ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
EuzubillahimineşşaytanirracimBismillahirrahmanirrahim.
Bu gün dersimiz Nisa suresinin 128. Ayetinde Allah nasip ederse 130 a kadar okuyacağız. Burada erkeğin nüşuzu anlatılıyor. Bu surenin 34. Ayetinde de kadının nüşuzundan söz edilmişti. Kadının ve erkeğin nüşuzu, evet tabi ister istemez o ikisini karşılaştırmamız gerekiyor. Kadınların darb edilmesi olayı, işte bizde yaygın anlayışıyla kadınların dövülmesi olarak biliniyor. Biz de yıllarca bunun doğrusunu anlamak için uğraştık. Ben şimdi kendi açımdan en küçük şüphem kalmadıdoğru anladığımız konusunda. İnşallah bu akşam nisa suresinin 34. Ayetiyle 128. Ayetini karşılaştıracağız. Burada yapılan yanlışları hep birlikte göreceğiz Allah nasip ederse. Belki diyebilirsiniz ki şimdiye kadar niye görmediniz? Mesela siz de evinizin yolundan yıllarca gidersiniz de, bazı şeyler hiç dikkatinizi çekmez. Değil mi? Yıllar sonra ; ‘Şu varmış, hiç de görmemişim şimdiye kadar’. Şimdi bu sık sık söylüyoruz ya, bir kuyuya bir deli bir taş atar kırk akıllı çıkaramaz diye bir atasözümüz vardır. Ama taşı kuyuya bir akıllı adam atmışsa, o zaman ne olur? Kırk milyar akıllı o taşın yanlış olduğunu anlayamaz. O taş orada olmalı zanneder. Belki o taş kuyuya suyun gelmesini engelleyen bir taş ta olabilir. Hatta ona dokundurmazlar. ‘Kaldırma, bak bunu falanca usta koymuştu. Kaldırırsan şöyle olur böyle olur.’ Öyle derler değil mi? Dolayısıyla bu tür yanlışları tespit etmek gerçekten çok ciddi anlamda zaman alıyor. Yıllarca uğraşıyorsunuzevet içinize yatmıyor çünkü sizin fıtratınıza ters düşüyor. Dikkat ederseniz Müslüman erken ve kadınlardan her birinin fıtratına kadının dövülmesi ters geliyor. Ama öbür taraftan birisi aklını çalıştırmaz, fıtratını bir de devre dışı bırakırsa ‘Allah dövün diye emrediyor, Allah ın emrini bir yerine getireyim’ der, karısını dövmeye başlar ondan sonra ailesi biter. Ailedeki bütün huzur tamamen ortadan kalkar. Şimdi hepberaber şu ayetleri okuyalım bakın. Problemi çözdükten sonra o kadar kolay olduğu ortaya çıkıyor ki, fakat çözene kadar kolay değil. Şimdi eminim hepiniz bu meseleyi çok iyi anlayacaksınız. Nisa suresi 128. Ayette Allah u Teala şöyle diyor ;
‘’Ve in imraetunhâfetminba’lihânuşûzen ev ı’râdan…’’ (nisa 128)
‘’ bir kadın kocasının nüşuzundan ya da irazından korkarsa’’
İraz, yüz çevirme. Nüşuzundan ya da irazından. Nüşuz da, ayeti kerimede açık bir şekilde mücadele suresinin 11. Ayetinde..
-Sen o nu aç ta bana ver. Ben şey yapmayayım. Allah u Teala nüşuzun anlamının ne olduğunu gayet güzel bir şekilde.. ‘İstersen sen oradan mealini oku’. Yani bakın yani şimdi şu mealde ben o mealden hiç okumadım. Nasıl mana verdiğini bilmiyorum ama, yanlış mana vermeyecektir.
YAHYA ŞENOL:
Diyanet Vakfı meali evet, Diyanet Vakfı meali 58. Sure Mücadele suresinin 11. Ayeti;
‘’Ey iman edenler! Size ’meclislerde yer açın’ denilince yer açın ki, Allah ta size genişlik versin. Size ‘kalkın’ denilince de kalkın ki Allah sizden inananları..’’(Dynt. V.MealiMücadele 11)
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Kalkın, hangi kelimenin karşılığı?
YAYHA ŞENOL:
‘’..ve izâkîlenşuzûfenşuzû..’’ (mücadele 11)
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Kalkın.
YAYHA ŞENOL:
Yani nüşuz kelimesinden türeyen bir kelime
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Şimdi şurada toplanmışız. Çok sayıda insanlar geliyor. Diyorum ki, ‘gelenlere yer açın’. Ayetin birinci bölümü o.
YAYHA ŞENOL:
‘Tefessehu’ kelimesiyle ifade edilmiş.
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Evet. Yani böyle araları açın da başkaları da otursun. Sonra da mesela size diyorum ki, ‘artık kalkalım arkadaşlar’ diyorum. Ya da ‘şuradakiler kalksın’ diyorum mesela. Kalksın demek ayakta dursun manasına mı gelir? Yani gitsin, kalksın gitsin. İşte orada da.. Sen ayeti bir daha oku.
YAHYA ŞENOL:
‘’Ey iman edenler! Size ’meclislerde yer açın’ denilince yer açın ki, Allah ta size genişlik versin. Size ‘kalkın’ denilince de kalkın ki, Allah sizden inananları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin’’(Dynt. V.MealiMücadele 11)
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Tamam, tamam.. Yani bu ‘oturduğunuz yerden kalkın’ dendiği zaman da kalkın gidin yani. O zaman nüşuz kelimesinin manası ne demekmiş? Kalkıp gitmek demekmiş. Tamam mı? Peki şeye ne meal vermiş bakar mısın? Gerçi ona sen hazırlamıştın ama olsun baksın o şeye…?
YAHYA ŞENOL:
34 e mi?
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Yok.. 128 e
YAHYA ŞENOL:
Elimizdeki
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Bakalım orada nüşuz a ne mana vermiş?
YAHYA ŞENOL:
Evet, ‘’ eğer bir kadın kocasının geçimsizliğinden yahut kendisinden yüz çevirmesinden endişe ederse…’’ (Dynt. V.MealiNisa 128)
-Geçimsizlik- manası vermiş.
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Şimdi -geçimsizlik- ile -kalkın- arasında bir bağlantı kurabiliyor musunuz? Geçimsizlik başka bir şey, kalmak başka bir şey değil mi? Görüyor musunuz? Bakın, aynı meal. Önce şu ayete ben bir meal vereyim.
‘’Ve in imraetunhâfetminba’lihânuşûzen..’’ (nisa 128)
‘’ eğer bir kadın kocasının nüşuzundan korkarsa’’
-Buradaki nüşuz’un anlamı sahih i Müslim de var. Yani hadis olarak Müslim de var. Ayşe validemiz diyor ki.. O’nun yeğeni Urve var, kız kardeşinin oğlu. O anlatıyor. Demiş ki Ayşe validemiz; ‘ Bu ayet Resulallahın eşlerinden Sevde ile ilgili olarak indi. Ben o kanaatteyim’ diyor. Resulallah eşlerinin yanına her gün mutlaka uğrar, çok nadiren uğramadığı olurdu. Biraz kalır ama ilişkiye girmez, kimin nöbeti varsa o gün onun yanında gecelerdi. Eşlerinden Sevde yaşlandı. Artık Resulallah beni boşayabilir diye korktu. Dedi ki, ‘Ya Resulallah ben kendi nöbetimi Ayşe’ye devretmek istiyorum’. O da ‘Peki olur’ dedi. İşte bunun üzerine şey yaptı. Nüşuzen kelimesinin anlamının zaten işte sözlük anlamını da gördünüz. Kocanın karının yanından kalkıp gitmesi. Yani kadını ne yapması olur? Terk etmesi değil mi? Kadını nasıl terk eder koca? Boşayarak terk eder değil mi? İşte o hadiste öyle yazılı, sözlükte öyle. Bakın o kelimenin geçtiği ayette de öyle. Bu kelime bir başka ayette daha geçiyor, Nüşuz kelimesi. Orada da Bakara suresinin 259, orada şey var. İstersen oranın bir mealini oku hızlı bir şekilde.
