Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR:Euzubillahimineşşeytanirracim.Bismillahirrahmanirrahim.
Bugün yine Hud Suresi’ni anlama çalışmalarımızı devam ettiriyoruz.Doksan altıncı ayetten itibaren okuyacağız.BuradaAllahutaala şöyle buyuruyor. “Velekaderselnâmûsâbi-âyâtinâvesultâninmubîn” “Musa’yı ayetlerimizle çok açık ve güçlü bir delille/ mucizelerle gönderdik” diyor, “elçi gönderdik” (Hud 96) “İlâ fir’avnevemele-ihi” “Firavuna ve onun önde gelenlerine.”“fettebe’ûemrafir’avn” “Önde gelenleri firavunun emrine uymuşlardı.”“vemâemrufir’avnebiraşîd” “Firavunun emri, isteği öyle olgun, aklı başında insanlarınisteyeceği, yapacağı bir şey değil.”(Hud 97)Yani aklını çalıştıran, kafasını çalıştıran hiç kimse Firavun’un yaptığını yapmak istemezdi. Çünkü firavun kendisiniilah edinmiş bir kişiydi ve insanlara“ben sizin en büyük Rabb’inizim” diyordu. Tabii Firavun’dan önce Yusuf aleyhisselam gelmiş. O Allah’ın dinini onlara anlatmış. İsrailoğullarıYusuf aleyhisselamın babası Yakup aleyhisselamın soyundan gelmiş çoğalmışlar.Mısır’da yayılmışlar. Ama firavun Yusuf Aleyhisselam’ın tebliğ ettiği o dine rağmen kendisini ilah edinmişmeselaNaziat Suresinde “enârabbukumu-l-a’lâ” (Naziat 24)dediğini Allahutaala bize bildiriyor. “FehaşerafenâdâFekâleenârabbukumu-l-a’lâ” “İnsanları topluyorçağırıyor.” Ne zaman çağırıyor? Musa aleyhisselam elçi olarak geldikten sonra. Çünkü Musa aleyhisselam Allah’açağırıyor.Firavun diyor “Ben sizinenyüceRabb’inizim”diyor. (Naziat 23-24)Dolayısıyla bu gerçekten akıllı bir insanın söyleyebileceği bir şey değil. Seni kim yarattı diye sorsan ne diyecek? Peki bu insanlar bu Mısır’ı kim yarattı, yediğini, içtiğini kim verdi.Tabii ki Allah diyecek. E sen nasıl en yüce Rabb olacaksın…Yani aklı başında hiç kimsenin kabul edebileceği bir şey değil onun yaptığı. Hatta Musa aleyhisselamarabbu-l’âlemînkimdir diye soruyor. MeselaŞuaraSuresi’nin yirmi üçüncü ayetinde Musa aleyhisselam“rabbu-l’âlemîne” “tüm varlıkların sahibine” çağırıyor. “O da kim” diye soruyor. Musa Aleyhisselam da diyor ki “göklerin yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabb’idir eğer buna samimiyetle inanıyorsanız”.(Şuara 23) Bu şimdi çevresindekilere…Duyuyor musunuz? Hıhı. Bakın hele. Musa aleyhisselam devam ediyor ; “Sizin ve sizden önceki babalarınızın Rabb’i”diyor. Ondan sonra Firavun hemen “size gönderilen bu elçi var ya,bu sizin, bu elçiniz” kendine gelmemiş, onlara gelmiş. “Gerçekten kafayı yemiş ya. Cinlerin etkisine girmiş”. Musa aleyhisselam. Diyor ki;“doğunun, batının ve ikisi arasında bulunan her şeyin Rabb’idireğer aklınızı kullanırsanız”diyor.(Şuara 23-28)Yani şimdi bakın Firavun’un istediği olgunluk değil. Aklı başında hiç kimsenin kabul edebileceği bir şey değildir . Sen kimsin? Nesin? Necisin? Seni yaratan var. Bütün bunefes aldığın zaman Allah’ın verdiği havayı alıyorsun içerisine. Aklı başında bir insan bunu kabul eder mi? Ama ondan sonra hementehdit ediyor Musa aleyhisselamı. Firavun Diyor ki; “Kâle le-ini-tteḣażte ilâhen ġayrîleec’alenneke mine-lmescûnîn”“Helebenim dışımda bir tane ilah edin Musa ,benden başka senin ilahın yok .O zaman kesinlikle hapse atılacaksın.”.(Şuara 29)Şimdi burada tabii son derece önemli birşey var. Musa firavunun ailesi içerisinde yetişmiş sonra bir olaydan dolayıoradan gitmek zorunda kalmış. Sonra Allahutaala onu elçi olarak tekrar oraya getirmiş. Bununla ilgili ayetleri çokça okumuştuk zamanında… Bilmiyorum senin okumak istediklerin var mı bu arada?Yani Musa aleyhisselamla,tekrar gelmesiyle ilgili.
Yahya ŞENOL-Tam bu başladığımız ayetler gibi bir benzer var mesela Zuhruf Suresi’nde. Ona bakabiliriz… Okuyayım mı? Sırası geldiyse…Aynı benzeri gibi.
Zuhruf Suresi’nin yani, kırk üçüncü surenin kırk altıncı ayetinden itibaren okuyayım. Orada Cenabıhak şöyle buyuruyor. “Ve lekaderselnâmûsâbi-âyâtinâ ilâ fir’avne ve mele-ihi” Aynı bu şekilde. “Biz Musa’yı ayetlerimizleFiravuna ve onun önde gelenlerine, ileri gelenlerine gönderdik.”Gidince ne dedi Musa aleyhisselam?“ fekâleinnîrasûlu rabbi-l’âlemîn” “Ben alemlerin Rabbi yani her şeyin sahibi Allah tarafından sizlere gönderildim. Gönderilen bir elçiyim” dedi.(Zuhruf 46) Bakın ilk tepkilerini şöyle ifade ediyor Allah bu ayete göre. “Felemmâcâehumbi-âyâtinâ” “Musa aleyhisselam onlara ayetlerimizle geldi” “iżâ hum minhâyadhakûn” “Ayetlere karşı gülmeye başladılar.”. (Zuhruf 47) Yani alaya aldılar değil mi?
