Bugün Faiz ve ekonomi ile ilgili bir ders yapacağız çünkü Ali imran suresinin 1.. ayetine geldik. Bu arada Kuransız ve Hikmetsiz olan dinin ben müslümanım diyenleri ne hale getirdiğini de kısaca görmeye çalışacağız allah nasip ederse. Burada allah teala şöyle diyor …….tuflehun müminler kat kat katlanarak artan özelliği kat kat katlanarak artma olan faizi yemeyin allahtan çekinin belki umduğunuza kavuşursunuz. Şimdi bu ayeti kerimede Arapça bakımından adafe daefe kelimesi ribanın halidir. la tekulu riba adafen mudafe kat kat artma özelliğine sahip olan faizi yemeyin. şimdi niye bu manayı verdik arapça bakımından söylüyorum hal iki türlüdür arapçada birisine hali sabite denir elhali sabite denir ikincisinede el halin müntekıle denir hali müntekile ve hali sabite biz türkçede öyle ifade ederiz. Hali müntekıle geçici bir durumu ifade eder mesela ahmet otomobille geldi dersiniz otomobile binmiş olarak geldi dersiniz sürekli otomoblile binmez o geçici işte binmiş inmiştir ondan sonra başka işlerle meşgul olacaktır. Ama derseniz ki ahmet merhametli babasını seviyor derseniz ya da merhametli annesini seviyor derseniz bu sabit bir durumdur yani anneler sürekli merhametlidir evlatlarına karşı şu dakika merhameti varda sonra yok denmez onlarda sabit bir vasıftır dolayısıyla hali sabite arapça bakımından sıfat gibidir uzun boylu ahmet ahmet her zaman uzun boyludur bazen kısa boylu olmaz şimdi burdaki adfen mudafe kelimesi burdaki hal geçici bir durumumu ifade ediyor sürekliliği mi ifade ediyor diye düşünürseniz kuran kerimin kendi iç yapısına bakmamız lazım hani burada sürekli söylediğimiz bir husus var kuran kuranla açıklanır diye malesef tabi bunu islam aleminde henüz bilen yok türkiyede de yavaş yavaş öğrenilmeye başlandı ama şimdi siz kuranı kuranla açıklama mecburiyetini kavramazsanız buradaki ayete hali müntehire manası verirsiniz dersinizk I kat kat katlanarak artan anaparayı geçen faizi yemeyin ondan sonrada dersinizki kuranı kerim tefeciliği haram kılmıştır normal faizi haram kılmamıştır dersiniz bunu söyleyenler var mesela birisi meal çıkarmış ellezine ye kulune ribaya faiz yiyen demiyor da tefecilik yapan diyor çünkü tefecilik ne oluyor yasal faaizin dışındaki faize tefecilik deniyor yani devletin yasal olarak kabul etmiş olduğu faizin dışındaki faiz olursa tefeciik deniyor tefecilik nasıl olsa bütün toplumlarda yasak o zaman kk tefeciliği yasaklamıştır derler son zamanlarda şunu çok ciddi anlamda hissetmeye başladık. kk le hiçbir şey olmayacağı konusunda kk min problem çözmeyeceği konusunda büyük bir gayret var ilahiyatçılar arasında büyük bir gayret var . k işlevsiz hale getirme gayreti var işte o gayretin bir parçası da bu bir gün ankara kızlcahamam da dib nın düzenlediği bir toplantı var bazı bankaların yöntetim kurulu üyeleri ve finansman müdür leri gelmişlerdi orada faizi konuşurken hocalardan bir tanesi işte bu kat kat katlanarak faiz haramdır, fakirlerden alınan faiz haramdır, bugünkü bankacılık sistemi haram değildir dedi. Çünkü bugünkü bankacılıkta parayı bankaya yatıranlar fakir fukura dır, elindeki üç beş kuruşu yatrıyor o parayı kullananlarda zenginlerdir diye bir konuşma yaptı tabi o toplantıda bunun cevabını verdim ama pek anlaşılmadığını gördüm. Oradan toplantı bittikten sonra havaalanına şeyden kızılcahamamdan esenboğaya bayağı bir yol var epeyce bir zaman alıyor aynı otomobille gittik dedim hocam fakire kim faizle para verir ha şunu söyledi işte eski arap toplumunda zenginler fakirlere faiz veriyorlardı şey faizle borç veriyorlardı işte onlar büsbütün sıkıntı içine girdikleri için kk faizi yasaklamıştır bugün iş tersine dönmüştür faikirler zenginlere borç para veriyorlar diye şimdi gerçekten bu mantığı anlamak mümkün değil dedim hocam tabi benden çok yaşlı birisi hiç fakire faizli borç verilirmi dedim e veriliyordu dedi nasıl verilir dedim var mı dedi kurandan delilin tabiki var dedim kendisi de tefsir yazmış meal yazmış birisi iyi de bir hafız dedim ki şu rum suresinin 39 ayetinde cenabı hak diyor ya açın lütfen 30 sure 39 . ayet hım 407.sayfa allahu teala diyor ki vema teytü min riben oradaki mim lam manasınadır harfi celile biri diğerinin manasını alabilir faiz için artsın diye verdiğiniz riba artmak manasına gelir artsın diye vermiş olduğunuz nerede artsın yani faiz için verdiğiniz şey faiz için verdiğiniz nerede artsın liyerbu…. nas insanların malları içerisinde artsın diye verdiğiniz şey allah katında artmaz bak dedim insanların malları içersinde artsın diyor ayet. Malı olmayan bir kimseye faizli borç