İnternette orucu bozan haller diye ilan edilmiş ama bizim zihnimizdeki isim orucu bozan haller değil. Daha önce burada dersini yapmıştık kefaretle alakalı olarak, kasten orucunu bozan kişilere ne yapmak gerekir? İşte yeme içmeyle bozar, başka şekilde bozar. Bakara 187’de biliyoruz yani orucu, Allahü Teâlâ yeme, içme ve cinsel ilişkiyi yasaklıyor. Tanyerinin ağarmasından güneşin batmasına kadar. Dolayısıyla bunlardan hangisini yaparsa insanlar orucu bozulur.
Şimdi burada belki şu hususlara yer verilebilir. Bakara 187. ayet, yani Allahü Teâlâ oruçla ilgili sınırları belirttikten sonra yani yeme, içme, cinsel ilişki. “Bunlar Allah’ın sınırlarıdır, bunlara yaklaşmayın.” Bunlara yaklaşmayın derken biz neye yeme içme diyoruz? İnsanlar yeme içme derken neyi yeme içme diyorlar? Mesela ayağınızı suya koysanız, susuz bir adam ayağını suya koysa, elini suya koysa susuzluğu gitmez. Nitekim ayeti kerimede de var, Rad Suresi 14. ayet, “Hak dua Allah için yapılır.” Doğru dua yapıyorsan bu Allah’a mahsus bir şeydir. Allah’tan başkasından bir şey isteyemez. “Bazıları Allah’la kendi arasına koydukları, kendilerinden yüksek, Allah’tan aşağı aracı birtakım varlıklar oluştururlar. Onlardan isteyenler, bu istedikleri varlıklar hiçbir şeyle bunlara cevap veremezler. Bu tür insanlardan istekte bulunanlar, avuçlarını suya uzatan kimseler…”, suyun üzerine ellerini yaymışlar, avuçlarını açmışlar suyun üzerine, ağzına su ulaşsın diye. Sen ağaç olsan, ağaç zaten öyle alır suyu. Yani köklerini elleri olarak kabul et. O toprağa yayar oradan su kendiliğinden yukarı doğru çıkar. Toprağa yayılmasa su çıkmaz. Ama sen insansın, sen su içmek için ellerini suyun içine koyarsan su içemezsin. “Su oradan ağza ulaşmaz.”
Şimdi, buradan şuraya gelmek istiyorum, yani şimdi “Bunlar Allah’ın sınırlarıdır, bunlara yaklaşmayın.” derken biz yeme içme yasak, tamam su içmeyeceğiz ama ağzımıza su alacak mıyız? Abdest alırken ağzımıza aldığımız su orucu bozacak mı? Peki abdest alırken bozmuyorsa ağzımızı çalkalarken bozar mı? Dişini yıkarsan bozar mı? Şimdi fela takrabuha’nın sınırı ne? Ona yaklaşmanın sınırı ne?
Şimdi yeme içme dediğiniz zaman belli işte su içersiniz sıvı cinslerinden insanın vücuduna yarasın yaramasın. Mesela adam içki de içer zararlıdır ama içmiş olur. Şimdi burada yeme ve içmenin orucu bozduğu açık ve net. Peki fela takrabuha’nın sınırına neler girer? Mesela bir insanın cinsel ilişkide bulunması orucu bozar, açık. Peki, eşini öpmesi orucunu bozar mı? Orada cinsel ilişkiye yaklaşmış oluyor. Ya da eşine sarılması orucunu bozar mı? Şimdi bu muallakta kalsa biz kendi kendimize düşündüğümüz zaman gerçekten cinsel ilişkiye yaklaştırma denir. Bozması lazım diyoruz. Peygamber efendimizden öğreniyoruz bunu. Hakikaten ihtiyacımız var. Ayşe validemiz ne diyor? Öperdi, sarılırdı oruca yine devam ederdi. Böyle değil mi ibare? Peygamberimiz oruçluyken eşlerine sarılırdı, bu mübaşeret deri deriye dokunması manasında. Orada elini tutardı o da mübaşeret. Öperdi, eşleriyle deri deriye teması olurdu, oruçlu olurdu Peygamberimiz. O zaman buradan öğreniyoruz ki bu, orucu bozmuyor demek ki.
Peki, o zaman cinsel ilişki orucu bozuyor, inzal orucu bozar mı yani cinsel ilişkide meninin gelmesi olayıdır. Belki temel öğelerinden bir tanesidir. İnzal orucu bozar mı, bozmaz. Rüyada inzal orucu bozmaz. Demek ki onu yakın olanlardan sayılmıyor. Hadis yok mu?
(Hadis yok, sadece cima var. inzal olsun ya da düşünme yoluyla ya da başka şekilde inzal olursa onu cimaya kıyas ediyorlar.)
Yani bununla ilgili hadisi şerif yok. İşte orada deniyor ki rüyada insan engel olamaz. Peki, rüyada olursa bu normal işte meninin gelmesi ve şehvetli gelmesi demek. O zaman biz bunları rüyada gelmesi mi şehvetle gelmesi mi diyeceğiz? Şevhetle gelmesi deyince uyanıkken de gelirse bozulmaz. İşte düşünse, baksa. Bundan dolayı gelse bozulmaz. Peki o zaman istimna var, kendi kendini tatmin olayı var ki bu orucu bozar.
