(Abdülaziz Bayındır) Bugün Bakara suresinin 114. Ayetine geldik, eğer vakit kalırsa 115 inci ayetini de inşallah okuyacağız. Burada Allah-u Teâlâ mescitlerden, mescitlerin imar edilmesinden ve tahrif edilmesinden bahsediyor. Mescitler nasıl şenlendirilir? Nasıl işlevsiz hale getirilir onlardan bahsediyor. Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor;
Bakara 2/114 “Allah’ın mescitlerinde, Allah’ın adının anılmasını yasaklayandan daha zalim kimdir?” Mescitlerde Allah ın adının anılması yani Allah ın verdiği emirlerin yasakların konuşulması, o emir ve yasakları içeren kitabının okunması, o emir ve yasaklara uygun davranışların yapılması bütün bunlar mescitlerde yapılması gereken işlerdir. Bunları engelleyenden daha zalim, daha yanlış davranış içerisinde olan kim olabilir? Diyor Allah-u Teâlâ. Bakara 2/114 “…Böylelerinin o mescitlere korka korka girmekten başka yapacakları şey yoktur. Bu dünyada onların payına düşen perişanlıktır Ahrette paylarına düşen de, büyük bir azaptır”
Bakara 2/115 “Doğu da Allah’ın dır batıda, yeryüzünün tamamı Allahın dır, her nerede Allah a yönelirseniz, Allah’ı anmak isterseniz, Allah-u Teâlâ nın yüzü oradadır…” Tabi böyle bir yerde yapılacak şey eğer namaz kılınıyorsa;
Bakara 2/149 “ …Bundan sonra yüzünü Kâbe ye çevir…” de buyrulduğu gibi, orada yüzünü Kâbe ye çevirmek gerekiyor.
Bakara 2/115 “… Allah-u Teâlâ nın imkânları geniştir, mülkü geniştir ve her şeyi bilir.” Şimdi Allah ın mescitleri, mescit kelimesi secde edilen yer anlamına gelir Arapça da secde hem boyun eğme manasına gelir. Yani birisi bir başkasına selam verirken şöyle eğilerek selam verir ya o da secde sayılır Arapça da, onun için selam verirken eğilmeyin. Anlımızı yere koymak da secde sayılır. Boyun eğmek Allah-u Teâlâ ya boyun eğmek demektir. Yeryüzünün tamamı mescit tir, ki o ikinci ayetten o anlaşılıyor. “Doğu da Allah ın dır batı da her nerede” Allah u Teâlâ nın “…Allaha yönelir ona ibadet ederseniz Allah ın yüzü oradadır” Dolayısıyla Yeryüzünün tamamında Allah-u Teâlâ ya ibadet edebilirsiniz demektir. Zaten Peygamberimiz SAV “Yeryüzünün tamamı bizim için mescit kılınmıştır” diyor.
Biliyorsunuz Yahudiler ibadetlerini sinagoglarında yapıyorlar, Hıristiyanlar kiliselerinde yapıyorlar, mesela Yahudiler kurban ibadetini sadece Beyt-i Maktis de yaptıkları için yani şu andaki Yahudilerin durumu o; ama aslında nasıldır onu bilme şansımız yok çünkü kitaplarının büyük bir bölümünü gizlediklerini Cenabı Hak bize bildiriyor. Gizledikleri için bizim Kur’an-ı Kerim de olan hükümlerin çok büyük bir bölümü onlarda da olması gerekirken. Gizledikleri için onlardan haberimiz yok. Kurbanlarını Beyt-i Maktis de kesmek zorunda kabul ediyorlar kendilerini, Beyt-i Maktis de yıkıldığı günden beri Yahudiler kurban kesmiyor. Ama Müslümanlar için böyle bir mekân yok. Mesela biz kurbanı şurada keseceğiz diye bir şarta sahip değiliz her yerde kesiyoruz. Namazlarında mescitte kılınması diye bir şart yok dünyanın her yerinde nerede bulunursak bulunalım, orada Allah-u Teâlâ ya ibadet edilir, namaz kılacaksak kıbleye dönerek namazımızı kılarız.
Şimdi, Bakara 2/114 “Allah’ın mescitlerinde, Allaha secde edilen yerlerde Allah’ın adının anılmasını engelleyen kişiden ya da Allahın emirlerinin konuşulmasını söylenmesini engelleyen kişiden daha zalimi kimdir? ” Yeryüzünün tamamı mescit olduğunu anladık mı? O zaman Allah ın adının anılması ayetlerinin okunmasını nerede insanlar engellerlerse engellesinler, hangi konuma düşmüş olurlar? En zalim konuma düşmüş olurlar.
“….Mescitlerin harabı için gayret gösteren” harap dediğiniz zaman tabi bir bina akla geliyor, şimdi onla ilgili ayetleri de inşallah okurum. Adem A.S. nin yaratılması, Şeytanla Adem arasındaki geçen konuşmalar, Şeytanın kovulması Adem A.S. ın o bahçeden çıkarılması; bütün bu olaylar anlatıldıktan sonra mescitlerle ilgili hükümler de yer alıyor orada. Elinizdeki meallerin 152.nci sayfasını açarsanız orada bakın Allah-u Teâlâ ne diyor A’Raf 7/29 “ De ki: Rabbim herkesin payını vermeyi emretmiştir…” kimsenin hakkına dokunmayacaksınız. Her şeyin insanların da hayvanların da tabiatında herkesin payını vereceksiniz. Rabbim herkesin payını vermeyi emretmiştir. “…Her mescitte yüzünüzü doğruya yöneltin” Allah ın yoluna yönelin “… Allah a yalvarın, samimi olarak” içinizde yanlış inançlar olmaksızın imanınızı şirkle karıştırmadan. “…Din de yalnız Allah a mahsus olmak üzere” yani dini Allah ın dini olarak yapacaksınız, dine herhangi bir şey karıştırmayacaksınız, samimi olarak Allah a yöneleceksiniz; Cenabı Hakkın verdiği emir bu. Yani ilk emir Adem A.S. dan itibaren bakın orada da mescit kavramı var, Adem A.S. ın yaptığı ilk mescit hangisiydi? Kâbe.
