Türkiye’deki fıkıhçılar yılda bir kez toplanırlar. Bu yıl Bursa’da Uludağ Üniversitesinde toplandık. Önümüzdeki yıl inşallah İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde toplanacağız. Toplantıya İlahiyatçılar, Kimyacılar, Veteriner Fakültelerinden uzmanlar katıldı. Bu yılki toplantıda “Helal Gıda” konusu işlendi. Dünyanın değişik yerlerinde Hıristiyanlarla Budistlerle Ateistlerle…vs beraber yaşayan çok sayıda Müslüman var. Böyle olunca Müslümanlar için ciddi sıkıntılar ortaya çıkıyor. Mesela bazıları diyorlar ki: “Peynir mayasına domuzdan elde edilen bir madde katılıyor. Dolayısıyla o mayayla yapılan peynir yenmez” “Kesilen hayvanlar İslami usüllere göre kesilmiyor” “katkı maddeleri (emülgatörler…vs) var. Bunlar hayvansal kökenliyse yenmez, bitkisel kökenliyse yenir”
Bunlar ciddi sıkıntılar. Çünkü jelatin maddesinin katılmadığı şey hemen hemen kalmadı. Jelatin genelde havyasal kökenli üretiliyor. Bunlar hangi hayvanlardan üretiliyor? Yurtdışından gelen peynir…vs. gibi gıdalar konusunda yaklaşım nasıl olmalı?
İşin ticari yanı da meseleleri giriftleştiriyor. Tarih boyunca bazı kişiler insanlar üzerinde manevi baskı oluşturup para kazanma yolunu hep seçmişlerdir. Günümüzde bazıları helal sertifikasından bahsediyor. Helal sertifikası, helal damgası olur mu hiç? Haram damgası olur. Bazıları helal sertifikası vermek helal damgası basmak istiyor. Helaller sayılamayacak kadar çoktur. Her bir basacağı damgaya karşı bir kuruş alsa bile büyük bir rant elde edecek. Ama haram damgası basacak olsa üç-beş damgada kalacak. Onun için kimse haram damgasından bahsetmiyor. Allah teala Kur’an’da helalleri mi sayıyor haramları mı? Haramları sayıyor çünkü helaller saymakla bitmez. İşte bunlara dikkat etmek lazım. Buna bir de bilgi eksikliği eklenince meselenin içinden çıkılamıyor. Mesela bazı gıda kimyacıları fetva vermeye kalkıyorlar. Hatta gıda kimyacısı olmayan bazı insanlarda kendini bu konuda yetkili sayarak kitap yazıyor dernek kuruyor vs. Tamam hassasiyet güzel ama bu konuda önüne gelenin fetva vermesi yanlıştır. Çünkü eksik bilgiyle hareket edenler ciddi sıkıntılara yol açıyorlar. Ben bundan önce de buna benzer toplantılara katılmıştım. Bu arkadaşlara sürekli şunu söylüyoruz: “Lütfen siz fetva vermeyin, gıda kimyası konusunda bize gerekli bilgileri verin”
Bu girişten sonra “Helal Gıda” konusunu işlemeye başlayalım:
HELAL GIDA
Konumuzun özünü kimyasal değişim oluşturuyor. Bu kimyasal değişim tabiatta sürekli olur. Yediğimiz gıdalar hep bu kimyasal değişim ile olur. Mesela yağmurun yağmasıyla yerde müthiş bir kimyasal değişim meydana gelir. Aynı su ve aynı topraktan kimi tatlı kimi acı bin bir türlü meyve ve sebze yetişiyor. Mesela toprağa hayvansal gübre atarsınız o çeşitli kimyasal değişimlere uğrar ve domates oluşur. İnsanlar gübreyi pis kabul ederler fakat o gübrede yetişen bütün gıdaları yerler. İşte bu maddenin kimyasal değişiminden kaynaklanır. Kimyasal değişimle alakalı bazı ayetlere değineceğiz.
