Biliyorsunuz Bakara suresinden devam ediyoruz bugünkü ayetler surenin 6.ve 7.ayetleridir.Ondan önce geçen haftaki gayb konusuyla alakalı kısa bir özet yapalım,çünkü orada biz izahlara girince bazı arakadaşlarımız için konunun dağılması sebebiyle bir özete ihtiyaç olmuş bi de heralde.Merak etmişsinizdir Enes Hoca’nın kanaati ne oldu diye,meğer geçen hafta Yahya çoktan o kanaati paylaşıyormuş da Enes Hoca’ya saygısından sesini çıkarmamış.Enes Hoca ile de görüştüğümüzde o “yu’minune bil gayb” sabah “kalpten inanmak,içten inanmak” olduğunu söyledi,bir de Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır da üç anlam vermiş onlardan birisi de bu onu da görmüş olduk o da çok hoşuma gitti çok iyi oldu.
Bismillahirrahmanirrahim.” Elif,lam,mim.Zalikel kitabu la raybe fih: işte kitap budur,bunda şüpheye yer yoktur”. “Huden lil muttekın: çekinenler için doğruyu gösterir”.O çekinenler kimler? “Ellezine yu’minune bil gayb: bunlar imanı gaybda olanlar”.Yani kalpten içten inananlardır.Çünkü insanın kalbi Allah’tan başka herkes için gaybdır.Geçen hafta ilgili bütün ayetleri okumuştuk.Melekler için de gaybdır,başkaları için de gaybdır.Dolayısıyla imanın gaybda olması gerekir kalpte olması gereki.İnsanın kalbindeki imanı sadece Allahu Teala bilir,bir de tabi o kişi bilir.Öyle olunca hiç kimsenin zorla imana getirilmesi mümkün olmaz.Çünkü insanların kalbinde olanı bilme imkanı yok,kalbe baskı yapma imkanı da yok.Biz ağızıyla ne söylemişse ona itibar ederiz,baskı yaparsınız inanmadığı halde inandım der adamı münafık yapmış olursunuz herhangi bir kar etmiş olamazsınız.Aynı şekilde baskı ile inandığı halde inanmadığını söyleyen kişi için de herhangi bir şey değişmez.Çünkü Allahu Teala o kişiyi de mümin olarak kabul ediyor. “Men kefere billahi badi imanihi illa men ukriha ve kalbuhu mutmainun bil iman”.Hahl suresi 16. Sure 106. Ayet 278. Sayfa Burada Allahu Teala diyor ki; “Men kefere billahi ba’di imanihi: kim imanından sonra kafir olursa”.Bu imanından sonra kafir olma meselesi son derece önemli inşallah onu Bakara 6.ayeti anlamaya çalışırken okuyacağız. “illa men ukriha ve kalbuhu mutmainnun bil iman: kalbi imanla dolu olduğu halde zorlanan başka”. Baskı yapılmış,baskıdan dolayı inanmadığını söylüyor ama içi imanla dolu bu kişinin herhangi bir problemi yok,çünkü A.Teala onu mümin olarak kabul ediyor.Çünkü iman kalpte olur.Kalpte iman yoksa insan inandım dese de bir işe yaramaz o da münafık olur.Bu sebeple A.Teala “La ikrahe fiddin” demiştir: “din de ikrahın herhangi bir yeri yoktur”. Yani sen istediğin kadar baskı yap,bak işte adam baskı yapmış ben kafirim dedirtmiş Allah kafir saymıyor.Aynı şekilde baskıyla ben müminim dedirtseniz Allah onu da mümin saymıyor.Kalp insanın alabildiğine hür olduğu yerdir.İbadet de öyledir,ibadet için de niyet gerekir,niyetin yeri de kalptir.Siz bir insana zorla ibadet yaptırabilirsiniz,ama onu şeklen yapar,ama kalbinden ona niyet etmeyeceği için o ibadet olmaz.Dolayısıyla dinde baskı olmaz.Bazıları diyor ki; efendim dine girmek için baskı olmaz ama girdikten sonra olur.O zaman “la ikrahe” kelimesinin hiç bir anlamı yok.Dine ne girişte baskı olur ne çıkışta.Dolayısıyla insanlar din konusunda tam hür olmak durumundadırlar.Fakat her zaman burada şikayet ediyoruz Emeviler zamanında başlayan Abbasiler zamanında kurumsallaşan bir yapı oluşmuş o yapı dini kendi siyasetlerinin bir aleti olarak kullanmaya başlamış,öyle olunca siyaseten yapmak istedikleri şeyi hep dine yaptırmışlar.O zaman kendi arzularına göre bir hukuk,kendi arzularına göre bir akaid,kendi arzularına göre bir tefsir oluşturulmuş maalesef.Şimdi biz onun sıkıntısını çekiyoruz.İşte bu oluşturulmuş din baskının doruğa çıktığı bir din haline gelmiş insanların kafir olma hürriyetleri elinden alınmış.Aslında alınmış falan değil kafir olan yine oluyor da bu defa gizli kafir oluyor açıkça kafirliğini söyleyemiyor.Böyle olunca da islam toplumunda dünya kadar münafık oluşuyor,çünkü kafir olduğu tespit edilirse hemen öldürülüyor.