(Abdülaziz Bayındır) Bugün Necm Suresini okumaya devam ediyoruz, 19 uncu ayetten itibaren. Burada Allahu Teala şöyle buyuruyor; Necm 53/19 “Lat’ı ve Uzza’yı gördün mü? Ve üçüncüsü olan Menat’ı. Diğer üçüncüsünü erkek sizin dişi O nun mu?” Buradan ne anlıyorsunuz? Lat, Uzza Menat Bunların üçü melek ismi, ne yapıyorlardı bu meleklere? Allah ın kızları diyorlardı da ne yapıyorlardı? Şefaat umuyorlardı başka, onların putları idi bunlar; Allah ın temsilcisi değil, Lat şimdi arapca da kelimeler erkek ve dişi olarak vasıflandırılır yani Türkçe gibi değil Türkçe de erkeğe de gel dersin kadına da gel dersin ama Arapçada erkeğe ve kadına farklı gel dersin. Dolayısıyla Arapça da kadınla konuşurken kelimeler farklı yapıdadır, erkekle konuşurken farklı yapıdadır. Bir kelime kadın için kullanılınca farklı olur erkek için kullanılınca farklı olur. Bunun Türkçe ye yansıyan yanı da vardır, mesela Arapça dan bize geçmiş isimler öyle, mesela Cemil erkek ismi Cemile kadın ismi. Memur memure, müdür müdire bu şekilde Eallah da Allah kelimesinin mühennesi olarak kullanılıyor, mesela bir adamın adı Kamil kızının adı Kamile olabilir aynı onun gibi Allah ve Allah ın kızı dedikleri meleğe Eallah diyorlar. El Mennan Cenabı Hak ın isimlerinden bir tanesi yani bol ikramda bulunan demek El Menat da aynı kökten kabul ettikleri bir dişi isim. Uzza da mesela Aziz vardır erkek ismi Azize vardır dişi Uzza da onun gibi bir şey. El Aziz Cenabı Hak ın isimlerinden dir biliyorsunuz. Bunlara Allah ın kızı melekler diyorlar nereden anlıyoruz? Bu üç varlığa Allah ın kızı dediklerini nereden anlıyoruz? Mühenneslik iddasını anladık da Allah ın kızı dediklerini nereden anlıyoruz? Erkekler size de kızlar Allah a mı? Siz kendinizin kızı olmasını istemiyorsunuz değil mi? Birisi size haber verdi kızınız oldu simsiyah kesiliyorsunuz, Erkekler size de kızlar Allah a: O zaman buradan anlıyoruz ki bu üç isim melek ismidir biraz sonra da bunun açıklaması mahiyetinde gelecek. Mesela
Necm 53/26 “Göklerde nice melekler vardır ki onların şefaatleri hiçbir kazanç sağlamaz size, ” Bunlar Allahın kızı dedikleri meleklere neden yaklaşıyorlar tapıyorlar? Şefaat etsin diye.. Şefaat dediğiniz nedir? Mesela Mekkeli müşrikler ahrete inanıyorlar mıydı? Ne diyorsunuz “Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek?” diyenler onlar değil miydi? İnanmıyorlardı “neyi soruşturup duruyorlar o büyük haberi mi? o konuda aralarında görüş ayrılığı var.” O zaman ahrete inanıyorlar mıydı? İnanmıyorlarsa şefaat ne? Putları için şefaat “Bunlar Allah yanında bizim şefaatçilerimiz…” bir de işte burada da biraz sonra okuyacağımız ayette “Nice melekler var gökyüzünde onların şefaatleri size hiçbir fayda sağlamaz,” Peki ahrete inanmayan şefaat derken neyi düşünür? Şefaat ne demektir? Şefa nedir çift demektir Arapça da bu bunun yanında yan yana, Şufa deniyor birbirine komşu olan iki gayrimenkul için. O zaman şefaat derken mesela bu dünyada ne anlıyoruz? Diyorsunuz ki hadi falanca yere git, ben girmem çekinirim ben de seninle gelirim. Ben de seninle beraber geleceğim demek şefaat tir. Ben de sana eşlik edeceğim destek vereceğim. Çünkü ben orada tanınıyorum itibar sahibiyim. Ben gelir söylerim, sen hiç merak etme ben telefon ederim demiyor muyuz? Hamili kart yakınımdır falan, dünyadaki şefaat odur. Bu Allah ın kızı dedikleri Lat Uzza ve Menat bu dünyada o zaman nasıl şefaat edermiş onlara? Diyecekler ey Menat; yağmurlar kesildi bir şeyler yap babana söyle… Şefaat bu işte
Soru=? Artık daha mı çok geçer daha mı az geçer müşrik düşünmez müşrik düşünecek olsa bir kere o kendi hayali varlıkları. Hangi meleğin Allah ın kızı olduğunu kim ona söylemiş? Hiç bir şey düşünmezler onlar. Ama akıllarından geçer tabi Allah kızlarının hatrını kırmaz derler. Peki Allah kızlarının hatırını kırmaz da sen kızları öldürüyorsun senin yanında kızların hiçbir değeri yok nasıl oluyor da senin yanında değeri olmayan kız Allah ın yanında dediğini yaptıracak.
Son derece mantıksız bir şeydir ondan dolayı da tüm müşrikler şirki reddederler. İnsanlar kendilerinin müşrik olduğunu kabul etmiyor. Diyor ki Olur mu ben iki tane Allah mı var diyorum? Diyor. Peki ne diyordu Allah ın yanında bana şefaatçi olacak diyor Allah a ait özeliklerin bazısını buna veriyorsun. Bir insanın kızı kendisi ile ortak birçok özelliğe sahip değil mi? Allah ın kızı dediğin zaman onu Allah ile ortak yapmış oluyorsun. Allah a ortak birçok özellikleri ona veriyorsun. Şuna dikkat etmek lazım; müşriklerin bir özelliği vardır. Bunu çok iyi kafanıza yerleştirin müşriklerin temel bir özellikleri vardır: Zatında ortak koşmazlar Cenabı Hakka hangi konuda koşarlar? Sıfatta ortak koşarlar. Zat sıfat ne demek? Zat; Allahın kendisi iki tane Allah var demezler sıfatta ortak koşarlar yani Allah a ait özellikleri birtakım varlıklara verirler. Şimdi zat ında ortak koşmayınca kendilerini muhakkik kabul ederler yani, Tevhit ehli kabul ederler. Mesela Hıristiyanlar bile Baba oğul kutsal ruh diyorlar ki çok kutsal üçlü birlik, niye birlik kelimesini kullanıyorlar? Tevhit için bir kelimesi için biz müşrik değiliz demek için.12:30 Şimdi O toplantıya katılanlardan Bir tek …. Bey burada diğer arkadaşlar yok Hıristiyanlarla papazları ile yaptığımız toplantıda onlara şirki anlattık hepsi adeta koro halinde İncil şirki reddeder dedi. Peki İncil şirki reddeder ise sizin yaptığınız ne? Çok kutsal üçlü birlik, denildiği zaman müşrik olmayacaksın öyle mi? Sen kimi kandırıyorsun dendiği zaman buna senin aklı ermez diyecekler.
