Euzubillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim…
Bugün Kuran-ı Kerim’in 65.suresinin 8.ayetindeyiz.Burda Allahu Teala şöyle buyuruyor: “Ve keeyyin min karyetin atet an emri rabbihâ ve rusulihî”.(65/Talak-8.ayet) “Nice ülkeler nice şehirler Rabbi’nin emrine karşı diklendi,isyankar oldu.Allah’ın elçilerine karşı diklendi,isyankar oldu.” “Fe hâsebnâhâ hisâben şedîden’’.(65/Talak-8.ayet) “Biz de onlara şiddetli bir hesapla onların hesaplarını gördük.” “Ve azzebnâhâ azâben nukrâ(nukren)’’ (65/Talak-8.ayet) “Ve görülmemiş bir şekilde onları azaba çarptık.”.Şimdi burda bir kaideden bahsediliyor.Rabbi’nin emrine karşı diklenen Allah’ın elçilerini dinlemeyen onlara karşı başkaldıran ülkelerin başına gelenlerden bahsediliyor.Şimdi elçi dediğimiz biliyorsunuz.Birinin sözünü diğerine ulaştıran kişidir.Allah’ın elçisi de Allah’ın sözünü Allah’ın kullarına ulaştıran kişidir.Allah’tan aldığı sözü Allah’ın kullarına ulaştırır.Allah’ın sözü alınmışsa kitap indirilmişse yani şuanda bizim durumumuzda olduğu gibi peygember gelmiş,kitap indirilmiş ve elimizde Allah’ın sözü var.İşte o bu Kuran-ı Kerim.Şuanda elçilik görevini yapanlar insanlara Allah’ın ayetlerini olduğu gibi anlatan kimselerdir.Kendilerinden herhangi bir şey katmadan,başka kimselerden de bir şey katmadan Allah’ın emirlerini insanlara açık ve net olarak anlatan kimseler Allah’ın elçileridir.Peygamberlerin iki türlü görevi var.Birisi emri almak diğeri tebliğ etmek.Şimdi emir alma işi bitmiştir.Peygamberimizi(S.A.V.)gelmiş.Kuran-ı Kerim’i getirmiş.Kuran-ı Kerim bütün yapısıyla içersine herhangi birşey katılmadan elimizde bulunuyor.Peygamberimiz şuanda aramızda olsaydı yapacağı şey Allah’ın kitabını insanlara tebliğ etmek olurdu.O görevi kim yaparsa orda elçilik görevini yapmış olur.Allah’tan emir alma şeklinde değil Allah’ın emirlerini insanlara bildirme şeklinde bir elçilik görevi yapmış olur.Şimdi Yasin suresini hatırlarsak orda Antakya’ya elçiler gönderiliyor.Musa Alleyhisselam’ın elçileriydi diymi hocam.İsa Alleyhisselam’ın elçileri Antakya’ya geliyor.Yani orda Allahu-ü Teala onlara Rasül diyor.Aslında onlar peygamber değil.İsa Aleyhissellam’ın elçileri anlattıkları ne şimdi?.Yasin Suresin bir zahmet açalım.442.sayfa “Vadrıb lehum meselen ashâbel karyeh(karyeti)”(36/Yasin-13.ayet) “Siz o şehrin halkını onlara örnek olarak ver.”Sen o şehrin halkını onlara örnek olarak ver. “iz câe hel murselûn(murselûne)”(36/Yasin-13.ayet) “Oraya elçiler geldiler.”Elçi olarak gönderilen kişiler geldiler. “İz erselnâ ileyhimusneyni’(36/Yasin-14.ayet)”Oraya iki kişiyi göndermiştik.”Allah kendi gönderdiğini söylüyor.Aslında gönderen İsa Alleyhissellam.Ama Allah onun bu davranışını onayladığı için kendi göndermiş gibi bize bildiriyor.“fe kezzebûhumâ” (36/Yasin-14.ayet) “O ikisini de yalanladılar.” “fe azzeznâ bi sâlisin.’’ (36/Yasin-14.ayet) “Üçüncü elçiyle onları güçlendirdik.” “fe kâlû innâ ileykum murselûn(murselûne)” (36/Yasin-14.ayet) “Dedilerki biz size elçi olarak gönderildik.” “Kâlû mâ entum illâ beşerun mislunâ”(36/Yasin-15.ayet) “Onlar dedilerki ya siz de bizim gibi insansınız siz kendinizi ne zannediyorsunuz.” “ve mâ enzeler rahmânu min şey’in”(36/Yasin-15.ayet)” Rahman bir şey indirmiş değildir.Demekki o elçiler Allah’ın ayetlerini okumuşlar.İncili okumuşlar ve ordakilere ve Tevrat’ı okumuşlar.Allah bir şey indirmiş değildir.” “in entum illâ tekzibûn(tekzibûne)’’(36/Yasin-15.ayet) “Siz yalan söylüyorsunusz.” “Kalû rabbunâ ya’lemu innâ ileykum le murselûn(murselûne).’’ (36/Yasin-16.ayet)”Dedilerki Rabbimiz biliyor.Biz gerçekten size elçi olarak gönderilmiş kişileriz.” “Ve mâ aleynâ illel belâgul mubîn(mubînu)’’(36/Yasin-17.ayet)”Bize düşen size açıkça tebliğden ibarettir.”Yani şuanda bizim yapabileceğimiz şey burda İsa Alleyhisselam’ın elçi olarak gönderdiği kişilerin yapacağı şeydir.Yani gittiğimiz yerlerde Allah’ın ayetlerini okuyacağız.Allah’ın ayetlerini anlatacağız.Şu veya bu kişinin sözünü değil. “Kâlû innâ tetayyernâ bi kum”(36/Yasin-18.ayet) “Dedilerki sizin sebebinize bize uğursuzluk bastı yani uğursuzlandık.İşlerimiz bozuldu.” “le in lem tentehû le nercumennekum’’(36/Yasin-18.ayet)”Eğer siz bu işten vazgeçmezseniz,sizi taşlıyacağız.” “ve le yemessennekum minnâ azâbun elîm(elîmun)’’(36/Yasin-18.ayet) “Bizden size acıklı bir azab dokunacaktır dediler.”Şimdi böyle geliyor.Biliyorsunuz ondan sonra hızlıca okuyayım ben burdan hatta mealden okuyayım.fazla zamanımızı almasın diye.Bu esnada burda nehrin diye yanlış yazmış şehrin olacak.”Şehrin ta ucundan bir er koşarak geldi.Ey hemşehrilerim uyun o gönderilen elçilere dedi.Uyun sizden bir ücret istemeyen o zatlaraki.onlar hidayete ermişlerdir.Hem neyime kulluk etmeyeyim ben O beni Yaratana hep döndürülüp ona götürüleceksinizHiç ben ondan başka mağdutlarımı tutarım.Eğer o Rahman bana bir keder irade buyurursa onların şefaati benden yana hiçbirşeye yaramaz ve beni kurtaramazlar.Şüphseiz ben o vakit açık bir sapıklık içindeyim.Haberiniz olsunki ben Rabbinize iman getirdim.Gelin dinleyin beni.Elçiye denildiki haydi gir cennete O ay ne olurdu kavmim bilselerdi.Şimdi o şehrin uzak yerinden koşarak gelen kişi bu insanlara nasihat ediyor.Bakın bu elçilere uyun,çok iyi insanlar sizden maddi hiçbirşey beklemiyorlardiyor.”.Bunlarda bu gelen kişiyi öldürüyorlar.Öldürünce bu tabi şehit oluyor.Ve orda konuşuyor.Yani ruhlar aleminde konuşuyor ya şeyler.Ah keşke yani berzah dediğimniz yerde. “yâ leyte kavmî ya’lemûn(ya’lemûne)’’ (36/Yasin-26.ayet) “Keşke kavmim bilseydi.”“Bimâ gafere lî rabbî ve cealenî minel mukremîn(mukremîne).’’ (36/Yasin-27.ayet)Yani “Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikrama uğrayanlardan eylediğini bi bilselerdi.”Hala o halkının durumunu düşünüyor öldükten sonra .Şimdi bundan sonraki konu da şu: Şimdi bu insanlar gelen elçileri kabul etmediler ve cinayette işlediler.Ve açıkça Allah’ın emirlerine karşı tavır koydular. “Ve mâ enzelnâ alâ kavmihî min ba’dihî min cundin mines semâi ve mâ kunnâ munzilîn(munzilîne)”(36/Yasin-28.ayet)Onun kavmine ondan sonra gökten bir ordu indirmedik.Zaten biz böyle yapmayız.”Yani bu kişi halk arasında söylenir.