İYİ YÖNDE KİMYASAL DEĞİŞİM
13. Ra’d 4:
وَفِي الْأَرْضِ قِطَعٌ مُتَجَاوِرَاتٌ وَجَنَّاتٌ مِنْ أَعْنَابٍ وَزَرْعٌ وَنَخِيلٌ صِنْوَانٌ وَغَيْرُ صِنْوَانٍ يُسْقَى بِمَاءٍ وَاحِدٍ وَنُفَضِّلُ بَعْضَهَا عَلَى بَعْضٍ فِي الْأُكُلِ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. Yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır.
16. Nahl 65
وَاللَّهُ أَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَحْيَا بِهِ الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَاَ
Allah gökten bir su indirir. O suyla ölümünden sonra yeri diriltir…
16. Nahl 66
وَإِنَّ لَكُمْ فِي الْأَنْعَامِ لَعِبْرَةً نُسْقِيكُمْ مِمَّا فِي بُطُونِهِ مِنْ بَيْنِ فَرْثٍ وَدَمٍ لَبَنًا خَالِصًا سَائِغًا لِلشَّارِبِينَ
Sizin için en’amda ibret vardır. Onların karınlarında fers ile kanın ayrışmasından oluşan içenlerin boğazından kayan halis bir sütü size içiririz.
Ayette geçen en’am: tüm hayvanlar değil sadece koyun, keçi, inek, deve cinsidir. Bunu Enam suresi 142, 143 ve 144. ayetlerden anlıyoruz. Enam 4 çift hayvandır. Yani 8 hayvandır.
Fers; bağırsaklara kadar hazmedile hazmedile gelen gıdaların bağırsaklardan süzüldükten sonraki haline denir. Bağırsaklardan süzülen fers kana karışır ve kan ile vücutta gezer. Kan fersin taşıyıcısıdır. Fersi alan kan önce karaciğere gelir ve orada işlenir sonra vücudun her yerine gider ve tüm hücreleri bu fers ile besler. Kan bağırsaktan alınan fersi doğum yapmış bir hayvanın memesine getirince meme kandaki fersi kandan ayırıp alır, kan yoluna devam eder. Meme özel bir sıvı salgılayarak bu fertsen süt imal eder.
Kan da fers de aslında pistir. Bunlar yalın halde yenmez içilmez. Ama Allah Teala bu iki pis maddeyi önce ayırıyor sonra (bir sıvı ile) fersin kimyasını değiştiriyor. Sonra mucize içecek olan süt meydana geliyor. İşte bu Allah’ın ayetlerindendir. Allah Teala bundan ibret alın diyor.
Ayette geçen ibret kelimesi çok önemlidir. İbret ders almak demektir. Yani bir yerde gördüğünü başka yerde kullanmaya ibret denir. Ayette bunda size bir ibret vardır deniyor. Yani bu sistemi siz de kullanın demektir. Sistem maddenin kimyasının değişmesi sistemidir.
Bu ayetle ilgili yapılan bir yanlışa da değinelim:
Bu ayete mevcut meallerin hemen hemen hepsi eksik anlam vermişlerdir. Meallerin çoğu “min beyni fersin ve demin” cümlesini “kan ile fışkı arasından” diye çevirerek “min beyni” kelimesine “arasından” anlamı vermişlerdir. Yani “vast” anlamı vermişlerdir. Evet beyn kelimesi o manaya da gelir. Ama “beyn” kelimesinin asıl anlamı “ayırmak” demektir. Yani “beyn” “firak” anlamındadır.
KÖTÜ YÖNDE KİMYASAL DEĞİŞİM
Peki maddenin kimyası her zaman iyi yönde mi değişir? Nahl suresini okumaya devam edelim:
16. Nahl 67:
وَمِنْ ثَمَرَاتِ النَّخِيلِ وَالْأَعْنَابِ تَتَّخِذُونَ مِنْهُ سَكَرًا وَرِزْقًا حَسَنًا إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
Hurma ve üzüm ürünlerinden sarhoş edici bir şey de güzel bir rızık da üretirsiniz.Bunda aklını kullanan bir toplum için ayet vardır.
