Bugünkü dersimizde Cebrail (a.s)’ ın peygamberleri özellikle de bizim peygamberimizi te’yid etmesi , bazı konularda ona yardımcı olması ve ona birtakım şeyler öğretmesi acaba sünnetle ilgili olarak vahyi gayri metlüv kavramını kuvvetlendirir mi? Şimdi biz daha önceki derslerimizde Kuran-ı Kerim’in dışında peygamberlik görevi gereği bir vahyin olmadığını söylemiştik. Vahiy var. Allah’u Teala Musa (a.s) annesine de vahiyde bulunmuş. İsa (a.s) annesine de vahiyde bulunmuş ,bal arısına da vahiyde bulunmuş.Bunlar Kuran-ı Kerim’de geçiyor. Başka insanlarda da olur ilham şeklinde . Her insan için Cenab-ı Hak:
فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَاهَا
diyor.
“Kişiye fücurunu, takvasını, günahını, iyi davranışlarını ilham eder. “ diyor. İçerisine bu girer. Bunlar hepsi tamam .Harika olan bir şey.
Elçilik nedir? Elçilik de git şu sözü fülancaya söyle dendiği zaman elçilik olur. Şimdi mesela kendi açımdan size şu anda konuşuyorum ve beni dinliyorsunuz.Ben bir başkasının bir elçisi olarak burda konuşabilirim size. Peyganberimiz (s.a.v) Allah’ın elçisi olarak insanlara konuşuyordu. Fakat ben sizi kendime elçi yapar mıyım , yapmaz mıyım meselesi farklı bir şeydir. Desem ki Fatih git falancaya şunu söyle o zaman seni elçi yapmış olurum. Bunun dışında olmaz. Ama öyle bir şey söylemediğim halde size böyle bir görev vermediğim halde siz herhangi bir yerde Abdülaziz Hoca şöyle dedi derseniz o elçilik değil haber vermek olur. Değil mi? İhbar olmuş olur.Dolayısıyla bunlar hani bu kavramlar arasında bi takım karışıklıklar olunca iletişim kopukluğu meydana geliyor. Kimin ne dediği anlaşılamıyor işler birbirine karışıyor.
Mesela biz şimdi Buhari’den şöyle bir olayı biliyoruz. İbni Abbas (r.a) :
Cebrail (as) Kabe’nin yanında bana iki kez imamlık yaptı. Birincisinde öğle namazını gölgeler bir ayakkabı kayışı kadar iken kıldırdı sonra her şeyin gölgesinin kendi boyunda olduğunda ikindi namazını kıldırdı.Güneşin battığı ve oruçlunun iftar ettiği saatte de akşam namazını kıldırdı.Şafağın kaybolduğu zamanda da yatsıyı kıldırdı. Sabah namazını da tanyerinin ağardığı ve oruç tutana yeme içmenin yasak olduğu saatte kıldırdı. Cebrail (a.s) ikinci kez imamlık yaptığında öğle namazını dünkü ikindi vaktinde her şeyin gölgesinin kendi boyunda olduğu vakitte kıldırdı. İkindiyi her şeyin gölgesinin kendisinin iki katı olduğu vakitte kıldırdı.Sonra akşam namazını ilk günkü vakitte kıldırdı. Sonra yatsı namazını gecenin üçte biri geçtiğinde kıldırdı.Sabah namazını ortalık aydınlandığı zamanda kıldırdı.
Cebrail döndü bana dedi ki:”YaMuhammed!Bu senden önceki peygamberlerin ibadet vaktidir.İbadet vakti bu iki vaktin arasıdır.”
Bu şeyde gecenin üçte biri geçtikten sonra yani son dönemde kıldırmış ikisinin arası demiş oluyor. Cebrail (a.s) bu davranışı ile ne yaptı : “Ya Muhammed!Bu senden önceki peygamberlerin ibadet vaktidir.” dedi . İbadet vakti bu iki vaktin arasıdır.
Şimdi bu vahyi gayri metluv mudur , değil midir?
Yahya ŞENOL : Şöyle de olabilirdi :”Cebrail (a.s) peygamberimize bu vakitleri öğretmeseydi vakitleri tesbit edemezdi.” öyle diyorlar.
Diğer Konuşmacı :” Soru peygamberimiz bulabilir miydi? Şöyle bir soru var. Daha o zamanlar ayetler inmemiş ilk vahyi alır almaz rivayetlere göre abdesti öğreniyor Cebrail (a.s).”
Bu abdest değil namaz vakitleri. Ha sen şimdi abdest konusunu söylüyorsun konuyla ilgili de. Tamam sen de abdestle ilgili şeyini söyle. Bir zamanlar bu konu zihnini meşgul etmişti bu konu.
Fatih ORUM : “ Abdestle ilgili ilk dönemlerde birinci yıllarda olmalı. Daha doğrusu bazı rivayetlerde ilk vahiy alır almaz bir dağın başında Hz peygamberimizi görüyor Hz. Cebrail ve işte orda suyun bir yerlerde pınarın çıktığını gördüğünü rivayet edilir.Daha sonra o sudan abdest almış daha sonra namaz kılmış. Daha sonra peygamberimiz eve gelmiş eşine öğretmiş. Hz. Hatice’ye öğretiyor ve bakıyoruz ki abdestle ilgili ayetler daha sonra Medine’de bir savaşta nazil oluyor .Abdestle ilgili ayetler o zamana kadar demek bunlar yani bu vahyi gayri metlüv ya da ne diyeceğiz?”
Asıl mesele o.Biz buna ne diyeceğiz.Şimdi bunlar tabi çok güzel sualler. Şimdi o rivayetler nerede geçiyor?Çok yerde geçiyor.
Fatih ORUM : “İbni Hişamdavar :Bir sürü tarih kitaplarında var. Ahmet İbniHambel’in Müsned’in de var.
Aslında hani şu iddiayı ortaya atanların elini güçlendiriyor. Önceleri sünnet vardı. Peygamberimiz (s.a.v) yaptıklarıyla bunu meşru kılıyordu. Yani teşri de bulunuyordu. Daha sonra ayetler gelip bunu te’yid ediyordu. “
Önceleri sünnet vardı derken delilleri bunlar mı?Başka örnek var mı?
Fatih ORUM : Şimdilik aklıma gelen bu örnek.
İkinci bir örnek var mı?Mesela namaz vakitleriyle alakalı örnek var.İkinci bir örnek bilen var mı?
Diğer Konuşmacı : “Çarşıda buğday satma örneği var. Peygamberimiz çuvala elini daldırıyor. Bunu bana Cebrail (a.s) dedi , diyor.Yani Cebrail (a.s ) diyor ki bu adam buğdayı ıslatmış.”
Zehirli eti yeme meselesi var .17-18 tane örnek var sonra Tahrim Suresi ile ilgili ayetler var
.لِمَ تُحَرِّمُ مَا أَحَلَّ اللَّهُ لَكَ
Şimdi bütün bunlar açıklığıyla ortaya konulup problemin çözülmesi lazım. Çözülecek ki Fatih’in sistemi bozulacak mı bozulmayacak mı bunu anlayacağız. Bununla alakalı olarak da peygamberimize zina yapmış iki Yahudi geliyor : “ Bizimle ilgili hükmün ne olur ?” diye soruyorlar.Peygamberimiz : “ Tevrat’ta bununla ilgili hüküm nedir?” diyor. Beyti Midras yani Tevrat eğitiminin olduğu yere gidiyor, oradakilere soruyor. Onlar da diyorlar ki : “ Yüzünü karatırız eşeğe ters bindirir şehri dolaştırırız.” Peygamberimiz: “Peki hüküm böyle mi gerçekten . Hakikaten böyle mi yaparsınız. Yani kitabınızda bu mu var ? Musa’ya kitabı indiren Allah için bana doğruyu söyleyin.” diyor. Orda genç birisi çıkıyor diyor ki : “ Ya Muhammed eğer bu yemini vermeseydin söylemezdim.” Kitabı açıyor ve bunlar için uygulanacak ceza recm diyor. Peygamberimiz:” Neden bunu uygulamıyorsunuz?” deyince eskiden recm fakirler için uygulanır zenginlere uygulanmazdı.Millet isyan etti.Zenginlere de fakirlere de aynı ceza uygulansın diye bunun için böyle karar aldık.Bundan sonra peygamberimiz diyor ki: “ Ya Rabbi bunlar senin kitabını öldürmüşler .Senin kitabını ilk defa ihya eden ben olacağım.” diyor ve recm uyguluyor.
Şimdi bunu niçin söylüyorum. Bunu şunun için söylüyorum. Peygamberimiz neden gitti Beyti Midras’a? ya da Peygamberimiz (s.a.v) Medineyi Münevvere’ye vardığı zaman kendisine namaz emri Mekke’de iken verilmişti. Mekke’de de Medine’de de neden Beyti Maktis’e dönerek namaz kılyordu. Kuran-ı Kerim’de onun Beyti Makdis’e dönmesiyle ilgili bir ayet yoktu. İşte bunun cevabı ne ise bana göre Cebrail (a.s) söylediği sözlerde aynıdır. Geçmiş ümmetlerin haberi mi yani? Elbette yani. Şimdi bilen birisi bilmeyen birisine meseleyi anlatıyor. Cebrail (a.s) bilen birisi olarak düşünün .Tevrat’ı inceleyen. Bütün peygamberlere gelen vahyi bilen birisi.Hz Muhammed (s.a.v) de aynı vahiy geldiğine göre bu da bunu öğretmiş olabilir.Yani şimdi mesela. Az önce sen o rivayeti tekrar söyle.Abdesle alakalı Abdestle ilgili mi?Peygamberimizi Mekke dağlarının başında iken Cebrail (a.s) yanına geliyor.Peygamberimizin peygamberliğinin ilk yılları değil mi? Evet. Ayetlerin ilk indiği zaman .Henüz ortada bir şey yok. Namaz diye bir emir yok. Daha sonra abdesti alıyor.Cebrail (a.s) abdesti bu şekilde alacaksın diyor ve namazı da öğretiyor ona. Peygamberimiz (a.s) eve dönüp Cebrail (a.s) ‘ın nasıl abdest aldırdığını eşine öğretiyor. Böylece bütün müslümanlar arasında. O zamana kıbleyi de öğretmiştir. Namaz öğretttiyse mutlaka bir yere döneceksin onu da öğretmiş olması gerekir.İnsanların kıldığı bir namaz var.
Şimdi sen bunu nasıl yorumlarsın? Mekke’de insanların kılması gereken bir namaz var mıydı? Mekke’de peygamberlik gelmeden öncede Hanifler vardı. Namaz kılan vardı. Namaz kıldıkları için öldülen bir sürü insan da var olduğunu da biliyoruz yani namaz diye bir şey vardı. Hangi namaz o? Bir rivayette şöyle geçiyor. İki vakit namaz vardı İbrahim (a.s)’in namazı diye. Bir kuşluk vakti bir de akşamüstü.O şekilde diyorlar ve o rivayette öyle geçtiğini söylüyorlar . Ben o rivayetin doğru olduğuna inanmıyorum. Bak şimdi şu şeyde : “ Ya Muhammed bu senden öncekilerin ibadet vaktidir.Bu ifadede sanki zımmen değişiklik olabilir ifadesi var. Değil mi şu ana kadar böyleydi. Bundan sonra olur mu bilmiyorum.Bu ayrı bir konu. Hani oruçta düzenleme oluyor. Belki oruçta öyle gidiliyordu. Hayır o düzenleme olmadan da öbürleri gibi tutmadılar mı? Onu diyorum tutuyorlardı sonradan düzenleme oldu Bakara Suresi183 :
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
183- Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.
Ondan sonra ne dedi:
أُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ إِلَى نِسَآئِكُمْ
Bakara Suresi 187- Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız, size helâl kılındı.
Oruç günleri iftar oluyor hava kararıncaya kadar ne yapıyorlarsa yapıyorlar hava karadıktan sonra yeme içme ve eşle ilişki yasak. Bu ayetin devamında ise Allah sizden böyle bir görev istemiyor.Size ilave bir kolaylık veriyor.Tan yeri ağarana kadar siz yiyin için eşinizle de ilişkide bulunabilirsiniz.
