A.BAYINDIR:
Bismillahirrahmanirrahim
Bugün de Allah nasip ederse miras konularına devam edeceğiz. Bu konu biraz matematikle ilgili olduğu için anlaşılmasında bir takım sıkıntılar oluyor. Siz de çok iyi bilirsiniz, matematik anlatılmaz, yazılır. Yazılarak ifade edilir. Burada matematik olarak yazılmıyor, ayet olarak yazılıyor. İşin matematiğini zihnimize yerleştirmemiz gerekiyor.
Burada mirasın çok önemli problemlerini görmüş oluyoruz. Bizim asıl işimize yarayacak tarafı o. Çünkü bu kadar açık ve net olarak anlatılmış olan bir konuda hükümler sağa sola çekilmişse diğer konularda neler yapılmaz. İnsanlığı Allah’ın dinine davet edebilmek için onlara gerçekten Allah’ın dinini anlatmak lazım. Zamanla siyasilerin müdahalesiyle bozulmuş, değiştirilmiş olan dini değil.
Bugün “kelale” denilen miras meselesinin en zor kısmını anlamaya çalışacağız. Geçen hafta “avliye” konusunu anlatmıştık. Payın paydadan büyük çıktığı mirs meseleleri vardı. Kısaca hatırlatmak gerekirse bakalım içinizde avliye konusunu unutmamış olan var mı? Avliye olmaması için ne yapmak gerekiyordu?
Nisa suresi 33. Ayet hükmü gereği eşlerin paylarının düşmemesi icap ediyor. Çünkü eş yabancı bir aileden gelmiştir, ister bayan olsun ister erkek olsun. Eşi kadınsa ona yabancı olan ailenin ferdidir. Erkekse onun eşi de bir başka ailenin ferdidir. Dolayısıyla Nisa 33’te diyor ki Allah Teala:
4/33: “Ve likullincealnâmevâliyemimmâterakelvâlidânivelakrabûn.”
Anne baba ve en yakınlarının bıraktıklarından her birisi için “mevali” yani mirasçılar oluşturduk.
“Vellezîneakadeteymânukum fe âtûhumnasîbehum.”
Ellerinize akit yaptıklarınız sağlam akitler yaptıklarınız ki o eşlerdir, aynı surenin 21. Ayetinden de öğrenmiştik o sağlam akdin ne olduğunu. Paylarını verin, diyor. Payda paydan çok olduğu zaman eşin payında azalma olmuş oluyor. Eşin payının azalmaması için, Allah’ın bu emrini yerine getirmek için mecburen önce eşlerin payını veriyor, sonra diğerlerini bölüyoruz. Böyle olduğu zaman da hesapta en küçük bir yanlış sayılacak taraf kalmıyor. Pay-payda arasında eşitlik devam ediyor.
Bugünkü konumuzla ilgili kısmı ayetin,
4/12: “Ve in kâneraculunyûrasukelâleten ev imraetun”
Kendisine miras olunan erkek ya da kadın, yani miras bırakan, ölen kadın ya da erkek kelle olursa…
Kelalenin ne olduğunu bakalım siz çıkaracak mısınız?
“ve lehû ahun ev uhtun”
Bir tane kız ya da erkek kardeşi varsa
“fe likullivâhidinminhumâssudus”
Erkek ya da kızlardan her birine altıda bir,
Yani kız da altıda bir erkekse yine altıda bir alacak. Burada erkekle kız payı arasında bir fark yok.
“fe in kânûekseraminzâlike fehum şurakâufîssulus”
Birden fazla iseler kardeşler, iki ya da daha fazla, onlar üçte biri eşit olarak paylaşırlar, üçte biri.
Şimdi kelalenin ne olduğunu siz çıkaracaksınız.
Şimdi bir kişi kelale olarak ölüyor.Bir erkek ya da kız kardeşi kalıyorsa mirasın altıda birini alıyor. İkisi de bir tane yani. Birden fazlaysa mirasın üçte birini paylaşıyorlar. Mirasın ne kadarı kaldı geriye? Üçte ikisi. Bunu kime vereceğiz? Onun için hemen surenin sonuna gelelim. 176. Ayetin sonuna geliyoruz. Bunu kime vereceğiz, sorusu soruluyor Rasulallah’a. Burada altıda bir en fazla üçte bir. Altıda biri verdiğimizde geriye beşi kalıyor değil mi? Üçte birini verdiğimnizde geriye üçte ikisi kalıyor. Bunu kime vereceğiz?
Diyor ki burada:
4/176: “Yesteftûneke.”
Senden fetva istiyorlar.
“Kulillâhuyuftîkumfîlkelâleh”
De ki, o kelale konusundaki fetvayı size Allah veriyor.
Az önceki ayetteki ilişkileri çok dikkatle düşünsek kurabiliriz ama zor olduğunu biraz sonra söyleyecek Cenab-ı Hak.
“İnimruunheleke”
Bir adam ölürse,
“leyse lehûveledun”
Çocuğu yoksa,
Ölmüş, çocuğu yok. Bu kişi evli olabilir mi? Olabilir. Karısı veya kocası olabilir. Peki, bu kişinin babası hayatta olabilir mi? Olabilir. Peki, baba hayatta iken erkek veya kız kardeşi varsa… Baba hayattayken kardeşlere miras veriliyor muydu?
