(Abdülaziz Bayındır) Kurban: Adem AS dan beri bütün Ümmetlerde olan bütün Ümmetlere Farz kılınmış olan bir ibadet…
Bunu biz Kuran ı Kerim den öğreniyoruz, öncelikle şunu tekrar anlatalım size; biliyorsunuz Allah u Teala Şura Suresinin 42 inci Surenin 13 üncü Ayetinde diyor ki:
Şura 42/13 “Allah u Teala bu dinde Nuh a neyi emretmiş ise size de onu Şeriat olarak koydu…” ondan sonra da diyor ki;
“… Sana yaptığımız Vahiy; İbrahim’e Musa’ya İsa’ya verdiğimiz emirler aynı; dini ayakta tutun onda ayrılığa düşmeyin.” Çünkü İlahımız tek bir İlah tabii ki İbadetler de Aynı olacaktır. Şimdi az önce okuduğumuz ayetler, Nuh AS dan itibaren acaba Kurban var da daha önce yok mu diye akla getirebilir. Hac Suresinin 34 üncü ayetine baktığımız zaman Nuh AS dan önce de Kurab ibadetinin olduğunu anlıyoruz. Burada diyor ki:
Hac 22/34 “Her Ümmet için bir Mensek oluşturmuşuzdur. Allah ın kendilerine rızık olarak verdiği Behimet-ül enam üzerine Allah ın adını ansınlar diye.” Biraz sonra Ayetlerde görürüz, Behimetül Enam ın ne olduğu Kuran üzerin de belirtiliyor yani hatta söyleyeyim Enam Suresinin 143 ve 144 üncü ayetlerine göre Behimet-ül Enam 8 cins tir. Daha doğrusu 4 cinsten erkek ve dişi olduğu için sekiz hayvan türü oluşturuyor. Bunlar:
Koyundan iki yani erkek ve dişi, keçiden iki, erkek ve dişi, deveden iki ve sığırdan iki… Yani koyun, keçi, sığır ve deve. Bunları Enam diye Kuranı Kerim’de isimleri belirtilen hayvanlardır. Yani hayvanlar içerisinde enam cinsinden olanlar bunlardır Behime’de bütün hayvanlar için kullanılan ortak bir addır Behimet-ül Enam; Behimetül Minel Enam demektir. Yani Enam cinsinden olan “Behime.” Buradan şu ortaya çıkıyor; demek ki bütün Ümmetlerde Behimet-ül Enam üzerine yani koyun, keçi, sığır ve deve bunların erkeği ve dişisi üzerine Allah ın adını ansınlar diye Allah ın kendilerine rızık olarak verdiği şeyler üzerine (O nun) Adını ansınlar diye Allah u Teala bir “Mensek” oluşturmuş. Yani bir Kurban görevi oluşturmuş. Bütün Ümmetler deyince Tabii ki Ümmeti olan Nebi ler Nuh AS ile başlamıyor değil mi? Adem AS ile başlıyor. Bütün Ümmetler dediği zaman da Adem AS dan itibaren Kurban görevinin olduğunu açıkça anlıyoruz. Şimdi burada bir şey daha var. “Menseken” kelimesi. Arapça bakımından Mensek; yani bir kere “Nüsük” Allah için kesilen Kurbana denir. Mensek de; ismi zaman, ismi mekan, mastar mimi olarak kullanılır. Bir kere ismi mekan olması mümkün değil. Bir yer ismi olması mümkün değil niye? Şöyle söyleyelim İsmi mekan ismi mekan mastarının anlamı şudur. Yani “Mensek” Kurban kesme zamanı, Kurban kesme yeri ve Kurban. Üç anlama da gelir. Kurban kesme zamanı; mümkün Dünya nın her yerinde aynı günlerde insanlar Kurban kesebilir. Ama Kurban kesme mekanı anlamına gelmesi mümkün değil; neden mümkün değil? Çünkü bütün Ümmetler dendiği zaman Allah u Teala Dünyada her topluma Nebi gönderdiğine göre; İnsanların bir araya gelerek tek bir noktada birleşip Kurban kesmeleri fiilen imkansız. Bir kere bütün Ümmetlerde Adem AS dan beri aynı hayvanlar üzerine Allah ın adını anmak için konmuş bir kurban görevinin olduğunu görüyoruz. Aynı hayvanlar değişen bir şey yok. Peki acaba aynı zamanda mı? Kurban kesiliyor? Zaman konusunda ne var. Şimdi zaman konusuna baktığımızda hemen aynı surenin 28 inci ayetine hatta 27 den başlarsak daha uygun olur… Bu Ayeti okumadan birkaç kelime söyleyeyim; şimdi Ayette az önce Şura 42 den hani;
“Allah Nuh a neyi emretti ise size de onu…” AYETİNDEN Hac görevinin de Nuh AS da olduğunu anlarız. Nuh AS zamanında bir Tufan oldu Yeryüzünde ilk yapılan bina da İnsanlar için yani Müslümanların müşterek yararlanmaları için Kurulan ilk bina ya da tüm insanlık için diyelim kurulan ilk kamu binası denebilir herkesin rahatlıkla yararlanabileceği bina olduğu için. “Elbette ki Mekke de olandır…” Bu; Ali İmran Suresinin 96 ıncı ayeti. İlk binayı ilk Nebi nin kurmuş olması gerekir. Bir Nuh Tufanı oldu, Nuh Tufanından sonra İbrahim AS Kabe nin temellerini yükselten kişi oldu şimdi İbrahim AS ın Kabe nin temellerini yükseltmesine ilk bina nın da Kabe olmasına baktığınız zaman arada Kuran ı Kerim de bir Nuh Tufanı geçtiğine göre bu Kabe nin binası ne zaman yıkılmış olabilir? Nuh Tufanında başka bir zamanda olamaz. O temeller üzerine yükseltiliyor. Şimdi Allah u Teala İbrahim As a Kabe nin Temellerini üzerinde o binayı yükseltme emri veriyor; Bakara 127 inci Ayette diyor ki:
Bakara 2/127 “…İbrahim O Beyt in temellerini yükselttiği zaman…” diyor. Zaten herkesin bildiği bir yer olduğu için, O Beyt o bina diyor. O binanın temellerini yükselttiği zaman… Peki ve İsmail sadece kendisi değil İsmail ile birlikte yükseltiyorlar. 10:19 Tabi bir hizmet yapmış;
“…Ya Rabbi bizden kabul et, Sen işiten ve bilensin, ikimizi sana tam teslim olmuş kişilerden eyle,” Ya Rabbi bizi de eyle, biz de İbrahim AS ın duasına katılıyoruz bizi de sana tam teslim olanlardan eyle,
“…Soyumuzdan da sana Teslim olmuş bir Ümmet oluştur. Ya Rabbi…” Ondan sonra da diyor ki, şimdi bina nın Temellerini Yükseltti Kabe var, diyor ki;
“…Bir de bizim Menasik’imizi göster…” Menasik dediğimiz şey de İbadetin yapıldığı yerler oluyor. Madem bun binayı yükselttik bize bir ibadet türü ver demiyor… Diyemez zaten öyle bir şey olamaz Allah u Teala ne emrederse onu yapar kul. Ama demek ki İbrahim As Hac görevinin olduğunu biliyordu, ama Kabe yıkıldığı için nerede yapılacak belli değildi. Şimdi Kabe nin binası yükseltildi geriye kaldı Hac İbadetinin yapıldığı yer? Onun için Menasik’imizi bize göster diyor. Allah u Teala da tabii ki o ibadetlerin yapıldığı yerleri gösteriyor. Şimdi ben bu arada çok kısa bir şey söyleyeyim mesela efendim Safa ile Merve Hacer validemiz çocuğunu bilmem su bulamamış da bir oraya koşmuş bir buraya koşmuş onun için meşru kılmış böyle saçmalığın daniskası böyle şey olmaz. Çünkü Safa ile Merve arasında Say; Haccın da Ümrenin de temel Farzlarındandır. Yok efendim şunu şuradan şuraya koşmasından hatırası olarak bir ibadet iktas edilemez.
“…Binayı ilk yaptığı zaman,” İbrahim As. ve O ibadet yerlerini de Allah u Teala ona gösteriyor. Şimdi ona gösterdikten sonra da İbrahim As… İlk Haccı kabenin ikinci kez binasının yükseltilmesinden sonra ilk Haccı yapan kişi olmalı burada; artık Hac ibadeti yapılacak noktaya gelince Cenabı Hak İbrahim As a diyor ki
Hac 22/27 “İnsanların içinde Haccı ilan et…” diyor. “Eddin” kelimesi size neyi hatırlatıyor ses olarak? Ezan değil mi. Ezan okur müezzin; vaktine göre mesela biraz sohbetimizin sonuna doğru ezan okunursa siz ne anlarsınız? Öğlen vakti oldu dersiniz, o ezandan sonra ne yapacağınızı siz biliyorsunuz. Sadece Vaktin geldiğini anlatmak için Müezzin ezanı okur, ondan sonra öğlen Namazının vakti gelmiş… Öğlen Namazı ne demek sizin zihninizde var? O Namazı nasıl kılacağınızı da biliyorsunuz. Orada elif lam lı hac… Ziyaret ama öyle her ziyaret değil Hac ziyareti bilinen bir ziyaret.
“İnsanlar arasında bu Haccı ilan et…” diyor.