Şöyle bir şey düşünerek söyeldim onu da tabi bilmiyorum sonunda ne olacak.Hani Cebrail (a.s) bu güne kadar şeriat böyleydi böyle yapılıyordu. Sana bildiğimi söyliyeyim ama bununla ilgili vahiy gelebilir.
Cebrail (a.s) ona karışamaz. Ben de onu diyorum.
Vahiy gelmeden önce belki öncekileri bildirmesi. Yani gelecek. Belki nesh edecek. Recm konusunda olduğu gibi veya oruçta olduğu gibi düzenleme getirecek. Onu bilmiyorum ama şu ana kadar ki böyleydi.
Yani bilen bir kişi olarak öğretiyor.Son derece tabi bir şeydir. Fiili olarak işlenen bir durum. O durumu belki te’yid için.Şu ana kadar yapılmakta olan budur. İyi ya eyydnahu bir uhilkudus.Neden bu. Gerçi bu İsa (a.s) için söyleniyor ama farketmiyor .Şimdi ayetlerden peygamberimizi de te’yid ettiğini öğreniyoruz. Hatta hadiste peygamber efendimiz Hassan bin Sabit için : “Allhümme eyyidhü bir ruhülkudüs.” diyor.
Biraz sonra ayetlerden okuyacağız.Ruh kelimesi var ama Kudüs kelimesi yok. Her mü’min içinde Cenab-ı Hak kendi ruhumdan Mücadele suresi:22. ayet
وَأَيَّدَهُم بِرُوحٍ مِّنْهُ
“Kendisinde bir ruhla te’yid eder”. diyor. Destekler manasına. Yoksa yeni bir vahiy gelir değil. Vahiy olsa mesela İsa (a.s) zaten vahiy geliyordu.O zaman Cebrail (a.s) vahiy getirmesi başka te’yidi başka bir şey. Dolayısıyla hepinizin de söylediği gibi. Tamam Cebrail (a.s) bilen kişi. Bu açık.Şimdi Cebrail (a.s) bilmiyor mu İbrahim (a.s)’in duasını ve Cenab_ı Hakk’ın bu duayı kabul ettiğini bilmiyor mu?Senin meselenden başlayalım değil mi?
رَبِّ اجْعَلْنِي مُقِيمَ الصَّلاَةِ وَمِن ذُرِّيَّتِي رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ دُعَاء
İbrahim Suresi:40- “Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri bunamazını dosdoğru kılanlardan eyle! Ey Rabbimiz! duamı kabul et!
Cenab-ı Hak duasını kabul etti. Bu duanın kabul edildiğini biliyoruz bir şekilde çünkü kabul edildiğine dair ayet var. Cenab-ı Hak bu duaları kabul etmemiş olsa bu ifadeler geçmez.
Buradan anlıyoruz ki Mekkeliler namaz kılıyorlardı.Mekkeliler hangi vakitte namaz kılıyorlardı.Tabiki aynı vakitlerde kılıyorlardı. Çünkü bu namazı ifade ediliyor.Yani مُقِيمَ الصَّلاَةِ
Allah’u Teala bizede nediyorوَأَقِمِ الصَّلَاةَ لِذِكْرِي (taha:14) diyor” O namazı ikamet et.” Öyleyse o namazın vakitleride belli olmuş olur. Gerçi az önce Fatih’in dediği gibi henüz namaz ile ilgili emir inmemiş.Değiştirilebilir.İbrahim (a.s) buna karışmaz ki ama İbrahim (a.s) duası devam ediyor.Bu da İbrahim (a.s) soyundan gelmiş bir peygamber.
رَبَّنَا وَابْعَثْ فِيهِمْ رَسُولاً مِّنْهُمْ يَتْلُو عَلَيْهِمْ آيَاتِكَ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُزَكِّيهِمْ إِنَّكَ أَنتَ العَزِيزُ الحَكِيمُ
“Bakara suresi:129” Duasının kabul edilmiş olduğunu Cebrail (a.s) biliyor.Bu ayet inmemiş olabilir peygamberimiz (s.a.v) . O zaman onun soyundan geldiğine göre o namazı kılması lazım. Mekke’de namaz kılanlar olduğuna göre peygamberimizde bunu biliyordur.Değil mi?Mesele burda değil önceki peygamberlerin şeriatları Cebrail (a.s)’in te’yidi ile de bize de şeriat kılınmıştır. Hayır şeriat kılınmıştı ama bu Cebrail ile kılınmış değil.Önceki peygamberlerin şeriatı bizimde şeriatımız.O Kuran’da belli.
Anlıyorum da ama Kuran gelmeden önce ne şekilde rivayetlerde elimizdeki rivayetlerde bir şekilde cebrail tarafından peygamberimize bildiriliyor ve bir süre onunla amel ediliyor.Ne zaman ki yeni bir ayet inip o eski hükmü ya doğruluyor te’yid ediyor ya da nesh ediyor.
Şimdi mesele burda demek peygamberimizin bize bildirdiğine kalıyor. Mesele o değil eski peygamberlerin şeriatı bizim için şeriat mıdır , şeriat değil midir? Tabi şeriattır.Peygamberimiz diyor ki :” “ Namazı unutan bir kişi daha sonra hatırladığında kılar .” Bunu şu ayetten çıkarıyorlar. Ekimissalah ve buna benzer bir çok ayet var. Biz hangisine geçerli diyeceğiz.Yani sonuçta ikisi de vahiydir. Demek Peygamberimiz . İkisi derken neyi kasdediyorsun. İbrahim’i te’yidi vahiy diyorsun. Önceki kitaplarda olan işte .Ama onlar yeni bir vahiy değil vahyi gayri mevlüv olamaz. Allah Cebrail (a.s)’e git şunu vahyet şimdilik öyle yapsınlar da sonra bakarız. Öyle değil yani.
Adı üstünde vahyi gayri metlüvdür. Nasıl gayri metlüvdür. Okumuyoruz.Çünkü elimizde böyle bir belge yok . Bir dakika sen ona mesela Cebrail (a.s) Meryem validemizle de konuşuyor.Vahiy mi diyeceksin hayır vahiy derken lügavi manada değil.İstilahi manayı kasdediyorum.Ben de istilahi manada söylüyorum.
Tebliğdir. Çünkü yeri geldiğinde diyor eski peygamberlerin şeriatı ile mükellefiz . فَبِهُدَاهُمُ اقْتَدِهْ
Peki bunu biz nasıl öğreniyoruz. Eski peygamberlerin şeriatından nasıl haberdar oluyoruz. Cebrail (a.s)’in bir şekilde peygamberimize bildirmesi ile yani Kuran dışında ki bildirmeden bahsediyorum. Bu gayri metlüvdür. Okumuyoruz . Çünkü bir kelamullah değildir. Gayri metlüvdür.
Cebrail (a.s) bildirmesi ile yeni bir görev mi ortaya çıkıyor. Bak şimdi az önce söylediğim şeyi yapayım da İbrahim (a.s) ua etmiş mi? Peygamberimiz (s.a.v) onun soyundan gelen bir peygamber değil mi? “
رَبَّنَا وَابْعَثْ فِيهِمْ رَسُولاً مِّنْهُمْ يَتْلُو عَلَيْهِمْ آيَاتِكَ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُزَكِّيهِمْ إِنَّكَ أَنتَ العَزِيزُ الحَكِيمُ
Bakara suresi:129 “ Bunların kendi içlerinden bir peygamber gönder, diyor. Benim soyumdan gelenlerde namaz kılsın, diyor. “ Soyunda gelenlerden en iyisi Muhammed (a.s) değil mi? Dolayısıyla namazı kılacak. Cebrail (a.s) biliyor ki bütün peygamberler de namaz kılmışlardır. Bu da onun soyundandır .Henüz Ümmedi Muhammed’e ayrı bir emir gelmese bile önceki emir devam ediyor.
Hocam şimdi ordaki Cebrail (a.s) bunu yapması fiili olarak bir durum var. Şimdi bir dakika şu şeyi bitirelim de Haşmin’in zihnine takılan meseleyi halledelim de .
Aslında öğrenmek istiyorum. Yok yok mesleyi halletmek. Senin zihnine takılan konuyu halldelim ki yani belki bizim anlıyamadığımız senin anladığın bir mesele vardır.kafamdaki sorunu ifade edebildim mi.
Ya size bir şey söyledim başlangıçta. Peygamberimiz (s.a.v) kendisine verilen bir emir gereği Enam 90 .ayetفَبِهُدَاهُمُ اقْتَدِهْayetin başı nasıldı
Orda bütün peygamberleri sayıyor Allah. 18 tane peygamber sayıyor ve onun soyundan gelenler de deyince sayılmamış peygamber kalmıyor.Çünkü Adem (a.s) Nuh (a.s) mı da sayıyor
أُوْلَـئِكَ الَّذِينَ هَدَى اللّهُ فَبِهُدَاهُمُ اقْتَدِهْ
Onlar Allah’ın hidayete erdirdikleri Peygamberlerdir. Sen onların girdikleri yola gir, diyor. Onların girdikleri yola gir ifadesi ne yapmış oluyor peygamberimize önceki kitapların yoluna girmeyi emrdiyor. Şimdi peygambere böyle bir olay geliyor. İki kişi geliyor fiili ilk defa başına gelen bir hadise . Zina etmişler. Bizim cezamızı ver diyor.Ne yapacak.Kendisinde böyle bir hüküm yok. Mecburen gidiyor. Beydi Mikdas’taki o insanlara. Peki aynı durum namazla ilgili düşünülemez mi? Yani işte İbrahim (a.s)in soyundan namaz kılması gereken bir kişi öbürleri ihmal edebilir ama bu etmez edemez. Peki namazı bir Mekkelilerden öğrenmiş olması var.
فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْ
var evet.İlk Mekkelilerden gördüğü namaz şekli var. Bir de İbrahim (a.s)in kıldığı namaz şekli var.Acaba hangisi nedir . Şimdi bu ortada yani tıpkı o zina edenlere yapılması gerekenler gibi. E ne olacak ? Henüz vahiy gelmedi. Allah Teala da peygambere peki “ bi ruhi minh” dediği şeyle nasıl te’yid eder.Çünkü mesela o kendisini bir ruhla te’yid eder sözün içerisine . Mücadele suresinde şöyle bir ayet var.58/22. Ayet:
لَا تَجِدُ قَوْمًا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ يُوَادُّونَ مَنْ حَادَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ
Allah’a ve ahiret gününe inanan toplumu şöyle bulamayacaksın.Allah ve Rasulüne sınır koyanları seven birini bulamazsın.
Hani diyorlar ya buraya kadar Allah’ın payı bundan sonra falancanın payı. Allah ve Rasulüne sınır koyuyorlar. Bunları sever bulamazsın eğer Allah ve ahiret gününe inanıyorsa.
وَلَوْ كَانُوا آبَاءهُمْ أَوْ أَبْنَاءهُمْ أَوْ إِخْوَانَهُمْ أَوْ عَشِيرَتَهُمْ
İster babaları , oğulları kardeşleri , soyları olsun , aşiretleri olsun.
Peki böyle bir insan olursa yani Allah ve rasulüne sınır koyuyorsa kusura bakma seni sevemem diyen kişiye ne yapıyor Allah ikramda bulunuyor.
أُوْلَئِكَ كَتَبَ فِي قُلُوبِهِمُ الْإِيمَانَ
Mesela peygamberimiz SAV bunlardan birisi değil mi?Bunların en başta olanı.Allah ve rasulüne sınır koyan kavmine top yekün karşı koyuyor.
أُوْلَئِكَ كَتَبَ فِي قُلُوبِهِمُ الْإِيمَانَ
Allah kalblerine imanı yazmış. Onların kalblerine imanı yazar
وَأَيَّدَهُم بِرُوحٍ مِّنْهُ
Kendinden bir ruhla onları te’yid eder.
