A.BAYINDIR: Bugün, insanların Allah’ın kitabıyla nasıl aldatıldığına bir örnek verceğiz inşallah. Zaten siz hep biliyorsunuz ama ayetler vesilesi ile meseleyi daha iyi anlaşılır hale getirmeye çalışıyoruz. Aslınds bizim yaptığımız bir şey değil. Ayetleri bir araya getirmek ve C. Hakkın bizden neler istediğini görmektir. Bu derste şunu göreceğiz Allah nesib ederse: müslümanlar, yahudi ve hıristiyanarın peşinden adım adım karış karış gitmektedirler. Terimler değiştirilmiş, en temel terimler, en temel kelimeler anlam yitirmiştir. Mesela müslüman kelimesi kuranda anlatıldığı şekilde değil. Mümin kelimesi öyle. Kafir kelimesi, müşrik kelimesi, münafık kelimesi. Hatta kitab ve kuran kelimeleri bile. Bunu zaman zaman burada ilgili ayetleri okuduğumuzda görüyoruz ki onların da anlamları asıl olmaları gereken yerden başka tarafa çekilmiş be kuran üzerinde çok ciddi tahrifat yapılmıştır. Bizim türkçede tahrifat dediğiniz zaman kelimelerin şeklinde değişiklik zannedilir. Siz o kelime değilikliğini ne kuranda yapabilirsiniz ne tevratta ne incilde. Çünkü insanların ezberinde olan kitaplarda bir hareke değişikliği bile mümkün değil. Bakım abdestle ilgili ayetlerde “ve erculekum”- “ve erculikum” şeklindeki değişiklik bile üzerinde asırlardır insanların durduğu bir konu olmuştur. Bu sebeple bu paralel din oluşturmak isteyenler, bu paralel din kelimesi benim bayağa hoşuma gitti. Çünkü hakikaten insanlar Allah’ın dini zannederek ondan ayrı ama ona benzetilen bir dine uyduruluyor ve asıl yolundan çıkarılıyorlar. Şöyle diyelim: bir yere gidiyorsunuz, bakıyorsunuz aynı istikamete iki tane yol var. Sağ tarafa gideyim daha kestirmedir diyorsunuz bir giriyorsunuz artık hedefinize bir daha gitme imkanını kaybediyorsunuz. İşte paralel iki tane yol. Birisi başka tarafa götürüyor. Mesela sol tataftaki yol belki biraz kalabalık gibi gözüküyor, diyorsunuz burası boş buraya bir gireyim. Giriyorsunuz bakıyorsunuz bir daha çıkışı yok. Burada ehli kitapla ilgili olarak C. Hakkın bize bildirmiş olduğu bir ayet var. Onu okuyalım.
ALİ İMRAN, 78.. Ayet: Ve inne minhüm le ferıtkay yelvune elsinetehüm bil kitabi: onlar içerisinde bir gurup vardır. Dillerini kitapla eğip bükerler”. Yani kitabı dillerine dolarlar. Nasıl doluyor? Yani şöyle bir dolma yapıyorsunuz, içi başla dışı başka. Dışarısını çok güzel süslüyorsunuz ama içerisinde esas vermek istediğiniz yani o kişinin aleyhine olan şeyleri içerisinde saklayarak veriyorsunuz. Niye? “Li tahsebuhü minel kitab: kitabın hükmü olarak kabul edesiniz diye böyle yapıyorlar”. Öyle hesap edesiniz. “ve ma hüve minel kitab: halbuki o, kitaptan değil”. “ve yekulune hüve min ındillahi ve ma hüve min ındillah: bu, Allah katındandır derler”.Allah böyle buyuruyor derler. “Ve ma huve indillah: ama o, Allah katından değildir”. “ve yekulune alellahil kezibe ve hüm ya’lemun: bile bile Allah’a yalan uydururlar”. C. Haka karşı bile bile yalan uydururlar. Mesela şimdi incilin bir tercümesinden arkadaşlarımız almışlar. Kimg James Version diyor. Elçilerin İşleri 3.Bölüm 13.cümlede şöyle bir ifade kullanılmış: “İbrahim’in tanrısı,İshak’ın, Yakub’un ve babalarınızın tanrısı oğlu İsa’yı yüceltti”. Oğlu İsa’yı yüceltti. İsa, tanrınun oğlu diye gösteriliyor bu tercümede. Ama yeni versiyonunda da “kulu İsa’yı yüceltti” diyor. Aslınds kelimenin orjinali değişmiyor. Orjinali anlı fakat verilen anlam farklılaşıyor. Birisinde oğlu birisinde kulu. Kulu dediğiniz zaman problem yol. Ama oğlu dediğiniz zaman oradan tanrılığa açılan bir yol ortaya çıkıyor. Aynı şekilde birkaç tane daha örnek burada zikredilmiş. Resulullah’ın bir sözü var. Diyor ki; “sizden öncekilerin yoluna mutlaka gireceksiniz” diyor, “adım adım, karış karış onları takip edeceksiniz. Onlar bir kertenkele deliğine girseler siz de gireceksiniz”. Yahudi ve hıristiyanlar mı ya Resulullah diye soruluyor, “ya kim olacaktı” diyor. Şimdi bunları görüyoruz. Aslında mesela bu ayetler yani yahudilerin, hıristiyanların yapmış olduğu davranışları gösteren ayetler bize heralde bir tarihi bilgi olsun diye verilmiyor. Sakın siz de öyle yapmayın diye veriliyor. Mesela Resulullah’a böyle bir şey yapmışlardı zamanında yahudiler. Onu Nisa suresinin 46.ayetinde görüyoruz.85.sayfa.
