(Abdülaziz Bayındır) Bugünkü konumuz bir Müslüman ile Müslüman olmayan birinin evliliği. Ama önce geçen haftaki konuyu tekrar etmemiz lazım. Konu ilk defa duyuluğu için akılda da kalmıyor birçok soru ortaya çıkıyor. Öncelikle bakara suresinin 228 inci ayetini açalım. Kuranı kerimin ikinci suresinin 228 inci ayeti. O ayetin tamamını okumayacağız çünkü geçen hafta okumuştuk. Talaktan yani erkeğin boşama hakkından bahseden o ayetin son bölümü şöyle…
Bakara 2/228 “ … Kadınların lehinde olanlar, marufa uygun olarak aleyhinde olanlara denktir,” yani kadınların ne kadar görevleri varsa o kadar da hakları vardır. Kadın ile erkek arasında hak ve görevler karşılıklı olarak eşittir. Misil kelimesinin manası budur “denktir.”
“…Ama erkeklerin lehine kadınlara karşı bir derece üstünlük vardır,” o bir dereceyi de geçen hafta ayetlerle okumuştuk. Arzu edenler geçen haftaki sohbeti dinleyebilirler. Bu hafta kısa bir özetini veriyoruz br de dersten sonra sorulan bazı soruların kısa cevaplarını vermeye çalışacağız. Erkek karısını boşamak istediği zaman mahkemeye gitmek zorunda değil. Talak suresini zaten okuyacağız yakında orada da onu tekrar anlatırız. Erkek karısını boşamak istediği zaman Talak suresinde belirtildiği gibi bakacağı şu: Kadın adetli mi değil mi? Adetli ise boşayamaz. Temiz ise bu temizlik süresi içerisinde ilişkiye girmiş mi girmemiş mi? İlişkiye girmiş ise yine boşayamıyor. Erkek karısını öyle bir zamanda boşuyor ki.. Tabi olarak karısına olan arzusu doruk noktasında; adetten temizlenmiş ilişkiye girmemiş. Böyle bir anda boşarken ciddi bir problem olması gerekiyor boşuyor herhangi bir karar organına ihtiyacı yok tek taraflı kararı ile boşayabiliyor; yapacağı şey iki tane şahit bulundurmak, kadını evden çıkarmamak. Kadının kocasının evinde bir bekleme süresi var buna İddet deniyor o süreyi sayma görevi de erkeğe ait yani uzun süre içerisinde eşiyle yakından ilgilenecek, yaklaşık üç ay birlikte kalacaklar aynı evi paylaşıyorlar bu süre içerisinde araya yabancılar girmiyor, kadın dışarıya gitmediği için anlaşabileceklerse anlaşacaklar. Anlaşamazlar ise sürenin sonunda erkek güzellikle karısını ayıracak, anlaşırlarsa devam edecekler. Ayrıldıktan sonra yeniden anlaşırlarsa yeniden bir nikah ile birleşebilirler, erkek bunu bir kere daha bu şekilde yapabiliyor. Üçüncü kez boşadığı zaman artık bu şartlar aranmıyor. Çünkü biliyorsunuz bir insan bir kere suç işler bağışlanır, ikincisinde suç işler bağışlanır, üçüncüsünde ne olur “Kusura bakma denir artık bir değil iki değil üç.”
Çok tabii bugün biliyorsunuz boşanma çok ciddi problem kaynağı oluyor. Eşler birbirinden ayrılabilmek için iftiralara varan şeyler yapıyor yalancı şahitler buluyorlar, boşanma yetkisi hakime verildiği için sıkıntıyı hakim çekmiyor, yanlış bir şey yapılmış tabii olmayan bir yol bakıyorsunuz ki, ondan sonra ilerde birleşemeyecek hale geliyorlar. Çünkü araya birsürü şeyler giriyor. Burada taraflar birbirlerini incitecek bir şey yapmadıklarından şimdi ayrılsalar da ileride birleşmelerinin önü açık, üçüncü kez yapıncaya kadar. Bir iddet süresi içerisinde yani yaklaşık üç ay içerisinde erkek karısını birden fazla boşayamıyor. Kuran ı Kerim de olan bu.
Kadın boşanmak isterse boşanmada karar nasıl erkeğin kendi tek taraflı kararıyla boşanması mümkünse, kadın da kararı kendi tek taraflı iradesiyle veriyor da ama bu iradeyi kullanabilmesi için bir yargı sürecinden geçmesi gerekiyor. Yani kadın kocasından ayrılmak istediği zaman birlikte olamayacağını mahkemeye bildiriyor. Mahkeme nin olmadığı yerlerde de ……………….tabii çünkü İslam dünyanın her yerinde her türlü şart altında uygulanması gereken bir din. Kadın kocası ile anlaşamayacağını bildirdiği zaman hemen iki tane hakem görevlendirilir. Birisi kadının ailesinden; diğeri erkeğin ailesinden; bu hakemler her iki tarafı dinliyor arayı düzeltmeye çalışıyorlar. Eğer hakemlerin çalışmaları sonucunda onların bunların düzelmeyecekleri kanaatine varırlarsa o zaman mahkemeye gerekli durumu izah ediyorlar, mahkeme kadına diyor ki sen istersen kocandan aldığın Mehir veya hediyeler (kendisinin malı olmak üzere aldığı şeyler veya hediyeler) bunların tamamını ya da bir kısmını kocanın kusuruna göre kararlaştırıyorlar. Diyor ki; sen kocana şunu verip ayrılabilirsin. Kararı mahkeme vermiyor son karar kadının. Kadın ayrılıyorum derse veriyor kocasından aldıklarının tamamını ya da bir kısmını ondan sonra doğru babasının evine gidiyor. Bakın her ikisinde de karar eşlerin kendisine ait ama erkek böyle bir karara varmak için herhangi bir kuruluşun yetkisini kararını beklemiyor tek taraflı olarak karar veriyor. Ama kadın boşanma yetkisini kullanması için ya mahkemeye başvurması gerekiyor ya da mahkemeni bulunmadığı yerlerde hakemlere başvurması gerekiyor. Bu hakemler de İslam mahkemeleri işlemlerden sonra kadına yetkiyi veriyorlar. İşte erkeğin üstünlüğü burada, 12:12 erkek bu kararını hemen uyguluyor kadın belirli bir süreyi beklemek zorunda. Aslında burada bir üstünlük te yok başlangıçta var gibi gözüküyor da. Bu kadının korunmasına yönelik birşey. Çünkü kadınların duygusallığını kullanarak bazı erkekler onları boşanmaya zorlar, yani erkeğin niyeti bu kadından ayrılıp bir başka kadınla evlenmek olabilir. Bu kadına vermiş olduğu malı geri almak olabilir. Bunun için de kadını psikolojik olarak sıkıştırmış olabilir. Kadın kocasının baskısına dayanamayarak mal verip ayrılmak isteyebilir işte araya giren bu hakemler bunu yakalarlar ve kocayı suçlu bulurlar kadına derler ki: ayrılıyorsan sembolik olarak küçük bir mal ver. Mesela Hz Ömer döneminde bir küpe karşılığında ayrıldığı da olmuştur kadınların. Ya da bir toka o kadar basit sembolik bir şey. Bir ayeti Kerime de Allah u Teala diyor ki:
Nisa 4/20 “Bir kadından ayrılıp bir başka kadınla evlenmek isterseniz, birinci kadına kantar dolusu mal(Altınlar) vermiş olsanız dahi hiçbir şey almayın,” Almalarının bir tek yolu var Kadını fahişelikle suçlamak.