verilir mi? faizli bor veren kişi alacağını faiziyle birlikte garanti etmeden vermez onun için ipotek alır kefil alır bişeyler eder hatta onunla da yetinmez biraz da fazlasını alır bankalardan kredi alanlar bunu çok iyi bilirler. dedi ki canım adamında bir evi vardır e tamam evi de varsa var işte adamın elinden ev gider ya hani sen diyorsunki malı olmayanlara veriyorlardı bir kere faiz malı olmayana verilmez sonra dedim ki biliyorsunuz dedim ha dediki yüksek faizle borç veriyorlardı şimdi az önce okuduğum ayeti kerimeyi dile getiriyor dedim hocam bir kişi bir milyon lira borç verse bir milyon bir kuruş almak şartıyla bu faiz olur dedim nerede dedi dedim Kur’an-ı Kerim de var ya bakara suresi 279 u açın 46. sayfa burada diyor ki ve in tub…emvalikum eğer faizden tevbe ederseniz ana malınız sizindir ya ana mal ne demek ne verdiysen onu alırsın değil mi biraz fazlasını alırsan bir kuruş fazlasını alırsan ana mal olur mu ve ma e……min riven liyer …..indellah insanların malları içinde artsın diye faize verdiğiniz şey allah katında artmaz ha o öbür ayetti burada da ne diyor ve intubtum tevbe edersiniz feleküm emvalikum ana malınız sizindir. verdiğinizi alırsını fazlasını değil şimdi biriniz diyebilirsiniz ki ama enflasyon enflasyon çağımızın hastalığıdır eskiden enflasyon yoktu altın gümüş neyse ama işte şey mangır dedikleri ya da eskilerin fers dedikleri altın ve gümüşün dışındaki paralar da vardı onlarda değer kaybı oluyordu ama onlar ufaklık para olduğu için pek dikkat de çekmiyordu. şimdi e çağımızda kağıt para var enflasyon var Allah’u Teala sizin kağıt para çıkaracağınızı bilmiyor mu işte onun da hükmünü koymuş buraya …..muni ve la tulemun ne haksızlık yaparsınız ne de haksızlığa uğrarsınız yani öyle bir şekilde vereceksiniz ki karşı tarafın hakkı size geçmesin sizin hakkınız da oraya geçmesin böyle dediğiniz zaman ne olur paranın değer kaybını da dikkate almak zorunda olursunuz şimdi bunu da görünce baktı ki gerçekten yüzde binde bir de milyonda bir de fazla bir şeye alınamaz mış neyse meseleyi anladı ama bir hafta sonra gazetedeki köşesinde yine banka faizlerinin caiz olduğunu yazmaya devam etti. şimdi bunu tabi anlattım müslümanların perişan halini göstermek için şimdi siz bu ayetler arası ilişkiye bakmazsanız dersiniz ki Kur’an-ı Kerim de faiz oranıyla ilgili açık bir ayet yok dersiniz değil mi tek ayet nedir dersiniz işte bak mealden okuyayım ben size ey iman edenler kat kat artırılmış olarak faiz yemeyin ne anlarsınız iki ayet arasında zıtlık var değil mi gerçi o ayeti düşünen yok da o şekilde ayetleri birleştirip düşünen ben rastlamadım ama vardır herhalde. kat kat artırılmış olarak yemeyin dediğiniz zaman, o zaman öbür ayetdeki faize ne diyeceksiniz tefecilik diyeceksiniz . tefe dediğiniz zaman da diyeceksiniz ki öyle kanuni faizin üstü değil öyle anaparayı geçen kısımdır yasak olan diyeceksiniz kat kat meselesi diyor mu dipnot da hee bak bak. iyi dikkat etmişsin sen. evet e oku bakalım dipnotuda sen oku herşeyi ben mi okuyacağım madem gördün görmeseydin değil mi cezalandırılacaksın
— Fatih ORUM: evet bu ali imran suresinin 130 . ayetinin elimizdeki mealde yani türkiye diyanet vakfına ait mealde parantez içindeki açıklaması şöyle cenabı hak bakara suresinin 275, 276 ve 278. ayetlerinde alışverişi helal kıldığını ve faizi yasakladığını bunların aynı şeyler olmadığını vurgulayarak ifade buyurmuştur burada kat kat artırarak faiz yemenin yasak olduğunun belirtilmesi ise devrin arap toplumunda yaygın olan ve vadesinde ödenmeyen borçlar hakkında yapılan tefecilik uygulamalarına işaret içindir. evet şimdi burada ayeti kerimeyi tarihe gömdük o zamanki durummuş. halbuki şimdi şey yaparsanız hani cenabı hak diyor esteuzu billah kitabı uhkimet…sümme fussilet bu bir kitaptır ki ayetleri muhkem kılınmış sonra ayrıntılı olarak açıklanmıştır. şimdi ayetleri birlikte değerlendirdiğiniz zaman buradaki adafen mudafeyi hali müntekile değilde hali sabite kabul edersiniz bu da arap dilinin bir özelliğidir yani faizin değişmez özelliği nedir o şimdi yani eskiden öyleydi de bugün farklı bir şey yok bugün gidersiniz yüzde beş faizle diyelim borç alırsınız ödeyemediğiniz zaman o seneye yüzde beşinde zaten bir temerrüde falan soktular mı onun oranı belli olmazda geçenlerde size söylemiştim ben yüzde bin yediyüz faizi gördüm yani bir bankanın genel müdürü bana göstermişti bir banka temerrüde düşen borçlusuna yüzde bin 700 faiz uygulamış diye resmi belge de gösterdi bana temerrüd ne demek yani borcunu zamanında ödeyememiş olan kişi demektir. bir