NİSA, 46.. Ayet: “Minellezıne hadu yüharrifunel kelime am mevadııhı: yahudilerden bir kısmı sözü bulunduğu yerden tahrif eder”yani bir sözün bir kaç tane anlamı var, onu esas başka tarafa çekerler. “ve yekulune semı’na ve asayna”: geliyorlar Resulullah’ın huzuruna “semı’na ve asayna” diyorlar. “vesma’ ğayra müsmeıv ve raına” böyle diyorlar, “leyyem bi elinetihim ve ta’nen fid dın” şöyle dilleri ile öyle bir hava veriyorlar ki meseleyi tam anlamayasınız. Mesela türkçede de söylenir: “oku da adam ol baban gibi eşek olma”. Babası eşek mi değil mi? Yani ne dediği belli değil. Oku da adam ol baban gibi diye orada dursa, değil mi? “Oku da adam ol baban gibi”: hee demek ki babası iyi adammış. Eşek olma dediği zaman adam ol. Ama “oku da adam ol baban gibi eşek olma” dedi mi “ya sen ne dedin? Babama mı hakaret ettin?”, “ya kardeşim sen amma da yanlış anlıyorsun. Ben öyle mi söyledim” diyecek. Değil mi? Yani böyle dilini eğip bükerek bir sözü iki anlama da gelecek şekilde söylemek. Onun kendi niyeti başka. Karşı taraf itiraz ettiği zaman hemen kendisini savunabileceği bir şey ortaya koyuyor. Geliyorlar Resulullah’ın huzuruna “semı’na ve asayna” diyorlar. “Asayna” kelimesi gerçi bu sözlüklerde ‘isyan ettik’ anlamına tercüme ediliyor. O manada değildir asayna. Onu bizim Doğru Bildiğimiz Yanlışlar kitabında görürsünüz. Asayna: değneye sarılır gibi sıkı sarıldım anlamına demektir. Ama değneye sarılan, sizin tepenize indirmek için de sarılabilir. O zaman isyan olur. Ama değnekle bir takım güzel işler görmek, dağa tırmanmak, dağdan aşağı inmek için de sıkı sarılabilir, o zaman da itaat etmiş olur. Yani sıkı sarılma manasına gelir. Geliyorlar Resulullah’a “semı’na ve asayna” diyor. semi’na ve asayna! Sıkı sarıldın ama ne niyetle? İsyan mı itaat mı? “Sen isyan mı etmek istiyorsun” dediğinde, “ ya Muhammed, sen arapça bilmiyor musun?” diyecek. “semı’na ve asayna isyan etmek demek mi?”. Gerçi sonradan müfessirlerin tamamı bu ayetlere isyan anlamı verdiği için işin içinden çıkamamışlardır. Ben o konuya girmeyeceğim. Girersek bütün ders onunla geçer. Arzu edenler, Doğru Bildiğimiz Yanlışlar kitabunda bu semı’na ve asayna yada Kelimelerin Tahrifi başlığı altında bunu diğer ayetlerle birlikte okuyabilirler. Bundan dolayı da müslümanların neler yaptığını görebilirler. Aslında bu akşamki dersimize bu bile örnek olabilir ama niyetimdeki bu değil. “vesma’ ğayra müsmeıv ve raına”. semı’na ve asayna” diyorlar, isyan mı ediyor itaat mı ediyor?İkisi de olabilir. “vesma’ ğayra müsmeın” diyor Resulullah’a; “dinle, sana söz işittirilmez” yani sana dinle demek bizim haddimize değil ama dinle. Yada sen dinlemezsin ama sana laf işittirilir mi? Sana söz işittirlmez derken,”bu bizim haddimize değil” niyetinde de olabilir “ sen zaten dinlemezsin”. Ondan sonra “ve raina: bizi gözet”, “bizi güt” manası da olabilir. “Sen bizi hayvan yerine koyuyorsun, iyi güt bakalım”. Bu, Onunla dalga geçmektir. Ondan sonra, “bizi gözet dediğiniz zaman” gayet güzel. İki tarafa da gelecek kelimeler söylüyorlar. Onun için Allah burada diyor ki; “ve lev ennehüm kalu semı’na ve eta’na: işittik ve itaat ettik deseler”, “vesma’: dinle deseler”, “gayra musmaın”ı katmasalar yani. “Sem’ina ve asayna” yerine “ve eta’na” deseler “itaat ettik” deseler. Başka anlama çekme imkanı yok. Dinle deseler, “gayra müsmain” demeseler başka manaya çekme imkanı olmaz. “venzurna” deseler: “bize bak, bizi gözet” deseler, orada da başka anlama çekme imkanı olmaz. “lekane hayral lehüm: onlar için tabiki daha hayırlı olurdu”. “ve akveme: daha sağlam bir yol tutmuş olurlardı”, “ve lakil leanehümüllahü bi küfrihim: ama kafirlikleri sebebiyle Allah onları lanetlemiştir”, “fe la yü’minune illa kalıla: çok azı inanacaktır bunların” yani yahudilerin. Bu tür şeyler çok olur. Bakarsınız yani sizin yanınıza çok güzel bir şekilde gelirler. Piyasada esnaf olanlar çok iyi bilir, üçkağıtçılar kendilerine öyle bir güven sağlarlar ki başlangıçta değil mi? Yani sizi soymaya gelenler önce size müthiş bir şekilde güven verirler. Ondan sonra patır patır soyarlar. İşte buna hile denir. Kandırma denir falan. Kuran ile de eğer bir insan sizi kandırmak istiyorsa karşınıza kuranı çok iyi bilen bir kişi olarak çıkar. Ve size çok iyi bir hoca imajını verir. Ondan sonra o ayetleri bir dolma gibi dışına ayet, içine kendi arzu ettiği şeyi koyar. Siz çok güzel bir et dolması yediğinizi düşünürsünüz ama içerisindeki et değildir zehirdir. Sizi perişan eder. Yani böyle ayetlerin içine kendi arzu ettikleri anlamları koyarak sizi yoldan çıkarmaya çalışırlar. Bunlar malesef en çok yapılan şeylerdendir.
Ali İmran 78.ayeti bir daha okuyalım sizinle. Oradan bir başka ayete geçelim. Sonra örnekler vermeye başlayacağız.
ALİ İMRAN, 78.. Ayet: “Ve inne minhüm le ferıkan : onlardan bir gurup vardır”, “yelvune elsinetehüm bil kitabi: dillerini kitapla dolarlar” yani kitabı konuştukları itibaasını verirler. Niye? “li tahsebuhü minel kitabi: söyledikleinin kitaptan olduğunu hesab edesiniz diye”. Allah şöyle buyuruyor derler. “ve ma hüve minel kitab: ama aslınd o, kitaptan değildir”, “ve yekulune hüve min ındillahi: bu, Allah katındandır derler”, “ve ma hüve min ındillah: ama Allah katından değildir”, “ve yekulune alellahil kezibe ve hüm ya’lemun: bile bile C.Hakka karşı yalan söylerler”.