YAHYA ŞENOL:
Evet. Bakara suresi 259. Ayet
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Aynı mealden okutturuyorum ki, o tutarsızlıkları kendiniz göresiniz. Bak az önce kalkma- gitme dedi. Öbürüne ne dedi? Geçimsizlik dedi. Şimdi bakalım nüşuz kelimesine ne mana verecek?
YAHYA ŞENOL:
Evet. Bakara suresi 259. Ayet şöyle:
‘’yahut görmedin mi o kimseyi ki? Evlerinin duvarları çatıları üzerine çökmüş bir kasabaya uğradı. ‘Ölümünden sonra Allah bunları nasıl diriltir acaba’ dedi. Bunun üzerine Allah onu öldürüp yüz sene bıraktı sonra tekrar diriltti. ‘Ne kadar kaldın ?’ dedi. ‘Bir gün yahut daha az’ dedi. Allah ona ‘hayır yüz sene kaldın. Yiyeceğine ve içeceğine bak henüz bozulmamış, eşeğine de bak, seni insanlara bir ibret kılalım diye yüz sene ölü tuttuk sonra tekrar dirilttik. Şimdi sen kemiklere bak onları nasıl düzenliyor, sonra ona nasıl et giydiriyoruz’ dedi. Durum kendisince anlaşılınca ‘şimdi iyice biliyorum ki, Allah her şeye kadirdir’ dedi.’’(Dynt. V.Meali bakara 259)
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Bak şimdi burada nüşuza da düzenleme anlamı verdi.
YAHYA ŞENOL:
Evet. ‘‘kemiklere bak onları nasıl düzenliyor’’ ‘’keyfe nunşizuhâ’’
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Düzenlemeyle.. Ne demişti 128 de?
YAHYA ŞENOL:
Geçimsizlik.
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Ne alakası var düzenlemeyle geçimsizliğin? Bak burada, burada da daha farklı. Halbuki
‘’bak o hayvan bak nasıl ayağa kalkacak’’
ölmüş eşeği diriltiyor Cenab ı Hak orada,
‘’Bak ki nasıl ayağa kalkacak’’.
Mesele oturduğu yerden ayağa kalkmış olması. Eh, kadında eşinin yanından kalkıp gitmesinden korkuyor. Peki, bir de başka bir şey daha söylüyor burada;
‘’ev ı’râdan’’ (nisa 128) kendini boşamaz da,
‘’yüz çevirir’’
-Yüz vermez, diğer eşiyle birlikte olur. Buna fazla yüz vermez diye korkabilir. İşte buradan bakın hem sözlük anlamı, hem hadis ki Müslim hadisi, hani bunlar diyorlar ki işte ‘biz dirayet tefsiri yaparız’. Dirayet tefsiri ne demek? Sözlüğe bakarak. Aklımızı da kullanarak tefsir ederiz. Sözlüğe bakmışlar mı? Bak bir yerde başka bir yerde başka anlam veriyor. Birbiriyle çelişen anlamlar veriyorlar. Halbuki kelimenin sözlük anlamı kalkıp böyle fazlaca da ayağa kalkmadan şöyle dikkatlice çekip gitmek. Yani hafif böyle başını eğerek gidersin ya böyle toplantılardan kimseyi rahatsız etmemek için, öyle. E şimdi bu kadın da kocasının nüşuzundan korkuyor. Yani ‘ bu bana açıkça söylemiyor ama bunun niyeti beni boşamasıdır’ diye korkuyor.
‘’..Ev ı’raden..’’ (nisa 128)
‘’ya da yüz çevirmesinden’’ korkuyor.
Yani eskisi gibi aramız iyi olmayacak diye korkuyorsa,
‘’..fe lâ cunâhaaleyhimâ..’’ (nisa 128)
‘’ ikisine de bir günah yoktur’’
‘’..en yuslıhâ..’’(nisa 128)
‘’aralarını düzeltme konusunda’’
-Sulh oluyorlar. İşte Sevde validemizin söylediği gibi ‘Ben nöbetimi Ayşe’ye devredeyim’ bu bir sulhtur.
‘’..en yuslıhâbeynehumâsulhâ..’’(nisa 128)
‘’aralarında bir anlaşma yapmalarında bir günah yoktur’’
‘’..Ves sulhu hayr..’’(nisa 128)
‘’hayırlı olan sulhtur’’
-Yani arada bir anlaşma meydana getirmektir.
‘’..Ve uhdıratilenfusuşşuhha..’’(nisa 128)
‘’ama insanların yapısı (kendi içleri böyle) kıskançlıkla doludur’’
-O, sulh mulh dese bile kadın ciddi manada diğerlerini kıskanır. Yani ‘bunu da bilin’ diyor Allah.
‘’.. Ve in tuhsinû ve tettekû..’’(nisa 128) şimdi erkeklere söylüyor;
‘’eğer o kadınlara iyilikte bulunur ve kendinizi de korursanız (yanlış yapmazsanız)-yanlış yapmaz onlara iyilikte bulunursanız.’’
‘’..fe innallâhekânebimâta’melûnehabîrâ..’’(nisa 128)
‘’şunu bilin ki Allah sizin neler yaptığınızdan haberdardır’’
‘’Ve lentestatîû en ta’dilûbeynennisâi..’’ (nisa 129)
‘’eşlerinizin arasında tam dengeyi kurmaya gücünüz yetmez’’
-Hani Resulallahın yaptığı gibi yanlarında geceleme konusunda eşitlik sağlayabilir ama sevgi konusunda sağlaması mümkün değil. Sevgi dediğiniz kişinin elinde değildir ki,
‘’..ve levharastum..’’(nisa 129)
‘’çok isteseniz bile bunu yapamazsınız’’
‘’..fe lâ temîlûkullel meyli..’’(nisa 129)
‘’ o zaman birinden diğerine bütünüyle meyl etmeyin’’
– yani (iyilk yapın ve dikkatli davranın)
‘’..fe tezerûhâ kel muallakah..’’(nisa 129)
‘’böyle öbürüne meyl edip te (eşlerinizden birini bırakıp diğerine meyl edip te) öbürünü evli mi bekar mı belli olmayacak bir şekilde böyle askıda bırakmayın’’
‘’..Ve in tuslihû ve tettekû..’’(nisa 129)
‘’ama eğer arayı düzeltir, takva üzere olur (yani yanlışlardan kendinizi korursanız)’’
‘’..fe innallâhekânegafûranrahîmâ’’(nisa 129)
‘’şunu bilin ki Allah ğafur ve rahimdir’’
‘’Ve in yeteferrekâ..’’ (Nisa 130)
‘’olur ya anlaşamadılar’’
-Karıyla koca ayrıldı. Bu da yasak değil. ‘Onun için de endişe etmeyin’ diyor. Kadına da erkeğe de
‘’..yugnillâhukullenminseatihî..’’(Nisa 130), iş ayrılma noktasına gelmişse ayrılın.
‘’Allah kendi imkanıyla iki tarafında ihtiyacını karşılar’’
– diyor. Ama yanlış yapmayın tabi. Şey yapın, hakka hukuka riayet edin.
‘’..vekânallâhuvâsianhakîmâ’’(Nisa 130)
‘’Allah ın imkanları geniştir. Kararını doğru verir’’
Şimdi burada şunu artık ben anladım da sizi bilmiyorum yani. Nüşuz: kalkıp gitmek.
-Niye gülüyorsun? Ben anladım yahu. Sen anlamadın mı? Anladın, tamam daha ne? O zaman gülebilirsin serbestsin.
Şimdi kalkıp gitmek- yani erkek karısını bırakıyor, kalkıp gidiyor. Şimdi kalkıp gitmenin, Boşanma olduğunu da ayetin tamamından anlıyoruz. Şimdi kadın niye sulh teklifinde bulunuyor? Yani, ayrılmayalım niye ayrılacağız ki? Değil mi? ‘ Hadi sen madem öyle istiyorsun, beni boşama ama ben böyle devam edeyim sen de ne yapıyorsan yap. Madem dinen senin ikinci birisiyle evlenme hakkın var’ diyebilir. Ama bak şurada şunu da söylüyor;
‘’Ve in yeteferrekâ..’’ (nisa 130)
‘’iki taraf ta ayrılırlarsa’’
-Bizim geleneksel şeyde, sistemde kadının ayrılma yetkisi var mı? Yok. Yani karşılıklı anlaşma ile ayrılabilirler. Ya da anlaşma olmaksızın bir taraf ta ayrılabilir.
