Bununla 3.hafta oluyor insanın yaratılışı ile ilgili ayetleri ve hadisleri yeri geldikçe okuyoruz. Bir de slayt ile de meseleyi daha iyi anlamaya çalışıyoruz. İnsanın yaratılış evreleri; insanın yokluk hali. Öyle bir zaman var ki,mesela bundan yüz sene evvel hiç birimiz bu dünyada yoktuk. İşte su ve toprağın birleşmesiyle oluşan gıdalar anamızın ve babamızın vücudunda bizim oluşmamızın ilk tohumlarını oluşturuyor. İşte böyle sizi çamurdan yarattık diyor Allah Teala. Bu çamur işte burada gördüğünüz tarla gibi(Hoca slayt gösteriyor) sulanmış olan topraktır. Toprağı suladığınız zaman onun içerisine girip dolaşamazsınız çamur haline gelir. Toprak o şekilde sulanmazsa gıda olmaz,gıda olmazsa da insanların hayatı olmaz. Annemizin ve babamızın vücudunda bizi oluşturacak tohumlar oluşmaz. İşte burada da bir örnek,bunları detaylı olarak anlatmıştık. Burada da işte spermin ve yumurtanın oluşması safhaları var. Ve kuranı kerimde döllenmiş yumurtaya nutfe diyor Allah Teala. İnsanın yumurtanın döllenmesiyle oluştuğu bir asır öncesinde tespit edilmeye başlanmış. İşte bu rahmin girişi burada döllenme oluyor. Aşağıda da o parçalanmalar var. Çok hızlı geçiyorum, işte burada da döllenmeden sonra kadın hamile olduğunu anlıyor. Sonra kuranı kerimde “alaka” bir kan pıhtısı görünümünde olan varlıktan bahsediliyor. İşte bu da o alaka hali. Alakadan sonra “mudga”, burada gördüğünüz gibi bir çiğnem et görüntüsü var. Ağızınıza aldığınız eti dışarıya çıkardığınız zaman şurada diş izleri var görüyorsunuz. Sanki dişle ısırılmış gibi gözüküyor. Ama onun kuranda anlatılan şekli bu. Yani Allah öyle kelimeler kullanıyor ki her insan anlayabilsin. Ama daha sonra da uzmanların anlayabileceği nitelemeler yapıyor. İşte mudga: bir çiğnem et, ama ” muhallakatin gayri muhallaka” diyor: “yapısı belli belirsiz” diyerek bunun aslında sadece bu olmadığını, işte burada da var bakın kafa var,göz var,burun var,omurganın ilk şeyleri var,midesi var,kalbinin yerleri belli yani bir çiğnem etin kesiti bu şekilde. Dış görünüşü bir çiğnem et gibi ama işte onun daha da detaylı şekli bu. Yani yapısı belli belirsiz diyor bir çiğnem ete Hac suresinin 5.ayetinde. İşte bakın kolları var,ayakları var,karnı var,burnu var,gözlerinin yeri belli böyle. Yani o bir çiğnem et görüntüsünün detaylarına indiğiniz zaman “muhallakatin gayri muhallaka: belli belirsiz” yapıya sahip olmuş oluyor. Sonra da diyor ki; o eti kemiğe çeviririz. İşte burada da etin kemiğe dönüşmüş hali, bak bu hep kemik. Sonra da o kemiğe et giydiririz diyor. Burada da işte 6 haftalık bir çocuk var. Kalbi atıyor görüyorsunuz. Ultrason ile yapılan bir çekim bu. Kalbinin attığını görüyorsunuz değil mi? İşte üç tane karanlık içerisinde sizi değişik evrelerden geçirerek yarattık diyor Allah Teala. Birisi şu dıştaki karın cidarının oluşturduğu karanlık, ondan sonra rahim cidarının oluşturduğu karanlık,bir de rahmin içinde bir kesecikte çocuk oluşuyor bir de onun oluştırduğu karanlık. Yani kullanılan kelimeler herkesin bildiği kelimeler ama detaya indiğiniz zaman ancak uzmanlarının bilebileceği incelikler veriliyor. İşte bu da o kemiklerin,şurada gördüğünüz kemiklerin üzerine et giydirilmiş hali. Bakın bütün organlar belli sadece gözü kapalı. Gözü yaratılmış ama kapalı. Beyni de var herşeyi de var. Tabi bundan sonra gelişmeye devam ediyor. Tüm organlar tamamlanmış. Bu durumda çocuk dört aylık. İşte tam bu noktada iken ruh üfleniyor. Dört aylıkken ruh üfleniyor. Şimdi burada bütün safhaları bir arada resmedilmiş. Şu ilk gün,bakın bu ortadaki yumurta etrafındakiler sperm,milyonolarca sperm. Bunlardan sadece bir tanesi yumurtayla birleşiyor yumurtayı döllendiriyor, diğerleri ölüyor. Bu beş günlük,bu 28 gülük hali, mudga hali. İşte bu 34 günlük halş. Bu 42-43 günlük hali,işte kalbi atmaya başlamış,gözleri var kolları var. Bu 47günlük hali. Bu 16 haftalık hali. Bu da 40 haftalık hali. 40 hafta aya vurursak kaç ay eder? 10 ay eder değil mi? 40 hafta 10 ay eder.
