Bismillahirrahmanirrahim Elhamdulillahirabbil alemin vel akibetülil muttakin vesselatu vesselamu ala rasulina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain
Bugün Sultan ahmette’ki terör saldırısı ile herkes üzüldü tabi. Ama en üzücü olanı şu; o saldırıda bulunan kişinin kendisini şehit olarak kabul etmesidir. İstişhad eylemi diyor, şehit olma eylemi çünkü dikkat ederseniz Suriye berbat, insanlar açlıktan ölüyorlar, Irak öyle, Yemen son derece kötü durumda, Afganistan’ı yıllardır biliyoruz zaten, Afrika’da birçok yanlış şeyler var Müslümanlara karşı. Bunların tamamında mağdur olanlar Müslümanlar ve maalesef Suriye’de Amerika, Avrupa başrollerde, Rusya, İran başrollerde ama Müslümanlar ikinci, üçüncü derecelerde bir takım işler yapmaya çalışıyorlar.
Şimdi bunlar nedir? Yeryüzünün en iyi konumda olması gereken bütün insanlara ilim ve medeniyet sunması gereken Müslümanlar görüyorsunuz huzuru batıda arıyorlar. Son zamanlarda mesela Türkiye batı kriterlerini uygulamak için elinden geleni yapıyor halbuki o kriterleri tüm dünyaya evrensel kriter, batı kriteri değil de, evrensel kriterleri tüm dünyaya bizim anlatmamız gerekir. Bu İslam âleminin tam bitmişliğinin fotoğrafıdır ve Allahu Teala İslam alemine çok büyük bir ceza veriyor. Bu akşamki dersimizin başı Kur’an’a güvenmemenin acı sonuçları ya da Allah’a güvememenin acı sonuçları çünkü Allahu Tealayla hiç kimse birebir ilişkiye girip onunla konuşamıyor, onun sözleri Kur’an’ı Kerim’de dolayısıyla Kur’an’a güvenmemekle Allah’a güvenmemek aynı anlama geliyor. İşte bunun doğurduğu acı sonuçları hep birlikte yaşıyoruz.
Bu akşam dersimiz biliyorsunuz Nisa suresinin 47. ayeti, 47. ayetten itibaren okuyacağız. Şimdi Cenabı Hakk’ın bir hikmeti tabi sanki bu akşam için seçilmiş ayetler. Cenabı Hak burada şöye diyor: “Ey kendine kitap verilmiş olanlar! İndirdiğimiz kitaba inanın ve güvenin, sizin yanınızda bulunanı tasdik edici olarak indirdiğimiz kitaba inanın ve güvenin. Bir kısım yüzleri dümdüz hale getiripte ensesi gibi bir görünüme büründürmeden ve o yüzleri” ya da o kısım insanları gerisin geri çevirmeden inanın ve güvenin. Ya da Cumartesi yasağını çiğmeyen Yahudilere yapmış olduğumuz lanetleme gibi sizi de lanetlemeden gelin indirdiğim kitaba inanın ve güvenin. Allah’ın emri yerine getirilir, yarım kalacağını asla düşünmeyin.” Şimdi burada Yâ eyyuhâllezîne ûtûl kitâbe bu ifade Kur’an’ı Kerim’de yanlız bu ayette geçiyor ikinci bir ayette yok. “Ey kendisine kitap verilmiş olanlar!” bu ayeette ki kitap verilmiş olanlar Yahudiler, Hıristiyanlar, Zerdüştler, Sabiiler, Brahmanistler ve bunların hemen hepsi ve kendisinin elinde ilahi kitap olduğuna inanan her grup. “Sizinle beraber olanı tasdik edici olarak indirdiğime inanın.” Şimdi burada diyebilirsiniz ki Kur’an’ı Kerim Brahmanların, Zerdüştlerin, Sabiilerin kitabını tasdik ediyor mu? Tabi ki tasdik ediyor, sadece onlar değil daha başka bilmediğimiz nice nebilerden kalmış kitapları tasdik ediyor. Kur’an’ı Kerim’in hiç bir ayetinde Kur’an’ı Kerim’in Tevrat’ı ve İncil’i tasdik ettiğine dair bir ifade bulamazsınız. Kendinden once gelen kitapları tasdik ettiğini söyler dolayısıyla ne kadar kitap varsa hepsi onun kapsamına girer. Tasdik kendisinde de olan cümleleri tasdik eder yoksa olduğu gibi değil. Tevrat’ı tasdik etmez çünkü Tevrat’ı tasdik etti dediğiniz zaman olduğu gibi tasdik etmiş olur Tevrat’ın içersinde Allah’ın indirdiklerini tasdik eder, İncil’in içersinde Allah’ın indirdiklerini tasdik eder yani onaylar.
Şimdi biz burada örnek olarak Yahudileri alalım çünkü Rasulullah sallallahu aleyhi vesellemle Medine’de birebir yüzleşmiş olan gruplardır bunlar. Şimdi “Ey kendisine kitap verilmiş olanlar!” Medineyi Münevvereyi düşünün orada ilk akla gelen Yahudiler “indirdiğimize inanın ve güvenin sizinle beraber olanı tasdik eden.” Yahudilerin yanında olan Tevrat vardı, Tevrat’ı tasdik eden ifadeler var Kur’an’ı Kerim’de, Tevrat’ın içideki bir takım ayetleri tasdik eden ifadeler var. “Bir kısım yüzlerin görüntüsünü tamamen bozmadan önce bunu yapın.” Yani öyle bir noktaya gelirsiniz ki gözünüz gözmez, burnunuz nefes almaz, ağzınız konuşamaz. Göremez, nefes alamaz ve konuşamaz hale gelirsiniz, öyle bir hale gelmeden önce gelin inanın. “Gerisin geri onları çevirmeden önce gelin, inanın.”
