Prof.Dr.Abdülaziz BAYINDIR: Euzubillahimineşşeytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim.
Elhamdu lillahi rabbil alemin, vel akıbetu lil muttekın, essalatu vesselamu ala resulüne Muahmeddin ve ala alihi ve sahbihi ecmain
Bugün yine Al-i İmran Suresine devam ediyoruz.Bundan sonra okuyacağımız ayetler “Sabır ve Cihat İmtihanı ne demek” olduğunu gözler önüne serilecek.Onları çok net bir şekilde öğrenmiş olacağız.
Geçen hafta okuduğumuz ayetten başlayayım. Al-i İmran Suresi 142.ayet “Em hasibtum en tedhulûl cenneh” “yoksa siz cennete gireceğinizi mi hesap ettiniz ?” Bu sözün ilk muhatabları kimler? resullullah sallallahu aleyhi ve sellem ve ashabı,değil mi? “ve lemmâ ya’lemillâhullezîne câhedû minkum” “içinizden cihat edeni Allah bilmedikçe”(Al-i İmran 142) “ve ya’lemes sâbirîn.” “Ve sabredenleri bilmedikçe yada bilinceye kadar cennete gideceğinizi mi hesap ediyorsunuz ?”(Al-i İmran 142) Şimdi bu hepimiz kendimiz için söylenmiş bir ayet olarak kabul etmek zorundayız. Şimdi herkes kendi hayatını anlatır: Ahh benim hayatım roman,benim başımdan geçen pişmiş tavuğun başından geçmemiştir falan.. Tabi pişmiş tavuğun cennete gitmediği bir yer yok ki tabiki geçmez yani… Sen cennete gitmeye çalışıyorsun. Ve insanlar kendilerini bildikleri için zannederler ki başkaları o sıkıntıyı çekmez. İşte burda hepimiz cennete aday olduğumuza göre hepimiz bu ayetlerde bulunan imtihanlardan geçeceğiz. Buradaki başarı Allah rızasına kilitlenmektir. Yani Cenabı Hakk’a tam güven gerekir. Allah’a tam tamına güvenmemiz lazım. Ve asla durmadan Allah rızasını kazanmamız için yürümemiz lazım.İşte o yürüyüş Cihad’dır. Çünkü sizleri engellemek isteyen o kadar şey çıkar ki orada hayret edersiniz… Ki çıkacak, çok tabi bir şeydir. Çünkü imtihanı yapan hayatı böyle ayarlamış.
Burada Allah bilinceye kadar ifadesi üzerinde geçen hafta durmuştuk. İşte insanlar kendi kafalarına göre bir Allah resmi çiziyorlar, ondan sonra efendim Allah tabii ki biliyor diyorlar. Zaman Allah için geçerli değildir diyorlar, neye dayanıyorsunuz ? Hiçbir dayanak yok yani, ellerinde hiçbir delil yok. Ondan sonra zaman yaratılmış bir varlıktır diyorlar. Nasıl yaratılmış bir varlık oluyor ki, uyuyan adam bir gözünü kapattığını ,bir gözünü açtığını biliyor. Arada geçen vakitten habersiz. Onun için zaman yaratılmış bir varlık değil, zaman işte yaptıklarımızla yapacaklarımız arasındaki sıralamayı ifade etmek için kullandığımız bir kavramdır.Bu sebeple Allah’u Teala’nın da yaptığıda, yapacakları da zamanla ifade edilir.
Diyor ki: ”Hel eta alel’insani hıynüm mined dehri lem yekun şey’en mezkura” insan suresi ilk ayetinde “insan üzerinde uzunca bir zaman geçti ki dile getirilecek bir şey değildi” (İnsan 1. ) yani hakkında herhangi bir bilgi olan şey değildi. Şey varlık demekti. Peki insan varlık olmadan geçen uzunca zaman kime göre? Ee hani Allah zamandan münezzehti? Gökleri yerleri altı günde yarattım diyor Allah’u Teala. O altı günde insan var mıydı? E kime göre bu altı gün? Sonra Allah katında bir gün ,sizin yaptığınız hesaba göre bin yıldır diyor. Peki o bir gün kime göre bir gün? , bize göre mi?