Soru(Bir izleyici): Bizdeki şirkin yapısı da aynı? Cevap (Abdülaziz Bayındır): Tabii bütün şirkin yapılanması aynıdır. Sadece isimlendirme farklıdır. Mesela Sabiiler var Kuran-i Kerimde de geçiyor. Sabi sitesi internette birkaç tane, eskiden bunlar kendi kimliklerini açıklamaktan korkuyorlardı o da İslam alemindeki bir yanlış uygulamadan kaynaklanıyor çünkü yanlış yapmayacaksın ya da kılıcı yiyeceksin diye bir anlayış vardır bizde maalesef Kuran ı Kerim e aykırı olarak yerleşmiş bütün kitaplara. Ben o sitelere girdim yazılarını okudum mesela yazıyor orada diyorlar ki “Bize müşrik diyenler melun dur” diye yazmışlar. “Biz Allah ı bir kabul ederiz” diyorlar, ama biz Allah ı zatta bir kabul ederiz sıfatta değil. Sanki başka bir şekli varmış gibi bütün Müşrikler aynıdır. Allah yerine “El Hayyul Aziym” diyorlar. Işık tanrısı karanlık tanrısı diye bir şey yok hayır ve şer var o da Avrupalıların yanlış tercümesi. Eğer bir şeyi Avrupa dan öğrenirsen Avrupalı bir başka dini kendisinden daha iyi göstermez. Yoksa kendisi kötü duruma düşer…
Şimdi Kanada da Mecusilerin bir sitesi var Zerdüştlerin şunu tercüme edelim önce size şunun hikayesini anlatayım, ben bunların web sitelerine girdim bana dergilerini falan gönderdiler ayrıca inançlarını falan inceledim baktım ki bunlar “Avramazda” diye bir tanrıya inanıyorlar kitapları var bir peygambere inanıyorlar, Zerdüştler yani o peygamber İdris A.S. olabilir çünkü isimlerden benzerlikle bir şeyler ortaya çıkarmaya çalıştım ama tam neticeye varamadım. Diyorlar ki “bizim peygamberimiz ilk insanın oğludur.” Öyle olunca İdris A.S. a uygun düşüyor bu… Bir de Miraç olayını anlatıyorlar, tıpkı bizim peygamberimizin yaptığı Miraç gibi. Kuran ı Kerim de İdris A.S. ile ilgili olarak;
Meryem 19/57 “İdris i yüksek bir mekâna yükselttik” diye bildiriliyor.
Sonra dedim ki bakayım; siteyi açıyorsunuz sitede sürekli yanan bir ateş var. Bir de onların din adamları var şöyle bir soru sordum onlara şuradan tercüme edelim; İranzenin diye bir dergi gönderdiler bana bundan dolayı onlara teşekkür ettim ve şöyle bir soru sordum asıl öğrenmek istediğim şu dedim: Avramazda ile sizin aranızdaki manevi bağı aracılığı konusunda bana bir bilgi verebilir misiniz? Bir de sizin din adamlarınızın Allah ile sizin aranızdaki görevi nedir? O aracılık görevi nedir onu bana bildirir misiniz dedim.(Tercüman) “Sevgili Dr. Bayındır umarım sorunu doğru anladım; Zerdüştlüğe göre kişi ve Avramazda (Allah) arasında aracı yoktur. Mükemmelliğe giden yolda ilerleyen her kimse öyle bir aşamaya erişir ki özgerçekleme ye varır bu gerçeğe Kuda deriz. Bu kelime farsça da aynı zamanda Allah ı da gösterir bazı doğu dillerinde de böyledir” (Abdülaziz Bayındır) yani şimdi burada biz Fenafillah a erişiriz demek istiyor; yani biz belli bir mertebeye geldikten sonra Allahlaşırız diyor (haşa) ne yapmış oluyor bakın burada Allah ın sıfatına girmiş oluyor Zatına değil hep sıfatta.
(Tercüman) “Böyle bir insan yaratılıştaki Hikmet i anlar. Avramazda ile bir bağlantı kurar Avramazda da yaratmanın hikmetidir. Bu detayları şurada bulacaksınız www.ancientiran.com da bulabilirsiniz. Zerdüştlüğün yedi ebedi kanununu anlamak ve uygulamak; mükemmelliğe yol açar. Hem fert olarak hem de gurup (kolektif) olarak bir aracı burada bir kısa yol sağlayamaz. Ancak bunun anlaşılmasını sağlayabilir.” 21:30
(Abdülaziz Bayındır) Şimdi Zerdüştleri görüyor musunuz? Bakın Zerdüşt sitesinin bana gönderdiği cevapki Zerdüşt sitesi dediğimiz Mecusi. Bizim kitaplarımızda Mecusilik nasıl anlatılır? Servet sen söyle bakalım nasıl anlatıyorlar Mecusiliği? (Servet Bayındır) Bizim kitaplarımıza göre Mecusiler; hatırlayabildiğim kadarı ile ateşe tapanlar, iyilik tanrıları vardır kötülük tanrıları vardır iki Allah a inanırlar. (Abdülaziz Bayındır) Görüyor musun bak öyle gösteriliyor.