Al-i İmran 3/96 “İnsanlar için yapılmış olan ilk beyt ilk ev elbette ki Mekke de olandır” işte orada diyor Allah-u Teâlâ “Saf arı duru bir şekilde dini Allah a has kılarak”, ne demek? Allah ne diyorsa o. Şu da olmaz mı şu da olsa daha iyi mi diye yapmayacaksın. Ne diyorsa o sen kendi kafandan ilave veya çıkarma yapmayacaksın. İşte yüzünüzü dosdoğru Allah-u Teâlâ ya çevirin ve yalnız ondan yardım isteyin. Kendi kafanıza göre din uydurmayın.
A’raf 7/29 “…Allah-u Teâlâ sizi nasıl başlattıysa öylece geri döneceksiniz.” Yani Adem A.S. ı topraktan yarattı biz de topraktan yaratıldık, tekrar toprak olacağız. Sonra yeniden topraktan bir kere daha çıkarılacağız.
A’raf 7/30 “Bir gurup yolunu buldu mescitlerde ibadetini yaparken doğrudan Allah-u Teâlâ ya yöneldi…” Allah ın emir ve yasakları onun için birinci sırada yer aldı. “ …Ama bir gurup da sapıklığı hak etti” sapıklığı hak edenler ne yaptılar “…Şeytanları kendilerine evliya kabul ettiler” şimdi veli kelimesi, mesela şu elim, şu el de yan yana getirdim mi, biri diğerinin hemen arkasından geliyor. İnsanların evliyası velileri Allah olur yani bize en yakın olan Allah-u Teâlâ dır değil mi? dolayısıyla bizim velimiz Allah dır. Ama Allah ı ikinci plana koyar da şeytanları evliya edinirse insanlar Allah tan önce başka dostlar bulurlarsa, onların hepsi şeytan olur adı ne olursa olsun işte bunlar yoldan çıkmış olurlar. Önceliği başkalarına verdikleri zaman, önceliği Allah a değil de başkalarına verdikleri zaman onlar sapıklığı hak etmiş olurlar. “…Şeytanlara öncelik verirler” Allah tan önceye alırlar şeytanları, Allah ile kendi aralarına yerleştirirler “…zannederler ki biz doğru yoldayız.” O zaman dinin Allah a has kılınmaması ne demekmiş? Allah ile aramıza başka şeyler koyup Allah’ı ikinci plana atmakmış. Demek ki işte bak mescitler Allah’ındır yüzünüzü dosdoğru Cenabı Hak a çevirin diyor, araya başka bir şey koyarsak yüzümüzü dosdoğru Allah’a çevirmiş olur muyuz? O zaman yüzümüzü araya koyduğumuza çevirmiş oluruz, peki mescitleri bu hale getirirseniz ne olur? Mesela İsa A.S. ın tebliğ ettiği dinde ki Hıristiyanlar öyle söylüyorlar üçüncü asra kadar İsa (A.S.) tam bir peygamber kabul ediliyordu ondan sonra tanrılaştırmaya başladılar.
O zamana kadar yöneldikleri zaman doğrudan Cenabı Hak a yöneliyorlardı dolayısıyla kiliseleri tam imar edilmiş yani şenlendirilmiş şekilde oluyordu. Daha sonra İsa A.S. ı bir peygamber olmaktan çıkarıp da Allah ile kendi aralarına bir tanrı haline getirince ne oluyor? O zaman onların mescitlerini yani Allaha secde ettikleri yerleri tahrip etmiş oluyorlar değil mi? Mesela şurada diyor ki;Katolik kilisesi din ve ahlak ilkeleri 465inci paragrafta; havariler zamanında İsa (A.S.) ki ben size sık sık buradan okuyorum, bu günkü papanın başkanlığında 12 kişilik bir kurul tarafından 6 yıl çalışılarak hazırlanmış olan bir kitaptan okuyorum. O kitabın 465inci paragrafı:Havariler zamanında İsa gerçek anlamda insan sayılırdı, peygamberimizde öyle değimli peygamberimize şahitliğimizi bildirirken “Ben şahidim ki Muhammed Allah ın kulu” biz ne biz de aynı yani gerçek anlamda insan aynı, onun Allah ın oğlu olduğu iddiasını önce Paulus ortaya attı bu iddiayı doğru sayan karar üçüncü yüzyıldan sonra Antakya da alındı. Üçüncü yüzyıldan sonra, yani İsa yı Allah ın oğlu saymaya ne zaman başlamışlar? Üç asır sonra ve bu kararı Antakya da almışlar. Onu Allah ın oğlu sayınca önceliği ona veriyorlar İsa aracılığı ile Allah-u Teâlâ ya yükselmeye çalışıyorlar.