Mearic suresinde diyor ki: “Ta’rucul melâiketu ver rûhu ileyhi fî yevmin kâne mikdaruhu hamsîne elfe senetin” “Melekler ve Ruh bir günde göğe yükselir.”(Mearic 4) Bir günki miktarı sizin hesabınıza göre elli bin yıl, bütün insanlar ölmüş, kime göre o? Şimdi görüyor musunuz? Bakın kendi kafalarına göre din uyduruyorlar. Şu anda İslam aleminde yaşanan dinin Allah’ın dini ile ilgisi son derece azdır.Yani şöyle bir insanları Allah’ın dinine uyuyorum diye kandıracak kadar bir şeyler var.İnsanlar zannediyor ki Kur’an’a ve sünnete uyuyoruz. Bizim derslerimizi takip edenler çok iyi biliyor ki bu dinin ne Kur’an’la ne de Nebimizin uygulamasıyla bir ilgisi var.Yani şu anda din diye yaşananın….Efendim inanç konusunda bir değişme olmaz. Peki Kader’e iman kelimesi Kur’an’ı Kerim’in neresinde geçiyor derler. Efendim Resullah’ın bir hadisi var. İşte Cebrail aleyhisselam gelmiş orda imanı öğretmiş, birine demişki: “ve bi’l-kaderi hayrihî ve şerrihî mine’llāhi teâlâ” “kadere de hayır ve şerrin Allah’u Teala’dan olduğuna inanmak”(Amentü –sanırım) demiş. Bu bir tek rivayette var. Hadise ile ilgili olan diğer rivayette yok. Tamam bunu sahih kabul edelim, güzel.Ölçü, kader ölçü demektir.Hayrında şerrinde ölçüsünü koymak Allah tarafındandır,ölçüyü Allah koymuştur,tamam…Şimdi orada hayrında şerrinde ölçüsünü Allah koymuştur sözünden nasıl çıkarıyorlar …her şey ezelde vardı diye? Ondan sonrada diyorlar ki Allah imtihan etmez. Bunu tefsirler söylüyor diyor,eski yeni tefsirler söylüyor. Allah kesinlikle imtihan ederim diyor. Ölümü ve yaratılışı hayatı diyor.
“Ellezi halakal mevte vel hayate li yebluvekum eyyukum ahsenu amela, ve huvel azi zul gafur.”(Tebareke 67) baş tarafında diyor ki: ”ölümü ve hayatı yaratan odur. Hanginizin daha güzel iş yapacağı konusunda sizi denemeden geçirsin diye”. Şimdi burada Kur’anı Kerim’de olmayan ,resullullah sallallahu aleyhi ve sellem hadislerinde olmayan bir söze dayanarak, yani insanların hayallerinde uydurdukları ki bu tamamen kilisenin ortaya koyduğu yada batıl bütün inançlarda olan bir şeydir. Onu bir iman esası olarak, ordan almış yerleştirmişler. Tabi yöneticiler için bulunmaz bir şey bu kader inancı, başarırlarsa biz başardık diyecekler. Eğer başaramazlarsa ne diyecekler kader buymuş, kader utansın diyecekler, kader kimse tabi…
Şimdi maalesef bir uydurma bir din karşısındayız. Ama gerçekten çok sevindirici bir şey var. Şimdi bu din sorgulanmaya başlandı. Bugünlerde Ankara’da 5.Yüksek Din Şurası var. Onun açılış konuşmasını arkadaşlar bana göndermişlerdi, dinledim. Yani burada verilen mesajların yerini bulduğu çok açık ve net. Artık hikmetten bahsetmeye başlamış Diyanet İşleri Başkanı. Kitaptan bahsetmeye başlamış, Allah’ın yarattığı ve indirdiği ayetlerden bahsetmeye başlamış. İşte bunları birlikte değerlendirmeden bahsetmeye başlamış. Ondan sonra bilim üretmeden, çözüm üretmeden bahsetmeye başlamış. Bunlar güzel….yani ilerisi için umut verici şeylerdir. Arkasını getirip getirmemeleri önemli değil. Yani onun arkasını getirmek kolay bir şey değil. Ciddi bir ekip çalışması ister, büyük bir fedakarlık ister. Hele öyle resmi kuruluşlarda bu tür şeyler olmaz. Çünkü Resmi Kuruluşta sizi oraya tayin eden irade sizden hoşlanmadığı an alır sizi, bütün çalışmalarınız kalır. Ama böyle bir şeyin olması güzel, inşallah kontrolden geçer. Her şey gözden geçirilir ve topluma yeni bir din anlatılır.
