Bugün Bakara suresinin 240.ayetiyle başlayıp,devam eden birkaç ayetini de okuyacağız inşaallah.Bu ayette Allahu Teala şöyle buyuruyor;
“Vellezîne yuteveffevne minkum ve yezerûne ezvâcâ(ezvâcen), vasıyyeten li ezvâcihim metâan ilel havli gayre ıhrâc… ( Sizden kim ölür geriye eşler bırakırsa,eşleri için vasiyet etmesi gerekir).Bir yıl geçindirilmesi ve evden çıkarılmaması için vasiyet etmesi gerekir. … fe in harecne fe lâ cunâha aleykum… (Kendileri çıkarsa bundan dolayı ise bir günah yoktur). … fî mâ fealne fî enfusihinne min ma’rûf… (Kendi başlarına,ma’rufa uygun olarak yaptıkları şeyden dolayı onlara bir günah yoktur).Ma’rufa uygun denen,mesela;evlenecekse,kur’a-nı Kerim’in koyduğu kurallara göre evlenecekse,müdahale edemezsiniz ama kuralları çiğniyorsa o zaman müdahale edersiniz. … vallâhu azîzun hakîm (Allah c.c. güçlüdür ve doğru karar verir.)” Bakara Suresi /240.Ayet
Şimdi bu kocası ölen kadınlarla ilgili olarak,fıkıh kitaplarında bunların evlerinden çıkmayacaklarına dair hükümler vardır.Yani dört ay boyunca evlerinden çıkamaz derler.İşte kocası ölmüş kadın gündüz çıkar,gece çıkamaz ama kocası tarafından boşanmış kadın gündüzde gecede çıkamaz derler.Bunun sebebi Talak suresindeki birinci ayettir.65.sureyi lütfen açalım.Oradaki ilk ayette Allahu Teala şöyle buyurur;
“Yâ eyyuhen nebiyyu izâ tallaktumun nisâe fe tallikûhunne li iddetihinn… ( Ey nebi,kadınları boşadığınızda iddetleri içerisinde boşayın), … ve ahsûl iddeh(iddete), vettekûllâhe rabbekum, lâ tuhricûhunne min buyûtihinne ve lâ yahrucne…(iddeti sayın,rabbiniz olan Allah’tan korkun onları evlerinden çıkarmayın onlarda evlerinden çıkmasınlar),… illâ en ye’tîne bi fâhişetin mubeyyineh…(ispatlanabilir açık bir fuhuş yaparlarsa o zaman başka),… ve tilke hudûdullâh…(bu Allah’ın koyduğu sınırlardır),… ve men yeteadde hudûdallâhi fe kad zaleme nefsehu…(kim Allah’ın sınırlarını aşarsa kötülüğü kendisine yapmış olur),… lâ tedrî leallallâhe yuhdısu ba’de zâlike emrâ”.(bilemezsin!belki Allah bundan sonra bir şey çıkaracaktır). Talak suresi /1. Ayet
Şimdi burada kadının evden çıkmaması,yani boşanan kadının evden çıkmaması ve çıkarılamaması.Allah,kendinin çıkmasınıda yasaklamış,kocasının çıkarmasınıda.Bunun sebebi,bunlar üç ay süren bu vakit içerisinde,araya arabulucularda girecekler,Nisa suresinin 35.ayeti gereği;aralarının ayrılacağından korktuğumuz zaman,bir tane erkeğin ailesinden bir tanede kadının ailesinden hakem gönderme sorumluluğu vardır Müslümanlara.O süre içerisinde aynı çatı altında yaşayacak olan bu karı-koca,eğer çok ciddi bir problem yoksa aileyi yeniden kurarlar.Yani burada psikolojik bir ortam meydana getiriliyor,eğer çok ciddi bir problem yoksa ailenin yeniden kurulması için Cenabı Hakkın şart koştuğu süredir bu.Şimdi,kocası ölmüş bir kadın için böyle bir şey düşünülebilir mi?Şimdi enteresan,yani gerçekten bizim ulemayı anlamak mümkün değil.Mesela talak konusunu işlerken,sistemlerini bu ayetler üzerine kurmaları gerekiyor,ama bu ayetlei almamışlar.e.. iddet konusunu hiç alakası olmadığı halde bu ayetler üzerine bina etmişler.Şimdi diyorlar ki;iddet bekleyen kadın evden çıkamaz.Genelleştiriliyor,halbuki burda boşadığınız kadınlar diyor.Kocası ölen kadın dört ay on gün iddet bekler,bu süre içerisinde evden çıkamaz.Yani bir başka yerde geceyi geçiremez,o evde geçirilmesi lazım.Hatta,yolculuk sırasında kocası ölse,gidecekleri yere üç günden fazla bir mesafe olsa,kocasının öldüğü yer bir yerleşim bölgesi ise dört ay on gün orada beklemesi lazım.