325 yılında toplanan Ekümenik İznik Konsili; İsa nın yaratılmış olmadığına, Baba dan doğduğuna, onunla aynı özden olduğuna karar verdi. Babadan doğuyor onunla aynı özden. 431 de 3. Ekümenik Efes Konsili şu kararı aldı; İsa kendi kişiliğini akıllı ruhla canlandırılmış bir bedenle birleştirerek insan olmuştur. İsa kendi kişiliğini akıllı ruhla canlandırılmış bir bedenle yani bir bedenin içine girmiş yoksa varlığı var, o zamana kadar var da oda gelmiş bir bedene girmiş insan olarak gözükmüş tanrıyken, 431 sene sonra alıyorlar bu kararı, başlangıçta böyle bir şey yok. Dine kendileri şekli veriyor bizde de aynıdır, bizde yapılanla onların arasında fazla bir fark yok onlardan söylediğimiz zaman herkes alkışlıyor ama bizimkilerden bahsettiğimiz zaman, acıyor ya; çünkü iğneyi batırıyorsunuz millet hoplayıp zıplamaya başlıyor. İsa kendi kişiliğini akıllı ruhla canlandırılmış bir bedenle birleştirerek insan olmuştur Meryem Ana ise gerçek anlamda tanrı nın anasıdır, tanrının anası olması sebebiyle o da tanrıdır diyorlar.
Kur’an-ı Kerim de de zaten Cenabı Hak İsa (A.S.) a ahrette bu nu soracak sen mi dedin beni Allah dan önce tanrılar yapın diye?
451 de toplanan 4. Ekümenik Kadıköy Konsili; o nun gerçek tanrı olduğunu şöyle ilan etti. “Rabbimiz Mesih İsa nın mükemmel tanrılığa ve mükemmel insanlığa sahip gerçek tanrı ve gerçek insan olduğuna”; diyorlar ki yüzde yüz tanrı yüzde yüz insan, bunu söylüyorlar kendi kitaplarında. Zaten bu kitapta var O gerçek tanrı ve gerçek insan olduğunu, akıllı bir ruhtan ve bedenden oluştuğunu, tanrılık açısından baba ile insanlık açısından bizimle aynı özde olduğunu, günah dışında hepimize her şeyde benzer olduğunu, tanrılık açısından yüzyıllar öncesinden babadan doğduğunu, insanlık açısından bizim esenliğimiz için Bakire Meryem den doğduğunu, oy birliği ile kabul ettiğimizi resmen beyan ederiz. Bunu ne zaman kabul etmişler? 451 de ve Kadıköy de hepsi de Türkiye topraklarında oluyor. Birisi Antakya da başlıyor üç asır sonra, İznik te ikinci kararı alıyorlar, üçüncü kararı Efes te alıyorlar, son kararı da Kadıköy de alıyorlar.
İşte bunlar ondan sonra ne oluyor gidin bir kiliseye, bir sürü İsa heykelleri vardır, Meryem ana heykelleri vardır ikonlar şunlar bunlar doludur ağzına kadar. Doğrudan doğruya Allah yerine bunlara dua ederler bunları Allah ile kendi aralarına aracı koyarlar. Ama kendilerini de müşrik saymazlar. Zaten kimse kendini müşrik saymaz ki. Kimsenin kendisini suçlu saymadığı gibi, ama herkes ne mal olduğunu gayet iyi bilir. İşte burada diyor ki Allah-u Teâlâ
A’raf 7/30 “Bir gurup insan yola girmiştir…” yani Allah ile kendi arasına hiçbir şey koymuyor. Biraz sonra ayetleri okuyacağız daha da açık olarak Peygamberimize (SAV) de aynı emir veriliyor; doğrudan doğruya Allah a dua ediyor. Allah a ibadet ediyor, “…bir gurup da sapıklığı hak ediyor” çünkü bunlar Allah ile kendi aralarına öncelik verdikleri birtakım varlıkları sokuşturuyorlar, ama kendilerini de doğru yolun ortasında hesap ediyorlar.
Şimdi mescitleri imar etmek birinci şartı neymiş? Dini yalnız Allah a has kılarak, kendi kafamıza göre din uydurmadan Allah ne demişse Peygamberimiz (SAV) nasıl yapmışsa, mescitleri o hale getirmektir. Bu gün Türkiye deki mescitlerde çok ciddi hurafeler vardır. O konularda da tabi çok çalışmak lazım, yani insanlar mescitlere gelmesin diye elden gelen her şey yapılıyor. Gelen kişiler çıkarılmamak için uğraşılıyor, hal bu ki peygamberimiz (SAV) in mescidinde her şey son derece sade, müezzinlik sadece bir ikametle olur ondan sonra müezzin cemaati bırakırdı ne yaparsa yapsın. Şimdi orada millet işi olsa bile kalkıp gitmiyor. Hal bu ki Peygamberimiz (SAV) mescitte hiç kendisi nafile namaz kılmamıştır; Tahiyyat-ul Mescit ayrı onu biraz sonra okuyacağız, bu konudaki emirlerini göreceğiz. Yani nafile namaz dediğimiz mesela öğlen namazının dört rekâtından başka namaz kılmamış, ikindinin dört rekâtı sabahın iki rekâtı akşamın üç rekâtı yatsının dört rekâtı. Kalanları gitmiş evinde kılmış, niye çünkü aksi takdirde insanlar bunların da farz olduğunu zanneder. Bunları kılmak çok sevaptır teşvik etmiş o ayrı bir konu ama farz ile karıştırılmaması lazım.