Şimdi hamilelik süresiyle ilgili ayetlere bakacağız. Yani buraya kadar bir özet yapmış olduk geçen hafta bunları detaylı olarak anlatmıştık hepiniz biliyorsunuz. Hamilelik süresi ile ilgili ayetler;
Araf suresinin 189. Ayeti. 7. Sure.176. Sayfa: “Huvellezi halakakum min nefsin vahide ve ceale minha zevceha: sizi bir tek nefisten yaratan O’dur”. Yani ilk yaratılış Adem(as)’dan. “Eşini de Allah o nefisten yaratmıştır”. Neden kadın ile erkek aynı şeyden yaratılmış? “Li yeskune ileyha: erkek eşinin yanında huzur bulsun diye”. Rahatlasın huzur bulsun. “Fe lem ma tegaşşaha: erkek eşiyle ne zaman birleşirse”,”hamelet hamlen hafifen: kadın hafifçe bir yük taşımaya başlar”. İşte şu döllenmenin ilk gününde olduğu gibi hafif bir yük taşımaya başlar. “Fe merret bihi: bu hafif yük ile bir süre gider”ARAF 189). Bir süre böyle gider. Ondan sonraki ayet;
Lokman suresi 31. Sure. 14. Ayet. 413. Sayfa; “Ve vasasynel insane bi valideyhi: insana anasına babasına karşı iyi davranmayı vasiyet ettik” yani emrettik.”Hamelet hu ummuhu vehnen ala vehnin: annesi onu sıkıntıdan sıkıntıya girerek taşır”. Yukarıdaki ayette hafif bir yük demişti, şimdi o sıkıntıdan,o sıkıntıya giriyor. “Ve fisaluhu fi ameyni: annesinden tamamen ayrılması iki yıl içinde olur”. Yani annesine ihtiyacı kalmaz. Yani sütünü emmeye ihtiyacı kalmaz annesini. “Enişkurli ve li valideyk: bana teşekkür et,anana babana da”,”ileyyel masir: dönüş banadır”. Şimdi bu annesinden ayrılışı iki yıl. Biliyorsunuz kuranı kerimde bir mesani metodu var yani ikili bir metod var, ikili bir sistem var. Bir yerde bir ayet varsa bir başka yerde onun mutlaka bir açıklaması vardır. Ayrılması iki yıldır sözünün açıklaması Bakara suresinde.233. Ayet. 38. Sayfa.Sayfanın son ayeti; “Vel validatu yurdı’ne evladehunne havleyni kamileyni: anneler evlatlarını iki tam yıl emzirirler”. O zaman anneden ayrılma iki yıldırın açıklaması nedir? Hamilelikle alakalı mı? Değil. Süt emme süresi iki yıl. O zaman bu ayette hamilelik sırasında annenin güçlükle taşıdığından söz edildi ama ne kadar devam edileceğinden söz edilmedi. Şimdi bu ayeti tamamlayalım. Çünkü buradan öğreneceğimiz şeyler var bu ayetten ; “Vel validatu yurdı’ne evladehunne havleyni kamileyni: anneler evlatlarını iki tam yıl emzirirler”. Kim emzirirmiş evladı? O zaman annenin emzirme görevi yoktur sözü doğru mu? “Anneler evlatlarını iki tam yıl emzirirler”. “Li men erade en yutimmer radaah: bu emzirme süresini tamamlamak isteyen kişiler içindir”. Yani ben evladımı tam emzireyim derseniz iki tam yıl emzirirsiniz. “Ve alel mevludi lehu rızkuhunne ve kısvetuhunne bil ma’ruf: çocuk kendisinden olan babanın görevi de (boşanmış olsalar dahi çünkü yukarıdaki ayetlerde boşanma ile ilgili hükümler var) annenin yiyeceğini ve giyeceğini marufa göre(geleneğe göre) güzel bir şekilde temin etmektir”,”la tukellefu nefsun illa vus’aha: hiç kimse gücünün üzerinde bir külfet ile sorumlu tutulmaz”. Yani baba gücünün yettiğinden fazlasıyla sorumlu tutulmaz. Gücüne göre en iyisini yapar. “La tukellefu nefsun illa vus’aha la tudarra