Soru:…..Anlaşılmadı
(Abdülaziz Bayındır) Bunların hepsi batılı bakıştan kaynaklanan yanlışlardır. Şahsen bu dinleri kendi inananların ağzı ile öğrenmeye çalışıyorum. Çünkü o insanlar kendilerini daha iyi tanıtırlar değil mi? Mesela Sabilerin diyorlar ki biz Yahya A.S. a inanırız diyorlar… Yahya A.s. a indirildiğine inandıkları bir kitap var: Ginza dedikleri bir kitap ona inandıklarını söylüyorlar. Bizim gibi abdest alıyorlar gusül abdesti alıyorlar ibadetleri var helalleri var haramları var o konuda birçoklarıyla bize benziyorlar. Mecusiler de aynı: Mecusiler de bir peygambere inanıyoruz ki diyorlar o peygambere Vahiy gelmiştir Allah tan şu kitabı almıştır Gata lar dedikleri kitapları var bu Gata larda birtakım ifadeler var ki biliyorsunuz ki hakikaten ilahi kitap olabilecek birtakım vasıflar var. Peygamber SAV de Mecusilerle ilgili olarak şunları söylemiş: “Onlara Ehli Kitap a karşı davrandığınız gibi davranın” Sabiler de buna benzer konumdalar. Şimdi çok kolaylıkçı bir tavır var hani bir zamanlar çok zenginleşmiş Müslümanlar, kimseyi gözü görmüyor, büyük bir fabrikada fabrika sahibi işçisini görmez işçi isterse ne kadar maharetli olursa olsun kendilerine ne ölçüde faydalı ise o ölçüde iyidir onun dışında ağzıyla kuş tutsun beş para etmez. Bu nedir bunun bir derdi var mı? İstekleri var mı yok? Orada bütün tatmin edilmesi gereken istekler fabrika sahibinin dir. Tıpkı onun gibi Müslümanlar da bir ara çok zenginleşmişler çok zenginleşince kimseye baktıkları yok, nasıl olsa imkanlar geniş. O geniş imkanlarda ilim de yapılmaz hiçbir şey yapılmaz onun için de “körler sağırlar birbirini, ağırlar” hesabı zamanında birisi bir şey yazmış canım ben şimdi bir İslam aliminin söylediği ile bir Mecusi nin sözünü bir tutar mıyım? Tabii ki o önemli dolayısı ile İslam alimi olarak vasıflanmış bir kimse herhangi bir zamanda bir şey yazmışsa o doğrudur. O inancın sahibinin söyledikleri yanlış. Öyle olunca bizim kitaplarımızdan bunları öğrenmek mümkün değil dolayısıyla dinler tarihi diyebileceğimiz birkaç tane kitap vardır; uzun asırlar içerisinde.
Halbuki hakim olduğumuz bölgelerdeki o dinleri çok iyi inceleseydik, o insanlara doğru bir şekilde yaklaşabilseydik bugün çok farklı olabilirdi. Ben de; Servet in az önce anlattığı gibi kitaplardan Mecusiler iki tane tanrıya inanır: Hayır Tanrısı Şer Tanrısı işte birisi Ehmen dir Birisinin adı Hürmüz dür diye öğrenmiştik. Hürmüz sesi İdris sesine benziyor zamanla burada bir değişiklik olmuştur diye düşünüyorduk, bu İdris A.S. olabilir henüz bir netice yok. İşte bu insanlara ben bu soruyu sordum o Kanada daki o büyük sitelerine, onlar da burada belirtildiği gibi Avramazda ile bizim aramıza hiçbir şey giremez, bizim din adamlarımızın vazifesi sadece yapacağımız işleri öğretmektir aracılık değildir. Şimdi buraya kadar bakıyorsunuz şirk yok değil mi? Nerede şirk oluşuyor? Biz de Avramazda ile iyi ilişkiler kurduğumuz zaman tanrılaşırız Fenafillah a erişiriz diyorlar. Kendilerini tanrılaştırıyorlar orada iş bozuluyor.
Bizimkilerde de Fenafillah yok mu? Bizimkilerde de aşama aşama Fenafişeyh oluyor önce şeyhler kendilerini kaybediyorlar yahu kardeşim sen kendini kaybettikten sonra daha neye yararsın? Seni Allah kendine muhatap almış, sana elçi göndermiş, sana emirler vermiş yasaklar koymuş bir kişi şahsiyet ol diye, kişilik olarak sana bir değer vermiş, sen önce kendi kişiliğini şeyhinde kaybediyorsun. Bittin sen artık daha artık ondan sonra sen yoksun. Bunu da bir marifet olarak gösteriyorlar Fenafişeyh. İkinci adım ne Fenafirasul, üçüncü adım Fenafillah Allah ta kayboluyor yani Allahlaşıyor (haşa) 28:36 bu Mazteizm de olan Uzakdoğu dinlerinde Nirvana diye takdim edilen şeydir Allah ile birleşmektir. Vahdet i Vücut olayıdır. Şimdi gidin Hindulara, binlerce tanrı var ama o binlerce Tanrının tamamı aracıdır, araya giren tanrılardır esas Allah u Teala dır. Allah vardır birdir, eşi yoktur benzeri yoktur bunların hepsi aynı ifadeleri kullanırlar. Oralarda Tanrı yerine Tao kelimesini kullanırlar bu kelime batı dillerine de benzeri bir ifade ile geçiyor, mesela Teist deniyor Ateist deniyor onun kökü ne biliyor musunuz? Tanrı derken Teist derken ne oluyor bunun kökü? Te mi oluyor? Teoloji deniyor mesela.
Tao ile bir bağlantısı vardır bu şeyin, kökü nedir onu ben bilmiyorum şahsen bunun bir bağlantısı var ama bilemiyorum.
Allah dediğiniz zaman her yerde aynı aracılar değişiyor aracıların değişmesiyle dinlerin isimleri değişiyor. Bazı yerlerde kişiler kendilerini tanrı ediniyorlar; Kuran ı Kerim de bunu da söylüyor.
Casiye 45/23“Kendi arzusunu kendine Tanrı edineni görmedin mi,? İşte burada da öyle kendilerini Tanrılaştırma süreci Zerdüştlerde. Peki o zaman diyorsunuz hani siz ateşe tapıyorsunuz? O ateş; biz ateşe falan tapmıyoruz Ateş tanrının gücünü bize gösteriyor, aslında biz orada tanrının gücü karşısında eğiliyoruz diyorlar. Siz ateş karşısında eğildiğimizi zannediyorsunuz. Şimdi Ayeti Kerimeye gelelim; müşrikler ne diyecekti?
Enam 6/23 “Bunları (müşrikleri) asıl yanıltan şudur; hepsi de derler ki; Rabbimiz olan Allah a hamd olsun ki biz müşrik değiliz.” Bunları sıkıntıya sokan böyle demeleridir. Hıristiyanlar da diyor ki en büyük günah Şirk tir, İncil şirki reddeder, Kursal kitabın ilk emri Allah tan başka ilah olmadığıdır bunu söylerler. O zaman bu lafla olmaz, fiilen de bunu göstermek lazım.
Tarikatçılığa bakış kitabı var mı orada? Aslında Mehmet Sait Kotu nun Tasavvuf ve Ahlak kitabı burada olsaydı o kitapların hepsini sağolsun Mehmet hoca aldı götürdü bize hiçbir şey bırakmadı.