Şimdi şey söyleniyor, İşte İşid’in adını değiştiriyorlar DAEŞ yapıyorlar,yapın ne yaparsanız yapın…..netice ne değişiyor? Bugün efendim selefiler üzerine yıkmaya çalışıyorlar bugünkü durumu. Kardeşim siz bugün şu Türkiye’deki mevcut hocaların bilgisi ışığında Türkiye’de ideal bir İslam Devleti kurun, %100 İŞİD gibi olur…. %99 değil. O gençlere niye kızıyorsunuz? Onlar da şaşırıyorlar, bakıyorlar ellerindeki kitaplara ona uygun hareket ediyorlar, Allah Allah hocalar bize karşı çıkıyor. Bu defa ne diyorlar o kitapları yazan hocalara, siz inanmıyorsunuz kafirsiniz diye söylüyor. Ya kardeşim sizin yapacağınız şey şu türküyü söyleyeceksiniz; kendim ettim kendim buldum diye var ya bir tane türkü…..siz bunu söylemek zorundasınız yada değiştireceksiniz bu işi . Hani bir musibet bin nasihatten hayırlıdır diyorlar ya gerçekten doğru bir şey. O bakımdan yani bu İŞİD konusunu batılılar çok uzun süredir yapıyorlardı, bizimde epeyce iyi haberimiz olmuştu, yıllar öncesinden….Tabi adı böyle değildi de bir hazırlık vardı batıda, başka diğer ülkelerde de biliyorum.Şimdi bunlar bu şekilde İslamı bitireceklerini zannediyorlar ama farkında değiller. Asıl İslam bundan sonra yükselecektir Allahın izni ile… Niye işte bak kendilerini gözden geçirme ihtiyacı duydular. Bu çok önemli, son derece önemli. Şimdi dikkat ediyor musunuz? Bu İŞİD’e karşı çıkıyorlar ama geçenlerde söyledim, vakıfta söylemiştim. Bir televizyoncu geldi bana, daha önce bu konuda röportaj yapmıştı, yayınlamış, tabi ben izleyemedim. Ya hocam dedi,gidiyoruz,bunların yaptıklarına ne diyorsunuz, islamda yok diyor.Tamam da hocam İslam’daki ne? onu bana bir anlatsana….İslamda yok, güzelde olan ne islamda…. yok. İkinci cümle yok…Çünkü ikinci cümleyi kullanacak olsa bir defa kendini inkar etmeye başlayacak. Dolayısıyla artık bu şey yani yeniden kendilerini gözden geçirmeyi en azından söz olarak söylemiş olmaları güzel…
Şimdi burada şeyle… işte siz Allah sizi, sizden cihad edenleri bilmeden, sabredenleri bilmeden cennete mi gideceksiniz? sözüne karşı geliyor. Diyorlar ki Allah bizim ne yapacağımızı ezelden biliyordu. Peki güzel. Siz burada Allah’u Teala’ya hakaret mi ediyorsunuz? ,yoksa kulluk gösterisinde mi bulunuyoruz? Kadere inananlara bunu sorun, bunu sorun….Siz Allah’ı küçültüyor musunuz? Yoksa yüceltiyor musunuz? Allah ne yapacağımızı biliyor, peki güzel….Senin davranışlarını değiştirme şansını veren Allah’ın bilgisini yanlış çıkarma şansın var mı? Öyle bir şey olmaz değil mi? Ona inanan insan, herkes için Allah’ın hiç kimse Allah’ın bilgisini yanlış çıkaramaz değil mi? Allah’ın bilgisi tartışmasız doğrudur, hiç şüphesiz. Peki o zaman senin ne yapacağını ezelden Allah’u Teala biliyorsa senin için Nebi göndermesinin, kitap göndermesinin, emir yasaklar koymasının, seni imtihan etmesinin bir anlamı var mı? Bu Allah’a yapılabilecek en büyük haraket değil mi? En büyük hakaret değil mi Cenabıhakk’a yapılabilecek?
Görüyor musunuz? Yani maalesef her konuda din asli mecrasından çıkarılmıştır. Her konuda çıkarılmıştır. Cenabıhakk’a sonsuz şükürler olsun. Sonsuz şükürler olsun, gerçekten Allah’u Teala bize yani şükrünü, bunu samimiyetle söylüyorum ben, şükrü eda edebileceğime hiç ihtimal vermiyorum. Neden ? Çünkü o kadar çok ikramda bulunuyor ki Allah’u Teala, akıl almaz bir şey…yani her gün, gün yok ki yeni bir açılım sağlamamış olmayalım,Cenabıhakk’ın yardımıyla…
İşte Allah’ın izniyle bundan sonra hani batılılar bir aydınlanma çağı yaşadılar. Orada bilimsel ilerlemeler yani fıtrat Allah’ın yarattığı kanunları okumaya başladılar. Oradaki bilimsel ilerlemeler ile bütün dünyaya hakimiyet kurdular. Onların karşısında kimse duramadı. Bundan sonra da Allah’ın izniyle bizim karşımızda ne batı durabilir ,ne doğu…Şimdi onlar evet dünyevi açıdan belli bir başarı sağladılar. Ama işin dini boyutu olmadığı için bu onlar için bir fiyaskoya dönüştü şu anda…Çünkü geleceğe dair hiçbir umutları yok,nesil yok. İşte Allah’ın indirdiği kitap yok ellerinde…Ama inşallah biz Allah’ın indirdiği kitap ve yarattığı kitabı birlikte, hep birlikte, hep beraber okuduğumuz zaman, Allah’ın izniyle bunun karşısında kimsenin dayanma şansı yok ,hiç kimsenin dayanma şansı yok.