Bunları C.Hakk, İbrahim suresinde biraz daha anlatıyor. 14.sureyi açarsak eğer. 254.sayfa. 2.ayetin sonunda diyor ki C. Hakk; “İBRAHİM, 2.. Ayet: “Allahillezı lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve veylül lil kafirıne min azabin şedıd: o kafirlerin şiddetli azabtan çekecekleri var”. Bunlara kafir diyor ya. Bak şimdi çok dikatle dinleyin bakın. Bu sorunun cevabını sizden alacağım. Ben söylemeyeceğim. Ona göre. Fatih sen bunlarun not defterlerini de çıkar, zayıf olanları ailelerine bildirelim! Dikkatle dinleyin, soruyu size soracağım. O kafirlerin diyor şiddetli azabtan çekecekleri var. Bunlar kim? İBRAHİM, 3.. Ayet: Ellezıne yestehıbbunel hayated dünya alel ahırati: dünya ahiretini dünya hayatımdan daha çok sevenlerdir”. Ahireti inkar ediyor mu bunlar? Allah’ı inkar ediyor mu? Ama Allah kafir dedi bunlara. “ve yesuddune an sebılillahi: kendileri Allah’ın yolundan çekilirler” yada “insanları engellerler” iki mana da verilebilir buna. İnsanları Allah’ın yolundan engellerler ki bu, öbür ayete daha uygun olan. Peki nasıl engellerler? “ve yebğuneha ıveca: onda ivec peşinde koşarak. Yani şimdi bu su. Bu su değil mi? Bu kapta başka bir şey olmayacağı için. Ama adam dış görünüşü benzediği için rakı da yapabilir bunu. Baktığın zaman, rakıyı da koyar su diye sana verebilir. Görüntüsü aynı. İşte ivec böyle bir şey. Dışarıdan baktığın zaman hiç bir şey anlamıyorsun. Hiç bir şey yok. Rakının kokusu falan olur ama diyelim içerisine zehir katmış. Hata çok da lezzetlendirmiş de olabilir.O da mümkün. İvec peşinde koşuyorlar. İvec öyle bir eğrilik kki dışarıdan anlayamıyorsun. Alıyorsunuz çok lezzeti bir su olarak içiyorsunuz, ondan sonra o, vücudunuzu uyuşturuyor, bir şeyler ediyor. Hatta teşekkür de ediyorsunuz ne kadar güzel suymuş diye. “Ve yesuddune an sebilillah: Allah’ın yolumdan uzaklaştırıyor”, “ve yebğuneha ıveca: orada ivec peşinde koşarak” yani dıştan baktığınız zaman tamaman dört dörtlük müslüman. Dıştan baktığınız zaman tam su. Hatta içtiğin zaman da su olduğunu düşünüyorsun ama öyle bir şey koymuş ki içerisine seni zehirliyor. İşte dini o şeklile getiriyorlar. Şimdi bu adma dışarıdan kafir diyebilir mi böyle bir adama? Ayet okuyor. Soru geldi şimdi. Fakat senin anlayamayacağın şekilde değişiklik yapmış ama Allah buna kafir diyor. Bu me olur C. Hakkın bize bildirdiği şeye göre? Münafık olur. Bakıyorsun ayet okuyor adam, dini öyle bir güzel anlatıyor ki kılığı kıyafeti,görünüşü falan tamam. Hiç bir sorun yok. Ama ordam öyle bir kıvırıyor ki yani “yebgune el sinetehum” dilini öyle kıvırıyor ki hiç farkına varamadan seni Allah’ın yolundan uzaklaştırıyor. İşte diyor C.Hakk burada. Bunu kim yapıyor? İBRAHİM, 3.. Ayet: “Ellezıne yestehıbbunel hayated dünya alel ahırati : dünya hayatını ahiretten daha çok sevenler” demek ki bunda menfaati var. Öbür ayette ne diyor Allah? Burada yok o. 77.ayette var. ALİ İMRAN, 77.. Ayet: İnnellezıne yeşterune bi ahdillahi ve eymanihim semenen kalılen: C.Hakka verdikleri yeminleri ve taahhüt karşılığında az bir menfaat alıyorlar” yani Allah’a söz veriyorlar, onu az bir menfaatle değiştiriyorlar. Burada da aynı şekilde. Bu, o ayetin biraz daha şeyi. Öbür ayetin devamı, önceki hafta okuduğumuz. Şimdi burada da diyor. İBRAHİM, 3.. Ayet: Ellezıne yestehıbbunel hayated dünya alel ahırati” dünya hayatını ahiretten çok sever, “ve yesuddune an sebılillahi” Allah’ın yolundan insanları engellerler. Başkasını enhellediğine göre kendisi baştan çıkmıştır o yoldan. Ama nasıl engelliyor? “ve yebğuneha ıveca” orada bir ivec meydana getiriyor. İveci nasıl yapıyor? Allah’ın kitabıyla yapıyor. Sen Allah’ın kitabını söylediğini zannediyorsun. “ülaike fı dalalim beıyd: bunlar pek derin bir sapıklık içerisindedirler”. Pek derin bir sapıklık değil mi? Önce kafir dedi bunlara. Ama kafirliğin de kendi içinde mertebeleri var. Yani ben gerçekten şasırıyorum, hayret ediyorum. Hocalık mesleğinde olan insanların Allah’ın ayetleri karşısındaki tavırlarını görünce ki bunu siz de her zaman yaşıyorsunuz. Diyorum ki; cehennemde bunlardan daha ağır ceza görecek birisi olmaz. Mesela biraz sonra bir örnek verceğim. Mesela bir eşkiya bassa burayı, herkesi öldürse. Sadece şurdaki adamları öldürür. Yada birisi gelse Allah göstermesin ülkeye büyük bir zarar verse sadece o günkü insanlara verir. Fakat dine sokulan bu tür yanlışlar, öyle bir şekilde sokuşturuluyor ki tüm asırlarda yaşayan müslümanlar ölüyor. Müslümanların beyinleri dumura uğruyor. İş yapamaz hale geliyorlar. İşe yaramaz hale geliyorlar ve köleleştiriliyorlar. Uyuşturuluyorlar. İslam ülkelerinde yaşayan insanlar ya pısırık oluyor yada dinsiz oluyor. Üçüncüsü olmuyor. Ama o dinsiz olanlar da dinsizim diyemiyor çünkü öldürülmekten korkuyor. Şimdi Suudi Arabistan da dinsizlere 20 yıl hapis cezası çıkarmış. Hangi kitaptan çıkarıyorsun? Sen haşa Allah mısın? Onun hesabını sen mi soracaksın? Nerden çıkarıyorsunuz ya! Allah dinde hiç bir baskı olmaz diyecek, sen böyle yapacaksın. Kafir olma hürriyetini C. Hakk vermii kardeşim sana ne? Önümüzdeki hafta bunu inşallah sıra gelir. Bak bir sayfayı çevirin. C. Hakk, müminken kafir olanların cezasını hemen 87.ayet ALİ İMRAN, 87.. Ayet: Ülaike cezaühüm enne aleyhim la’netellahi vel melaiketi ven nasi ecmeın” onların cezası, Allah’ın meleklerin ve bütün insanların lanetidir diyor. Ondan sonra ne olacak diyor? ALİ İMRAN, 89.. Ayet: İllellezıne tabu mim ba’di zalike ve aslehu fe innellahe ğafurur rahıym” ama bundan sonra tevbe edip düzelenler Allah gafur ve rahimdir. Sana ne kardeşim ya! Tamam C.Hakk kendisine bırakıyor bunu. Suçu Allah’a karşı işlemiş, sana karşı mı işlemiş? Cezasını Allah verir. Allah da kitabında bunun cezasını koymuş. Tabi 3 asır sonra Resulullah’a bir hadis uydurtmuşlar. Enes Hoca o konuda çok güzel bir çalışma yaptı. Bir kaç kelime söylemek istermisin o konuda.
