Bugün Nisa Suresinin 101. Ayetinden 103. Ayetine kadar okuyacağız. Bu ayetlerde yolculuk halindeyken namazın nasıl kılınacağı anlatılmaktadır.
Yolculuğa çıktığınızda, ayetleri görmezden gelenlerin (kafirlerin) size saldırı yapmasından korkarsanız, o namazı (yolculuk namazını) kısaltmanızda bir günah yoktur. Çünkü kafirler, size açık düşmandırlar. (Nisa 4/101)
Buradaki fitne, savaş çıkarma manasına gelir. Fitne demek ateş demektir. Bu ateş bazen aile içerisinde çıkar, bazen toplum içerisinde çıkar ve her insanın hayatında böyle ateşli anlar vardır. Bazı anlarınız olur ki yandım Allah dersiniz.
Mesela size birisi bir altın verir. Onun gerçek altın olduğunu anlamak için onu ateşe sokarsınız. Eğer altın değilse dışındaki altın kısmı erir, içindeki demir kısmı ortaya çıkar. Böylece onu imtihan etmiş olursunuz.
İnsanlar da normal durumlarda çok iyidir, çok hayırseverdir. Allah sizi imtihan ettiğinde isyan edersiniz. İşte dışınızdaki altın gider içinizdeki demir kalır.
İşte savaş o ateş gibidir. Bir fitnedir. Toplumu da bazen böyle yakan fitneler vardır. Şu anda Türkiye’deki fitneler gibi. Bütün dünya Türkiye’yi yakmaya çalışıyor. Hayırlı mı şerli mi?
Şu ana kadar ortaya çıkan şey hayırlı olduğunu gösteriyor. Allah, insanların gönlüne güven verdi, karşı tarafın gönlüne de korku vererek hayırlı şeyleri ortaya çıkardı. Bütün dünya biz bunları paslı teneke zannediyorduk, meğerse altınmışlar demeye başladı.
Şafi mezhebi bu ayete bakarak yolculukta namazın kısaltılmasının caiz olduğunu ama kısaltmamanın daha iyi olduğunu söylerler.
Bir ayeti ayeti mutlaka başka bir ayet açıklar. Sizin zihninizde birçok soru oluşur.
Kafirler var, yolculuk var, bir de namazın kısaltılması var. Sadece bu ayete baktığınız zaman buradan bir şey anlayamazsınız.
Tefsirlere bakalım deseniz oradan da bir şey anlayamazsınız. Çünkü tefsirlerde bir ayetin başka bir ayetle açıklanması diye bir şey yoktur.
Bunu söylerler ama yapmazlar.
İçlerinde olur da onlar için namazı tam kılarsan, onların bir kısmı seninle beraber namaza dursunlar ve silahlarını kuşansınlar; (ilk) secdeyi yaptıktan sonra çekilsinler; bu defa namazı kılmamış öbür kısım gelsin, seninle namaz kılsınlar, tedbirli olsunlar ve silahlarını kuşansınlar. Kafirler ister ki silahlarınızdan ve eşyanızdan uzak kalasınız da üzerinize ani bir baskın yapsınlar. Yağmurdan zarar görür veya hasta olursanız, silahlarınızı bir yere koymanızda bir günah yoktur ama tedbiri elden bırakmayın. Allah, o kâfirlere küçük düşürücü bir azap hazırlamıştır. (Nisa 4/102)
Namazı kısaltmanızda günah yoktur dediğine göre ister kısaltırsan ister kısaltmazsın.
Müslümanlar sürekli yanlarından silah bulundururlardı. Çünkü Müslüman toplumda her Müslüman polistir. Her Müslüman jandarmadır. Her Müslüman çevresinin korumasından sorumludur. Herkes birbirine karşı sorumludur.
Ondan dolayı eskiden mahallelerde hırsızlık kolay kolay olmazdı. Polisiye olaylar hemen hemen hiç olmazdı. Çünkü herkes çevresindeki her şeye karşı duyarlıydı ve müdahale etme imkanına da sahipti.