Şimdi ben mesela bu konuda bildiğim bazı şeyleri uluslararası fazla söylemek istemem. Çünkü büyük skandallara sebebiyet verebilir. Bazı ülkeler kendileri için bir onur meselesi yapabilirler. Ama yani göreceksiniz….Allah’ın izniyle bunun karşısında hiç kimse duramayacaktır. Ama burada bize çok büyük çalışma düşüyor, sorumluluk düşüyor. Yani artık bundan sonra bu işin içerisinde yer alanlara uyku yasak. Yani hepiniz için söz konusu, öyle ben yapamam falan filan diyemezsiniz. Yani siz Allah’ın kuluysanız mutlaka yapacağınız şey vardır. Allah’u Teala sizi de buradaki cihat imtihanından ve sabır imtihanından kesinlikle geçirecektir. Yoksa cennete gitmek diye bir şey yok…
Burada diyor ki Allah’u Teala: “Velekad kuntum temennevnelmevte min kabli en telkavhu” , “ölümle yüzyüze gelene kadar ölmek istiyordunuz.”(Al-i İmran 143) Hani işte Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem, savunma savaşı yapalım derken,yok Uhud’a çıkalım.Ee niye ölümle yüz yüze geldiğiniz zaman hemen caydınız? Bakın işte imtihan bu. Mesela bir yerde konuşursunuz,ya şöyle şöyle yapalım, kim var ben varım, şu var, hadi dediğiniz zaman geri dönersiniz hiçbiri yok.Çoğu zaman yalnız yürümek zorunda kalırsınız. Yani lafa gelince herkes vardır da fiiliyatta yoktur. ?
Şimdi burada çok önemli bir ayet daha, gerçi bütün ayetler çok önemlidir de konumuzu anlamamız açısından, diyor ki:“fekad raeytumûhu veentum tenzurûn”,“ölümü gördünüz bakakaldınız”Al-i İmran 143) hani bir arada Resullullah’ın şehit edildiği haberi yayıldı Uhud’da.
“Vemâ muhammedun illâ rasûlun” “Muhammed sadece Allah’ın elçisidir.”(Al-i İmran 144) İlah değil,bir şey değil yani. Gerçi bugün ilah yapmışlardır kendilerine müslüman diyen çok grup…
Biliyorsunuz toplantılarına gidiyorum birtane şeyi boş bırakıyorlar ,biraz sonra kalkıyor,hoş geldiniz efendim diyorlar.Yani acaip bir şey,her gün görüşüyorlar,kurslarını.yurtlarını tepsi şey ediyor, bunlar gerçekten çirkin ötesi şeyler. Diyor ki: “Vemâ muhammedun illâ rasûlun” “Muhammed sadece bir elçidir.”(Al-i İmran 144) kad ḣalet min kablihi-resulun” “ondan öncede yine elçiler geldi gitti” (Al-i İmran 144) onlar öldü bu da ölecek elbette. Hıristiyanlara göre İsa öldü mü? Peki bizim ağalara göre İsa? Peki Resullullah .. Ölmedi. E tabi benim babam senin babanı döver, mesele o… Peki Allah’u Teala ne diyor? :Her ikisi içinde ölmüş diyor değil mi? “efein mâte ev kutile-nkalebtum ‘alâ a’kâbikum”(Al-i İmran 144) Şimdi Muhammed ölse, yada ölse, eceliyle ölse, öldürülse, yani siz geri mi dirilteceksiniz? Ölse nolur? İslam bakidir. Peki Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem hayatta olsaydı bundan başka bir şey mi tebliğ edecekti? Ha,…bunu tebliği edecekti ve bunu öğretecekti.Bunun içindeki hikmeti öğretecekti değil mi? Bundan nasıl çözümler üretileceğini öğretecekti,tamam….Onun Kur’an’ı Kerim’de elimizde ,hikmete ulaştıran bu ayette, metot da bu Kur’an’ın içerisinde,tamam…Esas olan budur, bu gelmiş, onu getiren bir insandır ,mutlaka bir gün ölüp gidecek. İster Uhud’da ölsün ister başka zamanda ölsün ne değişir ki.? “Vemen yenkalib alâ akibeyhi” “kim ökçeleri üzerine geri dönerse” , “felen yedurrallâhe şeyen “Allaha hiçbir şekilde zarar veremez”(Al-i İmran144) dönerse döner ,dönen dönsün zarar veremez “ve se yeczillahuş şakirin.”“Allah’u Teala şükredenlerin mükafatını verecektir.”(Al-i İmran 144) Şükür ne demek? Eldeki nimetin kıymetini bilmek demektir. Eldeki nimet bu Kur’an’dır. Bunun kıymetini bilip, buna göre hareket ettin mi? Şükrü yerine getirmiş olursun. O zaman Allah’u Teala’da ne yapacak? Onun ödülünü de verecektir. O zaman burada Allah’dan başka hiç kimseden bir ödül beklenmemesi gerekir. Eğer kuran yolunda gidiyorsanız, hiç kimseden aferin de beklemeyeceksiniz, güleryüz de beklemeyeceksiniz. Şimdi ben bazen sinirleniyorum falan, sonra kendi kendime düşünüyorum,niye sinirleniyorsun ki? Ya bu insanların ahiretlerini kaybetmesinden üzüldüğüm için sinirleniyorum .Ama cehenneme gidiyorsa gitsin banane…Cehenneme gitme hüviyetini Allah’u Teala vermiş. Şimdi epey bir zamandır öyle düşünmeye başladım. Giden gitsin,nasıl olsa engel olamıyoruz.