Şimdi Nisa suresinin 11. Ayetine bakalım:
4/11: “fe in lem yekun lehuveledun”
Kişinin çocuğu yoksa
“ve varisehûebevâhu”
Annesi de babası da mirasçı olmuşlar.
Bu çok önemli bakın, unutmayın. Annesi ve babası birlikte. Anne veya babası demiyor. İkisi birlikte diyor.
“fe liummihissulus”
Annesine üçte bir, babasına üçte iki.
Geriye ne kaldı? Kardeşlere bir şey kaldı mı?
O zaman anne baba var, kişi de çocuksuzsa kardeşler miras alıyor mu? Almıyor.
Çocuğu yok ama anne babası var. Annesi ve babası, ikisi birden var. Bunu böyle söylememin biraz sonra sebebini anlayacağız.
Az önce 12. Ayette kendisine mirasçı olunan kişi kelale olursa…
Burada da dedi ki kelale konusunda sana soruyorlar, altıda birini kardeş aldı gerisi ne olacak? Üçte birini aldı, üçte ikisini kimalacak?
Diyor ki bakın,
“İnimruunheleke”
Bir kişi öldü,
“leyse lehûveledun”
Çocuğu yok,
“ve lehûuhtun”
Kız kardeşi var,
Kız kardeşine miras vereceğimize göre bunun babası hayatta olabilir mi? Olamaz.
O zaman kelale ne oluyor?
Çocuğu ve babası olmayan. Bu ayette babası olmayan.
Şimdi burada diyor ki,
Eğer kız kardeşi varsa:
“fe lehânısfumâterak”
Bıraktığının yarısını kız kardeşi alır.
Şimdi bu iki kardeş aynı kardeş midir? Aynı kardeş olabilir mi? Bir insanın kardeşleri kim olur?
Yani aynı ana-babanın çocukları da olabilirsiniz. Ayrı ana-babanın çocukları da olabilirsiniz. O zaman üç tür kardeşlik olur.
Ana bir kardeş, baba bir kardeş, ana-baba bir kardeş. Burada bir şey söyledi, dedi ki: Birincisinde dedi ki, bir tane kardeş varsa altıda birini, birden fazlaysa üçte birini eşit olarak paylaşırlar, dedi.
Öbüründe dedi ki, kız kardeş yarısını alır. Ondan sonra devam ediyor.
“ve huveyerisuhâ in lem yekun lehâveled”
Ölen kız kardeş, kalan da erkek kardeşse, kız kardeşin çocuğu da yok, mirasın tamamını alır. Tabi kocası varsa koca payını aldıktan sonra alır. Erkek için de karısı payını aldıktan sonra… Zaten onu saymıyoruz. Çünkü karı-koca payını almadan miras paylaşımı yapılmıyor. Bu para da olabilir, mal da olabilir, arsa da olabilir.
“Fe in kânetesneteyni”
Ölenler iki tane olursa
“ fe lehumâssulusânimimmâterak”
Kardeşler de iki kız olursa, mirasın üçte ikisini alır.
Halbuki öbür tarafta iki kız ya da iki erkek olsa mirasın üçte birini alırlardı. Bunlar üçte ikisini alıyor. Bunların payı öbür kardeşlerin payından fazla. Aynı anne-babanın çocukları olur mu bunlar? Bir fark var değil mi aralarında?
Şimdi sizin bulmanız için bir urgan ucu vereceğim size, ip ucu hafif gelebilir de onun için J
Nisa suresinin 11.ayetinin sonunda Allah bir şey söyledi. Mirasta pay farklılıklarının sebebini anlatıyor.
“Âbâukum ve ebnâukum,lâ tedrûneeyyuhumakrabulekumnef’â”
Babalarınız ve oğullarınız, hangisinin size daha faydalı olduğunu siz bilemezsiniz.
Şimdi bakalım ana bir kardeş mi bizim için daha faydalı olur genel düşünürseniz? Özelde ben kardeşlerimin hiç birisinden fayda görmedim diyen de çıkabilir. Hepsi de benim için aynı diyen de çıkabilir ama geneli, tüm insanlığı düşünürseniz ana bir kardeş mi daha faydalı olur kişiye, baba bir kardeş mi? Ana bir kardeş hangi ailenin çocuğudur? Sizin ailenin çocuğu mudur? Onun babası başka. O, başka bir ailenin çocuğudur, sizin ailenin değildir. Çünkü ailede esas olan babadır.Ana bir kardeşbaşka bir ailenin çocuğudur. Baba bir kardeş ise senin ailenin çocuğudur. Ana-baba bir olursa daha iyi, iki taraflı olur.
