale getiriyorsunuz bu dini öyle şey olur mu neyse işte burada bundan bahsediyor ben esas bir de şunu okumamda şey var mesela Hanefilerin bu Fetul Kadir   şerhidir hida üzerine yazılmış haşiyedir şerh değil yani hidaye üzerine yazılan notlardır diyelim bugünkü anlamda burada çoraplar üzerine mesh etmek konusunda bir takım şeyler söylenir biliyorsunuz hatta Ömer Nasuhi Bilmen Büyük İslam ilmihali var mı varsa ona da bir bakalım Abdullah hoca burada mıydı o Büyük İslam İlmihali mesela şeyde Ahmet Hamdi Akseki’nin şeyinde İslam Dini adlı kitapta çorapların bağsız ayakta durması şarttır diyor, bağsız ayakta durması ifadesini işte çorapları buraya koyuyorsunuz dik duruyor şeklinde hep öyle anlarlar biliyorsunuz onun ne demek olduğunu da burada okuyacağız.

Sen onu bulursun şeyde ben şimdi bu arada bunu okuyayım bu diyor ki hani Ebu Hanefi’nin çoraplara mesh etmek için koştuğu şartlar var ya üstüne deri geçirilmiş olması lazım ya da altına taban geçirilmiş olması lazım sonradan da bu görüşten vazgeçtiğini burada da söylüyor başka bütün kaynaklarda söyleniyor Ebu Yusuf ve İmam Muhammedin görüşü işte bizim halkın zihninde olan görüşte diyor ki  ve kale yecuzu çoraplara mesh etmek caizdir, iza kane tekilini  küffanı  tekilini la yuşufuna  takilin kalın la yeşufunede bakalım ne manaya geliyormuş burada anlatıyor diyor ki Fetül Kadirin sahibi La yeşuffani tekidi lihtenakati, kalınlığı tekittir yani çoraplar kalın olmalı la yuşuffani yani şeffaf olmamalı onu da söylüyor bak min şeffettebu iza rakka ince oluyor hatta 25:48 veraehu arkasını görüyoruz yani deriyi gösteriyor deriyi gösterecek kadar cam gibi yani arkasını gösterecek kadar şeffaf olmamalı kalın olmasından maksat o yani altını göstermemeli, o kadar çok açık böyle altta deri gözüküyor o şekilde olmamalı

–Katılımcı : Kalın olmalı

–Abdulaziz Bayındır : Hah kalın dolayısıyla

–Katılımcı: kadınların çorapları gibi olmamalı

–Abdulaziz Bayındır: Yok aslında o değil aslında bu kadınların çorapları da bu tarife giriyor

–Abdulaziz Bayındır : Delikli delikli yani şimdi şu şekilde şey yapmışsınız, altta şey yapılmış gevşek bir örgü ile örülmüş altında derinin kendisini gösteriyor o şekilde yani

–Katılımcı: az önce okuduğum çorap

–Abdulaziz Bayındır : Bu onu da söylüyor çok ince şeffaf ama o zaman kadınların ona ne diyorlar sıfır çorap mı onlar öyle bir ifade kullanıyorlar galiba o zaman bizim şu anda ayağımıza hepimizin ayağına giydiği çorap buraya göre kalın çorap sayılıyor tamam mı şimdi bu Babertüde bu Fetül Kadir de değil fetül kadiri biraz sonra okurum lehuma  ebu Yusufla şeyin delili şu diyor imam Muhammedin lehuma hadidi 24:02 resullah SAS vusela Peygamberimiz çoraplarına mesh etmiştir, peki neden kalın şartını koşuyorlar hadiste yok veliennehu yumkinuhu meşrufihi, Peygamberimiz çoraplarına mesh ettiğine göre demek ki o çorapla yürüyebiliyormuş yani çorapla ayakkabısını çıkarıp yürüyor anlıyorlar o değil

–Katılımcı:23:30 duyulmuyor

–Abdulaziz Bayındır: Haşa öyle şey olur mu   23:27     iza kane takinen bi hasu yestemsiku aleysi  gayri rapt yani öyle bir şekilde ki ayrıca bağlamadan ayağında durur, çıkıp gitmez biz çorapları ayrıca bağlıyor muyuz ayakta durabiliyor tamam onun için ayakta durmak sakta durması saak neye diyorduk dizkapağı ile

–Katılımcı: Kendi ayağında değil de sizin ayağınızda durması

–Abdulaziz Bayındır : Yoksa kendi ayağı üzerinde çorap çorap için ayakta durma kelimesi kullanılır mı

–Katılımcı:

–Katılımcı : pantolonda durmaz

–Abdulaziz Bayındır : Pantolonda ayakta durmaz, hayır çizmelerde durmuyor o manada yani saak dediğimiz diz kapağı ile ayak arasında ki kısma verilen isim bak gördüğünüz gibi bi şaka gıyri rapti, yani bacağını ayrıca bir şey ile bağlamadan kendi kendine duruyor fe eşbeher huffe dolayısıyla bu şeye benzemiş oldu meste benzemiş oldu fel hakku bi ona katılmış olur diyor şimdi bu Baberti’nin şeyi buraya koymuş olduğu şerh şimdi şeyin Fetül Kadirin söylediği de şu diyor ki vela şekke hiç şüphe yok, ennel mesh halel huffe  ala hilafel hıyas mestler üzerine mesh etmek kıyasa aykırıdır diyor kıyasa aykırıdır ne demek hiçbir zaman ayakları yıkamanın yerine geçmez maden siz yıkamayı farz kıldınız, mestler üzerine meshe caiz diyemezsiniz demiş oluyor fela yastehu ila gayrihi bihi öyleyese başka bir şeyi meshe katmak sahih olmaz buda madem mestler üzerine mesih diyorsunuz ala hılafel olan şeye sayri mak olamaz yani bu istisnai bir hükümdür şeylerde kanunlarda istisnai hükümler olur başka bir şeyi bunun üzerine kıyaslayamazsın demiş oluyor.