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR:Alaya alıyorlar. Alaya alıyorlar da Musa aleyhisselamın Allah’ın elçisi olduğundan şüpheleri yok.
Yahya ŞENOL:Yok. Ama işte amaç itibarsızlaştırmak için…Ha ha duyuyor musunuz?
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR:İşte Allah’ın kitabına çağıranlara da aynı şeyi yaparlar
Yahya ŞENOL:Bu bilmeyen adamın göstereceği tavır değil. Asla,çok bilen adam saptırır ve alayaalır.
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR:Onun için;7:35 anlayamadımOnlar Musa aleyhisselamın gösterdiği mucizeler karşısında bile bile yalan söyleyip gülüyorlar. Bu yaptıklarının yanlış olduğunu çok çok iyi biliyorlar. İçten de çok kesin biliyorlar ki Musa aleyhisselam Allah’ın elçisi. Çünkü gösterdiği mucizeler onun Allah’ın elçisi olduğu konusunda en küçük şüpheye yer vermiyor.Ama akıllı bir insan ne yapar? Böyle bir ortamda hemen kabul eder ve inanır. Fakat böyleyapmıyor.Bu akıllı bir adamın yapacağı şey değil.Yani kafayı yemiş bir adamın yapacağı bir davranış gösteriyor.
Yahya ŞENOL :Evet. Daha sonra o ayetlerin devamında kırk sekizinci ayette “Vemânurîhimminâyetin illâ hiyeekberuminuḣtihâ”Musa aleyhisselamın gelipmucizeler göstermesinden bahsediyor. Yani “her bir mucizeden sonra ondan daha bir büyüğünü gösterdik. Ve onlara çeşitli sıkıntılar verdik ki yanlışlarından dönsünler diye”(Zuhruf 48) Daha sonra işte dönmediklerinden falan bahsediyor. Bir de sizin hatırlattığınız bir ayetin benzeri vardı orada. Elli birinci ayetteFiravun diyorki“ Venâdâfir’avnu fî kavmihi” Firavun kavmine şöyle sesleniyor onlara.“ Diyor ki “kâleyâ kavmi” “ey halkım” “eleyse lîmulkumisra”“ Bu Mısır’ın bütün hakimiyeti yönetimi bana ait değil mi?” “vehâżihi-l-enhârutecrîmintahtBenim değil mi buralar? Şu gördüğünüz ırmaklar, işte Nil, şu, bu. Benim hakimiyetim altında akmıyor mu bunlar” “efelâtubsirûn”“Hiç mi bakmıyorsunuz doğru bir değerlendirme yapmıyorsunuz?” (Zuhruf 51) “Em enâḣayrunminhâżâ-lleżîhuvemehînunvelâyekâduyubîn” “”böylesi bir durumda ben mi daha hayırlıyım yoksa şu daha meramını bile doğru düzgün ifade edemeyen bu Musa mı?”(Zuhruf 52)Bakın bir kararınızı verin diyor. Mısır’ın her şeyin sahibi olan ben ,bir de işte Musa. Hani alıp bizim yetiştirdiğimiz, kendi ellerimizle büyüttüğümüz daha dünkü çocuk işte.
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR:Başımıza bela oldu.
Yahya ŞENOL :Ya.onu hangisini tercih decekseniz, siz de bir tercihinizi yapın. O Naziat Suresinde de “FehaşerafenâdâFekâleenârabbukumu-l-a’lâ”diyordu.“Halkını toplamış. Onlara hitap ediyor. Diyor ki sizin en yüce Rabb’inizbenim”diyor.(Naziat 23-24) Ben…Benden başka olamaz. Şuara Suresi’nde de Musa aleyhisselama o baskıyı hissettiriyor. .“Kâle le-ini-tteḣażte ilâhen ġayrîleec’alenneke mine-lmescûnîn” “eğer benden başka ilahı ilah edinecek olursan senikesinlikle hapse tıkarım” (Şuara 29) diyor.
Yani adamdaki şey bu. Ama en önemlisi işte o Nemlsuresinde. Her zaman okuyoruz ama tekrarı tabii ki her daim önemli. Musa aleyhisselam gelip ona,ve ileri gelenlerine Allah’ın elçisi olduğunu ispatlayan mucizeleri gösteriyor. Diyor ki“Felemmâcâet-hum âyâtunâmubsiraten” onlara ;bizim ayetlerimizkendilerine her şeyi ayan beyan ortaya koyacakşekilde gelince“ kâlû” onların hepsi birden dediler ki“hâżâsihrunmubînun” “Musa’nın bu gösterdiklerine inanmayın hepsi bunların sihir göz boyama göz aldatmacası bunlarainanmayın”dedi.(Neml 13)“ Vecehadûbihâ” Tamamını reddettiler.“vesteykanet-hâenfusuhum” “Ama içten içe hepsinin doğru olduğuna inanmışlardı.”Kesinlikle onları Musa aleyhisselamın yapamayacağını, onları orda gösterenin aslında Allah olduğunu o mucizeleri gösteren kişinin Allah’ın resulü olduğunu kesinlikle biliyorlardı. Ama inkar ettiler. Niye?““zulmenve’uluvvâen”İki şeyden dolayı bir; orada bir düzen kurmuşlar, bir üstünlük kurmuşlar ve bir yanlışı sürdürüyorlar. O düzen yıkılmasın diye. Zulüm ve üstünlük bizden gitmesin diye”(Neml 13) mecburen inkar etmiş gibi gözüktüler.
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR:Evet. Burada Yahya Hoca’nın son kurduğu cümleden hareketle şey yapmak istiyorum. Bir düzen kurmuşlar. O düzen yıkılmasın.