Şimdi Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem biliyorsunuz Mekke’de uzunca bir süre kaldı, on üç sene kaldı sonra Medineyi Münevvereye hicret etmek zorunda bırakıldı. Medineyi Münevvereye geldiği zaman kısa sürede şehirde söz sahibi bir konuma gelmiş oldu. Şimdi Mekke Kureyşlilerden oluşan bir yapıydı ama Medine öyle değil Medine’de Yahudiler var Evs ve Hazrec kabileleri vardı. Orada büyük bir siyasi boşluk vardı, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem o boşluğu hemen keşfetti, onları bir sözleşmeyle bir araya getirdi otomatik olarak Medine’de söz sahibi haline geldi. On dokuz ay sonra yani Medine’ye gelişinin 19. ayında Ramazan ayında Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Medine’den bir ordu çıkardı, oradan ordu çıkarırken yani devlet başkanlığı felan yok işte Mekke’den Medine’ye göç etmiş orada da bir kısım müminlerle güçlenmiş olan Müslümanlar. Biliyorsunuz Bedir’de Allahu Teala onlara hâkimiyet nasip etti oradan esirler aldılar geldiler, bir takım ganimetler oldu. Bedir savaşında Müslümanlar galip gelince Yahudiler bundan fena halde rahatsız oldular ki bundan en fazla rahatsız olanlarda Beni Kaynuka Yahudileri oldu. Beni Kaynuka Yahudileri sayıca Müslümanlardan çok, bayağı çok ondan sonra silah imalatı yapan silah üreten bir kabile, kuyumculuk yapan bir kabile, ticaretle meşgul olan bir kabile. Yani hem silah, hem altın yani hem paraya hakim, ticarete hakim hem silaha hakim bir kabile nüfus itibari ilede Müslümanlardan çok. Bundan fena halde rahatsız oldular. Şimdi buradaki Beni Kaynuka lılar Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin Allah’ın elçisi olduğunu gayet iyi biliyorlardı yani kendi evlatlarını tanıyorlardi ki yani bu Allah’ın elçisidir. Çok iyi biliyorlardı ki ona inamamız gerekir bugün siz Yahudi ilmihallerine bakın inanç esaslarından bir tanesi de şudur: Gelecek nebiye inanırım şunuda yazarlar gelmesi gecikti ama hala beklerim, çok beklersiniz, çok beklersiniz, gelen nebiye inanmayın onun için İsa aleyhisselamı getirmeye çalışıyorlar, sanki tanrı beyler.
Şimdi gelmiş olan nebiyi çok iyi tanıdılar, inanmaları gerektiğini kendi kitaplarından dolayı gayet iyi biliyorlar. Ona tabi olmaları lazım. Bakın şimdi Araf suresinin 157. ayetini açalım yani 7. sure 157. ayet, işte bu Yahudi ve Hıristiyanları Cenabı Hak burada özellikle zikrediyor. “Bu ümmi nebi olan Rasule uyanlar ki yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de yazılı bulurlar.” Tevrat’ta ve İncil’de yazılı olan yani inanmaları emredilen şu ümmi Rasul olan nebiye inanlar. Tevrat’ta ve İncil’de yazılı bulanlar kim olur? Yahudi ve Hıristiyanlar olur, değil mi? İnanlar! “Bu nebi onlara marufu emrediyor” yani evrensel değerleri emrediyor, evrensel doğruları emrediyor, öyle şeyler söylüyor ki hiç kimsenin ona yanlış demesi mümkün değil. “Onları da münkerden yasaklıyor.” Yani kötülüğünü dünyada herkesin kabul edeceği şeyleri yasaklıyor. “Temiz ve lezzetli şeyleri onlara helal pis şeyleri de haram kılıyor.” Tabi burada Rasul olduğu için helal haram kılan onu elçi olarak gönderendir kendisi değildir Yani Allahu Teala helal haram kılıyor. Yani bakın bunun Allah’ın Rasulu olduğunu çok iyi biliyorsunuz demiş oluyor, başkası böyle bir şey söylemez. fellezîne âmenû bihî şimdi burada diyecekler ki tamam Allah’ın nebisi güzel bizim dinimizde Allah’ın bir başka nebisine de biz inanıyoruz İşte Musa’ya, İsa’ya, Bu da Allah’ın nebisi tamam. Nebiliğini inkar etmedik ki. Eskiden İstanbul Müftülüğüne her sene papaz heyetleri gelirdi. İlk iki sene dinleyici oldum ondan sonar karşılayıcı olunca onlar daha gelmemeye başladılar yani asıl konuşmayı ben yapınca daha gelmemeye başladılar. Önce diyorlardı ki tamam Muhammed Allah’ın elçisidir aynen öyle söylüyorlardı ama bize değil ki size gönderilmiştir. Biz onun elçiliğini inkar etmiyoruz ki tamam ama size gönderilmiştir bize değil. Şimdi bu insanı kurtarmaz, ne diyor Allahu Teala burada? Öyle Muhammed Allah’ın elçisidir demekle olmaz. “Kim ki ona inanır ve güvenirse, ona destek verirse, ona yardımcı olursa, onunla birlikte indirilen nura” yani “Kur’an’a uyarsa” öyle Yahudi, Hıristiyan tamam Muhammed Allah’ın elçisi tamam ama biz kendi işimize bakalım diyemez. Kur’an’a uyacak, o nebiye uyacak, inanacak, güvenecek, destek verecek. “İşte umduklarına kavuşacak olanlar onlardır.” Ne bekliyorlar? Mesela bugün Yahudiler dünya hakimiyetini bekliyorlar, çok beklersiniz. dünya hakimiyetini elde etmek istiyorsanız yapacağınız tek şey bu ayete uymak, bu Rasule inanmak, Kur’an’ı Kerim’e tabi olmaktır.
Şimdi Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Bedir savaşını kazanınca Beni Kaynuka Yahudileri fena halde rahatsız oldular. Ya daha dünin şeyi şuraya bak Medine’ye geleli 19 ay olmuş 19. ayda Mekke ordusunu yeniyor, olur mu öyle biz bunun hakkından geliriz, problem çıkarmaya başlıyorlar, sözleşmeyi bozuyorlar. Öyle mi?
