A. BAYINDIR: Biliyorsunuz bu seneki hac farizası sırasında meydana gelen izdihamdan çok sayıda hacı vefat etti. Onlar vefat edince tabi eskiden de zaman zaman gündeme geliyordu şimdi daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Acaba şeytan taşlama görevi var mı yok mu? Zaman zaman hac senenin her ayında yapılır iddiası ortaya atılıyor. Hatta bir ara vefat eden bir hoca her sene dünyanın bir yerinde yapılmalı diye bir iddia ortaya attı. Hikmet kaybolunca bu tür şeyler rahatlıkla söylenebiliyor. Çünkü okuduğunuz fıkıh kitaplarının hiç birisi tatminkar bilgi vermiyor. Hikmet kaybolduğu için fıkıh kitapları Resulullah’ın yapmış olduğu uygulamanın kurani temelini bulamıyor. Onu bulamayınca da mevcut bilgiler doğru da olsa insanları tatmin etmiyor. Bugün Allah nasib ederse bu şeytan taşlama konusunun kuranda olduğunu inşallah size göstereceğiz. Yani biliyorsunuz hikmet metoduyla. Bu konuya başlamışken hac konusunda genel bilgi verelim. Haccın ayları, haccın günleri, haccın günü, hacda yapılması gereken ibadetler. Bunlarla ilgili inşallah bugün zamanımızın elverdiği ölçüde bir şeyler anlatmaya çalışırız.
Ali İmran suresinin 96.ayetini açarsak orada şeyi görürüz.ALİ İMRAN, 96.. Ayet: İnne evvele beytiv vüdıa linnasi lellezı bi bekkete mübarakev ve hüdel lil alemın: insanlar için yapılmış ilk bina elbetteki Bekke’de olandır”. Bekke kelimesinin anlamı: izdiham, insanların birbirini itip kaktıkları yer anlamına geliyor. Yani kabeyi tavaf sırasında hele hac sırasında çok büyük bir kalabalık meydana gelir. Orada öyle olur ki tavaf ederken ezan okunur,insan olduğu yerde ancak namazını kılabilir. Yok efendim siz kadınsınız gidin arkada kılın mümkün değil yani. Bakarsınız ki iki tane kadının arasında namaz kılıyorsunuz. Arkanızda kadın, önünüzde kadın, yanınızda kadın namaz kılıyorsunuz. Hadi bakalım Hanefi mezhebinin söylediğine göre böyle bir adamın namazı zaten olmaz. Kadınlara olmaz da erkeklere. İlk defa kadınlar kayırılıyor! Önünüzde 3 tane kadın varsa ta son safa kadar 3 tane erkeğin namazı bozulur derler. Halbuki arkadaki erkeklerin hiç haberi yok. Ne biçim bir şey ise. Neyse onlara girmeyeceğim. Bu tür şeyler hep malesef oluyor. Sürekli kalabalığın olduğu yer kabenin olduğu bölge. Ondan dolayı oraya Bekke adı veriliyor. İlk yapılan bina tabi ki o Bekke’de yapılandır. AdemAs tarafından yapılmış olan İlk kamu binası. “Ve huden lil alemin: tüm alemler için de esas yön gösterici”. Çünkü biliyorsunuz Mekke’ye ümmül kura yani anakent, dünyanın ana kenti denir. Orada kabe esas kıbledir. Kıblenin beyti makdise doğru yönelmesi sadece geçici bir süre olmuştur DavudAs dönemimde. Sonra tekrar Mekke kıble olmuştur. Kabe kıble olmuştur. Yön belirleyici bir özelliği vardır. Diyor ki burada:ALİ İMRAN, 97.. Ayet: “Fıhi” o Bekke’de vardır. Müennes değil müzekker. Çünkü mubareken şeklinde sıfat veriliyor. Munareketen değil. O Bekke’de vardır, “ayatüm beyyinatüm: açıklayıcı işaretler vardır”, “mekamü ibrahım: İbrahim’in makamı vardır. İbrahim’in makamı yani kabenin bulunduğu yerde İbrahim’in makamı, İbrahim’in durup ibadet yaptığı yer demektir. Makam, durduğu yer anlamına gelir. Biraz sonra onunla ilgili ayrıntılı bilgiyi birlikte okuruz kurandan. Makam kelimesinin çoğulu yok. Yerine göre çoğul yerine göre tekil kullanılır. Burada “ayatun beyyinat” olduğu için açıklayıcı işaretler, bu çoğul olması gerekiyor. Kabenin çevresinde İbrahimAs tabaf etmiş, Safa ile Merve’de say etmiş. Dolayısıyla Safa ve Merve Hacer validemiz İsmailAs’ı şey yaptı da su arıyordu da bir o tepeye çıkyı bir bu tepeye çıktı şuraya baktı buraya baktı öyle ibadetler o şekilde ortaya konmaz. Onu da daha sonra kurandan göreceğiz. Şimdi burada diyor ki Allah; “ve men dehalehu kane amina: oraya kim girerse güven içerisinde olur”, “ve lillahi alen nasi hıccül beyti menistetaa ileyhi sebıla: insanlar üzerinde Allah’ın hakkıdır o beyti ziyaret etmek”. Peki herkes mi? menistetaa ileyhi sebıla: oraya yol bulabilenler”. O beyti haccetmek yani ziyaret etmek manasına geliyor. Burada zamanla ilgili bir şey yok. Senenin her günü olabilir. “ve men kefera fe innellahe ğaniyyün anil alemın: kim bunu görmezlikten gelirse gelsin C.Hakkın kimseye ihtiyacı yok”. Burada ilk beyt ve orayı haccetmenin bütün insanlar üzerine görev olduğu açık bir şekilde ifade ediliyor. Nuh tufanında dünyanın ilk binası olan kabe kaybolmuş. Koybolan kabeyi İbrahimAs. eski temelleri üzerine yükseltmiş. Allah’ın tabi emri ile. Onu da biz Bakara suresinde buluyoruz. Diyor ki burada Allah; BAKARA, 127.. Ayet: Ve iz yerfeu ibrahımül kavaıde minel beyt”. “Yerfeu: yükseltiyor”. Mesela şunu siz temel düşünün. Şöyle taş