Yahya ŞENOL: Yoksa biliyorlar,herşeyi.
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR:Yoksa o düzen yıkılmasın. Bir tarafta mesela firavun kendi kafasına göre bir düzen kurmuş. Kendini ilah yapmış. Ama mesela bu surede Salih aleyhisselamla ilgili yapılan itiraz,Salih Aleyhisselam’ın davetine yapılan itiraza da
o düzen kurup da düzenden yararlananlar ona şöyle diyorlar.“etenhânâ en na’budemâya’buduâbâun┓babalarımızın ibadet ettiği şeylere ibadet etmemizi yasaklıyor musun?” Babalarından gelen bir yapı oluşturmuşlar. Dini kendi kafalarına göre şekillendirmişler.“ve-innenâlefî şekkin mimmâted’ûnâileyhimurîb” (Hud 62) diyorlar.Yani bir kesinlikle şüphe içerisinde senin çağırdığın şeyden ve bir git gel ler yaşıyoruz diyorlar. Ne demek? Bu da aynı şekilde firavun gibi doğru olduğunu pekala anlamışlar. Ama bak önde gelenler bunu yapıyorlar.
Yahya ŞENOL:Evet. Hocam hemen onun,hani bir tekrar olsun diye şimdi Salih aleyhisselama dediler onu.GerideHut aleyhisselama da aynı şeyi söylüyorlar. Okumuştuk ya diyorlar ki “Kâlûyâhûdumâci/tenâbibeyyinetinvemânahnubitârikîâlihetinâ ‘an kavlikevemânahnu leke bimu/minîn” “ya biz senin bir sözünle kalkıp babalarımızın taptığı ilahlarımızı terk edecek değiliz.”(Hud 53)
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR:Peki burada defalarca s,öyledik ama tekrarında büyük fayda var. Çünkü maalesef bugün oluşturulmuş olan İslam dini de onların babalarının dininden farklı değil. Şimdi bizim ilahlarımıza tapmamıza engel mi oluyorsunuz dendiği zaman? Ha bunu da defalarca şey yapmıştık. Hani Hut suresinin ilk ayetlerini gene bir oku. Gene bugünkü müslümanlara tekrar bir uyarı yapmış olalım.
Yahya ŞENOL:Evet Hud suresinin “Elif-lâm-râ”birinci ayet“kitâbunuhkimetâyâtuhu”“bu öyle bir kitaptır ki ayetleri muhkem kılınmıştır.”Yani kısa, özlü ve hüküm bildirir şekilde indirilmiştir“śümmefussilet”“Ama aynı zamanda tafsil edilmiş.”Ayrıntılandırılmış, açıklanmıştır. Kim tarafından? “minledun hakîmin ḣabîr.”“Her şeyden haberi olan ve yaptığı her şey yerli yerinde olan Allah tarafından açıklanmıştır.”(Hud 1)
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR: Açıklamayı kim yapmış?
Yahya ŞENOL:Allah.
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR:Başkası yapmış mı?
Yahya ŞENOL:Yok. Sebep“Ellâta’budûillaAllâh” “Allah’tan başkasına kulluk yapmayasınız diye”(Hud 1)diyor.
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR:başkasını ilah edinmeyesiniz diye dimi.
Yahya ŞENOL:Allah’tan başka ilahınız olmasın diye.
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR:Peki bugün müslümanlar Allah’ın Kur’an’ı açıkladığını kabul ediyorlar mı?
Yahya ŞENOL:Sözde evet ,ama eksik açıkladığını söylüyorlar.
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR:Yani Kur’an’a ne diyorlar? Mücmer kitap diyorlar
Yahya ŞENOL:Bazı yerleri anlaşılır ama çoğunlukla anlaşılmaz.
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR:Kapalı.Hayır yani Allah’ın açıkladığını derken Cenabıhakk’ın Kur’an’ı açıklamak için koyduğu bir sistem var. Mesela hikmet konusu yok. Şimdi bu hikmet konusu devre dışı bırakılınca biliyorsun bir de sünnet diye bir kavram uydurmuşlar.Yani Kur’an-ı Kerim deki sünnet Allahuteala’nın uyulmasını emrettiği, farz kıldığı bir şey olmasına rağmen bunlar Muhammedaleyhisselamınsözlerinin adına sünnet diyerek o kelimeyi saptırmışlar
Yahya ŞENOL:Ve bağımsız bir kaynak oluşturmuşlar ve Kur’an’ın da önüne geçirmişler.Denmişki ; O olmadan ,bu anlaşılmaz.
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR:İşte anlaşılmaz değil de aslında o sünnete de baktıkları yok.
Yahya ŞENOL:Ahdaanlaşılmaz değil. Bunun üzerinde o hüküm sahibidir,
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR:Hüküm sahibi o sünnettir demişler.Aslında sünnet de umurlarında değil. Mesela bugün meal çalışmalarımızda okumuştuk.Muhammed suresinin, kırk yedinci surenin dördüncü ayetinde Allahutaala savaş esirlerine sadece iki şey yapılmasına müsaade ediyor. Mutlaka serbest bırakılacak. Ya fidye alarak ya da karşılıksız serbest bırakacaksın ki savaşın doğurduğu yükler kalmasın.Peki şimdi bunu kabul eden bir tek mezhep var mı?
Yahya ŞENOL:Ya caiz değil diyorlar zatenayetin öne sürdüğü şeyler.
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR:O ayetimuhalif olarak gösteriyorlar. Mezheplerin tamamına göre esirler konusunda devlet başkanım isterse öldürür kadınları ve çocukları köleleştirir. Kadınları afedersin yani söylerken böyle içim sıkılıyorçok rahatsız oluyorum. Götür cariye yap yatağa at, çocuklarda şey.Peki şimdi bunlar bugünkü mezhepleri bak yıllardır bunlarla özel mücadele ediyoruz. Bugünkü şeyin internetten, şuradan buradan yararlanarak her tarafta bunu tebliğ eden insanlar var da bugün hocalar yani bu dinden faydalananlar kabul ediyorlar mı?