Ne dedi Allahu Teala bu ayette “bakın sizin bütün itibarınızı ortadan kaldırmadan” senin suratını dağıtırım derler ya Türkçe’de işte bunun karşılığı o suratınız dağılmadan sizi böyle gerisin geri çevirmeden gelin bu nebiye inanın ve güvenin Şimdi bunların yapması gereken ney? Rasulullah sallallahu aleyhi veselleme inanmak ve güvenmek. O zaman güçlü bir hale gelirler. Şimdi Rasulullah Bedir savaşından daha yeni dönmüş Ramazan’ın 27. gecesi yani 27. günü Bedir savaşı olmuş bu Kur’an’ı Kerim’de var, bununla ilgili özel derslerimiz var arzu edenler dinleyebilir. Bedir savaşı olmuş, dönüşte Ramazan’dan sonar ki ilk ay hangi ay? Şevval, Şevval’ın 14’ün de Rasulullah Beni Kaynuka’yı kuşatmış, dönüyor Beni Kaynuka’yı kuşatıyor.15 günlük kuşatmadan sonar Beni Kaynuka teslim oluyoor, onların silahları, onların bir sürü malı, mülkü Müslümanlara kalıyor ve onlar şehirden kovuluyorlar. Suriye diye bir yere gidip yerleşiyorlar. Artık ondan sonar Beni Kaynuka’dan hiç bahseden yok, Suriye bölgesinde bir yere yerleşiyorlar. Şimdi ne oldu? Bakın yaşadıkları, kalelerde yaşıyordu onlar son derece güvenli yerlerdi, şimdi yaşadıkları yerden çıktılar mı? Ellerindekileri kaybettiler mi, mallarını, mülklerini, işte bir tek gidecek kadar götürdüler, tamam. İşte bakın Allahu Teala ne yaptı onları? Tam bu ayete gore cezalandırdı. Halbuki Rasulullah sallallahu aleyhi veselleme uysalardı orada Medine’de çok itibarlı bir hale geleceklerdi, çevrede çok itibarlı bir hale geleceklerdi, kısa bir süre sonra dünya hakimiyetinde onların da payları olacaktı.
Ondan sonra diyor ki: Ya böyle yaparız diyor ya da “Cumartesi yasagını çiğneyenleri dışladığımız gibi dışlarız.” Dışlamadan once gelin indirdiğim kitaba inanın ve güvenin. Peki Cumartesi yasağını çiğneyenler kimlerdi? Yine Yahudiler! Araf suresinin 163. ayetini açın 172. sayfa diyor ki Allahu Teala burada: “Onların denizin kenarındaki o şehri bir sor bakalım” Eyle bugünkü Akabe limanı, deniz kenarı “sor bakalım, Cumartesi günü yasağı çiğniyorlardı.” Cumartesi günü balık avlama yasağı var, “Cumartesi balıklar kıyıya hücum ediyor” her taraf balık dolu “ama Cumartesi günün dışında da gelmiyor balık, balık yok. Fasıklık yapmalarından dolayı işte onları böylece imtihandan geçiriyoruz.” Bakin burada imtihanlarda çok aldatıcı bir taraaf vardır. Günaha daldığınız zaman bakarsınız ki zenginleşiyorsunuz. Bakarsınız ki işleriniz iyi gidiyor, bakarsınız ki çok güzel itibar, büyüdük. Ne kadar yukarı çıkarsanız düşüşünüz o kadar acı olur. Şimdi bunlar ne yapıyorlardı? Şimdi Cumartesi günü geliyordu ya balıklar. Cumartesi günü Fahrettin Razi’nin Tefsiri Kebirin’de anlatıldığına gore ki bu ayeti kerimelerde anlatılanlara son derece uygun. Diyorlar ki Cumartesi günü balık avlamak yasak, ne yapalım? Cumartesi günü ağı atalım, Pazar günü de gider çekeriz. Nasıl olsa Cumartesi avlamamış oluruz. Bazıları da şöyle kanalları açıyor içerde havuzlar yapıyorlardı, havuzlar yapıyorlar Cumartesi çok fazla balık geliyor ya o balıkları o havuzların içine alıyorlar, havuzun ağzını kapatıyorlar, balık avlamadılar ki. Pazar günü de gidip avlıyorlar. Ne yapıyorlar böyle? Sanki Cenabı Hakk’ı kandırıyorlar.
Araf suresi 164. ayet “Onlardan bir topluluk mücadele ediyordu bunlarla” ha yok burada o kısımdan bahsetniyor. “Bir grup onlarla mücadele ediyor yapmayın diyor ama bir başka grupta diyor ki bunların adam olacakları yok ne uğraşıyorsunuz” burakın Allahınızı severseniz “Allah zaten bunların cezasını verecek bunlara nasihat etsen ne olur etmesen ne olur, dinlemezler” diyorlardı. Yani o nasihat eden kişilere öyle söylüyorlardı ya yapmayın, etmeyin, günahtır Allah bak yasaklıyor. “Ya Allah bunları yok eder ya da şiddetli bir azaba çarptırır.” Bunlarla uğraşmanıza gerek yok diyorlardı. Bunlarla mücadele eden grup yani doğruları anlatan grup diyordu ki “Rabbimizin yanında kendimizi özür beyan etme imkanı buluruz” Yani diyebiliriz ki yani Ya Rabbi işte biz vazifemizi yaptık, bizi suçlu sayma deriz. “Bakarsın bunlarda kendilerini korurlar.” Laf dinlerlerse ne kadar güzel ama dinlemezlerse bile hiç olmazsa deriz ki Allahın huzurunda Ya Rabbi biz vazifemizi yaptık.