ENES HOCA: Mürtedlerin cezası ile ilgili iki tane hadis var. Bir tanesi “la yahillu muslimin illa salasin” diye başlıyor.
BAYINDIR: Ben tercüme edeyim. Mürted/dinden dönenlerle ilgili iki tane hadis uydurulmuş. Uydurulmuşu O söylemedi de ben söylüyorum onu. Birisi: bir müslümanın kanı üç şeyden biri dışında helal olmaz. Yani öldürülmesi helal olmaz.
ENES HOCA: Öbürü de “27:34 anlaşılmadı.
A.BAYINDIR: Üç şeyin dediği birincisi evli birisinin zina etmesi. Birisi adam öldüren. Birisi de dinden dönen diyor. Zinanın cezasının ölüm olmadığını hepiniz biliyorsunuz. Tamam adam öldüren bir tek kuranda cezası var. Dinden dönenin de cezası, bu Ali İmran suresinin 87.ayeti. Bu ikisinden dolayı adama ölüm cezası verilmesi imkansız.
ENES HOCA: Öbürü de “Men beddele dinehu faktelehu” diye bir hadis var Buhari’de geçiyor.
A.BAYINDIR: Bir de “dinini değiştireni öldürün”. Mesela bir hıristiyan müslüman oldu. O ne yaptı? Dinini değiştirdi değil mi? Dinini değiştireni öldürmek lazım.
ENES HOCA: Müslim’in önceki hadisteki “la demmu haramu muslimin” hadisi de 7 tane kişi var senet.
A.BAYINDIR: Hadislerde bir tane senet oluyor. 7 kişi 200 küsür senelik bir zincirde. Yani o da enteresan bir şey.
ENES HOCA: Bu 7 kişinin 5 tanesi hakkında Tabakat ve Rical kitaplarında “aklını kaybetmişti, bunların hadisi delil alınmaz, zayıf değildir” diye sözler söylenmiş hakkında 5 kişinin.
A.BAYINDIR: 7 kişiden 5 kişi güvenilmez, aklını kaybetmiştir, hadisi alınmaz, ona göre onun sözüyle iş yapılmaz diye o kişiler üzerinde araştırma yapanlar-ki bunlara rical uleması deniyor-bu görüşlerini ortaya koymuşlar. Bu 7 kişiden 5 kişi. Bunların görüşü alınmaz diyor.
ENES HOCA: Hadis senet itibarıyla böyle. Ayete aykırılık..
A.BAYINDIR: Ayete aykırı, hem hadis tekniği açısından kabul edilemeyecek durumda.
ENES HOCA: İkincisi, bu “dinini değiştireni öldürün” hadisinin başında Buhari’de bir kişi var Ebu Fazl diye. Bu kişide aklını kaybetti diyor. Buharini ustasıymış. Lakabı da Arim. Aklını kaybetmiştir diyor. Senedin sonunda da İkrime diye biri var. İkrime de bu İbni Abbas’ın mevlası.
A.BAYINDIR: Mevla dediği, İbni Abbas’ın hürriyetine kavuşturduğu yanında olan bir esir.
ENES HOCA: İkrime hakkında da çok yalancıdır diyor. Mesela İkrime ile başka birisinin hadis zıt gelirse hangisini alacaksın diyor, öbürününkünü alırım çünkü öbürü 5 vakir namaz kılar şeklinde sözler var.
A.BAYINDIR; İkrime çok problemli bir kişidir.
ENES HOCA: Bazısı da diyor ki; “ öbürünü künü al, çünkü o içki içmez” diye sözler var. Başka, bu İkrime hakkında İbni Abbas’ın çocukları tuvaletin önüne bağlamışlar. Görenler demiş ki niye bağlıyorsun? Babama iftira atıyor diye sözler var İkrime hakkında.
A.BAYINDIR: İkrime, Abdullah İbni Abbas ile ilgili olarak çok yalan yanlış sözler söylediği için çocukları onu tuvalete bağlamışlar. Ceza olsun diye. Ama bir çok şey ondan gelen sözlerle şey yapılır. Bu da onlardan birisi.
ENES HOCA: ibni Abbas’ı herkes çok iyi tanır. Hadis kitaplarında İbni Teymiye’nin kitaplarında var. Başka tabakat kitaplarında var. Peygamberimiz’den 6 tane hadis işitmişti diyor. En fazla söyleyen 20 tane diyor.
A.BAYINDIR: Zaten Resulullah öldüğü zaman kaç yaşındaydı? 13 yaşındaydı. Ama en çok hadis nakledilen…
ENES HOCA; Mekke feth olunduğu zaman müslüman olmuş. Muhsin Ahmed, İbni Abbas’dan rivayet edilen hadis sayısı 1600 küsürdür diyor.
A.BAYINDIR: Ve İbni Abbas da zaten Mekke’de yaşayan birisiydi. Resulullah ile çok az kaldı. Yaşı küçüktü.
ENES HOCA: Kısa bir şey söyleyeyim birinci hadis hakkında. O hadisi aradık aradık sonunda bulduk Evzai diye bir alim var. Evzai, Şamlı kendisi Suriye asıllı. Abbasi ve Emevi devletlerinde çok yüksek mertebe elde ediyor. Her iki sulta hakimiyet tarafından araziler tahsis edilir, mukerremeden muazzemen diyor arap kitapları.
A.BAYINDIR: Hem Abbasiler’in hem Emeviler’in çok önem verdiği bir kişi Evzia.
ENES HOCA: İmam Azam ile aynı zamand yaşıyor. İmam Azam 80’de doğmuş150’de vefat etmiş. Evzai de 88’de doğmuş 157’de vefat etmiş. Emeviler’i yenmiş Abbasiler. Abbas komutanı gelmiş Suriye’ye Emeviler’in hepsini öldürmüş katletmiş. Evzai 3 gün kaybolmuş. 3 gün sonra gelmiş girmiş komutanın yanına demiş ki; “bizim yaptığımız konusunda ne dersin” demiş. O zaman senetsiz bir şekilde bu hadisi söylemiş.
