ElhamdülillâhiRabbil-‘âlemîn. Vel-‘âkıbetülil-müttekîn. Vessalâtüvesselâmü ‘alâRasûlinâ Muhammedin ve ‘alââlihî ve sahbihîecma’în.
Şimdi Kuran’ı Kerim’in 4ncü suresi olan Nisa Suresinin başlarındayız. Geçen hafta 1nci ayeti okumuştuk. Bu hafta 2nci ayetteyiz. Burada ana konu başlığı olarak evlilik yaşı diye ilan ettik.
Daha önce de burada birkaç kere söz konusu etmiştik, vakıftaki derslerde de var. Ayrıca Fatih Hocanın da o konuda makalesi var. Kuran’ı Kerime ve Rasulullah (sav) sünnetine göre evlenmek için reşit olmak gerek. Yani buluğa erdikten sonra kendi malını kullanabilecek kadar akli melekesinin gelişmiş olması icap eder. Bu konuda çok sayıda ayet var. Rasulullah(sav) sözleri var. Ama yine de hepinizin çok iyi bildiği gibi Şii’siyle Sünni’si ile bütün mezhepler evlenme yaşı diye bir şey kabul etmiyorlar. Yani 0 yaşındaki bir kızda 0 yaşındaki bir erkek de evlenebilir. Hatta buluğdan önce gerdeği de kabul ediyorlar. Onun içinde anlamını bozdukları bir ayeti delil getiriyorlar. Bunu hepiniz biliyorsunuz bu genel bir özet olsun.
Daha önce fazlaca üzerinde durmadığımız, bu şimdi okuyacağımız ayetleri biraz ayrıntılı olarak anlatmaya çalışacağız. Şimdi bu ayette Allah-u Teala şöyle diyor, Nisa Suresinin 2nci ayetinde,
“…………………………………….” “Yetimlere mallarını verin”
Şimdi bir çocuğun yetim kalması halinde, çocukken malı verilmez biliyorsunuz, ne zaman verileceğini de birazdan ayetten okuyacağız.
“………………………………….” “ Pisi temizle değiştirmeyin” yani sizin temiz malınızı ona verip onun malını alarak kendi malınızı kirletmeyin. Çünkü yetimin malı daha güzel daha iyi olabilir, sizin kendi malınız daha değersiz olabilir. Hâlbuki kendi malınız size helal ama yetimin malı haramdır. Kendi helal malınızı vererek, yetimin haram olan malını size haram olan malı almayın.
“…………………………………….” “ yetimlerin mallarını sizin mallarınıza katarak yemeyin.”
“…………………………………….” “ çünkü bu büyük bir günah olur.”
Şimdi burada yetimlere mallarını verin diyor Allah. Yetimlere malları ne zaman verilir? Hemen 6ncı ayete bakalım, burada diyor ki,
“………………………………………” “ evlilik çağına gelinceye kadar yetimleri deneyin.” Ben yanımdaki mealden okudum.
“………………………………………..” “ evlilik çağına geldikten sonra” evlilik çağına gelinceye kadar deneyeceksiniz. Evlilik çağına geldikten sonra rüşt olduğunu hissederseniz yani malını düzgün kullanacağını kanaati sizde hâsıl olursa,
“…………………………………….” “ hemen mallarını kendilerine verin.” Anadan, babadan, dededen kimden kalmışsa mal onu hemen kendilerine teslim edin.
“…………………………………” “ bunlar büyür bu malı bizden alırlar işte bu mal bizden çıkar diyerek tez elden onların mallarını yiyerek tüketmeyin.” İsrafta ve acelecilikte tüketmeyin” peki, biz yetimlerin mallarından hiç yiyemez miyiz?
“………………………………….” “kim zenginse yani yetimin malına ihtiyacı yoksa ondan kendisini geri çeksin, hani onun mallarına dokunmasın.
“………………………………….” “ama ihtiyacı varsa,
“……………………………………” “ Marufa göre yesin yani işte o yetime bakıyor ihtiyacı olduğu kadarıyla yer. Hani bir söz vardır, bal tutan parmak yalar hesabı, ona bakıyor bakması karşılığı da alabileceği, yiyebileceği şeyler var onun işte tenceresini, tavasını, sofrasını ayıracak değilsiniz. Tabi ki sizinle beraber yiyecek içecek, onun mallarından sizinkilerin arasına katılabilir. Ama özellikle onun malını tüketmekte, elimizden alır bize bir şey bırakmaz diyerek yemek haram onu yapmayacaksınız. Ondan sonra da diyor ki,
“………………………………….” “ mallarını onlara verdiğiniz zaman” yani yetimlerin mallarını teslim edeceksiniz
…………………………………….” “ onlara karşı şahit tutun “ yani yarın kalkar birisi bu çocuğa der ki “ o adam senin mallarını tam vermedi eksik verdi.” O çocukta tabi kendine o kadar uzun süre bakmış olan kişi hakkında kötü düşüncelere kapılabilir. Bu sebeple şahit tutun diyor verdiğiniz malları teker teker yazarsınız insanlarda orada şahit olur ve yarın herhangi bir problem çıkmaz.
“……………………………..” “ hesap görücü olarak Allah yeter” zaten Allah yapacağınız bir yanlışlık varsa onun hesabını size soracaktır.
