ElhamdülillâhiRabbil-‘âlemîn. Vel-‘âkıbetülil-müttekîn. Vessalâtüvesselâmü ‘alâRasûlinâ Muhammedin ve ‘alââlihî ve sahbihîecma’în.
“………………………………………………………………………………………”
Bugün ki konumuz Gayrimüslimlerle ilişkiler üzerine odaklanacak. Ama ondan önce, Ali İmran 185i okuyoruz diyor ki Allah-u Teala burada,
“……………………………………….” “Her nefs, her can ölümü tadacaktır.”
“…………………………………………” “ Kıyamet günü karşılığınızı, ücretleriniz tam olarak alacaksınız.” Yani yaptıklarınızın tam karşılığını bu dünyada beklemeyin. Tam karşılığı ancak kıyamette bulabilirsiniz.
“……………………………………….” “ Kim cehennemden çekilip çıkarılır, cennete sokulursa elbette kurtulmuş olur.”
“……………………………………….” “Dünya hayatı sadece aldatıcı bir yararlanmadan başka bir şey değildir.” Yararlanırsın kalıcı değil geçicidir. Hatta menfaat denen şey bile sana bu dünyada sıkıntı olur.
Şimdi burada iki önemli husus var. Demek ki yaptıklarımızın tam karşılığını ancak ahirette alacaz, öyleyse her şeyi yalnız Allah rızası için yapmamız lazım. Hak ettiğimiz karşılık ahirette. Bunu çok iyi bilmemiz lazım. Yani bu dünyada yapmış olduğumuz işlerin karşılığını bu dünya da bekleyerek yapmamalıyız. O da zaten Ahireti dünyaya tercih etmenin karşılığıdır. İkinci önemli hususta şudur,
“………………………………………………” “ kim ki ateşten çekilip alınırsa” şimdi mesela şunu insan olarak düşünün, mesela burası da ateş olsun ateşini içerisine girmiş, ateşte cezasını çekiyor. “……………..” bunu öyle çekip almak. Cehennem ateşine girmiş olanın çıkarılıp alınması. Cehennem ateşine hiç girmeyecek olanlar vardı biliyorsunuz neydi onlar, Büyük günah işlememiş olanlar. Allah-u Teala Nisa Suresi 31nci ayetinde diyor ki,
“ ……………………………………..” “ Yasaklandığınız şeylerin büyüklerinden kaçınırsanız,”
“……………………………………….” “ Sizin diğer kötülüklerinizi örteriz.”
“……………………………………….” “ve sizi güzel bir yere, ikramlı bir yere sokarız.”
Birde biliyorsunuz Nisa Suresinde 48nci ayetinde Allah-u Teala diyor ki,
“……………………………………….” “ Allah kendisini ortak koşulmasını bağışlamaz.”
Yani hayatınızda Allah’ı ikinci sıraya koyarsanız, Allah bunu asla bağışlamaz. Sizin için birinci sırada başka şeyler varsa bu Allah’ın bağışlamadığı bir suçtur. Allah’ı birinci sıraya koymuşsunuz ama hatalar, günahlar yapmışsınız o bağışlanır. Yani hiç bağışlanmayacak suç Şirktir. Onun aşağısında olanı Allah-u Teala tercih ettiği kişi için bağışlar. Onun hangi koşulları da belirtmiş işte büyük günahlardan sakınan kişilerin küçük günahları da hiç görülmez örtülür dolayısıyla Ahirete gittiği zaman direk cennete gider terazi falan kurulmaz onun için tartıya gerek yok. Tartının olması için insanın büyük günahının olması lazım. Onun için de Araf suresinin açarsanız ilk sayfasını orada görürüz, bir çok yerde Cenab-ı Hak bildiriyor da orayı bakalım şimdi, diyor ki 8nci ayette,
“…………………………………………………” “ O gün o vezin hak bir vezin. O terazi doğru bir terazidir.” Ya da o gün tartının olacağı bir gerçektir.
“……………………………………………….” Şimdi büyük günahınız yoksa zaten küçükleri de Cenab-ı Hakta görmeyeceği için tartıya gerek yok. O zaman tartı kimin için kurulur, büyük günah işlemiş olanlar için kurulur. İşte işlediği büyük günahlar var, sevapları da var orada tartılır eğer sevabı günahından ağır gelirse cehennemden kurtulmuş olur doğrudan cennete girer.
“………………………………………………………” Tartıları hafif gelirse Büyük günahı var sevabı da var, günahı sevabından çok o zaman,
“……………………………………………………..” “ Verecek hiçbir şeyleri kalmamış artık canlarını veriyorlar” kendi canlarını zarar veriyorlar ne oluyor hadi bakalım cehenneme. Niçin?
“……………………………………………………..” “Ayetlerimiz karşısında yanlış davranmalarının karşılığı olmak üzere.
Şimdi az önce okuduğumuz ayette,
“………………………………………………………” “Kim ki ateşten şöyle çekilip çıkarılırsa” dendiği için peki bunlar kim? Onun içinde Meryem Suresini açalım, şimdi bu günahı sevabından fazla gelene ne denir? Günahkar denir değil mi? Yani günahı çok denir. Şimdi burada diyor ki 86ncı ayette,
“………………………………………………………” “O günahkarları cehenneme suya koşarcasına sevk ederiz, göndeririz.” Şimdi cehenneme gidiyorlar, şimdi cehennemden çıkarılıp alınacak olan kim? Cehenneme gittiler bir kere, cehenneme sevk ediliyor, sevkiyat var, günahkârlar günahı sevabından çok olanlar cehenneme. Şimdi bu günahkarlar içinde bazıları şirk günahını işlemiş bazıları işlememişİşte burada diyor ki,
“………………………………………………” Cehenneme gidenlerden bahsediyor. Şefaat hakkına sahip olamayacaklar diyor. Şefaat ne? Ya birisi beni bir yanına alsa da ondan bende yararlansam. Birisinin yanına gitmek şeklinde oluyor. “…………………………………..” “Şefaat hakkına sahip olamayacklardır.” Cehenneme gidenler bu.
