(Abdülaziz Bayındır)Bu akşamki dersimiz yine Bakara suresinin 83. Ayeti bu ayette Allah-u-Teâlâ şöyle buyuruyor; Bakara 2/83 “İsrail oğullarından kesin söz aldık,” söz aldığımızda şöyle demiştik şu şekilde almıştık. “…Allah tan başkasına kulluk etmeyeceksiniz”biliyorsunuz kulluk demek birisinin emrini kayıtsız şartsız yerine getirmek demektir. Bir şey Allah ın emri ise, Allah ın emri olduğu kesinleşmişse, sorgulamadan o emir kayıtsız şartsız yerine getirilir. Sorgulama bu Allah ın emri midir değimlidir, şeklinde olur. Allah ın emri olduğu kesinleşirse kayıtsız şartsız yerine getirilir, bunun tek sebebi o emrin Allah a ait olmasıdır. Ama Allah ın dışındaki bütün varlıkların verdikleri emirler, sorgulanır, kayıtsız şartsız itaat edilmez. Doğru ise yapılır yanlış ise yapılmaz. Ama bazen yanlış olmasına rağmen yapmak zorunda kalırsanız, o zaman da içten gelerek yapmış olmazsınız. Zorla yapmış olacağınız için buna ibadet denmez.
İbadette niyet esastır, yani kişinin içten gelerek gönülden boyun eğerek, yapması demektir. Mesela herhangi bir kimse kimin emri olursa olsun, içten benimseyerek onun emrini Allah ın emrine tercih ediyorsa, bu o tercih ettiği kişiyi Allah a ortak koşuyordur. İster kişi olsun ister kurum olsun ister kendi arzusu olsun ne olursa olsun hiç önemli değil içten kabul ederek yapıyorsa. Ama kabul etmeden zorla yapıyorsa, buna ibadet denmez. Onun için ibadette niyet olmazsa olmaz şarttır.
Yani bir şeyi yaparken Allah a ibadet olması için, niyet olması lazım niyet de o şeyin içten verilecek bir kararla yapılması demektir. Yoksa niyet ağızdan söylenen söz demek değildir. Niyet ettim şunu şöyle yapmaya, çok enteresan bir şeye rastlıyorum sık sık hatta bunu hep unutuyorum internet sitesine de koyalım, kim nasıl nereden öğrenmişse ya da öğretilmişse, cenaze namazlarında bir niyet şekli İstanbul da bir süredir yaygınlaşmış. “Euzü besmele” ile sanki bir sure okuyormuş gibi başlıyorlar, Euzü besmele sure okurken çekilir, ondan sonra niyet ettim bilmem ne? Böyle bir niyet olmaz. “Hep beraber niyet edelim.” O insanlar oraya niye gelmişler, cenaze namazına niyet bir konuda verilen karardır, niyeti olmayan adamın orada işi ne zaten. Yolda geçen bir adam tesadüfen orada dururken, -Bunlar ne yapıyor? Ellerini kaldırıyor ben de kaldırayım nasıl iyi de oluyormuş… işte o niyetsiz olur sadece. Orda olanları taklit eden biri varsa onun niyeti yoktur onun niyeti oradakilerin yaptığını taklit etmektir, maalesef böyle enteresan şeyler oluyor. Onun için niyet, bir konuda içten verilen bir karardır. Mesela Türkçemizde bu var hepimizin bildiği bir şeydir,
-Sen yarın falan yere gidecek misin?
-Hiç niyetim yok.