taş üzerine koydukça yükseliyor. “iz yerfeu ibrahımül kavaıde: İbrahim o temelleri yükseltiyordu”. Temel atmıyor binaya. Binanın üst tarafı yıkılmış ama temeller duruyor. Temelleri yükseltiyordu. “Minel beyti: o beytin” temellerini yükseltiyordu. “ve ismaıyl: İsmail de” yani İsmail ile beraber temelleri yükseltiyordu. Orada şöyle dedi; “rabbena tekabbel minna: ya Rabbi bizden kabul et”, “inneke entes semıul alım: çünkü işiten sen bilen sensin”. Aslında burada 125.ayete dönüp oradan okumakta fayda var. Diyor ki Allah; BAKARA, 125.. Ayet: Ve iz cealnel beyte mesabetel lin nasi ve emna: biz o beyti insanlar için bir sevap kazanma yeri” yada “dönüp dolaşıp geldikleri yer yaptık ve güvenli bir yer yaptık”. Çünkü herkes rahatlıkla girebiliyor. Mesela siz çekinmeden camiye girersiniz. Herkes girer. Ama başkasının binasına girmek için izin almak zorundasınız. Onun müsadesini istersiniz. “vettehızu mim mekami ibrahıme müsalla” bu bize veriken bir emir. Allah o beyti bir ibadet yeri yapmış, sevap kazanma yeri yapmış. İbrahimAs da o beyti yükseltmii bize diyor ki; “İbrahim’in makamını musalla yapın”. Ne demek? Yani İbrahim’in durduğu yerlerde siz de ibadet için durun demiş oluyor. Musalla kelimesi namaz kılma yeri olarak da kullanılır. Dua yapma yeri olarak da kullanılır.“ve ahidna ila ibrahıme ve ismaıyle: İbrahim ve İsmail’e şöyle bir görev yükledik”, “en tahhira veytiye: beytimi temizleyin ikiniz de”. Kimin için temiz tutacaksınız? “lit taifıne; tavaf edenler için”. Neyi tavaf edecekler? Kabeyi değil mi? “vel akifıne: itikafta bulunanlar için”, “ver rukkeıs sücud: ruku ve secde yapanlar için”. Buraya kadar şunu öğrendik: kabe ilk kamu binası. İnsanların ibadet yaptıkları ilk bina. C. Hakkın insanlar orada tavaf etsin, namaz kılsın, hac etsin diye belirlediği bir bina. Bunları gördük. İlk bina olduğu için AdemAs’dan beri var. Haccı Allah emrettiğine göre, Allah bütün toplumlara nebi göndermiş değil mi? Her tarafa nebi göndermiş. Bütün nebilere aynı kitabı vermiş. Değişen bir şey yok. O zaman bizim kitabımızda beyti haccetme emri olduğuna göre diğer nebilerin kitabında olması gerekmez mi? Hepsinin kitabında da olması lazım. Fakat Nuh ile İbrahim arasında kabe olmadığı için ve hac yapılan yerler de kaybolduğu için. Kabe olmayınca, kabe haccın esas direği. Kabe olmayınca kimsenin gidip hac yapması mümkün değil. O zaman Allah Hac suresinin 22.sure 27ayet orada görürüz. İbrahimAs o binayı yapınca diyor ki Allah İbrahimAs’a; HAC, 27.. Ayet: Ve ezzin fin nasi; insanlar arasında ilan et” diyor. Bina yapıldı. Süleymaniye camisi diyelim ki tamire alındı, namaz kılınmıyor. Kapalı. Bittikten sonra müezzine deniyor ki çık bi ezan oku. Ezan okuduğu zaman duyanlar ne diyecek? Cami ibadete açılmış, haydi namaza gidelim diyecekler. Ezzin de ezan aynı şey. Müezzin, ezzin işini yapan kişi demektir. “Fe ezzin nasi; insanlar arasında ezan oku” diye biliriz. Öyle tercüme edebiliriz burada. Yani ilan et. Zaten müezzin de neyi ilan ediyor? Vaktin geldiğini ilan ediyor. Caminin minaresinden ezan okunuyorsa orada namaz kılınacağını da ilan etmiş oluyor aynı zamanda. Allah, İbrahim’e diyor ki; “fe ezzin bil hacci: insanlar içerisinde haccı ilan et” diyor. “ye’tuke ricalev ve ala külli damiriy: sana yürüyerek gelir bu insanlar”. Mekke anakent. Ümmüş kur’a. Sana bu insanlar gelir. Ana kentte ilan ediyorsunuz. Merkezde ilan ediyorsunuz. “Ye’tuke: gelir”. Nasıl gelir bu insanlar? “ricalen: yürüyerek” gelirler. Nerden gelir yürüyerek gelenler? Yakından gelirler. Ondan sonra? “Ve ala kulli dâmir” hani içim dışıma çıktı deriz ya çok yoruldupumuz zaman. İçi dışına çıkmış olan şeylerin üzerinde yani çok yorulmuş binekler üzerinde gelirler. ye’tıne min külli feccin amıyk”. Fec: vadiler. “Bütün derin vadilerden aşar gelirler”. Bütün derin vadiler dediğimiz zaman Mekke’nin hangi yönünden gelir bu insanlar? Her tarafından. 360 derecelik çevresinden. Mekke ana kent olduğuna göre 360 derecelik çevre dünyanın neresi olur? Her yeri olur. O zaman demek ki dünyanın her yerinde insanlar haccın yapılacağını biliyorlardı ama hac yapılacak yer henüz ortaya çıkarılmadığı için kaybolmuş, hacca gelmiyorlardı. Yani sen Süleymaniye camii ibadete açıldı diye ilan et, herkes gelir. Haccı tarif et falan demiyor. Dikkat ediyor musunuz? Gelirler diyor. Gelsinler de ne yapsınlar?HAC, 28.. Ayet: Li yeşhedu menafia lehüm: kendileri için menfaatlerine şahit olsunlar”. Çünkü haccın yapılacağı aylar var. Haram aylarında yapılıyor hac. Haram ayları demek, insanların can güvenliğinin sağlandığı ay demektir. Tevbe suresi 36.ayette 4 ayın haram ay olduğu ifade ediliyor. Bütün bunlarda geleneğe vurgu yapıklır. Zilkade, Zilhicce,Muharrem. Bak ayların isimleri de Zilkade: gelip oturma ayı. Geleceksiniz orada oturacaksınız, bir şey yapmayacaksınız. Zilhicce: hac ayı. O ayda hac yapacaksınız. Muharrem de can güvenliğinim sağlandığı ay. Evinize sağ salim döneceksiniz. 