de bankalarda borçluları temerrüde de düşürme şeyleri de vardır bir takım uygulamaları da vardır. borçlunun ödeme güçlüğü düştüğü kanaatine varırsa bir şey yapar ona ihtar çeker derki şu güne kadar borcunu öde yoksa temerrüde düşmüş sayacağım vaktinden önce ister ödeyemediği takdirde temerrüde düşer ondan sonrada temerrüd faizini alabildiğine götürür. bu temerrüd olmadığını düşünün işte yüzde beş aldınız seneye en az yüzde on olur öbürki seneye yüzdeyirmiye kadar çıkar sonra yani artan faizin kendisi kat kat katlanarak artar kartopu gibi yoksa anaparadan bahsetmiyor bu ayet yani faizin kendisidir artan. anaparadan bahsetmiyor artarak anaparayı geçene değil atekulu riba adafen mudafe ,, adafen mudafe ribanın faizin özelliğidir kat kat artmak e şimdi eskiden kat kat katlanarak artıyorda bugün kat kat katlanarak artmıyor mu? Faizin bu değişmez özelliğidir. yani tıpkı işte merhametli annem eve geldi demek gibi o merhametli kelimesi hem sıfat hem hal olur cümleyi nasıl kurduğunuza bağlı ee işte arapça bakımından eğer nekri olarak mensup yazarsanız hal olur efendim marif olarak yaparsanız sıfat olur ikisi de aynı şeyi ifade eder burada da bunları ben şimdi yani arap diliyle anlatıyorum çünkü bunları yazan bir kitap ben şu ana kadar görmedim onun için anlatıyorum yani içinizde ilim adamları var bu konuyu bilen kişiler var dinleyenlerden de vardır yani burada arapça bilmeyenlerin bilmesine gerek yok onu yani dil açısından açıklıyorum bu arap dilinin kuralıdır. bu hali sabite dir . öbür ayeti kerimenin delaletiyle ondan sonra diğer ayetlerin de delaletiyle yani faizin özelliğidir. kat kat katlanarak ,özelliği kat kat katlanarak artmak olan faizi yemeyin . faiz böyledir kat kat katlanarak artar yapısı odur. yoksa ayeti kerimeyi tarihe gömmenin bir anlamı yok. şimdi diyor ki Allah’u Teala burada yettekul …. leallekum tuflihun umduğunuza kavuşmak için iflah olmak için mutlu olmak için mutlu bir toplum olmak için artık neyi beklentiniz neyse o beklentiye ulaşmak için Allah tan korkun Allah ın emrettiği şekilde hareket edin. Peki mutlu toplum olmazsa ne olursun? onu da bakara suresinin az önce okuduğumu ayetine dönersek bakın şimdi diyor ki burada Allah’u Teala 278. ayetinde ya eyyüj… ittekullah müminler Allah tan korkun bak ittekullah burada da ittekullah var leallekum tuflihum umduğunuza kavuşmak istiyorsanız Allah tan korkun burada da hemen Allah’ tan korkun. ve meru ma bakiyen min riba faizden arta kalan alacaklarınızı bırakın almayın kalsın. Şimdiye kadar aldıklarınızı geri verin demiyor bak dikkat edin bir beyaz sayfa açıyor çünkü aldıklarınızı geri verin dediğiniz zaman da bir çok kimse onu verecek durumda olmaz bugünkü bankaları bir kenara bırakırsanız. Tamam ama bundan sonra bu işi yani duydunuz bırakın artık duyduğunuz andan itibaren versas….riba…in küntün muminin eğer allaha imanınız ve güveniniz varsa faizden arta kalanı bırakın e ama diyorsanız demekki sizin allaha güveniniz yok hiç kusura bakmayın inanmak yani imanı arapçada ne derler biliyormusunuz iman el imanu tumaninetül nefsi ……hav ya da el izaful havf yani için tatmin olması korkunun gitmesi demektir. yani eğer inanıyorsanız gerçekten böyle yapmam diye içiniz tatmin olur endişeleriniz de kaybolur niye madem allah böyle diyor ben böyle yapacağım bitti. ama ekonomi bilmem ne falan filan diyorsanız ekonominin gereği bekara karı boşamak kolay hele bi bu noktalara gelin de görün diyorsanız hiç kusura bakmayın sizin Allah’ a güveniniz yok hiç kusura bakmayın demek ki cenabı hakkın hükmü bu devirde geçersizdir o eskiden miş öyle mi ahirette görürsün ahirette görürsün. ondan sonra diyor ki peki yapmazsak ne olur? fe illem tefalü fedenü bi harbin mineallahi ve resuli eğer bunu yapmazsanız Allah ve resulu tarafından ilan edilmiş bir savaşla yüzyüze olduğunuzu bilin. şimdi biz suriyede yapılan savaşı biliyoruz insanlar evlerini terketti Türkiyeye sığındı değil mi . şimdi siz bir misafirliğe gidiyorsunuz rahat edebiliyormusunuz? bu insanlar belki o evler için ne kadar uğraşmışlardır değil mi? geliyorlar çadır da geliyorlar kötü şartlar altında bi canlarını kurtarmak pahasına her türlü sıkıntıya katlanıyorlar . ne yapar savaş. savaş işte böyle yapar peki Allah’ a ve resulüne karşı yapılan savaş ne yapar? o dünyada da kaybettiriri ahirettede kaybettiriri ikisindede kaybettirir. ikisindede büyük bir ızdırap içersine girersiniz faizli kredi alırsınız çok hoşunuza gider çok tatlı çok hoş ama biraz sonra görürsünüz ondan sonra ikincisi üçüncüsü dördüncüsü bakarsınız ki bütün mal varlığınızı