Mesela herhangi bir ihtiyacın olduğu zaman ilk önce aklına gelen baba bir kardeştir. Ana bir kardeş ikinci derecede akla gelir. Baba bir kardeşlerde de erkek ve kız kardeş ayrımı vardır. Kız hayatının yarısını babasının evinde, yarısını kocasının ailesinde geçirir. Ama erkek tamamını babasının ailesinde geçirir. Onun için erkek kız kardeşin iki katı alıyor. Çünkü o hayatının tamamını orada geçiriyor. Kız ise giderken kocasından mehir alıyor. Diğeri evlendiğinde mehir veriyor. Mirastaki farkların sebepleri bu.
Bunları düşündüğünüz zaman ana bir kardeşin kişiye faydası, çünkü ayet hangisinin daha faydalı olduğunu bilmezsiniz diyor ya, miras paylaşımını onun için ben yapıyorum diyor Allah Teala. Demek ki Allah fayda esasına göre yapıyor. Onu en azından anlıyoruz. Sadece oranlarını biz tespit edemiyoruz. Onu düşündüğümüz zaman ana bir kardeş mi faydalı, baba bir kardeş mi? Baba bir kardeş.
Öyleyse en fazla üçte bir pay alan kardeşler kim olabilir? Ana bir kardeşler olur. Peki, artan mirasın tamamını alabilecek olan kim olur? Baba bir kardeşler olur.
Bir başka şey daha söyleyeyim. Dedik ki, kız kardeşiniz evlenir, gider, bir başka aileye. Ama erkek kardeş orada kalır. Ama ana bir kardeş, erkek de olsa kız da olsa başka bir ailede değil mi? Ana bir kardeşiniz erkek de olsa kız da olsa aynı aileden değilsiniz. Onun için orada erkek-kız ayrımı yok. Çünkü menfaatleri eşit. Kız ve erkek orada eşit pay alıyor. Anlatabildim mi?
Nisa 12.ayete tekrar bakın. Dediğim gibi bu matematik biraz zor, anlaşılması da biraz güç. Bakın ne diyor Allah Teala:
4/12: “Ve in kâneraculunyûrasukelâleten ev imraetun”
Mirasçı olunan erkek ya da kadın kelale ise…
Peki, bir önceki ayette ana varken de baba varken de kardeşler miras payı alamıyorlardı. O zaman buradaki kelalede kim yok? Ana yok burada, ana. Birinci kelaledeana yok. Çünkü onun çocukları alacak. Dikkatle takip edin, göreceksiniz. Ana yok, ölenin çocuğu olsa zaten kardeşe bir şey düşmez. Bir önceki ayetten öğrenmiştik.
Öyleyse buradaki kelale anası ve çocuğu olmayan. Bir insanın anası ve çocuğu yoksa ne yapacak mirası?
4/12: “Ve in kâneraculunyûrasukelâleten”
Miras bırakan erkek kelale olursa,
“ev imraetun”
Ya da kadın
Yani miras bırakan ister erkek ister kadın olsun, kelale olursa. Kelale çocuğu olmayan olduğunu öğrendik. Burada kim yok? Burada da anne yok. Buradaki kelale anası ve çocuğu olmayan kimse, anladık mı şimdi? Bu ayetteki kelale o.
O zaman ana olmadığı için anaya düşen pay kime düşecek? Onun çocuklarına.
Bir önceki ayete bakın. Ananın en fazla aldığı pay üçte bir. Önceki ayete bakarsanız.
4/11: “Ve liebeveyhilikullivâhidinminhumâssudusumimmâterake in kânelehuveled”
Ölenin çocuğu varsa anaya babaya altıda bir düşer. O zaman annenin paylarından birisi altıda bir mi? Ondan sonra ne diyor?
“fe in lem yekun lehuveledun ve varisehûebevâhu fe liummihissulus”
Ölenin çocuğu yok da annesi babası mirasçı olmuşsa annesi üçte bir alır. Annenin en fazla aldığı pay ne? Üçte bir. Onun üçte bir payı öbür ayette kime geçti? Onun çocuklarına geçti.
Hükmü Allah koyuyor, oranları biz belirleyemeyiz menfaat açısından. Onun için Allah belirliyor.
4/12: “Ve in kâneraculunyûrasukelâleten”
Miras bırakan kelale ise,
“ ev imraetun”
Miras bırakan erkek ya da kadın kelale ise
“ ve lehû ahun ev uhtun”
Erkek ya da kız kardeşi varsa
“ fe likullivâhidinminhumâssudus”
Her birine altıda bir düşer.
Burada kız-erkek ayırımı yok. Çünkü ikisi de başka aileden olduğu için menfaat bakımından eşit. Aynı aileden olsa kız, hayatının yarısını kocasının yanında geçirecek. Ama o ikisi de başka aileden. Dolayısıyla orada kadın-erkek ayrımı yapmanın bir anlamı yok. Kız da olsa erkek de olsa annenin altıda birlik payını alıyor tek başına mirasçı olduğu zaman.
“fe in kânûekseraminzâlike”
Birden fazlaysa annenin çocukları
“fe hum şurakâufîssulus”
Üçte birde ortaktırlar.
Kız erkek ayrımı yok. Çünkü annenin alabileceği en fazla pay üçte bir. Onu da kim alıyor? Annenin çocukları.
O zaman bu ayetteki kelale kim? Anası ve evladı olmayan.
