ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Ali-İmran suresinin 86. Ayetindeyiz Allah u Teala burada şöyle buyuruyor;
‘’Keyfe yehdillâhukavmenkeferûba’deîmânihim ve şehidûennerresûlehakkun ve câehumulbeyyinât(beyyinâtu) vallâhu lâ yehdilkavmezzâlimîn’’ (Ali İmran 86).
‘’Keyfe yehdillâhukavmenkeferûba’deîmânihim..’’
‘’İnanmalarından sonra kafir olan bir topluluğu Allah nasıl yola getirir’’
‘’..ve şehidûennerresûlehakkun..’’
‘’halbuki onlar bu resulün hak olduğuna (gerçekten Allah ın elçisi olduğuna da) şahit olmuşlardır’’
‘’..ve câehumulbeyyinât..’’
‘’Onlara çok açık belgeler de gelmiştir’’(Muhammed in Resulullah olduğuna Allah ın elçisi olduğuna kesinkes inanmışlar ve çok kesin bir kanaate varmışlardır.)
-Ondan sonra kafir olan bir topluluğu Allah hiç yola getirir mi?
‘’..vallâhu lâ yehdilkavmezzâlimîn’’
‘’Allah zalimler topluluğunu yola getirmez.’’ (İnandıktan sonra kafirolan bir topluluğu Allah yola getirmez)
Şimdi daha önce gördüğümüz kaderle bağlantılı olarak bu ayetleri düşünün. Allah u Teala ya kendi kafamıza göre rol biçmeden, Cenab ı Hak ın kendini tanımladığı gibi, O nu tanımaya çalışarak şu ayetleri anlamaya gayret edelim. İnandıktan sonra kafir olmuş, bu resulün gerçekten Allah ın resulü olduğuna şahitlik yapmış ve kendisine açık belgeler gelmiş olan bir topluluğu Allah hiç yola getirir mi? Allah yanlış yapanları yola getirmez. Yanlış yapan toplulukları yola getirmez. Peki bunların cezası nedir?
‘’Ulâikecezâuhumenne aleyhim la’netallâhi..’’ (Ali İmran 87)
‘’Bunlara verilecek ceza Allah ın lanetinin bunların üzerinde olmasıdır’’ (Bunların üzerinde Allah ın laneti vardır.)
‘’..velmelâiketi..’’ (Ali İmran 87)
‘’meleklerin de laneti vardır’’
‘’..vennâsiecmaîn’’ (Ali İmran 87)
‘’tüm insanlığın laneti vardır’’
‘’Hâlidînefîhâ..’’ (Ali İmran 88)
‘’O lanette sürekli kalacaklardır’’
-Yani Lanetten kurtuluş yok.
‘’..lâ yuhaffefuanhumulazâbu..’’ (Ali İmran 88)
‘’Onlardan bu azap hafifletilmeyecektir’’
‘’..ve lâ hum yunzarûn’’ (Ali İmran 88)
‘’Yüzlerine de bakılmayacaktır’’
Şimdi burada ne anlıyorsunuz? Bunların hayatı bitmiş değil mi? Artık bunların cennete gitme şansı var mı buraya kadar okuduğumuz ayetlerde? Bizim geleneksel anlayışımıza göre bunlar cehennemlik ve bu sözü söyleyen kim? Allah u Teala. Ondan sonra da diyor ki;
‘’İllellezînetâbûminba’dizâlike..’’ (Ali İmran 89)
‘’Ama bütün bunlardan sonra tevbe edenler başka’’
-Tevbe etmek ne demek? Dönüş yapmak demektir. Dönüş yapanlar başka. Şimdi yukarda dedi ki Allah ‘Zalimler topluluğunu yani yanlış yapan kişileri yola getirmez’. Dönüş yaptığı zaman bu insan, dönüş yapmanın kendisi yanlış mı? Alahın istediği bir şeydir değil mi? Dönüş yapmak demek, o yanlışı bırakmak demektir. O zaman yanlışı bıraktığı zaman kime yönelmiş olacaktır? Allah a yönelecektir değil mi? Onun içi Cenab ı Hak Şura suresinin 13. Ayetinde bu konuyu açıklıyor. 42. Sure 13. Ayet .o ayetin sonuna doğru diyor ki burada;
‘’..yectebîileyhi men yeşâu..’’ (Şura 13)
‘’doğru tercihte bulunanı Allah u Teala kendine seçer..’’
‘’..veyehdîileyhi men yunîb’’ (Şura 13)
‘’o tarafa yöneleni de Allah kendi yoluna yönlendirir’’
-Yani şimdi bu kişi, bu kişiyi düşünün inandıktan sonra kafir olmuş. Muhammed’in s.a.v. Allah ın elçisi olduğunu kesin olarak kavramış, şahit olmuş kendisine açık belgeler gelmiş. Diyor ki, ‘ben bunları nasıl yola getiririm?’ diyor. Allah onu yola getirirse diğerleri yoldan çıkmış kalırsa Allah zalimlik yapmış olur değil mi? Haşa.. Yani kullarından birini diğerine kayırmış olur. Kuralını değiştirmiş olur. Kural ne?
‘’..veyehdîileyhi men enâb’’ (Rad 27)
‘’Kendisine insan yönelecek ki birisi, Allah onu kendi yoluna yönlendirsin’’
-Kişinin kendinin bir hareketi olmazsa Allah onu kendi yoluna yönlendirmez. İşte bu kişi yanlışları yaparken aklı başına gelse ve geri dönmeye karar verse, geri dönmeye karar verdiği andan itibaren yanlışı bırakmış olacak ve Allah yoluna yönelmiş olacak. İşte Allah onu yola getirir. PekiCenab ı Hak ın ezelden bir kararı var mı Bu ayetlere göre? Olabilir mi? Mümkün mü? Şimdi bizim din anlayışımızın ne hale geldiğine bakın. Şimdi benim size burada okuyacağım ayetlerin hükümleri her insanın anlayacağı şekilde açık ve net. Yanlış yapan kişiyi Allah yola getirmez. Onun için Allah u TealaLeyl suresinde bunun kuralını daha net bir şekilde ifade ediyor. Leyl suresi, Gece suresi yani. Bak diyor ki Allah u Teala;
‘’Fe emmâ men a’tâvettekâ’’ (Leyl 5)
‘’veren……’’
-Allah için vereceksin. Allah için verdiğin zaman neyi ispatlamış oluyorsun? Ahireti dünyadan çok sevdiğini ispatlamış oluyorsun. Verdiğin zaman. Verdiğin zaman aslında kendin için veriyorsun başkası için değil. Çünkü senin Allah ı, ahireti. Allah ın rızasını diğerlerine tercih ederek gösteriyorsun.