İlla iza kane bi izaken tarikin delalti ve hune kuna fi manahu Ebu Hanifenin şeyi buymuş yani sadece delalet itibariyle ona benziyorsa onun manasında olur diyor ve manahu onun manası yani mestlerin manası nedir meshin essatül melral hüva bi sadedi ve atil meşhi fisseferi ve gıyril bi gayrihi diyor ki onun gibi olması ayağın yıkanması gereken yerleri örtüyor mu örtmüyor mu ona bakarsın onunla birlikte yolculukta ve başka yerlerde yürüyebiliyor musun ona bakarsın likad ebene tal sebil  sureti hastete yani diyor ki şu kesin ki mestler üzerine mesh etmenin caiz olması onun belli biçimde belli modelde olması ile alakalı değil ki belli hu mana manasından dolayıdır yani ayağı kapatıyor mu kapatmıyor mu kapatıyor, mesihte kapatıyor çorapta kapatıyor ne fark eder ki yani mana bu manadır, yoksa onlan şu kadar metre yürümüşsün bu kadar metre yürümüşsün o değil li lüzumül haraci finnasil 19:45 fil evkarı salasi, her namaz vaktinde giy çıkar giy çıkar bunda ki sıkıntıdan dolayıdır diyor hususen madan bi seyri yürüme ile birlikte fe ize caze abe essatil ilkab ayağın bileğini örten bir ayakkabıya mesh etmek konusunda ittifak varsan ve fil ihtiyarı ve iza kane mukaddemetehu meşkuketen iza meşkukete ez mezruten lenahu mel kelmezruheti yani mestin ön tarafı yarık olursa bizim Türkiyede şey yapıyoruz ya o iplerle de tutturulmuş olabilir zırzır cırcır fermuar düğmeyle de tutturulmuş olur lenneha kel mahruzeti bu dikilmiş gibidir dikilmiş gibidir, yani dikilmiş gibi olur diyor  fe vekanu ennehu lezal mana illa fil mina cevrebil felyekun mahmulül hadisi vaktül Halil vela bu Ebu Hanefinin delili olarak şey yapmış, neyse şimdi biz burada daha fazla uzatmaya lüzum yok ha diyor ki fi hadisi Muğire Resulullah SAS vel aleyni vel müna aleyni değil ki hadiste

–Katılımcı: aleyni

–Abdulaziz Bayındır :  aleyni burada yanlış yapıyorlar Peygamber efendimiz abdest aldı naal ve çoraplar üzerine

–Katılımcı: Orada  şimdi hadisin doğruluğuna kanaat getiriyorlar diyorlar ki biz bunu nasıl tevil edebiliriz cevrebeyn mun aleyne dir diyorlar

–Abdulaziz Bayındır : Ama vav var arada atıf var mümkün değil ki o manayı vermek

–Katılımcı: tevilin kapısı her zaman açık

–Abdulaziz Bayındır : Evet yani kurtuluşları yok. Neyse neticeyi kelam vel sen anladın mı meseleyi

–Katılımcı: Hocam bu sahabelerin

–Katılımcı: Hocam

–Abdulaziz Bayındır : Orada bitiyor iş aslında

–Katılımcı: Daha sonraki hadisler büyük ölçüde

–Abdulaziz Bayındır : Mezheplerde şey yapılmış Ergenekonun verdiği görevler hareket etmişler valla işte bu işler böyle maalesef

–Katılımcı: Sahabelerin adlarını da söylesek mi bu çok böyle basit sahabeler değil

–Abdulaziz Bayındır : Sıradan insanlar değil yani

–Katılımcı : Evet Ebul mesudul bedri çokda bir mantığı yoktur bu sıralamanın öyle gelmiş, İbni Ömer babası Hz Ömer ondan sonra tabeinden Hasan ebul musayib Enese bin Malik çok karşı çıkıyor bu olaya, Haccac şey dediğinde ayaklarınızı yıkayın o sizin için daha iyidir temizlik açısından bu haber Enes bin Malike ulaşıyor Malike ulaşıyor diyor Haccac yalan söylüyor diyor  burada da şey diyor yani orada ayaklarınız mesh edin burada ise çoraplarınız da mesh edebilirsiniz diyor Ebu Umame, Hz Ali bara bin sahabeden kaab said ondan sonra ukbe bin Amr ondan sonra İbrahim galip adında hatta başkaları ama sahabeden isimleri bize kadar gelen on altı sahabe adı var bunu söyleyen yada uygulayan

–Abdulaziz Bayındır : Ben bu şeyde mebsudta Hasani Basrinin yani şeyde bak burada diyor ayaklara mesh edildiğini söylüyor Hasane Basri ben onu taa talebelikte okumuştum şimdi hatırladım ve galel hasanül Basri yüramullahu el madruru yatekayyu vel gasri madruh herhalde sıkıntılı demek istiyor hatta el madrur yani ister ayağını mesh eder ister yıkar ve ın abbasin RA İbni Abbas demiş ki nezelel kuran bil gasli in meshin yani Kur’an-ı Kerim’de diyor Allahu Teala iki tane gasil iki tane Mesih ile emrini indirmiştir yani abdest organlarının ikisi yıkanır ikisi mesh edilir zaten onu baştanda okuduk burada şimdi cevap veriyor aynı şeyi şeyde de gördüm de 14:20 de var aynı ifade viruhl  bundan gasil kanaatini kastediyor diyor yani vemsehu birusukum ve erculukum yav bu iş bu kadar pamuk ipliğine bağlanır mı yani siz bu Arapçayı bilmeyen insanlar değilsiniz ki Allah’ını severseniz

–Katılımcı: Ercülekum olsa bile o manada gelmiş olmalı

–Abdulaziz Bayındır : Ercülekumda olsa mana değişmez ki

–Katılımcı: Değişip Bize kadar gelmesi

–Abdulaziz Bayındır : Yani şimdi bazen gerektiğinde yani burada sahih hadisler ıskalanıyor değil mi

–Katılımcı: Biraz önce onu söyleyecektim, kesir okunsa bile el mecrur bil civar diye bir şey vardır kesir için delil değil yani Mesih için delil değil

–Abdulaziz Bayındır: El mecrur bil civar burada geçerli değil kesr için okunanı karşı taraf mecrur bil civar diyor el mecruru bil civar burada olmaz burada olmaz o, o burada olmaz

–Katılımcı: Delil değil yani

–Abdulaziz Bayındır : Evet delil değil yani her halükarda delil değil işte şeyde de yani aynı ifadeyi kullanıyor şimdi Ömer Nasuhi Bilmen in büyük İslam ilmihalinde ne diyor ayakları topukları ile beraber örten çizmeler, potinler kendileriyle üç mil kadar yürüyecek kadar kuvvetli, yok putin değil potin bu potin ondan sonra üç mil karada yürüyebilecek kuvvetli, kalın çoraplar kuvvetli ve kalın denmesinin sebebi kalın dediği işte altını gösterecek kadar şeffaf olmayan kuvvetli demesi üç mil kadar yürüyünceye kadar parçalanmıyor yani üç mil dediğinde ne kadar beş kilometre kadar olsunda altı kilometre bizim giydiğimiz çoraplarla yüz kilometreden fazla yürünüyor tabii ki ayakkabı çorap ne için yapılır