İlgili ayeti kerimeler görmezlikten gelinmiş,bir hadis oluşturulmuş “men beddele dinen faktuluhu” diye “kim dinini değiştirirse öldürün”.O zaman hıristiyan müslüman olunca dinini değiştirmiş oluyor mu? O zaman öldürmek lazım onuda niye dinini değiştirdin diye.İşte bu imanın insanın gaybında olması gerçekten çok muhteşem bir şeydir.Küfür de insanın gaybında yani kalbindedir.Hıristiyanlıkta biliyorsunuz böyle bir şey yok.Yani bugünkü hıristiyanlığı kasdediyorum yoksa gerçek hıristiyanlık elbette böyle olmaz,gerçek hıristiyanlık müslümanlıktır başka bir şey değil.Ama bugün yani bizde nasıl değişmeler omuşsa orada da olmuş Peygambetimiz(sav) “sizden öncekileri karış karış adım adım takip edeceksiniz,onlar bir kertenlele deliğine girseler sizde gireceksiniz” buyurduğu için,hakikaten çok ilginç hıristiyanlarda üçüncü asırdan sonra çok ciddi değişimler olduğu gibi müslümanlarda da üçüncü asırdan sonra çok ciddi değişimler olmuş.İşte onlar dine girmeyi bir tören haline getirmişler,vaftiz ediyorlar vaftiz ederlerse dine giriyor.İnanırsa inanmazsa diye bir şey yok vaftiz etmezse dine girmez istediği kadar inansın.Aforoz ederse dinden çıkmış olur istediği kadar inansın yada inanmasın.Ama iman kalp işidir dendiği zaman kişinin dine girmesine çıkmasına Allah’tan başka hiç kimse karışmaz.Dolayısıyla kişinin müminliğini onaylayacak olan A.Teala’dır kafirliğini onaylayacak olan da odur.Bu tabi çok muhteşem bir inanç.İnsana gereken bütün değeri veren,insanı çok saygın bir konuma sokan bir inanç.Hiç başkasının karşısında boyun eğmesi gerekmiyor.Yanlız Allah’ın karşısında boyun eğer onun dışında dimdik yürür.
Şimdi dersimize devam edelim, “İnnellezine keferu sevaun aleyhim e enzertehum em lem tunzirhum la yu’minun”. Bu Nahl suresi 106. Ayet 278.sayfa burada A.Teala diyor ki; “Men kefere billahi min badi imanihi: Allah’a imanından sonra kim Allah’a kafir olursa” ne demek? :Allah’a olan imanının üstünü örterse. “İlla men ukriha ve kalbuhu mutmainnun bil iman:kalbi iman ile doluyken baskı altına alınmışsa başka”. “Ve lakin men şeraha bil kufri sadran: kim ki küfre göğsünü açarsa”.”Fe aleyhim gadabun minallah: onların üzerinde Allah’ın gazabı olur”. “Ve le hum azabun azim: onlar için büyük bir azab vardır”. Şimdi şuraya lütfen dikkat edin,bir kere burada yeni gelenlerin dışında hepinizin bildiği bir husus var. “Men kefere billahi: kim Allah’ı örterse” diyelim,değil mi? ” min badi imanihi: Allah’a olan imanından sonra”. Allah’ın affetmeyeceği tek günah neydi? Şirk di. Şirki nasıl tarif etmiştik? Allah’ı ikinci sıraya koymak diye tarif etmiştik değil mi? Allah’ı yok saymak değil.Şimdi şurada şunun arkasında bir şey var siz göremiyorsunuz değil mi? Bunun arkasında bir şey var göremiyorsunuz.Bunu kaldırdığım zaman gözüküyor,şimdi Allah var bu kişinin kalbinde ama onun önünü başka şey ile örttü.Başka şeyi O’nun yerine koydu,Allah ilk sırada olması gerekirken Allah’ı ikinci sıraya aldı başka şeyi onun yerine koydu.Şimdi bu ne oldu? Müşrik oldu.O birinci sıraya koyduğu şeyden ikincisini göstermediği için de ne oldu? Kafir oldu.Peki Allah’a inandıktan sonra kafir olan? Allah’a ne zaman inandı bu insan? Buluğ çağına ermesi sırasında inanmış oldu.Bütün insanlar buluğ çağına erdikleri zaman inanmış olarak buluğ çağına ermiş oluyorlar.Çocuk yaşta iken öyle değil.İşte bu perşembe günü Kütahya’da idik Mustafa Çavdar ile beraber,böyle bir salonda ağızına kadar doluydu.Orada konuşurken şöyle baktım şu tarafta üç tane,daha yeni buluğa ermiş delikanlı oturuyordu belli daha yeni bıyıkları çıkmaya başlamış,henüz çıkmamış.Onları çağırdım kürsünün yanına geldiler,çocuk varmı dedim bir tane çocuk babası vardı hemen önümüzde.O’na sordum dedim ki senin çocuğun Allah ile ilgili olarak sana soru soruyormu dedim,evet soruyor dedi.Bu çocuklara sordum siz dedim iki yıl önce Allah ile ilgili soru soruyormuydunuz,evet soruyorduk.Peki şimdi soruyormusunuz? Hayır şimdi sormuyoruz.Aynı şeyi Almanya’da da yapmıştım,aynı cevabı vermişlerdi.Almanya’da bir çocuk duruyordu orada O çocuğa sordum yanında da babası var Allah ile ilgili olarak babana soru soruyormusun? Mesela şimdi Yahya’nın Meryemine sorsak,soruyordur ama şimdi kendi meşgul cevap vermez biliyorum,soruyor mu Allah ile ilgili olarak?Bak başlamış işte babası burda babasına sorabiliriz.