Dr. Yahya ŞENOL: Euzubillahimineşşeytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdu lillah vessalatu vesselamu ala resulüne Muahmmedin ve ala alihi ve ashabihi ecmain.
Hud suresini anlama çalışmalarına devam ediyoruz. Geçen hafta 12. ayeti okumuştuk.İnşallah bu hafta, 13 ve 14.cü ayetleri okuyacağız;Fatih ORUM hocamla birlikte.
Geçen hafta; 12.ci ayeti okurken şunu görmüştük; Mekke müşrikleri, Resulullah’ı çeşitli gerekçelerle sıkıştırmaya çalışıyorlar ve Resulullah’ta bundan dolayı ciddi sıkıntı duyuyor.
Şöyle diyorlardı onlar; ya işte bu Muhammed’in bir anda böyle durduk yere hazineleri falan olmalı değil mi? Veya gökten bir melek inse de ikisi beraber bize uyarıcılık yapsalar olmaz mı?İsra suresinden ayetler okumuştuk. İşte bir anda bir işaret yapsın, bir şey olsun. Yerden pınarlar fışkırtsın, bir anda bir işaret yapsın, üzüm bağları olsun, hurma bağları olsun; arasından da nehirler akıtsın.O da olmadı gözümüzün önünde şöyle yukarıya doğru bir uçsun bakalım. Ama uçmasına da biz onun inanmayız. Yukarıya gittiğine dair yukarıdan yazılı bir belge getirsin. Muhammed buralara geldi falan dediğine dair. (İsra 17/90-91-92-93)
VeyaFurkan Suresinin7. ve 8.ci ayetlerini okumuştuk. Orada da bu nasıl bir elçi?Ya bu yemek yiyor, çarşıda, pazarda dolaşıyor. Bu olur mu? Yani böyle bir elçi! Ne olmalıydı? Ya onun yanına bir melek inseydi; biz meleği de gözümüzle görseydik, o şekilde biz buna inansaydık. Hatta işi daha da ileri götürüyorlardı İsra suresini unuttum onu söylemeyi.Ya, Muhammed Allah’ı da melekleri de getirsin karşımıza onları da görelim;ondan sonra biz inanacağız ki Muhammed Allah’ın resulüdür. Böyle acayip istekleri var. Bütün bu isteklerine Allah teala bir cevap vermişti, verdirtmişti Muhammed Aleyhisselam’a ne demişti?“Gulsubhenarabbi”yani “fesuphanallah” bizim dilimizde aynı bu şekilde ifade edebiliriz. “Fesuphanallah!”“Hellkuntu illa beşeranrasulaa” ya,“ben beşer yani sizin gibi etten kemikten,” (İsra 17/93)yemek yemeye ihtiyacı olan çarşıda pazarda dolaşma ihtiyacı olan bir resulünden başka bir şey miyim? Ya ne biçim şeyler istiyorsunuz benden? Allah’ta vermiyor. Yani önceki nebilere, önceki elçilere verdiği hissi mucizeler dediğimiz; işte Musa Aleyhisselam’ın asası gibi Salih Aleyhisselam’ın devesi gibi otür mucizelerden vermiyor.Vermeyişinin gerekçesini de açıklıyor Allah diyor ki “vemameneana en nürsilebil’ayâti”, İsra suresinin 59. Ayetinde“önceki resullere verdiğimiz türden mucizeler göndermeye bize ne engelledi?”“illâenkezzebebihel’evvelun”“Öncekilerin bunu yalanlamış olması”(İsra 17/59) yani öncekiler hangilerine inandılar daBiz sana da aynı mucizeleri verelim; e bunlar da inanmayacaklar! Dolayısıyla Allah teala; böyle etkisini çok çabuk olarak kaybedecek türden mucize yerine, etkisini kıyamete kadar bırakacak olan Kur’an ı Kerim’imucize olarak veriyor. Resulullah aleyhissalatu vesselama. Yani onların her türlü olağanüstü isteklerine; evet, mucize gönderiyor ama nasıl okunabilen, dokunabilen bir mucize olarak gönderiyor. Şimdi biraz sonra bununla ilgili ayetleri okuyacağız. Şimdi onlar böyle anormal isteklerde bulunuyorlar, bulunuyorlar ve Allah teala diyor ki, hayır, 12.ci ayet nasıl bitiyordu? “Innemaentenezir”“hayır, sen yalnızca bir uyarıcısın”(Hud 11/12)yani bu tip şeyleri gösterme istihdaftın yok senin onların isteklerini ha bire onlar desinler ki uç uçacaksın, kaç kaçacaksın yerden pınar fışkırt fışkırtacaksın… ya bunların isteklerinin sonu yok ki işte bakın en son gele gele gele nereye getiriyorlar, Allah’ı da haşa melekleri de gözümüzün önüne getir.Buraya kadar getirebilecekler işi. Görseller inanacaklar mı ya yine inanmayacaklar. Dolayısıyla bunlarla uğraşmanın bir manası yok. Allah teala hem onları hem de kıyamet gününe kadar Muhammed Aleyhisselam’ın elçiliğine şahit olmak isteyenleriKur’an mucizesine davet ediyor.Diyor ki, mucize mi istediniz?