Diyorlar ki: Sıfatı Zatiye ve Sıfatı Subutiyye ile muktasıp olan Şeyh, diyorlar. “Allah ın sıfatları ile sıfatlanmış Allah ın özelliklerini kendi üzerine almış bir şeyhe intisap etmek gerekir” diyorlar. Yapı aynı onu söylemek istiyorum işte Gavs-ı Azam dedikleri zaten tamamen Allahlaşmış olan bir şeyh oluyor yani bunu hepsi söyler. Kutbul İrşad derler o Kutbul İrşadı Allah dan da daha yüce gösterirler. Mesela İmam Rabbani nin Mektubat ında Kutbul İrşad için şunu söyler İmam Rabbani… Ama şunu aynen söylüyor yani Tarikatlardaki şeyler diyorlar ki; Allah ın Zati ve Subuti sıfatlarıyla muttasıp olan yani o özellikleri üzerlerinde taşıyan bir şeyhe rabıta etmek gerekir. Bunu söylüyorlar.
Esas mesele şu: Bu yapı doğru kavranmaz ise, ben bugün bu yazıyı Mezhepler Tarihi uzmanı bir arkadaşa gösterdim, görünce şaşırdı Allah Allah dedi ben böyle bilmiyordum dedi. Şaşırdı kaldı. Sabi kendini müşrik kabul etmiyor Vahit kabul ediyor. Bir de şu vardır bizde Müşrik kelimesi de Kuran ı Kerim de anlattığı şekilde anlaşılmaz bizde. Mesela siz kendiniz düşünün bakalım Müşrik derken bize öğretilen şirk nedir? Karşımızda şekillenen ne olur Müşrik ile ilgili: Şurada bir put karşısında ibadet eden bir insan, bir başka şey var mı? bize öğretilen budur ki bizim Akait kitaplarımızda; adına Ehl i Sünnet Akaidi denilen Akait biz onunla çok iftihar ederiz. Ben etmem de asla etmem hiçbir şekilde. Niye böyle söylüyorum? Çünkü Ehli Sünnet Akaidi denilen o Akaitte Şirk yoktur. Yani Akaidin konusu olarak Şirk yoktur. Peki Şirki anlamadan ne anlatacaksın? İbadet yoktur ibadet işin temeli bu İbadet Fıkıh ın konusu olarak vardır, fıkıhta da da namazın Farzı kaçtır? Vacibi nedir Sünneti nedir Mekruhu nedir? Şekil açısından; bu işin ruhu Akaitte verilir. Çünkü Allah tan başkasına ibadet etmek ne demektir bunu Akait in anlatması lazım. Ehli Sünnet dediğimiz akaidin içinde; ibadet yoktur. Ehli Sünnet dediğimiz akaidin içinde Allahtan başkasından yardım dilemek; istiare yoktur. Her gün okuduğumuz Fatiha suresinde “Ya Rabbi Yalnız sana Kul olur yalnız senden yardım isteriz” deriz ama bu Ehli Sünnet Akaidine girmemiştir. Yoktur bu 39:00 Dua yoktur insanların asıl sapıttığı konudur dua. Çünkü insanlar ibadeti de o dua için yaparlar. Dua isteklerin kabul edilmesidir hepimizin asıl isteği Allahın rızasına ermektir değil mi ve Cennete gitmek; Cehennem den kurtulmaktır. Bütün bu yaptıklarımızı onun için yapıyoruz. İçki içmiyorsak onun için, zina etmiyorsak onun için; namaz kılıyorsak onun için yani tüm bunların hepsi isteklerimiz kabul edilsin diyedir.
Dua yı para gibi düşünün para kazanma ihtiyacımız olmasa hangimiz çalışır? Onun için çalışmadan asıl maksat hedefe erişmektir. Hedefimiz daha rahat yaşamaktır değil mi? Onun için çalışırız. İşte ibadetin de hedefi dua dır. İsteklerimizin kabul edilmesidir. Onun için Peygamberimiz der ki: Dua ibadetin özüdür. Sen Akaitte dua yı anlatmıyorsun insanlara Allah tan başkasından yardım isteyenleri müşrik sayan atmışın üzerinde ayet vardır Kuran ı Kerim de. Sen Akidenin içine bunu koymamışsın, peki neyi koymuşsun?
Kuran ı Kerimde hiçbir Peygamber gönderildiği topluma Allah ın varlığını ıspat ile meşgul olmamıştır. Böyle bir olay yok çünkü Allah ın var ve bir olduğunu bilmek herkesin zaten bilgisindedir. Çocukluktan itibaren çevresinde çocukluktan itibaren gözlediği olaylar sebebi ile bu kanaate zaten varıyor. Ama bizim Ehli Sünnet dediğimiz Akaidin en önemli konusu ispat ı Vacip dedikleri konudur yani Allah ın varlığını ıspat tır sanki iş yapıyorlarmış gibi. Bu tıpkı Logaritma cetvelini ezberletmeye benzer bir öğrenciye.
Allah ın varlığını kabul etmeyen mi var ki yeryüzünde bunu ıspat ile meşgul oluyorsun. Yapacağın şey Allah tan başka ilah olmadığını ıspat etmek tir. 41:46 Şuna da dikkat edin; Mehmet hoca ya sarayım yıllarca Din dersi öğretmenliği yapmış olan bir hocamız, bizim klasik eğitim açısından cevap vermeniz için soruyorum; Bir kimse Tevhid akidesi dediğimiz zaman ne anlatılıyordu bize? Allah ı var ve bir kabul eden değil mi? Allahtan başka bir ilah olmadığını kabul eden diye bir kelime katılmıyordu değil mi? Allahı var ve bir kabul eden dediğin zaman işte buyurun Zerdüştlerin ifadesi Allah ı var ve bir kabul ediyor. Taoistler de aynı Hıristiyanlar da öyle söylüyor. Ama biz imanımızı belirtirken La İlahe İllallah diyoruz bunu boşuna mı söylüyoruz? Allahtan başka ilah yoktur diyoruz asıl mesele o. Çünkü araya başka ilahlar koyduğun zaman bütün parsayı onlar kapıyor. Bunu şöyle