A.BAYINDIR: 3 sebep dışında öldürülmez hadisini Evzai o zaman Abbasi komutanına ki o zaman çok sayıda adam öldürmüş. Etrafında da askerler var kılıçların kabzasından tutmuş vaziyette. O da orada o şartlar altında Abbasiler’in yaptıkları adam öldürme işlerini güzel göstermek için o anda işte “bir müslümanın 3 şey dışında kanı helal değildir” diyerek herhangi bir senetten bahsetmeden bu sözü söylüyor.
Neyse. Ama bakın neler geliyor. Bugün bütün dünya müslümanları nasıl görüyor? Son derece tahammülsüz değil mi? Allah’ın verdiği hakkı vermeyen. Öyle bir dini yapı ortaya konuyor ki inanılması mümkün değil. İşte bu bir münafıklıktır. Bakara suresinde Allah diyor ya; BAKARA, 8.. Ayet: Ve minen nasi mey yekulü amenna billahi ve bil yevmil ahıri ve ma hüm bi mü’minın”. Kimi insanlar vardır ki biz Allah ve ahiret gününe inanırız derler aynen bu şeyde anlatılanlar gibi. Karşısına dört dörtlük müslüman olarak çıkarlar ama inanmış değillerdir. BAKARA, 9.. Ayet: “Yühadiunellahe: Allah’a karşı kendilerince bir oyun yaparlar” işte Allah’ın ayeti mi ayet. İşte tamam. “vellezıne amenu: müminlere karşı da yaparlar”, yani kendi akıllarınca hem Allah’ı kandıracaklar hem müslümanları kandıracaklar. “ve ma yahdeune illa enfüsehüm: ama oyunu sadece kendi aleyhlerine oynarlar”, “ve ma yeş’urun: ama bu işi kavrayacak durumda değillerdir”.
Ben bugün esas size her zaman şey yaptığımız bir örnek vereyim. Bu konuda çok dersler yapmıştık da. Nahl suresi 93.ayeti bi açın. 16.sure 276.sayfa. İstersen bunun mealini de sen oku Fatih. Mealde ne diyor. Hepinizde nasıl olsa meal var bakın siz de.
F.ORUM: Nahl suresinin 93.ayetinin meali şöyle verilmiş. “Allah dileseydi hepinizi bir tek ümmet kılardı. Fakat o dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yaptıklarınızdan mutlaka sorumlu tutulacaksınız”.
A.BAYINDIR: Bak şimdi “ Allah dileseydi hepinizi bir tek ümmet kılardı”. Yani hepinizi müslüman yapardı değil mi? “Ama O, dilediğini saptırır dilediğini doğru yola iletir”. Peki tamam bunda da problem yok. Yani birinizi elma yarattı birinizi armut yarattı. Yada birinizi çiçek yarattı birinizi de diken yarattı. Dikenin bunda bir suçu var mı? Peki çiçeğin artı tarafı var mı? O zaman “yaptıklarınızdan mutlaka sorumlu tutulacaksınız” ne demek? Ben ne yaptım ki? Değil mi? Bu, Allah’ın kitabı? Bugün elimizdeki mealler. Hangisine baksanız aynı şeyi söyleyecek. Tefsirlere de.baksanız aynı şeyi söyleyecek. Az önce Enes Hoca’nın anlattığı, bütün mezhepler tarafından kabul edilmiş değil mi? Aksini söyleyen var mı? Allah’ın açık ayetine rağmen aksini söyleyen yok. Ben size “dinden döneni öldürün” , “ men beddele dinehu faktulu: kim dinini değiştirirse öldürün” diye uydurulan hadis var ya? Bu hadise uygun buldukları ayeti göstereyim. Bakın ki dilini eğip büküp de sanki Allah söylüyormuş gibi insanları kandırmak ne demekmiş onu görün. Yanlış hatırlamıyorsaö Besaus Senai’de olacak Fetih suresindeki. Bedai yada büyük ihtimalle Mebsud’da olur. Yerini çok net olarak hatırlamıyorum ama bizim kitaplarda vardır o. Fetih suresinde 48.sure. 512.sayfada. İstersen bu ayetin mealini oku. 16.ayet. Bakın ki burada dinden dönme ile ilgili ne görüyorsunuz?
F.ORUM: Fetih suresinin 16.ayeti: “bedevilerden seferden geri kalmış olanlara de ki; siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı savaşmaya çağrılacaksınız. Onlarla teslim oluncaya kadar savaşacaksınız. Eğer emre itaat ederseniz Allah size güzel bir mükafat verir. Ama önceden döndüğünüz gibi yine dönecek olursanız sizi acıklı bir azaba uğratır”.
