Bu günkü dersimizin konusu Canlıların Bu Dünyada İlk Yaratılışı ve Yeniden Yaratılışın Kanunu. Allah’u Teâlâ hayvanları nasıl yaratmış, insanı nasıl yaratmış, yaratılışın başlangıcı nasıl olmuş, kıyametten sonra yeniden yaratılış nasıl olacak? İnşallah bugün işleyeceğimiz konu bu olacak. Bakara suresinin 260. ayetini okuyoruz. İbrahim as. yeniden yaratılışın nasıl olduğunu merak etmiş ve durumu Cenabı hakka sormuş. Allah’u Teâlâ’nın onunla ilgili olarak bize verdiği bilgiyi şimdi öğrenmeye çalışacağız.
Diyor ki Allah’u Teâlâ hazretleri: (2/260 Bakara.) İbrahim bir gün şöyle dedi: Ya Rabbi! Ölülere tekrar nasıl can vereceksin-Ölenleri nasıl dirilteceksin,- bana göster. Allah’u Teâlâ dedi ki: İnanmıyor musun? İbrahim: Tabiî ki inanıyorum ama içim yatışsın istiyorum. Kesin tatmine ulaşmak istiyorum. dedi. Allah dedi ki: Kuşlardan dört tane al. Dört tane kuş al, Onları sen kendine alıştır. Çağırdığın zaman gelecek duruma gelsinler. Kendine alıştır. Sonra onları kes, her bir dağın üzerine ondan bir parça koy. Sonra da onları kendine çağır; koşa koşa sana geleceklerdir. Bil ki Allah güçlüdür, doğru karar verir.
Şimdi burada yeniden diriliş derken İbrahim as. tabiî ki insanların yeniden dirilmesini soruyor. Ama Allah’u Teâlâ bunun için dört tane kuşu kesmesini öneriyor. Kuşlarla insanların yeniden dirilişinin ne alakası var. Yada İbrahim as.ın dört tane kuşu kendisine alıştırıp kesmesi, parça parça edip, her bir parçasını dağların üzerine koyması, sonra çağırmasıyla o kuşların yanına gelmesi nasıl oluyor da ölülerin diriltilmesi için bir bilgi oluyor. Tabii biliyorsunuz Kur’an’ı Kerim’deki ayetleri başka ayetler açıklar. Eğer ayetlerin başka ayetlerle açıklanması metodunu bilemezseniz bu ayetleri hiçbir şekilde anlayamazsınız. Okur geçersiniz. Nitekim gördüğüm tefsirlerde hep okuyup geçmişlerdir. İnşallah bu akşam bu ayetin ne kadar önemli bir konuyu izah ettiğini görmeye çalışacağız.
Öncelikle, insanla hayvanın yaratılışı aynı kurallara göre olur. Bunun için Mü’minûn suresinin 14. ayetini açalım. Hatta 12 den başlarsak daha iyi olur. İnsanı çamurdan, süzülüp çıkarılmış bir özden yaratmışızdır. (Mü’minûn 23/12) Biraz sonra göreceğiz, Adem as. bitki gibi topraktan yaratılmıştır. Tıpkı bitki gibi topraktan yaratılmıştır.
Sonra onu değerli ve sağlam bir yerde, döllenmiş yumurta haline getirdik. (Mü’minûn 23/13)
Sonra o nutfeyi (döllenmiş yumurtayı) rahim cidarına yapışan bir embiriyo haline getirdik, o embiriyoyu bir çiğnem et şekline çevirdik, sonra o bir çiğnem eti kemikler haline döndürdük ve kemiklere de et giydirdik. (Mü’minûn 23/14)
Buraya kadar bütün canlıların yaratılışı aynı kurala tabi. Sonra onu bir başka yaratık olarak inşa ettik. Başka yaratık olması: insana ruhun üflenmesiyledir. Dolayısıyla insanın eti kemiği, diğer yapıları hayvanlardan fazla farklı değildir. İnsanı hayvanlardan ayıran ruh taşımasıdır. İnsan o ruh ile birlikte diğer canlılarda olmayan üç özelliği kazanır. Onu da Secde suresinin 9. ayetinden öğreniyoruz. Orada da aynı benzer durum var. (414. sayfa.) Yukardan başlayalım. Burda diyor ki Allah’u Teâlâ : Yarattığı her şeyi güzel yaratmıştır. Yine insanı yaratmaya çamurdan başlamıştır. (Secde 32/7) Yani Adem as.ın anası topraktır. Yani Adem as. topraktan bir bitki gibi bitmiştir. Onun soyundan gelenleri ise zayıf bir sudan, bir özden yarattık. (Secde 32/8). Yani ana rahminde oluşuyor bu. Sonra o insanı ana rahminde –yada Adem as.ı toprağın içerisinde– bütün organlarına kavuşturarak tam düzenledi Allah’u Teâlâ. Onun içine ruhundan üfledi. Yani: Ruhu, Allah kendi bilgisinden yükledi, demektir bu. Ruh: Bilgi demektir. İnsanın içerisine bilgi yüklenmesi, manasınadır. Bu bilgiyi şu bilgisayardaki programa benzetebiliriz. Onunla birlikte sizin için dinleme özelliğini Allah yarattı. Yani şimdi hayvanları bir yerde toplayıp da onlara nutuk çekemezsiniz. Ona bir şey tembih edemezsiniz. Şunu şöyle yap, bunu böyle yap diyemezsiniz ama insanlara konuşursunuz. İnsanlarda dinleme özelliği vardır. İşitme özelliği hayvanlarda vardır ama dinleme özelliği yoktuk. Ondan sonra, Basiret! hayvan bakar ama göremez. İnsan hem bakar hem görür. Ruhun üflenmesi ile insanın kazandığı basiret; yani görme özelliğidir. Bakma özelliği zaten bütün hayvanlarda var. İnsanda da var. Yani şimdi şuraya birisi elinde bıçakla girecek olsa hepimiz rahatsız oluruz. Bıçağı kanlı olsa, infiale kapılırız. Ama kurban bayramında görüyoruz. Bir tarafta hayvanlar sıra sıra dizili, bir tarafta hemcinsleri kesiliyor. Onların umurunda bile değil. Çünkü onlarda görme yok. Bakma var ama görme yok. Yani bir sonrasını hesap edemiyorlar. Bir de insanda fuat: kalp vardır. İnsanın asıl karar organı kalptir. Akıl değil. Akıl hayvanlarda da vardır. Bu çok önemli. Yani Kur’an’ı Kerim, insanı hayvandan ayıran özelliği “akıl” olarak tanımlamıyor. Akıl sadece hayvanda değil eşyada bile vardır. “Kur’an’da Eşyanın Dili” diye bir yazımız internet sitemizde vardır. Oraya bakarsanız eşyanın aklını orada görürsünüz.