anlayın anlaşılsın diye o cümleleri kullanıyorum; çünkü ben burada konuşurken halkın diliyle konuşmak zorundayım ilmi dille konuşulursa hiçbir işe yaramaz. Birkaç kişi anlar zaten onlar da kendi aralarında paslaşırlar kaybolur gider. Şimdi düşünün Hükümetle işleriniz var siz bir tüccarsınız hükümetle gidip bakanlar kurulunda bazı işlerinizi görmeniz gerekiyor. Bir kişi olsa hükümete Başbakana çok yakın olduğunu bildiğiniz bir insan. Başbakanla ilişkileri o yürütse sizin için artık başbakan kimdir? O adam değil midir? Bir yerde başbakanı görseniz yüzüne bile bakmazsınız. Birileri çıkıyor Allah ile ilişkilerini ben yürütürüm diyor, o zaman Allah ile senin ne alakan kalır? Canım ben Allahı inkar mı ettim? Tabii o adam da başbakanı inkar etmedi. İşin aslı gene başbakan ama senin açından artık başbakan o değil bu…
Birilerinin Allah ile senin ilişkilerini yürüttüğüne inandığın zaman artık senin Allah ın o olmuş olur öbürü bi daha aklına gelmez. İnkar mı ediyorum ? Etmezsin de hiç kimse inkar etmiyor.. Allah sana şahdamarından daha yakın. Aradaki hangi boşluğu bulup ta bunları oraya yerleştiriyorsun kardeşim? Boşluk olmayınca araya onu koyduğun anda Allah ile ilişkin kesilmiş olur tıpkı şah damarının üzerinden jiletle damarı kesmek gibi bir şeydir. Öyle olmaz mı? İlişkiyi kesmiş olursun işte bu ama Ehli sünnet dediğimiz akaitte şirk olmadığı için Ehli Sünnet o kadar güzel bir kelime ki, şahane ama içini ne ile doldurmuşsun? Öyle olunca işte bak bunlar olabiliyor İmam Rabbani dediğiniz zaman millet yere göğe koymaz; ve bu da tarikatları hurafelerden kurtarmış bir kişi olarak kabul edilir değil mi? Okuyalım bak bu tercüme İmam Rabbani nin Mektubat ından Hayrettin Karaman ın yaptığı tercümedir. Hayrettin Karaman ın Arapçası iyidir tercümesi de güvenilir gerçekten… İfadelere bakın şimdi: “Kutbul İrşad son derece az bulunur”, Kutup denir artık en üstte Hıristiyanların İsa kavramı gibi, onun yerini alan… Mektubat dan: “Uzun zamanlar ve asırlar geçtikten sonra ortaya çıkar. Hidayet ve Nuru ile karanlık cihanı aydınlatır” işte Işık Tanrısı karanlık cihanı aydınlatıyor. “O nun irşadı bütün cihana yaygındır, Arş dan Yeryüzü nün merkezine kadar. Kime rüşd (Olgunluk) hidayet (doğru yola girmek) iman ve marifet (bilgi) ulaşırsa onun yolundan ulaşır ve Ondan alınır.” Kimden alınırmış? Kutbul İrşad tan. Peygamberimiz kimseye hidayet verebiliyor mu? Veremiyor Allah u Teala demiyor mu? Kasas 28/56 “…Sen İstediğini yola getiremezsin,” ama bu kim arş dan Yeryüzünün merkezine kadar kime? Bu özellik kimde bulunabilir? Allahtan başkasında olabilir mi? Şimdi devam edeceğim bak (Mektubat): “Onun aracılığı olmadan bu devlet kimseye nasip olmaz” Yani Kutbul İrşadı n aracılığı olmadan kimse Müslüman olamaz. Kuran ı Kerim in bütün ayetleri gümbürtüye gitti mi? (Mektubat) “Onun nuru mesela büyük okyanus gibi cihanı kaplamıştır da bu denizde hiçbir hareket meydana gelmemiştir,” o kadar kesif bir şekilde kainatı kaplıyor ki hareket yok. Okyanusun içinde dalga olur mu? Dalga en üstte olur orada deniz bitmiştir bulunduğu tüm kainatı öylesine kaplamış ki dalgalanma da yok.(Mektubat)“Sanki donmuş gibi durmaktadır.O (Kutbul İrşad) na yönelen ve samimiyetle inanan veyahut onun yöneldiği talibin (yönelme sırasında) sanki kalbinden bir pencere açılır ve bu yoldan yöneliş ve samimiyeti nispetinde nasip alır,” 50:45 Allah a yönelmiyor Mehmet hoca O na yöneliyor. (Mektubat) “İnkar ettiği için değil de onu tanımadığı bilmediği için doğrudan Allah ın zikri ile meşgul olan gönlünü Allah a yönelten kimse de tıpkı o Kutba yönelen gibi ondan istifade eder. (Kutuptan)” İnkar etmediği için değil de bilmediği için Allaha yönelmiş ama yine o “Kutuptan istifade eder” diyor. Konuşmalar………….
(Mektubat) “…Ancak birinci durumdaki istifade daha ziyadedir.” Allah ile olunan istifade daha zayıf öbürü daha ziyadedir. “Kutbu inkar eden yahut ondan rahatsız olan kimselere gelince” Benim gibi mesela; “Allah ı zikirle meşgul olsalar bile (gece gündüz Allahı zikirle meşgul) gerçek Rüşd ve Hidayetten mahrum olurlar.” Onun için bize acıyorlar zavallılar vah yazık tatmadı bilmiyor…
Kuranı Kerim de var ayetler çok sayıda ayet var evet. (Mektubat) “Onu inkar ve rahatsız etmek kişinin feyz yolunu tıkar, kutup onu faydalandırmamayı ona zarar vermek istemese bile ama o gerçek Hidayetten uzak kalır” Zarar verebiliyor tabii ama zarar vermek istemese bile gerçek hidayetten uzak kalır. Kafir olmak demektir, niye? O kutbu rahatsız etmiş. Allah Peygamberimiz e ne diyor?