“…………………………………………….” “Ancak Rahman’ın katında bir taahhüt almış başka.” Söz almış. Söz alma kim söz almış olur? Nisa Suresinin 48nci ayetinde Şirk koşmamış olanları koyduğu bir kurala göre affedeceğini belirtiyor. İşte o kuralda o kişinin kendi suçunun karşılığında cezasını çekmesidir. İşte burada diyor ki Cenab-I Hak Ali İmran 185nci ayette,
“……………………………………………..” “Kim ki ateşten şöyle çekilip çıkarılırsa” demek ki ateşe girecek ki çekilip çıkarılsın tamam mı?
“…………………………………..” “Cennete sokulursa”, “……………………….” “gerçekten o da kurtulmuş olur.” Artık tamam, bundan sonra artık herhangi bir şey yok bitti. Artık bitti diyor. Birçoğu hiç gitmiyor, gidenlerin bir kısmı da bu şekilde kurtulup çıkıyor. Bunların şefaati nasıl oluyor? Kendi yakınlarının yanına yetiştirilmesi oluyor. Mesela şimdi şurada bir tane su var bir de bu var, ikisini yan yana getirdiğimiz de bu bir şefaattir. Yan yana gelmektir yani. Dolayısıyla o cehennemden çıkanlar, cennetteki yakınlarının yanına yerleştirilecektir. Tekabül demiydi o şey? 525nci sayfada Tur Suresi 52nci surenin 21nci ayeti şimdi burada şey diyor,
“…………………………………………..” “inanmış olanlar, mümin olan kimseler”
“………………………………………….” “Onların soyları da imanla kendilerine tabi olmuş.” Yani onlarda doğru inanca sahip, yani doğru inanca sahip olmak ne demek? Doğru inanç şirkten uzak olan inançtır değil mi? Şirkten uzak olan bir inanç. Şimdi,
“………………………………………….” El Haki İl Hak da Türkçemizde de kullanılır. Türkiye Bosna’yı İl hak etti ne demek? Kendi topraklarına kattı değil mi? Tarihte görürsünüz. Şurayı ilhak etti burayı ilhak etti, Türkçe de aynen kullanıldığı manadadır. Mesela şimdi diyelim ki bu cennette bu da cehennemde bunu buradan buraya getirdiniz mi bunu ilhak etmiş olursunuz yani sonradan katmış oluyorsunuz tamam mı? Baştan yanında değil. İlhak kelimesinin anlamı o. Baştan yanında değil sonradan yanına katmış oluyorsunuz. Sonradan yan yana geldiği zaman ne olmuş oluyor bu? Şefaat elde etmiş oluyor değil mi? Yani Şefaat ne demek bir başkasının yanında olmak demek. Peki, bu da bunu yanına alabilir o da şefaat olur. Çünkü bu bunun yanında şefi oluyorsa bu da aynı oluyor yani, ikisi bir birinin yanında olduğu için o ona şefaatçi o ona şefaatçi durumunda olmuş oluyor. Yani bu bunun yanına gelme hakkını elde etmişse bunun yaptığı da şefaat, bu bunu da yanına alabiliyorsa buna da şefaat denir. Onun için cehennemdekiler için şefaatten bahsettiğinden dolayı Meryem Suresindeki ayet o zaman cehennemdekilerinin hak ettiği şefaat ne olur? Cennetteki yakınlarının yanına yerleşmek olur değil mi? Onun için İlhak kelimesi Türkçede de var onu da unutmayın.
“…………………………………” “Kendi soylarını kendilerine il hak ederiz.” Yani kendi çoluğu çocuğu, dede atadan hep böyle aynı yerde yerleşmiş olurlar. Peki, onlar buraya geliyor da bunu buraya kattı, bunun için bir bedel ödetiyor mu buna? Bir yakınımı yanıma almak istiyorum bedeli var mı? Yok diyor.
“…………………………………………..” “Onların amelinden de hiçbir şey eksiltmiş olmayız” diyor. Ondan sonra bir şey söylüyor.
