Bu akşam inşallah reenkarnasyon konusu üzerinde birazcık duracağız. Çünkü okuyacağımız Bakara 28. ayet, bazıları tarafından reenkarnasyona delil olarak getiriliyor. Dolayısıyla hem reenkarnasyondan hem de onunla ilgili olan ya da olmayan bazı konulardan bahsetmiş olacağız inşallah.
Bakara 28. ayet: “Allah’ı nasıl görmezlikten gelirsiniz? Sizler ölüler halindeydiniz, ölüydünüz. Sonra Allah size can verdi. Sonra sizi öldürecek, sonra tekrar can verecektir.” Sonra ona döndürüleceksiniz.” Şimdi bu ayeti kerimeyi reenkarnasyona delil getirenler diyorlar ki ölülerdiniz dirilttik dediğine göre demek ki daha önce yaşıyorduk, öldük tekrar diriltildik. Daha önce yaşıyorduk, öldük. Yeniden insan olduk dediğiniz zaman bu bir yeniden bedenlenme ki bunun işte yaygın terimi reenkarnasyon. Yani ruhun bir başka bedenle devam etmesi anlamına geliyor. Ruhun ete kemiğe bürünmesi anlamına geliyor.
Biliyorsunuz Allahü Teâlâ ayetleri birbirleriyle açıklıyor. Allah’ın ayetlerine kendi kafamıza göre bir açıklama getirirsek Cenabı Hak bunu asla kabul etmiyor. Onu o ayeti tekrar hatırlatayım. Çünkü onu sürekli tekrarlamamızın sebebi Müslümanların en temel yanlışlarının bu olduğundan dolayıdır ve bu da çok ağır bir şeydir, Cenabı Hak tarafından suçlamadır. Allahü Teâlâ, Hud Suresinin ilk ayetlerinde şöyle buyuruyor: “Elif, Ram, Ra. Bu bir kitaptır ki ayetleri muhkem kılınmış…” Yani hüküm ifade eder. işte cümleler halinde okuyorsunuz. Mesela az önce okuduğumuz ayet anlaşılmayacak bir tarafı yok. Ölüler halindeydiniz. Sizden kime sorsam, mesela şu salonda bulunanlar 80 sene evvel neredeydiler diye sorsak, neyse 80 yaşında olanımız varsa hadi 90 sene diyelim. Hiçbirimiz yoktuk diyeceksiniz. Herkesin bildiği bir şey. “Ölüler halindeydiniz, sonra Allah size can verdi. Sonra tekrar öldürecek, sonra tekrar yeniden can verecektir.”
Şimdi bunun anlaşılmayacak bir tarafı yok. Ama açıklanmaya ihtiyacı var. Nedir o? Ölüler halindeydiniz, yeniden diriltildi ne demek? Diriltildiniz ne demek? Yeniden değil de diriltildiniz ne demek? Can verildi ne demek? İşte Allahü Teâlâ diyor ki bu açıklamalara ulaşmamızla alakalı: “Bu bir kitaptır ki ayetleri muhkem kılınmış, hüküm ifade eden cümleler halinde indirilmiş, sonra da açıklanmıştır.” Açıklayan kim? “Hakim ve habir tarafından açıklanmıştır.” Yani açıklayan Allahü Teâlâ’nın kendisidir. Kendi kitabını kendisi açıklıyor. Öyleyse Allahü Teâlâ’ya kendi kafamıza göre bir söz söyletmeye yetkimiz yok. Bunu da diyor ki “Allah’tan başkasına kul olmayasınız diyedir bu.” Çünkü Allah’a ait olmayan bir açıklamayı Allah’ın açıklaması gibi gösterirseniz siz kendinizi Allah yerine koymuş olursunuz. Sizin sözünüze inanan da sizi sözünüzü Allah’ın sözünün yerine koyar ve Allah’tan başkasına da kul olmuş olur. Peygamberimizin s.a.s. görevi ile ilgili olarak da diyor ki “Ben de sizin için Allah tarafından bir uyarıcı ve müjdeciyim.”