‘’Ve saddeka bil husnâ’’ (Leyl 6)
‘’en güzeli de tasdik eden’’
-Böylesi ne olacak?
‘’Fe se nuyessiruhulilyusrâ’’ (Leyl 7)
‘’Onu en kolaya kolayca yönlendiririz’’ (Yani sürekli önünü açarız.)
-Şimdi Allah ın yolundayken yoldan çıkan yanlış yapan bu insanın önü açılmaz ama ne zaman ki geri döner tevbe eder, o zaman ne yapar Alah? Sürekli bunun önünü açar.
‘Fe se nuyessiruhulilyusrâ’(Leyl 7) ‘ en kolaya kolayca yönlendirilir’ yani sürekli kendisine ileriye doğru gideceği imkanlar açılır. Yeter ki samimiyetle yönelsin. Ondan sonra diyor ki;
‘’Ve emmâ men bahılevestagnâ’’ (Leyl 8)
‘’Amma kim cimrilik eder (Yani Allah ı malından çok sevdiğini gösteremez)’’
-Lafta herkes bunu söyler. Herkes söyler ama vermeye sıra geldiği zaman bin bir türlü bahane öne sürer. Bin bir türlü ihtiyaç çıkarır kendisine göre vermez. Kim cimrilik yapar, ‘vestagnâ’ kendisini ihtiyaçsız görür;
‘’Ve kezzebe bil husnâ’’ (Leyl 9)
‘’O en güzel karşısında da yalan söyler’’
-Çünkü Allah ın gösterdiği yol en güzel ve en doğrusudur. Hiç kimse buna başka bir şey söyleyemez ama yalan söyler.
‘’Fe se nuyessiruhulilusrâ’’ (Leyl 10)
‘’O nu da sürekli en zora kolaylaştırırız.( O kolayca bataklığa saplanır demektir)’’
-Çünkü yoldan çıkmış. İşte buradan hareketle geldiğimiz zaman diyor ki Allah, Allah u Teala bizimle ilgili olarak söylediği sözler, Kuran ı Kerim de söylenen bütün hükümler bizim o anki kararımızla ilgilidir. Bir dakika sonrası ile ilgili değildir. Çünkü bir dakika sonra kararımızı değiştirebiliriz. Allah bize bu yetkiyi vermiş. Dolayısıyla bu kişi için de dikkat edin, inandıktan sonra yoldan çıkmış, halbuki bu Muhammed in Allah ın elçisi olduğu konusunda kesin kanaate varmış. Açık belgeler gelmiş ama yoldan çıkmış. ‘Ben bunu yola getirmem’ diyor Allah, ‘getirmem’ diyor. Ha! Yola gelmeye gayret ederse o zaman da problem değil onu da söylüyor işte diyor ki;
‘’Ulâikecezâuhum..’’ (Ali İmran 87)
‘’Bunların cezası nedir’’
‘’..enne aleyhim la’netallâhi..’’ (Ali İmran)
‘’Bunların üzerinde Allah ın laneti vardır’’
-Allah ın laneti ne demek? Dışlaması demektir. Şimdi dışlamanın anlamının ne olduğunu da Kuran dan öğreneceğiz. Biraz sonra Allah u Teala dışlamanın ne olduğunu bize öğretecek, okuyacağımız ayetlerde de göreceğiz.
‘’..velmelâiketi..’’ (Ali İmran 87)
‘’melekler de onu dışlayacak’’
‘’..vennâsi ..’’ (Ali İmran 87)
‘’İnsanların laneti de onun üzerinde olacak’’
‘’..ecmaîn’’ (Ali İmran 87)
‘’tümüyle’’
‘’Hâlidînefîhâ..’’ (Ali İmran 88)
‘’sürekli o lanet içinde kalacaktır’’
‘’..lâ yuhaffefuanhumulazâbu..’’ (Ali İmran 88)
‘’bu azab ondan hafifletilmeyecektir (dışlanma azabı ondan hafifletilmeyecektir)’’
‘’..ve lâ hum yunzarûn’’ (Ali İmran 88)
‘’yüzlerine de bakılmayacaktır’’
‘’İllellezînetâbûminba’dizâlike..’’ (Ali İmran 89)
‘’ama olup bitenden sonra tevbe edip dönüş yapan (gittiği yoldan geri dönecek)’’
‘’..ve aslehû..’’ (Ali İmran 89)
‘’kendilerini düzeltenler’’
-Sen kendini düzeltmezsen Allah sana bir şey yapmaz. Sen yapacaksın. Öyle bedavadan hiç kimseye bir şey yok. Sen çalışacaksın, sen gayret edeceksin Allah da senin önünü açacak. Bedavadan kimseye bir şey yok.
‘’.. fe innallâhegafûrun rahîm’’ (Ali İmran 89)
‘’Allah ğafur ve rahimdir’’
‘’İnnellezînekeferûba’deîmânihim..’’ (Ali İmran 90)
‘’inandıktan sonra kafir olup ta..’’
‘’..summezdâdû küfran..’’ (Ali İmran 90)
‘’sürekli kafirliklerini artıranlar’’
‘’..lentukbeletevbetuhum..’’ (Ali İmran 90)
‘’bunların tevbeleri asla kubul edilmeyecektir’’
-Sürekli artırma ne zamana kadar olur? Ölünceye kadar. Tevbe ne zaman? Öldükten sonra olacak. Çünkü ölen bütün kafirler, şeyde Müminun suresinin 99 ve 100. Ayetinde,
‘’ Hattâizâcâeehadehumulmevtu..’’ (Muminun 99)
‘’onlardan birine ölüm geldiği zaman’’
‘’..kâlerabbirciûni’’ (Muminun 99)
‘’yarabbi beni geri çeviriniz diyecektir’’
-Niye tevbe etmiş. Artık anlamış meseleyi
‘’Leallîa’melusâlihanfîmâteraktu..’’ (Muminun 100)
‘’belki terk ettiğim yerde güzel bir şey yaparım’’
-Artık dönüş var mı?
‘’..kellâ..’’ (Muminun 100)
‘’asla’’
‘’..innehâkelimetunhuvekâiluhâ..’’ (Muminun 100)
‘’bu onun söylediği boş sözdür’’
‘’..veminverâihimberzahun ilâ yevmi yub’asûn’’ (Muminun 100)
‘’arkalarında engel var’’
-Yani niye? Vücut ölmüş, bu ruh artık vücuda gidip giremez. Bitti o. Engel olmadığı zaman bunu yapacaktın ölmeden yapacaktın.