Beyler: Camimizin tamir edildiğini düşünün ezanlar okunmuyor cami de çünkü insanlar oraya namaza gidemeyecekleri için Ezan okunmuyor. Bir gün bakıyorsunuz ki Süleymaniye Camisinin minaresinde Ezan okundu. Aklınıza ne gelir? Camideki tamirat bitmiş orada Namaz kılabiliriz. İbrahim As da Allah u Teala diyor ki: Haccı insanlar arasında ilan et Hac Suresinin 27 inci Ayeti. “İnsanlar içerisinde Haccı ilan et…” Artık burada artık her şey tamam gelip Haccı yapabilirler. Haccın ne olduğunu anlat demiyor bakın…
Ezan oku herkes biliyor zaten:
“… Sana gelsinler (gelirler), yürüyerek ve bitkin binekler üzerinde,” Bitkin binekler; neyi hatırlatıyor? Çok uzaktan gelecekler. Yürüyerek olanlar da yakından gelecekler. Yani uzaktan yakından insanlar gelir. Peki;
“… Bütün derin vadilerden gelirler (gelsinler).” İbrahim As Filistin den Mekke ye gitti, kaç tane derin vadiden geçti? Mekke ye gelen kaç tane derin vadiden geçmiş olur? Mekke yi şöyle Ana Kent olarak düşünün… Çevresinden ona gelen bir sürü Vadi vardır. İbrahim As bunların kaç tanesinden geçmiş olur? Sadece bir tanesinden geçer iki tanesinden geçmez yani Mekke ye gidiyorsa tek bir yoldan geçip gelecek… Bütün Vadiler derken Mekke nin 360 derece çevresinden her tarafından gelecek kişiler Demek ki Hindistan tarafsından gelecek olur, Hint okyanusu tarafından gelecek olur, Afrika dan gelecek olur, Avrupa dan gelecek, Amerika dan Dünyanın her yerinden insanlar gelir uzaktan yakından herkes oraya geliyor. O insanların tek ihtiyacı neymiş? Haccın İlan edilmesi, beklenen artık Hac ne tarihini bildiriyorsunuz ne de yerini çünkü insanlar yerini biliyor orada ama İbadet yapacakları bina kaybolmuş ve Menasik dediğimiz o Hac fiillerini yapıldığı yerler kaybolmuş. Şimdi Diyor ki Burada:
Hac 22/28 “Niye gelsinler? Kendileri için bir takım menfaatlere şahit olsunlar,” çünkü o günler Hac günleri insanların can ve Mal güvenliğinin sağlandığı günlerdir. Allah u Teala Dünya yı kurduğu günden itibaren 4 ayı haram ay ilan etmiştir. Bunlardan üçü Hac zamanına denk geliyor. Zilkade, Zilhice ve Muharrem. Zilhicce de içinde Haccı bulunduran Ay anlamına geliyor. Zilkade onun baş tarafı, Zilhice ortası Muharrem de sonu olmuş oluyor. Bu üç ayı da can ve Mal güvenliği olduğu için Dünya nın her tarafından insanlar oraya Mal getiriyor. Mallarını satıyorlar Kar ediyorlar Mal Alıyorlar Memleketlerine götürecekler onun için “… Önce şu menfaatlerine bir şahit olsunlar,” Hac da ticaret yapılır mıymış? Yapılır mı diye sormaya gerek yok mutlaka yapılır. Dünyanın en büyük Panayırı orada kurulur ama oraya giriş ve çıkışların tam bğr hürriyet içerisinde olması gererkir. Şimdiki gibi gümrükler şunlar bunlarla engellenmesinin bir anlamı yok. Bilmiyorum engelliyorlar mı onu da bilmiyorum yanlış bir şey söylemiş olmayayım… Şimdi Ondan sonra diyor ki,
“…Malum günlerde Allah ın adını ansınlar,” diyor. Malum günler bakın onlara Haccı ilan etti başka bir şey söylemedi… Falanca günde gelsin kessinler demedi, malum günlerde kessinler… dedi. BU Ümmetler dünyanın her tarafında çünkü Allah u Teala biliyorsunuz her topluma bir Nebi göndermiş ya, Dünyanın her tarafında olan insanlar bu Nebiler aynı şeyi anlatmışlar o insanlara Allah ın aynı nimetini tebliğ etmişler. O zaman Allah ın Kendilerine rızık olarak verdiği “Behimet ül Enam” üzerine (Koyun keçi sığır ve deve…) Allah ın adını ansınlar. Ne zaman? Belli günlerde. Bilinen günlerde. Kim biliyor bunu? O Ümmetlerin hepsi biliyor. Dolayısıyla falanca gün demiyor. 20:30 O zaman Allah u Teala bütün Ümmetlere Kurban vazifesini yüklediği zaman bütün Ümmetlerin Kurban kesme günüleri neymiş? Aynı günmüş. O günler; aynı zamanda da Hac günleri imiş. Baştan beri Hac da demek ki bütün Ümmetlerde varmış…. İlk binayı Adem As yaptığına göre ilk haccı da onun yapmış olması gerekir. Kuran ı Kerim den bu Kuran ın metodu ile hareket edilirse burada tarihi de var her şey var yani Kuran da yok yok.
Ondan sonra diyor ki:
“…Ondan siz yiyin,” demek ki o kesilen kurbanlardan kesenler olarak biz kendimiz yiyebileceğiz.
“…Böyle geçim darlığı içerisinde bulunan fakirleri de doyurun.” Diyor… Demek ki Hacca gelenler burada her zaman memleketlerinde kestikleri Kurbanlarını aynı günde nerede kesecekler? Mekke de kesecekler. Peki Hacca gelenler yolcu olmuyorlar mı?
Hanefi Mezhebinde şu vardır, O insanlar yolcu olduğu için Kurban kesmeleri gerekmez diye, Halbuki Allah ın açık emri bu… <Hacca gelenler gelsin burada kessin.> Peki neden bu böyle oluyor? Çünkü Kuran ile ilgili hükümlerde Kuran Ayetleri maalesef temele konmaz, sen baktın mı Yahya Hanefilere? Hanginiz bakıyordu? Mesela Hanefi Mezhebinin Kurban ile ilgili hangi Ayeti delil aldığını… “Fe Salli li Rabbike vanhar” çok sonra delil olarak alınmıştır. İlk Hanefi kitaplarında istersen sen oradan şeye bir bak Mebsuda bir bak ki “Fe sallili Rabbike Venhar” var mı? Başka da bir Ayet yoktur. Maalesef Hadisler de yeteri kadar delil alınmamıştır… Çünkü Rasulullah SAV veda Haccında Kurban bayramı kurbanını kesmiştir. Bu; Allah ın bir emrini yerine getiriyorsa onun yapılması lazım değil mi? Bak burada Buhari de Kurban bayramı kurbanları ile ilgili bölümün üçüncü Hadisi olarak Ayşe validemiz diyor ki: “Biz Mina’daydık, bana bir sığır eti getirildi, bu nedir? Diye sorsum deliler ki Rasulullah SAV eşlerine bir sığırı Kurban Bayramı Kurbanı olarak kesti…” Bakın O ayet ve Rasulullah ın bu uygulaması…
Bir de ben size az önce unuttum onu da söyleyeyim “Bilinen günlerde” diyor ya Mekkeliler de O günü biliyor ve Kurban kesiyorlar ama Mekkeliler O Kurbanlardan putlarına da kesiyorlardı, Allah için de kesiyorlardı orada yoldan çıktıkları için Cenabı Hak bunların yaptıkları yanlıştır diye Enam Suresinde ortaya koyuyor.
Rasulullah SAV Mina’da yaptığı konuşmada “Bugün hangi gün,?” Diye soruyor. Dedik ki “Allah ve Rasulu daha iyi bilir.” Oraya gelen bütün insanlara soruyor. Hangi gün… Niye soruyor? Allah ve Rasulu daha iyi bilir diyince Rasulullah sustu, zannettik ki O günü başka bir adla adlandıracak. O günün hangi gün olduğunuz biliyoruz demiş oluyor. SAV: “Kurban kesme günü (Nahr) değil mi?” Evet dedik. Bakın Rasulullah bu gün hangi gündür diye soruyor ve onların bilgisini ortaya çıkarmaya çalışıyor. Mekkeliler de bunu biliyor, Oraya gelmiş olan çevreden gelmiş olan Araplar da bunu biliyor. Ayrıca öğretmesine gerek yok. Tarihle müthiş bir ilişki kuruluyor Adem As dan beri gelen Dini tarihle müthiş bir ilişki kuruluyor. Kuran kesme gününün aynı zamanda Arafat’tan indikten sonraki Mina’nın birinci günü ile başladığını da ona “Yevmül Nahr” deniyor öbürlerine de “Yevmül Teşrik” adı veriliyor O da zaten konumuz Hac olduğu zaman onları biraz ayrıntılı olarak açıklarız. Ben burada sadece Hac ile kurban arasında ilişki açısında kısaca konuya değinmek istedim.
Mebsudda var mı “Fe salli li Rabbike Venhar” ; ne yazmış? BU Ayetten Kurban kesme görevini çıkarmak son derece zor bir şey. Diğer Ayetlerle birleştirirseniz çıkar ama böyle bir anlayış biliyorsunuz Bu Mezheplerin hiç birisinde yok. En azından bize intikal eden bir şey yok, zaten verdikleri Fetvalardan onu bulamıyorsunuz. “Fe Salli,” Namaz kıl “Lİ Rabbike,” Rabbin için “Venhar Kurban kes.” Nahr kelimesi: Hayvanları ayakta iken göğüs kafesinin üstündeki o ilk boşluğa bıçak saplayarak kalpten çıkan damarları kesmek sureti ile hayvan boğazlamaktır ki, biraz sonra okuyacağımız Hac Suresi 36 ıncı Ayette O bize bildiriliyor. Onunla birleştirirseniz tamam o zaman Farz görevi olduğu ortaya çıkar. Fakat onunla birleştiremedikleri için diyorlar ki: Subuti Kat’i ama Delaleti zanni olduğu için biz bundan Vacip hükmü çıkarıyoruz diyorlar. Yani Hanefilerin Farz ile Sünnet arasındaki bir terimleri olarak Hanefilere mahsus bir terim olarak ortaya çıkıyor. Başka delilleri “Men vecere sahatim…” Hadisi mi?
