Elhamdülillahi rabbil alemin. Vel akibetülil müttakin vessalatü vesselamü ala rasuline muhammedin ve ala elihi ve sahbihi ecmain.
Bugün bakara suresinin 177. ayetini okuyayacağız, burda Allahu tealanın veli kullarının kimler olduğuna dair çok detaylı açıklamalar var. Onu inşallah hep beraber göreceğiz. Biliyorsunuz veli dost demektir. Allahın veliside Allahın dostu manasına gelir. Bunun zıttı ne olur. Allahın düşmanı olur. Hiç kimse Allahın düşmanı olarak kabul etmez yani yeryüzünde bulunan herkez kendisini Allahın dostu sayar.
Biliyorsunuz araf suresinin 30. ayetinde Allahü teâlâ insanları iki gruba ayırıyor. Estağzubillah
(7 Araf 30.Ayet)
“Ferîkan hadâ ve ferîkan hakka aleyhimud dalâletu,”
“O iki grupdan bir gurubunu Allah yolana kabul etti , bir grupda sapıklığı hak etti”.
O sapıklığı hak edenler.
“innehumuttehazûş şeyâtîne evliyâe min dûnillâhi”
“Allah la kendi aralarına koydukları şeytanları evliya edindiler.”
Yani şeytanları kendilerine Allahdan daha yakın gördüler.
“ve yahsebûne ennehum muhtedûn”
“ve kendilerini muhtedi olarak hesap ediyorlar”
yani kendilerini doğru yolda hesap ediyorlar Allahla kendi aralarına şeytanları evliya olarak kendi evliyalari olarak koydukları halde o şeytanlar bir tarafdan kendilerinin evliyası bir tarafdanda Allahın evliyası oluyor. Ve kendilerinide doğru yolda, doğru yolun ortasında hesap ediyorlar.
Kendilerini doğru yolun ortasında hesap eden birisi hiç kendisini Allahın düşmanı sayarmı.
Ebu cehil bedir savasına çıkmadan önce. Kabenin örtüsüne tutunarak dua etmiş. Ya rabbi iki grupdan hangisi daha doğru yolda ise ona basarı nasip et diyor. Böyle bir Ebu cehil kendisini Allahin düşmanı sayarmı. Şimdi herkez kendini dost sayar Allaha, onun için siz kuranı ve peygamber sav ?? şu sözünü hep duyarsınız, herkesin imanı kendi içinde hangimizin daha doğru yolda olduğu hangimizin daha Allaha yakın olduğunu Allah bilir derler.. Gerçekdende öyledir yani onların dedikleride yanlış değildir niye yanlış değildir, çünki kafir inancını gizleyen kimseye denir, nerde gizliyor onu.. Kalbinde inancı varki gizliyor.. Olmayan şey örtülmezki dolayısıyla herkes kendisini Allahın velisi sayar..Peki herkes kendisini Allahın velisi sayıyorda acaba Allahü teâlâ ´da sayıyormu, şimdi yunus suresinin Kuranı kerimin 10. suresi 62- 63 okuyacağız, 215 ci sayfa ,
burda Allahü teâlâ söyle buyuruyor;
(10/ Yunus 62.Ayet)
“E lâ inne evlîyâ allâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn”
“dikkat edin unutmayınki Allahın veli kulları Allahın dostları , onlar üzerinde ne bir korku olacak nede üzüleceklerdir,”
yani şimdi siz kendi dostlarınızın sıkıntısında zor durumunda yanında olmazmısınız ? , ya Allahın dostuysanız ozaman en güçlü olanın dostusunuz ki son derece güçlüsünüz demektir, gerçekden yani bir insan Rabbim Allahtır diyor ve dürüst oluyorsa onlar için herhangi bir sıkıntı yoktur
(41/ Fussilet 30.Ayet)
“İnnellezîne kâlû rabbunâllâhu summestekâmû”
“Rabbımız Allahdır diyen sonrada doğru dürüst olan insanlar var ya”
“tetenezzelu aleyhimul melâiketu”
“melekler onlar üzerine inerde iner..”
“ellâ tehâfû ve lâ tahzenû”
“korkmayın üzülmeyin.”
“ve ebşirû bil cennetilletî kuntum tûadûn”
“Size söz verilen cennetde sevinin derler.”.
Tabi bunlar ölüm sırasında olan şeyler.. şimdi işte burda da diyorki Allahü teâlâ:
(10/ Yunus 62.Ayet)
“E lâ inne evlîyâ allâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn”
“ Allahın dostları üzerinde ne bir korku olacak, nede üzüleceklerdir
Allahin evliyasi üzerinde ne bir korku olacak nede üzüleceklerdir,”
Peki Allahın evliyası kim,
(10/ Yunus 62.Ayet)
“E lâ inne evlîyâ allâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn”
“Allahın evliyası, inanmış olan ve muttaki olan kimselerdir”… inanmış ve muttaki olan kimselerdir.
Peki inanan, inanmış demek Allahın imanını kabul etmiş kişi demektir. Kendisini doğru yolda sayan mümin saymazmı..
dindar saymazmı, bizim kendimizi ne saydığımız önemli değil. Acaba Allah ne sayıyor öyle değilmi.. dolayısıyla.. ölçüyü Allahın kitabı dışında herhangi bir yerden alırsak ozaman yanlış ölçü koymus oluruz, başkalarının dindarlık ölçülerini dindarlık olarak kabul ederiz ki bunu Allah kabul etmez.