‘Allah her iki tarafın da’ (nisa 130)
-ne diyor?
’İhtiyacını karşılar’ (nisa130)
-diyor.
Şimdi bu ayetin devamında okuduğumuz zaman buradaki nüşuz un boşanma anlamında olduğu anlaşılıyor mu? Çünkü önce sulh teklif ediyor kadın, sonra ‘ayrılırlarsa’(nisa 130) diyor. Demek ki sulh olamadıkları zaman ikinci adım neymiş? Ayrılmak. Öyle olduğuna göre nüşuz ne olmuş oluyor? Bak! Nüşuz un anlamını ayetin kendisi veriyor değil mi? Yani önce sulh, kadın sulh teklif ediyor. İkinci adımda ayrılıyorlar. Yani anlaşamıyorlar, ayrılıyorlar. O zaman nüşuz undan korkarsa ne olmuş oluyor? Ayrılmasından korkar, zaten kelimenin manası da kalkıp gitmek. O nu orada bırakacak kalkıp gidecek. ‘ev ı’râdan’ (nisa 128) ‘ya da yüz çevirmeden korkarsa’ diyor. Şimdi şimdi bakın aynı ifadeler. Aynı demeyelim de benzer ifadeler. Nisa suresinin 34. Ayetinde var. şimdi karşılaştırmalı olarak okuyalım onu. Estauzubillah;
‘’Er ricâlukavvâmûnealânnisâi..’’ (nisa 34)
‘’ erkekler kadınlar üzerinde çok dikkatle onları korurlar’’ niye?
‘’..bimâfaddalallâhuba’dahumalâba’dın..’’(nisa 34)
‘’Allah birini diğerinden farklı yaratmasına karşılık’’
-Yani mesela erkek güçlüdür. O erkeğin farkıdır. Kadın da güzeldir korunması gereken bir yapısı vardır. Nezaketi vardır. O da o yönüyle farklıdır. Zaten o farklılık onları birbiriyle buluşturuyor ve evlenmelerine sebep oluyor. Şu ondan üstün yok, erkeğin üstünlüğü değil her ikisinin üstünlüğü niye? Çünkü zaten hemen ondan iki önceki ayette Allah u Teala şöyle diyor;
‘’Ve lâ tetemennev..’’ (nisa 32) kadınla erkeğe söylüyor.
‘’temenni etmeyin’’
‘’ ..mâfaddalallâhûbihîba’dakumalâba’d..’’(nisa 32)
‘’birinizi diğerinizden üstün kılma durumunu temenni etmeyin’’
-Yani kadın erkek gibi olmayı, erkek te kadın gibi olmayı istemez. Tamam mı? O zaman ne oldu?
‘’..faddalallâhuba’dahumalâba’dın..’’ (nisa 34) ne demek?
Kadına da bir takım üstün özellikler vermiş. Erkeğe de vermiş. Bunlar ikisi birleştiği zaman birbirlerini tamamlarlar. Ama erkek kadın gibi olursa kadın böyle bir erkekten hiçbir şekilde hoşlanmaz, güvenemez çünkü e kadın erkek gibi olursa erkek te ondan şey yapar. O zaman hayatın sistemi tamamen bozulur. Onun için burada öyle diyor Allah u Teala bakın, ‘ Allah birini diğerinden üstün kıldığı için’. Genellikle – erkeği kadından üstün kıldığı için- diye anlam verilir. Böyle bir anlam vermeye kimsenin hakkı yok. Hemen iki önceki ayette Allah belirtiyor ya. Birisinin şu üstünlüğü var birisinin bu üstünlüğü var. Tamam, şimdi altını gümüşü kıymetli taşları koruyorsunuz. Beş para etmediği için mi koruyorsunuz? Kadın da kıymetlilerin en kıymetlisi olarak sayılıyor ayet i kerime de. Birinci sırada sayılıyor şeyde, Ali İmran suresinin 14. Ayetinde. İnsanların değer verdiği şeylerin en başında sayılıyor. Öyleyse en çok korunması gerekendir o. Yani şunun için söylüyorum bazı kimseler bu ayetlere ya da ilgili ayetlere mana verirken kendilerinden katarlar. Bizim kendimizden bir şey katma yetkimiz var mı? Allah böyle bir yetki veriyor mu? Vermiyor. Bakın ayetlerde olanlar yani değil mi? Ben kendimden ne kadar hava atmak istesem bile bu kadar güzel şeyleri bulup söyleyemem yani. Onu Allah u Teala söylemiş.
‘’..ve bimâenfekûminemvâlihim..’’ (nisa 34)
-Yine erkeklere. Bak orada ‘..ba’dahumalâba’dın..’’(nisa 34) dedi. Eğer öyle olmasaydı ne derdi? Evet, Enes hoca ne derdi? ‘bimafaddalallâhumullahualeyhinne’ derdi değil mi? ‘ ve bimaenfeku’ derdi yani ibarenin de farklı olması gerekirdi. Yani ‘‘..ba’dahumalâba’dın..’’dan sonra ‘..ve bimaenfeku..’ gelmiş olması, bu erkeğin üstünlüğü değil her iki tarafın da, biri şu açıdan üstün biri şu açıdan üstün. Mallarından erkekler de harcarlar. Yani çünkü kadın dışarda çalışmak mecburiyetinde kalmadığı zaman kendi rolünü daha iyi yapar.
‘’..Fes sâlihâtukânitâtunhâfizâtunlilgaybi..’’ (nisa 34)
‘’iyi kadınlar itaatkar kadınlardır..’’
-Şimdi buna da kocasına itaat anlamı verirler biliyorsunuz. Halbuki ayette şeyde Ahzab 35 ti galiba değil mi? Mesela burada ‘karnitatun’ kadınların sıfatı, orada ‘karnitune’ de var. erkeklerin sıfatı. Şimdi bu kadına kocasına itaat eder dediğin zaman, mecbursun o ayete de -karısına itaat eder- diye mana vermeye. 35 bir oku bakalım, bak bak burada kocasına itaatten mana veriyor, orada ne mana verecekler;
YAHYA ŞENOL:
Ahzab suresi 35. ayet
‘’müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, taate devam eden erkekler ve taate devam eden kadınlar’’(Dynt. V. Meali)
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Sonra kanitat?..taate devam eden, taa,yani ibadete devem eden, yani Allah a itaat eden erkekler, Allah a itaat eden kadınlar. Yani orada o manayı veriyorsun burada da o manayı vereceksin değil mi?
YAHYA ŞENOL:
Bu ama elimizdeki düzgün vermiş. Onun için saliha kadınlar itaatkardır demiş.
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Ama kime?
YAHYA ŞENOL:
İşte yani kocasına itaat dememiş en azından.
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Neyse ama öyle anlaşılıyor. Başka bir şekilde anlaşılmaz ki, yukardan itibaren oku bakalım nasıl anlaşılıyor? Baştan oku.
YAHYA ŞENOL:
‘’Allah’ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından..’’ (Nisa 34 Dynt. V. Meali)
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
-Bak ‘bir kısmını diğerlerine insanlardan’ halbuki o değil, iki tarafın da üstünlüğü var ayetten okuduk. Evet.
YAHYA ŞENOL:
‘’..ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır.’’ (Nisa 34 Dynt. V. Meali)
ABDÜLAZİZ BAYINBIR:
Bak onun için ‘itaatkardır’ dediği zaman kime itaat eder? Kocaya. Gördün mü? Yani ayetlere verdikleri manayı görün yani. Evet, şimdi okumaya devam ediyorum.
‘’..Vellâtîtehâfûnenuşûzehunne..’’ (nisa 34)
-Bak burada diyor ki,
‘’..hâfizâtunlilgaybi..’’ (nisa 34), fil ğayb demekti,
‘’kimsenin olmadığı yerde kendilerini korurlar.