–Katılımcı: Ama orada öyle bir şey yok ki

–Abdulaziz Bayındır : Hayır çorap nerede giyilirse ona çorap denmez ki dışarıda giydiğiniz şeye

–Katılımcı : Çoraplı ayakkabı

–Katılımcı: Sadece böyle keçeden yapılmış ayakkabı

–Abdulaziz Bayındır : Kendileri

–Katılımcı: Şeffaf olan bir şey parçalanır hemen ama plastik olanlar

–Abdulaziz Bayındır : Ondan sonra demiş ki konçlu aba terlikler, konçlu aba terlikler bu şeyler evlerde de bazı hanımlar giyiyorlar terlik olarak şeyi kapatıyor ya boğazını ayağının onlar, onlar üzerine onlara mesh hükmündedir, binaleyh bunların üzerine mesih yapılabilir bakın çorap diyorsa çorap hiçbir zaman dışarıda ayakkabı gibi giyilen şeye çorap denmez ayakkabının içinde giyilen şeye çorap denir

–Katılımcı: Çoraptan bahsederken beş mil yürümekten bahsediyor

–Abdulaziz Bayındır : Yok sağlam olsun diye az önce burada okuduk ya yani şeyden de Babertiden okuduk ya Fetül  kadir içerisinde o da diyor ki Peygamberimiz mesh etmiş tamam çoraplara mesh ettiğine göre demek ki bunun içinde yürüyebiliyor yürüyebiliyorsa o hep şeyle yani demek kilerle gidiyor mesela şimdi Hanefiler seferde doksan kilometre diyorlar peki deliliniz ne diyorlar ki Peygamberimiz demiş ki yemsekul mukimu yevmen velileten vel misafiri selaseten ten velialiye ki buda dayanaksız bir hadis o ayrı bir konu şey mukim bir gün bir gece mesh eder, yolcuda üç gün üç gece mesh eder, e kardeşim bu mesihle alakalı sen yolculuk süresini nereden çıkarıyorsun bunu bu demektir ki yolcu üç gün gider konakladığı yerde çıkarır çoraplarını ayaklarını yıkar orda son kalan yahu üç gün üç gece insan yürümüyor ki peki üç günlük yol üç günlük yola gittiğiniz zaman diyor seferi olursunuz peki üç günlük yolu nasıl takdir ediyorsunuz diyor ki üç günlük yol demek işte her gün insanlar otuz kilometre işte onu kilometreye çeviriyorlar, altı fersah mıydı neydi altı saatlik yol gidilir dinlenmeden on sekiz saatin altı saati yürüyüşle altı saati dinlenme, yemektir, namazdır işte şudur budur diğeri de uykuyla geçiyor ondan sonra altı saat her saate beş kilometre yürünür altı saatte otuz kilometre eder üç günde doksan kilometre eder yani tavşanının suyunun suyunun suyu

–Katılımcı: Bir gün gidelim bir gün çalışalım bir gün gidelim

–Abdulaziz Bayındır: Aslında bunlarında bir delili yok ben esas şunu söylemek istemiştim şimdi kardeşim gerektiği zaman bunlar mesela talak konusunda olduğu gibi koskoca sureyi görmüyorlar Talak Suresini görmüyorlar talakla ilgili ayetleri görmüyorlar talakla ilgili sahih hadisleri görmüyorlar mesela işte Hanefileri de kastediyorum geçende baktım Fetül Kadir o şeyin Hidayenin talak konusunu üzerine oturttuğu  batıl olan hadisle ilgili hiçbir tenkit yapmamış halbuki bu hadisleri tenkit eder çünkü o hadisi tenkit edecek olursa orada yazdıklarının tamamını çöpe atmak gerekecek.

Peki talak dediğiniz bir adama karın sana haram oldu diyorsunuz bir aile yıkılıyor orada aile bir abdest olayı gibi değil orada tutuyorsunuz batıl bir hadis üzerine Kur’an’da olmasına rağmen özel bir sure olmasına rağmen çok sayıda ayet olmasına rağmen sahih hadisler olmasına rağmen hepsini dışlıyorsunuz batıl bir hadis üzerine talak  sistemini kuruyorsunuz, ondan sonrada nikah olayını üzerine koyacağınız batıl hadisinizde yok hiçbir şeyiniz yok yanlış bir nikah sistemi kuruyorsunuz dört mezhebin dördü de ne hadise dayandırır ne akla dayanır ne mantığa dayanır o konuda açık ayetler açık uygulamalar olmasına rağmen hepsini dışlıyorlar e peki şimdi buraya gelmişler burada da ayet dışlanıyor sahih hadisler dışlanıyor kendilerine göre bir sistem oluşturmuşlar milletin ibadetlerine hani siz demiyor muydunuz ki ibadette kıyas yoktur bilmem şu yoktur hani demiyor muydunuz biz Kur’an’ı Kerim’e uyarız demiyor muydunuz biz sahih hadislere uyarız peki bu kadar hadisler ne oldu hiç kusura bakmasınlar hiç kusura bakmasınlar yani içeri alamayacağız dışarıda beklesinler

–Katılımcı: Bekliyorlar hocam

–Abdulaziz Bayındır : Valla bilmiyorum ahrette bunlar nasıl hesap verecek ben merak ediyorum doğrusu, gerçekten

–Katılımcı: Hocan ayet son kısımları ile alakalı şöyle bir şey söyleyebilir miyiz, mâ yurîdullâhu li yec’ale aleykum min harac Allah size doğrusu zorluk istemez sizi temiz kılmak ister

–Abdulaziz Bayındır : ve lâkin yurîdu li yutahhirekum

–Adem bey: Abdestin iki tür uygulamasında hem ayağın yıkanmasına veya ayaktakiler ne varsa hepsinin üzerine mesh alınması dair hadisler var bu ayetin bu kısmını da dikkate alarak bunu kişinin kendi tercihine bırakıp o an o durumda o pozisyonda kişi için bir zorluk değilse ayağını yıkamak ayağını yıkamasının asıl olduğunu ama bir zorluk söz konusu ise asıl olanın mesh etmesi olduğunu rahatlıkla söyleyebilir miyiz.