Şimdi burada inandıktan sonra kafir olma işi, ve lanetlenme işi bu ilk önce kimin başına gelen bir olaydır? ilkmürted kimdir? İblis tir, İblis. İblis mürted olduktan sonra şeytan vasfını aldı. Şeytan bir özellikti şeytanlık, insandan da olur, cinden de. İblis, yoldan çıktıktan sonra ona şeytan dendi daha önce şeytan denmiyordu. Peki lanet, uzaklaştırmak dışlanmaktır. Araf suresinin 11. Ayetinden itibaren okuyalım. Diyor ki Allah u Teala;
‘’Ve lekadhalaknâkum..’’ (Araf 11)
‘’sizi yarattık’’
‘’..summesavvernâkum..’’ (Araf 11)
‘’sonra size kendinize has şeklinizi verdik (suretinizi şeklinizi verdik)’’
‘’..summekulnâlilmelâiketiscudûli âdeme..’’ (Araf 11)
‘’sonra meleklerde dedik ki, ‘Adem için secdeye kapanın’ ‘’
‘’..fe secedû..’’ (Araf 11)
‘’hepsi secdeye kapandı’’
‘’..illâ iblis..’’ (Araf 11)
‘’iblis kapanmadı’’
‘’..lemyekunminessâcidîn’’ (Araf 11)
‘’secde edenlerden olmadı’’
‘’Kâlemâmeneakeellâtescude iz emertuke..’’ (Araf 12)
‘’dedi ki, emrettiğim halde secde etmeni engelleyen ne oldu’’ (Niye secde etmedin sana emrettim halbuki?)
‘’..kâle ene hayrunminhu..’’ (Araf 12)
‘’dediki,‘ben ondan hayırlıyım’ ’’
-İşte insanı yoldan çıkaran o. Kendisini Cenab ı Hak ın emirleri karşısında bir şey olduğunu zannetmesi. Bir şey hayal ediyor. İşte bütün yoldan çıkanlar böyledir. Kendi menfaatlerini tercih ederler. Kendilerine göre bir yol oluşturmaya çalışırlar. Yani dini kendilerine uydurmaya çalışırlar. Kendileri dine uymazlar.
‘’..halaktenîminnârin ve halaktehumintîn’’ (Araf 12)
‘’Yarabbi diyor, sen beni ateşten yarattın, o nu çamurdan yarattın’
-Ateşle çamur bir olur mu? Allah a akıl öğretmeye kalkıyor. Şimdi dışlanmaya bakın;
‘’Kâlefehbitminhâ..’’ (Araf 13)
‘’İn oradan aşağıya’’
Diyor Allah. Birinci kat semada bulunuyordu. ‘İn oradan aşağıya’ diyor.
‘’..fe mâ yekûnu leke en tetekebberefîhâ..’’ (Araf 13)
‘’senin orada büyüklenmeye hakkın yok’’
‘’..fahruc..’’ (Araf 13)
‘’çık’’
‘’..innekeminessâgirîn’’ (Araf 13)
‘’sen alçaklardansın’’
-Cenab ı Hak katında, ne yaptı değerini kaybetti. Bulunduğu yerden çıkarıldı. Şimdi İblis birinci kat semaya çıkabiliyor mu? Müsaade var mı? Hayır. Çünkü orada mesela diyor ki Allah u teala;
‘’Ve lekadzeyyennâssemâeddunyâbimesâbîha..’’ (Mülk 5)
‘’birinci kat göğü yıldızlarla süsledik’’
-Birinci kat gök yıldızların bulunduğu yerdir. Güneşin ayın olduğu yer değil yıldızların olduğu yerdir. O birinci kat gök. Onun üzerinde altı kat daha var. ‘Ve lekadzeyyennâssemâeddunyâbimesâbîha’.
‘’..ve cealnâhârucûmenlişşeyâtîni..’’(Mülk 5)
‘’onu şeytanlar için rucum yaptık’’ (Yani taşlama yeri yaptık)
-Orada taşlanır. Oraya yaklaştığı zaman taşlanırlar. Oradan kovuldu ya. Bir daha oraya gidemiyor. Tevbe ederse gidebilir mi? Bitti. Bak şey için, işte lanetlenme bu. Sonra Adema.s. ı o bahçeden çıkaracak bir eylem yaptı. Bahçeden de kovuldu. Adema.s. ile beraber. Yani işlenen her haram bir mahrumiyet doğurur. Böyle inersiniz, inersiniz aşağıya doğru, Cenab ı Hak ın Tin suresinde söylediği gibi,
‘’Lekadhalaknâlinsâne fî ahsenitakvîm’’ (Tin 4)
‘’insanı en güzel kıvamda yarattık’’
‘’Summeradednâhuesfelesâfilîn’’ (Tin 5)
‘’sonra onu aşağıların aşağısına götürdük’’
-Aslında götüren Allah değil, onların davranışlarıdır. Yani her yaptığı kötülük bir basamak onu indirdi indirdi, sonra en aşağılara kadar indi. İşte uzaklaşma böyle. Yaptığınız bir kötülük bir başka kötülüğe de sebebiyet veriyor. Öyle öyle giderken Allah katında da itibarınız kayboluyor, insanlar katında da kayboluyor.
Şimdi hicr suresinin 34-35. Ayetleri. Şimdi burada, hatta baştan başlayalım 28. Ayetten,
‘’Ve iz kâlerabbukelilmelâiketi..’’ (Hicr 28)
‘’Rabbin bir gün meleklere şöyle demişti’’
‘’..innîhâlikunbeşerenminsalsâlinminhameinmesnûn’’ (Hicr 28)
‘’ben kuru bir balçıktan (kuru çamurdan-yıllanmış balçıktan-yıllanmış kara balçıktan) bir insan yaratıyorum’’
‘’Fe izâsevveytuhu..’’ (Hicr 29)
‘’onun organlarını dengeli hale getirdiğim zaman’’
‘’..ve nefahtufîhiminrûhî..’’(Hicr 29)
‘’ruhumdan içerisine üflediğim zaman ‘’
-ki, Adema.s. bir bebek olarak değil, bizim gibi döllenmiş yumurtadan yaratıldı ama büyük bir insan olarak topraktan çıktı. Tıpkı ahirette bizim yeniden dirileceğimiz gibi.
‘’Fe izâsevveytuhu ve nefahtufîhiminrûhî fe kaûlehusâcidîn’’ (Hicr 29)
‘’onun dengesini tamamlayıp bütün organlarını yarattığım zaman, içine de ruhumu üfledim mi, o zaman ona secdeye kapanın’’
‘’Fe secedelmelâiketukulluhumecmaûn’’ (Hicr 30)
‘’meleklerin hepsi secde ettiler’’
-Melekler birinci kat semada Melek i Ala da bulunurlar. O da Saffat suresinin ilk ayetlerinde ifade edilir.