A.BAYINDIR: Burada dinden dönme var mı? Savaştan dönme var dinden dönme yok. Bak şimdi ne yapmışlar. İçinizde arapça bilenlerde var. FETİH, 16.. Ayet: “Kul lil muhallefıne minel a’rabi:;savaştan geri kalan o bedevilere söyle”, “se tüd’avne ila kavmin ülı be’sin şedıdin: güçlü bir kavimle savaşmak için yakında çağırılacaksınız”, “tükatilunehüm ev yüslimun: onlarla savaşacaksınız veya teslim olacaklar”, teslim olurlarsa savaşmak yok. Yada şu manda da olabilir: teslim oluncaya kadar savaşacaksınız anlamı verilemez çünkü “ev yuslimu” olur. O zaman “ila en” olması, “ev”den sonra “ila mukadder” olması lazım ki teslim oluncaya kadar manası verilsin. Burada “teslim oluncaya kadar” mana vermek arapça bakımından yanlış. Değil mi Enes Hoca? Burada verilen mana yanlış. Çünkü “ev” e “ila en” anlamı verildiği zaman “ev yuslimu” olır “yuslimun” olmaz arapça bakımından. Bu mana yanlış. Savaşırsınız yada teslim olurlar. “Tukatilunekum ev yuslimu;” bu iki kelimeden nasıl şey yapmış biliyormusunuz: taktilunehum” demişler: onları öldürürsünüz yada müslüman olurlar. Bak dinden dönme kelimesi hiç yok. Onu kendi kafalarından veriyorlar. Çünkü kurandan, dinden dönenin öldürülmesine dair en küçük bir delil bulma ihtimalleri yok. Bakın çok açık ayeti bırakmışlar..Ali İmran 86.ayette diyor ki Allah “ALİ İMRAN, 86.. Ayet: Keyfe yehdillahü kavmen keferu ba’de ımanihim ve şehidu enner rasule hakkuv ve caehümül beyyinat: inandıktan sonra kafir olan, resulün hak olduğuna şahid olan” yani eşhedu enne muhammeden abduhu ve resuluhu diyen ama babasından ezberlediği için değil, bilerek, ayetleri anlamış, Resulullah’ı anlamış eşhedu diyor. “ve caehümül beyyinat: apaçık belgeler gelmiş”. Böyle bir kişi kafir olursa ne olur? Açık. Mürted değil mi? “Keyfe yehdillahü kavmen keferu ba’de ımanihim” inandıktan sonra Resulün hak olduğuna kesin olarak kanaat getirmiş, ayetleri anlamış, herşeyi anlamış dinden dönüyor. Ondan sonra me diyor; “vallahü la yehdil kavmez zalimın: Allah böyle zalimler topluluğunu yola getirmez”, ALİ İMRAN, 87.. Ayet: “Ülaike cezaühüm” bunların cezası ne? Bak tam bir mürted değil mi bu? Cezası açık ve net değil mi? Şüpheye yer var mı? “enne aleyhim la’netellahi vel melaiketi ven nasi ecmeıyn: Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların laneti bunların üzerinedir” yani dışlanır. Bunlar dışlanır. Peki öldürüşecek mi? ALİ İMRAN, 88.. Ayet: “Halidıne fıha: sürekli o lanet altında kalırlar”,”la yühaffefü anhümül azabü: bu azab onlardan hafifletilmez” yani piskolojik sıkıntı yaşarlar. Bu tip insanları görürsünüz. “ve la hüm yünzarun: yüzlerine de bakılmaz”. Peki öldürülüyorlar mı? ALİ İMRAN, 89.. Ayet: “İllellezıne tabu: tevbe ederlerse başka”, “mim ba’di zalike ve aslehu; bundan sonra durumlarını düzeltirlerse”. Ne yapıyor fıkıh kitaplarında? En müsamahalı olanı diyor ki; “3 gün hapsedersiniz, bir yufkadan başka bir şey vermezsiniz. Adama dersiniz ki ya müslüman olursun yada öldürürüm” tabi o arada da tevbe ve ıslah olacak. Bu ne ya! Sürekli kalırlar demek öldürülürler manasında mı? Ondan sonra kendi anlayacak hatasını, tevbe edecek ve kendi durumunu düzeltecek. “fe innellahe ğafurur rahıym: Allah gafur ve rahimdir”. Bu ayette kapalı bir taraf var mı? Peki ya şu ayetin ne alakası var. “Bedevilerden savaşa katılmamış olanlara de ki; siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı savaşmaya çağırılacaksınız. Onlarla savaşırsınız yada teslim olurlar. Eğer itaat ederseniz/bu çağrıya gelirseniz Allah size güzel bir mülafat verir. Ama önceden savaşa gelmediğiniz gibi dönerseniz Allah sizi acıklı bir azaba uğratır”. Yani savaşa gelmemek sizi kurtarmaz diyor. Burada dinden dönmek var mı? Ve bunu ne yapıyorlar? Diyorlar ki; :tukatilunehu ev yuslimun” başı sonu kesilmiş.
F.ORUM: Serahsi’nin El Mebsud, 10.cild 98.sayfası.
A.BAYINDIR: Serahsi, Hanefiler’in en güvendiği kaynaklardandır. En temel kaynaklardan. İsterseniz yazın gidin bakın. Serahsi, El Mebsud 10.cild 98.sayfa. “Taktulunehum” manası..”Yukatilunehu”” kelimesini değiştiriyor, “taktulunehum” yapıyor. Yahudiler Resulullah’a karşı gelip yaptıklarından daha hafif mi daha ağır mı? Çok daha ağır. Çünkü o manaya gelme ihtimali olmayan bir kelimeyi o manaya çekiyorlar. Tamam mı? Ondan sonra ya müslüman olurlar ya öldürülürler diye kuranda da var diyorlar. Bakara 217’de diyor ki; “.. Ve men yertedit minkum an dinihi: içinizden kim dininden dönerse” irtidat ederse,mürted olursa, “fe yemut: ölürse” öldürülürse değil. “Ve huve kafirun: kafir olarak ölürse”. Tevbe ederse başka bir şey yok. “fe ulaike habitat a’maluhum fid dünya vel ahirah: onların yaptıkları işler dünyada da ahirette de yok olup gitmiştir”. Niyette bu yoktu ama bu çıktı, güncel de oldu. İyi oldu. Bakın bugün bütün dünya müslümanlara nasıl bakıyor. Adama deniyor ki. Bir şey daha söyleyeyim size. Kuranda Tahrim suresinde Allah Lut ve Nuh’u örnek veriyor. Eşleri kafir. İkisi birer nebi. Eşleri kafir. 