İnsanların kafasına takılan en önemli şey Allah’u Teala’nın her şeyi bildiğiyle ayetlerdir.. “Cenabı Hak her şeyi biliyor” deyince insanlar, o şeyin içerisini kendi kafalarına göre dolduruyorlar. “Allah’ın her şeyi bildiğiyle” ilgili ayetlerin ne, hangi ayetler olduğunu ve manalarının neler olduğunu, inşallah bu akşam hep beraber göreceğiz.Yalnız burada öncelikle şunu söylemek gerekiyor.Bu kader tartışmaların da bazı insanlar Kur’an-ı Kerim’in konuyla ilgili ayetlerinin üstünü kapatmak için adeta gece gündüz canla başla mücadele ediyorlar.Tabi bunların dünya da da Ahirette de Cenab-ı hak tarafından cezalandırılacağı kesindir.Yani Allah’ın kitabına kendi kafalarına göre şekil vermeye ve kitabı kendilerine uydurmaya çalışıyorlar Bir de bugün bir video dinledim arkadaşlar da o konuda bir takım (((((((ANLAŞILMADI))))))))) İnsanın kanı donuyor, Arapça kurallarını da çiğneyerek ayetleri etkisiz hale getirme gayreti var.Bir de iyi niyetli insanlar var,akılları yatıyor ama bir türlü içlerine sindiremiyorlar.Çünkü fıtrat onu öyle kabul etmek zorunda. Allah’ın yarattığı vücut başka bir kader inancını kabul edemez.İnsanlar kendilerine zorla bunu kabul ettiriyorlar.Tıpkı sigarayı terk etmekteki güçlük gibi, o yanlış inançlarını terk etmede sıkıntı çekenler var.Onlar için de “şey” kelimesi de önemli burada onlar açısından şunu hatırlatmak gerek, Allah’u Teala Al-i İmran suresinin yedinci ayetinde şöyle buyurur ;
(3/ Al-i İmran 7.Ayet)
“Huvellezî enzele aleykel kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummul kitâbi”
“sana bu kitabı indirmiş olan Allah’u Tealadır.İçin de bazı ayetler vardır ki muhkemdir”
Yani açık hükümleri vardır.işte bu Allahın ilmiyle ilgili olan şimdiye kadar okuduğumuz ayetler.Cenab-ı hakkın bildirdiği çok açık ve net.Allah zaman üstümü? değil mi? Zamanın bütün kiplerini kendisi için kullanıyor.Geçmiş zamanı, gelecek zamanı, zaman aralığını, işte Musa’ya kırk günlüğü, otuz günlüğüne sözleşti onu kırk güne çıkardı” gibi. Yani sayısız, zamanla ilgili her şeyi kendisi için kullanan Allah’u Tealaya sırf kader konusundaki inançları mal etmek için insanlar hayallerinden uydurmadıkları şey bırakmıyorlar.Şimdi ayetler gayet açık mesela,“ emhasiptü.. esteüzübillah Muhammed otuz birinci ayet;
(47/ Muhammed 31.Ayet
“veleneblu vennekum”;
“sizi kesinlikle zor bir denemeden geçireceğiz”
“hatte ne’lemel mucahidine minkum vessabirine ” ;
“içinizden cihat edenleri bilinceye kadar” Bu Allahın sözü
“ve sabredenleri bilinceye kadar”
bu açık ve net bir hüküm.İşte diyor ki Allah’u Teala içinde muhkem ayetler vardır. Hüküm ifade eden ayetler vardır. Bunun gibi, onlar kitabın anasıdır.
(3/ Al-i İmran 7.Ayet)
“ve uharu müteşabihat” ;
“diğerleri de Müteşabih”
Bu müteşabih şu anlama da geliyor, kişi kendi kafasındaki fikri kurana söyletmek istediği zaman bulabildiği şeyler oluyor.
”ve emmellezine fi gulubihim zeyun “;
“kalplerinde kayma olanlar”
”feyettebiune ma teşah behe minhu”;
“kurandan kendi kafalarındakine benzer gördükleri şeyin peşine takılıyorlar”
İşte bu olayda “şey” kelimesinin peşine takılmaları gibi. Allah’u Teala açık ayetler bildirdiği halde bir “şey” kelimesine takılmış insanlar bundan dolayı bizi kafirlikle suçluyorlar.Mesela, dün bana bir video göndermişler Alparslan KURTUL diye yani bir izledim şaşırdım kaldım.Önce bir kafirliği şey yapıyor güzelce fetva olarak veriyor,arkasından da ne yapacağını şaşırıyor,sonra da “şey” kelimesine sığınıyor.Açık ayetleri bırakıyor “şey “ kelimesine sığınıyor.Yani burada ben bir uyarı yapıyorum, “dikkat edin bunlar Şeytanın tuzaklarıdır, kendinizi bunlara düşürmeyin, Çünkü kalplerinde kayma olanlar bunları yaparlar” açık ayetleri bırakırlar, kendi zihinlerine uygun olanları araştırırlar. Niye?