–Abdulaziz Bayındır : Şimdi şimdi bir tane asıl olur asıl olanın gasil olduğunu neye dayandırarak söyleyeceksin Adem, delil ne

–Katılımcı: Yukarıda ayet dayanarak delil

–Abdulaziz Bayındır : Delil ne

–Adem bey : Tabi burada ayeti kerime var ve hadisten uygulamalar var

–Abdulaziz Bayındır : Bak delil eğer dersen ki temiz olma, bak o ayette diyor ki Allah sizden biriniz cünub olur, ve in küntüm cünüben ev cae ehadün minküm minel ğait yada biriniz tuvaletten gelirse diyor cünüplükte boy abdesti alacaksın tamam onu anladım, sen mantık olarak düşün cünüplükte insanın neresi kirleniyor niye tüm vücut yıkanıyor, ha bugün bunu şeyler ortaya koydular, tabipler ortaya koydular cünüplükte bütün ama Peygamberimiz de onu söylüyor hadisinde ama biz onu anlamıyoruz, hadisten ortaya çıkıyor bugün ulema onu ispatladı ne diyor tahtakulle şainecasetün ale febelleşarabatün  diyor, her kıl kökünde necaset vardır, bugün o artık ispatlandı diyor ki deriyi temizleyin saçları da ıslatın şimdi o bir şu anda bizim çözülmemiş bir şeyimiz bunu bu günkü araştırmalardan anladık hadise göre peki sen ellerini yıkadın yani kollarını dirseklerine kadar, yüzünü de yıkadın hadi senin söylediğinin doru olduğunu kabul edelim ulemanın dediğinin doğru olduğunu,ayaklarını da yıkadın başını da mesh ettin gittin tuvalete o tuvalette olan olayda bu abdest  hangisi kirlendi ki tekrar bunları yıkamaya, yıkayacaksın, hangisi kirlendi

–Katılımcı : eller

–Abdulaziz Bayındır: O zaman elleri yıka sadece

–Abdulaziz Bayındır : Yüzün başın ayakların, tamam mı yani burada bak o ben eminim bu konunun uzmanları araştırırsa bu ayet muhteşem bir şey ortaya koyuyordur, bir Almanya’da sinir hastalıkları doktorluğu yapan bir karı koca gelmişti ikisi de aynı meslekten bunlar bizim işçilerden önce gitmişler taa 1960’lı yılların başında gitmişler orada eğitimlerini yapmışlar yerleşmişler falan, bir resmi nikahlarını kıymışlarda dini nikahlarını kıymamışlar yıllar sonra bize dini, bir dini nikah kıy diye geldiler orada, bu hanım anlattı dedi ki işte ben bilmem hangi ilde doktorluk yapıyorum doktorlar arasında sürekli sempozyumlar olur biliyorsunuz, birisi çıktı diyor su ile fizik tedavi diye anlatıyor adam baktım bizim abdesti anlatıyor, hiç de düşünmemiştim o zamana kadar ben çıktım ama aklıma geldi birden bire şey yaptı sinir uçlarını gayet iyi bildiği için çıktım diyor işte başın mesh edilmesinden onun eksik bıraktığı yeri tamamladım ve herkes şaşırdı yahu ve biz bunu on dört asırdır yaparız Müslümanlar olarak demişler ki yahu siz bunu yapıyorsunuz da bizim niye haberimiz yok.

Müthiş bir fizik tedavi yani hatta baş niye yıkanmıyor da mesh ediliyor o da çok önemliymiş onlara göre tabii o zaman anlattı ama benim mesleğim olmadığı için aklımda kalmadı, işte neden kulakların arkası buraları mesh ediliyor neden bura olmuyor bura oluyor bu iki şey oluyor onu da anlattım onlar şey yapıyor şimdi ben eminim ki birileri bunu çalıştığı zaman bulur yoksa bu işim mantığını biz kavrayamadığımız için bizim yapacağımız ayetin metnine bakmaktır ve Peygamberimizden gelen rivayetler bakmaktır burada da hepside kabul ediyor kendi koydukları kurallara mestin üzerine meshin hepside kabul ediyor yani çok yanlışlar birbirini kovalıyor dolayısıyla bizim söyleyeceğimiz şu beyler ayaklarınızı mesh edersiniz çorabınız varsa çorabı mesh edersiniz çıkarmanız gerek yok çünkü niye Peygamberimiz çıkarmamıştır, bu da ayetin gereğidir ayağını mesh et çıkarmana gerek yok ayağına dokun dediğin zaman bir adam çorabını çıkarır mı ona hatta terliğini bile çıkarmamış terlikle birlikte ayağını mesh etmiş ondan sonra tamam, peki yıkasan ne olur e yıka o sana kalmış bir şey ama bu senin bir görev değil çünkü ayağın kirli olabilir bunlar ayaklarıyla çıplak ayakla tuvalete de gidiyorlardı o zaman çıplak ayakla sokakta dolaşıyorlardı

–Katılımcı: Abdest alma 00:46

–Abdulaziz Bayındır : E tamam yani o zaman bunun tabii ki ayağına bir şey sıçramışsa Peygamberimizin hadiste ayaklarım temizdir ifadesini abdest alıyor zaten daha yeni abdest alıyor şu mantığa bak Peygamberimiz abdest alıyor diyor ki ben onu temiz giyinmiştim yani abdestsiz giyiniştim anlıyorlar ya niye abdest anlıyorsun yani o Arap toplumuna göre temiz demek abdestli demek değildir ki ve beynül  hadisinde bu Arapların tuvalete gidiyor ayaklarını temizlemeden abdest alıyorlar.