“…Şimdi sen iftira ederek büyük bir günaha girerek mi alacaksın?” Onun için burada araya mahkemenin girmesi tamamen kadını korumaya yöneliktir. Aradan belli bir süre geçecek mahkemeye başvurulması hakemlerin görevlendirilmesi bunların taraflara bildirilmesi gelip mahkemeye bilgi vermesi kararın alınması yine aşağı yukarı üç ayı bulur. Bu süreden sonra kadının beklemesi gerekmiyor babasının evine gidiyor. Orada yapacağı şey hamile olup olmadığını anlamaktır onun için de bir aylık bir süre yeterlidir. Şimdi kadından boşanmak var bu arada bir soru geldi soruda şöyle deniyor: Erkek boşar kadın boşanmak istemezse? Muhterem arkadaşlar Ailede böyle bir şey tek taraflı yürümez. İki taraf ta birbiriniz sevecek iki taraf ta birbirine saygı duyacak ki yürüsün. Tek taraflı yürütülebilecek bir şey değil onun için tarafların karşılıklı anlaşması gerekmiyor, her ikisi de Talak ta da gerekmiyor Kadının boşanma hakkında (iftida) da gerekmiyor. Böyle bir şey ararsanız bugün Türkiye de yaşandığı gibi ciddi aile faciaları yaşarsınız. Nikâhta karşılıklı anlaşma şart, nikâh ta tek taraflı olmaz çünkü orada birlikte yaşamaya karar vereceksiniz her iki taraf bu anlaşma devam ettiği sürece aile yürür. Nikah ta iki taraf anlaşmak zorundadır Talak ta bu şart değil. Kadın boşandıktan sonra evden gitmek istemez ise? Öyle olmaz Hukuk zaten bu tür şeyler içindir devletler bunun için kurulur, Kanunlar bunun için konulur herkes kendi istediği gibi hareket edemez ki. Şimdi Mumtehine Suresinin 10 uncu ayetini tekrardan açalım. Bu geçen hafta okuduğumuz sure 551 inci sayfa. Bu ayetten önce bir kısa giriş yapalım geçen hafta da yapmıştık. BU onuncu ayet; Hudeybiyye antlaşması sırasında inmişti. Hicretin altıncı yılında Peygamberimiz SAV Hac için gelmiş Mekke ye Mekke nin ortasına kadar Hudeybiyye denen yere kadar gelmiş, Mekke nin içine kadar gelmiş ama Mekkeliler Kabe ye gitmesine müsaade etmemişler. Peygamberimiz Mekke ye girmeden önce şöyle bir durum var: Hicretin beşinci yılında yani daha bir sene önce Mekkeliler; bazı Arap kabileleri ve Yahudilerle anlaşarak Medine ye baskın yapmışlardı. O günkü Araplar açısından çok büyük bir ordu ile Medine ye gelmişlerdi Medine deki tüm Müslümanları boğmak istemişlerdi. Medine de yaşayan üç gürüp var birisi Müslüman, bir gurup var Yahudi, bir gurup daha var Müslüman gözüküyor ama Münafık yani içi başka dışı başka. Dışarıdan o büyük ordu o güne göre göre çok büyük bir ordu, Müslümanları sarıyor o sırada bir hendek açmışlardı büyükçe; içerisine su doldurmuşlardı onun için Hendek Savaşı da deniyor. Değişik bölükler geldiği için adına Ahzap savaşı da deniyor, Müslümanlar çok büyük sıkıntı içine girmişlerdi, Müslümanların müttefiki olan Yahudiler düşman ile işbirliği yapmışlardı Münafıklar da cepheden kaçmışlardı. Mahallelerin içine kadar nüfuz edenler olmuştu çok zor bir savaş oldu ama sonuçta Allah ın Lütfu ile O kuşatmayı yapan düşmanlar oradan çekilip gitmek zorunda kalmışlardı. Onların bu gelişinden sonra bir yıl geçmiş aradan Peygamber SAV Mekke ye gitmeye karar veriyor. Öyle bir Politika güdüyor ki Peygamberimiz, Mekkeliler baskını onlar yaptıkları için çok büyük masraflarla gelmişler oraya paralı askerler yığmışlar, hem kendi ordularını donatmaları hem diğer askerleri oraya getirmeleri gerçi Hayber deki Yahudilerin de yardımları var; geriye de eli boş dönmeleri onları maddi olarak perişan etmişti. Müslümanlar sadece savunma yapmışlar kendi paraları ceplerinde kalmış. Mekke ye vardıkları zaman çok büyük bir kıtlık söz konusuydu. ….İmame kıralı Müslüman olmuş, Mekke nin buğday ambarı orası Mekkelilere Medine baskınından dolayı “Ben bundan sonra size buğday vermeyeceğim” diyor. Öyle bir zor durumda kalıyorlar ki Ebu Süfyan Medine ye kadar gelen ordunun komutanlığını yapan Mekke komutanı Ebu Süfyan Peygamberimize müracaat etmek zorunda kalıyor. “Ya Muhammed sen bizim kardeşimizsin aynı soydanız, bu bizi aç bırakacak söyle de bize buğday versin.” Sonucu görüyor musunuz?. Peygamberimiz haber gönderiyor diyor ki: “bunların buğdayını ver.” Sonra Mekke nin zor durumda olduğunu bildiği için el altından beşyüz altın gönderiyor o gün için büyük bir para; fakirlere dağıt diyor. Ebu süfyan ın elinde deri var ama müşterisi yok çünkü gelen giden yok, Savaş o çevreyi iyice sıkıntıya sokmuş. Bu gün de orada dericilik oldukça gelişmiş vaziyette çünkü her gelen orada bir kurban kesiyor derileri kalıyor… Peygamberimiz Ebu Süfyan a Haber göndermiş derilerini satar mı? diye. Ne satması bir de oynar ama psikolojik olarak onları esir almış oluyor. İyi bir para ile Ebu Süfyan ın derilerini alıyor. Haber gönderiyor ki çok sayıda insan ile Hacca geliyorum bunu duyan Mekkeliler son derece Mutlu oluyorlar. Hiç olmazsa her gelen Hacı epeyce para getiriyor oraya. Şimdi siz geçimi Turizme bağlı olan bir bölgeyi düşünün, turist gelmediği zaman ne olur? Perişan olur onlar da geçimi Hacılara bağlı, kimse gelmiyor Ümre ye gelen yok Medine den Muhammed SAV in Hacca geldiğini duyunca ki zaten güçlü insanları gönüller güçlü den yanadır çünkü gitmişler oradan eli boş dönmüşler. Bunu duyunca son derece mutlu oluyorlar. Mekke de çok sayıda Müslüman var ama gizli Peygamberimizin amcası da onlardan bir tanesi, Abbas. Peygamber efendimiz bu şartlar altında gelmiş Hudeybiyye ye bir antlaşma yapmış. Allah u Teala Fetih Suresi de bu olayla ilgili olarak inmiştir. Diyor ki:
Fetih 48/25 “…Sizin bilmediğiniz Mümin kadınlar ve Mümin erkekler Mekke de olmasaydı,” Çünkü kimliklerini açıklamamışlar Kafirlerin baskısına karşı siz bilmiyordunuz onların Müslüman mıdır Kafir midir? Orada bunlar olmasaydı,
“…Bilmeden onları ezip geçmeniz ve bundan dolayı size bir utanç dokunacak durumda olmasaydı, Allah sizin Mekke ye girmenize müsaade ederdi,” yoksa Müslümanlar orada güçlü durumdaydı. Psikolojik olarak yenmişlerdi orada karşılarında duracak güç kalmamaış yani Mekke de birçok Müslüman erkek vardı hanımı Müşrik. Birçok Müslüman kadın vardı kocası müşrik buradan böyle devem ediyor. Şimdi bu hanımlardan Mekke de Müslüman olarn hanımlardan birkaçı gelmiş Müslümanlara sığınmış Bunlar ne için sığınıyorlar? Kocalarından kaçıyorlar değil mi? Çünkü kocasından memnun olanlar orada zaten duruyor, Müslüman olduğu halde kocası müşrik olan ama kaçmak ihtiyacında olmayanlar var. Kaçıp gelenlerle ilgili olarak bir evli hanım için en önemli konu onun medeni halini açıklığa kavuşturmak olur burada evli olarak mı hayatına devam edecek? Yoksa boşanmış sayılarak yeni bir aile mi kuracak önemli bir numaralı problem o. Kaçıp geldiğine göre kocası ile birlikte olmak istemiyor demektir açık bu. Yani ayrılmak istiyor o zaman böyle bir hukuki işlem yapmak lazım. Düşünün buradan bir hanım Avrupa ya kaçıp gidiyor vize almadan ya da başka bir şekilde ailesinden kaçıp gidiyor orada bir mahkemeye başvurur, boşanır değil mi? Ondan sonra istediği kişi ile evlenir. Boşanamazsa evlenemez evlenemediği takdirde bir erkekle birlikte olursa ona birlikte yaşamak derler ama İslamiyet te buna zina denir bir Müslüman da zina yapamaz. Öyle ise bir numaralı mesele bu kadının medeni halini açıklığa kavuşturmak boşanma isteğini uygunsa gerçekleştirmektir. Boşanma gerekçesi ne bu kadının? Kocası Müşrik ben Mümin im peki gerçekten mümin mi diye bir araştırmak lazım değil mi. O zaman işte bu ayet geliyor diyor ki: Geçende birisi bana söyledi itirazda bulundu hocam o ayetten o ayete atlıyorsun olayı anlayamıyoruz ben de bari atlamadan anlatayım dedim böyle daha iyi anlaşıldı mı? Ama delilli de olması lazım elinizde bir belge olsun, geçen hafta öyle yaptığımız için şimdi böyle yapıyorum. Şimdi ayeti okuyalım bu ön bilgilerle okursak daha iyi anlaşılır. Siz kendinizi Medine deki Müslümanlar gibi düşünün Mekkelilerle anlaşma yapmışsınız, anlaşmada şu var Mekke de birisi Medine ye sığınırsa iade edilecek. Medine den herhangi birisi Mekke ye sığınırsa iade edilmeyecek on yıl süre ile de bir huzur ve güven ortamı olacak birbirleri ile savaşmayacaklar, taraflar bir taraf diğerinin aleyhine üçüncü tarafa destek olmayacak. Şimdi Mekke den birisi Medine ye sığınırsa o birisi yerine geçen kelime nin anlamı da “Erkek” 29:10……….ANLAŞILMADI………………:29:19 Peygamber efendimiz diyor ki: “Bak imzaladığımız anlaşmaya burada Erkek yazıyor hanım yazmıyor.” Şimdi o hanımlar geldi size sığınmış anlaşmaya da aykırı değil o zaman onları geri veremez.
Mümtehine 60/10 “…Şimdi bunlar biz imanımızdan dolayı kaçtık diyorlar bir imtihan et gerçekten imanlarından dolayı mı kaçmışlar,” yoksa başka bir maksatları mı var hazır Kervan Medine ye giderken ben de gideyim aralarına katılayım orada bir takım işlerim var falan böyle mi?… İmtihan et bakalım.
“…İman Kalp işidir,” Kalpte iman var mı yok mu bunu en iyi kim bilir ? ALLAH
“…Onların Mümin olduklarına kanaat getirirseniz,” yani kocalarından ayrılmalarının sebebi İman mıdır o zaman
“…Onları O Kâfirlere geri göndermeyin.” Başka maksatla geliyorsa kusura bakma ben senin zorunluluğunu taşıyamam dersin. Geri gönderme niye? Kadın ileri sürdüğü gerekçede haklıdır. “Ben Mümin olduğum için kocamdan ayrılıyorum” diyorsa sen de araştır, buna hakem gönderemezsin; bir hakem erkeğin ailesinden bir hakem hanımın ailesinden gönderiliyor ya hani, buraya hakem gönderemezsin. Bu bir iman meselesidir. Yani bir anlaşmazlıktan bahsetmiyor ki aralarını bulmaya çalışasınız. Kocası kafir bu Mümin ise yapacak başka bir şey yok. Araştırıyorsun bakıyorsun ki Mümin. O zaman Kafirlere geri gönderme. Kocasına geri gönderme. Çünkü ayrılma isteğinde bulunmuş isteği haklı görülmüş tıpkı geçen hafta anlatmıştım Sabit Bin Kays ın karısı gibi. Habibe ya da Cemile adında değişik rivayetler var isimleri ile ilgili, Bu kadın Peygamber SAV e geliyor, Diyor ki Ya Resul Allah “Benim Kocamla birlikte olmam mümkün değil” Peygamberimiz u kadının evveliyatını da biliyor. Evveliyatı ile ilgili bir sürü rivayetler var zaten komşusuymuş, hakem gönderme ihtiyacı olmamış. Arkasından kocası geliyor, kocasına diyor ki: Karın seninle ilgili olarak her şeyi söyledi diyor. Kocası bir savunma yapmıyor karısını haklı görmüş Kadına diyor ki “Sabit ten aldığın bahçeyi geri verir misin?” “Bir bahçe de üste veririm Ya Resul Allah” diyor. “Yok Sadece aldığını ver.” Bahçeyi veriyor “O zaman git babanın evine.” Babasının evine gidiyor, bir ay kadar yani hamile olmadığının anlaşılmasına kadar iddetini bekliyor ondan sonra serbest istediği kişi ile evlenebilir. Peygamberimize ayrılma gerekçesini anlattı Peygamberimiz de kabul etti arkasından da Sabit den aldığını verir misin diye tamam kabul etti ondan sonra kadın sabit e helal olur mu? Çünkü artık yargı için süre sonuçlanmış oldu. İşte Mekke den gelen hanımlar da diyorlar ki; biz mümin olduğumuz için kocamızdan kaçtık geldik. Şimdi bu kadınlara da Sabit in karısı gibi Aldığın mehri iade et demek lazım ama kaçıp gelmiş artık neyi iade etsin yapabileceği bir şey var mı? Hiç kimseye dinimiz gücünün yetmediği şeyi sorumlu tutmaz.