”iptiğael fitneti”;
“bir fitne ortaya çıkarma”
“ve ibtigae te’vili”;
“(ayeti) kendi kafalarına uygun bir şekle çekmek için yaparlar”
Bunlarda bu konuda şey yaptıktan sonra, kısaca insan, ezel de işte yazılmış diye kader yazılmış diye vasıflandırılan insan Allah’u Teala’nın kitabında ne zaman “şey” haline geliyor? Ne zaman “şey” oluyor? Yani şimdiye kadar Arapça da olmayana “şey” denmez dedik.Bir sürü kelamcıların kendi yanlış itikatlarını Müslümanların inancı haline getirmek için baş vurdukları yöntemleri bize karşı kullanıyorlar.
Şimdi bakın İnsan suresin de Allah diyor ki ,Esteuzu billah, Kur’an-ı Kerim’in kaçıncı süresiydi? Yetmiş altıncı suresi, orada Allah’u Teala diyor ki;
(76/ insan 1.-2. Ayet)
“Hel ete alel insani hinun mineddehri lem yekun şey en mezkura”
“insan üzerinde uzunca bir zaman geçti ki,mezkur şey değildi”
Mezkur kelimesinin anlamı önemli zikir kafaya koyulan bilgi demektir.Yani
“kendisi yaratılmadığı gibi bilgisi de üretilmemişti” diyor Allah’u Teala.
Mesela şimdi siz bu akşam ki sohbette gelmek için önceden kafanıza koymuş olmanız lazım, işte o “mezkur” olandır.Yani kafanız da olan demektir. İki de bir hatırlarsanız “ha bu gün Ensar vakfına gideceğim” diye, buraya geldiniz. Artık o kafadan çıktı fiilen gerçekleşti.O Mezkur, diyor ki Allahu Teala, “insan mezkur bir şey değilken uzun bir zaman geçti” yani insan kişiyle ilgili herhangi bir bilgi üretilmemişken “şey” değil yani “şey” Arapça açısından, “varlık” değil. Ne tasarlanmış bir varlık, ne yaratılmış bir varlık, uzunca bir süre geçti. Peki insan ne zaman tasarlanır? ve ne zaman yaratılır? Bura da diyor ki;
“inna haleknel insanemin nutfetin…” ee şey,
“Hel etâ alel insâni hînun mined dehri lem yekun” şey’en mezkûrâ İnnâ halaknel insâne min nutfetin emşâcin
“döllenmiş yumurtadan onu yarattık”
Yaratılması döllenmiş yumurta demek ki, insanla ilgili..Burada bazı arkadaşlar ben herhalde tam anlatamıyorum,bazı uzman arkadaşlarımız bu konu da bir takım yazılar yazdılar, yazdıkları doğru ama biz yanlış anlatıyoruz. Döllenme sırasın da insanın ilk yapı taşı oluşurda ama insanın kendine has yapısı döllenme sırasında olmaz.Yani diyelim, Abdülaziz ona ait olan özellikler döllenme sırasında olmaz.Çünkü annemin ve babamın tohumları birleştiği zaman benim bütün kardeşlerimde olan özellikler orada var ama bana ait olan özelliklerin oluşması ondan sonradır. Ama o yumurtalar birleşinceye kadar benim ile ilgili hiçbir şey yoktu. Ben “şey” değilim ne zihinde var ne gerçek hayatta. Bu Allahın kitabı böyle söylüyor.insanlar kendi kafalarına göre Allah’u Tealaya bir takım ilimler yakıştırıyorlar.
Şimdi mesela bu son zamanlar da Nebilerle ilgili de konuşuluyor. İşte Allah’u Teala İsa as. çok önceden şey yapmış Muhammed (sav) in sözü Tamam, Muhammed diye bir peygamber İsa. gibi gelecek ama bu kim? Bakın onlardan bir tanesi Zekeriya As. değil mi? Onunla ilgili Allah’u Teala Meryem suresin de şöyle diyor, bir de burada şuna dikkat edin, Allah’ın Nebileri hiç kaderci kesinlikle değillerdir. Mutlaka Allah’ın fıtratına göre düşünürler. Zekeriya as dua ediyor Cenab-ı Hakka diyor ki, mesela şeyde çok hızlı bir şekil de okuyayım, Meryem süresinde;
(19/ Meryem 2.-6.Ayet)
“zikru rahmeti rabbike abdehu zekeriyya”
“Rabbinin kulu Zekeriyya ya yaptığı bir ikramın hatırlatmasıdır bu”
“iz neda rabbehu nideen hefiyya” ;
“içten içe rabbine yalvarmıştı”
“gale Rabbi inni ve henel azmu minni veşteale ra’su şeyben velem ekun bi duaike rabbi şekıyya” çoluğu çocuğu olmamış diyor ki;
”Yarabbim artık kemiklerim zayıfladı, saçlarım ağardı, ihtiyarlık geldi, sana şimdiye kadar yaptığım duaların hiç birisinden beni, benim elimi boş çıkarmadın” diye dua ediyor.
“ve inni hiftül mevaliye min vera i”
“arkamdan benim yerime geçecek kişilere güvenemiyorum ve onlardan korkuyorum” diyor.
“vekanetim raeti agiran”;
“eşimde kısır”
“fehebli min ledunke veliyyen”
“Ya Rabbi kendi katından bana bir veli gönder yerime geçecek birisini lütfeyle”
“yerisuni ve yerisu min ali yeğgub” ;
“hem bana mirasçı olsun hem Yakup ailesine”
“vecalhu rabbi radiyye” çünkü kendisi Yakup as. soyundan ya,
“vecealhu rabbi radiyye”
“ Ya Rabbi onu kendisinden razı olduğun kişilerden de eyle” yani iyi bir insan olsun.