Yahya ŞENOL:Yok işte böyle diyorlar. Ya sen vaz mı geçirmeye çalışıyorsun diyorlar, değişmiyor yani.
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR:Hiç, hiçbir şey değişmiyor. Ne diyorlar burada
Yani şu ana kadarki şeyi
Yahya ŞENOL:Onlar bilememiş sen mi biliyorsun.
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR:Onlar bilemediyse yok ya
Yahya ŞENOL:Seninbir sözünle kalkıp biz onları terk edemeyiz.
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR: Bizim sözümüz mü ?Allah’ın ayeti diyorsun
Yahya ŞENOL: Hud aleyhisselamın sözü müydü o
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR: He.Hudaleyhisselamınsözü değil gösteriyoruz. Hah, o senin sözün diyorlar. Tövbe estağfurullah. Mesela şey de öyle. İşte, geçen de vefat eden Mahmut Efendi’ye ben…sen insanların sana kulluk etmesini istiyorsun. Allahuteala “ İyyâkena’budu ve-iyyâkenesta’în”(Fatiha 5) demiyor mu? Her gün, günde kırk kere bunu okumuyor musunuz? “Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım isteriz.” Bana aynen şunu söylemiş ti. Sen ne dersen de,biz inanıyoruz ki Allah’la bizim aramızdameşayıhı kiramevliya-i izamhaziratın ervahıvardır. Onlardan istiharede bulunur,istimdahederiz. Yani Allah’tan yardım istemiyor, onlardan yardım istiyor.
Yahya ŞENOL: Ama sen ne dersen de ,ne demek?
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR: Sen ne dersen de ne demek, ben demiyorum sana, ayeti okuyorum.Günde kırk kere okuduğun ayeti okuyorum sana.
Yahya ŞENOL: Evet
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR:Niye? Çünkü orada bir menfaat şebekesi oluşturulmuş. Yine burada her defasında söylüyoruz. İnsanları sömürmenin en kestirme yolu dindir. Dolayısıyla işte bütün bunlar şey yapılmış. İnsanlar dinsiz olamıyor. Bakın şey de mesela firavun geldi Yusuf aleyhisselamın tebliğ ettiği dini ortadan kaldırarak onu yok sayarak
Yahya ŞENOL: Yeni bir düzen kurdunuz.
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR:Yeni bir düzen kurdu. Mesela şeyde Mümin Suresi’nde Allahutaala bu konuları bize anlatıyor yani. Ve orada şey yapıyor. kendi hanedanından bir inanan, bir kişi başlıyor bunları konuşmaya. Ve bunları anlatıyor. İşte Yusuf aleyhisselamdan sonra o ayeti şey yapamadım.
Yahya ŞENOL:Hocam otuz dördüncü ayet “Velekadcâekumyûsufuminkablubilbeyyinâti” “Hani daha önce Yusuf da gelmişti buraya yani bu topraklara ,size gelmişti. O da gerçekleri gösteren delillerle gelmişti ” “ femâziltum fî şekkin mimmâcâekum” “ama her daim siz ondan şüpheye düşmüştünüz.”Yani orada bulunanlaronlarıngeçmişi.“hattâiżâheleke”“ne zaman ki Yusuf öldü.”“kultumlenyeb’aśaAllâhuminba’dihirasûlâ” O zaman dediniz ki tamam artık bu iş bitti Allah birdaha asla elçi göndermez”(Mümin 34)
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR:Eşimdi mesela, Allah göndermez dendi. Ondan sonra bunu da tamamlayalım da bak bundan sonra şey yapıyor. Kendi kendi şeyinden yani firavunun o önde gelenlerin içerisinden birisi mümin olduğunu söylüyor.Firavunun eşi de Mümin. O eşi de Mümin. Onu da onu da Tahrim suresinin on birinci ayetinden öğrenmiştik. Galiba öyleydi.E şimdi firavun bakıyor Allah Allah. Yahu bu benim yani diyelim bakanlarımdan diyelim bugünkü manada kalkmış bana nasihat ediyor. Eve gidiyoruz çevreye gidiyoruz her taraf şey.Şimdi buradan şu ayeti kerimeyi okuyalım.Firavun’a Allah dünyayı cehennem haline getiriyor. Şimdi şuradan şu şeyi okuyalım?
Yahya ŞENOL:Bugünkü ayetlerimiz mi?
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR: Evet,bugünkü ayetler biraz devam eder, Ondan sonra şey yapacağız.
Yahya ŞENOL:“ Yakdumukavmehuyevme-lkiyâmetifeevradehumu-nnâr”
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR: Diyor ki, şuradan tekrar okuyayım da gösterdiği istediği şeyleryani öyle olgun adamın istediği şeyler değildi. İşte okuduk ayetleri falan. Çok iyi biliyordu yanlış yolda olduğunu: “Yakdumukavmehuyevme-lkiyâmetifeevradehumu-nnâr” “kıyamet günü kavminin önüne geçecek. Ve onları ateşe götürecektir
Madem dünyada buna uydunuz arkasından gittiniz. Musa’nın o kadar açıklamalarına uymadınız hadi cehenneme. Bugün de Kuran’ı anlatıyoruz. Ben mezhebimden vazgeçmem diyenler hadi bakalım ahirette gidersiniz imamlarınızın arkasından doğru cehenneme.
Neyse “vebise-lvirdu-lmevrûd”Allahutaala burada diyor ki“suya koşarcasına gidecekleri yer ne kötü.”“O varılacak yer ne kadar kötü bir yerdir” diyor Allahutaala. Şimdi asıl mesele “Veutbi’û fî hâżihila’neten” “onlar bu dünyada bir lanete maruz bırakıldılar.””(Hud 98)Bu dünyada bir lanete. Lanetleme demek dışlanmak demek. Onlar bu dünyada dışlandılar. Peki dışlanmaları nasıl oldu?