Kendi kafamızdanda dindarlık ölçüsü koyamayız, bu ölçüyü Allahü teâlâ koyacaktır! Allahın koyduğu ölçüye göre eğer müminseniz, Allahın koyduğu ölçüye göre muttakiseniz Allahın dostusunuzdur yani Allahın veli kulusunuz. Peki muttaki ne demektir, muttaki demek kendisini koruyan kimse demektir. Bu korumanın ilk adımı, neyden koruma olur, şirkten koruma olur! İlk adım şirkten koruma olur, kendinizi şirkten koruya biliyorsanız bir başka ifade ile sizin hayatınızda Allah devamlı birinci sırada yer alıyorsa korumanın birinci ayağı tamam demektir. Yani yanlış yaptığınız zamanda bu yanlıstır bu günahtır diye biliyorsanız, yani Allahın ölçülerine göre konusmus olursunuz ozaman, kendiniz korumus oluyorsunuz demektir. Bu takvanın birinci basamağıdır.
Peki bunun Kuranı kerimden delilini görelim sizinle beraber Meryem suresinin 87. ayeti
Hatta ondan önceki ayet varya o ikisi beraber olursa daha iyi olur çünki burda takva kelimesi yokmus.. Bakın şimdi bu buldum..Meryem suresinin 71-72. ayetler 309. sayfa 68 ´den başlıyalım
Estagzubillah
(19/ Meryem 68.Ayet)
“Fe ve rabbike le nahşurennehum veş şeyâtîne summe le nuhdırannehum havle cehenneme cisiyyâ”
“Rabbine yemin olsun ki onları şeytanlarla birlikte topluyacağiz o cehenemin çevresinde diz çökmüş olarak bir araya getiricez,”
şimdi orda toplanacak olanlar kim?
Yani bir insan düşünün müşrik değil ama diğer günahları işlemiş. Simdi Allahü teâlâ bir çok ayetde buyuruyor hemen ilk önce aklımıza gelecek olan Karia suresinde ki ayettir bir çogunuzun hafızasında olan ayettir..
(101 /Karia 8.-9. Ayet)
“Ve emmâ men haffet mevâzînuh” “Fe ummuhu hâviyeh”
hatta ondan önceki …
(101 /Karia 6. Ayet)
“Fe emmâ men sekulet mevâzînuh”
“Ameller tartılıyor”
Ameller tartılıyor şimdi bir tarafda işlediği bütün günahlar var.. ama müşrik değil günahı sevabından çok bu başka bir kategori ..
(101 /Karia 8. Ayet)
“Ve emmâ men haffet mevâzînuh”
“ Tartıları hafif gelenler.”
Şunu bir düşünün, bir iyilik yaptığınızda Allah kaç sevap veriyor, cevap .. 10 sevap veriyor. Bir günah işlediğiniz zaman bir günah veriyor.
Ozaman insan 10 tane sevap bir tane günah işlediği zaman günahla sevap kısmı eşitlenir.
İki tane sevap 10 tane günah işlediyse? Sevap tarafları ağır basacaktır. Ama işi gücü günah işlemek, fakat şirk günahı yok, işlediğine günah diyor, ben yanlış yapıyorum…bu yaptığım kötüdür diyebiliyor. Allahü teâlâ dediği doğru benim dediğim yanlış diyor. Yaptığım yanlıştır diyebiliyorsa,
(101 /Karia 8. Ayet)
“Ve emmâ men haffet mevâzînuh”
“ Tartıları hafif gelenler.”
şeyse zaten müşrikse ona tartı kurmaya gerek yok. O zaten direk cehenneme. Eyer büyük günah işlememişse onun içinde tartı kurulmaz. Oda direk cennete gider ayet lerde bunlar ifade ediliyor .. işte estagzubillah
(21/ Enbiya 101.Ayet)
“İnnellezîne sebekat lehum minnel husnâ ulâike anhâ mub’adûn”
“ kendileri için husna sözü verdiğimiz cehennemden uzak tutulacaklardır” diyor.
Allahü Teâlâ.
Husna sözü verilenlerde
(52/ Necm 32.Ayet)
“Ellezîne yectenibûne kebâirel ismi vel fevâhışe illâl lemem”
“yani büyük günah ve fuhuşdan uzak duranlar” ,
diğerlerini yapmış olabilirler.. Necm suresinin 31. 31-32 . ayetlerinde. Şimdi bu büyük günah işlememişlerse insanlar
(21/ Enbiya 101.Ayet)
“İnnellezîne sebekat lehum minnel husnâ ulâike anhâ mub’adûn”
“ kendileri için husna sözü verdiğimiz cehennemden uzak tutulacaklardır”
Büyük günah işlememişse zaten tartıya gerek yok. Niye tartıya gerek yok çünki Allahü teâlâ büyük günah işlememiş insanların küçük günahlarına bakmayacak. E bakmayacaksa neyi tartacaksınız?
Bunu hem Nisa suresinin 31. ayetinde bildiriyor hemde Necm suresinin 31-32. ayetlerinde bildiriyor , bunlar direk cennete, e şirk işlemişse bunun bütün hayirları , müşrik olarak bütün hayırları yanmış gitmiş oluyor.