Hayvanlar akıllarına ters düşen şeyi yapmazlar. Ama insanlar yüzde yüz yanlış şeyi yapabilirler. Onun için insanda akıl ve kalp aynı noktada karar verirse kararı doğru olur. Kalp sürekli menfaatlerini gözetir. Akıl doğruları anlatır. İşte insanı kafir yapan kalbidir, aklı değil. Akıl her zaman doğruyu gösterir de kalbi o doğruyu kabul etmez. Çünkü kendi menfaatine göre şey yapar. Onun için dikkat ederseniz, bizde çift kişilik vardır. O çift kişilikten dolayı içimizde sürekli mücadeleyi yaşarız. İşte insanı ayıran bu üç özelliktir. Yani insanın hayvandan ayrılması ne onun çene yapısıdır, ne kafa yapısıdır, ne de vücut yapısıdır. Dolayısıyla insanları maymuna benzetmek, şuna buna benzetmek, bunlar boş işlerdir. Yüzde yüz insan tipinde bir canlı olsa bile onun içerisine ruh üflenmediği takdirde, o insan olamaz. İşte bunu kolay anlayabilmek için şu bilgisayar örnek verilebilir. Allah’tan ki, bunlar varda anlatmamız kolay oluyor. Şu bilgisayarın, elimi dokunduğum mekanik kısmı, bizim etimiz kemiğimiz gibidir. Biliyorsunuz bilgisayarın içerisinde bir elektirik var. Elektirik de bizim canımız gibidir. Vücuttaki can. Diğer hayvanlar gibi vücudun bütün yapısı oluşuncaya kadar, vücudun eti kemiği ve canı var. Bu bilgisayarın yapısı tamamlanıp bittikten sonra, elektirik aksamı da tam çalışır hale geldikten sonra, buna bir program yüklenir. O program: bilgidir. Onun Kur’an’ı Kerim’deki ifadesi de ruhtur. Cenabı hakkın kendi bilgisinden yüklenmiştir. İşte o yüklemeyle, vücudun tamamlanmasından sonra yapılan yüklemeyle, -tıpkı buradaki bilgisayara program yükleme gibi, yazılım yükleme gibi- onunla birlikte insan farklılaşır. O zamana kadar diğer hayvanlardan hiç farkı yok. O andan itibaren Dinleme: (Bilgi edinme, bilgi toplama,) Görme: (O bilgisini kullanabilme,) Kalp: (bilgisine göre hareket edip etmeme kararına) sahip hale gelir. Bu bilgisayarın eğer yazılımı olmasa bunun diğer elektirikli aletlerden hiçbir farkı olmaz.
Dolayısıyla insana da o ruh yüklenmemiş olsa insanın diğer hayvanlardan hiçbir farkı olmaz. Onun için Darwinizmdir, evrim teorisidir, bunların bu gidişleri yanlış. Bunlarda asıl sıkıntı şu: Yeryüzünde hayat nasıl başladı? Nasıl başladığını yaratıcıdan öğrenmemiz lazım. Yaratıcı burda şöyle söylüyor. Bunu Nuh suresinde söylüyor. Bu konudaki ayetler Kur’an’ı Kerim’de çoktur. Nuh as. ile ilgili ayetler. Onların üzerinde uzmanlar çok uzun uzun düşünmesi lazım. Çünkü Allah’u Teâlâ bütün eşyanın bilgisini Adem as.a bildirmiştir. Adem as. aynı zamanda o bilgiyi yazıyla öğrenmiştir. Kur’an’ı Kerim onu bize bildiriyor. Yani “yazının icadı” diye bir olay yok. Allah Adem as.a yazıyı öğretti. Yazıyla tüm eşyanın bilgisini öğretti. O bilgi farkından dolayı melekler ona secde ettiler. Onun için bilim üreten, medeniyet üreten varlık, sadece insandır. Bunun en yoğun olduğu dönem Nuh as. zamanına kadar olan dönemdir. O zamanla ilgili ayetler üzerine çok ciddiyetle durup çok iyi incelemek lazım. Yani uzmanların orada çalışması lazım. Ben tabi konunun uzmanı değilim. Anlayabildiğim kadar size anlatıyorum ki uzmanlara belki bir ufuk açar.