Bu gün öğle bir hale geldik ki öğlen namazı kaç rekât diye sorsanız herkes on rekât diyor hatta bazen okulda öğretmen öğrenciye sorsa öğrenci dört rekât dese birçok hoca bunu yanlış sayar ve çocuğun cevabını kabul etmez yani o noktaya kadar gelinmiştir. Ondan sonra müezzinler başlıyorlar devam ettiriyorlar arkasından imam bir Aşr-ı şerif okuyor halbuki gündüz namazlarında Ayet-i Kerimelerde vardır inşallah, Enes hoca ile Yahya nın hazırladığı çalışma ortaya çıkarsa görürsünüz. Gündüz namazlarında sessiz kıraat okunur, onun arkasından eğer bir ders yapacaksanız yapın yoksa Aşr-ı Şerif okuyup da çünkü çalışma zamanı, adam namazını kılıp doğru işine gidecek. Vakti olan otursun isterse on tane hatim okusun. Kendine kalmış bir şey insanları serbest bırakmak lazım. Bir sürü dualar ilaveler falan filan, bazıları fazla da gözükmüyor ama çok nadir de olsa rastlıyoruz; imam bir duaya başlıyor.. Mesela bir imam iki tane öyle hatırlıyorum, hah bitirdi diye seviniyordum, bir daha başlıyor tamam şimdi bitti bir daha başlıyor ben bir yerde baktım ki, bitmeyecek öğlen namazımı geçirmiştim kaktım namazımı kıldım öğlen namazını bitirdim hala duaya devam ediyordu, bunlara son derece dikkat etmek lazım.
Allah-u Teâlâ bize Peygamber göndermiş ve örnek olduğunu da bildirmiştir, mescitleri ona göre düzenlemek icap ediyor.
Şimdi burada diyor ki Allah-u Teâlâ;
Araf 7/31 “Ey Adem oğulları…” ki bakın Adem A.S. ın yaratılışını devam ettiren ayetlerdir, bunlar ilk zamandan beri olan emirler olduğunu gösteriyor. “…Her mescit yerinde her ibadet yaptığınızda (her secde yerinde) ziynetinizi takınınız” ziynet ne demek? Ziynet zaten hemen o aynı surenin 26.cı ayetinde Allah-u Teâlâ onu bildiriyor, diyor ki:
Araf 7/26 “Ey Ademoğulları Size bir elbise indirdik…” elbise indirmek ne demek topraktan elbise yapmıyorsunuz, gökten yağan yağmurla oluşan şeylerden, ister bitki olsun ister yün olsun ne olursa olsun mutlaka yağmurla bağlantılı olarak oluşuyor, “…Sizin edep yerlerinizi örten bir elbise ve süs” bir kere edep yerleri diz kapağı ile göbek arası bu bir kere örtülecek hiç şüphesiz. Onun dışındakiler de süs, işte ziynet bu. Onun için burada diyor ki,
A’raf 7/31“…Adem oğulları ziynetinizi takınınız” yani o diz kapağı ile göbek arası zaten elde bir, onu zaten örteceksin o başka o ziynet sayılmıyor. O mutlaka olacak “ziynetinizi takınınız” yani diğer elbiselerinizi. Sizin vücudunuzu örten diğer elbiseleri giyinin. Her mescitte İşte namaz kılarken örtünmenin farzı bu ayetlerden çıkıyor. “…yiyin için ama israf etmeyin, Allah israf edenleri sevmez.” Evet, şimdi demek ki yani mescitleri imar etmenin, şenlendirmenin sebeplerinden bir tanesi de mescide giderken kılığımıza kıyafetimize dikkat etmek. Tabi kirli bir elbise süs sayılmaz değil mi? Süsünüz dediğine göre elbisenin temizliğine dikkat etmek lazım, kirli çoraplarla, kirli ayakkabılarla girmemeye çalışmak lazım, mescide giderken ya da namaz kılarken mescit çünkü evinizde de namaz kıldığınız yer mescittir, yani secde ettiğiniz yerdir.
O zaman her namazda da buna dikkat etmek gerekir. Mescitleri, az önce Hıristiyanlardan örnek verdik. Allah ile kendi aralarına İsa A.S. ı Meryem validemizi, bazı guruplarda Kutsal Ruh u katarak yani Cebrail (A.S.) ı. Allah ile ilişkilerini koparıp Allah tan başkasına da yalvarıyorlar ki o zaten onu çok açık bir şekilde de söylüyorlar az önce de onun temellerini okuduk.
Şimdi Allah-u Teâlâ Cin Suresinde Peygamberimize bu konuda bir emir veriyor. 572. Sayfayı açarsanız; burada 18. Ayette şöyle diyor Allah-u Teâlâ
Cin 72/18 “Mescitler Allah içindir…” nerede secde ibadet yapıyorsanız Allaha boyun eğiyorsanız, boyun eğmeyi Allaha yapacaksınız onlar Allah içindir Allah a aittir mescitler, onun için Allah ın evi denir. Allah ın evi ifadesi Allah için yapılmış ev demektir yoksa haşa Allah ın oturduğu ev falan değil. Beytullah denir “Bey tül lillah” demektir. Allah a ibadet için yapılmış olan ev beyt demektir.