Ruhul emin deniyor. Değil mi? Ondan sonra (Erruh var elif lamlı değil mi?) Ruhül Kudüs İfadesi kullanılıyor. İşte biz yine ayetlerden bunun Cebrail (a.s) olduğunu öğreniyoruz.E şimdi bu bir te’yid . Muhammed (a.s) orda İbrahim (a.s )ın soyundan gelen bir kişi olarak Cebrail (a.s ) in te’yidi olmasa bile namaz kılacaktı. Ama o toplumdan öğrendiği bilgilerine dışladığı toplumdan öğrendiği bilgilere güven olmaz ki.Doğru da olsa güvenemez.Yanlış da olsa güvenemez.
Ayet inmeden nerden biliyor ki önceki kitaplarda namaz olduğunu. Şimdi ben ondan bahsetmedim dikkat edersen.Enam suresinin ayetiyle irtibatı söyle hemen. O ayetle irtibatlı olan Beyti Midras’a gitmesidir. Namazı onunla irtibatlı olarak söylemedim.Namaz şöyle.Tekrar tekrar edeyim. Peygamberimiz (s.a.v) peygamber olmasaydı bile İbrahim (a.s)ın duası gereği İbrahim (a.s) takip eden bir kişi olarak namaz kılması icap etmeyecek miydi? Buna gerek var mı şart mı? Tabi şart.Onun dışında birisi yapsaydı olurdu.Yapan biri var yani. Herkesin yapması lazım. Olur mu ya. Herkesin kılması gerekmiyor muydu?Onun yapması lazım herkesin yapması lazım. Herkesin kılması gerek miyor mu?
Ya şu anda da herkes namaz kılmıyor ama herkesin namaz kılması gerekiyor. İkisi arasında fark var.Kılması gerekmiyor mu? Mekke’deki o dönemde yaşayan bütün insanların namaz kılması gerek miyor mu?Nerden çıktı?
رَبِّ اجْعَلْنِي مُقِيمَ الصَّلاَةِ وَمِن ذُرِّيَّتِي رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ دُعَاء
Zalimlerden değil ki peygamberimiz.Peygamber olmasaydı olacaktı.Peygamber olmasaydıyı konuşuyorduk ya.
Ya kardeşim bak.Şimdi bak peygamberimiz (s.a.v) peygamber olmasaydı tabiki zalimlerden olmaması gerekirdi her insan için “La yenalu ahdezzalimin “diyor. Zalimlerden olmaması gerekirdi.Zalimlerden değilse yapacağı şey namaz kılmaktır .Şirke düşmemektir. Kendisine ulaşmış ibadetleri yapmaktır. Hac yapıyorlar umre yapıyorlar falan namazı kılanlar var.
İbrahim (a.s) dua etmiş mi? Etmiş. Mekkelilere Cenabı Hak babanız İbrahim diyerek hitap ediyor.
وَمَا جَعَلَ عَلَيْكُمْ فِي الدِّينِ مِنْ حَرَجٍ مِّلَّةَ أَبِيكُمْ إِبْرَاهِيمَ
Babanız İbrahim’in dinine girin diyor. Yahudilere ve Hristiyanlara diyor ki “lestüm ala şeyin”
Yahudi ve Hristiyanlar için kullanmıyor cenabı Hak.”
diyor. Ama onlara ne diyor? Tevrat’a, İncil’e uyun diyor.Mekkeliler’e de babanız dini diyor.Zorunlu olmadığı için uyulmayabilir. Tabi tamam da güzel de zorunlu olmadığını işini nerden çıkarıyorsun. Muhayyer bırakılıyor ya.Dini emir değil yapmayabilir
Onu demiyoruz .Sonuç itibariyle yapması gerekiyor mu gerekmiyor mu? O yapar yapmaz en azından yapanlar var mıydı orda e bunlar gereğini yapıyorlar.Soyundan bir kişi de yapsa o kişi peygamber olması gerekmez mi? Peygamberimiz olması peygamber olması demedim.Onun soyundan onu en iyi takip eden Muhammed (a.s) olması gerekmiyor mu? Peygamberden öncesi de. Peygamber olmadan öncesini söyleyen kim?Yanlış mı anlaşılıyor.Biraz önce öyle dediniz ya.
Az önce başlangıç yaptım cümleme.Dedim ki peygamber olmasaydı bile .Seviyeyi biraz aşağı çeksek vallahi anlayamıyorum.
Yeni bir soruyla gündemi değiştirelim.Şimdi İbrahim (a.s) bir rüya görüyor. O rüya Kuran’da geçiyor.Bu bir emir miydi değil miydi? Emirdi.Eğer Hz. İbrahim’in gördüğü rüya emirse bu herhangi bir vahiy mi?Oğlunu çekip kesmesi olayı.
Vahiydir tabi. Peygamberimizi gördükleri yani. Şart değildir bire bir hükümle ilgili bağlantıs olması gerekmiyor. Ama temelde gördüğü rüyalar aldığı Hz Cebrail (a.s) bilgiler Kuran dışındaki bilgiler . Bunlar da vahiy midir uyması ya da başkaları tarafından uyulması gereken bilgiler midir , değil midir? Hz .İbrahim o şekilde . Herhalde biliyordu vahiy olup olmadığını .
Şu şekilde biz bilmiyoruz. O biliyordur.Ama bize şu şekilde bilgiler geliyor.Peygamberimize vahiy şu şekilde geliyor: Cebrail şu bilgileri verdi.Vahiy midir değil midir yani?Biz biliyoruz Kuran’ da varsa vahiydir demek.
Şimdi bak dersin en başında söyledim.Sizle bir şey konuştuk değil mi?Ben burada ders anlatıyorum.Bu her hangi bir kişinin elçisi olarak konuşmuyorum.Ama desem ki gidin ensar vakfındaki işte şu kişiye benim şu anlattıklarımı anlatın. O zaman ne olursunuz?Benim elçim olmuş olursunuz. Değil mi? Şimdi Allah’u Teala kullarına vahiyde bulunuyor mu?Her kula vahiyde bulunuyor. Her kula istisnasız. Bulunuyor sana da bulunuyor bana da bulunuyor. Meryem validemize de bulunmuş. Musa (a.s) annesine de ,hayvanlara da vahiy de bulunmuş.Bulunmuş. Bu vahiy değil esas. Mesela : Firavunda rüya görmüş . Yusuf (a.s) zamanındaki Mısır Meliki de rüya görmüş.Rüya sahih gerçekten.Oradaki o hapishane arkadaşları da rüya görmüş.Bizde görüyoruz. Hepimiz rüya görüyoruz . Peygamberimiz görmüş rüyasında . Bunlar hep Cenab-ı Hakk’ın bildirmesi şeyler yani Allah’ın vahyi . Sahih rüyalar şunlar bunlar.E şimdi mesela ben kendim şu bölgedeki yaptığım faaliyetleri ilkokulda iken İstanbul’u hep duyuyordum ama İstanbul diye bir yer olduğunu bilmiyordum.Şuraları rüyamda görmüştüm.İlkokul öğrencisi iken.E işte şimdi gerçekleşti.Şimdi tamam da bu herkese olur yani. Bana sana Müslüman kafir ayırım olmaksızın. Ama elçilik gereği olan nedir? Risalet gereği. Allah’ın elçisi olması gereği nedir? Ne zaman ki ne diyor.” Maide suresi:99. ayet
مَّا عَلَى الرَّسُولِ إِلاَّ الْبَلاَغُ
Tabiki bu emre ilk önce kendisinin uyması gerekir.آمَنَ الرَّسُولُ önce rasul inanacak .Sonra mürsel ileyh inanacak. Şimdi Cebrail (a.s) ın konuşmaları da iki şekilde konuşma olur.Cebrail (a.s) de bazen rasul olarak gelir.Peyganberimiz (s.a.v) e . Alla’ın rasulü olarak gelir iki ayette de diyor:
إِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ
Diyor.
ذِي قُوَّةٍ عِندَ ذِي الْعَرْشِ مَكِينٍ”
Tekvir Suresi’nin sonlarında . 19 ve 20. ayetleri” O değerli bir elçinin sözüdür.” O Kimin elçisi Cebrail. Allah’ın elçisi. Allah onu git Muhammed’e şunu söyle diye görevlendiriyor. Oraya kadar Cebrail elçi. Oradan itibaren de Muhammed (a.s) insanlara söyliyecek. Muhammed (a.s) da yine elçi.Peki bu bir. Bir de Cebrail (a.s) kendi bilgilerini anlatıyor Muhammed (a.s) ‘a. Orda şey var mı?Allah’ın izin onayı var mı?Söyle diye. Orda o yok işte. Kafasına göre mi iniyor. Orda o yok “بِرُوحٍ مِّنْهُ” dediğimize göre daha doğrusu.
“َيَّدَهُم” Bak burada rasul demiyor
وَأَيَّدَهُم بِرُوحٍ مِّنْهُ
Te’ yid.
Allah tarafından olursa demek ki Allah’ın bir izni ya da talimatı gereği olması gerekiyor. Çünkü minhu Allah tarafından.
O yoksa Cebrail (a.s) kendi şeyiyle yaptı. Peygamberimiz ona uyup uymamakta da serbest olması lazım.Yok aslında öyle demedim . Allah tarfından ise o te’yid sonuçta Allah’ın emriyle olur.Emri hem de git söyle şunu yapsın ya da şunu öğret O’na. Rasul olduğunda da doğrudan ayetleri indiriyor. Diğer vahiy diyecek olursa oda” بِرُوحٍ مِّنْهُ” olduğu için yine Allah’ın izniyle, Allah’ın talimatlarıyla ya da…
Peki şimdi şeyi nasıl değerlendireceksiniz. Musa –Hızır olayını nasıl değerlendireceksiniz.Bizim Hızır (a.s) diye peygamberimizin (a.s) Hızır diye vasıflandırdığı şahsın Allah’ın bir meleği olduğu belli.O bir melek .Şimdi o meleğe diyor ki sana öğretilenlerden bana da öğret diyor.Musa (a.s) bu öğrendikleri bir peygamberlik gereği öğrenmiş olduğu şeyler mi?Peygamberlik gereği olsa şeriatına ters olduğu için peygamberlik gereği olması biraz uzak duruyor.Biraz değil mümkün değil.Yani Musa (a.s) peygamberlik gereği böyle bir şey öğrense ve ümmetine böyle bir şey anlatsa idi herkes asar keserdi. Her şey bitmişti. Ortalık bitmişti hayat biterdi. Oradan adam gider yeni bir araba almış olan bir kişinin kaportasına birkaç tane tornavidayla vururdu.Ondan sonra ya niye yapıyorsun?Akşam bunu çalmaya gelecek derse sabret bilemezsin akşam bunu çalmaya gelecekler çalmasın diye böyle yaptım.Gidecek bir adamı öldürecek yok bu böyle olacaktı da . Ondan sonra gidecekti bilmem başka bir şey yapacaktı filan. Bu peygamberlik gereği olacak bir şey değil ki. Mümkün değil. Ama zaten bu zat o anda bizim bildiğimiz anlamda talim yapsaydı Musa (a.s)a tamam o zaman Musa (a.s) ona soru sormazdı.Deseydi ki bak şimdi bir gemiye bineceğiz.Ben şimdi o gemiyi yaralıyacağım.Sakın garipseme.Çünkü şu ön tarafta melik var gemiyi zorla alınıyor. Onun için yaptım.İşte şimdi bir çocuğu öldüreceğim ama sebebi şudur.İşte yıkılmakta olan bir duvarı düzelteceğim ama. Önceden öğretseydi Musa (a.s) o soruları sorar mıydı? Hiçbir şey sormazdı.Ha şimdi bu bir meleğin öğretmesi Musa (a.s)a. Peygamberimiz (s.a.v) ne diyor.”Allah Musa ‘ya rahmet eylesin diyor.Biraz sabretseydi daha çok şey öğrenecekti.Nedir peygamberimizin bilgisi artacaktı.Bu kadar.
