Euzubillahimineşşeytanirracim,
Bismillahirrahmanirrahim,
ElhamdülillâhiRabbil-‘âlemîn. Vel-‘âkıbetülil-müttekîn. Vessalâtüvesselâmü ‘alâRasûlinâ Muhammedin ve ‘alââlihî ve sahbihîecma’în.
Bir Ramazan-ı şerifi gerimizde bıraktık. Günlerin uzun olması sebebiyle, bu Ramazan’da da sohbet yapmadık, çünkü İstanbul’un şartları içerisinde buraya gelmek gitmek çok zor olurdu. Bir de Ramazan’ın kendisine mahsus meşguliyetleri var.Biliyorsunuz İslam âlemi, insanlık camiası içerisinde en kötü durumda olan bir gruptur, hâlbukiAllahüTeâlâ ayetinde ne diyor;
Estaüzibillah,
“gevşemeyin, üzülmeyin, inanıyorsanız en üstün olanlar sizlersiniz”.
A’li İmran kaçıncı ayetti? 139, A’li İmran 139.
“gevşemeyin, üzülmeyin, inanıyorsanız en üstün olan sizlersiniz”.Hâlbuki bakıyoruz ki, bugün İslam âlemi en üstün değil. En üstünü de bırakın, üstün değil.Üstünü de bırakın en aşağıda, yani tamamen dibe çökmüş vaziyette.Bütün insanlara örnek olacak olan, en üstün olması gereken kişiler en alta düşmüşler, yani bu savaşı kaybetmiştir, bu hangi savaş? Batı karşısında verdikleri savaş. Batı ne yapıyor?Batı kendisini dünya açısından üstün olarak ortaya koyuyor. Allah’ın dinine sarılarak elde etmeleri gereken şerefi, batının arkasına düşerek lanete dönüştürmüş olan bir topluluk.Bir toplantı yapılmıştı Ramazan’da, İslam ülkelerindeki ulema bir araya getirildi.Yayınlanan bildiride, günde 900 Müslümanın birbirini öldürdüğü ifade ediliyor. Yani Gazze’deki dünyanın gözü önünde işlenen cinayetlere baktığımız zaman öbürünü göremiyoruz.Fakat yayınlanan bildiride adeta Müslümanların bu halde olmalarının hak ettikleri bir durum olduğunu itiraf gibi cümleler var.Deniyor ki bu sıkıntıdan kurtulmamız için geleneğimize yapışmamız lazım,siz geleneğinize yapışa durun, Cenabı Hak size daha ne acılar çektirecek. Siz Allah’ın kitabını Allah’ın Resulünün yolunu bırakın, geleneğinize sarılın.Sizin adınıza İslam uleması da siz kendiniz diyorsun bakalım size Müslüman muamelesi yapacak mı? Dine uyma yerine din, kendilerine uydurulmuş olan bir grup, yani kendine uydurmakla meşgul olan bir grup. AllahüTeâlâ Bakara 159. ayette diyor ki;
“İndirdiğimiz açık ayetleri ve ana yolu gösteren ayetleri gizleyenler”
“insanlara açıklamamızdan sonra gizleyenler”
“Allah onlara lanet eder”
“lanet edenler de lanet ederler”.
Bakıyoruz ki kendisine İslam âlemi diyen bu grup Allah’ın bir ayetini değil neredeyse Kuran’ı Kerim’in tamamını gizler hale gelmiştir.İndirilendin unutulmuş, uydurulan din onun yerine geçmiş.Siz bütün insanlığa çözüm sunacakken, bu insanlığa yapmış olduğunuz zulmün karşılığını elbette ki göreceksiniz. O da ne olur?Allah’ın laneti ve lanet edeceklerin laneti. Onun da kim olduğunu Cenabı Hak yine o ayetin devamında bildiriyor. Bir sonrakisinde diyor ki
“Allah’ın ayetlerini gizleyenler, örterler”
“gizlemiş olarak ölürlerse”
“onların üzerinde Allah’ın laneti olur”
“meleklerin”
ecmain“tüm insanların laneti olur”
Demek ki bugün Müslümanlar Allah’ın meleklerin ve bütün insanlığın lanetini hak etmiş vaziyetteler.HâlbukiCenabı Hak
“Sizi kendi yardımıyla ve müminlere desteklemiş olan odur”.
Yine Ahzab suresinde
“O sizi destekler, melekleri de” diyor.Ama ne oluyor? Cenabı Hakk’ın melekleri desteklediği İslam ümmeti bu defa Allah’ın meleklerin ve tüm insanlığın lanetini hak eder hale gelmişlerdir. Bundan Enfal 62
“seni yardımıyla ve müminleri destekleyen odur” diyor.Şimdionun için İslam ümmetinin bu kötü durumdan kurtulmasının tek yolu lanetli olmaktan kurtulmaktır.Onun içinde Kuranı Kerim’e, ResulullahSAV’in örnekliğinde kendimizi yenilememiz gerekir. Buna çok büyük ihtiyacımız var. Allah’ın indirdiği ayetler ile yarattığı ayetleri birlikte okumamız lazım.Ve yeniden dünyaya çözümler sunan bir topluluk olmamız lazım. Dünyadan çözüm bekleyen değil.Ne kadar üzücü bir şey ki birleşmiş milletlerin Gazze’deki şeyi durdurmasını bekliyoruz.Ne kadar üzücü bir şey kiLahey’de alınan kararlarla esirlere muamele edilmesini bekliyoruz.Hiç bize ait bir şey yok, çünkü biz diye bir şey kalmamış ki…Hadis kitaplarında görürsünüz güya ResulullahSAV Beni Kurayza Yahudilerini onların savaşan grubunu öldürmüş, kadınlar ve çocukları hariç.Hani yalanında bir kuyruklusu olur öyle bir şey ki 3000 kişiyi Medineli bir hanımın evinde tutmuşlar. 3000 kişi bir hanımın evinde tutuluyor, düşünebiliyor musunuz? Böyle bir şey olur mu?
Yani yalan söyleyen kişi bütün olasılıklarıdüşünemiyor, mutlakaaçık veriyor. Ve şeyde yani Kuranı Kerim’e tamamen aykırı olarak, Allah uzun tutmuş Cenabı Hak Resulullah’aAllah’ın emriyle hükmetmesini emretmişken, o da tutmuş da HâkimSaaz’ı hakem olarak tayin etmişte, öldürmelerine hükmetmişte, öldürülmüş te, tabi bu İbni Sak’ın uydurduğu bir yalan.İmam Malik zamanında Medine’den sürgün edilmiş Yahudiler lehine bir takım yalanlar uydurduğu için.Oradan Mısır’a geliyor Mısır’da da barındırılmamış ama şu anda o tam bir ilim olarak hiç kimsenin itiraz etmediği şekilde duruyor. Çünkü Kuran’sız bir İslam âlemi, bu yanlışları görme şansına da sahip olamıyor. Maalesef. E sen şimdi bunu kabul ediyorsun, ey İslam uleması. O zaman bugünki Yahudiler bunu gerekçe göstererek kendilerini haklı çıkarmaya çalışırlarsa ne diyeceksin?Niye bu çalışmaları bertaraf ediyorsun?
Mesela onunla ilgili ayeti kerimede, burada diyor ki 36. Ahsaf suresi 36. Ayet.BuAhsafsuresi hendek savaşı ile ilgili olduğu için Ahsaf Savaşı denir o savaşa, orada olanlarla alakalı.
“ehli kitaptan Mekkelilere destek verenleri de indirdi Allah”
“kalelerinden indirdi”
“kalplerine korku salmış olarak”
“Bir kısmını öldürüyor”
“ve bir kısmında esir alıyordunuz”
Bir kısmını öldürüyor, bir kısmı çünkü savaş sırasında öldürüyor, sonra savaşma işi bitince de esir alınıyor esir alınma ile ilgili kuralı biliyorsunuz Muhammed suresinin dördüncü ayetinde, orada düşman tamamen etkisiz hale getirilmeden esir almayı yasaklıyor.Esir alındıktan sonrada ya karşılıklı ya da karşılıksız serbest bırakacaksınız, savaş bütün ağırlıklarını bırakıncaya kadar. Bunlar zaten artık arkalarında herhangi bir şey kalmadığı için tek seçenek serbest bırakılmalarıdır.ŞimdigüyaResulullahSAV. Bu ayetlerin hükmünü bırakmış da Sad bin Marz’a demişki aramızda hakemlik yap.Bunu söyleyemez çünkü Allahü Teâlâ
Diyeehli kitapla ilgili olarak bu da Maide suresinin 48 mi 47 mi bir baksana. 48.ayeti değil mi Maide.
Diyor ki orada 49. ikisinde de var evet
Bakın burada diyor AllahüTeâlâ diyor ki;
“Allah gerçeklerle dolu bu kitabı sana indirmiştir, kendinden önce olan diğer kitapların hepsini tasdik eder mahiyette ve onları koruyacak durumda olan bu kitabı indirmiştir”
“onların arasında Allah’ın sana indirdiği ile hükmet” diyor. Allah Resullulaha bu emri verecek, o hakem tayin edecek, olur mu öyle şey? Ondan sonrada, şeylerde bakın siyer kitaplarındavardır, hiç kimse bunun yanlış manlış olduğunu söylemez, almışta Resulullah, efendim bir kadın 3000 kişiyi nasıl bir kadının evinde barındırıyorsa, ayrıca bir şey. Böyle bir şey bugün bile mümkün değil, oimkânsızolan bir husus.