Ayetten Ven har da Nahr den açıkça bir şey çıkarmaları mümkün değil oradan böyle bir şey çıkarabiliyorlar mı?
Güzel de Venhar’ın Kurban manasında olduğunu mu çıkarıyor yani? Kurban kes… Onu Nasıl çıkarıyorlar? Nerede O hangi kaynaktan naklediliyor.
Ne diyor orada “Venhar” dan vücup çıkar diyor mu? Venhar kelimesi “Kurban Kesme” manasına değil ki diğer ayetlerle birleştirse tamam… Neyse bunu devam ettireyim de sonra bakalım…
Hac Suresinin 34 üncü ayetine, tekrar gelelim. Peki diğer Ayetler var mı? Sen burada anlattığını aynı şekilde yani; istersen sen bir daha oku…
Anlatayım; “… Bir adam bir fırsat bulur da kesmezse bizim mescidimize yaklaşmasın,” bu Hadis zaten problemli bir hadistir. Venhar dan; evet bu “Yevmül NAhr” deniyor ama Venhar kelimesi hayvanın ayakta kesilmesi. Salat ile birleştirdi, şöyle düşünülebilir: Namaz ibadeti Allah için yaptığını; “Fe SAlli” de. Kurbanı da Allah için kes anlamında olur. Şimdi şeyler olsa bu Rasulullah SAV in diğer Yevmül Nahr ile ilgili hadisleri birleştirilmiş olsa oradan gene bir şey anlaşılırdı. Yani şu var bizim diğer Mezhepler zaten O ayeti almıyorlar. Hiçbir Ayeti Almıyorlar.
Enam ın ne olduğuna dair Enam Suresinin Ayetlerini alıyorlar mı?
Bu tabii dikkat ettiyseniz bölük pörçük bir delillendirme, “Fe Salli Li Rabbike Venhar” ki bu sadece Şafii Mezhebinde yok, Malikilerde de yok, Burada “Fe Salli Lİ Rabbike Venhar” Ayeti Kerimesinden hareketle Kurban kesme görevini çıkarmak mümkün değil ancak bir sürü kendi kafanızdan yorumlar katarak bunu söyleyebilirsiniz. Neden? Çünkü “Venhar,” evet “…Hayvanı Rabbin için kes,” dendiği zaman peki bu ne zaman dır.? Bunu başka bir şeyle başka bir Ayet ile ortaya çıkarmanız lazım. 36:36 Bu Nahr ne demektir? Sadece Nahr den hareketle Kurban kesme görevi ortaya çıkarılabilir mi çıkarılamaz mı? Hal bu ki öbür taraftan Kuran ı Kerim de açıkça her Ümmete bir “Mensek” bir ibadet;
“Kurban kesme zamanı ve Kurban görevi yükledik…” diyor. O Ayeti Kerime alınmıyor, O Ayet alınmadığı zaman da Rasulullah SAV Hadisleri doğru anlaşılamıyor. Biraz sonra göreceğiz, bundan dolayı Hanefi Mezhebinin bulunduğu bölgelerde Kurban Kesme ibadeti Vacip tir. Farz diyeni ben hatırlamıyorum. Yani unutmuş olabilirim işte bana Farz diyerlerine Farz değil şeklindeki ifade de kabul edilebilir bir ifade değil. Çünkü Allah u Teala Rasulullah SAV e bir şeyi özel olarak meşru kılmış ise onu Ayetlerde belirtmiştir. Mesela gece namazını Rasulullah SAV e Farz kıldığı için İsra Suresinin 79 uncu Ayet i Kerimesinde diyor ki,
İsra 17/79 “Sana mahsus ilave bir görev olmak üzere Teeccüt te bulun…” diyor. Ondan sonra Ahzab Suresinin 50 inci Ayetinde de Rasulullah SAV e bir takım özel hükümler koyuyor orada…
Bu Uthiyye de böyle bir görev yok, sabah namazının iki rekat sünnetinde de böyle bir şey yok, bizde işte Kuran Sünnet bütünlüğünü ortaya koymadığınız zaman az önce ortaya çıkan güzellikler maalesef kayboluyor. Ondan dolayı da bazıları çıkıyor Venhar, Eli böyle bağlamaktır falan, diyorlar… Fe Salli ye Namaz kıl diyorsan Namazın içerisinde bu yok mu yani? Böyle bağlamak gerekiyorsa Kaldı ki buna Farz diyen de hiç kimse çıkmamıştır. Elleri yanlardan aşağı uzatanlar var, bağlamayanlar var, bütün bu şeylerde insanlar tatmin olamıyor. Kuran Sünnet bütünlüğü diye bir şey bizim gelenekte maalesef oluşmamış; sanki Allah u Teala Rasulullah SAV e ikinci bir Vahiy de bulunuyor, Kuran ı Kerim yetmiyor. Halbuki Maide 49 da ve daha başka yerlerde çok kesin emirleri var; Bütün bunları gördükten sonra biraz devam edelim…
Şimdi burada diyor ki Allah u Teala:
Hac 22/34 “Her Ümmete Allah ın kendilerine rızık olarak verdiği Behimet-ül Enam üzerinde, Allah ın adını ansınlar diye bir Kurban kesme görevi yüklemişizdir…” Şimdi burada çok önemli Allah ın adını ansınlar diye… Bu size neyi ifade ediyor? Başka zaman kestikleri zaman Allah ın adını anmaları Farz oluyor mu? Bak şimdi Yahya nın doktorası bitti onunla ilgili birkaç kelime söylemek istersen söyle yani, bu arada.
O yüz yirmi birinci Ayete de tabi yanlış anlam vererek Ayete;
Maalesef bizde hakikaten her şey o kadar yanlış oluşturulmuş ki; Besmelesiz hayvan kesmeyi Haram sayarlar… Niye efendim? İşte Allah u Teala Enam 121 inci ayetinde şöyle dedi… O Ayeti kesin yanlış anlam veriyorlar ben şu ana kadar tespit ettiğim İmam Şafii den başka ona doğru mana veren yok… Sen başka tespit ettin mi?
Müfessirlerden Var mı? Yani İmam Şafii son derece haklı olarak diyor ki: “Bu Ayetten böyle bir besmele çekilmesi görevi anlaşılmaz. Fısk olduğu kesin olarak; Allah ın adı anılmamışsa yemeyin. O da Putlara kesilen hayvanlardır.” Enam 06/145 inci ayette belirtildiği gibi.
Şimdi Kuran ı Kerim in Besmele yi şart koştuğu tek şey Kurban dır, Tek hayvan keserken görev olarak besmeleyi şart koştuğu Kurban dır. Onun dışındakiler değil. Ondan dolayı Müslümanlara ne kadar büyük sıkıntılar doğduğunu hepimiz biliyoruz. Ne Ayetten böyle bir delil var ne de Hadisten delil var. Ayetten delil de, Ayete yanlış anlam vererek öyle bir hüküm çıkarıyorlar. Öyle bir hale getiriyorlar ki: Kuran ı Kerim in içinde çelişkiler ortaya çıkıyor, Ayetin altı ve üstü ile de irtibatı koparılmış oluyor. 43:00 Şimdi Burada diyor ki Alla hu Teala:
Hac 22/34 “…İlahınız bir tek ilahtır elbette ki hepinize aynı görevi aynı günlerde yükleyecektir.” Gayet normal
“…O’na teslim olun. Muhbitleri (İçten samimi olarak Allah a kulluk edenler) müjdele.”
Muhbitler kimmiş? … İçten samimi olarak Allah a Kulluk edenleri müjdele;
Hac 22/35 “Bunlar; Allah ın adı zikredildiği zaman içleri ürperir, ondan sonra başlarına gelenlere sabrederler ve Namazı tam kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıklardan da harcar, infak ederler.”
Şimdi bir de şöyle bir şey var; burada Allah u Teala Muhammed Ümmeti için diyor ki, Hac 22/36 “Büdn’ü de sizin için Allah a kulluğun simgelerinden kıldık,” “Büdün” ne demek? Rasulullah SAV buna el Muhsin diye ….
Şimdi bu “Büdün” kelimesine mesela elinizdeki Meallere bakın nasıl manalar verilmiş görün… Diyor ki: “Biz büyük baş hayvanları da sizin için, Allah ın Dininin işaretlerinden Kurban kıldık…” Büyükbaş hayvanlar; biz büyükbaş hayvan mı kesiyoruz? Bazılarında da deve denir. Şimdi Ayetin bizimle irtibatı tamamen kesiliyor dikkat edin… Diyor ki yani Allah u Teala niye burada bunu söylüyor hiçbir anlamı kalmıyor Ayetin. Birisi büyükbaş hayvan diyor, birisi deve ki büyükbaş hayvan derken sığırı da katıyorlar ki sığırı herkes katmaz. Şimdi öyle olunca bu Ayetin bizimle irtibatı tamamen kesilmiş oluyor hatta hiçbir anlam ifade etmiyor Ayet. Zaten Ayetlere Hadislerle birlikte anlam vermediğiniz zaman iş bozuluyor bir de benim tespit ettiğim en büyük sıkıntılardan bir tanesi de Maalesef sözlükler de bu Kuran ve Sünnet ayağına dikkat etmiyorlar. Ondan dolayı biz bayağı sıkıntılar çekiyoruz yani kelimelerin doğru anlamlarını buluncaya kadar anamız ağlıyor. Bakıyorsunuz yani Allah ın Rasulü söylemiş Kuran ı Kerim de söylemiş Kardeşim biraz daha araştırıp çok eski Arap Lügat’larına gittiğiniz zaman doğrusunu da buluyorsunuz… Kardeşim biz o kadar araştırmak zorunda mıyız yani… Bir kelimeyi bulmak için yıllarca uğraşmak zorunda mıyız? Ne oluyor yani siz Lügat çalışması yapıyorsunuz Sünnetsiz Kuran sız Lügat çalışması mı olur? Bak diyor ki Allah u Teala…
“Büdn ü de sizin için Allah a Kulluğun Nişanelerinden kıldık…” ne diyor burada?