Cinn 72/21 “Ya Muhammed de ki:Benim size ne zarar vermeye gücüm yeter ne de sizi olgunlaştırmaya”
(Mektubat) “Onda bulunan ancak Rüşd ve Hidayet in görünüşüdür” o adam hidayette gibi gözüküyordu ya görünüştedir sen ona fazla inanma. “Manadan uzak içi boş suretin faydası da azdır.” Şimdi asıl bomba şimdi patlıyor dinleyin, diyeceksiniz ki bomba mı kaldı patlayacak ama var hala var (Mektubat) “O kutbu seven ve ona içten inanan kimseler (kalpten inanıyor ihlaslı) ona gönülleriyle yönelmeseler (inanıyor ama) Allah ı zikirle meşgul olmasalar dahi yalnızca sevgileri sebebiyle Rüşd ve Hidayetin nuru onlara ulaşır.” Tıpkı vaftiz işleri Hıristiyanların sadece vaftiz olsun cennete gider. Onun dişinda ne yaparsa yapsın. Bakın kaçıncı mektup olduğunu söyleyeyim notunu da okuyayım belki ilgilenenler olur: İmam Rabbani El Mektubat (Arapça nüsha 1.cilt 254. Sayfa 260. Mektup son bölüm) Bu tercüme için: bkz. Hayrettin Karaman İmam Rabbani ve İslam Tasavvufu 1992 Shf 219-220
İmam Şarani diye o kadar güzel isimler ki İmam Rabbani İmam Şarani İmam bilmem ne, İmam Şarani diye tasavvufçuların çok önem verdiği bir kişi vardır. Onun da Tabaka tul Kübra sı Tasavvufçuların hayatlarını anlattıkları bir kitabı vardır. 57:24 Orada diyor ki, u kutup dedi ya, kutup olabilmek için yanlış hatırlamıyorsam 10 tane özellik gerekiyor. Acaba tercümede hata mı var diye baktırmıştım Kutbun özelliklerini sayarken diyor ki: “Evvelin hakimi olmak”, ne anlaşılır bundan? yani öncelerin hakimi olmak. “Ahirin hakimi olmak” sonraların hakimi olmak, “Evveli ve Ahiri olmayanın hakimi olmak”; Şimdi bunu tercüme edip piyasaya sunan bir tarikat var, o tarikatın şeyhi,ne dedim ki bak böyle böyle yazmışsınız, bu adam böyle diyor diye böyle yazmak zorunda değilsiniz ki çıkarsaydınız dedim, efendim bir bakayım inceleyim dedi, sonra Servet e bir cevap vermiş onunla ilgili ne dedi? (Servet Bayındır) Hatırlamıyorum ki… (Abdülaziz Bayındır): Unutmuş… (Servet Bayındır)) Tevil edilebilir demişti daha sonra…(Abdülaziz Bayındır) Biz bunu tevil edebiliriz, tabii ki yaparsın ne olacak ki yani her şey tevil edilebilir… Ama inançta Tevil olmaz inancın açık net ve duru olması lazım… Diyorlar ki sarhoşken söylenmiştir diyorlar ya, kurtarmak için değil orada da bir şey var orada müthiş bir aldatmaca var onların sarhoş dediği Şatahat dedikleri şu; Diyorlar ki bunlar bazen mana âlemine dalarlar, mesela şöyle düşünün şurdan bir bazı çizgi filimlerde oluyor ya kafasını tavandan sokuyor deliyor üst kata çıkıyor orada bir şeyler görüyor o gördükleri şeylerden büyük bir haz duyuyor orada gördüğü gerçekleri gelip burada söylüyor. Söylememesi gerekir, yani söyledikleri doğru o cezme hali istivrak hali sarhoşluk hali dedikleri o söyledikleri doğru ama burada söylememeli öyle diyorlar ama söylememeliydi niye? İnsanlar bunu yanlış değerlendirir. Her doğru her yerde söylenmez. Bunların seviyesi onu anlamaya yetmez. Tamam şimdi devam ediyorum Ayet i Kerimelere:
Bilmem Şirk in yapısı anlaşılıyor mu? Şimdi siz bunu biz akaid kitaplarında çocuklukta öğrenmiş olmalıydık ama sizEhli Sünnet dediğiniz bir akait oluşturuyorsunuz insanları inançlarını Mümin olması için neye inanmaları gerektiğini oraya yazıyorsunuz, asıl inanmaları gereken kısımları oradan çıkarıyorsunuz. Temel hükümleri çıkarıyorsunuz.
Ondan sonra hadi buyurun ne yapıyorsanız yapın. Devam edelim şurada Mekkelilerin şirk anlayışına dikkat edelim ve şuna da dikkat etmek lazım Mekkel,ilerle ilgili ayetlerde Sanem ve Beten kelimeleri geçmiyor Sanem; Put Beten dePut bu kelimeler geçmiyor. Bu kelimeler İbrahim A.S. ın toplumu ile ilgili olarak geçiyor. Onun için Mekke toplumunu doğru anlamak lazım, Mekke toplumu İbrahim AS. ın toplumu, İbrahim AS. ın tebliğine muhatap olmuş bir toplumdur. Mekkelilerin tamamı kendilerini İbrahim AS.ın soyundan kabul ediyorlardı İbrahim AS. İsmail AS. ve onun soyundan gelenler olarak kabul ediyorlardı. Dolayısıyla İbrahim AS. dan kalma ibadetleri devam ettiriyorlardı Hac Ümre yapıyorlardı kendilerine göre bir namazları vardı çok şeyler yapıyorlardı kurban kesiyorlardı evet. Şimdi mesela onların dikili taş kelimesi geçer İbrahim AS. ın o putlarını kırdığı toplum farklı bir toplum Harran bölgesi Mezopotamya bölgesi daha çok ama Mekke toplumu öyle değildi. Orayla ilgili ayetlerde Beten ve Sanem kelimeleri geçmiyor. O zaman onu da doğru oturtmak lazım işte burada görüyoruz, “Lat ı ve Uzza yı gördünüz mü? Üçüncü diğer üçüncüsü Menat ı gördünüz mü?” şimdi bütün bunları Allah ın kızları saydıkları için Allahu Teala diyork ki
Necm 53/21“Erkek sizin dişi Allah ın mı?” Kızlar olduğu zaman Allaha Erkekler olduğu zaman size.
Necm 53/22“Öyleyse bu haksız bir paylaşım” sen hiç değer verme kız çocuğuna Allah a kızlarla yaklaşmaya çalış bu ne mantık? Yani yanlışın içinde yanlış.
Necm 53/23”Bunlar kupkuru isimler bu isimleri siz taktınız, babalarınız taktı Allah bu konuda size bir belge indirmedi,” şunlar benim kızlarım onların aracılığı ile bana gelin demedi. Allah öyle bir şey demiş olsaydı yapardık bizim için fark etmez Allah dedikten sonra; ama Allah böyle bir şey demedi. Hatta bunun aksini söylemiş durmuş indirdiği kitaplarda kendi kafanızdan uyduruyorsunuz. Bir tarikatçıya söylemiştim yahu kardeşim böyle özellikler olur mu? Ya hocam işte naz makamıdır yapma hocam ….. Yahu ne nazı sanki bir kız kendisine aşık olan delikanlıya naz yapıyor. Olur mu öyle şey biraz dikkatli olmak lazım elinde açık delil olmadan konuşulur mu? Bunlar sadece zannın peşine düşüyorlar… “Biz böyle duyduk öyledir öyle olmuştur” var mı elinizde bir belge? Yok.
“…Canlarının istediği şey, (Kendileri şekil verecek kendi istediklerini yapacaklar) işte Rab lerinden kendilerine gerçek gelmiştir.” doğru yolu gösteren Kuran gelmiştir o zaman ona uymak lazım, onu kendimize uydurmak değil.