“Evelemyekfihimennaenzelnaaleykel kitabe yutla aleyhim”Ankebut Suresinin 51.ci ayeti.“Her gün ayetleri bağlantılarıyla birlikte onlara okunup duran Kur’an’ı sana indirmiş olmamız yetmedi mi mucize olarak?”(Ankebut 29/51)Mucize ise buyurun.Mucize geldi.Hem de önceki nebilere verilen mucizeler gibi etkisini hemen yitirecek cinsten değil. Bakın Musa Aleyhisselam’ındokuz tane mucizesinden bahsediyor Kur’an ı Kerim ama bugün bizim için ne mana ifade ediyor onlar; Allah teala haber verdi de iman ediyoruz ama ötesi.Görebiliyor muyuz o mucizenin etkisini bugün hala…Göremiyoruz değil mi? Deniz o günden bugüne bir daha ikiye ayrıldı mı?Asa toprağa, taşa vurulduğu zaman on iki tane pınar fışkırdı mı?Hiçbir şey olmadı. Salih Aleyhisselam’ın devesi gibi bir deveye hangimiz şahit olduk? Bir şehrin suyunu tek başına içebilsin. Hiçbirini görmedik.
Ama Kur’an ı Kerim bizden bin dört yüz yıl önce Resulullah Muhammed Aleyhisselam’a indirildi; biz onu görmediğimiz halde onun Allah’ın elçisi olduğuna bugün şahitlik edebiliyoruz.
Bizden sonra gelecek olanlar şahitlik edebilecekler kıyamet gününe kadar; bu Kuran’ın ebedi mucize oluşuyla alakalı işte.Onlar hissi mucizeleri istediler. Allah vermedi, istediler vermedi ve onlar en son ne dediler işte bugünkü ders konumuz olan ayetler…
13.cü ayeti HudSuresinin:estaüzubillah, “emyekuûlüneftreah” “ve en son şunu mu söylediler, bu Kur’an’ı Muhammed uydurdu mu dediler?” (Hûd 11/13)Öyle mi diyorlar bunlar?Yani bakıyorlar ki Muhammed Aleyhisselambunların isteklerini yerine yerine getirmiyor.Ve en son diyorlar ki ya bu Kur’an bu Allah’ın kelamı Allah’ın sözü falan değil, bunu Muhammed uydurdu! Böyle mi diyorlar? Tamam diyor Allah. Böyle diyorlarsa bu nedir bir iddiadır dimi? Kuran Muhammed’in sözüdür cümlesi bir iddia.Peki iddianın n’apılması lazım?İspatlanması lazım.
Allah Teâlâ diyor ki “kul”“sen de de ki” onlara “fe’tûbi’aşrisüverinmislihimuftereyatin”madem Muhammed uydurdu bu Kuran’ı hodri meydan. Sizde onun getirdiği bu kitabın içindeki surelerden on tanesine benzer denk, biraz sonra Fatih Hocam onların ne olduğunu bize söyleyecek;“on tane uydurulmuş sure de siz getirin bakalım”(Hud 11/13) madem haşa bu uydurma; siz de uydurma on tane sure getirin, ispatlayın böyle bir şeyin kul tarafından yapılabileceğini biz de inanalım, değil mi?Ve bunu yaparken ne yapın? “ved’ûmenisteta’tümmindûnillahi in küntümsâdikıyn”“ve eğer bu iddianızda haklıysanız, Allah’ın dışında; kimi çağıra biliyorsanız yardıma çağırın”, (Hud 11/13)kimi kimi istiyorsanız yani yardıma ki biraz sonra buna cinleri de dahil edeceğine dair bir ayet okuyacağım çağırın.Bu iddianızı ispatlayın ve hep beraber toplanın yapın bakalım olabiliyorsa eğer;Kur’an gibi bir Kur’an’ın bir suresi gibi on suresi gibi bir şeyler getirilebiliyorsa siz de getirin.Onlara biz de böyle söyleyeceğiz.