Tüm Mukayeseli Fıkıh Müzakereleri
# İçerik Adı Yayınladığı Tarih Görüntülenme
1 Kitaba Çağrı 16 Eylül 2017
2 Kurban İbadeti 24 Ağustos 2017
3 Hadislerin Derlenmesinde İran Etkisi 19 Ağustos 2017
4 Diyanetin Fetö Raporu: Bu din bu hale nasıl geldi? 14 Ağustos 2017
5 Hilal, Fitre ve Bayram 28 Haziran 2017
6 Nebi’mizin Ramazan Hayatı 12 Haziran 2017
7 İmsak Ölçüleri 27 Mayıs 2017
8 Dini Siyasete Alet Etmek 20 Mayıs 2017
9 Nebilere Yüklenen Olağanüstü Özellikler 13 Mayıs 2017
10 Tarih Boyunca Nebilere Gösterilen Tepkiler 6 Mayıs 2017
11 Yanlış Şeriat Algısı Suç ve Ceza 29 Nisan 2017
12 Kapitalizmin Sonu 15 Nisan 2017
13 Faiz Bağlamında Modern Finansal Ürünler 8 Nisan 2017
14 Hadislere Bakışımız Nasıl Olmalı 1 Nisan 2017
15 Haram Aylar 25 Mart 2017
16 Kur’an’cılık Tehlikesi 1.Bölüm 20 Mart 2017
17 Din ve Devlet İlişkileri 1.Bölüm 11 Mart 2017
18 Cuma Namazı ve Hutbe’si 4 Mart 2017
19 Kur’an’a Göre Sihir Kavramı 25 Şubat 2017
20 Abese Suresi Bağlamında Nebi’mizin Korunmuşluğu 18 Şubat 2017
21 Ev İçi Mahremiyet Kuralları 11 Şubat 2017
22 Örtünme İle İlgili Hükümler 4 Şubat 2017
23 Baş Örtüsü ve Örtünme 28 Ocak 2017
24 Kur’an’nın Çözüm Üretmedeki Yeri 21 Ocak 2017
25 Yahudileri Gölgede Bırakan Hileler 16 Ocak 2017
26 Müslümanlar’da Allah’a Güven Krizi 31 Aralık 2016
27 Müslümanlığımızı Gözden Geçirme İhtiyacı 24 Aralık 2016
28 Ümmet Olamamanın Ağır Bedeli 17 Aralık 2016
29 Tarihsellik İddialarında Cezalar Örneği 10 Aralık 2016
30 Mezhepçiliğin Doğurduğu Acı Sonuçlar 3 Aralık 2016
31 Kur’an’nın Tarihselliği İddiası ve Miras Konusu 26 Kasım 2016
32 Takiye (Kimliği Gizleme) 19 Kasım 2016
33 Faiz ve Güncel Meseleler 12 Kasım 2016
34 Mehdi Gelicek mi ? 7 Kasım 2016
35 Hz. İsa Gelecek mi? 31 Ekim 2016
36 Çağdaş Ulemanın Usulsüzlüğü 22 Ekim 2016
37 Dinsel Çoğulculuk 15 Ekim 2016
38 Son Kitabı Devre Dışı Bırakma Projesi, Dialog 8 Ekim 2016
39 Fıtrat Zemininde Buluşma 1 Ekim 2016
40 Nisa 34. Ayet Bağlamında Kadına Şiddet 24 Eylül 2016
41 Kurban İbadeti 10 Eylül 2016
42 Kadının Dövülmesi 3 Eylül 2016
43 Kur’an’a Göre Hükmetmek 27 Ağustos 2016
44 15 Temmuz Darbe Gecesine Kurani Bir Bakış 20 Ağustos 2016
45 Paralel Dinin Olmazsa Olmazı Aracılık – 1 13 Ağustos 2016
46 Müslüman Gayrimüslim İlişkileri 2 Temmuz 2016
47 Zekat 25 Haziran 2016
48 Oruçla İlgili Hükümler 18 Haziran 2016
49 Uydurulan Dinde Yatsı Sonu, Seher ve İmsak Vakti 4 Haziran 2016
50 Uydurulan Dinde Mut’a Nikahı 28 Mayıs 2016
51 Uydurulan Dinde Şartlı Talak 21 Mayıs 2016
52 Uydurulan Dinin Dayatması Olarak Çocukların Evlendirilmesi 7 Mayıs 2016
53 Kölelik ve Cariyelik Mezheplerin Dayatması mı? 30 Nisan 2016
54 Musa Hızır Kıssasının Evrensel Mesajı 23 Nisan 2016
55 Sünnetin Delil Değeri 16 Nisan 2016
56 Kira Sertifikaları Faizsiz Ürün mü? 9 Nisan 2016
57 Suç-Ceza Dengesi Açısından Cinsel İstismar 2 Nisan 2016
58 Boşanma Konusunda Allah’ın Koyduğu Sınırlar 26 Mart 2016
59 Allah’ın Koyduğu Sınırlar Nasıl Aşıldı 19 Mart 2016
60 Muhsana, Kadına Pozitif Ayrımcılık 13 Mart 2016
61 İnsanlar ile Cinlerin Ortak Özellikleri 5 Mart 2016
62 Nebiler Günahtan Korunmuş mudur? 27 Şubat 2016
63 Bedir Savaşı Örneğinde Nebi ve Resul Farkı 20 Şubat 2016
64 Dinde Haram-Helal Koyma Yetkisi 13 Şubat 2016
65 Cinler 6 Şubat 2016
66 İlk İnsanın Yaratılışı 30 Ocak 2016
67 İnsanı İnsan Yapan Özellikler 23 Ocak 2016
68 Allah’ı İkinci Sıraya Koymak 16 Ocak 2016
69 Şirkle İman Arasındaki Kararsızlık 9 Ocak 2016
70 Mehdi Beklentisi 2 Ocak 2016
71 Her İnsan Allah’ı Bilir 26 Aralık 2015
72 Fıkıh Müzakereleri | Her İnsan Allah’ı Bilir 26 Aralık 2015
73 Bir Sömürü Aracı Olarak Halifelik – 2 19 Aralık 2015
74 Bir Sömürü Aracı Olarak Halifelik 12 Aralık 2015
75 Kur’ân’da Dindarlık 5 Aralık 2015
76 Tarih Boyunca Bir Siyasi Baskı ve Ötekileştirme Aracı Olarak Zındıklık 28 Kasım 2015
77 Geleneğe Göre Dinden Dönmenin Hükmü (Bölüm 2) 21 Kasım 2015
78 Geleneğe Göre Dinden Dönmenin Hükmü (Bölüm 1) 21 Kasım 2015
79 Kur’an’a Göre Dinden Dönmenin Hükmü 16 Kasım 2015
80 Kur’an’da Zina Suçu Ve Cezası 7 Kasım 2015
81 Tağut Doğru Yolun Üstünde Oturur 31 Ekim 2015
82 Hadis Uydurma Faaliyetleri 24 Ekim 2015
83 Kader İnancı Ve Nesih 17 Ekim 2015
84 Resulullah Sonrası Siyasi Gelişmeler 10 Ekim 2015
85 Nesih 3 Ekim 2015
86 Hac Ve Kurban 19 Eylül 2015
87 Terör Olayları Karşısında Nebevi Siyaset 12 Eylül 2015
88 Dinde Özgürlük 5 Eylül 2015
89 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 4 “Cariyelik” 29 Ağustos 2015