Şimdi bunu her defasında hatırlatmak zorunda kalıyoruz. Sonra ona göre ayeti kerimeyi anlamaya çalışalım. Diyor ki siz Allah’ı nasıl görmezlikten gelirsiniz? Ölüler halindeydiniz. Bu Adem aleyhisselam için de geçerli değil mi? O zaman bunu Cenabı Hak bir yerde açıklıyor. Ha, bizim görebildiğimiz kadarıyla bu, İnsan Suresinde açıklanıyor. Orada Allahü Teâlâ, 577. sayfada şöyle diyor: “İnsanın üzerinden uzunca bir zaman geçti.” Yani kainat yaratılıyor, yeryüzünün bütün bitkileri oluşturuluyor. Hayvanlar yaratılıyor. Yeryüzü insana hazır hale getirildikten sonra insan yaratılıyor. “Biz insanı…” ki ilk insan Adem aleyhisselamdır. Adem aleyhisselamın yaratılışı ile bizim yaratılışımız arasında bir fark yok. Karışık bir nutfeden yani döllenmiş yumurtadan yarattık. Adem aleyhisselam da tıpkı bizim gibi döllenmiş yumurtadan yaratılmıştır. Ama farkı o yumurta ana rahmi görevini toprak görmüştür. O toprağın da biliyorsunuz işte bataklıkta çeşitli oluşumlar söz konusudur. Orada oluyor. Tabi onu incelemek ve bir sonuca varmak bu işin uzmanlarına düşüyor.
“Biz insanı ağır bir imtihandan geçireceğiz. Bu sebeple biz onu dinleyebilen -kulağıyla duyduğu sesleri değerlendirebilen- ve basiret sahibi olarak -gözünün yanında aklıyla da görebilen- bir varlık olarak yarattık.” Şimdi bu ayeti kerime yani Adem aleyhisselamı düşünün. Herhangi bir şey yok onunla ilgili. Herhangi bir bilgi yok. Yani böyle hayvanlardan evrimleşerek oluşmuş değil. Toprağın içerisinde döllenmiş bir yumurtadan oluşuyor, biz de ana rahminde döllenen bir yumurtadan oluşuyoruz. O kadar, başka bir farkımız yok. Yarın ahirette yeniden dirilişimiz, Adem aleyhisselamın dirilişi gibi, Vücudumuzun bütün parçaları çürür. Orada bir tane bütün özelliklerimizi taşıyan bir hücre kalır. İşte ona bilim adamları ne derse der. Ama ayeti kerimede nefis kelimesi kullanılıyor. Kişinin tüm özelliklerini taşıyan o hücreden sanki bir tohum gibi yeniden vücut gelişecek ve oluşacaktır.
Şimdi o zaman sizler ölüler halindeydiniz dediğimizde bizim vücudumuzu oluşturan bütün parçalar, topraktan geldik ya, diyor Allahü Teâlâ “Sizi o topraktan yarattık, tekrar sizi toprağa iade edeceğiz, toprak haline geleceksiniz. Yine topraktan çıkaracağız bir kere daha.” Demek ki topraktan iki kere çıkışımız söz konusu. Şimdi ilk topraktan çıkışımızda doğmadan önce bizim vücudumuzu oluşturan bütün parçacıklar vardı ama onlar bir araya gelerek bizim oluşumumuz söz konusu olmamıştı. İşte mesela şu binayı oluşturan bütün parçalar toprakta vardı ama bu bina yapılıncaya kadar onlar burada değildi. Başka yerlerdeydi. İşte onun için ölü halindeydiniz. Yani sizinle ilgili herhangi bir bilgi falan yoktu. Bir bilgi, belge yok. Yoktunuz yani. Sonra ne oldu? “Allah size can verdi.” Bu tıpkı işte yağmur yağıp, yeryüzünde toprakla su karıştıktan sonra bitkilerin oluşması gibi bir şey. “Sonra Allah sizi tekrar öldürecek.” yani yine az önce okuduğum ayette olduğu gibi toprak olacaksınız. “Sonra size tekrar can verecektir.” O tekrar can verildiğinde yani topraktan tekrar diriltildiğiniz zaman “Sonra Cenabı Hakk’ın huzuruna döndürüleceksiniz.” Orada zaten hesaplar verilecek, ondan sonraki durumu biliyoruz: Cennete ya da cehenneme.