Bakara 2/286 “Allah hiç kimseye gücünün üstünde bir sorumluluk yüklemez,” O zaman bu kadınların kocalarının bunlara yaptığı harcamaları kim verecek? Müslümanlar verecekler çünkü artık korumaları lazım onları. Zaten kendileri de vereceği için o imtihanı yapıyorlar ödeme yapacaklar Müslüman olduğundan emin olmak için. Müslüman olmak için geliyorsan yardım edeyim ödeyeyim ama başka bir şey için geliyorsan sen öde kusura bakma ben ödemem
35:30……..ANLAŞILMADI………..(kayıt hatası)……………336:41 BU noktada bu kadın kocasına helal olur mU? Çünkü yapılan akit sonlanmış kadın ayrılmakta haklı ödemeyi de sen yapacaksın artık bu kocasına helal olmaz ama onun belki oraya gelen hanımın kız kardeşi de mümindir onun kocası da müşriktir. O gelmemiştir. O kocasına haram mı? Bu Ayeti kerime ye göre değil işte burada diyor ki;
“…Onlar kocalarına haram değildir,” Onlar derken anlaşılan nedir? Kaçıp gelen kadınlar kaçmayan kadınlar değil orada kalan kadınlar değil ama bizim ulema Onlar kelimesini öncesinden ayırarak Müslüman kadınlar diye anlamlandırıyor. Halbuki onlar bir zamirdir bir şeye işaret eder değil mi? O gösterdiği nedir burada? Hicret edip gelen kadınlardır. Sen bunu bütün Müslüman hanımlar diye nasıl anlamlandırsın? Olur mu öyle. Yanlış hükümler verilirken hep bir anlam kayması yapılarak verilmiştir. Dikkatinizi her defasında çekmeye çalıştım. Her defasında şunu da söylüyorum: Biz hep birlikte iyi bir dayanışma gösterirsek bizim burada gördüğümüz çok çok büyük bir hizmettir. Bakın İslamın kaybolmuş hükümlerini Kuran ı Kerim e göre ortaya çıkarıyoruz. Bir kişinin beş on kişinin altından kalkacağı bir şey değil bu salonun içindekiler birbiri ile tam bir dayanışma içinde olurlarsa siz sadece haftadan haftaya gelip dersi dinler giderseniz bizim başarılı olma şansımız yok. Bunu kafanıza iyice koyun. Bu iş benim birinci işimdir, Diğer bütün işlerim sonra gelir diyebilirseniz o zaman büyük başarı ortay çıkar. Ama maalesef buraya gelen arkadaşlarımızın büyük bir çoğunluğu dinliyor gidiyor. Bu şekilde yapılırsa bir başarıya imza atılmaz değil atılıyor ama işte bu kadar oluyor. Daha fazla olmaz.
O kadınlar o kocalara helal değildir o kocalar da bu kadınlara helal değildir, yoksa Mekke den göç edip gelmemişlerle bir alakası yok bu ayetlerin. Şimdi anlaşıldı mı mesele. Geçen hafta bazı zihinlerde soru kalmıştı.
Ondan sonra yapılacak şey tabii bu kocaların yaptığı harcamayı iade etmektir o harcamayı da verdin mi bu kadınlar nasıl olur? O hanımlar özgür olurlar artık başkaları ile evlenebilirler. Şu andan itibaren bak burada İddet beklesinler falan yok dikkat ederseniz. Burada istenen sadece bu kadın Hamile mi değil mi? Ama boşanmada erkek karısını boşadığı zaman bırakılan süre hamilelikle alakalı değil. Ama o arada hamilelik var ise zaten ortaya çıkar. Ama mesele hamilelik değil. Üç adet görüp temizleninceye kadarki süre koca bu sürede karsı ile yakınlaşma içerisinde olacak araya yabancılar girmeyecek aileyi yeniden kurar mı diye:..
Talak 65/01 “Bilemezsin belki Allah bundan sonra bir çözüm ortaya çıkaracak,” Bunun gerekçesi o. Ama burada kadın ayrılmak istediği zaman zaten ciddi bir süreç geçiriyor arada O zaman kadın sadece hamilelik ile ilgili kontrol ediliyor, beklemesine gerek yok onun için de bir ay bekledi mi kafi. Çünkü adet görmediği anlaşılırsa hamiledir görüyorsa değildir. Ondan sonra diyor ki Allah u Teala:
Mümtehine 60/10 “…Şimdi bu kadınlar artık kocalarından ayrılmışlardır, bunların Mehirlerini verirseniz evlenmenizde bir sakınca yoktur.” Artık diyemezsiniz ki; Biz bu kadınların zaten kocalarından aldıklarını ödedik, evlenirken bari ona mahsuben olsun… Hayır böyle bir şey yok o Müslümanların hayrıdır. Evlenmek istiyorsan kadının mehrini verip evleneceksin. Bir yerde çok mühim erkek karısına der ki: “Hanım senin için dünyayı ayaklarına sererim” der. Ser bakayım, hadi ver bakayım kime sorarsanız insanlardan hangisine sorsanız Allah ı mı daha çok seviyorsun malını mı? Ne cevap verir: Allah ı yani Kafir de olsa Müslüman da olsa. Allah rızası için kaldır şu bardağı birine ver dersen ne yapar? Ama.. Falan başlar kıvranmaya. Verdiği zaman ona ne deniyor? Ha demek ki haklıymış gerçekten Allah ı bu maldan daha çok seviyormuş. İşte ona Sadaka denir sadık kelimesi kullanılıyor ya Türkçe de. Şimdi erkek de karısı için “senin için dünyayı ayaklarına sererim” öyle mi? Tamam gel kadına ver bakayım şu malları… Ama işte hayat müşterek değil mi birlikte yaşayacağız ya… Veriyor musun peki verdim. Verdiysen demek ki haklıymışsın onun adına da aynı kökten sadak derler. Öbürüne sadaka buna sadak denir. Demek ki haklıymış. Mal çok önemli yani sembolik de olsa ciddi bir önemi var. Onun için evleneceksen ver kardeşim. Kadına vereceksin malı; O mal kadının kendi öz be öz malıdır. Yani ondan tek kuruş alabilir mi bir başkası? Evlendik hadi hanım getir ihtiyacım var borcum var ödeyeyim araba alacağım bilmem ne, alacaksan çalış al bu paraya karışma hakkın yok. Ha kadın kendi tamamen hür iradesi ile kocasına verirse o da olur. Ona br yasak yok. Ama asla baskı altında olmaz. Şimdi oradan Müslüman hanımlar geldiler Medine ye. Kocalarından ayrıldılar ve orada yeni kocalar ile evlendiler. Onlardan birisini Hz Ömer in aldığı rivayet edilir.