kaybetmişsiniz yine borcunuzu ödeyemiyorsunuz. Şimdi işte diyorki cenabı hak eğer vazgeçmezseniz haberiniz olsun kezenu ezan kelimesi var ya ilan haberiniz olsun diyor işte ezan gibi ezan okuduğu zaman neyden haberdar oluyorsunuz namaz vakti geldi. Faizciliğe devam ediyorsanız şunları iyice kafanıza yerleştirin Allah ve resuluyla harb ediyorsunuz. ve in tubtum ….. kum tevbe ederseniz ana malınızı alırsınız, fazlasını değil, neyse o. la tealmune ……mun haksızlık etmezseniz haksızlığa da uğramazsınız yani enflasyon olmuşsa enflasyon farkını da alabilirsiniz aksi takdirde haksızlığa uğramış olursunuz e ödeyemiyor ve inkara nusretin ….mesara eğer borçlu darlık içerisinde ise genişleğe çıkıncaya kadar beklemek gerekir. ve entesedadaki …in küntüm tealamun sadaka olarak dağıtmanız şey sadaka olarak vermeniz alacağınızı sizin için daha hayırlıdır bunu bir bilseniz yani karşı taraf ödeyemiyor sizinde bağışlama imkanınız varsa sadaka olarak bağışlayın. peki bunu zekata sayabilirmiyiz? bak en tesaddaku diyor burada bi de e zekatın verileceği yerleri anlatan tevbe 60. ayeti açın yo yo yani sadaka kelimesinden hareketle diyorum. sadaka kelimesinden hareketle şimdi şöyle fıkıh kitaplarında şu yazar 195. sayfa fıkıh kitaplarında şu yazar gideceksin diyor adama zekatını vereceksin al şu bin lira benim zekatımdır alacak ondan sonra da bana olan borcunu öde diyeceksin e adam onu aldıktan sonra valla kusura bakma senden daha önemlisi var onu ödeyeceğim demez mi adam her gün gidip geliyor sen gidip gelmiyorsun beni bıktırdı. Şimdi ve en tasaddakü sadaka olarak vermeniz diyor ayet bakın ayetin metni. ayetleri birlikte okumamanın zararlarından bir tanesini daha görün şimdi burada ne diyor inneme sadakun sadakalar yani zekatın verileceği yerleri hangi kelimeyle başlatıyor sadakalar o zaman sadaka olarak vermeniz hayırlıdır dediğiniz zaman borcunuzu bağışladığınız zaman zekata geçermi ayeti kerimeye göre bitti. ha nerden çıkarıyorsunuz yok efendim burada lil fukarada lam harfi celi varmış ya bırakın allahını seversiniz lam harfi celiline bakarak fetva veriyorsun koskoca sadaka kelimesini görmüyorsun çünkü ayetleri birbiriyle açıklama tekrar ediyorum sahabeden sonra tamamen kaybolmuştur onun için müslümanlar problem çözen değil problem üreten bir konuma gelmiştir. problem üreten bir konuma gelmişlerdir. evet şimdi şeyde ekonomi ne bi de nisa suresinin 29. ayeti kerimesini açalım. 82. sayfa evet şimdi burada diyorki Allah’u Teala ya eyyühellezine amenu müminler ya tekulu beynekum …batr mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. illa enteküne ticaretun ….minkum karşılıklı rıza ile yapacağınız ticaret şeklinde yerseniz olur. vela tektulu…..enfusekum batıl yollarla yiyipte kendi kendinizi öldürmeyin ineehe…rahime allah size karşı merhametlidir. şimdi savaşa girmek kendi kendini öldürmek değil midir? sen sebep oluyorsun. yani hani bir allah rızası için cihaddan bahsetmiyorum allah ve resulu ile olan savaştan bahsediyorum az önce dedi ya faizcilikten vazgeçmezseniz allah ve resulune karşı savaşa girdiğinizi bilin burada kendi kendinizi öldürmüş oluyorsunuz değil mi? Hem dünyanızı hem ahiretinizi öldürmüş oluyorsunuz ve la tektulu..entuku bu intihar malları haksız yolla yemek intihardır. şimdi bakın burada illa entekune ticareten kelimesi geçiyor şimdi bu ticaret burada mal kelimesi, maldan bahsediyor. mala nasıl tanım verirsiniz. ma yuntefehu bihi adeten ya da ma yemili ileyhi tabisan bi adeten diyebilirsiniz yani insanın tabiatının elde etmek istediği ve yararlanabileceği herşey böyle dediğiniz zaman bunun iki tane şeyi vardır: mal ve hizmet. Bakın şimdi buradan su içiyorum. bu mal değil mi? şimdi canım içmek istiyor. Bir de bunu buraya getirmek var. o da hizmettir. Birisi bunu bu kabın içersine koymuş kabın içersine koyduğu zamanda bir mal üretmiş şimdi mal ve hizmet ikisinide satın almam lazım. o zaman ticaret mal ve hizmetin bedelini ödemektir. şimdi buraya gelirken kiminiz belki otobüse bindiniz kiminiz metroya bindiniz kiminiz de kendi otomobilinize bindiniz. kendi otomobilinize bindiğiniz zaman orada mal bedeli ödediniz yani benzin aldınız daha öncede otomobilin parasını ödemiştiniz. ama tramvaya bindiğiniz zaman oradaki hizmet bedelini ödediniz. ya da otobüse bindiğiniz zaman hizmet bedelini ödediniz. dolayısıyla işler tıkırında yürüyor. işte bunun mal ve hizmetin el değiştirmesinde karşılıklı rıza olursa buna ticaret deniyor. Mesela adamın birisi diyebilir ki ya ben ücret almıyorum ya benim hediyem olsun tamam mı. karşılıklı rıza. Şimdi benim hediyem olsun dediği zamanda siz ona borçlu hissedersiniz kendinizi bir gün de ben ona bir şey yapayım dersiniz değil mi ya da bir dostluk ortaya çıkar falan karşılıklı rıza önemli . o kişinin rızasına aykırı olarak bir şey yapamazsınız elinden zorla herhangi bir şey alıp para verseniz bu karşılıklı rıza değil. o da razı olacak sen de onun için hürriyet ortamında olması lazım mal ve hizmetin değişimi. ona kimsenin karışmaması lazım. devletin mal ve hizmet dolaşımına müdahalesi olmaması lazım. Sürekli size söylüyorum bugünkü devlet anlayışı tam bir teokratik devlet anlayışıdır. tanrı devletdir yani. klisenin bir uyarlanmasıdır.