Bir adam ölüyor, anası yok, çocuğu da yok. Çünkü çocuğu olsa kardeşlerine mirastan pay düşmez. Öbür ayette de gördük, bir kişi ölür de çocuğu yoksa kardeşi varsa diye bahsetti ya…
Çocuğu olanın kardeşine mirastan pay düşmüyor. Çocuk varsa kardeş alamıyor, ister kız çocuğu olsun ister erkek çocuğu olsun fark etmez.
Bu ayette böyle olduğu için geriye üçte ikisi ya da altıda beşi kalıyor mirasın. Çünkü çocuğu yok, annesi de yok. Babası var mı yok mu? Babası olabilir. Babası varsa beşte birini annesinin çocukları alır. Annesinin yerine annesinin çocukları geçer, alır. Kalanı da babası alır. Babası da yoksa o zaman babanın payını da babanın çocukları alacak tabii ki.
Ayet burada diyor ki
4/176: “Yesteftûneke.”
Senden fetva istiyorlar
“Kulillâhuyuftîkumfîlkelâleh”
Allah size kelale konusunda fetva verir.
“İnimruunhelekeleyse lehûveledun”
Bir kişi ölür de çocuğu da yoksa
Ölür de çocuğu da olmazsa
En size bu derslerin en başında bir şey söylemiştim. Tekrar onu hatırlatayım. Bir asebe sistemi oluşturmuşlar Abbasiler zamanında. Fatıma validemizin çocuklarının Rasullahınmirasçısı olmadığını, yani Abbas varken Fatıma’nın çocuklarının mirasçı olmadığını göstermek için. Abbas ve Abbas’ın çocukları varken mirasçı olmaz demek için böyle yapmışlar. Halbuki Fatıma varken Abbas mirasçı oluyor muydu?
Bakın ne diyor?
“İnimruunhelekeleyse lehûveledun”
Rasulallah öldüğünde çocuğu yok muydu? Vardı, kim? Fatıma. O zaman Fatıma varsa kardeşi mirastan pay alamaz ki. İşte bu sistemi bozmak için önce kelime uyduruyorlar.Asabe diye bir kelime uydurmuşlar. Bakın, ayetlerde hiç öyle bir kelime geçmedi. Rasulallah’ın hadislerinde de böyle bir kelime geçmiyor. Asabe kelimesinin sözlük anlamı da bu değil. Tam bunun zıddı Rasulallah’tan gelen bir hadis var.
Kadın asabe olmaz diyorlar. Ama hadiste kadının asabe olacağı açıkça belirtiliyor. Abdurrahman o hadisin hikâyesini anlatsın. Göreceksiniz burada çok farklı bir durum var.
Abdurrahman:
Asabe kelimesinin Kur’an-ı Kerim’de ya da hadislerde asıl kelime anlamı olarak kullanıldığında hem kadın kastediliyor hem de erkek. Kur’an’da da asabe kelimesi kadın erkek ayrımı yapmaz. Bu konuda hadisler de var. Zayıf olan hadislerde bileasabe kelimesine kadın dâhil ediliyor. Sahih olan hadislerde de anne gerekli durumlarda terekenin tamamını alabiliyor. Hadis de şöyle:
“asabetühüümmuhu”
Onun asabesiyni en yakın akrabası ya da mirasını alan akrabası annesidir şeklinde.
Bir kadın gayri meşru bir çocuk sahibi olduğunda, yani babası belli olmadığında, daha sonra bu çocuk vefat ederse, geride sadece annesi kalırsa Bu durumda bunun mirasçısı kimdir? Böyle bir olay vuku buluyor peygamberimiz döneminde.
“Onun asabesi (akrabası) annesidir.”
Annesinden başka akrabası yoktur. Bütün akrabası yoktur.
A.BAYINDIR:
Baba tespit edilememiş. Bir tek anne var. Asabe kelimesini icat etmişler. O kelimeyle ayetlerin hükmünü bozmuşlar. Kelimeye de kendi kafalarından anlam yüklemişler. Ama ayetler onları asla tasdik etmiyor. Fakat maalesef güç her zmanhakim oluyor. Arkalarında devlet gücü olunca bu yanlışları din olarak yerleştirmişler. Bugün hala İslam alemi mirasta bunu uyguluyor. Size anlattığımız bu bilgiler bir başka yerde bulabileceğiniz bilgiler değil.
Allah’ın kitabında var ama Müslümanların Allah’ın kitabıyla ilgisi yok.
O kitap sadece belli günlerde yüksek sesle tecvitli ve makamlı okunuşlarla okuyup milleti heyecana getirme dışında bir şey için kullanılmıyor maalesef.
Bu ayet-i kerimede diyor ki bakın, bir kimse ölür de çocuğu olmazsa, bir kız kardeşi varsa mirasın yarısını o alır. Ölen kız kardeşse, kalan erkek kardeşse mirasın tamamını alır. Kız kardeşler iki taneyse mirasın üçte ikisini alır. Erkekli-kızlı ise iki-bir paylaşırlar.
Burada tamamen Nisa suresinin 11.ayetinde kişinin evladına verilen paylar verilmiştir.