Anlıyorum da bu üç bu örnekten ne anlayacağız. Ben hiçbir şey anlamıyorum.Hangi ayetlerde. Hani üç örnekten.Gemiyi tahrib etmesi . Hiçbir şey öğrenmiyoruz ki.Orda yani daha ne öğreneceğiz ki.Kafamız daha da karmaşık hale geldi. Ben oradan çok şey öğreniyorum.Bu vahiy mi değil mi?Bu açıdan. O ayrı bir konu.
Allah mı dedi git ona öğret yoksa kendi kendine mi?Onun sormasıyla öğretti. Bu vahiy mi değil mi? Bu örnekte yaptıkları zaman Hızır Hz .Musa’dan başkası göremiyor. Çünkü melek.
Bu söylenen sözler vahiy desek de fark etmez.Yani önemli değil normal olarak fısıldamak değil normal konuşmak. Vahiy fısıldamaktır.İçine kalbine bildirmektir. Burda böyle bir olay yok. Allah’ın yeryüzüne gönderip şöyle etmesi vahiy kendi ihtiyarı ile öğrenmesi vahiy değildir.
Musa’ya asanı şöyle yap şunları söyle şöyle yap. Sürekli fısıldıyor.Orda hareketleniyor.Yönlendiren bir şey var.Musa peygamberin Firavun’un karşısında sürekli hareketliliğini kontrol eden.Onu yönlendiren tekinde bulunan bir ses var.Kuran-ı kerimde başka vahiylerde var.Eşiyle arasında geçen hadiseyi Cebrail muhtemelen peygamberimize söyledi ama bunun risaletle alakalı bir şey.Kuran-ı Kerimde var.
Bizi ilgilendiren hangi şey risalet hangi şey risalet gereği değil. Biz şu anda ona bakıyoruz.
Şu yet var Meryem Suresi’nin 64. Ayeti: وَمَا نَتَنَزَّلُ إِلَّا بِأَمْرِ رَبِّكَ
Tamam biz sadece Rabbinin emriyle ineriz.
Söyleyen kim.
Öncesi yok da. Buraya sadece bir şey sıkıştırmışlar Cebrail’e demişler ki ya Cebrail bizi şimdiye kadar ziyaretlerden daha fazla ziyaret etmeni engelleyen ne.Sonra geç gelmiş.Muhammedin Rabbi kendisini unuttu gibi laflar edilince çok üzülmüş. Sonra bu ayetler gelmiş.
İşte o risalet gereği. Biz sadece Rabbimizin emriyle ineriz. Yani git şuna şunu söyle dediği zaman.
Bu yaptığım şeyleri kendiliğimden yapmadım , diyor .Bunları bana mal etme Allah böyle emrettiği için yaptım.Yani Allah öğretiyor dolaylı olarak. Melek aracılığyla Allah öğretiyor Musa’ya. .Her olay gördüğün gibi değil arkasından başka bir şey çıkabilir diye.
Ha şüphesiz tabi melek vasıtasıyla Cenab-ı Hak
Kendi ihtiyarıyla bir şey öğretmiyor.Kendiliğimden yapmadım bunu.Allah bana böyle yapmamı emretti.Demek ki Allah onu kullanarak Musa (a.s) ya bir şey öğretiyor.
İşin o tarafı tamam da melek orda “Mafaaltüm” bunu derse o zaman Cenabı Hak Musa (a.s) de ki sen bana sabredemezsin kısmını öğretmedi ki melek kendiliğinden konuştu. Sen sabredemezsin, sen nasıl dayanacaksın buna. işte bunu kendiliğimden yapmadım. Hep meleğin söylediği sözlerdir.O melek kendiliğimden yapmadığım dedikleri o işlerdir o üç tane iştir.
Melek İbrahim peygamberi ziyaret ediyor .Orada bir iş için gidiyor ama eşiyle onunla sürekli polemiğe giriyor.
Mesela İbrahim (a.s) gördüklerinin melek olduğunu bilmediği için hemen bir insanlık gereği olarak sofra hazırlıyor.
Onlar görünüyor diğer insanlara .Hz Musa’ da görmüyorlar.
Yani başkası görebilir de görmeyebilir de.Bunları bize Allah bildiriyor. Yani bizim açımızdan doğru Allah bildiriyor.Bizim açımızdan konuyu tartışmıyoruz.
Anlamak istediğimiz şu mu : Allah bildirdiği dışında melek , peygamberlere ve peygamberimize bazı şeyler öğretiyor rmuydu?Şunu şöyle yap şunu böyle yap , diye.
Bu gayri metlüv anlamına gelir.
Doğru söylüyorsun. Şimdiye kadar vahyi gayri metlüv bugüne kadar deniliyor ki biz ona karşı çıkıyoruz.Biz Kuran-ı Kerim’den öğrendiğimize göre Peygamberimiz (s.a.v) Allah’u Teala’nın Kuran’da indirmiş olduğu kitabı ve hikmeti bize öğretiyor.Kitabı öğretmesi demek bazen çok açık hükümler var.Herhangi bir şeye ihtiyacı yok.O kitabı öğretmesidir. Nedir o? Mesela diyor ki Maide :6
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِذَا قُمْتُمْ إِلَى الصَّلاةِ فاغْسِلُواْ وُجُوهَكُمْ وَأَيْدِيَكُمْ إِلَى الْمَرَافِقِ وَامْسَحُواْ بِرُؤُوسِكُمْ وَأَرْجُلَكُمْ إِلَى الْكَعْبَينِ
Namaza kalktığınız zaman şunu şunu yapın. Bu kitabı öğretmesidir.Herhangi bir problem yok.Bir de var ki peygamberimizin hikmeti öğretmesidir.Kitabı öğretirken sadece o ayeti okuyor başkaca bir şey yapmıyor. Abdest ayetiyle ilgili olarak da ne diyordu.Peygamberimiz hep ayete atıfta bulunuyordu.Siyasi tartışmaları bir kenara bırakırsak Allah emrettiği gibi diyor.Peygamberimizin iki görevden birisi
وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ”
O insanlara kitabı öğretiyor.Bunda problem yok.Ama ikinci hususta peygamberimizin insanlara hikmeti öğretmesidir . Hikmet ne ? Doğru hüküm.Yani Kuran’dan çıkardığı hükümler.Kurandan çıkardığı hükümler buna da kısa bir örnek olsun diye.
Buna misal olarak Nisa Suresi 11. Ayet:
يُوصِيكُمُ اللّهُ فِي أَوْلاَدِكُمْ لِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ الأُنثَيَيْنِ فَإِن كُنَّ نِسَاء فَوْقَ اثْنَتَيْنِ فَلَهُنَّ ثُلُثَا مَا تَرَكَ وَإِن كَانَتْ وَاحِدَةً فَلَهَا النِّصْفُ وَلأَبَوَيْهِ لِكُلِّ وَاحِدٍ مِّنْهُمَا السُّدُسُ مِمَّا تَرَكَ إِن كَانَ لَهُ وَلَدٌ فَإِن لَّمْ يَكُن لَّهُ وَلَدٌ وَوَرِثَهُ أَبَوَاهُ فَلأُمِّهِ الثُّلُثُ فَإِن كَانَ لَهُ إِخْوَةٌ فَلأُمِّهِ السُّدُسُ مِن بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوصِي بِهَا أَوْ دَيْنٍ آبَآؤُكُمْ وَأَبناؤُكُمْ لاَ تَدْرُونَ أَيُّهُمْ أَقْرَبُ لَكُمْ نَفْعاً فَرِيضَةً مِّنَ اللّهِ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلِيما حَكِيمًا
11- Allah size evlatlarınızın miras taksimini şöyle emrediyor: Çocuklarınızda, erkeğe iki kadın payı kadar, eğer hepsi kadın olmak üzere ikiden de fazla iseler, bunlara mirasın üçte ikisi ve eğer bir tek kadın ise o zaman ona malın yarısı vardır. Eğer ölen, ana ve baba ile birlikte çocuklar da bırakmışsa ana babanın her birine ölenin terekesinden altıda bir; şâyet ölenin çocuğu yok da, mirasçı olarak ana ve babası kalmışsa, ananın payı üçte birdir. Eğer ölenin kardeşleri varsa terekenin altıda biri ananındır. Bu paylar, ölenin borçları ödenip, vasiyeti de yerine getirildikten sonra hak sahiplerine verilir. Baba ve çocuklardan, hangisinin size fayda bakımından daha yakın olduğunu, siz bilmezsiniz. Bütün bunlar Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah alîmdir, hakîmdir.
Allah’u Teala mirasta kimlerin pay alacaklarını bildiriyor. Evladınız şu kadar, anne –babanıza şu kadar vereceksiniz.Ondan sonrada diyor ki oranlar farklı evlada daha fazla veriliyor anne- babaya daha az veriliyor.Evlat varsa baba altıda bir alıyor. Sonunda da diyor ki : “Babalarınız evlatlarınız kimin size daha faydalı onu siz bunu bilemezsiniz.”diyor.Peki bir adam evladı yok, anası-babası bu ikisinden birisi yoksa ne olacak?
Annesi yoksa nisa suresi 12. Ayet
وَلَكُمْ نِصْفُ مَا تَرَكَ أَزْوَاجُكُمْ إِن لَّمْ يَكُن لَّهُنَّ وَلَدٌ فَإِن كَانَ لَهُنَّ وَلَدٌ فَلَكُمُ الرُّبُعُ مِمَّا تَرَكْنَ مِن بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوصِينَ بِهَا أَوْ دَيْنٍ وَلَهُنَّ الرُّبُعُ مِمَّا تَرَكْتُمْ إِن لَّمْ يَكُن لَّكُمْ وَلَدٌ فَإِن كَانَ لَكُمْ وَلَدٌ فَلَهُنَّ الثُّمُنُ مِمَّا تَرَكْتُم مِّن بَعْدِ وَصِيَّةٍ تُوصُونَ بِهَا أَوْ دَيْنٍ وَإِن كَانَ رَجُلٌ يُورَثُ كَلاَلَةً أَو امْرَأَةٌ وَلَهُ أَخٌ أَوْ أُخْتٌ فَلِكُلِّ وَاحِدٍ مِّنْهُمَا السُّدُسُ فَإِن كَانُوَاْ أَكْثَرَ مِن ذَلِكَ فَهُمْ شُرَكَاء فِي الثُّلُثِ مِن بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوصَى بِهَآ أَوْ دَيْنٍ غَيْرَ مُضَآرٍّ وَصِيَّةً مِّنَ اللّهِ وَاللّهُ عَلِيمٌ حَلِيمٌ
12- Eğer hanımlarınızın çocukları yoksa, bıraktıkları mirasın yarısı sizindir. Şâyet bir çocukları varsa o zaman mirasın dörtte biri sizindir. Bu paylar, ölenin vasiyeti yerine getirildikten ve varsa, borcu ödendikten sonra verilir. Eğer siz çocuk bırakmadan ölürseniz, geriye bıraktığınız mirasın dörtte biri hanımlarınızındır. Şâyet çocuklarınız varsa o zaman bıraktığınız mirasın sekizde biri hanımlarınızındır. Bu paylar, yaptığınız vasiyetler yerine getirilip ve varsa borcunuz ödendikten sonra verilir. Eğer ölen bir erkek veya kadının çocuğu ve babası bulunmadığı halde kelâle olarak (yan koldan) mirasına konuluyor ve kendisinin bir erkek veya kızkardeşi bulunuyorsa, bunlardan herbirinin miras payı terekenin altıda biridir.
Eğer mevcut olan kardeşler bundan daha çok iseler, bu takdirde kardeşler mirasın üçte birini zarara uğratılmaksızın aralarında eşit olarak taksim ederler. Bu paylar ölenin vasiyeti yerine getirilip ve varsa borcu ödendikten sonra verilir. Bunlar, Allah tarafından bir emirdir. Allah her şeyi bilen ve yarattıklarına çok yumuşak davranandır.
