Bugünki konumuz özel hayatın dokunulmazlığı. Son zamanlarda insanlar artık her şeyden korkar hale geldiler . Biliyorsunuz müslümanlar Allahdan başkasına kul olmayan insalardır.
Allahdan başkasına kul olmaya başlandığı an, müslümanlık dairesinden çıkılır.
İnsanlar yalnız Allaha kul olurlarsa her şeylerini onun emirlerine uydurmaya çalışırlar.
Ama o yoldan çıkan kişiler, kendileri başkasına kul olur başkalarınıda kendilerine kul etmeye çalışırlar. Bu sebeple insanların herşeyine karışırlar. Batı medeniyeti insanları köleleştirmeye yönelik bir medeniyettir. Yani temeli odur, ne kadar doğru olsalar orak kadar eğri olurlar.
Çünkü, bir insan cenabı hakka karşı ilişkilerini düzeltmemişse ondan birşey beklenmez.
Kapitalizim borç üstune kurulmuş bir sistemdir biliyorsunuz, borç insanları köleleştirir. İnşallah bunu daha sonraki dersde konu edinmek istiyoruz. Bugün özel hayatın dokunulmazlığı konusuna gireceğiz. Özel hayatın dokunulmazlığı dediğiniz zaman çok sert ve keskin kuralların ortaya konması lazım. Mesela batının insanlıga bir hediyesi tüzel kişiliktir, devlet tüzel kişiliği diye bir şey oluşturdular. Devletin gücünü devlette yetkili olan bir kaç kişiye vererek insanlara zülm etme fırsatı vermiş oldular. Sonradan ibra ile kurtulursunuz. Birde şirketlerde biliyorsunuz tüzel kişilik var.
Ordada diğer ortaklarına zülm etme, yani kanun koruması altında zülm etme imkanı sağlıyor,
aynı şey sivil toplum kuruluşlarındada var. Şimdi tüzel kişilik öyle birşey ki. Allahdan kork diyebileceğiniz bir yapıda değil. Yani insanlar kendi önlerine hayali birşey koyarak arkasından istedikleri oyunu yapabiliyorlar. Ve o tüzel kişilik sebebi ilede kurtula biliyorlar. Şimdi bütün bunlarla bizim bütün bütün mucadele etmemiz lazım. İnsan hangi konumda olursa olsun ister devlet baskanı olsun ister vali ister hakim , ne olursa olsun makamının gölgesine sığınarak yalnış şeyler yapamaması gerekir ve yaptığı yanlışlardanda tüzel kişiliğe sığınarak kurtulmaması icab eder.
Şimdi bugünlerde bakıyoruz ki birileri devlet tüzel kişiliğinin arkasına sığınarak bir çok seyler yapmışlar. Bugünde onun, bir başka grupda hesap sormaya başlamış. Şimdi bunlar son derece önemli şeylerdir. Bu dünyada söz söyleye bilecek durumda olan, insanlara yol gösterecek olan, problemleri cözecek olan müslümanlardır. İnsanların ayıbı ve kusurunu araştırma konusu var. İnşallah bir akşam Allah nasip ederse ceza yargısıyla ilgili konusmak istiyorum Allah lutfederse bu akşam değilde. Mesela bizde şu vardır, ve sıkı bir şekilde korunan bir kuraldır. Şek ile yakın zair olmaz, şek şüpe demek yakin ‘ de kesin kanaat demektir. Kesin bilgi demektir. Mesela bir kişinin suçsuz ve borçsuz olması kesin bilgidir, niye ? Çünki hiç kimse anasından suçlu ve borçlu olarak doğmaz. Dolayısıyla suçluluğu ve borçluluğu kim iddia ediyorsa, ispat etmesi gerekir, ispatında objektif kurallarla yapılması icab eder. Suçluluğu ve borçluluğu ispat edilmezse hiç kimse ne tutuklana bilir nede cezalandırıla bilir. Ama batıdan gelen ceza yargısında delil karartma şüphesi diye bir kavram ortaya atılarak insanlar rahatlıkla tutuklana biliyor. Halbuki bizim sistemimizde olsa delil karartmada ne demek , elbetteki o kişi kendisini savunacaktır , suçluluğu hangi taraf iddia ediyorsa ispat yükü ona düşer , ispat edemediği takdirde insanlar herhangi bir şekilde cezalandırılamaz. Peygamber sav ın bir hadisi şerifi vardır, oda bizim yargı sistemimizde son derece önemli yeri olan bir hadisdir, tirmizide gecer.