vaidetun bi velediha vela mevludun lehu bi veledihi: bir anne çocuğu sebebiyle zarara sokulmasın”. Şimdi şöyle olabilir; anne ile baba boşanmış olabilir annenin bir kısmeti çıkmıştır evlenmek istiyordur evleneceği erkek çocuğu istemiyordur. O zaman bu durumda çocuğu alacak olan babadır. Çocuğu sebebiyle zarara sokulmasın. Yada sağlığı çocuğu emzirmeye elverişli değilse bundan dolayı da zarara sokulmaz. Baba da öyle onu da zarara sokmamak lazım. “Ve alel varisi mislu zalik: baba vefat etmişse bu görev babanın mirasçısına düşer”. Yani annenin giyeceğini ve yiyeceğini temin etmek görevi. “Fe in arade fisalen an teradın min huma ve teşavurin fe la cunaha aleyhima”.Karı koca karşılıklı oturup dsnışmayla deseler ki çocuğu sütten keselim. Yani iki yıl dolmadan. Tek taraflı değil. Ne tek taraflı anne ne tek taraflı baba. Anne ile baba birlikte karar verecekler çocuğun sütten kesilmesine. “Çocuğu daha erken sütten keselim derlerse ikisine de bir günah yoktur”. Karşılıklı danışma ile olmak şartıyla. Yani iki yıl mutlaka süt emzirilecek diye bir kural yok demiş oluyor. “Ve in aradtum en testerdıu evladekum”. Şimdi buraya kadar çocuğa süt emziren kim? Çocuğu doğuran anne. O zaman süt emzirmek kimin göreviymiş? Annenin göreviymiş. Bunu tekrar ediyorum çünkü malesef bazı kitaplarda da var bir çok ailede problem oluyor. “Ve in aradtum en testerdıu evladekum: çocuğunuzu süt anneye vermek isterseniz”.”fe la cünaha aleykum: bundan dolayı da bir günah yok”. Ama vermek zorunda değilsiniz. Annenin görevi emzirmek ama süt anneye vermeyebilirsiniz. Ama “iza sellemtum ma ateytum bil ma’ruf: o süt annelerin ücretinide marufa göre onlara teslim ettiğiniz takdirde”. Ücretini de vereceksiniz. “Vettekullah: Allah’tan korkun”,”va’alemu ennallahe bima ta’melune basir: bilin ki Allah ne yaptığınızı görür”(BAKARA 233). Peki şimdi anneye çocuğa süt emzirme görevini veren kim? Allah! O zaman sütü emzirmiş, bir çok yerde görürüz. Burada bir soru geldi de onun üzerine şey yapıyorum. Bazı anneler sütümü emeğimi haram ederim diyorlar. Çocuk mu istedi o sütü yoksa Allah mı o emri verdi? Allah’ın emriyle yapılan bir şeyde haramlık olur mu? Ben haram ederim demekle süt haram olur mu? Böyle bir şey olmaz. Şimdi Allah anneye babaya iyilik yapmayı emrediyor diye bazı anne babalar aşırı davranarak çocuklarını kendilerinin kölesi gibi kullanmaya çalışıyorlar. Bu olmaz. Soru geldiği için bunu şey yaptım.
Şimdi konuya dönüyorum. Yani şu ayeti tekrar okuyorum. Lokman suresinin 14.ayetini; “Ve vassaynel insane bi valideyhi: insana annasına babasına karşı iyi davranmayı emrettik,vasiyet ettik”,”hamelethu ummuhu vahnen ala vehnin : annesi onu binbir güçlükle taşımıştır”,”ve fisalihu” ne diyeceğiz buna “doğumdan sonra anneden ayrılması”. Doğuma kadar taşıdı. Doğumdan sonra çocuğun anneden ayrılması “Fi ameyni: iki yıldadır”. Anneden ayrılması demek sütünü almaması demektir. Gene de anne bakacak,gene de büyütecek o ayrı. İki yıl içerisindedir.”Enişkurli ve li valideyk: bana teşekkür et anne babana da”,”ileyye masir: dönüş banadır”(KEHF 14).