(Oradaki inzal olayı, uyku haliyle inzal olması istisnai bir durum değil mi?)
Bunu söyleyen ulema, uyku halindeyken bir şey yese içse orucu bozulur diyorlar. Uyku halindeyken bir şey yese içse orucu bozulur diyor. Bu, unutma da değildir, hata da değildir diyorlar. Yani bu orucu bozan bir şeyse uyku halinde olması değiştirmez demiş oluyor yani iradi, gayri iradi fark etmez demiş oluyor.
(Bizim anlamamız açısından uyku hali, mazeret halidir değil mi?)
Aynı zamanda öyledir tabi. Yani insan uyuduğu zaman sorumlu değildir. Bayıldığı zaman sorumlu değildir uyanıncaya kadar. Tamam sorumlu değil de günahı yoktur ama orucu bozulur mu bozulmaz mı meselesi getiriliyor gündeme. Adam günahkardır demiyor ki. Orucu bozulur mu bozulmaz mı?
(Şöyle bir şey mümkün müdür yani, adam günaha giriyordur da orucu bozulmuyordur.)
Mümkün. Mesela bir başkasına hakaret etmek günahtır ama orucu bozmaz.
(Hani bir hayvanla ilişkiye girerse orucu bozulur mu bozulmaz mı? Sonuçta yani kötü bir şey olduğu ortada. Ama cima da değildir.)
Kadın erkek ilişkisi de değil. İşte burada ayeti kerimeye baktığımız zaman burada iki kişi var. Bir erkek var, bir de karısı var. Oruçlu bulunduğunuz günlerin gecelerinde eşlerinizle ilişkide bulunmanız… Yani bu fiilin mefulu eşler. Eşlerinizle yine ilişkide bulunmayın. Neyse burada asıl anlatılan o. Ondan sonrası tikle hududullah fela takrabuha’ya girer. Şimdi bu eşiyle ilişki şey yapmıyorsa fela takrabuha ne olacak? Yani öyle bir saha olacak ki şimdi şurada bir benzin istasyonu var. Ateş yakmayın denmiyor orada. Ateşle yaklaşmayın deniyor. Peki kaç metreye kadar yaklaşabilirim. Çünkü bunun da bir mesafesi olması lazım. o zaman yaklaşmayın dendiğine göre demek ki benzinle benim aramda bir mesafe konacak. O mesafeyi aştığım zaman ne olur? Tehlike ortaya çıkar.
O zaman fela takrabuha diyorsa ayeti kerimede, şimdi cinsel ilişki tamam, açık. Eşiyle cinsel ilişki. Ama öyle bir şey olmalı ki bu orucu bozmalı. O zaman Peygamberimiz s.a.s. öpmenin ve eşine dokunmanın da bozmadığını kendi uygulamasıyla bize göstermiş oluyor. O zaman burada ne kalıyor? Senin dediğin gibi durumlar kalıyor. Hayvanla ya da elle doyum meselesi de burada akla geliyor. Onun için fukuhanın bir kısmı burada orucu bozar diyor. Bence haklı. İbn Hazm gibiler de diyor ki ya siz ne biçim fetva veriyorsunuz diyor. Adam diyor kendi kendine düşünerek ya da bakarak yahut da uykuda ihtilam olsa ihtilam orucu bozmaz diyor. İhtilam olmaksızın insan eliyle cinsel organına dokunsa yine oruç bozmaz diyor. İkisi birleştiği zaman bozar diyor. Bunun anlamı ne, mantığı ne falan diye o da böyle itiraz ediyor. Ama bozmaz diyor. Ama ben şahsen o da bozmaz, bu da bozmaz denilirse fela takrabuha anlamsız kalır.
Şimdi fela takrabuha meselesinde Fatih’in haklı olduğu bir taraf var. Uyuyan bir adama emir verilir mi? O zaman yaklaşmayın emri uyuyan adamla ilgili olmaz değil mi? Unutan bir adam da burada mazur olabilir. Çünkü o da o anda o emre muhatap değil. Ayeti kerimede Allahü Teâlâ ne diyor? Bize dua ettiriyor değil mi? “Ya Rabbi bizi sorumlu tutma unutursak ya da hata yaparsak.” Burada hata kalıyor. Zaten insanın hata etmemesi de mümkün değil yani. İnsansınız. O zaman fela takrabuha şuurlu eylemler için verilmiş olan bir emirdir. O zaman fela takrabuha’ya o elle tatmin, hayvanla ilişki pekala girer ve orucu bozar. Yani ben o ulemanın doğru fetva verdiği kanaatindeyim.
(Gerekçelerinden bir tanesi de şunu öne sürüyorlar. Hani bir insan neden ilişkiye girer? Zevk almak için.)
O zevk orada da var demek istiyorlar. Tamam, doğru. Neden yemek yer mesela? Karnının doyurmada da zevk var yani. Çünkü o da zevk. Onun gibi değil ama zevk kelimesi ikisinde de kullanılabiliyor. Çünkü yemenin içmenin insana verdiği bir lezzet de var.
(Zaten yatmadaki amacı bu ihtiyacı gidermektir.)