3 ayın tam ortasına rastlıyor. Üç ayın tam ortasının az aşağısından başlıyorsunuz şeye, Zilhicce’nin 10.günü hacca başlıyorsunuz. Biraz sonra günü de kurandan ben size gösterceğim. Aylarını, günlerini hepsini göstereceğim. Zilhicce’nin 10.günü Arafat’a çıkıyorsunuz. 10.günü kurban kesme vazifenizi yapıyorsunuz. 14.güne kadar oradasınız. 14.gün bittikten sonra yola çıkarsınız. 14’e 14 daha katarsanız 28. Orada telaş melaş, ay zaten 29-30 çeker. 3 ayın tam ortasında görev bitmiş oluyor. Yani o 3 haram ayın. Dolayısıyla bulunduğunuz yere de ulaşmanız için can güvenliğinin sağlandığo aylar. Gelsinler de diyor menfaatlerini görsünler. Can güvenliği sağlandığı için dünyanın her yerinden mal getiriliyor, ticaret yapılıyor. Dünyanın en büyük fuarları orada kuruluyor. Bugün bakun Türkiye’de hala pazarları kuranlar araplardır. Dünyaya fuarcılık, pazarcılık o bölgeden yayılmıştır. Gelsin faydalarını görsünler. Faydalarını görsün ne demek? Mal getirsin satsın, mal alsın, ticaret yapsın önce. Peki geldi? Ondan sonra “ve yezkürüsmellahi fı eyyamim ma’lumatin: malum günlerde de Allah’ın adını ansınlar”. “ala ma razekahüm mim behımetil en’am: Allah’ın onlara verdiği enam cinsi hayvanlar üzerine” ki bu Enam suresi 143-144 orada bunlar 8 hayvan olarak belirtiliyor. Koyun, keçi, sığır ve deve. 8 hayvan. Bunların üzerine ansınlar. 8 hayvan: bu 4 hayvanın erkeği-dişisi 8 ediyor. Koyunun erkeği dişisi 2. Keçinin erkeği dişisi 2, sığırın erkeği dişisi 2, devenin erkeği dişisi 2. Hepsini toplarsan 8 hayvan. “Semaniyeten ezvaç” diye geçiyor şeyde. Onlar üzerine Allah’ın adını ansınlar. “fe külu minha: siz ondan yiyin”. Kesenler yesi. “ve at’ımül: yedirin”, “baise: yoksula”, “el fekıyr: fakir kimseye”. Baise yani hiç bir şeyi yok. Fakir: biraz bişeyleri var. Onlara da yedirin. Üçe bölmüş oluyorsunuz. Onlara yediriyorsunuz. Bu tamamen kurban bayramı kurbanıdır. Kurban bayramı günlerinde kesilen kurban. Yani “eyyamin malumat” diyor burada. Çünkü o günlerde kurban kesileceğini dünyanın her tarafındaki nebiler ümmetlerine anlatmış. Hemen surenin 32.ayetinde diyor ki Allah; HAC, 34.. Ayet: Ve li külli ümmetin cealna mensekel: her ümmet için bir kurban zamanı ve bir kurban belirledik”, “li yezkürüsmellahi ala ma razekahüm mim behımetil en’am” aynı ifade her iki ayette de. Allah’ın adını o enam cinsi hayvanlar üzerine(koyun, keçi, sığır, deve) ansınlar diye zaman da belli ibadet de belli tüm ümmetler için. Gelsin malum günlerde. Şu gün de demiyor. Çünkü hepsi bu günü biliyor zaten. İbrahimAs da biliyor, malum gün. Onu söylemeye lüzum yok. Biraz da geleneğe vurgu yapılıyor. Gelenek prensip olarak yanlış kabul edilmez. Geleneğin gözden geçirilmesi emredilir kuranda. Yani onu bir gözden geçirin. Mesela Bakara 170.ayeti okusana. Körü körüne kabul etmektir yasak. Gelenek reddedilecek olsa insanoğlunun hiç bir şeyi olmaz. İnsanoğlunun bütün bilgi birikimi gelenektendir yani ama yanlış olabilir. Allah’ın söylediği sadece odur. Bir gözden geçirin diyor yani. BAKARA, 170.. Ayet: Ve iza kıyle lehümüt tebiu ma enzellellahü: bunlara dense ki Allah’ın dediğinw uyun”. Allah’ın indirdiği, doğruluğunda şüphe olmayan kitap değil mi? “kalu bel nettebiu ma elfeyna aleyhi abaena: diyorlar ki hayır! Babalarımızı nasıl bulduysak ona uyarız”. Bugün de öyle yani. İnsanlara hep söylüyoruz işte Allah’ın ayeti. Ben müslümanım diyor adam ama Allah’ın ayetini söylüyorsun, yok diyor ben mezhebime uyarım diyor. Mezhep yanlıştır demiyor bu ayet. Ne diyor? Diyor ki; “e ve lev kane abaühüm la ya’kılune şey’ev: ya babaları bir şeyi tam düşünenemişlerse?”. Bi gözden geçirsinler. Tenkidci gözle baksınlar. Doğru da olabilir yanlış da olabilir değil mi? “ve la yehtedun” doğruyu bulamamışlarsa ne olacak? Kötü niyetli değillerdir ama bulamamışlardır, çözememişlerdir. Bi gözden geçirsene. Yani gelenek reddedilmiyor ama gözden geçirilmesi emrediliyor. Bi gözden geçirin diyor. Ama işte burada kabul ediyor diyor ki; “malum günlerde”. Çünkü hepsi aynı günde kesiyor kurbanı. Hangi günde kesiyorlar? Bizim kestiğimiz kurban bayramı günlerinde. Hac ne zaman yapılıyor? Aynı günlere rastlıyor değil mi? Ondan sonra da diyor ki; HAC, 29.. Ayet: Sümmelyakdu tefesehüm: sonra tefeslerini tamamlasınlar”. “Sonra” kelimesi “aynı zamanda” manasına gelir burda. Öyle olmasaydı “summe min bâdi zalik” diye bir ifade kullanılırdı. Summe kelimesi “sonra” manasında