’’..bimâhafizallâh..’’(Nisa 34)
‘’Allah onları koruduğu için’’
-Şimdi Cenab ı Hak kadınları hakikaten öyle bir özellik vermiş ki, evet güzelliklerini göstermekten hoşlanırlar ama kendilerini de ciddi korurlar. Yani sizin en beğenmediğiniz kadın da kendini korur. Allah onun içine o özelliği yerleştirmiştir. Bir de Allah ta koruyor. Birisi ‘şu kadın zina etti’ derse ki, genellikle söylenir. Bir kadın diğer kadına hakaret eder çok afedersiniz ‘ O……’ der çok af edersiniz. Bunu söylediği andan itibaren o dört tane şahitle bunun o fiili yaptığını ispatlaması lazım. İspatlayamazsa seksen sopa yer. Bu erkekler için yok, sadece kadınlar için. Şimdi Allah kadınları ciddi anlamda korumuş mu? ‘Ben sizi korudum’ bak ‘içinize de onu şey yaptım siz de kendinizi koruyun’ diyor. Evet. Ondan sora diyor ki, şimdi karşılaştıralım. Esas dayağa geldi sıra. Evet, herkes sopaları hazırlasın. Şimdi bakın burada Arapça bilmenize de lüzum yok, sesten anlarsınız. Burada;
‘’..Vellâtîtehâfûnenuşûzehunne..’’ (Nisa 34) diyor.
‘’nüşuzlarından korktuğunuz kadınlar’’
Öbür tarafta da,
‘’Ve in imraetunhâfetminba’lihânuşûzen..’’ (nisa 128)
Yine ‘hâvf’ ve ‘nuşûz’ aynı yerde geçiyor. Birisi kadının kocasının nüşuzundan korkması, birisi kocanın kadının nüşuzundankorkmasıdır. Şimdi kadın kocasının nüşuzundan korktuğu zaman ne anlaşılıyordu? Kocasının kendisini boşaması değil mi? O zaman erkek karısının nüşuzundan korktuğu zaman ne anlaşılır. Kadının kendisini boşaması anlaşılır. Öyle değil mi? Yani kendini boşaması anlaşılır başka bir şey anlaşılmaz ki.
Öbüründe ‘ev ı’râdan’ (nisa 128) vardı, -İ’raad- Şimdi, bir erkeğin birden fazla eşi olabilir değil mi? – İ’raad- ne olur? ‘Bunu bıraktı öbürüyle meşgul oluyor’. Peki kadın için böyle bir şey mümkün mü? Kadının birden fazla eşi olur mu? Bakın burada İ’raad kelimesi geçmedi. Dikkat edin. Çünkü kadının durumu farklı erkeğin durumu farklı, ondan sonra bak burada diyor ki;
‘’..fe ızûhunne..’’ (nisa 34)
‘’onlara nasihat edin’’
öbür tarafta nasihat yerine kadın ne yapıyordu? Sulh teklif ediyordu değil mi eşine? Yani mesela Sevde validemiz nöbetini kime devretti? Ayşe validemize. Yani erkek diyebilir mi ki kadına ‘tamam bundan sonra benim yanıma gelme ama falan erkeğin yanına git’ diyebilir mi? ‘Ben nöbetimi ona devrettim’ diyebilir mi? Bir kadının iki eşi olmaz ki orada sulh olsun. Görüyor musunuz? İşte burada onun için diyor ki ‘nasihat edin’, ‘yapmayın’ ondan sonra diyor ki ;
‘’..vahcurûhunnefîlmedâcıı..’’ (nisa 34)
‘’onları yataklarında serbest bırakın’’
-Yataklarında serbest bırakın, ne demek? Bir erkek karısını boşadığı andan itibaren aynı yatakta yatabiliyorlar mıydı? Erkek iradesini ‘Entitalikun’ sözüyle ortaya koyuyordu. Kadın da iradesini ayrılma isteğiyle ortaya koyuyor. Madem kadın ayrılmak istediğini ortaya koydu, ‘o zaman sen şu andan itibaren sen bu kadınla ilişkiye giremezsin’ diyor Allah u Teala. Madem seni istemiyor bitti. ‘Kadını yatağında yalnız bırak’ diyor. Ondan sonra;
‘’..vadrıbûhunne..’’ (nisa 34)
-‘vadrubuhunnealyha’ anlamında, ‘vadrubuhunnealyha’. Yani;
‘’Bunları o yataklarına hakim vaziyette bırakın’’ yani,
‘’O yatağa siz bir daha yaklaşmayın’’
O yatak artık o kadına ait olsun. Yani siz o evde o kadınla cinsel bir alaka içerisinde olmayın. Kadını oradan ayırın falan diye bir şey yok. Zaten erkek karısını boşadığı zaman da ayrılmazlar iddet bitinceye kadar. Kadın boşadığı zaman iddet var mıydı? Yok. Onun için orda sayılır ama burada sayı yok. Ondan sonra diyor ki, bak burada,
‘’..fe in ata’nekum..’’ (nisa 34) diyor.
‘atane’ itaat kelimesi bizim Türkçe de fazlaca anlaşılmaz da, zaten bu tür şeyler bizim intikalimizi zorlaştırdı şeye doğru anlama. Şimdi Türkçe de adamamı itaat altına almak, zorla itaat altına alınabilir Türkçede. Ama Arapça da zorla itaat imkansızdır. Zorla itaate ikrah derler. Dinde ikrah var mı? ‘La ikrahefiddiyn’ (bakara 256) diyor. Öyleyse Darb tan sonra ‘ata’nekum’ kelimesi ‘size boyun eğerlerse anlamında kullanılamaz. Çünkü itaat içten olur. Zorla olmaz. Dayakla olan itaat nedir? Zorla olan itaattir bizim Türkçemiz de. Ama Arapça da dayakla itaat asla olmaz. Yani itaat kelimesiyle dayak kelimesi yan yana kullanılamaz Arapça da. Mümkün değil. Onun için bak burada ‘..fe in ata’nekum..’ (nisa 34) yerine, öbür ayette ne dedi? ‘..Ves sulhu hayrun..’ (nisa 128) dedi yani sulh ten bahsetti. Çünkü orada erkeğin birden fazla eşi oluyor ama kadının bir den fazla eşi olmadığı için arada fark var. ‘ata’nekum’(nisa34) ‘gönülleriyle sizin yanınıza gelirlerse’ oluyor. Öbüründe ‘sulh’(nisa 128). O da yapı farkından dolayı yani kadın diyebilir ki tamam, yani işte Sevde validemizin dediği gibi bir sulh olabilir. Gerçi o da Resulallah tan kaynaklanmamış ta kendisi böyle bir korku içerisine girmiş. Şimdi,
‘’gönülden boyun eğerlerse’’ (nisa 34)
Böyle bir şey olduğundan dolayı ‘vadrıbuhunne’ nin (nisa 34) dövme anlamına olması. Arap dili açısından imkansız. Tıpkı bu şeye benziyor. ‘vadrıbuhunnealeyha’ dedik, yani ,
‘aleyha= alelmedâcıı’ ‘onları yataklarında serbest bırakın’, yani evin içerisinde onlarla cinsel bir temasınız olmasın. Bu şey gibi Kuran ı Kerim de
‘’..velyadribnebihumurihinnealâcuyûbihinne..’’ (nur 31) var.
‘’kadınlar baş örtülerini yakalarının üzerine örtsünler’’
Baş örtü yakanın üzerine örtüldüğü zaman, nasıl oluyor? Çadır gibi oluyor değil mi? Buradan itibaren başını tamamen şey yapıyor. Aynı onun gibi yani o yatak tamamen oradaki yatak kısmı tamamen kadına ait sen o yatağa dokunamayacaksın. Yani kadını oradan artık, yani kadına bu ev içerisinde bir cinsel şeyin olmayacak. Çünkü kadın öyle bir karar vermiş. Ama kararından gönül hoşluğuyla dönerse tamam.
‘’..fe lâ tebgûaleyhinnesebîlâ..’’ (nisa 34)
‘’onlara karşı başka bir yol aramayın’’
‘’..İnnallâhekânealiyyenkebîrâ..’’ (nisa 34)
‘’Allah yücedir, büyüktür’’
-Şimdi aynı şey öbür ayette gördüğümüzün benzeri burada da var. bak burada bir şey gördük, okuduk. 130. Ayette
‘Ve in yeteferrekâ’ dedi.