Tabi, ihtiyacı gidermek de var her ikisinde de.
Şimdi yeme içme tamam orucu bozdu. Peki, yeme içme gibi sayılan şeyler nedir? Kendisi bizatihi yeme içme olmadığı halde yeme içme sayılan neler var? Mesela şimdi itiraz ediyorlar diyorlar ki sigara niye orucu bozsun? Bir kere hiç kimse ben sigara yedim demez. Şimdi Türkçede sigara içtim kullanılıyor ama Arapçada sigara içtim kullanılmıyor. Dumanlama deniyor. İngilizcede de smoke deniyor. O da dumanlama manasında. Şimdi biz bunu içme kelimesi sigara için kullanılmıyor. Farz edin ki Türkçede de sigara içmek denmiyor sigara tüttürmek deniyor. Öyle kabul edin. Şimdi peki bu orucu bozacak mı? Yeme içme tamam. Buna orucu bozmaz derseniz fela takrabuha ne olur? Ona yaklaşmayın. Zevk alma meselesiyse sen çıkarsın şurada boğazı seyredersin ondan da zevk alırsın. Önemli değil.
Şimdi, burada mesela yiyen içen ağzından vücudunun içine birtakım şeyler gönderiyor. Ama o gidenler mideye gidiyor. Sigara içeninki mideye değil ciğerlere gidiyor. Orada birtakım maddeler gidiyor. Buradan mesela şeye atlayalım. Diyanet İşleri Başkanlığı 2 veya 3 senedir o fısfıs denen nefes açıcı ilacın orucu bozmadığını söylüyor. Bu, yeme içme sayılmaz diyorlar ağızdan alınsa bile. İşte mideye bir şey gitmiyor. Şimdi mideye gitmiyor ne ölçüde yeterli? Mideye o gitmiyor diyorsanız, ondan dolayı oruç bozulmuyor diyorsanız sigaradan da bozulmaz demek zorunda kalırsınız öyle değil mi? Ama sigara içenin orucu bozulur diyor.
(Hele içine çekmiyorsa sigara içen iyice bozulmaz. Dudak tiryakileri olur ya.)
Ama tümüyle gitmese de biraz gider. onun için ben şahsen bu fela takrabuha’ya sigaranın da, o fısfısın da girdiği orucu bozduğu kanaatindeyim. Sigara içmesen bile pasif içiciler deniyor.
(Onun orucu bozulur mu?)
Orada bir kere fela takrabuha emri yerine gelmiyor. Çünkü bu adamın kendisi böyle bir şey yapmıyor ki. Başkasının yaptığı bir işlem var, kendisi onun mağduru durumunda yani. Kendi isteği ve arzusu ile oluşmuş bir durum söz konusu değil. Bir yerlerde yaşaman lazım, bir yerlere gitmen lazım, bir yerde durman lazım. Ateş yakarken duman girmiş gibi oluyor. O hataendir, orucu bozmaz. Bir de zaten ateş yakarken giren duman insanların istediği şey değildir. Onun için herkes kaçınır.
(Kişi yaptığı ile yaklaşmayacak ya da başkalarının yaptığıyla o sana yaklaşıyorsa bir sakıncası…)
Hayır sen, emir sanaysa senin yapabileceğin kadar ondan sorumlu olursun. Başkasının fiilinden sen nasıl sorumlu olursun öyle değil mi?
(Ortama eğer sigara içen varsa…)
(Girmeyeceksin yani öyle ortama. Şimdi ramazan günü bir kafede oturursan sigara içilen bir yerde…)
Özellikle oraya girmiş olan başka ama girmek zorunda olan başka. Orada bulunmak zorunda olan insanlar da var.
(Solunum yolunu esas aldık ya hocam, parfüm de sıktığın zaman havaya küçücük zerrecikler olarak yayılıyor. O da gidiyor.)
Gider, engelleyemezsin. Polenler gider. Hava içinde bir sürü tozlar görürsünüz. Aslında öyle tozlar yok zannedersiniz ama en temiz yerde bile bakarsınız ki gözükür. Nedir o? O tozları her zaman soluyorsunuz, alıyorsunuz. Orada fela takrabuha meselesi yok. Öyle bir şey olacak ki sen kendi fiilinle yaklaşabileceğin ya da yaklaşamayacağın bir şey olacak. O yaşadığın hayat, tabi ki havayla bir sürü şeyler alıyorsunuz. Ciğerler zaten onun için var. Onları temizlemesi için var. Bunlar normal, orucu bozmaz. Fela takrabuha kelimesi işi tamamıyla çözüyor. Sen kendi isteğinle onlara yaklaşmayacaksın. Soruyorlar işte banyo orucu bozar mı? Banyo bozmaz, çünkü banyo yapmakla insanın yeme içme… Ya da serinliyorsun, serinleyebilirsin ama bu yeme içme değil.