Şimdi burada dikkat ederseniz ayette okuduk “……………………………..” “ yetim çocukları nikâh çağına varıncaya kadar denemeden geçirin.” Yani mesela eline para verirsiniz dükkâna gönderirsiniz. Küçük çocuklara verirsiniz 7- 8 yaşında dükkâna gönderirsiniz bakalım alışveriş yapabiliyor mu? Bizim Erzurum’da bir adet vardı yani böyle o yaştaki çocuklara para verirlerdi git bir şey al da sat. Rahmetli babam bana vermişti ben çok karını görüyorum çok faydasını görüyorum. Gitmiş kendi kendime naneli şeker almış satmıştım. Bir kere de simit aldım sattım akşama kadar koş koş bir simit karım oldu. O da kendi yediğim oldu beş kuruş cebimize şey yapmadı, bir kere de gazoz aldım sattım o kovaların içerisine su dolduruyoruz Erzurum’un suyu soğuk zaten suyun içine de gazozları dolduruyoruz küçücük çocuk kolum acımış böyle liseyi bitirene kadar şuralarım devamlı acırdı. O zamandan kalan eserler. Ama şeyde alışverişi öğreniyorsunuz. Mesela kendime bir çift çorap almıştım hiç unutmuyorum babam onu hiç beğenmemişti o çorabın kalitesini ama benim için çok değerliydi çünkü kendi paramla almıştım. Yani kendim para vererek almışım. Bunlar gerçekten şey oluyor o çocuklar alımı satımı kararı zararı para hesabını şusunu busunu her şeyi öğreniyorlar o yaşta. Ondan sonra deneyin işte bir şeyler verin. Satar mı alır mı becerebilir mi parasını iyi harcar mı harcamaz mı? Baktınız ki bu parasını kullanabilecek durumda hemen teslim edersiniz ama ne zaman teslim edersiniz bak tekrar ayeti okuyorum size cevap verin “ ……………………………………..” “nikah çağına varıncaya kadar deneyin” nikah çağından önce teslim var mı? Yok. Demek ki nikâh çağına kadar bir kere deneyeceksin. O zamana kadar ne kadar zeki de olsa becerikli de olsa malını teslim etmek yok değil mi? O zamana kadar deneyeceksiniz. “…………………………………” “nikah çağından sonra olgunlaştığını fark ederseniz, anlarsanız, hissederseniz” o zaman ne yapacaksınız kendi kanaatinize göre elbette “…………………………” “mallarını onlara verin”
Şimdi burada bak gördünüz Allah-u Teâlâ nereden bahsetti? Nikâh çağından değil mi? Demek ki nikâh çağına kadar deneyin dediğine göre, daha yeni doğuşundan o nikâh çağı dediğimiz çağa kadar belli bir süre geçmesi gerekiyor. O zaman Şii, Sünni bütün mezheplerin ittifak ettikleri evlilik yaşı yoktur sözü Kuran’a üslen ne uygunmuş? Hiç uygun değil demi! Bak bunu anlamak için âlim olmaya gerek var mı? Şimdi sizin Kuran okumanız insanları niçin çıldırtıyor anlıyor musunuz? Niye çıldırıyorlar Kuran okuyorsunuz diye? Çünkü sistemleri çöküyor. Yani bu kadarı anlarsınız bir takım ayrıntıya yönelik şeyler var mesela hikmet dediğimiz Kuran ayetlerinden çıkarılan hükümler tabi o her baba yiğidin yapabileceği şey değil ama açık ayetleri anlamak çok kolay zor bir şey değil. Şimdi ayeti kerime de böyle olduktan sonra problem yok.
Yine size daha önce anlatmış olduğum bir hikâyeyi bunlar ayrı ayrı yayınlandığı için tekrar anlatayım çünkü kayıta geçiyor yayınlanıyor.
Medine münevvere son gidişim de 5 tane toplantı yaptığımdan bahsetmiştim orada ki ulemayla. En son toplantı bu konu ile alakalıydı aslında bu konuyla alakalı değil de toplantı bitiminde bu konu gündeme gelmişti. Çok az bir vakit kalmıştı. Evlenmede velayet denen bir husus vardır yani daha çok kız çocukları ile ilgili gündeme gelir. Şafi, Maliki ve Hambeli mezheplerinde bakire bir kızı babası ona sormadan evlendirebilir. Yani kızın rızasını aramasına gerek yok. Kendisinin evlendirme yetkisi var. Eğer dulsa ona sormak zorunda ama ister dul olsun ister bakire olsun nikâhın tarafı olamaz yani nikâh masasına oturup da evet veya hayır deme hakkına sahip değildir. Onun yerine velisi oturur.
Şimdi Hanefi mezhebine göre baba bakire kızını evlendirme yetkisine sahip değildir kızın onayını almak zorundadır. Dul da aynı şekilde, fakat Hanefi mezhebinde de kadının alnına tabancayı dayarsın zorla evet dedirtebilirsin. O tabancayı dayadığın bin tanede şahitle de tespit edilse o nikâh geçerlidir. Yani kız dese ki alnıma tabancayı dayadı eğer evet demeseydim öldürecekti bende öldürmesin diye evet dedim dese hâkim ne der biliyor musunuz? Demeseydin.
Şimdi bu İslam mezhebi diye bilinen 4 mezhebin görüşü. Şimdi bu konuları konuşuyoruz Medine de hocaların en yaşlısı Ali Nasıl Fakihi, orada basılan bu Kuran’ı Kerimlerin basıldığı matbaanın da başkanlığını yapıyordu. O matbaa bir matbaa gibi değil çünkü dünyanın hemen bütün dillerine çevrilmiş meallerin basıldığı yer çok önemli bir yer. Oranın başkanıydı daha o zaman. Tabi çok sayıda da hoca vardı. O bana dedi ki,
– Ya Abdülaziz Bey dedi. Ben küçücük bir kız çocuğa nasıl sorarım kızım sen bu adamla evlenmek ister misin diye.