Şimdi üçüncü ayete geçiyoruz. Ahkaf suresi. 46. Sure. 505. Sayfa. 15. Ayet; “Ve vassaynel insane bi valideyhi ihsana: insana anasına babasına karşı iyi davranmayı vasiyet ettik,emrettik”,” hamelethu ummuhu kurhen ve vaadhu kurha: annesi onu,o insanı zorlukla taşımıştır ve zorlukla doğurmuştur”. Taşıması da zor doğumu da zor. “Ve hamluhu ve fisaluhu selasune şehren: onu taşıması ve çocuğun annesinden ayrılması toplam otuz ay eder”. Annenin onu taşıması ve çocuğun anneden ayrılması toplam otuz ay eder. Bunu yirmidört ayı neydi? Süt. Geriye kalan altı ay hamilelik mi? Altı ay mı hamilelik? Yükünün ağırlanmasından sonraki süredir altı ay. Şimdi, ayetler arası ilişkileri kurmadığınız zaman bu ayetten anlayacağınız şudur; dersiniz ki hamilelik süresi altı aydır. E bakarsınız ki altı ayda doğan yok, o zaman ne dersiniz? En az altı aydır dersiniz. Peki sizin buralarda altı ayda doğan var mı? E olabilir, belki bir yerde doğmuştur. Belki bir yerde doğmuştura göre C.Hakk hüküm koyar mı? Bizim fıkıh kitaplarımıza bakarsanız hamileliğin en az süresi altı ay diye geçer. Peki otuz ay ne oluyor? O da hamileliğin en uzun süresidir. Bir insan ikibuçuk yaşına kadar şey yapabilir derler. Hatta dörtbuçuk seneye kadar altı seneye kadar diyenler var. Bir de hikaye uydurmuşlardır,tabi bu kitaplarda yok ama halk arasında bilinen,medreselerde anlatılan bir hikayedir bu. İmam şafi Ebu Hanife’nin öldüğü sene doğmuş. Doğduğu zaman dişleri bitmiş imiş. E niye geç kalmış? Ebu Hanife’nin bulunduğu dünyaya gelmeye cesaret edememiş de ondan. Annesinin karnında beklemiş emaille Ebu Hanife’nin ölümü bildirilince tamam geliyorum demiş. Bu da işin mizahı. Peki şimdi bakın şöyle geriye doğru gidelim olayı siz çözün. Şurda,şu noktada ayet de diyor ki; organlar tamamlandıktan sonra,kalbi tamam,midesi tamam,kafası vücudu,burada görüyorsunuz bu şekil işte,şu şekil(Hoca slayttan gösteriyor). Bu şekil tamamlandıktan sonra ruh üfleniyor. Ruh üflenince ne hale geliyor o cenin? O zamana kadar zaten canlı. İlk anda canlı değil mi? Ruh üflendiği zaman ne hale geliyor? İki nefis oluyor yani insan oluyor. O zamana kadar bir cenin. Yani herhangi bir canlının rahmindeki cenin gibi, bunun tek farkı var insana benziyor. Ama ruh gelip girinceye kadar insan değil. Çünkü o zaman ayet diyor ki Muminun suresinin 14. Ayeti; “Summe halaknel nutfete alakaten fe halaknel alakate mudgaten fe halaknel mudgate ızamen fe kesevnelizame lahmen summe enşe’nahu halkan ahar: sonra onu başka bir yaratık halinde oluşturduk,inşaa ettik”. Nasıl? Ruh üflenmesiyle. İşte o andan itibaren tam olarak ne adını alır? İnsan. İşte ondan sonra artık ruh da üflenmiştir onun için annesinin karnında tekmeler,annesinin üzülmesiyle üzülür,sevinmesiyle sevinir,duygusu..tam bir insan işte ama küçük henüz gelişmesi devam ediyor. O zaman,şurda ne yaptık biz.Şu kaç haftalık 40 hafta değilmi? 40 hafta kaç ay ediyor, 10 ay ortalama hamilelik süresi yuvarlak hesap. O küsürlü günler değil her kadında seyri farklıdır. Ama onuncu ayı geçmez. Çok istisnai durumlar belki olabilir. Ortalama on ay. E peki hamileliği ve ayrılması 30 ay dedi değil mi? 30 ay. Süt süresi kaç aydı? 24 ay. 30 dan 24 ayı çıkarırsanız 6 ay. On aydan altı ayı çıkarırsanız 4. Ayda ne oluyordu? Ruh üfleniyordu. Peki 4. Ayda ruhun üflendiği kuranda varmıymış? Ve hadisde de peygamber efendimiz ne diyor? Burada diyor ki Buhari hadisidir “inne ahadekum yücmau halkuhu fi batni ümmihi erbaine yevmen: sizden birininiz annesinin karnında yaratılışının başlangıç kısmı 40 gün sürer”. “Sümme yekunu alakaten misli zalik: bir o kadar süre içerisinde alaka olur 80 gün”. “Summe yekunu mudgaten misli zalik: sonrada bir o kadar yani 120 günde de mudga hali biter”. 