Üzümün ürünü denince üzümün şırası vb. akla gelir. Peki üzümün şırası sarhoş eder mi? Hayır etmez. Sarhoş edebilmesi için o şıranın kimyasının değişmesi lazım. Buna kimyasal değişiklik yani fermantasyon denir. O şıranın kimyasını değiştirince o sarhoş edici içkiye dönüşüyor ve haram hükmü kazanıyor. O içki yeniden bir kimyasal değişiklikle sirkeye dönüşse kimyası değiştiği için hükmü de değişiyor ve helal oluyor. Peygamberimiz sirke için “Sirke ne güzel bir katıktır” diyor.
İnsanın elini bile vurmak istemediği fers ve kan, kimyasal değişiklikle tertemiz süt olduğu gibi Allah tealanın şiddetle yasakladığı içkinin kimyası değişince de sirke gibi güzel bir rızık oluyor. (Zaten sirke elde edilirken o önce içki oluyor sonra sirkeye dönüyor. Yani sirke oluşturulurken bekletilme evresinde o önce içki oluyor. Kimyasal değişiklik devam ettiği için en son sirkeye dönüşüyor.)
İşte bu ayetten müthiş bir hüküm çıkıyor: Bir madde kimyasal değişim geçirdiği zaman yeni girdiği şeklin hükmünü alır.
İşte üzümüm kimyası değiştirilerek haram olan içki de helal olan sirke elde edilebiliyor. Aynı üzümden kimyasal değişiklik yapmadan üzüm suyu da elde edilebilir. “Yahu tertemiz üzüm ne olmuş onun biraz bekletilmiş suyu da helaldir” diyemezsiniz. Çünkü o artık üzüm suyu değil. O yeni bir isim ve yeni bir kimya kazandı dolayısıyla hükmü de değişti. Artık ona yaklaşamazsınız. Bazıları da “Efendim haram olan bir şey bir daha helallik hükmü kazanamaz” diyorlar. Nasıl kazanmıyor. Haram olan kan ve fers helal süte dönüyor, haram olan içki helal sirkeye dönüyor ya. Ayette Allah teala ders alın diye örnek veriyor. Bunları iyi okumamız lazım.
HER KİMYASAL DEĞİŞİM HÜKMÜ DEĞİŞTİRİR Mİ?
16. Nahl 68,69:
وَأَوْحَى رَبُّكَ إِلَى النَّحْلِ أَنِ اتَّخِذِي مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا وَمِنَ الشَّجَرِ وَمِمَّا يَعْرِشُونَ
ثُمَّ كُلِي مِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِ فَاسْلُكِي سُبُلَ رَبِّكِ ذُلُلًا يَخْرُجُ مِنْ بُطُونِهَا شَرَابٌ مُخْتَلِفٌ أَلْوَانُهُ فِيهِ شِفَاءٌ لِلنَّاسِ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
68. Rabbin bal arısına şöyle bildirdi: “Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan kendine evler edin.
69. Sonra her türlü üründen ye. Rabbinin sana kolaylaştırdığı yaylım yollarına gir” Onların karınlarından bir sıvı çıkar. O sıvının renkleri farklı farklıdır ve onda insanlar için şifa vardır. Elbette bunda düşünen bir toplum için bir ayet vardır.
Arı çiçekten aldığı nektarı karnında bir kesede kimyasal bir değişiklikle bala dönüştürür. Sonra bu sıvıyı (balı) peteğe yerleştirir. Balın oluşmasında da bir kimyasal değişiklik oluyor fakat buradaki değişiklik önceki ayetlerdeki kimyasal değişikliklerden farklıdır. Çünkü arının önceki yediği çiçek nektarı da helal bu nektarın dönüştüğü bal da helaldır. Yani her kimyasal değişim hükmü değiştirmez.
Bu konuda bizim fıkıh kitaplarında hükümler vardır. Mesela derler ki: “Şıra helaldir. İçkiye dönüşünce haram olur. İçkiden sirkeye dönüşürse helal olur.” Gerçi Şafiiler bunu kabul etmezler ama ayetlere baktığımız zaman Hanefilerin görüşünün doğru olduğu ortaya çıkıyor.