Anlatılıyor. Ama buradan da tam anlayamıyorsunuz.Orada bir soru kalıyor. Orada kardeş diyor Bu kardeş hangi kardeş? Anne bir veya baba bir kardeş mi , anne-baba bir kardeş mi? Belli değildir.
وَإِنكَانَرَجُلٌيُورَثُكَلاَلَةًأَوامْرَأَةٌوَلَهُأَخٌأَوْأُخْتٌفَلِكُلِّوَاحِدٍمِّنْهُمَاالسُّدُسُ
Bir adam kelale olur ya da bir kadın kelale olursa işte onun erkek veya kız kardeşi varsa mirasın altı da birini alır.Bunlar birden fazla ise üçte birinde ortak olurlar kadın erkek ayrım olmaksızın.Halbuki Nisa 11. ayette kadın erkek ayırımı yaptı Allah Teala Hadi sonra kelale. Bu kelale hangi kelale annesi olmayan mı ,babası olmayan mı veya her ikisi olmayan mı?Bu kardeş hangi kardeş ana bir kardeş mi , baba bir kardeş mi , ana-baba bir kardeş mi?Dolayısıyla orada ciddi bir soru var
Soruyorlar zaten peygamberimize.
Peygamberimize soruyorlar peygamberimiz cevap veremiyor.Niye gerçekten de o iki ayetten bunun hükmünü çıkarmanın imkanı yok.Var ama hata edersin.Ciddi sıkıntıya düşersin.Peygamberimizde çıkaramıyor bunun hükmünü . Ne diyor Allah’uTeala :Nisa 176. Ayette
يَسْتَفْتُونَكَ قُلِ اللّهُ يُفْتِيكُمْ فِي الْكَلاَلَةِ إِنِ امْرُؤٌ هَلَكَ لَيْسَ لَهُ وَلَدٌ وَلَهُ أُخْتٌ فَلَهَا نِصْفُ مَا تَرَكَ وَهُوَ يَرِثُهَآ إِن لَّمْ يَكُن لَّهَا وَلَدٌ فَإِن كَانَتَا اثْنَتَيْنِ فَلَهُمَا الثُّلُثَانِ مِمَّا تَرَكَ وَإِن كَانُواْ إِخْوَةً رِّجَالاً وَنِسَاء فَلِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ الأُنثَيَيْنِ يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ أَن تَضِلُّواْ وَاللّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
176- Senden fetva istiyorlar. De ki: “Allah size kelâle (babasız ve çocuksuz kimse) nin mirası hakkında hükmünü açıklıyor: Çocuğu olmayan, fakat kız kardeşi bulunan bir kişi ölürse, bıraktığı malın yarısı o (kız kardeşi) nundur. Çocuğu olmayan kız kardeş ölürse, erkek kardeş ona varis olur. Eğer (ölenin) iki kız kardeşi varsa, bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kardeşler erkek ve kız olurlarsa, erkeğin hissesi, iki kızın hissesi kadardır. Şaşırmamanız için Allah size (hükümlerini) açıklıyor. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir
Siz bunu karşılaştırarak Nisa 176 ortaya çıkınca Nisa 12’yi rahat anlıyoruz. Diyoruz ki burada mirasın üçte birinden bahsediliyor. Oranlar altıda bir ve üçte bir ise bu bir önceki ayette annenin paylarıdır öyleyse bu annenin çocuklarıdır.Anne olmadığı zaman bunlar alır diyorsun.O zaman baba olmadığında da kim alır bu defa babanın paylarını alır diyorsun . Çok rahat nisa 11. ayetten anlaşılıyor.Ama Nisa 176 olmadığında sıkıntı yaşarsın. Peygamberimizde sıkıntıya girmiş. Rivayetlerde Hz Ömer 3 ila 4 defa soruyor.Peygamberimiz bu ayet yeter diyor.
Bu çok önemli .Nisa 176. ayet inmiyor mu?
Sana fetva soruyorlar.Bak mesela bazı yerlerde “yesaluneke “diye geliyor.Niye çünkü onu peygamberimiz soruyorlar ama peygamberimizin o sorunun cevabını Kuran’dan çıkarması mümkün olmadığı için “يَسْتَفْتُونَك “diye geçiyor.
“يَسْتَفْتُونَك “ de ihtimal var ama çok kesin değil.İhtimal değil kesin Bakın iki tane “يَسْتَفْتُونَك “var dır. Nisa suresinde .Bu anlışılsın diye ayetlere bakalım. Bu konu çok önemli bir konu.Bizim İslam aleminde esas ayakların kaydığı nokta bu.
1 27. ayet ne diyor:
وَيَسْتَفْتُونَكَ فِي النِّسَاء قُلِ اللّهُ يُفْتِيكُمْ فِيهِنَّ
Sana kadınlar hakkında fetva soruyorlar. De ki kadınlar hakkında fetvayı Allah size veriyor.
Diyor ama devamında siz yanılırsınız demiyor. Bakın okuyalım.Ben ayeti okuyayım siz anlayacaksınız.Bunun hükmünün Kuran’da olduğunu anlayacaksınız.
وَمَا يُتْلَى عَلَيْكُمْ فِي الْكِتَابِ فِي يَتَامَى النِّسَاء الَّلاتِي لاَ تُؤْتُونَهُنَّ مَا كُتِبَ لَهُنَّ وَتَرْغَبُونَ أَن تَنكِحُوهُنَّ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الْوِلْدَانِ وَأَن تَقُومُواْ لِلْيَتَامَى بِالْقِسْطِ وَمَا تَفْعَلُواْ مِنْ خَيْرٍ فَإِنَّ اللّهَ كَانَ بِهِ عَلِيمًا
İlk önce dikkatinizi çekmek istediğim kısım şu: Bu ayette yanılırsınız ifadesi yok bu ayetteki fetvayı biz de çıkarabiliriz peygamberimiz de çıkarabilir.
BurdaAllah’uTeala Kadınları korumayı bizzat kendi üzerine almış.
فَالصَّالِحَاتُ قَانِتَاتٌ حَافِظَاتٌ لِّلْغَيْبِ بِمَا حَفِظَ اللّهُ “
Allah onları koruduğu için kadınlarda yalnız başlarına kaldıkları zaman kendilerini korusunlar. Bunun sebebini oradan anlıyoruz. Şimdi bakın tekrar başa dönelim “
وَيَسْتَفْتُونَكَ فِي النِّسَاء قُلِ اللّهُ يُفْتِيكُمْ فِيهِنَّ
“kısmına iki nokta üst üste koyun: “Onlar hakkında Allah size fetva verdi.buradaki “Vav” İbtida olmuş olur. Atıf falan değil.”وَمَا يُتْلَى عَلَيْكُمْ فِي الْكِتَابِ فِي يَتَامَى النِّسَاء” Şimdi bu kitapta “يَتَامَى النِّسَاء“ile ilgili hüküm var mı? Var nisa suresinin 2,3 ve 6. ayetlerinde var.
“وَإِنْ خِفْتُمْ أَلاَّ تُقْسِطُواْ فِي الْيَتَامَى “nisa :6
“Yetim kadınlar konusunda eğer adil davranmaktan korkarsanız..
Bunlar büluğa ermiş reşit kadınlar.Ama aile içerisinde büyüdükleri için pekala baskı altında bulundurulabilirler.Bunun hükmü var mı şimdi bu kitapta.Ondan sonra:
“الَّلاتِي لاَ تُؤْتُونَهُنَّ مَا كُتِبَ لَهُنَّ”
“Kendilerine farz olanları vermiyorsunuz.”Peki bu ne demek.Oda şu demek:”وَآتُواْ الْيَتَامَى أَمْوَالَهُمْ”nisa:2 dedi mi Allah
Yanında bir kız çocuğu büyümüş, malı var. Onun malını vermek istemiyorsun diyorsun ki kızdır nikahıma alayım malı da gitmesin.Kıza saygısından değil malına gözünü diktiğin için alıyorsun.
Allah’u Teala alma demiyor ama sen buna gerektiği gibi kocalık yapacaksan al,diyor.Malından dolayı alıyorsan alma diyor.Çünkü orda “لاَ يَحِلُّ لَكُمْ أَن تَرِثُواْ النِّسَاء كَرْهًا”
İfadesi var.”Hoşlanmadığınız kadınlara mirası olmanız size helal değildir.”Kadını seviyorsa ona da davranışın iyi olacaksa al, diyor.Yani şimdi “الَّلاتِي لاَ تُؤْتُونَهُنَّ مَا كُتِبَ لَهُنَّ” oldu mu? İşte iki ayet okumadan bunu anlamıyoruz. Hikmet budur .Ondan sonra diyor ki “وَتَرْغَبُونَ أَن تَنكِحُوهُنَّ“Bu ayet tamam.” وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الْوِلْدَانِ” ve zayıf çocuklar Allah onları da söyledi mi
وَلْيَخْشَ الَّذِينَ لَوْ تَرَكُواْ مِنْ خَلْفِهِمْ ذُرِّيَّةً ضِعَافًا” şimdi “وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الْوِلْدَانِ“ bunlar değil mi ? Zayıf çocuklar. Diyor ki sana sen şurada yetim çocuklar var.Allah’tan kork doğru söz söyle. Demiyor mu burada. Allah ‘u Teala.İşte bunlar burada var. Daha sonra “وَأَن تَقُومُواْ لِلْيَتَامَى بِالْقِسْطِ” Bakara Suresi’nde de söylüyor ya . Yetimlere karşı birçok yerde de söylüyor.Nisa’da da söylüyor.
Şimdi Burada soruların cevabı tamamen Kuran’da var mı? Yeni bir hüküm yok . Burada Allah kadınları korumayı kendi üslendiği için cevabını kendi veriyor.Ama öbüründe ne yapıyor.”يَسْتَفْتُونَك” diyor.Zaten Kuran’da iki tane “يَسْتَفْتُونَك” var , başka yok
“ Senden fetva istiyorlar Deki “Kelale” konusundaki fetvayı sana babası olmadan ölen yani çocuğu da yok babası da yok ölmüş adam ve öbürü o zaman anlıyorsunuz ki anası yok . Çünkü orda paylar annenin payları . Burada paylar babanın payları. Burada paylaşım bir kişinin soyunun devam ettirenlerle ilgili paylaşım.Orada ananın çocukları insanın soyunu devam ettirmez.Ananın çocuğu insanın soyunu soyu devam ettireeiyeceği için çocuğun kadın veya erkek olması fark etmez.Ama babanın çocukları soyu devam ettirdiği için ailenin kuvvetli olması lazım kızlar başka aileye gidecekleri için erkekler iki pay alıyorlar.Ayetin devamı bize bunu söylüyor.
“وَأَبناؤُكُمْ لاَ تَدْرُونَ أَيُّهُمْ أَقْرَبُ لَكُمْ نَفْعاً
Ama şimdi burada hakikaten diğer ayet kadar kolay değil burada hüküm çıkarmak . Tarih boyunca bu mesele halledilememiştir.Mirasın en sıkıntılı konusu burasıdır. Çok ciddi problemlere sebep oluyor. Hz.Ömer peygamberimize geliyor 4 defa soruyor.Peygamberimiz söyleyemiyor. Bu ayet inmiş ya. Çözemiyorlar ve çözemedikleri için bir sürü problem çıkıyor.Şu an fıkıhta mirasta çok problem var. Müslümanlarda lafta en iyi miras çözdüklerini söylerler.
Mesele şu peygamberimiz hikmeti öğretirken onun söylediği sözler vahiy mi değil mi? İşin temeli bu değil mi? Yani sünnet hikmet değil mi? Hükümleri bildiriyor bize Kuran’ı uygulanışı oluyor.Yani bizde iddia ediliyor ki peygamberin sözleri vahiydir. Peki peygamberin sözleri vahiyse
يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ أَن تَضِلُّواْ” ne oluyor.Peygamberimizin sözleri vahiy kaynaklı onun hükümleridir.Yani vahiyden çıkarımlardır.O başka. Ayrı bir vahiy değildir.Vahiy olsa “يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ أَن تَضِلُّواْ” “yanılırsınız diye Allah size açıklıyor.”ifadesi Kuran’da yer almaz.O zaman Allah hem peygambere vahyedecek hem de yanıltacak olur.