Şimdi, ne zamana kadar soruyor? Buluğ çağına kadar.Buluğ çağında kesin kanaate varıyor artık sormuyor.Allahu Teala’nın varlığı ve birliği konusunda kesin bir kanaati oluyor.İşte geçen hafta da gene kısaca temad etmiştik Araf suresinin 172. Ayetindeki “elestu bi Rabbikum” budur.Buluğ çağına erdiği sırada yani kişinin sırtından zürriyetinin yani zürriyete sebep olan tohumun alınmaya başladığı zaman bu iş kesinleşmiş oluyor.Sorumluluk ne zaman başlıyor? Kişinin sırtından o tohum alınmaya başladığı zaman başlamıyormu sorumluluk? İşte sorumluluk başladığı an her insan Allah’ın varlığı ve birliği konusunda eşhedu diyecek noktaya geliyor.Çünkü “elestu bi Rabbikum” diye soruyor Allahu Teala ona,O da “kalu bela şehidna” bunlar da evet şahid olduk diyoflaf,eşhedu diyecek duruma gelmiş oluyor hepsi kesin bir kanaate varıyor bütün insanlar.Eğitim çağı ne olursa olsun,yetişmişlği ne olursa olsun.Onun için biliuorsunuz biz heryerde konuşurken bir kere hiç herhangi bir konuşmada insanlara Allah vardır inanın falan gibi bir kelime söylediğimi hatırlamıyorum.Mesela kendi açımdan buluğa ermeden Allah vardır diye bir kitap vardı eskiden, o kitabı zevkle okumuştum ama buluğa erdikten sonra yüzüne bile bakmak istemiyordum.Şüphem yok ki bu konuda.
Asıl günah şirk,peki şirkin bir delili var mı? Bak Allah ile ilgili herkes “şehidna”diyor.Şirk konusunda insan “eşhedü” diyebilir mi? Araya koydukları şey,mesela Mekkeliler Allah’ın kızı diyerek ne yapıyorlardı? Melekleri tanrı yapıyorlardı,Allah’tan önce onlara tapıyorlardı,onlardan istiyorlardı.Mekkeliler onu yapıyordu.Peki bunlar konusunda bir bilginiz var mı dendiği zaman ne diyorlardı? Kalktık babalarımızı öyle gördük.Ellerinde bir delil yok.E bugün hıristiyanlar İsa’ya tanrı diyorlar,neye göre yanrı diyorlar? Kalktık babalarımızı öyle gördük,o şekilde diyorlar hatta 3. Asırda biz bu işi yaptık diyorlar.O zamana kadar öyle birşey yoktu.Allah konusunda herkes ittifak halinde.Ne kadar insan varsa hepsi aynı Allah’a inanıyor.Yok efendim hıristiyanın Allah’ı,yahudinin Allah’ı öyle birşey yok herkes aynı Allah’a inanıyor.Bütün dünyada her insan aynı Allah’a inandığı için,aynı Allah’ı var ve bir kabul ettiği için,inanma kelimesi belki yanlış olabilir çünkü inanmak güvenmeyi gerektirir.Allah’a güvenmiyolar aslında,Allah’a güvenmedikleri için araya başkalarını koyuyorlar.Allah bir yanlışlık yapmasın diye araya başkalarını koyuyorlar.Şimdi mesela burada bizim için çok ilginç bir örnel olarak hıristiyanları şey yapabiliriz.Hıristiyanların Allah inancını bugünkü papanın kitabından okuyalım; “Allah birdir,O’ndan başka tanrı yoktur”.Bakın ondan başka tanrı yoktur ne demek? La ilahe illallah demektir.Şimdi bu işlerin lafı önemli değil,içini nasıl dolduruyorsun kardeşim! Asıl mesele o.İçini nasıl dolduruyorsun? “O gerçeğin kendisidir.Yeri ve göğü tek başına yaratmıştır.Yaratılış düzenini ayarlayan ve dünyayı yöneten O dur.O insanlara yakındır,her şeyi bilir het zaman vardır.Varlığının başı ve sonu yoktur.Her şey varlığını O’na borçludur.Sahip olduğumuz herşey ondan gelmektedir.O kendiliğinden var olandır.” İtiraz edilecek bir taafı var mı? Şimdi hıristiyanın inandığı Allah ile bizim inandığımız Allah arasında bir fark var mı? Aynı şey,hiç fark yok.