Yahya ŞENOL: İşte dediğiniz gibi yani karısı mümindi. Görev verdiği insanlardan iman edenler vardı
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR: E çevresine bakıyor. İnsanlar çocuklarını öldürdüğü İsrailoğulları,erkek çocuklarını öldürdüğü, kızlarını sağ bıraktığı İsrailoğulları bakıyor ki ya yetiştirdiğim adamın arkasından gidiyorlar falan, dünyası tamamen şey yapıyor ve Allahutaala bu yani dünyadaki dışlanmışlığı bize şöyle anlatıyormümin suresinde yani firavun ve çevresinin dışlanmışlıklarını “Ennâruyu’radûne ‘aleyhâġuduvven ve ’aşiyyâ” “ o ateş bunlar sabah akşam o ateşi arz olunuyorlar.”(Mumin46)Yani o ateşi görüyorlar. Yani hayat kendileri için cehenneme dönüyor. Bakıyorlar aman ya Rabb’im. Ya geliyor bakıyor işte benim kabinemdeki adam bile evdeki kadın bile işte çevrede şunlar bunlarama bir de ahiretteki dışlanmışlıklarını da Cenabıhak burada şey yapıyor.“veyevmetekûmu-ssâ’atuedḣilûâlefir’avneeşedde-l’ażâb” kıyametin olduğu gün de ne denecek “Firavun ailesini kendi durumuyla en uygun olan azaba iki katlı azaba çarptırın”(Mumin 46)
Onlar da lanetlenmiş oluyor. Burada bu dünyada da böyledir.İnandıktan sonra kafir olan insanları Cenabıhak lanetler. Ne demek inandıktan sonra kafir olan ,yani gerçekleri gördükten sonra onun üstünü örtüp şey yapanlar. Mesela şimdi burada da Türkiye açısından işi ele alacak olursak işte bugün konuşuyoruz. Sadece Türkiye değil İslam aleminde hangisine
Kur’an ayetlerini gösterirsen şey yapıyor. Mesela Pakistan’da bir üniversitenin rektörü ve şeyi gelmişti. Öğretim üyelerinden bir grup bizi ziyarete gelmişti. Sordum;hangi mezhebin dersini okutuyorsunuz? İşte Pakistan bir İslam cumhuriyeti olarakbilinen bir yerdir. Dediki-biz Hanefi mezhebini okutuyoruz. -Hangi kitabı okutuyorsunuz?-Hidaye’yi okutuyoruz dediler. Ben de hidayenin kadını boşamayla alakalı bölümünü açtım. Orada bak burada şöyle bir hadis varşey ayet o işte Kur’an-ı Kerim’den açtım. Talak Suresi bak bununla ilgili ayetlerinhiçbir tanesi yok. Tek bir tanesini almışlar parçalayarak. Onu da manasını tamamen bozup çocukların evlendirilmesine delil almışlar. Tabii onun üzerinde durmadım.
Ondan sonra bak burada bir tane hadis var.
Yahya ŞENOL: Hadis diye görülen şey.
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR:Hadis orada ve o hadis, O hadisin asla uyulamayacağını gösterenHidayenin hadislerini şey yapan inceleyip de onunla ilgili değerlendirme yapan Nasbü’r-Rayevar. Dedim ki bu Nasbü’r-Raye’yi nasıl kabul edersin.-Aaa güvenilir tamam. -Koydum Nasbü’r-Raye’yi oraya, o hadisi de gösterdim. O da diyor ki 25.36anlayamadım
–Bu hadis batıldır,delil alınamaz diyor ve ona göre sistemi kurmuş. Orada kurduğu boşanma sistemi yüzde yüz Kur’an’a aykırı. Yüzde yüz sahih hadislere aykırı,kötü bir sitte’nin tamamında olan hadisin sahih kısmını değil uydurma kısmını almış, orada şey yapmış. Peki dedim bunun neresi İslam’a uyuyor dedim. Şimdi o rektör böyle bir baktı sağa sola. Biz gidelimdedi.Kalktı gittiler. Bu ne böyle ya? Yani şeyi yok. Ondan sonra birbirlerini suçluyorlar. Efendim işte şey oldu. yeni Türkiye Cumhuriyeti’nde Türkiye laik oldu.İşte laisizm şöyle oldu.Mesela bu, şu anda elimde şey var. Türk Devleti’nin yayınladığı Türkçe sözlük var. Türk Dil Kurumu tarafından yayınlanmış. Bin dokuz yüz kırk dörtte yayınlanmış.
Bakın burada din maddesinde şöyle bir ifade geçiyor. -Kemalizm Türk’ün dinidir diyor. Türk’ün dinidir.Aynen böyle bir madde işte burada. Bu resmi yayın yani. Devletin resmi olarak yaptığı bir yayın. Tamam da kardeşim sen şimdi Kemalizm’e kızıyorsun da sen ne haldesin Allah aşkına ya.Allah’ın kitabına niye gelmiyorsun? Niye insanlar Allah’ın kitabına şey yapmıyor? Yani geçen de işte birisi Kur’an-ı Kerim’i tekmeliyor. Ya öğrettin mi sen buna? Bir öğret bakalım.Bir çocuk. Bir başkası da Atatürk’ün resmini tekmeliyor. Birini hapse atıyor. Öbürünü ikisinindeokul hakkını elinden alıyorlar. Ya bunlara bir doğruları bir anlatın öğretin. Allah’ın kitabını bir öğretin kardeşim. Ne oluyor.