olabildiği gibi “sonra” manasına da olabilir. “Sümmelyakdu tefesehümvelyufu nüzurahüm: ve adaklarını yerine getirsinler”. Nasıl adak? Siz namaza başladığınız zaman Allahu ekber dediğiniz zaman neyi adamış oluyorsunuz? Hiç düşündünüz mü? Yani konuşmamayı adıyorsunuz, yürümemeyi, kapı çalınırsa açmamayı. Değil mi? Ondan sonra kuran okumayı, yüzünüzü kıbleye çevirmeyi, bir takım görevleri yapmayı adamış oluyorsunuz. Öyle bir sorumluluk altına girmiş oluyorsunuz. Sorumluluk altına girdiklerini tam yapsınlar, “velyettavvefu bil beytil atiyk” özel olarak söylüyor; “beyti atiki tavaf etsinler”. Demek ki beyti atik, yani kabe, eski ev. İnsanlığın en eski kamu binası. Onu ziyaret etsinler, tavaf etsinler diyor Allah. Tefeslerini yerine getirsinler ne demektir? Bugün çıkıp da “hac günleri belli değil, senenin her günü yapılabilir, şeytan taşlama yoktur” gibi şeyleri söyleyenler-dersin başında söylediğim gibi-geleneğin malesef hikmetsiz olarak ortaya koyduğu bilgilerden dolayı söylüyorlar. Resulullah hikmeti öğretmiştir. Ne öğretmiştir diye sorsam verilecek cevap yoktur. Öyle olduğu için şuraya bakın ne mana vermiş. “Sonra kirlerini gidersinler”. Ne demek kirlerini gidermek? Kirlerini gidersinler diye bir emir olur mu? Zaten temizleniyorsun. Hac görevi yapıyorsun. Tefes kelimesi Resulullah tarafından anlatılmış. Mudarris adında bir zat. Ebu Davud’da geçen bir rivayet. Tay kabilesinden kalkıp geliyor Resulullah’a. Önce Arafat’a uğruyor bakıyor ki herkes gitmiş. Geliyor Müzdelife’de Resulullah’a yetişiyor. Bakın onlara hac nasıl olur diyr anlatmaya gerek yok. Çünkü gelenekten herkes biliyor. Önce Arafat’a geliyor. Resulullah’a Müzdelife’de yetişiyor. “Ya Resulallah, artık hayvanımın içi dışına çıktı ben de çok yoruldum. Sadece tepelerde ancak dinlenebildim ama ancak burada yetiştim. Benim haccım oldu mu?”. Resulullaj diyor ki; “bugünde yada gecede kim Arafat’ta bulunur”. Sadece geçse bile olur. Geçinceye kadar o sahadasın. Burada da bizimle bu namazı kılarsa”. İşte Müzdelife’de namaz kılınması gereği kuranda var. Onu inşallah biraz sonra şey yaparız. Ama mezhepler bunları hiç bir şekilde anlayamamışlardır. Dediğim gibi: hikmetsiz bir anlayış var. “Bizimle bu namazı kılarsa ve kad kada tefesehu: tefesini yerine getirmiştir”. Yanş tefes, Arafat vakfesi ile Müzdelife’deki vakfe. İşte ayet, ayeti Resulullah düzgün bir şekilde açıklıyor. Ama burda demiş “kirlerini gidersin”. “Adaklarını yerine getirsinler, eski evi tavaf etsinler”. Çünkü ayetleri birbiri ile bağlamadığınız zaman bunları anlamanız, Resulullah’ın hadisini anlamanız mümkün olmuyor. Resulullah hangi kelimeyi hangi ayetlerden çıkarmış bilemiyorsunuz, ehh atıyorsunuz, ya tutuyor ya tutmuyor. Şimdi buradan bak “malum günler”. Hac günleri ile kurban bayramı bir araya geldi mi burada? Şu gün diye tarif etmiyor, mâlum gün diyor. Zaten adına Zilhicce denmiş, hac ayı. Belli. İçende hac belli. Şimdi buradan şeye geçelim. Haccın başka ayları da var. Bakara 197.ayetine geçelim. Burada diyor ki Allah; BAKARA, 197.. Ayet: Elhaccü eşhürum ma’lumat” burada da mâlum aylardır diyor. Şu aydır demiyor. Mâlum, herkes biliyor. Anlatmaya gerek yok. Hep geleneğe vurgu yapılıyor. Dini geleneğe vurgu yapılıyor. “fe men ferada fıhinnel hacce: kim bu aylarda kendisi içim haccı kesinleştirirse” yani hacca niyet eder. Kesinleştirmek ne demektir?Allahu ekber deyip namaza başladığınız zaman namazı kesinleştiriyorsun. Ondan önce niyet hakindedir. Kesinleşmiş değildir. Kendisi için kesinleştirirse. Yani ihrama girerse. Nerde? Bu 3 ayda. İhrama ne için girilir? Eşhur dediği: ay. En az 3. Onun için 3 ay diyorum. Arapçada çoğul en az üçtür ya. Bu aylarda haccı kendisi için kesinleştirirse. O zaman öyle bir zamanda başlaman lazım ki hac yapabilecek olsun. Hac bittikten sonra haccı kesinleştirmeden bahsedilebilir mi? İhrama girmekten bahsedilebilir mi? O zamam Zilhicce’nin ortasında olduğu için-biraz sonra detaya gireceğiz-o zaman bu 3 ay mecburen Şevval yani hacca başlanabilecek aylar bunlar. Haram ayların dışında Şevval. Şevval, Zilkade ve Zilhicce. Zilhicce’nim de 9’una kadar da hacca başlayabilirsiniz. Bilinen aylar bunlardır. Bakın gördünüz mü? 12 aydan ne yaptı? Belli aylara geldi. Belli aylardan, işte malum dedi. Malum aylardan malum günler dedi. Peki bir de haccın günü var. Günü. Haccın günü var. 9.sureyi açalım. TEVBE, 1.. Ayet: Beraetüm minallahi ve rasulihı ilellezıne ahettüm minel müşrikın: antlaşma yaptığınız müşriklere Allah ve resulü tarafından bir ultimatomdur”. Arada ilişkimiz kesilmiştir diye açıklıyor.TEVBE, 2.. Ayet: Fe siyhu fil erdı erbeate eşhüriv va’lemu enneküm ğayru ma’cizillahi: 4 ay daha