120 gün kaç ay eder 24 ay eder. Ayetle hadisi birleştirdiğin zaman 4. ayda ne oluyormuş? 4. ayda ruh üfleniyormuş, insan tam olarak insan haline geliyormuş. Tam insan haline geldikten sonra ana rahminde 6 ay kalıyormuş ve hamileliğin asgari süresi diye bir şey yokmuş kuranı kerimde. Normal süresi varmış. Normal süresi 10 ay bunu 6 ayı ruh üflenmiş olarak devam eden kısmı. 4 ayı da cenin halindeki kısmıdır. Çünkü yapısı tamamlanmadığı için ruh üflenmiyor. Gene bir ayetten biliyoruz bu üflenen ruh uyku halinde ne oluyor? Vücuttan çıkıp gidiyor. “Allahu yeteveffel enfusehine mevtiha velleti lem temut fi menamiha: Allah ruhları ölümü sırasında çeker alır,ölmemiş kişinin ruhunu da uykusundayken alır”. Zümer suresi 42. ayet. Yani ruhun vücuda gelmesi için vücudun tam fonksiyonunu icra etmiş olması lazım. Uyku halinde bile vücutta durmuyor,çıkıyor. E ozaman yapısı tamamlanmadan gelir mi? Yani siz bitmemiş bir eve taşınıyormusunuz? İşte ruh da öyle. O zaman demek ki bu ayetler; anneden iki yılda ayrılır demek iki yıl süt emer demektir,zaten iki ayette onu gördük. Annenin onu hamli,insan olarak hamli ve ayrılması 30 ay da oluyor. 24 ayı süt emme zamanı 6 ayı da ruh üflenmiş olarak bir insan halinde ana rahminde kalışı. Ondan önceki 4 aylık dönem de yapısının sıfırdan başlayıp tamamlanıncaya kadar geçen dönem. Hafif yük dedim evet. Ondan sonra ağır yük haline geliyor. (Salondan soruluyor, duyulmuyor 31:20) Yazılı sorarsanız daha iyi olur çünkü şikayet ediyorlar soruları duymuyoruz. Kısaysa buyrun ben tekrarlarım. Ruh olmayan yerde can yok diye bir olay yok,canlı. O zaman bundan önceki derslerde yoktunuz. Çocuk ana rahmine,zaten meni halindeyken canlı. (Hoca slayt gösteriyor)Yani şuradaki safhalar,bakın buradaki safhalar, burada da canlı,burada da canlı, canlı olmasa büyür mü? Burada da canlı bakın bütün organlar,burda canlı ,burda,burda. Şimdi şurda kalbi atıyor görmüyormusunuz. Tartışamayız çünkü şikayet ediyorlar sadece soru. Yani duyamadıklarını söylüyorlar ama soru şeklinde sorarsanız olur. Çünkü dünyanın bir çok yerinden takip ediliyor bu sohbetler. Sizin sesiniz duyulmuyor konuşmuş olduğunuz zaman. Bu canlı. Üç haftadır da onun üzerinde duruyorum,tekrar durayım o konu üzerinde. Şimdi az önceki ayeti tekrar okuyalım. Diyor ki;” Allah ölümü sırasında ruhu çeker alır,ölmeyen kişi”,ölmeyen. Ölmeyen kişi nasıl olur? Canlı olmaz mı? “Ölmeyen kişininkini de uykuda alır”. Ruh uykuda alınıyor ama vücut canlı. Sonra geçen hafta ayetler okuduk size. Ölen kişinin ruhu,adam ölmüş vücudu kabre konmuş Allah Teala’ya Muminun suresinin 99 ayeti idi, diyor ki.”Ya Rabbi beni geri çeviriniz”. Allah Teala da diyor ki hayır bu onun söylediği boş bir sözdür. Arkasında bir engel vardır yeniden dirilinceye kadar dünyaya dönmeyecektir diyor. Yeniden diriliş bu dünyada olacak. Onunla ilgili ayetleri okuyacağız inşallah. Yeniden dirilinceye kadar dünyaya dönmeyecektir diyor ayette. Yeniden diriliş bu dünyada olacak ve vücut yapısını tamamladıktan sonra ruh gelip vücuda girecek, işte ayeti kerimede “Ve izen nufusu zuvvicet”(TEKVİR 7)diye buyrulduğu zamandır. Yani ruh ile beden birleştiği zaman. Dolayısıyla vücut ölmüş Allah ile konuşan kim? İşte ruh. Ruh ile canlılık birbirinden farklıdır. Birçok kimse bunları birbirine karıştırır. Ama ayetleri okuduğumuz zaman bunların arasındaki farkın çok net olduğunu görüyoruz. Çok kesin bir şekilde biri diğerinden ayrılıyor. Mesela işte Muminun suresinde kemiklere et giydirdik sonra başka bir yaratık haline çevirdik diyor. Bütün o safhalarda canlı olduğu çok kesin. Secde suresinde de organlar tamamlandı ve Allah ona ruhundan ona üfledi diyor.