Şimdi ilgili ayetleri okuduk. Ayeti kelimelerde Allah-u Teâlâ diyor ki,
“işte baskı yapmayın” “………………………” gerçi asıl bakirelerle ilgili ayeti çok acayip şekilde adamlar anlamlar vermişler ona hiç girmeyelim. Bazı zamanlarda anlatmıştım burada. Konu büsbütün dağılır. Yani ilgili ayet ve hadisleri okumuştum. Mesela Rasulullah (sav) diyor ki “ velisiz nikâh olmaz, hangi kadın velisinin izni olmadan nikâhlanırsa nikâhı batındır.” Nikâhlanırsa sözünün faili kadındır. Velinin görevi sadece evliliğe onay vermek ya da vermemektir. Veli onay vermezse onun veliliği düşer ve yetkili makama gider Rasulullah öyle söylüyor.
Neyse şimdi orada bana dedi ki Ali Nasih Fakihi,
-Ya Abdulaziz Bey dedi ben küçücük bir kız çocuğuna nasıl sorarım? Ne bilir? Sen bu adamla evlenmek istiyor musun diye sorsam ne olacak?
– Dedim onu nerden çıkardınız? Şimdi öyle söyleyince ona kadar ki bütün konuşmalar da her söyledikleri yanlış çıkmış hocalar bir rahatladılar şimdi seni yakaladık der gibi hemen bir şey yaptılar. Birisi dedi ki bir hadisçi vardı Abdulsamed el amidi mi? Neyse Abdulsamed olarak şey edelim üniversitenin meşhur hocalarındandır. Er Ramidi galiba. Şimdi Abdulsamedi,
– Ne dedi? Çocukların evlendirilmesi yok mu dedi?
-Mezhepler de var ama İslam da yok dedim. Mezheplerde var dedim çocuklarda evlendirme ama İslam da yok dedim.
Şimdi onlar benim usulümü biliyorlar yani ayet ve hadisleri önemsediğimi, hemen dedi ki şey Abdulsamed el ramidi dedi ki, ki çok iyi hadisçidir gerçekten,
Yani bunlar Medine Üniversitesinin gerçekten önde gelen âlimleri. Yoktur dediler.
Hemen bu ayeti okudum. Bakın Allah-u Teâlâ diyor ki,
“………………………….” “ Yetim çocukları nikâh çağına varıncaya kadar denemeden geçirin” diyor.
Şimdi oradan birisi dedi biz bu ayeti talebelere hep okutuyoruz. Radyolarda da televizyonda da anlatıyoruz. Hiç aklımıza gelmiyor, jeton düşmedi şimdiye kadar. Şimdi dedim ki,
Külleyetullah dedikleri Arap Dili Edebiyatı Fakültesi. Zaten o toplantıyı o organize ediyordu.
“…………………………………….” “ Yetim çocukları denemeden geçirin.” Tabi iptila dediğiniz zaman zor bir deneme demektir. Öyle şey değil basit bir deneme değil. Ne yapıyor, parasını saçıp savuruyor mu, iyi kullanıyor mu?
“…………………………………..” “Reşit olduğunu anladığınız zaman mallarını verin.” Yetim çocuklara malları ne zaman veriliyormuş? Buluğla birlikte veriliyor muymuş? Buluğ ön şart değil mi? Yeterli şart mı? Yeterli şart nedir? Reşit olması. Reşit olursa malını vereceksin tamam mı? Yani reşit olması şartıyla malını veriyorsunuz çocuğa. Bu babasından kalan malı reşit olduğu zaman veriyorsunuz. Peki, dedim ondan sonra şu surenin ikinci ayetine geçtim. Biliyorsunuz Hikmet Konusunu benzer ayetleri birlikte değerlendirme değil mi? Birisi muhkem oluyor birisi müteşabih oluyor. Müteşabih muhkem olan ayeti açıklayan oluyor. İki tane daha başka ayet oluyor, iki iki ne kadar çok iki ayet bulursanız o konu da o kadar ayrıntıya gidiyorsunuz. Ondan sonra dedim ki bak Muhammed Yakup dedim ki Enes Hoca hatırlar Muhammed Yakup’u da Fatih hatırlıyor mu bilmiyorum. Bizim vâkıfa gelmişti Muhammed Yakup. Sen hatırlıyorsun değil mi? Tabi. Doğu Türkistanlı aslen de ama Mekke de doğmuş büyümüş Muhammed Yakup ve Arapçayı da haremdeki hocalardan öğrenmiş. Tamamen orada doğmuş büyümüş. Türkçeyi çat pat işte babasından dedesinden kalma bir takım şeylerle zar zor anlıyor. Türkçe bilmiyorum Doğu Türkistanlı Türkçesini bilmiyor. Muhammed Yakuba dedim ki bak, Araplarda da Arap dilini en iyi bilen ilk üçe giriyor adam yani gerçekten o konularda da çok güzel kitapları var. Bizim vakfa geldiği zamanda başka zamanda bana şunu söyledi,
– Masraf bana ait olmak üzere vakfın bütün etkinliklerine katılmak isterim dedi ama biz çağıramadık tabi. Yani her toplantınıza katılmak isterim dedi. Hatta şunu söyledi dedi ki,
– Ya Abdulaziz Bey bu ne biçim Arapça kardeşim dedi
– Dedim ne oldu beğenmedin mi?