Şimdi bugün asıl üzerinde duracağımız orucunu isteyerek bozan insanlar. İsteyerek yemiş içmiş ya da eşiyle ilişkiye girmiş. Ya da işte okula imtihana gireceğim oruca niyet etmiyorum diyor. Peki, bir insanın, bir Müslüman’ın ramazanda oruca niyet etmeme yetkisi var mı? Allahü Teâlâ ne diyor? “Kim o aya şahit olursa o ayı oruçlu geçirsin.” Bu ay oruçlu olacaksın. Bu ayın dışında oruç tutamazsın. O ayın dışında oruç tutma yetkisi sadece iki gruba tanınıyor. “Kim hasta ya da yolcu olursa…” Peygamber efendimiz hadisi şerifinde hamile kadınları ve emzikli kadınları bu kapsama sokmuş. Tamam hamile ve emzikli kadın, hasta ve yolcu olursa “Diğer günlerde tutar.”
Peki, bir önceki ayette Allahü Teâlâ diyordu ki sen hastasın, yolcusun oruç tutmayabilirsin “Ama oruç tutmanız sizin için hayırlıdır.” Yani hastasın, bundaki hayrı bilseniz öyle yaparsınız. Yolcusun, oruç tutarsın bu senin için hayırlıdır. Peki, o zaman ona soru geliyor öyleyse ya Rabbi daha niye bu insanlara oruç tutmayabilirsin diye ruhsat veriyor? Diyor ki “Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez.” Peki, o zaman daha sonra niye kaza ettiriyorsun? “Bu süreyi tamamlayasınız diye.” Yani sizin bir eksiğiniz olmasın, size ruhsat tanıdım ama bu defa herkes 30 gün oruçla gelmişken siz 25 gün oruçla gelirseniz ahirette ona göre sevabınız az olur. Bak size de bu fırsatı veriyorum. “O sayıyı tamamlayasınız diye.” O zaman bakıyorsunuz ki Allahü Teâlâ sadece iki gruba orucu kaza etme imkanı tanımış, diğerlerine yok.
(Hiç tutmama ya da tuttunsa bozma, her ikisi de var yani onlarda.)
Tabi her ikisi için de. Tutmuşken de bozabilir. Niye? Hasta, orucunu tutmamış; hasta, tuttuğu orucunu bozmuş. Yolcu için de aynı şey söz konusu. Orada Cenabı Hak orayı boş bırakmış ya.
(Peygamberimize kadar oruçluyken bozduğu da var sahih rivayetlerde, yolculukta.)
Ramazan orucunu?
(Büyük ihtimalle ramazan orucunu.)
Biliyorum, oruç tutmadığını biliyorum. Mesela Bedir Savaşı’nda ramazan ayına gelmiştir, oruç tutmamışlardır. Ama oruca başladıktan sonra bozduğuna dair bir rivayet bilmiyorum.
(Yok, var. Orucu tuttuktan sonra bozduğuna dair rivayet var da kesin ramazan mı değil mi onu bilmiyorum.)
Hayır ben onu biliyorum. Nafile oruçta bozduğuna dair…
(Seferde özellikle hepsi birden oruçlular, sonra haber geliyor diyor ki ya Resulallah hani bazıları çok güçsüz düştü ama siz tutuyorsunuz diye onlar da bozmuyorlar oruçlarını. Baya zayıf düştüler diyor. O zaman Peygamberimiz getirin bir bardak su diyor, içiyor ve milletin gözü önünde içiyor. Ki onlar da onu görüp ha Peygamberimiz bozabiliyor orucunu…)
Çünkü karşıda düşman var, gereken direnci gösteremeyecekler. Orada daha büyük bir menfaat bekliyor.
Şimdi, burada her halükarda bunlar zaten ayetin metni oruca başlamamaya da başlanmış orucu bozmaya da müsait. Dolayısıyla bir adam, en çok sorulan sorulardandır. Ben oruçluyum, hastaneye gittim, doktor işte tahlil yapmak için illa su içeceksin diyor. Kan alma neyse de illa su içeceksin, şu ilacı içeceksin diyor. Ben ne yapayım? Bozabilirsin, Allahü Teâlâ burada burada müsaade etmiş. Bozmuyorum, bayramdan sonra… Tamam o da olur. Ama bozmak istiyorsan bozarsın. Allahü Teâlâ ona müsaade etmiş. Aynı şey yolcu için de geçerli.
(Peki, şöyle bir mantık olabilir mi? O hastalık konusunda siz demiştiniz ki hasta adamın sınırı belli değil mi, adam kendisi bilir, Allah’a da hesabını o verecektir. Mesela der ki hasta olduğunu biliyor ama ben tutacağım inşallah deyip niyetlenir ama gerçekten de sıkıntıya düşerse yine de bozar. Yani orada bir sıkıntı olmuyor.)
Olmuyor tabi, evet.
(Hocam, nasıl problem yok. Yani sonuçta mesela orucun bir cezası yoktur. Ben oruç tutmadım hani bana on sopa atacak değiller. Ben hasta değilim ve kendi kendime diyorum hasta… Kitaplarda geçiyor, adam ben hastayım bugün oruç tutamıyorum. Bunda bir şey yok mu yani. Biz…)
Ya kardeşim hesabı bize vermeyecek Allah’a verecek. Biz bu hasta mı değil mi buna bakarız. Bu şahıs eğer oruç tutmaya rağbet eden bir insansa parmağına, parmak dediğin basit bir hadise değildir. Onun tedbirini almazsan, ilacını kullanmazsan büyüyebilir. Hiçbir hastalığı biz şey yapmayalım. Her hastalığın bir şeyi var. Ama bu adam kendine bakacak. Onu bahane edip bozuyorsa bozar. Yani hastalık olmadığı halde ben hastayım da der. Hesabı Cenabı Hakk’a verecek.