Aslın da bu İyi insan meselesi herkes için söz konusudur, yeryüzün de yaratılan herkesi Allah, Ahsen-i takvim’le yaratmıştır.Tin suresin de öyle diyor;
(95/ Tin 3.Ayet)
“legad halegnel insane fi ehseni takvim”
“biz her insanı en güze bir kıvam da yaratmıştık” demiştir. Allah’u Teala şunu ya da bunu değil.
(19/ Meryem 7.-9:Ayet)
”ya zekeriyya inna nubeşşiruke biğulemismuhu yehya”
“Zekeriyya sana adı Yahya olan bir erkek çocuğunu müjdeliyorum”
“lem necal lehu min gablu semiyya”
“bundan önce o isim da birisini yaratmadım” tabi, Allahın koyduğu..
Yahya bizim Türkçesi Yaşar yani, Yahya, eğer bayansa ona Aişe deniyor.ikisi de Yaşar demek. Bizim Türkçede kadına da erkeğe de Yaşar denir, ama kadın olduğu zaman Araplar Aişe diyorlar, erkek olursa ona Yahya diyorlar manası aynı..
“Kâle rabbî ennâ yekûnu lî gulâmun ve kânetimreetî âkıran ve kad belagtu minel kiberi ıtiyyâ” diyor ki;
“Ya rabbi benim oğlum nerden olacak?”
Ben istedim ama kendim için istemedim,benim oğlum nasıl olsun diye bir şey aklından geçmedi. Böyle bir istek yanlış olur, diyor yani isteğini de Allahın kanununa göre yapıyor.”Ben böyle bir istekte bulunmadım” diyor.benim diyor,”ben yaşlıyım”, diyor, “karım da kısır” Ondan sonra, “iyice ileri yaşlara geldim” diyor. Allahu Teala diyor ki;
“gale kezalik”;
“bu böyle olacak, ben bu kararımı verdim”
“gale rabbuke huve aleyye heyyinun”;
“bu benim için basit”
“ve gad halektuke min kablü ve lem teku şey en”
”ben seni daha önce yarattım sen şey değildin” senle ilgili hiçbir şey yoktu.
Yani Zekeriya as. evet Nebiydi ama onla ilgili önceden ne bir bilgi var, yani Cenab-ı Hak ne onun bilgisini oluşturmuş, ne de kendisini yaratmış. “sen şey değildin” diyor. “Şey” değildin. Peki ne zaman “şey” olmaya başlıyor? Bu Al-i imran suresini açarsanız orada çok sayı da ayet var da bu konuda ben kısa bir giriş olsun diye şey yapacağım. Şimdi buru da diyor ki, Allah’u Teala beşinci ve altıncı ayetler; “innellahe” “ sen şey değildin” dedi ya…. Zekeriya ya ne zaman “şey” oluyor ona bakacağız. O da İnsan suresin de döllenmeye başlandığı zaman bir “şey” olma durumu var ama henüz kişinin kendisiyle ilgili bir şey oluşmuyor. Yani artık anneyle babanın, yumurtayla spermin döllenmesinde ilk yaratılış ama o kişiye has özellikler oluşmuş olmuyor. Ya sen Zekeriya olarak oluşmuyor yani. Şimdi burada diyor ki Allah’u Teala;
(3/ Al-i İmran 5-6.Ayet)
“innellahe yehfa aleyhi şeyun fil erdi vela fissema”
“ne gökte ne de yerde Allah’a hiçbir şey gizli kalmaz”
Şimdi siz zihniniz de bir şey tasarlarsanız o da “şey” dir, o da gizli değildir Allah’u Tealaya. Gökler de ve yerde yaratılmış bütün varlıklar “şey” dir. Allah’a gizli kalmaz.Peki, Zekeriya as’ mı düşünelim
“huvellezi yusavvirukum fil erhami keyfe yeşa’ “
“sizi rahimlerde kendi belirlediği şekilde sizin suretinizi size ait olan özelliği ortaya koyan Allahtır”
Rahimlerde, yani ana rahminde döllenme oluyor. Ve ana rahminde kişinin kendi özellikleri ortaya çıkıyor.Şimdi bunlar Allahın ayetleri mi?
“lailehe illa hu” ;
“ondan başka ilah yoktur”
“huvel azizul hakim” ;
“ o azizdir ve hakimdir,güçlüdür”
Şimdi demek ki ,bu şey, insanın “şey” olması, “şey “haline gelmesi ne zaman oluyormuş? ilk yapısı ana rahminde annesinin yumurtasıyla babasının sperminin döllenmesiyle oluşuyormuş.Ama kendisine has özelliklerin oluşumu ondan sonra ana rahmi değil. O zaman bu konu da çalışma yapanlar ayetin bu tarafını dikkate alıp, buna göre çalışsınlar. Şimdi mesela bana iki tane yazı gönderildi. Hocam sen öyle diyorsun ama tam döllenmesi sırasında anne ve babanın bütün özelliklerini alır.güzelde onu bütün kardeşler alıyor. Peki kardeşler arası farklılaşma ne zaman başlıyor?size ait olan, yani öyle bir nokta oluyor ki, bir saçınızın teli bir elinizin dna’ sı bir terin size ait her hangi bir şey size has oluyor. Onunla sizi bulma imkanı oluyor.işte bu rahim de oluşuyor.