” Yanılıp af etmek yanılıp ceza vermekden hayırlıdır”.
Dolayısıyla bizde insanların suçluluğu ispatlanmadığı sürece suçsuz kabul edilirler. Birde insanların yaptıkları ve yapacakları dünya hayatıdır burda ne yapacaklarsa yapacaklar , hapis bizde bir ceza yöntemi degildir. İşte bazı ufak tefek hallerde tutuklanmalar olur ama hapis ceza yöntemi değildir. Çünki insanların imtihana tabi tutuldukları bu dünyada serbest olmaları gerekir. Şimdi bugün farklı birşeyden , insanların ayıp ve kusurlarını araştırmakdan bahsedeceğiz. Şimdi mesela ceptelefonları çıktı biliyorsunuz, herkesin konusmaları tesbit ediliyor. Ve bunlar insanları tedirgin edecek noktalara kadar ulasıyor. Allahu teala Hucurat suresinin , 516. sayfa 12. ayetinde şöyle buyuruyor ;
(49/ Hucurat 12)
Yâ eyyyuhellezîne âmenûctenibû kesîran minez zanni,
”müminler zannın çoğusundan kaçının”
”inne ba’daz zanni ismun,”
” çünki zannın bir kısmı büyük günahtır”.
Yani siz karşı tarafın birşey yaptığını zan edersiniz. Bak zan, kendinize göre bir takım emareler olan şeydir. İşte zannı galip vardır, kişi kendine göre bir çok emareler görmüş olur, onun için Allahu teala zannın çoğusundan kaçının diyor. Ama bazen zannı galip yani artık kesinlik derecesine varırsa ozaman ilim sayılır ,
”inne ba’daz zanni ismun,”
”çünki zannın bir kısmı büyük günahtır”.
” ve lâ tecessesû”
” Birbirinizin ayıbını kusurunu arastırmayın”.
Bu dünyada eksiği olmayan hiç kimse yoktur, herkesin eksiği kusuru vardır. Onun için biz birbirimizde kötülük değil iyilik aramak zorundayız.
Ve insanların günahları bizi ilgilendirmemeli peygamberimiz sav ´in bir hadisi şerifi vardır , türkçemize çok güzel bir çevirisi var, ”gülme komşuna gelir basına” bu hadisin tercümesidir, kelime olarak tercümesi değildir ama mana olarak güzel bir tercüme.” Gülme komşuna gelir başına”. Kimseyi yaptığı bir suçdan dolayı , kim kimi yaptığı bir suçdan dolayı ayıplarsa o o suçu işlemeden ölmez. Onun için insanları ayıplamak bizim işimiz değil. Buharide bir hadisi şerifde peygamberimiz sav söyle buyurur,
” iyyakum vez zannah”,
” zandan kaçının” yani birbirlerinizi bazı süphelerle itham etmeyin.
” fa innaz zanna akzabul hadith”
”Çünki zan sözün en yalan olanıdır.”
Ya şöyle olmuştur böyle olmuştur diye bir sürü zanlar, çünki orda şeytan da insana yardım eder. Bakarsınızkı zan dedikodu bir takım şeyler var..
“ve lâ tehassesû” “ve lâ tecessesû”
” böyle arastırma sorusturmayla kim ne yapıyor bunla meşkul olmayın”
“ve lâ tenâfesû”
” karşılıklı olarak birbirinizi kıskanmayın”
“ve lâ tedâberû”
”birbirinizin arkasından konusmayın”
“ve lâ tebâğadû”
” birbirinize karşı kin beslemeyin”
“ve kûnû ibâdallàhi ihvânen”
” Allahin birbirine kardeslik yapan kullari olun”.