Şimdi taş kesilecektiki Şimdi şöyle olsaydıki.Allah böyle yapmaz.”Gökten de ordu indirmedi.” “İn kânet illâ sayhaten vâhıdetenfe izâ hum hâmidûn(hâmidûne).” (36/Yasin-29.ayet)”Bu bir ses.O sesten sonra bakarsınız bütün evleri sönmüş.” “Yâ hasreten alel ıbâd(ıbâdi), mâ ye’tîhim min resûlin illâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne).’’ (36/Yasin-30.ayet) yani yazık bu kullara onlara bir elçi geldiği zaman mutlaka alaya alırlar,dalga geçerler.Şimdi bu insanlar o elçilerden sonra o şehirde artık yaşayamamışlardır.Musa A.S’ı düşünün Kuran-ı Kerim’in şahitliğiyle büyük bir saltanat kurmuş olan Firavun zaten onların saltanatını bugün bütün dünya söylüyor.İşte Piramidler falan var.Musa(A.S.)Allah’ın emirlerini o insanlara açık ve net olarak anlatmış,gereken tebliği yapmış.Kendi peygamberliğini ispatlamıştı.O güçlü Firavun ne oldu sonunda iktidarını kaybetti.İşte bu bir kanun.Allah’ın koyduğu kanun.Bu kanunu Cenab-ı Hak bu ayette bize tekrarlıyor.Şimdi az önce okuduğumuz Talak suresindeki ayet. “Ve keeyyin min karyetin atet an emri rabbihâ”(65/Talak-8.ayet)nice ülkeler Rabbin emrine karşı diklendi,başkaldırdı,tavır koydu “ve rusulihî” ve elçilerine karşı.Çünkü sadece kitap yetmiyor.O kitabı anlatan insanlar da gerekiyor. “fe hâsebnâhâ hisâben şedîden”(65/Talak-8.ayet) “Ve biz bunun üzerine onları şiddetli bir şekilde hesaba çektik.” “ve azzebnâhâ azâben nukrâ(nukren) ”(65/Talak-8.ayet) “Görülmemiş bir şekilde azaba uğrattık.”Yani adamlar hakimiyetlerini kaybettiler.Mekkeliler Peygamber (S.A.V.)’ı Mekke’de yaşamaz kabul etmişlerdi.Ve Peygamberimiz ordan kaçmak zorunda kalmıştı.Çünkü öldürmek için kapısında bekliyorlardı.Sonra ne oldu.sekiz sene sonra peygamberimizi Mekke’den kaçmak zorunda bırakan insanların tamamı saltanatlarından itibarlarından oldular.Ve orayı müslümanlara terketmek zorunda kaldılar.
Demekki şeyler şimdi bizim arkadaşlar diyorki Kuran-ı Kerim’i anlatıyoruz insanlara son derece iyi davranmaya da çalışıyoruz.Alın siz okuyun diyoruz ellerine Kuran-ı Kerim’i veriyoruz.Ama tavırları hiç de iyi değil.Tamam iyi değilse neticesine katlanmak zorunda kalırlar.Siz vazifenize devam edin.Ama yapılacak tekşey şu kendimizden bir şey katmamalıyız.Allah’ın ayetlerini Allah’ın kullarına okuyacağız.Uyarlarsa çok yücelirler.Çok büyük imkanlar elde ederler.Uymazlarsa kendileri bilir cezasını çekerler.İyilik göreceklerse kendileri görecek.Cezaya çarptırılacaksa kendileri çarptırılacak başkası deği.l“Fe zâkat ve bâle emrihâ ve kâne âkıbetu emrihâ husrâ(husren).”(65/Talak-9.ayet)”Bu topluluklar yaptıklarının cezasını tattılar.Ve bunların işlerinin sonu hüsran oldu.”Bu prensip bu.Demekki bir toplumda Allah’ın ayetleri okunmaya başlamışsa o toplumda çözülme kaçınılmazdır.Bir grup yola gelir .Bir grup da karşı çıkar.Karşı çıkanlar da eriyip gitmek zorundadırlar.Bunun başka yolu yok.O zaman yapılacak iş hem dünyayı kazanmak için hem de ahireti kazanmak için Allah’ın kitabına sarılacağız. “E addallâhu lehum azâben şedîden’’(65/Talak-10.ayet) “Allah kendi kitabına kendi peygamberlerine elçilerine karşı diklenenlere acıklı bir azab hazırlamıştır.” ‘’fettekûllâhe yâ ulîl elbâb(elbâbi)” (65/Talak-10.ayet )”Ey içi temiz olanlar Allah’tan korkun.Yani başka hesabınız varsa başka hesaplar peşindeyseniz zaten size laf kar etmez.Ama niyeti Allah’ın emrine uymak olan içten hesaplı olmayan kişilerin yapacağı Allah’tan korkmaktır.” “Ellezîne âmenû”(65/Talak-10.ayet)”İnanmış olan kimseler” “kad enzelallâhu ileykum zikrâ(zikren)’’. (65/Talak-10.ayet) “Ey inananlar,ey içi temiz olanlar’Allah size bir zikir indirmiştir.”Yani Allah’ın indirdiği bu kitap varya bu kitap üzerinde düşündüğünüz zaman siz onun içinde kendinizi bulacaksınız,rahat edeceksiniz.Sizin zihin yapınızda fıtratınızda olanları bulacaksınız.Kainattan okuduğunuz kainat kitabından okuduğunuz çevrenizden okuduğunuz ,kendi vücudunuz ,kendi içgözlemlerinizden elde ettiklerinizi Kuran’da bulacaksınız ve rahatlayacaksınız.Eğer başka bir hesabınız yoksa Ama başka hesaplar peşindeyseniz yani Allah-u Teala’nın kabul etmediği tavırlar içersindyseniz kendinizi öne çıkarmaya çalışıyorsanız,grubunuzu öne çıkarmaya çalışıyorsanız,arzu ve heveslerinizi öne çıkarmaya çalışıyorsanız size laf kar etmez. “Kad enzelallâhu ileykum zikrâ(zikren).” (65/Talak-10.ayet) “Allah size bir zikir indirmiştir”. “Resûlen yetlû aleykum âyâtillâhi).’’(65/Talak-11.ayet) Zikirden maksat da Allah’ın ayetlerini size okuyan elçi o zaman öyleyse şimdi hepinize ve hepimize bir vazife düşüyor.Allah’ın ayetlerini önce kendimiz okuyacağız.Sonra da insanlara okuyacağız.O zaman kendimiz o zikir yani insanlara vazifesini hatırlayan kişi olacağız.Kendimiz elçilik yani Allah’ın şimdi bir hadis-i şerif var.Hadis sahih ya da hiç önemli değil Kuran’ı Kerim’e uygun olduğu için manası doğrudur.Yani alimler peygamberlerin varisleridir.Diye şey yapıyor.Miras nedir?Yani bir insan babasından mirasçı olur eşinden mirasçı olur nebileyim başka yakınlarına mirasçı olur.Bir kişinin onlarca mirasçısı olabilir.Herbir mirasçıya düşen pay aynı olur mu?Olmaz.Herkes kendi payına göre mirasçı olur.Bir kimse vefat ettii bazen yıllarca mirası payedilemez.Payedersiniz taa onuncu .torununa mirasdan pay vermek zorunda kalırsınız.Bakarsınız kırk milyonda bir hisse ya da on hisse,yüz hisse düşmüş.Şimdi kırk milyonda bir hisse on hisse düşse bu adam ona mirasçı olmaz dermiyiz?Gene mirasçıdır.Şimdi peygamberlere mirasçılıkta böyle Kuran-ı Kerim’i,n ayetlerinden bir tanesini iyi kavramış olursanız o kadar mirasçı olursunuz.Yani onu çok iyi anlamış insanlara anlatıyorsanız bir ayet kadar mirasçı olursunuz.Bir sureyi kavramışsanız anlatıyorsanız o kadar mirasçı olursunuz..Daha çok kavramış daha çok .Alimlikte bu.Efendim alim olmanın bugünkü gibi şu fakülteyi bitireceksiniz şu diplomayı alacaksınız falan falan kişilerin onayından geçeceksiniz diye bir şeysi yok.Yani Kuran-ı Kerim’in anladığı manada Kuran’ı bilmek kavramak kavradığınız kadarının alimsiniz,kavramadığın kadarının cahilsiniz.Zaten en büyük aliminizi alsak onun bilmediklerini daha çok olur?Bilmediklerimi?Bir insanın bilmedikleri deryalar kadardır.Bidiği küçücük birşeydir.O bildiği şeyden dolayı ona alim diyoruz.Bilmediklerinden dolayı cahil oğlu cahil deriz.Öyle değil mi?O zaman herkesin bildiği kadarıyla ama bilmediğimiz konuya girmeniz lazım.Bildiğimiz kısımları yaşarız ve anlatırız.O kadarı ondan sonra daha çok öğrenmeye çalışırız.