90 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 3 “Cariyelik” 22 Ağustos 2015
91 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 2 “Kitap Algısı” 15 Ağustos 2015
92 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 8 Ağustos 2015
93 Nebimizin Yürüttüğü Dış Politika 1 Ağustos 2015
94 Kadir Gecesi ve İmsak Vaktine Tavırlar 11 Temmuz 2015
95 Zekat 4 Temmuz 2015
96 Oruç İbadeti 2 27 Haziran 2015
97 Oruç İbadeti 20 Haziran 2015
98 Kutup Bölgelerinde İftar ve İmsak Vakitleri 13 Haziran 2015
99 Emtia Borsalarındaki İşlemlerin Fıkhi Hükmü 6 Haziran 2015
100 Kur’ân’a Göre Gece-Gündüz 30 Mayıs 2015
101 Prof. V. A. Yefimov’la Yapılan Toplantının Değerlendirilmesi 23 Mayıs 2015
102 İsra ve Mirac 16 Mayıs 2015
103 Berzah Alemi 2 9 Mayıs 2015
104 Berzah Alemi 2 Mayıs 2015
105 Enflasyon ve Faiz 25 Nisan 2015
106 İşsizlik Probleminin Kaynağı 18 Nisan 2015
107 Peygamberimizin Öldürülmesini Emrettiği Kişiler Hakkındaki Rivayetler 4 Nisan 2015
108 Faizsiz Sistemin İlkeleri (Zekat-Faiz Karşılaştırması) 28 Mart 2015
109 Faizsiz Sistemin İlkeleri – Faizsiz Bankacılık 28 Mart 2015
110 Faizsiz Sistemin İlkeleri (Enflasyon) 21 Mart 2015
111 Faizsiz Sistemin İlkeleri (Bankacılık) 14 Mart 2015
112 Faizsiz Sistemin İlkeleri 7 Mart 2015
113 Tecavüz Suçunun Cezası 28 Şubat 2015
114 İdam Cezası ve Kıssas Tartışmaları 21 Şubat 2015
115 Ceza Hukukunun Genel Prensipleri 14 Şubat 2015
116 Kur’ân’da Ruh Kavramı 7 Şubat 2015
117 İcmanın Delilleri ve Değerlendirilmesi 24 Ocak 2015
118 Fıkıh Müzakereleri | Ceza Hukukunun Genel Prensipleri 17 Ocak 2015
119 Nebiye Hakaretin Cezası 10 Ocak 2015
120 Noel ve Mevlid Kandili Kutlamalari 3 Ocak 2015
121 Kelime Oyunları ve Şeb-i Arus 27 Aralık 2014
122 Evlilik Nedeniyle Ortaya Çıkan Haramlık 20 Aralık 2014
123 Talak’ın Şarta Bağlanması 13 Aralık 2014
124 Kadının Boşanma Hakkı 6 Aralık 2014
125 Boşanmanın Hükümleri 29 Kasım 2014
126 Küçüklerin Evlendirilmesi 22 Kasım 2014
127 İslam Hukuku-Roma Hukuku Karşılaştırması 15 Kasım 2014
128 Beni Kureyza Yahudileri ve Esirlerin Öldürülmesi 8 Kasım 2014
129 İslâm Miras Hukukunda Kelâle 3 Kasım 2014
130 Batı Güdümlü İslam Anlayışında Kur’an Sünnet Algısı – 2 25 Ekim 2014
131 Batı Güdümlü İslam Anlayışında Kur’an Sünnet Algısı 18 Ekim 2014
132 İslam Alimlerinin Işid’e Gönderdikleri Mektubun Eleştirisi 11 Ekim 2014
133 Kurban İbadeti 27 Eylül 2014
134 Birbirimizden yardım istemek şirk midir? 9 Ağustos 2014
135 Nafile Oruç 2 Ağustos 2014
136 Zekat ve Fitre 26 Temmuz 2014
137 Kadir Gecesi 19 Temmuz 2014
138 Tarihi gelişimi ve Hükümleri Açısından İtikaf 12 Temmuz 2014
139 Yatsının Son Vakti 5 Temmuz 2014
140 Vakti Dışında Namaz, Süresinden Fazla Oruç 28 Haziran 2014
141 Bakara 187. Ayet Işığında Oruç İbadeti 21 Haziran 2014
142 Kimler Oruç Tutabilir 14 Haziran 2014
143 Orucun Tarihi ve Meşruiyeti 7 Haziran 2014
144 Ecel ve Şehitlik – Sorular ve Cevaplar 24 Mayıs 2014
145 Ecel ve Şehitlik 17 Mayıs 2014
146 Seferilik Mesafesi ve Müddeti 10 Mayıs 2014
147 Yolculukta Namaz – 2 26 Nisan 2014
148 Dinden Dönmek 19 Nisan 2014
149 Yolculukta Namaz 5 Nisan 2014
150 Namazı Terketmenin Hükmü 29 Mart 2014
151 Namazda Zikir 8 Mart 2014
152 Kadınların Cemaate Katılması 1 Mart 2014
153 Cemaatle Namaz – 2 22 Şubat 2014
154 Cemaatle Namaz 15 Şubat 2014
155 Sehiv Secdesi 8 Şubat 2014
156 Namazı Bozan Haller – 2 1 Şubat 2014
157 Namazı Bozan Haller 18 Ocak 2014
158 Cumanın Farzından Önceki ve Sonraki Sünnetler 11 Ocak 2014
159 Cuma Hutbesi 4 Ocak 2014
160 Cuma Namazı 28 Aralık 2013
161 Sünnet Namazları 21 Aralık 2013
162 Vitir Namazı 14 Aralık 2013
163 Teheccüd Namazı 7 Aralık 2013
164 Kur’an’da Melek ve Cin Kavramları – Sorular 23 Kasım 2013
165 Kur’an’da Melek ve Cin Kavramları – 2 18 Kasım 2013
166 Kur’an’da Melek ve Cin Kavramları 2 Kasım 2013
167 Cezanın Amacı Açısından Mağdur Hakları 26 Ekim 2013
168 Bayram Namazı ve Teşrik Tekbirleri 12 Ekim 2013
169 Tarihi, Amacı ve Ahkamı Yönüyle Kurban 5 Ekim 2013
170 Kur’an’da Münafıkların Durumu – 2 28 Eylül 2013
171 Kur’an’da Münafıkların Durumu 21 Eylül 2013
172 Günümüz İslam Dünyasının Problemleri 14 Eylül 2013
173 Bedel Hac – Doç.Dr. Servet Bayındır 7 Eylül 2013
174 Allah’ın Bilgisi ve Kader 24 Ağustos 2013
175 Mısırdaki Müslümanların Durumu 17 Ağustos 2013
176 Kadir Gecesi 3 Ağustos 2013
177 İmsak Tartışmaları 27 Temmuz 2013
178 Kutup Bölgelerinde İbadet Vakitleri 20 Temmuz 2013
179 Kader 19 Ocak 2013