Nuh suresi 71. sure 570. sayfa. Bu surenin 17-18 ayetlerinde Allah’u Teâlâ hayatın nasıl başladığını bize şöyle bildiriyor. Allah sizi -yani atanızı ki, az önce iki tane ayet okuduk- yerden bir bitki gibi bitirdi. (Nuh 71/17). Az önce Secde suresinden okumuştuk 7. ayetinde: Yarattığı her şeyi güzel yaratan odur. O insanı (yani Adem’i) yaratılışını çamurdan başlattı (Secde 32/7). Yani tıpkı bilgi. Çamur kelimesi son derece önemlidir. Çamur su ile toprağın birleşmesinden oluşur. O tîn denilen şey suyla toprağın birleşmesidir. Su ile toprak birleşmezse hayat olmaz. Onun için Allah’u Teâlâ bütün canlıları sudan yarattığını bildiriyor. Bütün canlıları ki: insanı, hayvanı, bitkisi hepsi bunun içine girer. İşte o su toprakla birleşmeden hayat olmuyor. İşte onun adı tîn. Şimdi burda tekrar Nuh suresinden okuyoruz. Diyor ki: Allah sizi yani atanız Ademi bu topraktan bir bitki gibi bitirdi. Sonra sizi tekrar toprağa iade edecek, -Tekrar toprak olacaksınız.- Yine sizi topraktan çıkaracak. İbrahim as.ın şüphesi de, insanların şüphesi de şu: ahiret ile ilgili, yeniden dirilmeyle ilgili şüphe. “Biz bu dünyada bir anadan ve babadan oluyoruz.” Yaratılış bu. Peki anamız da ölmüş babamız da ölmüş. Herkesin anası babası ölmüş. Adem as. da Havva validemiz de ölmüş. Yeryüzünde hiçbir canlı yok. “Yeniden nasıl yaratılacağız?” İbrahim as.da bunu soruyor. Ana yok, baba yok, yeniden nasıl yaratılacaksın. İşte aynı şekilde, dikkat ediyor musunuz. Okuduğumuz ayeti kerimeye bir daha dikkat edelim. Gene ilgili ayetleri okuyacağım meseleyi çok iyi kavrayabilmemiz için. Bakara 2/260. ayet: Bir gün İbrahim dedi ki: Ya rabbi ölüleri nasıl diriltiyorsun. Nasıl dirilteceksin daha doğrusu. İnsanlar ölecek, nasıl dirilteceksin. İnanmadın mı dedi. Tabiî ki inandım. Ama kalbim tatmin olsun istiyorum.
Şimdi burda bir şey var. Bizdeki din anlayışı uçma kaçma anlayışına göredir. Yani Allah bir “Ol” der oluverir. Ama bu İbrahim as. Allah’ın değerli bir elçisi. O biliyor ki: Allah her şeyi bir kanuna göre yaratır. Öyle “Ol dedi oluverdi” şeklinde değil. Zaten o ayetlere de yanlış mana veriyorlar. Allah bir işe karar verdiği zaman önce onun bir pilanını projesini hazırlıyor. Çeşitli safhalardan geçiyor. Onu bizim ŞEY kelimesi ile ilgili yazımızı görürseniz, bütün safhalar orada anlatılıyor. En son OL emri veriliyor. Ve oluşum başlıyor. Hemen olmuyor. Çünkü Allah bir kanun koymuş. İbrahim as.a “İnanmıyor musun” dediği zaman o da “Tabiî ki inanıyorum”, diyor. Bize kalsa, “Öyle şey olur mu” deriz. Hani bir tarafında İbrahim as. olmasa. İbrahim as.a duyduğumuz sevgiden dolayı sesimizi çıkarmıyoruz. Ama bir tarafında İbrahim as. olmasa, herhangi biri sorsa “Vay kafir” deriz. “İnanmıyor musun” deriz. Yav kardeşim, tatmin olmak istiyor. İlim ancak böyle elde edilir. “Sus inanacaksın yoksa kafir olursun”, demekle hiçbir şey elde edilmez. Bak İbrahim as. Allah’u Teâlâ’ya soruyor. “Ya rabbi nasıl yapıyorsun bana bir göster.” Bizim için çok önemli bir şey bu. Allah’u Teâlâ da “İnanmıyor musun?” “Tabiî ki inanıyorum ama kalbim tatmin olsun. Şu kanunu bir göreyim” diyor. Çünkü bir nazariye vardır, bir de uygulama vardır değil mi. Şunu bir göster de göreyim diyor.
Dört tane kuş tut diyor. Onları sana alıştır. Çağırdığın zaman yani yaşarken, gelsinler. Sonra onları kes. Her bir dağın tepesine koy. Kestiğin zaman bunlar ölmüş oluyor mu. Her bir dağın tepesine koy. Her bir dağın tepesinde ölmüş bir parça var. Sonrada onları çağır. Birisinin sekiz on tane dağın tepesinde parçaları varsa on tane gelecek değil. Bir tane gelecek. Dört tane kuş gelecek. Başka beşincisi yok. Belki yüz parçaya da ayırsa bir tane gelecek. O zaman buradan şunları anlayacağız.