Bu sebeple yani hiç kimse beden değiştirilme durumunda olmayacak. Yani işte ruh oradan oraya geçmiş, oradan oraya göç etmiş. Daha önceki derslerimizde Kuran-ı Kerim’de reenkarnasyondan bahsediliyor demiştik. Evet yani reenkarnasyon inancına sahip olanların bu iddiaları var. Allahü Teâlâ o iddialarla ilgili iki tane yani iki ayrı yerde ayeti kerime indirmiş. Daha başka yerlerde de var da o çok daha detaylı bilgi edinmek isteyenler için. Bizim için o iki yer yeter.
Birisi Casiye Suresi. 500. sayfayı açın lütfen. Burada Allahü Teâlâ şöyle buyuruyor: “Kendi arzusunu kendisine ilah yapanı gördün mü? Ondaki bilgiye rağmen Cenabı Hak onu sapık saymıştır. Allahü Teâlâ onların kulakları ve kalbi üzerinde mühürler oluşturmuş.” Yani onlar bu inançta devam ettikleri için bu inançlarının kuvvetli etkileri kulaklarında ve kalplerinde oluşmuştur. “Gözünün önüne de bir perde oluşturmuştur.” kendi yaptıklarından dolayı. “Allah’tan sonra onu kim, Allah onu yola gelmiş saymadıktan sonra kim onu yola gelmiş sayabilir?” Çünkü kuralları Allahü Teâlâ koyar, siz kendinize göre şu adam cennetlik, şu adam cehennemlik demenizin bir anlamı yok. “Bu insanlar şöyle dediler: Dünya hayatımızdan başka bir hayat yok.” Yani öyle ahiret hayatı falan, cennet, cehennem öyle şeyler yok. Cennetse de burası, cehennemse de burası. Zenginler cennette duruyor, fukara cehennemde gibi. Şimdi esas şey burada “ne mutu”: “Ölürüz.” Bunu söyleyenler canlı insanlar değil mi? “ve nahya”: “Tekrar hayat buluruz.” “Bizi helak eden, bizi öldüren zamandır.” Yaşıyoruz, yaşlandığımız zaman ölüyoruz, sonra tekrar diriliriz. Ruhumuz bu defa başka bir bedende devam eder. “Aslında onların bu konuda herhangi bir bilgileri yok. Bunlar sadece tahmin yürütüyorlar.” Herhalde böyle olur diyorlar. Onun için dikkat ederseniz reenkarnasyon iddiasında bulunan hiç kimse iddiasını ispat etme imkanı bulamıyor. Sadece bir tahmin yürütüyor.
Bir de Müminun Suresinin 37-38. ayetlerini açın. Şimdi bakın, o ilk ayeti okudum. Eminim ki bu konuda zihniniz tam rahat etmemiştir, zihninizde birtakım sorular oluşmuştur. Öyle de olması gerekiyor. Ama öbür ayet sorularınızın cevaplarını tamamen verecektir. Burada Nuh aleyhisselamın kavmi ile ilgili ayetlerden başlarsak, 32. ayetten başlarsak daha iyi anlaşılır.