– Yok, kardeşim dedi ya söylediklerinizin hepsi doğru ama hiç birisi bizim kitaplarda yok dedi. Böyle Arapça olur mu ya dedi. Nerden öğrendin bunu dedi? Dedim Allah’ın kitabından öğrendim nereden öğreneceğim. Zaten bize geldiğinde de o hayranlığını hatırlarsın değil mi hatırlarsın. Şimdi dedim ki Muhammed Yakuba bak burada Allah-u Teâlâ ne diyor,
“……………………….” “ Yetimlere mallarını verin” Yetimlere malları ne zaman veriliyor? Reşit olduğu zaman buluğdan sonra reşit olduğu zaman. O zaman demek ki bu ayetteki yetim, mecazen yetimdir çünkü buluğdan sonra artık yetimler olmaz.
“…………………………” “ Pisi temizle değiştirmeyin.”
“………………………..” “ Onların mallarını sizin malınıza katarak yemeyin” Yani karıştırırsınız sizin mallarını içersin de şu senin öbürü değil dersiniz o arada onların mallarından size geçmiş olabilir bunu yapmayın diyor.
“……………………………” “bu büyük bir zulümdür” ondan sonra diyor ki Allah-u Teala,
“…………………………….” “ O yetimlerle ilgili olarak onların haklarını vermekten korkarsanız. Yani şimdi yanınıza yetim bir kız var babasından mal kalmış buluğa ermiş, malını verme yaşına gelmiş, vermek istemiyorsunuz diyorsunuz ki bununla nikâhlanayım mal elimizden çıkmasın. Şimdi diyeceksiniz ki bunu nerden çıkarttın? Yani muhkem, mütaşabih ayet meselesi var ya Kuran’ı Kerim aklınıza hayalinize gelen bütün sorulara ayrıntılı cevap verir. Ama yeter ki o metodu bilin. O muhkem ve müteşabih metodunu bilemezseniz yani hikmet metodunu bilemezseniz, hiçbir problemi çözemezsiniz. Onu bilirseniz çözümsüz kalan hiçbir problem olmaz. Hiçbir saha da hiçbir problem çözümsüz kalmaz. Şimdi aynı surenin 127nci ayeti olacak inşallah yanlış aklımda kalmamıştır. Bak şimdi burada diyor ki Allah, burada dikkat edin, aynı zamanda kendinizi Muhammed Yakup’un yerine de koyun J
“……………………………………” “ Ya Muhammed senden kadınlar konusunda fetva istiyorlar” fetva istiyorlar sözü o sorunun cevabı Kuran da varsa kullanılır. Tıp ki şu ayet diyoruz ya onları birleştirdiğin zaman bir sonuca varıyorsunuz. Ama diyor ki Allah,
“…………………………………….” “ De ki onlarla ilgili fetvayı size Allah veriyor.” Ondan sonra,
“…………………………………” “ Bu kitap da size okunan” az önce okuduk hangi konu da “…………………..” “yetim kadınlarla ilgili olarak” peki, bu yetim kadınlar nasıl bir kadın?
“…………………….” “ onlar için yazılmış olanı vermiyorsunuz.” Yani babalarından kalan annelerinden kalan ya da dedelerinden kalan neyse o kalan miras malını vermiyorsunuz,
“………………………” “nikâhlamak istiyorsunuz onları” az önce verdiğim bak o ayetin anlamını burada daha açıkça ifade etti. Yani şeyi vermiyorsunuz, o yetim kızın, buluğa ermiş, reşit olmuş artık malını eline verme yaşı gelmiş ama siz vermiyor nikâhlanmak istiyorsunuz onunla. Şimdi o kız sizin yanınızda büyüdüğü için sizin malına heveslenerek nikâhlandığınızı bilmez zanneder ki kendisini beğenmişsiniz. Onun gözünde o malın bir değeri yok çünkü eline geçmemiş ya o zamana kadar. Ama siz o malı kaçırmak istemediğiniz için evleniyorsunuz o zaman kızı mı seviyor malı mı seviyor bu adam? Malı seviyorsa o zaman gereken değeri verebilir mi? İşte burada o. Ondan sonra da “…………………………..” “ zayıf çocuklar” diyor ama o konu şey yapıyor. Ama burada esas şimdi buradan oraya geçiyoruz, şimdi burada tekrar diyor ki,
“……………………….” “ yani yetim kadınlarla evlendiğiniz zaman” ne zaman evlenilecek? Onların mallarını kendilerine verme durumuna geldiği zaman, reşit oldukları zaman evlenilecek, onlar evlenildiği zaman malı için evlenildiğinden dolayı bir erkeğin eşine göstermesi gereken, vermesi gereken değeri bu insan verebilir mi? Veremez. O zaman diyor ona şeyi vermekten korkuyorsanız, gereken değeri veremeyecekseniz, o zaman ne diyor,
“………………..” “hoşunuz giden başka kadınlarla evlenin bunlarla evlenmeyin” çünkü bu kız çocukları sizin orada önemli olduğunuzu hissetmişler sizin onlara evlenme teklifinde bulunmalarını belki kendileri için çok büyük bir onur kabul etmiş olabilirler ama işin arka yüzünü bilmezler. Sizin asıl niyetinizin mal olduğunu bilmezler. O zaman eşinize gereken değeri göstermeyeceğinizden korkuyorsanız hani evlenmek yasak değil olabilir gerçekten değerini de verebilir çok beğenebilir de kızı tamam evlen ama malı için evleniyorsan evlenme diyor. Başkası ile evlen diyor tamam mı? Şimdi bu ayeti okuduk ondan sonra da geçtik Muhammed Yakuba bir de şeyi gösterdim ondan sonraki 4ncü ayeti,
“……………………………” “kadınlara Mehirlerini gönül hoşluğu ile verin” kadınlara Mehir veren kim? Erkek. Şimdi erkeğinde yetim olduğunu kabul edin. Malı teslim almamışsa karısına Mehir verebilir mi? Onun için eşit olması lazım değil mi? Peki kadın babasından kalan malı reşit olmadan alamıyorsa evlenirken alabilir mi? Verilmez. “gönül hoşluğu ile verin diyor” ondan sonra diyor ki,
“……………………………….” “ onun herhangi bir parçası”Mehir olarak verdiğiniz bir kısmını gönül hoşluğu ile size bağışlarlarsa,
“………………………………” “afiyetle yiyin” bir çocuğun bağışlamasından söz edilebilir mi? Reşit olmayan birisinin bağışlaması olabilir mi? Olmaz değil mi?