Allah’u Teâlâ bu yaratılışın nasıl olduğunu da bize ifade ediyor. Lokman suresi 31/ 28. ayetler. Buraya geçmeden önce şunu söyleyeyim. Bakın “Nasıl yaratılıyoruz” sorusuna Allah’u Teâlâ insanı değil kuşu örnek verdi değil mi. Çünkü farkı yok ki. Ama kuş öyle bir varlık ki. Kuş bitkilerle hayvanlar arsındaki geçişi temsil ediyor adeta. Kuş ana rahminde olan bir varlık değil. Yumurtada oluyor. Ama yumurta hem tohumun özelliklerini gösteriyor toprakta oluşan. Hem de ana rahminde oluşan bir oluşumun özelliklerini gösteriyor. Ara varlık. Oradan bitkiye siz kolaylıkla intikal edebilirsiniz. Diğer canlılara da intikal edebilirsiniz.
Bakın burda diyor ki Allah’u Teâlâ: Sizin yaratılmanız ve yeniden diriltilmeniz bir tek nefsin yaratılması gibidir. Allah işitir ve görür.(Lokman 31/28) Peki o bir tek nefis nasıldır. Bir tek nefis ne demektir. Onu da Araf suresinin 7/189. ayetinde görüyoruz. Orada diyor ki Allah’u Teâlâ: Sizi bir tek nefisten yaratan o dur. (Araf 7/189) O tek nefsin ayrıntısını İnsan Suresinde bildiriyor. Biz insanı döllenmiş yumurtadan yarattık. (İnsan 76/2) Haa o zaman, Nefsi vahide: döllenmiş yumurtadır. Sizin yeniden yaratılmanız o nefsi vahideden olacak. O esas. O döllenmiş ilk yumurta oldu mu, ondan sonrası yürür gider. Şimdi diyor ki sizi yani Adem as.ı nefsi vahideden (döllenmiş yumurtadan) yarattı. Yine o nefsi vahideden eşini yarattı. (İnsan 76/2) Yani Adem’i nasıl döllenmiş yumurtadan yarattıysa eşini de döllenmiş yumurtadan yarattı. İddia edildiği gibi Adem’in eğri kaburga kemiğinden falan değil. Hayvanlar da aynı kurala göre yaratılıyor, bitkilerde aynı kurula göre yaratılıyor. Dolayısıyla yaratılışla ilgili felsefe yapanlar bunun üzerinde çalışmak zorundadırlar. Sadece insanı ele alıp da insan neslini götürüp bir şempanzede durdurmanın bir anlamı yok. İnsan da, bitki de, hayvan da hep aynı kurala göre yaratılmışlardır. Sonradan ayrışmalar var. Yaratılışla ilgili felsefe yapanların buna bakmaları lazım.
Bir soru daha. Siz haklı olarak şu soruyu soracaksınız. Yeniden yaratılışa Allah niye bitki ve hayvanı örnek veriyor? Hayvanlar da yeniden yaratılacak mı acaba. Kanun aynı kanunsa değilmi. Bütün hayvanların da insanlar gibi yeniden yaratılması lazım. Madem insanın farkı ruhunun üflenmesidir. Diğerlerinde fark yok. Kanun aynı kanunsa, Allah’u Teâlâ’nın sünnetinde, kanunda da değişme olmayacağına göre o zaman ahirette hayvanların da yeniden yaratılması gerekir. Akla gelmiyor mu bu. Haa 6. sure Enam suresinin 38. ayetine bakıyoruz. Yeryüzünde her hangi bir dabbe yani, Yeryüzünde kıpırdayan, hareket eden herhangi bir canlı. Canlı diyoruz, çünkü “hayvan,” dediğimiz zaman biz insanları anlamıyoruz. Ama Arapçada hayvan dediğin zaman insan da girer. Arapça açısından Hayvan: canlı demektir. Arapçası canlı demektir. Yeryüzünde kıpırdayan, hareket eden herhangi bir canlı yada iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki Burda kuşları da aldı. Tıpkı sizin gibi ümmetler olmasınlar. (Enam 6/38). Yani sizin gibi aileleri vardır. Sizin gibi akrabaları vardır. Sizin gibi bir topluluk halinde yaşarlar. Kendi içlerinde sosyal topluluktur bunlar. Öyle olmayan hiçbir kuş, hiçbir hayvan yoktur diyor. Mesela şimdi aklıma geldi. O göçmen kuşların havadan nasıl gittiklerini görürüz tam bir askeri disiplinle değilmi. En başta bir tane sonra üçgen var, sürüler halinde gidiyor. Hiçbir tanesi sırayı bozmaz.
Bu ayette bir şey daha var. Diyor ki Allah’u Teâlâ Biz bu kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. (Enam 6/38). Yani bu kitapta her şey var. Bu kitapta her şey var da, ona ulaşmanın kuralı da var. O kuralı uygulamazsanız ulaşamazsınız. Allah’u Teâlâ onun kuralını da koymuş. “Ayetler birbirini açıklar” derseniz her şeye ulaşabilirsiniz. Ama “Ben açıklarım” derseniz o açıkladığınız ayeti de anlaşılmaz hale getirirsiniz. Başka hiçbir şeye yaramaz sizin yaptığınız. Çünkü Allah bu yetkiyi Rasulullah’a da tanımamıştır. Kendi üzerine almıştır. Bunu defalarca konuştuk. Hud suresinin ilk ayetlerinde bu açıkça belirtiliyor. Zaten Süleymaniye vakfını diğer bütün kuruluşlardan farklı kılan da bu metottur. Cenabı Hakka sonsuz şükürler olsun bu gün burası artık sadece Türkiye’de değil Dünyada da farkını ispatlamıştır. Sırf o metottan dolayı.