Araf suresi 165. ayet “Kendilerine verilen bilgiler, yapılan öğütlar, verilen nasihatler öyle umursamadılar” umursamazlıktan geldiler, kulak ardı ettiler “onları bu yanlışlardan nehy eden” yani bu yaptığınız yanlıştır diyenleri gidip onlara anlatan, uyaran “kişileri kurtardık ama o yanlış yapanları” hem o Cumartesi yasağını çiğneyenler hem de ya boşver ya bunlarla uğraşmaya değmez diyerek onları uyarmaktan vazgeçenler “onları kötü bir şekilde, kötü, şiddetli bir ceza ile yakaladık fasıklıklarından dolayı.”
Araf suresi166. ayet “Kendilerine yapılan yasaklamalar karşısında kibirleniyorlardı ve sınırları aşıyorlardı” Tamam tamam biliyoruz, biliyoruz, bize hep yaparlar ya biz alıştık o tür şeylere tamam tamam tamam sonrada sizin bulunduğunuz yerlerden kaçarlar. “Onlara dedik ki alçak maymunlara dönüşün” Yani ya gerçek maymunlara dönüştürmüştür Cenabı Hak, değişik rivayetler var ya da huylarını maymunlara çevirmiştir. Yani bunlara çok ağır bir ceza vermiştir Allahu Teala hazretleri.
Şimdi bakın bir önceki ile bunun arasında bir fark var. Bir öncekinde Rasulullah sallallahu aleyhi veselleme inanmayan Yahudiler işte o Beni Kaynuka’yı örnek verdik. Burada da bunlara yeni bir kitaola gelmiyor işte Davut aleyhisselam zamanında bu olay olmuş Cumartesi yasağını gayet iyi biliyorlar, Fahrettin Razi’nin tefsiri Kebirin’de geçen rivayete gore şöyleymiş işte gidiyorlar millet işte onları uyarmaya çalışan bir grup var. Diyorlar ki işte tamam kardeşim uyarılacak bir şey yok biz balığı Cumartesi avlamıyoruz ki biz balığı Pazar avlıyoruz. Ya kardeşim yapmayın etmeyin bu bir oyundur. Tamam tamam babalarımız zenginleşti biz de zenginleştik Allaha şükür oooo siz gidin kardeşim kendi işinize bakın bize karışmayın diyorlardı. Onlarda ya bak aldanmayın Cenabı Hak sizi ne hale getirir.
O bir ayet var Enam 44, 6. sure 44. ayet ki bir çok bizim arkadaşlarımız bilirler bugün bayağı bir zor durumda olan bir grupla ilgili ben sık sık gelir arkadaşlara sorardım ne oldu bir haber duyuyor musunuz diye çünkü onların durumu bu ayete tamamen uygun hale gelmişti. “Kendilerine yapılan öğütleri ne zaman ki kulak ardı ettiler herşeyin kapılarını onlara açtık, zenginleştiler itibarlaştılar. Kendilerine verilenle övünmeye başladıkları zaman” oh be dünyalığımız tamam bir de zten cenneti de kimseye vermez bu tür insanlar. “Hiç beklemedikleri bir anda onları yakaladık bir de baktın ki tümüyle ümitlerini kesmişler.” Mesela ben bugün az once üstü kapalı söyledim ama parallel yapı diye adlandırılan işte Fethullah Gülen ve ekibi onlarda gayet iyi bilir bunların bu hale gelmemeleri için elimden gelen herşeyi yaptım. Bilenler bilir bunlarla en ciddi mücadeleyi yıllarca yaptık, kitap yazdık, kendileriyle bizzat görüştük, kendileri ile protokol yaptık Kur’an’ı Kerim’e uyulacağına dair ama bunlar kendilerini en güçlü hissettikleri Türkiye’ye tam elimizi koyuyoruz dedikleri an ne oldu? Gittiler. İşte bak bu ayet onun için bu arkadaşlarımız gayet iyi bilir, bir ara her gün sorardım bir şey var mı çünkü her an bekliyorum onların batmalarını aslında istemiyorum ama Cenabı Hakk’ın cezasını hak ediyorlar Allah bize sormaz ki ceza verirken. Bugün de Türkiye’de aynı yapının tekrarı var, tekrar uyarıyorum, burada defalarca söyledik, defalarca söyledik.
Bakın o insanlar Cumartesi yasağını çiğneyen kişiler o balık avından çok zenginleşmişlerdi ondan dolayı bayağı şımarmışlardı, kendilerini uyaranları hafife alıyorlardı, basite alıyorlardı. Ne oldu sonunda? Bütün itibarlarını kaybettiler. Şimdi o şeyin Cumartesi yasağını çiğneyenler Cumartesinin yasak olduğunu çok iyi biliyorlar. Bugün İslam aleminde uydurulmuş bir din var bugün İslam adına kendisini patlatan kişi şehit olduğunu zannediyor. Bunun fetvasını da bu akşam taziyelerini bildiren dünya İslam Alimler Birliği başkanı vermiştir Yusuf El Kardavi. Şimdi İslam şu anda bizim İslam dediğimiz ister Şiisiyle ister Sünnisiyle Kur’an’ı Kerim’den ya yüzde on vardır ya da yoktur. Uydurulmuş din var ortada, bugün Fehmi bana bir tane video göndermiş, o videoda Amerika’da şey yapılıyor bir Müslüman konuşuyor, kendi aralarında dar çerçevede sorular soruluyor, soru soranlar meseleyi gayet iyi biliyor, işte o çocuklarınızı nasıl yetiştirirsiniz falan, bunlar soruyor peki çocuklara dinden döneninde öldürüleceğini de öğretiyor musunuz? Karşı taraf bunu savunuyor, bularda bastırıyor..Peki, siz komşularınıza karşı hagi taverı şey yapıyorsunuz? Gayet iyi şöyle böyle…Peki, o zaman müşriklerin öldürülmesi var mı sizde? Şimdi öyle bir şey bakın siz gayet iyi biliyorsunuz. Dinden dönenin öldürülmesi, öldürülür diyen dönmüş olur, mürtet olur. Bir kişi dinden döndü diye öldürülür diyen kesinlikle dinden dönmüş olur ama Şii, Sünni bütün mezhepler bunu ittifakla kabul ediyorlar. Amerika konuşanda zannediyor ki bu böyledir. Biz de bir zamanlar öyle zannediyorduk o mazurdur çünkü bu konuyu bilmiyor.Bugün İslam Uleması diye geçinenlerin yüzde yüzüne yakını kendi uzmanlık alanlarıyla ilgili konuları bilmezler. Kur’an’ı Kerim’in tabiri ile bunlar ümmi kişilerdir belki affedilebilirler.