Şimdi bunları okuduktan sonra Muhammed Yakup şey yaptı. Oturdu tabi bunu sesli olarak şey yapıyoruz bunu hepsi dinliyor. Ondan sonra Muhammed Yakup bir kalktı böyle başını iki eliyle tuttu “ bu ne kardeşim ya dedi bu ne ya? Buluğa ermekte yetmiyormuş evlenmek için reşit olmak gerekiyormuş.” Gördünüz mü? Şimdi ayetleri birbiri ile birleştirdiğiniz zaman reşit olması lazım, evlenmek için reşit olması icap ediyor. Yani buluğ yetmiyor. Peki, reşit olduğu zaman kendi kararını kendisi verir değil mi? Kimle evlenecekse evlenir. Sen veli olarak yapacağın şey bunu Kuran’daki hükümlere göre denetlemek. Doğru mu yanlış mı?
Bir gün bir bakire kız Rasulullah (sav) yanına geliyor ki sahih bir hadistir. Bakıyor Rasulullah yok, Aişe Validemize diyor ki, “ babam beni ailesinden biriyle evlendirdi aile içerisinde itibarını yükseltmek için ben bu evliliğe razı değilim” diyor. Aişe Validemiz “ otur. Birazdan Rasulullah gelir sorarsın ” diyor. Rasulullah geliyor ona soruyor, diyor ki “ Ya Rasulullah, babam beni” amcasının oğlu muydu o Fatih? Amcasının oğluydu evet, amcasının oğluyla evlendirdi ki kendi itibarını orada yükseltsin ben bu evliliğe razı değilim” diyor. Rasulullah (sav) ne diyor biliyor musunuz? “bu evlilik geçersizdir “ diyor. Bakire bir kız. Ben razı değildim diye bir irade beyan etmek için de reşit olmak gerekmez mi? Herkes beyan edemez ki. Bu evlilik geçersizdir diyor hemen babasını çağırıyor, çağır diyor kızım sen istediğinle evlenebilirsin. Kız ne diyor? Diyor ki “ yok Ya Rasulullah ben bu evliliğe razıyım da diyor kadınların haklarının olup olmadığını öğrenmek istedim” diyor. Bir senaryo ile gelmiş yani J Kadının bir hakkı var mı yok mu onu öğrenmek istedim diyor. Şimdi bütün mesele böyle ortada siz nasıl diyebilirsiniz ki bakire bir kızı babası verebilir nasıl diyebilirsiniz? Onun için bu dört mezhebin dördünün de bu evlenme işlemleri ile ilgili fetvaların Kuran’la Rasulullah’ın uygulaması ile en küçük bir ilgilisi yoktur. Bak bu kadar net söylüyorum en küçük bir ilgisi yoktur. Şiilerde öyledir, evlenme yaşı diye bir şey söz konusu değil onun için bakarsınız ki küçük bir kızla evlenmiş gerdeğe de girmiş ve kız çocuğu da gerdekte kan kaybından ölmüş. Ondan sonra bunu da İslam’a fatura ederler. Tabi eğer İslam mezheplerin yazdığıysa doğrudur. Ama şu işin vahametine bakın ki bunlar Arapların hâkim olduğu bir fakülte, üniversite. Bunlar Arap ama bu konu orada da şey yapılmıyor, irdelenmiyor, sorgulanmıyor.
Rasulullah (sav) diyor ki, velinin izni olmadan nikah olmaz, istizanla ilgili bir hadis vardı “……………………………” “dul kendisi ile ilgili karar vermede velisinden önce kendisini karar vermeye sahiptir. Bakirenin nikâhı konusunda da izin istenir” diyor. Kimden izin istenir? Bakireden. Yani bu evliliğe razı mısın diye sorulur. Şimdi Rasulullah’a diyorlar ki, “ bakire utanır.” Yani şimdi şehirde okumuş kızlar değil. Şey bunlar açılmamış dışarıya evlilik konusunda Rasulullah (sav) diyor ki, “………………………………….” “ susması onun iznidir” diyor. Susarsa demek ki onayı vardır, karşı çıkarsa demek ki yok. Şimdi bakın Rasulullah böyle diyor, ayeti kerimde bu konu çok açık hüküm vardır. Ama o Nur suresi 33ü okumak kadarda zorunluluk oldu galiba. Okumayım diye kendimi zorluyorum ama okuyacağız herhalde mecburen. Şimdi hakikaten bu İslam’a yapılan şu mezheplerin yaptığı kötülüğü ben kimsenin yapabileceğine en küçük ihtimal vermiyorum. Şimdi bakın elinizdeki Kuran’ı Kerimlerde ayete yapılan ihaneti göreceksiniz. Ben onu okumak istemiyordum ama şimdi onu okumazsam bir sürü soru soracaksınız yoksa cevapsız kalacak şimdi sen onu okusana bir Fatih. Bakın hatta önce bir şeyi okuyalım da sonra ona sıra gelsin. Mesela dul kadınlarla ilgili bir ayet var Bakara suresi 232nci ayet. 36ncı sayfa. İstersen onu oku oradan Fatih.