Bu kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonra rablerinin huzurlarında toplanacaklar. (Enam 6/38). Ne? Bütün canlılar ve kuşlar. Bu size ne hatırlatır. Haşrolacaklar yani. Mahşerde bulunacaklar. Yuhşerun diyor. Yani hayvanlar da yeniden dirilecek değil mi. Hadislerde vardır. “Boynuzsuz koç boynuzlu koçtan intikamını alacak” diye. Tekvir suresinde vardır. Vahşi hayvanlar da toplaştığı zaman. (Tekvir 81/5) Haşredildiği zaman, yani ahirette bir yere toplandığı zaman. Yani vahşi hayvanlar da dahil. Ahirette kuşlar da yeniden dirilecek, vahşi hayvanlar da yeniden dirilecek, insanlar da yeniden dirilecek. O zaman Allah’u Teâlâ İbrahim as.a, örnek olarak niye kuşu gösteriyor, anladık mı şimdi. Çünkü fark eden bir şey yok değil mi. Aynı şey.
Rum suresinin 25-27. ayetlerini okuyalım. 30. sure. Allah’ın ayetlerindendir. Yani Allah’ın koyduğu göstergelerdendir. Göklerin ve yerin onun emriyle ayakta durması. Sonra yerden size bir çağrı yaptığı zaman. Haydi gelin dediği zaman, Bakarsın ki hepiniz çıkıyorsunuz. (Rum 30/25). Nereden? Kabirlerden. O zaman kabrin içerisinde patates gibi vücudumuz tam oluşacak. Yasin suresinde var ya. Sura üflenmiştir. Yani kalk borusu çalınıyor. Tıpkı İbrahim as.ın çağırması gibi kuşların parçalarına “Gelin” diyor ya. Birde bakarsın ki kabirlerinden. Kabrin içerisindeler. Ama kabirler de böyle tepecikler haline gelmiş. Tıpkı hamile kadınların görüntüsü gibi ama orada çocuk küçük, burada tam adam. Küçük tepecikler halinde. Hemen birden kalkarlar. Çünkü orada uyuyorlar. Ruh gelip vücuda girince kalkıyor. Yada diğer hayvanlar pasif bir hayat içerisindeler. Uyku halindeler. Çağrıldığı zaman uyanıp geliyorlar. İşte İbrahim as. da çağırdı. Öyleyse İbrahim as.ın çağırdığı bu kuşlar, nerede yeniden hayat buldular? Tıpkı bitki gibi toprağın içerisinde buldular. Çünkü bu kuşların yumurtası yok. Üzerinde kuluçkaya yatan ikinci bir ana kuş yok. Bunlar tıpkı ilk insanın yaratılması gibi, tekrar bitki gibi yaratılacaklardır.
Rum suresinin ilgili ayetine devam edelim. Göklerde kim var yerde kim varsa Allah’ındır. Hepsi ona boyun eğerler. (Rum 30/26) Yaratılışı başlatan odur. Sonra onu tekrarlayacaktır. Bir kere daha yaratacaktır. Yeniden yaratmak ona daha kolay gelir. Göklerde ve yerde en üst örnekler Allah tarafından verilir. Aziz ve hakimdir o. (Rum 30/27)
Ben size tekrar Nuh suresindeki ayeti hatırlatayım. Orada Allah’u Teâlâ diyor ki: Sizi yerden bir bitki gibi bitirmiştir. Sonra sizi toprağa iade edecek yeniden toprak olacaksınız. Yeniden sizi çıkaracak. (Nuh 71/17). O Ruhda toprak olma diye bir şey yok. O ruh kalıyor. Bütün bilgiler de ruhun içerisinde. Tıpkı şu bilgisayar bozulabilir. Bunu çöpe de atabiliriz. Ama içindeki bilgileri aldık mı bilgilere bir şey olmaz değil mi. Aynen onun gibidir. Can çıkmadan önce ruh alınıyor sonra can çıkıyor. Yani bu şeyin elektirik aksamı bozulmadan bilgileri alıyorsunuz. Sonra da bozulursa bilgisayarı çöpe de atabilirsiniz. Bilgisayarı tamir edince içene yüklersiniz. Ama insanın farkı şu: o bilgiler aynı vücudun dışında hiçbir yere tekrar yüklenemiyor. Bu da reankarnasyonu engelliyor. İlla aynı kişi olacak.
Ben size son olarak bir ayet daha okuyayım. Allah’u Teâlâ Araf 6. suresinin 29. ayetinde şöyle buyuruyor. Deki: rabbim adaleti emreder. Dengeli davranmayı emreder. Her secde yerinde yüzünüzü doğrultun. Allah’u Teâlâ’nın dediği tarafa, samimi kişiler olarak. Din yalnız Allah’ın olmak üzere ona dua edin/ ondan yardım isteyin. Sizi nasıl başlattıysa, –Adem as.ı nasıl yaratmıştı. Bir bitki gibi değil mi.- başlattığı gibi döneceksin. (Araf 6/29) O zaman hepimiz aynı şekilde yaratılacağız. Şimdi bütün bu bilgiler ışığında Bakara 260. ayeti tekrar okuyalım. Bütün bu ayetleri okumazsanız zannedersiniz ki Bakara 260. ayetteki olay kısa bir süre içinde olmuş bitmiş. Hayır. Allah kanununu asla değiştirmez. Kanun tamamen icra edilecek. Kanun neyse o.