“………………………………………..” “Her yaptığı çalışma karşılığında rehin alınır.” Rehin alınmak ne demek? Geçici olarak tutuklanması demek değil mi? O cehennemlik olan orada geçici olarak kalmış oluyor cezasını çekince cennete geçmiş oluyor. Şimdi tabi sürekli cehennemde durma durumu olanlar oradan çıkma durumu olmayanlarda orada sürekli olarak kalırlar. Aftan yararlanamıyor onlar. Şimdi burada Ali İmran’ın 186ncı ayetine geliyoruz. Bu ayeti lütfen aklımızdan hiç çıkarmayalım, son derece önemlidir. Allah-u Teala diyor ki,
“……………………………………………” “Mallarınız konusunda canlarınız konusunda da yıpratıcı bir imtihandan kesinlikle geçirileceksiniz.” Yani maddi sıkıntılar çekersiniz, yakınlarınız hastalanır, siz hastalanırsınız ya da hastalanmaz çok zor durumlarla karşılaşırsınız. Ah ben neler çektim neler, şuranın bir ağzı olsa da benim çektiklerimi bir anlatsa, benim başıma gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir, bu rahatlıkla herkesin söyleyeceği bir sözdür. Şimdi herkes zannediyor ki başkasının başına gelmiyor sadece kendisinin, çünkü kendisinin canı yanıyor ya zannediyor ki sadece kendisinin başına geliyor. Yok bu dünyada yaşıyorsan başına gelecek. Bunu bilirsen son derece mutlu olursun. İmtihan ediliyorum bunu başarmak zorundayım dersiniz gevşetmezsiniz. Mutlaka başarmam lazım. O zaman o sıkıntı zevke dönüşür. Çünkü Allah-u Teala’ya tam bir güveniniz olur ve büyük bir zevke dönüşür. Dışınız belki sıkıntılı olabilir belki ama içiniz bayram eder. Ondan sonra da diyor ki Allah-u Teala,
“…………………………………………………..” “Şurası da çok kesin, sizden önce kendisine kitap verilmiş olanlardan da kesinlikle işiteceksiniz.” Ne işiteceğiz Ya Rabbi?
“…………………………………………………..” Şimdi kendisine kitap verilmiş olanlar ve müşrikler, tabi aslında ikisi de müşrik, Ehli Kitap’ta aslında müşrik biliyorsunuz, Ehli Kitap içerisinde doğru inanca sahip olanlar var onu Kuran’ı Kerim’den görüyoruz. Geçen haftaki dersimizde de okumuştuk, Maide Suresindeydi demi o? 5nci Cüz’de miydi? 5nci Cüzdeymiş 123nci sayfa. Şimdi bu Yahudi ve Hristiyanlar, iki grup, bir grubu diyor ki Allah-u Teala, Mesela burada sadece Hristiyanlardan bahsediyor, ama Ali İmran suresinde daha önce okuduğumuz hatta hiç onları okumayalım da hemen bir sayfa çevirin Ali İmran’dan bulduğumuz yerden oraya bakalım.
“……………………………………………….” “Ehli Kitap içerinde elbette Allah’a inanan ve güvenen vardır” Yani Yahudi ve Hristiyanlardan tamam?
“…………………………………….” Yani 199ncu ayet Ali İmran, “ Size indirilmiş bu kitaba da inananlar vardır” Şimdi bizi düşünün biz bu kitaba inanıyor muyuz? Peki Yahudilere ve Hristiyanlara indirilmiş Tevrat ve İncil’e inanıyor muyuz? Tamam demek ki onların içerisinde aynen bizim gibi olan, Kuran’ı Kerim’e inanan kendilerine indirilmiş kitaba inananlar var ve onların mümin olması için Araf 157 de, bu kitaba uymaları gerektiği açıkça ifade ediliyor. Bu kitaba eğer uymazlarsa o zaman inanmış sayılmaz. Bunlar kesinlikle vardır diyor Allah-u Teala,
“…………………….” “Allah’tan korkarlar” “…………………………” “Allah’ın ayetleri karşısında az bir bedel almazlar.” Yani Allah’ın ayetlerini bir şeye değişmezler.”
“……………………………………………………” “onların ücretleri Rab’leri katındadır.”
“…………………………………………………..” “Allah’ın hesabı çok çabuktur.”
Şimdi Ehli Kitaptan bir grup aynı bizim gibi mümin miymiş? O zaman bir grupta müşrik. Müşrik olan bir grup daha var. Ama şimdi Ehli kitapta müşrik, diğer müşriklerde müşrikdir. Bunları bir gruplara ayırırken Cenab-ı Hak Ehli kitabın müşrikleri de müşrik diğerleri de müşrik ayırırken bizim tanımamız açısından birisine Ehli Kitap birisine müşrikler diyor. Bu Tevbe Suresinin 31nci ayetini açarsanız 9ncu sure 192,
“……………………………………………” “Yani din adamlarını ve ilim adamlarını Allah ile kendi aralarına Rab’ler olarak koydular.
“…………………………” “Meryem oğlu Mesih’i de öyle yaptılar.” Rab yaptılar Rab İsa diyorlar,
“………………………………..” “ Oysaki hepsine verilen emir bir tek ilaha kulluk etmeleridir. “
“………………” “Ondan başka ilah yoktur.”