Ne demek hiç niyetim yok, böyle bir karar vermedim demektir. Mesela onun için kitaplarda yazılıdır. “Yolculuğa niyet etmiş olmak” şimdi vatandaşlar sorarlar: “Ben yolculuğa gittim ama niyet etmemiştim.” Nasıl yani niyet ettim Allah rızası için Ankara ya gitmeye öyle mi diyeceksin? Kardeşim niyetin olmasaydı, zaten gitmezdin ki. Hem niyetin varmış hem kararın varmış hem de uygulamışsın. Bunun ötesi var mı? Yani içten verilen karar işte dolayısıyla ibadet bir kimsenin bir kişin emrine boyun eğmesi ne zaman ibadet olur? Allahın emrine aykırı olmasına rağmen sırf o emretti diye içten gelerek severek onun dediğini yaparsa onu Allah tan önce tanrı yapmış olur. Yok efendim ben onun karşısında secde etmiyorum ibadet etmiyorum, ibadet bu zaten ibadet demek birisine köle olmak demektir. Türkçemizde de var; “kardeşim senin karşında köle olduk her dediğini yaptık yine yaranamadık” derler. İşte bu manada insan yalnız Allah a kul ve köle olur. Yalnız Allah ın emri kayıtsız şartsız yerine getirilir. Onun dışındaki bütün emirler kayıtlı ve şartlıdır. Bir Müslüman için Allah ın emrine uygun olmak şartıyla, ya da aykırı olmamak şartıyla yerine getirilir. Allah ın emrine aykırı olmasına rağmen yerine getirmek zorunda kalırsanız o zaman niyetiniz olmadığı için ibadet de olmaz. Mesela günah ile Allah tan başkasına ibadet arasında bir takım benzerlikler vardır.
Size örnek olarak hepinizin bildiği şeyi size söyleyeyim. Şeytan Adem A.S. a secde etmedi, emri veren Allah u Teala olmasına rağmen, Allah a kayıtsız şartsız secde etmesi gerekirdi etmedi. Secde etmezken de bir başka emri tutarak secde etmedi o başka emir de kendi arzusu; ona da içten doğruluğuna inanarak bağlandı. Kendi yaptığının doğru olduğuna inanarak, Adem A.S. a secde etmedi. Dolayısıyla niyet ile içinden bir samimi niyetle o secdeyi yapmadı doğru olduğunu kabul ederek yapmadı. O zaman ne olmuş oldu şeytan Allah tan başkasına kulluk etmiş oldu. Allah tan başkası kim? Kendi nefsi, kendini tanrılaştırmış oldu peki adem A.S da Allah u Teala yasaklamasına rağmen o ağaçtan yedi, yemeğe niyet etti ama o ağaçtan yemeyi doğru kabul etti mi? Dolayısıyla her ne kadar bir karar olsa bile o fiili yanlış kabul ettiği için Allah tan başkasına ibadet olmadı. Dolayısıyla siz bazen birtakım şeyleri yapmak zorunda kalabilirsiniz, yaptığınız şey Allah ın emrine aykırı olabilir, siz onu doğru kabul etmeyerek istemeye istemeye yaptığınız zaman Allah tan başkasına ibadet olmaz.
Günah işleyebilirsiniz, ama onu günah saydığınız müddetçe, yanlış saydığınız müddetçe bu Allah tan başkasına ibadet olmaz. Canım bunun nesi varmış derseniz mesela, günde beş vakit namaz var, beş vakit çoktur ben bir sabah bir de akşam kılarım yeter derseniz, bu da Allah tan başkasına ibadet olur, çünkü onu beş vakti emreden Allah tır. Sen onu değiştiremezsin. Ne ilave yaparsın ne çıkarma yaparsın, işte kulluk budur. İnsanların en çok zorlandığı nokta budur. İnsanları kâfir yapan doğrulara uyup uymamak değil, insanları kâfir yapan yanlışı doğru kabul etmektir ve Cenabı Hak ı ikinci plana atarak, Allah u Tealayı görmezlikten gelmektir. Yanlışı doğru kabul eder Allah ın yanlış dediğine siz yanlış demezseniz, Allah ın doğru dediğine siz doğru demezseniz, bunu da içten kabul ederek yaparsanız bu Allah tan başkasını tanrı etmektir. İsterseniz beş vakit namaz kılın hiç önemli değil. Cenabı Hak a kullukta bir parçalanma söz konusu değil ya toptan kabul edersiniz ya da reddedersiniz. Beş vakit namazı kabul ediyorum ama faizi (ilgili emirleri) kabul etmiyorum dediğiniz andan itibaren Müslümanlıkla bir alakanız kalmaz, bunları çok iyi bilmek lazım. İsterseniz biz size dört dörtlük Müslüman diyelim yarın hesabı bize verecek değilsiniz ki. Hocalar sizin hesabınızı görecek değil Allah u Teala görecek. Dolayısıyla burada bize düşen size doğruları bütün açıklığı ile anlatmaktır.