‘kanınla erkek ayrılırlarsa’
Burada ne diyor?
‘’Ve in hıftumşıkâkabeynihimâ..’’ (nisa 35)
‘’Aralarının ayrılmasından korkarsanız’’
Niye burada -korkarsanız- da öbürü öyle değil? Çünkü kadının ayrılmasına karar vermek için bir ne gerekiyordu. Hakem heyeti gerekiyordu. Onun için bu şeyde, Bakara suresinin 229. Ayetinde biz bunu görüyoruz. Bak diyor ki Allah u Teala, ‘talak iki keredir’ bu erkeğin yaptığı talak, yani O Talak, (TALAK suresindeki şekliyle) talak iki keredir.
‘’..fe imsâkunbima’rûfin ev tesrîhunbiihsân..’’ (bakara 229)
-Burada ayrılmak isteyen erkek olduğu için kadın ayrılmak istemiyor.
‘’.. fe imsâkunbima’rûfin’’
‘’maarufa göre (Kur’an ölçülerine göre) tutarsın’’
-Kuran ölçülerine göre tutma da zaten,
‘’..in erâdûıslâhan..’’ (bakara 228) dedi yani,
‘’arayı gerçekten düzelme niyeti varsa tutarsın’’ yoksa yok.
‘’.. ev tesrîhunbiihsân..’’ (bakara 229)
‘’ya da güzellikle serbest bırakırsın’’.
-Burada da bu kadın da ister gönül hoşluğuyla o ayrılmak istediği eşiyle beraber kalmaya karar verir. İsterse güzellikle ayrılır. Onu biraz sonra ayetin kalan kısmından okuyacağız. Orada diyor ki;
‘’..ve lâ yahıllulekum en te’huzûmimmââteytumûhunneşey’en..’’ (bakara 229)
‘’ boşadığınız kadınlara verdiğiniz hiçbir şeyi almak size helal değildir..’’
-Şimdi boşayan erkek.
‘’.. illâ en yehâfâellâyukîmâhudûdallâh..’’ (bakara 229)
‘’ ama kadınla erkek Allah ın hududunda duramayacaklarından korkarlarsa’’
-Yani baktılar kadın ayrılmak istiyor. Erkek te yani bir.. iki.. Artık olmuyor yani. Kadın ayrılmak istiyor. Yani gönlüyle gelmiyor. Ondan sonra orada,
‘’..fe in hıftumellâyukîmâhudûdallâhi..’’ (bakara 229)
‘’siz de korkarsanız..
-Siz kim oluyor burada? Erkekler, yani hakemler şunlar bunlar. Bu hakem kim? İşte bu ayette bunun ayrıntısı var.
‘’ Ve in hıftumşıkâkabeynihimâ..’’ (nisa 35)
‘’kadınla erkeğin ayrılmasından korkarsanız’’
‘’..feb’asûhakemenminehlihî ve hakemenminehlihâ..’’ (nisa 35)
‘’o hakemler de birisi kadının ailesinden birisi erkeğin ailesinden’’
Çünkü kadınlarda bir nezaket vardır. Öyle herkes tarafından duyulması onları ciddi anlamda rahatsız eder. Erkekler gibi değildir. Ailenin.
‘’..in yurîdâıslâhan..’’ (nisa 35)
‘’ iki taraf ta arayı düzelmek istiyorsa’’
‘’..yuveffikıllâhubeynehumâ..’’ (nisa 35)
‘’Allah aralarını düzeltir’’
-İki taraf ta isteyecek. Erkek istiyor kadın istemiyorsa, bir şey yok. Yani ayrılır. Nitekim,Beyhaki diye hadis kitabı vardır. Orada şu var, Ömer r.a. nınKufe ye vali tain ettiği Şurayh’a bir dava geliyor. Kadın, -Kadının Nüşuzu- aynen o kelime geçiyor. Kadının kocasından ayrılma isteği. Kadı Şurayh ta ayette emredildiği gibi bir tane kadının ailesinden, bir tane erkeğin ailesinden hakem görevlendiriyor. Hakemler kadının anlaşmaya yanaşmadığını söylüyorlar. Kadı Şurayh ta kadına ‘tamam ayrılabilirsin’ diyor. Kocası diyor ki, ‘ben bırakmıyorum’. Ayet i okuyor. ‘Biz boşuna mı araya girdik’ diyor. Tamam hadi, o şeyi onaylıyor. Kadının ayrılmasını onaylıyor. Zaten başka yapabileceği bir şey de yok. Bakın kaynaklarda da bu var. Uygulamada da var. Size sık sık söylüyorum Ömer r.a. zamanında her şey tamam ondan sonra bozulmalar başlamış. Şimdi;
‘’..in yurîdâıslâhanyuveffikıllâhubeynehumâ..’’ (nisa 35)
‘’arayı düzeltmek isterlerse Allah onların ikisinin de arasını şey yapar’’
-Yani kadınla erkek isteyecek bunu. Tutarlar bunu ‘hakemler düzeltmek isterlerse’ der, diye anlam verirler. Yahu hakem, hakem yani ayırmak için araya girene hakem denir mi? Düzeltmek için girer zaten. Burada araları bozulan kadınla erkek. Yani gerçekten yani evlere şenlik bu verilen..
Burada nasıl mana vermiş acaba?
YAHYA ŞENOL:
‘’Eğer karı-kocanın aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin. Bunlar barıştırmak isterlerse..’’ (nisa 35 Dynt. V.Meali)
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Bak!.. barıştırmak isteyenler kim miş?
YAHYA ŞENOL:
Hakemler.
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Allah rızası için böyle bir anlam verilebilir mi? ‘Yıktın kalbimi eyledin viran vara..’ ‘ Yıktın hanemi eyledin viran, varayım sahibine haber vereyim heman’. Lan kardeşim – haneyi derler hanemi değil de-.
Yahu bu ne böyle yani, Bu ne biçim mealdir? Hiç düşünmez misiniz? Ondan sonra da, efendim, işte aslında yok bir şeyden, dövme var da, bir misvakinan, yaralamadan. Lanpeki nerden çıkarıyor varsa niye? Nerden çıkarıyorsun yaralamadan misvakinan? PekiTopuzunan dese birisi ne diyeceksin? Ayete ne manalar, ayeti ne hale getirmişiniz ondan sonra, evi yakın yıkın ondan sonra gelin nutuk atın orada. Evet.
‘’..İnnallâhekânealîmenhabîrâ’’ (nisa 35)
‘’Allah her şeyi bilir ve her şeyden haberdardır’’
-Yani anlaşmayı karı koca isteyecek. Ve orada kadın, asıl kadın isteyecek, zaten bir öncekinde erkek zaten taraftar. Şeyde de Nisa suresi 128 de de erkek isteyecek kadın zaten taraftar ama ikisi birden, ikisi de isteyecek ki uyuşma olsun. O arada bir, erkek vazgeçmiş te olabilirdi mesela birincisinde değil mi? İkincisinde kalktı ‘o zaman istiyordum da şimdi vazgeçtim’ de diyebilir.
KATILIMCI:
Şia Kadına boşanma hakkı vermiyor.
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Evet, sizinkiler vermiyor ama bizimkiler artık bundan sonra verecekler. Evetzaten siz gayet iyi biliyorsunuz ki, şii-sünnimezheblerin yüzde yüzü kadının boşama hakkını elinden almışlardır. E onu elinden aldığınız zaman bu ayete mana veremezsin ki, değil mi? Erkeğin boşama hakkını da elinden alınmasından beter etmişlerdir. Yani Kuran ı Kerim de sekiz tane ‘hududullah’ kelimesi geçmesine rağmen, sekizini de tamamen yakıp yıkmışlar, mezhepler. Allah tan bir Caferi mezhebi kalmış doğru dürüst, bir de İbniTeymiye’nin diğerlerinden daha iyi bir yaklaşımı var yüzde yüz doğru değil o ikisi. Sadece talak konusunda başka konuda değil. O da kadının boşama hakkını kabul etmiyor, Caferiler de kabul etmiyor. Böyle olduğu zaman bu ayetleri doğru anlama şansınız olmuyor. Şimdi bakın Vedat şey yapacak meallerden karşılaştıma, bir okuma yapacak bakalım ki kadının dövülmesi diye, darb diye bilinen o ayete,ve nisa 34 ile 128 e mealler hangi anlamları vermişler?