Mekke den Medine ye hicret eden Müslümanların hepsinin karısı Müslüman değildi. Kocasından ayrılmak istemiyor bir problemleri yok. Ama Kafir kadınlar da vardı bunlardan bazısı da kocasıyla birlikte olmak istemiyordu. Kocası Mümin hoşlanmıyordu onun dini inancından diyor ki ben Mekke ye gitmek istiyorum diyor… “Gidemezsin sen benim karımsın bizim kitabımızda yazmaz bizde boşama yok falan..”
Şimdi Allah u Teala burada diyor ki:
“…Sizin nikahınız altında Kafir(Müşrik) Kadınlar var ise, Onların da bileklerine yapışmayın gidiyorlarsa gitsinler” Onların aldıkları Mehir ler; Orada oldu Medine de oldu değil mi? O= zaman o Mehir i kimden isteyeceksin o kadının kendinden? Tamam, gitsin ama mehirini versin de gitsin. Onun için:
“…Harcadığınız isteyin,” onlara harcadığınızı isteyin. Şimdi Buhari den bir rivayet okuyacağım öbür konuya geçiş yapacağız okuyacağım rivayet gayrimüslimler ile evlenme konusunun da bir başlangıcı olacak. Kısaca okuyacağım. 48:04
“…Hz. Ömer in bu sırada nikahında iki tane müşrik kadın vardı,” Şimdi burada diyor ki: “Hz Ömer bu iki müşrik kadını o gün boşadı, bunlar Mekke ye gittiler birisi Muaviye (Ebu Süfyan ın oğlu) Diğeri e Saffat bin Ümeyye ile evlendi” tekrar okuyorum bak burada büyük bir hata var. Bu rivayette bakalım bu hatayı hanginiz bulacaksınız? Bak “..bu sırada Hz Ömer in nikahında iki tane müşrik kadın var” dikkatle dinleyin bakın bu rivayette ciddi bir hata var ama bunu yakalamak için geçen haftaki bilgileri de aklınızda tutmuş olmanız lazım. Bu hafta o konuda fazla bir şey bahsetmedim geçen haftayı iyi kavrayanlar da bu soruya cevap verir hatayı bulur yoksa bulamaz.
Dersimizin birinci bölümünün başında sorduğumuz bir soru vardı. Dersi internetten dinleyen birçok kişi ben bu sorunun cevabını biliyorum demiş olabilir. Onların bize şu anda ulaşma durumları yok aslında onu da yapsak da mesaj da geçseler olur ama yapmadık. Neyse şimdi siz kim sorunun cevabını buldu hanımlardan var mı? Hz. Ömer boşamış olsa, onlardan mehir alabilir mi? İsteyemez değil mi?
Burada Allah u Teala bak diyor ki:
“…Kafir kadınların bileklerine yapışmayın, gidecekse gitsin,” gitmesi kendi iradesiyle değil mi? Eğer boşarsa o zaman diyor ki:
“…Yaptığınız harcamayı isteyin,” Halbuki, aşağı yukarı hepiniz bildiniz beni memnun ettiniz. Bilemezler diye düşünüyordum ama Allah razı olsun gerçekten çok güzel bir şey geçen derste bulunmayanların dışında hemen hepsi bildi, şimdi ayeti hatırlayalım tekrar,
Bakara 02/229 “…Boşadığınız kadınlara verdiğinizden hiçbir şey almanız size helal değildir.” Boşayınca bir şey isteyemezsiniz.. Bu ayette diyor ki “harcadığınızı isteyin,” harcadığınızı istemek için boşamamış olmak gerekiyor kadın kendi isteği ile gitmiş olması lazım. İşte burada bu inceliği, bu rivayeti yapanlar bilemedikleri için rivayeti, birisi diğerine bir şey söyler ötekisi nasıl algılasa gider başka yerde öyle anlatır.
Bunlar Kuran ı Kerim i ezberler gibi ezberlenmiş şeyler değildir ki hadis rivayetleri. Kendi kafasında tutuyor gidiyor başka yerde anlatıyor. Bir insanın kafasında “Kadının boşanma hakkıyla” ilgili bilgi yoksa bunu hemen gidip “Talak” a çevirecektir. Hz Ömer in böyle yaptığından değil. Bu ayetten sonra; “Kafir kadınların bileklerine yapışmayın,” ayeti indikten sonra “O gün Ömer iki karısını boşadı.” … Boşarsa bir şey isteyemez. O zaman Talak değil Serbest bıraktı demek lazım, ama Talak denmiş. Tallaka diyemez. Gidecekseniz gidin, ama kimse kendi isteğiyle gitmez, kadın kendi arzusu ile gideceği için kocasından aldığını verecek şimdi hem sen göndereceksin hem de diyeceksin ki ver. Kadın demeyecek mi? Hem beni ailemden ediyorsun çoluğumdan çocuğumdan ayırıyorsun hem de, hem de benden para istiyorsun bu olur mu? Ama Allah u Teala nın burada Mümin kadınlara verdiği hakkı kafir kadınlara da tanıyor. Anlaşıldı mı şimdi? Demek ki karı kocadan birisinin kafir olması aradaki nikah bağını bozmuyormuş. Nikah bağı ortadan kalksaydı Hz. Ömer e haram olsaydı b kadın serbst bırakma diye bir şey olmazdı ki zaten çeker giderdi. Talak diye bir şey olmazdı zaten haram. Sen sokaktaki kadını boşa… Haram ise yapacak bir şey yok. Haram ise kadına diyeceksin ki sen artık bundan sonra benimle beraber olamazsın sen bana haramsın… Tamam haram; o zaman bana yaptığım harcamaları ver. Hoppala bu ne şimdi? Sen gönderiyorsun işte burada diyor ki kendi gitmek istiyorsa gitsin ama bedelini ödesin. İşte bu gün sonuç ne olmuş? Kadının boşama hakkı yok sonra da demiş ki evet kadın kocasından ayrılmak istiyorsa ona bir mal verir ama son karar kocanındır. Bütün Mezhepler bunu böyle söylüyor. Şimdi sapmaları tespit ettik değil mi? Bakın bütün mezhepler bunu böyle söylüyorlar çok basit küçük bir cümle ama neticesi ne? Bugün İslam Alimi dini davranışını bu mezheplere göre yapıyor. Sizin yetiştiğiniz durumları düşünün bizim bu derslere gelmeden önceki halinizi düşünün, bu mezheplerin Kuran a aykırı bir karar verebileceğine ihtimal veriyor muydunuz?
Çünkü bize ne deniyordu dört mezhebin dördü de Hak tır deniyordu. Ondan sonra Falan Mezhep–ler de batıl dır deniyordu. Şimdi İslam aleminin bugün neden bu halde olduğunu her derste görüyoruz… Bizim burada yaptığımız çalışmaların kıymetini bilmek gerekir. Ekran başındaki kardeşlerimiz için söylüyorum hem de burada olanlar için. Tek başına bir kişi bir olur iki tane biri yan yana koyarsanız onbir olur aradan su sızmaz, arasına bir artı işareti koyarsanız iki olur o kadar. Üç tane biri yan yana koyar su sızmaz hale getirirseniz yüzonbir olur araya artı koyarsanız üç olur. Ne kadar iyi dayanışma içerisinde olursak etkimiz o kadar büyük olur. Şimdi bakanlar diyor ki: Siz şunu yapıyorsunuz, kendileri ne yapıyor o ayrı bir konu.. Sen de böyle yapıyorsun demek cevap değil. Adam yanlış yapıyorsa onun yanlışı senin yanlışını gidermez ki… Sen doğru yapmak zorundasın. Ama bakıyorsunuz ki haklılar.