Yani dolayısıyla bugün hani al birini vur öbürüne derler ya ne oluyor ya? Bir öğretin bakalım doğru dini. Bunu öğret bunu bütün insanlığa öğretmek zorundayız
Yani sanki Firavun sadece tarihte kalan bir şey mi? O şeyler devam ediyor. Bugün de o aynı anlayış devam ediyor. Ya da Salih aleyhisselama karşı çıkanlar tarihte mi kalmış? Aynı anlayış bugün de devam ediyor. Evet. Diyor ki Allahutaala burada
Hud Suresi doksan dokuzuncu ayette “Veutbi’û fî hâżihila’neten” yani “bu dünyada onları lanete tabi kıldılar”. Ne oldu? Hayat firavuna zindan oldu, ateş içerisinde sabah akşam sadece firavun değil etrafındakilere de işte şey yapan Allah’ın kitabına uymayan herkes böyle olur. Şeyde Ali İmran seksen altı mıydı? Bakar mısınAllahutaala ne diyor orada? “Keyfe yehdiAllâhukavmenkeferûba’deîmânihimveşehidûenne-rrasûlehakkunvecâehumu-lbeyyinât”(Al-i İmran 86) İnandıktan sonra kafir olan, gerçekleri gösteriyoruzgösteriyoruz ayetleri, ya işte bunlar ha falan diyor. Ondan sonra bakıyorsun ki işte bu az önce Pakistan’daki şeye şey yaptım ben. Ben sana Talak suresini gösteriyorum. Ya Arapçaları da çok iyiydi yani. Talak suresini gösteriyorum. İşte bu hadisleri gösteriyorum. Doğrusunu gösteriyorum. Sesini çıkarmadan çekip gidiyorsun.İşte Allahutaala lanetler bunu. İstersen sen onu kısaca bir şey yap da.
Yahya ŞENOL: “Keyfe yehdiAllâhukavmenkeferûba’deîmânihim” “iman ettikten sonra (yani gerçekleri görüp kabul ettikten sonra onları görmezlikten gelenlere) Allah nasıl hidayet versin ki?”çünkükendisi istemiyor yani görmüş ve kabul etmiyor.Tamam artı “veşehidûenne-rrasûlehakkun” “ resulün de Allah’tan geldiğine dairşahitlik yapmış.” Yani kesin biliyor. Diyor ki bu adam Allah’ın resulü. Allah’ın elçisi inanmış, görmüş.vecâehumu-lbeyyinât” Ve kendisine Allah’ın hani hem Allah’a dair, hem resule dair gerçeklerde gelmiş, görmüş her şeyi ama kendisi yoldan çıkmış. “vaAllâhu lâ yehdî-lkavme-zzâlimîn” “Allah ( işte bu şekilde)zalimlik yapan, (yani yanlış yapan insanları)asla yola getirmez.”(Al-i İmran 86)Onlar gelmedikleri sürece. Peki cezaları ne bunların?”Ulâ-ikecezâuhum”işte onların cezaları şudur “enne ‘aleyhim la’netaAllâhivelmelâ-iketi ve-nnâsiecme’în” “Allah’ın meleklerin ve bütün insanların laneti onların üzerinedir.”(Al-i İmran 87)Cezaları budur. “Ḣâlidînefîhâ” Ve sürekli bu cezanın içinde kalırlar“lâ yuḣaffefu ‘anhumu-l’ażâbuvelâ hum yunzarûn” “O azap onlardan hafifletilmez ve yüzlerine de bakılmaz.”(Al-i İmran 88)Ne zamana kadar? “İllâ-lleżînetâbûminba’diżâlikeveaslehû”“ Eğer buyaptıklarından tövbe ederler(Yani dönüş yaparlarsa tekrar hakka, dine, doğrulara yetmez ve bir de) kendilerini düzeltirlerse” “fe-innaAllâheġafûrun rahîm” “Allah son derece gafur ve rahim.”“Affedici ve bağışlayıcı. Merhameti bol.”(Al-i İmran 89)Onları affeder demek ki Cenabıhak.
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR:Yani doğruları sonra demek ki gösteriyorsun. Ona rağmen oradan uzaklaşıyorsa o adamın hayatı cehennem oluyor. Allah lanetliyor. Bak şeyi nasıl lanetlemişse firavunu bunları da aynı şekilde lanetliyor.Allah’ın laneti, meleklerin laneti insanların laneti.
Yahya ŞENOL:Yani insanlar da nefret eder.
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR:İnsanlar da nefret ediyor.
Yahya ŞENOL:Evet, zahirde itaat altına almıştı onları. Ama korkudan. Sevgiden değil ki.
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR:Sevgiden değil.Bakıyorlar hiç eski itibarıyok.Yani şimdi bugün de Allah’ın ayetlerine uymayan hocalar en büyük sıkıntı içinde değiller mi? Neyse şimdi devam ediyorum.
Yahya ŞENOL: “bise-rrifdu-lmerfûd” tam orada kaldık.
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR: Orada mı kaldık?
Yahya ŞENOL:Evet
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR: “Veutbi’û fî hâżihila’netenveyevmelkiyâmetibise-rrifdu-lmerfûd” “kıyamet günü de aynı şekilde olacak. Bu dünyada da lanetlenecek. Lanetlenecekler.”(Hud 99) Bunlar bir ödül bekliyorlar.Musa aleyhisselama karşı çıkmış, şunu yapmış, bunu yapmış bir başarı bekliyorlar değil mi? Allahuteala diyor ki“bu ne kadar kötü armağan.” (Hud 99) Armağan bir ödüllendirme yani verilen bu ödül ne kadar kötü bir ödüldür? Evet ödül aldın ama dünyada da lanetleniyorsun ahirette de. Ne dünyan dünya? Ne ahiretin ahiret. Bu diyor Allahutaala bunu yapıyor. Belki aklını başına toplayabilirsin
İşte o şeyde okuduğun ayette Ali İmran suresinde“ İllâ-lleżînetâbûminba’di”(Al-i İmran 89). yani adam mürtet de olsa dinden de dönse ne olursa olsun pişman olma hakkı var. Firavun da ölürken dedi ki benMusa’nın ve Harun’un Rabb’ine inandım ama yok. Az önce neredeydin diyor Allahutaala ona. Ha şimdi mi yani? Yani onun da önünde tebliğ imkanıvardı.Allahutaala’nın onunla dünyayı onlaraCehenneme çevirmesiyle onlar için ciddi bir uyarı. Ama uyanmak istemediler mi,yapılacak bir şey yok. “Żâlikeminenbâ-i-lkurânekussuhu ‘aleyk” “Şimdi buraya kadar anlatılanlar,” (Hud 100)
Yahya ŞENOL:Neyi anlattı işte,Nuh aleyhisselamıanlattı,Hud’u anlattı,salihi anlattı, şuaybianlattı,İbrahimaleyhisselamı, Lutaleyhisselamı ve bir de Musa aleyhisselamı anlattı.