Ama şeyle karşılaştıralım bugün bu Cumartesi yasğını çiğneyen Yahudilerle Türkiye’de ki faiz yasağını çiğneyenleri bir karşılaştıralım. Faiz haram olduğunu bilmeyen Müslüman var mı? Peki, bunlara faiz fetvasını veren hocayı size bir kaç kez anlatmıştım bir de bu akşam anlatayım. Onun bir evveliyatına 1985, Türkiye’de ilk defa faizsiz finans kurumları kuruluyor. Onlar kurulmadan önce beni danışman olarak almışlardı. Bir toplantı yaptık Taksim’de bir otelde, üç gün toplantı yaptık Arapların yere göğe koymadıkları bir alim vardır, Mustafa Ez Zerka Araplar yere göğe koymazlar o kadar büyük bir alim sayılır. Ben de Uluslararası bir toplantıya ilk defa katılıyorum 1985 işte 35 yaşlarındayım ilk defa katılıyorum. Ee.. Arapçayı Türkiye’de öğrenmişiz yurt dışında bir tecrübemiz yok üç gün boyunca ağzımı açıp tek kelime konuşmadım. Türkiye’yi temsilen sadece ben varım başka kimse yok, bu toplantının şahidi Emin Saraç hoca vardır. Emin Saraç hoca Mustafa Ez Zerka çok meşhur bir hoca olduğu için ona arkadaşlık ediyordu, eşlik ediyordu. Toplantının esas üyesi değildi sadece misafir olarak, dinleyici olarak katılıyordu. Üç gün boyunca Mustafa Ez Zerka ne anlattı biliyor musunuz? Geciken alacaklara faiz uygulanır mı? Tabi ki faiz uygulanır mı diyemez yani Cumartesi gelipte balık avlayacak değil ya, olur mu bu? Ne yapacak oltayı Cumrtesi atıp Pazar günü çekecek ve bunun helal olduğunu anlatacak.
Şimdi o bu konuda Şafi ve Hanbeli mezheplerinin görüşünü alıyor. Şafi ve Hanbeli mezhepleri diyor ki mesela senin bir evin var, yazın evi bırakıp gitmişsin köye bir de gelmişsin ki senin gittiğin günden beri birisi gelmiş oturmuş orada ya da bahçeni işgal etmiş. Şafi ve Hanbeli mezhepleri diyor ki sen bu adamdan tabi zayi ettiği mallar falan filan onlar zaten şey yapılırda, sen bu adamdan bu yerin emsal kirasını alabilirsin diyor. Şimdi ama diyor bu mezhepler kiraya verilebilen mallarda bu olur, parade ticaret mallarında alamazsın bu faiz olur diyor. Şafi ve Hanbeli mezhepleri. Mustafa Ez Zerka ne yapıyor? Diyor ki bu adam bu evi gaspetmiş işte parası finans kurumundan mal alıpta zamanında parasını ödemeyende o alacağı gaspetmiş sayılır. Bunun oraada gasp ettiği sürenin kirasını nasıl ödüyorsa o da o paranın cezasını ödeyecek diyor bu caiz olur, diyor. Bakın Şafi ve Hanbeli mezheplerini şey yapıyor ama o mezheplerin görüşü de değil o. Onların görüşünü de çarptırıyor. Şimdi fetva heyeti yedi mi sekiz mi kişidir Ticaret ve Faiz kitabına yazdım ben onu. Orada herkese taker taker sordu sekiz kişiydi galiba iki kişi görüşe katılmamıştı o sekiz kişiden bana gelinceye kadar beş kişi Mustafa Ez Zerka ile birlikte beş kişi bu caiz olur dediler. En son bana sordu Ez Zerka senin görüşün nadir? Dedim bu faiz olur. Ne diyorsun sen ya? Üç gündür ağzını açmadın ilk defa konuşuyorsun faiz olur diyorsun, olmaz ben kabul etmiyorum, gerekçe isterim. Dedim kusura bakmayın hayatımda ilk defa Arap diliyle yapılan bir toplantıya katılıyorum konuşmaktan korkuyorum, şimdi zannediyorum küçük bir hareke hatası yapsam çok ayıp olacak. Dedim isterseniz yazayım gerekçeyi ben zaten yazılı isterim dedi, ben de yazdım şöyle bir satırlık bir şey yazdım. Yanında iki kişi kaldı beş kişi bizim tarafa geçti, hepsi vazgeçtiler.
Sonra ben bu konuyla ilgili bir makale yazdım Cidde’de yayınlandı yıllarca bu uygulanmadı. Bu gecikmeye karşılık verilmesi gereken cezayla tamamen Kur’an’ı Kerim ve Rasulullahın sünnetine uygun bir şekilde Ticaret ve Fiaz kitabında vardır o makaleyi yazdım, o zaman makale bir Ramazan’da yayınlanmıştı. Artık o zaman konuşabiliyorum toplantılarda korkmuyorum Mekke’de bir toplantıya çağırmışlardı, bir otelde Harem’in hemen yanında bir otelde, toplantıya girdik. Abdulsettar Ebu Gudde vardır bu konuda en önde gelen kişilerdendir. Abdulsettar dedi ki ya o makaleyi yazmışsın Arapça okudu Bu Süleyman çözümü dedi. Ne demek, dedim. Bilmiyor musun, dedi. İşte Davut aleyhisselama bir soru soruldu bir de Süleyman aleyhisselama soruldu. Süleyman aleyhisselamın verdiği cevap doğru kabul edildi. Yani sen bunu iyi mi ……Tabi bizde böyle bir tabir vardır, beğendiğimiz zaman Süleyman çözümü deriz. Yani iyi bir çözüm değil mi? Evet. Bizde çünkü öyle bir şey kullanılmaz Türkçede onun için bende bilmiyorudum. İyi dedim uygulayın ama dedi sen bizim ulemaya fazla yüklenmişsin ben yazının bazı yerlerini değiştirdim dedi. Çok sert girmişssin dedi. Çünkü onlardan bu konuda görüş belirtenlerin tamamını şöyle yapmıştım, iyi dedim. Sonra toplantı sırasında geldi dağıtıldı baktım ki benim yazdığım yerleri hiç görmemiş benim yazdığım gibi yayınlamış.