Sekiz mart dünya kadınlar günü şimdi Nurgül hanım diyor ki; hanımlar benden neden iki kadının şahitliği bir erkeğin şahitliğine denktir diye sordular. Biz bunu burada birkaç kere anlattık bununla ilgili de sitemizde “Kadının şahitliği” diye bir yazı var. İki sayfalık bir yazı, Orada; Kuran ı Kerim de biliyorsunuz hiçbir konu bir tek ayette anlatılmaz. Ama siz olayı farklı bir tarafa çekecekseniz mecbursunuz bir tek ayete bakmaya. Onun açıklamasına bakmayacaksınız ki kendinize göre açıklayacaksınız… Kadınların şahitliği konusunda da bir tek ayete bakmışlar; ayetin aşağısına da bakmamışlar bu daha daha ifadelerine bakmamışlar, iki kadının şahitliği bir erkeğin yerine geçer diye kararlaştırmışlar, Hanefiler Şafiler demişler ki bu sadece alışverişte böyledir, evlenmede kadının zaten şahitliği geçerli değildir demişler…
Sonra ceza hukukunun bir kısmı harp ve kısas cezalarıdır dört mezhebin dördü de kadınların şahitliğini burada geçerli değildir demişler. Siz yine dua edin kadının şahitliğinin geçerli olmadığı yer de var yani mezheplere baktığınız zaman, hiç geçerli değildir demişlerdir. Mesela zina olayına kadın şahit ise, kadının şahitliği ile zina cezası verilemez, mezheplere göre. Ama Kuran ı Kerim e göre Zina davasında Kadın ile erkeğin şahitliği bire bir eşittir..
Bunlar o yazıda var, sadece bir ara cümle; konuyu dağıtmamak için yarın kadınlar günü olduğu için bunların hepsi internet sitemizde o yazımızda var. Zaten Allah;
Bakara 2/228 “…kadının marufta lehine olan aleyhine olanın dengidir, ” buyuruyorsa, orada bütün şeyler delilleri ile var kısa hemen okunabilir. Printer dan çıkarıp verebilirsiniz.
Şimdi gayrimüslimler ile evlenme konusuna geçiyoruz, burada bir olay daha anlatayım SAV. in büyük kızı Zeynep; halasının oğlu Ebul Haas ile evli. Ebul haas peygamberimizin evinde komşu orada çocukluğu orada geçmiş fakat sonra Peygamberimizin Peygamberliğini kabul etmemiş Peygamberimiz Mekke den Medine ye hicret ederken karısı Zeynep i göndermemiş ama Zeynep Müslüman. Bedir savaşında Ebul Haas esir olmuş Zeynep Mekke de, esirlerin parasız olanları fidye ile kurtuluyorlar. Ebul Haas zengin bir adam, Tüccar bir adam para gönderiyorlar Kurtuluş akçesi. Zeynep kocasının kurtuluş akçesi olarak annesinin düğünde taktığı gerdanlığı gönderiyor. Ebul Haas damadı tabii, Peygamberimiz de gönderilen şeyin kızının gerdanlığı olduğunu görünce çok duygulanmış. Onu geri göndermiş Ebul HAAS ı da serbest bırakmış. Ama bir şart koşmuş; kızımı bana göndereceksin demiş, Ebul Haas da Müslüman değil ama son derece dürüst Mekkeliler de bu var bir söz verdiler mi canları pahasına yerine getirirler. Karısını da çok seviyor, Zeynep te onu seviyor hatta diyor ki dünyanın bütün kadınları Zeynep in üçte biri etmez diyor öyle seviyor. Zeynep Hamile olduğu halde çok sevdiği hanımını söz verdiği için Medine ye gönderiyor ve oturup ağlıyor dayanamıyor o giderken. Bedir savaşı hicretin ikinci yılı kaç yıl kaldığına dair değişik rivayetler var altı sene en fazla deniyor ki altı sene Zeynep kocasından ayrı kaldı. Bazıları hicretin altıncı yılı diyorlar bazıları yedinci yılı diyorlar önemli değil uzun süre Zeynep Medine de kalıyor. Ama evlilik devam ediyor çünkü ne Zeynep ayrılmak istiyor kocasından ne Ebu Haas boşamak istiyor. Zeynep gittikten sonra Ebul Haas a diyorlar ki evlen sen zengin adamsın yakışıklı adamsın itibarlı adamsın… “Ben Zeynep gibi birisini nereden bulacağım ki evleneyim?” diyor. Ebul Haas Suriye den bir Kervan ile geliyor, yolunu kesiyor Müslümanlar çünkü bu kervanlar Mekke ye gidince Medine ye mermi olarak geri dönüyor; kervandakileri esir alıyorlar bu olduğunu görünce kimseyi öldürmüyorlar çünkü Peygamberin damadı; Medine ye getiriyorlar Ebul Haas bir yolunu bulup kaçıyor mallarını ganimet olarak alıyorlar. Ebul Haas bir yolunu bulup kaçıyor, geliyor Zeynep in evine gece vakti, Zeynep in evinde kalıyor. Bu ayetlere haramdır hükmü verdiler ya bir kere öyle olunca rivayetleri de kendi kafalarına göre değiştiriyorlar. 01:08:25 Zeynep in evinde, sabah namazı oluyor, (bir tane de kızları var), Peygamberimiz Allah u Ekber diye namaza başladıktan sonra Zeynep arkadan sesleniyor, “Haberiniz olsun EBUL Haas benim korumam altındadır. Benim korumam altındadır dedikten sonra artık serbestçe dolaşabilir kimse dokunamaz ister kadın desin bunu ister erkek desin. Eşitlik veriyor her Müslüman a orada. Selam verdikten sonra Peygamber efendimiz diyor ki; “Benim duyduğumu duydunuz mu?” evet diyorlar… Vallahi diyor olaydan daha yeni haberim oldu, bilmiyordum ama Müslümanların en zayıfının verdiği güvence de geçerlidir. Ebul Haas a dokunamazsınız…
Peygamberimiz Ebul Haas a diyor ki: Müslüman ol… Hayır olmam diyor Ebul Haas. Onun mallarını ganimet olarak almış Müslümanları çağırıyor diyor ki; “İsterseniz bu sizin hakkınız, ama esirleri serbest bıraksanız malları da iade etseniz olmaz mı?” Tabii ya Resul Allah diyorlar hemen esirleri serbest bırakıyorlar ve malları iade ediyorlar, Ebul Haas da güven içerisinde Mekke ye gidiyor. Mekke de herkesin malını dağıtıyor, oradan üç ay sonra geliyor Medine ye “Ben Müslüman oldum” diyor.