“………………………….” “Allah onların ortak koştuklarından uzaktır” Yani onlar da ne oluyorlar müşrik oluyorlar. Onlarda müşrik oluyor ama burada insan kategorilerini tam anlayabilmek için insan gruplarını Cenab-ı Hak daha açık bir ifade de bulunmuş Ali İmran 186 da diyor ki,
“………………………………………” “ Kesinlikle işiteceksiniz,”
“………………………………” “Kendilerine kitap verilenlerden kesinlikle işiteceksiniz”
“………” “sizden önce”
“…………….” “başka müşriklerden de işiteceksiniz.” Bizden önce kitap verilenler ve müşrikler dediğimiz zaman Müslüman olmayan gruplardan dışarıda kalan var mı? Hepsi giriyor. Müşrik ve ehli kitap dediniz mi tüm Müslüman o grupların dışındakiler bu grubun içerine girer. İşte efendim ateistler onlar hangi gruba girer diye söz söyleyenler var ateistlerde müşrik olan kişilerdir. Biz Cuma gününden beri vakıfta dünyanın en eski ateist derneğinin başkanını misafir ettik. Onunla izleyenleriniz olmuştur. 5 tane toplantı yaptık. Açıkçası kendisini şöyle tanımladı ben çağdaş paganistim. Ne demek paganist? Müşrik demek değil mi? Müşrikim. Niye çünkü o da kendi nefsini Allah’tan önceye alıyor. Allah’ı hayatında görmek istemiyor. Birkaç kere şunu söyledi ben dedi ateist olarak anılmak istemiyorum dedi. Sadece Tanrının müdahale etmediği bir hayat istiyor. Yani size hani bir ateist tanımı yaparım zaman zaman, ateistler Allah bana her şeyi versin ama emir vermesin diyenlerdir. Ben hayatı kendi arzumla şey yapmamyaşamak isterim. Ondaki o manayı ifade etmiş oldum Enes Hocam aynı bunu söylemiş oldu değil mi? İfade böyle değil ama netice bu. Dolayısıyla müşrikler dediğiniz zaman yani Ehli Kitap ve müşrikler dediğiniz zaman Müslümanların dışındaki bütün gruplar anlaşılır. Hepsi girer Müslümanların içindeki müşriklerde girer. Kendini Müslüman zanneden müşriklerde girer. Çünkü onlarda ehli kitaptır. Şimdi bunlardan kesinlikle işiteceksiniz diyor, ne işiteceğiz Ya Rabbi?
“…………………” “Çok büyük eziyet işiteceksiniz.” Peki, bu eziyet ne acaba? Çünkü eziyetin çeşitli anlamları var ama müşriklerden ve ehli kitaptan işiteceğimiz eziyet ne? Onun için 427nci sayfa Ahzap Suresi 57ve 58nci ayetleri okursak bu konuda çok ayet var ama bu iki ayet zannedersem bizim için yeterli bilgi verecek, diyor ki,
“………………………………………” “ Allah’a ve Rasul’une eziyet edenler.” Allah’a nasıl eziyet edilir, yani bizim anladığımız anlamda Allah’a eziyet edilemez. Rasul elçi sıfatıyla nasıl eziyet edilir. Şimdi ne demek bunu anlayalım.
“………………….” “ Allah onları rahmetinden uzaklamış, dışlamıştır.”
“…………………………..” “ dünyada da ahirette de”
“………………………………” “Onlar için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.” Şimdi bunun ne olduğunu şu ayetten anlıyoruz,
“……………………………..” “ Mümin erkeklerle mümin kadınları eziyet edenler” nasıl eziyet ediyor?
“……………………………..” “ Yapmadıklarını yaptı diyerek.” Bir kimseye yapmadığını yaptı dediğiniz zaman nasıl bir eziyette bulunursunuz? İftira. Peki, Allah’a iftira atıyor mu insanlar, mesela Allah bir şey söylemediği halde söylemiştir diyorlar mı? Kendisine Müslüman diyenler de biraz sonra görecez. Bakacaz mesela bu ayet açısından Allah’a eziyet etmeyen belki vardır. Ama mesela onu mevcut kitaplarda göremiyoruz. Şii, sünni hiçbir mezhebin kitabında göremiyoruz. “……………….” İftira değil mi? Demek ki eziyet neymiş? Allah’a ve Resul’e iftira zaten Resul’e iftira Allah’a iftira, çünkü Allah’ın sözünden başkasını söylemez ki.
“………………………………….” “Onlar bir buhran üstlenmiş oldular.” Yani iftira suçu değil mi?
“…………………………………” “Apaçık bir günah üstlenmişlerdir.” O zaman eziyet müminlere iftiralarda yapılacak. Şimdi bu Allah-u TealaResullullah’a hatta şey bakın 50-45 den başlayalım,
“……………………………….” “Ey Nebi,”
“…………………………………” “ seni elçi olarak gönderdik”
“………………” “bir şahit olarak”
“………………….” “müjdeci olarak”
“…………………..” “uyarıcı olarak”
“……………………” “Allah’ın onayıyla Allah’a çağıran” Allah’ın onayı ne demek? Allah’ın söylediği sözlerle çağıracaz kendi kafana göre değil. Allah ne demişse öyle çağıracaksın. Bak şimdi dikkat ederseniz bu dine zarar verenler kendi kafalarındaki sözleri dine mal ettikleri için zarar vermişlerdir. Yani Nebimiz öyle serbest değil Allah’ın dediğinden başkasını yapamaz.
“…………………….” “aydınlatan bir ışık olarak kandil olarak seni gönderdik.” Nurlar saçan birisi olarak”
“……………………….” “Müminlere müjde ver”
“……………………….” “şunu söyle ki Allah’tan taraf büyük bir ikram vardır.” Yani hak ettiğinizi alacaksınız bir de fazlası var. Ama o büyük basit değil. Ondan sonra ne diyor,
“……………………….” “kafirlere ve münafıklara itaat etme.”