(Çoğu insan hasta olmuyor, tutmuyor.)
Hesabı Allah’a verecek, bana ne yani. O orucu benim için tutmuyor ki. Hasta mı hasta. Tamam. Ben tutamıyorum… Allahü Teâlâ tutmanız daha hayırlıdır diyor. Bütün hastalar için de söz konusu olabilir aynı şey.
(Tuttuklarında zorlananlar mı yoksa hiç tutamayanlar mı?)
Sen geçen derste yok muydun?
(Vardım, öylesine sordum.)
Ve alel nebili yutikunehu. Yutikunehu’daki hu zamiri nereye gidiyor? Oruç yani ramazan orucu değil mi? “Ramazan orucuna güçleri yetenler.” Yani orucu tutabilenler. Onu tutabilenler üzerine ne gerekir? “Bir miskin doyuracak fidye gerekir.” Yani çaresiz bir adamı doyuracak fidye gerekir.
Şimdi oruç görevi fakir zengin ayırıyor mu? Ayırmıyor. O zaman bu fakire de gereken bir görevdir. Peki, köle, cariye, Müslüman’sa? Onun da vermesi lazım. Peygamberimizden s.a.s. gelen Buhari hadisinde olacak, diyor ki “Oruç tutan, kadın erkek, köle cariye herkese bir şundan bir sa, bundan bir sa gerekir, hurmadan, buğdaydan, arpadan.” Bazı rivayetlerde üzümden bir sa gerekir diyor. Yaklaşık 3 kilo. Dolayısıyla zengin olması söz konusu değil. Nisap söz konusu değil.
O zaman bu nedir? Ramazan orucu tutabilenlere gereken bir şeydir. Ramazan orucu tuttuğumuz da ancak ramazanın son günü belli olur değil mi? Ha, ondan dolayı ramazanın son günü, güneşin batmasından sonra vacip oluyor. Ertesi gün sabah namazından öncesine kadar verirseniz diyor Peygamberimiz s.a.s., bu bir makbul sadaka olur. Yani makbul sadaka-i fıtır olur. Daha sonra verirseniz sadakalardan bir sadaka olur. Bu da ne demek oluyor? Şimdi bu insanlar, ben bunu şeyde gördüm. Yani bizim buralarda bir adet yok ama Araplarda var bu. bakıyorsunuz ki sabah namazına, bayram namazına tüm aile çoluk çocuk gidiyor. Orada gerçekten o namaz yerinde bir bayram oluşuyor. İşte o bayram, namazdan önce o insanların eline sadaka geçerse o da bayramı bayram yapar.
Şimdi hakikaten bu ayetten ramazan bayramının işaretini de görüyoruz. Zaten iftar ediyor, orucunuzu açıyorsunuz ve toplumun tüm kesimleri iki ayrı zevki birlikte yaşıyorlar. En fakiri Allah için verme zevkini yaşıyor, bu bir. Peygamber efendimiz hadisi şerifinde “Bu oruçta söylenen yanlış sözler, işte günah fiilleri için kefaret olur, miskinler için, çaresizler için de bir taam olur.” diyor değil mi? Dolayısıyla her insan Allah için vermenin bir zevkini yaşamış oluyor. Bir de toplumun bütün yoksul kesimleri o günü rahat geçirme imkanı elde ediyor. Çalışmasalar da o günü rahat geçiriyorlar ve gerçekten orada bu bir bayram olmuş oluyor. Tabi bizim maalesef bu gelenekte vaalellezine yutikunehu’yu, müspeti menfiye çevirmişler, işleri tamamen alt üst etmişler, onu geçen hafta anlatmıştık.
Şimdi burada bir soru olarak şu kalıyor. Adam kasten yiyip içiyor. Diyor ki ben bugün niyet etmedim diyor. Öyle bir yetkin mi var senin kardeşim. Ramazan ayında oruç tutulur. Daha sonra tutarım. Daha sonra tutamazsın kardeşim. Daha sonra oruç tutma yetkisi sadece iki gruba tanınmış. Hasta ve yolcu, üçüncü bir gruba böyle bir yetki yok. O da eksikleri kalmasın diye, Allahü Teâlâ kolaylık olsun diye tanımış. E benimki? Bitti kardeşim kusura bakma. Kaybettin. Daha sonra yapamazsın. Bitti. Kazası yok. Onun için Peygamberimiz s.a.s. sahih hadisinde, neredeydi o. Diyor ki “Bir insan ramazanda herhangi bir özür olmaksızın, hastalıklı olmaksızın -yani herhangi bir sebep yok, meşru bir sebep yok, hastalık yok– orucunu bozmuş. Bütün zamanını oruçlu geçirse ondan sonra, onun yerine geçmez.”
Peki, geçmezse ne olacak? Keffaret kelimesi nedir, kefara? Örtmek manasına, onun yerine geçme meselesi. Öyleyse orucun yerine geçmez diyorsa Peygamberimiz, tüm ömrünü oruçlu geçirse onun yerine geçmez diyorsa artık burada 61 gün falan kar etmez. O zaman peki kefareti ne yapacağız? Geçen hafta biraz konuşmuştuk ama bugün konuşmadığımız tarafları üzerinde duralım.