“Resûlen yetlû aleykum âyâtillâhi mubeyyinâtin’’(65/Talak-11.ayet)’herşeyi açıklayan Allah’ın ayetlerini oku.Şimdi diyorlarki efendim Allah’ın ayetleri açık değil.Gerçekten her defasında görüyoruz siz de çevrenizde görüp yaşıyorsunuz ve maalesef kitaplara geçmiştir bu.Ve bize biz talebeyken bize ilim olarak okuttular.Ve bugün ben işte biliyorsunuz ben ilahiyat fakültesi hocasıyım.Ben hiçbirzaman öyle okutmuyorum ama bizim fakültelerimizde usulü fıkıh diye okunan bir ilim dalı vardır.Yani hukuk yeni fıkıhın fıkıh kaynaklarından hüküm çıkarma methodu.Onun baştarafında şu yazar Kuran ayetleri sınırlı hadisler sınırlı olaylar sınırsızdır dolayısıyla Kuran-ı Kerim’de bütün olayların cevabı yoktur.Biz bunu kendi ictihatımızla ortaya çıkartırız.ve genel kanaat de şudur Kuran-ı Kerim de problemler çözülemez. Kuran genel prensiplerdir.Yaygın kanaat ama Kuran-ı Kerim’i okuduğunuz zaman işin öyle olmadığını göreceksiniz.Hangi probleme detaylı çözüm sunulmuyor.E siz tabi Kuran-ı Kerimden habersiz olursanız onu bir kenara iterseniz tabiki ordan bir şey çıkarmanız mümkün olmaz.Onun için diyorki “Resûlen yetlû aleykum âyâtillâhi mubeyyinâtin’’(65/Talak-11.ayet) Allah’ın ayetleri ki açıklayıcı ayetler herşeyi ayetler açıklıyor. “Li yuhricellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti minez zulumâti ilen nûr(nûri)”(65/Talak-11.ayet)inanan ve iyi davrananları karanlıklardan aydınlığa çıkarsın yani eğer insan inanıyorsa inanca uygun davranışlar gösteriyorlarsa ancak onlar karanlıklardan aydınlığa çıkarlar.İnanmıyorsa ya da inanıyor da İslam’ı yaşamıyorsa o karanlıkta kalır.Yani onunkisi işte biraz inanıp da yani bir ışık görmüş o ışıkla kendini idame ettirmeye çalışıyor ama hala karanlığın içersindedir.Yaşaması lazım.“ve men yû’min billâhi ve ya’mel sâlihan’’(65/Talak-11.ayet) “Kim Allah’a inanır, güvenir ve iyi davranış gösterirse” “yudhilhu cennâtin tecrî min tahtihel enhâru”Allah onu cenetlere sokar.İçinden ırmaklar akan cennetlere “hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden)” (65/Talak-11.ayet)orada ebediyen vücut yapısı bozulmadan ihtiyarlamadan hastalanmadan kalacak şekilde. .“kad ahsenallâhu lehu rızkâ(rızkan)”(65/Talak-11.ayet) Allah ona güzel bir rızık da vermiş olacaktır.Şimdi ben yukarıdaki kısımlarda birazcık acele ettim.Çünkü ayetle ilgili birkaç şey söylemeye çalışıcam.Allah nasip ederse “Allâhullezî halaka seb’a semâvâtin”(65/Talak-12.ayet). “Yedi göğü yaratmış olan Allah-ü Tealadır” “ve minel ardı mislehunn(mislehunne)” (65/Talak-12.ayet)”Yerden de yedi gök gibisini yaratmıştır.” Yedi gök gibisi demekki yerin üstünden aşağıya doğru yedi gök gibi yedi tane tabaka olması lazım.Şimdi insanların bu tabakaları tespit etmeleri çok zor.İşte en üst tarafta bir kaya kayalıktan oluşan bir tabaka var onun altında mağma var onun altında çekirdek var ve bunların çevrelerinde biratakım şeyler var bunlar tahminler. Tahminler çünkü şöyle dünyayı bir bıçakla yarıp da içersine bakma imkanımız yok ama burda.Kuran-ı Kerim’de herşey varmı burada Yaratanın verdiği bilgilerden hareket edebilirsek sonuca ulaşmamız çok kolay olur.Şimdi yaratıcı dünyayı altı günde yaratmış.Tuhan suresindemiydi fissuretemiydi?.Fissurette 41.sure 478.sayfa dünyayı altı günde yaratmış bu altı günün iki gününde de gökleri yaratmış.Toplam altı günde yani göklerin ve yerlerin yaratılmasının tamamı altı gün fakat bu altı günün tamamı dünyanın yaratılması için geçiyor iki gün de göklerin yaratılması için geçiyor.(konuk soru soruluyor?konuşma anlaşılmıyor)cevap:Bizim bildiğimiz gün nedir?E dünya yok neye göre hesap edeceksiniz?bu farklı bir gün bu devir bugün kelimesi işte hangi gün gelecek bizim dilimizde de vardır.Yirmidört saatlik gün değil.Onun uzunluğu bizim bilmemiz mümkün değil o günün.Çünkü Kuran-ı Kerim’de de var bir gün var ellibin yıl bir gün var bin yıl öyle geçen ayetler de var.Şimdi acaba bugün tüm gün bu dünyayı ve tüm yıldızları oluşturan tüm kainatın bir kere dönüşümü onu da bilmiyoruz elimizde bir şey yok.Şimdi şu ayete bir bakalım ondan sonra öbür tarafa geçeceğiz.9.ayet “Kul e innekum le tekfurûne billezî halakal arda fî yevmeyni ’’(41/Fussilet-9ayet) “Siz bu toprağı iki günde yaratan Allah’ a karşı nankörlük mü ediyorsunuz.”Yani şu yerküreyi iki günde yaratmış “ve tec’alûne lehû endâdâ(endâden)” (41/Fussilet-9ayet)”Siz ona benzerler oluşturuyor uyduruyorsunuz.”Yani Allah’a ortak özelliklere sahip biratakım varlıklar uyduruyorsunuz “zâlike rabbul âlemîn(âlemîne).”(41/Fussilet-9ayet)Tüm varlıkların sahibi Allah’tır.Şimdi iki günde yerküreyi yarattı “Ve ceale fîhâ revâsiye min fevkıhâ”(41/Fussilet-10.ayet)yerin üstünde dağlar oluşturdu. “ve bâreke fîhâ ve kaddere fîhâ akvâtehâ’’(41/Fussilet-10.ayet)yerin içine bereketler koydu.ve yerin yiyeceklerini takdir etti ve işte bitkisiyle hayvanıyla herşeyiyle “fî erbeati eyyâm(eyyâmin), sevâen lis sâilîn(sâilîne)” 41/Fussilet-10.ayet)dört günde şimdi iki günde şimdi afedersiniz bizim anlamamız kaba inşaat bugünkü tabirle ondan sonra kalan dört gün ne diyor?Diğer şeylerin yerin yaratılması tamamen kaç günde?altı gün iki günde yaratılması,dört günde de dağların oluşturulması ve yiyeceklerinin de oluşturulması.Yaratılış tamamlandıktan sonra da hayvanlar bitkiler tamamlandıktan sonra insanoğlu Cenab-ı Hak tarafından yaratılıyor.”Summestevâ iles semâi’’ (41/Fussilet-11.ayet) “Sonra göğe yöneldi.”Yani bundan sonra altı günde yaratıldıktan sonra değil.Arapçada böyle ifadeler vardır. “ve hiye duhânun’’(41/Fussilet-11.ayet) bir bulut şeklindeydi.Bugün gaz bulutu deniyor olabilir. “fe kâle lehâ ve lil ardı’tiyâ tav’an ev kerhâ(kerhen)”(41/Fussilet-11.ayet) gaz bulutları da yere de isteyerek ya da istemeyerek benim emrime uyun diye emir verdi. “Kâletâ eteynâ tâiîn(tâiîne)”(41/Fussilet-11.ayet)”Dedilerki biz sana isteyerek boyun eğeriz”yani bunlarda da bir bizim farkına varamadığımız bir canlılık var. “Fe kadâhunne seb’a semâvâtin fî yevmeyni” (41/Fussilet-12.ayet)O gökteki duman halinde olan gaz bulutu halinde olan iki günde yedi gök halinde oluşturdu “ve evhâ fî kulli semâin emrehâ” ( 41/Fussilet-12.ayet) Bu yedi gökten herbirine kendi emrini vahyetti.Herbirinin görevlerini de tayin etti. “ve zeyyennes semâed dunyâ bi mesâbîha.”