Şimdi Ali İmran 186 da sizden önce kendisine kitap verilmiş olanlar ve müşrikler dediğimiz zaman kafir ve münafıklarda bu gruba giriyor mu? Şimdi münafığın tek farkı şu, biz Müslüman zannederiz ama kafirdir. Bizi kandırır. Onun için burada diyor ki Allah-u Teala,
“………………………………” “Kafirlere ve münafıklara boyun eğme” diyor. Boyun eğme ne halleri varsa görsünler ama,
“…………………………” “ onların sana verdiği eziyeti bir kenara bırak”
Şimdi bu benim elimde şimdi içmek istiyorum hocam onu bırak diyorsunuz. İçinde benim görmediğim bir şey var. O zaman burada bırakırım. Bir daha almam değil mi? “…….” “eziyetlerini bir kenara bırak” yani ne demek, hiç ilgilenme görme, aldırma. Bırak onları boşver. Eziyetleri neydi iftira, yalan değil mi? Böyle uydurma şeyler. Peki ne Ya Rabbi?
“……………………………….” “Allah’a güven ve dayan”
“……………………………” “Vekil olarak Allah yeter” Allah seni korur hiç korkma. Bunlar ne yaparlarsa yapsınlar, ilgilenme boşver ne derse desinler.
Şimdi gelelim tekrar Ali İmran 186yı anlamaya. Şimdi diyor ki Allah-u Teala burada,
“……………………………………..” “şurası kesin ki mallarınız ve canlarınız konusunda kesinlikle yıpratıcı bir imtihandan geçirileceksiniz.” Başka,
“………………………………………” “ sizden önce kendisine kitap verilenler kesinlikle işiteceksiniz ve müşriklerden” bir başka ifade ile kafir ve münafıklardan. Kesinlikle işiteceksiniz. Ne işitecez Ya Rabbi?
“……………………………………” “ çok eziyet işiteceksiniz bir tane iki tane değil çok eziyet” ne demek size iftiralar yapacaklar, yapmadığınız şeyleri söyleyecekler, çeşitli şeyler uyduracaklar. Peki, ne yapalım Ya Rabbi?
Az önce “……………” dedi ya “bırak” peki, bu bırakın açıklaması ne acaba?
“………………..” “sabrederseniz” ya kardeşim buna da sabredilmiyor ki bak adam neler söylüyor, ya söylesin boşver, sen onla ilgilenme yürü. Ya ama, aması yok yürü. Bırak onları. Şimdi böyle olduğu zaman Müslümanlar provakasyona gelebilir mi? Provoke edebilirler mi kafirler bizi? Tahrik edebilirler mi? Ne derlerse desinler ilgilenme diyor değil mi? Boşver. Ondan sonra,
“………………………………………….” “kendinizi de koruyacaksınız” öyle sele serpe değil tedbirinizi de alacaksınız,
“……………………………………..” “o işlerin kararlılık gerektirenlerindendir.” Kararlı olursanız başarırsınız. Sabır ve kararlılık gerektiriyor. Öyleyse bize kâfir ve münafıklar ne yaparlarsa yapsınlar onları ne yapmak gerekir? Onları duymamak gerekir. Neler söylemiyorlar ne iftiralar yapmıyorlar. Hepinizde duyuyorsunuz bizde duyuyoruz. Yapacaklar mesela Rasullullah (sav) geçen de şeyde Paris de karikatürlerle saldırılmış. Bu ayetlere göre ne yapmak gerekirdi. Ne yaparsa yapsın banane. Yapsın adamın cehenneme gitme hürriyeti var ya. Allah’ın verdiği hürriyeti ben mi elinden alacam. Böyle yaptığınız zamanda kâfirler sizi hiçbir zaman tahrik edip yanlış davranışa sürükleyemeyecekler tamam mı? Şimdi Kuran’ı Kerim de Allah-u Teâla her şeyin örneğini de vermiştir. Birçok yerde var. 301nci sayfa Kehf Suresi ilk ayeti, çok yerde var,
“………………………………………..” “Bu Kuran da insanlar için her şeyin örneği evire çevire verdik, değişik şekillerde verdik”
Şimdi maalesef Müslümanlar bu ayetlerden gerçekten gafiller. Biraz sonra zaten mevcut durumu anlattığımız zaman göreceksiniz. O zaman demek ki Allah-u Teala bunun da örneğini vermesi lazım değişik şekillerde. Yani yapılan iftiranın verilen eziyetin, saldırıların bir örneğini vermesi de lazım bakalım ona karşı nasıl bir davranış gösterilmiş.
“………………………………….” “ ama insanoğlu çok fazla mücadele eder, her şeye karşı çıkar, bir muhalefet yapacak bir karşı çıkış yapacak.
Şimdi bu 63ncu sureyi bir açalım. 555-556, şimdi bu Münafikun Suresi belmuzalikgavesi yapılmıştır. Oraya münafıkların reisi olan Abdullah b. Selu da katılmış. Savaş o geri dönerken ordu içinde pislikler çıkarmış. Dönüşte Aişe annemize iftira etmiş. Nur suresi ile sabit. Orada da şöyle bir söz söylemiş. Burada 8nci ayet Münafıkun suresinin,
“……………….” Kendi adamları ile beraber söylüyor tabi şöyle diyorlar,
“………………………………………………….” “ hele bir Medine’ye dönelim” bu işin medine dışında olduğu da anlaşılıyor değil mi net bir şekilde. Çünkü ordu ile beraber gitmişler, ordu içinde nifak çıkartıyor düşünebiliyor musunuz? En ağır şey. Oraya bir dönelim.