İbrahim as. o hayvanları kendisine alıştırıyor. Çünkü dirildikten sonra kendine gelmesi için alışması lazım. Siz daha önceki derslerden hatırlarsınız. Ölüm ve dirilme, uyuyup uyanma gibidir. Siz uyumadan önceki bilgilerinizi uyku sırasında kaybetmiyorsunuz. O bilgiler aynen duruyor. Uyandığınız zaman o bilgilerle hareket ediyorsunuz. Hayvanlar da aynı. Siz gayet iyi bilirsiniz. Mesela bir köpeği kendinize alıştırdıysanız, uyuduğu zaman size alışkanlığını unutuyor mu. Yada bir horozu alıştırdıysanız yada bir hayvanı alıştırdıysanız yada bir mesela güvercini alıştırdıysanız, uyku ona bilgisini unutturuyor mu? İşte aynı şekilde İbrahim as.ın kendine alıştırdığı kuşların da ölüp yeniden dirilmesiyle uyuyup uyanması arasında bir fark yok. Onun için önce kendine alıştırıyor ki, çağırdığı zaman gelsin. Kanun bu. Allah’u Teâlâ bu kanunu İbrahim as. için değiştirmiyor. Önce kendine alıştıracaksın. Tamam.
Ondan sonra ne diyor: Sonra bunları öldüreceksin. Tabi, ölüleri diriltmeyi sorduğu için Allah, önce öldür diyor. Her bir dağın tepesine bir parça koy. O parçalar ne olur orada. Çürür değil mi. Çürür. Bunu on tane dağın tepesine koysa bile parçalardan bir tanesinden bu kuş gelecek. Hepsinden geleceği yok. Bir tane kuş birisinden gelecek. O zaman bu hayvanın asıl o Nefsi Vahide denen, tüm özelliklerini taşıyan ana tohum sadece bir tanesinde var. Diğerleri çürüyüp gidecek. Bazen adam parçalanabiliyor, yanıyor. Bunlar nasıl dirilecek deniyor değil mi. O tohum bir yerde duruyor. Orada büyüyor. Allah o ortamı orda oluşturuyor. Orada tabi özel olarak İbrahim as.a göstermek için yaratmış. Orada gelişiyor, yeniden bir kuş haline geliyor. Artık o, kümesindeki bir kuş gibi ama uyuyan bir kuş gibi. İbrahim as. bağırdığı zaman uçarak geliyor.
İnsanlar da ahirette yeniden dirildikleri zaman onlara seslenilecek. Yasin suresindeki gibi Sura üflendi. Bakarsınız ki onlar kabirlerinden çıkmışlar. Surun üflenmesi ile birlikte insanların ruhları da vücuduna giriyor. Tekvir suresinde, Allah’u Teâlâ: Nefisler eşleştiği zaman, (Tekvir 81/7) diyor. Hemen kalkıp çağrıya koşuyorlar. Kalkıp koştukları zaman bir de bakıyorlar ki, hani kendilerini uyuyup uyanmış olarak düşünüyorlar ya. Ne ev var, ne bark var Allah Allah! Hiçbir şey yok. Çevre yok. Şaşırıyorlar. “Vay başımıza gelenler” diyorlar. “Bizi uykumuzdan kim uyandırdı. Keşke uyumaya devam etseydik.” (Yasin 36/51-52) Bak uyuyup uyandıklarını zannediyorlar. Ölmüşler, asırlar geçmiş üzerlerinden ama hiç haberleri yok.
İşte bu, yeniden dirilme. Demek ki insanın, hayvanın ve bitkinin yaratılışında aynı kanunlar geçerli. Bitki tohumunu da toprağın içerisine koyduğunuz zaman tohum orada suyla birleşmezse hiçbir şey olmaz. Yani toprak suyla birleşecek. O topraktan suyu alacak. Ondan sonra yavaş yavaş gelişmeye başladığı zaman tıpkı bir insan cenini gibi toprakta nefes alır. Eğer nefes almazsa o tohumdan bitkinin gelişmesi mümkün değil. İşte burda konunun uzmanları, -ben hep onu sürekli söylemeye çalışıyorum. Zooloji ile uğraşanlar, embiriyoloji ile uğraşanlar, biyoloji ile uğraşanlar birleşmeli. Bu ilk yaratılanın bitki olduğunu Allah’u Teâlâ söylüyor. Adem as.ın da hayvanların ve kuşların da bitki gibi bittiğini bize bildirdiğine göre- hayatın başlangıcıyla ilgili anlayışlarını Kur’an’ı Kerim’e uydurmalıdırlar. O zaman da görecekler ki: Allah’ın yarattığı ayetler ile indirdiği ayetler arasında yüzde yüz uyum var. O zaman Kur’an’ın Allah’ın kitabı olduğunda en azından bu bilim dalı mensubu olan kişilerin hiçbir şüphesi kalmayacak.
