Allah’ın kendilerine verdiği şeyde cimrilik yapanlar, yaptıklarının kendi hayırlarına olduğunu zannetmesinler. Bu onların aleyhinedir. Cimrilik ettikleri o malları, kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah, yaptığınız şeyden haberdardır.
Allah fakir, biz zenginiz diyenlerin sözünü Allah elbette işitti. Bunların söyledikleri şeyi yazacağız. Nebileri haksız yere öldürmelerini de yazacağız. Diyeceğiz ki şu yangın azabını tadın bakalım. Bu sizin elinizle yaptığınızın karşılığıdır. Allah kullarına elbette ki haksızlık yapacak değildir.
(Al-i İmran Suresi /180-181)
Elinizdeki avucunuzdaki malların hiçbirisi sizinle ahirete gitmeyecektir. Burada kalacaktır. Allah’ın bir kanunu vardır: Yapılan bir kötülüğün cezası, onun dengi bir kötülüktür.
İnsanların bu dünyada yaptığı cimriliğin sıkıntılarını ahirette göreceklerdir. Bazı insanlar faizle zenginleşiyorlar, halkın parasını çekiyorlar ve insanları ciddi manada sıkıntıya sokuyorlar. Bunların ahiretteki cezası da, dünyada insanlara verdiği sıkıntının mislini ahirette kendilerinin çekmesidir.
Birisi bir cam kırdımı, camı taktırır ve bir cam parası da üstüne verir. Dolayısıyla ahirette herkese yaptığının iki katı verilmiş olur.
İnsanlar, cimrilik yaparak ne elde eder?
İnsanlarda dünya sevgisi mal sevgisi vardır. Bu sevgiler olmasa imtihan da olmaz.
Siz Allah’ı mı daha çok seversiniz, malınızı mı daha çok seversiniz. Herkes, Allah’ı daha çok sevdiğini söyler. Ama malını ver dediğin zaman, binbir türlü bahane uydurur. Malını vermek istemez. İnsanların dünyalığına dokunmadığın zaman her şey sütlimandır. Ne zaman ki bir şeyden kendi nefislerine bir sıkıntı gelecek olur. Ne zaman ki mallarını harcamaları gerekir. İşte o zaman köşe bucak kaçar. Zaten, Müslümanlık da o zaman anlaşılır. Canınızla ve malınızla kendinizden fedakarlık yapmak zorundasınız. Orda başarı sağladığımızda imtihanı kazanmış oluruz. Allah’ın ahirette vereceği mükafat çok çok fazla olur.
Ceza bire birdir, fakat mükafat bire ondan başlar ve üst tarafı açıktır.
Dünyada vermeye kıyamadığın mal, ahirette hiçbir işine yaramayacak. Boynuna dolanacak. Zehirli yılan gibi boynuna dolanır, ben senin zekatını vermediğin malınım der ve adamı ısırır. Böyle bir hadis vardır.
Allah fakirdir diyenler Yahudilerdir.
Para faizcilerin kasasında toplanmış, onlar da borç verecek adam bulamıyorlar. Üretici de malını satamıyor. Dolayısıyla piyasa yangın yerine dönmüş oluyor. Onlar da bu yangına sebep oldukları için ahirette yangınla cezalarını çekecekler.
Bugün bakıyorsunuz ben Müslümanım diyen ülkeler genel manada hiç kendi dinlerine güvenmiyorlar.
Allah fakir demek, Allah’ın dediği yoldan gidersek fakir kalırız, problemleri çözemeyiz, demektir. Ekonominin kanunu var kuralı var ona göre hareket edeceğiz, demektir.
Kanun kural dedikleri de batılıların Allah’ın emirlerine aykırı olan kurallardır. O zaman sen demiş oluyorsun ki eğer Allah’ın kurallarına göre hareket edersek biz bu ekonomiyi düzeltemeyiz. Mümin kişi, Allah’a tam güvenen kişidir, Allah ne diyorsa o doğrudur diyen kişidir.
Allah’ın yarattığı bu dünyada Allah’ın kanunları geçerlidir.
Faizli olan bir topluluk. 100 kişi olsun. Ceplerindeki toplam nakit paraları 100 bin lira olsun. 100 bin lira para bu toplumda sürekli dolaşıyor. Birisi işçi olarak çalışıyor, birisi nakliyecilik yapıyor. Ama o 100 bin lira tıpkı vücuttaki kan gibi dolaşıyor. Kimin yanına gidiyorsa onun işini görüyor.
Bunların içerisinde çalışamayan var, işi olmayan var, hasta olan var, zarar etmiş olan var vs. onlara da geriye almamak şartıyla sadaka veriyorsunuz. Dolayısıyla sağlıklı bir toplum herkes hür. Kimse kimseye bağımlı değil. Herkes Allah’a ibadet ediyor. İşini gücünü yapıyor.