“…Sıra sıra dururlarken Allah ın adını onların üzerine anın,” Sıra sıra dururlarken, Allah ın adını anın ondan sonra diyor ki,
“…Yanları yere yapıştığı zaman,” Ayakta iken anıyorsunuz; yanları yere yapıştığı zaman… Nasıl kesiliyor bu hayvanlar?,. Ayakta kesiliyor değil mi; sıra sıra dururlarken dediğine göre onları bağlamıyorsunuz, bu hayvanları kestiğiniz zaman hayvan farkına varmıyor bile…48:40 Sadece yere yapışıyor o kadar, yani kesilirken öyle bir keseceksiniz ki hayvan kesildiğiniz anlamasın. Peki sıra sıra dururlarken ifadesi neyi gösteriyor? Herkes Kurbanını kendi kapısında kesse sıra sıra dururlarken diye bir ifade kullanabilir miyiz? Bir mekânın gereği ortaya çıkmıyor mu? Kurban keserken.
Rasulullah Sav in Kurban kesmek için bir yer belirlediği Medine de Kurban bayramı kurban Namazını kıldıkları yerde Kurban kesiliyor ki orada tabii ayrı bir saha olmuş oluyor… Demek ki oraya Kurbanlıkların getirilmesine müsait olan büyük bir alanmış. Şimdi bakın ayeti görüyor musunuz, yani Ayete yanlış anlam verirseniz Ayet büsbütün anlamsızlaşıyor. Hangi tefsire bakarsanız bakın Tefsirlere Meallere bakın büyük baş der, Bazıları develer der, deve de olmaz yani Ala ma razakahum diyor; Mesela bizim bölgemizde deve yok o halde (Ala ma razakahum) Allah ın bize Rızık olarak verdiği şeylerden kesmemiz lazım. Belki bir bölgede sığır olmayabilir sadece koyun olabilir. Ama bu Anam ın olmadığı yer yok dünyanın her yerinde bunlar bulunabiliyor. Yani sığır bulunmaz ise koyun keçi bulunuyor, koyun keçi bulunmazsa deve bulunuyor yani mutlaka birisi bulunuyor. Şimdi ondan sonra diyor ki Ayakta kesin… Ayakta Behimetül Enam da dediğine göre demek ki buradan bu hayvanların koyunu da keçisi de sığırı da devesi de esasen Ayakta kesilmelidir. Ayakta kesilmenin adına da Nahr ifadesi kullanılır. Venhar, ifadesi var ya hani Kurban kesme, Nahr da ayakta… Yani göğüs kafesinin üst tarafında ilk boşlık var ya ana damarların can damarlarının çıktığı asıl yerdir:. Hayvanın o bölümüne ayakta iken bir bıçak saplarsan oradan kan boşalıyor orada siz keskin bir bıçakla elinizi kesseniz fark edebiliyor musunuz? BU hayvan da o can damarı kesildiği an beynine kan gitmiyor beynine giden kan kesildiği için de acı duyması mümkün değil. Olduğu yere yığılıyor aşağıya ondan sonra da diyor ki:
“…Yanları yere yapıştığı zaman, Ondan siz yiyin…” bu iki kelimeye birbirine zıt anlamlar verilmiş ama en uygunu Rasulullah SAV in söylediğidir, üçe ayrılıyor siz yiyin; “Mutarra” yedirin. İşte araya giriyor bir şeyler istiyor kendi ihtiyacını ortaya koyabilen birisi; “Kanie” de kanaatkar, ihtiyacı var ama söylemiyor. Bazıları da yok işte bunların tam tersi anlam da verebiliyor. Rasulullah SAV den konu ile alakalı gelen üçe ayrılması var değil mi? Ne diyor O hadiste…
“Siz yiyin eşe dosta ikram edin ve Fakirlere…” İşte bakın bunun kaynağı da Ayet görüyor musun? Peki “Büdün” ne demek? Rasulullah SAV in “Müsin” diye vasıflandırdığı hayvan Müsin de kuzu dişleri dökülmiş diş atma diyoruz değil mi? Kapak atma deniyor artık hayvan büyümüş bedensel gelişimini tamamlamış. Bedensel gelişimin tamamlanması koyunda keçide bir yaşını tamamladığı zaman oluyor. Ben konunun uzmanı değilim Yahya bu konuda çalışıyor söyleyeceğin farklı bir şey var ise söyle “Büdün” ile alakalı… Bedensel gelişimin yaşı bölgelere göre değişiyor mu? Değişmiş olması lazım ki çünkü Şafii de Hanefi de bir takım farklılıklar vardır yani… Az da olsa.
Şimdi “Vel Büdn” El Misbah ul Munir den alınmış bu… “ İyi yerleşmiş büyümüş,” hani şeyde bir kız bir oğlan buluğ a eriştiği zaman artık büyüdün denir bu hayvanlar için de geçerli oluyor. “Bediin” deniyor onun çoğunu “Büdün” Beden olarak gelişmiş ise “Bediin” deniyor. Ondan sonra yaşlanma manasına da geliyor Arapça da burada şeyden almış Cemal hoca bu çalışmayı yaptı sağ olsun… Yaşlı adama; yani yaşını almış olan adama “Müsiin” deniyormuş. Bedenu ifadesi de kullanılıyormuş.. Esheri den bir rivayet var. “Beden Kurbanlık hayvanlar için olur, Taacül Arus tan almış, Ama bu görüşün zayıf olduğunu söylemiş şimdi ben asıl güçlü görüşün bu olduğunu söyleyeceğim size tam bu lugatçinin zıddına.. Neden öyle diyeceğim? Çünkü az önce de söylediğim gibi bu lugatleri yapanlar delil olarak bir şey göstermek zorundalar. Çoğu zaman Arap şiirini delil gösterirler, Arap şiirinin eski Araplara ait olduğunun tespiti de kolay bir şey değildir. Ama biz gelen rivayetler içerisinde Arap şiiri ile kıyaslanmayacak kadar, Rasulullah dan gelen hadisler var… Kuran ı Kerim in ifadeleri var siz neden bunlara bakarak kelimelere anlam vermiyorsunuz ki? İşte Rasulullah SAV Muhsin ile ilgili olarak bildiriyor. Bak burada Diyor ki: Müslim de var, Mesai de var İbn i Mace de var, “La Telbahu, illa mussinneten…” Sadece Müssin kesin; yani bedensel gelişimini tamamlamış olan hayvanları kesin demiş oluyor. Diş atmış ya da kapak atmış diye ifade edilen hayvanlar. İşte Rasulullah SAV in bunu söylemesinin sebebi:
“…Vel Budne…” Ayetidir.. Bak şimdi baktık bu kelime koyun için de keçi için de Enam dediğimiz hayvanlar için de kullanılıyor. Öyleyse burada yapılması gereken kitap Sunnet bütünlüğünü ortaya koyarak “Vel Budne” Bedensel gelişimini tamamlamış hayvanlar diye anlam verilmesi gerekir.