(41/Fussilet-12.ayet)bu göklerden yedi tane göklerden yerküreyi en yakın olanını yıldızlarla süslendik. O zaman yıldızların bulunduğu gök kaçıncı gök oluyor?birinci gök o zaman ikinci gökü biz napıyoruz hiç göremiyoruz.Astronomi alimlerinin üzerinde çalıştığı birinci gök. Ondan sonra kara delikler fala deniliyor belki göklerin kapıları diye ayetlerde geçiyor.Miraçlar geçiyor göklere çıkan miraçlar bugünkü anlamda asansör dediğimiz şeyler Peygamber Efendimiz onlardan biriyle çıkmıştır.İşin o tarafına şey yapmayacağım.Anlatacağım başka şeyler var.Yani bu ayet-i kerimeler açıkça gösteriyorki yer farklı gök farklı.Bikere yerküre çok önemli çünkü Allah-ü Teala altı günde yarattı.Ve bütün ayetlerde gökler ve yer diye geçiyor.Ama bugünkü astronomi dünyayı bir gök cismi olarak niteler.Yani Kuran-ı Kerim’in verdiği önemi vermez.Bu astronmi bu tür olaylarda kendinize göre bir hareket noktası belirlersiniz.Birşey kurarsınız,bir hayal kurarsınız kendinize göre bir prensip koyarsınız ve ordan hareket edersiniz.Şimdi o prensibi o Kuran-ı Kerim’den alırsanız bu bir gerçek olur.Çünkü yaratıcının söylediğidir.Siz kendi kendinize alırsanız yarın bir başkası başka söyler.Sizden dha güzel davasını savunur.Sizin düşünceniz kaybolup gider.Şimdi burada ne diyor:Allah-ü Teala diyorki:Gökleri yedi gök olarak oluşturdu.Yerden de onların mislini oluşturdu.Yani demekki şöyle mümkün olsa dünyayı şöyle bir kılıçla kessek hani domatesle yardığımız gibi onun içersindeki göklerin bütün özelliklerini tespit etmemiz mümkün olacak.O zaman hemen şu aklıma geldi.Şunu hemen peşinen söylemeliyimki ben burada bu konuların uzmanı değilim.Yani astronomi ile ilgilenenler için yada işte jeoloji ile ilgilenen ya da diğer yerbilimi ile ilgilenen insanlar için belki bir şey olabilir diye konuşuyorum.Bir yol gösterme olabilir.Şimdi esasen bu ayetleri onlar okuyacakki benim hiç farkına varamadığım şeyler olacaktır.Böyle belki bir başlangıç olsun diye bunları anlatmaya çalışıyoruz.Yani Kuran-ı Kerim’de gördüklerimizi anlatmaya çalışıyoruz.
Peygamber(S.A.V.) miraçta yedinci kat semaya çıktı.Orda nereye kadar gitmişti.Sidretül Müntehe en üst noktada bulunan Sidre.Sidre neydi?ne ağacı?Kiraz ağacı.Kiraz ağacı nerede yetişiyor?Toprağın altında yetişiyor mu?Şimdi toprağın alt katmanlarında kiraz yetişir mi?En üst katmanlar o da en üst.Kiraz ağacının yanında ne vardı?Cennetül mevra.Cennette bahçe demek.Meyva bölmesi var.Şimdi siz dünyadan bakın astronomi alimleri birinci kat semanın büyüklüğünü anlatabilmek için ışık yılından istifade etmeye çalışıyor.Çünkü bizim bugün kullandığımız kelimelerle onu anlatmak mümkün değil.Peki birinci kat sema?ikinci kat sema?neye göre anlatacağız?Ondan yukarı çıkın yediye kadar.Büyüklüğünü hayal etme İhtimalimiz yok.İşte o çok büyük olan yer.Demekki ben öyle anlıyorum.Ayetlerde bize onu gösteriyor.Demekki yerkabuğunun özelliklerini taşıyor.Ondan sonra buna göre diğerlerini kıyaslamak lazım.Şimdi dikkatimi çeken diğer hususlar yerkabuğu derken acaba buna güneşi ve ayı katacakmıyız?Çünkü hava teneffüsü alıyoruz değil mi?Bir tavan diye Kuran-ı Kerim’in vasıflandırdığı bir şey var.Tavan diyor ve ondan koruduğundan bahsediyor.Yani o yıldızlar bölümü.Bugün o insanlar o bölüme çıkmış değil.Henüz daha güneşe de giden yok.İşte aydır marstır merihtir o kadar.Şimdi bunlarla ilgili ayetlere baktığımız zaman çok ilginç hususlar ortaya çıkıyor.İnfitar suresi 588.sayfa diyorki: Allah-u Teala “İzes semâunfetaret”(82/İnfitar-1.ayet) gök yarıldığı zaman.Şimdi gök şöyle düşünün yuvarlak bir cisim olarak dünya ve onu çevreleyen gök nasıl yarılıyor?Demekki bir şekilde yarılıyor. “Ve izel kevâkibunteseret”(82/İnfitar-2.ayet) yarılınca yıldılar çekim kuvvetini kaybedip dağılıyor sağa sola dağılıyor. “Ve izel bihâru fucciret” (82/İnfitar-3.ayet) bakın dünya olduğu yerde kalıyor.Dünyada o çekim kuvvetlerinin kaybolmasından dolayı içerdeki enerjinin dışarıya çıkması ve o magma tabakasının denizlerden fışkırması işte bugün tusunami dediğimiz olaylar denizin yükselmesi ondan bahsediyor. “Ve izel kubûru bu’siret” (82/İnfitar-4.ayet)ve ondan sonra yeniden yaratılıştan bahsediyor.İşte kabirler ortaya çıkarıldığı zaman bir de ondan önceki sureye bakalım.Bir sayfa geriye gelin.Şimdi gökler yarılıyor. “İzeş şemsu kuvviret”(81/Tekvir-1.ayet)Güneş kabuk bağlıyor.Güneş olduğu yerde duruyor.Sadece kabuk bağlıyor. “Ve izen nucûmun kederet” (81/Tekvir-2.ayet)ama yıldızlar soluyor.Çünkü biraz sonra başka bir ayeti okuyucam “Ves semâvâtu matviyyâtun bi yemînih(yemînihi)”(39/Zumer-67.ayet) O yarılan gök bir şey gibi dürülüyor..Bir rulo gibi.ve bir kenarda öyle kalıyor.Ayet-i kerime de öyle bildiriliyor Allah-u Teala ama güneş olduğu yerde.Dünya olduğu yerde.O zaman acaba bunları acaba diye soru şeklinde ortaya koyuyor.Çünkü bunlardan emin olduğum şeyler değil.Acaba dünya dediğimiz zaman şimdi biz dünyayı güneşe tabi gibi kabul ediyoruz.Acaba güneş ve ay dünyaya tabi olmasın?Ve de gök dedğimiz bir dünyanın göğü varki burda yağmurun yağdığı güneşin açtığı ayın aydınlattığı bizim rahatlıkla yaşamamızı sağlayan gök ve bir de birinci kat sema var yıldızların bulunduğu sema.O zaman bunlardan şu ortaya çıkıyor.Demekki sonra şey var.Bir ayet-i kerime daha var aklıma gelmiyor.Meal olarak söyleyeyim hatırlayan varsa söylesin. “Yevme tubeddelul ardu gayrel ardı ves semâvâtu ve berezû lillâhil vâhıdil kahhâr(kahhâri)”(14/İbrahim-48.ayet) “Yer Rabbinin nuruyla aydınlandı ve kitap kondu.Yok o değil öbür ayet-i kerime.Yani şeyde yeniden oluşumda göklerde artık yeniden bir şekil alacak.Bu defa şeye göre bir şekil ebedi yaşayışa göre bir şekil alacaktır..İbrahim 14.sure 48.ayet “Yevme tubeddelul ardu gayrel ardı ves semâvâtu)”(14/İbrahim-48.ayet) O gün toprak yani yeryüzü bunun dışındaki bir toprakla yer değiştirecek.Çünkü bütün dağlar erimiş,çukurlar dolmuş burdaki sular karaları kapsamış.Karaları uzunca bir süre balçık denizi haline getirmiş ve insanların tohumları onun içersinde yeniden oluşmuş.Tıpkı Adem A.S.’ın yaratılması gibi.Herkesin kendi özelliğini taşıyan vücut parçacıkları zaten dünyada var.Ordan insanlar yeniden dünyaya gelmiş.Yeniden dünyaya gelmeden önce yeryüzünün tekrar yani ilk yaratılması gibi yeryüzü tekrar yaşanacak bir hale gelmiş.İnsanlar dünyaya gelmeden önce ama artık eski alıştığımız yeryüzü değil farklı bir yeryüzü.Gökler de öyle.Zümer 67 bu da 466.sayfa evet he o zaten az önce söylediğim o az önce söylemiştim meal olarak onu ayetten okuyacaktım ama şimdi vakit fazla geçiyor,fazla vakit yok,soru cevaba fazla vakit kalmaz.Ondan dolayı biraz acale ediyorum.Bu ayetlerin hepsini yazmıştım.