Şöyle bir düşünün, evladınız olmadığı zaman, kardeşleriniz sizin evladınız gibidir.
Mesela ben evin en büyüğüyüm. Kardeşlerime oğlum diyorum, kızım diyorum. Bunu derken farkında olmadan kendi oğlum-kızımmış gibi söylüyorum. Çünkü insan kendisine çok yakın hisseder. Burada da anlaşılıyor ki baba bir kardeş kişiye evladı kadar yakındır.
Bu ayet baba bir kardeşi anlatıyor, diğeri de ana bir kardeşi anlatıyor. Peki, ana-baba bir kardeş nereye girer? Anası vefat ettiğinde anası kanalından pay alır. Baba vefat ettiğinde de baba kanalından pay alır. Çünkü burada sadece bir kanaldan alacak olsa ana vefat ettiğinde ana kanalından almasa da fıkıh kitaplarında olduğu gibi sadece ana bir kardeşler alacak olsa baba başkasıyla evlenip yeni çocuklara sahip olduğunda, anası vasıtasıyla alması gerekekn pay da başkalarına gidecek. Yani adalet yerine gelmeyecek.
Bu dediklerimi anlamak çok da kolay değil. Sistemi iyi bilmek lazım. Ama kolay yoldan anlatayım. Benim anam önceden öldüyse, ölen kardeşim ana bir kardeşse, ölen kardeşimin ana-baba bir kardeşleri de benim ana bir kardeşlerimdir. Hepimiz aynı annenin çocuğu olmuş olacağız. Ölen kişinin ana-baba bir kardeşleri benim ana bir kardeşlerimdir. Çünkü benim anamın çocukları. Ama onların babaları da aynı.
Dolayısıyla benim anam önceden ölmüşse ben o ananın çocuğuyum. Babam hayatta olsa bile ana kanalından ölen kişinin çocuğu yoksa, annesi yoksa ölen kişi kelale olur. Ben payımı kelale yoluyla alırım.
Babam daha önce ölmüş, annem hayatta ise babamın yolundan alacağım payı alırım. Her ikisi de ölmüşse her iki yoldan da payımı alırım. Bunun faydası şu, baba bir kardeşler baba yolundan alır. Ana bir kardeşler ana yolundan alır. Ana-baba bir kardeşler her iki yoldan da alır. Kimse en ufak bir haksızlığa uğramaz.
Gelenek sistemi tamamen çökerttiği için, asabe kelimesi her şeyi bitirdiği için her şeyi alt üst etmişlerdir. Hele bu matematik meselelerde herkes buna kafa da yormuyor.
Ana bir kardeş mirastan pay alır. Ana baba bir kardeş varsa baba bir kardeşe pay vermezler. Ana-baba bir kardeş baba bir kardeşin miras almasına engel oluyormuş. Baba bir kardeşe engel oluyorsa ana bir kardeşe de engel olsun. Bu ayette açık var, diyorlar. Ayette açıkça belirtiyor. Ana-baba bir kardeş, baba bir kardeş ayrımı var mı? Nereden çıkarıyorsun?
Bununla ilgili komik şeyler var. Abdurrahman anlatsın.
Abdurrahman:
Örnek olarak babanın bulunduğu durumda bab bir kardeşleri mirasçı yapmıyorlar. Ama anne bulunduğunda anne bir kardeşleri engellemiyorlar. İkisiyle birlikte mirasçı yapıyorlar. Tamamen delilsiz şekilde hareket ediyorlar.
A:BAYINDIR:
Bakın, kelaleden bahsediyor ayet, ama tutarlar hiçbir delilleri olmadığı halde derler ki bir insanın anası yok, babası var, ana bir kardeşleri var. Çocuğu da yoksa hem annesine mirastan pay verirler. Hem ana bir kardeşlerine verirler. Ya, ana bir kardeşler anne olmadığı için alıyorlar ayette. Yok, onlar ikisine de verirler.
Abdurrahman:
İkisine de pay verince birinin hakkı diğerine gitmiş oluyor. Tam aksine şöyle bir durum daha var. Anne bir kardeş ve baba bulunduğu durumda anne bir kardeşe hiç vermiyorlar. Ya da anne bir kardeşler dede bulunduğu durumda yine anne bir kardeşeş vermiyorlar. Aslında anne bir kardeş onlar yoluyla miras bırakana bağlı değil.
A:BAYINDIR:
Ölenin babası hayattaysa ana bir kardeşlere mirastan pay vermezler. Neye dayanıyorsunuz? Ana bir kardeşin babayla ne alakası var? Annesinin kocası ama kendisiyle bir akrabalığı yok ki. Sadece annesinin kocası. O nasıl bunun mirasına mani olabilir? Ama engel oluyorlar. Hatta şöyle bir şey var. Zihninizde canlandırın:
Bir kadın ölüyor. Çocuğu yok. Annesi hayatta, babası yok. Annesinin çocukları var, iki tane kız. Ana bir iki kız kardeşi var. Beş tane de ana baba bir kız kardeşi var. Şimdi bu kadın ölüm hastalığına tutulduğu zaman onun hastalığıyla ana baba bir kardeşleri mi ilgilenir ana bir kardeşler mi? Başı sıkıştığında ana baba bir kardeşlere başvuracak değil mi?