Şimdi burada kısaca Adem(as)’ın ve İsa(as)’ın ysratılışından bahsetmek istiyorum fazla bir zamanınızı almadan. İnsanın yaratılışıyla ilgili ayetlerde sadece “tin” kelimesi geçiyor. Yani sulanmış toprak diye gösterdik ya size. (Hoca slayt gösteriyor)İşte şurada olduğu gibi. Bu “tin”;sulanış toprak. İnsan buradan yaratılıyor. Yani buradan yetişen yiyecekler bizim tüm yapı taşlarımızı oluşturuyor. Topraktan oluşan yiyecekler. Hem annemizin rahmindeyken hem babamızın sulbündeyken hem şimdi ölünceye kadar. Bütün beslenmemiz topraktan. Şöyle sofraya oturduğunuz zaman bakın bakalım topraktan olmayan birşey varmı? Ama sırf toprak değil su ile toprak. Bütün yaratılışımız o. Adem(as)’ın yaratılışında bir fark var. O ilk insan olduğu için. Onunla ilgili ayetlerde şöyle diyor. “Ve le kad halaknel insane min salsalin min hamein mesnun:insanı salsaldan yarattık”(HİCR 26) o ilk insanı. Niye ilk insan? Çünkü ondan sonra da diyor ki “vel canne halaknahu min kablu min naris semum: cin taifesini de insandan önce” yani Adem(as)’dan önce “zehir gibi insanın içine işleyen ateşten yarattık”(HİCR 27). Bir başka ayette de “min maricin min nar: dumanla karışık ateşten yarattık”(RAHMAN 15) diyor. Dumanlı ateş insanı zehirler biliyorsunuz. Ve soba zehirinden öldü denilenler hep o dumanlı ateşten ölmüş olanlardır. Bu Adem(as) ile ilgili “min salsalin min hamein mesnun”(HİCR 26). Salsal kelimesinin manası işte burada şey yapılıyor. Çok değişik anlamları var. Şöyle vurduğunuz zaman içinden çınlama sesi gelen bir şeydir. Ondan dolayı bu güveçlerin dış yapısı gibi tarif edenler var ama bana onların hiç birisi tatminkar gelmiyor çünkü “min salsalin min hamein mesnun”(HİCR 26)diyor. Salsaldan yani hamein mesnundan. Dolayısıyla salsal kokuşmuş ve değişmiş çamur manasına geliyor “el muntennun minet tin” diyor burda.Şurda “El muntennun minet tin” diyor. “kokuşmuş çamur”.”Hame” için de aynı şeyi söylüyor. “Tinun esvetu muntennun: kokuşmuş siyah çamur”. Onun için Adem(as)’ın bir annesi ve babası yok. Annesi babası olmadığı için Adem(as) yaratılmadan önce başka ayetlerde var yeri geldikçe hep onları okuyoruz size anlatıyoruz. Yeryüzünde insanlar,hayvanlar, bitkiler tümüyle yaratılmış. Yeryüzünün yatatılışı tamamlanmış bütün bitkiler var. İşte o bitkilerden süzülen özler çamurun içerisinde burada belirtilen salsal,hame ve mesnun. “Mesnun” da diş diş olmuş yada yıllanmış çamurun içerisinde bir defa “har” kelimesi geçiyor. İftihar eden,belki kabaran,belki böyle zaman zaman içerisinden sesler çıkaran yani böyle pat pat pat diye sesler çıkaran çamur. Buradan şu anlaşılıyor Adem(as)’ın vücudunun oluşmasında çamur ana rahmi görevini görmüş, döllenme orda olmuş ve Adem(as)’ın vücudu çamurun içerisinde oluşmuş. Dolayısıyla bizim ahirette yeniden yarstılışımız da aynen öyle olacak. Çünkü o yeniden yaratılmadan önce dağların hepsi eriyecek denizler tusunami de gördüğümüz gibi büyün dağları eritecek şekilde yeryüzünü tamamen kaplayacak zamanla sular çekilecek o yeryüzünün tamamı böyle birer bataklık haline sonra yavaş yavaş kuruyan kuru çamur halinde olacak. İşte orada insanların vücudu oluşacak sonra da ruh gelip vücuda girecek. Çünkü “kema bedeekum teudun” diyor AllahTeala “sizi başlattığımız gibi döneceksiniz”(ARAF 29), yani yeniden yaratılışınız ahirette öyle olacak. Bir de İsa(as)’ın yaratılması var. Burada ayette diyor ki AllahTeala Ali İmran suresi 59. Ayet. 3. Sure “İnne İsa indellahi ke meseli Adem: Allah katında İsa’nın örneği Adem örneği gibidir”.”Halakahu min turabin: topraktan onu yarattı”. Şimdi arapça bilenler lütfen dikkat etsinler bu “halakahu” daki “hu” zamiri nereye gider? Adem’e mi İsa’ya mı? İsa’ya gitmez mi? Konu İsa ile ilgili mi Adem ile ilgili mi? Söz konusu edilen İsa olduğu için İsa’ya gitmez mi o zamir? Adem yakındır Ona gider,ama asıl bahis konusu olan da İsa olduğuna göre Ona gitmez mi? Gitmez mi Enes Hoca Ona? Bak bakalım aç. Ali İmran suresinin 59. Ayeti. Konu İsa(as). Sadece ben mana vereyim sizde kendi zihninizde düşünün. Arapça bilmek şart değil dil heryerde aynıdır aşağı yukarı. “İsa tıpkı Adem gibidir”. Yani İsa’nın örneği tıpkı Adam gibidir. “Allah onu topraktan yarattı ve ol dedi oldu”. Onu derken İsa mı Adem mi? Biriniz İsa dersiniz biriniz Adem