Hac 22/36 “Bedensel gelişimini tamamlamış olan hayvanlar da Allah u Teala ya Kulluğun nişanelerinden kıldık O zaman Sıra sıra dururlarken Allah ın adını onların üzerine alın. Sonra yanları yere yapıştığı zaman siz yiyin eşe dosta yedirin fakirlere yedirin. İşte böylece onu sizin emrinize verdik belki Şükredersiniz. İşte bu Büdün ün(Hayvanlar) ın etleri ve kanları Allah a ulaşmayacaktır… ” Siz buraya büyük baş hayvan derseniz bu ayeti ilişkilendirebileceğiniz hiçbir şey kalmaz. Bir şey kalmadığı için de derler ki Hac da kesilen “Hediyy” derler. Böyle bir mana verirler peki Allah rızası için söyleyin ey ulema Hac Kurbanı diye bir Kurbanı hangi Mezhep meşru görmüş böyle bir Kurban dan hangi Mezhep bahsetti. Hac Kurbanı diye bir Kurban dan bahseden bir Mezhep var mı? Ey Müfessrler madem Hac Kurbanı diyorsunuz, Rasulullah ın Hac Kurbanı diye kesdiği bir kurban mı var? Sadece Hac ve Ümreyi birleştirenlerin kesmesi gereken Kurbandan bahseder Allah u Teala Bakara 196 da yani
Bakara 2/196 “…O hac zamanına kadar kim Ümre den yararlanırsa kolayına gelen bir “Hedyi” kessin,” der Allah u Teala. Hatta onun da alternatifi var gücü yetmeyen de üç gün orada oruç tutar ve yedi gün de memleketinde tutar. Hac Kurbanı olması için sırf Haccını yapan; Ümre yapmayan kişiye bir görev yüklenmesi gerekir. Böyle bir görev yükleyen bir Mezhep yok. Yoksa daha Hac Kurbanı diye bir Kurban yok o zaman bu Hac suresindeki Kurban ile ilgili bu kadar ayet ne işe yarıyor? Ondan sonra tutuyorsunuz sadece “Fe Salli li Rabbike Venhar” ı aldığınız aman da oradan da işin içinden çıkamıyorsunuz. Şimdi bunu birleştiremedikleri zaman işin püf noktasını anlamak imkânsız oluyor… Mesela Rasulullah SAV biliyorsunuz bir keresinde bir tek Kurban kesmiştir, Ebu Davut da geçen bir Hadis:
Rasulullah SAV bir koç gelmiş Rasulullah SAV e siyah; boynuzlu bir koç. Rasulullah SAV Ayşe validemize bir bıçak vermiş şunu taşla demiş, keskinleştir diye… Ondan sonra “…ben bunu yaptım,” diyor. “Aldı O koçu yan üstü yatırdı ve kesti.” Dedi ki: “Bismillah; Allahümme takabbel min Muhammedin ve Ali Muhammedin vel minhummmeti Muhammed…” Bak bu çok önemli! “Ya Rabbi,” diyor, “Bunu Muhammed den Muhammedin Ailesinden Ümmeti Muhammed den Kabul eyle…” Peki Sadece Muhammed SAV e Farz ise ümmetin diğer fertlerine değil ise böyle bir şey der mi? Demesine gerek var mı? Peki neden bunu söylüyor, Şimdi Kuran ı Kerim ile irtibat kuramazsanız bunu anlayamazsınız ki… burada diyor ki Allah u Teala;
Hac 22/34 “Her Ümmet için Kurban kesme görevini oluşturduk,” diyor. Ümmet… Bakın Kuran ı Kerim de bir başka ibadet ile ilgili olarak Ümmet kelimesi geçmez. Namaz kılın denir, Zekat verin denir, Oruç tutun denir, Hacca gidin denir.
Ali İmran 3/97 “…Ona gücü yetenler için Allah ın; insanlar üzerinde bu Beyt’i Tavaf hakkı vardır…” Denir. Ama burada “Ümmet” kelimesi kullanılıyor. İmkanları yok; bir tane ancak bulabilmişler işte Rasulullah diyor ki, “Ya Rabbi; bunu benden ailemden ve Ümmetimden kabul et…” Diyor. Bak tüm ümmet için bir tane Koç. Tek bir koç…
01:04:11 İşte bu bak Kuran ve Sünnet bütünlüğü meseleyi nasıl anlamayı sağlıyor görüyor musun?… Peki İmkan olduğu zaman da Rasulullah SAV veda Haccında yüz tane kestiği rivayet edilir biliyorsunuz ve bunların tamamı da Kurban bayramı kurbanıdır. Az önce söylemiştim yani; Ayşe validemize et getiriliyor ve o da soruyor “Bu nereden?” Hac sırasında Buhari de üçüncü hadis… “Mİna daydık, bir sığır eti getirildi bana bu nedir? Dedim” dediler ki “Rasulullah eşleri adına bir Bakar kesti…” Şimdi “vekalet” olmuş olur mu burada onların adına soruyor burada; bu et ne eti diyor…
Peki; Yeryüzünde hangi ibadet yeryüzünde bizim ibadetlerimizden hangisi var ki? Birisi o ibadeti yapsın da: “Ya Rabbi bunu falancadan da kabul et,” desin… Haccı yapıyorlar ama Hac da öyle bir şey yok tabii bunu delilsiz olarak biliyorsun burada bir de ders yaptınız o konuda… BU haftaki kitap ve hikmet dergimizde var bu Hac ve Kurban ile ilgili bir yazımız var, aynı zamanda da Servet hocanın vekâleten Hac ile ilgili yazısı var. Bir de Yahya nın bir yazısı var. Peygamber için Kurban kesmek diye. Onu da okumanızı tavsiye ederim yani.
Şimdi mesela bakıyorsunuz ki hanım hasta ya da bey hasta. Hanım beyine diyor ki “Ya sen kalkma ben senin yerine Sabah namazını kılarım. Ya Rabbi benden ve eşimden kabul et… Var mı böyle bir şey? AMA “Ümmet için” ifadesi var ya, o ifade bütün bunları meşru kılıyor. Bir de Rasulullah SAV de veda Haccında kesmiş olduğu Kurbanlar; “Udhiyye” ama bizim fıkıh kitaplarımızda bu yok yani, niye yok? Çünkü Kuran Sünnet bütünlüğü diye bir şey olmadığı için bunlar anlatılmıyor işte Hadis işte Buhari den… Yeri gelmişken söyleyeyim son zamanlarda artık fazlaca Telaffuz eden yok ama o zamanlar yapıyorlardı işte siz Sünneti önemsemiyorsunuz, Sünnet ile hadisleri bir kenara atıyorsunuz falan diyenler vardı… Şimdi tersi başlamış Niye bu Kadar Hadis örneği veriyorsunuz? Niye verdiğimiz ortada. Ben de o zaman şunu söylemiştim Hadse en çok yer verdiği söylenen Mesela iki tane Hadisçi mezhep var Maliki ve Hambeli Mezhepleri, İmam Şafii nin de Hadise çok önem verdiği söylenir… Hadi bakalım bizim herhangi bir konudaki bir yazımızla sizin Hadise en fazla önem verdiğini söylediğiniz o Mezhepleri karşılaştırın. Bakın ki bizim kadar Hadis e yer vermişler mi? Çünkü Kitap ve Sünnet bütünlüğünü kurduğunuz zaman o Hadislere zaten mecburen yer veriyorsunuz… Yani biz keyfi olarak şu hadisi alalım bu hadisi alalım demiyoruz. Kuran ı Kerim de Cenabı Hakk ın koyduğu esasa göre Kuran’ı anlamaya başladığınız an, O hadisler zaten arada güzel güzel buketler halinde karşınıza çıkıyor mecburen alıyor ve yararlanıyorsunuz onlardan. Ama bu ilişkiyi kopardığınız an olay bitiyor… Şimdi Mesela ben size bir şey daha söyleyeyim. Rasulullah Sav Hudeybiye ye hicretin altıncı yılında bir Hudeybiye Mütalaası var. Medine den çıktı gitti Hudeybiye de bir anlaşma yaptı ve geri döndü Medine den çıktığı zaman Mekke ye Hac için mi gidiyordu Ümre için mi gidiyordu? Kitaplarda ne yazıyor. Ümre diye yazıyor değil mi? Bu da kabul edilemez bir çok büyük bir yanlış tır. Rasulullah Hac için gitmiştir. Orada kesilen Kurbanların tamamı da Kurban Bayramı Kurbanıdır… Hac için gitmiştir Rasulullah.. Peki delil ne? Gayet basit Mesela Kaynaklarda bu Var da İslam ansiklopedisi en son üzerinde çalışılan kaynaklardan şimdi Yahya okusun bakalım ne zaman Medine den çıkmışlar?
Muhammeed Hamidullah bu konuda otorite olan bir insan Allah Rahmet eylesin çok değerli bir insandı bizim de dersimize gelmişti. Cenab Hak Rahmet eylesin
Bak; Zilkade, Zilhicce, Muharrem, Hac Malum aylardadır… Bunlar işte bizde geleneksel olarak şeyden başlatılır Ramazandan sonra Şevval, Zilkade, Zilhicce. Tamam olsun çünkü Zilkade Hac ayıdır. Güzel.
Şimdi bak ümre yapmak için diyor. Hamidullah Hoca da dikkat ediyor musunuz. Şimdi Hamidullah hoca “Gördüğü Rüya üzerine…” Dediği zaman O rüyayı anlatan Ayete baksaydı böyle yazar mıydı?
Atıf da yapmış ama Ayete bakmamış ki. Biz bakacağız ona… Şimdi Fetih Suresi 27 inci Ayette ne diyor Allah:
Fetih 48/27 “Rasulün gördüğü o Rüya nın Hak olduğunu Allah onaylamıştır,” O Rüya Hak Rüyadır. Hak rüya ne demek? Gördüğün gibi çıkacak demektir yani yorumlanması gereken bir Rüya değil. Söylüyor devamını…
“… Mescid i Haram a kesinlikle gireceksiniz, saçlarınızı kısaltmış ya da dipten kazıtmış olarak…” Peki Ümre ye giden insanların ilk yaptıkları vazife nedir? Kabe yi Tavaf tır. Saçları kestirme ondan sonra değil mi? Safa ile Merve Arasında “Say” eder sonra saçlarını kestirirler tıraş olurlar ve ihramdan çıkarlar. Yani Farz tavafı Ümre nin; “Saçlarını kazıtmış ya da kısaltmış olarak,” değil… Peki Hacca gidenler ne yapar? Arafat’tan inersiniz Kurban keser tıraş olursunuz. Kurban kesip tıraş olma meselesini biraz sonra onun da ilgili ayetini okuyacağım da… Ama şu anda herkesin bildiği husus; yani o şeytan taşladıktan sonra İhramdan çıkılır. Kurbanı olan Kurban keserek ihram dan çıkar… Kurbanı olan kim? Yani Hac ve Ümre yi birleştiren dir. Hac ile Ümre yi birleştirmemiş ise Şeytan taşladığı andan itibaren Tıraş olur İhram dan çıkar. Peki; tıraş olmada ya başını dipten kazıtmış olur ya kısaltmış olur. İstersen bu dediğimin böyle olduğunu Büyük İslam İlmihalinden okuyalım belgeli olur.