“Kavminden kafir olan önde gelenler şöyle dediler: -Ahiret karşılaşmasını yalan sayıyorlar ya da ahiret karşılaşması karşısında yalan söylüyorlar.- Bu dünya hayatında da onları şımartmıştık.” Yani Allahü Teâlâ onlara verdiği birtakım nimetlerle adamlar şımarmışlar. Nuh aleyhisselam için diyorlar bu da sizin gibi bir adam. Ne öyle? Onu o kadar da üstün görmeyin. “Sizin yediğinizden yiyor, sizin içtiğinizden de içiyor. O da sizin gibi bir insan. Hele sizin gibi bir adama itaat edin o zaman siz de kaybedersiniz.” Şimdi bu adamlara sormak lazım ki siz böyle ey ileri gelenler, bu insanlar size itaat etmezlerse ne yaparsınız? Bize itaat etsinler de Nuh aleyhisselama itaat etmesinler. Kafirleri müminlerden ayıran temel özellik, şeytanın baştan söylediği “Ben daha hayırlıyım.” meselesidir. O da benim gibi insan, ben mevki ve makam işgal eden etmişim. O zaman bana itaat etmeyin de ona itaat edin görürsünüz. Size cezanızı veririm demiş oluyor.
“Şimdi size şöyle mi söz veriyor? Siz öleceksiniz, toprağa dönüşeceksiniz, kemikler haline geleceksiniz ve siz tekrar topraktan çıkarılacaksınız öyle mi? Size yapılmış olan bu şey nerede olacakmış? Öyle konuşuyor. Çok uzak, çok.” Diyorlar ki işte burada asıl inançlarını söylüyorlar. “Bizim şu dünya hayatımızdan başka bir hayat yok. Ölürüz, tekrar diriliriz.” Bak ölüyor, tekrar diriliyor. Dünyada tekrar diriliyor. O zaman ne anlayacaksınız? Yeniden bir bedenle, yeniden bir insan olarak tekrar diriliriz. Burada transmigrasyon denen ruhun bir başka hayvanın vücuduna geçmesinden bahsedilmiyor. Tekrar bu insanın bedeninden öbür insanın bedenine. Yani bu elbiseyi çıkarıyoruz mantık bu. Bu elbise eskiyor, bunu çıkarıyoruz, atıyoruz bu defa yeni doğan bir çocuğun vücuduna girip tekrar dünyaya geliyoruz. Tekrar yaşamaya başlıyoruz. Yine zamanla vücut elbisesi eskiyor. Tekrar onu atıyoruz yine yeni bir vücutla dünyaya geliyoruz. Ölür, tekrar diriliriz. Bu böyle devam eder. Ahiret hayatı yok.
“Biz baas olunacak değiliz.” Şimdi asıl sıkıntı baas badel mevt. Baas ne demek? İşte yataktan kalkmak baas’dır. Akşam yattığınız yataktan sabahleyin siz kalkarsınız, başkası değil değil mi? Kendi yatağınızdan kendiniz kalkarsınız. Şimdi baas olduğu zaman aynı kişi dirilecek. Dolayısıyla bu kişi eğer bu dünyada bir suç işlemişse, hata yapmışsa, günah işlemişse, şu bu onun hesabını verecek. Ama reenkarnasyon olursa bu defa başka bir bedenle dirileceği için hesaptan falan kurtulmuş olacak, hesap vermeyecek. Şimdi tekrar hesap vermek mi insanları sıkıntıya sokuyor? Yani Allahü Teâlâ’ya hesap versek olur mu yani? Olmaz! Zaten ahireti inkar edenlerle ilgili Allahü Teâlâ, Mutaffifun Suresi 12. ayette ne diyordu? “Kıyamet karşısında yalan söyleyenler, saldırgan ve günahkarlardan başkası değildir.” Sadece onlar bunu yaparlar. Allahü Teâlâ diyor ki “Saldırgan ve günaha dalmış olan herkesin dışında, onların dışında hiç kimse ahireti inkar etmez.”. Şimdi bu insanları asıl sıkıntıya sokan, yeniden aynı vücutta dirilirsek ne olur? Bu hesabı nasıl vereceğiz?