VEDAT YILMAZ:
Öncelikle diyanet işleri meali, ben meallerin hepsini tek tek okumayayım, ve önemli kelimelerine mana verdiklerini söyleyeyim. Diyanet işleri Meali; Nüşuz kelimesine Başkaldırmak anlamı veriyor. Darabe kelimesine dövün anlamı veriyor. Diyanet Vakfı da baş kaldırmak anlamı veriyor yine dövün manası veriyor.
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Her ikisine de mi?
VEDAT YILMAZ:
Yok
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Karşılaştırma yapmadın mı?
VEDAT YILMAZ:
34 ü okuyorum. 34 te yine aynı mana verilmiş. Elmalılı Hamdi Yazır 34. Ayette nüşuz kelimesine serkeşlik anlamı veriyor. Serkeşlik kelimesi de TDK da baş kaldırmak, itaatsizlik anlamına geliyor. Yine dövün manası veriyor Hamdi Yazır, Ö.N. Bilmen de serkeşlik anlamı veriyor. Hayrat Neşriyat itaatsizlik anlamı veriyor nüşuza, yine dövün anlamı, dövün anlamı vermeyen yok zaten. Süleyman Ateş,
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Hüseyin ATAY dövmeden başka anlam veriyordu.
VEDAT YILMAZ:
O nu almadım. Süleyman ATEŞ hırçınlık
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Bunları okumaya herkes cesaret edemez.
VEDAT YILMAZ:
Süleyman Ateş nüşuz kelimesine hırçınlık anlamı veriyor. Yine dövün diyor. Yaşar Nuri Öztürk sadakatsizlik ve iffetsizlik anlamı veriyor. Onları evlerinden çıkarın başka yere gönderin.
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Kadının evinden çıkarılması bak şimdi yeni çıkan kanunlarda erkeğin evden uzaklaştırılması ne felaketlere sebep oluyor değil mi? Ne felaketlere sebep oluyor. Evet kadının uzaklaştırılması artık felaket üstüne felaket olur.
VEDAT YILMAZ:
Nisa 128 e geldiğimizde Diyanet İşleri Başkanlığı başkaldırı demiş nüşuz kelimesine, burada kötü davranma anlamı veriyor. ‘Eğer kadın kocasının kendisine kötü davranmasından’ şeklinde çeviri yapıyor. Diyanet Vakfı da baş kaldırma manası vermiş 34 te, burada geçimsizlik anlamı veriyor nüşuz kelimesine. Eğer kadın kocasının geçimsizliğinden, şeklinde bir anlam veriyor. Hayrat Neşriyat da geçimsizlik anlamı veriyor. Muhammed Esed kötü muamele anlamı veriyor daha önce Muhammed Esed te kötü niyet anlamı vermiş nüşuz kelimesine. Ö.N. Bilmen kaçıp nefret etmesinden anlamı vermiş nüşuz kelimesine nisa 128 de.
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Evet biraz doğruya yakını Ö.N. Bilmen kaçıp, nefret kelimesi yanlış ta kaçmasında kocanın karıdan kaçmasından evet.
VEDAT YILMAZ:
Süleyman Ateş 128. Ayete huysuzluğundan demiş, kocasının huysuzluğundan. Yaşar Nuri Öztürk te 34 le aynı manayı vermiş, sadakatsizliğinden demiş.
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Bu kadar değil mi?
VEDAT YILMAZ:
Evet.
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Evet. Şimdi bu nüşuz kelimesinin sözlük anlamı, şöyle şu şekilde kalkıp gitme, kalkıyor ya!. Fazla fark ettirmeden yani, Ha.. Sıvışma. Şimdi kadın erkeğin sıvışmasından erkek kadının sıvışmasından korkarsa, yani çekip gitmesinden, bana haber vermeden bir şeyler yapacak. O sıvışmasından korkma olayı bir yetkiyi haber veriyor değil mi? Kadının sıvışma hakkı yoksa, çekip gitme hakkı yoksa zaten ondan korkmasının bir anlamı yok. Erkeğin çekip gitme hakkı yoksa gene bir anlamı yok. Biz Kuran ı Kerim den biliyoruz ki erkeğin karısını boşama hakkı olduğu gibi, kadının da kocasından ayrılma hakkı vardır.
‘’..ve lehunnemislullezîaleyhinne bil ma’rûf..’’ (bakara 228)
Diyor bakara 228 in sonunda,
‘’kadınların aleyhlerine olanların dengi vardır’’ ama,
‘’..ve lir ricâli aleyhinnedereceh..’’ (bakara 228)
‘’erkeklerin onlara göre bir derece farkları vardır’’
-O bir derece fark ta erkekte hakem şartı yok. Kadında hakem şartı var. O da kadını korumak içindir. Çünkü bazen erkek, kadın ayrılsın ‘benim paramı. Ona yaptığım harcamayı geri versin’ diye kadına gereksiz baskılar yapabilir bunun ortaya çıkması içindir o da. O da şeyde nisa suresinin 20. 21. Ayetinde ifade ediliyor. Şimdi bu şeyde nisa 128 e tefsirlerde verilen yani nüşuz kelimesine verilen anlamları da Yahya dan dinleyeceğiz.
YAHYA ŞENOL:
Bu nisa suresinin 128 ayetine eski tefsirler önce, bu sizin biraz önce Müslim de geçiyor dediğiniz rivayete aslında yer vererek başlıyorlar. Bu açıdan önemli mesela Kurtubi üç tane rivayet nakletmiş. Diyor ki yani bu nisa suresinin 128. Ayeti şu olay üzerine inmiştir diye, birincisi, Abdullah İbni Abbas rivayet etmiş. Diyor ki, ‘Sevde validemiz Resulallahın kendisini boşayacağından korktu ve bu sebeple şöyle dedi diyor. Resulallah a teklif etmiş ‘beni boşama nikahında tut, ama bana ayırdığın günü ben Ayşe’ye vereyim’. Yani tamam hani bana gelmeyecek, ‘gelme Ayşe’ye git ama beni de boşama’.
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Yani burada nüşuz boşamasından korkma.
YAHYA ŞENOL:
Yani kendisini boşamasından korkması üzerine diyor ve daha sonra nisa suresinin bu 128. Ayeti nazil oldu. İkinci rivayet olarak ta, diyor ki, Muhammed bin Meslemenin kızı Havle varmış. O sahabeden Rafi bin Hadiç ile evli, o da diyor ki, yaşlılığından ve ya başka bir durumundan dolayı kocasının artık kendisini boşayacağından korkmaya başlamıştı diyor. Kadın yaşlanmış veya başka bir sebep var onu tespit edememişler. Bu korkuyu duyunca gidip kocasına diyor ki, ‘ beni boşama bu yaşa gelmişim bu saatten sonra nereye gideceğim ama bana istediğin gibi de pay ayırabilirsin’. Bu şekilde yavaş yavaş uygulama oluşmaya başladı diyor ve bunun üzerine nisa suresinin 128. Ayeti indi. Var olan uygulamayı sanki bir nevi teyit etmek gibi.
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Bu gayette erkeğin nüşuzu karısını boşamaysa, kadının nüşuzu da aynı olur değil mi?
YAHYA ŞENOL:
Evet, kocasının kendisini boşamasından korkması.
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Yani aynı. Başka bir mana verilir mi buna.
YAHYA ŞENOL:
Bir de Buhari de Ayşe validemizin ağzından şöyle bir rivayet var. Müslim de demiştiniz. Buhari de, o da şu, diyor ki; bu ayet sorulduğunda Ayşe validemize, şöyle demiş, 128. Ayet ‘Ayet i Kerime, bir erkeğin nikahından fazla sevmediği bir hanımı bulunup ta ondan ayrılmak istemesi durumunda, kadının da buna karşılık benim hakkımda yani bana istediğin gibi pay ayırmayı sana helal ediyorum demesi üzerine bu ayet nazil olmuştur’ diyor.
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Tamam işte aynı.