Ondan sonra savaşta savaşanlarını öldürmüş, işte diğerlerini de esir olarak almış. HâlbukiCenabı Hak burada ne diyor?Onların arasında Allah’ın indirdiği ile hükmet diyor. Allah’ın indirdiği de çok açık ve net, esiri olanlara ne yapılacağı açıkça belirtilmiş. Şimdi sonuca gelelim, öyle bir yapı oluşmuş ki bugün fıkıh kitaplarında yazılanla hangi mezhep olursa olsun,şu bu mezhep diye ayırmıyorum, hangi mezhep olursa olsun onlara fıkıh kitaplarında yazanlarla Kuranı Kerim’de yazanlar arasında inanılmaz muhalefet var, ya bugün bu ulema konuştuğu zaman Allah’ın kitabından konuşmuyor.
RasulullahSAV’in sahih uygulaması kimsenin aklına bile gelmiyor.Uydurulmuş olan dini din olarak görerek hem okullarda okutuyorlar, hem kitaplarında yazıyorlar, hem televizyonlarda konuşuyorlar, hem fetva veriyorlar. Böyle bir durumda biz sadece alışmışız Allah İsrâiloğullarına lanet etmiştir, tabii şüphesiz ki öyle.Peki, senin konumun İsrailoğullarının daha mı iyi? Daha mı iyi? Onun için İslam âleminin bir an önce tövbekâr olup uyanmasına ihtiyaç var.
Şimdi sadece size bir örnek, hepinizin çok iyi bildiği örneği veriyim, asıl dersimize geçelim tövbe ile ilgili bugünkü dersimiz biliyorsunuz. Biliyorsunuz İmsak vaktiyle ilgili yıllarca yapmış olduğumuz çalışmalar birkaç senedir ortaya çıkardık. Bu senede Cenabı Hakka sonsuz şükürler olsun, güneşin hiç batmadığı bölgelerde de oradaki arkadaşlarımızın yapmış olduğu gözlemler, takvimimizin dakikası dakikasına doğru olduğunu ortaya çıkardı. Bu son derece zor bir şeydi, ama Kuranı Kerim’i AllahüTeâlâ bunun bütün şeylerini ölçülerini koymuş, biz de Cenabı Hakk’ın emrine uygun olarak o ölçüleri çıkardık ki, İslam tarihinde ilk defa bu ölçüleri çıkarmak bize nasip oldu, hamtolsun, çok şükürler olsun.Veçağımızın haberleşme iletişim araçlarının yararlarını kullanarak bunların doğruluğunu bugün dünyanın hemen her yerinde bu Ramazan’da test etmek nasip oldu meselaTromso’nun, o güneşin hiç batmadığı yerde, bizim takvime göre oruç tutanlar 14 saat oruç tuttular.İftar ettikleri zaman, niye iftar ettiklerini gayet iyi bilerek, yani kendi gözleriyle görüp tespit ederek tamam işte şimdi iftar oldu, şimdi sahur oldu diyerek yaptılar, güneş hiç batmadığı halde. Ama diğerlerine göre yapılanların hiçbir gerekçesi yok.Şimdi böyle bir konuda biliyorsunuz bu Ramazan’da yine Diyanet İşleri Başkanlığı yanlış olduğunu,yüzde yüz bilerek çünkü birazcık doğru olduğuna inanacak olsaydı elbette karşımıza çıkıp konuşabilirlerdi, yüzde yüz yanlış olduklarını bilerek bu sene de yine milyonlarca Müslümanın günahına girdiler. O hiç bir şey değil AllahüTeâlâ’nınayetine karşı savaştılar, açıkça söylüyorum. Allah’ın açık ayetlerine karşı savaştılar.Peki, hangi yüzle kalkıp da siz İslam âlemine laf söyleyebileceksiniz? Ramazan’dan önce toplantı düzenledik ve davet gönderdik,buyurun gelin, siz kendinizi anlatın, biz sizinle tartışmayacağız.Sonra çağrıda bulunduk, siz Ankara’nın Bala ormanları mı diyorsunuz?Vatandaşları da çağıralım, şu aralar hep beraber çıkalım oraya, gözlem yapalım. Sizin istediğiniz noktada yapalım, tek başarıları ne oldu? Basın ve yayın organlarını bize kapattırmak, başka başarıları yok. Elbette ki Cenabı Hak bunun hesabını soracak.
Siz Cenabı Hakk’ın ayetine karşı savaşmanın ne demek olduğunu en ağır bir şekilde ödeyeceksiniz. Sen şimdi hangi yüzle kalkıp da İslam âlemine çözüm – zaten öyle bir dertleri olduğuna inanmıyorum ama – hani hangi yüzle kalkıp lafları bir şey konuşacaksın?Sen daha ibadet konusunda doğrulardan kaçıyorsun.Şimdi onlardan bir tanesi daha açıyoruz Ali İmran suresini bugünkü dersimize geldik evet burada:
Evet, burada 90 ve 91. ayetler var Ali İmran Suresi’nin. Cenabı Hak burada şöyle diyor:
3/90. İnnellezînekeferûba’deîmânihim“inanmalarından sonra kâfir olanlar”kâfir olan neydi?Görmeyen değil, görmezlikten gelen.Ayeti gösteriyorsunuz, görmüyor.Size daha önce anlatmışımdır belki, hakikaten hiç ummadığım bir arkadaşım, geçen sene bir düğünde beraber olmuştuk yani doğru her şeye rağmen doğruları söyleyeceğine inandığım bir arkadaşım,o düğünde oturduğumuz masada, oradakilere söylüyor işte ben talebelerime söylüyorum, Abdülaziz Hoca’nın diğer görüşlerine katılmam ama imsak vaktiyle ilgili söyledikleri doğru olabilir. Neyse tabii diğerleri için dedim ki tabii AllahüTeâlâ ayeti kelimesinde diyorki: Bakara 2/187:
2/187.…hattâyetebeyyenelekumulhaytulebyaduminelhaytılesvediminelfecr…
“fecir tarafından, o kızıllığın olduğu taraftan siyah iplik, beyaz iplikten size göre net bir şekilde ayırt edilinceye kadar”
Böyle diyor tabi dedim, o sana göre dedi, o senin yorumun dedi.Ya dedim bunu sen söyleyemezsin, sen çok iyi Arapça bilen bir adamsın dedim.Sen şunu söyleyebilirsin. Bak şu kelimeye şu manayı veriyorsun yanlıştır dersin. Bunun doğru manası budur dersin, ilim adamlığına düşen odur. Peki, sen bir manaver dedim, vermem dedi, o senin görüşün dedi. Yahu bu Allah’ın ayeti bu, Allah’ın ayeti nasıl benim görüşüm olur?Yanlışokuduğumu söyle dedim, ya da yanlış mana verdiğimi söyle. O zaman bundan sonra sen benle beraber oturma. Zaten oturmam dedim yani şey değil ama gerçekten çok üzücü bir şey.Şimdi bu kişi Allah’ın ayetini gizlemiş olmuyor mu? Gerçekten inanılır gibi değil, peki bu kişi Allah’ın laneti hak etmiş olmuyor mu?İşte gizlediğin zaman Cenabı Hak buna kâfir diyor.Kâfir diyor, bakın siz şöyle düşünün, mesela çok iyi bir dostsunuz var, kendisine bir başka dost buldu sizinle ilişkileri soğuktu ne dersiniz ona?Ne oldu ağa, bizi ikinci sıraya attın dersiniz değil mi? Niye? Birinci sıraya artık başka bir dost buldun beni gözün görmüyor dersin değil mi? yok canım seni unutur muyum? Yahu bırak lafı dersin. İştekâfirlik budur.Başkadost bulup, Cenabı Hakk’ı görmemektir.Başka dost nedir?Başka dost dünyadır, dünyalıktır, bu dünyalığı görüyorsun,Cenabı Hakkı ikinci sıraya atıyorsun. İşte onun için AllahüTeâlâ diyor ki, yani şimdi O seni inkâr ediyor mu? Böyle bir insan yoktur mu diyor?Böyle bir arkadaşım yoktur mudiyor? Hiç bir kâfir de Allah yoktur demez.Hatta ben ona kurban olurum der. Başlar türküler şarkılar dizmeye, şiirler söylemeye başlar.Senin hayatında kaçıncı sırada yer alıyor AllahüTeâlâ? Sen ona bir bak bakalım. Senin kaçıncı tercihin Cenabı hak, birinci mi ikinci mi? Bak bakalım herhangi bir konuda ilk önce Allah’ın emri mi aklına geliyor, yoksa başkası mı? Eğer başkası aklına geliyorsa, Cenabı Hakkı ikinci sıraya atmışsın demektir. Falanca ne der dersen işte o falancayı Allah’ın yerine koymuş olursun.
Ya tamam ama kurban olayım ama biliyorsun şartlar falan. Tamam, işte o şartlar dediğini Allah’ın yerine koyuyorsun. Her zaman Allah birinci sırada olmak zorundadır. İkinci sıraya koyduğun zaman tıpkı şey başka dostlar buldum bizi hiç artık görmüyorsun dediğin durum olurişte kâfirlik odur. İşte nankörlük odur. Diyor ki AllahüTeâlâ
3/91. İnnellezînekeferû ve mâtû ve hum kuffâr…
“Allah’ı ya da Allah’ın emirlerinden birisini görmezlikten gelenler”
3/90. İnnellezînekeferûba’deîmânihim
“inandıktan sonra kâfir olanlar”Niye inanacak?Çünkü önce o konuda kesin bir kanaati olması lazım ki örteceği bir şey olsun.
Küfür örtmek demektir. Şimdi şurada örteceğim bir şey olacak ki, ben bunları size göstermek istemiyim de, böyle yapayım. Bu olmadan bunu koymama gerek yok ki zaten bir şey yok.Dolayısıyla, iman olmadan kâfirlik olmaz, önce iman olur sonra onun üstü örtülür ve insan kâfir olur.