‘’İllâ iblis..’’ (Hicr 31)
‘’iblis secde etmedi’’
-O da çünkü, meleklerden birisiydi.
‘’..ebâ en yekûnemeassâcidîn’’ (Hicr 31)
‘’secde edenlerden olmadı’’
-Öyle olunca artık ondan sonra meleklik yapma şansı var mı? Yok.
‘’Kâleyâiblîsu..’’ (Hicr 32)
-Ama Allah savunmasını almadan da ceza vermiyor. Önce savunmasını istiyor.
‘’dedi ki İblis’’
‘’..mâ leke ellâtekûnemeassâcidîn’’ (hicr 32)
‘’neyin var ki secde edenlerle beraber olmadın?’’
‘’Kale..’’ (Hicr 33)
-yani bir düşünme payı veriyor. Şimdi bir soruya cevap vermek kişinin düşünmesini gerektirir.
‘’Kâlelemekunliescudeli beşerin halaktehuminsalsâlinminhameinmesnûn’’ (Hicr 33) diyor k;
‘’ben kuru çamurdan (yıllanmış kara balçıktan) yarattığın bir beşere secde edemem’’ diyor.
-Sanki emreden oymuş gibi. Emreden Allah sana ne?!. İşte o zaman ne yapıyor? Allah a karşı kafirlik ediyor. Kafirlik etmesi, sen yoksun manasına mı geliyor? Allah ın otoritesini tanımıyor. Yani siz bakın bir iş yerinde çalışan bir kişi, patronun verdiği talimatı beğenmez. Mesela patron diyor ki ‘bu malı 50 liraya sat kardeşim’ geliyorsunuz bakıyorsunuz ki, müşteriye diyor ki,
-55 lira aşağı olmaz.
-Yahu niye 55 lira dedin?
-Patron, daha aşağısı kurtarmaz.
Ne dersiniz?
-Burada patron sen misin ben miyim?
-Sana da yaranamıyoruz.
Diyecek.
-Yahu kardeşim ben sana 50 liradan sat demedim mi?
İşte orada da diyor. Cenab ı Hak a başkaldırıyor. ‘Burada Allah sen misin? Ben miyim? Seni ben yarattıysam yarattım. Buna secde et diyorum’. İşte orada ne der patron? Ne yapar? İşinden kovar. İşte Allah da işinden kovdu. ‘Çık oradan’ dedi. İtibarını kaybetti Allah yanında tamam mı? İşte dışlanma böyle. İnsan da Cenab ı Hak ın yanında itibarını kaybettiği zaman dışlanmış olur. Peki insanların laneti ne olacak? Ya bu adam mümin olmuş, mesela İblis i düşünün her şeyi biliyor. Meleği alada böyle biri nasıl Cenab ı Hak a isyan eder? İşte böyle biri isyan eder biraz sonra göreceğiz. Zaten isyanı öyle biri yapar. Başkası pek yapmaz. Ondan sonra ne diyor Allah u Teala;
‘’..fe innekerecîm’’ (Hicr 34)
‘’sen taşlanacaksın’’
-İşte taşlanması hemen sayfanın sağ tarafında diyor ki;
‘’Ve lekadcealnâfîssemâiburûcen..’’ (Hicr 16)
‘’gökte burçlar oluşturduk’’
‘’..ve zeyyennâhâlinnâzırîn’’ (Hicr 16)
‘’bakanlar için de o burçları güzelleştirdik’’
-‘Hoşunuza gider’ diyor, güzel bir görüntüsü vardır.
‘’Ve hafıznâhâminkullişeytâninracîm’’ (Hicr 17)
‘’taşlanmış her şeytandan da koruduk’’
-Çünkü oraya yaklaştıkları zaman taşlanıyorlar. İşte kovulma bu. Tevbe ederse başka, şeyde öyle yani bütün yoldan çıkanlar böyle. Ne yaptı Allah rahmetinden kovdu değil mi? İnsanlar da işte yoldan çıktıklarında Allah ın rahmetinden kovulurlar. Biraz sonra görürüz onu inşallah. Şimdi diyor ki;
‘’Ve innealeykellâ’nete..’’ (Hicr 35) tekrar 35. Ayete geliyoruz,
‘’senin üzerinde lanet vardır’’
‘’..ilâ yevmiddîn’’ (Hicr 35)
‘’hesap gününe kadar’’
-Niye hesap gününe kadar? Çünkü Allah İblise hesap gününe kadar yaşama hakkı verdi değil mi? Peki o zaman tekrar şeye gelelim Ali İmran 87. Ayete gelelim. Bak diyor ki burada şimdi İblis in yoldan çıkması yani mürted olması, mürted olması tıpkı bir işçinin patronunu beğenmemesi, patronunun kararlarını beğenmemesi gibi bir şey. Yani dikkat ederseniz insanlarda hiç kimse kendine ortak koşulmasından hoşlanmaz. Peki, kendine ortak koşulmasından hoşlanmıyorsun da, Allah a ortak koşulmasından nasıl hoşlanıyorsun? Yani bu günahların, suçların evrensel niteliği vardır. Çok kolay anlaşılacak bir şeydir.
Mesela iki tane oğlunuz olsa önemli bir konuda uyarsanız. Gerçekten yani doğru bir uyarıda bulunsanız, birisi dese ki, ‘Baba artık ben yaşımı başımı almışım sen bana karışamazsın’. Öbürü de dese ki, ‘Valla baba haklısın, ben yanlış yaptım’. Bunların ikisi aynı olur mu bu babanın gözünde? Birisine ne der? ‘Benim böyle bir oğlum yok’ der değil mi? ‘Hadi, seni görmek istemiyorum’ der. Öbürüne de der ki, ‘Yahu sen yaramazsın ama sen gene hiç olmazsa beni baba biliyorsun’. Bu adam beni baba bilmez denir. Baba bilmez dediği zaman o da çıkar gider mesela arkadaşlarıyla oturup konuşur.
-Baban ne yapıyor?
-Ya, bırak Allah ını seversen ya! Bizi bırakmıyor. Her işime karışıyor. Öyle baba mı olur?
Peki, ‘Öyle baba mı olur’ diyen kişiye birisi sorsa ’Senin babanın adı neydi?’ ne diyecek? ‘Benim babam yok’ mu der? ‘Falanca’ diyecek. Peki o sırada diyelim ki bir şey olsa, zor bir duruma düşecek olsa, bir sıkıntılı bir durum ortaya çıksa ilk önce kimi arar? Babasını arar. İşte bütün kafirler böyledir. Yani ‘Allah bana her şeyi versin emir vermesin’ derler. Kafirlik budur. Ya da her konuda değil bu konuda vermesin, diğer konularda versin. Başı sıkıştığı zaman da Yarabbi, yetiş.