Şimdi Kuranı Kerim deki Şirk ile ilgili ayetleri okuduğumuz zaman bu inançlara sahip olan kişiler hemen tepkilerini gösteriyor, “bunlar müşriklerle ilgili ayetler diyorlar” Tamam işte bize inmedi müşriklere indi; sen buna uygun düşüyorsan bitti mesele. Birkaç gün önce Eskişehir deydik bu cumartesi günü orada bir sohbet yaptık, baktım orada konuşmaya başladım birisi yerinde duramıyor, bir şeyler söylüyor bayağı rahatsız olmaya başladı. Sonra çok da saygılı bir insan da ama çok rahatsız oldu, Yahu dedi “İmam Rabbani var Gavs ı Azam var bunları ne yapacağız” dedi? Nereden çıktı onlar, ben hiç onlardan bahsetmedim dikkat ediyorsan dedim “ama onlar da bir gerçek bunları nasıl bırakacağız?” dedi. Gerçek olduğunun bir delili var mı dedim? Bak Allah u Teala inanmamız gereken hususları o kadar açık ve net söylüyor ki; kendine inancımızı Eşhedü kelimesi ile ifade etmemizi söylüyor ben şahitlik ederim ki; yani gözümle görmüş elimle tutmuş gibi biliyorum ki o kadar net bir bilgi olması lazım. Allahtan başka ilah yoktur bunu her insan bilir. Araya ilah sokanların elinde hiçbir delilleri yoktur. Allah ile ilgili sonsuz delil olduğu halde araya koydukları aracılarla ilgili hiçbir delil yoktur. Söylendiği zaman Babam öyle diyor derler başka bir şey yok. Kalkıp öyle duyduk derler başka bir şey yok ama Eşhedü dedirtiyor Allah ben şahitlik ederim ki.
Peygambere olan inancı da eşhedü ile ifade ediyor çünkü Allah onun belgesini sana göndermiş Kuran ı Kerim okuyacaksın anlayacaksın. Peki senin dediğin imam rabbaniyi Abdülkadir Geylani ile ilgili eşhedü diyebileceğin bir bilgi var mı elinde? Yani Allah onları neyle görevlendirmiş? Öyle bir şey yok Peki senin ona inanmanı gerektiren bir husus var mı? Yok. Bu insanlar iyiyse elbette ki Allah u Teala haksızlık yapmayacaktır. Kötü ise de bütün dünya bunlara iyi dese bir şey ifade etmeyecektir. Senin zaten onlara inanma diye bir görevin yok. Senin inanacağın şey belli. Sen niye onlara yapışıyorsun kardeşim? Neyse sonra adam ikna oldu iyi niyetli bir insandı. Bayağı da rahatladı ondan sonrasını rahat rahat dinlemeye başladı. Ama bir kişi çıktı yani ona da sevindim.
Birkaç tane gençlerden getirmişler oraya belli yetişmiş Eğitimli falan onlar böyle mest oldular anlattıkça köşe oluyorlar derler ya. Ama içlerinde dış görünümü itibariyle dindar olan bu şahıs biraz rahatsız oldu, ama iyi niyetli bir insanmış sonra yaşlı bir insan vardı o da birkaç bir şey söyledi onunki de itiraz değil de zihinde birtakım sulaller imiş… gayet güzel son derece tatlı bir sohbet oldu. Ama insanlara doğruları anlatmak lazım, yani senin ne İmam Rabbaniye karşı ne Abdülkadir Geylani ye karşı bir görevin yok az önce İmam Rabbaninin Mektubat ından bir bölümü okuduk. Mektubat; mektuplar demektir. Şimdi birileri araya başka mektupları bu da imam Rabbani nin diye sokuşturup takdim etmiş olması da mümkündür. Belki şu okuduğumuz şeyin İmam Rabbani ile uzaktan yakından alakası olmayabilir. Belki o bu konunun mücadelesini de vermiş olabilir ömür boyu tıpkı nasıl İsa AS. ı putlaştırmışlarsa bunu da putlaştırmış olabilirler. Bizim elimizde İmam Rabbani dedikleri zaman bir kitap veriyorlar diyorlar ki bu kitabın yazarı İmam Rabbani onun için mecbur kalıyoruz onu söylemeye. Yoksa gerçek İmam Rabbani kimdir bilemeyiz ki? Belki bu mektubat denen şeyin içerisinde üç beş tane vardır onun yazdığı mektup onu da bilemiyoruz. İmam Rabbani nin mektuplarında çok berbat şeyler de var, çok çok güzel şeyler de var. Bazı mektupları okuyorsunuz en küçük bir Kitap ve Sünnete aykırı bir şey yok bazılarını okuyorsunuz az önce okuduğumuz gibi berbat. Aynı kişi ikisini birden nasıl yazabilir diye düşünüyorsunuz? Mümkündür ki birileri araya sokuşturmuştur. Mesela şimdi o kadar asır geçmiş ki bizim onun tespit etme imkanımız yok. Bu yanlıştır da doğrusu şudur diyemeyiz nasıl neye dayanarak diyeceğiz? Dolayısıyla İmam Rabbani Derken biz gerçek İmam Rabbaniden değil o kitabın üzerinde adı yazan adamı kastediyoruz. Gerçeğini Allah bilir. Şimdi şurada da Mesnevi var, iki cilt Yeni Şafak Gazetesinin verdiği kitap. Bu birinci cildi: Şimdi bunun önsözü var “Rahman ve Rahim Allah ın adıyla…”
İşte bu Yeni Şafak gazetesinin verdiği; Milli eğitim bakanlığının neşrettiğinde de aynısı var orijinal nüshasında da var orada burası Arapça diğer taraflar Farsça. Süleymaniye kütüphanesinde gördüm onu da insan bakınca şok oluyor yakıştıramıyor acaba hata olur mu diye bakmıştım ama var. Önsözün Arapça olması beni kuşkulandırdı. Niye Mesnevi Farsça da önsözü Arapça? Burada bir şey olabilir. Sonra Süleymaniye Kütüphanesinin o günkü müdürü Muammer İlker Bey vardı belki on beş sene veya daha fazla olmuş olabilir; bu nedir diye sordum o da bu konularda uzman bir kişiydi Dedi ki: Şu Mesnevidekilerden 12 beyit dışındakilerin Mevlana ya ait olduğu şüphelidir dedi. 01:16:36