Peki sonra “feillemyestecibûleküm” 14.cü ayet.“Eğer sizin bu isteğinize karşı bu sefer onlar olumlu cevap veremezlerse;” (Hud 11/14) yani Kuran’ın on tane benzeri suresini getirmezlerse eğer“fa’lemû”“bilin ki” bakın hem biz bileceğiz hem o günkü müminler bilecek hem Kur’an Muhammed’in uydurmasıdır diyen güruh da bilecek. Hep beraber bileceğiz. Neyi bileceğiz? “ennemâünzilebi’ilmillâh”“bu Kur’an Allah’ın ilmiyle indirilmiştir!” (Hud 11/14)Öyle Muhammed’in sözü bir beşerin sözü falan değil, bir noktasına, bir harekesine bile dokunulmamıştır. Tamamı Allah’ın ilmiyle oluşturulmuştur.Bunu iyi bilin.
“Ve en la ilahe illallahu”“ve Allah’tan başka ilah olmadığını da çok iyi bileceksiniz.”(Hud 11/14)Yani bu Kuran’ı oluşturan, indiren makamın Allah olduğunu ve ondan başka bir varlığın bu özellikleri haiz olamayacağını bileceksiniz.Ve sonunda bunu da bildikten sonra ne yapmak gerekir bu gerçeğe?Teslim olmak gerekir dimi?
Allah ne diyor “fehelentummüslimûn”“bütün bunlardan sonra artık Kuran’a, vahye ve Allah’a teslim oluyorsunuz, olacaksınız değil mi?” /Hud 11/14)
Yani eğer oluşturamıyorsanız, Kuran’ın benzeri bir sure,on sure; bileceksiniz ki bu Allah’ın kitabıdır. Bunu getiren Allah’ın resulüdür. Bunu gönderen Allah’tır ve ondan başka bir ilah yoktur! Bu; yani bu iddianın ispatlanamaması bu sonucu doğurur.Peki buna rağmen hala bunlar eski iddialarında devam ederlerse biz ne anlarız?Ya biri, birileri çıkıyor;bakın bugün de dimi biz 2022 yılında yaşıyoruz, hala birileri çıkıp Kur’an Allah’ın kelamı falan değil kardeşim; Muhammed’in uydurması, diyorlar değil mi?Biz o iddianın muhatabı değiliz. Kur’an bizim kitabımız ama sahibi Allah’tır. Allah da diyor ki, kardeşim getirin, benzerini getirin; Muhammed’in uydurduğunu iddia ettiğiniz şeyin aynısını siz de uydurun anlayalım ki gerçekten böyle bir şey uydurulabiliyor; ama yapamazsanız he o zaman başka bir şey devreye giriyor. Şimdi bununla ilgili bir, iki tane ayet okuyayım. Ondan sonra sözü Fatih Hocama bırakacağım.
Bakara Suresinin 23.cü ayeti. Daha önce okumuştuk ama tekrarında tabii ki fayda var. Diyor ki cenabı hak“ve inküntümfiyraybinminmennezelnaalâabdina” “bizim kulumuz Muhammed’e indirdiğimiz bu Kur’an konusunda eğer bir ikilem yaşıyorsanız bir şüpheniz varsa”(Bakara 2/23)ya bu Allah’ın kelamı mı?Ne bileyim bunu Allah mı indirdi, nereden bileceğim ben bunun Allah yapıtı olduğunu, yani bu ya belki Muhammed uydurdu bunu ya birileri buna müdahale etti. Böyle mi diyorsunuz? Peki,“fe-tûbi-suugratinminmislihî” bakın “bu kuranın içinde yer alan bir surenin aynı benzerini kalkın getirin bakalım.”(Bakara 2/23)Ama nasıl benzeri olacak? Biraz sonra Fatih Hocam söyleyecek öyle bir sure meydana getireceksiniz ki dil ve üslup açısından Kuran’ın aynısı olacak. Yani Arap dilini en üst seviyede fesahat ve belagat açısından en güzel şekilde temsil edecek. Öyle bir sure getireceksiniz ki Kur’an gibi muhtevası açısından da onun gibi olacak. Yani imandan ibadetten, ahlaktan, hukuktan, ekonomiden yaratılıştan değil mi? Cennetten cehennemden bahsedecek.Öyle bir benzerini getireceksiniz ki geçmişten ve gelecekten yani gaybtan sahih bilgiler verecek ve bu ispatlanacak yalanlanamayacak. Yani öyle bir şey oluşturun;üç yıl sonra, dokuz yıl sonra, otuz yıl sonra olacak bir olay söyleyin ve aynen dediğiniz gibi gerçekleşsin.Yapabilir misiniz?Aynı böyle yani benzeri böyle getirilir. Yoksa sadece Kur’an lafızlarına benzer iki-bir-iki şeyi karalaya bilirsin ama bu bir açıdan ona benzer. Allah ne diyor her açıdan ona benzer olacak.O yüzden bugüne kadar yapılamamış. Bu iddia çürütülememiş.