560.sayfa. TAHRİM, 10.. Ayet: Dareballahu meselen lilleziyne keferumreete nuhın vemreete lut: kafirler için Allah örnek veriyor Nuh’un karısını ve Lut’un karısını”. Allah örnek veriyor. Bizim için geçerli olmazsa örnek verir mi? Zaten Allah Şura suresinin 13.ayetinde de diyor ki: “şeraa lekum mined dini ma vessa bihi nuhan: Nuh’a neyi emrettiyse size de bu dini şeriat yapmıştır” diyor. Bak Nuh’un karısı ve Lut’un karısı. “kaneta tahte ‘abdeyni min ‘ıbadina salihayni: iki salih kulumuzun nikahı altındaydılar”, “fehanetahuma: kocalarına ihanette bulundular”. Bunların ihanetleri kuranda anlatılıyor. “felem yuğniya ‘anhuma minallahi şey’en” aile bozulmadı. Karı kocalık devam etti. Peki bugün fıkıh kitaplarının ittifakla söylediği nedir biliyor musunuz? Karı kocadan birisi dinden dönerse ne olur? Otomatikman nikah düşer. Bu ne demek? Adam inançsızlığını söylesin ki konuşulsun da adamın şüpheleri gitsin mümin olsun. Adam dinden dönse de sesini çıkaramayacak ki. Ailem şey yapmasın. Bu, müslüman toplumu ne hale getirir? Münafıklar toplumu yapmaz mı? Bakın az önce Allah ne yapıyor belli değil yani “isteseydim hepinizi yola getirirdim ama ben istediğimi yola getirdim istediğimi saptırdım, yaptığınızdan sorumlu olacaksınız”. Ya Rabbi yapan sen sorumlu olan biz! Nasıl oluyor bu iş? Peki bu nasıl Allah’ın sözü olur haşa? Bak işte kurandan. Bu şekilde bir müslüman nasıl dışarı çıkar? Nasıl insanlara gider? Efendim Avrupa’da karı kocadan birisi müslüman olduğu zaman ne olur nikahları? Düşer geleneğe göre. Kurana göre? Az önce okumaya şey yaptım o Tahrim suresinde ondan sonraki ayette de Firavun’un karısını örnek veriyor. O da mümin, kocası Firavun. Ama aile bozulmuyor. Şimdi bu, paralel din değildir de nedir? Bu tüm neslin öldürülmesi değil mi? Bir kişinin, on kişinin öldürülmesi bundan daha basit değil mi? Nesiller öldürülmüş nesiller. Asırlar boyu. Bak bugün hala üzerinden asırlar geçmiş temizleyemiyoruz. Nesil değil nesilleri bozdular. Bakın müslümanların nesilleri dumura uğradı. Size daha önce de söylemiştim. Nahl surei 93.ayetine. Mesela bu meali yazanlar kendilerini Maturidi mezhebinden kabul ederler. Allah’tan ki İmam Maturidi’nin tefsiri ortaya çıktı da konuşabiliyoruz. İmam Maturidi’nin nasıl meal verdiğini size söylemiştim ama bir kere daha söyleyeyim. 276.sayfa. Allah diyor ki; NAHL, 93.. Ayet: “Ve lev şaellahü le cealleküm ümmetev vahıdetev: eğer tercihi Allah yapsaydı” yani sizin dini konulardaki tercihi size bırakmasaydı Allah kendisi yapsaydı tabi ki hepinizi bir tek ümmet yapardı, hepiniz mümin olurdunuz. Ama tercihi size bıraktığı için “ve lakiy yüdıllü mey yeşaü ve yehdoı mey yeşa: dalaleti tercih edeni Allah dalalette bırakır” çünkü tercih size kalmıştır. Hidayeti tercih edeni de doğru yola iletir. Ondan sonra “elbette yaptıklarınızdan sorumlu olacaksınız”. Yaptığınızın sonucu. Değil mi? Peki şimdi ne oldu? Oturdu mu? Ama bir de Resulullah’a da yani o dinini değiştireni öldürün sözünü uydurduktan sonra bakın ayette kelimenin anlamı değiştirilmiş. Biliyorsunuz ‘şae’ fiilinin anlamı tam Resulullah’tan 3 asır sonra değiştirilmeye başlanmıştır. Şae, bir şeyi tercih edip yapmak. Kuranda onun manasını anlatan ayet de var. İnşallah yakında bizim Doğru Bildiğimiz Yanlışlar kitabının yeni baskısı çıktığı zaman onu orada görürsünüz. Bir şeyi tercih edip yapmaktıe. Anlamın kuranda Allah sözlük anlamını bile vermiş. Bunun anlamını 4.asırda Resulullah’tan 3 asır sonra değiştirmeye başlamışlar. İmam Maruridi 333’de vefat etmiştir. Hicretten 333 sene sonra. Resulullah’tan 323 sene sonra. O zaman bozmaya başlamışlar. Daha sonra iyice sabitlemişler. Şimdi şu anda bütün sözlüklerde bütün tefsirlerde kelimenin anlamı az önce okuduğumuz gibi. Peki bu şekilde bir müslümanın başarılı olmasını bekleyebilir misin? Bir de hadis uydurmuşlar. Onu da okurmusun şurda. Fethullah Gülen’in Neydi kitabın adı?
F.ORUM: Kitap Ve Sünnet Perspektifinde Kader.
A.BAYINDIR: Kitap ve sünnet! Dikkat ediyor musunuz? Zannedeceksiniz ki kuran şeyidir. Dışarısına bir şey yapılıyor, içerisi ne ile dolduruluyor bir görün.Aslımda bu Tirmizi’de olan bir hadis. Ama kitap ve sünnet perspektifi dediğin zaman doğruyu yanlıştan ayırman lazım. Ayetlere bütüncül bakman lazım. Oku
F.ORUM: Sayfa 47’den başlıyor rivayet. Abdullah B. Amr B.As rivayet ediyor. “Bir gün Allah Resulü, elinde iki kitap olduğu halde yanımıza geldi.. Bu kitaplar nedir biliyor musunuz diye sordu.
A.BAYINDIR: Kuran Resulullah’ın eline böyle bir kitap olarak gelmiş miydi? Ama elinde iki tane kitapla geliyor. Şimdi dinleyin.
F.ORUM: “Bu kitaplar nedir biliyor musunuz diye sordu. Hayır bilmiyoruz. Haber verirsen biliriz ya Resulallah dedik. Şöyle buyurdular; bu sağ elimdeki kitap”.
A.BAYINDIR: Bu tercümede bir şeyi atlamış. Diyor ki; “haza kitabin rabbil alemin” diyor arapçasında. “Bu, alemlerin rabbinden gelen bie kitaptır” diyor o ikitane kitap için. Yani Allah iki tane kitap göndermiş Resulullah’a. Ki kuranı öyle göndermedi biliyorsun.
F.ORUM: “Bu sağ elimdeki kitap, cennet ehli olanların isimlerinin yazılı olduğu kitaptır”.
A.BAYINDIR: Kaç kişinin adını yazabilirsiniz buraya? Cennet ehlinin isminin yazdığı kitaptır!
F.ORUM:Burada onların babalarının ve kabilelerinin ismi yazılıdır.
A.BAYINDIR: O da yazılı. Bütün kütükleri yazılı. Yahu bir tane kitaba sığar mı bu?
F.ORUM; Burada Allah Resulü konuşmayı kesti. Yani kitapta o kişinin kabilesi nereye kadar uzanıyorsa hepsi yazılıdır. Melekler o insanın ismini hiç şaşırmadan tespit edebilecektir. Çünkü en küçük teferruata kadar o kitapta tespit yapılmıştır.
A.BAYINDIR: Bir şehire sığmaz o kadar şey. Dünya kadar insan.
F.ORUM:Devam eder: “bu sol elimdeki kitaba gelince; onda da bütün cehennem ehlinin isim listesi vardır.
A.BAYINDIR: Bugün dünyada kaç milyar insan yaşıyor? 6 milyar. Peki bu 6 milyar insanın hepsinin cehennemlik olduğunu düşünseniz kaç tane kitaba sığar bunların isimleri, aileleri, soyları, sopları? Şu mantıksızlığı görüyor musunuz.
F.ORUM: “Onlar da orada baba ve kabile isimleriyle kaydedilmiştir. Bu her iki kitaptaki isimler ebedi olarak ne artar ne de eksilir”.