3/90 …summezdâdû küfran… “sonra kâfirlikleriniartırırlarsa”. Her an vazgeçmeden beklerken bakıyorsun ki artırıyorlar.
lentukbeletevbetuhu“onlarıntövbeleri kabul edilmeyecektir”. Peki,sürekli kâfirliğini artıran, ne zamana kadar arttırır?Ölmeden önce vazgeçse olur mu? Olur tabii. Nisa suresinde Cenabı Hak öyle diyor. O ayetleri okuruz, şimdi şu ayetleri bir okuyalım da.
ve ulâikehumuddâllûn“işte yoldan çıkmış olanlar onlardır, yani ana yolu kaybetmiş olanlar onlardır”.
3/91. İnnellezînekeferû“kâfir olan”
ve mâtû ve hum kuffârun“kâfir olarak da ölenler”
fe lenyukbeleminehadihimmil’ul ardı zeheben ve leviftedâbihî“onların hiçbirisinden yeryüzünü dolduracak kadar altın kabul edilmeyecektir, isterse onunla canını kurtarmaya çalışsın, iftidada bulunsun”. Yani ölürken vasiyet ediyor, benim içim şu kadar milyon dolar fakir fukaraya dağıt. E dağıtsınlar ne olacak? Sen tövbe etmedikten sonra, onun tamamı da dağıtılsa, sana beş kuruş faydası olmaz. Sen bir kere döneceksin.
Niye böyle?Çünkü herkes, her günahkâr yaptığının yanlış olduğunu çok çok iyi bilir.Sen hem yanlışla devam edeceksin, hemde Cenabı Hakk’ın seni affetmesi isteyeceksin, böyle bir şey olmaz.
ulâikelehumazâbunelîmun“bunların paylarına düşen acıklı bir azaptır”
ve mâlehumminnâsırîn. “kendilerine yardım edecek kimseleri de olmayacaktır”.Şimdi bakın bu ayetler 86’dan itibaren başlarsak bugünahı işleyenler kim? Şimdi ben size sorayım bakın burada günah var. Diyor ki AllahüTeâlâ:
3/86. Keyfe yehdillâhukavmenkeferûba’deîmânihim “İnandıktan sonra kâfir olan topluluğa Cenabı Hak nasıl hidayet eder?”
ve şehidûennerresûlehakkun“bu resulün hak olduğuna da şahitlik etmiş, kesin bir kanaate varmış ki Muhammed Allah’ın gerçekten elçisidir”.
ve câehumulbeyyinât“kendisine açık açık belgeler gelmiş, sonra kâfir olmuş”
Böylelerine ne deniyor?Ne diyorlar bugün?İnanmış, Muhammed Allah’ın elçisi olduğuna şahitlik etmiş, açık belgeler gelmiş, sonra kâfir olmuş, buna ne deniyor? Mürtet deniyor.Şimdi
vallâhu lâ yehdilkavmezzâlimîn“Allah bu zalimler topluluğuna hidayet etmez, yola getirmez”. Allah bu insanları yola getirmez. Ya bu insanlar hiç dine dönmezler mi? Allah kendisi getirmez, o gelirse gelir. Allah getirmez. Kendisine İslam âlemi adı yakıştıran bu topluluk, mümin anasının karnında mümin, kâfir anasının karnında kâfir demiyor mu? Bu ayetle hiç bağdaşır tarafı var mı? Peki bunların,
3/87. Ulâikecezâuhum“bu mürtetlerin cezası nedir? Bu mezhepte mürtetlerin cezası ne? Bakın Şii’siyle, Sünni’siyle bütün mezheplerde, ittifakla mürtedin cezası ölümdür. Bir tek Caferiler ve Hanefiler kadına ölüm cezası vermezler, ama biz öldürmeyiz siz öldürecekseniz biz karşı çıkmayız derler. Ama onun dışındakilere ölüm. Mürtedin cezası ölüm. Peki, Allah ne diyor?
Ulâikecezâuhumenne aleyhim la’netallâhivelmelâiketivennâsiecmaîn “bunlara Allah’ın, meleklerin, tüm insanların laneti bunlar üzerinedir”. Yani açık ayetler gelmiş, Resulün hak olduğuna inanmış, bütün belgeleri görmüş sonra yoldan çıkmışlar.Peki, bu insanlarda kurtulma ümidi var mı? Arkasından ne diyor?
3/89. İllellezînetâbûminba’dizâlike ve aslehû “bundan sonra tevbe eden” tevbe ne demek? Hatasını anlayıp dönüş yapmak demektir.
fe innallâhegafûrun rahîm
Peki,bu mezhepler ne yapıyor?Adamı hapsediyorlar ya tövbe et ya öldürürüm diyorlar.Ya sen haşa Allah mısın ki ne biliyorsun adamın tövbe edip etmediğini, içten dönmesi lazım.Ölümden kurtulmak için tövbeettim dediği zaman terfi etmiş mi olacak? Öldürürüm ne demek?Nerden çıkardın onu?Nerdençıkarıyorsun ya?Emeviler döneminde uydurulmuş bir hadisi – İbni Abbas’a yapılan iftiralardan bir tanesidir İkrime kanalıyla – peki bu kadar açık ayeti bırakıyorsun da ne oluyor ey mezhepler siz neye uyuyorsunuz? Siz neye uyuyorsunuz?Davadan döneni vurun demiş birisi, bunlarda tabii kendi taraftarlarını azaltmamak için siyasi fetva olarak bu veriliyor arkasındanda iş hocalarda onunfetvasını çok rahat bir şekilde veriyorlar, ne olacak? Körler sağırlar birbirini ağırlar. Bak ne diyor Allah Teâlâ:
3/87. Ulâikecezâuhum“bunların cezaları”
enne aleyhim la’netallâhi“Allah’ın laneti bunların üzerindedir”
Allah’ın laneti, yani dinden dönenin
velmelâiketi“meleklerin laneti”
vennâsiecmaîn“tüm insanların laneti”
3/88. Hâlidînefîhâ, “sürekli o lanet içinde kalırlar”
lâ yuhaffefuanhumulazâbu“bu azap onlardan hiç hafifletilmez” yani dışlanma azabı, bak bugün İslam alemi dışlanmışlığı yaşıyor mu? Lanet o demek işte.
ve lâ hum yunzarûn“ve yüzlerine de bakılmaz”o kadar dua ediyoruz Allah kabul eder mi? Etmez. Önce bir Müslüman olun ondan sonra. Ne oluyor?
Böyle gece gündüz ağlamaklı değil. Gereğini yapacaksın, gereğini yapacaksın.
3/89. İllellezînetâbû“ama tövbe eden başka”
Bak, sürekli orada kalacaklar dediği zaman sanki hiç olmayacakmış gibi.Ama arkasından ne diyor?Tövbe eden kişi, çünkü niye? Allah kişinin özgür iradesine bırakmıştır her şeyi. Ama kendine İslam âlemi diyen bu topluluk ezelden işi halletmiş. Allah ezelden her şeyi bitirmiş, peki Allah şu anda da ne iş yapıyor?Her şeyi otomatiğe bağlamış düğmeye basmış gitmiş, daha Allah’ın olmasına ne gerek var? Allah yok diyecekler de, dilleri varmıyor.Bu başka bir manası var mı bunun? Ezelde her şey olmuş bitmişse Cenabı Hak şu anda ne iş yapıyor?
HâlbukiAllahüTeâlâ hangi ayette öyle söylüyor?Siz kendi kafanıza göre din uydurun. Ondan sonrada Allah’ın yardımını bekleyin. Bak ne diyor AllahüTeâlâ? “Tövbe eden, bundan sonra tövbe eden, kendini düzelten başka”
minba’dizâlike ve aslehû fe innallâhegafûrun rahîm “Allah Ğafur ve Rahim’dir”.
Tövbe etmek ne demek?Dönüş yapmak demektir.Döneceksin, dönüş yapmak içten verilecek bir kararı gerektirir.Böyle üç gün hapsedeceksin de, o da hepsi değil, bazıları hapsetme diyor, hemen öldürürsen kimse seni bir şey yapmaz, suçlu görmez.Ne oluyor kardeşim ya? Peki, mürtet öldürülür fetvasını verenler bu ayete göre hangi konuma girerler?Söyleyin bakalım. Mürtet olmazlar mı?
Bakın Allah’ın açık hükmüne rağmen Şii’siyleSünni’siyle tüm mezhepler mürtedin öldürüleceği konusunda ittifak ediyorlar. Dediğim gibi Hanefilerle Caferiler sadece kadınları istisna ediyorlar o kadar.
3/90. İnnellezînekeferûba’deîmânihim“inanmalarından sonra kâfir olan”
O zaman ölmeden önce tövbe eden kişileri Cenabı Hak bağışlıyor, ıslah olanları bağışlıyor, ondan sonra zaten okuduk bunu.
summezdâdû küfran “sonra kâfirliklerini arttıranlar var ya”
lentukbeletevbetuhum, “tövbeleri kabul edilmeyecektir”
ve ulâikehumuddâllû.
Yani tövbe edeceğine üstüne üstüne gidiyor. Az önce o şeyde verdiğim örnek gibi, hani bir arkadaşım dedim ya imsak ile ilgili ayeti okuyorum o senin yorumun diyor. O zaman sen meal ver, şu ayete yanlış mana dedin, şu kelime yanlıştır desin. Çünkü Arapçayı çok iyi bilen bir adamsın. Sıradan bir vatandaş olsa diyebilir ki, ben bunu bir sorayım ne bilim sen doğru mana verip vermediğini, tamam ama öyle birisi değilsin ki sen. Ne yapmış oluyor bu? Hem o ayeti görmüyor hemde katmerli hale getiriyor değil mi? “summezdâdû küfran”
Ha tövbe etme kapısı açık mı açık, henüz ölmedi inşallah tövbe eder.
lentukbeletevbetuhum“ama sürekli bunu devam ettirirse Allah onların tövbelerini kabul etmeyecektir”
Ne zamana kadar?Dönüş yapana kadar.
ve ulâikehumuddâllûn“bunlar yoldan çıkmış olan insanlardır”.