Şimdi bunların bir temeli yok.Şimdi hac zamanı,karı-koca hacca gitmeye niyet etmiş olsalar,koca vefat etse,kadında hacca gidemez.Niye;dört ay on gün burada beklemesi lazım.Bütün bunların bir dayanağı yok.Bunu çok iyi bilmek durumundayız.Bakara suresinin 234.ayetine bakarsak orada buna dair en küçük bir işaret olmadığını görürsünüz.
Diyorki Allahu Teala; “Vellezîne yuteveffevne minkum ve yezerûne ezvâcen yeterabbasne bi enfusihinne erbeate eşhurin ve aşrâ…(içinizde ölen,(geriye eş bırakanlar),onların eşleri kendi başlarına dört ay on gün beklerler).Kendi başlarına denmesi,yani evleenemzler demektir.Çünkü devamı diyorki …fe izâ belagne ecelehunne fe lâ cunâhe aleykum fî mâ fealne fî enfusihinne bil ma’rûf…(sürenin sonuna ulaştıkları zaman,süreleri bittimi,ma’ruf a göre kendileri hakkında yaptıkları şey konusunda size bir günah yoktur)diyor.Ma’ruf a göre yani;dinen evlenilmesi yasak olmayan birisi ile evleniyorlarsa müdahale edemezsiniz.Ama yasak olan birisi ile evleniyorsa müdahale edersiniz.Evlilik denetlenmiş olur.Bugün okuduğumuz ayettede,aynı onun benzeri ayet
Allahu Teala diyor ki ; “Vellezîne yuteveffevne minkum ve yezerûne ezvâcâ(ezvâcen)…(sizden önce ölen,geriye eş bırakanlar, … vasıyyeten li ezvâcihim…(eşleri için vasiyet etmek zorundadırlar), … metâan ilel havli…(seneyi devriyesine kadar).Yani bir yıl bitene kadar geçindirilmelerini vasiyet etmeleri lazım.Kocası öldü hadi bakalım sende git denmez. … gayre ıhrâcin…(oturduğu evden çıkarılmaması şartıyla). … fe in harecne…ama kendiliklerinden çıkarsa).
Bakın,boşanan kadınlar için siz çıkarmayın onlar çıkmasınlar dedi Allahu Teala.Ama burada diyorki çıkarılmamaları bir yıl boyunca,ama kendileri çıkarlarsa;çıkarsa çıkar. … fe lâ cunâha aleykum…(bundan dolayı size herhangi bir günah yoktur), … fî mâ fealne fî enfusihinne min ma’rûf…(kendi başlarına ma’ruf a uygun yaptıkları şeyden dolayı bir günah yoktur).
Şimdi her şeyi yerli yerine oturtmak gerekiyor.Sonuç ne?Yani bir kadın,kocası vefat ettiği zaman,bulunduğu yerden çıkamaz bir yere gidemez değil,sadece dört ay on gün evlenemez o kadar.Bir hadisi şerif sebebiylede,eğer hamile ise doğuma kadar evlenemez.Onu biz daha önce burada anlatmıştık dersimizde.
Mesela şimdi,hep örnek olarak veriyorum bunu,1980’li yıllarda hacca gidiyoruz Bağdat’a 30 km.kala bir yerleşim bölgesinde arabamızı kenara çektik oranın evleri birden harekete geçtiler bizi misafir ettiler inanılır gibi değil.Hemen çaylar pişti ikramlar yapıldı anında.Altı otobüz,üç-beş kişide değil yani.O arada hacılardan bir tanesi,orada Mısır-Bağdat yolu var transit yol,oradaki yolu karşıdan karşıya geçmiş hiçte gerek yok,karşıdan karşıya geçerken bir araba vurmuş ve adam ölmüştü.Adamında karısı var.Şimdi bizim o kadını orada bırakmamız gerekiyor,niye;orası yerleşim bölgesi.Kadın hacca gelemeyecek,orada dört y on gün bekleyecek.Tamam bu insanlar bize canla başla hizmet ettiler ama hiçbirisi Türkçe bilmiyor.Yani hacılara hizmet edelim diye harekete geçtiler.Orada nasıl bekleyecek bu kadın? Tabi biz bu şeylerin hiçbirisine uymadık.İnsanın fıtratı kabul etmiyor böyle şeyleri.O zaman ben fıkıh kitaplarında yazılanların doğru olduklarına inanıyordum ama içime yatmadığı için uygulamayı düşünmedim.Aldık götürdük kadını,kadın haccını yaptı bizimle beraber,geriye döndü geldi ailesine teslim ettik.