bu topraklarda dolaşın. Bilin ki Allah’ı siz aciz bırakamazsınız”, “ve ennellahe muhzil kafirın: Allah bu kafirleri etkisizleştirecek ve değersizleştirecektir”.TEVBE, 3.. Ayet: Ve ezanüm minallahi ve rasulihı: Allah ve resulü tarafından bu bir ilandır”, ilen nasi: insanlara”, “yevmel haccil ekberi”. “Ra” diye okunması lazım “ri” diye okunmuş. “Ekbera”. Çünkü harflerin sonları harekesiz olarak okunur genellikle. Zaten harekeleme sonradan yapılmıştır biliyorsunuz. “Yevmel haccil ekbera”. “El haccil ekberi” diyor; büyük hac günü. Büyük hac günü dediğin zaman bir tane de küçük hac olması lazım değil mi? Bundan kaçmak için de küçük hac umredir diyoruz. Allah öyle demiyor ki. Hac ile umreyi birbirinden ayırmış C. Hakk. Umreye başka isim veriyor hacca başka bir isim veriyor. “ve etimmul hacce vel umrete lillah” diyor “Hac ve umreyi Allah için tamamlayın”. Ondan sonra BAKARA 158:“İnnes safâ vel mervete min şeâirillâh(şeâirillâhi), fe men haccel beyte evı’temera”. Bak “haccel-evi’temera” ayrı ayrı şeyler. Öyleyse burada “yevmel haccil ekberi” değil “yevmel haccil ekberu” dersiniz yada “yevme” ise “ekbera” dersiniz. Yani “el ekber”, “yevm”in sıfatıdır haccın sıfatı değildir. “Haccın en büyük günü”. Çünkü hac bir tek günde yapılmıyor. Haccın en büyük gününde ilan ediliyor. Bu ilan ne zaman yapılıyor Mekke’de? AliRa Mina’da yapıyor bu ilanı. Haccın en büyük günü. Çünkü bütün işlerin en yoğun olduğu gündür o. Yani eyyamim nahr ın birinci günü. Yani kurban bayramının birinci günü. Çünkü o ilanı yaptığı şey belli. Güneşin doğmasından itibaren. Ondan önce bir gün var. Arefe günü var. O gün güneş doğana kadar. O en büyük gün değil. En büyük gün o çünkü o gün Mekke’ye iniyorsunuz, oradaki görevlerinizi yapıyorsunuz, en büyük görev olan kabeyi tavaf ediyorsunuz. “velyettavvefu bil beytil atiyk” diyor. İşte o gün güneş doğduktan sonra şeytan taşlaması diyr türkçemize geçmiş olan cemerat, recmül cemerat: cemerata taş atma işleri yapılıyor. Cemarat, orada taş atma. Biz şeytan taşlama deriz de arapçada şeytan kelimesi kullanılmaz. Haccın en büyük günü. Bak gününü de söyledi. Birinci günü demiyor. Çünkü ondan önceki gün şey yapmışsınız. Şöyle düşünün: önceki günü Arafat’a çıkmışsınız. Arafat’a çıkmak için Mekke’den ayrılmışsınız, yorulmuşsunuz, geceyi Müzdelife’de geçirmişsiniz, rahat uyuyamamışsınız, gelmişsiniz Mina’ya vücut yorgun. O yorgunluk içerisinde başka vazifeler de yapıyorsunuz. İnsana en zor gelen bir gün haccın en büyük günü. Gününü de söyledi mi kuran bize. Bakın hac ayları dedi. Malum günler dedi. Haccın en büyük günü dedi. Tamam mı? O birinci gün. Resulullah da veda haccında cemerat dediğimiz şeytan taşlama yerleri diye söylediğimiz yerde konuşma yapıyor. Bugün diyor “yevmil haccıl ekberu” öyle okumamız lazım. “Bugün haccın en büyük günüdür”. Haccı ekber derseniz bir gün değil ki o. Arafat’tan başlayacaksınız son güne kadar. O da eyyam olur. “Eyyamul haccıl ekber” dersiniz, öyle bir şey yok. “Haccil ekber” dediği için haccın en büyük günü. Haccın enbüyül günü eyyamı nahrın ilk günü. Yani kurbanın kesileceği gün. Eyyamı malumat dedi Hac suresinde. Bakın malum günler 4 gün. O 4 günün birinci günü haccın en büyük günü oluyor. Gördünüz mü tarihi de ne kadar net olarak kuran bize anlatıyor. Resulullah da anlatıyor. O gün orada yapılacak işleri de Allah anlatıyor. Burada esas size Bakara suresinin 197’den sonrası.BAKARA, 198.. Ayet: Leyse aleyküm cünahun en tebteğu fadlem mir rabbiküm: hacda rabbinizin lutfundan aramanızda bir günah yoktur” yani ticaret yapabilirsiniz. Mal alır mal satarsınız. Serbest diyor Allah. Zaten öbür ayette de vardı o. “fe iza efadtüm min arafatin: Arafat’tan boşaldığınız zaman”. Mesela birisi de çıkar yarın der ki “Arafat’ta vakfe yoktur”. Diyebilir değil mi? “Arafattan boşaldığınız zaman”, “fezkürullahe ındel meş’aril haram: meş’aril haramda Allah’ı zikredin” yani namaz kılın. Onun için Resulullah “bizimle burada bu namazı kılan” diyor. Eğer akşam ile yatsıyı yetiştirebilirse. Nısfıl leyl dediğimiz bizim Süleymaniye Takvimi’ndeki yatsının son vakti var ya? O zaman kadar yetişirse akşam ile yatsıyı kılar. Yetişmezse yolda kılar ve sabah namazını müzdelife’de kılar, ondan sonra devam eder. Bu dediğim mezheplerin hiç birinde yok ama Resulullah’ın hadisinde ve sahih bir hasistir var. Çünkü ayette var. Ayet ile Resulullah’ın sözünü birleştirmediniz mi konuyu anlayamıyorsunuz. Diyor ki burada Allah. Meş’aril haram denilen yer de Müzdelife’dir. Zaten orda kimsenin bir şeyi yok. “vezküruhü kema hedaküm* ve in küntüm min kablihı le mined dallın: Allah size nasıl göstermişse o şekilde anın/Allah’ı zikredin”. Bundan önce siz yanlış yapıyordunuz diyor. Mekkeliler daha önce Arafat’a çıkmıyorlar Mina’ya kadar çıkıyorlardı. Çünkü “biz Mekkeliyiz, biz oralara çıkarsak başka yere değer vermiş oluruz” diyorlardı. Bundan önce yanlış yapıyordunuz. Mekkeli olmayanlar nerden iniyorduysa ordan inin diyor. Bakın şuradan inin demiyor. Hep tarihe atıfta bulunuyor dikkat ediyor musunuz? BAKARA, 199.. Ayet: “Sümme efıdu” Müzdelife’den akın diyor. Topyekün olursa akın denir. Yoksa efendim birisi anlatıyor diyor. Baktım bir kaç kişi gelmiş umre sırasında. Hayırdır? “Hac yapıyoruz”. Ne demek? “Efendim senenin her günü yapılıyor”. İyi valla. 