İnsanlar zannediyor ki Allah’ın dini kendi babalarının çiftliğidir.İstedikleri gibi şey yapacaklar, ondan sonra da şu şuşu şeyleri yapın zaten öyle şeyler uyduruyorlar ki. Efendim işte Ramazan’da diyor bir teravih kıldın mı geçmiş bütün günahların affedilir. İyi ne güzel. Oh. Onun için adam koşuyor teravih nerede daha kısa kıldırılıyor diye, çünkü namaz kılmak gözünde değil. Teravih kılmış olsun, bütün günahları sıfırlasın beş vakit namazda umurunda değil, nasıl olsa hepsi gidiyor. Seneye bir daha kılarım bir daha sıfırlarım. Ohh, ne güzel!!! Keyiflerine göre din uyduruyorlar!!!
3/91. İnnellezînekeferû ve mâtû ve hum kuffâr“Allah’ın ayetlerini örten ve örtmüş olarak ölenler”
fe lenyukbeleminehadihimmil’ul ardı zeheben ve leviftedâbih, “eğer onlara açıklanıyorsa”. Kimin tövbesini kabul ediyordu? Bakara 160’ta? Ne diyordu bakara 160’ta?
2/160. İllellezînetâbû“dönüş yapanlar”. Ayetleri gizlemiş ya dönüş yapacak. Peki, dönüş yapması yetiyor mu?
ve aslahû“ve kendini düzeltenler” O da yetiyor mu?
ve beyyenû“ve açıklayacaklar”. Ha ben zamanında söyle demiştim ya. Ya Rabbi beni affeyle, beyler haberiniz olsun, bak şöyle şöyle yapmıştım, açıklayacaklar.
fe ulâikeetûbu aleyhim, “bende onların üzerine bakarım demektir”. Tövbe dönüş yapmak demektir, burada Allah’ın yoluna dönebilene, O’da onlara rahmetiyle döner. Rahmetiyle muamele eder.
ve enet tevvâbur rahîm. “ben tövbeleri çok kabul eden ve merhameti olanım” diyor Cenabı Hak. Demek ki dönüşünü yapacak, kendini düzeltecek, eğer hangi ayeti gizlemişse onu da açıklayacak. Ondan sonra Cenabı Hak onu affedecek.Şimdi meşhur bir âlim için söylüyorlar ölmeden önce inşallah o da bir açıklama sayılır, tövbe etmiş olur. Belki Yahya’yla Fatih hatırlayacaktır, Kardavi’ninsözü olacak, “Kuranı Kerim’de recm cezası yok ve recmkaldırılmıştır ama ben bu insanlardan çekindiğim için söyleyememdedim,sizin haberiniz olsun” diye Muhammed Ebu Zehr’e söylemiş değil mi? Muhammet EbuZehr’e, Yusuf el Kardavi söylemiş galiba. Kardavi bunu açıkça söylüyor mu acaba sohbetlerinde?Hayretin Karaman’dan okudun değil mi? Gene açıklamış hiç olmazsa yani, bu da gene bir şeydir. Fakat biz ondan beklerdik ki bunu millete açıklasın, çünkü bunu millete açıklamak çok ciddi bedel ödemek demektir.Cenabı Hakka çok şükür biz o bedeli sürekli ödedik hamdüsenalar olsun, alıştık bize zevk vermeye başladıbilirsin milletin karşı gelmesi de ondan dolayı da Cenabı Hakk’ın inanılmaz ikramlarını görüyoruz çok şükürler olsun.Çok şükür, inanılmaz ikramlarını görüyoruz. Şimdi burada tamamını Kuranı Kerim’den çıkardığımız ölçülerle namaz vakitlerini tespit edeceksin, verdiğinden bir kişi telefon açacak ki o sıradan bir kişi değil, oldukça etkili ve önemli bir kişi telefon açacak, hocam diyecek biz güneş batmadan 1 saat önce iftar ediyoruz, çünkü bizim takvimde öyle, ama iftar olduğundan eminiz çünkü şeyleri görüyoruz, gözümüzle görüyoruz işaretleri. Oslo’da, zaten orada 1 saat mi, güneşin batmasıyla doğması arası, gözlem yapan arkadaşlarımız sırayla gönderecekler ve bütün şeyleriyle aynı şeyi Hollanda’da yapacaklar, Finlandiya’da yapacaklar. Ve bu dakikası dakikasına uyacak. Bundan daha büyük bir ikram olur mu? Yani siz Allah için bir verirseniz Cenabı Hak size sayısızını verir, işte burası Allah’a mı güveniyorsun, başkasına mı güveniyorsun imtihanıdır. Hocaların imtihanı da bu bakımdan zordur.Yani etrafımızda birkaç kişi olsun diye düşünürsek doğruları söyleyemeyiz. Ama yalnız Allah rızasını düşünürsen ister olsun ister olmasın beni ilgilendirmez diyebiliyorsan o zaman rahatlıkla söylersin.İşte o zamanda Cenabı Hakk’ın çok büyük ikramını görürsün.Mesela şey işte bu sıralar Fatih dersini veriyor, mesela Yahya’nın şimdidoktorası çıktı, herkes büyük bir şey gösteriyor, niye? Cenabı Hakk’ın lütfettiği bir metotla, bir Kuranı Kerim’in kendi iç yöntemiyle problemler çözüldüğü için ister Müslüman ister kâfir kim görürse görsün doğrusu bu diyor, çünkü hem dini, hem bilimsel, hem evrensel. Fatih de onun derslerini veriyor bu sıralar Allah’a çok şükür. Her zaman şey yapayım ve Kuranı Kerim’in kendi kendine açıklamasında ki usul ve yöntem.Öyle bir metot ortaya çıktı ki Allah’ın yardımıyla, dinle bilimi tamamen birleştirdi ve Kuranı önde, tüm bilim arkada.Böyle bir metot ortaya çıktı bundan daha büyük bir nimet olur mu? Çok şükürler olsun. Dolaysıyla şimdi gelelim sonuca vakit bir hayli geçti. Şimdi şunu çok iyi bilelim, her günah işleyen yanlış yaptığını bilir, bazı insanlar bilmeyebilirler, normaldir. AllahüTeâlâ da onu bir şekilde birisiyle bildirir.Onun için her kâfir bilerek kâfir olur. Ve az önce bir şey söylemiştim, doğru imanı olmayan bir kişi kâfir olmaz. Böyle bir kâfirlikyok.Buhangi ayetteydi? Söyleyin bakalım, koro halinde söylemeniz lazım, bir iki tane cılız ses çıkmakla olur mu? Ohoo sınıfta kaldınız.Hemen bunların velilerini aile birliği toplantısına çağırın. Fatih olmadı bu Ali İmran 106’yı ne kadar çabuk unuttunuz ya. Neyse ben şimdi Hafız Hüseyin gelsin, senişikâyet edeceğim dur.Evet, şimdi bakın burada Cenabı Hak diyorki:
Estaüzibillah,
3/106. Yevmetebyadduvucûhun ve tesvedduvucûh, “bir kısım yüzlerin ak, bir kısım yüzlerin kara olduğu günde”
Hangi gün bu? Mahşer günü değil mi?
fe emmellezînesveddetvucûhuhum“yüzleri kararanlara şöyle denecek”
e kefertumba’deîmânikum“siz imana gelmenizden sonra kafir mi oldunuz?”
Bak bütün kâfirlere söylenen söz budur. YoksaAllahüTeâlâ bir adamı bilmediği için cezalandırmaz. Öyle şey olur mu? Haşa zalim mi? Efendim onlara tebliğ ulaşmamış. Herkes kendi imkânlarıyla sınırlı bir sorumluluk altındadır.Orada Allah’ın yarattığı ayetler var, sende yarattığı ve indirdiği ayetler var. O, bu kadarıyla sorumludur, sen bu kadarıyla sorumlusun.
fe zûkûlazâbebimâ kuntum tekfurûn. “kâfirliğinizekarşılık, o gerçekleri örtmenize karşılık, şu azabı tadın bakalım denecek”.Onun için herkes bilerek yaptığı günahtan dolayı sorumlu olur. Yoksa AllahüTeâlâ:
2/286. Lâ yukellifullâhunefsen illâ vus’ahâ“Allah kimseyi gücünün üstünde bir sorumluluk altına sokmaz.”Hiç kimseyi… Peki, insanlar niye günah işlerler?Günah işlemenin asıl sebebi neydi, bakalım bu soruya cevap nasıl olacak?Dünyayı ahirete tercih etmek. O anki arzularını, isteklerini frenleyemiyorsun, nasıl olsa Allah affeder diyorsun, kimden almışsan o garantiyi…Yani şimdi fırsat varken günah işliyim de, bakarsın günaha bir daha fırsat olmaz.Ama nasıl olsa tövbeye fırsat olur.Nerden biliyorsun onu? O günahı işler, biraz sonra o günaha alışır vücut, çünkü günahlar tıpkı sigara gibi alışkanlık yapar.İlk günah işlediğin zaman ilk sigara içen gibi rahatsız olursunuz, ikincisinde de öyle, üçüncüsünde alışmaya başlarsınız. Onun pislik olduğunu, kötü olduğunu bilirsiniz ama devam ettirirsiniz.Peki, bunu niye insanlar böyle yapıyorlardı?Onun için de şeyi okuyalım ve dersimizi bitirelim, Nisa suresinin 17 ve 18. Ayetleri.Burada diyor ki Cenabı Hak:
4/17. İnnemâttevbetualâllâhilillezîneya’melûnessûebicehâletin“Allah Teâlâ’nın kabul sözü verdiği tövbe cehaletle o kötülüğü, o günahı işleyen kişinin tövbesidir”.Bakın bunu nasıl tercüme etmişler?
summeyetûbûneminkarîbin fe ulâikeyetûbullâhu aleyhim. Ve kânallâhualîmenhakîmâ.