Biliyorum tabi de bu yanlışı ortaya koymak lazım yani hem o rüya dan dolayı hem böyle… Büyük İslam İlmihalinde bakın Haccı Temeddü yapmamış olan kişiler Şeytanı taşladıkları zaman… Bütün Mezheplerde öyledir sadece şu bu Mezhep ile değil. Şeytanı Taşlar ihram dan çıkar ondan sonra gelir Kabe yi Tavaf eder. Yani Farz Tavafı O zaman başlar. Ondan önce öyle “Kudum Tavafı” yapmak o kadar şart değil. Çünkü geç gelen kişi hiç Mekke ye uğramadan doğru Arafat a gidebilir. Ama Mutlaka yapılması gereken Tavaf olan Arafat’tan indikten sonra yapılan Tavaf tır. Peki görülen Rüya buysa Rasulullah Mekke ye ne için gitmiş olur? Hac için gider başka bir şey için gidemez ki… Mümkün değil başka bir şey için gitmesi.
Peki bir de Zilkade Ayında… Hacılar geldiği zaman Araplarda o zamanlar Ümre en büyük günah sayılıyordu, Bu; Veda Haccında SAV in bir hadisi ile insanlar, gerçi ondan ince inmiş olan şeyde Bakara 196 ile bu Meşru kılındı. Ama Araplar en büyük günah sayıyorlardı onu. O Ayet’te henüz inmemişti tabi Rasulullah yola çıktığı zaman. Dolayısıyla Hac aylarında Ümre yapmaları O Ayet inmeden önce İmkansızdı. Bu Hac Ayı Zilkade ayında Rasulullah rüya görüyor. Başka kaynaklarda şu anda tam hangi kaynak olduğu şu anda aklımda değil. Zilkade nin son on günü yola çıktıkları ifade ediliyor. Mekke ile Medine arasındaki yok bugün şu andaki yol hicret yoludur. Yani Rasulullah SAV in Hicret ederken kullandığı yoldur. Arabaların gittiği yol orası 425 Km mi aşağı yukarı… Yani İstanbul Ankara kadar… Bir Kafile nin bir günlük yolculuğu 30 Km olarak hesap edilir. Gelenekte öyle kabul edilmiş onun için 90 km derler ya üç günlük yola… Bu da çok büyük bir kafile 1500 kişilik. Şimdi bunlar 425 Km diyelim bu kadar yolu kaç günde giderler? Hadi siz 400 km deyin 15 gün gibi bir zaman sürer. On beş gün daha ilave edin Zilhicce nin beşinde oraya varırlar. Sen tarihçisin kardeşim biraz düşünsene bütün bunları. Orda birisi oraya Ümre yazmış diye sen d-neden buraya “Ümre” yazıyorsun bak Ayet var işte … Bütün bunları niye anlatıyorum? Rasulullah SAV eğer Hacca gidiyorsa yanına Mutlaka Kurban Bayramı kurbanını da alacaktır. Çünkü orada kesecektir. Peki Kurban bayramı kurbanını aldı bunları da Mekke ye sokmadılar. Mekke ye sokmadılar. Şimdi orada diyor ki Allah u Teala… Bak burada da çok önemli bir husus ortaya çıkıyor şimdi açalım lütfen, Bakara Suresinin 196 ıncı Ayetini. Burada diyor ki Allah u Teala:
Bakara 2/196 “…Eğer mahsur kaldıysanız kolayınıza gelen bir <Hediy> kesmek gerekir,” Diyor. Yani:
“… Oraya sokulmadınız. Hediy Mahalline ulaşıncaya kadar saçlarınızı tıraş etmeyin.” Bu; “Hediy” nedir? Mahalline ulaşması ne demektir? Evet; şimdi: Bir kere biz bu tarihi kaynaklardan biliyoruz, istersen orada kesilen Kurban ile ilgili bir ifade var mı? 01:21:18 Biraz zor olur ya çünkü o olayı anlatmıyor başka bir şey anlatıyor. Peki şimdi her kesin yanında Kurbanı yoktu o gün. O binbeşyüz kişiden herkesin yanında kurbanı yoktu. Ve Rasulullaha da Mekke ye sokmamışlardı Müşrikler, peki bunlar Kurbanlarını kesti ve ihramdan çıktılar, Kurbanlarını kestiler ve İhramdan çıktılar. Ne zaman çıktılar? Tabii ki Kurban Bayramının birinci günü çıktılar. Çünkü Fetih Suresinin 25 inci ayeti galiba olacak, Orada Cenabı Hak bunu bize bildiriyor. 70 tane deve almışlar yanlarına O zaman Hediy den çünkü orada kesmek üzere getiriyorsunuz. Çünkü Allah u Teala Kurban bayramı günlerinde hani Hac Suresinin 28 inci Ayetinden okumuştuk… Herkes oraya Kurban getirmek durumunda değil ki… 1500 kişiden 70 tane.
Ümre Niyetiyle olması Mümkün değil bak verdiği tarihler Arapların adetleri şu bu imkansız yani imkansız… İşte dikkat ediyor musunuz? Tarihimiz de Kuran sız. Kuran sız ve Sünnet siz bir tarih dolayısıyla Fıkıh da doğru anlaşılamıyor maalesef.
Tamam öyle olmak zorunda Zilhice ayında olur başka olmaz zaten Ayet de onu gösteriyor. Şurayı da bir okuyalım da Fetih Suresi 25, tamam doğru hatırlamışım 25 inci Ayet: Diyor ki: Şimdi Rasulullah Kurbanını kesti… Mesela şimdi bizim gelenekte Kurban Mahaline ulaşıncaya kadar, çünkü bu Ayetlerin ilişkileri bilinmediği için Mahsur kalan herkese Kurban kesme görevi yüklenir. Bizim Fıkıh kitaplarına bakarsanız, bu 1500 kişinin tamamının Mekke ye bir tane Kurban göndermesi lazım İstersen O “Mahsur” ile ilgili bölüme baksana; mahsur kalan kişi. Bunlar; mahsur kaldığı için… “…Kolayınızda olan…” kelimesine dikkat edilmez… Yani getirmişsin var; “Git de al…” değil. İşte Rasulullah da oraya geldiği zaman yanlarında var; 70 tane getirmişler 70 tane kesilecek hepsi değil.
Şimdi; kesildi peki bu Mahalline ulaştı mı bizim geleneksel anlamdaki Mahalline yani Mekke ye gitti mi bu Kurbanlar? Bak diyor ki Fetih Suresi 25 inci Ayetinde:
Fetih 48/25 “… Kafir olanlar onlar, ve Sizi Mescidi Haram dan engellemiş olanlar onlar. İşaretli Hediy leri,” Bak işaretli Hediy ler. “Makufen” kelimesi de çok önemli… Bakın burada ne mana vermiş o “Makufen” Kelimesine…
“…Onlar inkar eden ve sizin Mescidi Haram ı ziyaretinizi ve Bekletilen Kurbanların,” yani “Bekletilen Kurbanlar” çünkü Mekke de kesilmek üzere kesilen Kurbanlar var orada bekletiliyor,
“… Mahalline ulaşmasına engel olmuşlar,” niye? Bunlar orada kesilmek üzere getiriliyor. Rasulullah SAV Kurbanı kesiyor ve İhramdan çıkıyor. O Yetmiş tane kesiliyor 71 inci yok. Herkes değil… Buldun mu?
Orada Kal… Şimdi burada anlatılan şu Bu Mezheplere göre Mahsur kalan kişi bu Ayet i Kerimeyi doğru anlamadıkları için bütün bu bağlantıları kurmadıkları için Bekletilen Hediy ler Bunlar Kabe ye kesilmek üzere getirilmiş olan yetmiş tane Kurban dır 71 incisi yok. Bunun yerine ulaşmasına bunlar engel olmuşlardır. Diyor ki:
“…Hediy Mahalline Ulaşıncaya kadar,” Mahal kelimesi bir; Kurban kesme yeri anlamına gelir bir de hangi manaya gelir? Zamanı… İşte Kurban bayramı günü gelince Rasulullah Mekke ye gitmesine engel olmalarına rağmen göndermedi, gönderebilirdi. Mekkeliler bunu havada kapardı, nasıl olsa hepsini etini kendileri yiyecek… Kendileri yiyecekse havada kaparlardı. Orada kesti… Hatta bunun “Uthiyye” olduğuna dair bir de Hadis olacak da şimdi aklıma geldi, daha önceden aklıma gelseydi onu bulurdum. Benim notlarının arasında var. Bunun Uthiyye olduğuna dair hadis. Şimdi orada
“…O Kurban kesme gününe kadar saçlarınızı tıraş etmeyin…” Diyor. Om Kurban kesme günü gelince Kurbanı olanlar Kurbanlarını kestiler Mekke ye varmadan. Olmayanlar da tıraş oldular çıktılar. Bu incelik anlaşılmayınca bakın Mezhepler diyor ki: “Adam orada Mahsur kalır da Kurban kesilmezse; Kurban gönderecek, Kurban Mekke ye gidecek, Mekke den haber gelecek ondan sonra İhramdan çıkacak.”… Bu ne kadar zor bir şeydir… Yani biz Allah göstermesin Rasulullah SAV in O zaman Mekkelilere bu Kurbanı gönderdiğini ve onlardan haber beklediğini düşünün: Haber vermezlerdi onu orada sıkıntıya sokmak için. Yani şimdi bütün bunlar: Kuran Sünnet bütünlüğünün oluşmamasının ne kadar zor olduğunu gösteriyor.