Şimdi Allah’u Teala’nın her şeyin, “Şey-in” ne olduğunu buradan anladık mı? Yani bak bilgisi olacak Mezkür olacak kendisiyle ilgili plan yapılmış olacak ki şey olsun yada dışta varlığı olsun. Şimdi insanın kendisi ana rahmindeyken “şey “haline gelmeye başladığına göre ondan önce insan yok yani “şey” değil. Peki onunla ilgili nasıl oluyor da kaderler yazılıyor? Zaten geçen hafta kader inancının En’am yüz kırk sekizde çok net bir şekilde görmüştük, kader inancı Müslümanlara ait değil müşriklere ait bir inanç.Onu Cenab-ı Hak çok açık ve net bildiriyor.Ama Allaha acık ifadesi bir çok kimseyi tatmin etmiyor nedense. İlla benim dediğim olacak diyorlar yani olsun ne olacak, nasılsa hesabı Cenabı hakka vereceksiniz. Bize düşen doğruları anlatıp geçmektir, yoksa hiçbir nebi hiçbir Rasul insanları yola getirme konusunda başarılı olamamıştır,biz de olacak değiliz herhalde.anlatıp geçeceğiz. Şimdi bu “Allah her şeyi bilir” konusun da Kur-an’ı Kerim de bakayım kaç tane ayet bulmuşum? On dört tane ayet bulmuşum.Bakalım “Allah’ın bura da her şeyi bilir” diye biten ayetlerdeki manalar nasıl? Bakara süresinin yirmi dokuzuncu ayeti; Esteuzu billah.
1.-) (2/ Bakara 29.Ayet)
“huvellezi haleka lekum ma fil erdi cemia”
“yeryüzünde ne varsa onu sizin için yaratan O dur”
Yaratılmış olanlar “şey” oluyor mu şimdi? Bak yaratan diyor değil mi? burada.
“sümmesteve ilessemai fesevva hunne seb a semevet”
“sonra göğe yöneldi ve onu da yedi gök olarak düzenledi” tamam gökler ve yer.
”ve huve bi külli şeyin alim” ne anlarsınız bundan?
“Yerde olanı da gökte olanı da bilir”
Şimdi Kur’an-ı Kerim halkın diliyle inmiş bir kitaptır. Sizde bende her şeyi biliyorum dersiniz ara da sırada, “bu konuyla alakalı biliyorum” dersiniz.Kaldı ki Allah’u Teala “şey’in” tanımını az önce okuduğum insanla ilgili olan şeyin tanımını yaptı mı?ana rahminde döllenmeye başlamadan önce bu yok.Yani aslın da insanla ilgili özel bir ders yapmak lazım bütün ayrıntılarıyla, ben şimdi kısa bir özet verdim. Şimdi, Maide süresinin doksan yedinci ayeti, beşinci sure;
2.-) (5/ Maide 97.Ayet)
“cealellahul kabetel beytel harame kiyamen linnas”
“Allah kabeyi o dokunulmaz evi beyt-i haramı insanlar için kıyam yaptı, insanların ayakta kalmasını gerektiren bir yer yaptı.”
“veşşehral harame vel hedye vel kaleid”
”haram ayını “hedy” denen oraya getirilip kesilen kurbanlar ve “kaleid” işaretlenen kurbanlar, onlar da insanlar için ayakta kalabilecekleri bir sebep yaptı”
“zalike liteğlemu ennellahe yeğlemu me fissemavati vel art”
“bu şunun içindir; “ Bilin ki Allah göklerde ve yerde ne varsa hepsini bilir
“ve ennellahe bi külli şeyin alim” ;
“ ve Allah her şey bilir”
Bizim onu bilebilmemiz içine yapacağız? Kabe de haram ayında işte o kurbanlarda olanlara bakacağız o olandan buna gideceğiz Peki burada olmayan bir şeyden bahsediyor mu Allahu Teala? tamamen orada anlatıyor işte.Her bir ayeti kendi bağlamıyla anlatıyor.Ondan sonra bak bunlardan hiçbirisin de “olacak” kelimesi yok.Şimdi tutup diyorlar ki, “Cennet Cehenneme ne diyorsun”? Sen bir insan olarak bir aylık program yapıyorsun bir yıllık,bazen beş yıllık on yıllık program yapıyorsun da Cenabı hakkın programı olmaz mı? Sen insan olarak falan yere gideceğim dediğin zaman gidebilmen için şartlarını Allahın yaratmış olması lazım,bunun için “İnşallah” demen gerekir. Ama Allah’u Tealanın böyle bir şeye ihtiyacı var mı?O zaman Allah bir şeyi karalaştırdıysa olmaması mümkün değil. Kesinlikle olur. Tabî ki gelecekle ilgili de olur, şimdiyle de olur, geçmişle de olur. Şimdi bir çokları geçen hafta bir yazı okumuştuk “Allah gaybı bilmez mi?” diye başlıyor,şimdi tutmuşlar “Allah geleceği bilmez” dediğimizi söylemeye çalışıyor. Elbette bunlar Cenab-ı Hakka bunun hesabını çok ağır vereceklerdir,çok ağır vereceklerdir. Yani cevap veremeyince iftira yoluna gidiyorlar. Veremezler çünkü, Enam yüz kırk sekizde Cenab-ı Hak bu konuda kimsenin elinde bir bilgi olmadığını söylüyor.Bir tek yapıştıkları “şey” kelimesi şimdi onları okuyoruz.