(Adet günü de mi şeye giriyor?)
Adetli gün oruç tutacak, hastalık değil. Adetlinin oruç tutmamasıyla ilgili bir olay yok. Maalesef sonradan bu kelimelerin manalarını değiştirerek sonra bu noktalara getirmişler.
(Hocam, buraya kadar söylediklerinizden şöyle bir sonuç çıkabilir mi? Ramazan orucunda niyet diye bir şey yok.)
Zaten niyetlisin yani. Zaten niyetli olmak zorundasın.
(Nafilede şunda bunda olabilir.)
O oruca tahsis edilmiş çünkü. Ben bugün oruç tutmuyorum, niyet etmem. Böyle bir yetkin yok kardeşim.
(Sünnet oruçla farz orucu birbirinden ayırıyoruz ya eğer niyet varsa hepsinde vardır.)
Yok, bak şimdi burada ramazan o oruç için bir zarf. Ramazan ayına girdiğiniz zaman işte o özürlüler dışında her mümin oruç tutmak zorunda. Ramazanın dışında oruç tutman gerekmiyor. Sen bir gün akşama kadar yiyecek bulamadığın için yeme, içme, cinsel ilişkiden uzak kalabilirsin. Oruç mu tutmuş olursun? Allah da emretmiş değil. Ramazanda Allah emretmiş, oruç tutsun. Onun ramazan olması zaten o emrin yerine gelmesi için… Oruç tutmak demek yemeden, içmeden, cinsel ilişkiden uzak kalmak demek. Ama ramazan oldu mu bunu böyle yapsın diyor. Tabi bu dediğin doğru. Oruç ne demek? Yeme, içme ve cinsel ilişkiden kişinin kendini tutması. Ramazan günü bunları yapamazsın demiş oluyor. Tan yerinin ağarmasından güneşin batmasına kadar Müslüman’san ramazan günü yeme, içme ve cinsel ilişki sana yasak kardeşim.
Mesela oruca başlasın diye bir ifade yok ayette değil mi? Belki şeyde fecir tarafından, fecir, yarılma manasına geliyor, gökle yer birbirinden yarılmış gibi oluyor. Allah nasip ederse pazartesi akşamı Ülke Tv’de bir astronomi hocasıyla beraber bunu geniş geniş anlatacağız. Çünkü Diyanet İşleri Başkanlığı bize bir cevap vermiş sitesinde dün gördüm. Onu da alacağız. Yaptığımız 3 yıllık rasat belgelerini de götüreceğiz oraya. Hadi bakalım milleti 40 dakika erkenden oruca başlatıyorsunuz. Bir de yatsı namazını vaktin bitiminden yarım saat sonra ezan okuyorsunuz. İnşallah bunu orada anlatacağız.
Şimdi, bu fecirden itibaren diyor Allah, akşama kadar siyamı tamamlasınlar. Siyam ne demek? Yani bu üçünü yapmasınlar. Bitti. Yani sen niyet etmene falan gerek yok. O gün senin öyle bir şey yapmaya ruhsatın yok kardeşim. Ama onun dışındaki bütün günlerde yiyip içebilirsin. Yiyip içmeyeceksen niyet etmek zorundasın. Yiyip içmediğin Allah için olmalı. Yoksa sen, adam seni bir yere tıkamış, 3 gün hiç yemek vermemiş, yiyecek bir şey de bulmamışsın, aç susuz kalmışsın, sen şimdi oruçlu musun? Orada mecburen niyet edeceksin. Ama burada niyet etmene gerek yok. Allah burada emretmiş demiş ki bu ramazan günleri tan yeri ağarmasından güneş batana kadar ben sana şunları yasaklıyorum demiş.
(İbadet niyeti mi gerektiriyor?)
Ben zaten Müslüman’sam Allah bana yasakladığı için yapmıyorum. Zaten Allah emretmiş, mecbursun ona.
(Diğer günlerdeki normal kendini aç bırakmaktan ayırt etmek için ibadet niyeti…)
Şüphesiz tabi Allah için oruç yani sen akşama kadar yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak kalmayı niçin yapıyorsun? Doktor da tavsiye edebilir. Onu Allah rızası için yaparsan ibadet olur. Yoksa ibadet olmaz.
(Japon bir arkadaş her gün tutuyor ramazan boyunca. İnanmıyor Allah’a.)
(İnanmadığı halde tutuyor orucunu.)
Bir kere iman gerekiyor. Barajdan kaybediyorsunuz. Yani şimdi benim…
(Ramazan gününde bir Müslüman akşama kadar aç susuz ve şeysiz durdu…)
Diyelim mesela benim sevdiğim bir adam bana dese ki senin derslerine gireceğim. Bütün derslerime girse üniversitede ben ona ne not verebilirim ne de diploma verebilirim. Oraya bir kere uygun olması lazım. O Japon bir kere oruç tutmaya salih değil. Japon olduğu için değil, Müslüman olmadığı için evet. Mümin olması şartıyla yaptığı salih amel geçerlidir.
(Öbür türlü boşa gider diyor ayette.)