Kurandan başka bir şey değil. Ama vahyedilmiş Kuran’dır. Ama peygamberimiz Kuran’dan yanlış çıkarımlar yapabiliyor.Peygamberimizin Kuran’dan yaptığı çıkarımlardır.Onun için Allah’u Teala diyor ki:
يُؤتِي الْحِكْمَةَ مَن يَشَاء وَمَن يُؤْتَ الْحِكْمَةَ فَقَدْ أُوتِيَ خَيْرًا كَثِيرًا
Bakara 269- Allah gerekli gayreti gösterene hikmet verir. Kime hikmet verilmiş ise ona pek çok hayır verilmiş demektir.
Gereken gayreti gösteren gereken çabayı gösteren herkese bu hikmeti verir.Yani bu hükümlere sen de ulaşabilirsin diyor.Onun için peygamberde örnek yapıyor.
Peygamberimiz yanlış hüküm çıkarabiliyorsa biz bu konuda ma’zuruz.
Şimdi elbette bu da çok güzel bir soru. Bunun içinde Al-i İmran 7. ayete bakalım yanlış hüküm elbette çıkarabilir.Allah’u Teala لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا لَهَا” demiyor mu?.Necm suresin deki
وَمَا يَنطِقُ عَنِ الْهَوَى
ayeti yanlış söylüyorlar . O ayet ona delalet etmez.O yanlış Necm suresinde ki o ayet olmaz.O peygamberimiz vahyin gelmesiyle alakalıdır.Yanılanlar o ayetle diğer ayetlerin irtibatını kopararak yanlış görüşlerine delil getiriyorlar.
“Etiullahavretiurrasul” oradaki itaatin tekrarlanması yeni bir emir gerektirmiyor mu?
Şimdi diğer arkadaşın sorusuna cevap verelim. Burada diyor ki Allah’u Teala .Bu hükme ulaşmamnın yolu muhkem müteşabih ayetleri ikişerli sistem içerisinde toplamak bir Kuran halinde hüküm oluşurmak. Ondan sonra oradan hüküm çıkarmak değil mi?Orda insanlar ayetler arasında yanlış ilişki de kurabilirler. İlgili olmayan ayetle ilişki kurabilirler.Onun için Allah’u Teala diyor ki .
فَأَمَّا الَّذِينَ في قُلُوبِهِمْ زَيْغٌ فَيَتَّبِعُونَ مَا تَشَابَهَ مِنْهُ ابْتِغَاء الْفِتْنَةِ وَابْتِغَاء تَأْوِيلِهِ
Onun kendi kötü niyeti var. Fitne çıkarmak niyeti .İşi başka bir taraf bağlamak niyetiyle baştan bir kere kötü niyetli . Bunu yaparsa günahkardır.Ama kötü niyetli değil de yanlış yapmışsa problem yok.Peygamberimizin durumu farklı . Peygamberimizden bize yanlış intikal etmemesi gerekir.Onun için Allah’u Teala hemen onun hatalarına müdahale etmiştir. Çünkü Peygamber bize örnek.
Kalbinde eğrilik olmaması gerekir peygamberin.
Peygamberin yaptığı yanlışlar kalbinde ki eğrilikten değil.Bir insan olarak hata yapmıştır.Tabiki “ Peygamber bize güzel örnektir.””لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِيهِمْ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ” sıfırlamış olması gerek.
Şimdi bütün bunlar ortada iken o zaman Cebrail (a.s) ı şöyle düşünün Ben onun için en baştan peygamberimizin Beyti Midras’a gitmesi ile başladım. Beydi Midras’a gidişinde Enam suresi Mekke ‘de inmiştir. Biliyorsunuzأُوْلَـئِكَ الَّذِينَ هَدَى اللّهُ فَبِهُدَاهُمُ اقْتَدِهْ
” Emri gelmişti zaten Allah onlara yol gösterdi sen de onların yoluna gir. Onların yoluna uy. “ Peygamber (s.a.v) Tevrat’ı ve İncil2i bilmediğini biz biliyoruz. Bilseydi oraya gitmezdi zaten . Gidip sormazdı .Biz biliyoruz. O zamana peygamberimiz orya gitti onlardan öğrendi. Sonra ayette geldi.
وَكَيْفَ يُحَكِّمُونَكَ وَعِندَهُمُ التَّوْرَاةُ فِيهَا حُكْمُ اللّهِ“ dedi.
Yanlarında Tevrat ve içinde Allah’ın hükmü varken seni nasıl hakem tayin ediyorlar.İnanmıyorlar da. İnansalar problem yok. O zaman demek ki Allah’ın hükmü. Peygamberimiz doğru iş yapmış ve onu uygulamış. Şimdi namaza gelelim.Peygamberimiz (s.a.v) minbadiye denmesi veya beyaniye demesi. Biz badiyeyi alalım daha sağlam olsun. Şimdi رَبِّ اجْعَلْنِي مُقِيمَ الصَّلاَةِ وَمِن ذُرِّيَّتِي رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ دُعَاء
“Yarabbi beni bu namazı tam kılanlardan eyle soyumdan gelenlerleden de.”
Muhammed (s.a.v) peygamberlerin soyundan gelenlerin en hayırlısı değil mi? Bir kişi bu işi yapacak olsa bu yine Muhammed (s.a.v) dir. Öyle olmuyor mu? Tek kişi yapsın
Bu şimdi boş bir tartışma olacak. Peygamberimiz peygamber olduktan sonra en iyi olduğu ortaya çıkıyor yoksa yüz binlerce Kureyşli vardı.
En iyi olduğunu biz biliyoruz. Ama Cenab-ı Hak katında en iyi olduğu belli. Yoksa Allah’uTeala ona peygamberlik vermezdi. Niye versin peygamberlik.
Biz şimdi Peygamber olmadan önce ki kısmı bahsetmiyoruz. Bir soru üzerine anlattım . Konu anlaşılsın diye .
Peygamberimiz peygamber olur olmaz hemen önceki kitaplara uyayım mı diyor? Öğrenmeye çalışsa da bir günde hepsini öğrenecek değil ki?
Peygamberimiz tabiki imanı biliyordu. Bir kitabın varlığını pekala biliyordu.Tevratı incili bir imanın varlığını biliyordu ama bu kitapta anlatıldığı şekliyle indirildiği kitaptan habersizdi . Burada anlatılan imandan habersizdi.Peygamberimiz bilmiyor ama Cebrail (a.s) biliyordu.İşte Cebrail (a.s)geliyor”
فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْ
geldikten sonrada gelmiş Cebrail (a.s) olabilir.Bu surenin Mekke’ de indiğini biliyoruz.
Bu abdest önceki peygamberlerin de abdestidir , diye bir hadis biliyoruz.
Peygamberimiz bunu nerden biliyordu. Kuran-ı Kerimde ayet var mı? Yok . Ama var . Hepsine namaz kıl emri verildiğine göre namazla ilgili bağları hepsini kurarsan hakikaten önceki peygamberlerin aynı şekilde kılmış olması gerektiğini anlarız.
Hocam diyoruz ki recmle ilgili Tevrat’ta şu anki elimizdeki ya da onların elinde ki Tevrat’ta recmle ilgili hüküm vardı . Abdestle ilgili hüküm yoktu.Biz diyoruz ki peygamberimiz her iki durumda da önceki peygamberlerin şeriatına tabi olmakla mükellefti.Şimdi bakıyoruz bazı yerinde yok. Şu anki Tevrat’tan bahsediyoruz. Abdest yok.Önceki peyganberlerin şeriatında vardı diyoruz.Başka yerde diyoruz ki recm var .Peygamberimiz onların kitaplarından kaynaklarından göstermek istedi ve Allah da bunu te’yid etti.Bir yerde var bir yerde yok yani . Peygamberimizin itimat ettiği kitap hangi kitap.İşte bu soru çok iyi bir soru ayıklayacağız.
Maide 15. Ayet
“Bu kitapta sizin gizlediğinizi çok şeyi açıklıyor. “Demek abdest gizlenen şeylerden.Gizlenen şeylerden olduğu için peygamberimiz ancak Cebrail (a.s) den öğrenecek.Nereden öğrenecek. Buna vahiy diyecek olursak. Yani bu abdest önceki şeriatlarda da vardı.
Recm kolay önce abdest işini halletmemiz lazım. Recm var ama o anda gizliyorlar. Kitaplarında var o anda gizliyolar .Mesela Kuran_-ı Kerim’ de recmle ilgili bir ayet yok.Niye .Çünkü “Bir çoğunu da affediyor.”
Halktan gizledikleri yok bütün vatandaşlar biliyor recm cezasını .Herkesin elindeki kitapta var o.Ali Rıza DEMİRCAN söylüyordu: Sinegok’ta “Yusuf Besalel?”Bu kişi bir tv kanalına çıkmış. O kanalda Yahudilikteki günlük ibadetleri sormuş.O da cevap olarak biz günde 3 vakit ibadet yaparız.Ama Yahudilerin başka grubu vardır ki Müslümalar gibi günde 5 vakit namaz kılarlar demiş. Biz Müslümanların abdestine benzer şekilde ellerimizi yıkarız demiş.
Şimdi bu son derece normal.Bir gurup gizliyor bir grup gizlemiyor.Cenab-ı Hak diyor mu sizin dediğiniz bir çok şeyi açıklayan bir kısmını da affeden bir peygamber.
قَدْ جَاءكُم مِّنَ اللّهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُّبِينٌAllah’tan bir nur ve apacık bir kitap da gelmiştir.
Tekrar başa dönelim yani senin olayına diğer olayları anlatmak kolay. Şimdi bütün peygamberlerde namazın ikamesi var mı?
Var.
Aynı şekilde yani ve ekimıissalah “ diye geçiyor.Hepsinde. O essalat ve ekimu Arapça bakımından demek ki bütün peygamberlere verilen emir böyle olması gerekiyor. Budistlerin Buda’nın karşısındaki hareketlere bakın kıyam ,rüku ,secde hep var. Nasıl yapmaları fark etmiyor. Bizim namaza benzer ibadetleri var.Vakitleri ne zamandır onu bilmiyoruz.
Hristiyanların da beş vakit namaz kılma şekilleri olduğunu kendileri biliyor. Roma’da toplantıda bir Prof. Yusuf Baselel’in dediği gibi Yahudilerde 3 vakit ibadet vardır dedi. Bende dedim ki 5 vakittir hatta 7 vakittir. Bir de teheccüt ve kuşluk vakti vardır .Ama o zorunlu değil gönüllüdür.Ama 3 vakitte birleştirilebilir dedim sesini çıkartmadı.Hiç itiraz etmedi . Sonra döndüm orada Katolik birileri vardı .Dedim ki bu ibade ler sizde de var niye siz neden namaz kılmıyorsunuz dedin onlarda hiç ses çıkarmadı.Sizin sadece Süryaniler kılıyordu onlarda son zamanlarda kılmayı bıraktılar.Biz bunları biliyoruz. O zaman abdestin olması gerekiyor. Levbilerde geçen ifadeler bizim abdesti anlatan ifade şeklinde değil.Namazı anlatan bir iafade de yok orada.Ben öyle zannediyorum ki benim kuvvetle tahminim benim Kuran-Kerim’den anladığım o başka derslerde de konuşmuştuk şu andaki Tevrat Kuran inereken Yahudilerin o zaman elinde bulunan Tevrat değil. Arada ciddi bir fark var.
Şimdi burda İbrahim (a.s) den beri peygamberimiz orada namaz kılmak istemiş olabilir çünkü namaz kılan insanlar var.Demek ki bu namazı nasıl kılacak . Cebrail (a.s) gelip onu öğretmiş olur. O anda namaz kılanlar da Beyti Makdis’e döndüğü için o anda Davut (a.s) kuralları geçerli. Beyti Makdis’e dönmüş olarak kılabilir ve abdesti de o şekilde öğretmiş olabilir. En başta okunan hadiste Cebrail (a.s) geliyor .Kabe’nin yanında kıldırdı diyor.