Buda direk cehenneme, onun içinde hesap kurmaya gerek yok. Hesap kimin için kurulur? Müşrik değil ve büyük günah işlemiş..işte faizcilik yapmış, yani af edersiniz zina etmiş. Başka şeyler yapmış. Adam öldürmüş ve tevbe etmeden ölmüş. Bunun için hesap kurulur, günah tarafı sevap tarafı. Eğer sevabı ağır gelirse oda cennete gider.
(101 /Karia 6.-7.. Ayet)
“Fe emmâ men sekulet mevâzînuh” “Fe huve fî îşetin râdiyeh”
“Hoşnut olacaıi bir yaşayıs içerisindedir.”
Şimdi Keyf suresi 105, okurmusun
Yahya Şenol:
(18/ Keyf 105.Ayet)
“Ulâikellezîne keferû bi âyâti rabbihim ve likâihî fe habitat a’mâluhum fe lâ nukîmu lehum yevmel kıyameti veznâ”
Abdülaziz Bayındır:
“Allahın ayetlerini görmezlikden gelen, Allahla karşılasacagını hesaba katmayan kişiler için tartı kurmam” diyor
onlar için. Şimdi, Keyf 105, 18 . sure 105. ayet.
Yani bu kafirler için hesap kurulmayacağını anlatan ayet. tartı hiç olmazsa imanı olacak olan insan için. Şimdi kişi müşrik değil, günahı sevabından fazla ise,
tartıları hafif gelmiş olanlar, onun anası haviyedir, insan sıkışıp zorlandığı zaman annesinin yanına kaçar değilmi, işte o hesap verme meydanındada, insanlar o hesap verme sıkıntısından kurtulur kurtulmaz, sanki cehennemde bir kurtuluş varmış gibi oraya koşacaklar.
(101 /Karia 8. Ayet)
“Ve emmâ men haffet mevâzînuh”
“ Tartıları hafif gelenler.”
(101 /Karia 9. Ayet)
“Fe ummuhu hâviyeh”
“Onun anasi haviyedir.”
Yani insan zorlandigi zaman annesin yanina kacar deyilmi?iste o hesap meydanindada insanlar o sıkıntı o hesap vermemin sıkıntısindan kurtulur kurtulmaz sanki cehennemde bir kurtulus varmis gibi oraya kosacaklar. Mesela burda diyorki 86. ayetde..
(19/ Meryem 86.Ayet)
“Ve nesûkul mucrimîne”
“günahkarları sevk ederiz.”
Şimdi günahların bir en büyüğü var, şirk günahi birde diğer günahlar var, onun için günah kelimesi müşrik olanıda olmayanıda içine alan kapsayan bir kelime.
(19/ Meryem 86.Ayet)
“Ve nesûkul mucrimîne”
“günahkarları sevk ederiz.”
“ilâ cehenneme”
“Cehenneme,” cehenneme sevk edeceğiz ama nasıl,
“Virdâ “
“sanki suya koşar gibi”.
O sanki mahşer meydanının sıkıntısından kurtulmuşlarda rahata kavuşacaklarmıs gibi koşa koşa gidiyorlar, onun için annesinin yanına giden kişi gibi gider diyor.
101 /Karia 9. Ayet)
“Fe ummuhu hâviyeh”
“Onun anasi haviyedir.” Gidecekki o haviye,
(101 /Karia 10. Ayet)
“Ve mâ edrâke mâhiyeh” nedir o haviye,
“sana daha önce haviyenin ne olduğunu bildiren oldumu”,
(101 /Karia 11. Ayet)
“Nârun hâmiyeh”
“o kızgın ateştir oraya gidecek”.
İşte şimdi burda diyorki Meryem suresinin 68. ayetinden itibaren,
(19/ Meryem 68.Ayet)
“Fe ve rabbike le nahşurennehum veş şeyâtîne”
“Rabbine yemin olsun onları yani günahkarları ve şeytanları topluyacağız.”
“summe le nuhdırannehum”
“Sonra onları hazır bulunduracağız “,
“havle cehenneme”
“Cehennemin çevresinde”
“Cisiyyâ”
“diz çökmüş olarak”
yani o , cehennemin çevresi derken , cehennemin dış cevresi değil cehennem alevli ateş yığını anlamına geliyor.
Yani hem onun tamamına cennehem adı veriliyor hem içerisindeki o ateş kümeleri cehennem adı veriliyor. Onun cevresinde diz çökmüş olarak topluyacağız.
(19/ Meryem 69.Ayet)
“Summe le nenzianne min kulli şîatin”
“Sonra her bir grupdan ayıracağız,”
“eyyuhum eşeddu aler rahmâni ıtiyyâ”
“Rahmana karşı hangisi daha fazla baş kaldırmıştı.. gelin bakalim siz.”
Onlara daha ağır cezalar.
(19/ Meryem 70.Ayet)
“Summe le nahnu a’lemu billezîne hum evlâ bihâ sıliyyâ”
“Sonra biz elbette çok iyi biliyoruz oraya kızarmaya kim daha cok hak sahibidir.”
(19/ Meryem 71.Ayet)
“Ve in minkum illâ vâriduhâ,”
“Sizden herbiri mutlaka oraya gidecek.”