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR:Bunlar yani orada buolayların geçtiği yerlerin haberleri bunlar. “nekussuhu ‘aleyk” “Bunları sana olduğu gibi anlatıyoruz”Böyle adım,adım tam anlayacağın şekilde anlatıyoruz.“minhâkâ-imun” “Onların yaşadığı yerlerden ayakta duranlar vardır.” (Hud 100) Bugün mesela gidin Firavun’unKahiresine,piramitler şunları bıraktık şeyler duruyor.“vehasîd”“ama biçilmiş ekin tarlası gibieski yapıları tamamen yok olmuş olanlar da var.” Zaten bu ayetler de Allahutaala onları da anlatıyor. Mesela Lut Kavmi yerin dibine geçmiş oldu. “Vemâzalemnâhum” “Biz onlara yanlış yapmadık” niye yapmadık diyor.Çünkü gerçekleri çok net bir şekilde görüp anlıyorlar. Doğru kardeşim evet ama, ama deyip kendi menfaatlerini öne alıp Allah’ın emir ve yasaklarını ikinci sıraya koyarak kafir oluyorlar ve müşrik oluyorlar.“velâkin zalemûenfusehum” “Bunlar yanlışıkendilerine yaptılar.” Bize bir yanlış yapmadılar. Cenabıhakk’a kimzarar verebilir kendi kendilerine yaptılar? O kadar.“femâaġnet ‘anhumâlihetuhumu-lletîyed’ûnemindûniAllâhimin şey-in” “Allah ile kendi aralarına koyarak yardıma çağırdıkları ilahlarının da onlara hiçbir faydası olmadı” .” (Hud 101)
İşte Mahmut Efendi’yle ilgili olarak onun kayınbiraderi Ahmet Vanlıoğlu ki benim İstanbul Müftülüğü’nde mesai arkadaşımdı. İstanbul Müftü Yardımcısı’ydı o zaman. İşte biz bu efendinin arkasından niye gidiyoruz biliyor musun dedi. Onu kendiüst düzeyleriyle konuşurken Mahmut Efendi bir tarafta cübbeli bir tarafta o en üstte şeyleri. İşte ahirette belki bize bir fayda olur, belki bir faydası olur, belki eteğinden tutarız… Bu adam kendini kurtardı da sizi mi kurtaracak…Ayetleri okudum. Hiç kimsenin umurunda değil… Evet. Yani biz onlara yanlış yapmadık. Onlar yanlışı kendileri yaptılar. Çok da iyi biliyorlardı bunu.
Allah ile kendi aralarına koyup da yardıma çağırdıkları bukurtaracak dedikleri de artık kendilerini kurtaramaz,hiçbir işlerine yaramaz. Hiçbir konuda. “lemmâcâeemrurabbike” “Rabbin emri geldiği zaman” “vemâzâdûhumġayratetbîb” “Bunlara yapacağı bir ilave helaklarını artırmaktır..”(Hud 101) Onun dışında bir şey yok .İyice batırır bu adamları. Başka hiçbir işe yaramaz“Vekeżâlikeaḣżurabbikeiżâeḣaże-lkurâvehiyezâlime” “Yani o o şehri yaşanan yerler yani o kentler kentleri Allahuteala onları zalimken yakaladığı gibi Allahutaala’nın yakalaması aynı şekildedir. Yani ne yapmış oluyor? O kötü kötülüğe alışkanlık kazanmış olanlar kötü hallerinde yakalanıyorlar.” “ inneaḣżehuelîmunşedîd” “Allahuteala’nın yakalaması çok acı vericidir ve yaptığı işlerle bağlantılıdır.”(Hud 102)Şimdi burada şedde kelimesinden şedidşey yapıyor şedde;
Mesela iki tane dal yan yana olursa şedde olur. Yani ikisi, ikisi de daldır. Şedit de yani ikisi birbirinin aynısıdır. Yani Allah’ın verdiği ceza ile o kişinin yaptığı şeyinsuçun iki tane dal gibi yani birbirine tamı tamına denk olduğunu anlatıyor. Zaten Allahutaala Enam suresinin yüz altmışıncı ayeti değil mi?“Men câebilhasenetifelehu ‘aşruemśâlihâs” “ kim bir iyilik ile gelirseon katını alır” “vemencâebi-sseyyi-eti felâyuczâ illâ miślehâvehum lâ yuzlemûne” “kimde kötülükle ,kötülük yapan da yapanlar da sadece yaptıklarının dengiyle cezalandırılırlar” (Enam 160) diyor Allahutaala. İnne fî żâlikeleâyeten limen ḣâfe ‘ażâbe-l-âḣirati” (Hud 103) “ İşte bütün bunlarda yani şu dünyada verilen cezalar var ya işte firavuna verilen ,diğerlerine verilen, hepsi zaten firavun da boğuldu gitti. Bütün her şeyini şeye bıraktı. O istemediği İsrailoğulları’na Cenabıhak verdi .Evet işte bütün bunlar ayettir.” kim için ayettir?”limen ḣâfe ‘ażâbe-l-âḣirati” Ahiret azabından korkanlar için bir ayettir.”Yani bu dünyada böyleyse ahirette de böyle olacak. Çok dikkatli olun diye.“żâlikeyevmunmecmû’unlehu-nnâsuveżâlikeyevmunmeşhûdun” “O ahiret onun için tüm insanların toplaştığı bir gündür.Tüm insanların toplandığı gündür. İşte o gün şahitlerin getirilip dinlendiği bir gündür.” (Hud 103) Yani şahitlerletespit edilen bir gündür. Evet. “Vemâ nu-aḣḣiruhuillâ li-ecelin ma’dûd”“O günü geciktirmemizin sebebi yani Allahutaala hemen şey yapmıyorniye bu adam suç işledi, büyük bir cezaya çarptırdı? Diyelim işte firavuna kadar pislikler yaptı, yaptı yaptı yaptı. Niye hemen cezasını vermedi..niye böyle yapıyor?“illâ li-ecelin ma’dûd” Sadeceböyle adedi sayısı belli yani hesabı tam olarak belli diyelim. “Hesabı belli bir ecel için.” (Hud 104)Allahutaala herkes için bir süre tanımıştır. Yarın ahirette hiç kimsenin itiraz etmeye imkanı olmayacaktır
Baksana bütün imkanlar verildi ve sen onları kullanamadın demiş oluyor.