Şimdi Zeynep in yanına gitmesi için nikaha gerek var mı, hayır yok hiçbir nikaha mehire gerek kalmadan Zeynep in yanına geliyor. Bu olaylar da bu ayetin inmesinden sonra oluyor.
Eğer söylendiği gibi eşlerden birinin kafir olması nikahı sona erdirseydi, yeniden evlenmeleri gerekirdi değil mi? Eğer eşlerden birinin kafir olmasıyla nikah sona erseydi, Zeynep ile evlenmek isteyen ne kadar çok insan çıkardı… Hiç kimse böyle bir şeyi aklından bile geçirmemiştir, Ebul Haas ın karısı diyerek. Bir başka olay:
Peygamberimiz SAV Mekke yi fethediyor, hicretin sekizinci yılı değil mi? Tarihi bilenler. Mekke nin fethi bu ayetin inişinden bir sene sonra Mumtehine 10 uncu ayetin inişinden iki sene sonra; çünkü ertesi sene kaza Ümresine geldiler ondan sonra da Mekke yi Fethettiler. Mekke liler antlaşmayı bozdukları için Fetih yapılmıştır. Mekke nin fetih günü Mekkenin önde gelen ailelerinden en zenginlerinden Saffan Bin Ümeyye. Bunun karısı Müslüman oluyor. Mekkeli Velid bin Muğire nin kızı ama Saffan, Müslüman olmuyor kaçıp gidiyor. Muhammed bana bir şey yapmasın diye, halbuki Peygamberimiz kimsenin burnunu kanatmış değil. Peygamberimiz Saffan a haber gönderiyor: Gelsin ona iki ay süre tanıyacağım, kendi iradesi ile Müslüman oluyorsa olur olmuyorsa nereye giderse gider. Saffan geliyor atının üzerinde Peygamber efendimize diyor ki o zannediyor ki iki ay süre tanımışsın, Peygamberimiz diyor ki in aşağıya konuşalım diyor, bana iki ay süre tanıdığını söyle ineyim diyor gel diyor, sana dört ay süre. Sözleri senet birbirlerine de çok güveniyorlar Mekkeli Arapların söz verdiler mi öyle cayma felan yok son derece güvenilir insanlar. İniyor ve karısından ayırmıyor ki Peygamber efendimiz, karısının yanına gidiyor karısı da Müslüman. Bu Kafir, ve hicretin sekizinci yılında bu Mümtehine suresi de hicretin birinci yılında inmiş buradaki ayetlerden hüküm çıkarıyorlar, Müslüman kadın Kafir erkeğe haramdır onun için karı kocadan birisi Müslüman olursa nikah anında düşer, diyorlar bunu nereden çıkarıyorsunuz?
Bu ne demektir biliyor musunuz? Ey Kafirler dininizin kıymetini bilin, oturun oturduğunuz yerde, Müslüman olacaksanız birlikte olun. Öyle değimli? Kadın Müslüman olacak, Müslüman olursam kocam bana haram olacak aileyi bozacağız her neyse kalsın… Adam Müslüman olacak şimdi hanımdan olacak… Yahu kardeşim bu din kişinin şahsi kararıdır topluca verilecek bir şey değil ki… O zaman adamı münafık edersiniz orada, Müslüman olacaksa karar verir olur, kadın karar verirse kadın Müslüman olur erkek karar verirse erkek Müslüman olur, Zeynep ile Ebul Haas a tanınan bu hürriyet neden gidip te …………… e tanınmasın. Öyle şey olur mu? Peygamberimizin kızı işte…
Saffan bin Ümeyye tabii evine gidiyor Peygamberimiz de oradan Huneyin savaşına gidecek Saffan da zengin bir adam; Bu aile Mekke nin askeri işlerinden sorumlu… Ebu Sufyan ın da mensubu olduğu ailesi. Peygamberimiz Saffan a haber gönderiyor diyor ki, savaşa gideceğiz bize şöyle zırh, ok, mızrak verir misin? Diyor ki: Saffan “sen zorla mı istiyorsun yoksa bana mı bırakıyorsun?” Hayır zorla istemiyorum diyor SAV, verirsen verirsin vermezsen vermezsin o zaman ne istiyorlarsa veriyor… Kendisi de savaşa katılıyor fakat hala inanmış değil. İki ay sonra inanıyor Peygamber efendimize ama inanması da öyle kolay değil, savaşta alınan ganimetlerden o kadar büyük bir kısmını Saffan a veriyor ki Saffan: “Valla sen peygamber olmasan bunları vermezdin, o zaman inanıyorum.” diyor. Bu süre içerisinde Peygamber efendimiz bunların hiçbirisini arasından ayırmıyor. Şimdi gelelim ilgili ayetlere… Başka ayetlere. Nisa Suresinin 25 inci ayetini okuyacağız, Nisa 4 üncü sure biliyorsunuz, çocuklar; çocuk Müslüman ın çocuğu da Kafirin çocuğu da fıtrat üzere ne zaman aklı başına gelir ise iancı kabul ederse Müslüman olur etmezse olmaz. İnsan doğuştan Müslüman ya da Kafir olmaz ki; ama Müslümanlığı kabul edecek bir fıtratı vardır. Şimdi bakın 83 üncü sayfa burada kısaca geçelim vakit daraldı, 23 ve 24 üncü ayetler var bu ayetlerde evlenilmesi haram olan kadınlar sayılıyor.
Nisa 4/23 “Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşlerinizin oğulları kızları kız kardeşlerinizin oğulları kızları, sizi emziren anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, karılarınızın anneleri ve bakımınız altında olan hanımlarınızın başka kocadan kızları, eğer o hanımlar ile gerdeğe girdiyseniz haram olur, gerdeğe girmeden evlenirseniz haram olmaz ve oğullarınızın karıları, iki kız kardeşi aynı nikah altında birleştirmeniz size haramdır. Evli kadınlarla evlenmeniz de haramdır, bunlardan birisi esir olarak alınmışsa o ayrı, bu Allah ın size yazgısıdır bunun dışındaki kadınlarla evlenmeniz size helaldir.”
Buraya kadar din unsuru geçti mi? Geçmedi. Müslüman olacak falan diye bir şey yok ama bir şart vardır; bu kadınlar namuslu olacak gizli dostlar edinmeyecekler, zina yok. Bu şart erkekler için de şart şu; namuslu olmak, gizli dostlar edinmemek, zina ya yaklaşmamak. Bu şart bunlar çok önemli şartlardır sürekli bunu Cenabı Hak tekrarlıyor. Erkekler için böyledir kadınlar için; namuslu olmak gizli dostlar edinmemek, zina ya yönelmemek. Gizli dost hiç kimsenin duymadığı gizli evlilikler yapmalar. Kimsenin duymadığı olur mu öyle saçmalık evlilik dediğin açık olur herkes duyar. Ya da bu Muta nikahı dedikleri olay, şimdi 25 inci ayette diyor ki Allah CC.