“Ve ma kane li nefsin en temute illa bi iznillahi kitaben mueccela” hiç kimsenin yani savaşa gittin diye ölmezsin.Niye?, herkes için tanınan bir süre vardır. Diyorki burada Allah’u Teala :”vema kan eli nefsin en temute ;hiç kimsenin ölmesi söz konusu değildir. “İlla bi iznillahi ;Allah’ın onayı olmadan”(Al-i İmran 145) Şunu şey yapalım, Cenabıhakk’ın kainattaki işlerinin yürümesi bugün birçok şeyde…. resmi dairelerde olduğu gibi… Mesela birisinin işine son verdiğiniz zaman oradaki en yetkili kişin neyi olur? onayı olur değil mi? İşte aynen o şekilde yani kainatın işleyişi, bu Allah’ın insanların içinde yarattığı fıtratıdır .Allah’ın kanunudur. O fıtratı yakalayanlar düzgün iş yapısı kurabiliyorlar, işleyişi kurabiliyorlar. Yani Allah’dan onay gelmeden hiç kimse ölmez. Onu bileceksiniz, inanacaksınız, güveneceksiniz. “ve men yurid sevabed dunya nu’tihi minha” “kim dünya karşılığı isterse, dünyalık isterse”(Al-i İmran 145) yani illa bu dünyada bir şeyler olsun isterse veririz ona ondan, istediğin bu mu? Al “ve men yurid sevabel ahirati nu’tihi minha” “kimde ahiret karşılığını isterse ona ondan veririz”(Al-i İmran 145). Tabi herkes yaptığının karşılığını bulur. Sadece istemek yetmez.
Biliyorsunuz şeyde, Bakara Suresinin 201.ayetinde Allah’u Teala diyorki: “Ve minhum( videonun 27:43 dk.da teleffuzu farklı googlede farklı) men yekulu rabbena atina fid dunya “ insanlardan bir grup var ki “Yarabbi bana dünyada ver” diyor. (27:52 dakikayı anlamadım )
Ahrette alacağı bir şey yoktur. Çünkü ahireti istemiyor. “Ve minhum men yekûlu rabbenâ âtinâ fîd dunyâ haseneten ve fîl âhirati haseneten ve kınâ azâben nâr”(Bakara 201) birisi de “yarabi bu dünyada güzellik ver ahrette de güzellik ver,beni bu cehennem azabından koru” diyor. Peki, ikisinin de bu duasından dolayı bir şey yok.Birincisi ahireti istemediği için zaten ahiretten alacağı bir şey yok.Bu da hem dünyayı hem ahreti istiyor, öyle bunu istemekle olmuyor.
“Ulâike lehum nasîbun mimmâ kesebû”(Bakara 202) “Bunlardan her birine kendi kazancından bir pay vardır”.Çalışmayana hiçbir şey yok. Şimdi bu su burada duruyor.Elime suyu almışım.Ya Rabbi şu suyu bir ağzıma şey yapta bir içeyim ,günlerce desem içebilir miyim? Alacaksınız,içeceksiniz. Ya da Ayeti Kerim’e de olduğu gibi elini suyun içine koymuşsun( 29.00 sn anlamadım) ağzına su gelecek, susuzluğun giderilecek ,giderilir mi? Alıp içeceksin kardeşim. Bu kadar. Çalışmayana hiçbir şey yok. Yani sadece dua yetmiyor. Duanın gereğini yapacaksın. Bu kadar. “Ulâike lehum nasîbun mimmâ kesebû ”Bakara 202) “Bunlardan her birine çalıştığından bir pay vardır” “vallâhu serîul hısâb” (Bakara 202) “Allah hesabı çok çabuk görür.”