Sonra Türkiye’de tabi uzun sure Mustafa Ez Zerka’nın görüşü şey yaptı uzun sure uygulanmadı. Sonra dediler ki tabi ben uzun süre danışmanlık yaptım yıllarca yirmi sene kadar şimdi bu bankaların adını vermeyeyim hoş olmaz. Ya hocam senin o çözümün muhteşem, bizim bütün problemlerimizi çözer. E… uygulayın taamam Araplar hiç uygulamadılar, hem muhteşem diyorlar hem uygulamıyorlar. Bunların o fetvayı verenler arasında bugün Yusuf Kardavi var o faiz fetvasını verenler arasında o detaylara girmeyeceğim. Bugün dünya İslam Alimleri Birliği Başkanı olarak hem istihşad eylemlerine fetva vereceksin hem de kalkıp açıklama yapacaksın kusura bakmayın böyle şey olmaz. O da faize fetva verenlerden di onlarla ilgili çünkü bizzat benim şeylerim hatıralarım var. Şimdi Beşiktaş’ta bir yerde toplanma kararı alındı orada toplaşacağız bizim bulduğumuz çözüm muhteşem bir çözüm orada o çözümle ilgili karar alınacak. Dört tane hoca birisi vefat etti, birisi Halil Günenç diğeri Hayrettin Karaman. Halil Günenç faysal Finans’ta danışmanlık yapmıştı ama Hayrettin Karaman ççok sonraları bu sahaya girdi çünkü ekonomi konusundaki bilgisi oldukça zayıftır. Şimdi 1976’dan beri beraber olmuşuzdur bu konuda ondan dolayı çok yakından biliyorum yani bir yerden duymuşluğum falan yok. Şimdi gittik o Beşiktaştaki şeye o Mustafa Ez Zerka’nın verdiği fetva Araplar değişik yerlerde uygulamaya başladılar bizim danışman olmadığımız gruplar uygulamaya başladı. Toplantıya Halil Günenç hocayla beraber gidiyoruz, giderken dedi ki faizdir kardeşim dedi Mustafa Ez Zerka’nın fetvası. Neyse gittik oraya, orada Hayrettin Karaman Mustafa Zerka’nın konuşmasını aynen tekrarladı yani gerekçelerini dedi ki bu bir cezadır alınır, dedi. Nasıl ki gecikme faizine cezadır dedi alınır dedi, toplantıya girerken hocam ne muhteşem senin çözümün diyen yetkililer birden bire renk değiştirdiler senin başladılar hemen ayağa kalkıp konuşmaya o faize fetva verdi orada. Ondan sonra o ölen hocada fetva verdi ama o bir başkasının saçma bir gerekçesini ortaya koydu orada Abdullah el Meni vardır Suudi Arabistan’da hala yaşıyor olması lazım. Sıra geldi Halil Günenç hocaya, bunları açıkça söylüyorum ki ölmeden tevbe etsinler diye, şimdi giderken faizdir kardeşim dedi orada zorladılar ıh ıh falan ne desin bir bana bakıyor bir millete bakıyor caizdir dedi, alınabilir. Dönüşte aynı arabadayız faizdir dedi. Hocam giderken faizdir, orada caizdir dönüşte faizdir bu ne oluyor? Bu ne ya? Bunu orada diyecektiniz burada değil, dedim. Bundan sonra dediler ki sende hocasın Hayrettin hocada hoca bundan sonra sana soru sormak zorunda değiliz.
Tamam ne güzel o günden itibaren bizim şimdi bakın bilenler çok iyi bilir ki bunu Allaha hamd etmek için söylüyorum bugü İslam aleminde bizim Ticaret ve Faiz kalitesinde bir kitap asla yoktur yoktur yani hiç yoktur. Çünkü o kitap yüzlerce toplantıdan sonra yazılmıştır, bir kere Süleymaniye Vakfı’nda her Pazar ekonomistlerle toplantılar yaptık daha önce her ay toplantılar yapıyorduk. Dolayısıyla, ekonominin Allaha şükür ekonominin lamını cimini bütün ayrıntılarıyla öğrenmek nasip oldu. Size söylemiştim o kadar öğrenmiştik ki ekonomik kriz sırasında Almanlar çağırdılar gittim onlara ilk sözüm siz ekonomiden anlamazsınız diye oldu ve hakikaten konuştuktan sonra hakikaten anladılar anlamadıklarını anladılar sonra yeni yapıyı birlikte oluşturmamızı teklifettiler. İşte o günden sonra o Beşiktaş toplantısından sonra artık Türkiye’de Cumartesi yasağı için nasıl şeyler kazıldı ise efendim Cumartesi ağ atıllıp Pazar günü toplandı, kenarları efendim kanallar kazınıp içerde havuzlar yapıldı efendim zenginleştiler. Şimdi bakın faizin haram olduğunu bilmeyen bir tek Müslüman yok, uyarıyorum burada Allah rızası için Allah’ın kitabına güvenin, Allah’a güvenin o Eyle’de ki Yahudilerden hiç birisi biz Allaha inanmayız, güvenmeyiz demiyordu kendi kafasına göre çözümler arıyordu. İşte şimdi siz faize girdikçe daha çok krediye ihtiyaç duyar hale gelirsiniz, bekara karı boşamak kolaydır dersiniz çünkü bu yapı dedirtir adama ama Allaha güvenirseniz dünyanın en güçlü adamı olursunuz.