Batılılar dünyaya kurumsallaşma diye bir şey öğrettiler. Orduyu, jandarmayı, polisi kurumsallaştırdılar. Kağıdı da para yaptılar. Zayıf olan birkaç kişinin cebine koydun mu tüm kurumu ele geçiriyorlar. Ondan sonra sen oradan başarı bekle.
İçinizde tarihe meraklı olanlar varsa bir baksın ki, Osmanlı, batı tipi ordu kurduktan sonra hiç başarılı olmuş mu?
Birinci grup bir rekat kılarak namazını kısaltmış oluyor. Yolculukta yolcunun kısalttığı namaz bir rekat oluyor. Akşam namazı ise kısaltma olmaz. Birinci grup bir rekat kılar, ikinci grup iki rekat kılar.
Bu ayette Resulullah namazı kısaltmayarak iki rekat kıldı, diğerleri kısaltarak bir rekat kıldılar.
Burada kısaltılan namaz 2 rekatın bire indirilmesidir. Demek ki seferde tam namaz iki rekattır. Çünkü Resulullah tam namazı iki rekat olarak kıldı. Biz seferde namazı kısaltmıyoruz, iki rekat olarak kılıyoruz.
Bu iki ayeti birlikte okuduğumuz zaman problem hemen çözülüyor. Seferde namaz iki rekattır, tamdır. Kısaltma karşıya düşman çıktığı zaman olur, bir rekata kısaltılabilir. Kısaltmayabilirsiniz de.
Şu mezheplere bakın bu ayetleri birlikte okuyanı bulamazsınız. Allah bu kitabı kendisi açıklamıştır.
ELİF! LÂM! RÂ! Bu öyle bir kitaptır ki âyetleri hem muhkem kılınmış hem de doğru kararlar veren ve her şeyin iç yüzünü bilen Allah tarafından açıklanmıştır.
Böyle olması, Allah’tan başkasına kul olmayasınız diyedir. Ben de o kitapla sizi uyaran ve müjdeleyen kişiyim. (Hud 11/ 1,2. Ayetler)
Resulullah hayattayken namazlarını yolculukta hiç dört rekat olarak kılmamıştır. Bu ayetlere göre kılamaz.
Hanefi mezhebi namazı kısaltmak azimet demiştir. İmam Şafi de Aişe validemize mal edilen bir söze dayanarak, iki rekata düşürmenin ruhsat olduğunu söylüyor.
Allah’ın ipine (Kur’an’a) hep beraber sıkı sarılın, uzakta kalmayın. Allah’ın üzerinizdeki nimetini aklınızdan çıkarmayın. Bir zamanlar aranızda düşmanlıklar vardı; Allah, kalplerinizi birbirine ısındırdı da O’nun nimeti sayesinde kardeşler oldunuz. Bir ateş çukurunun kenarındaydınız, oradan sizi O kurtardı. Allah, âyetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız. (Al-i İmran 3/103)
Osmanlı’nın çöküşünde herkes düşmanı suçluyor. Düşmanı suçlamak aptallıktır. Sen ne yaptın?
Bugün hala seferde namaz kısaltılmaz dört rekat kılınır diyen hocalar var. Sen Allah’ın yaptığı açıklamaya bak.
Ayetler arasındaki bağları koparınca hiçbir şey anlamıyorlar bu defa da kendi kafalarına göre anlam vermeye çalışıyorlar.
Namazı kılarken Allah’ı; ayakta, oturur halde, ve yanlarınız üzerinde anın. Güvene kavuştuğunuzda o namazı tam kılın. Çünkü namaz, müminlere, vakitle sınırlı olarak farz kılınmıştır. (Nisa 4/103)
Namazda elleri bağlamak şart değildir. Resulullah bazen bağlamıştır bazen bağlamamıştır. Allah’ı zikir kuran okumaksa, ayaktayken kuran okuyoruz. Allahuekber de Allah’ı zikirdir.