Tekrar aynı yere geliyoruz. Demek ki dünyalık isteyen kişi dünya için çalışacak, ahiret isteyen kişi ahiret için çalışacak. Her ikisini isteyen kişi de ikisi için çalışacak. Çalışmayana hiçbir şey yok
“Ve keeyyin min nebiyyin katele, meahu rıbbiyyune kesir” “Nice nebiler vardır ki kendisini Allah”a vermiş olan kişiler onunla beraber savaşmışlardır”(Al-i İmran 146), “fe ma vehenu li ma asabehum fi sebilillahi”(Al-i İmran 146) geçmiş toplumlarda Allah yolunda başlarına gelen şeyler onları gevşetmemiş, yani ne olursa olsun ya aman ne halleri varsa görsünler yok,yürümeye devam etmişlerdir. Ne olursa olsun Allah yolunda yürüyüşünü durdurmamışlardır. Durduğun an kaybedersin .E napayım bu kadar engel var falan filan.. Olacak tabii. E ama senin bildiğin gibi değil, e senin bildiğin gibi olsun.Kardeşim bunlar engel olarak senin karşına çıkacak zaten. Sen Cenabı hakk’a güveniyorsan zaten senden daha güçlüsü yoktur ,olamazda. Hakikaten Allah’u Teala’nın verdiği güç hiçbir şeyde olmuyor. Sizde Cenabıhakk’a inanır güvenirseniz dünyanın en güçlü kişisi olursunuz. Şimdi Allah bizim Rabbimiz, Elhamdülillah .Yani Sahibimiz. İçimizde sahipsiz hiç kimse yok. O zaman hiçbir Müslüman ben sahipsizim diyemez. Kardeşim senin sahibin öyle birisi ki bütün güç onun elinde. Ya birisi şeyse Vali’nin yakınıysa havasından geçilmiyor. Başbakan’ın yakınıysa havası daha fazla artıyor.Cumhurbaşkanı’nın yakınıysa off herkes karşısında böyle yapıyor. Ya bırakın şimdi ,sen Cenabıhakk’a yaklaşmaya bak .Çünkü bütün güç ve kudret onun elinde. Sen Allah’a karşı yanlış yapma hiç korkma. Her yerde son derece rahat olursun. Şimdi şey aklıma geldi,bir gün gidiyorum Türkiye’nin böyle en kalburüstü adamları uçaktaymış. Suudi Arabistan’a toplantıya gidiyorum.O Suud Yer Müdürü bizi tanımış .Beni aldı götürdü uçağa First Class ’a koydu.Ben de zannediyorum ki bilette first class yazıyor. Hiç baktığım yok yani…Onlar davet etmiş bileti göndermiş ya,meğer ekonomikmiş. Onu dönüşte anladım. Dönüşte first class’a gittim. Abi yok senin adın ,var dedim. Baktım ekonomik çıktı. Şimdi gene first classa baktım bizim böyle bazı üst adamlar var. Neyse yanıma geldiler epeyce konuştuk. Hayatımda hiç olmamıştı….Gittik…Cidde Havaalanına geldi beni uçağın kapısında karşıladılar. Allah Allah onlara karşı bir şey…Cenabıhak şey yaptırıyor. Çıktık benim pasaportu aldılar,özel kapıdan hızla geçtik,onlarda böyle kuyruktan bakıyorlar .Çıktım dışarıda bir limuzin bekliyor. Bunu Cenabıhak şey yapıyor….Yani siz Allah’u Teala’ya tam olarak güvenin Cenabıhak gerekeni yapar. Hiç…tek şey Allah’a gerektiği gibi inanmak ve güvenmektir. Hiç şeysi yok… Bir kere daha Hacca gitmiştik. Medine’nin en pahalı otelinde otelde yer yokmuş. Bizi aldılar kral dairesine, yer olmadığı için yani ,aynı şeyde olduğu gibi…..Üniversiteden bir heyet bana hoş geldine geldi. Abdülaziz Bayındır nerde? Kral dairesinde… Şimdi otele tarikatlardan büyük bir grup geldi. Bir de onlar planlı programlı gelmişler. Bizimle alakalı olarak, onların çok uzun hikayeleri var. Şimdi bizim kral dairesinde olduğumuzu görünce bütün planları alt üst oldu adamların. Bunu şunun için anlatıyorum. Hakikaten senin sahibin Allah mı? Onunla irtibatı düzgün kur kardeşim. Herkesin sahibi o yani sadece bizim, senin değil. Ona karşı yanlış yapma, ona tam inan ve güven. O sana ne zaman, nasıl yardım yapacağını çok iyi bilir. Sen kendin için…sen herhangi bir durumda bende bir hata var mı? diye düşün. O kadar…. yanlış yaptım mı? acaba diye… Hep bir kul olduğunu unutmayacaksın, ona boyun eğeceksin. Ama ondan başkasına da boyun eğmeyeceksin. Bak işte bunlar şey yapmışlar ,hiçbir gevşeklik göstermemişler Allah yolunda….Kendilerinin başlarına gelen konularda, zayıflamamışlar, hiç oturupta kalmamışlar. Hep hareketli, devamlı ileriye doğru gidiyorlar. “vallahu yuhibbus sabirin.” “Allah sabırlı olanları sever” (Al-i İmran 146)” Sabırlı olmak oturup kalmak değil. Sabırlı olmak her şeye rağmen yürümeye devam etmektir .Durum ve şartlar ne olursa olsun.