Klise gibi devlet adamları dokunulmazdır, klise babaları gibi. onların konsilleri gibi istedikleri kanunları çıkarırlar değiştirirler. istedikleri zaman vergileri yükseltir alçaltırlar, istedikleri zaman sistemi şu hale getirirler bu hale getirirler. Dolayısıyla herşey altüst olur. bu bir kere kabul edilebilir bir yapı değil islamın devlet anlayışında her insan devletin adamıdır. her insanın devletin en tepesindeki kişiye bile dava açma hakkı vardır. nebimize bile biliyorsunu kadınların karşı çıkma hakkını Kur’an-ı Kerim vermiştir. kendi kişisel görüşlerinde Allah’ ın ayetlerinde değil işte şeyin mümtahine suresinin 12. ayetinde ve la yasineke fi maruf doğru şeylerde sana karşı çıkmamaları şartıyla diye şey yapılmıştır kadınlardan biat alırken bir bağlılık sözleşmesi alırken. şimdi yani bizim devlet anlayışımızda insanların en güçsüz gördükleri bir kadının Allah’ ın nebisine karşı çıkma hakkı verilmişken yani Allah’ ın nebisinin bile dokunulmazlığı yokken bugün en küçük memurun bile dokunulmazlığı vardır. aradaki farkı anlayın. şimdi bu başka yani onu o şekilde şey yapmayalım ama resullullah sav me geliyorlar diyorlarki ya resulallah piyasada fiyatlar yükselmeye başladı narh koy yani fiyatları sınırla diyor ki fiyatları yükselten ve düşüren Allah’u Teala dır. Allah’u Teala dır demek Allah’ ın koyduğu kanundur yani piyasanın doğal kanunudur. anlamı o dur yani şeydeki . ben Allah’ ın huzuruna sizden herhangi birisinin hakkı üzerimdeyken gitmek istemem. Çünkü bakın gerçekten muhteşem bir sözdür. şöyle size anlatayım. piyasada yeteri kadar mal yoksa piyasanın kendi tabii kanunudur fiyatların artması. mal azsa para çoksa fiyatlar yükselir. niye çünkü ben gelirim şuna kaç kuruş bir lira. fatih derki ben 125 kuruş vereceğim yahya da derki ben 150 kuruş veriyorum niye? ceplerinde para var. çünkü onlar için bu şey, yani bana göre bu su bir liradan daha değerli olduğu için suyla onu değiştiriyorum. ama ona göre 125 kuruştan daha değerli buna göre 150 kuruştan daha değerli. bir başkası gelir ben 2 liraya alırım der. eğer mal az para çoksa fiyatlar ister istemez artar. mal çok para azsa fiyatlar düşer. yani mal para dengesi bu çok tabii bir şey. bu şey gibi neydi onun adı, terazi gibidir. şimdi resullullah sav diyorki sizden hiçbirinizin hakkı benim üzerindeyken Allah’ ın huzuruna gitmek istemem diyor. niye? çünkü narh koyduğunu düşünün resullulahın zaten mal az. yani fiyatları sınırladığını düşünün. o piyasaya dışardan mal gelir mi? gelir mi? kim getirir oraya mal kim getirir? ama mesela duyuyorlar ki medine de buğday fiyatları şöyle olmuş ooo müthiş ne yaparlar, fiyatlar artmış duyan oraya mal yığar değil mi? ondan sonra hadi satsınlar bakayım o fiyata. mal para dengesi mal aleyhine değişir. insanların da ihtiyacı zaten o maladır, paraya değil. yeryüzünde hiç kimsenin paranın fiziki yapısına ihtiyacı yoktur. hiç bir insanın yoktur . yani parayı yiyemezseniz. altın da olsa. Su gibi içemezsiniz. üşüdüğünüz zaman yakıp ısınamazsınız. kağıt para olsa yakıp ısınamazsınız kağıt para olursa hemen yakarsınız ama 5 dk ısıtır ondan sonra bir daha da ısıtmaz. yakıp ısınamazsınız. sırtınızda ceket olmaz. içine gireceğiniz ev olmaz. bir kaç ton şeyiniz varsa altınınız olursa bir oda yapabilirsiniz de o da kaç kişiye mal oluyor şey nasip oluyor. Yani para yenmez içilmez, insanın aşı ekmeği olmaz para sadece mal ve hizmet dolaşımını sağladığı için işe yarar. ama çok işe yarar. niye . çünkü her yerde geçerlidir. her zaman geçerlidir ve herkesin ona ihtiyacı vardır herkes onun karşılığında malını ve hizmetini vermeye razıdır. dolayısıyla para şey gibi bir vücutta dolaşan kan gibi mal ve hizmet dolaşımını sağlar. Dolayısıyla ekonominin olmazsa olmazıdır. Mal para dengesine eğer herhangi bir müdahale olursa devlet tarafından sıkıntılar başlar. Şimdi, faizli ekonomilerde kredi sisteminde buna devlet ve bankalar bilhassa