Allahu teala az önce okuduğum ayeti kerimede şöyle buyuruyor,
(49/ Hucurat 12)
”Yâ eyyyuhellezîne âmenûctenibû kesîran minez zanni,”
”müminler zannın çoğusundan sakının”
”inne ba’daz zanni ismun,”
”çünki zannın bir kısmı büyük günahtır”
”ve lâ tecessesû”
”birbirinizin ayıbını kusurnu aramayın”
”ve lâ yagteb ba’dukum ba’dâ”
”biriniz diğerinin gıybetini yapmasın” yani biriniz diğerinin arkasından konusmasın.
”e yuhıbbu ehadukum en ye’kule lahme ahîhi meyten”
”sizden hanginiz ölmüş kardeşinin etini yemek ister ”
çünki siz onu arkadan çekiştiriyorsunuz ama o orada yok , onu orada küçük düşürücü şeyler söyluyorsunuz, kendini savunacak durumda değil sanki ölmüş gibi.
”fe kerihtumûh”
”Bakın bundan tiksindiniz.”
” Vettekullâh”
”Allahdan çekinin”
”innallâhe tevvâbun rahîm”
” Allah tevbeleri kabul eden ve merhametli olandır”.
Demekki birbirimizin arkasından konusmayacağız. Efendim diyor, yaptığını söylüyoruz. Zaten gıybet dediğimiz olay insanların yaptığını söylemektir. Yapmadığını söylediğin zaman ona ne derler, iftira derler. Yapmadığı şeyi söylüyorsanız o iftira olur. Yaptığını söylemektir gıybet olan. Onun için bu konularda son derece dikkatli olmalıyız. Birde insanların hane dokunulmazlıkları vardır. 24 . surenin 27. ayetine bir bakalım 351. sayfa , burda Allahu teala söyle diyor.
(24/ Nur 27)
”Yâ eyyuhâllezîne âmenû
”Müminler, ”
”lâ tedhulû buyûten gayra buyûtikum”
”kendi evlerinizden başka evlere girmeyin”
”hattâ teste’nisû”
” evde olanla bir tanışıklık, bir sıçaklık ortaya koyuncaya kadar.”
Yani kim olduğunuzu bildirin. Zili çalıyor, diyorsunuzki , kim o, diyor benim! Ama sen kimsin? Kendinizi tanıtın diyor ayeti kerime. Ben şuyum diye. Tanıtınki aranızda bir , aranızda birbirinize karşı bir ısınma olsun. Karşı taraf size karşı size güvenecek hale gelsin. Yani içeri alabilecek hale gelsin.
”ve tusellimû alâ ehlihâ,”
”Ve hane halkınada selam vermeden girmeyin.”
Kendinizi tanıtın, içeriye girerkende selam verin
”zâlikum hayrun lekum”
”Bu sizin hayrınızadır.”
”leallekum tezekkerûn”
”Belki bunu kafanıza yerleştirirsiniz.”
Akliniza yerleştirir ve hep böyle yaparsınız. Şimdi bazı yerlerde şu görülüyor. Şimdi iyi bişeymiş dostlukmuş gibi , geliyor kapıyı rakkk diye açıyor. Hele şöyle bahçeli evlerde şu bu falan. İşte içeriye giriyor, işte içeride ne durum varsa. Halbuki öyle bişey yok. Bu olmaz. Önce kapıyı çalarsınız, sonra kim olduğunuzu söylersiniz sonra o taraf buyrun derse girersiniz. Diyorki Allahuteala ,
(24/ Nur 28)
”Fe in lem tecidû fîhâ ehaden fe lâ tedhulûhâ”
” kapıyı çaldınız baktınız ki içeride hiç kimse yok sizin eviniz değil sakın girmeyin. Kimse yoksa girmeyin,”
”hattâ yu’zene lekum”
”size izin verilinceye kadar”.
Evde kimse yoksada girebilirsin diye izin verilirse ozaman girersiniz. Kapıyı çaldınız içeride insanlar var.
”ve in kîle lekumurciû ferciû”
”Musait değiliz dendiği zaman siz geri dönün”.
Geri dönün denince dönün. Bundan dolayi gocunma ayıplama falan olmaz. Bu Allahın emri. Onun için
(24/ Nur 27)
”leallekum tezekkerûn”diyor
”belki kafanıza iyice yerleştirisiniz.”
(24/ Nur 28)
”huve ezkâ lekum,”
”Sizin için en nezih olan budur” . Yapmanız gereken budur.