Bakın Cenab-ı Hak diyor ki “ved’uşühedaekümmindunillahinküntümsadîkiyn”“eğer bu iddianızı haklıysanız bilirkişi olarak tanıyacağınız her kim varsa toparlayın, onlarda sizin bu şeyinize yardım etsinler.” (Bakara 2/23)“feinllemtef-âlu”“ama eğer yapamazsanız”(Bakara 2/24)yani kuranın benzeri bir sure,on sure, bir kitap getirmezseniz ki“velentef-âlu”“asla bunu yapamayacaksınız”(Bakara 2/24)bin dört yüz yıldır yapılamadı;kıyamete kadar da yapılamayacak.O zaman hala bu iddianızı da ısrarcıysanız, o zaman ne olacak? “fettekuonnâralletiyvekûdühennasüvelhicara”“o zaman yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşe kendinizi hazırlayacaksınız.”(Bakara 2/24) O ateşe karşı kendinizi koruyun, koruyabilirsiniz eğer. Çünkü büyük bir iddia ortaya atıyorsunuz. Temellendire-miyorsunuz ve o iddianız dan vazgeçmiyorsunuz. O zaman kuru bir inat dimi sizin yaptığınız. O zaman cezasını da göreceksiniz. Katlanacaksınız! “û’iddetlilkafiriyn”“ki o cehennem kafirler için hazırlanmış.”(Bakara 2/24) Yani bu iddiayı ispatlayamadın mı? Hâlâ da iddianda devam ediyorsan, sen artık gerçeklere kendini kapattın, kafir oldun çıktın.
Bu birinci ayet grubumuzdu. Diğer ayet gurubumuza bakalım. Yunus Suresi; 10 surenin, 37.ci ve 38 inci ayetleri yine bunun benzeri.Diyor ki Cenab-ı Hak:
“vemâkânehazelkur’ânü en yüfteramindünillah”“bakın bu Kur’an; bir başkası tarafından uydurulmuş, yani Allah değil de bir başkası tarafından, yani Allah uydurmuş değil”(Yunus 10/37) haşa; yani Allah’a isnat etmiyorsunuz. “Bir başkası tarafından uydurulmuş bir kitap değil.”(Yunus 10/37)Yani birinci olarak kime diyorsunuz uydurdu; Muhammed’e. Muhammed falan bunu uydurmuş değil, başka bir insan da değil.Bu nasıl bir kitap? “Ve lâkin tasdiykalleziy beyne yedeyhi” “bu kendinden öncekileri tasdik eden bir kitaptır.”(Yunus 10/37)Yani kendinden önce indirilmiş ne var Tevrat var, İncil var, Zebur var şu var bu var.ÂdemAleyhisselam’a kadar bütün nebilere verilen kitaplar onları tasdik eden bir kitap.
Benzerini getirirken bunu da ıska alamayacaksınız ama öyle bir benzer getireceksiniz ki kendisinden önce gönderilmiş ilahi kitapları tasdik edecek. Yani çelişmeyecek onlarla başka “ve tafsıylelkitâb”“ve onları en ince ayrıntısına kadar açıklayacak”(Yunus 10/37)da. Dimi?
Yani benzer getirilebiliyor olsa madem Muhammed uydurdu ya bu nasıl bir kitap? Muhammed’in uydurduğu kitap öncekilerle çelişmiyor. Öncekilerin gizlediği birçok şeyi açığa çıkarıyor. Öncekilerin açıklayamadığı birçok şeyi açıklar hale geliyor.Dimi!Gaipten haber veriyor, şu oluyor, bu oluyor falan; esen uydurdu diyorsan aynı özelliklerde sen de uydurmalısın.
Yapabilirsen eğer; yapamazsan başka: “lâ raybefiyhiminrabbil’âlemiyn”“alemlerin Rabbi Allah tarafından indirildiğinde zerre kadar da şüphe yoktur bu kitabın.”(Yunus 10/37)“em yekuûlüneftrâh”“bütün bunlara rağmen bu Kuran’ı Muhammed mi uydurdu diyorlar?”(Yunus 10/38)“kul fe’tübisûretinmislihöyleyse onun benzeri bir sure getirin bakalım sizde”(Yunus 10/38)ama bu özelliklerde.Yukarıdaki ayette belirtilen özelliklerde tasdik ilişkisi bozulmadan, tafsil açıklama ilişkisi bozulmadan her şeyiyle beraber aynı olsun.