İşte Allah u Teala burada diyor ki:
Bakara 2/83“İsrail oğullarından kesin söz aldığımızda Allah tan başkasına kul olmayacaksınız demiştik, ana babaya da iyilik yapacaksınız.”Bizim geleneğimizde ana babaya iyilik değil, itaat kavramı vardır. Kayır itaat değil itaat yalnız Allah a yapılır. Anaya babaya iyilik yapılır. Çünkü anne baba sizinle aynı inancı paylaşmak zorunda değildir. Evlat da öyledir eş de öyledir. İnanç kişiseldir kalpte olan bir şeydir dolayısıyla bir başkasına zorla herhangi bir inancı kabul ettirmeniz mümkün değildir. Böyle bir imkanı Allah hiç kimseye vermemiş, böyle bir yetkiyi Peygamberler de dahil Allah hiç kimseye vermemiş. Öyleyse Müslümanlar İslam toplumu içerisinde yaşamayı istemeleri son derece normaldir. Kardeşim anam babam yakınlarım eşim dostum da benim gibi inançlı olsun sağlam inançlı olsun abdestli namazlı olsun demeleri çok tabii bir şeydir. Çok saygıyla karşılanabilecek ve gerçekten güzel bir şey hepimizin isteyeceği bir şey ama, şunu bilmek zorundayız ki, bizim hiç kimseyi ne mümin yapmaya ne de kafir yapmaya gücümüz yeter, her kes kendi kararını kendisi verir sonucuna da kendisi katlanır. Öyleyse bizim yaşadığımız zaman, yakın aile çevremiz eşimiz Müslüman olmayabilir, annemiz babamız Müslüman olmayabilir, evladımız Müslüman olmayabilir, çünkü bu ırk gibi bir şey değil ki bu inanç kabul eder etmez, tamamen kendisine kalmış bir şey. Ama bu insanlar Müslüman değildir diye biz çevremizi değiştirecek değiliz, eşimizi değiştiremeyiz, annemizi babamızı değiştiremeyiz, çoluk çocuğumuzu değiştiremeyiz, bulunduğumuz toplumda eğer yaşama hakkımız tanınıyorsa, bir başka yere gidemeyiz. O zaman ne yapmak lazım insani ilişkileri düzgün yürütmek lazım dostumuz, işte o açıdan Allah u Teala anneye babaya iyilik emrederken diyor ki: 396. sayfa
Ankebut29/8 “İnsana anasına babasına iyi davranmayı emrettik,” insana anasına babasına karşı iyi davranma görevini yükledik. Bakın evlatlarına iyi davranma görevini yükledik diye ayet yok, çünkü evlatlar insanın geleceğe yatırımı olduğu için insanlar geleceğe yatırımı severler. Ama anne babadan alacaklarını almışlar artık onlar bir müddet sonra yük olmaya başladıkları için, onları ihmal edebilirler. Dolayısıyla Allah u Teala onlara özellikle, iyi davranmayı emrediyor. “…Hakkında bilgin olmayan bir şeyi bana ortak koşman konusunda seninle mücadele ederlerse,” illa sen de benim gibi inan, benim inancıma sahip ol diye mücadele ederlerse; ederse eder sen nasıl birisinin senin gibi inanması için mücadele ediyorsan; öbürünün de senin onun gibi inanman için mücadele etmeye hakkı vardır hayat bu. Zaten imtihan bu peki: “…Annenin babanın sözünü dinleme” diyor bu konuda. Çünkü itaat edilecek Allah u Teala dır. Ama iyi davranmana devam edeceksin niye?