Burada bir şey daha var Rasulullah SAV in bir Hadis i Şerif i vardır: “Kim Kurban kesmek isterse,…” Az önce okuyordun ya onu bir daha oku…
Bak diyor ki; “Kim Kurban kesmek isterse O on gün,” işte yarın başlıyor mesela Zilhice nin birinci günü yarın,… “… Kurban kesmek isteyen kişi saçından tırnağından hiçbir şey almasın, Kurban kesinceye kadar.” Şimdi bu Hadis ile BU Ayeti birleştirin bakalım.
“… Hediy Mahalline Ulaşıncaya kadar, Kesme zamanı gelinceye kadar…” Bak Onunla; diğer Kurban kesenler arasında bir birliktelik var mı? “…Saçından ve Tırnağından kesmez,,,” 01:31:31
Evet, şimdi oradaki o “Mahil” kelimesinin, her iki manası da uygulanmış oluyor, Kurbanı olan kişiler Kurbanlıklarını kesmiş oluyor; diğeri de Kurban kesme vakti gelinceye kadar tıraş olmamış oluyorlar ihrama giren diğer insanlar. Ama demek ki burada Hac ve Ümre yapanların bir farkı İhrama girmişse Kurban kesme zamanına kadar, saçını tıraş edemeyecek Kurban kesme zamanı geldi mi saçını tıraş edecek. Az önce de O Ayette Kurban kesme zamanı ne zaman? Kurban bayramının birinci günü; güneşin doğmasından sonra… Güneş doğdu, eğer Namaz da kılınan bir yerdeyseniz Kurban Bayram Namazı kılınan b,r yerdeyseniz Namazdan sonra Kurban kesmeniz Lazım. İşte burada Kevser Suresinin diğerleriyle birleştirdiğiniz zaman size verdi emir yerine gelir.
Kevser Suresi “…Rabbin için Namaz kıl ve Kurban Kes.” Önce Namaz sonra Kurban; Ondan dolayı bayram günü Namazdan önce Kurban kesilirse namaz kılınan yerlerde Rasulullah ne demiştir? “İade edin bu Kurban olmaz…” demiştir. Peki bunu neye dayanarak söyledi? İşte; bu Ayete.
Bakın mesela Kurban kesenleri “Önce Salat sonra Nüsuk” Önce Namazım sonra Kurbanım. Peki Kurban kesilmeyen yerlerde; işte mesela Mİna da oradan aşağıya iniyorsunuz ama Bayram Namazı kılınmayan yerler… yanlış söyledim… Bayram Namazı Kılınmayan yerlerde; oradan aşağıya iniyorlar Orada Rasulullah mesela Bayram Namazını kıldırmamış. Öyle ise Orada Güneş doğduktan sonra Kurban kesilebilir. Yani Mahili o zaman olur. O zaman da tıraşını da olur İhramdan da çıkar.
Rasulullah Kılmamış da orada herhalde bir yolculuk, yürüme halinde olmuş oluyorlar, hareket halinde olmuş oluyorlar. Mesela işte Cuma Namazını da kılmamışlardır biliyorsun şeyde Arafatta iken O da yolculuk halinde oldukları için, Şimdi O zaman Güneş doğduktan sonra kesilecek. Peki; Bunun Kuran-i kaynağı ne? Biliyorsunuz Kuran-ı Kerim de gün Güneşin doğması ile başlar. Yani şimdi Allah u Teala Yasin Suresinin Kırkıncı Ayetiydi değil mi? Orada diyor ki:
Yasin 36/40 “Güneşin Ayı yakalaması; onun işi değildir…” Güneş ayı yakalayamaz. Ondan sonra;
“…Gece de Gündüzü geçemez.” Önce gündüz sonra gece. Gündüz de güneşin doğması ile başlar.
“Gündüzü de Aydınlatıcı yaptık…” Aydınlanma güneşin doğması ile birlikte olur. Ondan önce Hafif hafif olur ama her şeyi gösterecek olan aydınlanma güneşin doğması ile olur. Şimdi Güneşin doğmasından itibaren “Yevmün Nahir” Başlar. Bir de O Aya Güneşe secde eden insanlara benzememek için;
“Yalnız Allah a Kulluk ediyorsanız bunu yapmayın…” Onda öyle bir şey şeklen gözükmesin diye de; Güneş belli bir şekilde ortaya çıktıktan sonra Keraat vakti. O zamana kadar Keraat vakti kabul ediliyor. Ondan sonra Bayram Namazı Kılınır. O zaman O Bayram Namazının kılınmasından sonra Bayram Namazı kılınan yerlerde Kurban kesmek gerekir. İşte Burada
“Fe Salli Lİ Rabbike Venhar” ın da anlatmış olduğu husus tümüyle ortaya çıkar. Ama bu mozaik yapıyı tüm parçaları ile ortaya koymazsanız bu anlamların hepsi kaybolur sanki Rasulullah kendi kafasına göre hareket etmiş gibi… Diyorlar ki “Kuran ın dişinda bir başka Vahiy ile hareket etti” Çünkü bu izahatları yapamayınca o şekilde söylüyorlar. Herhalde epeyce yeter bu kadar yani… Şöyle bir özet çıkaralım buraya kadar yaptığımız konuşmamızın özeti şu:
Kurban Bayramı Kurbanı; Adem AS dan beri bütün ümmetlerde var. Tamamında koyun, keçi, sığır ve deve nin kesilmesi gerekir. Allah ın adını onlar üzerinde anmak lazım. Tamamında aynı günlerde kesilir. Şimdi bir gün değil üç ya da daha fazla gün. Onu biz uygulamalarla dört gün olduğunu öğreniyoruz. Ondan sonra birinci günü “Yevmün Nahir” ki Zilhice nin Onuncu günü oluyor. Kesilen bu; Rasulullah Sav in Hudeybiye de götürdüğü Kurbanlar, Veda Haccında kestiği Kurbanlar, Hac Kurbanı değil Kurban Bayramı Kurbanı dır. Hac Kurbanı diye bir Kurban yoktur. Hac ile Ümre yi Birleştirenlerin kestiği Kurban O ayrı bir şey. Birleştirilmediği taktirde kesmesi gereken bir Kurban yok Hacının. O zaman Hacca gidenler Kurban Bayramı Kurbanlarını, Maddi durumları uygunsa orada kesecekler. Onların görevidir. Allah u Teala Hac Suresi 28 inci Ayette bu emri vermiş Rasulullah da bu emri uygulamıştır. Ondan sonra Hanefilerin dediği gibi yolcu olan kişilere Kurban görevi düşmez diye bir şey olamaz Hanefilerin bu Fetvası Kuran ve Sünnete aykırıdır. Kabul edilemez.
Kurban Bayramı zamanı memleketine giden insanları bir sıkıntı alıyor. Oraya gideceğiz ama Kurbanımız ne olacak? Falan… Git orada kes hiç önemli değil neredeyseniz orada kesersiniz. Ondan sonra Rasulullah SAV in Kurban kesecek kişiler için Zilhice nin birinden itibaren Saç ve Tırnaklarını kesmemeleri emri aslında Kuran ı Kerim e dayanan bir emirdir.
Sonuç Olarak:
Kurban Farz bir görevdir ama Ümmete Farz olan bir görevdir. Onun için bazen SAV bir tek koçu kendisi Ailesi ve bütün Ümmeti için kesmiştir. Bazen iki tane koçu aynı şekilde kesmiştir bazen de: “Ya Rabbi bunu benden, Ümmetimden Kurban kesmeyenlerden kabul et…” Demiştir. Kesenler zaten vazifelerini yapmışlardır. Eşlerinden vekalet almadan onlar adına Kurban kesmiştir. Kurban İbadetinin farklı olmasından dolayı bu şekilde kesilmesi mümkün oluyor. Birisine vekâlet verip Kurban kestirme olayı da olur, Nitekim Rasulullah Hac görevini yaparken Kurbanın büyük bir bölümünü kendi kesmiş bir kısmını da başkalarına kestirmiştir. Bu da mümkündür. 01:40:20 Kurbanın eti ile ilgili; “…Bir kısmını siz yiyin bir kısmını Fakire bir kısmını da eşe dosta yedirin…” sözü de yine Kuran ı Kerim nin Hac Suresinin 36 ıncı ayetine dayanılarak Rasulullah’ın bize yaptığı tavsiyedir. Kurbanı kesen bir Mümin bilmelidir ki: Farz bir görev yapmıştır. Kesemeyecek durumda olan insanlar da üzülmesinler çünkü bu Herkese değil Ümmete Farz olmuş olan bir İbadettir… Şimdi sorulara geçebiliriz…
Behimetül Enam istersen tekrarlayalım: “Behimetül Enam” Kelimesi geçiyor Kuranı Kerim de Enam Suresi 143 ve 144 üncü Ayetlerde… “Behimetül Enam” Koyun Keçi Sığır ve Deve nin erkeği ve dişisidir. Bunların dışındaki herhangi bir hayvandan Kurban olması söz konusu değildir. Bizim Fukaha Kuran Sünnet bütünlüğüne bakmadığı için zahiriler Tavuk horozun falan Kurban kesilebileceğini söylerler. Ben esas onlara hayret ediyorum.
Yani siz diyorsunuz ki Kitağp ve Sünnetin zahirine uyarız… Nereye uyuyor sizin bu görüşünüz… Şşırtıcı bir şey. “Geyik” muhabbetine gerek yok yani… Evet
Şimdi Rasulullah ın Hadislerinde Hanefilerin dediği gibi: Şu kadar nisaba sahip olacak kişi Kurban kesecektir; diye bir şey yok. Kesen kişi Farz görevi yapmış olur kesmeyen kişi yapmaz ama Rasulullah SAV in bir Hadisi Şerifi daha var; “Li kulli Ehli Beyt-in ut-hiyyetun..” Yani her bir aileye bir uthiyye (Kurban) yeter diye. Yani bir aileye bir Kurban yeter diye bir Hadis i Şerif i de var Rasulullah ın. Ama yeri gelmiş tabii Eşlerine ayrı kendisine ayrı Kurban da kesmiştir. Böyle bu şekilde Hanefilerin koyduğu Şuşu mallara sahip olan Kurban kesmelidir şeklinde bir husus yok.