Geçende birisi anlatıyor. Diyor ki, ‘birkaç tane ateist arkadaşım gelmişti konuşuyoruz’ diyor. Onlar atıp tutuyorlar, tam o sıra hafif bir deprem oldu herkes Allah a sığınmaya başladı. Hani az önce ne oluyordu. İşte aynen onun gibi yani. Aynen onun gibi. Evet.
Şimdi burada diyor ki Allah u Teala, yani Ali İmran suresinden devam ediyoruz;
‘’Bunların cezası, Allah ın laneti, meleklerin laneti ve tüm insanlığın laneti bunların üzerinde olmasıdır’’ (Ali İmran 37)
-Çünkü bunlar insanlara kötü örnek oluyor. İnsanların Allah ın ayetlerine ulaşmasına engel oluyorlar. Herhalde bir doğru bir şey yoktur ki şey yapıyor, onu görüyor ‘Yahu bu aklı başında bir adam, o zaman burada bir şey yok’ diye düşünüyor.
‘’İllellezînetâbûminba’dizâlike ve aslehû..’’ (Ali İmran 89)
‘’tevbe edip kendisini düzeltenler başka’’
‘’..fe innallâhegafûrun rahîm’’ (Ali İmran 89)
‘’Allah ğafur ve rahimdir’’
Peki, şimdi bu insan inandıktan sonra kafir olmuş. Bunun cezası neymiş? Lanet.. Aldık konuştuk işte, bak kovulan İblisi Allah öldürdü mü? Üstelik kıyamete kadar yaşama hakkı verdi. E bu yaşarsa insanları saptırır. Zaten o da öyle dedi. ‘Doğru yolun üstünde oturacağım önlerinden arkalarından sağlarından sollarından gidip çoğusu sana teşekkür etmeyecek’. Tamam, Allah ona saptırma hürriyetini de verdi mi? ‘Ya ben böyle olursa ne olur?’, yahu kardeşim burası imtihan yeri sen nasıl insanları Allah ın yoluna çağırıyorsan birileri de şeytanın yoluna çağıracak. Bu dünya böyle,bu dünya böyle yani sabredeceksin.
Onun için inanç hürriyeti olmazsa olmaz bir hürriyettir. Ama maalesef SünnisiyleŞiisiyle ne kadar mezhep varsa bunların tamamı bu ayetleri görmemiştir. Onlara göre dinden dönen öldürülür. Aslında dinden dönmek te fazlaca mühim değil. Cemaati terk etmektir esas olan. Yani siyasi bütünlüğü zedeleyecek bir iş yapabilmektir. Dolayısıyla ne? Ne deniyordu? Geçende Yahya söylüyordu. ‘Birlik ve beraberliğe her zamankinden daha çok muhtaç olduğumuz şu günlerde’. Çocukluktan beri en çok duyduğum söz budur. Birlik ve beraberliğe her zamankinden daha çok muhtaç olduğumuz şu günlerde birisi dinden çıkıyor onu öldürmek lazım. Sen Allah mısın? Allah böyle bir ceza vermiyor. Allah böyle bir ceza vermiyor. Nerden çıkarıyorsun sen bu cezayı?
Abbasiler zamanında bu iki tane hadis uydurulmuş. Bu hadise senetler de oluşturulmuş. Şeyde bugün hadis kitaplarının hemen hepsinde var. ‘Kim dinden dönerse onu öldürün’. Hadisin birisi öyle, birisi de işte ‘Allah ve ahiret gününe inanan bir kişi üç şeyden bir dışında kanı helal değildir kişinin, işte -can a can- tamam o ayetin hükmü. Kasten bir adam öldüren kişi öldürülür ama karşı taraf, mağdur taraf isterse affedebilir. İkincisi diyor ki, başından evlilik geçmiş bir kişinin zina etmesi. Böyle bir şey yok, böyle bir şey yok. Taşlanarak öldürülür diye. Üçüncüsü de diyor ki, dinini terk edip toplumdan ayrılan. Aslında dinini terk etmek toplumdan ayrılmanın bir ön şartı yani şimdi toplumdan ayrılan dersen de bir dini kılıf uyduramayacak. Onun için ‘dinini terk eden’ diyor arkasından ‘topluluktan ayrılan’ diyor. Yani ne derler? Davadan döneni ne yaparlar? Vururlar. İşte bu o. Davadan döneni vurun.
Olay ilahi olmaktan çıkıyor siyasiye dönüşüyor. Siyasetin de dayanılmaz bir cazibesi vardır biliyorsunuz. Hocalar siyasilere fetva yetiştirme konusunda son derece mahirdirler.
Şimdi Cenab ı Hak Yahudilerin ayetleri ne hale getirdiklerini bize anlatıyor. Nisa suresinin 46. Ayetini açalım, diyor ki Allah u Teala;
‘’Minellezînehâdû..’’ (Nisa 46)
‘’Yahudiler içerisinde şöyle insanlar vardır’’
‘’..yuharrifûnel kelime an mevâdııhî..’’ (Nisa 46)
‘’sözü bulunduğu yerden alır başka tarafa çekerler’’
-‘Sözü bağlamından koparma’ deriz ya bağlamından koparır başka tarafa çekerler. Peki bağlamından koparıp başka tarafa çekmek ne? Örnek veriyor üç tane burada;
‘’..ve yekûlûnesemi’nâ ve asaynâ..’’ (Nisa 46)
‘’semi’nâ ve asaynâ derler’’
‘’ işittik..
Asaynâ itaat manasına da gelir isyan manasına da gelir. Çünkü değneğe sarıldık diye tercüme edebiliriz Türkçe de değneğe adamın senin kafana vurmak için de sarılır, düşmanın kafasına vurmak için de sarılır değil mi? Sana vurmak için sarılırsa isyandır, düşmana vurmak için sarılırsa itaattir. ’semi’nâ ve asaynâ’ iki anlamı da vardır.