”vallâhu bimâ ta’melûne alîm”
”Allah ne yaptığınızı gayet iyi bilir.”
çünki her insan kendi evinde kendisini güvende hissetmek ister. Şimdi tekrar edeyim bizde, devlet tüzel kişiligi diye bir kavram olmadiği için. Devlet başkanıda olsa kim olursa olsun bu emirlerden sorumludur. Öyle ben başkanım girerim, öyle şey yok. Cok ciddi deliller olması lazım. Halife Ömer r.a. işte geceleri dolasıyor medinede bir evden şarkı sesi işitiyor evin duvarından içeriye giriyor içerde bir kadin bir erkek içki içiyorlar ve şarki söylüyorlar diyorki, siz günah işledinizde cenabı hak sizi örtecekmi zannettiniz. O evde bulunan erkek diyorki ey müminlerin emiri biz burda bu işi yapmakla bir günah işledik ama sen şu yaptığınla üç tane günah işledin.
2 , cenabı hak diyorki, ”lâ tedhulû buyûten gayra buyûtikum hattâ teste’nisû ve tusellimû alâ ehlihâ” (24/ 27) kendinizi tanıtmadan size ait olmayan ve içerde bulunanlara selam vermeden birde izin almadanda girmeyin diyor. Sen ne izin aldın, ne kendini tanıttın nede selam verdin. Pat diye girdin içeriye,
3, Allahuteala ”ve lâ tecessesû” (49/ 12) diyor, ayıp kusur aramayın sen gelmişsin bizim ayıbimizi kusurumuzu arıyorsun.
Şimdi o devlet baskanı olan Ömer r.a. diyorki haklısın. Ben seni görmezlikden gelsem sende beni görmezlikden gelir beni af edermisin. Tamam diyor, sen tevbe et cenabı hakka diyor ve gidiyor. Ben devlet baskanıyım girerim hayır öyle bişey yok. Yani hiç kimse bulundugu makamın arkasına sığınarak yanlış iş yapamaz. Şimdi böyle olunca, böyle olduğu için müslümanlar kısa sürede dünyaya yayılmışlardır. Çünki bütün insanlar bakıyor ideal bir hayat. Bunu niye kabul etmiyeyimki birde aile içerisindeki ilişkiler var. Buda 356. sayfa , ayni sure 58. ayet . Allahuteala buradada şöyle buyuruyor ,
(24/ Nur 58)
”Yâ eyyuhâllezîne âmenû li yeste’zinkumullezîne meleket eymânukum”
”sizin emrinize verilmiş esirler onlar sizden izin istesinler,”
”vellezîne lem yeblugûl hulume minkum”
”birde sizin henüz bluğa ermemiş olan çocuklarınız izin istesin.”
Bakın bluğa ermemiş çocukda olsa, küçücük çocukda olsa , bu neki izin istesin hayır istesin. İzin istesin. Özel odana girerken. Topluca yaşanan toplu alanlar başka. Odana girerken izin istesin.
”selâse merrât”
”Üç zaman diliminde izin istesinler.” Peki ne zaman bunlar
” min kabli salâtil fecri,”
”sabah namazindan önce”,
sabah namazından sonra değil çünki sabah namazına her müslüman kalkar kalkmaması diye birsey olmaz. Gercekden böyle birsey, müslümanın sabah namazına kalkmaması nefes almaması gibi bişeydir. Böyle birşey hayal bile edilemez.
” ve hînetedaûne siyâbekum minez zahîrat ”,
” öğlen üstü bir vakitde elbiselerinizi cıkardığınızda”
”ve min ba’di salâtil ışâi,”
” ve yatsı namazından sonra”.
Yatsıyı kıldınmı artık dinlenme zamanı gelmiştir. Yatsı namazından sonra sabah namazından önce. Çünki bu ara insanların dinlenmeyle uykuyla geçirdiği vakittir. Öğlen vaktide öyle. Diyorki Allahuteala orda,
” selâsu avrâtin lekum”
”sizin için çıplak olabileceğiniz üç vakittir bu”
küçücük çocukda olsa sizi öyle çıplak görmemelidir.