Burda bir şey daha var onu da söylemiş olalım. Ayeti kerimelere baktığımız zaman hayvanlardan enam denen yani koyun, keçi, sığır, deve, onlar bu gezegene ait gözükmüyorlar. Zümer suresinde o ayet. 39. sure 6. ayet. Cenabı Hak yine aynı şeyi söylüyor. Sizi bir tek nefisten yarattı Yani döllenmiş yumurtadan. O döllenme olayı tüm canlılarda: bitkide, insanda, hayvanda hepsinde var. Döllenmiş yumurtadan yarattı. Zaten yeniden dirilişde, o yumurta döllenmiş olarak vücutta var ya tüm özellikler zaten var. Onun için anaya babaya gerek yok, olduğu gibi. İşte bu gün kopyalama yapıyorlar. Belki de bu kanunu uyguluyorlardır bilmiyorum. Allah sizi bir tek nefisten yarattı, ondan eşini yarattı. Yani Havva validemiz, Adem as.dan değil Adem as.ın yaratıldığı şeyden yaratılmıştır. Bu ayet onu söylüyor. Enamdan sekiz eşi de size indirmiştir.(Zümer 39/6) diyor. Bu koyun keçi sığır deve, erkeği ve dişisi, sekiz tane. Bunları indirmiştir. Nerden indirmiş? Onun için araştırma yapanlar bunlar üzerinde de dururlarsa, demek ki bu sekiz hayvanda farklılıklar var. Zaten dikkat ederseniz sekiz hayvan, mesela akıllıysa, bin tane koyunu bir çocuk otlatabilir. Keçi de aynıdır, inek de aynıdır, deve de aynıdır. Ama siz, köpek sürüsü oluşturabilir misiniz. Mesela yada kurt sürüsünü otlatabilir misiniz bir yerde, yahut ne bileyim yani, başka diğer hayvanlar son derece zor. Onun için bu sekiz hayvanın farklı bir özelliğinin olduğunu da bu ayetten görüyoruz. Bu konuda çalışanlara bunu da söylemiş olayım. Evet böylece dersimizi bitirmiş olduk.
2012-12-18-Kuran-Sohbetleri-canlilarin-ilk-yaratilisi-ve-yaratilisin-tekrari-sorular-ve-cevaplar
Soru: Kuşların parçaları mı dağlara bırakılıyor yoksa her kuş canlı olarak mı bırakılıyor.
Ayette: Dört tane kuş tut. Onları kendine alıştır. O kuşlardan her parçayı her bir dağın üzerine koy. Parça diyor. her birini demiyor. Ayette kesme kelimesi yok da ilave etme mecburiyeti doğuyor. Bir parça dendiği için kesilmesi gerekiyor. Sonra onları çağır, koşa koşa sana geleceklerdir. Allah’u Teâlâ hayvanların öldürülmesinin kesme şeklinde usulünü koymuş. Hayvenları kafasını koparıp bacaklarını ayıracak değil ya İbrahim as. o da onun kanununa uymuş olmak zorunda olduğundan dolayı kesme kelimesi orada ilave ediliyor
Soru: Allah Teâlâ hz. İbrahim’e sonradan kesip parçalayacağı kuşlar için “onları kendine alıştır.” Şeklinde buyurmasının sebebi ne olabilir.?
Ölümle dirilme uyku ile uyanma gibidir. Uykudan önceki bilgileriniz uykudan sonra devam eder. az önce söyledik. İbrahim as. çağırınca gelmeleri için bir de gelenin başak kuş olmadığı konusunda İbrahim as.ında kanaat sahibi olması lazım. Başka kuşu çağırdığın zaman gelmez. Ancak kendine alışmış olanı çağırdığı zaman geri gelir. Gelen kuşların aynı kuşlar olduğuna İbrahim as. kanaat getirmeli bu yüzden Allah’u Teâlâ önce ona kendine alıştır diyor. sonra onları parcala her bir dağın tepesine bir tane koy diyor. tabii ki onlar o dağda çürüyorlar. O diğer kanunlar orada devam ediyor. Allah’u Teâlâ orada özel olarak İbrahim as. için orda oluşturmuştur. Çünkü şu andaki toprakta hayvan olmaz. onun oluşumunu da ayrıca kanunları apayrı bir ders konusu
Soru: dağlardaki parçalar birleşti mi?
Parçalar birleşmedi. O parçalar orada çürüdü. O parçalardan bir tanesinden o kuşları oluşturacak tohum vardı. Sadece oradan o kuş oluştu. Diğer parçalar çürüdü gitti. O tohum hücresine nefsi vahide diyor ayet. Yani bir döllenmiş yumurta. yani o canlının tüm özelliklerini taşıyan bir parçacık. O onun tohumu gibi oluyor. Biz öldüğümüz zaman vücudumuzun tamamı çürüyüp toprak oluyor. Küçücük bir parçacık bizim tohumumuz oluyor. Tekrar Adem as. gibi Adem as.ın bitki gibi bitmesi gibi bizde yeniden yaratılıyoruz.
Cevap: yeniden dirilecek hayvanlarla ilgili ben şu ana kadar bir bilgi görmedim.
Soru: Cinler de aynı şekilde yaratılacak onlarla ilgili bir emare varmı?
Cinler gözükmeyen varlıklar. Başladığınız gibi yaratılacaksınız dendiğine göre onlarda ateşten yaratılacaktır demektir. Ateşin içinde de bir su oluşuyor yani. Aslında fizikçiler o gözükmeyen varlıkların yaratılışıyla ile ayetler üzerinde çalışırsa ben öyle inanıyorum ki çok ciddi keşifler yaratacaklardır. Ama o tür ayetleri bizim anlamamız biraz zor. Uzmanlarıyla birlikte çalışmak gerekiyor.