Peygamberimiz o kıldığı namazı müslümanlara emrettiğine dair bir şey biliyor muyuz.Eşine öğretmiş olabilir. O aile içerisinde.
Şu rivayetler onu desteklemiyor mu. İki vakitti biri sabah diğeri akşam.
O vakitlerle ilgili rivayetler zayıf rivayetler.Emretmesi için bir sebep yok .İçki konusu Tevrat’ta içkinin haram olduğunu biliyoruz.
Prensip sunmamak gerekiyor .فَبِهُدَاهُمُ اقْتَدِهْ” Peygamber olduğu günden beri mi فَبِهُدَاهُمُ اقْتَدِهْdedi
Aksi bir durum olmadığı müddetce önceki kitabın hükmüyle mükellefti. Bu da bir emirle olması lazım. Bu da tartışma konusu.
Burada herhangi bir tartışma meydan yok etraflı düşünülürse burada hiçbir problem yok.Peygamberimiz (s.a.v) kalkmış iki kişi yanına gelip zina ettik deyinceye kadar o konuda herhangi bir sorusu yoktu. Bu ikisi de Yahudi başkası değil bunlar.Sonra Müslümanlara da uyguluyor. Ama niye uyguluyor .Çünkü Kuran-Kerim onun Allah’ın hükmü olduğunu tasdik ediyor.Öbürü tasdik edilmiş değil . Ama bunu tasdik ediyor.
Şimdi tasdik gerekiyor bu bir.Bir de Peygamber Efendimizin bir kere bu konuda bilgisi olmadığını Kuran ‘dan biliyoruz. Gidiyor okuyor falan diyecekler diye bunların hepsini biliyoruz. Bilgisiz olması beyaz bir sayfa açtığını gösteriyor.Yahudiler bunları biliyordu neden uygulamıyorlardı Onlarda
فَبِهُدَاهُمُ اقْتَدِهْ burada ki inceliği kaçırıyorsunuz. Recm cezasını uygularken Tevrat cezasını uygulamış oluyor ama Kuran tarafından tasdik edilmiş olan hükmüne uymuş oluyor
Peygamberimiz ilk önce harekete geçiyor ondan sonra onay gelir.Bunda da ilk başta haram kılmayan ayetler geliyor.
Peygamberimiz bir ilim adamı gibi gelin gerekli araştırmayı yapalım hüküm çıkaralım demiyor.Peygamber olarak Allah neyi emretmiş ise onu tebliğ ediyor. Dolasıyla Cebrail (a.s) gelip orada peygamber efendimize içki haramdır bunları söyle haram etsin derse o zaman Cebrail (a.s) Allah’ın işine karışmış olur.Yanlış olur.
Namazda da öyle şey var niye karışıyor.
Namazda öyle bir şey yok diyorum.Niye yok. Ebu Zer demiyor mu ben namaz kılıyordum diye. Peygamberimiz 8 (s.a.v) Allah’a ibadet etmek istiyor.Ortada bir namaz olduğunu görüyor. İşte Cebrail (a.s) öğretiyor . Bu ibadetin ne manisi var.Peygamberimiz namaz kılarken onunla birlikte ümmetinden namaz kılanlar olur anlatılıyor. H z. Ali çocukken evlerine gittiğinde namaz kıldıklarını görüyor.Gayet normal İbrahim (a.s) zamanından bu yana kılındığı için.Ama Peygamberimiz insanlara gelin namaz kılın diye emir vermiş mi? Böyle bir rivayet var mı? İçki yasağı yoktu ama içmiyordu kendisi.Mekke’de yaşayan ehli kitap namaz kılıyorlardı. Daha önceki peygamberler inananlar olduğuna göre ibadet şekli zaten var.
Onlar olsa bile onlara sorma yerine Cebrail (a.s) görüşebildiğine göre Cebrail (a.s) gelmiş öğretmiş olabilir. Problem yok.
Cebrail (a.s) niye sorsun ki Cebrail 8a.s) sadece onu te’yid ediyor.Sorarsa o zaman iki ayrı kaynak oluşmuş olur. Cenab_ı Hakkın yanında .(HAŞA)
Peygamberimiz Yahudilerin yanına gidiyor kutsal kitabınız bu konu hakkında ne diyor daha sonra ayette bunu te’yid ediyor ve Allah’ın eski kitablardaki bildirmiş olduğu hükmü olduğu ortaya çıkıyor kesinleşiyor.
Birinci olayda da yine eski kitaplarda vardır. Kuran2dan bunu anlıyoruz. Abdestin ,namazın orucun olduğunu biliyoruz. Bir olay hakkında geliyor diyor ki bu senden önceki peygamberlerin abdesti ve namazı da bu şekilde idi. Bu da bir tasdik değil mi?
Yok ihbardır tasdik değildir.Tasdik o inen ayettir.Ayet tasdik eder Cebaril (a.s) ihbarda bulunur.
Dersin başında rüyadan bahsettik. Sahih rüya da görebiliriz.Bu rüyalar için bizim için ne emir doğurur ne de yasakta doğrurur.Peygamber için doğurur. Yok vahiyle tasdik edildiği zaman doğurur.
İbrahim rüyası ile ilgili nasıl bir tasdik gördüki “KAdsadakallahu rüya” var ya.
İbrahim (a.s) demek bu işin evveliyatı vardır.İbrahim (a.s) götürüyor bu işlemler oluyor eğer muhalefet edecek olsa Cenabı Hak müdahale eder.Peygamber o bizim gibi değil ki.
Rüyada aldığını emir olduğunu bir önceki ayet söylüyor.İsmail (a.s) da biliyordu. Bunu nerden biliyordu?Rüyada gösterilmiş. Mesele o.
Sadece rüyadan bahsediyor. Demek ki peygamberlerin ve bizim rüyamız farklı.
Bu bir vahiy alan peygamberdir.Ama biz öyle bir şey değiliz.
Peygamberlere hikmet de öğretildiğine göre hangi rüyanın sadık hangisinin sadık değil olduğunu bilirler. Hz İbrahim gelen kitabı Kuran-ı Kerim’den öğreniyoruz. Kendi kitabında bunların ne demek olduğunu bilir.
Peygamberimiz içnde Allah ne diyor
لَقَدْ صَدَقَ اللَّهُ رَسُولَهُ الرُّؤْيَا بِالْحَقِّ لَتَدْخُلُنَّ الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ إِن شَاء اللَّهُ آمِنِينَ مُحَلِّقِينَ رُؤُوسَكُمْDemekki aynen o şekilde görmüş rüyasını
Mutlaka Mescid-i Haram’a gireceksiniz güvenlik içerisinde başlarınızı traş etmiş olarak Kabe’ye gireceksiniz.Başlarını traş etmiş olarak Kabe’ye inenler hacılardır.Umreciler değildir.Hac ibadetinizi yapacaksınız demiş oluyor.
Peygamberimize büyük kitaplara tabi olması emredilmiş olsa sahabeler neden Tevrat’ın okunmasını emretmiş.
Bunlar çok güzel sorular.
Kuran-ı Kerim’de Kuran’ın Tevrat’ı tasdik ettiği İncil’i tasdik ettiğine dair bir ayet var mı?
نَزَّلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقاً لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ نَزَّلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقاً لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ وَأَنزَلَ التَّوْرَاةَ وَالإِنجِيلَ”
Al-i İmran’daki bu ayet son derece mühimdir.”veinkünte fi şekkin yekraunel kitabe minkabelk “
Bu başka bir olaydır.Sana vahyedilen hakkında şüphen varsa önceki kitap indirilmiş olanlara söyle baksınlar.Daha önce kitap indirilmiş olanlar ne yaparlar . Cenabı Hak diyor ki eğer siz inanmıyorsanız “İsra’nın son ayetleri ”kulemibnubihi”
Kuran’a ister inanın ister inanmayın kendilerine bu Kuran okunduğu zaman çeneleri üzerine yere kapanırlar.Bu başka bir şey
Kuran’ın Tevrat ve İncil’i tasdik ettiğine dair bir ayet var mı? Soru bu.Çok önemli bir soru.
Alimrandaki
نَزَّلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقاً لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ وَأَنزَلَ التَّوْرَاةَ وَالإِنجِيلَ
var devamı var “ve
وَأَنزَلَ التَّوْرَاةَ وَالإِنجِيلَ” minel kitabi demektir
Başka hangi ayet var.
Ayetlerde çelişki mi yok diyor” مُصَدِّقاً لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ “
Burda çok önemli bir husus var.”مُصَدِّقا” 11 yerde varmış. Ayetlerdeki “limamaaküm” bu Tevrat olur.”Ehlel Kitap” olduğu için İncil de olur “إِنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُم مُّصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرَاةِ“
Bu İsa (a.s) ile ilgili. Bu ikisi arasındaki farkı anlamamız lazım.” مُّصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرَاةِ “ diyen İsa (a.s) . Maide 48 .ayette.Asıl önemli olan o. 1 yerde varmış.Ayetlerdeki “limamaaküm” Bu Tevrat olur.”Ehlel kitap” olduğu için İncil de olur “
إِنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُم مُّصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرَاةِ “
Bu İsa (a.s) ile ilgili. Bu ikisi arasındaki farkı anlamamız lazım.
” مُّصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرَاةِ “ diyen İsa (a.s). Maide 48 .ayette.Asıl önemli olan o. Esas meseleyi açıklayan ayet bu .”
وَأَنزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ الْكِتَابِ”
مُصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ açıklıyor مِنَ الْكِتَابِ.Tevrat’ta ve İncil’de olup da kitapta olanları tasdik ediyor. Ümmül kitapta olanları kastediyor.Peygambere indirilmiş olanı tasdik ediyor. Diğerlerini değil.Tevrat tasdiki geçmedi. Sadece İsa (a.s) ile ilgili olan ayette var.Kuran-ı Kerim Tevrat’ı bütün olarak tasdik etmiyor.Allah’ın indirdiği ve onlarda olanı tasdik ediyor.Orda olup da Allah’ın indirmediği de var.O kitaptan olan Kuran’dan olan bu hükümleri Kuran-ı kerim koruyor.
Analmıylanesh mi var.Nesh ediyor misliyle neshediyor.Alıyor.Dolayısıyla Kuran-ı Kerim Tevrat’ta ve İncil’de olan ayetleri kendi içine alarak koruma altına almıştır”.فَبِهُدَاهُمُ اقْتَدِهْ”yani Tevrat’ı tasdik etmiş diye bir ayet olsa Kuran-ı Kerim de tıpkı İsa (a.s) gibi İncil’de olduğu gibi ben şeriatı değiştirmek için gelmedim.Tamamlamak için geldim.O zaman Tevrat’ta ve İncil’de olan bazı hükümleri tasdik ediyor. Dolayısıyla peyganber efendimiz gidemez Tevrat’ta İncil’de ne hüküm var onu uygulayayım diyemez. Kuran-ı Kerim de “فَبِهُدَاهُمُ اقْتَدِهْ“demeden onu uygulayamamıştır Peygamber efendimiz.Yanlış da olabilirdi o hüküm.
Aceleci davranmamış فَبِهُدَاهُمُ اقْتَدِهْ. Var dememiş tasdik geldikten sonra uygulamıştır.
Şübhesiz o kitapta olan hüda mı dalal mı olduğunu bilemez ki peygamber efendimiz.Kuran- ı
Kerim’de hüküm gelene kadar.
Yahudi olayında recm olayında başta gidip soruyor. Nasıl o bilgiye ulaşıyor. Soruyor recm ediyor sonra mı ayet nazil oluyor.Yoksa hemen olay esnasında mı nazil oluyor.
İşte bütün bunlar birleştirdiğiniz zaman mecburen peygamberimizin onu uygulaması için kitaptan olduğunun tasdiki gerekir.
Bu ayet indikten sonra gitmiş olabilir.