“Ve mâ kaderûllâhe hakka kadrihî”(39/Zümer-67.ayet) insanlar Allah’ı gereği gibi değerlendiremediler.“vel ardu cemîan kabdatuhu yevmel kıyâmeti” (39/Zümer-67.ayet) Kıyamet günü yerin tamamı Allah’ın avucu içersindedir.“ves semâvâtu matviyyâtun bi yemînih(yemînihi)”(39/Zümer-67.ayet) göklerde yanında dürülmüş böyle kitapların rolü halinde dürülmeleri gibi yani kitap kağıtlarının o da başka bir ayette öyle diyor.“subhânehu ve te’âlâ ammâ yuşrikûn(yuşrikûne)”(39/Zümer-67.ayet) Allah-ü Teala hertürlü noksanlıktan uzaktır.onların ortak koştukları şeylerdn de uzaktır.Şimdi işte burdan Talak suresine gelelim o ayeti tamamlamak için bu ayeti tekrar okuyalım. “Allâhullezî halaka seb’a semâvâtin ”(65/Talak-12.ayet)Allah yedi göğü yaratmış olandır “ve minel ardı mislehunn(mislehunne)”(65/Talak-12.ayet) yerden de yedi göğün mislisini yaratmıştır. Demekki yerin içersinde yedi göğe benzer tabakalar vardır.Keşke bu konunun uzmanlarından bu ayetleri dinleyebilseydik de kimbilir bize neler anlatırlar.Ben mesela gök tabakaları ile ilgili fazla bir şey bilmiyorum.Yer tabakaları ile ilgili de bilmiyorum.Bilmeyince de kıyaslama imkanım olmuyor.Gerçi uzmanlar bilse bilse birinci kat ile ilgili bilirler ama en azından uzaya giden araçların nelerle karşılaştıklarından haberleri vardır.Gerçi özellikleri farklıdır ama.(Soru soruluyor anlaşılamadı).Tabi arzı bilirlerse semayı kıyaslarlar.Semayı bilirse arzı kıyaslar.Tabi büyük bir çalışmayı gerektirir.”yetenezzelul emru beynehunne” (65/Talak-12.ayet) Gökle yer arasında emir iner. İnip durur inip durur “li ta’lemû ennallâhe alâ kulli şey’in kadîrun”(65/Talak-12.ayet) “Bunu bilmeniz için Allah herşeye kadirdir.”Gerçekten mesela atomu anlatıyorlar.Biz üniversite sınavına hazırlanırken çekirdeğin içinde olanları anlatmışlardı.Eğer hayal değil de anlattıkları doğruysa akıl alır gibi değil.Yani Allahü Teala’nın nekadar güçlü nekadar kudretli olduğunu herşey gösteriyor.O zaman İslamla diğer dinler arasındaki şu farkı çok iyi kavrayalım.
Bugün Türkiye’deki sosyal bilimler,sosyal bilimler dediğimiz hukuktur,iktisattır,edebiyattır ne bileyim tarihtir,yönetimdir falan bunlar batıdan tercüme edilmiş kitaplarla okutulur.Batıda din dediğimiz zaman akla gelen Hristiyanlıktır.Hristiyanlıkta Allah’ın dini olmaktan çıkmıştır klisenin dini olmuştur.Dolayısıyla Hristiyanlık tamamen kilisenin hakimiyetinde olan bir organizasyondur.Bizim anladığımız manada ona din deme imkanımız yoktur.Tıpkı bir klube üye olma gibi o dine insanlar girer.Çünkü papaz onaylamazsa hiçkimse hristayan olamaz.Yine bir kişinin klupten çıkarılması gibi o dinden çıkar eğer papaz onun dinden çıkmasını onaylamazsa çıkamaz.Papaz isterse onu cennete koyar isterse cehenneme koyar.Allah’ın yerine geçmiş olan papazdır.Müthiş bir din sömürüsü aracıdır Hristiyanlık.Şimdi bizim bazıları üç büyük din hak din falan filan söylüyorlar.Saçma bunlar tamamen saçma aslı astarı yok.Çünkü Allah-ü Teala ne diyor: “Kul yâ ehlel kitâbi”(5/Maide-68.ayet)deki elinde kitap bulunan Yahudi ve Hristiyanlar “lestum alâ şey’in” ”(5/Maide-68.ayet) Bu kapsama gerçi şey de girer.Bugün Budistlerde girer onların elinde kitaplar var.Hindistandakler de girer Zerdüştler de girer Sabiler de girer.Biraz detaylı incelediğimiz zaman “Lestum alâ şey’in hattâ tukîmût Tevrâte vel İncîle ve mâ unzile ileykum min rabbikum” ”(5/Maide-68.ayet) Tevratı ve İncili ve Rabbinin size indirmiş olduğumuz Kuranı ayakta tutmadığınız
zaman uygulamadıkça hiçbir temeliniz olmaz diyor.Ondan sonra “İnned dîne indâllâhil islâm(islâmu)”(3/Ali İmran-19.ayet)””Allah’ın katında din İslamdır”.Allah böyle dedikten sonra birileri kalkıyor üç büyük din falan filan..Ne din ne dini ya bunlar tam bir organizasyon.Birilerinin insanları sömürmesi için kurulmuş bir organizasyon.Tamamen kendi kafalarına göre uydurdukları şeyler.Biratakım dini kavramlar da kullanıyorlar.İşte batıdan gelen sosyal bilimlerle ilgili kitaplarda din kelimesi geçince o kitabı yazan bu hristayanlığı düşünüyor.Hristiyanlığın da bilimle akılla mantıkla uyuşur tarafı yok.O zaman onlar diyorki “Efendim din başkadır ilim başkadır.”Hiç din adamının ilimle ne alakası olur.Biliyorsunuz Kenan Evren ilahiyat fakültelerindeki hocalara ilmi ünvanların verilmesinin kapısını açmıştır.Ondan sonra işte fıkıh profesörü ,kelam profesörü.Bize fıkıh profesörü deniyorsa işte Kenan Evren’in açtığı kapıdır.Bunlar artık tefsir profesörü hep duyuyorsunuz zaten o zaman batıdaki sosyal bilimlere göre yetişmiş olan Türkiye’deki aydınlar şunu söylediler “Ya hiç dinin profesörü olurmu” dediler bunun bilimle ne alakası var.Onların din dendiği zaman bildikleri şey doğru.Gerçekten onun ilimle hiç alakası olmaz.hurafeden ibarettir.Biliyorsunuz televiyonda dört defa tekrar yayınladılar.Bir programa katılmıştık.Orda bir yazar hurafesiz din olmaz demişti.Evet gerçekten İslamın dışına çıktığınız zamanhurafeden. Birçok Müslüman İslamı o hale getirmiştir.Kendi kafasındaki İslamı..Ama Allah’ın dini sapasağlam duruyor. Dolayısıyla o dinin ilimle hiçbir alakası olamaz.Ama İslam dini öyle değildir.Yani Kuran’ın anlattığı din İslam dini derken işte falanca din