F.ORUM: Bakara suresinin 232nci ayeti, elimdeki meal diyanet vakfına ait meal.
“kadınları boşadınız ve onların bekleme müddetini bitirdikleri vakit aralarında iyilikle anlaştıkları takdir de onların eski kocaları ile evlenmelerine engel olmayın.”
Eski parantez içerisinde istersen onu okuma o yorum çünkü. Bir daha baştan oku.
“kadınları boşadınız ve onların bekleme müddetini bitirdikleri vakit aralarında iyilikle anlaştıkları takdir de onların kocaları ile evlenmelerine engel olmayın.”
Tamam diyor ki burada onların kocaları ile evlenmelerine engel olmayın diyor ki hangi kadın bunlar? Boşanmış kadın yani dul kadın. Şimdi boşanmış bekleme süresi de bitmişse bu kadının kocası var mı? o zaman kocaları ile ne demek olur? Koca adaylarıyla, eksi de olabilir eskisileyde evlenebilir başkası da olabilir olmasında problem yok olabilir. Eskisiyle de evlenebilir. Ama yeni birisiyle de evlenebilir. Onun için onların evlenmelerine engel olmayın. Şimdi bu ayeti Hanefi, şafi, maliki ve Hambeli mezhepleri evlenmede velilik konusunda delil almışlardır. Ayetin baş tarafı yoktur yani dul kadınlar değil bakirelerle ilgili de alırlar delil olarak onun için baş tarafını almamışlardır, “………………………………….” Kısmı yok. Kadınları boşadığınız kısmı yok ve şöyle yapıyorlar diyorlar ki ben bu velayete fazlaca dalmayım da diyorlar ki işte onları mesela Hanif’iler buradan sadece şeyi alıyorlar, “……………………..” kısmını almıyorlar engel olmayan kısmı almıyorlar çünkü veliyi şart koşmuyorlar engel olmayın kısmı olursa engel olacak birisi olacak anlaşılır. Rasulullah velisi nikâh olmaz diyor ama Hanif’iler veliyi dikkate almıyor ondan dolayı Hanefilerde kız kaçırmalar falan filan vardır yani. Denetimsiz fetva verdikleri için. Hatta Hanif’iler de böyle bir topluluk içerisinde birisi kıza dese ki karıcığım ne yapıyorsun bu bey dese duydunuz mu benim karım oldu bitti işte arada nikâh mikah bir şey yok. Yani akıl almaz bir şey yani. Onun için biliyorsun Hanif’iler hep tartışırlar filmlerde şeylerde rol icabı bir nikah kıyılsa geçerli midir geçersiz midir diye tartışırlar. Geçerli sayıyorlar maalesef. Onu geçerli sayan bir kişi bu ayeti nasıl delil alacak. “…………. “ derken bir otoriteden bahsediliyor değil mi? engel olmayın, “……………………..” “ eşleri ile nikahlanmalarına” “……………………………” “ marufa göre anlaşmışlarsa” marufuna göre anlaşmışlarsa hiç birinin işine gelmiyor 4 mezhebin 4ü de bunu kaile almaz. Çünkü marufa göre anlaşmışlarsa kısmı kadının eş seçme hakkını gösteriyor. Bakireyi baba sormadan evlendiriyorsa o ayeti alabilir mi? onu hiç birisi almamıştır. Hanefilikte almamıştır çünkü velilik gerekecek o zaman denetlenmesi söz konusu olacak ondan sonra “…………..” kısmını da almamıştır Hanif’iler engel olmayın çünkü o da bir denetimden bahsediyor, sadece “………………” iki tane kesmiş çekmiş almışlar ondan bir hüküm bina etmişler hadislerin hiçbirini almamışlar falan filan. Şimdi şafi, maliki ve Hambeli mezhebine bu ayetin hiçbir kelimesi uygun gelmiyor. Hiçbir kelimesi onun için onlarla ayeti almak mecburiyeti olduğu için millet neler yapıyor millet fazlaca yapılarını fark etmesin diye üstünü kapatabilmek için mesela bu şafi, maliki ve Hambeli mezhebi şu söylediğimi el munuride bulabilirsiniz. İbniKudamidin. “…………………………………” neye “………….” Manası vermişlerdir ki asla olabilecek bir mana değil evlendirmekten geri durmayın manası vermişlerdir. O kelimeye o mana verilmesi imkansız çünkü birisi mutadı birisi lazım. Ondan sonra bun da ne demek istediğimi Arapça bilenler bilir geri izaha gerek yok. Şimdi ondan sonra “……………………” kısmı da hesaplarına gelmiyor üç mezhebin çünkü nikah fiilinin faili kadın bunlar faili olamaz diyorlar üçü de onun için hiçbir kelimesi onlara uymuyor ama Haniflere sadece “……..” kelimesi uyuyor çünkü nikahın faili kadın. Bunların hangisi ayette hiç birisi ayette hükmettiği yok. Şimdi asıl burada ayetin tamamını okursanız dul kadınların evlenmesi söz konusu ama şimdi bakirelerin evlenmesi ile ilgili ayette şimdi Fatih okuyacak görün ki bu mezhepler yanlıştan dolayı bu ayeti nasıl katletmişler bir görün,
F.ORUM: Nur suresinin 33ncü ayeti, 32 de itibaren okuyoruz,