Cin 72/18 “…Allah ile beraber bir başkasını yardıma çağırmayın” şimdi bazıları tutmuş bu geçtiğimiz cumartesi günü, o konuda bir ders yaptık; Kur’an-ı Kerim de sanki birbirine zıt ayetler varmış gibi efendim işte; “Yalnız sana kulluk eder yalnız senden yardım isteriz” diyorsunuz. bu konuda çok sayıda ayet var bu ayetleri okuduğunuz zaman Allah tan başkasından yardım istemenin şirk olduğu anlaşılır. Ama işte Kur’an da Süleyman A.S. Belkıs ın tahtının getirilmesi için şundan yardım istemiştir, Hızır olayında da şu bu vardır falan diye saçma sapan birtakım yazıları yazmışlar ve internette dolaştırıyorlar. Onun bir kısmı ile ilgili dersi bu Cumartesi günü yaptık, internete kondu başlığı “Evliyanın yardımı hakkında sorulan sorular” oldu. Orada göreceksiniz tabi orada Süleyman A.S. ın olayı çok büyük bir ilim olayıydı biz şu anda ışınlama diyoruz belki bir başka teknik ile çok uzaktan bir eşyanın getirilmesi olayıdır orada zaten ayette bunlar çok net bir şekilde anlatılıyor. Şimdi bizim birbirimizle yardımlaşmamızı Allah emrediyor diyor ki:
Maide5/2 “…İyilik ve takva üzerinde birbirinizle yardımlaşın.” Allah ın emri peki, Allahtan istenen yardım nedir? Bir insandan isteyeceğiniz şeyi Allah tan ister misiniz? Şimdi ben Yahya ya desem Yahya şuradan bana bir bardak su ver, onun yerine Ya Rabbi bana bir bardak su ver mi diyeceğim haşa… Yani bu insanlar akıllarını neden böyle doğru şeyler için kullanmak istemezler? Gerçekten anlamak mümkün değil.
Cenabı Hak tan nelerin isteneceğini herkes gayet iyi bilir. Allah tan istenecek şeyi bir başkasından istediğiniz zaman onu Allahın yerine koymuş olursunuz. Peki; başkasından istenecek şeyi Allah tan isterseniz “Ya Rabbi bana şuradan bir bardak su ver?” dersen ne yapmış olursun Cenabı Hakka hizmetçi yerine koyarsın. Ya senin akli dengen bozuktur ya da Cenabı Hak a hakaret etmek istiyorsundur.
Dolayısıyla “Yardımı yalnız senden ister kulluğu yalnız sana yaparız” Peygamberimiz SAV e Cenabı Hak emrediyor biraz sonra okuyacağız, yani peygamberimiz hiç Müslümanlardan yardım toplamadı mı? Pek ala yaptı. Bu zaten emir; olacak bu Hadis-i Şerif var “İnnallahi fi avnil abd ma kağnel abdu fi avni ahihim” peygamberimiz diyor bir kul kardeşine yardımcı olduğu sürece Allah ona yardım eder. Bunlar insanların yapabileceği şeylerdir ama Allah tan istenecek şeyleri de herkes bilir. Allah tan istenecek şeyi tutar da bir başkasından isterseniz orda diyorlar ki efendim işte Belkıs ın tahtının getirilmesi Cenabı Hak tan istenecek bir şeydir. Ne demek Allah ın öyle bir şeyi mi var? O bir ilimle getirilen bir şeydir oradan dinlediğiniz zaman çok detaylı bir şekilde konu anlatıldı.
Bu Cumartesi günü Allah nasip ederse, kutup bölgesinde yapmış olduğumuz, beş vakit namaz rasat ı ile ilgili ders yapacağız ondan sonraki cumartesi o iddiaların kalan kısmı ile ilgili dersimiz devam edecek Allah nasip ederse.
Şimdi burada diyor ki Allah-u Teâlâ
Cin 72/18 “Mescitler Allah a mahsustur” nerede secde yapıyor nerede ibadet ediyorsanız arada yapacağınız ibadeti Allah a yapacaksınız Allah ile beraber bir başkasını yardıma çağırmayın.
Cin 72/19 “Allah ın kulu (Muhammed) Allah a dua etmek için kalktığı zaman neredeyse onun üzerine yüklenmek istiyorlardı” keçe gibi onu engellemek istiyorlardı. Şimdi burada Allah-u Teâlâ Peygamberimize emir veriyor, ya Muhammed sen şunu söyle onlara,
Cin 72/20 “Ben duayı Rabbime yaparım” Dua ibadetin özüdür temelidir zaten peygamberimiz öyle söylüyor. “e-dua e muhila ibadeh” diyor. Yani dua ibadetin özüdür. Niye özü? İnsan niye namaz kılar niye oruç tutar niye zekat verir niye Hacca gider niye fakir fukara ya yardım eder? Allah emrettiği için değil mi? Peki Allah ın emrini yaptığınız zaman ne elde edeceksiniz? Cenneti. Peki bilseniz ki bunların hiçbirisini yapmadan Cennetten istediğiniz makama çıkacaksınız yapar mısınız bunları? O zaman isteğinizi elde etmenin vasıtaları değil mi bunlar; dua istek demektir. Dolayısıyla insanı ibadete zorlayan o istekleridir duasıdır ama sadece dua yetmez gerekeni yapmak lazım.
Dualarla ilgili Ayetlerde Allah-u Teâlâ
Bakara 2/200-201. “İnsanların bir kısmı sadece Dünyayı ister onların Ahirette bir payı yoktur, bir kısmı hem Dünya hem Ahiret i ister bunlardan her birine kazançlarından bir pay vardır” diyor. Çalışmazsan hiçbir şey yok, sadece dua ile hiçbir şey olmaz diyor Allah-u Teâlâ. Ama dua çok önemlidir, çünkü o sizin davranışlarınızı yönlendirir. Kimden bir şey istiyorsanız onu razı etmek için ona kulluk edersiniz. Allah tan başkasından Allah tan istenecek şeyleri istediğiniz zaman bu defa önce ona kul olursunuz.