çok çırpınırlar iyi niyetli olanlara söylemiyorum,tatmin olmak için araştıranlara hiç kimse bir şey demez, bunlar saygıdeğer insanlardır.Nitekim İbrahim as Cenab-ı Haktan, “Yarabbi ölüleri nasıl diriltiyorsun bana göster” dediğini biliyoruz.Öğrenmek için çalışanlar başka, Allahın ayetlerini devre dışı bırakmak için çalışanlar başka..Çünkü İslam alemi kader inancını yenerse dünya da Müslümanları kimse tutamaz.Bugün dünya da yepyeni bir din yayılıyor,adı İslam ama peygamberi ve kitabı başka. Şimdi bu proje sahiplerinin en sevmediği şey “kader” konusudur.Şimdi gelelim üçüncü ayete o da, Enam yüz birinci ayet, altıncı süre yüz birinci ayet. Diyor ki bura da Allahu Teala;
3.-)(6/ En’am 101.Ayet)
“bediusema vati vel ard” ;
“gökleri ve yeri benzersiz yaratandır”
Allah’u Teala yarattığı her şeyi benzersiz yaratır. Yani işte biz, bir eşimiz yok ki . Neyi yaratmışsa mükemmel ve benzersiz yaratır
“Bediussema vati vel ard”;
“gökleri ve yeri benzersiz yaratandır”
“enna yekunu veledun”;
“ona oğul nerde?”
“velem tekun lehu sahibeh”;
“ eşi yok ki” onun eşi yok”
“Ve haleka külli şeyin” bakın
“her şeyi yaratmıştır” yaratılana şey dedi dikkat ediyor musun?
“Ve huve bi külli şeyin alim”;
“ve o her şeyi bilir”
“Ele yağlemu men halek”;
“yaratan bilmez mi?”
Tabi ki O her şeyi bilir. Şimdi bura da olmayandan bahsediyor mu? bu ayette? Olandan bahsediyor.Şimdi bunlara dayanarak Allahın açık ayetlerini anlamsız hale getirme çalışmaları, onu tekrar hatırlayınız.
Mücadele süresinin yedinci ayeti. Sayfasını söyle de beş yüz kırk ikinci sayfa,diyor ki Allahu Teala burada;
4.-) (58/ Mücadele 7.Ayet)
“Elem tera ennellahe yeğlemu ma fissema vati ve ma fil ard”
“görmedin mi? Allah göklerde ne var yerde ne varsa biliyor”
“mayekunu min necva selasetin illa huve rabiuhum”
“üç kişi bir araya gelip de bir fısıltıyla konuşuyor olmasın ki Allah onların dördüncüsüdür”
Yani üç kişi bir araya gelip konuşursa Allah dördüncüsüdür ne demek? Konuştuklarını diyor konuşacaklarını değil,konuştuklarını dördüncüsü diyor.
“Ve la hamsetin illa huve sadisuhum”
“beş işi bir araya gelirse altıncısı Allahtır” yani ne konuştuklarını bilir.
”vela edna min zalike ve la ekser”
“ ister daha az olsun ister daha çok olsun Allah oradadır”
“illa huve meahum”;
“mutlaka Allah onlarla beraberdir”
Peki şimdi ben size söylüyorum bu kader inancı yani geçenlerde Fetullah GÜLEN’in kitabından okumuştum. Niye onun okudum? Çünkü o çok açık anlatıyor, Yoksa bizim diğer kitaplardaki kitaplar ne bir ilave yapıyor ne de bir çıkartma yapıyor, aynısı. Şimdi diyor ki; “marksı anasının karnındayken şeytan olarak yaratılmıştır.” Tamam güzel, bütün insanlar için işte Sait NURSİ için de orada şöyle..Artık kelime bulamıyor vasıflandırmak için, isimde söylemiyor büyük bir vasıfla söylüyor.Anasının karnındayken öyle, peki.. Allah ezelden her şeyi yazmış, o zaman Allah hayatın dışına itilmiş olmuyor mu? her şey bitmiş, Allah’ın bulunmasına gerek yok ki! Ful otomatik bir fabrika kurdunuz hiç işçi yok düğmeye basmış gitmişsiniz. Arıza ihtimali de yok.Cenabı hakkın bulunmasına da gerek yok.İnanç böyle olacak ki araya yeni tanrılar sokuşturasınız.Ama bu geleneğin yapısı bu gelenek böyle. Şimdi bakın, Allah ne diyor iki kişi üçüncüsü benim, üç kişi dördüncüsü benim, dört kişi beşincisi benim.az çok. Öyle hayatın dışına itilmiş bir anlayış yok.
“sümme yünebbiuhüm bima amilu yevmel kıyameh”
“kıyamet günü onlara ne yaptıklarını haber verecektir.”