‘’..vesma’ gayramusmeın..’’(Nisa 46)
‘’dinle gayramusmeın’’
-Musmeın ne? Sana laf işittirilmez. Yani ;
‘sana dinle demek bizim haddimize değil ama dinle’. Bu bir saygı. Ama sana biz laf işittiremeyiz ama dinle. Ne desek te boş ama dinle. Yani iki şekli de var. Öyle de öyle de. Şimdi o başka niyetle söylüyor sen başka anla, itiraz edersen ‘Yahu ben ne dedim ki?’ diyecek. ‘ Oku da adam ol baban gibi eşek olma’ diyor. La! Ben eşek miyim?. ‘Yok baban gibi ol dedim, niye sen yanlış anlıyorsun?’. ‘oku da adam ol baban gibi dedim’. ‘Ha! Öyle mi kusura bakma yanlış anlamışım’. Halbuki yanlış anlamadı adam öbür şekilde söyledi.
‘’..ve râınâ..’’(Nisa 46)
‘’bizi güt’’ (Ha, biz koyunuz sen güt bizi, güt)
-‘Yok canım bizi gözet dedim ben’. Sen öyle düşünüyorsun. Bize de riayet et tamam. İki şekilde anlaşılacak hani lastikli kelimeler. Böyle yapıyorlar. Diyor ki Allah u Teala;
‘’..Ve levennehumkâlûsemi’nâ ve ata’nâ..’’ (Nisa 46)
‘’semi’nâ ve asaynâyerinesemi’nâ ve ata’nâ deselerdi’’
Yani ‘işittik itaat ettik deselerdi iki tarafa çekilemezdi’ tek anlam verilirdi. Lastikli bir söz olmaktan kurtulurdu. ‘vesma’ deseydi de ‘ğayrımusmeın’ demeselerdi dinle sadece. Ğayrımusmeın’de isterlerse iki tarafa da çevrilirler bir ‘sana laf işittirmek haddimize değil’ manası da olabilir, ‘sana laf işittirilmez ki’ anlamı da olabilir. Ondan sonra;
‘’..venzurnâ..’’ (Nisa 46) deselerdi.
‘’bizi gözet’’
‘Raina’ gibi ‘bizi güt’ deme anlamı vermeimkanı olmazdı. O zaman;
‘’..le kâne hayran lehum..’’ (Nisa 46)
‘’onlar için daha hayırlı olurdu’’. Diyor ama;
‘’..ve akvem..’’ (Nisa 46)
‘’daha sağlam olurdu’’
‘’..ve lâkin leanehumullâhubikufrihim..’’ (Nisa 46)
‘’kafirlikleri sebebiyle Allah onları lanetledi’’ bak,
-Bu Yahudiler Muhammed s.a.v. in Allah ın elçisi olduğunu çok kesin biliyorlardı. Hatta O’nun Medine’ye geleceğini bildikleri için, gelip oraya dört tane Yahudi kabilesi yerleşmişti ki, gelen elçi ile beraber Allah ınvaad ettiği dünya hakimiyetini yaşasınlar, ama kıskandılar. Bak kafirlikleri sebebiyle Allah lanet etti,
‘’..fe lâ yu’minûne illâ kalîlâ’’ (Nisa 46)
‘’onların az bir kısmı hariç inanmazlar’’
-İnanmıyorlar yani, kararları böyle. Bunu niye söyledim çünkü Bakara 89 ve 90 a bakarsak görürüz;
‘’Ve lemmâcâehumkitâbunminindillâhi..’’ (Bakara 89) Yahudiler için söylüyor Allah u Teala.
‘’Allah katından onlara bir kitap geldi’’
‘’..musaddikunlimâmeahum..’’ (Bakara 89)
‘’kendi ellerindeki kitabı tastik eden bir kitap geldi’’
‘’..ve kânûminkablu..’’ (Bakara 89)
‘’halbuki bu kitap gelmeden önce (Bunlar Medine’de)’’
‘’..yesteftihûnealellezînekeferû..’’ (Bakara 89)
‘’kafirlere karşı fetih beklentisi içerisindeydiler’’
-Yani oradaki müşriklere diyorlardı ki, ‘Bir Nebi gelecek göreceksiniz, sizin de hesabınızı soracağız, büyük bir hakimiyet elde edeceğiz’ diyorlardı.
‘’..fe lemmâcâehummâarafû..’’ (Bakara 89)
‘’O tanıdıkları Resul gelince’’ ne yaptılar?
‘’..keferûbihî..’’ (Bakara 89)
‘’O nu görmezlikten geldiler’’
‘’..fe la’netullâhialelkâfirîn’’ (Bakara 89)
‘’Allah ın laneti o kafirlere olsun’’
‘’Bi’semeşteravbihîenfusehum..’’ (Bakara 90)
‘’kendilerini ne kadar kötü sattılar (ne kadar ucuza sattılar)’’
‘’..en yekfurûbimâenzelallâhubagyen en yunezzilallâhuminfadlihîalâ men yeşâuminibâdih..’’ (Bakara 90)
‘’Allah kullarından tercih ettiği birine, kendi ikramıyla bir elçilik verdi diye O nu kıskanıp, tuttu kafirlik yolunu seçtiler’’
‘’..fe bâûbigadabinalâgadab..’’ (Bakara 90)
‘’üzerine gadabı hak ettiler’’
‘’..velilkâfirîneazâbunmuhîn’’ (Bakara 90)
‘’o kafirler için alçaltıcı bir azab vardır’’
-Onun için tarih boyunca dikkat ederseniz Yahudiler sürekli ezilmiştir. Biraz yukarıya doğru çıkarlar tekrar ezilirler, tekrar ezilirler,tekrar ezilirler. Daha Nazilerin Yahudilere çektirdikleri henüz yaşayan insanların hafızasından silinmiş değil. İşte Allah ın rahmetinden kovulma bu. Şimdi gelelim bizimkilere. Bakın bu Ali İmran 86-87-88. Ayetler dinden dönen kişinin cezasının tıpkı şey gibi İblis gibi, tıpkı Yahudiler gibi dışlanma olduğunu söylüyor ve ölüm cezası kesinlikle söz konusu değil ve başka ayetler de var vakit yeterli olmadığı için onlara girmedim. Peki şeye, dinden dönenin öldürüleceğine fetva verenler, acaba tıpkı Yahudilerin yaptığı gibi Allah ı bazı sözlerini bağlamından kopararak fetva vermiş olmasınlar?.. Var mı Fatih böyle bir şey?
YAHYA ŞENOL:
Elimizdeki mealde 16. Ayetin meali şöyle verilmiş.
‘’Bedevilerden (seferden) geri kalmış olanlara de ki; Siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı savaşmaya çağırılacaksınız. Onlarla, teslim oluncaya kadar savaşacaksınız. Eğer emre itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükafat verir. Ama önceden döndüğünüz gibi yine dönecek olursanız sizi acıklı bir azaba uğratır.’’ (Abdul Metin Saruhan Meali)
ABDULAZİZ BAYINDIR:
Burada dinden dönenlerle ilgili bir şey hissettiniz mi? Bir daha oku, dikkatle dinlememişlerdir belki. Dikkatle dinleyin.