(Mesela sabahtan akşama kadar bir şey yememiş, hiçbir şey yememiş ama niyet etmemiş. Doktor tavsiye etmiş. Başka bir niyetle olması oruç sayılması…)
Tamam bu soru güzel. Şimdi, diyor ki mesela ramazan için söylüyorum, diğerleri için değil. Yani adamın oruç tutma niyeti yok. Ama doktor tavsiye ettiği için sabahtan akşama kadar yememiş içmemiş ve cinsel ilişkiye girmemiş. Bu adam oruçlu sayılır mı? Sayılmaz çünkü o gün doktor istediği için değil Allah istediği için yemeyi içmeyi terk edeceğiz. Zaten niyet o. Ama bizim şeyimizde işte niyeti akşamdan olmak, bilmem şurada olmak, burada olmak, yok ben bugün niyetli değilim, yemiyorum bu tür meselelere cevabı olsun diye söylüyorum. Ben kardeşim Müslüman’sam o gün iftara kadar yeme, içme ve cinsel ilişki ruhsatım yok. Herhangi bir saatte hata ile ağzına bir şey kaçtı olabilir. Orucum bozuldu diyemezsin. Kusura bakma. Unutarak yemişsin, karnın doymuş, aklına gelmiş, ya zaten yedik. Yiyemezsin. O gün senin akşama kadar yemen, içmen, cinsellik insana yasak. Anlatmak istediğimiz bu. Ha adam tutmak istemiyorsa tutmaz. Adam namaz kılmak istemiyor da bana gösteriş yapıyor. O şekil değil ki, içindeki mana önemli.
(Hocam, ayrıca bizim bu niyete bu şekilde bakışımız işte ben nasıl olsa bugün niyetli değilim diyerek oruç tutmama mazeretinin önünü kapamak için…)
Ağır şartlarda talim yapan askerler hastalanırlarsa bozarlar. Onun dışında olmaz. Bir kere Allah’ın emrinden daha üstün bir emir yok. Ama sadece zorla oruç bozdurulmuşsa o anda yer ondan sonra yine yemez.
(Seferi hükmüne koyabilir miyiz hocam?)
Seferi olur mu? Niye seferi olsun? Biz askerlik yaptık. Eğitim sahasında sürekli cemaatle namaz kıldık. Camiye de yürüyüş koluyla gittik. Bu konuda en küçük bir engel görmüyorum. Ama bazı yerlerde bazı komutanlar bundan hoşlanmayabilirler. Orada da sen açıkça diyeceksin ben Müslüman’ım. Bir kere bir komutan çıkıp konuşmuştu, ben hemen kalktım ona cevap verdim. Adam sustu. Söylediğin zaman oluyor ama bir insan haklarını savunmasını bilmesi lazım. Çünkü o askerlik gereği verilen bir emir değil. Sen hakkını savunacaksın. Ha, zorlamış, gücün yetmemiş. O zaman ikraha girer. O ikrah kalktığı andan itibaren yine yiyip içme yapamazsın. Çünkü Allah o gün yasaklamış onu.
(Şöyle düşünenler de çıkabilir. İkrah, ne zaman, nereye kadar ikrah?)
Bir yerde insan varsa, insan yaşıyorsa orada mutlaka olumsuzluklar olur. Bu kanunlar, bu cezalar onun için konmuştur. Bugün şeytanla ilgili Cenabı Hak ne diyor? “O da cinlerdendi. Allah’ın emrinden çıktı.” Demek ki o zamana kadar Allah’ın emrindeydi. Yani çok dindar gördüğün bir adam bir anda Allah’ın emrinden çıkıp sana zulmedebilir. Yani insanın olduğu her yerde olumsuzluk olur, bunu unutmamak lazım. Yine çok düşman gibi gördüğün bir adam bakarsın tam tersine dönüvermiş. İnsan bu. Bunu kişilerin kendi durumlarıyla anlatmakta fayda var.
Neyse şimdi, asıl az önce anlatmaya çalıştığımız hususa dönelim. Şimdi iki tane husus var biliyorsunuz hadis kitaplarında. Birisi Ayşe validemizden gelen bir rivayet. Onu bir okusana. Buhari ve Müslim’in ilk hadisleri.
(Müslim’e baktım da hocam, Müslim’de ilk hadis değil. Sonlara doğru.)
Buhari’nin ilk Müslim’in son hadisi, tamam öyle diyelim.
Hz. Ayşe’den gelen rivayet: Bir erkek Peygamberimize gelmiş demiş ki yandım ya Resulallah demiş. Ne oldu ki demiş Peygamber efendimiz. Kitab-ı Savm’da mı var? Ramazanda eşiyle ilişkiye girerse… Neyin var diyor. O da diyor ki ramazanda eşimle ilişkiye girdim diyor. O sıra Peygamber efendimize bir ölçek, arak adı verilen ölçekle bir şey verildi. Yanan adam nerede diyor. O adam da benim ya Resulallah diyor. Veriyor o gelen 15 sa ağırlığındaki hurmayı ki aşağı yukarı 40 kilonun üzerinde. Veriyor diyor ki al, git bunu sadaka olarak dağıt. İlk rivayet budur. Buhari rivayeti. Neyse şimdi, bu şahıs geliyor ben yandım ya Resulallah diyor. Ne yaptın? Ramazan günü eşimle ilişkiye girdim. Bir de Müslim’in rivayetini oku ikisini birleştirelim.