“Allah’ın kabul edeceği tövbeancak bilmeden kötülük edipte sonra tez elden tövbe edenlerin tövbesidir”.
Bilmeden işlenene günah denir mi? öyle şey olur mu?Adam bilerek yapacak ki
8/42. …liyehlike men heleke an beyyinetin… “yok olan bilerek yok olsun, açık net bir delille, yaşayan da açık ve net bir delille yaşasın”.Şimdi enteresan yani bu kelimelerin sözlük anlamlarına Kuranı Kerim arasında Kuran’la irtibatlı diye hiç bakmadan anlam veriyorlar. Ne kadar güzel yani aklına geldiği gibi, ayetlere meal veriyorlar. Şimdi cehalet mesela Türkçe’de de vardır, cahillik. Ne der bir adam? Ya bir cahillik ettik der.Ne demek?Bilmeden yaptım mı demiş oluyor.Yani kendimi tutamadım falan demektir.İşte bu anlamdadır buradaki cahillik.Yani kendi kendini tutamamak, bir de yaptığının yanlış olduğunu bilerek yapmaktır.İki anlama da gelir yani bilmemek manasına gelir. İkincisi: kendini tutamamak.Mesela şimdi sigara tiryakilerine bakın, sigara bırakmaya karar verir, dayanamadım der bir daha içmeyecem der, o bir tane bir tane gider.Sigara bırakmak zormuş diyorlar, ben günde 20 kere bırakıyorum, bir sorun görmedim der. Şimdihakikaten her yirmisinde de bir daha içmeyim diye atar ama alır.Kendinehâkim olamamak demektir bu kişi yanlışı bile bile yaptığı için cahilliğin her iki anlamı da burada var.Kendinehâkim olamıyor, bu ne demek?Yaptığının yanlış olduğunu biliyor.İşte bütün şeyler de öyledir. Bütün kâfirler öyledir. Yanlış olduğunu gayet iyi bilir, ama der ki yahu kardeşim ama bir hayatın şartları var, gerçekler var yani gözümüzü yumamayız falan. Haşa Cenabı hakkın emirleri sanki hayatın gerçeklerine aykırıymış gibi, günah işleyen herkes bunu bilir ama bir müddet sonra günaha alışır. O günahtan zevk almaya başlar ve oradan vazgeçmek zor gelmeye başlar. Oradaondan sonra der ki, hep erteler tövbeyi. İşte sonra yapalım, sonra yapalım. Günahı erkene alır, bir daha işleme fırsatı olmaz diye, ama tövbeyi erteler, sanki fırsat olacakmış.Kimden biliyorsun bunu?Diyor ki AllahüTeâlâ burada;
4/17. İnnemâttevbetualâllâhilillezîneya’melûnessûebicehâletin“kendini tutamayarak, çocukluk ederek, o kötülüğü işleyen kişinin tövbesidir”
summeyetûbûneminkarîbin“sonra fazla vakit geçirmeden dönüş yaparlar”
fe ulâikeyetûbullâhu aleyhim. “işte Allah da onlara döner”. Yani Allah onların tevbesini kabul eder.
Ve kânallâhualîmenhakîmâ. “AllahüTeâlâ bilir kimin ne yaptığını ve doğru karar verir”.Şimdi“vakit geçirmeden”in ne demek olduğunda arkasındaki ayeti açıklıyor.
4/18. Ve leysetittevbetulillezîneya’melûnesseyyiât,“kötülükleri işleyip duran kişilerin tövbesitövbe değildir”
Ne zamana kadar işliyor?
hattâizâhadaraehadehumulmevtu“ölüm gelip çatmış, artık dönme imkânı yok”
kâleinnîtubtulâne“tamam ben şimdi döndüm diyor”.Bakıyor artık günah işleme imkânı yok, tamam ettim. Tövbe etmezsen ne olacak? Ne değişecek ki? Ve bunun tövbesi yok. Elinde günah işleme fırsatı olacak ki dönüş yapmanın bir anlamı olsun.Mesela bu tövbeye neyi örnek veriyoruz?Firavun, değil mi? bu şeyde tam boğulmak üzereyken ne demişti?
ve lâllezîneyemûtûne ve hum kuffâr. Ulâikea’tednâlehumazâbenelîmâ.
Yunus 10/90.
“kâleâmentuennehu lâ ilâhe illâllezîâmenetbihîbenûisrâîl”“beni İsrailoğullarının inandığına inandım”. Beniİsrailoğullarının inandığına inandım diyor.
Yunus suresi 90.ayet, bak diyor ki burada;
10/90. Vecâveznâbi benî isrâîlelbahr“İsrailoğullarını o denizden geçirdik”
fe etbeahumfir’avnu ve cunûduhu“orada orduları onları takip ettiler”
bagyen ve advâ, “yani onlara saldırmak ve düşmanlık etmek için”
hattâizâedrakehulgaraku“firavuna boğulma idrak ettiği zaman, yani boğulacağını tam kavradığı zaman artık kurtuluş yok, bitti. Her şey bitti”.Ne diyor orada?
kâleâmentu“inandım”
ennehu lâ ilâhe illâllezîâmenetbihîbenûisrâîle“İsrâiloğullarının inandığı Allah’tan başka ilah yoktur, ben buna inandım”
ve ene minelmuslimîn“ben Allah’a teslim olanlardanım”.Ne oldu? Zaman geçti.Geçti böyle olmasaydı yakalayıp öldürecekti, yakalayabilseydi onları. Ne dedi Cenabı Hak?
10/91.Âl’âne “şimdi mi?”
ve kadasaytekablu“az önce tam bir isyan halindeydin, elinde fırsat varkenher şey gitti şimdi tövbe ettim diyorsun”.
Bunun manası nedir?Herkes yaptığı yanlışı çok iyi bilir. O anda niye başka bir şey akla gelmiyor da, Allah’a inanmak akla geliyor? Çünkü sabah akşam onu meşgul eden o. kendi kendiyle mücadele ediyor, sürekli. Onun için günahkârlarsürekli mutsuz olurlar. Onun için günahkârlar mutluluğu içkide ararlar. Onun içingünahkârlar mutluluğu oyunda ararlar, eğlencede ararlar, kendilerinden uzaklaşmaya çalışırlar.Vicdanlarını başka şekilde tatmin edemezsin.Çünkü günahkârların baş belası kendi vicdanlarıdır. En büyük sıkıntıyı kendi içlerine karşı verirler. Onun için orada Firavununaklına ilk gelen o oluyor.
ve kunteminelmufsidîn diyor Allahü Teala. “sen o fesatçılardandın, ne oldu?”
Onun için burada ne diyor Nisa suresine tekrar dönüyoruz.
4/18. Ve leysetittevbetulillezîneya’melûnesseyyiât, “kötülükler yapıyorlar”. Bak ne diyor Firavun’un askerleri Musa AS’ıyakalamak için uğraşıyor, son ana kadar.
hattâizâhadaraehadehumulmevtu“onlardan birisine ölüm geldiği zaman, işte bak boğuluyoruz, yakalama şansını kaybediyoruz, o zaman bütün umutlar bitti”
kâleinnîtubtulâne“şimdi tövbe ettin”diyor. Şimdi mi? Yok.
Yok, hele de günah işleme fırsatı olduğu zaman tövbe edeceksin ki bir anlamı olsun.Onun için ne zaman öleceğimiz belli olmadığından dolayı sakın kendimizi kandırmayalım.Şunu hiç unutmayalım ki kâfirlik dünyayı ahirete tercih etmektir. Şu ne der, bu ne der diye düşündüğünüz zaman hiç tövbeedemezsiniz, bunu çok iyi bilin.AllahüTeâlâ ne der diyebilirseniz o zaman yaparsınız. Benim için önemli olan Allah’ın dediğidir bir başkası hiç umurumda bile değil diyebiliyorsanız tövbeyiçok rahatlıkla yaparsınız.Öyle diyorsun ama.Ama diyorsan kusura bakma bitmiş sen senden hiç bir şey olmaz. Senden hiçbir şey olmaz boşuna uğraşma. Ondan sonra ne diyor?
ve lâllezîneyemûtûne ve hum kuffâr“kâfir olarak ölmüş olanların tövbesi de tövbe değildir”.Kâfir olarak ölenler ne zaman tövbe edecekler? Öldükten sonra. O da Muminun suresinin 23.sure 99.ayet.
Ulâikea’tednâlehumazâbenelîmâ.
Bak burada diyor ki AllahüTeâlâ:
23/99. Hattâizâcâeehadehumulmevtu“Onlardan birisine ölüm geldiği zaman, ölmüş ya”
kâlerabbirciûni“ya Rabbi beni geri çeviriniz diyecek”.Tekrar tekrar dünya işte, bu bir tövbe, tövbe dönüş demektir yani.
23/100. Leallîa’melusâlihanfîmâteraktu“terk ettiğim dünyada belki iyi bir şey yaparım”
kellâ, “hayır!” Artık her şey bitti.
innehâkelimetunhuvekâiluhâ, “o onun söylediği boş bir sözdür”.
ve minverâihimberzahun“aralarında engel var, tekrar gidemezler, öldü artık, vücut ölmüş”.Bitti.
ilâ yevmi yub’asûn “o vücutlar yeniden dirilinceye kadar tekrar öyle bir şey yok, bitmiştir”.