Sonra deniyor ki yani bizim ulema Allah’a inanmayan insanların var olduğunu söylüyor. Bu ayetleri de delil getiriyorlar. Yani az önce Casiye Suresinde okuduğum ayetle bu ayetleri delil getiriyorlar, daha çok Casiye Suresindeki ayeti delil getiriyorlar. Diyorlar ki işte bakın, “Sırf bizi zaman helak eder.”. İşte bunlar Allah’a inanmayan kişiler, bunlara da dehriyyun diyorlar. Bu, aslı astarı olmayan bir iddiadır. Bu iddia sahipleri iddialarından vazgeçmek zorundadırlar. Niye? İşte şimdi okuyacağız ayeti göreceksiniz.
Diyorlar ki “huve” dedikleri Nuh aleyhisselam. Aynı adamlar diyor ki “Bunlar Allah’a iftira eden insanlardır.” diyor. Allah’ın varlığına inanmayan bunu der mi? Demez. “Bunlar Allah’a yalan uydurarak iftira ediyorlar.” Şimdi bakın Nuh aleyhisselama ne diyor? Yalan uydurup Allah’a atıyor diyor. Peki, şimdi bu reenkarnasyona inanan bu insanlar Allah’a inanıyor muymuş? Bitti! Ama gerçekten her derste burada söylüyoruz. İşte neden her dersin başında Hud Suresinin ilk ayetlerini okuduğumuz anlaşılıyor mu? Yani ayetin birisini alacaksınız, onunla alakalı ayetleri almayacaksınız, kendi aklınıza göre oraya bir anlam yükleyeceksiniz. Ondan sonra Kuran-ı Kerim’in asla kabul etmediği bir inancı Kuran’a mal edeceksiniz. İşte dehriyyun diye sapık bir grup vardır. Bunlar Allah’ın varlığını kabul etmezler. Kardeşim, böyle bir şey yok. Niye ayetleri tam okumuyorsunuz? Niye Kuran’ı siz açıklamaya kalkıyorsunuz. Cenabı Hak bunu müşriklikle eşdeğerde sayıyor. Niye böyle yapıyorsunuz. Ve bugün okunan kitaplara bakarsanız bunlar hep vardır. Dehriler vardır, işte Allah’a inanmazlar. Okuyun adına İslam felsefesi denilen kitapları okuyun görürsünüz.
“Bizi sadece zaman helak eder.” “Biz ölür tekrar diriliriz.” diyen kişiler diyorlar ki bu Nuh aleyhisselam için, bu Allah’a iftirada bulunan bir insandır diyor. “Biz ona inanacak değiliz.” diyorlar. Şimdi, baş kafir İblis. İblis, Allah’ı inkar etmedikten sonra hiç kimse inkar etmez. Bütün mesele, kendi kafalarına göre bir hayat. Çünkü ahirette hesap vermemek için bunu böyle yapıyorlar. “Baasu badel mevt.” olunca ne olacak? Tekrar aynı yüklerle dirileceksek o zaman nasıl hesabını vereceğiz diyorlar?
Şimdi ayeti kerimeye tekrar gelelim de ilgili başka ayetleri de okuyalım. Bakara Suresi 28. ayete dayanarak reenkarnasyondan bahsedilebilir mi? Böyle bir şey yok. Her insan bir kere ölür. Zaten bunun o kadar çok ayeti var ki hadi bir tanesini daha söylemiş olalım. O da Müminun Suresi 99. ayeti. Onu da sık sık tekrarlıyoruz yeri geldikçe. Orada Allahü Teâlâ, kafir olanlarla ilgili olarak diyor ki “O kafirlerden birine ölüm geldiği zaman derler ki ya Rabbi bizi geri çeviriniz. Belki terk ettiğim dünyada iyi bir şey yaparım.” Terk etmiş, gitmiş artık. Bak, geri çevrilmek istiyor. Allahü Teâlâ ne diyor? “Hayır! Bu onun söylediği boş bir sözdür.” Yani ruh konuşuyor. Reenkarnasyona inananlar bu ruh göçü işte, başka beden… Hani başka beden? Beni dünyaya çevir ki belki iyi bir şey yaparım diyor. Çünkü yaptığı yanlışları anlamış. “Bu onun söylediği bir sözdür. Arkalarında bir engel vardır baas gününe kadar.” İşte bu reenkarnasyoncuların hoşuna gitmeyen kelime baas. Yani o kişinin tekrar dirilmesi. O baas gününe kadar burada kalacaksın. İşte bu insan toprak halindeydi, Allah ona bir vücut verdi, sonra ruh verdi ve canlı bir insan haline geldi. Sonra öldürdü, sonra tekrar dirilterek ona ruh verecek ve yeniden canlı bir insan haline gelecek.