Yine Ebu Hureyre değil mi?
(Yok.)
Ha, Abdullah bin Zübeyr. Ayşe validemizin yeğeni oluyor. Ondan duydum diyor. Bir erkek ramazan günü Peygamberimize s.a.s. geldi. Dedi ki yandım, yandım ya Resulallah. Peygamberimiz sormuş durumun ne? Dedi ki eşimle ilişkiye girdim. Peygamberimiz diyor ki sadaka ver. Demiş ki ey Allah’ın peygamberi valla hiçbir şeyim yok, ne vereyim? Buna gücüm yetmez. Otur demiş Peygamberimiz. O da oturmuş. Bir adam gelmiş, eşek sürüyor. Eşeğin üzerinde de yiyecek var. Peygamberimize getirmiş yiyeceği. Az önce yanan adam nerede diye sormuş Peygamberimiz. Adam kalkmış benim deyince al götür bunu sadaka olarak dağıt demiş. Demiş ki yani başkasına mı vereyim? Vallahi biz açız, hiçbir şeyimiz de yok demiş. Demiş ki Peygamberimiz hadi yiyin o zaman. O da bir tasadduktur, çünkü ailesine tasadduk ediyor. Farz bir sadaka olmayınca. Farz olunca değişir tabi, kefaret olunca değişir.
Şimdi, burada bu kişi bir günah işlemiş ve günahının cezası olarak da adama demiyor ki bir gün kaza et, tut. İşte 60 gün oruç tut ya da köle azat et yahut işte 60 fakiri doyur demiyor. Rakam yok. Zaten o bir eşek yükü 60 kişiyi doyurmaz. Yani o Peygamber efendimizin hadisi şerifine göre 60 sa olması lazım, o da yaklaşık 250 kilo eder. Evet o bir ayeti kerime vardı, Tövbe suresinde 103. ayet. “O mallarından sadaka al, onları temizlersin, arındırırsın, onunla onları geliştirirsin. Onlara da dua et, senin duan onları rahatlatır.” Başka ayeti kerime de vardı bununla ilgili olarak.
(Onun devamı.)
“Onlar bilmiyorlar mı ki Allah onların tövbesini kabul eder ve sadakaları alır.” Yani şimdi tövbe ile sadaka arasında bir yakın bağlantı kurmuş Peygamberimiz. Allahü Teâlâ kurmuş, Peygamberimiz onu uygulamış. Adam ben yandım diye geldiğine göre tövbe etmiş demek ki günahından değil mi? Peygamber efendimize gelmiş demiş. Sadaka ver. E yok.
(Çok tövbe etmişe benzemiyor.)
Yandım kelimesi nedir? Bu Ayşe validemizin rivayeti. Bir de Ebu Hureyre rivayeti var. Ama bunu şöyle söyleyelim. Bunun detaylarını daha önce okumuştuk. Fazla uzatmayalım, daha önceki sohbette o vardı. Ebu Hureyre rivayeti değişik şekillerde geliyor ve parçaları eksik. Buhari’de var, Müslim’de var, diğer kitaplarda var. Başka kişilerin ağzıyla geliyor. Şimdi şöyle düşünün. Peygamber efendimizin mescidinde en az 1000 kişi namaz kılıyor her vakitte o kadar insan var. Birisi gelip bir şey sorduğu zaman o insanların kaç tanesi sağlıklı olarak duyar?
(Etrafındaki 15-20 kişi ancak.)
Onlar bile tam duyamaz. Bir kelimeyi kaçırdın mı zor olur. Şimdi bu rivayet bir, başkalarının duyduğu şekilde bize geliyor. Bir de bu olayı bizzat yaşayan, gelip soran kişinin anlattığı var. O soran kişi meseleyi tam olarak anlatır. Şimdi sen onu oku. Ebu Davut’ta o var. Ben diğerlerini daha önce okumuştum.
İbnül Alel Beyadi, bu adamın adı o. Dedi ki ben bir adamım ki kadınlardan başım dertte hiç kimsenin olmadığı kadarıyla. Ramazan geldi ben korktum ki eşimle bir şey yaparım da ondan dolayı ceza çekerim. Bir de burada bir arkadaş hatırlattı, gerçekten bana da çok mantıklı geldi. Dedi ki o ayet inmeden olabilir bu iş. Gece de cinsel ilişki yasaktı ya başlangıçta.
(Zıhar yapmasının bir anlamı yok ki o zaman.)
Olur mu? Adam şimdi ramazan geceleri de ilişki yasak olduğu bir zamanda ben kendimi tutamam da eşimle ilişkiye girerim diye bayrama kadar zıhar ediyor ki kendini daha da tutsun. Çünkü zıhar Arap anlayışına göre eşi boşamaktan daha beter bir olay. Bayrama kadar kendini tutabilmesi için zıharda bulunuyor. O ikisini birleştirdiğiniz zaman daha uygun düşüyor. Biz anladık gece niye şey yapıyorsun ki? Kendini yasaklıyorsun ki? Yani bu olmazsa onun bir anlamı olmuyor evet.