Öyleyse demek ki tövbe etmek için: Bir, kesin dönüş yapmak lazım. Bir taraftan günah işliyor, bir taraftan… Şimdi mesela şeyden internette gördüm birisi gidiyor camide hırsızlık yapıyor, ondan sonra Allah’a dua edip çıkıyor. Herkes bunu biliyor zaten, herkes yaptığının yanlış olduğunu çok iyi biliyor. Günah işler, arkasından başlar ağlamaya, ilk fırsatta bir daha işler. Bu olmaz bu. Eğer bizim günaha arzumuz olmasa, günah bize cazip gelmese Allah bize yapmayın demez ki.Bütüngünahlar insana çok cazip gelir, çekicidir. Günahların çekiciliği vardır.Kuranı Kerim’in herhangi bir ayetinde dağdan aşağı atmayın kendinizi diye bir şey gördünüz mü?Hiç kimse atmaz, yani yasaklar insanların çok arzu ettiği şeylerdir. Zevk te, gösteriş te, işte şurada, burada.Dolayısıyla o günahların çekiciliğine kendini kaptırmayacaksın. Para, itibar, mal, mülk, şöhret, falan filan, bunlar hep dünyanın geçici şeyleridir. Buna kendini kaptırmayacaksın. Yahu yanlış yapmayacaksın diye bir şey yok, herkes yanlış yapar, herkes yapar yanlışı.Amao yanlıştan dönüş yapmak lazım. Bir, yanlışı anlayacaksın, yani günah işledin, estağfurullah estağfurullah diyerek günah işledin. Cenabı Hak’la dalga mı geçiyorsun sen? Önce dönüşünü yaparsın, bir de o işi yapmamaya karar verirsin, eğer herhangi bir ayeti gizlemişsen onu da açıklarsın, işte o zaman Cenabı Hak senin günahını affeder.Affetmekle de kalmaz ne yapar?Günahlarını da sevaba çevirir. Furkan 71 miydi o? Bir bak bakalım. AllahüTeâlâ bir de ikramda bulunur, çünkü günahtan dönmek çok zordur. 70. Ayet. Furkan 70. Evet, 25. Surenin 70.ayeti.
Günahtan tövbe etmek çok zordur.Böyle herkes bekler, e Allah nefretini verir inşallah. Allah nefretini mefretini vermez. Allah emir verir. İşte bazen gelirler, hocam ne var?Oğlum işte içki içiyoruz ya, bir dua et te Allah nefretini versin. Duayla nefret veriyorsa, o zaman yarın öbürleri ahirette diyecek ki birisini de bizim için dua ettirseydin. Allah nefretini vermez, namaz kılın, inşallah o da nasip olur, nasip olmaz. Sen yapacaksın.
Sen yapmaya gayret edersen Allah senin önünü açar. Sen o işi yapmamaya kesin kararlı olursan Allah sana gücünü kuvvetini verir ama gene nefretini vermez, canın çok ister o şeyi.Bir müddet sonra artık iyice bu tarafta şey olursan, sağlamlaşırsan artık öbür taraftan nefret etmeye başlarsın. Allah nefretini vermez zaten nefret ettiğin bir şeyi yapma der mi Cenabı Hak? Çok cazip olan şeylerdir bu günah olan şeyler. Onun için tövbe ve istiğfar vardır, tövbe kesin dönüş yapmak, istiğfar da ya Rabbim beni affet demektir. Kesin dönüşünü yapacaksın ve Cenabı Hak’tan affını dileyeceksin.Çok kararlılık ister, öyle tutup ta her şeyi Cenabı Hakk’a atıyorsun, o zaman ne oldu? İmtihanısen mioluyorsun, O mu? Allah emir verir, kural koyar, sende bu emre uyarsın, o kurala uyarsın, ondan sonra sonucu hayırlı olur, Cenabı Hak cümlemize bu azim ve kararlılığı nasip eylesin.
YŞ: İzmir’den bir soru var,şöyle sorulmuş.Hocam siz iman eden bir kişinin günah işlese bile Allah’ın emirlerini birinci sıraya koyan kişi olduğunu söylediniz.Fakat kişi günah işlerken ilk tercihi günah olduğu için günah işliyor.Bu kişi Allah’ın emirlerini ikinci sıraya koymamış olsa nasıl günah işleyecek.Bu durumu açıklar mısınız?
AB: şimdi bu iman demek, güven demektir. Cenabı Hakk’ın dediklerinin hepsinin doğru olduğuna güvenmek demektir. Yoksa Allah var ve bir kabul etmek değildir. Allah’ı var ve bir kabul etmeyen bir tek kâfir yoktur, bir tek müşrik te yoktur. Müşrik başka bir şeyiAllah’ın yerine koyduğu için, Allah’ı ikinci sıraya koyduğu için müşrik olur. Kâfirde birinci sıraya koyduğu şeyle Allah’ı örttüğü için kâfir olur.Şimdi burada en kolay örnek İblisleÂdemAS örneğidir.AllahüTeâlâ Âdeme secde emri verdiği zaman İblis secde etmedi. Şuağaçtan yeme emrini verdiği zaman yedi. Yani Âdem verilen emri tutmadı. İblis te verilen emri tutmadı. Hatta ÂdemAS’aşeytanı düşman bil dediği halde onu dost bildi. Onun için onun işlediği günah aslında iki kat. Fakat iblise neden secde etmedin dediği zaman ben daha hayırlıyım diyerek kendini savundu, kendini haklı gördü. YaniAllahüTeâlâ’nın söylediğinin yanlış, kendinin söylediğinin doğru olduğunu ifade etmiş oldu. Arkasından beni sen yarattın dedi. Ahirete inandığını da göstererek bunların yeniden diriltilecekleri güne kadar beni yaşat dedi.Meleklere inanma konusunda herhangi bir problemi yoktu.Dolayısıylakâfir Allah’ın emrinibirinci sırada görmeyen kişi. Birinci sıraya kimi koyuyor?Kendi istediğini, ya da başkasının istediğini koyuyor. Onun için kâfir oluyor. İştesize bir arkadaşı örnek verdim ya. İşte Allah’ın ayeti diye okuyorsun, o senin görüşündür diyor, hâlbukipekâlâ çok iyi anlıyor, bile bile karşı çıkıyor. Başka bir şeyi onun yerine koyuyor. İşte kâfir bu. Pekigünahkâr? ÂdemAS gibi olur Âdem AS o meyveden yedi. İblisi de kendisine dost bildi. ÂdemAS’ıAllahüTeâlâ niye bu meyveden yedin dediği zaman, ne olacak demişsen,
11233
“ya Rabbi biz yanlış yaptık”.Senin sözün doğru benim dediğim yanlış. İştegünahkârlakâfirlikarasındaki fark budur. Günahkâr yaptığının günah olduğunu bilir, ben yanlış yaptım, yaptığım yanlıştır der. Allah’ın emri doğrudur der,ama kâfir canım ne olacak der.
Mesela diyelim ki faizli kredi alan kişiler ki zamanımızda çok var bu maalesef. Çünkü bazı hocalar rahatlıkla fetvavermeye başladılar bu tür şeylere. Kredi alan kişiye desen ki, niye aldın? “Kardeşim, ekonominin gereği yahu” derse o kâfir olur. “Başka şekilde olmaz yahu böyle olur”: savunur çünkü.Ama bir başkası derse ki yahu biliyorum yanlış yaptım, günah derse o günahkâr olur. Yaptığım yanlıştır, günahtır derse o günahkâr olur. E canım ne olacak ekonominin gereğidir. Günahın küçüğü büyüğü olmaz bakın şimdi Âdeme secde edin emrini tutmadığı için, yani emri beğenmediği için İblis kâfir olmuştur. Allah Teâlâ’nın herhangi bir emri, ne olursa olsun, hafife alındığı takdirde, insan kâfir olur. İşte orada diyebilirsiniz ki, canım İblis Allah’tan başkasına secde etmem demiş. Onun için Âdem’e secde etmemişmiş diye savunanlar da varbiliyorsunuz.Burada emri veren AllahüTeâlâ’dır. Emri Allah verdiği zaman onun mahiyeti tartışılmaz.DolayısıylaÂdem’e secde edin emrini veren Allah olduğu için yapılan o secde, Allah’a yapılan secdedir. İşte bugün de Allah’ın böyle küçük büyük ayrımı yapılmaksızın, hangi emri olursa olsun onu önemsemeyen, ikinci planda tutan, başkasını ondan daha önemseyen kişi kâfir olur, ama onu doğru kabul eden, kendisini yanlışta kabul eden kişi de Âdem AS gibi günahkâr olur. Fakat günah öyle bir şeydir ki insanın vücuduna, kalbine kir olarak damlar o. bir müddet sonra o kalbini kapatır, artık kişi kendisini günahkâr görmemeye başlar. Onun için işlenen günahlar kişiyi bir müddet sonrakâfirliğekadar götürebilir.Vakit geçirmeden tövbekâr olmak gerekir. İşte biliyorsunuz, birçok hocada Allah’ın ayetlerini kendine benzeterek, hep örnek veriyoruz ya, şu su gayet güzel içerisine uyuşturucu, uyutucu bir takım şeyler maddeler atıyor, çok da güzel lezzet veriyor, onu içen adam uyuyor. İçtiği zaman çok da hoşuna da gidiyor, bir bardak daha içiyim diyor. İşte bazen dini o şekle çeviren hocalar vardır. Ayetlere bakarsınız kendi kafalarına göre yorumlamışlar, sağa çekmişler, sola çekmişler, Allah’ınaçık ayetlerine rağmen, falancanın görüşünü Allah’ın emrinin önüne koymuşlar,filancaya söyle yapmışlar ve bu da o insanları kâfir yapar ama onu Allah’ın emrine uygun zanneden kişileri kâfir yapmaz, Allah böyle ediyormuş diye.Ama sonradan onun emir olmadığını anlayınca, yine aynı şeyde ısrar eder, onu ön plana alırsa kâfir olur.Kendisini yanlış yapıyor kabul ederse günahkâr olur, tekrar başa dönelim.İman güveni gerektirir yani Allah ne diyorsa doğrudur, ben yanlış yaptım diyen insan günahkâr mümindir.Ya tamam ama bunun böyle olması daha uygundur diyen kişi de kâfir olur. Mesela Allah beş vakit namaz emretmiş, bazıları ben sadece sabah ve akşam namazlarını kılarım, gerisini kılmam, o yeter derse kâfir olur. Öyle şey yok. Ama adam namaz kılamıyorum, beş vakit kılmam lazım ama ya Rabbena affet, işte günahkârım, o adam kâfir olmaz.Yanio sabah akşam kıldığı halde kâfir olur, çünkü öbür namazlarını önemsemiyor, bu hiç kılmadığı halde kendini günahkâr sayıyorsa, yanlış yaptığını sayıyorsa, Allah’a karşı kendini suçlu hissediyorsa, günahkâr olur kâfir olmaz.