“…………………………………………….” “ o çok güçlü olan o çok aşağılık olanı Medine’den çıkaracak.” Çok güçlü olan kim burada? Abdullah B. Selukendisini çok güçlü çünkü kabile reisi. Çok güçlü olan çok aşağılık olan kim ona göre?Rasullullah (sav) çok aşağılık olanı oradan çıkaracaktır. Bu Kuran’la sabit. Bundan daha ağır bir hakaret düşünebilir misiniz bir insana. Yok o komutan o devletin başı, savaş sırasında bunun söylüyorsunuz. Çok güçlü olan çok aşağılık olanı oradan çıkarakcaktır. Şimdi bu bir eziyet mi? Tam bir eziyet değil mi? Peki, Rasullullah buna karşı ne yaptı? Oğlu Abdullah mümin birisi medine girerken yolda iniyor bu sure, medineye giderken gidip babasının önünde kılıcını çekiyor. Diyor ki aşağılık olan benim üstün olan Allah’ın Rasuludur demedikçe ya bunu söylersin ya da seni Medineye sokmam diyor. Aman yavrum etme eyleme falan, yok. Rasullullah bunun duyuyor Abdullah’ı çağırıyor. Bırak diyor, bizim yanımızda olduğu sürece bizden sadece iyilik ve ikram görecektir. Bak “………………..” Ahzap 48 deki ayet. Bırak bunların eziyetleri ile ilgilenme boşver. İlgilenmiş oluyor mu, çağırıyor. Hatta geliyor Rasullullah’ın yanına diyor ki “Ya Rasullullah benim kabilem çok iyi bilir, o kabile içerisinde babasına benden saygılı daha genç yoktur. Korkarım ki bir başkasına yetki verirsiniz babama bir şey yapar bende dayanamam o Müslüman kardeşime bir münafık sebebiyle kötülük yaparım. Lütfen bir şey yapılacaksa bana emredin babamın kafasını uçurayım.” Rasullullah diyor ki “ hayır. Yanımızda olduğu sürece bizden sadece ikram ve iyilik görecektir.” Peki, şimdi Paristeki veya bir başka yerdeki bir zamanlar Danimarka da bir karikatür olayı olmuştu, Müslümanlar bunlara karşı ne yapmalılar. Hiç duymayacak, hani bizim Türkçede çok güzel bir söz vardır it ürür kervan yürür. Boşver ne derse desinler. Hiç ilgilenmemek lazım bu tip şeylerle boş ver. Şimdi bu şahıs aynı savaşın dönüşünde 24ncü sureyi açın, Aişe Validemize iftirada bulunmuştur. Yani bir provokasyon peşinde sürekli kendi Müslüman gözüküyor. Münafık bu. Bir tahrik olsun bir şey olsun yok. Rasullullah hiç duymuyor onu bırak onu. 352nci sayfa 11nci ayet,
“………………………………………….” “ bu iftirayı yapan sizden bir grup” birbirine bağlı bir ekip ama Abdullah b. Salu kendi kimliğini gizlediği için bunların için de samimi müminlerde var. Bilmiyorlar yani orada birisi bir şey söylüyor o hemen tekrarlıyor. Çok kolay ama ne diyor Allah-u Teala,
“……………………………………..” “bunu sizin için şerli saymayın”
“…………………………………………” “ bu sizin hayrınızadır.” Yani şimdi mesela Paris’teki o karikatürlerden biz Müslümanlar olarak yapsınlar ya adam ne istiyorsa yapsın banane kardeşim deseydik Müslümanlar için büyük bir lehte propaganda olmaz mıydı?
“………………………………………….” “onlardan her birisinin kazandığı günah kendisinindir.”
“…………………………………………….” “içlerinde birisi var ki kendi büyüklüğünün arkasına sığınmış.” Yani bir kabile reisi ya, Medinenin önde gelenlerinden Abdullah b. Selulun olduğunu da bak ayetten öğreniyoruz.
“…………………………………………….” “ Onun içinde büyük bir azap vardır” şimdi düşünebiliyor musunuz o devletin başına ki Allah’ı Nebisi Resulu diyor ki senin karın zina etti diyor ve halkın arasına yayılıyor. Biliyorsunuz dönüşte Aişe validemiz, devenin o üzerindeki şeye ne deniyordu? Herdeç deniyordu evet onun üzerinde böyle güneş ışınlarından koruyan görmüşsünüzdür böyle kabin gibi bir şey var onun üzerinde Aişe validemiz onun içesinde bulunuyor çünkü çöl çok sıcak yani ben birkaç defa çölde yolculuk yaptım biliyorum yani acayip bir sıcaklığı oluyor. Şimdi onun içerisinde asker kalkacak o arada tuvalete gitmiş. O tabi herdeçin içinde olduğunu zannederek yani oradadır zannederek orada hareket etmiş birde dönüyor ki herkes gitmiş. Ordunun arkasından da eşyasını bırakan olursa diye bir yada bir kaç kişi birden fazla kişi olur. O zaten ismini hatırlayamadım o geliyor bakıyor Aişe validemiz orada devesine bindirip getiriyor. Hemen Abdullah b. Selul iftirayı patlatıyor. Bunlar oralarda bir halt karıştırıyorlardı diye. Etrafına da birkaç kişiyi alıyor. Şimdi Kuran’ı Kerimin şahitliği ile bu adam en büyük iftirasını da yapıyor mu? Bakın en rezil kişi diyor ve eşine de iftira ediyor. Bu kişi hastalanınca Rasullullah (sav) ziyaretine gidiyor. Hastalığı sırasında Rasullullahın hırkasını istiyor diyor ki giyelim de cennete giderim diye düşünüyor, cennetlik kefenler gibi JRasullullah (sav) çıkarıp veriyor hatırladığım kadarıyla Ebu Bekir (ra) o an orada olması lazım “Ya Rasullullah bu kadar mı!” bari bunu yapma” diyor ki “ bunun ona hiçbir faydası olmaz ama bize faydası olur” vefat ediyor gidip cenazesini kıldırıyor ve kabilenin başında bulunuyor ondan sonra inen ayette artık ondan sonra onlardan, Tevbe 84ncü ayet,
“……………………..” “onlardan ölenlerin hiçbir tanesinin üstüne cenaze namazı kılma.”