Mesela bir de Taoistlerin Allah inancına bakalım Taoist dediğimiz zaman kimler giriyor buna? Hindistan’dan Japonya’ya kadar herkes.Diyorlar ki; onlar Tao diyorlar Allah yerine Tao diyorlar.” tabiat düzeninin idarecisi” biz ona nediyoruz;” melikus semavati vel ard” öyle diyoruz değil mi? “her şeyin üstündeki yaratıcı kudret” aynı şeyi söylemiyormu? “hürmet ve ibadet edilmesi gereken yüce hükümdar,kainat düzenini O kurmuştur,O uludur,yücedir.Yerdeki insanlara hükmeder.Kötüler çoğalınca hükmü.amansız olur.Ölmek ve dirilmek şeref ve zenginlik O’nun takdirindedir.” Yani O öldürürse ölürsün,o diriltirse dirilirsin,O şeref verirse şerefli olursun,O zenginlik verirse zengin olursun. “O ezelidir,ebedidir.Heryerde vardır,nasıl olduğu bilinmez”. “Ma hatara bi balik Allahu gayrı zalik: aklına ne gelirse gelsin Allah o değildir”. “Leyseke mislihu şey’un: O’na benzer bir şey yoktur”. “O’nu zihninde resmetmeye kalkan kaybeder.Yaratılmamıştır,her şeyi yaratan O’dur.Değişmez.Her zaman vardır,her zaman hazırdır.Her şeyi açıkça görür ve bütün işlerde insanlarla beraberdir”. “Ma huve maekum beyne ma kuntum” bütün bunlar kuran ayetleriyle birebir örtüşmüyor mu? O zaman kim diyebilir ki müslümanın inandığı Allah ile Çinli’nin,Tibetli’nin ondan sonra Koreli’nin yada Japonun inandığı Allah farklıdır diyebilir mi insanlar? Denebilir mi,işte buyrun.Peki şimdi bütün bunlar Allah’a inanmış insanlar,niye?Çünkü bu elestu bi rabbikum olayı hepsindr olmuş.Hepsi Allah’ı aynı şekilde algılıyor.Peki hata nerede? Bütün hata Allah ile kendi aralarına aracılar koymaktır.Bak neredeyse O bizimle beraberdir diyor değil mi? Peki neredeysen O seninle beraberse daha başkalarını niye araya sokuşturuyorsun? İşte hıristiyan,diyor ki.Allah’tan başka ilah yoktur diyor,o zaman İsa’ya niye ilah diyorsun? Kutsal Ruh’a niye ilah diyorsun? İkisi birden doğru olabilir mi? Onun için Allahu Teala tüm kafirlere yalancı demiştir.Küfür aslında yalancılıktır.Bile bile yapılan şeydir,işlenen suçtur küfür.Peki şimdi anlayabildik mi bu ayeti? “Men kefere billahi min ba’di imanihi: imanından sonra kim Allah’a kafir olursa” yani Allah inancının üstünü örterse.Demek ki bi kere her insanda bu iman, eşhedü diyecek seviyede her insanda Allah inancı oluyor.Allah inancı olmazsa olmaz birşey.Peki peygambet inancı nezaman getekiyor? O peygamber gelir mucizesini göstetir kendinin Allah’ın elçisi olduğunu ıspatlar o zaman o kişiye inanma görevi doğar.Peki böyle bir peygamber gelmemişse?En çok sorulan sorulardandır,geçende bir talebe hocam diyor ben bir müslüman anne babanın çocuğu olmasaydım bir katolik ailede doğsaydım ve beni de kilisye yada manastıra gönderselerdi şu anda benim ayrıcalığım ne o zaman suçum ne olurdu diyor.Şimdi buna cevap vermek kolay mı zor mu?bu şeye göre.Sen manastırda da olsan katolik kilisrsinde de şurda da burda da dürüst isen yalancı değilsen doğru inançtan sapmazsın kardeşim.Kabenin yanında en iyi islami eğitimi görmüş olsan da en iyi ailenin çocuğu olsan da eğer yalancıysan yolunu bulamazsın hiç kusura bakma.Peki insan niye yalan söyler? Bir takım menfaatleri için yalan söyler,o menfaatler olmasa niye yalan söylesin ki.O zaman sen kendi menfaatlerini dine tercih ediyorsan dünyanın neresinde olursa olsun,eğitimin ne olursa olsun yoldan çıkarsın.Ama şahsi menfaatlerini dine tercih etmiyorsan dünyanın neresinde olursan ol yoldan çıkmazsın.O zaman imtihan konusunda insanlar arasında bir eşitsizlik var mı? Yok.Görmüyormuyuz eğitim seviyesi ne olursa olsun sırf dünyalık kaygısından dolayı dinini çiğneyen insanları görmüyormuyuz? Dini ikinci sıraya atan öbürünü birinci sıraya alanları görmüyrmuyuz? O zaman ” illellezine keferu: örtenler” neyi? İmanlarını örtenler.Bunların kalplerinde iman var,ama örtüyorlar üzerini.Kalplerinde iman olduğu için örtmenin bir fayda vermediği zaman da Allah,Allah demeye başlıyorlar.İşte batmak üzere olan gemide artık fayda vermiyor örtmek hemen Allah Allah demeye başlıyor,zaten var olmayan şey değil ki.O zaman burada duruyor,iyi bir rüzgar attı,şimdi bardak gözüktü.Ama biraz sonra tehlike geçince adam tekrar getirir örter.Onun için kenara çıktığı zaman kurtulduğu zaman, gemi batmati tehlikesi geçirdiği zaman sadece Allah’a sığınır kenara çıktığı zaman büyükler kurtarmış olur onu.