İşte diyor ki Allah-u Teâlâ Peygamberimize emrediyor
Cin 72/20 “De ki: Ben duayı yalnız Allah’a yaparım, Ona hiçbir şeyi şirk koşmam” Allah tan istenecek şeyi yalnız Allahtan isterim, duada hiçbir şeyi şirk koşmam. Biliyorsunuz birisi televizyonda çıkmış, sanki bana bir şey yapıyormuş gibi efendim İbrahim Tatlıses, Abdülaziz den daha doğru yapıyor, “Yetiş ya Muhammed yetiş ya Ali” dedi diyor. Şimdi bu ayet-i kerimeye göre yetiş ya Muhammed yetiş ya Ali ne oluyor? Şirk oluyor çok açık değil mi? Bunlar hoca kılığıyla çıkıp ta, insanları saptırıyorlar mı? Zaten dini bilmeyen kişi insanları saptıramaz. Önce sizi güvendirecek ondan sonra saptıracak. Bunlar son derece tehlikelidir çok dikkatli olmak lazım.
Mescitlerde Allah tan başkasından istekte bulunmak mescidi ne yapmakmış? Tahrip etmekmiş değil mi. Bu şirk oluyor Allah tan başkasından yardım istemek şirk oluyor. Peki; bunu Allah-u Teâlâ daha açık bir yerde ifade ediyor mu? Burada zaten açık onu da Tevbe Suresinde yapıyor. 188inci Sayfayı açalım lütfen; mesela Mekkeliler İbrahim A.S. ın dinine, uyduklarını söylüyorlardı ve gerçekten de Hac ve Umre ibadetlerini hiç aksatmadan yapıyorlardı. Kurbanlar kesiyorlardı, çok ibadet yapıyorlardı Ayet-i kerimelere bakarsak onların birçoğu namaz da kılıyordu çünkü Allah-u Teâlâ İbrahim A.S. ın duasını kabul etmiştir, onun dualarından biriside
İbrahim 14/40“Ya Rabbi beni bu namazı tam kılan ve soyumdan gelenlerden de tam kılan kişiler eyle” demişti Mekkeliler de İbrahim A.S. ın soyundan geliyorlardı. Bu sebeple şimdi onlar kendilerinin orada ibadet ederken araya Allah ın kızları diye melekleri sokuyorlardı, niye? Çünkü diyorlardı ki;
Zümer 39/3 “…Bunlara niye boyun eğiyoruz? Bizi Allah a daha çok yaklaştırsınlar diye” kendilerinin hedefi ne oluyordu o zaman? Allah oluyordu ama araya bunları sokuşturdukları için, Adem A.S. dan beri Allah ın verdiği emri okuduk, ne yapmış oluyorlar bunlar mescidi? Tahrip etmiş oluyorlar. Ama ondan sonra Müslümanlara karşı övünüyorlardı, Müslümanlar Mekke den Medine ye gitmiş. Diyorlardı ki: Biz Kâbe nin sahibiyiz Kâbe yi tamir ediyoruz açık tutuyoruz, Hacca Umre ye gelen insanlara su veriyoruz gıda veriyoruz, Elbise veriyoruz falan diye öğünüyorlardı Müslümanlara karşı asıl dindar biziz Allaha asıl en iyi kul olanlar biziz diyerek övünüyorlardı. Allah-u Teâlâ ne diyor burada? Diyor ki:
Tevbe 9/17 “O müşriklerin Allah ın mescitlerini şenlendirmesi yoktur, onların böyle bir şey yapmaları mümkün değil, kendilerinin kâfir olduklarına şahit oldukları halde,” yanlış yaptıklarını hepsi biliyor, Muhammed A.S. ın doğru olduğunu gayet iyi biliyorlar. Ama kendilerini kandırmaya çalışıyorlar. Zaten Kur’an-ı Kerim de Kâfir ve müşriklerin tamamının yalan söylediği ifade edilir. Yalan söyleyen başkasını kandırabilir, ama kendisini asla kandıramaz yani kendilerinin ne mal olduklarını gayet iyi biliyorlar, bunu bile bile Allah ın mescitlerini imar etme hakları yoktur şenlendiremezler. “…Orada bir takım şeyler yapıyorlar ama boşa,” boşuna gidiyor bu, yok olur gider “…o ateşte onlar ebedi kalacaklardır.” Öyle senin kendini dindar sayman önemli değil Allah dindar sayıyor mu ona bakacaksın. Ben şu kadar şunu yapıyorum bu kadar bunu yapıyorum yapabilirsin ama Allah ile arana başka bir şey koyuyorsan hepsi boşa gider.