YAHYA ŞENOL:
‘’ Bedevilerden (seferden) geri kalmış olanlara de ki; Siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı savaşmaya çağırılacaksınız. Onlarla, teslim oluncaya kadar savaşacaksınız. Eğer emre itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükafat verir. Ama önceden döndüğünüz gibi yine dönecek olursanız sizi acıklı bir azaba uğratır.’’ (Abdul Metin Saruhan Meali)
ABDÜLAZİZ BAYINDIR.
Dinden dönenle ilgili bir şey var mı? Yok. Peki ilk okuduğumuz ayetlerin dinden dönenle ilgili olduğunu anlamayacak bir insan olur mu yeryüzünde? O ayetlerin üstü örtülüyor. Bu ayetten iki tane kelime bağlamından tamamen koparılıyor. Dinden dönenlerin öldürülmesine delil getiriliyor. Hanefi mezhebinde Mebsutta, Beda i Senai de bunu görebilirsiniz. O iki kelime hangisi?
‘’..tukâtilûnehum ev yuslimûn..’’ (Fetih 16)
‘’onlarla savaşırsınız ya da teslim olurlar’’
Ayet bu. Şimdi ayeti bağlamından koparıyor. Başıyla sonuyla hiçbir ilgisi yok ayetin. Sadece onu alıyor iki kelime. Tukâtilûnehum’atâktilûnehum anlamı veriyor, ev yuslimûn’e de ev yuslimû, Arapça açısından nun’u (ن) düşürüyor, ila ev yuslimû anlamı veriyorlar. O da şaşırtmacası. Temel bir şey sormuş bilmece demiş ki, ‘Havadan asılidu, rengi saridu, durmadan öter pilunpakayum bu nedur?’ demiş.
-Havadan asılı: lamba,
-yok değil, demiş.
-Rengi sarı: kanarya,
-E kanarya havadan asılır mı? Demiş.
-Lamba demişti, lamba öter mi? Demiş. Ne söylemişse değil. Peki nedir?
-Hamsidur, demiş.
-Hamsi havada asılır mı? ‘Astım’ demiş.
-Rengi sarı olur mu? ‘Boyadım’.
-E ötmesi?.. O da yanıltmacasidur demiş.
Onu söyleseydim bilirdiniz demiş. Şimdi o kadar açık ayetler, ve Resulallah’ın hayatında dinden döndüğü için öldürdüğüne dair herhangi bir rivayet olmamasına rağmen, o kadar açık ayetlere rağmen, bu ayete buradan iki tane kelimeyi çekiyorlar, Yahudilerin yaptığından çok daha kötü bu. Yahudilerin yaptığı şey gibi, ‘oku da adam ol baban gibi eşek olmaya benziyor’. Ama bu öyle de değil. Çünkü kendilerine uyacak hiçbir şey bulamamışlar Kuran ı Kerim içerisinde bağlamından tamamen koparıp iki tane kelimeyi almışlar. Ondan sonra ‘tukâtilûnehu ev yuslimû’ ‘ya Müslüman olur ya öldürürsünüz’ diye mana vermişler.
E ‘tukâtilûn’ bu ‘katele’, o seni vuracak sen onu, vuruşma.
-Yok o ‘tukâtilûnehu’ demektir.
-‘ev yuslimûn’?
-‘ev yuslimû’ demektir.
Yani tam gerçekten Temel şeyine, fıkrasına tam uyuyor. Tamı tamına uyuyor yani. Şimdi bak Yahudilere Cenab ı Hak ne dedi? Lanet ettiğini söyledi değil mi? Kelimeleri bulundukları yeden başka tarafa çevirdiği için. Peki burada asıl yoldan çıkan kim? Asıl mürted olan kim burada. Bu fetvayı verenler değil mi? Onları verdikleri fetva ile cezalandırmak gerekirse ne yapmak lazım? Siz verdiniz bunu hadi bakalım. Dinden dönen öldürülür dedin ya, sen de dönmüşsün işte buyur. Kuran ı Kerim in delaletiyle. Şimdi en son Bakara suresinin 159. Ayetini okuyalım. Burada yapılanları zihninizde yerine yerleştirelim. Burada diyor ki Allah u Teala;
‘’İnnellezîneyektumûnemâenzelnâminelbeyyinâtivelhudâ..’’ (Bakara 159)
‘’Açıklayan ve ana konuyu gösteren ayetleri (Yani muhkem ve müteşabih ayetleri) gizleyenler’’
-Şimdi bu insanlar o mürtetlerle ilgili ayetleri gizlemiş oluyor mu? Sünni Şii mezheplerin hiçbirisinde o ayetler yok. Ali İmran suresi 86-87-88. Ve size de okuduk yani ve daha çok fazla ayet var da o konuda. İşte Cenab ı Hak ın İblis e uyguladığı cezanın da aynı olduğunu gördük. Bırakın öldürmeyi ömrünün uzatılması talebini de kabul etmiş, değil mi?. Ve bu insanlar yaşadıkları sürece allahın rahmetinden uzaklaştırılacaklar. Evet. DiyorkiCenab ı Hak,’ onları gizleyenler’ burada gizleme var mı? Sünni Şii bütün mezhepler istisnasız. Ondan sonra;
‘’..minba’dimâbeyyennâhulinnâsifîlkitâbi..’’ (Bakara 159)
‘’İnsanlara bu kitapta açıkladıktan sonra’’
-Onların inandıklarını söyledikleri Kitaptan okumuyor muyuz bu ayetleri? Onlara delil getirmeye ihtiyaç var mı kardeşim inanıyorsan aç oku. Bir arkadaş anlatıyor, bizim Mustafa Evli anlatıyor geçende, burada birkaç arkadaşla beraberdik. Diyor ki; ’Aynı tarikatten olduğum bir hoca ilahiyat mezunu iyi arapça bilir. Ahkaf suresinin 5. Ayetine bir meal verir misin? Dedim diyor. Bir baktı kızardı bozardı bir sigara çıkardı yakmak için telefonuna bakıyor. Ondan sonra sağa sola bakıyor bir tane ayet işte en fazla iki dakikasını alacak. ‘Ben bi namaz kılmam lazım’ dedi kalktı diyor. O namazı kime kılıyorsun. Ne namazı ya? Önce bir mümin ol ondan sonra namaz kıl. Evet.
‘’innellezîneyektumûnemâenzelnâminelbeyyinâtivelhudâminba’dimâbeyyennâhulinnâsifîlkitâbi..’’ (Bakara 159)
‘’BU kitapta insanlara açıkladıktan sonra…’’
-İşte kitap, sen inandığını söylüyorsun oku. ‘Gizleyenler’.