Öyle olmuyor mu? Şimdi,bir kimsenin anası ve babası müşrik olsa öyle bir toplumda doğup.büyümüş ki o toplumda puta tapmanın dışında hiç bir şey yok,kimse gelipte doğru dini anlatmamış.Peki bu kişi mümin olarak ölebilir mi? Ölebilir.Peki delili var mı? Delilini okuyalım şimdi hep beraber biliyorsunuz ama tekrar hatırlatmak için okuyalım,hepiniz biliyorsunuz. Araf suresi 172.ayeti açıyoruz .Sayfa da 172 imiş Yahya anlamış nereyi okuyacağımı sayfasını da seçmiş sayfa da 172. Şimdi burada bazı yerleri hızlı geçeceğim diyor ki Allahu Teala; “Ve iz ehaze rabbuke min beni ademe min zuhurihim zürriyyetehum: Adem oğullarından (ki Adem kızlarıda buna dahildir) sırtlarından zürriyeti aldığı zaman”.Yani buluğa erdikleri zaman.Buluğa ermeden ölene kadar zaten vücut tohum üretmeye devam eder. “Ve eşhedehum ala enfusihim: kendilerine karşı onları şahit tuttuğunda”.Ne diye şahit tutuyor ” E lestu bi rabbikum: sizin Rabbiniz değilmiyim”. “Kalu bela şehidna: evet şahid olduk diyorlar”. İşte onun için bu gayba iman değil şahit.Allah’ı gözünle görüyormusun?Evet akıl gözümle görüyorum baş gözümle değil akıl gözümle görüyorum.Bütün insanlar böyle sadece ben değil.Peki neden C.Hakk her insanı böyle yapmış,çünkü insanlarda affetmediği tek günah şirk.Onun için herkesi C.Hakk senin Rabbin benim diye,niye Rabb? Çünkü herşeyin sahibi boyun eğmem için Ona muhtaç olmam lazım.Muhtaç olmadığım kişiye niye boyun eğeyim değil mi? Rabb olduğu zaman her şeyin sahibi beni benim de sahibim öyleyse Ona boyun eğmem gerekir,onun için Rabb.Senin Rabbin değilmiyim?Evet,şahid oldum buna der,eşhedu der “Entekulu yevmel kıyameti inna kunna an haza gafilin”.Şimdi kıamet günü bu insan asıl imtihanı şirkten vermeyecek mi? Ya Rabbi ben senin varlığından habersizdim bilmiyordum ki diyemezsin diyor Allah.Ben seni öyle kesin bir şekilde bu bilgiye ulaştırdım ki herhangü bir öğretmeme gitmeme lüzum yok,istersen o putperest tapınağında görevli ol hiç farketmez.Sen bu konuda kesin bilgiye sahipsin. “Evtekulu: şöyle de diyebilirdin ahirette”. “İnne ma eşreke ebauna min kablu: daha önce şirki babalarımız koşmuş”.Kalktık herkes puta tapıyor bizde taptık ne bilelim diyemezsin.Çünkü o putların birşey olmadığını ama Allah’ın herşey olduğunu kesin olarak öğrendin,ben bunu sana öğrettim. “Efe tuhlikuna bima fealel mubtilun: imanlarını iptal eden bu insanların yaptıklarından dolayı yada hakkı batıl gösteren insanların yaptıklarından dolayı bizi helak mı edeceksin”.Ne yapalm biz onlardan neyi gördüysek onu yaptık diyemezsiniz çünkü kendi kanaatiniz Allah’ın varlığı ve birliği konusunda kesin kanaate vardınız.Öbürlerinin ilahlığı konusunda herhangi bir kanaatiniz yok.O zaman o suçu bile bile işlediniz cezasını çekeceksiz.Şimdi Enam suresinin 82. Ayetini açıyoruz 137.sayfa ” Ellezine amenu: o kimseler ki inanmışlardır”.”Ve lem yelbisu imanehum bi zulmin: imanlarına zulmü karıştırmamışlardır.” Zulüm ne? Şirk yani yanlış yapmamışlardır imanlarına karşı.İmanlarının üstünü zulüm ile örtmemişlerdir. ” Ulaike humul emnu: güven onlar içindir”. “Ve hum muhtedun: onlar yola gelmişlerdir”. Peygamber yoksa sadece Allah’a inancak bu herkes için söz konusu,peygamber varsa peygamber de peygamberliğini de ıspatlayınca kesin kanaate varacak,bu defa O’na da onun getirdiklerine de inanacak .Şimdi son olarak Ali imran suresinin 106.ayetini açıyoruz.62.sayfa. “Yevme tebyaddu vucuhun ve tesveddu vucuuuh: bir kısım yüzlerin kara bir kısım yüzlerin ak olduğu günde”.Hangi gün o? Kıyamet günü.Ak olanlar nereye gidiyor? Cennete gidiyor,karaolanlar cehenneme gidiyor. “Fe emmellezinesveddet vucuhuhum: yüzleri kara olanlar onlara şöyle denecektir”. “E kefertum ba’di imanikum: imanınızdan sonra kafir mi oldunuz”. Yani imanınızı başka birşeyle mi örttünüz. O başka şey de dünyalıktır başka hiç bir şey değildir. “Fe zukul azabe bi ma kuntum tekfurun: o zaman örtmenizin karşılığında azabıtadın”.Demek ki imanını küfürle örtmeyen insanların cehenneme gitmesi diye bir şey sözkonusu değildir.Yani hiç kimse ya bilmedem C.Hakk beni cehenneme sürüklüyor diyemez.İnandıktan sonra kafir olmuş olması lazım.