3-5 kişiye akın denir mi? Sel gibi akma olur mu? Ne demek yani bu! Millete kurana yönelin deniyor da şimdi kalkıyor adam şu bilgisayarı tamir etmeye kalkıyor. Ben bu bilgisayarı tamir edemem ustasına götüreyim der değil mi? Bir iki kere bozduğu zaman öyle der. Ya kardeşim sen basit bir şeyi, düğmen dikilmen gerekse bilmiyorsan bilen bir kişiye diktiriyorsun düğmeni de Allah’ın kitabı konusunda sen nasıl oluyor da ustalığa yöneliyorsun? Bir de kendileri bir ayet okuyup bir saat konuşma hakkını kendilerinde buluyorlar ama Resulullah’a bir cümle söyleme hakkı tanımıyorlar. Bu ne demek ya! Boşuna mı geldi? Hikmeti öğretti? Hikmet ne? Hikmetin ne olduğunu bilmezler ki. Atarlar kafalarından. İşte “kuranı hakim efendim kuranın içinde”. Tabi ki kuranın içinde. Bütün madenler de toprağın içinde, çıkar bakayım çıkara biliyor musun? Hadi seni göreyim. Toprağın içerisinde altın madeni var. Çıkar bakayım çıkara biliyor musun? Çıkarmaya kalkarsan yorulursun, bir gram bile altın çıkaramazsın. Altının en bol olduğu madenden bile 1 gram çıkaramazsın. O işin usulünü adâbını bilmen lazım. Onun uzman ekibini kurman lazım. Biz burada size anlatıyorsak Allah’a şükür uzman ekibi kurduğumuz için anlatıyoruz. Arkadaşlarımızla oturuyoruz uzun uzun tartışıyoruz da ben sonucu anlatıyorum. Abdulaziz Hoca bu işi bulmuş falan değil. C. Hakkın emrettiği şekilde bir ekip çalışması yapıyoruz, Allah da bizim önümüzü açıyor. Evet şimdi.. “İnsanların aktığı yerden akın”, ondan sonra diyor ki; “Allah’tan mağfiret dileyin, Allah gafur ve rahimdir”. Şurada çok önemli bir husus var. BAKARA, 200.. Ayet: “Fe iza kadaytüm menasikeküm”. Bakın şimdi İbrahimAs kabeyi yapıyor. Herkes haccı biliyor da İbrahimAs bilmez mi? Elbette o da biliyor. Tamam, kabenin temellerini C. Hakk yüksettirdi. Güzel de hac ibadeti sadece kabede yapılmıyor ki. Onu da biliyor. Arafatı biliyor tabi. Ama Arafat neresi? Müzdelife’yi biliyor ama Müzdelife neresi? Çünkü artık orada Nuh tufanından sonra insan da kalmamış. Müzdelife ne? Cemerat diye bir şey var ama nerde. Safa-Merve nerde? Onun için burada ne diyor? Diyor ki; BAKARA, 128.. Ayet: Rabbena vec’alna müslimeyni leke: bizi sana teslim olan iki kişi yap”. Oğluyla kendisi. “ve min zürriyyetina: bizim soyumuzdan gelenleri de öyle yap”, “ümmetem müslimetel leke: sana teslim olan bir ümmet bir öncüler gurubu yap”, “ve erina menasikena: ya rabbi bize menasikimizi göster”. Menasik: hac ibadetinşn yapıldığı yerler. Kabe tamam ama diğer yerler neresi? Değil mi? Bakın bize hac ibadeti ihdas et demiyor çünkü haccı zaten herkes biliyor. Onun için Allah “sen ilan et gelirler” dedi. Gelirler ama buraya geldikleri zaman tamam kabe belli ama diğerleri nerde onlar da bilemeyecekler. Arafat’a çıkacağız ama Arafat nere? Onun için diyor ki bize göster. Allah da Ona Arafat’ı gösteriyor, Minayı, Müzdelife’yi, Safa’yı, Merve’yi, Cemerat’ı gösteriyor hepsini gösteriyor. Gösterdikten sonra ill haccı yapıyor ve “erina menasikena” o gittiği her yerde duruyor tabi ibadet için. Arafat’ta biliyorsunuz vakfe vardır. Vakfe ne demek? Durmak demek. Durulan yere de makam denir. İşte her bir cemeratın çevresinde birazcık duruyor, oraya taş atarak şey yapıyor. Kabeyi tavaf ederken orada duruyor. Safa-Merve arasında koşuyor tepelerde dua yapıyor oralarda duruyor. Bize menasikimizi göster diyor. Tamam gösterdi. Tamam güzel, yerlerini öğrendik. Arafat buraymış. Gittik. Ne yapacapız orada? Müzdelife’ye geldik ne yapacağız? Değil mi? Safa-Merve’de ne yapacağız? Bak burada diyor ki;BAKARA, 200.. Ayet: Fe iza kadaytüm menasikeküm”. “Erina menasikena” var ya? Mensek kelimesi hem ibadet yeri manasına gelir hem ibadetin kendisi anlamına gelir. Çoğulu menasik oluyor. O hac ibadetlerinizi yaparken “fezkürullahe: Allah’ı zikredin”. Ne demek? Allah’ın zikri Allah’ın ayetini okumaktır, Allah’ın zikri dua etmektir, Allah’ın zikri namaz kılmaktır ibadet etmektir. Hepsi. Peki nasıl zikredeceğiz ya rabbi? “ke zikriküm abeküm: babalarınızdan hatırınızda kaldığı gibi”. Hep gene tarihe. Demek ki yapılan dualar doğru dualar yapılıyormuş. Babalarınızdan aklınızda kaldığı gibi. Nasıl duyduysanız öyle. “ev eşedde zikra: daha güçlü zikirler yapın/daha fazla yapın”. O zaman babalarımızdan duyduğumuz İbrahimAs’a dayanıyor. Çünkü İbrahimAs’dan önce bir kesinti var. Oraya dayandığı için Allah Bakara suresinin 126.ayetiydi galiba “vettehizu öim makami ibrahime musalla” diyor. İbrahim’in durduğu yerleri dua yeri yapın. İbrahim nerde durmuş? Bütün hac ibadetinin yapıldığı yerler İbrahimAs’ın durduğu yerlerdir. 