Bu sizden herbiri denilen günahkar olanlar. Çünki az öncede ayetlerden okuduk öbürleri hiç hışırtısını bile duymadan direk cennete gidecek büyük günah işlememiş olanlar. Ya da işleyipde tevbe etmiş olanlar. Sevabı günahından fazla olanlarda direk cennete gidecek zaten ayetden okuduk. Burda diyorki
“Ve in minkum illâ vâriduhâ, kâne alâ rabbike hatmen makdıyyâ”
“sizin herbiriniz günahı sevabından fazla gelenler oraya mutlaka girecek. bu cenabi Hak tarafindan verilmiş kesin bir karardır”
Onun için mahşer yerinde şefaatle ilgili ne bir ayet vardır nede hadis vardır. Cehenneme giden gider cennete gidende gider.. Burda diyorki Allahü teâlâ;
(19/ Meryem 72.Ayet)
“Summe nuneccîllezînettekav”
“muttaki olanları kurtaracağız!” iste bu kelime icin bu kadar ayetti okuduk.
“Summe nuneccîllezînettekav” “muttaki olanları kurtaracağız!” Peki burdaki muttakinin manası ne olur? , sadece kendisini şirkten koruyan olur başka bişey olamaz. Yani
(10/ Yunus 63.Ayet)
“Ellezîne âmenû ve kânû yettekûn”
” şirkten korunarak iman etmiş olanlar.”
Peki şirkten korunmamak , şirkten korunmadan iman etmiş olan varmi? Varmı Enes hoca?
(12/Yusuf 106.Ayet)
“Ve mâ yu’minu ekseruhum billâhi illâ ve hum muşrikûn”
“onların coğu Allaha inanır ama, müşrik olarak inanır.”
Çünki müşrik Allaha inanmayan kişi değilki. Müşrik nedir nasıl tarif edilir? Allaha ortak koşan kişi, Allah varki, Allaha inaniyorki ona ortak koşuyor. Allaha inanmasa müşriklik olmaz zaten. İste bunlar;
(10/ Yunus 63.Ayet)
“Ellezîne âmenû ve kânû yettekûn”
“ve kânû “ yu hal yaparsaniz, “illâ ve hum muşrikûn” de oldugu gibi orayida Hal yaptiginiz gibi ne olur? Bu ayetide delil aldığınız zaman.. yani bakın tekrar edeyim burda. Şimdi biraz sonra bazıları dillerine dolayacaktır, bari hiç olmazsa iyice anlatmaya çalısalım. Bak , diyorki Allahü teâlâ, Yunus suresinin 62-63.cu ayetlerinde Allahın veli kullarının kendini koruyarak Allaha inanmış olan kişiler olduğunu söylüyor.
Kendini korumanın, en üst , ilk basamağı şirkten korumaktır. İşte burdada o kurma “ittika” “Müttekî” kelimesinin aynisi geciyor.
(19/Meryem 72.Ayet)
“Summe nuneccîllezînettekav”
“ Sonra kendilerini korumus olanlarini cikaracagiz”.
Ceheneme girmis, cehennemden cikariyor.
“ve nezeruz zâlimîne fîhâ cisiyyâ”
“Diyer zalimler orda “
o muttakileri cehennemden cikaracagiz, simdi cehenneme girip cikmak varmiymis? Efendim Allahü teâlâ diyorki, cehennemi kafirler icin yarattim. Dogru! Elbetteki. Elbetteki öyle , peki dünyayi kimin icin yaratti? Dünya nimetlerini kimin icin yaratti , müminler icin! Dunya nimetlrini muminler icin yarattida, kafirler istifade etmiyorlarmi? Daha cok istifade ediyorlar degilmi, neydi onun ayeti , Araf 32 değilmi, yani 7. sure 32. ayet di. Ne diyor orda Allahü teâlâ, hani bazıları böyle bir lokma bir hırka felsefesiyle hayatı geçirmek gerektiğini söylerler. Aslında bunlar hep baskalarına tavsiye derler, kendilerine değil. Yani size bir lokma bir hırka yeter gerisini bize verin. Maalesef öyledir, dikkatle bakın. Size bir lokma bir hırka yeter, onu baskalarına tavsiye ederler. Şimdi burda diyorki Allahü teâlâ;
(7/ Araf 32.Ayet)
“Kul men harreme zînetallâhilletî ahrece li ibâdihî vet tayyibâti miner rızk”
“kulları için çıkardığı o süsü kim haram kılmış..kim haram kılmış!?”
Ve temiz rızıkları kim haram kılmış.
Yok efendim peygamberimiz acaba bu etden yedimi yemedimi, olsaydı yerdi! Bulmuşturda yemiştir, yediği zamanda en iyi tarafını yerdi.
Acaba şu elbiseyi giymişmiydi, bulduğu zaman.. ben bir yerde okumuştum 4 bin dinarlik elbise giymişti.4 bin dinar ne yapar biliyormusunuz , bin dinar hesab edin 4 kg 350 gr altn eder, buyrun hesaplayın. Öyle bir tane cübbe giymis. Yani.. tamam bulmadiği zamanda önemsememiş.
Olduğu zaman bu haramdır yasaktır dediği yoktur ki.
“Kul men harreme zînetallâhilletî ahrece li ibâdihî”
“Kullari için cıkardığı zineti kim haram kılmış.”
“vet tayyibâti miner rızk”
“Ve temiz rızıkları kim haram kılmış.”