O daha mantıklı geliyor. Peygamberi hakem yapmışlar. Peygamberi neden hakem yapıyorlar .Allah’ın hükmüne uymak için.
İstiyorlarsa kitaplarında var.O kitaplarda ne olduğunu belirtmemiş Cenab’ı Hak .
Rivayetlerde ufak tefek kaymalar olabilir. İki kişi peygamberimize geliyor sen bize hakem ol diyor.Seni hakem yapmaya geliyorlar . Sana niye geliyorlar ki önlerinde Tevrat var o konuda da Allah’ın hükmü var.O zaman o hükmün ne olduğunu söyledi mi bu ayet. Öyleyse peygamberimiz onlar arasında hakemlik yapmasa bile “fihe “ dediğine göre onu öğrenmesi gerekir. Bakalım nedir orda.Çünkü tasdik etti Kuran-ı Kerim onu.O zaman mecburen gidiyor diyor ki burada ne var.Abdullah İbni Selam da ya rasulallah yanlış söylüyorlar diyor.Esas o hükmü öğrenmenin zamanı şimdi geldi.Hakem olduğu için de hemen uyguluyor.Allah’ın hükmü olduğu kesinleşince müslümanlardan da aynı suçu işleyenlere aynı cezayı veriyor.Ne zamana kadar ? Bu cezayı kadıran Nisa suresi 15. ayet gelinceye kadar.Bütün bunları birleştirdiğimiz zaman baştan beri yapılanları şöyle bir özetlesek:
1-Cebrail (a.s) Peygamberimize abdest almayı öğretti. Buhari’de geçen rivayete göre namazı kılmayı da öğretmiş.Hem namaz kıldırmış hem vakitleri bildirmiş.Cebrail (a.s) namazı nerden biliyor.Gayet rahat bütün peygamberlere vahiy getiren o.Bütün peygamberlerin kıldığı namaz aynı namaz . Peygamberimiz de İbrahim (a.s) da . Zaten İbrahim’in dinine uyuyor oda belli. Tekrarlayalım: Mekkeliler için Millete Ebiküm İbrahim diyor Allah’u Teala .Babanız İbrahim çünkü hepsi onun soyundan geliyor. Yahudiler için Tevrat’a uyun diyor.Hristiyanlar için de İncil’e uyun diyor.Peygamberimiz de namaz kılmak istiyordu. İster de İbrahim (a.s) namazı var.Peygamberimiz Hac ve Umre yapıyordu Mekke’de iken de.Müslümanlar da yapıyorlardı.Safa ile Merve arasın da say etmedikleri için Allah’u Teala uyardı neden say etmiyorsunuz diye.Namaz kılmasına hiç mani yok. Namazı nasıl kılacak.Cebrail (a.s) gelip İbrahim (a.s)ın namazını ona öğretmiş olması en makul şeydir.Bu senden önceki Peygamberlerin namaz vaktidir dedi mi?Sonra inen ayetlerde Cebrail (a.s)in öğrettiklerine muhalif hiçbir şey söylemiyor.Peygamberimiz Kuran-ı Kerim’den namazı nasıl öğrenecek.Gayet kolay önceki peygamberlerin namazını kılmış ama o namazın her öğesi Kuran-ı Kerim’de var.Burda herhangi bir problem yok.
Bu ne doğuruyor. Bu soru gerçekten doğru bir soru . Oda şu kendi şahsına namaz kılıyordu başka kılmak isteyenlerle birlikte kılardı.Ama orda siz namaz kılın diyemez . Niye diyemez çünkü o risalet gereği olan bire şey değil.Allah’ın o konuda emri gelmemiş ki insanları tebliğ etmiş olsun da siz de namaz kılın desin.Dolayısıyla o konuda tüm ayetler inmemiş olabilir.İnmediği anlaşılıyor burada ilgili ayetler. Konuyla ilgili ayetler indikten sonra Cebrail (a.s) namaz kıldırmış abdest aldırmış olabilir.Bu da mümkün olabilir.
Zaten İbni Hişam’da namaz farz kılındıktan sonra geldi Cebrail (a.s) .Bu da olabilir. İzahta ondan önce vardıysa mesele ondan soınrası kolay.
Öğrencilere bir eğitim veriyorsunuz bir de tatbikat yaptırıyorsunuz.
Namazın Mekke’de farz kılındığı ayetlerden kesin anlaşılıyor.Farz kılındıktan sonra neye göre namaz kılıyor.Cebrail öğretti. Şimdi orada ki hükmü ne olacak.Mekke döneminde namaz farz kılındı artık.
ikinci fasla göre yapalım diyorsun .O birincisine göre değil.Müslüman oldum diyen herkesin namaz kılması gerekir.Neye göre namaz kılacaklar kaç rekat kılacaklar.Vakitleri ile emir var da şekil şemal ne olacak.
O namazı kılın emri geldiğine göre Cebrail gösterdiği şekilde kılmaları gerekir.Onun ayeti yoksa ona uymaları farz oluyor.
İbrahim (a.s) Kabe’yi yaptıktan sonra”
رَبِّ اجْعَلْنِي مُقِيمَ الصَّلاَةِ وَمِن ذُرِّيَّتِي رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ دُعَاء”
diyor.Yarabbi bu namazı kılan bir kişi yap beni ve soyumdan gelenleri de . Mekkeliler İsmail (a.s)in soyundan gelmiyorlar mı? Tabi ki onlar namaz kılıyorlardı. Kılmaları gerekir.Yani bir kişi de olsa kılması gerekir.Bu dua kabul edildiği için o ipin kopmaması gerekir.
Sadece namazla ilgili emir geldi Cebrail (a.s) öğretti. Cebrail’in öğrettiği kısmın hükmü ne?Namaz farz ayetle sabit . Nasıl kılınacağı peygamberimiz bana bakarak kılın .”وَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ“ diyor ya o namaz diyor.Eskilerin kıldığı namazı.
Aslında aynı namaz. Düzeltme gelinceye kadar tuttukları oruç ne ise namaz da öyle mi acaba ?Öyle olması gerekiyor “ o namazı kılın” diyor.Başka bir şey söylemiyor.
Bizi cahiliye toplumunun tasvir edilişini bizi biraz aldatıyor.. Cahiliye toplumu vahşi barbar , hepsi bedevi , Hz İbrahim geleneğinden kopmuş adeta hiçbir irtibatı olmayan toplum olarak tasvir ediyoruz.
Halbuki öyle değil Mekke toplumu.
Ondan sonra namaz nerden çıkıyor diğer ibadetler nerden çıkıyor. Hiçbir rivayet yok.Ama bu da ne ya demiyorlar. Namaz farz kılındığında ya bu da ne demiyorlar
Hiç kimse demiyor herkes biliyor namazı.
Bildikleri tam doğru mu?
O ayrı bir konu.
Orda Cebrail (a.s)
“وَمَا كَانَ صَلاَتُهُمْ عِندَ الْبَيْتِ إِلاَّ مُكَاء وَتَصْدِيَةً فَذُوقُواْ الْعَذَابَ بِمَا كُنتُمْ تَكْفُرُونَ”
Bunu nasıl anlayacaksın.
Orada namaz ibadetini tahrif etmişler. Haccı da tahrif etmişler. Ama kaldırmışlar. Cebrail (a.s) tahrif edilmiş şeyleri düzeltiyor ve düzgününü gösteriyor .İşte bu kadar.
“فَوَيْلٌ لِّلْمُصَلِّينَ” ye illaki namaz demek gerekmez. Yanlış ibadet yapmayı da içine alıyor ama “Feveylül”e dayanarak bir insan o kelimenin ilk akla gelen manasıyla Mekkeliler zaten namaz kılıyorlardı. Böyle namaz mı olur ,namazla alakaları yok “
عَن صَلَاتِهِمْ سَاهُونَBakın şimdi bizde bizim dini tanımlamamız kendi kafamıza göre olunca çok yanlış şeyler ortaya çıkıyor.
Biz de kafiri nasıl tanımlarlar . Allah’ a inanmayan ataist değil mi? Allah ve din tanımayan. Böyle bir olay yok ki. Ayetlerle Firavun’u tanımladık. Firavunla Musa (a.s) ın peygamberliği konusunda en küçük şüphesi olmayan bir kişi.Bunun imanı var وَاسْتَيْقَنَتْهَا أَنفُسُهُمْ ظُلْمًا وَعُلُوًّا”
yakin sahibi bu , kesin bilgisi olan bir insan.Peki Firavun nasıl kafir oldu?
Kafir örten demektir. Örtecek bir şey olmayan neyi örtecek. Örttü neden örttü zalimlik yaptı üstün olmak istedi. Bunun için onu görmezlikten geldi. Hangi adama nankör derler. Bir iyilik yaparsın görmez. O kişiler. Nanköre kafir demiyor mu Araplar.
Şu ana kadar yapılan tanımlarla yola çıkılırsa ortalık karışır. Siz o şekilde kafir müşrik tanımıyla gittiğiniz zaman o insanlar sizi reddediyor. Biz de tevhid inancını şöyle anlatırlar: Allah’ın varlığına birliğine inanmak. Dünyada hangi adamla konuşsan ben zaten Allah’ın varlığına birliğine inanıyorum. Şeytan demiyor mu Allah’ın varlığına, birliğine inanıyorum .Hiç şeytan iki tane Allah varlığını söylemiş mi? O zaman şeytan da dört dörtlük Müslüman olur.Ebu cehil de biliyor.Zaten dua ediyor Kabe’nin astarına yapışarak Bedir Savaşı’na gitmeden önce. Ayette ona işaret var.”فَقَدْ جَاءكُمُ الْفَتْحُ”Gerçekler açıklansın ortaya çıksın diyordu. Hadi gerçekler açığa çıktı hadi buyur.O gerçeği bilmediğinden değil gerçek hesabına gelmediğinden kafirliğinden. Onun için suçlu olarak ceza görüyor.
Sanki İslamiyet’in ihtiyacı varmış gibi devri sabık meydana getirmek için Mekke toplumunu ne kadar kötülük varsa onların yapıldığı yer olarak anlatılıyor.
O kaynaklarda namazın tahrifini veren bir şeyler de bulmak lazım. Aynı anda onaylıyorsa düzeltiyorsa
Bu konularda Kuran’dan başka kaynağımız yok.
Neye göre kıldırlar Mekke’de . Rivayetlerde önce kılıyorduk sonra kılıyorduk filan
Belki şeyde bulunabilir Arap şiirinde müallakatta .
Rivayetlere bakarsak namazları kılıyor selam veriyorduk.
Peygamberimiz Mekke ‘yi fethettiği zaman sefa tepesinde Mekke’nin hanımlarıyla görüşüyor. Hint de onların arasında . Orda zina etmeyeceksiniz dediği zaman Hint ne diyor: Bu ne biçim söz diyor.Öyle şey mi olur diyor.Tuhaf karşılıyor peygamberimizin bu sözünü.Bu ne biçim söz hür bir kadın zina eder mi, diyor. Biz nasıl anlatıyoruz kitaplarda .herkes çocuğunu gömüyor. Bizim doğru anlatmamız lazım .Ataistlerle konuştuğumuz zaman onların bir itirazları olmuyor. Hatta konuştuğumuz bir ataist bir müddet sonra Allah tevbeleri ne zamana kadar kabul ediyor diye sordu.
Kuran-ı Kerim Mekke’ de iniyor diyor ki babanız İbrahim Hristiyan’a diyor ki İncil, Yahudi’ye diyor ki Tevrat .O zaman bu insanlar ne yapıyor. Kendilerinde olan bir halkaya takıyor halkasını . Öyle bir takıyor ki hiç itiraz şansı yok.Biz de bu insanlara hitap ederken Allah’ın kelamıyla hitap edeceğiz. O zaman problemlerin hepsi çözülüyor. Bu konuşmalarımızın uzamasınn tek sebebi bizde bu işim temeli maalesef Kuran’a göre atılmış değil. Kuran’a göre temel atılmadığı için bir yere oturtamıyorsun okuduğun ayetleri hadisleri şunu bunu. Bunu düzeltmek lazım.