İşte İslam aleminin berbat hali, Yusuf Kardavi’yi de anlatayım bu akşam bitmeden İslam Alimleri Birliği başkanı olduğu için bu akşam onların açıklamasına fena halde rahatsız olduğum için hem bu suçtan sorumlu olun hem de kınayın öyle şey yok, öyle şey yok. Şimdi bakın yine bir gün Mekke’de toplantı yapıyoruz İslam Alimleri Birliği ikinci başkanı Ali Muhuttin Karaği Türkiye’ye sık sık gelir Türkiye’de akrabaları vardır. Ali Muhittin ile beraber Avrupada da bir ekonimok kuruluşa bir kaç sene danışmanlık yaptık birlikte sadece İslam aleminde değil. Şimdi Ali Muhittin o toplantıda geldi konuşuyor Yusuf Kardavi tam karşısında, önünde oturuyor. Katar’da ikiside Katardadır, Ali Muhittin de Yusuf Kardavi de, dedi ki Yusuf Kardavi’yi ismen söyleyerek sizin dedi ortağı ve danışma kurulu başkanı olduğunuz işte şu banka ismini, çok eski olduğu için yanlış hatırlayabilirim diye ismini söylemiyorum dedi ki ben buraya gelmeden önce gittim oradaki banka yetkilileriyle sordum sizden de fetva aldığını söylediler efendim borç para almak isteyenler geliyorlarmış bankaya diyorlarmış ki bana bir milyon dolar lazım ne zaman ödeyeceksin, bir yıl sonra, ne kadar? Yüzde on, yüzde beş ya da neyse. Tamam yani bir milyon yüz bin dolar mı geri vereceğim? Tamam, peki. Bir milyon yüz bin dolar olsa haşa faiz olur haşa ne yapıyorlar tıpkı Cumartesi yasağını çiğneyenler gibi sanki Cenabı Hakk’ı kandıracaklar, dedi ki nasıl yapıyorsunuz diye sordu, dediler ki işte falan yerde bir demir depomuz var adama vadeli demiri satıp peşin alıyoruz. Nasıl yapıyorsun? Şimdi bir milyon yüz bin lira olacaksa mesela yüzde on olacaksa, bir milyon yüz bin dolarsa tutup diyoruz ki tamam sana bir milyon yüz bin dolarlık demir sattık bunu işte parasını falanca tarihte vereceksin bir sene sonra Ocağın kaçı 12 si 12 Ocak 2017’de vereceksin. Şimdi imzalıyor bir milyon yüz bin dolarlık şey imzalıyor satmış ya vadeli peki diyor şimde sen onu bize peşin satabilirsin diyor, onlara peşin bir milyon dolara satıyor peki al paranı bir milyon doları, bir milyon doları oradan alıp çıkıyor, cebinde bir milyon doları var borcu ne kadar? Bir milyon yüz bin dolar, haşa alış veriş yaptılar mal alıp sattılar.
Bu Şafi mezhebinde vardır biliyor musunuz, mezhep görüşüdür onun için Malezya’da bu çok yaygındır. Şimdi dedi ki, ya buna sen, saygıda da kusur etmiyor sayın hocam diyor siz bunu bana lütfen izah eder misiniz nasıl bu faiz olmuyor? Hiç duymadı önünde oturuyor, karşı karşıyalar, bir daha gene duymadı, bir daha gene duymadı, indi aşağı başka çare yok. Şimdi Allau Teala Yahudilere öyle yaparda Müslümanlara torpil mi geçer. Bugün eğer bakın size şunu söyleyeyim bunun ayrıntılarını kimseye anlatmak istemedim çünkü ekonomiyi bildiğini zannedenler çoğunu bilmezler. Onun için Almanlara siz bilmezsiniz dedim işin başka tarafını kısa bir tarafını öğreniler alt tarafını öğrenmezler, bunun Türkiye’de inanılmaz imkanlar var yerli imkanlar vardır. Bunlar yeter ki niyetlerini doğrutsınlar kısa sürede Türkiye uçar ama kitaba güvenmek gerekiyor, Allaha güvenmek gerekiyor. Bak tekrar ediyorum Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Medine’ye varışının daha 19. ayında Mekkelileri yeniyor Allah’ın yardımı ile. Efendim geride? Geridekilerin hepsi bunlara düşman zaten geride kimse yok ki, zengin Yahudi kabileleri var, efendim işte Amerika var Rusya var…Tabiki olacak kardeşim sen bir Allaha güven bakalım neler oluyor. Geri dönüşünün hemen 15 gün geçmeden Beni Kayuka’yı kuşattı ve ele geçirdi bakın Beni Kayuka’nın zenginlikleri Müslümanların eline geçti altındır, silah imalatında kullanılan şeyler, silah ve ticaret malları, böyle bir şey hayal bile edilemez.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem arkasından Beni Nadir onu şehirden çıkardı Yahudilerini. Ondan sonra Hendek savaşında, Hendek savaşından hemen sonra gitti Hudeybiye’ye antlaşmasını yaparak oradan geçti Hayber’i emrine aldı. Hicretin beşinci yılında daha beş sene geçmiş Medine’ye varalı. Hayber ki ipek yolunun en önemli merkezlerinden bir tanesi çok zengin bir yer, oradan döndü, oraya gitmeden önce Hendek savaşı biter bitmez Beni kureyza’yı onun bütün malını mülkünü aldı. Medine’de bir tane Yahudi kabilesi kalmadı hepsinin malı mülkü Müslümanlara kaldı. Hayber’de onlara arkasından Mekke. Rasulullah vefat ettiği zamanda Türkiye’nin dört katı yere hakimdi, Allaha güvenirseniz işte öyle olur. Efendim Avrupa kriterleri şu bu falan filan Allah ne demişse o, Allah ne demişse o, ona inanıyorum demekle olmaz tamı tamına güveneceksin. Ama ama diyorsan bu iş olmaz kardeşim olmaz o iş buna çok dikkat etmemiz lazım. Bugün İslam alemi çok kötü durumda fakat biz İslam alemini Allah’ın izni ile çok şükürler bütün hastalık noktalarını Cenabı Hak bize tesbit etmeyi nasip etti.Hepsinin reçeteleri yazılmış vaziyette bütün şeyler çok şükürler olsun yeter ki bir irade olsun. Allah’ın izni ile ben Türkiye’de böyle bir iradenin olacağına inanıyorum şahsi kanaatim bu.