” leyse aleykum ve lâ aleyhim cunâhun ba’de hunn”
”bu vakitler dışında sizede onlarada bir günah yoktur”.
Sizede günah yoktur dendiği zaman demekki sizde emrinize verilmiş esirlerin odasına girerken bu üç vakitde sizde izin alacaksınız. Küçük çocuklarınızın odasına girerken bu Üç vakitde sizde izin alacaksınız. Çünki o onun kendi özel alanıdır. Orada rahat olmalıdır.
” leyse aleykum ve lâ aleyhim cunâhun ba’de hunn”
”Bu Üç vakit dışında sizede onlarada bir günah yoktur.”
Demekki bu Üç vakit dışındaki zamanda küçük çocuklar ve insanların emrine velirmiş esirler girebilirler.
” tavvâfûne aleykum ba’dukum alâ ba’d”
” bunlar sürekli sizin çevrenizde dolaşan kimselerdir, sizde onların çevresinde dolaşırsınız” her an onlarla yapacağınız işler vardır.
”kezâlike yubeyyinullâhu lekumul âyât”
”Allah size ayetleri böyle açıklar , ”
” vallâhu alîmun hakîm”
”Allah bilir ve doğru karar verir”.
(24/ Nur 59)
”Ve izâ belegal etfâlu minkumul hulume felyeste’zinû kemeste’zenellezîne min kablihim,”
”Eğer içinizden bu küçük çocuklar ”, (küçük çocuklar bu 3 vakitde izin istiyorlar ya,) ”bu küçük çocuk bluğa erdiği zaman odanıza her girdiğinde izin istesin”.
Bir tek karı koca birbirinden izin istemesine gerekmez. Biri diğerinin odasına girerken. Hiç bir vakit izin istemesine gerek yok. Ama karı koca dışındakiler , bluğa ermişse karı koca dışındaki herkes , oğlunuz kızınız, o sizin odanıza girerken siz onun odasına girerken her defasında izin isteyeceksiniz.
”Ve izâ belegal etfâlu minkumul hulume felyeste’zinû kemeste’zenellezîne min kablihim,”
” İzin istesinler onların öncesindekilerinde izin istediği gibi izin istesinler ”.
”kezâlike yubeyyinullâhu lekum âyâtih”
” İşte bu şekilde Allah size ayetlerini açıklar”.
”vallâhu alîmun hakîm”
” Allah bilir ve doğru karar verir. ”
Demekki insanların bir kere özel hayatı son derece neymiş dokunulmazmış, ve mutlaka koruma altında olması gerekir. Özel hayatın dokunulmazlığının ne kadar önemli olduğunu göruyorsunuz, küçücük çocuğun odasına bile gece giremiyorsun. Yada esirlerin odasına giremiyorsun. Biliyorsunuz işte esirleri, kadınsa evin erkeğine helal diyorlar , e helal olurmu. Karı kocanın yanına girmesi herhangi bir sınıra tabi değil , eğer bir erkek cariyesini odalık olarak kullanıyorsa onunda bir siniri olmaz. Oda istediği zaman girer . oda istediği zaman girer. İşte bunlar son derece önemli şeylerdir. Odalık olarak kullanılamayacağı cok açık ve nettir. Onun için burda bir hususada bu vesile ile değinmekde büyük fayda var. Bu surenin 30. ayetini okuyalım hemen iki sayfa arkada, 352. sayfa . Zaten 27, 28 29.u okumuştuk bunlar birbiriyleriyle cok bağlantılı olan ayetler. 29 u atladık değilmi az önce, iyi fark ettik. Evet, neyse 29. ayeti atlamışız onu da okuyalım. Diyorki Allahuteala orda;
(24/ Nur 29)
”Leyse aleykum cunâhun en tedhulû buyûten gayre meskûnetin fîhâ metâun lekum,”
” İnsanların oturmadığı evlere girebilirsiniz. ”
Oturan yok, büyüt demek üstü kapalı yer demek. Kapalı alanlara dersek belki daha iyi olur. Kimsenin oturmadığı kapalı alanlara girersiniz. Bir şartla , içinde size ait bir mal varsa. İçinde size ait bir mal varsa, kimsenin oturmadiği alanlara girebilirsiniz.