kitabında filancanın kitabında anlatılan dini asla kastetmiyor.Bunu da zaten biliyorsunuz.Allah’ın kitabında anlatılan din yeryüzünde yapılan sosyal ilim olsun tabi ilim olsun hangi ilim olursa olsun bütün ilmi çalışmaların odak noktasında yer alması gereken dindir İslam dini.Eğer herhangi bir dinsel çalışma İslam dini Kuran-ı Kerim’de anlatılanlara aykırıysa ya Kuran anlaşılmamıştır ya da çalışma yanlıştır.Mutlaka uyumlu olmak zorundadır.Onun için bizim sosyal bilimlerde kitaplarda gördüğümüz din kelimesi Hristiyanlığı anlatır.E Müslüman da din deyince İslamı anladığı için Hristiyanlığı anlatan o din kelimesinin içine İslamı sokar.Ve orda müthiş bir zihin karmaşası meydana gelir.Bu konuda son derece dikkatli olmamız lazım.O İslam dini değil ve İslama göre o kitaplarda anlatılan zaten İslamı din olarak kabul etmez.Birtek din vardır.O da İslam o da Kuran-ı Kerim’de anlatılan dindir.Onun dışında din yoktur.Allah onun dışındaki dini kabul etmiyor.Çünkü ne diyo:”Ve men yebtegi gayrel islâmi dînen fe len yukbele minh(minhu)”(3/Ali İmran-85.ayet)Kim İslamın dışında bir din peşinde koşarsa bu ondan kabul edilmeyecektir.Bu İslamiyetteki şeyler bunu Müslümanlar kavramak zorunda biz bunu kavradığımız zaman yani Kuranla gittiğimiz zaman kim olursa olsun ama iyi bilmemiz lazım dersimize iyi çalışmamız lazım kim olursa olsun bize karşı durma ihtimali yoktur.Çünkü Allah’ın kitabı teslim olmak zorundadır.İki tane seçeneği olur.Ya teslim olur ya da karşısında yer alır.Karşısında yer alırsa ayakta durmayla bir müddet sonra eriyip gider.Zararı kendisi görür.Teslim olursa müthiş bir şekilde ilerler.Çok büyük ufuklara açılır.Dünyası da güzel olur.Ahireti de güzel olur.Zaten bu surenin son ayeti de bunu söylüyor “ve ennallâhe kad ehâta bi kulli şey’in ilmâ(ilmen)”(65/Talak-12.Ayet) “Allah-ü Teala bilgisiyle herşeyi kuşatmıştır.Allah’ın bilgisinden bizim bilebildiğimiz Allah’ın bildirdiği kadarıyladır..Hergün namazlarda okuduğumuz Ayet-el Kürsi de şunu okuyoruz.. “Vela yühıtune bişey’in min ılmihı illa bimaşae” “Allah’ın bilgisinden Allah’ın bildirdiği kadarından fazlasını bilemezler.”
Allah’ın bildiridiği de iki şekildedir.Ya Kuran-ı Kerimle bildirdiği ya da kainatta bildiridiğidir.Çünkü o ağaç da Allah’ın ayetidir.toprak da Allah’ın ayetidir kuş da rüzgarın esmesi de toplumlarda herşeydir.Ya tabiatta araştırma yapacaksınız ya Kuranda araştırma yapacaksınız.Ama araştırmanızın doğruluğunu Kuran-ı Kerim’den test ederseniz o zaman doğru yürüsünüz.Allah’ın bildirdiğinden fazlasını biz bilemeyiz.Din açısından da ancak Allah’ın bildirdiği kadarını biliriz.İşte insanları saptıran iki grup var.Bir grup tasavvufçular birtakım cemaatler şunlar bunlar.Bunlar Allah-ü Teala’nın kudretine dayanarak kendilerini saptırmışlardır.Allah’ın gücü yetmezmi sorusuyla şimdi birtakım hayali makamlar veriyorlar kendi adamlarına.bu adam şöyledir böyledir.Bu adamın böyle olduğunu nerden biliyorsun?.Allah’ın gücü yetmezmi?Allah’ın gücü seni fare yapmaya da yeter.Ben de sana o azaman faremi diyeyim.Allah seni yılan da yapar. Ozaman sana yılanmı diyeyim.Allah’ın gücüyle delil getirlir mi.He tasavvufçular Allah’ın gücüyle delil getirerek kendilerini perişan etmişlerdir.Bir de bizim kelamcılar yani güya bizim demek zorunda kalıyorum ama pek de demiyorum Mehmet Hoca kusura bakmasın yani böyle saçmalık olmaz.Akide ilmi diyor.Allah’ın bilgisine dayanıyor.Allah bilemezmi diyor.Ya kardeşim tamam da sen Allah’ın bilgisinden sorumlu değilsinki.Allah’ın kudretinden sorumlu olmadığın gibi.Sen Allah’ın bildirdiği kadarından sorumlusun.Bilmediğin şeyi biliyor gibi davranmak nekadar ayıp nekadar çirkin.Allah sana din adına nekadar bildirmişse o kadarını al.Ne öyle kendi kafana göre hayaller kuruyorsun.Ondan sonra da Allah’ın bilgisine sığınmaya çalışıyorsun.Biliyormusun sen Allah’ın bilgisini e olamazmı edemezmi.?Bırak Allahını seversen Allah sana ne bildirmişse o , o kadar.İnsanlar keşke hadlerini bilseler hem dünyada rahat edecekler hem de ahirette.”
(Konuklardan bir kişi konuşmaya katılıyor: Bilmezler bilseler o kadar Kuran söylüyor.Sonra Ateisti de çıkıyor,Allahsızı da çıkıyor).”Maalesef hadlerini bilmiyorlar(.Konuk tekrar konuşuyor:Ben şunu da vurgulamak istiyorum.Kuran ne diyor fıtrat diyor.Bunu biliyormusunuz.Avrupa ve dünya felsefesinde logo.Objektif logo.Objektif kanuna uygunluk.Sonra da Allah’ın yarattığı kanunlara karşı çıkacaksın.)Az önce konuşurken o aklıma geldi ama dediğin doğru şimdi Rasim hoca felsefe profesörüdür.Dolayısıyla bi de Rasim Hocanın son birkaç senedir yaptığı çalışmalarda Kuran merkezli çalışmalar da yapıyor.Gerçekten o çok önemli Kuran-ı Kerim dini fıtrat olarak tanımlıyor.Din fıtrat yani yaratılma,yaratılış değişim ve gelişim kanun ve kuralları.Kainatta neyse İslam da onun bir devamından ibarettir.Dolayısıyla fıtrat kendine fıtrat diyen bir dinin bilimle alakası varmı yokmu denmez.Bilimin odak noktasında yer alması gerekiyor.(Konuk:Tarikatlardan birisi diyorki konuşma tam olarak anlaşılamıyor.55:00dk-58:00dk arasında) Fıtrat kelimesi diyorlarda ona uymak yok. Fıtrat kelimesini istismar edebililer Şimdi bir teneffüs verelim.