Hepsini birleştirdiğiniz zaman Fe salli Lİ Rabbike Venhar, Hatta Enam 6/162 (…inne salâtî ve nusukî ve mahyâye ve memâtî lillâhi) birleştirdiğiniz zaman, bu Namazın Kurban bayramı Namazı olduğu anlaşılıyor ama “Mutlaka odur,” diyemeyiz. Fakat Rasulullah ın uygulamasına da baktığmız zaman en uygun ona düşüyor. Yoksa
“İbadeti Rabbine yap; Kurbanı da Rabbin için kes.” Kurbanı da Rabbin için kes anlamı da verilebilir oraya…
Bu konuları aslında Kuran ve Sünnet kültürü olmayan insanlar bir de kendilerini Tanrılaştırmış olan insanlar söyleyebilirler. Din adına Maşallah yani her türlü söz söylemeye yetkileri var bu insanların. Kendileri Tanrı olmuş. Şimdi; Fe Salli, destek ver falan. Kardeşim bir kelimenin kaç tane anlamı vardır? Rasulullah SAV gelmiş bir sürü şeyler var Kuran ı Kerim de bir sürü ibadetler var. Yani bunu kendi keyfinize göre nasıl anlamlandırıyorsunuz? Ondan sonra Şaman kültüründe vardır deniyor. Doğrudur ve o Mutlaka bir kendi geçmişlerinde olan bir Nebi ye dayanıyordur… “Li Küllü Ümmetin,,,” dediğine göre Allah u Teala Dünyanın her yerinde bu Kurban kültürü olmalıdır. Hırsistiyanlar Kurban kesmiyorlar diyorlar ki: İsa bizim için Kurban oldu; onlar işi kökten halletmişler.
Yahudiler de kesmiyorlar diyorlar ki Beyt i Maktis yıkıldı yenisi yapılana kadar kesmeyiz Onlar da o şekilde söylüyor. Ama Dünyanın bütün yani her tarafına zamanla gelmiş olan Nebiler O bölgelerde mutlaka Kurban kesme görevini yüklemişlerdir.
Farz sevabını terk etmiş olur. Li Küllü Ümmetin…” dendiği için “Büdün” de çoğul bir kelime bu, yaşını almış olan hayvanlar diye ondan sonra sıra sıra dururlarken dendiğine göre demek ki, Sadece bir tek şey kesecek değil yani Çok sayıda Müslümanın kesmesinin gerektiği orada anlaşılıyor. Ama Rasulullah SAV in uygulamasına baktığımız zaman işte “her aileye bir uthiyye gerekir.” Ayeti Kerimeye de baktığımız zaman:
“Allah ın onlara Rızık olarak verdiği Behimetül Enam üzerine kessinler…” dediğine göre imkanı olanlar kesecek demektir. İmkanı olmayanlar kesmeyecektir. Kesenler de Farz görevini yerine getirmiş olacaklar.
Allah ın Adını bilmeyen kimse yoktur ki… Bismillah demez de Allah adına kesiyorum der olur biter yani. “Bismillah; yani Allah ın adına” o şekilde söyletsinler yani illa ki Arapça söylemesi gerekmiyor.
Yok hayır olmazsa olmaz değil Rasulullah ın yatırarak kestiği rivayeti var. Olmazsa olmaz değil ama bu çok çok güzel bir şey. O İnşallah Yahya ya kalmış bir görev bu konuyu sen bir sonuçlandırırsan İnşallah Dünya nın gündemine yerleşir. Yani hayvan kesiminde Dünyada büyük bir Reform yapılmış olur.
Şimdi günümüzde Nasıl uygulanacağı meselesi değil ama bir Farz’iyet durumu anlamıyorum ben şahsen orada. Yani Farz ihrama girmiş olanlar için Farz olduğu belli yani Ayeti Kerimede Kurban kesse de kesmese de Hadis i Şeriften dolayı sadece o zaman o da Rasulullah SAV tarafından bir Ayetten anladığıdır mutlaka Rasulullah ın “Kesmeyin” ifadesi Bu konuda çok titizlikle durulduğuna dair bir rivayet ben şahsen bilmiyorum. Onun için mümkün olduğu kadar buna uymak iyi olur.
“Gada” yerine getirmek demektir, temizlemek değil. “Tefes” de kir değildir. Tefes’ te Rasulullah SAV in Ebu Davut da geçen bir Hadisinde; Arafat Vakfesi ile Müzdelife deki vakfedir. Sonra Tefeslerini yerine getirsinler yani
“Arafat ta Vakfe yapsınlar Müzdelife de Vakfe yapsınlar, İhrama girerken üstlenmiş oldukları sorumluluklarını yerine getirsinler…” Yani cinsellik yok , fasıklık yok, birbiri ile didişmek yok hacılar arasında; aldıkları bu görevi yerine getirsinler ondan sonra da:
“…Sonra Kabe i Şerifi Tavaf etsinler.” 01:51:00
Rasulullah SAV bir İbadet ihdas edecek değil. Ben buna devam edersem… “Bunu yapmaktan korktum…” Falan meselesi kabul edilebilir bir ifade değil.
Şimdi Cuma Suresinin 10 uncu Ayetinde var. Orada
Cuma 62/10 “…Cuma günü Namaza çağrı yapıldığı zaman…” ifadesi Şimdi orada Cuma günü çağrıldığınız zaman ifadesi başka gün de çağrılıyorsunuz demektir. Bilmiyorum başka Ayet hatırlayanınız var mı?
Maide 5/58 “Birbirinizi Namaza çağırdığınız zaman onlar, bunu eğlenceye alırlar…” şeklinde.. Demek ki Namaza çağırma olayı var. Çünkü buna büyük bir ihtiyaç var. Biz de her gün biliyoruz yani Ezan okunduğu zaman Vakit geldi diye hatırlıyoruz. Bir de Camilerde Cemaat ile Namaz kılınma olayı var. Ezan okunmaz ise burada ciddi manada aksar. BU bir ihtiyaç.
Bir tane şey Soru var: “Ben Hac Kurbanını Mekke de kesmem şart mı? Suud lara güvenmiyorum?” diyor…
Sana ne Suudlar’dan Allah ın emrini yerine getireceksin yani, şuna güveniyor musun? Buna güveniyor musun da sorulmaz. İster güven ister güvenme. Kesilmeme diye bir olay yok Oraya giden Kurbanını orada keser. Burada olan da burada keser. Hac Suresinin 28 inci Ayeti öyle söylüyor. 01:53:40
Ne güzel ya; işte din böyle tahrif ediliyor…
Bunlar çok kötü şeyler. Ben bazı gurupların da Kurban toplayıp göstermelik olarak bir şey yaptıklarını da duyuyorum öyle; gidiyor bir mezbahadan yazı alıyor…” Kurban Kesilmiştir” diye. Adam oraya da üç beş kuruş para veriyor ondan sonra yaşadı. Bir arkadaşımız anlatıyor çok güvendiğim bir arkadaş. Diyor ki Milletten Kurbanlık Para topladılar, yurt dışında bir ülkede yaşayan bir arkadaşımız anlatıyor. Topladılar diyor; eee? Kurban bayramı oldu baktık bir hareket belki birkaç tane olmuştur kesildi falan diye haberler de geldi ama Bayramdan sonra baktım ki kapılarının önündeki arabaların markaları değişmiş yeni sıfır arabalar vs..
Maalesef bu şekilde Din İstismarı çok yapılıyor bunlara da çok dikkat etmemiz lazım öyle her önünüze gelene Kurban vekaleti, vermeyin bir de bazı guruplar artık bunu çok istismar ettiler yok Peygambere Kurban yok bilmem şuna Kurban buna Kurban yok efendim artık tam Kurban kesemiyorsan çok küçük parçalar… BU din istismarı Dünyanın en çirkin istismarıdır buna asla (geçit) vermeyin bu insanlar Dini kullanarak Milleti sömürüyorlar. Buna engel olalım Lütfen… Yoksa sana on tane Kurban yazdım sana yirmi tane… Sen kim oluyorsun? Bir tane bile vermeyin bu tip insanlara çok bildiğiniz güvendiğiniz kişilere verebilirsiniz götürsün kessinler ama bunlar tabi öyle üç kağıtçılık yapıyorlar ki Milleti kandırabiliyorlar.
Bayram günü Bayram Namazından önce Kurbanlarını kesmiş olanların, Bayram Namazından sonra kesmelerini söylüyor Rasulullah. O Kurban bayram Namazının kılındığı yerler için..
Kişinin Namaz kılmaması değil, bir kere Müslümanın Namaz kılmaması kabul edilemez. Bir Müslüman Namaz kılmıyor, kelimesi ağzımıza bile gelmemesi lazım. Müslüman ise Namazını kılar kardeşim. Müslümanlık kendi keyfine bırakılmış değil ben Müslümanım ama Namaz kılmıyorum… Böyle bir saçmalık olmaz. Müslümansan kılarsın Namazını, öyle sana göre özel bir din yok. Buradaki Namazını kılıp kılmama meselesi değil. Kurban bayramı birinci günü Kurban bayramı namazı kılınan yerde; Kurbanın Namazdan sonra kesilmesi ile alakalı dır.
BİTTİ