bankalar acayip bir şekilde paraya müdahale ederler. Fiyatları anormal bir şekilde artırırlar. mesela bir finansman maliyeti diye bir kavram devreye girer faizli ekonomilerde. Finansman maliyeti ne demek? paranın maliyeti demektir. Paranın maliyeti olur mu? İçinizde para üreteniniz var mı? var mı? üretemezsiniz ki, üretirseniz ne olur? Suç olur. Para altınken bile darphaneleri devletler işletirdi. Darphaneyi herkes işletemez. Peki sen, ama şu suyu üretmenin bir maliyeti olur değil mi? hizmeti üretmenin maliyeti olur. Paranın maliyeti olmaz. yani finansman, paranın kendisi değil, finansman maliyeti, finansaman maliyeti ne demek? birisine bir para veriyorsunuz onu mal ve hizmette kullanıyor,o kullanmanın malliyeti, kullanmanın maliyeti olmaz. o mal ve hizmetin dolaşımındaki fiyatın dışında birşey. Finansman maliyeti nedir? Finansman maliyeti bankalara ödenen faizdir. Bankalara ödenen faizdir. (Bayındır hoca burada bir seyirciye söylüyor:)
-Şimdi benim uzmanlık alanımda sen kusura bakma.
Finansman maliyeti bankalara ödenen faizdir. Şimdi bir kredi alıyorsunuz bankadan 100 lira alıyorsunuz geriye 110 lira vermek şartıyla dolayısıyla siz o 10 lirayı bütün ürettiğiniz mal ve hizmetlere yansıtacaksınız. aslında o 10 lira yetmez biraz fazla yansıtmanız lazım. 20 lira yansıtmanız lazım. çünkü sizin ürettiğiniz o malı ne zaman paraya çevireceğiniz meçhuldur ama bankanın sizden o parayı ne zaman alacağı malumdur. yani malı üretirsiniz daha piyasaya sunmadan alınan kredinin ödeme vakti gelir hadi bakalım, bir daha bir daha derken fiyatlar artar. peki bunun artan fiyatın bedelini kim ödüyor. faizi esas kim ödüyor, vatandaş ödüyor ve burada üretimin, bir üretimin her safhasında finansman maliyeti girer girer girer bakarsını şişmiş kabarmış. Sürekli her ay işte bu aykı enflasyon şu oldu bu ayki enflasyon bu oldu. Bu ne demek? Bankalara ödenen faizi, faizin vatandaşa yansıyan kısmıdır bu. Evet bankalar para üretebilir mi? Bankalar parayı anormal bir şekilde üretirler. Bugünkü bankalar yani bugünkü bankalarda biliyorsunuz kağıt para meselesi var. Kaydi para denen bir mekanizma vardır. Kaydi para üretimi, kaydi ne demek; gerçekte yok ama kayıtlarda para olarak geçiyor. Şimdi eskiden çek ve senetler falan vardı. şimdi şu anda artık plastik para var. Kontrolsüz bir yapı ortaya çıktı para piyasasında. yani cebinizdeki kredi kartları var ya. Bakın şöyle ingilterede(hoca saatine bakıp) neyse kısa bir şey anlatayımda vakit bitiyor sonra sorularıza, çok şey anlatacaktım, şey yapmışlar eski bankerlere, bankerlere şeyler teslim ediliyor insanlar kendi altınlarını gelip teslim ediyorlar. şundan dolayı bir güvenip teslim ediyorlar ikincisi de onlardaki altının ağırlık ve ayarına güvenilebiliniyor. Çünkü o konuda uzman kişiler onlar. şimdi teslim edilince bunlar da millete borç para veriyorlar. borç yerine bir makbuz veriyorlar. o şeyde de olurdu, yani islami dönemde şeylerde de pazar yerlerinde olurdu. Şurada bir tanede sarraf var ya hani altın satan kişi herkes getirir altınını oraya bırakır. ondan alır sonra gider şurdan bir altını alır bir yazar buna bir altın ödeyin der orda iki altınlık mal alır şuna iki altın ödeyin der şurdan on altınlık , on altın ödeyin der herkes gider ondan alır. Çünkü para taşımanın sıkıntısı vardır. Yani çalınabilir, çalınmasa bile değişimde ağırlığına ayarına güven problemi olur ama sarrafınkinde böyle bir şey yok. şimdi bankerler bakıyorlar ki ya biz piyasaya bin lira borç veriyoruz elimizden en fazla on lira altın talep ediliyor. 10 liralık altın talep ediliyor. Bunu görünce bu defa elinde 1000 lira yani 1000 altın lira olan kişi onun 10 katı borç vermeye başlıyor. İşte para böyle üretiliyor. Şimdi bir müddet sonra bankerler diyor ki kendilerine para bırakan kişilere makbuz veriyor. Herkes ya bunlar ne iyi insan bizim paramızı koruyor diye teşekkür ediyor. Bir müddet diyor ki bize para getirene %6 faiz verecez. Herkes şaşırıyor allahallah hem paramı koruyor hem faiz verecek bu nasıl bir iş? Çünkü bakıyorki ben 1000 lirayı 10000 lira olarak piyasaya, ama piyasada da o makbuzlar dolaşıyor. Artık kimse altın para, altını istemiyor, o makbuz falanca bankerin ödeyeceği makbuz para olarak dolaşıyor piyasada. işte o zaman adamlar 1000 liralık altınları var % 10 faizle verseler bir sene sonra o altın 2000 altına çıkıyor. 