“kul hiye lillezîne âmenû fîl hayâtid dunyâ”
“Deki o, bu dünya hayatında müminler içindir.”
Bakın süs ve temiz rızıklar kimin içinmiş? Müminler içinmiş, kafirler için demiyor.
E peki, cehennemide (Bakara suresinin baslarında)
(2/ Bakara 24.Ayet)
“fettekûn nârelletî vakûduhân nâsu vel hicâratu, uiddet lil kâfirîn”
“kafirler için hazırlanmış olan ateşden kendinizi koruyun,”
Evet kafirler için hazırlanmışda.. müminler girmiyecek değil. Peki bu dünya müminler için ama kafirler istifade ediyormu? ! Bak ne diyor Allahü teâlâ, Bu dünyada bu güzel rızıklar müminler için ,
(7/ Araf 32.Ayet)
“hâlisaten yevmel kıyâmeh”
“kıyamet günüde sırf müminler için.”
Bakın sırf kelimesi değistiriyor değilmi. Kiyamet günü sırf müminler için. Kıyamet günü kafirlerin o nimetlerden yararlanma şansları yok ama bu dünyada var.
İşte o cehennem kafirler için hazırlanmış ama “hâlisaten lehum” deyil yani, sırf onlar için değil. Onun için ayetlerı anlarken bir bütünlük içerisinde anlama zorunluluğu vardır.
Bütünlük içerisinde anlaşılmayınca insanlar bir çok hadisi yanlış diye atıyorlar bir kenara.
Kardeşim peygamberimiz sav Allahın peygamberi olmasına rağmen, Ondaki o yüksek hafızaya rağmen , Cebrail aleyhisselamin sürekli yardim ve desteğine rağmen, burda okuduk biliyorsunuz, en az 15 yıl her gece, gecenin en az 3/1 (üç de bir) 3/2 (üçde ikisi) hatta daha fazlası her gece olmak üzere Kuranı anlamaya öğrenmeye ve öğretmeye calışmıştır.
Onun içerisinden hükümleri çıkarmıştır. Onun için peygamberimiz sav. e ait olan herhangi bir söz , öyle hiç hafife alınamaz. O anda anlamamış olabilirsin. Mutlaka Kuranı kerimden çıkarılmıştır. Ha , ona söz ilave ediliyor. Ona onun söylemediği sözler söylettiriliyor.
Nitekim biz her dersde konuşuyoruz Kuranı keriminde lafzına müdahele imkanı yok ama manasına müdahele varmı? Okadar çok ki.
Peygamberimizin sözlerinin lafsınada müdahele var. Bunlardan korunmanın yoluda kuran sünnet bütünlügünden geçer ama o ancak uzmanlarının , uzman ekiplerin yapabilecekleri bir calışmayla ortaya çıkarıla bilir. Şimdi demekki , cehenneme girip çıkmak varmış.Çıkanlar kimmiş. Muttakiler. Peki bu muttakiler Allahın dostumu. Onlarda Allahın dostu. Çüunki onlara Allah ikramda bulunuyor. Yani sadece şirk günahını işlememiş insanda Allahın dostudur. Oda Allahın evliya veli kuludur.
“Sen tarikatciliğe bakış kitabını getirde Yahya okusun orda bir evliya tanımı var” .
Bazıları öyle bir evliya tanımlıyorlarki. Siz düşünüyorsunuz diyorsunuz ki benim böyle olmam mümkün değil.Muhakkak bu tanımı yapan adam öyledir. Ondan sonra tutuyorsunuz Allahın evliyalığını bir kişiye veriyorsunuz ondan sonra siz diyorsunuz ki ben kim evliyalık kim. Ya kardeşim sen Allahın dostu değilmisin. Düşmanımısın peki değilde. Bakın cenabı Hakkın tanımlamasıyla , işte ayetler, bir süphe varmı Enes hoca?
Peki içinizde bir şüphe kalıyormu. Bakın muttaki diyor Allah, cehennemden cıkardığı kişiyede muttaki diyor. D:33
(19/Meryem 72.Ayet)
“ nuneccîllezînettekav”
“ kendilerini korumus olanlarini cikaracagiz”.
Kendini günahdan korusaydı zaten oraya gitmiyecekti. Ama neden korumuş, şirkten korumus. Oda muttaki ise oda Allahın evliyası. Ozaman müminlerin tamamı ne oluyor? Allahın evliyası oluyor. Peki evliyalık tanımını buldunmu.. Bir oku bakalım nasıl tanımlıyorlarmış.
Yahya Şenol: “Veli olmanın başlanğıcı kul ile Mevla arasına giren düşüncelerin ve kulun, Allaha olan yabancılığının ortadan kaldırılmasıdır, Mevlanın ikramıyla Allahü teâlâ dışında kalan her şey salikin gözünden silinir.
Abdülaziz Bayındır: Bak Allahın dışında herşey .. Allah ne diyor bunlar ne diyor? Şimdi bunlar kendi kafalarına göre bir evliya tanımlıyorlar. Bu Allahın tanımı değil bu bambaşka birşey, devam et,
Yahya Şenol: Mevlanın ikrami ile Allah teala nın dışında kalan herşey salikin gözünden silinir, Allahdan başkasını görmez hale gelirse, fenafillah yani Allah´ta eriyip gitme adı verilen devlet hasıl olur ve tarikat hali sona erer.