Bu yanlış ve Kur’an’sız tutum dolayısıyla –ki bunda bütün mezhepler ittifak halindedir- asabe kelimesi zihinleri o kadar allak bullak etmiş ki.
Tutarlar, mirasın yarısını kocaya verirler, tamam o doğru. Çünkü ölenin çocuğu yok. Ama daha sonra kalanı paylaştırmıyorlar. Tamamını paylaştırıyorlar. Dersin başında dedik ya, karı kocanın payı ayrıldıktan sonra paylaşım olur. O bizim mezheplerde yok. Öyle bir şey hiç bilmezler. Ayet çok açık olduğu halde öyle bir şey duymamışlardır mezhepler. Yarısını koca alıyor, altıda biri annesi alıyor. Çünkü ölenin kardeşleri var. Şimdi hesap yapın bakalım. Bir bölü iki koca aldı, artı bir bölü altı anne aldı. İki kız kardeşe de bir bölü üç aldı. Mirasın tamamı gitti. Tam oluyor değil mi? Ana baba bir kardeşler ne alacak? Asabe ya onlar, gerisini alacak. Geride ne aldı? Sıfır.
Ana baba bir kardeşler sıfır alıyor. Mirasın yarısı kocaya, yarısı da ana tarafına gidiyor. Hadi bakalım, aile gitti.
Güya bunu Ömer’e (r.a.) sormuşlar, ben asla inanmıyorum. Sahabe böyle bir şeyi asla yapmaz. Ama daha sonradan kılıf uydurmak için onlara yaptırırlar. Ana baba bir kardeşler demiş ki, bu ananın çocuğu olduğundan dolayı pay veriyorsanız biz de o ananın çocuğuyuz. Üstelik babalar da bir. Ya, bizi eşek doğurmadı ki, demişler. Onun için buna meseleyi himariye denir. Himar, eşek demektir Arapçada. Eşek örneği.
Abdurrhman:
Haceriye de diyorlar. Çünkü demişler ki, babamızı yok sayın. Anne tarafından akrabalığa bakın. Babamızı taş sayın. Biz o babadan olmadık. Babamızı taş sayın ama biz bu annenin çocuğuyuz. Bari oradan pay verin. Haceriyye de deniyor.
A.BAYINDIR:
Sen anne hayatta iken, sen annenin çocuğuna nasıl mirastan pay verirsin? Kelale diyor ayet. Baba hayattayken babanın çocuğuna da veremiyorsun.
Şöyle de yaparlar. Mesela bir adamın annesi de babası da hayatta değil. Annesi olmadığı için annenin çocukları aldı mı? Diyelim ki bir tane kardeşi var, anne bir. Ona altıda bir verirler. Ana baba bir kardeşleri annenin çocuğu saymazlar. Gelenek öyledir. Ana baba bir kardeşler asabe, derler. Asabe kelimesini bulmuşlar, ona sarılıyorlar. Baba bir kardeşiniz varsa? Kusura bakma, ana-baba bir varken sana bir şey veremeyiz diyorlar. Ama ana bir kardeş aldı. Biz bu ailenin çocuğu değil miyiz? Sana bir şey yok. Ana-baba bir varken.
Bir tane ana-baba bir kardeş olsa, bir tane baba bir kardeş olsa o bir tane hepsini alır. Diğerleri hava alır.
Abdurrahman:
Bir de şöyle yapıyorlar hocam, mesela hem anne bir kardeşler olsun, hem ana-baba bir, hem de baba bir kardeşler olsun. Anne baba bir kardeşler baba biri hacvediyor, o hiç bir şey almıyor. Bu durumda ana-baba bire hiç kalmadığı için ne yapacaklar? Maliki ve Şafiiler diyorlar ki burada bir terslik var, biz anne bir kardeşler gibi bunları mirasçı yapalım. Sonuçta yine bir adaletsizlik var. Çünkü bunlar baba tarafından da kardeş aynı zamanda. Hanefiler ve Hambeliler daha dürüst, asabe ise hiç vermeyiz diyorlar. Bir yerde veriri bir yerde vermezsen çelişki doğmuş oluyor, doğal olarak.
A.BAYINDIR:
Arkadaşlar, dikkat edin. Kur’an’sız din. Bakın bunlar Hanefi, Şafi, Maliki, Hambeli mezhebi. Bu ne oluyor kardeşim? Siyaset müdahale ettiği zaman böyle oluyor. Dine devlet müdahale etmemesi lazım, karışmaması lazım. Güç devreye girdiğinde her şey gidiyor.
Bakın yine Ramazan geliyor. Yine Diyanet yüzde yüz haksız olmasına rağmen arkasını devlete dayadığı için herkes onu doğru kabul edecek. Bu da aynen odur. Değişen bir şey yok.
Kur’an-ı Kerim’in koyduğu sistemde hiç kimseye bir haksızlık yapılmıyor. Aynı ananın çocukları, ister ana baba bir ister ana bir olsun, anne yoks annenin kanalından paylarını alıyorlar. Baba yoksa babanın çocukları baba kanalından pay alıyorlar, ister ana baba bir olsun, ister baba bir, fark etmiyor.