Şimdi burada çok önemli bir mesele var. Mesela bu konuyla alakalı ayetler var. Onları da okuyalım. Mesela ahirette kafirlerin söyleyeceği sözler var, müminlerin söyleyeceği sözler var. Onlar da reenkarnasyona delil getiriliyor. 467. sayfayı açalım. Şimdi bu Mümin Suresi, Kuran-ı Kerim’in 40. Suresi. 10. ayette Allahü Teâlâ şöyle buyuruyor: “Allah’ı görmezlikten gelmiş olanlar…” Neyi görmezlikten geliyor? Bakın işte, Nuh aleyhisselam kavminde Allahü Teâlâ bir peygamber göndermiş. O peygamberin mucizelerini gösteriyor. Bunların Allah’a inançları konusunda zaten bir problemleri yok. Kesin olarak biliyorlar ki Nuh aleyhisselam, Allah’ın peygamberidir. Hesaplarına gelmediği için görmezlikten geliyorlar. Bahane uyduruyorlar. Diyor ki şimdi yeniden dirilenler ahirette kendilerine kızacaklar. Yani keşke şunu yapmasaydım, bunu yapmasaydım diyecekler ya. Diyor ki “Allahü Teâlâ’nın size kızgınlığı, sizin kendinize kızgınlığınızdan daha fazladır. Hani imana çağrıldığınız zaman onu görmezlikten geliyordunuz.” Ahirette şöyle diyecekler Cenabı Hakk’a kafirler: “Ya Rabbi bizi iki kere öldürdün, iki kere dirilttin. Tamam, suçlarımızı itiraf ettik. Buradan çıkmanın bir yolu var mı? Buradan kurtuluşun bir yolu var mı?” Burada da bunu izahta insanlar ciddi manada sıkıntıya düşüyorlar ve işte bazıları bunun reenkarnasyonun delillerinden sayıyor.
Diyanet Vakfının mealinde şöyle bir açıklama var. “Birinci ölüm, dünya hayatının sonunda, ikinci ölümse kabirde ilk sorgulama yapıldıktan sonra vuku bulacaktır. Buna göre birinci dirilme kabirde sorgulama için, ikinci dirilme ise kıyametten sonraki ebedi hayat içindir. İnkarcıların ateşten çıkmak için sordukları yol ise er veya geç cehennemden çıkış, Allah’a itaat ediş veya tekrar dünyaya dönüş çarelerini aramaları şeklinde yorumlanmıştır.”
Şimdi burada diyor ki ikinci diriliş kabirde olacak. Kabirde dirilme var mı? Bakın şimdi, kabirde konuşan ruh. Tekrar vücuduna dönmek istiyor. Ama Allahü Teâlâ diyor ki “Ya Rabbi bizi geri çeviriniz.” Nereye çevirecek? Şimdi, onun için şu ayeti tekrar okumamız lazım. Zümer Suresi 42. ayeti. Burada Allahü Teâlâ şöyle buyuruyor: “Allah, nefisleri vefat ettirir…” Ne zaman? “…ölümü sırasında.”. Buradaki nefis, ruh. Yani ruhu çeker alır. Ne zaman alır? Nefsin ölümü sırasında ……
(VİDEO 37.48 DAKİKADA KESİLİYOR.)