Lokman 31/15“ dönüşünüz banadır size yaptıklarınızı haber vereceğim” 411. İnci sayfada 15 inci ayet; burada diyor ki “…annen baban seninle cihat ediyor” yani illa zorla seni baskı altına almaya çalışıyor, bak cihat anne baba ne için cihat ediyor, şirk koşman için o zaman cihat kelimesinin manası neymiş? Cihat demek adam öldürmek falan değil millet öyle zannediyor, cihat demek bir konuda bütün gücünle gayret göstermen demektir. Annen baban gece gündüz durmadan benim yaptığımı sen de yap…Derse işte bu cihattır. Sen de onlara cihat edersin. O savaş en son çaredir, karşı taraf senin yaşama hakkını kabul etmediği ortadan kaldırmaya çalıştığı zaman olacak şeydir “…Hakkında bilgin olmayan bir şeyi bana ortak koşman için seninle cihat eder bütün gücüyle mücadele ederse, annene babana itaat etme.”Etmeyip de onları dışarı mı atacaksın hayır “…dünya işlerinde onlara geleneğe uygun güzel davranış göstererek arkadaşlık etmeye devam et,”dünya ile ilgili işlerinde onlara dostça davranmaya devam edeceksin ama din konusunda onlara sen kendine müdahale ettirmeyeceksin. Yani dinlemeyeceksin onların bu konuda isteklerini o zaman ana babaya itaat olsa bunu da dinlemesi gerekir değil mi? Burada itaat Allah u Teala yadır. Her konuda öyledir, biz herhangi birisinin emrini Cenabı Hak ın emrine aykırı olmaması şartıyla tutarız. Ondan sonra diyor ki “…bana yönelmiş kişinin yoluna gir”tabii kitek başına yaşayacak değilsin elbette bir takım ekiplere uyacaksın cemaatiniz olacak bir topluluk oluşturacaksınız birlikte birtakım çalışmalar yapacaksınız ama senin seçeceğin topluluk, Cenabı Hak a Allah ın emirlerine yönelen onu kabul edenler topluluğu olmalıdır. Yoksa Allah ı ikinci plana atıp bir başka şeyi birinci plana alanların topluluğu olamaz. “…yaptıklarınızı ben ileride size haber vereceğim.”
Şimdi biz Kur’an-ı Kerim de her şeyin örneğini görüyoruz, Allah u Teala müşrik bir babanın evladı olarak bize kimi örnek vermiş? İbrahim A.S. ı örnek vermiş. Mümtehine Suresinin 4. Ayetinde 548 inci sayfa;
Mümtehine 60/4 “ İbrahim de ve onunla birlikte olanlar da (onun gibi hareket edenlerde) sizin için güzel bir örnek vardır,” İşte size bir örnek: Bunlar kendi toplumlarına şöyle demişlerdi “…biz sizden uzağız. Allah tan önce taptıklarınızdan da uzağız,” çünkü Allah ı ikinci plana atıyorlar. Oraya başka bir tanrılar koyup tapıyorlar. Kefernakelimesinin anlamı ne? Kafir olduk demektir, yani size göre biz kafiriz, her kes kendi inancını paylaşmayana kafir der, mesela birisi gelip bana söylemişti falanca hoca vaaz ediyor, “Kim ki Abdülaziz hoca kafir değil derse o da kafirdir demiş” ben dedim doğru söylemiş, çünkü ben onun dininin kafiriyim İbrahim A.S: ın dediği gibi. Ben onun dininin kafiriyim. İbrahim A.S. de öyle diyor bak. Ne demek? Ben onun dinini tanımıyorum demektir. Keferna o demektir. Ben senin dinini tanımıyorum çünkü sen Allah ı ikinci plana alıp başka şeyleri birinci plana koyarak, bir din oluşturuyorsun ve buna da İslam diyorsun kusura bakma. Size göre biz kafiriz tam Türkçe karşılığı “…Biz sizin dininizi, inancınızı tanımıyoruz, bizimle sizin aranızda düşmanlık ve kin ortaya çıkmıştır.” Babasıyla annesi niye oğullarıyla dişe diş mücadele ediyor? Çünkü oğlunu kızını sapmış görüyor da onun