Dolayısıyla ana bir olan ananın kanalından, baba bir olan babanın kanalından, ana baba bir olan da her iki kanaldan miras payını alıyor. Burada bir haksızlık var mı? Bu tamamen Kur’an’ın ortaya koyduğu hükümdür.
Şimdi gelelim kelale nedir? Anası yok, çocuğu yoksa bu kelaledir. Nereden kelale? Anne tarafından. Babası yok, çocuğu yok. Bu da baba tarafından. Hem anası hem babası hem çocuğu yoksa her iki taraftan kelale. Ayetler var.
Hud suresinin ilk ayetlerini devamlı okuyoruz. Bir ayet diğerini mutlka açıklar diyor. Bakın, bu iki ayet var. Ama bu hikmet kaybolduğu için Kur’an’ı Kur’an açıklamadığı için, hocalar kendileri açıklamaya kalktıkları için işin içinden çıkamıyorlar. İşi Kur’an’a bıraksalar problem olmayacak.
Ben şahsen bizim açıkladığımız gibi bir açıklama bilmiyorum. Siz duydunuz mu?
Abdurrahman:
Abdullah İbn Abbas’tan nakledilen bilgiler bu yönde. Anneyle birlikte bulunduğunda anne bir kardeşleri mirasçı yapmıyor. Ama bu kadar net söyleyen yok.
A:BAYINDIR:
Ama bakın, Kur’an-ı Kerim’den sizde hemen iki dakikada anladınız bu kadar zor bir konuyu.
Burada bir mesele kalıyor. Nsa suresinin 11.ayetinde bir husus var, biz onu atlamışız. Bugün fark ettim atladığımızı. Burada dyor ki;
4/11:“Ve liebeveyhilikullivâhidinminhumâssudusumimmâterake”
Ölen kişinin anne babasından her birine altıda bir mirastan pay verilir.
“in kânelehuveled”
Eğer çocuğu varsa
Anne babanın payı altıda birdir.
“fe in lemyekunlehuveledun ve varisehûebevâhu fe liummihissulus”
Çocuğu yok da anne babası mirasçıysa anne üçte bir alır.
Burada bir istisna var.
“fe in kânelehûıhvetun”
Ölen kişinin kardeşleri varsa
“fe liummihissudusu”
Annesi altıda bir alır.
Annenin kendi çocukları annenin payını düşürebilir mi? Annenin payının düşmesinin annenin çocuklarına ne faydası var? Dolayısıyla bu kardeşler baba bir kardeşlerdir. Ana-baba bir de olabilir. Burada asıl problem şu; buradaki kardeşler “ihve” kelimesi çoğuldur. Çoğul Arapçada en az üçtür. Bu kardeşlere kaç diyorlar?
Abdurrahman:
Bu konuda Hz. Osman ve İbn Abbas arasında gelen nakledilen bir hadise var. Onlardan birisinin üç ve daha fazlasını kabul ettiği, birisinin en az iki kabul ettiğine dair bir rivayet var.
A:BAYINDIR:
Mezheplerde iki kardeşi üç sayıyorlar mı?
Abdurrahman:
Sayıyorlar.
A.BAYINDIR:
Bakın şimdi tensiye ve cemi diye iki şey vardır Arapçada. Türkçede yoktur. Türkçede çoğul dediğiniz zaman birden fazla demektir. Ama Arapçada çoğul ikiden fazla demektir. Burada kardeşler dendiği için bunun ikiden fazla olması lazım. Ama annenin payını düşürmek söz konusu olduğu zaman diyor ki iki kardeş de kardeşler sayılır, diyor. İki kardeş “ehavan” dır Arapçada, “ihve” değildir ki.
Hanefi mezhebinde iki kardeş annenin payını düşürür, hatta annenin çocukları bile düşürür. Baba bir kardeş olmaya gerek yok.
En size bu “ihve” kelimesinin iki olmayacağını Kur’an-ı Kerim’den göstereceğim. Esas söylemek istediğim budur.
Sık sık söylüyoruz ya Kur’an gerçekten hiçbir eksik bırakmıyor hiçbir konuda. Allah bilmiyor mu insanların böyle yapacağını? Hemen onun çaresini bulmuş.
Nisa suresinin son ayetine gelelim.
Burada diyor ki,
4/176: “Yesteftûneke”
Senden fetva istiyorlar.
“Kulillâhuyuftîkumfîlkelâleh”
De ki kelale konusundaki fetvayı Allah veriyor.
“İnimruunheleke leyse lehûveled”
Bir kişi ölür, çocuğu olmazsa,
“ve lehûuhtun fe lehânısfumâterak”
kız kardeşi olursa, kız kardeşi mirasın yarısını alır.
Kendi öz kızı gibi.
“ve huveyerisuhâ in lemyekunlehâveled”
Erkek kardeşse kız kardeşin tüm malını alır, çocuğu yok ve babası yoksa.