İmanın ne olduğunu iyice kavramış olması lazım,sonra başka bir şeyi onun önüne geçirmesi lazım.O başka şey de tamamen dünyalıktır.Dünyalık arzusuyladır başkabir sebeple değil.O da öyle bir nokta ki insanın en zayıf noktası.Zaten Allahu Teala imtihanı böyle yapar,en zayıf noktadan yapar.Orada da İbrahim suresinin 3. Ayeti,sık sık onu son zamanlarda okuyoruz.254. Sayfa 3.ayet. Burada kafirleri Allahu Teala nitelerken diyor ki; ” ellezine yestehıbbunel hayated dünya alel ahira: dünya hayatını ahirete tercih edenlerdir”. İşte dünya hayatını ahirete tercih ettiği için bile bile başka şeyleri Allah’ın önüne geçirir.Ve kendisini de o kadar kolay kandırır ki,ondan sonra ne yapar “Ve seddune an sebilillah: dünyayı ahirete tercih etti Allah’ın yolundan şöyle sıvışmaya başlar”. “Ve yudusuddune an sebilillahi ve yebguneha iveca: isterki onda ufak tefek yamukluklar olsun”. Yani o dini kendine uydurmak ister kendi dine uymak istemez çünkü dünyalık.Onun istediği dünyalık,Din onun istediği dünyalığı vermiyor.Evet dünyalık elde edebilirsin ama dürüst olacaksın,o dürüst olmak istemiyor.
Peki mümin kim? İşte her insanın kalbinde Allah inancı olduğu için insanlar kendilerini hep Allah inancı ile aldatırlar.Ondan dolayı Allahu Teala derki;”Ve la yagurrennekum billahil garur: o çok aldatan sizi Allah ile aldatmasın”( FATIR 5). Zaten bizim müslümanlar da öyle bir din tarifi yaparlar ki o insanların aldanmaması mümkün değil.Tevhid inancını nasıl tarif ederler,Allah’ın varlığına ve birliğine inanmak derler değilmi?Varlığına ve birliğine..hangi kafirle konuşsam bakacak ben Allah’ın varlığına ve birliğine inanıyorum zaten,öyleyse bende iyi adamım bende cennetliğim der.Bak işte Papa’nın kitabında okuduk,Allah vardır ve birdir O’ndan başka ilah yoktur diyor mu? Taoistlerin kitaplarından da okuduk,onlar da Allah vardır ve birdir diyor,ne oldu hepsi de cennete..Mekkeli müşrikler iki tane Allah vardır mı diyor? “Ve la yegurrennkum billahil garur: o çok aldatan sizi Allah ile aldatmasın.Peki araya konan ne?İsa(as)’ı nasıl araya koymuş hıristiyanlar bakalım.Diyor ki; İsa babanın elçisidir.Bu baba diyor Allahu Tealaya,baba demesinin sebebi de o sizin bildiğiniz baba değil diyor.”Allah’ın baba olarak adlandırılması herşeyin başlangıcı ve aşkın otorite sahibi olmasından ve tüm çocuklarının üstüne titreyen sevgi dolu iyiliğinden dolayıdır”.”Yoksa Allah ne erkektir nede kadın Allah Allah’tır “diyor. Öyle söylüyorlar.Şimdi,katoliklere göre İsa babanın elçisidir.Baba derken Allahu Teala’yı kasdettiklerine göre Allah’ın elçisidir demiş oluyor değil mi? Biz ne diyoruz? Aynısını söylüyoruz.”Baba Onu kutsal ruh ile mesh etmiş rahip,peygamber ve kral yapmıştır”.Bizde mesih diyoruz,mesh edilmiş rahip,peygamber ve kral denmesi,peygamber tamam,rahip ve kral denmesinde bir sakınca yok.Din adamı manasına,kral da yetki verilmiş demektir sakınca yok orada.”O kendiliğinden bir şey yapamaz”. “ve ma yentıku anil heva” ayeti kerimesi gibi; kendiliğinden konuşmaz” (FATIR 3).Her şeyi kendisini gönderen Baba’dan alır”. “İn huve illa vahyin yuha: söylediği kendine yapılan vahiydir”(FATIR 4). bakın ne kadar uyuyor görüyormusunuz.Şu andaki papanın bir heyetle birlikte yazdığı ve bugünkü katolik kilisesinin din ve ahlak ilkeleri diye kabul ettiği kitap.Şimdi O,işte burda C.Hakkı ikinci plana atıyor.Bakalım,”şimdi o babanın yanında hıristiyanların avukatlığını yapıyor”.Hani Allah nerede olsan seninle beraberdi,herşeyi biliyordu, ne oldu? Demek ki bilmiyor avukatlık yapıyor.Allah haşa bir yamukluk yapmasın diye orada milletin hakkını savunuyor.”Onlar lehine aracılık etmek için hep canlıdır”.Lehine aracılık ne demek? Allah’ın karşısında bunları koruyor.Demek ki Allah bir yanlışlık yapacak koruyor.Demek ki Allah’tan daha merhametli,demekki Allah’tan daha yakın onlara, ne oldu? Hani Allah’ın elçisiydi? “Allah’ın huzurunda daima hazır bulunmaktadır.Kendisinin aracılığıyla kendisine yaklaşanları tamamen kurtarmaya gücü yeter”. Bu gücü kime karşı gösteriyor? Allah’tan daha güçlü demek ki,e ne oldu şimdi? Onu kurtarmaya gücü yetiyorsa bu insanlar İsa dururken Allah’a yalvarırlar mı?Ne oldu şimdi? Bak Allaha inançlarının olduğunu gördük değil mi? Ne oldu şimdi İsa’yı birinci plana koydu ve tanrılaştırdı.Peki İsa’nın tanrılığına dair deliln varmı dediğin zaman yoktur fiyor,onu biz tanrı yaptık diyor.Kardeşim bu akıl ve mantık işimi?Onun için C.Hakk bütün kafirlere yalancı diyor,Allah’ın sözü bu bizim değil.