Abdülaziz Bayındır: Bu tamamen budizm inancidir. İslamla uzakdan yakından alakası yoktur. Devam et,
Yahya Şenol: böylece seyr-i ilallah yani Mevla´ya doğru olan manevi yürüyüş tamamlanmış olur. Bundan sonra seyr-i fillah (Allah´da yürüyüş) denilen ispat makamına girilir ve kalbe sadece Allah yerleşir. İşte bunları kazanan kişiye “ veli”, yani hakiki Allah dostu demek doğru olur.
Abdülaziz Bayındır: Şimdi insan bakıyorki, Allah Allah ben oğlumu düşünüyorum kizimi düşünüyorum, herhalde bunu söyleyen adam böyle yapıyordurki , evliyalık kim ben kim diyor değilmi. Böyle bir insan olurmu yer yüzünde, bunun islamla zaten uzakdan yakından alakası yok. Bunlar uzak doğudan gelen düşüncelerdir. Yanlış inançlar bulasıcı hastalıklar gibidir.
Okadar kolay bulaşırkı insanlara, dolayısıyla sürekli mücadele gerekir. Bakın Allahü teâlâ ne diyor,
sadece şirk günahını işlememiş kişi evliya oluyormu?
E tabi böyle oldugu zaman, böyle bir evliyalık tanimi bunların hesabına gelmez.
Çünki bunlar kendilerini Allah ile kullar arasına koyacaklarkı Allah adına insaları sömürsünler. Bunlar tam şeytanlardır işte, bunlar tamı tamına şeytandır. Başka şekilde zaten şeytan olunmaz. Çünki şeytan doğru yolun üzerinde oturur başka yerde oturmaz.
O yola girenleri bir şekilde avlıyarak sömürüyorlar Allah adına. Tabiki kendileri Allahın dostu olmayacak. Yani oraya giren samimi insanlar Allahın dostu olmayacak, kendileri dost olacak.
Bize gelin biz sizi kurtarırız, hamili kart size yakinimdir diye kart veririm gidersiniz.
İşte din sömürüsü böyle olur. Dini sömürenler mutlaka doğru yolun üzerinde otururlar.
Herhalde İblise mualefet edecek halleri yok ya. İblis ne dedi d: 36,48 ,
(7/Araf 16.Ayet)
“le ak’udenne lehum sırâtekel mustekîm”
“onlar için senin doğru yolunun üzerinde oturacağım” dedi
Allah da oturamazsın demedi. Evet şimdi, her mümin evliyaullahmı? Ayeti kerimeye göre
Şimdi birde şeyi okuyalım bu Meryem suresinin 87. ayetini hatta 86, 85 den başlıyalım bakın.
Bu ayetleri bütünlük içerisinde okumadınızmı mutlaka eksik anlayış olur , mutlaka yanlış olur. O bütünlük son derece önemlidir.
Zaten Allahü teâlâ başka türlü okumayı asla kabul etmiyor.
(11/ Hud 1.Ayet)
“kitâbun uhkimet âyâtuhu summe fussılet min ledun hakîmin habîr”
“ Bu bir kitapdırki ayetleri muhkem kılınmıştır hakim ve habir tarafından açıklanmıştır.”
Allahın ayetlerini bizim açıklama yetkimiz yok Allahın kendisi açıklar.
Niye kendisi açılar,
(11/ Hud 2.Ayet)
“Ellâ ta’budû illallâh”
“ Allah dan baskasına kulluk etmiyesiniz diye”.
Çünki kendimiz açıklarsak kendimize göre helal ve haramlar koyarız. Kendimize göre insanları cennete cehenneme koyarız. Bir sürü insan gördünüz kendilerine göre evliya tanımı yapıyorlar , Allaha diyorlarki, işte senin dostun bu, sen bilmiyorsun haşa!
Şimdi burda ne diyor Cenabı hak,
(19/ Meryem 85.Ayet)
“Yevme nahşurul muttekîne iler rahmâni vefdâ”
o gün muttakileri, burdaki muttakiler kelimesi biraz daha farklı,
şimdi Bakara 177 de muttakilerin dereceleri vardı en alt derecesi muttakinin şirkden koruyan onu gördük öbür ayetde , bir de kendisini büyük günahlardan koruyan var.
Birde sevabı günahından çok olarak cehennemden koruyanlar var.
Burda cehennemden koruyanlar var
(19/ Meryem 85.Ayet)
“Yevme nahşurul muttekîne iler rahmâni vefdâ”
“ ogün kendilerini cehennemden koruyanlar “,
sevabı günahdan fazla olanları Rahmana heyetler halinde Rahmanın huzuründa toplarız. Yani cennete giderler.
(19/ Meryem 86.Ayet)
“Ve nesûkul mucrimîne ilâ cehenneme virdâ”
“ Günahkarlarıda cehenneme sevk ederiz.Sanki suya koşuyormuş gibi koşa koşa giderler.”
O mahşerin sıkıntısından kurtulduk diye. Halbuki daha büyüğü bekliyor farkında değiller. İşte bu günahkarlar içerisinde şirk günahını işlememiş müminlerde var. Ondan sonra diyorki
(19/ Meryem 87.Ayet)
“Lâ yemlikûneş şefâate”
“şefaate malik olamayacaktır,”
Cehenneme gidenler. Şefaat demek birisinin yanına gitmek demek. Birisiyle birlikde olmak, cehennemde olanlar kiminle beraber olmak isterler.