için değimli? Düşman kampta görüyor kesin tavır koyuyor benden iyi davranış beklemeyin diyor. (Ama dünya işlerinde değil inançla ilgili işlerde mesela şimdi babasıyla ilgili detayları göreceğiz bundan sonra.) Ne zamana kadar “…tek Allah a inanıncaya kadar”Şimdi bu gün de pek çok kimseye Kur’an*ı Kerim in ayetlerini okuyorsun, dinliyor dinliyor bakıyorsun işi zamana yayarak sıvışıp gidiyor, hesabına gelmiyor. Kabul etmem diyemiyor çünkü kafir sayılmak istemiyor, kabul ederim diyemiyor, çünkü hayat tarzını değiştirmesi lazım. Bunun yüzlerce örneği var. Ortaya koyuyorsunuz işte Allah ın ayeti işte peygamber efendimizin uygulamaları işte sizin din adına söyledikleriniz, arada uzaktan yakından bir alaka yok diye bütün açıklığı ile ortaya koyduğunuz zaman bakıyorsunuz ki size düşmanca davranmaya başlıyorlar. Söyledikleri tek şey çok sertsin… İbrahim A.S. daha sert bak ne diyor “biz sizden uzağız sizin inancınızı tanımıyoruz, aramızda düşmanlık ve kin ortaya çıkmıştır” diyor. Kesin tavır koymak lazım inançları açısından kişisel ilişkiler değil o ayrı bir konu. Zaten bu ayetlerin devamında kişisel ilişkiler belirtiliyor üç tane kırmızı çizgi koyuyor Allah-u Teala orada işte inancınızdan dolayı öldürmeye kalkmıyorlarsa, sizi ülkenizden sürgün etmiyorlarsa, sürmek isteyenlere destek vermiyorlarsa iyi ilişkileri devam ettireceksiniz. Üçü zaten uluslar arası savaş sebebidir, evrensel biri ilkedir. Ama bu inanç konusunda kesin tavrı ortaya koymayı gerektiriyor. Allah u Teala diyor ki burada “…Ama İbrahim in babasına söylediği şu söz size örnek olamaz” diyor Allah. Neymiş o “…babasına demişti ki senin için Allah tan mağfiret dileyeceğim”dua edeceğim Cenabı Hak seni affetsin. Bu size örnek değil. Niye? Annenizin babanızın inançsız olduğunu öğrendiğiniz zaman, onların Affedilmeleri için dua edemezsiniz, çünkü affedilmesi için Müslüman olma şartı var öncelikle. Ama öyle demiş“…ben evet senin için bağışlanma dileyeceğim ama Cenabı Hak a karşı benim hiçbir gücüm yoktur”ben sadece söz söylerim diyor İbrahim A.S. bazıları ne yapıyor? Haşa Cenabı Hak ı emir altına alıyor, ben adamın resmini görsem hidayete ermiş olur diyor, çantaya atarım diyor. Allah tan daha yukarı mertebelere kendini koyuyor ondan sonra Müslüman olarak Müslümanları sömürüyor. Böyle insanlar dolu ortalıkta. İbrahim A.S. babası için senin affedilmeni isteyeceğim ama bak benim bu konuda yetkim yok diyor. Ve Allah u Teala diyor ki İbrahim in bu davranışı size örnek değildir diyor. “…Ya rabbi sana güvendik dayandık sana yöneldik, yine dönüşümüz sanadır”
Meryem Suresi 41inci ayetten itibaren buradan okuyacağım; Allah u Teala diyor ki: Meryem 19/41 “Bu kitapta İbrahim’den de bahset o çok dürüst bir elçi idi”
Meryem 19/42 “Hani babasına şöyle demişti: Babacığım duymayan ve görmeyen bir şeye niye kulluk edersin? Senin hiçbir ihtiyacını da karşılamıyor.”
Meryem 19/43 “Babacığım bak bana bir bilgi geldi, sana gelmeyen bir bilgi geldi, bana uy seni doğru bir yola yönlendireyim.”
Meryem 19/44 “Babacığım şeytana kulluk etme çünkü şeytan rahmana isyan etmiştir.” Rahmanın ne olduğunu gayet iyi biliyor babası tabii, her zaman söylüyoruz ya Allah konusunda kimsenin problemi yok asıl problem Allah tan önce başka tanrılar oluşturmada.