Mesela Taoistlerde de meleksi üstadlar vardır.Bak diyor ki; “Gaybı bildiğine inanılan bilgeler”.Gaybı biliyor,bizim bazı kimseler falanca kalbi bilir demezler mi? Kalpte tasarrufu vardır söylemezler mi? Tam bunun tercümesidir başkabir şey değil.Dikkatle dinleyin bu Hint ve öteye kadar olan dinlerden geliyor. “Gaybı bildiğine inanılan bilgeler ölümsüzler” ölümsüz,öldüğüne inanıyorlar mı? Ne diyor; “veli öldüğü zaman kınından çıkmış kılıç gibi olur,daha çok iş yapar”. Aynı ifadeler dikkat ediyormusunu. “Bunlar aracılığıyla ölümsüz olunur”. Fenafillah diyorlar ya.Fenaya erilir yani.”Fenayı taama ulaşılır.Bunlar ilahi varlık ile insan arasındaki aracılardır”. Yani Allah ile insan arasındaki aracılardır diyor.Onun için burda rabıta da vardır.Rabıta da aynen var burda.Sizde kitap var okursunuz.”Bunlar kapılarının önüne çıkmadan evreni bilir pencereden bakmadan gökyüzünü görürler.Gitmeden bilir,bakmadan görür,yapmadan başarırlar.Bu meleksi üstadlar bulunamazlar,kayıp olanları onlar bulurlar.Kabul edildin,edilmedin hikayelerini bilirsiniz.”Bundan sonra yüksek feraset ve temyiz erdemi yardımıyla ilahi mülk ile bağlantı kurulduğunda nihayi manevi hakikatlerin nakli de peşinden gelecektir.Bu tüm meleklerin ilahi mülke giderken izledikleri yoldur”. Ve devam edip gidiyor.İşte şimdi bütün bunlar insanların kendi hayallerinde ürettikleri tanrılardır.Bunlarla kendi aralarında bir birlik oluştururlar,ve o şekilde Allah’ı ikinci plana atarlar.İşte kafir bu. “İnnellezine keferu” şimdi ayeti anlamaya başlayalım.”İnnellezine keferu:kafir olanlar”, yani “imanlarını örtenler”. “Sevaun aleyhim e enzertehum em lem tunzirhum: onlar için farketmez ister uyar ister uyarma” o bilinçli olarak bunu yapıyor zaten,biliyor gerçeği senin uyarıp uyarmamanın ne önemi var ki zaten bilyor. ” la yu’minun: inanmazlar”.İnanmaya niyetleri yok bunların. “Hatemallahu ala kulubihim ve ala sem’ihim ve ala ebsarihim gışaveh”. “Hateme” Allah onları neticelendirir.Yani eğer böyle devam ederlerse sonuçları şu olur.Bu hatim varya mühür,belgenin sonuna vurulur biliyorsunuz,belgenin başına vurulmaz ortasına da vurulmaz sonuna vurulur.Peygamberimize ne deniyor? Hatemül Enbiya niye? Peygamberlik onunla bittiği için.Bunlar böyle giderlerse neticeleri o olacaktır.Ama istedikleri an tevbe kapısı açıktır.Bunların kendilerine kalmış tavırdır,ne zaman doğruyu tercih ederlerse kapı açıktır. “Hatamallahu ala kulubihim: bunların kalpleri üzerinde Allahu Teala yeni bir yapı oluşturur”. Yani bunlar yeni bir huy kazanırla.Nasıl bir huy? Tıpkı firavunun huyu gibi bir huy kazanırlar.Şimdi 27.surenin Neml 14. Ayetini açalım o huy nasıl kazanılırmış görelim. 377.sayfa. Küfüre cahad denir.Yani bile bile inkar.İşte bu şeyin üstünü örtmek gibi bile bile örtüyor. ” Ve cahadu biha:firavun ve hanedanı Musa(as)’ın peygamberliğine inanmak istemiyordu.O kadar mucizelere rağmen inkara yöneldiler,bile bile inkar ettiler “vesteykanet ha enfusuhum: ama içleri kesin olarak Musa(as)’ın Allah’ın peygamberi olduğuna inanıyordu.Peki içten kesin olarak Musa(as)’ın Allah’ın peygamberi olduğuna inanmak iman sayılmaz mı? İman değil mi? Peki niye bu kafir? İşte ” illellezine min keferu bi imanihim: inandıktan sonra kafir olma meselesi bu işte.Kesin olarak biliyor ki Musa ve Harun(as) Allah’ın peygamberi, o mucizelerden sonra hiç şüphesi yok.Peki neden inkara yöneldi? “zulmen ve uluvva: zalimlik yaparak ve üstünlük taslayarak”. Yani bunlar kim oluyorda bizim karşımıza gelip bize nasihat çekiyor bunlar bizim kölelerimiz değil mi? Sen kimsin ya sen benim yanımda çalışan adam değilmisin? Sen