“ved’ümenisteta tüm mindûnillah in küntümsâdıkıyn”“eğer iddianızı haklıysanız kimi çağıra biliyorsanız yardıma da onu yardıma çağırın bakalım.”(Yunus 10/38)Yapabilir misiniz? Hayır, “bel kezzebubimâlemyuhıytûbi’ilmihi”“işte bunların derdi gerçekleri anlamak onun peşinden koşmak falan değil.”(Yunus 10/39)Bunlar zaten daha tam manasıyla kavrayamadıkları bu şey karşısında yalana sapıyorlar. Bakın bugün bile interneti bu tür iddiaları sürenlere bakın, Kur’an ı Kerim’i tanımadıkları halde inkâr ettiklerini söylüyorlar. “Hocam ben şundan dolayı ateist oldum.” Ney?Bir söylüyor? Kuran’da yok o! Sana öyle söylenmiş. Yok!Gerçeğini bilmiyorsun, mealinden okumuşsun veya Arapçası öyle değil, orijinali öyle değil.Tek bir ayet görmüşsün, onun bağlantılarını birlikte görmemişsin. Hani tanı ondan sonra var. Bir tutarlı ol. Ondan sonra inkâr edersen et ama bari bunu yapmadan yapma değil mi? Bir gör, bir hâkim ol. Ondan sonra tamam inanmak zorunda değilsin, inanmayabilirsin.
Bir ayet daha söyleyeceğim ve bitireceğim.İsra Suresinin 88 ayeti, 17.ci sure. Orada da Cenab-ı Hak ne buyuruyor;bizim biraz önce işaret etmiştim 88 ayet. Şöyle: “kul leinicteme’atil’insüvelcinnü”bakın Allah artık iddiayı genişletti. “De ki bütün insanlar ve cinler bir araya gelse toplansa”(İsra17/88)hangi konu üzerine? Hangi amaçla? “alâ en ye’tûbimislihâzelkur’ân”Bu Kur’an’ın Fatiha’sından Nâs’ına kadar olan “Kuran’ın bir benzerini; bu saydığımız özelliklerde ama getirmek üzere bir araya toplansalar,”(İsra17/88)bütün insanlar ve cinler… “lâ ye’tûnebimislihi”“asla bunun benzerini, mislini getiremeyecekler; başaramayacaklar bunu.”(İsra17/88)“ve levkâneba’duhümliba’dınzahiyr┓her biri birine destek olmasına rağmen insanlar cinden hepsi bir araya gelecek bütün bilgi birikimlerini kullanacaklar ama Allah’ın istediği bu şeyi benzerini giremeyecekler.”(İsra17/88)
Mesele bu. Bugünkü okuduğumuz ayetler bunlardı. Şimdi ben Fatih Hocama sözü bırakayım. Burada sure geçti, bir sure dedi. Benzerini getirin, on sure geçti, on surenin benzerini getirin. Bunu birazcık açalım. Ne diyor Allah?Nasıl bir benzerinin getirilmesini istiyor, hani tarihten duyuyoruz işte adam oturmuş;“elfi lamel fiili ve maedrakemel fiil”aaademiş;bak, ben de Kuran’ın benzerini getirdim. Böyle mi yani? Sadece lafız benzerliği; böyle bir şey yazıp getirirse mesela biz bunu kuranın benzeri kabul eder miyiz yoksa hangi özellikleri ihtiva etmeli? Onları bir görelim ve derse yavaş yavaş toparlayalım.
Dr. Fatih ORUM: Evet, teşekkür ettik Yahya Hocamıza aslında konuyu normal tefsir eserlerine baktığınızda, Yahya hocamın son söylediği örnek üzerinden yani Kur’an ı Kerim’in Arapça olarak edebi bir üslubunun olduğunu, dolayısıyla bu üsluba hiçbir edibin, hiçbir edebiyatçının hiçbir şairin ulaşamayacağını, dolayısıyla böyle bir şiirimsi veya bir metin yazılamayacağı üzerinden gidilir ve Allah Teâlâ’nın buradaki meydan okuması da genelde hep bu kapsamda değerlendirilir. Yani burada bu öylesine bir edebi metindir ki, bu edebi metnin üslubuna tarzına hiçbiriniz ulaşamazsınız. Oysa Yahya Hocanın bu ayetlerle alakalı olarak okuduğu benzer ayetler bize bu ayetin aslında derinliğinin ne kadar farklı olduğunu gösterdi. Yani buradaki meydan okuma çok farklı bir şey. Gerçekten de sure, bir sure getirin diyor işte Yunus Suresinde öyleydi. Bir sure Kur’an-ı Kerim’de sure dediğimizde aklımıza en kıssasını düşünelim, İhlas Suresi ya daKevser suresine düşünelim. Gerçekten de bunlar birer sure. Esasında Kur’an-ı Kerim’de herhangi bir konuyla ilgili aynı konuyla alakalı ardışık ayetlerden oluşan kümeler de sure olarak geçer. MeselaMuhammed Suresinde (47/20.ci ayet) “ve yekuûlülleziyneâmenülevlânüziletsûrah” yani “o müminler, bir sure indirilse ya derler.”