Tevbe 9/18 “ Allah ın mescitlerini kim imar eder? Sadece şunlar,” yani şenlendirir, şimdi siz yani bende para yok adam mescit yapmış cami yapmış diye üzülebilirsiniz, bak Allah-u Teâlâ Mescid-i Haram ı inşa eden, imar eden, açık tutanların şeyini sıfıra düşürüyor değil mi? Peki mescitleri kim imar eder, kim şenlendirir? “…kim Allah a inanıyor güveniyorsa, ahret gününe inanıyorsa namazı dosdoğru kılıyorsa zekatını veriyorsa Allah tan başka kimseden de korkmuyorsa işte bunlar mescitleri imar ederler,” Mescit yapmak boşuna bina yapmak içi dolmadıktan sonra neye yarar? Mescidi imar etmek mescidi şenlendirmek mamur hale getirmek, tabi o mescidin binasını bu imanla yapan insanların yaptıkları elbette ki çok çok büyük olur o ayrı bir konu ama asıl şey onun varlığını devam ettirmektir hangi maksatla yapılmışsa. Bakın Mescidi Haram olmasına rağmen Kâbe nin bulunduğu yer olmasına rağmen onların yaptıkları işleri iyilikleri Cenabı Hak kabul etmediğini ifade ediyor. Niye Allah ile aralarına başkasını koydukları için “…Umulur ki bunlar yola gelmiş olanlardan olsunlar.”
Şimdi Mekkelilere hitap ederek şöyle buyuruyor; Allah-u Teâlâ; yani şimdi siz Hacılara su vermeyi ki bu çok önemli bir husus. Şuanda her tarafta zem zemler akıyor da eskiden mesela ben ilk Hacca gittiğim zamanı hatırlıyorum, bir bardak su 1980 de şu andaki gibi değil su çok ciddi bir ihtiyaçtı o zaman. Şu anda her tarafta şarıl şarıl akıyor dolu, ama bu da büyük bir hizmet yaparak o hale getirmişler o hizmeti sürekli yapmasalar yine sıkıntı olur.
Tevbe 9/19 “Siz şimdi hacılara su vermeyi ve Mescid-i Haram ı onarmayı Allah a inanan ve Ahiret gününe inanan kişinin davranışıyla bir mi tutuyorsunuz?, Allah yolunda birçok zorluklara göğüs gerenin yaptıkları ile bir mi tutuyorsunuz? Siz bir tutabilirsiniz ama Allah katında bir değildir bunlar. Allah yanlış yapan kişileri hedeflerine ulaştırmaz.” hedefe ulaşmak istiyorsanız önce inancınızı düzelteceksiniz.
Tevbe 9/20 “İnanan hicret eden, Allah için rahatını ülkesini terk edebilen kişiler, Allah için her türlü zorluğa göğüs gerenler, Allah yolunda malları ve canlarıyla göğüs gerenler var ya Allah Katında bunların dereceleri daha yüksektir işte kurtulacak olanlar onlardır.” Cenabı Hak cümlemizi onlardan eylesin.
Tabii bu konuda çok sayıda ayet var da, bunların hepsini okumak belki şeye sığmayabilir, bu mescitleri imar edenlerle ilgili, biraz daha detaylı bilgi aldıktan sonra Kur’an-ı Kerim den, sonra Peygamberimizin sözlerine geçelim. Nur suresinin 36. Ayetini açalım, 353. sayfa
Nur 24/36 “Allah ın adının yükseltilmesi ve okunmasına Allah ın onay vermiş olduğu evler,” Allah ın onay verdiği evler nedir? Allah tan başkası yardıma çağrılmayan yerlerdir. Samimi olarak dini yalnız Allah ın dini sayarak, Allah ne demişse o diyerek içinde ibadet yapılan evler, Tabi bu Allah ın zikri Kur’an-ı Kerim dir. Kur’an okunur eğitim yapılır, öğrenilir hepsi girer mesela şu anda da biz zikir yapıyoruz, burası aslında en büyük zikir meclisidir çünkü Allah ın kitabını anlamaya çalışıyoruz. “…orada Allah a sabah akşam sürekli boyun eğer” kulluğunu verir ve Allah ın emri için yapabileceği her şeyi yapar. Sebbaha yüzmek demektir yüzüyorsunuz ve kıyıya çıkabilmek için sürekli hareket halindesiniz. Allah ın rızasını elde etmek için sürekli, yüzen kişi bütün organlarını harekete geçirir tüm vücut çalışır yüzmede işte tespih de öyle. Tüm benliğinizle Cenabı Hakka yöneliyorsunuz aynı kelime aynı kökten geliyor. Tüm benliğinizle her şeyinizle Cenabı Hakka yöneliyorsunuz sabah akşam. Kim yapar bunu?
Nur 24/37 “Öyle adamlar ki ne kazançları ne alışveriş Allah ın kitabından onları engellemez,” Birinci sırada bu kardeşim öbürü ikinci. İşte mescidi imar edenler bunlar. Mescitleri, Allaha kulluk yapılan yerleri, Allah a ibadet edilen yerleri, Allah ın Kitabının okunduğu yerleri, bunlar canlı tutarlar, ne ticaret ne alışveriş Allah ın zikrinden (kitabından) onları engellemez, kitabını okuyup anlamaktan (uygulamaktan) engellemez. Namazlarını tam kılmaktan da, ne derler “namazın kazası var ama fırsatın kazası yok”… Kardeşim namazın kazasının olduğunu sana kim söylüyor? Bak Allah-u Teâlâ ne diyor? Eline geçmiş birtakım ticari kazançlar şu bu falan filan, Namazı tam kılmasına engel olmaz. Zekâtını vermeye de engel değil. “…Kalplerin döneceği, gözlerin döneceği o günde rablerinden korkarlar.”