dersiniz değil mi? Adem yakın olduğu için Onna gider ama İsa’dan bahsettiği için İsa’ya gitmesine bir mani yok. Yani birisi de İsa’ya gider derse gider. Şimdi Allah bizi de topraktan yaratmadı mı? “Ve bedee halkal insani min tin” diyor “insanı yaratmaya tiynden(çamurdan) başladı”(SECDE 7). Biz de topraktan yaratıldık Adem(as)’da topraktan yaratıldı İsa(as)’da topraktan yaratıldı. Meryem validemizin rahminde bu oluşun nasıl oldu o bir mucizevi bir şey yada yarın öbür gün ilim adamları bunun da izahını yapabilirler. Evet ne diyorsun. Şimdi arkadaşlar bizim vakıfta tam bir hürriyet vardır yani. Birinizin aklına gelir ki sen öyle söylüyorsun hoca başka şekilde cevap veremez değil falan değil, bizde öyle bir şey yok. Bizde ilmi mesele oldu mu kimse kimsenin gözünün yaşına bakmaz. Zaten ondan dolayı Allah’a şükür bir takım ilerlemeler sağlıyoruz. Herkes tam bir hürriyet içerisinde konuşur. Kimse kümseden yana konuşmaz. Bizim yapımız öyle,bizde oluşan ilmi yapı öyle. Tartışmalarda herkes kıyasıya tartışır, çünkü ilimde saygı doğruyu söylemektir. Karşı tarafa efendim sizin dediğiniz uygun derseniz hiçbir ilerleme olmaz ki orda. Bir tek kişi konuşmuş olur. Sen ne diyorsun Mehmet Hoca? Sana Adem(as) geliyor,tamam. Bak O da öyle söyledi. Sen ne diyorsun Yahya? Çekimser mi? Abdurahman Hoca’da Adem(as) dedi, tamam. Neyse iki ye iki olduk. Bir de Yahya çekimser oldu. Şimdi, Allah Teala ayeti öyle bir sevketmiş ki tabi C.Hakkın sözü olduğu için muhteşem bir cümle yapısı var. İsa’nın örneği Adem’in örneği gibidir. İlk önce akla gelen tabi ki Adem’dir yani sizin şeyleriniz yanlış değil. Yani Abdurahman Hoca,Mehmet Hoca,Enes Hoca’nın da ilk aklına gelen odur mutlaka. Fakat İsa’ya göndermek de mümkün, söylediğim o. Oda mümkün. Onu topraktan yarattı sonra ol dedi oluverdi. Peki sonra ol dedi oluverdi; bu söz size neyi hatırlatıyor? İsa’nın yaratılışımı yoksa. Her şey için böyle AllahTeala bir şeyi “erade şey’en en yekule lehu kun fe yekun: Allah bir şeyi murad ettiği zaman ona ol der oluverir”(YASİN 82), ama yaratılışta “oldedi oluverdi” ifadesi kullanıdığı zaman daha çok İsa(as) anlaşılır. Çünkü “ve kelimetun min hu: Allah’tan bir kelime”diye geçer. O kelime nedir? Allah’ın ol emridir. Yani İsa(as)’ın Meryem Validemizin rahminde olmasıyla ilgili verilen emirdir. İlk önce akla gelen bu. Yanlış mı? Yani çocuğun oluşumuyla ilgili olduğu zaman “ve kelimetu hu” ifadesi kiminle ilgili geçer? İsa(as). Bu konuda ihtilaf yok değil mi? Sen ihtilaf ediyormusun? Etmiyorsun. Bak burda ihtilaf yok. Onun için, bak benim delillerim artıyor yavaş yavaş. Yok ruh verme meselesi ayrı. Ol deme kelimesinin içinde ruh verme de olur. Çünkü Allah bütün yarattıklarındaki kuralı böyle belirtiyor. Fakat yani Allah’ın kelimesi ifadesi İsa(as) ile ilgili geçer kuranı kerimde. Hıristiyanlar da onu söylerler. O bir sözdü, söz derler İsa(as)’a bugün. İşte o söz Allah’ın emriyle. Ol emridir oradaki sözden maksat ama onlar onu başka manaya çekiyorlar. İşte demek ki Adem(as) ile İsa(as) arasındaki tek fark Adem(as)’da rahim yerine o “salsal,hamein, mestun” dan oluşan çamurlar olmuş,İsa(as)’daki rahim annesinin rahmi. Döllenme farklı bir şekilde olmuş. Ben onu izah edecek durumda değilim,onu ben bilemem. Onu ancak uzmanları, bu ayetleti uzmanları incelerse bizi de hayran bırakacak şeyler elde ederler. Çünkü onlar en küçük işaretten bir çok manalar çıkarırlar uzman olunca. Biz ancak bu kadar söyleyebiliyoruz. (salondan bir şey söylendi anlaşılmadı 48:51-48:55). Yok yok Meryem suresi,iyi ki sordunuz yanlış anlamayın. O topraktan yaratılan ilk tohum. Tıpkı bizim gibi. Bizim annemizin babamızın vücudunda oluşan tohum nasıl topraktansa, Meryem Vailemizin rahminde oluşan da topraktan,Adem(as) için oluşan da topraktan. Yoksa ondan toprak diye anlarsanız yanlış olur. Şimdi bizim elimiz topraktan değil mi? E bu toprak mı? Farklı şeyler yani bunlar. Topraktan da toprak arasında büyük fark var. Ona çok dikkat edelim. (salondan birşey söylendi 49:45). Yanlız böyle orada izahat yok. Yani dinleyiciler şikayet ediyorlar hiç anlamıyoruz diyorlar. Birileri konuşuyor hiç duymuyoruz diyorlar. Yani ben gelmeden önce de telefon geldi Hollanda’dan duymuyoruz diyorlar. Onun için izahat yapacaksanız burada yapacaksınız.