Buraya bir banka kuruluyor. Banka milletteki parayı topluyor faiz karşılığında. Oradaki 25 bin liranın bankaya yatırıldığını düşünün. 25 bin lira piyasadan çekiliyor. Piyasanın 75 bin lirası kalıyor. Bu para toplumun ihtiyacının karşılayamıyor. Piyasayı para darlığı sarıyor. Birçok mal ve hizmet yerine ulaşamıyor.
25 bin lirayı alan banka bir müddet sonra insanlara kredi olarak verecek. Sene sonunda faiziyle alacak. Böyle devam edecek ve birkaç sene sonra piyasadaki bütün para bankanın olacak.
Fakat bankacılık öyle bir yapıdadır ki 25 bin lira gerçek paradır. Bi de kaydi para vardır. Kayıtlarda para diye vardır ama gerçekte yoktur. 25 bin lira gerçek para, kayıtlarda 150 bin lira olarak görülür. 150 bin liradan %15 faiz alacak sene sonunda 172,5 bin lira olacak.Bu kadar çok paranın piyasaya girmiş olması birkaç kişiyi para sahibi yapıyor. Bunlar dışarıdan çok sayıda mal getiriyor ve küçük esnaf kapanıyor. Buradaki insanların hemen hemen tamamı o insanların işçisi durumuna geliyor. Zengin olanlar da yüksek faizle borçlandıkları için borçlarını ödeyemiyorlar. İş yerleri kapandı mı herkes ciddi sıkıntılar içerisine giriyor.
Faizli olan bütün ekonomiler hastalıklıdır. Fakat az hastalıklı olan, çok hastalıklı olandan iyi görünüyor. Topallayan, sürünenden daha iyi…
Allah fakirdir demek, faizsiz ekonomi olmak demektir. Müslümanlar isimlerinden başka her şeylerini kaybetmişlerdir.
İnsanların mallarından artsın diye, verdiğiniz faiz Allah katında artmaz. Ama Allah’ın yüzünü (rızasını) isteyerek verdiğiniz zekat ise, işte (sevablarını ve gelirlerini) kat kat arttıranlar onlardır. (Rum Suresi/39)
Allah faizli ekonomiyi daraltır, sadakaları da artırır. (Bakara Suresi /276)
Allah, sekiz sınıfa zekat vermeyi emreder.
Mikail Bayram Hoca, Ömer(ra)’nın bir uygulamasından bahsetti. Müslümanlar İran’ı fethetmişler. İran Şahı kaçmış, erkeklerin birçoğu ölmüş. Kadınlar ve çocuklar kalmış. Çok sayıda da ganimet elde edilmiş. Ömer’e haber göndermişler. Çok ganimet var ve çok sayıda kadın ve çocuk var ne yapalım?
Ömer(ra), kadınlardan uygun olanlarla askerlerin evlenmesini söylüyor. Dikkat ederseniz cariyelik falan yok. O kadınlara ve çocuklara alınan ganimetlerden ikramda bulunulmasını emrediyor.
Bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri mutlaka Allah’a, Peygamber’e, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir. Eğer Allah’a; hak ile batılın birbirinden ayrıldığı gün, (yani) iki ordunun (Bedir’de) karşılaştığı gün kulumuza indirdiklerimize inandıysanız (bunu böyle bilin). Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir. (Enfal Suresi/41)
Ömer’in yaptığı bu davranış yukarıdaki ayetin hükmüdür. Ömer(ra), cimrilik yapsaydı, alınan ganimetlerden onlara vermeseydi, o toplumun İslamlaşması mümkün olur muydu?
Resulullah, Mekke’ye girdi kimsenin burnu kanamadı. Çaresiz kalmış olan insanan çare olacaksınız.
(Ey Muhammed!) Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir. ( Nahl Suresi/125)
Hikmetle çağır demek, adamın problemini çözerek çağır demektir. Bugün Müslümanlar hikmeti kaybettiği için çözümü kendilerinde göremiyorlar. Çözümü batıda görüyor.
Ömer(ra), hikmetle çağırmış oldu. Kisranın hazinelerinin beşte biri çok büyük bir rakamdır.
Devlet gelirlerinden olan zekatlar, Allah’tan bir farz olarak ancak fakirlere, düşkünlere, zekat toplamakla görevli memurlara, kalpleri İslâm’a ısındırılmak istenen kimselere, boyunduruklarından kurtarılacak tüm insanlara, borçlarını ödeyemeyecek durumda olup, borca batmış kimselere, Allah uğruna girişilebilecek her türlü çabayı sarfedenlere ve yolda kalmış kimseler içindir. Allah herşeyi en iyi bilen ve herşeyi yerli yerince yapandır.( Tevbe Suresi/ 60)
Cimrilik yapmak, zekat vermemek, bu dünyada insanlara yapılmış olan çok büyük bir zulümdür. İnanıyorum demekle olmaz. İnandığını her şeyle göstermek zorundasın.