YŞ: Günahların cazip ve çekici olduğunu söylüyorsunuz, oysa Hucürat suresinin 18.ayetinde küfrün, fıskın ve isyanın bize iğrenç gösterildiğinden bahsediliyor, bu konuda ne söylersiniz?
AB: Günahların hepsi çekicidir ama hepside kötüdür. Günah evrenseldir. Mesela az önce ben size faizden örnek verdim. Yeryüzünde faiz tamamen yasaktır biliyor musunuz? Türkiye’de de yasaktır, Avrupa’da da yasaktır, başka yerlerde de yasaktır. Sadece devlet kontrolünde faizcilik yapılabilir. Hadi bakalım nedir bu? NE sayılır? Çok ağır bir suçtur değil mi? Çok ağır bir suçtur. Bu ne demektir? Faiz haramdır. Tüm dünya faizi haram kabul eder, ama devletin kontrolünde helaldir. Bir banka kurmaya kalk, çok zordur onu kurmak ama ticaret yap, istediğin kadar yapabilirsin. Ticaret helal, faiz haramdır. Bütün haramlar evrenseldir, çünkü kötüdür. Çünkü caziplik başka, kötülük başka bir şeydir. Yani o faizin çekiciliği adamı o tarafa iter. Ama arkasından çok büyük sıkıntıların başlayacağını çok iyi bilir, herkes iyi bilir. Şimdi, aklını başına toplayan kişi, Allah’ı öne alan kişi, menfaatlerini düşünmeyen kişi ne pahasına olursa olsun, o günaha girmez. Menfaatini öne alan kişi şunu hesap eder, ben şimdi evet faiz tamam. Şuradan şu kadar kar edeceğimi, buradan bu kadar kar edeceğim, onu oraya veririm, şu kadar para elime geçer tamam. Ama inanan insan kar hesabı yapmaz, Allah hesabını yapmış benim onunla hesabım olmaz der. Bitti. İşte onun için buradaki ayeti kerimede AllahüTeâlâ diyor ki,
“bilin ki içinizde Allah’ın elçisi var”
“birçok konuda sizin isteklerinize uygun davranışlar yapacak olsa, elbette ki sıkıntıya girersiniz”. Niye? Çünkü siz hep dünyayla ilgili bir şeyler istersiniz. Dikkat ederseniz, bir arabam olsun, bir evim olsun, hep böyle daha iyi, daha iyi, daha iyi, peki ahiret ne olacak?
“ama Allah size bu imanı sevdirdi”. Niye? İmanın zevkine varıyorsunuz. İşte inanarak, bütün güçlüklere karşı mücadele ettiğin zaman senin içine Cenabı Hak büyük bir güç ve kuvvet verir. Cenabı Hakk’a güveniyorsan dünyanın en güçlü insanı sen olursun, ben Rabbim var, benim sahibim var, ben sahipsiz değilim. Mesela şöyle düşünün, birinizin İstanbul valisi birinizin yakını olsa, kendinizi daha güvende hissedersiniz değil mi? Bir yerde bir şey oldu mu, şimdi vali abime bir telefon açarım, öyle mi? Hemen, tabii. Peki, Başbakan senin yakınınsa, müthiş bir şey. Ya sen benim arkam kuvvetli diyorsun, senin sahibin var, Allah.Sen buna inanıyorsan, dünyada senden daha güçlüsü olmaz, çünkü valinin, Başbakanın ulaşamayacağı, haberinin olamayacağı, haber bile iletemezsin, iletsen kanuni engeller olur. Ama Allah’ın önünde hiçbir engel olmaz. Bir Müslüman diyorsa ki benim Rabbim var, yani benim sahibim var, ona sıkı bir şekilde sarılıyor ve güveniyorsa, o tek kişilik ordudur, dünyada hiç kimse onu yenemez. İşte orada Cenabı Hak ona, küfrü de, fasıklığı da, günahı da, zaten kötüdür, Allah’a güvendiği için, onun kötülüğünü bütünüyle kavrar ve ona karşı çok güçlü bir şekilde karşı koyar.
YŞ: Herkes bilerek işlediği günahtan sorumludur diyorsunuz, peki bilmemek bizim için opsiyon mudur?
Kuran tebliğ edilen herkes bilmek zorunda mı?
AB: Bakara Suresinin 78.ayeti. Ehli kitabı anlatıyor Cenabı Hak burada. Mesela ben kendi açımdan anlatayım, birkaç kere de anlatmıştım, 1976 İstanbul müftülüğüne geldik. Bizim fakültede günde en az 4 saat fıkıh dersi vardı. Ana metinlerden, Hanefi mezhebinin birçok metinlerini okumuştuk. Mebsut’tur, Beda’i Sanayidir, Tevahi Hindiyedir. Ondan sonra diğer mezheplerin temel metinlerini okumuştuk, 4 mezhebi birlikte anlatanları okumuştuk, ohh. Şimdi millet bizi bir şey biliyor zannediyordu, biz de kendimizi bir şey biliyor zannediyorduk. Zannediyorduk ki o kitaplarda gördüklerimiz Kuran’ı Kerim’in hükmüdür. Bizi öyle yetiştirmişlerdi. Hatta onlarda delilli melilli görünce, başka bir yerde fıkıh okuma olmadığı için, bir de delilini de getiriyorsun, şu ayetten şu çıkmış bu hadisten bu çıkmış, şimdi ben bu ayeti okuduğum zaman kendimi hep onların yerine koyuyorum. Burada diyor ki bakın:
2/78. Ve minhumummiyyûn“onların içinde ümmiler vardır”. İşte benim o 1976’daki durumum gibi. Yani anasından doğduğu gibi, bir şey öğrenmemiş kişi demek. Ümmi kim? O kitabı bilmiyor, yani Tevrat’ta ne var, İncil’de ne var, onu bilmiyor. Biz de o zaman Kuran’da ne var bilmiyorduk. Mesela işte aklıma hemen gelen bir fetvayı bir hanım telefon açmıştı, hocam ne var, benim eşim inançsız bir adam fakat ben beş vakit namazımı kılıyorum. Bana karşı çok saygılı, işe gitmeden beni sabah namazına kaldırıyor, namazın geçer diyor. Şimdi beni de hacca göndermek istiyor. Ne yapayım ben ne dedim orada? Bütün mezheplerin fetvası, dedim ki, sizin aranızda nikâh yok, siz zina ediyorsunuz. Bizim Kuran’la yakından uzaktan bir ilişkimiz yoktu ki diğerlerinden farklı olarak, bak Mepsut’u okumuş olanları bilir, Bedayüsülsenayi öyledir, işte İmam Şafii’nin kitaplarını da okumuştum. Bilmiyorsun ki, asıl ayetler saklanmış, nereden bileceksin? Sonra bir okuduk AllahüTeâlâTahrim suresinde, karısı kâfir kendi mümin olana, Nuh AS ile LutAS’ı örnek veriyor. Kocası kâfir, kendi mümin olana da Firavun’la eşini örnek veriyor. BaktıkResulullah’ın kızının eşi müşrikmiş. Resulullah kimseye böyle bir şey dememiş, ama bütün kitaplarda öyle gördük, işte bu ümmi, ümmi bu.
lâ ya’lemûnelkitâbe illâ emâniyye“bir kısım kuruntular”. İşte kuruntu ne? Bizim ulemamız Kuran’a aykırı fetva vermez. Asla, şimdi de diyorlar hiç kimse bilmiyordu, onlar mı biliyor? Şimdi öyle diyorlar, başka söyleyecek başka sözleri yok ya. Artık onu da söyleyemiyorlar ya, o da bitti Allah’a şükür. İşte içlerinde ümmiler vardır, o Kitap’ı bilmezler. Anca bir takım kuruntular. Ama diyor ki AllahüTeâlâ
ve in hum illâ yezunnûn“onlar sadece zan peşinde koşarlar”.Yok, canım bizim ulema, yok ya, hiç mümkün mü? Dört mezhebin dördü de haktır, bizimkisi sevabıdır. Bize öyle öğretmişlerdi, Hanefi, bitti. Dördü de hak, ikisi zaten en hak. Benim babam senin babanı döver. Ama ne diyor Cenabı Hak?