falanın oğlu değilmisin? Sen kimsin ya gelmiş konuşuyorsun.Hep budur insanı batıran,hep bu batırır insanı.Anlamadığı için değil zalimliğinden ve üstün olmak arzusundan dolayı,yoksa gerçeği gayet iyi biliyordu.”fenzur keyfe kane akibetil mufsidin: bak bakalım bu fesatçıların sonu ne oldu” diyor. Şimdi bu kişinin karakterini düşünün,gerçeği bütün çıplaklığıyla biliyor fakat kabul etmiyor.Bu kişi ilk önce kendisiyle çelişmez mi? İnandığı halde yok diyor yanlış yapıyorsun.Yalan söyleyen insanların karakteri nedir? Kendi kendisiyle tutarlı değildir değil mi? Kendisine karşı saygısını kaybeder.İşte bunlarda yeni bir yapı oluşur.O kalbi kendilerine çevirmeye başlarlar,kalp zaten dönen demektir,döner o tarafa doğru.Artık gözleri gerçekleri görmemeye başlar,kulakları gerçekleri işitmemeye başlar Allahu Teala da onların bu yaptıklarını onaylar. Dönmek istersen kapı açık,firavuna da açık hiç kimseye kapalı değil.Ama yeter ki vaktini geçirme. “Sevaun aleyhim: onlar için farketmez” diyor,çünkü onlar firavun bilmiyormu? Gayet iyi biliyor ama zalimlikten vazgeçmiyor,üstünlükten vazgeçmiyor onun için inanmıyor,gerçeği bilmediğinden değil ki. Ondan dolayı “sevaun aleyhim: onlar için farkegmez”.”E enzertehum emlem tunzirhum: ister onları uyarmış ol ister olma”. ” la yu’minun: karar vermişler inanmazlar”. “Hatamallahu ala kulubihim: Allah onların kalpleri üzerinde”,” Ve ala sem’ihim:kulakları üzerinde birtakım izler oluşturur” artık bunlar yeni yapı yeni bir huy kazanır bunlar.”ve ala ebsarihim gişaveh: gözlerinin üzerinde de perde vardır”.Gerçeği gözünün içine de soksan görmek istemediği için görmez. “Ve le hum azabin azim: onlar için büyük bir azap vardır”. Peki firavunda bu iman vardı bu imanı niçin örtüyordu,zalimliğinden dolayı,zulme devam etsin diye.Ve üstünlük onda olsun diye.Peki boğulmaya başladığı zaman artık kime zalimlik yapabilir? Üstünlüğü kaybetmiş olmuyor mu? Artık kafir olmasının sebebi ortadan kalkmıyor mu? O zaman ne diyor? Yunus 10.sure 218.sayfa “Ve cavezna bi beni israilel bahr: İsrsil oğullarını o denizden geçirdik”.” Fe etbeahum fir’avnu ve cunuduhu: arkalarından firavun ordusuyla birlikte takip etti”. Gözü öyle dönmüş ki gözü.hiçbir şey görmüyor.Denizin içine dalıyor gözü görmüyor.Niçin böyle yapıyor? ” Bagyen ve adven: onlara hakim olmak için ve düşmanlık etmek için”.”zulmen ve uduvva” nın değişik ifadesi. “Hatta iza edrekehul gareku: o boğulma ona iyice geldiği zaman”. Artık kime zalimlik edeceksin boğuluyorsun,kime üstünlük taslayacaksın?Artık örteceği şeyler ne oldu, örtüler kalktı gerek yok artık.O zaman ne dedi ” Kale amentu: inandım” neye “Ennehu la ilahe illellezi amenet bihi benu israile: israiloğullarının inandığı ilahtan başka ilah yok”. Bunu sen zaten biliyordun.Şimdi kafiri iyice anladık mı,kafirinne demek olduğunu.Bunu sen zaten biliyordun.Ama öyle bir zamanda iman ediyorsun ki karşı tarafa zulüm yapma imkanın yok. “Ve ene minel muslimin: ben Allah’a teslim olanlardanım dedi”(YUNUS 90) istersen olma zaten herşey bitti.C.Hakk ne diyor “al ane: şimdi mi?” .”Ve kad aseyte kablu: daha önce isyan etmiştin”,”ve kunte minel mufsidin: fesatçılardan oldun”(YUNUS 91) tevbe zamanını geçirdin halbuki bir iki saniye önce tevbe etseydin kabul edilirdi.Kurtuluş ümidin olduğu zaman tevbe etseydi kabul edilirdi. Demek ki her insan ne durumda olduğunu gayet iyi bilir,sakın ama sakın şeytan Allah ile aldatmasın.Allahu Teala müminleri şöyle tarif ediyor; Hucurat suresinde “innemel mu’minun: müminler sadece şunlardır”;” ellezine amenu billahi ve rasulihi: Allah ve rasulüne inanan,güvenen”,”sümme lem yertabu: ve şüpheye düşmeyen”,”ve cahedu bi emvalihim ve enfusihim fisebilillah: mallarıyla canlarıyla Allah yolunda cihad edenlerdir”. Bütün olumsuzluklara göğüs gerendir,malını da canını da o yola koyacak ki gerçekten Allah’ı birinci sırada tuttuğunu göstersin.Allah’ı ikinci sıraya koyduğu zaman iş bozuluyor “Ulaike humussadikun:işte iddasında doğru olanlar onlardır” .Hucurat suresi 15. Ayet