”vallâhu ya’lemu mâ tubdûne ve mâ tektumûn”
” Neyi açığa çıkarıyorsunuz neyi gizliyorsunuz Allahuteala bilir”.
Şimdi burada şuna dikkat edelim , küçük çocuklarımızda olsa demekki, o çocuklar sıcak bölgelerde bakarsınızki çırılçıplak yatar. Olur ya yani. Büyükde öyle yatabilir. Şimdi izinsiz girdiğiniz zaman demekki. Küçük çocuğunuzda olsa öyle o şekilde görmeye hakkınız yok. Bir kere buna cok dikkat etmek lazım. Peki küçük çocuk Üç vaktin dışında , istediği zaman annesinin babasinin ve diğer aile fertlerinin yanına giriyor ama bluğa erdikten sonra giremiyorsa o nasıl olacak. İkisi arasında bir fark olması lazım. Çünki o Üç vakit tamam, vücüt tamamen çıplakda olabilir. Ama o Üç vaktin dışında ne varki küçükler girebiliyorda, büyükler giremiyor. Çünki o Üç vaktin dışındada kişi kendi odasında rahat olur tam çıplak olmaz ama rahat olur. Öyleyse küçük çocukların görebileceği büyüklerin göremiyeceği bir takim organlarda olması lazım. Onun için burda Allahuteala diyorki 30. ayetde
(24/ Nur 30)
”Kul lil mu’minîne yaguddû min ebsârihim ve yahfezû furûcehum,”
”müminlere şöyle gözlerını sakınsınlar” .
Yani öyle gözlerini dikipde, insanları rahatsız etmesinler. Gözlerine sahip çıksınlar. Gözleriyle insanları rahatasız etmesinler .
”ve yahfezû furûcehum,”
.” Ferclerinide korusunlar” ,
fec ne demek , diz kapaklarıyla göbeği arasına verilen isim. Orayi öyle, oğlunmus kızınmış falan hiç kimseye acamazsın, kocan hariç yada karın hariç. Fakat meallerde bunlara cok yanlış anlam veriliyor. Yanlış anlam verilincede içinden çıkılmaz durumlar ortaya çıkıyor. Şimdi bakalım burda ne mana vermişler, erkeklere şöyle gözlerini dikmemelerini ve ırzlarını korumalarını. Irzlarını korumalarını ne demek? Gayri meşru ilişkiye girmesinler. Şimdi böyle dediğiniz zaman ne çıkıyor biliyormusunuz, bir kere ayetin meali bu değil. Çünki o cinsel ilişkiyle alakalı olan ayetlerde ” Ve lâ takrebûz zinâ”(17/32) diyor, yaklasmayın diyor.
(53/ Necm 32)
”yectenibûne kebâirel ismi vel fevâhışe”
”gunahın büyüklerinden ve fuhus çeşitlerinden uzak durun” diyor. Bu başka birşey.
Bu ferclerini korusunlar başka birşey. Şimdi böyle olunca ne oluyor..Mesela bir sonraki ayetede bakalım. Önceki ayetde
(24/ Nur 30)
”zâlike ezkâ lehum,”
” onlar için temiz olan budur.
”innellâhe habîrun bimâ yasneûn”
“Onların yaptıklarını Allah bilir” ,
şimdi verilen anlama bakalım.” Çünki bu kendileri için daha temiz bir davranıştır. ”, şimdi bu mealdeki tutarsızlığa bakarmısınız. ”Mümin erkeklere gözlerini harama dikmemelerini , ırzlarını korumalarını şöyle, çünki bu kendileri için daha temiz bir davranıştır.” daha temiz, daha kelimesi iki şey arasındaki kıyaslamada olur değilmi. Ozaman ırzlarını korumamalarıda temizdir.!? Öyle olmuyormu? Yani ayetlere meal verenler cok dikkat etmeleri lazım. Halbuki burda eska ismi taftil değildir sıfatı müşebbehedir. Yani arapça bakımındanda ciddi sıkıntılar var. Arap dili ile balışmalar malesef diğer şeyler gibi yine kuran ve sünnet temelli olmamış. Basralılar ve kufeliler yapmış bu çalışmaları. Bugün bazıları çıkıyor işte kuranın arap dilindeki hususlar filan diyorlar. Kardeşim Kuran arap diline aykırı olmaz. Arap dili kurallarını tesbit edenler yanlış tesbit etmişler. Şimdi burdaki eskaya ismi tafdil derseniz bu olmaz. Bu sıfatı muşebbehedir. Sizin için nezih olan budur. Şimdi yani manadaki yanlışlığı görüyormusunuz. Bir yanlış bir çok yanlışın sebebi oluyor. Şimdi ondan sonraki ayete bakalım
(24/ Nur 31)
”Ve kul lil mu’minâti yagdudne min ebsârihinne ve yahfazne furûcehunne,”
“Mümin kadınlarada şöyle gözlerine sahip çıksınlar , gözlerini engellesinler. Öyle her olur olmaz şeylere bakmasınlar.”