Şimdi biz şimdi şu anda tüm dünyanın dikkatleri İslam’a çekilmiş, vakit bitiyor ama iki gün önce Boston’da bir kiliseden daha önce konuşulmuştu, yazı geldi teklif geldi 24 ocak günü benimle video konferansı yapacaklar o kilise mensupları sorular soracaklar, bizde cevaplayacağız. Kur’anı Kerim merkezli sorular soracaklar. Geçende Hilal tv’de din ve bilim sohbeti yaptığımız Erşet Akçasu var ki gerçekten dünyada en tepe adamlardan bir tanesidir, en tepe kendi mesleğinde bugün bir kaç kere görüştük teknik üniversiteden mezundur ama yıllardır Amerika’da çok ödüller almış birisidir. Mesela o kaybolan Malezya uçağının hesabını o yapmıştır, yerini bulma konusunda, çok başarıları var. Erşet bey kaç kere benimle şey yaptı o toplantıdan sonra arkadaşlarından aldığı olumlu cavapları falan bugün konuştuk Amerika’ya giderken beni aradı dedi ki seninle yaptığımız dedi, daha başlangıç değil başlangıcın başlangıcı yani o kadar umutlanmışlar ki hele uzayla ilgili o gösterilen resimler Nasa’nın çektiği resimleri Kur’an’ı Kerim izah ediyor. Hadi çıksın bir tanesi anlatsın bakalım anlatabiliyor mu? Bir izah yok şeyde . Şimdi yani işin sosyal boyutu, hukiki boyutu, bilimsel boyutu herbirisi Kur’an’ı Kerim’le gittiğin zaman tüm dünya ayaklarınızın altında ve Cenabı Hak İslam’ın dünyaya hakimiyetini vaadetmiştir. Allah’ın izni ile bu bizlere nasip olacaktır. Cenabı Hakk’ın lutfü ile bu hareket Allah’ın izni çok hızlı bir şekilde yürüyor bu Kur’an’ı Kerim hareketi hepiniz görüyorsunuz zaten. Bugün on bir dilde yayın yapıyoruz, arkadaşlar göstermişler haftalık girişleri insan hayret ediyor. Arapça sitenin sorumlusu arkadaş diyor biz bir yazı yazdık mı en az otuz tane site yayınlıyor Araplardan yani. Dolayısıyla, şimdi şu ayetleri tekrar okuyorum ama burada Abdurrahman’a okutayım vakit geçti ama Diyanet işleri Başkanlığı İŞİD raporu yayınlamış İŞİD raporunda geleneksel din anlayışına tek kelime ile işaret yok değil mi?
-Abdurrahman: Elimizde İngilizce, Türkçe ve Arapça olarak yayınlanmış, kaynaklarına baktığımız zaman hiç bir fıkıh mezhebinden temel kitaba rastlanmıyor. İŞİD çeşitli şekillerde eleştiriliyor ancak aslında bu eleştiriler İŞİD açısından doğru bir eleştiri değil o ayrı ama eleştiri noktalaraı işte İŞİD’in Kur’an’ı Kerim’e parçacı yaklaştığı, Kur’an sünnet bütünlüğüne uymadığı. Örneğin, bazı ifadeleri okuyayım isterseniz. Oysa onlar Kur’an’ı parça parça ederler ayetine parçacı yaklaşımın yanlışına dikkat çekmekte kitabın bür bütün olarak okunmasına vurgu yapmaktadır. İşte sünnet ile ilgili bölümdede yine sünnet ve hadisi ele alma yerine Kur’an’la sünnet, sünnetle hadisi bütünlüğünü dikkate almamakta
-A.Bayındır: Tamamen bizim kelimeler….
-Abdurrahman: İşte vesiar çok şey örneğin burada İŞİD’in cihad anlayışını değerledirirken de o Mumtahine suresindeki temel şeyleri ele alıyor, temel noktaları, Kur’an’ı Kerim’de şöyledir böyledir gayri müslimlerle ilişkiler böyle olmalıdır diyerek sonra peygamber efendimizin uygulaması da bu yönde olmuştur, diğer hiç fıkıh mezheplerinin görüşlerine yer vermiyor. Ama tabi İŞİD’in Konstantine dergisinde buna da bir eleştiri var. Orada da siz neden fıkıh ve mezheplerindeki şeyi görmüyorsunuz, bilmiyorsunuz, diye, o da ayrı bir şey tabi.
-A.Bayındır: Bakın siz de biliyorsunuz ki İŞİD’in yaptığı yüzde yüz Şii ve Sünni anlayışa uygundur ama Kur’an’a yüzde yüz aykırıdır. Bunlarda böyle bir çalışma yapmışlar ben tebrik ediyorum Diyaneti bu çalışmasından dolayı ama bundan sonra aynı çizgide bekliyorum. Şimdi fetva sitelerini kapatmış olmalarını da inşallah çk hayra vesile olur, hani umutluyum dedim ya işte bunlar bunlar resmi yayınlar. Bir takım beyenatlarda da söyleniyor biliyorsunuz İŞİD’in yaptıkları Kur’an’a aykırı, İslam’a aykırıdır, doğru ama geleneksel İslam’a değil,lütfen artık kendimize çeki düzen verelim o zaman Allah’ın yardımının ne olduğunu hep birlikte yakından görelim ve sadece İslam alemini değil tüm dünyayı kurtaralım. Çünkü Alllahu Teala bu konuda vaad etmiştir o da bize nasip olsun inşallah ve böylece bir ara verelim biraz uzadı kusura bakmayın.