Cenneteki bir yakınıyla beraber olmak istiyor. “Lâ yemlikûneş şefâate”O şefaate malik olamaz,
yani bu cehenneme gidenler. Böyle bir haktan istifade edemezler.
“illâ menittehaze inder rahmâni ahdâ”
“Rahman katında taahut almış olanlar söz almış olanlar başka.”
Allahdan söz almış olanlar kim, cehenneme girenlerden. Bunların hepsi cehenneme girmiş. Cehenneme girenlerden af sözü alanlar kimler. Şirk kosmamış olanlar değilmi?
Allahü teâlâ ne diyor, estagzibillah,
(4/ Nisa 48.Ayet)
“İnnallâhe lâ yagfiru en yuşrake bihî”
“Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz.”
Bağıslamaz dediğine göre müşrikler için böyle bir umut varmı? Allahın verdiği bir söz varmı?
“ve yagfiru mâ dûne zâlike”
“Şirkin altında olanlar.” Onu bağışlar, kimin için ,
“li men yeşâu”
“o koyduğu kurala uyanlar için”.
O kurallardan biriside cehenneme girmeleridir. Bir baskasıda sevabı günahından fazla olmasıdır. İşte o cehennemin içerisinde Rahmandan taahut alanlar , şirk koşmamış olanlar. İşte onlar şefaat hakkından yararlanacak ve yakınlarının yanına gideceklerdir. Peki cehennemden önce şefaat varmıymış. Yokmus değilmi. Bak nekadar açık.
Burda esas, bunları anlatmak zorunda kaldık çünki bu tur konular kolay kolay insanlar tarafından algılanamıyor. Çok fazla ileri geri konuşanlar oluyor, çok fazla bilgi kirliliği oluyor bu sahada Esas şunu söylemek için bukadar ayet okuduk , müşrik olmayan herkes Allahın dostudur, niye? Çünki onun için Allah herzaman birinci sıradadır.
Kendine en yakın Allahdır, peki kendine en yakın Allahda niye günah işliyor, yaptığının günah olduğunuda söylüyor. Yanlış yaptım diyor. Niye yanlış diyor çünki Allahın sözünü öne alıyorda yanlış diyor. Allahın dediği doğru benim yaptığım yanlış diyor. Allahı birinci sıraya alan kişi Allahın dostu olmazda ne olur. Ama Allahı ikinci sıraya aldığı zaman onun dostu ordaki şeytanlar olur. Allahla arasına kimi soktuysa o olur dostu. Ve Allahla ilişkisi kesilmiş olur. Kendini istediği kadar evliyaullah hesab etsin. Enfal 34, 8. sure 34. ayet, D: 43,33. 180. sayfa.
Burda diyorki Allahü teâlâ;
(8/ Enfal 34.Ayet)
“Ve mâ lehum ellâ yuazzibehumullâhu”
“ne oluyor onlara , niye Allah onlara azap etmesinki”.
“ve hum yasuddûne anil mescidil harâmi”
“Onlar insanları Mescidi haramdan engelliyorlar”
Mekkeliler. Bedir savası ile ilgili ayetler bunlar.
“ve mâ kânû evliyâehu,”
“ Onlar o Mescidi haramın evliyasıda degillerdir,”
yani o Mescidi haram onlara yakışmıyor. Allahın evliyası değillerdir de olabilir çünki yukarda Allahü teâlâ nın adıda geçiyor.
“in evliyâuhû illâl muttakûne”
“O Mescidi haramın dostları muttakilerdir.”
Orda puta tapanlar değil , yalnız Allaha tapanlardir. Ya da Allahın evliyası sadece muttakilerdir.
“ve lâkinne ekserehum lâ ya’lemûn”
“Ama onların çoğusu bilmez kendilerini”
Allahın evliyası sayarlar. İşte şimdi buün evliyalıkla başladık, gerçi o ayeti okumadık ama , ayeti teberruken baştan sona okuyalım.
Haftaya yine ayetden devam ederiz. Bakara suresi 177. ayet. Burda diyorki Allahü teâlâ, bakın bunu bir evlıyalığın en alt mertebesi , kendini şirkten korumak , en üst mertebesine , en üst mertebesi burda anlatılanlar la uzakdan yakından alakası yok , o tarikatcılığa bakış kitabı tarikatcıların evliya tanımını veriyor, onların İslamla Kuranla sünnetle uzakdan yakından alakası yoktur. Bambaşka bir din o. Ap ayrı bir din ama İslami öğeleride kendi içersinde bulunduruyor.
Şimdi diyorki Allahü teâlâ burda,
(2/ Bakara 171.Ayet)
“Leysel birre en tuvellû vucûhekum kıbelel maşrıkı vel magrıbi”
“yüzünüzü doğuya Ya da batıya çevirmeniz iyilik değil.”
Yani ben işte, bazen anlatırlar yatarken bile ayaklarını kıble tarafına uzatmazmış, niye ?
İşte Kıbleye edepsizlik olmasin diye. Kardeşim bu bir iyilik değil.Kible sadece namazda bisey ifade eder. İnşallah haftaya ilgili ayetlerle beraber onu okuyacağız. Şimdi ona ayıracak vaktimiz yok, vakit epeyce ilerlemiş. Soru cevaba vakit kalmıyor. Onu haftaya inşallah ilgili ayetlerle beraber okuyacağız.