Bazen erkeklerın gözünün içine bak etkilersin filan falan diyorlar ya, hayır! Ne kadın erkeğe nede erkek kadına gözlerini dikerek bakmayacak, normal seylerine devam edecek.
”Ve edep yerlerini korusunlar.”
Korumak yani diz ve göbek arası bölge mutlaka örtülü olmak zorunda. Kendi kızıda olsa oğluda olsa orası örtülü olacak. Şimdi burdaki meale göre bakalım , ” mümin kadınlarada şöyle gözlerini harama bakmakdan korusunlar , namus ve iffetlerini esirgesinler.” Simdi o dizkapağı ve göbek arası meselesi namus ve iffete dönüstü, ondan sonra ”görünen kısımları müstesna olmak üzere zinetlerini teshir etmesinler. Zinetlerini göstermesinler görünen kısımlar müstesna olmak üzere”. Ben o detayda durmayacağım Bir meseleyi göstermek için bunu okuyorum size, baş örtülerini yakalarının üstüne örtsünler kocaları babaları kocalarının babaları kendi oğulları kocalarının oğulları erkek kardeşleri erkek kardeşlerinin oğulları kiz kardeşlerinin oğulları kendi kadınları ellerinin altında bulunanlar erkeklerden ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetci tabi kimseler yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan baskasına zinetlerini göstermesinler.
Şimdi namuslarını korusunlar, zinetleri görünen kısım hariç işte herkese açmasınlar, ama bu sayılan insanlar kocaları babaları kocalarının babaları kendi oğulları kocalarının oğulları falan saydı.. onların dışındakilere zinetlerini göstermesinler. Şimdi bu ayete göre kadının kayınpederinden babasından oğlundan kardesinden saklıyacağı nesi var. Göstermeyeceği nesi var? Bişey varmı. Hiç birşey yok. Ayetlerdeki malesef bu cenabı hakkın uymamız gerektiğini emrettiği ilişileri göz ardı edenler maalesef bunuda söyleye biliyorlar. E peki gizliyecek hiç bir şeyi yoksa neden o ayeti kerime o Üc vakitde karı koca küçük çocukları bile, küçük çocukların odasına girmeyi bile yasakladı. Evet, dolayısıyla ondan sonra bu bir yanlış bir başka yanlısın sebebi oluyor. Neden böyle biliyormusunuz çünki bir kere büyük bir yanlış yapılmış. Cariyelerin odalık olarak kullanılacağına fetva verilmiş. Sistemi bir kere bir yerde bozdunuzmu o bozukluk her tarafa sirayet ediyor. Bunada delil olarak 23. surenin ilk ayetleri alınmış. 341. sayfa 5. ayet
(23/ Mu’minun 5)
”Vellezîne hum li furûcihim hâfizûn”
”ferclerini koruyanlardır”
Ferclerini az önce namus dedi ya burdada iffetlerini koruyanlar diye anlam veriyor çünki asıl manayı verse cariyeyi yatağa atması mümkün değil, doğru manayı verecek olsa. İmkansız, bu ayeti delil alması lazım , işte burda verdiği yanlış anlam, bu defa bütün aile mahremiyetlerini bitirmiş, şimdi bakın su okuduğum ayetlerin müslümanların hayatında pek bilinen şeyler değildir. Sistemi bir bozdunuzmu gidiyor.