Şimdi,evet sonra diyorki bir ayette 66. Sure Tahrim suresinin 12. Ayet : ve Meryem ebnete imranelmeti ahsanet ferceha: İmranın kızı Meryem namusunu korumuştu”,”fe nafahna fihi min ruhina: ona ruhumuzdan üfledik”. Burada da dikkatinizi şuna çekmek istiyorum,bir de Adem(as) ile ilgili olarak; ne zaman Adem(as)’a ruh üflendi? Bak burada diyor ki;”fe iza sevveytuhu ve nefahtu fihi min ruhi: Adem’i tesviye ettiğimiz zaman”(HİCR 29) yani organlarını bir araya getirdiğimiz zaman “sevveytuhu” kelimesi bizimle ilgili ne zaman kullanılıyordu? 4 aylıkken. Aynı kelimeler bizim için de kullanılıyor Adem(as) için de kullanılıyor. “fe iza sevveytu” bizim için kullanıldı Secde suresinde 9. ayetinde. Burada da aynı kelime Adem(as) için kullanılıyor ve ona ruhumuzdan üfledik diyor. Şimdi İsa(as) ile ilgili olarak da ona ruhumuzdan üfledik diyor. O zaman İsa(as)’ın yaratılışı Adem(as) gibiyse ruhun üflenmesi ne zaman olması gerekiyor? 4 ay sonra,evet. Demek ki İsa(as)’ın yaratılışının bizden tek farkı babasız olması. Adem(as)’ın İsa(as)’dan farkı da anasız ve babasız olmasıdır. Şimdi Adem(as)’ın anasız ve babasız olduğunu bütün dünya kabul ediyor. İsa(as)’ın babasız olması bir çok kimseyi değişik düşüncelere sevkediyor. O zaman Ademi anasız babasız dünyaya getirmek daha zor babasız getirmekten. Düşünün C.Hakkın gücü kudreti. Ama bu akşam bizi ilgilendiren Adem(as)’ın yaratılışı yıllanmış,diş diş olmuş,böyle ses çıkaran kara balçık haline getirilmiş bir toprak içerisinde oluyor. O orada oluşuyor, ki bizim yeniden yaratılışımız da öyle olacak. İnşallah ilgili ayetleri daha sonra nasib olur okuruz. İsa(as)’ın yaratılışı anasının rahminde oluyor. E bugün babasız bir takım hani ne deniyordu,kopyalama yoluyla bir takım şeyler var işte,döllenme yapanlar var. Babasız olarak döllenme yapanlar var. DNA lar ile. İşte bu İsa(as)’ın yaratılışıyla ilgili olarak artık onun biraz daha net anlaşılmasına yol açan bir gelişme diye kaydedilebilir. Sonucu özetliyorum vakti bitirdik. Çünkü bugün sorulara da vakit kalsın istiyorum. Demek ki bizim yaratılışımız dördüncü aya kadar cenin halinde. Dördüncü aydan itibaren yani hem kuranın hem sünnetin şehadetiyle dördüncü aydan onuncu aya kadar ana rahminde ruh üflenmiş vaziyette oluyor insan. Onuncu ayda doğum oluyor. Sonra yirmi dört ay daha kişi annesinden süt emiyor. Ondan sonra artık annesinden süt emmeyi de bırakıyor ve annesinden ayrılmış oluyor. Ayrılma sütten ayrılma manasına. Yaratılış bu şekilde gerçekleşiyor. Kuranı kerimin söylediği bu. Kuranı kerimin bu anlattıkları içerisinde mesela ilim adamlarına ben şunu tavsiye ediyorum; şu toprak üzerinde araştırmalarını derinleştirsinler. Adem(as)’ın yaratılışıyla ilgili belirtilen salsal,hame,mesnun, fehhar bu kelimeler üzerinde,bu kelimelerin okadar çok manası var ki ben onu kendi bilgime göre size uygun gördüğüm manasını veriyorum. Ama bir uzman geldiği zaman der ki yok o değil bu mana daha uygun der o a göre bir şey yapar. Bunlar üzerinde çalışırlarsa eminim ki çok güzel gelişmeler sağlarlar. Çok iyi şeyler öğrenmiş oluruz o sayede.