Gerçek Mevlana nın şimdi okuyacağım ile bir ilgisi olmayabilir, ama ne yapalım ki Mevlana dedin mi kitabı bu diyorlar karşınızda, yani kitabi bu olan Mevlana gerçek olanı Allah bilir. Aksini ispat imkanımız da yok. Her kesin elinde dolaşıyor o yazıyor eliyle bu yazıyor eliyle ilaveler yapar kontrol da mümkün olmaz. Ve de bu Mesnevi Ölümünden 30 sene sonra derlenmiş onu da dikkate almak lazım. Bütün bunlardan sonra şu kısmı okuyayım bakın görün neler var? “Bu Mesnevi kitabıdır, ulaşma ve kesin bilme sırlarını açıklamada dinin asıllarının asıllarının asıllarıdır” dinin asılları nelerdir? Kuran Sünnet değil mi? Kuran Sunnet in asılları ne olur? Levhi Mahfuz olur. Onun aslı ne olur? Allah ın sözü olur o da mesnevi oluyormuş işte. “Bu Allah ın en büyük fıkhı dır.” Kendinin yazdığı bir şey değil Allah ın fıkhı en büyük fıkhı. “ Allah ın en aydınlık yoludur,” Bir insan kendi yazdığına bunu söyleyebilir mi? “Allah ın en açık delilidir. Işığının hali içinde kandil bulunan kandillik gibidir sabahın ilk anlarından daha parlak verir, o pınarları ve dalları bulunan gönül cennetleridir. Onda oğullarınca selsebil diye adlandırılan bir pınar vardır, makam ve keramet sahiplerince en hayırlı makam ve en güzel dinlenme yeridir. Ulu kişiler orada yerler içerler, özgür kişiler orada huzur bulur neşelenirler. Mısır daki Nil gibi sabredenler için içecek tir. Firavun soyuna ve kafirlere hasrettir, Allahın dediği gibi onunla çoğunu saptırır onunla çoğunu da doğruya götürür. Gerçekten o gönüllere şifadır ” Hep Kuran ın vasıflarını yazmış buraya, bunu tercüme eden de dipte ayetleri çıkarmış sanki hayırlı bir iş yapmış gibi hiç düşünmeden. “Rızıkları genişletir, ahlakı güzelleştirir kerem sahibi ve Salih yazıcıların elleriyle yazılmıştır. Temiz kişilerden başkasının ona dokunmasını men ederler” abdestsiz dokunulmaz evet dikkatle dinleyin şimdi; “Alemlerin Rabbinden indirilmedir.” Kuran ı geçti… “Batıl ona önünden ve arkasından gelmez,” işte şimdi anlatırlar ya Mevlana Peygamber değildir ama kitabı var derler ya; Mesnevinin başka lakapları da vardır, “Yüce Allah Ona lakap verdi O sözü kısalttık az çoğa işaret eder, yudum göle işaret eder bir avuç buğday harmana işaret eder.”
Daha fazlasına gerek yok az çoğa işaret ettiğine göre; İşte şimdi arkadaşlar bizim dini hayatımızın neden sakat olduğunu İslam Alemi olarak Batı karşısında neden direnemediğimizi niçin şaşkına döndüğümüzü buradan anlamamız lazım.
Geçende bir Nurcuya dedim ki; Risale i Nurlar ı sait Nursi Yazmış mıdır yoksa ona yazdırılmış mıdır? Dedim “Yazdırılmıştır” dedi baba ve oğul ikisi beraber.. Oğul dedi ki Yazdırılmıştır dedi peki kim yazdırmıştır dedim? Allah yazdırmıştır dedi, peki ondan sonra Allah ın yazdırdığı kitap Sait Nursi nin kitabı mı olur Allah ın kitabı mı olur? Dedim babası durdu… Oğlan devam ediyor, peki o zaman Allah ın kitabını getiren kim olur dedim peygamber olmaz mı? Bu Kuran dan sonra inen kitap olduğu için son kitap olmaz mı? Ondan dolayı mı siz sadece bunu okuyor Kuran okumuyorsunuz? Dedim.
Evet işte görün arkadaşlar meseleyi burada iyi anlamamız lazım iyi anlamak lazım ona göre hareket etmek lazım.
Necm 53/23“Bunlar isimler; O isimleri siz verdiniz ve babalarınız verdi Allah bu konuda hiçbir delil de indirmiş değildir. Bunlar sadece zannın peşine düşerler.” Yani gerçek bilgi yok. İşte böyle efendim Allah ın gücü yetmez mi olmaz mı? Olsa ne olur felan gibi şeyler “…gönüllerin çektiği şey rablerinden onlara doğru yol gelmiştir.”
Siz bir soru sormuştunuz onun cevabını verelim neydi o tekrarlar mısınız? Putların şekilleri; Her şirk organizasyonunda mutlaka çıkar vardır. Tabi putlar nasıl oluşuyor putlar şöyle, hiç kimse taşa toprağa tapmaz… Mesela bu gün bayramlarda giderler Atatürk büstüne çelenk koyarlar ve saygı duruşunda dururlar o saygı duruşunda bulunanlar Atatürk ün heykeli karşısında mı saygı duruşunda durur yoksa manevi huzurunda derler tamam mı? Dolayısıyla bunlar da taşa toprağa tapmazlar onun temsil ettiği bir ruhaniyet vardır ona taparlar ama o ruhaniyeti getirebilmek için oraya böyle bir şekil yaparlar… Ondan dolayı mesela Mekkeli müşrikler helvadan put yapıp tapıyorlardı helvadan put yaptıkları zaman o ruhaniyetin oraya geldiğini düşünüyorlar tapıp işleri bittikten sonra helvayı yiyebilirler bir zararı yok… Yiyorlardı zaten o helvanın kendisine tapmıyorlardı ki, onun oradaki ruhaniyetine tapıyorlardı. İnsanların zihni bir noktada soyuttan somuta gelsin diye böyle bir şey yapıyorlar yoksa taşa toprağa tapan hiç kimse olmaz yeryüzünde…
Necm 53/24“Yoksa insan temenni ettiği her şeye mi ulaşır?”. Temenni ettiği ettiği şey insanın eline geçer mi? Benim şuyum olsa çocukluğumda o kadar şeyi hayal ediyordum…şu kadar şeyim olsa gökten inse elime düşse, bir de çikolata gelse o zaman haram olur diye korkuyordum, üzerine de Abdülaziz bayındır diye yazı yazsa…
Necm 53/25 “Evet Ahiret de Allah ın, bu Dünya da” Önceler de Allah ın Sonralar da ozaman kendi kendimize hayaller yapıp kendimizi kandırmayalım Allah nasıl demişse Peygamber nasıl göstermişse Kuran nasıl ifade ediyorsa o şekilde hareket edelim kendimiz Kuran a uyalım kuranı kendimize uydurmayalım.
Şeytan insanı en çok Allah ile kandırır çünkü herkes Allah ın varlığını birliğini kabul ediyor ya “Tamam kardeşim benim imanım sonsuzdur ama peygamber işime gelmiyor…” diyor. Şimdi sana emir vermeyen Allah ı kim kabul etmez ki? Mühim olan onun emirlerini yerine getirmektir. İşte onları da Peygamber yerine getiriyor orada problem çıkıyor ama senin mantığın kabul ediyor mu Allah her şeyi versin ama emir vermesin olacak iş mi?
BİTTİ