2000 e çıkıyor yani % 100 kazanmış oluyorlar. işte bankacılık o tecrübeden doğmuştur. Bugün de sizden biriniz götürsün bankaya vadesiz bir mevduat yatırırsınız 1000 lira diyelim banka o vadesiz mevduatı, şimdi onlarda bakmışlar ki % 10 dan fazlası çekilmiyor vadesiz mevduatın , ya da % 5 aslında % 8 dir normal tecrübelerle uluslar arası tecrübede, % 10 diyelim % 10 dan fazlası çekilmiyor tutuyorlar 100 lirayı munzam karşılık ya da zaten devletler onu mecbur ediyor onu merkez bankaları, onu tutuyorlar karşılık olarak ayırıyorlar mesela yahyaya 900 lira kredi veriyoruz. ama bu yahya parayı alıp gitmiyor yahya ya bir kredi kartı veriyoruz onun yerine ya da çek karnesi veriyoruz. ondan sonra yahyanın hesabınızdaki 900 lirayı bu defa onun % 10’u 810 lira olarak fatihe veriyorum şuraya veriyorum bakıyorsunuz ki sizin vadesiz 100 liranızı 1000 liranızı banka 10000 lira olarak piyasaya borç vermiş. İşte bu şekilde. Bugünkü plastik parada artık bunun kontrolü de çok zor. çünkü artık insanlar ceplerinde para taşımıyor onun yerine bir plastik kart taşıyor . para sürekli bankada kalıyor o zaman bu çok kontrolsüz bir şekilde artıyor ve piyasada para miktarları anormal bir şekilde çoğalıyor. Öyle olmuştu ki geçen sene ben merkez bankasının hesaplarına bakmıştım. geçen sene temerrüt faizi ile kredi kartlarının faizini ayırdığımız takdirde, bankalar piyasadaki paranın tam iki katını, tüm paranın iki katını faiz olarak almışlardı. Tüm paranın iki katını. Paranın tamamının iki katı bankalara faiz olarak gitmişti. şimdi böyle bir ekonomide fiyatlar tabiki artacaktır tabiki enflasyon olacaktır, tabiki insanlar sıkıntıya girecektir. Dolayısıyla eğer bir yerde faizcilik varsa o ekonomi mutlaka ama mutlaka krize girer. mutlaka krize girer. bir de işin bir başka tarafı var. işin ekonomik tarafını bir tarafa bırakalım . o konu şu kitapta bütün ayrıntılarıyla yazılıdır. bu kitap en az 30 yıllık bir çalışma ürünüdür ve kim bilir sayısız toplantı yapılmıştır buradaki bilgiler oluşuncaya kadar. sayısız toplantı yapılmıştır. bir kere on sene boyunca her hafta bizim vakıfta Kur’an-ı Kerim e göre problemleri çözen ekonomik toplantılar yaptık, diğer toplantıların dışında. Şimdi bugün en sıkıntılı tarafı şu. Siz diyorsunuz ki müslümanız elhamdülillah bizim dinimiz son din elbette öyle Kur’an-ı Kerim son kitap tamam hiç şüphe yok tamam. peki öylede niye problemlerinizi Kur’an çözmüyorda siz hala faizcilikle meşgul oluyorsunuz? niye ey islam ülkeleri bir tane faizsiz sistemi uygulayanınız yok. hepiniz hani erzurumda bir söz vardır dalavare dalavere küt men met nöbete derler hepiniz evirip çevirip bir şekilde faizcilikle meşgul oluyorsunuz ne oluyor? sizin dininize güveniniz yok mu? Ya bir tane örneğiniz olsun bir tane olsun örneğiniz ya. Ya bir tane islam ekonomisi dediğiniz şey, bu defa ne yapıyor başlıyorlar , efendim islam ekonomisi olmaz demeye başlanıyor. Kur’an dan hüküm şey problem çözülmez, sünnetden çözülmez bilmem ne falan filan. yani islam diye bir din yoktur diyecekler de dilleri varmıyor. Şimdi islam ülkelerinde eskiden münafıklık çok yaygındı. insanlar kafir olduklarını söylemeye korkuyorlardı çünkü ölüm cezası var. Şimdi de ateizim ciddi manada yaygınlaşmaya başladı. Çünkü gençler bakıyor, fıtratlarına uymuyan bir din anlatılıyor kendilerine. Diyor ki din buysa ben yokum. Şimdi bu kadar ağır sözler şey yapılıyor, söyleniyor Kur’an-ı Kerim de faizle meşgul olanlar için. Bakın bu az önceki ayeti bir daha okuyalım. Şeyde ali imran 130 dersimizin ana ayeti : la eyyuhellezine amenu……mudafe, kat kat katlanma bak işte, resmen Türkiye’ deki faizin iki katını bankalar şey Türkiyede dolaşan paranın iki katını bankalar faiz olarak almışlar. Şimdi kat kat oluyor muymuş? O zaman mıymış bu olay? Faiz budur, faiz piyasayı iflah etmez. Yemeyin diyor, vettekullahi …tuflihun Allah’tan korkun belki umduğunuza kavuşursunuz mutlu bir topluluk olursunuz. vettek…….kafirin kafirler için hazırlanmış olan o ateşten kendinizi koruyun. Bu ahirettemi acaba bu. Tamam ahirette doğru. Ama bu dünyada da o ateş var. Bu dünyada da o ateş var. O ekonomi, faizli ekonomi yakar tüketir piyasayı. Ahlakı tüketir. İnsanlar hayır hasenat yapamaz olurlar. İyi insan yani artık birbirinin derdine katlanan insan kalmaz. Herkes bencil hale gelir. Evet herkes öyle olur. Çünkü yangın vardır piyasada. Bak vettekural…..kafirin. kafirler için hazırlanmış, kafir ne demek bu ayetleri görmeyenler için hazırlanmış o ateşten kendinizi koruyun. Piyasayı yakar tüketir kül eder. Ve atiullahu …resul…leallekum turhamun Allaha ve resula itaat edin belki merhamete uğrarsınız. Yani Allah’ a güveniniz var mı? Öyleyse bu işi bırakacaksınız. Bazıları diyor ki onu bırakıp ta ne yapacağım? Allah Allah, ne? Yani şurada