Bir de size şunu söyleyeyim Kur-an’ı Kerim deki bütün ayetleri okuyun “Allah ne yaptığınızı bilir”, “Allah ne yaptığınızı görür”, “Allah ne yaptığınızı kuşatmıştır” “Yapacağınızı” diye bir tek ayet bulamazsınız.
“innellahe bikülli şeyin alim” ;
“Allah her şeyi bilir”
Ne oldu olmayanla mı ilgili ? Burada olmayan bir şeyden bahsetti mi Allah?Peki ,Nur suresi altmış dört, yirmi dördüncü süre;
5.-) (24/ Nur 64.Ayet)
”ela inne lilahe lillahi ma fissemavati vel art” dikkat edin,
“göklerde ve yerde ne varsa Allahındır”.
“gad yağlemu” ;
“çok iyi bilir” Neyi?
“ma entüm aleyhi” ;
“ne durumda olduğunuzu” ne durumda olacağınızı değil “ne durumda olduğunuzu çok iyi bilir”
”ve yevme yürceune ileyhi” ;
“onun huzuruna döndürüldüğünüz zaman da”
“feyünebbiuhum bima amilu” ;
“ne yaptığınızı size bildirecektir” Çünkü, çok iyi biliyor,ne yaptıklarını bildirecektir
“vallahu bikulli şeyin alim” ;
“Allah her şeyi bilir”
Olmayan mı? Bunların hepsi, “Allah her şeyi bilir” diye bize cevap verenlere işte onların, ne yapıyorlar ayetin başı yok, sonu yok küçücük bir cümle. Kimin konuşmasından bir iki cümle keserseniz ona istediğiniz anlamı yükleyebilirsiniz.Kaldı ki Allah’u Teala böyle bir şeye asla müsaade etmiyor.Bunu kendini Allah yerine koymak olarak vasıflandırıyor. Bunu her derste anlatıyoruz. Hud suresinin birinci ve ikinci ayetleri vesilesiyle..Tevbe yüz on beş dokuzuncu süre,yüz on beşinci ayet;
6.-) (9/Tevbe 115.Ayet)
”ve ma kanellahu liyudille gavmen bağde iz heda hum”
“Allahın bir toplumu hidayete erdirdikten sonra saptırması söz konusu değildir”
Dalaletini onaylaması söz konusu değildir.bu da nerden çıktı Yarabbi ? demek lazım haşa.. Sen eskiden saptırmayı, hidayeti taa ezelden yazmadın mı? Haşa öyle değil mi öyle olmuyor mu bu ayet?
“Ve ma kane liyudille gavmen bağde iz heda hum”
“Allah bir toplumu yola getirdikten sonra”
yani siz yola geldiniz diye onayladıktan sonra sapık sayması söz konusu olamaz
“hatte yubeyyine luhum ma yettegun”
“sakınacakları şeyleri onlara açık açık beyan edinceye kadar sapık saymaz”
Yani yoldan çıkmayı bile bile isteyerek yaparlar. Ondan sonra yoldan çıkmış sayılırlar. Peki kader inancı böyle mi? Marks anasının karnın da Marks, Sayit Nursi de anasının karnın da şey çok “ hidayet rehberiymiş” diyor. Ne demekse?
7-) Nur suresinin otuz beşinci ayet, nurcuların kendilerine göre anlamını değiştirdikleri bir ayettir bu;
7.-) (24/ Nur 35.Ayet)
”Allahu nurussema vati vel art” üç yüz elli üçüncü sayfa..
“Allah göklerin ve yerin nurudur”
Yani göklerin ve yeri yerdeki aydınlığı sağlayan Münevvir manasında aydınlatan
“meselü nurihi kemişketin fihe misbeh”
“onun nurunun önüne kapalı bir pencere ki içerisinde şey var kandil var”
“el misbeha fi zuceceh” ;
“kandil bir camın içerisinde”
“ez zücecetü kennehüm kevkebün”
“ o şeyde sanki inci gibi bir yıldız (o halde gözükür)”
“yugidu min şeceratin müberaketin zeytunetin len şerkiyyetin vela garbiyyeh”
“ne doğuya ait ne de batıya ait bir zeytin ağacından elde edilmiş bir yağla o aydınlık sağlanır”
“yekadü zeytuha yüdi u ve lev lem temseshu nar”
“öyle bir zeytin yağı ki yakmasanız da parıl parıl parlıyor”
“nurun ala nur “;
“nur üstüne nur”
“yehdillehu linurihi men neşa”
“Allah kendi nuruna gereken gayreti göstereni yönlendirir”
Çalışmayana bir şey yok. Peki ,Marks anasının karnındayken sapıktı ne suçu var Cehenneme gidecekse eğer? Ya da öbürü anasının karnındayken büyük şeydi ne şeyi var ki Cennete gidecek? Allah öyle mi diyor?
“ve yedribullahul emsale linnas”;
“bu örnekleri Allah insanlara veriyor”
“vallahu bikülli şeyin alim”;
“Allah her şeyi bilir”
Burada olmayan var mı? Şura süresi kırk ikinci süre on ikinci ayet;
8.-)( 42/ Şura 12.Ayet)
“lehu mekalidüsemavati vel art”
“göklerin ve anahtarları onundur” (Hazineleri de denebilir.) Cenabu hakka aittir.