(Muhammed 47/20)“feizâünziletsûretünmuhkemetün”“muhkem bir sure indirildiğinde de işte şöyle yaparlar, böyle yaparlar,”(Muhammed 47/20) ayet devam ediyor. Yani içerisinde bir konuyla alakalı hüküm ifade eden ardışık ayetler, yani bir sure başı sonu belli bir bölüm indirildiğinde anlamında, yani ister Bakara Suresi gibi iki yüz seksen altı ayet düşünelim ister İhlas Suresi gibi üç ayetten müteşekkil bir bölüm düşünelim, Allah-u Teala burada bir meydan okumada bulunuyor. Bir sure getirin. Hadi bunu yapın. Peki,İhlas Suresi gibi KevserSuresi gibi üç ayetten oluşan bir konu bütünlüğü de olan bir şeyi biz oluşturamaz mıyız? Yani biz bu kadar aciz insanlar mıyız?Kaldı ki Kur’an-ı Kerim bize bu kitabın Arapça lisanı üzeri indirildiğini, yani halkın konuştuğu dil ile indirildiğini söylüyor.Allah’ım, sen bize diyorsun ki bu Arapça indirilmiş, halkın konuştuğu, kavmin konuştuğu dil ile indirilmiş sonra da diyorsun ki buradan iki-üç satır bunun bir benzerini oluşturamaz mısınız? Yani biz bu kadar aciz insanlar mıyız?Biz makaleler yazıyoruz, kitaplar yazıyoruz, ansiklopediler yazıyoruz, şiirler yazıyoruz, edebi eserler üretiyoruz. Yani senin burada İhlas Suresinde söylediğin işte Allah’ın bir olduğu hiçbir şeye muhtaç olmadığı, hiçbir şeyin onun dengi olamayacağı, onun çocuğunun olmadığı, babasının olmadığı zaten bizim de bildiğimiz, iman ettiğimiz şeyleri biz de kendi dilimizle hatta bu kuranın indiği lisan üzeri Arapçayla yazamaz mıyız?
Dr. Yahya ŞENOL: Arapçayla yani…
Dr. Fatih ORUM: Yazamazlar mıydı?Demek ki bu farklı bir mesele.
Buradaki derinlik farklı Allah-u Teala tabii ki bizim de bir takım meramımızı atlatabileceğimizi biliyor ve bizde zaten meramımızı anlatıyoruz;yazıyoruz değil mi? Herhangi bir ayetle alakalı makale yazıyoruz. Niçin yazıyoruz ya işte Allah-uTeala bu ayette aslında şunu anlatıyor, şöyle söylüyor, şu ayetleri ışığında biz bunu anlıyoruz, makaleler yazıyoruz, biz bunu yapıyoruz e. Peki bu Kuran’da indirilen bir ayet, bir süre gibi olmuyor mu? El cevap, evet olmuyor!
Niye olmuyor? Çünkü sureler ayetlerden oluşuyor. Ayet ne demek?Ayet denilen şey, Allah’ın elinin değdiği şey demek. Ayet denilen şey, dünyadaki bütün insanlar cinler bir araya gelse benzerinin yapılamadığı şey demektir.Peki Allah bunu bizim konuştuğumuz kelimelerle mi yapıyor? Evet işte Kuran’da olduğu gibi bütün ilahi kitapları benzersiz yapan şey o kelimelere Allah’ın elinin değmiş olmasıdır.
Yahya Hocam biraz önce söyledi evet yazabilirsiniz ama bu önceki kitaplarla irtibatlı olur mu? Bırakın önceki kitaplarla hadi büyük bir komisyon kurdunuz. Onlarla çelişmemek için gayretinizi şey yaptınız. Onlarla bağlantılı bir-iki cümle ettiniz. Peki bundan sonra olacaklara alakalı bir garanti verebilir misiniz? Yani dünyada bir bilim adamı “ben birkaç paragraflık bir makale yazdım. Geçmişi de bundan sonrakileri de kapsayacak ve hiçbir şekilde artık hata vermeyecek” ne deriz?Zavallı deriz değil mi? Böyle bir iddiada bulunabilir mi? Böyle bir iddiada bulunan zaten bilim adamı olmaz.