Secdeler iki tane olmak zorundadır namazda.
Rüku yapıldığı zaman gövde, kollar ve bacaklar üzerine biniyor. Rüku kadın için de erkek için de aynıdır. Kadınlar farklı rüku yapmazlar.
Secdede de vücut hem kollar hem bacaklar üzerinde olur. Göbek bacaklara değmez.
Namaz kılma şeklinde kadın ve erkek arasında farklılık yoktur.
Vakit çıktı mı o namazı bir daha kılamazsın. Namazın kazası yoktur.
Namazın kazası var demek, millete namaz kılma demektir. Uyuma ve unutma olursa uyandığınızda ve aklınıza geldiğinde o namazı hemen kılarsınız.
Namazı sonra kılarım dediğiniz zaman, sonra dediğiniz vakit hiç geliyor mu?
İslam aleminin daha kötü bir halde olması gerekir. Siz bu işleri bilmediğiniz için Allah size merhamet ediyor. Ulemaya kalsa çoktan Allah Müslümanları batırır, bitirirdi.
Diyanet Vakfının verdiğin meal:
Diyanet Vakfi: Namazı bitirince de ayakta, otururken ve yanınız üzerinde yatarken (daima) Allah’ı anın. Huzura kavuşunca da namazı dosdoğru kılın; çünkü namaz müminler üzerine vakitleri belli bir farzdır.( Nisa 103)
En basit şeylerdeki affedilemeyecek yanlışları görüyorsunuz.
Burada namazın iki rekat olduğunu öğrendik. Yolcuyken iki rekat kılacağız.
Peki üç rekat nereden çıkıyor. Akşam namazı neden seferde üç rekat kılınır?
O fecir vaktine bakın,
On geceye bakın,
O gecelerin çiftine de tekine de bakın.
Geçip giderken o tek geceye özellikle bakın.
Bunlarda kendine hâkim olan kişinin dikkatle eğilmesi gereken şeyler vardır, değil mi? (Fecr 89/1-5)
Namazlara ve orta namaza özen gösterin; Allah’ın huzurunda saygıyla durun. (Bakara 2/238 )
Namazı, güneşin zevalinden (batı tarafına yönelmesinden) gecenin karanlığının bastırmasına kadar, bir de kızıl (şafak) ışıklarının kümeleştiği (toplaştığı) sırada kıl. Kızıl ışıklardaki kümeleşme gözle görülür.(İsra 17/78)
Bu ayete göre ilk namaz öğle namazı, son namaz sabah namazıdır. Orta namaz da akşam namazıdır.
Gündüzün iki bölümünde ve gecenin gündüze yakın zamanlarında namaz kıl. Çünkü iyilikler (namazlar), kabahatlerikötülükleri giderir. Bu, aklını başına alacaklar için bir hatırlatmadır.(Hud 11/114)
Bu ayete göre gündüz iki namaz var gece üç namaz var. Toplam 5 vakit eder.
Bu ayetlere göre orta namaz akşam namazıdır. Akşam namazı 3 rekattır. 3, 2 ile 4’ün arasında bulunur.
Akşam namazı seferde de 3 rekat kılınır.
Öğle ile ikindinin farzları toplamı 8 eder. Bunlar gündüz namazlarıdır.
Akşamın 2 rekatı, yatsının 4 rekatı ve sabah namazının 2 rekatının toplamı 8 eder.
Akşamı namazının 1 rekatı da ortada bulunur. Terazinin dili gibi olur.
Allah, Adem AS’dan beri bütün ümmetlere beş vakit namazı emretmiştir.
Herkes birbirinden görüyor.
Bizim namazla ilgili bir sayımız vardı. Yahudiler de aynı 5 vakit namazı kılıyorlardı. Mekkeli müşrikler de ayın 5 vakit namazı kılıyorlardı.