180 Kıyamet Alametleri 22 Aralık 2012
181 Kur’an Sünnet Bütünlüğünde Kurban İbadeti 20 Ekim 2012
182 Kur’an Sünnet Bütünlüğünde Hac İbadeti 13 Ekim 2012
183 Faiz-Zekat İlişkisi 6 Ekim 2012
184 Namazların Birleştirilmesi 29 Eylül 2012
185 İslama Yönelik Saldırılar 22 Eylül 2012
186 Alternatif Bir Finansal Ürün Olarak Kira Sertifikaları(SUKUK) 15 Eylül 2012
187 Öğle ve İkindi Namazlarının Vakitleri 8 Eylül 2012
188 Yatsı Namazı Vaktinin Bitişi 1 Eylül 2012
189 Kur’an’a Göre Gelenek 25 Ağustos 2012
190 Bayram Namazı ve Fitre 18 Ağustos 2012
191 Televizyondan Kabe İmamına Uyulabilir mi? 11 Ağustos 2012
192 Ramazan Ayının İnsana Sunduğu Fırsatlar 4 Ağustos 2012
193 İmsak Vakti ve Seher – 2 28 Temmuz 2012
194 İmsak Vakti ve Seher 21 Temmuz 2012
195 Nesih, Kıblenin Değişmesi Örneği 23 Haziran 2012
196 İsra ve Miraç 16 Haziran 2012
197 Uydurma Hadisler – Harun Ünal 9 Haziran 2012
198 Sezaryen Doğum 2 Haziran 2012
199 Vahiy – Sünnet İlişkisi 26 Mayıs 2012
200 Nesih Kavramı 19 Mayıs 2012
201 Din ve Tıp Açısından Sünnet 14 Mayıs 2012
202 Din ve Müzik 5 Mayıs 2012
203 Hadislerin Kur’an’a Arzı 28 Nisan 2012
204 Türkiye’de Kutlu Doğum Etkinlikleri 21 Nisan 2012
205 Allah’ın Elçisini Doğru Anlamak 14 Nisan 2012
206 Kur’an Öncesi Mekke Toplumu 7 Nisan 2012
207 Faizsiz Bankacılğın Problemleri 31 Mart 2012
208 Hz.Muhammed’in(S.A.V.) Tebyin Görevi 24 Mart 2012
209 İslam ve Türk Medeni Kanunu(TMK) Miras Sistemlerinin Mukayesesi 17 Mart 2012
210 Kur’an’a Göre Tağut Kavramı 10 Mart 2012
211 Farklı İnançların Birlikte Yaşamasının Doğal Kuralları 3 Mart 2012
212 Kur’an’a Göre Resule İman, İtaat ve İttiba 25 Şubat 2012
213 Organ Nakli 18 Şubat 2012
214 Sebeb-i Nüzul Meselesi 11 Şubat 2012
215 Daru’l-Harbde Faiz 4 Şubat 2012
216 İftida 28 Ocak 2012
217 Talak (Boşanma) 21 Ocak 2012
218 Gayrimüslimlerle Evlilik 14 Ocak 2012
219 A’raf Ehli 7 Ocak 2012
220 Müminler Cehenneme Girecekler Mi? – 2 31 Aralık 2011
221 Müminler Cehenneme Girecekler Mi? 24 Aralık 2011
222 Çocukların Evlendirilmesi 17 Aralık 2011
223 İnanç Özgürlüğü 10 Aralık 2011
224 Evliliğin Denetlenmesi 3 Aralık 2011
225 Adetli Kadın Kur’an’a Dokunabilir mi? 26 Kasım 2011
226 Hz.İsa’yı(a.s.) Geri Getirmek İsteyenlerin Hedefi 19 Kasım 2011
227 Nebi ve Resul Kavramları 12 Kasım 2011
228 Kurban Bayramına Nasıl Hazırlanmalıyız? 5 Kasım 2011
229 İcma Delili ve Değerlendirilmesi 22 Ekim 2011
230 Vekaletle(Bedel) Hac 15 Ekim 2011
231 İhram Yasakları 8 Ekim 2011
232 Kadınların Yolcuğu 1 Ekim 2011
233 Kur’an ve Sünnet Işığında Hac İbadeti 24 Eylül 2011
234 Faiz Anlayışı 10 Eylül 2011
235 Bayram Namazı 27 Ağustos 2011
236 İmsak Vakti 20 Ağustos 2011
237 Teravih Namazı Konusunda Diyanet’e Cevap 13 Ağustos 2011
238 Oruç Tutamayanlar Ne Yapmalı? 6 Ağustos 2011
239 Güneşin Batmadığı Yerlerde Namaz Vakitleri 2 Temmuz 2011
240 Yatsı Namazının Vakti 7 Mayıs 2011
241 Allah’ın İndirdikleri İle Hükmetmeyenler – 2 30 Nisan 2011
242 Allah’ın İndirdikleri İle Hükmetmeyenler 23 Nisan 2011
243 Günahlarla İlgili Kavramlar – 2 2 Nisan 2011
244 Günahlarla İlgili Kavramlar 26 Mart 2011
245 Büyük Günahlar – 3 19 Mart 2011
246 Büyük Günahlar Nelerdir? 12 Mart 2011
247 Büyük Günah İşleyenlerin Durumu 5 Mart 2011
248 Ye’cüc ve Me’cüc 26 Şubat 2011
249 Dabbetü’l-Arz 19 Şubat 2011
250 Tarikatlarda Vesile ve Tevessül 12 Şubat 2011
251 Evliyanın Yardımı İle İlgili İddialar – 2 5 Şubat 2011
252 Kutuplarda Namaz Vaktinin Tespiti 29 Ocak 2011
253 Evliyanın Yardımı İle İlgili İddialar 22 Ocak 2011
254 Kâlû Belâ Olayı Hakkında Sorulan Sorular – 2 1 Ocak 2011
255 Kâlû Belâ Olayı Hakkında Sorulan Sorular 25 Aralık 2010
256 Mehdi İnancı 18 Aralık 2010
257 Kur’an’a Göre Zekat Oranları 4 Aralık 2010
258 Artan Malı İnfak Etme 27 Kasım 2010
259 Vitr Namazı 13 Kasım 2010
260 Bayram Namazları 6 Kasım 2010
261 Sehiv Secdesi – Mukayeseli Fıkıh Dersleri 30 Ekim 2010
262 Kurban İle Alakalı Sorular 23 Ekim 2010
263 Hac Farklı Aylarda Yapılabilir mi? – Fıkıh Dersi 9 Ekim 2010
264 Başkasının Yerine Hacc Yapmak 2 Ekim 2010
265 Hilal İle İlgili Sorulan Sorular 25 Eylül 2010
266 Cariyeler İle İlgili Sorulan Sorular 18 Eylül 2010
267 ORUÇ BOZMANIN CEZASI 4 Eylül 2010
268 Zekat 28 Ağustos 2010
269 İmsak ve Yatsı Vakitleri – 2 21 Ağustos 2010
270 İmsak ve Yatsı Vakitleri 14 Ağustos 2010
271 İsra ve Miraç -2 10 Temmuz 2010
272 İsra ve Miraç -1 3 Temmuz 2010
273 İcma’a Delil Getirilen Hadisler 26 Haziran 2010
274 İcma 19 Haziran 2010