Meryem 19/45 “Baba bak rahmandan sana bir azap gelir ondan korkuyorum, sen şeytanın dostu haline gelirsin” babasının cavabı:
Meryem 19/46 “İbrahim şimdi sen benim tanrılarımdan yüz mü çeviriyorsun? Onlardan uzaklaşıyor musun?” diyor. “…bu dediklerinden vazgeçmezsen seni taşa tutar öldürürüm.” Diyor. Taşla öldürürüm seni diyor şimdi düşmanlığı İbrahim A.S. mı ortaya koymuş babası mı? Buyur öldür mü diyeceksin. Sen böyleysen tamam ben de tavrımı koyarım…İşte burada yaşama hakkının ortadan kaldırıldığı bir yerde, İbrahim A.S. ın babası böyle diyor, o toplumda ne yaptılar İbrahim A.S. o ateşe attılar mı yakmak için; yakamadılar Allah kurtardı başka bir şey. Oradan o toplumdan ne yaptı? Ayrıldı hicret etti (Peygamberimiz de öyle yapmıştı. Yaşama hakkı ortadan kalkıncaya kadar orada kaldı kalkınca ayrıldı.)“…uzunca bir süre seni gözüm görmesin”diyor oğlunu kovuyor. Şimdi sen beni kovdun ben de senin etrafında dolaşamam ki. İbrahim A.S. ın oradan ayrılması gitmesi tamamen babasının ve çevresinin davranışlarından dolayı olmuştur. (Peygamberimizin Mekke den Medine ye gitmesi gibi) Ama İbrahim A.S. buna karşı ne diyor Babası seni öldüreceğim diyor uzun süre gözüm görmesin seni diyor buna karşı İbrahim A.S. diyor ki
Meryem 19/47 “Selam sana olsun,” diyor. Yani sen huzur içinde güvenlik içinde ol diyor. İyilik arzu ettiğini söylüyor. “…Rabbimden seni affetmesini dileyeceğim, çünkü onun bana çok ikramı vardır.” Belki bana olan ikramından dolayı seni de affeder diye ümit ediyorum diyor. Ama burada diyor ki:
Meryem 19/48 “Ben sizden uzaklaşıyorum Allah tan başka yardıma çağırdıklarınızdan da”Bunlar Allah tan başka kimi yardıma çağırıyorlar? Putları. Putlardan zaten uzak değil mi İbrahim A.S. o toplumda yaşasa da yine uzaktı. O toplumun kralı olan Nemrut kendini tanrı yerine koymuştu Cenabı Allah ayette diyor:
Bakara 2/258 “Kendisine Allah bir meliklik krallık vermişti ya İbrahim e karşı delil getireni görmedin mi?. İbrahim demişti ki Rabbim yaşatır ve öldürür, o da demişti ki: ben de yaşatır öldürürüm dedi,” İbrahim baktı ki bu adam anlamıyor ne demek istediğini ya da anlamak istemedi; “…Allah u Teala güneşi doğudan doğuruyor, sen de batıdan doğur bakalım diyor” Nemrut a tabi orada şaşırıyor, niye çünkü o toplum ona kulluk ediyor. Genellikle yöneticiler Allah ın emirlerine aykırı emirlere kayıtsız şartsız uyulmasını isterler, yönetilenler de dünyayı tercih ettikleri için, zaten insanı kafir yapan dünya tercihidir, dünyayı ahret e tercih ettiği için insanlar kafir olur, yoksa doğruyu bilmedikleri için değil. Onlar da dünyayı ahrete tercih edip bir iki dünyalık alabiliriz diye ona kayıtsız şartsız uyuyorlar işte İbrahim A.S. diyor ki
Meryem 19/48“Sizden ve sizin Allah dan başka yardım çağırdıklarınızdan ben gidiyorum” çünkü top yekun İbrahim A.S. a düşmanlık etmişler. “…ben rabbime yalvarıyorum umarım ki rabbime yaptığım dua sebebiyle mahrum kalmam.”
Görüyorsunuz İbrahim A.S. ın tavrı bizim için bir örnek, ve Cenabı Hak, müşrik olan babasına mağfiret dilediği için bunu bize örnek olarak kabul etmiyor. Ozaman biz yakınlarımız müşriktir dinden çıkmıştır onlar için Cenabı Hak tan af dileyemeyeceğiz. Böyle bir şeyi Allah affetmez. Onların yola gelmesi için gayret gösteririz yola gelirlerse zaten Cenabı Hak onları affeder.
BİTTİ