2/79. Fe veylunlillezîneyektubûnelkitâbebieydîhim“yazıklar olsun onlara ki o kitabı kendi elleriyle yazıyorlar”. Yani kitap yazmışlar, yani fıkıh kitabı yazmışlar, şunu yazmışlar.
summeyekûlûnehâzâminindillâhi“diyorlar ki Allah böyle diyor, bu Allah’ın emri”. İşte bize bunu yazıp okutanlar. Bizi ümmi olarak şey yapanlar, işte helaldir, haramdır, şudur, budur gibi, ne diyor? “İşte karı kocadan biri kâfir oldu mu, nikâh küt diye düşer. Artık ebediyen bunların yaptıkları zinadır” (derler). Allah’tan korkun, delilin ne, bu ne yahu? Ne bir tane hadis delil getirebilirsin, ne bir tane ayet delil getirebilirsin, hiçbir delilin yok. Bütün mezhepler de bu konuda ittifak ediyorlar ayrıca. Hangi dinin mezhebi bunlar yahu? Ondan sonra, niye böyle yapmışlar?
liyeşterûbihîsemenenkalîlâ,“az bir bedel almaları için”. Orada mutlaka siyasi bir şey var, bir menfaat var, birisi öyle istemiştir. O öyle istediyse, o fetva öylece verilir. Ondan sonra diyor ki:
fe veylunlehummimmâketebeteydîhim“bunların elleriyle yazdıklarından dolayı yazıklar olsun onlara”
ve veylunlehummimmâyeksibûn“kazandıkları şeylerden dolayı yazıklar olsun onlara”.Bile bile yapan ve bilmeyerek yapan arasındaki fark.
Çünkü hepimize çocukluktan itibaren öğretiyorlar, ne diyorlar, efendim 4 delil var. “Bizim ulemamız bakar, bir konuda bir ayet varsa, tamam”. Biz öyle zannediyorduk. “Ayet yoksa hadise bakar”. Ayet yoksa diye bir şey olur mu? Resulullah ikinci şari mi (haşa)? Öyle derler zaten. Allah’ın Resulü olmaktan çıkar (haşa), Allah’ın ortağı gibi olur (haşa). Hikmet diye bir şey kaybolmuştur, bilmezler ki Resullulah’ın söylediği bütün sözler, bunlar Kuran’dan çıkarılmış hükümlerdir. Şimdi, efendim, ayet yoksa hadis, hadis yoksa? İcma. O ne demek? Hristiyanların konsülleri mi? Ne oluyor? Ne oluyor ya? Hangi delile dayanıyorsunuz? Delilsiz delil. O da yoksa kıyas. Bir tane örnek gösterin dersin, yok. İşte Fatih o konuda doktora yaptı. Bir tane örnek biliyor musun kıyasta? Delilsiz delil. Kuran, ayet var onu görmezler, Resulullah’ın uygulaması var onu görmezler. İşte az önce söylediğim şey de AllahüTeâlâ örnek veriyor. LutAS’ı, Nuh AS’ı, Firavun’u, karısını, birçok ayeti kelimelerde Resulullah’ın hayatında bir tek örneği yok, siz tutuyorsunuz fetvalar veriyorsunuz ve ittifakla. Biz de zannediyoruz ki bunlar doğrudur, ben yıllarca fetva verdim, İstanbul Müftülüğü Fetva Komisyonu, bir de bir zannediyorduk ki önemli bir şey yapıyoruz. Ne yanlışlar yaptıysak Cenabı Hak affeylesin, ama bilerek yapmadığım için. Zaten onlar bir türlü içimize yatmadığı için, habire araştırdık, Cenabı Hakka şükür, bu noktalara geldik.
YŞ: Evet, tövbenin kabul şartı yapılan günahın söylenmesi ise eğer, zina eden bir kişi cahilliğinden, yani nefsine yenik düştüğünden, bir kere zina etse, sonra tövbe etse, bu tövbesinin kabulü için günahını yine de söylemesi gerekir mi?
AB: Ne zaman böyle bir şey söyledik yahu? Kardeşim, günahını gizleyeceksin, söyleyeceği ayeti gizlediyse, ayeti söyleyeceksin, ayet. Günah söylenir mi? İyi bir marifet işlemişsin. Günahlar gizlenir, söylenmez. Onun için bir adamın zina ettiğini gözünle görsen 4 tane şahit Cenabı Hak koşuyor. Niye? Pislik ortaya çıkmasın diye. 3 tane bulsan iftiracı sayılıyorsun. Pislikleri ortaya dökmenin bir âlemi yok. Niye sen günahını ortaya koyacaksın? Tabii tövbe edeceksin ve kimseye de bir şey söylemene gerek yok. Gizlediğin ayetse, onu açıklayacaksın o kadar. Evet.
YŞ: Bir tane oruçla alakalı bir soru var, Ramazan geçti ama olsun, bir sonra ki Ramazan’a. Orucu sadece hastalar ve yolcular tutmayabilir diyorsunuz ama Kuran’da bir de gücü yetmeyenler diyor Allah, bir de bu konuya açıklık getirir misiniz?
AB: Bunu defalarca söyledik ama bir daha söyleyelim, gücü yetmeyenler diye bir şey yok Kuran’ı Kerim’de. Orada o ayette diyor ki:
2/184. ve alellezîneyutîkûnehu“oruca gücü yetenler”. Hasta da gücü yeten grubundandır, yolcu da gücü yeten grubundandır. Siz demiyor musunuz, ben yolcuyum ama ne olacak işte, tutuyorum, gücüm de yetiyor. E tabii ki gücün yetiyor. AllahüTeâlâ tutamazsın demiyor ki, sana sıkıntı vermek istemediğini ifade ediyor, o kadar. Hastayım ama tutarsam daha iyi. Elbette ki daha iyi, AllahüTeâlâ da hasta ve yolcuysanız oruç tutmanız daha hayırlıdır diyor. Hasta da olsa, yolcu da olsa, gücü yeten grubundandır.
ve alellezîneyutîkûnehu“o orucu tutmaya gücü yetenlere gerekir”
fidyetuntaâmumiskîn,“çaresiz kalmış bir kişiyi doyurmak”. O da Ramazan Bayramında vermek zorunda olduğumuz fitredir. Resulullah ta böyle söylemiştir, o kadar. Ama şimdi Kuran Sünnet bütünlüğü yok tabii, bakıyorlar, acaba Resulullah bunu ne yapmış, öbür ayetlere bakalım diyen yok.
Bir tek ayete bakanlar,
ve alellezîneyutîkûnehu“oruca gücü yetenler”
fidyetuntaâmumiskîn, “çaresiz kalmış bir kişiyi doyuracak”.
Haa burada bir yanlışlık var galiba, o zaman şöyle olmalı diyorlar, demek ki baştan, isteyen oruç tutuyor, isteyen tutmuyor diyecekler yine olmuyor, “gücü yeten”. E baştan gücü yetenlerden isteyen tutuyor, isteyen tutmuyor, tutmayanlar fidye veriyorlar, diye bir hikâye uyduruyorlar. İşte ondan sonra gelen ayet onu neshetmiştir diyorlar, bir türlü işin içinden çıkamıyorlar. Çünkü Kuran’ı Kerim’i diğer ayetlerle beraber düşünseler yetiyor, bir başkasına lüzum yok. Şimdi işin içinden çıkamayınca “alellezîneyutîkûnehu”ya tam zıt bir anlam veriyorlar, “la yutîkûnehu” oluyor. Bakın bütün meallerde öyle anlam vermişlerdir, “oruca gücü yetmeyenler”. Nereden çıkardın? Oruca gücü yetmeyenler bir fidye verecek. E peki hasta? Tutacak. Gücü yetmeyenler kim peki? O zaman öylesi kim olur diyorlar? Eee İleri yaştaki kişiler, ee müzmin hastalar. E peki AllahüTeâlâ:
2/286. Lâ yukellifullâhunefsen illâ vus’ahâlehâ… “Allah kimseye gücünün üstünde yük yüklemez”.Bu ayet ne olacak? Her şey karman çorman. Onun için bunları getirmiş böyle bir acayip bir hale getirmişler ve olumlu ayete olumsuz ayet vermişlerdir, çünkü bir bütünlük yok, Resulullah’ın bu konuda ne dediğine bakan da yok. Bak anlayamazlar ki, çünkü yöntem yok, yöntem unutulmuş, sahabeden sonra. Evet.
YŞ: Allah Teâlâ kulun yaşamına müdahil olmuyor demiştiniz, peki Allah kuluna yardımı nasıl yapıyor?
AB: Şimdi siz, Cenabı Hakkın yoluna yönlenirseniz, Allah size yardım eder, mesela şeyde ne diyor Cenabı Hak?
“Şimdi bizim yolumuzda cihat eden, yani bütün zorluklara karşı koyanlara elbette ki doğru yolumuza yönlendiririz ve Allah samimi olanlarla, güzel davrananlarla beraberdir”.
“Allah sabredenlerle beraberdir”.
Çok sayıda ayet var ama bizim hidayete ermemiz için ilk hareket bizden olacak. Cenabı Hak önümüzü sürekli açar ve destek verir. Ama ilk hareket bizden olacak. Öyle durup dururken Allah hiç kimseye şey yapmaz. Allah emir verir, yaparsan desteğini de verir. Ondan dolayı ne diyor AllahüTeâlâ Şems suresinde?
91/8. Fe elhemehâfucûrehâ ve takvâhâ. “kişinin içerisine yaptığı günahın sıkıntısını verir, yaptığı iyiliğin de neşesini verir”.Bir şey vermek ne demektir? Biraz daha yap, biraz daha yap. Bakın, hayırlı bir iş yaptığınız zaman içiniz nasıl huzurlu oluyor değil mi? Bir günah işlediği zaman da sıkıntı çekiyorsunuz. İşte o Allah’ın yardımıdır. Yani o sıkıntıyı verir ki bir daha yapmayasınız, o neşeyi verir ki devam edesiniz. Daha başka yardımlar da sürekli olur. Tamam mı?