Bugünkü Hristiyanlar İsa yüzde yüz Allahtır diyor.Bakıyorki olmadı Allah yüzde yüz insandır.Bir karar ver ya.Hepsinin söylediği bu.İsa yüzde yüz Allahtır yüzde yüz insandır.Çünkü insanla, Allahla insan arasında aracı.Araya aracı koyduğun için bir yönüyle Allah’a başka bir yönüyle insana benzemesi gerekiyor. bu Akıl işimi bu?.Gene başka bir başka Luteryan papaz bana bunu söylediği zaman Katolik Klisesinin bugünkü papazının yazdığı bu Radrigel’in yazdığı kitapta da var resmi kitap ta da var aynı ifade. İsa yüzde yüz Allahtır. Önce bana şöyle söyledi o adam o papaz..İsa yüzde yüz insan.Heh işte şöyle biraz böyle kerndinize gelin.Aaaa dedi yüzde yüz Allahtır.Ya kardeşim dedim siz de akıl yokmu?Yüzde yüz insansa daha geriye ne kaldı?Yüzde yüz Allahsa geriye ne kaldı diymi ?E peki bu akıl mantık kimin?Mantıkla nasıl bağdaştırılabilirler? İşte bu Avrupalılar din derken bunu anlıyorlar.O din kelimesi Türkiyede din diye tercüme ettiği zaman bir Müslüman herhangi bir alaka yok.İslam dini gerçek bir din sen kendin istersen kabul edersin istersen kabul etmezsin çok hür bir iradeyle.Allah imanı kalbe yazmıştır.İmanın asıl şartı kalpten tasdikdir..Bir insanın kalpten inanıp inanmadığını bir Allah bilir bir de kendisi bilir diymi..Ozaman kendisini bilmez kendisini sapıttığı halde kendisinin doğru yolda olduğunu zanneder.Ama Allah tam olarak bilir.Bu kalpte insanın kalbine baskı yapılabilinirmi?Yapılabilirmi kalbe baskı yapılamaz Onun için.Allah-ü Teala ne diyor “Lâ ikrâhe fî-ddîn” (2/Bakara-256.ayet) “Dinde baskı olmaz.”Yani siz istediğiniz kadar baskı yapın.Baskı yapamazsınız.Çünkü adamın içindeki inancı atamazsınız.Nihayet ağzından birtakım şeyler söyletebilirsiniz.Ama içinden hiçbirşey yapamazsınız.Kişinin kendi hür iradesiyle kabul edip etmeyeceği birşeydir din. Ama Hristiyanlık öyle değil.Yahudilik de öyle değil.Eğer sen Yahudi bir anne babadan yada Yahudi anneden doğmamışsan Yahudi olma şansın yok.Bu nebiçim bir iş.Böyle şeymi olur.Ondan sonra kuhenlerden birisi olmazsa kuhen bir kuhen olmazsa kahine bunlar kuhen diyorlar.Onlardan birisi olmazsa dua edemiyorsun,ibadet de yapamıyorsun.Biri aracı olacak araya Allahla senin arana geçecek böyle .Sinogokta Allah-ü Teala diyor”ud’ûnî estecib lekum”(40/Mumin-60.ayet)Benden isteyin ben cevap vereyim” “Ve izâ seeleke ıbâdî annî fe innî karîb(karîbun)” (2/Bakara-186.ayet)”Kullarım beni sana sorucak olurlarsa Ben onlara çok yakınım.” “Ucîbu da’veted dâi izâ deâni (2/Bakara-186.ayet)” “Çağırdığı zaman çağıranın çağrısına cevap veririm.Araya ne kahin girmesi gerekiyor ne de kilisenin girmesi gerekiyor.Ne de peygamber (S.A.V)’in girmesi.Allah diyorki “ve nahnu akrebu ileyhi min hablil veridi.”(50/Kaf-16.ayet) “Biz size şah damarından daha yakınız.”Dolayısıyla İslam tamıtamına hürriyettir.Birtek yere köle olursun o da Allah’a zaten onun kölesisin kabul etsen de etmesen de.Çünkü onun istediği zaman dünyaya gelmişsin.Onun istediği zaman da ayrılacaksın.İstediği cinsiyette gelmişsin.İstediği şekilde gelmişsin istediği özelliklerde gelmişsin.Onun vermediği hiçbirşeye sahip olamazsın.Bu kölelik değilse köle nedir.Ama yalnız Allah’a köle olacaksın.Onun dışında hiçkimseye köle olmayacaksın.Böyle yüksek bir hürriyet anlayışı olurmu?İşte İslam da bu var.Dolayısıyla biz İslam’ı insanlığa anlattığımız zaman buna karşı çıkacak olanlar sadece menfaatleri zedelenmiş olanlar çıkacak bi de onların etkiledikleri kişiler.Onun dışında herkes “oh be dünya varmış” diye rahatlayacak.
Alevilik ile Müslümanlık arasındaki fark nedir diye bir soru sorulmuş.Geçen haftadan kalma bir soru var.Onu da cevaplandırıcam bitiricem.Şimdi Alevilik nedir diye sorulduğu zaman cevap verilmesi mümkün olan bir şey değil.Alevilerin en önde gelen dedeleriyle bir toplantı yapmıştık.Bir kere size anlattım epey bir önceydi.Ümraniye belediyesinin salonunda bayağı bir eski onbeş sene falan olmuştur.Ya da daha fazla .Salonda ellinin üzerinde alevi dedesi vardı.Konuşmacıların içersinde de onların en önde gelen dedeleri vardı.Bu Cem Dergisini çıkarıyorlardı.Orda bana böyle bir soru soruldu.Alevilik nedir diye?Dedimki bakın işte burda Abidin Özgünay var.Çorum milletvekili vardı vefat etrtiSonra chp mi doğru yolmu biryere geçti. Cemal Şahin Allah rahmet etsin. Mümin bir insandı ve daha başkaları vardı.Şimdi orda dedimki Abidin Bey dedim ben sizin Cem dergisindeki makalelerinizi okuyorum dedim.Bana göndrirlerdi o zaman.Bir makalede en az on çeşit Aleviyle karşılaşıyorum.Yani şurda anlattığınız aşağıdakiyle ters düşüyor,ondan sonra anlattığımız ona ters düşürüyor.Ben de hasıl olan kanaat şu.Aleviliğin bir tanımı yok.Nekadar Alevi varsa o kadar da Alevilik vardır.Ne diyorsunuz buna?Doğru söylüyorsunuz dedi. Ordaki ellinin üzerinde Alevi dedesinden çıt çıkmadı.Dolayısıyla Alevilik nedir dendiği zaman cevap verilemiyor.Ben şöyle düşünüyorum.Şimdi malesef Kuran-ı Kerim’deki anlatılan İslam tarihimizde öyle fazlaca yaşanmış İslam değil.Bizim fıkıh kitaplarımız da var.Bir adam dinden dönerse öldürün bir.İki bir toplum bir toprağı fethettiniz mesela Malazgirtte Anadolu fethetildi.Şimdi orda Romen Diyojeni yendinizmi karşınızda herhangikimse olmadığı için tüm Anadolu sizin emrinize giriyor.O zaman Anadolu da çok sayıda Türkmenler vardı Türkler vardı.Daha önce gelmişler yerleşmişler.Hatta Romen Diyojen sırasında olanlar Alparslan’ın tarafına geçti O yüzden Alparslan’ın kolayca kazandığı savaştır.E peki bir toprağı Anadoluyu fethettiniz.E bu insanların gönlünüde fethettiniz mi?O kadar kolay mı?Ama uygulanan politika ne?Yahudiyse dokunmayacaksın hristiyansa dokunmayacaksın.Onun dışındakilere hayat hakkı yok.O zaman ben şöyle düşünüyorum.Bu bir tarihi vakayı uyarmı uymazmı diye anlatmıyorum.Benim düşüncemin yorumunu söylüyorum.E şimdi bu insanlar bakıyorlarbiz Hristiyan değiliz.Yahudi de değiliz.Orta Asyadan gelme herbirisi farklı bir dine sahip.Neyapalım.Nasıl yaşayacağız heh.Alevilik diye bir perdenin altında eski dinlerini yaşamaya devam etmiştir.Onun için de dikkat ederseniz.Ser verir sır vermezler dışarıya hiç. Allah Muhammed Ali tam bir tevhid inancı.Üstün tanrı inancı.Şimdi bunu öyle güzel formüle etmişlerdirki anlayamazsınız.Mesela Muhammed Ali inancında olanlar.Bu ne diyor?Halbuki bu insanlara inançlarını özgürce dile getirme imkanı verilseydi bugüne kadar problem halledilirdi.Şimdi son zamanlar da güzel oldu.Türkiye‘de bu inanç özgürlüğü konusunda ciddi gelişmeler,bunlar çok iyi şeyler.Ben sürekli şunu söylüyorum..Bir insan kafirim diyemiyorsa orda bir Müslümanın gere gere ben Müslümanım demesinin bir anlamı olmaz.Yani din hürriyeti konusunda tüm insanlara tam hürriyet tanınmak gerekir. “Fe men şâe fel yu’min ve men şâe fel yekfur” (18/Kehf-29.ayet) “İsteyen inansın istemeyen inanmasın.”Allah koymuş.Yok efendim şey yok.Öyle olunca herkes kendi inancını devam ettirmiş ve üzerine Alevilik perdesi çektirmiş.Dolayısıyla Anadoluda görüyorsunuz hiçbir Alevininkisi diğerine uymuyor. He bunların içersinde az önce belirttim.Allah rahmet eylesin Cemal Şahin çok dindar bir adamdı.O da Kırım alevilerindendi (kırım mı anlaşılamadı).Ama dört dörtlük Müslüman bir adamdı.Bu aleviler içersinde dört dörtlük Müslüman olan da var.Dinle imanla hiç alakası olmayanlar da var.Dolayısıyla Alevilik nedir diye bir soru sorulamaz.Şu adam nedir diye sorarsın.Bizde ona sorarız neye inanıyorsun öyle olur.Böyle genel birşeyin anlam cevaplandırılması mümkün değil.