Mesela fıkıh kitapları; “bir tuz gölüne domuz düşse ve tuzlaşsa yenir” derler. Çünkü artık o domuz değildir yeni bir maddeye dönüşmüştür ve o maddenin hükmünü alır. Bizim ulema çok doğru olarak derler ki: “Maddede kimyasal değişiklik varsa artık o maddeye eski hükmü verilmez. Yeni dönüştüğü madde neyse onun hükmünü alır.”
Yalnız burada karıştırılmamsı gereken bir konu var. Pis süt yoğurt veya peynir yapılmakla helal olmaz. Mesela –afedersiniz- sütün içine idrar karışmış olsa o süt yoğurt olmakla değişiyor ama içindeki idrar değişmiyor ki o yine idrar olarak kalıyor. O sütü pis yapan zaten o idrardı ve idrar aynen duruyor kimyası değişmemiş dolayısıyla o yoğurtta pistir. Çünkü süt yoğurda dönüşürken idrar da yoğurda dönmez ki idrar yine idrardır. Sütü pis yapan madde hala yoğurdun içinde durduğu için o yoğurt da pistir. Bazıları bazı yanlış kıyaslarla kafa karışıklığına sebep oluyorlar. Onun için fetva vermek zor bir iştir. Ayet ve hadisler konusunda uzmanlığı olmayan kişiler sadece hassasiyet ve duygusallıklarla hüküm vermeye kalkmamalıdırlar.
EMÜLGATÖR
O toplantıda konuşan bir gıda uzmanı dedi ki: “Gıda katkı maddelerinin tamamı kimyasal değişime uğrar. Zaten kimyasal değişime uğramadan katkı maddesi olması mümkün değildir.” Katkı maddesi kimyasal değişime uğradığı zaman artık onun üretildiği maddeye bakılmaz. Kan ve fertsen üretilen sütün üretildiği maddeye bakan var mı? Herkes tertemiz içiyor sütü. Allah teala bundan ders alın demiyor mu? Peygamberimiz sirkeye güzel gıda demiyor mu? Halbuki sirke oluşma evresindeyken üzüm suyu kendi kendine önce içki oluyor sonra sirkeye dönüyor.
JELATİN
Jelatin deri ve kemikten elde ediliyor. Bu sığırın derisinden ve kemiğinden de olur. Ama Avrupalılar bunu daha çok domuzun deri ve kemiğinden elde ediyorlar. Peki jelatin oluşurken kimyasal değişiklik olur mu? Toplantıya katılan Prof. Dr. Hüseyin Hüsnü GÜNDÜZ Bey jelatinde kimyasal değişimin olduğunu söyledi. Çünkü collogene katılan bir asit ondaki hidrojeni alarak yeni bir madde oluşturuyor ona da jelatin deniyor. Burada kimyevi değişim olduğuna göre jelatin helal olur.
PEYNİR
Bazıları batıdan gelen peynirlere haram diyor. Peynir mayası geviş getiren hayvanların kursaklarından elde edilir. Domuz ise geviş getirmez. Hayvanın besmeleyle kesilip kesilmediğini de gündeme getiriyorlar. Onu diğer dersimizde anlatacağız. Çünkü o uzun bir konu.
Batıda bazı yerlerde mayanın içine %5 oranında domuzdan elde edilen enzimler katılıyormuş. Toplantıda doktorasını peynir konusunda yapan Doç. Dr. Recep ÇIBIK Bey peynir pıhtılanmadan sonra maya tamamen değişime uğrar ve eski yapısını büsbütün kaybeder diyor. Dolayısıyla bu tür peynirlere de haram denemez. Nitekim Mecusilerin ölmüş hayvanların kursaklarından elde ettikleri maya ile yaptıkları peyniri sahabe yemiştir.
SONUÇ
1. Katkı maddeleri hangi maddeden üretilirse üretilsin kimyasal değişiklik geçirdikleri için helaldirler.
2. Jelatin ister sığırdan elde edilsin ister domuzdan elde edilsin kimyasal değişime uğradığı için yeni hüküm kazanır ve katıldığı maddeler haram olmaz.
3. Peynir mayası domuzdan elde edilmez. Mayaya domuzdan elde edilen enzimler katılsa bile peynir oluşurken maya tamamen değiştiği için bu da haram olmaz.
Prof. Dr. Abdulaziz BAYINDIR