“Ve ma kane kavlehum illa en kalu” “Onların sözleri sadece şu oldu”(Al-i İmran 147) “rabbenagfir lena zunubena ve israfena fi emrina”(Al-i İmran 147) Cenabıhakk’a karşı az önce konuştuk ya, Allah’a karşı yanlış yapma.,gerisini boşver. Sadece sözleri şu:“Yarabbim bizi bağışla, günahlarımızı bağışla, aşırı davranışlarımızı bağışla, işlerimizdeki aşırılıkları ayaklarımızı sabit kıl yani geri geri kaçmayalım, bastığımız yerde kalıp bir ileriye geçelim ve şu kafirler topluluğuna karşı bize yardım eyle” “ vensurna alel kavmil kafirin.” (Al-i İmran 147)
“Fe atahumullahu sevabed dunya” “sonra Allah onlara dünyalık karşılığını verdi”(Al-i İmran 148) “ve husne sevabil ahireh” “ahiret karşılığının da en güzelini verdi” (Al-i İmran 148) “vallahu yuhibbul muhsinin” “Allah güzel davrananları sever”(Al-i İmran 148) .Hem dünyalığını verir, hem ahretin güzel karşılığını verir. Demek ki dünyada başarılı olmak istiyor musun? Bu dünyanın sahibi kim?Allah’u Teala değil mi?Allah’a iyi kul olacaksın
Şimdi bakın geçen haftada konuşmuştuk. Siz kendi içinizi yoklayın. Dışınız ne olursa olsun içinizde olan bayram eder. Niye? Cenabıhakk’a iyi kulluk ederseniz içinizde hiçbir zaman sıkıntı olmaz. Dışınız olabilir. Birçok yanlış davranışlara maruz kalabilirsiniz. Ama içinizde sıkıntı olmaz. İçiniz sürekli bayram eder. Hiç umrumda bile değil ne olursa olsun…Bu bir defa Cenabıhak size dünyaları veriyor .Çünkü en önemlisi huzurdur, güvendir. Bütün dünya senin olsa da içinde huzur olmasa neye yarar? İntihar edenlerin çoğu fakirlikten mi intihar ediyor? Huzursuzluktan yapıyor, bir türlü tatmin olamıyor. Allah dünyalık karşılığınıda verir,bir de ahiret karşılığının güzelini verir.
Peki… Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem düşünün. Hani Rasim Hoca’nın çok hoşuma giden bir sözü var.Diyor ki:Muhammed peygamberin babası yok, anası yok, kardeşi yok ,zenginliği yok, bir siyasi itibarı yok. Yani insanların keşke bende de olsa diyeceği hiçbir şeysi yok. Ama Allah ona bir kitap vermiş. Kardeşinden de etkili, babadan da, büyük soydan da ….
Şimdi Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem o kitaba sıkı sarıldığı için ,Mekke’de yaşamasına müsaade etmediler değil mi? Mekke’den canını zor kurtardı. Çünkü arkasına da düşmüşlerdi öldürmek için. Kim kellesini getirirse 100 riyal vereceğiz diye ödül koymuşlardır. O nedenle canını zor kurtardı gitti Medine’ye… Medine’de ne oldu? Medine’nin kralı oldu. İşte bu kadar. Bak Allah hem dünyalığını veriyor, hem ahretliğini veriyor.