Yahya ŞENOL:O son dediğinize dair bir ayet hocam şu an aklıma geldi. Fatır suresinde vardı.Osüreyi vermiş olacak, kimsenin kalkıp bir itiraz hakkı olmayacak. Cenabıhak orada ne buyuruyor? Diyor ki cehenneme girmişler, bu kafirlik edenler ve orada bas bas bağırıyorlar. “Vehumyastariḣûne“fîhârabbenâaḣricnâ” “Ya Rabbi bizi çıkar buradan”Niye? “na’melsâlihanġayra-lleżîkunnâna’mel” “ Şimdiye kadar yapıp ettiklerimizden farklı olarak salih ameller işleyelim ya Rabbi.”Söz bak bu sefer çıkar vallahi yapacağız diyor “eve lemnu’ammirkummâyeteżekkerufîhi men teżekkeravecâekumu-nneżîr” Allah da diyecek ki “ size bir uyarıcı gelmedi mi.”O uyarıcının getirdiği şeylere bakıp da aklınızı başınıza toparlayacak kadar da bir süre vermedik mi biz size.. Yani hepinize böyle bir süre tanımadık mı …Tanıdık. Kullandınız mı fırsatı …Kullanmadınız.O zaman“vecâekumu-nneżîr” Yani herkese Allahutaala bir süre tanıyor.Allahutaala böyle yapıyor.Yani“size gerekli süreyi vermedik mi?” O gerekli süre ne?“mâyeteżekkerufîhi men teżekkera” Yani baktığında “doğruyu yanlışı ayırabilecek kadar bir süre”. Sana zamanında İsa aleyhisselam döneminde yaşadıysan İncil’le muhatap olacak kadar bir süre. Daha önce yaşadıysan Tevrat’la, Zebur’la şununla bununla muhatap olacak kadar bir süreKur’an döneminde geldiysen Kur’an-ı okuyup bakacak kadar bir süre. Aklını çalıştır. Aklını çalıştıracak kadar. Yani bu on yıl, yirmi yıl falan demiyor ki Allah. Gerekli yani baktığında aklını başına alacak kadar yeterli bir süre ben size vermedim mi? Verdim. Sizi uyaran biri gelmedi miGeldi. “feżûkûfemâlizzâlimîneminnasîr”“O zaman tadacaksınız bu azabı.”Kaçışı yok. “Bu şekilde yanlış yapmış olan zalimlerin hiçbir yardımcısı da olmayacak“diyor Allah. (Fatır 37)
Yani bunu düşünüp ,bu süreyi iyi değerlendirmek lazım. Çünkü aklımızı çalıştıracak kadar bir süre geçmişse eğer bundan sonrası için garanti yok demektir
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR: Senin okuduğun ayetler de bana şu ayetleri hatırlattı.EnamSuresi yirmi yedi ve yirmi sekiz. Burda diyor ki Allahutaala“Velev terâiżvukifû ‘alânnâri” “ben bu kafirlerin ateşin karşısında durduruldukları zaman onları bir görsen diyor” “fekâlûyâleytenâ” “ Ah ah keşke ne olur” “ nuradduvelânukeżżibebi-âyâtirabbin┓Geriye çevrilsek de Rabb’imizin ayetleri karşısında yalan söylemesek.”Bak yalan söylediklerini çok iyi biliyorlar O ayetlerin doğru olduğundan hiç şüpheleri yok. “venekûne mine-lmu/minîn”“Biz de inananlardan olsak” (Enam 27)ondan sonra aslında ne diyor?““Bel bedâlehummâkânûyuḣfûneminkabl”” “bunların daha önce içlerinde gizledikleri şey karşılarına çıktı” Yani bunu pekala biliyorlardı ama gizliyorlardıkimseye söylemek istemiyorlardıya Rabbi bizi geri çevir.“ velevruddû” “farzet kidöndü.” Ne olacak?“le’âdûlimânuhû ‘anhu ve-innehumlekâżibûn”Ama “kesinlikleaynı şeyleri gene yaparlardı.”(Enam 28)Yalancı bunlar. Yalan artık bunlar için hayatlarının bir parçası olmuş ne yapacaksın…Yapılacak bir şey yok.
Yahya ŞENOL:Yani yalan bunların diline yuva yapmış.
Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR: Önemli olan biz yalancı olmayalım. Allahutaala cümlemizi doğru yoldan ayırmasın. Allah rızasına uygun bir şekilde hareket eden kullarından olmayı cümlemize nasip eylesin. Ahirette bu duruma düşenlerden eylemesin. Allah hepinizden razı olsun. Sağ olun