Şimdi bunun çok dramatik bir örneği var tarihte.Eee 19. Yüzyılda başlayan bir akım var. Bu Almanya merkezli bunlara analitik felsefeciler diyorlar. Analitik felsefeciler; bu adamlar şöyle bir amaç için uğraşıyorlar diyorlar ki çok güzel bilimsel gelişmeler yaşanıyor. Bilim adamları her alanda çalışıyorlar. Ancak bu tespitler yazı diline, halkın konuştuğu dil üzerinden yazıya geçirildiğinde; çok fazla törpüleniyor. Hatta bazen o ilmi tespitin saptırılmasına zemin hazırlıyor. Kötü niyetli insanlar o metinden hareketle yanlış işler söylüyorlar,yorumlar yapıyorlar. Öyle bir dil oluşturalım ki -bu büyük kapsamlı bir proje. 19. Yüzyılda başlıyor ve 20. Yüzyılda büyük bir başarısızlıkla bitiyor iflas ediyor.- Öyle bir dil oluşturalım ki bu dil uluslararası bir dil olsun, matematiksel bir yapı arz etsin ve hiçbir şekilde hata vermesin.Böyle bir dil oluşturalım ve dünyadaki bütün bilim adamları, makalelerini, çalışmalarını bu dil üzerinden neşre etsinler ve hiçbir zaman bunlar tahrif olmasın. Törpülenmemiş olsun bilim adamı ne tespit ettiyse bunu karşıya yansıtsın, video gibi.Ve en nihayetinde sonuç ne oluyor? Dramatik bir sonla bitiyor diyorlar kihem halkın konuşacağı meramını anlatacağı hem de insan, bilim adamlarının matematiksel ölçütlerde kullanabileceği bir dil oluşturulamaz.
Dr. Yahya Şenol: Mümkün değil.
Dr. Fatih ORUM: Mümkün değil böyle bir şey.
Peki bunu, bunun oluştuğunu biz nerede görüyoruz işte elimizdeki kitap! Bu halkın diliyle yazılmış buradaki kelimeler Arapça sözlüklere baktığımızda bulabileceğiniz hepsinin yeri var.Buradaki gramer; Kur’an inmeden önce de oluşturulmuş gramer.
Ama buna Allah’ın eli değdiği zaman bu ayet oluyor. Tıpkı insan gibi bitki gibi kâinattaki diğer ayetler gibi artık benzersiz oluyor ve o kelimeleri siz o şekilde senkronize edip onu o şekilde anlatamazsınız.İşte Rabbimizin burada meydan okuması bu. Yani siz bu kitabın herhangi bir ayetinin kendi içerisinde diğer kitaplarlave Allah’ın yaratmış olduğu diğer ayetlerle irtibatlı bir şekilde oluşturamazsınız. Bunu ancak Allah yapar. Bu nasıl büyük bir meydan okuma değil mi? Yani ayette bunu söylüyor, yapamazsınız böyle bir şey. Üç satır, üç ayetlik, bir satırlık bir şey oluşturamaz mıyız? Allah-u Teala diyor ki, ayet yapamazsınız. Ayet benzersiz bir şeydir, hiçbir şeyle çelişmez, geçmişle çelişmez, bugünle çelişmez kıyamete kadar olacaklara çelişmez.İşte böylesi bir yapı ve halkın kullandığı dil marifetiyle ancak bunu Allah yapabilir. Belki çok şey hatasız bir örnek olmayacak ama hani organ nakilleri oluyor?He aslında bir hastaya nakledilen şey de çoğu zaman bir başka insandan alınıyor. Yani o da bir ayet aslında.Ama bir baş (Dr. Yahya Şenol’un sözü burada anlaşılmıyor) aynen öyle, yine Allah’ın yaratmış olduğu bir ayet bile olsa bir başka insana bir başka ayete yapıldığında bu defa ne oluyor? Organ nakli yapan insanlar sürekli o vücudun onu reddetmesi için bağışıklık sistemini baskılayıcı hayat boyunca ilaçlar kullanıyorlar. Hatta çoğu zaman da ne oluyor? Üç yıl,beş yıl sonra artık ne deniliyor bu olmadı, sonuç vermedi. Allah’ın yaratmış olduğu bir ayet bile kulun marifetiyle bir başka ayet de senkronize olmuyor.
E hele siz bir de yapay birtakım şeylerle bunu yapmaya çalıştığınız zaman zaten iyice eeee iş şeye çıkmaza giriyor; işte burada anlatılan şey yani ister bir sure getirin ister on sure getirin, tam bir meydan okumadır. Sizin konuştuğunuz dille ben öyle bir cümle kurarım;öyle bir kitap oluştururum ki hepiniz, topunuz gelseniz onun bir cümlesini oluşturamazsınız, yapamazsınız. Öyle bir denklem öyle bir cümle kuramazsınız.