YAHYA ŞENOL:
Kadının kocasının kendisini boşayacağından korması diyor. Bir de Hz. Ali ye nisbet edilen bir rivayet var. Hz. Ali ye bu ayet hakkında bir soru soruldu O da şöyle cevap verdi; ’bu bir kişinin yanında bir hanım olup ta, o nun işte fakirliği olabilir yaşlılığı olabilir, kötü huyluluğu olabilir. Bu gibi özelliklerinden dolayı kocasının ondan uzaklaşması, ama karısının da ondan boşanmak istememesi durumu üzerine diyor, bu ayet nazil oldu.
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Tamam, zaten ayetler açıkça ifade ediyor. Onu da öyle okudum.
YAHYA ŞENOL:
Bu rivayetler Kurtubi de geçiyor, Taberi de var Razi tefsirinde falan var, ama daha sonra kelime manası verirken nüşuza diyorlar ki, mesela Nehhas ta şöyle bir şey var, ‘ nüşuz uzaklaşmak manasına gelir’ diyor. Erkeğin kadından uzaklaşması ‘tebaut’ böyle bir mana veriyor. Ondan sonra yavaş yavaş kelime geçimsizlik şekline indirgenmeye başlıyor. Yani Razi diyor ki ‘kadın hakkında erkeğin geçimsizliği ondan yüz çevirmesi yüzünü ekşitip dönmesi, adab ı Muaşerete hiç riayet etmemesi. Tamamen onunla yavaş yavaş ilgiyi kesmeye başlaması.
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Halbuki o irazın karşılığı nüşuz un değil.
YAHYA ŞENOL:
Şöyle bir ayırım var, diyor, bana göre nuşuz diyor, erkeğin karısına ister sözlü ister fiili olarak sert davranması.
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
İşte sonradan oluşan mana, asıl manası değil.
YAHYA ŞENOL:
İraz ise tamamen diyor, hiçbir şekilde onunla konuşmaması. O da erkeğin bir tepkisini belirtir. Yani öbüründe bağırıyor çağırıyor sert davranıyor. Belli ediyor ondan hoşlanmadığını. Ama iraz da hiçbir şey konuşmuyor, tamamen şeyi kesmiş. Yani böyle bir kelimeye evrilmiş. Son olarak Kuran Yolu tefsiri bizim diyanetin, orada diyor ki, biz diyor bu kelimeye nisa suresinin 34. Ayetinde kadının baş kaldırması manası verdik, ama burada nisa 128 de kötü muamele manası veriyoruz. Açık açık söylüyorlar. Orada öyle dedik burada böyle dedik.
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Emredersiniz.. Şimdi Sünnilerden, bir tane de Şii lerden örnek vereyim size. Hani sürekli söyleriz ya, konular yanlışsa Şii ile Sünni nin arasından su sızmaz. Ama doğrularda ihtilaf ederler. Yanlışlarda tam bir ittifak vardır. Şimdi bakın burada Taberi, Sünnilerin en meşhur tefsiri, diyor ki, erkeğin nüşuzu şudur ‘ İsti’ naebi nefsi anha ila ğayrıha’ yani şey yapıyor kendini ondan çekiyor ayırıyor başkasına, bakasına doğru gidiyor yani. Ondan kalkıp, başkasına doğru gitmesi başka kadına doğru gitmesi. Ya diyor onu tercih ettiğinden dolayı bu olabilir ya da on dan tamamen ayrılma niyetiyle olabilir. Bu Taberinin şeyi, ifadesi. Şimdi Ettusi vardır şeyde, Şia nın meşhur tefsir alimlerinden O da aynı şeyi söylüyor. Yani Taberinin söylediğinin aynısını söylüyor, farklı bir şey yok. Şimdi bu erkeğin nüşuzu. Aynı tefsirler kadının nüşusuyla ilgili olarak ne diyorlar?
‘ ve amma kavluhunuşuzuhunne fe innehu yani isti’alehunnea’laezvacihinne ve ertefahunneenfuruşihim bil ma’siyetiminhunne’.
Kadınların diyo eşlerine karşı.. bak bu erkeğin başka kadına meyl etmişti, şimdi kadının eşine karşı diklenmesidir diyor. Erkek için olursa başkasına, burada olursa kadının eşine karşı. Aynı tefsir. Ondan sonra. Onların yataklarından ayrılması, ‘ben seninle yatmıyorum’ demesi isyankar olarak. Ondan sonra itaat etmeleri gereken konuda muhalefet etmeleri, kocalarına karşı kin besledikleri için ve onlardan yüz çevirdikleri için. Şimdi bakın burada iraz kelimesini buraya katmış. Yani İraz=yüz çevirme, yüz çevirme sadece erkekler için geçtiği halde bunu kadınlara vermiş ayette, tam tersini yapmış. Şimdi şeyde Şia dan Tusi de diyor ki,
‘fenuşuzi yekunu minkabl’ bak, şuna çok dikkat edin bak, arapça bilenlere ibareyi okuyorum. Az önce sanki o sözü kendi söylememiş gibi, biraz önce o şeyde, nisa suresi 128 de. Yani ‘erkeğin başka kadına meyl etmesi olarak ifade ediyor’ diyor. Diyor ki, nüşuz un tek bir manası vardır, erkekle ilgili manasını atıyor kenara,
‘fenuşuzi yekunu minkıbelilmerrah’ nüşuz kadın tarafından olur, ‘haaseten’
-Enes hoca duydun mu? Sadece. ‘minkıbelilmerratihaaseten’ diyor. ‘sedece kadın tarafından olur’, sanki az öncekini hiç o söylememiş gibi, ‘ve şikaku ama şikakminhuma’ iki taraftan da olur. Ayrılma arzusu iki taraftan da olur ama nüşuz sadece kadından olur diyor. E peki o kadar ayetlerdeki nüşuz ne oldu?
Şimdi, bu şeyleri hakikaten, yapılan yanlışları çok net bir şekilde görüyorsunuz. Özet olarak tamamlamak gerekirse, bir ker bu ayette yani bu gün okuduğumuz ayeti tekrar okuyalım. Burada;
‘’Ve in imraetunhâfetminba’lihânuşûzen..’’ (nisa 128)
‘’bir kadın, kocasının kendini terk edip gitmesinden korkarsa’’ mana bu. O zaman,
‘’..Vellâtîtehâfûnenuşûzehunne..’’ de (nisa 34)
‘’ey erkekler sizi terk edip gitmesinden korkarsanız (kadından)’’
-Bu terk edip gitme ikisinin de boşama hakkı var. bu haklarını kullanarak yapıyorlar bunu. Korkarsanız ne yapacaksınız?
‘’..ev ı’râdan..’’ (nisa 128) bak iraz şeyde ver, sadece kadınlarda var. senden yüz çeviriyor öbür eşine gidiyor. Ama kadın kocasından korktuğu zaman iraz var, erkeğin tavırlarında var. çünkü erkeğin iki tane eşi olabilir birisine yüz verir birisine vermez. Ama kadının iki tane eşi olabilir mi? Onun için kadıla ilgili iraz kelimesi geçmiyor. Seni bırakmış öbürüne gidiyor diyemezsin orada. Ama maalesef bu İraz kelimesini bura için değil öbürü için kullanmış Taberi. Tam ters.
‘’..fe lâ cunâhaaleyhimâ en yuslıhâ..’’ (nisa 128)
‘’kadınla erkek arasında, sulh olmalarında, arayı yapmalarında bir günah yoktur’’
Diyor. Nüsuz erkek tarafındansa. Az önce Yahya’nın okuduğu hadislerde de o açıkça var.
‘’..en yuslıhâbeynehumâsulhâ..’’
‘’aralarında bir çeşit sulh yapmalarında ikisine de bir günah yoktur’’
Diyor.
‘’..Ves sulhu hayr..’’ (nisa 128)
‘’hayırlı olan sulhtur.’’
‘’.. Ve uhdıratilenfusuşşuhh..’’ (nisa 128)
‘’çünkü nefisler kıskançlığa hazırdır.’’
Yani insan hemen, derhal kıskanabilir, taraflardan her biri diğerini kıskanabilir. Onun için sulh hayırlıdır diyor.