“……………………….” “kabrinin başında da bulunma” ama o olaydan sonra geliyor.
“……………………………” “çünkü onlar Allah’ın ve Resulunun emirlerine karşı kendilerini kapatmış, gözlerini yummuş, kulaklarını tıkamış insanlardır.”
“……………………………” “ yoldan çıkmış olarak ölmüşlerdir.” Dolayısıyla bunların kabirlerinin başında bulunma, cenaze namazlarını da kılma, bu emir daha sonra geliyor.
Şimdi bütün bunları birleştirdiğimiz zaman bütün bunlar ışığında şu ayeti tekrar okuyalım, yani bu Ali İmran 186ncı ayeti.
“…………………………………….” “ kesinlikle mallarınız ve canlarınız konusunda yıpratıcı bir imtihandan geçirileceksiniz”
“…………………………………” “ sizden önce kendilerine kitap verilenler ve müşrikler kesinlikle işiteceksiniz”
“…………………………………” çok eziyet işiteceksiniz” nedir çok eziyet? Yalan söyleyecekler, iftira atacaklar, şunu yapacaklar bunu yapacaklar. İşte gördünüz Rasullullah’a neler yapmışlar değil mi? O zaman mutlaka işiteceksiniz dediğine göre bu ayet her Müslümanı ilgilendirir mi? O zaman her Müslüman kendi başına bunların geleceğini düşünsün. Benim başıma da bu gelebilir dememiz lazım. Kesinlikle olacak dediğine göre Allah-u Teala. Peki, ne yapmamız lazım,
“……” “sabırlı olacaksınız.” Rasullullahın yaptığı gibi. “………………” “kendinizi koruyacaksınız” yani Allah’ın emrini tutacaksın, yasaklarından kaçacaksın, kendini koruyacaksın,
“…………………….” “ ama bu işlerin kararlılık gerektirenlerindendir.”
Şimdi Cuma gününden beri burada olan ve bugün giden AntonvanHolf Müslümanların bütün açıklarını yakalamış. Buraya bir şey öğrenmek için değil öğretmek için gelmiş. Ama olsun en azından olaya nasıl baktıklarını yakından görmüş olduk ve bizde her konu ile ilgili cevaplarımızı hamdolsun verdik.
Şimdi biz bunları duyacağımızı Kuran’ı Kerimden biliyoruz ayeti e okudum onlara çünkü o Paris olayını da gündeme getirdi. Ama onun yüzde yüz haklı kılan bir husus var. Hatta ilk geldiği zaman ben ona şunu söyledim neler konuşacaz nasıl bir plan yapalım diye dedim ki bak şu senin bize sormak için getirdiğin şeyler varya şu söylediklerin bunlar aslen Türkiye de birçok kişinin sormak istediği ama sormaya cesaret edemediği şeylerdir. Onun için sen sert şekilde söyle ve savun dedim. Sen bunu söyleyeceksin bizimkiler bunu söylemeye cesaret edemiyor. Şimdi diyor ki niye orada ki tamam karikatür yapmış yapmamış niye bu kadar sert tavır gösteriyorsunuz, ha ora o Paristeki olay çok büyük bir oyun olarak gözüküyor gerçek bir olay olmadığı anlaşılıyor ama o önemli değil. Müslümanların bu kırılgan yapısını insanlar çok güzel tespit etmiş. Çok kolay şekilde tahrik edilecek yapıya kavuşmuş Müslümanlar. Daha önce burada da konuşmuştuk ve vakıfta da toplantı yapmıştık bütün ayrıntıları ile konuyu incelemiştik işte daha ayrıntılı bilgi almak isteyenler o cumartesi derslerinde yani fıkıh müzakerelerine bakabilirler. Sunni, Şii ne kadar mezhep varsa tamamının ittifak ettiği şu, Rasullullah’a hakaret eden kişi öldürülür. Ona söven kişi öldürülür. Şimdi bakın burada açık ayetleri gördünüz değil mi? Bu eziyetin ne olduğunu da Cenab-ı Hak şüpheye yer bırakılmayacak şekilde açıkladı mı? Örnekleri ile de bunu gösterdi mi Kuran’ı Kerimde, peki kardeşim çok affedersiniz ama siz hangi dinin mensubusunuz? Ey Sunni ve Şii mezhepler. Ondan sonra ki ayeti okuyalım bakın,
“……………………………………” “ Allah kendine kitap verilenlerden kesin söz almıştır”
“………………………………………” “ bu kitabı insanlara mutlaka açık açık anlatacaksınız ve gizlemeyeceksiniz”