(23/ Mu’minun 5-6)
”Vellezîne hum li furûcihim hâfizûn”-”İllâ alâ ezvâcihim ev mâ meleket eymânuhum fe innehum gayru melûmîn”
Bakın buraya ne mana verilmiş, onlarki iffetlerini korurlar ancak eşleri ve ellerinde bulunan cariyeler hariç. Bunlarla ilişkilerinden dolayı kınanmış değillerdir. Şimdi deselerki
”diz kapakları ve göbek arasını hiç kimseye açmazlar eşleri ve emirlerine verilmiş olan esirler hariç ,”
eşleri zaten bir sınıra tabi değil ama onlar belli saatlerde izinsiz giremiyorlar demekki onlar evin küçük çocukları gibi. Ozaman burdan ilişki için herhangi bir fetva cıkaramazsınız. Eğer doğru anlam verirseniz. O doğru anlamı ordan bozunca yani o furuç kelimesi edep yerlerini örtme manasından kaldırıpda , hemde zaten yukardan beri , kadın erkek kadın erkek için müşterek olan emirler burada birden bire ellerinin altındakiler cariyeye dönüşüyor köle kayıp oluyor muhatap olanlar kadın olmuyor erkek oluyor. Ondan sonra kadın erkek müşterek , işte cariyelerin odalık olması için ilgili ayetlerin tamamının anlamı değistirilmiştir burda olduğu gibi ama bu ayet tam onların ana ayetlerindendir. Ve ilginç olanıda bu konuda hiç mualif bir görüş yoktur. Hiç bir meshepte hiç bir tefsirde hiç bir kitapda bulamazsınız. Allahın kitabı hariç. Ve peygamberimizin sav uygulamalarıda buna hiç uymuyor onun içinde ordan sağdan soldan uydurma hikayelerle onada bakıyorsunuz ki bir takım şeyler, sanki peygamberimiz bu işe fetva vermiş gibi maalesef gösteriliyor. Şimdi tekrar başa dönelim, epeyce vakit geçti, burda bir şey daha söyliyeyim yeri gelmişken tam böyle demir kıvamında dövülür ya Nur suresinin 58. ayetinde sabah namazından önce yatsı namazından sonra. Şu andaki uygulamalarda sabah namazından önce ve yatsi namazından sonra bir vakit varmi. Varmi öyle bir vakit. Yatsi namazı bittiği anda ne başlıyor , sabah namazı başlıyor şuandaki uygulamalarda . Hani bize arada sırada şey yapiyorlar hocam siz yatsıyı erken kılıyorsunuz ya bunun delili varmi. Biz erken kılmıyoruz biz Allahın emir ettiği vakitde kılıyoruz. E şimdi yeni görüşler ortaya çıkıyor, yahu kardeşim bu yeni görüş değil. Bu en eski görüş, görüşde değil Allahın emri bu. Bu kimsenin görüşü değil . Bugün yatsı ezanı okunduğu zaman , yatsının bitişini ilan eden zamandır baslangıcını değil. Onun için aksam namazıyla yatsı namazı vaktinin tam ortasında yatsıyı kılarsınız. Yatsıdan sonra sabah namazından önce diyor bakarmısınız, ve insanların dinlendiği vakit diyorki uyku vakti bu. En uzun dinlenme vakti orasıdır. Onada dikkatiniz çekmiş olayım. Evet demekki özel hayatın dokulmazlığı son derece önemliymiş ama eğer kim , her kim bir başkasının kirli çamaşırlarını ortaya dökerse cenabı hakkin bir kanunu vardır ,
(42/ sura 40)
”Ve cezâu seyyietin, seyyietun misluhâ,”
”yapılan kötülüğün cezası onun dengi bir kötülüktür ,”
cenabı hakta bir şekilde onun kirli çamaşırlarını ortaya döker. Öyle estağfirullah mestağfirullah demekle kurtulma olmaz bundan. Hem insanların gizli hallerini araştırın onu rezil edin ondan sonra estağfirullah diyerek kurtulun bu imkansız. Bu olmaz, nasıl kurtulursun gider adamdan helallik alırsın. Oda af ederse , ya rabbi beni affet dersin. Yani bunuda unutmamak lazım. Sen birisini rezil etmeye çalışırsan , cenabı hak seni öyle bir rezil ederki feleğini şaşırırsın.