“ Aranızdaki bekârları kölelerinizden ve cariyelerinizden elverişli olanları evlendirin. Eğer bunlar fakirseler Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir. Allah lütfu geniş olan ve her şeyi en iyi bilendir. Evlenme imkânını bulamayanlar ise Allah lütfu ile kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altında bulunanlardan (kölelerden ve cariyelerden) mükatebe yapmak isteyenlerle eğer kendilerinde bir hayır görürseniz hemen mükatebe yapın. Allah’ın size vermiş olduğu malından siz de onlara verin. Dünya hayatı”
A.BAYINDIR: Bu mütakebe kelimesi ile ilgili açıklama yapmak lazım. Burada evlenmeden bahsediliyor. Şimdi mesela diyelim ki bir hanım esir diyor ki yanında bulunduğu kişiye müsaade et ben gideyim çalışayım bakarsın beni beğenen birisi olur evlenirim bir şey yapayım der bu mukatebe olur. Nitekim cüberiyeRasulullah’ın yanına o şekilde gelmiştir. Ondan sonra erkekse der ki musade et çalışıp kazanayım evleneyim çoluk çocuk sahibi olayım bu tamamen evlenme ile alakalıdır bu kısım ve diyor ki Allah onlara malda verin diyor o esirlere kendi malınızdan da verin. Destekte yapın hem izin yani hem çalışma izni verin bugün ki hukuk açısından anlamak gerekirse hem onlara çalışma izni verin hem de kendi malınızdan destek verin diyor. Çünkü o şekilde evlenmelerine destek vermek için.
F.ORUM: “ Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye namuslu kalmak isteyen carilerinizi fuhuşa zorlamayın.”
A.BAYINDIR: Buyurun şimdi hadi.
F.ORUM: “Kim onları zor altında bırakırsa bilinmelidir ki zorlanmalarından dolayı zorlanmalarından sonra Allah onlar için çok bağışlayıcı ve rahmetlidir.
A.BAYINDIR: Şimdi evlenmeyle ilgili ayette fuhuşa zorlanma nerden çıktı. Allah-u Teala zinayla ilgili zina yapmayın diyor mu herhangi bir ayette? Ne diyor, yaklaşmayın diyor değil mi? Zinaya yaklaşmayın diyecek ondan sonrada burada diyecek ki hayır bir daha oku dikkatli dinleyin bakın,
F.ORUM: “ Dünya hayatının geçici menfaatlarini elde edeceksiniz diye namuslu kalmak isteyen”
A.BAYINDIR: “ Dünya hayatının geçici menfaatlarini elde edeceksiniz” diye ne demek? Para kazanmak için diye demek değil mi? Para kazanmak için evet,
F.ORUM: “namuslu kalmak isteyen carilerinizi fuhuşa zorlamayın.”
A.BAYINDIR: Namuslu kalmak istemezse zorla para kazanacaksın fuhuş yaptıracaksın para kazanacaksın. Şimdi Kuran’ı Kerimi haşa tövbe estağfurullah genelev açmaya delil yapmışlar mı?bakın görüyorsunuz değil mi? evet devam et,
F.ORUM: “ Kim onları zor altında bırakırsa bilinmelidir ki zorlanmalarından sonra Allah çok bağışlayıcıdır ve merhametlidir.”
A.BAYINDIR:Peki Allah bağışlıyor o zaman namuslu kalanda zorlayacaksın para kazanacaksın ne oldu şimdi? Peki cariyeleriniz diye geçen “………………….” Yaşar Nuri bunu şöyle tercüme etmiş, hizmetinizdeki genç kızları o manaya gelir çünkü “………” kelimesi ama hizmetinizdeki kelimesi kendi ilavesi genç kızlarınızı gibi dünya para kazanmak için fuhuşa zorlamayın eğer namuslu kalmak istiyorlarsa. Bu ne? Bu ne yani? Allah’ın kitabında bu olur mu? Evlenmeyle ilgili yerde olur mu? Mesele şu arkadaşlar orada “……………………..” kelimesi geçiyor “namuslu kalmak isterlerseyi “………” mesela burayı bir kale kabul edin buranın içerisine giren kişi “………” bulunmuş yani korunmuş olur tamam mı? korunan kadına muhsana denir Kuran’ı Kerimde. Muhsana iki şekildedir. 1. Kendini koruyan kadındır ki evlenmede ön şarttır “………………………..” zaten kadınlar ister Müslüman ister gayri Müslim olsun fıtraten kendilerini ahlaksızlığa karşı korurlar. O korumayanlar istinai kişilerdir. Ondan dolayı mesela şeyin Maide suresinin 5nci ayetinde de ehl-i kitaptan kadınlarla evlenmenin şartı o kadınların kendilerini zinadan korumasıdır. Şimdi bu zaten o bakire kızlar zaten kendilerini zinadan korurlar normal de istisnai durumlar hariç. İkinci koruma da kocalarının koruması ona da mesela Nisa Suresinin 24ncü ayetinde “…………..” “evli kadınlarla evlenmeniz de size haram kılınmıştır.” Diye geçer. Yani muhsana kelimesi hem evli kadın manasına geliyor, hem namuslu kadın manasına gelir yerine göre. Şimdi buradaki “……” zaten namuslu olmak zorunda diğer ayetlere baktığımız zaman “………………..” manası ne olur? Evlenmek isterlerse olur tamam. Başka olmaz zaten. Ayetler