“……………………………………….” “ama onlar sırtlarının arkasına attılar.” Bizimkiler öyle yapmış mı? Peki bunu yaparken neye dayanmışlar biliyor musunuz? Sağ olsun bütün arkadaşlarımız büyük bir gayret ile konuyu araştırdılar, o cumartesi müzakerelerinde görürsünüz bütün delillerini her şeyini görürsünüz, dayandıkları hiçbir tane sağlam delil yok. Bu kadar açık ayete rağmen, tamamen uydurma bir rivayete dayanmışlardır. Yok efendim Rasullullah (sav) Kaybe b. Ereşi bir suikastte öldürtmüş. Kayb b. Ereşe le o hadise bakın. Buhari de ve müslimde de var değil mi? Birçok hadis kitabında vardı. Bir okuyun bütün her kelime uydurma olduğunu gösteriyor. Kabille eşref son derece kişilikli ve saygın bir yapıda gösteriliyor. Rasullullah onların kalesinin içerisine adam gönderiyor. Gece giriyorlar bir oyunla dışarı alıyorlar, içeride karısının konuşmaları yer alıyor, öldürülen bir adamın karısının konuşmasını size kim anlattı. Efendim son derece akıllı dirayetli bir kişi olarak gösteriliyor Müslümanlar ve Rasullullahta çok kötü bir kişi. Mescidin içerisinde diyor ki Kuran’ Kerimde var işte münafıklar orada bir takım Yahudiler geliyorlar kim gidip Kayb b. Eşeşi öldürür diyor. Ya suikast düzenleyecek adam bunun mescitte gider der mi? Efendim neymiş eziyet etmiş. Eziyetin karşılığının ne olduğunu o kadar ayet anlatmadı mı? Efendim gitmişler kalelerinin içine girmişler akşam orada öldürüyorlar adamın kellesini de çıkarıp getiriyorlar kimsenin haberi olmuyor. Halbuki Kuran’ı Kerim onların kalelerinin içersin de güvende olduklarını da açıkça da bildiriyor. Hakikaten Kuran’ın ihtişamı her dakika her saniye bizi şaşırtıp duruyor. Şimdi Yahya bunlarla ilgili yazılı olanlara önce bir baktı. Korkmuş o, ne demiştin o ilk ne dedin, bu gerçek olmalı değil mi? Ya herkes ittifak etmiş hocam dedi ya ne yapacaz şimdi dedi? Beni Kurezayı hallettik ama kayb b eşeş konusunda herkes ittifak etmişliği var. Neyse bir okumaya başladık patır patırpatır dökülüyor ve enteresan tarafı da Haşr Suresinde bakın şey kalenin içerisinde yapıldı deniyor, suikast, Rasullullah asla böyle bir şey yapamaz eziyetten dolayıymış konu da eziyet. Ayetlerde eziyet ile ilgili ne dedi Allah? Hiç ilgilenme dedi, Allah öyle dedi ama ben böyle yapıyorum diye bilir mi Rasullullah? Bunun diyen adam Müslüman olmaz ki. Allah’ın Rasulu ve Nebisi olsun. Evet 59ncu sureyi açalım. 546ncı sayfada bak diyor ki Kayb b. Eşerin kabilesi ile ilgili olarak Bedinadir kabilesi 2nci ayette bak mesela mealden okuyum ben hiç mana vermeyim,
“ O ki ehli kitaptan o inkar edenleri ilk Haşr için diyarlarından çıkardı. Siz çıkacaklarını zannetmediniz. Onlarda zannediler ki kaleleri istihkamları kendilerine Allah’tan koruyacak manalardır.” Yani onların kalelerinin kendilerini koruyacakları kanaatindeydiler diyor. Şimdi bahsedilen suikast şu çıkarım olayından önce olmuştur. Eğer birisi o kaleye girip suikast yapabiliyorsa onların böyle bir kanaatleri olabilir mi? Kalelerinin kendilerini koruyacaklarına inanıyorlardı diyor. Olabilir mi? Koruyamıyoruz derler değil mi? Kurtaramıyoruz. Şimdi Kuran ayetleri ile kalelerin içerisine böyle bir suikastin yapılmadığını da öğreniyoruz, şimdi uydurma, bu kadar ayet bırakıyor kenara bu kadar ayet bırakılıyor bir tane uydurma rivayetle Sunni, Şii bütün mezhepler rasullullaha sövenin öldürüleceğine fetva veriyorlar ve tevbeside kabul edilmez diyorlar. Kafirsetevbesi kabul edilir mi edilmez mi ihtilaf var öyle değil mi? Ama Müslümansa kesin kabul edilmez. O da ittifak var. Kafirse bazıları edilebilir. Diyor ki Tevbe etsin canım o ahiretle ilgili biz öldürürüz. Ben bunu hep temele benzetiyorum. Anlatmışımdır size de hani galata köprüsünden geçiyormuş birisi çarpmış pardon demiş, temelde almış köprüden aşağı atmış. Ulan niye attın demişler pardon dedi demiş pardon nesi ki var ki, ya kötüyse J her ihtimale karşılık attım demiş. Şimdi bunlarda her ihtimale karşılık öldürüyorlar. İşte bak ne diyor Allah-u Teala,
“……………………………………….” “Kendine kitap verilenlerden kesin söz almıştır Allah” ona biz de dahil miyiz?
“………………………………” “Onu mutlaka insanlara açık açık anlatacaksınız” peki, bu ayetler uygulansaydı o kitaplarda böyle bir şey olur muydu? Çünkü Rasullullaha söven kişi Müslüman olamaz münafıktır ya da kafirdir. Ne dedi Allah Ahzap 48 de,
“…………….” “bırak onların şeylerini” ne halleri varsa görsünler bitti o kadar. İşte bütün bu yanlış davranışlar insanların bu dinden uzaklaştırmıştır. Maalesef öyledir.