Soru: Yaratılış kanunlarına göre ileride bir insan yaratmayı başarabilirlerse o insan için vahşi hayvanlar gibi temel ihtiyaçları karşılayacak ama idrak sahibi olamayacak diyebilirmiyiz.
Bir insan yaratabilecekleri şeklinde, ruh değil ama bir parça, tabii bir ruh üflenemez. Yani mümkün gözüküyor. Şeyden dolayı Müninun suresi 14. ayetinden dolayı. O ayet şöyle bitiyor. Yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir. bizim geçmişte bazı mezhepler arasındaki tartışmadan dolayı yaratma kelimesi suçludur. Mahkum edilmiştir. Yaratma kelimesini insanların kullanması yasakalanmıştır. Bir insan ben yarattım dediği zaman öbürleri san allahmısın sus günaha girdin diye adamı sustururlar. Halbuki yaratma kelimesin Kur’an’ı Kerim’da sadece Allah’a mahsus değil. İsa as.da ben çamurdan bir kuş şeklinde bir heykelcik yaratırım diyor. bu ayeti kerimedir. Müninun suresi 14. ayetinden Yaratanların en güzeli kelimesini kullanıyor Allah’u Teâlâ. dolayısıyla Allahtan başka yaratan demek: şekil veren demektir. Yoktan var eden manasına değil. Yoktan var etmek zaten allaha mahsustur. Allah’u tealanın subuti sıfatları vardır. subuti demek: varlıklarda da olan sıfatlar demektir. Yani Allah’u Teâlâ canlıdır. Hayy. Peki bir insan ben canlıyım dediği zaman Allah’a ortak mı koşuyor. Yada yeryüzünde kim Allah gibi canlıyım diye kasteder bunu. ilim Allah’ın sıfatıdır. Ben biliyorum diyen Allah’a ortak mı koşuyor. Allah’ın ilmiyle hiç kimse kendi ilmini karşılaştırmaz. İşitme, görme, irade, kudret, kelam böyledir. Buraya kadar kimsenin sesi çıkmaz. Tekvin de o sıfatlardan bir tanesi, onu kullandınmı sus kafir olursun. Çünkü şeyde zamanında mutezile ile diğerleri arasında bu konuda itilaf çıkmış mutezileyi mahkum etmek için bu kelimeyi de mahkum etmişler. Dolayısıyla yaratanların en güzeli insanın yaratılışıyla ilgili ayette geçtiği için bu o bakımdan akla gelir. Mesela organ üretimi o ayetten anlaşılabilir. Ama tekrar ediyorum. O tür ayetleri kendi uzmanları ile okumak lazım.
Soru: hayvanlarda ruh yokmudur.
Ruh can değil. Ruh başka bir şey can başka bir şey. Müminun suresinin 14. ayetinde. İnsanın ana rahminde tüm özelliklerini kazandığı zaman yani göz kulak kalp, deri kıllar tüm organlar gelişimini tamamlandıktan sonra ruh üfleniyor. O zamana kadar o cenin cansızmı? Uyuduğunuz zaman ruh çıkıp gidiyor da vücudunuz cansız mı kalıyor. Ama maalesef batılılar bu şeyde aydınlanma dedikleri dönem –bana göre kendilerini bir çok konuda karanlığa gömdükleri dönemdir o dönem. Çünkü onun sıkıntılarını iyice görmeye başladılar. İyi tarafları var ama kendilerini tanrı yerine koydular. O çok kötüdür.- orada ruhu inkar ettiler. Ruhu kiliseye gönderdiler. Hadi sen git oraya dediler. Kilisenin zaten ilimle bir alakası yok. o zaman ruhsuz bir batı oluştu. Bizimkilerde zaten her defasında okuyoruz. kuranla alakası olmayan bir Müslüman cemaat. Kendilerine Müslüman diyorlar ama allahu Teâlâ diyormu demiyormu onu ahirette göreceğiz. Kendileri tamamen bitmiş oldukları için batılıları da biraz zengin gördüklerinden hah batılılar can ile ruha aynı sayıyor bizde de öyle. Yav kardeşim yapmayın, biraz kendinize gelin. Adam olun yani. Bugün İslam alemi denen büyük bir çoğunluğu ruh ile canı ayıramaz. Ama ruh ve canının apayrı şeyler olduğu Kur’an’ı Kerim’de açıkca ifade ediliyor.
Soru: Enbiya suresi 30. ayette. Biz her canlıyo sudan yarattık diyor. su yaratılışın kaynağı mı. yaksa çamuru meydana getiren toprak ve suyun bir parçası olarak mı yaratılışın kaynağı şeklinde gösteriliyor.
Su esastır. Su olmadığı zaman yaratılma diye bir şey olmaz. su yağdığı zaman toprağa toprak canlanır. Toprakta insanı besliyor. O da besleyici unsurdur.
Soru: kabri olmayan insanlar nasıl diriltilecekler. Yakılan, yenen, denizde çürüyen.
Ne olursa olsun küçücük bir tohum, parçacık sağlam kalır. Nefsi vahide. Kur’an’ı kerimde biliyorsunuz Yunus as. örneği var. balık ona mezar olacaktı. Diyor.
16.dakikada kaldım.