Peki Resullullah sallallahu aleyhi ve sellem vefat ederken bir süre sonra Mekke’nin tamamını aldı. Peki Mekke’de çok büyük bir başarısı olan bir konumda olsaydı? Mekke’ye en fazla kral olurdu. Öldüğü zaman biterdi krallığı.. Peki Resullullah sallallahu aleyhi ve sellem dünyadan ayrılalı on dört asır oldu da Mekke’de hakimiyeti bitti mi? Yok devam ediyor. Bak şu anda ondan bahsediyoruz değil mi? İşte bu dünyalık değil mi? Kimden bahsediliyor? Onun zamanında çok çok büyük zenginler, büyük büyük devlet adamları vardı. Hangisinin adını biliyoruz? Ama bak işte hem dünyalık veriyor Resullullah vefat ettiği zaman, Türkiye’nin dört katı bir bölgeye hakimiyet kurmuştur. Öyle bir hakimiyet ki gönüllere kurulan hakimiyet… Onun yetiştirdiği kişiler hayattayken İslam ne oldu?. Dünyanın en büyük gücü haline geldi, Bak o gün bugün Sasaniler bir türlü hazmedemiyorlar. Hiç beğenmedikleri Arap çapulcuları gelsin devletlerini ellerinden alsınlar. Nasıl alacak? öyle bir aldılar ki hala doğrulamıyorlar. Onun için şimdi de inşallah İslam’ı tüm dünyaya hakim kılmanın zamanıdır. Dünyaya hakim kılma savaşla kesinlikle olmaz. İnsanların zihinlerine hitap edeceksiniz.İnsanların problemlerini çözeceksiniz.İnsanları kendi fıtratlarıyla karşı karşıya getireceksiniz. İnsanlar öyle diyecek ki işte bu kardeşim…bakın mesela su örneğini veriyoruz. Ömrü içki ile geçen kişi sudan vazgeçebilir mi? Sabah akşam su gibi içki içer derler. Niye su gibi? Çünkü su kadar içemez gene ,suyu daha fazla içer.
İnsanlara Allah’ın dinini su gibi, hava gibi ,temiz gıda gibi böyle doğru bir şekilde anlattığınız zaman adam bu dine inanmasa bile,bu dinden dünyada istifade edebilir.
İşte Moskova’da Rusya’nın bir numaralı editörü durumunda olan bir şahıs siyasi görevi de vardı. Çok üst düzeyde….Adam, bizim altı gün boyunca oradaki şeyi de bizimle beraber oldu. Bir kitap yazmış. Kur’an’ı anlama zamanı diye..Adam Müslüman değil. Yani öyle bir program yapmışlardı ki sabahtan akşama kadar….yani bir uyandığımız saatten uyuduğumuz saate kadar dolu…Oturupta konuşamadık, altı gün beraber olduk. Bir akşam saat 10’dan 11.30’a kadar Kazan’da bir otelde dedim ki: ya anlat bakalım bu kitapta ne yazmış? Ancak öyle bir vaktimiz oldu. O altı gün içerisinde öyle yoğun bir program yapmışlar, programı da onlar yapmıştı. Adam dedi ki :Ben editörüm, meşhur kişi durumda. Bana Kur’an’ı Kerim getirdiler. Asılacakmış bir tetkikden geçir dediler yani Rusçası bir baktım üç yıl başından kalkamadım. Baktım ki Rusya’nın problemlerini çözecek tek kaynak Kur’an’ı Kerim’dir. Geçenlerde Paris’teydim dedi. Gencecik çocuklar Eiffel Kule’sinin tepesine çıkıp kendilerini aşağı atıyorlar. Paris’in problemlerini çözecek tek kaynak da Kur’an dedi. Bütün dünyanın problemlerini çözecek tek kaynak Kur’an….İki türlü din var dedi. İki türlü İslamiyet var dedi. Biriisi geleneksel İslamiyet..onu asla istemiyoruz her türlü pislik onun içerisinde dedi. Ama bir de Kur’an daki İslam var ki bütün dünya oraya muhtaç dedi. Bu tespit son derece yerinde…hani inanmadığı halde bunu söylüyor. Niye? Ben bu suyla susuzluğumu gideririm diyor. Kim Kur’an’ın hükümlerine uyarsa dünyada mutlu olur. İnanırsa ahrette de mutlu olur. Çünkü bir inanarak uymak var, birde inanmayarak uymak var. Onun için o problemlerin içerisinde yaşıyor. O çözümü de Kur’an’ı Kerim’de görüyor. Bir de bunun bir ilmi ekip tarafından organize bir şekilde çözümler üretilip tüm dünyaya aktarıldığını düşünün… Ne olur o zaman? İşte o zaman tüm dünyaya hakim oluruz.
Beyinlere hakim olacaksınız. Savaşla değil, insanlara bilgiyle insanlara hakimiyet kurulur. Eğer ? Resullullah sallallahu aleyhi ve sellem savaşla hakimiyet kurmuş olsaydı, yakınları ölmüş olanlar hiçbir zaman onu unutmazlardı. Hep düşmanlık beslerlerdi değil mi? Ve ilk fırsatta da hakimiyeti sonlandırmak isterlerdi. Ama hakimiyet kalplere, hakimiyet kafalara olduğu için bu kadar asır geçti hiç kimse ondan vazgeçemiyor, inşallah bizde bunu yapacağız.
Peki bir ara verelim