A.BAYINDIR: Baştan belli. O zaman daha niye uğraşıyorsun ki. Fethullah Hoca hep bu şekilde yazmıştır. Ben daha önce de örnek vermiştim size. Burada insanların beyinleri boşaltılıyor. Herkes nereye gideceği belli değil. Devan et.
F.ORUM: “Allah Resulü böyle deyince sahabe sordu; ya Resulallah. Madem ki iş neticelenmiş, kitaplar dürülmüş, kalem kaldırılmış, biz niçin amel ediyoruz? Efendimiz şu cevabı verdi; istikametten ve itidalden ayrılmayın. Cennet ehlinden olan, hayatı boyunca ne yapmış olursa olsun cennet ehline ait ameli işlemeden defteri kapanmayacaktır.
A.BAYINDIR: Hangi rezilliği yaparsa yapsın, en sonunda cennetlik olup gidecekmiş.
F.ORUM: “Ve Allah Resulü sözlerine şöyle devam etti; “kişi cehennem ehli ise daha önce ne yapmış olursa olsun cehennem ehline ait bir amel işler ve defteri öyle kapanır.
A.BAYINDIR: Siz daha iyi yapın demenin anlamı var mı? Bir de kendi başından geçen bir örnek anlatıyor onu da oku orada
F.ORUM: Yaşadığım bir hadise ile bunu tenvir etmeye çalışayım.
A.BAYINDIR: Aydınlatacakmış yaşadığı bir hadiseyle.
F.ORUM: “Sevdiğim bir insanın ölümüne yakın başında bulunmuştum.
A.BAYINDIR: Sevdiğim insan kelimesinin anlamı nedir? Bunu bir düşünün. Devamını dinleyin.
F.ORUM: “Siroz onu kıskıvrak yakalamış ve yatağa sermişti. Dili de büyümüş gibi ağzında dönmüyordu. Fakat onun dili durmadan kıpırdıyor, bir şeyler söylüyordu. Kulağımı ona verdim ve dinledim. Sanki dilime bedel kalbi la ilahe illallah diyordu.
A.BAYINDIR: Dili değil de kalbi la ilahe illallah diyormuş, o da dinliyor. Gördünüz mü? Bu, beyinleri alınmış müslüman değil mi? Siz ömür boyu çok iyi işler yapın hiç bir anlamı yok. Ama Allah ne diyor? “BAKARA, 277.. Ayet: İnnellezıne amenu ve amilus salihati ve ekamüs salate ve atevüz zekate lehüm ecruhüm ınde rabbihim* ve la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun” yani inanan, iyi işler yapan, namazı tam kılan, zekatı verenler: bunların ecirleri Allah katındadır. Bunların üzerinde ne bir korku olur ne de üzüntü. Peki hadis denen bu ifadeye göre sen ne yaparsan yap, son anda cehennemliksen cehenneme gidecek bir iş yapıyorsun, cennetliksen işte bu adamın ağzı dolaşmıyor ama kalbi konuşuyormuş. Bu bir paralel din değil mi? Şimdi burada insanların beyni boşaltılmış değil mi? Ondan sonra da tabi bu insanların nereye gidecekleri belli değil. Fetullah Hoca da burada ben şey yapmıştım: “sizi naime erdireceğim” demedi mi? Hepiniz gördünüz. Demek ki bunun yetkisi var. O garantiye almış. Kimsenin cennete gitme garantisi yok ama onun var. Garanti ne kelime, onları da cennete sokacak. Böyle olduğu zaman bunların hepsi Ona kul köle olmazlar mı? Haşhaş ne ki bunun yanında. Haşhaşı içen adamın biraz sonra aklı başına gelir ama bunların hiç bir zaman aklının başına gelme imkanı yoktur ki. Tekrar ediyorum. Bu, Fethullah Gülen’e mahsus bir olay değil. Bu, öteden beri oluşturulmuş bir dini yapı. Bakın Hanefi mezhebimden ayeti ne hale getirdiklerinin örneğini verdik değil mi? Enes Hoca, dinden dönenin öldürülmesi ile ilgili hadislerin nasıl uydurulduğunu gördük. Buhari ve Müslim’de olduğunu da size anlattı. Kurana rağmen. Ve bugün akaid kitaplarındaki kader anlayışı bundan farklı mı? Biz başkaları gibi yapmıyoruz öyle. Bizim bir siyasi şeyimiz yok. Bu mücadeleyi biz sürekli veriyoruz. Bazıları siyasi hava değiştikten sonra şey değiştirdiler. Biz ondan sonra biraz frene bastık bunu fırsat mı buldunuz demesinler diye. Ama bu paralel din kaldırılmadıktan sonra. Bu insanlar köleleştiriliyor, zihinsel köle haline getiriliyorlar. Bunlardan hiç bir şey beklenemez. Bunlara her şeyi yaptırır bunları şey yapan adam. Cennete göndereceğine söz veriyor ya hazır fırsat bu fırsat. Onu da nasıl yaptıklarını biliyorsunuz bizim bu ayki dergimizde var. Kainat İmamı yazısını okumuşsunuzdur orada görmüşsünüzdür. Ama tekrar ediyorum, mezhepler böyle. Fıkıh mezhebinden örnek verdik. Ayeti nasıl bozup da alakasız bir şekilde delil getirdiklerini, hadis uydurduklarını ve hepsinin ittifak ettiğini. Kelimenin anlamını 4.asırdan beri bozduklarını o şae fiilinin 4.asırdan itibaren bozduklarını ve bugün bütün sözlüklere bunun geçtiğini, bütün tefsirlerde olduğunu da söyledik. O zaman eğer, ben şurda şunu söylüyorum; iktidara ortak koşmanın ne kadar zararlı olduğunu insanlar görüp bir tavır aldılar değil mi? Allah’a ortak koşmanın zararının daha büyük olduğunu anlayıp da bunu engellemenin yoluna girmezsek C.Hakka bunun hesabını veremeyiz haberiniz olsun. Allah yardımcınız olsun. Şunu da söylemek zorundayım kusura bakmayın. Biliyorsunuz etkili ve yetkili çevrelerin hepsi bizden uzaklaşıyor. İster sağcı, ister solcu, ister futbolcu hepsi uzaklaşır. Öteden beri öyledir. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar da Allah’ın yardımıyla bizi hiç bir yerden kovamadılar ve C.Hakkın çok büyük desteğini gördük. Ama size geçen hafta söylemiştim. Bu ayki maaşlar için borç aldım, ay bitmeden borcu ödemeye de söz verdim ama nedense geçen ay eski borçlarımızı ödemiştik ama bu ay heralde herkesin nefesi kesildi galiba. Evet ufak tefek bir şeyler geliyor ama ondan da haberiniz olsun. Ay bitmeden borcu vermemiz lazım.