‘’..Ve in tuhsinû ve tettekû..’’ (nisa 128)
‘’kendinizi yanlışlardan koruyarak iyilikte bulunursanız’’ (ey erkekler kadına karşı iyilikte bulunursanız).
‘’..fe innallâhekânebimâta’melûnehabîrâ’’ (nisa 128)
‘’sizin ne yaptığınızdan Allah uTeala haberdardır’’
Yani, iyi davranmayı şey yapıyor. Hatta hani nisa suresinin 19. Ayetinde diyor ki,
‘’..fe in kerihtumûhunne..’’ (nisa 19)
‘’ kadında ikrah da edebilirsin’’ (hiç hoşlanmıyorum, sevemiyorum diyebilirsin) diyor.
‘’..fe asâ en tekrahûşey’en ve yec’alallâhufîhi hayran kesîrâ’’ (nisa 19)
‘’belki sen bir şeyden tiksinirsin ama Allah onda sana bir çok hayırlar yaratmış olabilir’’ diyor. Yine de ne yapıyor? Tavsiye ediyor işte ‘iyi davranırsanız daha iyi olur’ diyor.
‘’Ve lentestatîû en ta’dilûbeynennisâi ve levharastum..’’ (nisa 129)
‘’ne kadar isteseniz de kadınlar arasında adaleti sağlayamazsınız’’
-yani bir den fazla eşle evlenmek erkekler için ciddi sıkıntıdır. Onu söylemiş oluyor.
‘’..fe lâ temîlûkullel meyli..’’ (nisa 129) o zaman evlenmeyin demiyor.
‘’tümüyle öbür tarafa meyl etmeyin’’
‘’..fe tezerûhâ kel muallakah..’’ (nisa 129)
‘’birinciyi evli mi bekar mı belli olmayacak şekilde askıda bırakmış olursunuz’’
‘’..Ve in tuslihû ve tettekû..’’ (nisa 129) yine,
‘’yanlışlara karşı kendinizi korur, arayı da düzeltirseniz’’
‘’..fe innallâhekânegafûranrahîmâ’’ (nisa 129)
‘’Allah ğafurdur, Allah ta sizin eksiklerinizi gediklerinizi giderir ve merhamet eder, size ikramda bulunur’’
Ama,
‘’Ve in yeteferrekâ..’’ (nisa 130)
Aynen öbür şeyinde olduğu gibi, kadın ayrılmak istiyorsa ayrılabilir ama kadınla erkeğin tek farkı şu bak,
‘’Ve in yeteferrekâ..’’ (nisa 130) dedi,
‘’ayrılırlarsa’’ dedi, burada hakem yok, dikkat edin.
‘’..yugnillâhukullenminseatihî..’’ (nisa 130) burada ayrılmak isteyen kim di? Erkek.
Onun için erkeğin onun için erkeğin hakeme ihtiyacı yok, ama kadının hakeme ihtiyacı var. hakeme ihtiyacı da onun o nazik yapısının istismar edilmesinin engellemek için. Onu zaten nisa 19. Ayet, o ayet şey yapıyor. 19 gibi aklımda da… 19 muş tamam doğru. Şimdi,
‘’Ve in yeteferrekâyugnillâhukullenminseatihî..’’ (nisa 130)
‘’ayrılırlarsa Allah her iki tarafı da kendi ikramıyla ihtiyaçsız bırakır’’
-Yani kadın korkmasın be ona yardım ederim diyor Allah u Teala burada. Öbür tarafta ne diyor?
‘’ Ve in yeteferrekâ..’’ (nisa 130) değil,
‘’Ve in hıftumşıkâkabeynihimâ’’ (nisa 35) hakem girecek ya araya,
‘’ey müminler, baktınız ki bu kadın kocasıyla beraber olmak istemiyor’’
Ama o gönülden olacak zorla değil. Onun için dayak falan mümkün değil. Öyleyse ,
‘’..feb’asûhakemenminehlihî ve hakemenminehlihâ..’’ (nisa 35)
‘’bir tane kadın ailesinden, bir tane erkeğin ailesinden birer hakem gönderin’’
‘’..in yurîdâ..’’ (nisa 35) kadınla, erkek..
‘’ikisi de isterse’’
‘’..ıslâhan..’’ (nisa 35)
‘’aranın düzelmesini’’
‘’..yuveffikıllâhubeynehumâ..’’ (nisa 35)
‘’Allah u Teala aralarını uyuşturur’’
‘’..İnnallâhekânealîmenhabîrâ’’ (nisa 35)
‘’Allah u teala yücedir büyüktür’’
Şimdi, bakın orada hakem, kadın ayrılmak istediğinde, burada hakem yok. Çünkü kadın ayrılırken kocasından aldıklarını geri vermesi lazım. Erkek ayrılırken de verdiğini geri almaması lazım. Şimdi kadının bu istismarını engellemek için araya Cenab ı Hak hakem sokmuş oluyor. Zaten o az önceki nisa suresi 19. Ayette de Allah u Teala diyor ki,
‘’Ve in eradtumustibdâle zevcin mekâne zevcin..’’ (Nisa 20)
‘’bir başka kadına gözünüzü taktınız, ben bu kadını boşayacam o nu alacağım’’ diyorsanız.
‘’..ve âteytumihdâhunnekıntâren..’’ (nisa 20)
‘’ birincisine kantar dolusu altın da vermiş olsanız’’
‘’..fe lâ te’huzûminhuşey’â..’’ (nisa 20)
‘’ondan hiçbir şey almayın’’
‘’.. E te’huzûnehubuhtânen ve ismen mubînâ’’ (nisa 20)
‘’ona iftira ederek, açıkça günaha girerek mi alacaksınız’’
İşte yani bak kadını -iftira ederek, günaha girerek mi-, şimdi acaba erkek kadına böyle bir takım iftira edip, işte bu kadın yanlış işler yapıyor falan deyip parasını almak için baskı yapıyor mu acaba, hakem onun için devreye giriyor. Evet.
İşte şimdi sonuçta demek ki, en küçük şüphe yok ki, kadının dövülmesi diye bir şey söz konusu değil. Zaten kadının nazik yapısı buna asla müsait değildir. Böyle bir şey olamaz. Dayak attığı andan itibaren zaten aile bitmiş olur. Ben erkeklere şunu söylüyorum. Eşinizin söylediği yüz tane sözün bir tanesini siz ona söyleseniz evde huzur olur mu? Sen bana yüz tane şunu söylemişin bak, bunun bir tanesini ben sana söylüyorum. Çünkü arada ciddi bir yapı farkı var. Evet bir de bir dayak devreye girdiği zaman artık imkansız olur. Hem ondan sonra da şimdi dün Fransa’dan bir e-mail geldi. Fransızlar bir camiyi basmışlar, kitapları yere atmışlar. Demişler ki, ‘Siz kadınları dövüyorsunuz’. Şimdi Fransızların karşı çıkışları haklı değil mi? Şimdi hadi şu meali oku dediğiniz zaman, bak orada bütün mealleri okuduk. Peki Fransızlara bunu anlatsanız ne diyecek? ‘Aa!. Ne muhteşem bir şeymiş’. Onun için şeydeki Almanlar orda bizim bazı arkadaşlara diyorlarmış Almanya da, ‘yahu İslam bu mu? Bize niye şimdiye kadar böyle anlatmadınız’.
Evet yani bakın ne kadar, en eskiye gittiğimiz zaman doğruları buluyoruz. Ama sonuna doğru geldikçe maalesef her şey tahrip olmuş, tahrif edilmiş, biz böyle büyük bir zevkle şöyle şunu söyleriz, ben geçende talebelere anlatıyorum bizim
’ Tevrat ve İncil i kitabımız tasdik ediyor’
‘ Olur mu hocam, tahrif olmuş o eskidenmiş’, bize de öyle öğrettiler. Lan bizimkiler olmamış mı? Tahrif, anlam kaydırması demektir. Yok mu? Bakın bütün tefsirlere, meallere baktık, yok mu? E, başkası için söylediğin zaman büyük bir zevkle, sıra sana..Ama bizde olmaz.. Bizde olmaz. İnşallah olmaz. Uğraşın olmasın kardeşim olmasını kim istiyor ki?