Şimdi o kadının ızdırabı kaç kat artar düşünebiliyormusunuz?Yani bazen bu din öyle bir hale getiriliyor ki,insanlara adeta sakın ha bu dine inanmayın deniyor.Halbuki bu din Allah’ın ayetlerine dayanan bir dindir.Biliyorsunuz;Allah’ın iki türlü ayeti vardı değilmi?Birisi indirdiği ayetler biriside yarattığı ayetler.Yani bu dindeki hükümleri her insan “doğru ya öyle olmalıdır” diyecek şekilde anlaması gerekir.Yani fıtrat’tır din.Allahu Teala Rum suresinin(30.surenin 30.ayetinde)dini fıtrat olarak tanımlıyor.Fıtrat ne demektir?Fıtrat demek;varlıklardaki oluşum,gelişim ,değişim,kanun ve kuralları.Yani bütün insanların vücudunun yaratıldığı kanun ve kurallar,bütün tabiattaki geçerli kanun ve kurallar.Tabii kurallar.Biliyorsunuz insanlar hep tabii’liği arıyor rahat edebilmek için değilmi?Dolayısı ile bu din herkesi hem zihnen rahat ettirir,hem içini rahat ettirir hem de kendisini güven içerisine sokar her açıdan.E.. şimdi az önce söylediğim insanın fıtratı tarafından kabul edilebilir mi?O kadını oraya koysan,desenki;kardeşim dinimiz böyle emrediyor,o kadın ne yapar?Valla dinden bile dönebilir.Böyle din mi olur der.Halbuki dini onu emretmiyor ki.Dinin emrettiği nedir,bak fıtrata ne kadar uygun.Adam karısını boşamış,aynı çatı altında yaşasınlar araya aracılar girsin problemleri yabancıların müdahalesi olmadan çözülsün,çünkü;yabancılar müdahale ettikleri zaman problemi kangren haline getiriyorlar.Mesela mahkemeye gidipte karı-koca birbirinin açıklarını anlatmaya başlayınca artık o aile bir daha düzelmeyecek hale geliyor.Bakın o fıtratı şurdaki fıtratsızlığa delil olarak alıyorlar.
Yani bu konularda çok dikkatli olmamız lazım.O bakımdanda size her zaman söylüyorum,bunu tekrar tekrarda söyleyecem,şurada yapılan çalışmalar Cenabı Hakka sonsuz şükürler olsun tüm islam aleminde bir numara,rakipsiz.Yani şu çalışmaların eşi bir başka yerde yok.Buna hem Müslümanların çok büyük ihtiyaçları var hem tüm insanlığın ihtiyacı var.Çünkü insalığı rahat ettirecek kurallar,Kur’an ve sünnet bütünlüğüyle ortaya çıkacak kurallardır.Dolayısıyla,bizim çok büyük bir yapılanmaya ihtiyacımız var.Hem geçmişten gelen yanlışları düzelteceğiz hem doğruları anlatacağız hem bunu evrensel dille insanlara ulaştıracağız.Bu bakımdanda herkesin görevi var bu işte.Hepimize görev düşüyor.Başkası yapsın diyebilirsiniz,başkasının yaptığından siz sevap alamazsınız.Bende sevaptan pay alayım diyorsanız,elinizden ne geliyorsa onu yapmanız lazım.Çünkü bu(abarttığımı hiç düşünmüyorum ama)şu ana kadar okuduğum kitaplara baktığım zaman,en azından o kitapların yazıldığı tarihten bu güne kadar hiç yapılmamış bir iş.Dolayısıyla bunu hepimiz canla başla en ileri seviyeye getirmek,dünyanın bu günde mevcut iletişim-haberleşme araçlarını en üst seviyede kullanarak tüm insanlığa anlatmak zorundayız.Tüm insanlığa.Niye? Bu tıpkı susuz insana kaynağından su götürmek gibi bir şeydir.O insanlar Müslüman olduğu zaman biz onları sömürmeyeceğiz.Bu bir siyasi manada fetih hareketi değil.O insanlar Müslüman oldukları zaman hürriyetin doruk noktasına ulaşacaklar ve yalnız Allah’a kul olacaklar.Bize kul edecek değilibize bişey verecek değil izim alacağımız sadece Cenabı Hakkın vereceği sevaptır.O da zaten herşeyin üstündedir hiçbir şeyle kıyaslanamaz.Dolayısı ile bu nedemek? İnsanları hürriyetine kavuşturma hareketidir aslında.Kimseyi kimseye köle etmeden herkesi Allah’ın kulu yapma herkesi hürriyetine kavuşturma hareketidir.Dolayısı ile bu muhteşem bir şeydir,bunu hep birlikte yapmamız lazım.Kim ne yapabiliyorsa elinden geleni yapsın bundan daha çok sevap kazanılabilecek bir iş yoktur.