125.ayet. İbrahim’in durduğu yerleri musalla yapın diyor. Kardeşim şimdi tutmuşlar kabenin yanında küçücük bir fanusun içindeki bir taş, diyorlar ki makamı İbrahim buradır. Hadi buyurun çıkın onun içerisine bir kişi bile girip dua yapamaz. Mümkün değil. E o zaman Allah boşuna mı 2 tane ayet söylüyor makamı İbrahim ile ilgili. Menasikle ilgili 2 tane ayet var. 4 eder hepsi. Boşuna mı? Hikmetsiz müslümanlar bu hale gelir. Hikmetsiz müslüman problem çözemez problem olur bugünkü gibi. Çözümü başkalarında arar. Yani hikmetsiz müslüman, büyük bir hazinenin üstünde oturup dilencilik yapan kişi gibi olur. Başka hiç bir şet olmaz. İbadetini bile anlayamaz. Nasıl mana vermişler bakın. Okuyayım ben size burdan. 200.ayet “hac ibadetleriniz bitince” demiş. Hac ibadetleri bitince ne demek? Yukarıdan geliyorsun daha birmemiş? “Hac ibadetinizi yaparken”. “Kada”. Kaza kelimesi: “ne yapıyorsun?”, “namazımı kaza ediyorum” dersin. Değil mi? Yani namaz kılıyorum dersin. Kaza etmek, bir şeyi yapmak manasına gelir. Yaptıktan sonra manasına da gelir tabi bağlamına göre. Mümkün. O anlama da gelir. “Hac ibadetinizi bitirince, babalarınızı andığınız gibi hatta ondan daha kuvvetli bir şekilde Allah’ı anın”. Bu ne demek? Bu Allah’ın emri ise hadi bakalım hacca gidenler hac bittikten sonra toplaşığ da ne andılar şimdiye kadar? Bu ne Allah aşkına ya! Siz anladınız mı? Büyük bir zenginsiniz, bütün dünyaya yetecek hazineniz var onun kapısında el açmışsınız fakir fukaranın elindeki küçücük bir ekmekten parça istiyorsunuz. Böyle ayete meal verilir mi? Bu ne ya! Ama şu size verdiğim meali veren bir tane adam bulamazsınız. Yoktur. Veremezler. Çünkü şu okuduklarımı hiç birlikte şey yapıp da hikmeti aramamıştır bir tanesi. Böyle saçmalık olur mu? Madem böyle şey var hadi koyun bakalım hac ibadetlerinin bitimine böyle bir şey. Niye koymadınız? Şimdi biz bugün şeytan taşlama yoktur diyenlere kızıyoruz haklı olarak ama kardeşim bu yapıdan da başka bir şey çıkmaz ki. Biraz sonra ayeti okuyacağım orada göreceksiniz şeytan taşlama ile ilgili ayeti. Hatta Allah örnek de veriyor dualardan. “fe minen nasi mey yekulü rabbena atina fid dünya: insanlardan bir kısmı ya rabbi dünyada ver der. Onların ahirette alacağı yok. Ama bir kısmı hem dünya hem ahiret ister”. Siz bunu isteyin. Allah’tan daha çok şey isteyin. Zaten zikir dediğimiz baştan söyledik kıran olur, namaz olur, dua olur hepsi olur. Zaten hacca gidenlerin de yaptıkları bunlar. Yani nasıl duyduysanız, nasıl gördüyseniz öyle yapın diyor. Peki duyduğumuz, gördüğümüz. Onun için İbrahim’in makamını musalla edinin, İbrahim’in durduğu yerlerde dua edin, ibadetinizi yapın denmesi bu. Resulullah da haccını yaptığı zaman şunu demiştir; “huzu anni menasikekum: hac ibadetlerinizi benden öğrenin” demiştir. Çünkü o herşeyi tam yerli yerinde yapıyor, sürekli yenilenecek. Yani akan bir su gibi. O gün Resulullah’tan öğrenecekler, arkasından gelenler takip edenler öğrenecek. Burada diyor ki bakın 1: Arafat’tan inmeyi gördük mü? Ondan sonra Mina, Müzdelife geldi. Haccın en büyük günü ne zamandı? 1.günü. Şimdi burada da diyor ki; BAKARA, 203.. Ayet: Vezkürullahe fı eyyamim ma’dudat: sayılı günlerde de Allah’ı zikredin”. Nasıl zikredeceğiz Allah’ı az önceki ayete göre? Atalarımızdan, eskilerden gördüğümüz gibi. Eskiler nasıl yapıyorsa öyle yapacağız. Peki o sayılı günlerdeki zikir ne? Haccın en büyük gününde tamam..Arefe gününde Arafat, Müzdelife’ye gelindi. Güneş doğduktan sonra şeytan taşlandı o birinci gün. İnildi haccın en büyük gününde kabe tavaf edildi. Güzeel. Ve bitti. Hadi dönelim evimize. Değil! Eyyamı madudatta da yani o birinci günün dışında madudat en az 3 olur. Sayılı günlerde de Allah’ı zikredeceksiniz. Nasıl zikredeceksiniz? İşte İbrahimAs’ın yaptığı gibi. Ondan bize kasar tevarüs ettiği gibi. Gelenek olarak ulaştığı gibi. Resulullah’ın yaptığı gibi. Resulullah’tan günümüze kadar geldiği gibi. Orada diyor ki; “fe men teaccele fı yevmeyni: kim acele eder de 2 günde işi bitirirse”. Birinci gününden sonraki iki gün. Haccı ekberden sonraki iki gün. En büyük hac gününden sonraki ikigün. Ne yapar toplam 3 gün eder değil mi birinci