Herkes ne yapacağını şaşırdığı bir gün kıyamet günü, o gün aman başımıza kötü bir şeyler olmasın diye şimdiden tedbirlerini alırlar. İşte mescitleri bunlar onarırlar, ama Allah bunları karşılıksız bırakmaz. Mesela namaz kılıyorsunuz, bir gün bir namaz kılarsınız ki; keşke her gün böyle kılsam dersiniz bir zevkini aldım ki. İşte Allah o en iyisinin sevabını hepsini aynen en iyisi gibi yapar o zaman. En üsttekinin sevabını hepsine verir. O kıldığınız diğer namazlarla çarpar onu. Ya da işte diğer davranışlarınız bununla bırakmaz bir de ikramından ona katkıda bulunur. İlaveler yapar ayrıca. Niye siz Allah için ibadetin yolunu birinci sırada tuttunuz Allah da size her zaman fazla ikramlarda bulunur.
Nur 24/38 “Allah gereken gayreti gösterene, (Allah ın gösterdiği kurala göre gayret gösterip Allah ın dediği gibi çalışana) hesapsız rızık verir.” onu siz hesap edemezsiniz. Evet burada ilk Ayet i Kerimemize dönelim. Burada diyor ki Allah-u Teâlâ;
Bakara 2/114 “Allah ın mescitlerinde Allah ın adının anılmasını engelleyen den daha zalim kimdir? Harabı için gayret gösterir,” işte bakın Mekkeliler Mescidi Haram ı bile yapmalarına rağmen Allah ile aralarına Allah ın kızı diyerek melekleri koydukları için Cenabı Hak bunları asla kabul etmiyor. Onu harap etmek olarak sayıyor. Şimdi bi değişik mana verelim hatta iki ayrı mana var burada “…bunların bu mescitlere korka korka girmekten başka hakları yoktur.” İçlerindeki o şirki küfrü bilenler mescitlere girerken rahatsız bir şekilde girerler.
1976 da Beyoğlu Ağa Camiinde vaaz ediyorum cemaat içerisinden birisi var rahmetli oldu Allah rahmet eylesin bir zat vardı. Namaz dan sonra geldi bana hocam dedi ben bir partinin (Türkiye işçi Partisi) kurucularındanım; bu komünizmi getirmek için kurulmuş bir parti idi. Biz dedi “komünizm i getirmek için ne askerden ne de polisten çekinirdik dedi tek korktuğumuz cami cemaati idi. Hele Cuma günü millet camiye dolduğu zaman, caminin bulunduğu sokaktan geçmeye hiç birimiz cesaret edemezdik, zannederdik ki bizi horoz gibi doğrayacaklar. Eğer dedi, ben şu anda Müslümanları gördüm bu bilgim o zaman olsaydı biz Türkiye yi çoktan komünist yapmıştık dedi. Bakın korka korka girmekten başka, seçenekleri yok diyor değil mi Allah-u Telala.
Bu bir örnek; başka kim bilir hepiniz ne kadar örnek biliyorsunuzdur. Peki bu ayete şu mana da verilir, bu adamlar tövbekar olacak, Allah tan korkarak da girebilirler. Şimdi Allahtan korkarak girmiyorlar mescitlere. Allah ı ikinci plana attıkları için birinci planda olanı memnun etmeye çalışıyorlar. Peki bunlar yalnız Allah a kul olarak girerler öyleyse, ne zaman Allahtan korkarak girerler şirk i terk ettikleri zaman, yalnız Allah tan korkar hale geldiği zaman, öyle girerler o zaman mescide girerken nasıl girmemiz gerekiyormuş? Cenabı Hak a saygı duyarak. Mescitlerin değerini bilerek çünkü orada Allah a ibadet yapılıyor. Hem giyimimizi kuşamımızı güzel elbiselerle, temiz elbiselerle çıplak falan yok, hem saygıyla içeri gireceğiz, hem de mescidi selamlayacağız.
Mescit nasıl selamlanır? Orada insanlar varsa selam veririz ama mescidin selamlanması Tahiyyat-ül Mescid denilen iki rekât namazdır. Peygamber (SAV) bu konuda sözleri var mesela: Müslim’de diyor ki Peygamber (SAV) “Sizden biriniz mescide girdiği zaman oturmadan iki rekât namaz kılsın” Hatta bir gün peygamberimiz hutbe okuyor bu da Buhari hadisidir, hutbe okurken bir adam içeri girmiş; o da hemen oturmuş tabi diyor ki hutbeden namaz kıldın mı? diye soruyor, hutbeden. Okuduğu halde “Kalk iki rekât namaz kıl” diyor yani mescidin selamlanması.
Özetlersek, mescitleri harap hale getirmek neymiş? Allah ile aramıza bir başkasını sokmakmış. Yani yetiş ya Muhammed yetiş ya Ali diyenlerin mescitleri harap hale getirdiği çok açık ve net. Yalnız Cenabı Hak a dua edecek, yardımı da yalnız Allah-u Teâlâ dan isteyecek araya hiçbir şeyi sokmayacak yalnız Allah ın kulu olacak. O zaman mescidi imar etmiş olacak. Mescide girerken de saygıya girecek, temiz elbiselerle ve mescidi selamlamak için oturmadan iki rekât namaz kılınacak. Öbür Ayet i Kerime yi okuduk
Bakara 2/115 “Doğu da Allah ın Batı da Allah ın, nerede Allah a yönelirsen Allah ın yüzü oradadır Allah ın imkanları geniştir her şeyi bilir” orada ibadet yaparsanız kıbleye de yöneleceksiniz. Ondan sonra kıble ile ilgili konuları ilgili ayetler gelince okuruz böylece dersimizin birinci bölümünü bitirmiş olduk.
BİTTİ