‘’..ulâikeyel’anuhumullâhu..’’ (Bakara 159)
‘’Allah onlara lanet eder’’
‘’..veyel’anuhumullâinûn’’ (Bakara 159)
‘’Lanet edenler de lanet eder’’
-Lanet kimin cezasıydı. Mürtedlerin değil mi? Bak burda ayeti gizleyenler ne oluyormuş Kuran ı Kerim’e göre? Mürted oluyormuş. Gizliyorsun işte.
‘’İllellezînetâbû..’’ (Bakara 160) Bak aynı şey gene,
‘’..ve aslahû..’’ (Bakara 160)
‘’durumlarını düzelten’’
‘’..ve beyyenû..’’ (Bakara 160)
‘’ve açıklayan’’
-Bunun suçu biraz daha fazla çünkü, öbüründe ‘ve beyyenu’ yoktu. Çünkü açıkça yoldan çıktığını söylüyor ama bunların hiçbirisi yoldan çıkmış diye göstermiyor kendilerini, büyük alim gösteriyorlar. En dindar kişiler gösteriyorlar değil mi? Bunlar gizlediklerini açıklayacaklar da. Geçen derslerde yaptığım sohbette söyledim. Bu eşli finans kurumları şimdi işte katılım bankaları, bunların bir takım işlemleriyle ilgili benim en son katıldığım toplantılardan birinde ki, 2002 den sonra bizim sıkıntımızı çekmekten kurtuldular. Ya da Cenab ı Hak beni kurtardı demek daha uygun olur. Orada faizli işleme aynen kelimeleri yerinden kopararak el yordamıyla fetva veren bir hocaya dedim ki,’ Bu mübarek dini maskara göstermeye hakkın yok’ dedim. Herkesin huzurunda yani bütün o şeylerin huzurunda. Dedi ki, ‘Sözünü geri al’ ‘Aldım’ dedim ‘ne değişti?’. Ezan okundu akşam namazı için kalktı dedi ki,’bir namaz kılalım da Allah günahlarımızı af etsin’. Dedim ‘bak ben hiç öyle bir şey demiyorum’. Namaz kılmakla af edecek mi Allah bunların günahlarını? Bak ‘ve beyyenû’ diyor. Bir tevbe edeceksin, iki ıslah olacaksın bir daha böyle bir fetva vermeyeceksin, üç açıklayacaksın Diyeceksin ki;
‘ben falan zaman böyle demiştim, döndüm bak bu işin hükmü budur’
‘’..fe ulâikeetûbu aleyhim..’’ (Bakara 160)
‘’işte ben onların tevbesini kabul ederim’’ diyor.
-Yap şeyini git namaz kıl, bir de şimdi zaten zenginleştiler de, ‘e bir gidelim umreye de motoru sıfırlayalım’. Biraz zor sıfırlarsın. ‘e hacca gidelim de motoru sıfırlayalım’. Öyle yağma yok. Evet. ‘ve lanet ediciler de lanet ederler’ niye biliyor musunuz? Çünkü bu mübarek dinden insanları mahrum ediyor bu insanlar. İşte 15 mayıstı galiba yanlış hatırlamıyorsam. Sudan’da daha önce de anlatmıştım size tekrar edeyim. Bir Meryem isimli bir hanım. Bir Müslüman babayla, bir Hıristiyan annenin çocuğu, babası daha küçükken annesinden ayrılmış. Bu annesinin yanında Hıristiyan olarak yetişmiş. Sonra bir Hıristiyan beyle evlenmiş, çocuğu olmuş. Bu çocuğunu veledi zina sayan birisi bir mahkemeye dava açıyor. Şeri mahkeme de senin baban Müslümandır, sen de Müslümansın. Bir Hıristiyan’la evli olamazsın. Evliliğin geçersizdir. Zina etmişsin diyerek buna yüz kırbaç vuruyor. Bunun hiçbir delili olamaz. Bunun böyle bir saptırılmış delili de yok yani. Ondan sonra diyorlar ki, ‘sen dinden dönmüşsün Müslüman ol’. O da diyor ki, ’ben zaten Hıristiyan’ım hiçbir zaman Müslüman olmadım ki, dinden döneyim’. ‘Yok baban Müslümandı sen Müslümandın tekrar Müslüman olman lazım’. Olmayınca bu defa mürted sayıp ölümüne fetva veriyorlar. Sonra da kadın üç aylık hamileymiş. Diyorlar ki. ‘doğumunu yap çocuk ta sütten kesilsin ondan sonra öldürürüz seni’ diyorlar. O zamana kadar mutlu bir şekilde yaşa. Şimdi yeryüzünde böyle bir dine kim inanır? İşte o insanların laneti onun için bunların üzerinedir. Çünkü, insanlığı Allah ın mübarek dininden mahrum ediyor bu kişiler. Ve en kötüsü de bu fetva, bu kararın bütün mezheplerin ittifakla kabul ettiği bir görüş olması. Bir istisna; eğer bu kadın değil de erkek olsaydı mezhepler arası en küçük bir görüş ayrılığı olmazdı, mutlaka öldürülecekti. Ama kadın olduğu için, Hanefi ile Caferiler ‘kadı öldürülmez mallarına el konur ve hapsedilir, ya Müslüman olur ya hapishanede ölür’.
FATİH ORUM:
Yıllardır Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak kadıların da başvuru kitabı mülteka’lebhur diye bir Hanefi kitabı var. orada aynen hocamın dediği gibi erkek olursa zaten sıkıntı yok onu hemen öldürüyorlar da, kadın olursa öldürülmez diyor ama bununla birlikte birisi galeyana gelip,’Allah rızası için şu kadını öldüreyim’ derse bundan dolayı bu sadece devlet başkanı eğer uygun görürse tazir verilebilir bu kadını öldürdü diye. Yani uyarı mahiyetinde, yoksa kısas verilemez diyor.
ABDÜLAZİZ BAYINDIR:
Yani birisi öldürürse niye öldürdün denmiyor, utanmıyor musun? İşte olur mu böyle şey? İterse devlet başkanı, mahkeme değil yani. Şimdi düşünebiliyor musunuz? Bütün mezhepler ittifak ediyor. Hangi konuda ittifak ediyorlar? Allah ın dinine karşı ittifak ediyorlar. İşte buna paralel din denir. Allah ın dinini örten din. Paralel devlet falan bunlar hikaye. Paralel din olmasa paralel devlet hiçbir zaman olmaz. Onun için asıl problem odur. O konu üzerinde çalışalım.