“ve lâkinnel birre”
“ İyilik” ,
“men âmene billâhi vel yevmil âhırı”
“Allaha , ahiret gününe”,
“vel melâiketi”
“Meleklere”,
“vel kitâbi”
“kitaba”, Ya da bütün kitaplara,
“ven nebiyyîn”
“ve bütün nebilere”
inananın yaptığıdır. İyilik odur, inanan , bu inançla alakalı. Ondan sonra diyorki
“ve âtel mâle alâ hubbihî”
“sevmesine rağmen”
istemesine rağmen hoşuna gidiyor zengin olmak istiyor borçlarından kurtulmak istiyor.
Kendisi için çoluk coçuğu için bir takım şeyler yapmak istiyor. Böyle bir noktada malını verebiliyor. Kime,
“zevil kurbâ”
“en yakınlarına.”
Genellikle insanlar en yakınlarından yardım beklerlerde ellerine para geçtimi ilk önce onları unuturlar. Yani başlarına sıkıntı geldiğinde yanlarında görmek isterler.Rahata kavuştuklarında hiç yanlarında görmek istemezler.
“zevil kurbâ”
“ En yakınında olanlar,”
“vel yetâmâ”
“ Yetimler,”
“vel mesâkîne”
“çaresiz kalmış olanlar”
“vebnes sebîli,”
“ve yolcular.”
Çünki yolcularda gerçekden tanıdığı yok ettiği yok. Çok zor durumda olurlar,
“ves sâilîne”
“ isteyenler”
ya da bişey soranlar onlarada yardımcı olmak lazım. Yani yardım istemek para istemek olduğu gibi yol soruyorsa oda bunların grubuna girer. Size bişey soruyor, bilği öğrenmek istiyor.
Oda bu guruba girer.
“ve fîr rıkâb”
“Ve esir durumda olanlara yardım edilir.”
Yani bu esirlik , adam hapisede düşmüş olabilir, oda bu gruba girer. Zor duruma düşmüştür borç altındadır. Hepsi girer bu gruba. Bunlarada yardımcı olmak gerekir. Çünki insalar yalnızca Allaha kul olmalılar, borç insanı kul haline getirir. Çok kötü bişeydir.
“ve ekâmes salâte”
“Ve namazı dosdoğru kılanlardır.”
“ve âtez zekât”
“Ve zekati verenlerdir.”
Bakın mazi tam ve zamanında kılmak. İkametus salah odur. Zekatı verenlerdir.
“vel mûfûne bi ahdihim”
“Verdikleri sözü yerine getirenlerdir.”
Bazı kimseler söz vermeyi okadar basite alıyorlarki. Gerçekden ben mesela hayret ediyorum, ya söz veriyorsun , verilen sözü yapmamak diye bişey olurmu. Ama oluyor ne olacak. Şeytana uyarsa olur. Ama ben Allahın kuluyum derse olmaz. “vel mûfûne bi ahdihim”Bir sorumluluk yüklendikleri zaman tamı tamına yerine getirenlerdir.
“ves sâbirîne fîl be’sâi ved darrâi”
“Sıkıntılı zamanda, zor durumlarda,” zarar gördüğü durumlarda
“ve hînel be’s”
“anı baskınlarda,”
mesela Allah göstermesin Van´da olduğu gibi hiç beklenmedik bişey ortaya çıkıyor , işte bu anı bir baskın öyle durumlardada sabredeceksin. İsyana gerek yok sabır edeceksın. Ordaki kardeşlerimizede Allah yardım eylesin. Bizde elimizden geldiği kadar yardım etmek durumundayız. Mutlaka herkez yapabileceğini yapmalıdır.
“ulâikellezîne sadakû”,
“İşte sadık olanlar onlardır.”
Baştan beri konusuyoruz, herkez kendini Allahın evliyası sayıyor. Evliya olmak bu şartlarda olur.
“ve ulâike humul muttekûn”
“İşte asıl muttakiler onlardır.”
Buda evliyalığın üst mertebesi. Cennete gittiği zaman cennet ağası olur. Cehennemdende çıkanlar sığınmacı gibi olurlar onların yanlarına. Ordakilerin yanına. Öyle direk cennete gitmişle sonradan gitmişlerin konumu aynı olmaz , çünki Allahu teala isra suresinde diyorki, 21 ayet,
(17/Isra 21.Ayet)
“Unzur keyfe faddalnâ ba’dahum alâ ba’d”
“şu dünyada baksana insanlara birini diyerinden farklı kılmışız”.
Herkesin bir açıdan farkı vardır.
Bir açıdan üstünlüğü vardır. Ya da bazı kimseler bazı kimselerden iyi durumdadır.
“ve lel âhıretu ekberu derecâtin”
“Şurası kesin ahiretteki derece farkları daha çok olacaktır” dünyadan.
Hem cehenneme gidenler için hem cennete gidenler için.
“ve ekberu tafdîlâ”
“Ve fazlalık üstünlük” açısından daha belirgin hale gelecektir.
Dolayısıyla cennete her giden aynı konumda değil . Ozaman oraya yatırımı artırmak lazim.
Peki haftaya inşallah bu ayetden devam edeceğiz Allah nasib ederse. .