“Yebsudurrizga limen yeşa ve yegdir”
“gereken çalışmayı yapan ve o ölçüye uyan şeye sahip olan( kişi için) rızkını yayar”
Çalışacaksın ve yeterince bilgi sahibi olacaksın. öyle yatana bir şey yok.
“innehu bi külli şeyin alim” ;
“o her şeyi bilir”
Burada da olmayandan bahsetmiyor. Onuncu ayetimiz,ha yok yanlış oldu dokuzuncu ayet, Hucurat on altı ,kırk sekizinci sure on altıncı ayet;
9.-)( 49/ Hucurat 16.Ayet)
”gul etualli munellahe bi dinikum ” ;
“deki siz kendi dininizi Allaha mı öğretiyorsunuz?”
Hucurat on altı kirk sekizinci sure sayfa beş yüz on altı. Haa kırk dokuzuncu süre miydi ? evet beş yüz on altıncı sayfa;
“gul etuallimunellahe bidinikum” ;
“ deki siz dininizi Allaha mı öğretiyorsunuz?”
Allah sizden mi öğrenecek dini ? Yoksa siz ondan mı öğreneceksiniz? Dikkat ederseniz bakın burada tam bugün ki durumu anlatıyor. Allahın açık ayetini bırakıp kendi kafalarına göre sağda solda çıkış arayanlar.
“Vallahu yağlemu ma fissema vati vema fil art”
“Göklerde ne var yerde ne varsa hepsini Allah bilir”
Bak, “olanı”,diyor değil mi? “Ne varsa”, “ne olacaksa” değil.
“Vallahu bikülli şeyin alim” ;
“Allah her şeyi çok iyi bilir”
Burada da olmayandan bahsetmiyor. 10. Ayet ,Teğabün süresi On birinci ayet sayfa beş yüz elli altı, altmış dördüncü süre, on birinci ayet;
10.-)(64/ Teğabün 11.Ayet)
“ma esabe min musibetin illa bi iznillah”
“Allahın onayı olmadan hiçbir şey meydana gelmez”
Yani başınıza hiçbir olay ister iyi ister kötü gelmez. Cenabı hak onaylar, yaratır ondan sonra başınıza gelir.Siz gereken çalışmayı gayret gösterirsiniz ama bakın mesela, hayatınıza bakın bazen ne kadar çırpınırsanız çırpının çalışmanızdan sonuç alamazsınız. Duayı onun için yapıyoruz Cenabı Hakka.Yani yaptığımız gayretler sonuçsuz kalmasın diye. Onun için Allah yaratmadıkça hiçbir şey olmaz.
”ve men yu’min billahi yehdi kalbeh”
“kim Allaha inanırsa kalbini doğruya yöneltir”
İnanmak ne demektir biliyor musunuz? Allah’a güvenmekdir. Onun bunu bir takım yanlış tevilleriyle anlamsız hale getirmek istiyorsun. Ne oluyor kardeşim? Kendinizi Allah yerine koymuş olmuyor musun o zaman? Haşa Allah hata yapıyor, siz doğrultuyorsunuz.
“Vallahu bi kulli şeyin alim”
“Allah her şeyi bilir”
Peki burada da olmayan var mı? 11.ayet Ahzab suresi otuz üçüncü süre, elli birinci ayet. Burda Rasulullah sav eşleriyle alakalı bir ayet;
11.-) (33/ Ahzab 51.Ayet)
“türci men teşeu minhunne ve tü’vi ileyke men teşa’ ”
“eşlerinden istediğini geriye bırakır isterdigini yanına alabilirsin” diyor
“vemenibteğayte mimmen azelte fela cüneha aleyk”
“eğer ayrıldığın uzak tuttuğun eşini arzu ettiğin zaman da yine bir günah yok”
“zalike edne en tegarra e’yünühünne”
“eğer böyle yaparsan onların gönüllerini yaparsan onların gözlerinin aydın olmaları daha uygun olur”
“ ve la yehzenne” ,
“ üzülmemelerine”
“ve yerdayne bima ateytehunne kullühün”
“onlara verdiklerinden dolayı mutlu olmalarına sebep olur”
“vellahu yağlemu ma fi gulubikum”
“Allah kalplerinizde olanı bilir”
Kalplerde olanı biz biliriz Allah’ta bilir ama başkası bilmez değil mi? Başkası için gayb’dır o. Bak, “olan” diyor , “ olacak olan” değil, “mafi gulubikum” Ondan sonra
“ve kanellahu alimen halime”
“Allah alim ve halimdir”
Bunu neden almışım burada “bi külli şeyin halim” değil. Neyse herhalde başka bir ayet yerine bunu almışım.Şimdi ,elli dördüncü ayet doğru doğru. Elli dördüncü ayette diyor ki Allahu Teala;
12.-) (33/ Ahzab 54.Ayet)
“in tübdü şey en”
“bir şeyi ortaya çıkarsanız”
zihninizde ya da içiniz de olan bir şeyi belli ediyorsunuz
“ev tuhfu hu” ;
“yada onu gizleseniz” olanı gizlemişsinizdir
“feinnellahe kene bikulli şeyin alim”
“Allah her şeyi bilir”
Gizlesen de bilir, açığa vursan da olmayan mı? yine olan değil mi? Ahzab süresinin kırkıncı ayeti yine aynı süre, bu da on üçüncü ayetimiz;
13.-) (33/ Ahzab 40.Ayet)
“ma kane muhammedun eba ehadin min ricalikum”
“Muhammed erkeklerinizden birinizin babası değildir”
Herkesin bildiği bir durum değil mi?bir “şey” yine “şey” kelimesi,
“ ve lakin Rasulellahi ve hatemenebiyyin”
“ Allahın elçisi ve nebilerin sonuncusudur”
Nebilerin sonuncusu olduğunu bilecek Allahtan başka birisi var mı? Onu Cenab-ı Hak kararlaştırır.