275 Başörtüsü ve Örtünme 12 Haziran 2010
276 Mezheplerin Tutarlılığı 29 Mayıs 2010
277 Asabe Siyaset İlişkisi (Kızın Çocuklarının Mirasçılığı Örneği) 22 Mayıs 2010
278 Kur’an’ı Açıklama Usulü 15 Mayıs 2010
279 Kartepe Programı Değerlendirme 5 Mayıs 2010
280 Abdestte Ayakların Mesh Edilmesi 24 Nisan 2010
281 Hudeybiye’den Geri Kalanlar 13 Nisan 2010
282 Peygamberimizin Zeynep (ranha) ile Evliliği 3 Nisan 2010
283 Bedir Savaşı 20 Mart 2010
284 Kur’an Sünnet Bütünlüğü: Allah’ın İzni Meselesi 13 Mart 2010
285 Vahiy Çeşitleri 6 Mart 2010
286 Kadınların Özel Halleri 11 Şubat 2010
287 Kur’an’a Göre Zekat Nispeti 6 Şubat 2010
288 Vahy-i Gayr-i Metlüv’e Dair Getirilen Deliller -1 30 Ocak 2010
289 Iskat (Ölen Kimseyi İbadet Borçlarından Kurtarmak) 16 Ocak 2010
290 Dini Tebliğ ve Uygulamada Cebrailin Rolü -2 2 Ocak 2010
291 Dini Tebliğ ve Uygulamada Cebrail’in Rolü 26 Aralık 2009
292 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kurban 21 Kasım 2009
293 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kıble Meselesi -2 14 Kasım 2009
294 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kıble Meselesi -1 7 Kasım 2009
295 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kur’anı Anlama 31 Ekim 2009
296 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Yolculukta Namazin Kısaltılması Örneği 24 Ekim 2009
297 İsa Aleyhisselam Tekrar Gelecek mi? -2 17 Ekim 2009
298 İsa Aleyhisselam Tekrar Gelecek mi? 1-1 10 Ekim 2009
299 İsa Aleyhisselam Tekrar Gelecek mi? 1-2 10 Ekim 2009
300 Hanefi Mezhebinin İçki ile İlgili Görüşleri -1 3 Ekim 2009
301 Hanefi Mezhebinin İçki ile İlgili Görüşleri -2 3 Ekim 2009
302 Mirasta Avliye Meselesi -1 26 Eylül 2009
303 Mirasta Avliye Meselesi -2 26 Eylül 2009
304 Kasten Orucu Bozanın Cezası -1 12 Eylül 2009
305 Kasten Orucu Bozanın Cezası -2 12 Eylül 2009
306 Oruç Keffareti -1 29 Ağustos 2009
307 Oruç Keffareti -2 29 Ağustos 2009
308 Adetli Kadının Orucu -1 22 Ağustos 2009
309 Adetli Kadının Orucu -2 22 Ağustos 2009
310 Hastaların Orucu -1 15 Ağustos 2009
311 Hastaların Orucu -2 15 Ağustos 2009
312 Namazda Örtünme / 2-1 8 Ağustos 2009
313 Namazda Örtünme / 2-2 8 Ağustos 2009
314 Namazda Örtünme / 1-1 1 Ağustos 2009
315 Namazda Örtünme / 1-2 1 Ağustos 2009
316 Kur’an’da Örtünme -1 18 Temmuz 2009
317 Kur’an’da Örtünme -2 18 Temmuz 2009
318 Gayrimüslimlerle Evlilik -1 11 Temmuz 2009
319 Gayrimüslimlerle Evlilik -2 11 Temmuz 2009
320 Müşriklerle Evlilik -1 4 Temmuz 2009
321 Müşriklerle Evlilik -2 4 Temmuz 2009
322 Ehli Kitap ve Müşrikler -1 27 Haziran 2009
323 Ehli Kitap ve Müşrikler -2 27 Haziran 2009
324 Hayvan Kesimi / 2-1 20 Haziran 2009
325 Hayvan Kesimi / 2-2 20 Haziran 2009
326 Hayvan Kesimi -1 13 Haziran 2009
327 Hayvan Kesimi -2 13 Haziran 2009
328 Helal Gıda ve Jelatin Konusu -1 6 Haziran 2009
329 Helal Gıda ve Jelatin Konusu -2 6 Haziran 2009
330 Nafile Namazlar -1 9 Mayıs 2009
331 Nafile Namazlar -2 9 Mayıs 2009
332 Vitir Namazı -1 2 Mayıs 2009
333 Vitir Namazı -2 2 Mayıs 2009
334 Kur’an’ın Genel Açıklaması -1 25 Nisan 2009
335 Kur’an’ın Genel Açıklaması -2 25 Nisan 2009
336 Namazın Mekruhları -1 11 Nisan 2009
337 Namazın Mekruhları -2 11 Nisan 2009
338 Namazı Bozan Şeyler -1 4 Nisan 2009
339 Namazı Bozan Şeyler -2 4 Nisan 2009
340 Namazda Konuşmak -1 28 Mart 2009
341 Namazda Konuşmak -2 28 Mart 2009
342 Namazda Abdestin Bozulması / 2-1 21 Mart 2009
343 Namazda Abdestin Bozulması / 2-2 21 Mart 2009
344 Namazda Abdestin Bozulması / 1-1 14 Mart 2009
345 Namazda Abdestin Bozulması / 1-2 14 Mart 2009
346 Namazda İmamlık / 3-1 28 Şubat 2009
347 Namazda İmamlık / 3-2 28 Şubat 2009
348 Namazda Saf Düzeni -1 21 Şubat 2009
349 Namazda Saf Düzeni -2 21 Şubat 2009
350 Namazda İmamlık / 2-1 14 Şubat 2009
351 Namazda İmamlık / 2-2 14 Şubat 2009
352 Namazda İmamlık / 1-1 7 Şubat 2009
353 Namazda İmamlık / 1-2 7 Şubat 2009
354 İmamın Arkasında Kıraat -1 24 Ocak 2009
355 İmamın Arkasında Kıraat -2 24 Ocak 2009
356 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 4-1 17 Ocak 2009
357 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 4-2 17 Ocak 2009
358 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 3-1 10 Ocak 2009
359 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 3-2 10 Ocak 2009
360 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 2-1 3 Ocak 2009
361 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 2-2 3 Ocak 2009
Kuran Dersi Canlı Yayın