günü katarsanız. Arafatı da katarsanız 4 gün eder. Kim iki günde acele ederse “fe la isme aleyhi: günahı olmaz” diyor. Günahı olmaz değil kardeşim. Orda “el ism”, “şey ellezi yub’idul insane aynel hayri” yani kişiyi beklediği hedeften uzaklaştıran şey. Yani iki günde inerse hedefine ulaşır demektir. Yani haccı tamamdır. İki gün daha orada o zikirleri yaparsa. İşte o gelenekselleşmiş olan zikir, o iki günde o cemerata taş atmaktır. Resulullah birinci gün cemreyi akabe denen o taş yığınına taş atmış. Bismilllahi allahu ekber recmel şeytani ve hizbihi: Allah’ın adıyla. Allah en büyüktür. Şeytan ve avanelerinin inadına onları taşlamak, onları kovmak için yapıyorum” şeklinde. Ondan sonra da kenara çıkmış duasını yapmış. İşte o günün zikirleri. Geleneksel olarak bilinen zikir o. Başka bir şey yok. Peki o birinci gün. İkinci gün üç tane cemreye taş atarak o zikri yapıyor. Üçüncü gün yine üç tame cemreye taş atarak yapıyor ki bu ayette belirtilen 2 gün oluyor. Yani bayramın 4.gününü beklemeden geri dönebilir. “ve men teahhara: kim de 4.güe beklerse”, “fe la isme aleyh: o da hedefinden geri kalmaz”. Beklentilerinden mahrum kalmaz. O da ibadetini tamamlamış olur. Kim için bu? “limenitteka: kendini koruyanlar için”. Sere serpe hacca gittin, öyle karı koca ilişkisi ihramda yok. Fasıklık yok. Yanlış işler yapmak yok. İnsanlarla dalaşmak yok. Görevlerinizi tam yaparsanız hedefinize ulaşmış olursunuz diyor. Bu ayet tamamen, birinci gün yevmil ekber anlatılan hep geleneğe vurgu yapılıyor kuranda. Hep geleneğe vurgu yapılıyor. Hep gördüğümüz gibi “vettehızı makamı ibrahime musalla” tabi şimdi tutar da müslümanlar makamı ibrahimi tutar da küçücük taş olarak gösterirlerse e tabi ki bu müslümanlar problem olur. Problem çözmezler. Ondan sonra menasikena meselesinde mesela nir tefsirde tesadüfen bakmıştım hangi tefsir olduğu da aklıma gelmedi. Efendim işte menasikinizi yerine getirdikten sonra yani kurban ınızı kestikten sonra. Hacca ait bir kurban yok. Hac ibadetini okuyun, bu mezheplerin hiç bir tanesi hacda kurban vardır demez. Hacda sadece umre ile birleştiren kişi için kurban vardır. Onun dışındakiler için yoktur. O da Bakara 196’da. O da Mekke’nin yerlisi olmayanlar içindir. Onun yerine de 3 gün Mekke’de imkanı yoksa 7 gün de memleketinde olmak üzer oruç da tutabiliyor. Orada kesilen kurban kurban bayramı kurbanıdır. Hac kurbanı değildir. Resulullah 63 tane kesmiştir kurban bayramı kurbanı kesmiştir. Eşleri için de kurban bayramı kurbanı kesmiştir. Onun için Hanefiler’in dediği gibib efendim yolcu olan kişi kurban kesmez! Neye dayanıyorsunuz? Hanefiler’in o fetvası yüzde yüz kurana aykırıdır. Tabi hikmeti kaybetmiş bir ümmetten ne beklersiniz. Başka bir şey beklenmez.
Şimdi sonuç. Özet yapayım. Kuran, hac ibadetinin AdemAs’dan beri yapıldığını ama kabenin yerinin kaybolması tufan sebebiyle kaybılmasından dolayı çünkü kuran bakarsan kaybedecek başka bir olay yok kuranda. Tufan sebebiyle kaybolmasından sonra İbrahimAs gelip eski temeller üzerine binayı yükseltiyor. Sonra Allah’a diyor ki; “hac ibadetlerimizi yapacağımız yerleri göster” diyor. Allah Ona gösteriyor. İlk haccı yapıyor. Sonra ilan ediyor insanlara. Hac için gelin. Nasıl olsa her şey belli artık. Kabe yapılmış. Evet herkes Arafat’ı, Mina, Müzdelife’yi biliyor ama Arafat neresi onu kimse bilmiyordu. İbrahimAs’a Allah öğretti. Dolayısıyla haccı bütün ayetler o geleneği devam ettirmeyi vurgu yaparak bize anlatıyor. Ve hacda yapılacak ibadetler konusunda da hep o ibadetlere vurgu yapılıyor. Çünkü Mekke’de de hac ve umre hiç bir zaman kesintiye uğramamıştır. Bir ara Safa ile Merve arasında, Naile ve İsaf diye iki tane put koymuşlar tepelere. O putlara saygı göstermeye başlamışlar. Sonra müslümanlar zannetmişler ki bunlar bu say’ı putlardan dolayı yapıyor. Mekke’deyken hac yaptıkları zaman Safa-Merve say’ı terk etmişler. Sonra inen ayette diyor ki Allah,BAKARA, 158.. Ayet: İnnes safa vel mervete min şeairillah: Safa ile Merve Allah’a kullupun simgelerindendir”. Yani bunu siz tutup da putlarla bağ kurmayın diyor.* “fe min haccel beyte evı’temera: kim bu beyti hac yada umre için ziyaret ederse “fe la cünaha aleyhi ey yettavvefe bihima” siz bu iki tepe arasında gidip gelmeyi günah sayıyorsunuz, onda bir günah yoktur diyor. “ve men tetavvea hayran fe innellahe şakirun alıym”. Hac ile umreyi Allah için tamamlayın diyor. Müslümanlara Safa-Merve say’ını yapmayı emrediyor Allah. Böyle küçül bir kesinti olmuş. Dolayısıyla bütün bunları birleştirdiğiniz zaman bu ayetlerin hiç birisi gelenekten koparılamadığı için cemreleri taşlamak kuranın çok açık ve net emridir. Resulullah da onu uygulamıştır.