“Ve kanellahu bi külli şeyin alime”
“Allah her şeyi bilir”
bunu ancak Allah söyler. Bu da yine karşı tarafa delil olmuyor değil mi? Şimdi son ayetimiz diyor ki Allah’u Teala Hadid süresi elli yedinci süre, üçüncü ayet, on dördüncü ayetimiz;
14.-) (57/ Hadid 3.Ayet)
“huvel evvelu”;
“her şeyden önce var olan odur”
“vel ahiru”;
“en son yine o dur”
“vezzahiru”;
“bütün gücüyle kuvvetiyle gözüken o dur”
onun için herkes kendi gözlemleriyle Allah’ın varlığını ve birliğini kesin olarak kavrar
“vel batını” ;
“batında o dur”
“vel batını” yani göremediğinizde o gördüğünüz de o evvel de o ahir de o
“ve huve bi külli şeyin alim” ;
“ o her şeyi bilir”
Görünen de görünmeyen de evveli de ahiri de bilir. Ne demek midir? Bu insan işleriyle bir tek bunu şey yapabilirler.Çünkü gelecekle ilgili de Cenneti yaratan Cehennemi yaratan oradaki kanunları koyan işte bize delil getiriyorlar Cennettekiler Cehennemliklere şöyle diyecek elbette diyecek, Allah bunun kanununu koymuş, ama o kimdir? Bak ölenlerle ilgili söylüyor. Mesela Rasulullah sav hayatta olduğu için Kuran da ona inmekte olduğu için Ahkaf süresinin dokuzuncu ayetinde kırk altıncı sürenin dokuzuncu ayetinde ne diyordu?
(46/ Ahkaf 9.Ayet)
“Gul ma küntü bidan min rusul”
“Deki ben evveli olmayan yeni ortaya çıkmış bir elçi değilim benden eskiden de elçiler vardı” ondan sonra
“ve ma edri ma yüfal bi ve la bikum”
“bana ne yapılacağını ben bilmiyorum (çünkü hala yaşıyorum)” Çünkü Allah’u Teala Rasullaha da şunu demiştir;
(39/ Zümmer 65.Ayet)
“Le in eşrakte leyehbetanne amelikum”
“Hele bir şirke düş bütün yaptığın yok olur gider”
Aynı uyarı bütün insanlara değil mi? Yaşamakta olduğu için “ bilmiyorum bana ne yapılacağını” ama mesela diğer Nebiler öldüğü için Kur-an’ı Kerim de onlarla alakalı hükümleri var hiç birisiyle ilgili böyle bir şey yok. Çünkü onlar, imtihanı başararak ölmüşler ama Rasulullah’a ne diyor Allahu Teala; “öyle de” diyor. Garanti yok. Bu da açıkça Rasulullah’ın da imtihan edildiğini göstermiyor mu?Bizim ulema neye dayanarak Allah insanları imtihan için yarattığı halde Allah insanları imtihan etmez diyorlar? Kimden duymuşlar bunu?Allah’ın ayetini hangi şeye dayanarak tesirsiz hale getiriyorlar? Ayeti bitireyim,
(46/ Ahkaf 9.Ayet)
“in ettebiu illa ma yuha ileyye” “ böyle de” diyor Rasulullah’a Cenab-ı Hak,
“ben sadece bana yapılan vahye uyarım”
Bizim de vazifemiz o vahye uymak değil mi? Bak dikkat ederseniz ilk günden beri size ne söylüyorum? Allah Kuran da ne diyorsa öyle kabul edelim. Şunun bunun kafasına göre değil, Allah’ın emrine göre öyle demiyor muyuz her derste? Bu bize verilen emir.
”ve ma ene illa nezirun mubin”
“ ben sadece apaçık bir uyarıcıdan başka bir şey değilim”
Bizim de hiç birimizin garantisi yoktur. Ama biz burada okumadık mı? mevcut kadercilik anlayışına göre sonuçlar tamam, çalışmaya gerek yok. Niye? Cennetliksen zaten cennete gidersin cehennemliksen zaten cehenneme gidersine ne yaparsan boş..
Katılımcı: o zaman listeyide versinler peygamberimize kim cennete gidecek kim cehenmeme.
Abdulaziz Bayındır: ha listeyi de.. Rasulullah’a gerek yok şimdi şu anda yaşayanlardan bir tanesinin şu sözünü hatırlıyorum bana ispat de ispat edemeyeceğim için şimdi yazılısını ama sözlü olarak hatırlıyorum ondan dolayı isim vermiyorum, “Kıyamete kadar olacak her şey bütün insanları isim isim biliyorum da açıklamama izin verilmediği için açıklamıyorum.” Bu ne demektir? Bu kendini Tanrı ilan etmek değil midir? Şimdi bu böyle, bir ara verelim..