İşte Kur’an bizim için bu sebeple çok önemli. Bu sebeple eşsiz benzersiz. Biz bu Kuran’a Allah’ın kitabı niçin diyoruz işte bu sebeple yoksa işte birileri bu kitap, Allah’ın kitabı dedi. Bize ezberle etti. Biz de günaha girmeyelim diye en azından ihtiyaten öyle. Hayır. Böyle bir iman zaten Kuran’a imanı olmaz; işte rabbimiz bu ve benzeri ayetlerde kitabına imanın da hangi düzlemde olacağını gösteriyor.
Bilinçli bir iman ve bilinçli bir şekilde kitabın değerini bilen Müslümanlar olmamızı bu ayet vesilesiyle bize göstermiş oluyor.
Dr. Yahya Şenol: Evet, yani ayet oluşturulamıyorsa eğer o ayetleri oluşturan sure hiçbir şekilde oluşturulamaz demektir yani değil mi?
Dr. Fatih ORUM: Aynen öyle.
Dr. Yahya Şenol: Dolayısıyla mesela anlaşılmıştır. Son bir ayet okuyup o zaman tamamlayalım. Kasas Suresinin(28/48-49) 48 ve 49.cu Ayetlerinde yine benzer konular var. Orada da yine Resulullah ile alakalı şöyle söylenmiş, yani buna da daha önce Musa’ya verilenlerin aynısı verilse ya! Yani işte mucizeler verilsin, Muhammed de yarısın denizi ikiye şöyle olsun, böyle olsun.Cenab-ı Hak da diyor ki, yani daha önce Musa’ya mucizeleri gösterince sanki redde etmediler mi bunları? Yani onu görünce iman etmediler ki zaten.Daha sonra diyor ki “de ki onlara o zamanKuran’dan Tevrat’tan daha doğru bir kitap getirebiliyorsanız;getirin ben de ona uyuyayım o zaman.” Çünkü ben sizi Kuran’a uymaya davet ediyorum. Siz uydurdu diyorsunuz, siz getirin daha güzelini ben size uyuyayım o zaman şimdi söylemek istediğim yer geldi. 50.inci ayet“feinlemyesteciybûlek” “işte senin bu çağrına bunlar karşılık veremezlerse eğer”(Kasas 28/50) yani yapmazlarsa bu iddialarını gerçekleştiremezlerse“fea’lem”“iyi bil ki”(Kasas 28/50) bakın bugün Resulullah’a, o gün söylenen şey bizim için de geçerli. Bizden sonrakiler için de geçerli. Birileri böyle iddiada bulunuyorlar.İspatlayamıyorlar. Biz de onlara diyoruz ki yav yapın o zaman aynı biraz önce Fatih Hocamın dediği gibi öyle bir şey yapın ki her açıdan bir ayet olsun o! E yapamıyorsunuz, yapamıyorsak şunu bileceğiz o zaman diyor ki, “fa’lemennemâyettebi’ûneehvâehum” “iyi bil ki onlar gerçeklere falan değil, hevalarına kendi arzularına tabi oluyorlar”(Kasas 28/50)bunlar.YaniKuran’a uymak işlerine gelmiyor. Yoksa bilmediklerinden falan değil.Bal gibi biliyorlar. Bu Allah’ın kelamı, bal gibi biliyorlar;bunu Muhammed falan uyduramaz ama bildikten sonra teslim olmaları gerekiyor ya işte iş orada bitiyor, Cenab-ı Hak nasıl bitirmiştiHud Suresindeki ayetleri? “fehelentümmüslimûn” “Teslim olacaksınız dimi?”(Hud Suresi 11/14)Hayır! Teslim olmak istemedikleri için işte işi bu şekilde yokuşa sürüyorlar. Ha bize de ne diyor Allah, ya sizde görün artık görün. Bunların gerçeklerle falan bir ilişkisi yok. Onların böyle bir dertleri yok. Bunlar hevalarına uyuyorlar. Madem öyle o zaman onlarla fazla vakit harcamaya değmez.Yapsınlar benzerini kendileri bizi ikna etmeye çalışsınlar bakalım;yapmazlarsa kendileri bilir o zaman cehenneme hazırlanmaları lazım.
Ben bu kadarının yeterli olduğunu düşünüyorum;Fatih Hocam değil mi? Mesele anlaşılmıştır.Böyleliklebu Ramazan-ı Şerifte de son Salı dersimizi yapmış olduk.İnşallah bir sonraki Salı bayramın ikinci günü olmuş oluyor. Ders yok.İki hafta sonra salı günü görüşürüz, buluşuruz. O zamana kadar da tabii Cenab-ı Hak bizleri öncelikle bayrama en güzel bir şekilde sağlık, sıhhat ve afiyet içerisinde bizleri ulaştırsın. En güzel şekilde bayram yapmayı hepimize nasip ve müyesser eylesin, şimdiden herkese hayırlı bayramlar; tekrar görüşmek, buluşmak dileğiyle Allah’a emanet olun.