bir pislik var, burayı temizleyin diyorsun, burayı temizleyip de yerine hangi pisliği koyacağım. Ula başka pislik koyacaksan daha niye temizliyorsun. Yani bizim dinimiz problem çözmez noktasına gelir bu işler malesef. Bu da insanları bugün nasıl olsa dinden dönenleri kimse öldürmüyor, o zaman millet açıkça söylüyor. Artık mesela arap dinsizleri diye siteler açıyorlar. İran da acayip bir dinsizlik cereyanı var engel olunamıyor, Türkiye’ yi zaten siz biliyorsunuz. Sebebi kim? Bakın şeyde Bakara suresinin 159. ayetini aşağı yukarı hepiniz ezberlediniz. Orada cenabı hak ne diyordu: innelezine……fil kitap bu kitapta insanlara açıkça açık ifade ettikten sonra, o açık açıklayan ayetleri ve ana ayeti gizleyenler var ya ulaike……….layının Allah onlara lanet eder lanet edecek olan kişiler de lanet eder. Şimdi gizleyen ne biliyor musunuz? Şu şu kitabı okursanız görürsünüz. Lütfen mezheplerin faiz anlayışı bölümüne bir bakın. Bakın ki Kur’an-ı Kerim’ in ayet, herhangi bir ayetini delil alan bir mezhebi görecek misiniz? Resullullahın faizi anlatan ana hadislerini, ana sözlerini görecek misiniz? Dört mezhebin dördünü kastediyorum, şunu bunu değil. Göremezsiniz. Faiz için bir koruma çemberi oluşturan bir hadisi merkeze almışlar, yani düşününki bir koskoca bir tarla var etrafına koruma duvarları çekiyorsunuz. Birisi geliyor diyor ki bu duvarlar burada olmaz söküyor tarlanın ortasına koyuyor. Aynen onun gibi. E o zaman o tarladan ne olur? Hem herkes gelir içeriye girer değil mi? Hem de bir sürü çöplük haline getirmiş olursunuz. Resulullahın faizi anlatan hadisleri yok, Kur’an-ı Kerim’in ayetleri yok, ondan sonra bir sistem oluşturuluyor. Anlayana aşkolsun, öyle bir sistem ki bütün kapılar faize açık. Çünkü etrafındaki duvarları yıkmışsınız. Bütün kapılar faize açık. Peki şimdi böyle bir ortamda ne yapacaksınız? Onun için size her defasında söylüyorum, Allah rızası için elimizden geleni yapalım. Çok şükürler olsun cenabı hak çok ciddi yardımlarda bulundu, yani gerçekten bugün çok iyi bir noktaya geldik, çok şükürler olsun. Şey olarak yani her konuda problem çözecek bir noktaya geldik. Bunu islam alemine, önce Türkiye sonra islam alemine anlatmak gerekiyor. İnsanların dikkatlerini buna çekmek gerekiyor. Bir gün hatta bir haftalığına buraya gelmişti ikra televizyonunun genel müdürü. Araplarda çok meşhur bir televizyondur. Bizim vakfa bir kaç kere geldi. Adam bir türlü kabul edemiyor. Yav dedi ya böyle bir vakfı kim destekliyor diye sordu. Dedim ki bu vakfı kim destekler? Bütün geleneği, olurmu dedi, bunun arkasında mutlaka bir devlet olması lazım. Bu kadar büyük çalışmalar bir devlet desteği olmadan yapılamaz. Kaç kere gitti geldi bir türlü inanamadı. Ondan sonra dedi ki o zaman ben bizim televizyonda arapların buraya yardımcı olması için gayret göstereceğim. E televizyonun sahipleri beni tanıyor beni çağıracaktı, nisan ayında gidecektik programlar yapacaktık. Televizyonun sahibi beni gayet iyi tanıyor. Yıllarca tanışıklığımız var, hiç çağırırmı? Şimdi ama bunu şunun için söylüyorum. Allah razı olsun içinizde yardımcı olan üç beş kişi var ama son bir kaç aydır maaşları hep borç alarak ödüyoruz biliyor musunuz? Ben geçen sene birşey söylemiştim. Bizden, şu derslerden istifade eden kişiler senede bir lira verseler böyle bir kaç tane vakfı abad eder. Şu anda da on kuruş verseler senede ayda değil abad eder. Ama yani biz bakın arkasında devlet yok, arkasında zenginler yok arkasında şu yok bu yok ama sizde bu kadar ilgisiz olmayın lütfen. Hakkaten bugün çok acayip bir şekilde moralim bozuldu. Bu üçüncü aydır maaşları borç alarak vermek zorunda kalıyoruz. Yani olurmu yani doğru bir şey mi? Bu ilgisizlik nedir allah aşkına söyler misiniz bana. En iyisi, bunu söylediğim zaman içinizde bir kaç tane yardımcı olan var hep onlar kendi üzerlerine alıyor, bunlar ezilip şey yapıyorlar. Herkes de üzerine alması lazım. Bak ne diyorum on kuruş versinler, senede on kuruş, bir lira değil. Abad olur. Bu ne böyle ya, bu ne? Yani hiç Allah’u Teala hiç bu emirleri bizi dinleyen kişilere vermiyor mu? Allah’ ın emri değil mi yardımcı olmak? Hiç sevmediğim konuşmayı yapmak zorunda kaldım bu akşam. Gerçekten bugün çok sıkıldı. çünkü üçüncü aydır maaşları borçla ödemek zorunda kaldım. Ne oluyor? Bu ramazanda ya rabbi sana şükür ilk defa bir ramazanda şey kimseden borç almadan maaşları ödedik diye seviniyordum ondan sonra tamam. Evet bunu da duyuruyoruz. Bak yani söylediğimiz zaman sanki bilmiyorum nereye söylüyoruz? Evet Allah yardımcımız olsun cenabı hak rızasından ayırmasın.