Nisa 4/25 “Namuslu Mümin kadınlar ile evlenmeye güç yetiremez ise o zaman elinizin altındaki cariyelerden evlenin” çünkü Mümin kadınlar ile evlenmek için Mehir vermek gerekiyor. O zaman elinizin altındaki cariyelerden evlensin diyor yani köle kadınlar ile evlensin. Ondan sonra da diyor ki; “sizin Mümin olmanız şart yine namuslu olmak Mümin olmak şartı var. Burada Mümin kelimesi geçiyor işte buna dikkat edin. Sizden kim? dediği zaman biz Müslümanız…
“…Sizden Kim? Namuslu Mümin kadınlarla evlenecek kadar bir güce sahip değilse, sizin sahip olduğunuz namuslu Mümin cariyelerle evlensin.” Yine namuslu olmak Mümin olmak şartı var.
“…Cariyelere de ücretlerini Marufa uygun olarak verin.” Çünkü onlar da insan muamelesi yapın çünkü biriniz diğerinizdensiniz.
“…Onlar da namuslu olsunlar, zina ya gitmesinler ve gizli dostlar da edinmesinler,” bu şartla evlenebilirsiniz orada bu ayetin zina cezası ile ilgili tekrarlamıştık,
“…Bunlar evlendikleri taktirde zina ederlerse, Namuslu ve Mümin Kadınlara verilecek ceza 01:23:17…………Anlaşılmadı kayıt bozuk…………………….01:23:45 Mümin kadınla, namuslu mümin kadınla evlenemiyorsan, ikinci tercih Namuslu Mümin cariye ile evlenebilirsin.
“…Namuslu Mümin cariye ile evlenme ruhsatı, sizden sıkıntıya zinaya düşme endişesi olanlara verilmiş bir fırsattır.” Bu bir ruhsat, Ama sabrederseniz, yani Cariyeler ile evlenmeyi tercih etmeyip sabrederseniz sizin için daha hayırlı olur. İşte burada din unsuru girdi mi devreye? Namuslu Mümin kadınlar ile evlenmeye gücünüz yetmez ise namuslu Mümin cariyeler ile evlenenin, ama cariye ile evlenmenizi tavsiye etmiyorum diyor Allah C.C. çünkü bir taraftan gidecek eve efendisine hizmet edecek akşam da sende kalacak falan, ciddi problem doğurur başka mahsurları da var.
“… Ama sabrederseniz sizin için daha hayırlıdır. Allah Gafur ve Rahimdir.” Diyor. Şimdi bunu aklımıza iyice yerleştirdikten sonra, Bakara suresi 221 i açalım.
Bakara 2/221 “Burada diyor ki Allah C.C.
01:25:24 ……………….Anlaşılmadı Kayıt Bozuk……………………….01:28:17
“…İşte ayetlerini insanlara açık açık anlatır, tezekkür etsinler..” zikir nedir bir bilgidir, ilim mesela nisa suresinin 25 inci ayetinde Allah C.C. önce Namuslu Mümin kadınlar der, buna gücünüz yetmez ise namuslu mümin cariyeler ama onlarla evlenmemeniz sabretmeniz daha hayırlıdır diyor. Orada o işi bitirdi. Şimdi Müşrikler ile evlenmek ister kadın ister erkek olsun Cariyelerden sonra gelmiyor mu? İşte sonrasını ayet açıkça söylüyor Mümin bir cariye Müşrik bir kadından daha hayırlıdır diyor, açıkça söylüyor işte peki şimdi ehli kitap dediğimiz insanlar, Müşrik midir değil midir? Müşrik tir, mesela Mekke li müşrikler hiç putlarına Allah demişler midir? Ama Ehli kitap ne diyor İsa Allah tır diyor. Bunlar müşriklikleri Mekkelilerden daha fazladır. Şimdi bazıları şu ayete bakarak Ehli kitap ile diğer müşrikleri ayırıyorlar, yapmayın Maide Suresi 5 inci ayet
Maide 5/5 “Bugün temiz şeyler size helal kılındı, Kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri size helal sizinkiler de onlara helal. Namuslu mümin kadınlar kendilerine kitap verilmiş Yahudi ve Hıristiyanların namuslu kadınları da size helal onların mehirlerini verdiğiniz takdirde, namuslu olacaksınız ve gizli dostlar da edinmeyeceksiniz,” bir tarafta metresin var öbür tarafta hanımın var bu olmaz. Şimdi Allah burada onu helal kıldığı zaman bizde gelenek şudur Ehli Kitap tan evlenebilirsin diğer müşrikler ile değil. Yahu kardeşim Ehli kitap ta müşrik, işte Allah tekrar ediyorum nisa 25 inci ayette öncelikle Namuslu Mümin kadınlarla evlenmeyi, Onunla evlenmeye gücün yetmiyorsa namuslu Mümin cariyelerle evlenmeyi, tavsiye ediyor ama cariyelerle evlenmeyip, sabrederseniz daha hayırlıdır diyor. Ehli kitap olsun diğer müşrikler olsun bundan sonra geliyor. O zaman karı kocadan birisinin dini ayırd ediliyormuymuş? Hayır. Peki bir Müslüman hanım bir gayrimüslim erkekle evlenmiş ise ya da bir Müslüman erkek gayrimüslim bir hanımla evlenmiş ise bunların ilişkisine zina denir mi? Denmez.
Son bir ayet okuyup bitireceğim, 24 üncü sure içimizde oluşan bir soru o soruya cevap veriyor…Hani namuslu olma şartlarını saydı ya Cenabı Allah, kadın da namuslu olacak erkek de namuslu olacak, ikinci ayet,
Nur 24/3 “Zina eden erkek zina eden kadın ile ya da bir müşrik kadın ile evlenebilir.” Namuslu bir kızlar size olmuyor, kusura bakmayın. Zina eden Kafir de olmuyor çünkü kafir olsa burada zina eden kadını da ancak zina eden bir erkek ya da bir müşrik alabilir. Bak kafir değil o zaman müşrikler ile evlenebilirsin diyor Allah CC. Çünkü öbürlerinde hep namuslu şartı var. Bunlar çer çöp siz bunlarla idare edin. Bunlar Mümin kadınlara Mümin erkeklere haram kılınmıştır, öbürlerinde hep namusluluk şartı var, namussuzsan Mümin namuslu kadınla evlenemezsin, Haram. Eğer namussuz kadınsan namuslu erkek ile evlenemezsin Haram. E ne olacak hep böylemi? Ama tevbe ederlerse başka… beşinci ayette diyor ki Allah,
Nur 24/5 “Tevbe eder kendini düzeltirse, başka,” düzeltirse ama bunun sabit olması lazım bugün tevbe ettim dersin yine aynı şeyi yaparsın. Her toplumun kriterleri farklıdır. o zaman evlenebilir.
Demek ki karı kocadan birisinin kafir olması evliliği sona erdirmez, bir Müslüman ın bir Gayrimüslim ile evlenmesi ister ehli kitaptan olsun ister başka taraftan asla Cenabı Hak tarafından hiçbir şekilde tavsiye edilmiyor ama Haram da kılınmıyor. İşte Peygamber efendimizin uygulamalarına baktık, Kuran ı Kerim in ayetleri işte…
BİTTİ