Tabii diğerleri paylarını aldıktan sonraki kısım bu.
“Fe in kânetesneteyni fe lehumâssulusânimimmâterak”
Kız kardeşler iki taneyse geriye bıraktığının üçte ikisini alır, diyor.
Bakın burada iki kardeş dedi.
Şimdi asıl önemli nokta bu.
“Ve in kânûıhveten”
Onlar kardeşlerse…
“ricâlen ve nisâen”
Erkek ve kız kardeşlerse,
“ fe liz zekeri misluhazzılunseyeyn”
Erkek iki kız payı kadar alır.
Bunlar iki kardeş mi daha fazla mı?
Kardeşlerse, erkek iki kız payı alır. Bir erkek iki kızsa kaç eder? Üç eder. Erkek iki kız payı alır. Çoğul en az kaçtı? Üçtü. O zaman bakın burada “ihve”.
“Ricalen” çoğul, “nisaen” de çoğul. Erkek ve kız kardeşlerse, “ihve” kelimesinin manası açısından diyorum. Öyle iseler erkek iki kız payı alır.
Bakın iki ayet de mirasla ilgili, ikisi de kardeşlerle ilgili. Eğer kardeşler “ihve” ise iki kardeş ona girer mi? Girmez, en az üç olması lazım.
Arap diline de uymuyor. Ayet-i kerimeye de uymuyor. Ama fıkıhta böyle. Annenin payı azalsın, o nasıl olsa başka ailenin. Bu ailenin malı gitmesin öbür tarafa. İki kardeşi de üç sayıyorlar.
Ayetleri birleştirdiğimiz zaman ortaya muhteşem bir sistem çıkıyor. Nisa 11’de kızlar ikiden fazla olursa dedi. 176’da iki kız kardeş dedi. Her ikisinde de üçte ikiyi verdi.
Dolayısıyla kız kardeşleri öz kız gibi değerlendirdiği için iki kız ve daha fazlası mirasın üçte ikisini alır. Bu tamam.
Asıl size anlatmak istediğim şey şu, 176.ayeti tekrar açın.
4/176: “Yesteftûneke”
Senden fetva istiyorlar.
Sana soru soruyorlar değil. Kur’an’dan hüküm çıkarmanı istiyorlar. Hüküm Kur’an’da var. “Yestektunek” dendiği zaman sana soruyorlar, Kur’an’da yok.
Bu ayet geldikten sonra Rasulallah’akelaleyi sordukları zaman bize bu ayet yeter, diyor.“Yestektunek” meselesi değil. Fetva olduğu için hükmü Kur’an’da var. Ama diyor ki Allah burada:
“Kulillâhuyuftîkumfîlkelâleh”
Kelale konusundaki fetvayı size Allah verir.
Niye fetvayı Allah veriyor? Bakın ayetin sonunda diyor ki;
“Yubeyyinullâhulekum”
Bunu size Allah açıklıyor.
“en tadıllû”
Yanılırsınız diye.
Soru kime soruldu? Rasulallah’a değil mi? Peki, yanılacak olan kim? Yine o. Bu ayet burada varken kalkıp diyorlar ki Rasulallah’ın dinle ilgili konuşmaları vahiydir, diyorlar. Vahiyse, Allah yanlış vahyedip sonra diyecek ki yanılırsınız diye ben açıklıyorum. Olur mu öyle şey?
Görüyor musunuz? Her tarafı dökülen bir dini mirasımız var. Biz bu mirasla dünyaya nasıl din anlatacağız?
Ziya Paşa’nın bir şiiri vardı.
Anlar ki laf ile verirler dünyaya nizamat
Bin bir teseyyüp bulunur hanelerinde.
Siz lafla dünyaya nizam vermeye kalkıyorsunuz ama evinizde bin bir türlü bozukluklar, sıkıntılar var. Şimdi biz de kalkıp Allah’ın son dini mükemmel İslam dinidir. Şüphesiz. Ama siz onu mükemmel din olarak anlatabiliyor musunuz insanlara? Anasını ağlatmışsınız bu dinin? Onun için Cenab-ı Hak İslam alemine müthiş bir ceza vermiş. Bu cezanın altında eziliyoruz. Bundan kurtulmamızın tek yolu tekrar kitap ve hikmettir.
Buradan şunu da anlayacaksınız. Siz yanılırsınız diye, diyor. Bu ne demek? Çok iyi düşünürseniz Nisa 11 ve 12’yi, orada kardeşlerin evlat gibi olduğunu gördünüz. Ananın babanın yokluğu konularını gördünüz. Sırf oradan bile düşünseniz ana yokken üçte bir, baba yokken de üçte iki alır diye bulabilirsiniz ama bu konularda hata yapılabilir. Çünkü çok ince bir konu. Onun için Allah açıklamış. İslam âlemi Allah’ın bu açıklamasına uyuyor mu? Hiç birisi görmüş mü bu açıklamayı? Kimsenin umurunda değil ki… Falanca kitapta böyle yazıyor, tamam. Allah’ın kitabı ne yazarsa yazsın.
Diğer ayetler haftaya kalsın. Allah yardımcımız olsun. Bir ara verelim.