arasındaki Kuran’ı Kerim’in o kelimeye verdiği mana evlenmek isterlerse dünya yani kızlarınız evlenmek istedikleri zaman dünya malının geçici menfaatinden dolayı onları isyana zorlamayın fuhuşa değil. “……..” diyor “……..” isyan demektir tamam mı? Biğa çünkü ayette var “…………………………” Nahl 90 dı değil mi? “ fuhuştan, münkerden ve beğiyden çünkü fuhuş ile beğiy ayırıyor bu ayeti kerime. İsyan. Ha isyan kelimesi mecaz olarak fuhuş anlamında kullanımaz mı kullanılır ama bir kelimenin mecazi anlamına gitmek için hakiki anlamın imkansızlaşması lazım. Şimdi burada diyor ki eğer genç kızlarınız namuslu kalmak isterse dünya menfaatini isteyerek evlenmek istedikleri namus bak ezbere gittik yanlış yaptım. Evlenmek isterlerse dünya hayatının geçici menfaati tercih ederek bunları isyana zorlamayın. Yani istemeyen kişi ile evlendirmeyin. İstemedikleri kişiyle evlendirmeyin ne oluyor, efendim kızım seni bu çulsuza vermem demek seni değil mi? ben o adamın babasını sevmiyorum, o aileyi sevmiyorum yani elle tutulur Kuran’ı Kerimi maruf dediği bir gerekçe olmadan karşı çıkan aileler yok mu? Ha genellikle de dünyalıktan dolayı şey yaparlar. Diyor ki Allah-u Teala “ bundan dolayı kızlarınızı isyana zorlamayın” çünkü kızlara hep baskı yapılır istemedikleri kişilerle evlendirilirler ve o nikah da geçersizdir tamam mı? peki bu kız gitti orada zina mı yapıyor? Ondan sonra diyor ki “…………………….” “kim bu kızları zorla onlarla başkası ile evlendirirse nikahlı olmadığı için aslen zina olması lazım ama “…………………” “ bu kızları böyle bir evliliğe zorlamalarından sonra Allah onları affeder” kimi bu kızları affeder insanları değil. Onları zorlayanı değil. Şimdi bu ayet bakın fetayette genç kızlarınyani bakire kızların zorla evlendirilmesini yasaklıyor mu? Evlendirilmesini? Açıkça yasaklıyor. Peki şafi, maliki ve Hambeli mezhepleri babaya bakire kızı sormadan evlendirme yetkisi veriyorsa bu ayete doğru mana verebilir mi? peki Hanefi mezhebi tabancayı dayayıp da nikahı geçerli sayıyorsa bu ayete doğru mana verebilir mi? bak görüyor musunuz ki evlenme ile ilgili ayeti ne hale getirmişler. Ama elinizdeki şeyleri görüyorsunuz.
Şimdi gelelim Aişe validemiz meselesine vakit biraz çok uzadı ama o da çok önemli. Aişe validemiz evlenirken çocuk muydu? Dedim ya ben bu kısmını Medine’deki hocalara anlatmadım konuşmamıştım çünkü vakit çok dardı. Şimdi Kuran’ı Kerim Mekke Medine toplumunun diliyle inmiştir. İbrahim suresinin 4ncü ayetinde Allah-u Teala diyor ki, “……………………………………” “ her elçiyi kendi kavminin diliyle göndermişizdir” ki “………………………………” onlara açık açık onu anlatsın.” Yani o kavim bilmediği kelimelerle mesela Türkiye’de Arapça olarak tebliğ yapın kim ne anlar? Millet Kuran’ı Kerim okuyor ama anlamadıktan sonra istediğin kadar oku günde istersen on hatim edecek ne olacak. Onun için Arap toplumunda onların diliyle sokakta konuşulan dille indirilmiştir Kuran’ı Kerim tamam mı? Peki, o sokakta konuşulan dilde, az önce okuduk evlenme yaşı var mı? Peki, evlenme yaşı kavramı olan bir toplulukta çocuklar evlendirilebilir mi? Peki Aişe Validemizin çocuk yaşta evlendirilmesi mümkün mü? Bu ayetlere göre. Zaten Fatih’in yaptığı bir çalışma vardı, kaç yaşındaydı yapılan şeylere göre 17 veya 18 o yapılan tarihi verilere göre de o çıkıyor. Bizim sitede de yayınlanıyor değil mi? şu anda oraya bakabilirsiniz.
Şimdi bugün ki konumuz neydi evlenmek, evlenme yaşı ister kız ister erkek olsun, buluğdan önce evlenmek çok sayıda ayet varda onu siz çocukların evlendirilmesi ile ilgili kitap var Fatih’in makalesinden okuyabilirsiniz. O Kadar çok ayet o kadar çok hadis var hiç birisini almıyorlar alakasız bir ayetin kelimesini manasını değiştirerek çocukların evlendirilmesini ve küçük çocukların gerdek yapılmasını caiz görüyorlar ve bütün mezhepler bunu kabul ediyor ve bunun adı da İslam oluyor. Şimdi bu adamlar bize kızıyorlar niye kızıyorsunuz kardeşim ben mi yazdım bunları oraya. Hani Süleyman Demirel bir şey demişti benzin vardı da ben mi içtim. JEvet bakın onun için problemin büyüklüğünü her derste görüyorsunuz hep beraber görevimiz bunları temizlemektir.
İnşallah hep beraber bu temizliği yapacağız. Birazcık ara veriyoruz.