Sen olmasaydın ben alemleri yaratmazdım şeklinde hadisi kutsi varmıdır?Bu söz doğru mudur?Şimdi Kuran-ı Kerim’de Allah-ü Teala diyorki:Şimdi kararı siz verin ayetleri okuyorum.Her yatsı namazının sonunda okunan Amener resulü diye başlayan ayetler vardır.Orda ne okuyoruz “Lâ nuferriku beyne ehadin min rusulih(rusulihî)”(2/Bakara-285.ayet) “Allah’ın elçilerinden hiçbirini diğerinden ayırmayız.”Bu ayet değil mi.Peki uyuyor mu bu hadis?Sen olmasaydın kainatı yaratmazdım meselesi .O zaman ayırt edilmiş olmuyor mu? “Ve mâ muhammedun illâ resûl(resûlun), kad halet min kablihir rusûl(rusûlu)”(3/Ali İmran-144.ayet) Muhammed sadece bir elçidir.Ondan önce de çok elçiler gelip geçmiştir.Duydunuz mu?Sen olmasaydın diye bir şey denilebilirmi?Ondan sonra peygamberimiz(S.A.V.) bir müşrikle konuşuyor onu dine çağırıyor.Belki imana gelir diye ona biraz ilgi gösteriyor.O sırada yanına gelen Abdullah Bin Velid’e(bin velid anlaşılamadı) ilgi göstermiyor diye Allah peygamberi fena halde azarlıyor.Sen olmasaydın diye bir şey diyor mu?Ondan sonra Allah-ü Teala bizim peygamberimize ve bütün peygamberlere şunu söylüyor.Diyorki:“Ve lekad ûhıye ileyke ve ilellezîne min kablik(kablike)”(39/Zumer-65.ayet) şurası kesin “Sana vahyedildi ya Muhammed ve senden önceki peygamberlere” “le in eşrekte le yahbetanne ameluke” (39/Zumer-65.ayet) “Hele şirke gir bütün yaptıkların yok olur.” “ve le tekûnenne minel hâsirîn(hâsirîne)”(39/Zümer-65.ayet) elbetteki kaybedenlerden olursun.Bakın peygamberimize diyor ve bütün peygamberlere hele şirke gir demekki o da şirke düşebilecek potansiyelde ama düşmemiş Elbette bütün yaptıkların yok olur.Ve sen kaybedersin.peki onun yüzü suyu hürmetine yaratmışsa hiç böyle bir söz olurmu?- Konuk soruyor 01:13:49 net anlaşılmıyor.-Peki Uhud Savaşına giderken Ya Muhammed Allah seni Affetsin diye bir ayet var.“Afâllâhu anke, lime ezinte lehum”(9/Tevbe-43.ayet)” Allah affetsin niye onlara izin verdin diyor.Ayrıca Fetih suresinde “Li yagfire lekallâhu mâ tekaddeme min zenbike ve mâ teahhare”(48/Fetih-2.ayet)Allah senin gelmiş geçmiş bütün günahlarını bağışlasın diye Sana bu fethi müyesser kıldık diyor.(konuk01:14:18 anlaşılmıyor))Şimdi İbrahim A.S. yok okadar da değil.O detaylara girersek iş uzar.Şimdi peygamberler birer insandır.İnsan oldukları için bize örnek olmuşlardır.Öyle hayali varlıklar değillerdir.Şimdi bizimkiler diyorki sen olmasaydın kainatı yaratmazdım demiştir Allah peygamberimize açın Katolik kilisesinin din ve ahlak kitabını onlar da diyorki:İsa olmasaydı Allah kainatı yaratmayacaktı.Allah-ü Teala diyorki “Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya’budûni.”(51/Zariyat-56.ayet)”İnsanı ve cini sadece bana kul olsunlar diye yarattım.”Peygamberimiz diyor ve dedirtiyor ve emrediyor Allah “Kul mâ ma yuf’alu bî ve lâ bikum”(46/Ahkaf-9.ayet) “Deki ben bana ve size ne yapılacağını bilemem.”Dolayısıyla bunların hepsi saçma sapan şeyler.Böyle yalan yanlış şeyler insanın çok hoşuna gidiyor.Ama doğrular neyse rahatsızlık veriyor.Bir de abdestsiz kuran (konuk konuşuyor anlaşılmıyor).Evet tabiki peygamberimize Cenab-ı Hak “ve le initteba’te ehvâehum min ba’di mâ câeke minel ilmi”(2/Bakara-145.ayet) “Ya Muhammed sana bu bilgi geldikten sonra şu Yahudi ve Hristiyanların arzularına uy görürsün” diyor.“İnneke izen minez zâlimîn(zâlimîne)”(2/Bakara-145.ayet) “O zaman sen zalimlerden olursun hem de kesin olarak.”Yani onun yüzü suyu hürmetine yaratılmışsa böyle şey olur mu? Evet bir soru daha var.
Abdestsiz Kuran okunur mu?Bu hemen her defasında soruluyor.Abdestsiz Kuran okunur kardeşim.Abdest almayla ilgili Kuran-ı Kerim’deki emir “İzâ kumtum iles salâti fagsilû vucûhekum (5/Maide-6.ayet)ve devam ediyorKuran okumayla ilgili ayette ne diyor? “Fe izâ kare’tel kur’âne festeız billâhi mineş şeytânir racîm(racîmi)”(16/Nahl-98.ayet)Kuran okuyacağınız zaman Euzubillahimineşşeytanirracim.Abdestsiz Kuran okunmaz falan yani gerçekten işi yapan zamanında işi iyi yapmışlar.Abdestsiz Kuran’a dokunmayacaksın.Ne güzel adetli olan da dokunmayacak.Bu ne demektir.Kuran’a dokunacaksan özel bir hazırlık yapacaksın.Ondan sonra evet hanımsa bekleyecek ve adetten temizlenecek.Ondan sonra Kuran okumak için başını örtecek.Ya kardeşim bana ayet nezaman lazımsa o zaman o zaman okurum.Abdestli olmak sadece namaz içindir o kadar.Cünüplükten temizlenmek de sadece namaz içindir. “Ve in kuntum cunuben fattahherû”(5/Maide/6.ayet)namaza kalkanlar içindir.Daha fazla bilgi edinmek isteyenler bizim internet sitemizde bu konuyla ilgili bir kitap var.Orda istedikleri herşeyi bulurlar.(Konuk soru soruluyor net anlaşılmıyor)Neden hocam örtünme ayetinde kadınlar namaz kılarken başını örtecekler diyor sadece namaz kılarken evet?Namaz kılarken kadınların örtünmesindeki sebebi ayeti kerimede “huzû zînetekum inde kulli mescidin”(7/Araf-31.ayet)Her mescit yerinde her tövbe yerinde her namaz yerinde namaz kılarken demektir.Zinetinizi takınız.Kadının örtüsünü Nur suresinde ziynet diyor.Peygamber Efendimiz de bu konuda emirler vermiştir.Dolayısıyla ayet ve hadisler örtünmeyi gerekli kılıyor.Gerçekte örtünmek örtünme yerleri az olduğu için yani diz kapağı ile göbeğin arası o şekilde oluyor Burda son bir soru var .Onun da cevabını vereyim.Bu çok uzun o kadar uzun sorulara girersek bütün zamanımızı ona ayırmamız lazım.