Bugün konumuz namazlarla ilgili. Bakara suresinin 238 ve 239. Ayetlerini okuyacağız İnşaallah. Burada Allah u Teala şöyle buyuruyor. “Hafizu ales salevati* ves salatil vüsta* ve kumu lillahi kanitın (238)”. “Namazları koruyun aman ha namazlara dikkat edin *ve orta namaza da*, Allah için itaatkarlar olarak dik durun/ eğilmeyin.” Yani her zaman itaat edeceğiniz Allah u Teala olsun. “Fe in hıftüm fe ricalen ev rukbana* fe iza emintüm* fezkürullahe ke ma allemeküm *ma lem tekunu ta’lemun(239)”. “ Eğer korkarsanız namazınızı yürüyerek kılın yada binili olarak kılın*, güvene kavuştuğunuz zaman da *Allah size nasıl öğretmişse o şekilde Allah ı zikredin*, öyle şekildeki daha önce bilmiyordunuz” . Yani daha önce bilmediğiniz halde Allah u Teala nın size öğrettiği gibi namazı kılın. Şimdi burada birinci ayeti tekrar okuyalım. “Hafizu ales salevat”, “namazlara dikkat edin aman namazları koruyun aman ha namazları kılın”. Şimdi salavat kelimesi salat ın çoğuludur, en az 3(üç) namaz demektir. “ves salatil vüsta”, “ve orta namazı da”, bu orta namaz salavat üzerine atfedildiği için onu da ilave etmek gerekir. Salavatı, namazı ve orta namazı , namazlar en az 3 olur, birde orta namazı ilave edersen kaça çıkar? 4 değil mi. 4’ün ortası varmı? İkiyi bir kenara koydun ikiyi bir kenara koydun ortada birşey yok. O zaman 3 ten sonra ortası olan ilk rakam hangisi oluyor? 5 oluyor 4 değil. 4’ün ortası yok. O zaman namazları ve orta namazı dendiğine göre bu ayet kılmamız, titizlik göstermemiz gereken namazların 5 olduğunu ifade eder. Farz namaz 5’ten fazla olmaz. Çünkü en az ile yerine getirilebilen emirdir. Mesela siz birisine deseniz ki bana su getir. Bir bardak getirdiği zaman emriniz yerine getirilmiş olur mu? Arkadan ikinci bir bardağı getirmesi gerekir mi? İkinci bir bardak için ikinci bir emir icap eder. Dolayısı ile Allah u Teala burada namazları ve orta namazı dediğine göre bu emrin yerine getirilebileceği en alt sınır önemlidir. Çünkü en alt sınırı yerine getiren kişi emri yerine getirmiştir, öyleyse farz olan o dur. Bu sebeple bu ayeti kerime farz namazları 5 olması gerektiğini açık bir şekilde gösterir. “ Fe in hıftüm fe ricalen ev rukbana* fe iza emintüm* fezkürullahe ke ma allemeküm”.
Şimdi namaz kılmanın asıl sebebi Allah ı zikirdir. Allah ı zikr ne demektir? Biliyorsunuz Kuran-ı Kerim’in adı zikirdir değil mi?. “İnna nahnü nezzelnez zikra ve inna lehu le hafizun” buyuruyor Allah Teala. “ O zikri biz indirdik, O’nu koruyacak olan da biziz”. Öyleyse namaz zikirdir. Allah u Teala Musa(A.S)’a emretmiştir. “İnnenı enallahü la ilahe illa ene fa’büdnı ve ekımıs salate li zikrı (Taha, 14)”, “Şüphesiz ben Allah’ım; benden başka tanrı yoktur. Bana kulluk et, beni zikr için namaz kıl!”. Dolayısıyla “fezkürullah” dendiği zaman akla gelen namazdır. Şimdi Allah’ı zikrin çeşitli şekilleri vardır. Belli şekillerde ve belli vakitlerde yapılan zikr namazdır. Geçen hafta burada bir arkadaşımız bir soru sordu. Ben de bilmiyorum diye cevap verdim. Ama Cenabı Hak nasip etti, ilgili ayetleri bulabildim. Yüksek sesle sormadı da buraya gelerek sordu. Dedi ki: “burada evlenme ile boşanma ile aile hukuku ile ilgili ayetler var. Bu iki ayetten sonra da aile hukuku ile ilgili ayetler devam ediyor. Bu araya namaz ile ilgili şeyler neden girdi acaba”. Vallahi bende neden girdiğini bilmiyorum dedim. Bugün baktım, Taha suresinin 130 ve devamı ayetlerine bakınca orada da bunun açıklaması mahiyetinde ayetler olduğunu gördüm. Burada diyorki Allah u Teala “Fasbir ala ma yekulune ve sebbıh bi hamdi rabbike* kable tuluış şemsi ve kable ğurubiha* ve min anail leyli fe sebbıh ve atrafen nehari lealleke terda”(Taha 130) “ Onlar ne derlerse desinler sen katlan Rabbin hamdi sebebi ile O’nu tesbih et” yani Allah u Teala ne yaparsa güzelini yapar ondan dolayı sen rabbine kulluk et, ne zaman “kable tuluış şemsi”-“ güneş doğmadan önce”, “ve kable ğurubiha”- “batmadan önce”, “ve min anail leyli”- “gecenin anlarında”, “fe sebbıh”-“Allah a kulluk et”, “ve atrafen nehari”-“ve günün bölümlerinde”, “lealleke terda”-“belki razı olursun”. Bunlarda namaz ama daha önce okuduğumuz namaz ayetleri ile ilgili iki tane ayet vardı birisi Isra suresi 78. Ayeti, birisi Hud suresinin 114.ayeti bunlar “Ve ekımıs salate” emri ile başlıyordu. “Namazı tam kıl” diye. Onlar farz namaz vakitlerini belirtiyor ve 5 vakit namazın vakitlerini ifade ediyordu. Bunları defalarca burada okuduk. Bu ayeti kerime yine namaz ile ilgili çünkü ibadeti belli vakitlere has kılıyor. Ama bu farz ile birlikte nafile namazların da vakti. Şimdi burada diyor ki “kable tuluış şemsi ve kable ğurubiha”- “güneş doğmadan önce de batmadan önce de”, güneş doğmadan önce kılınan namazlar gece namazlarıdır, batmadan önce kılınanlar gündüz namazlarıdır. Gündüz iki farz namaz gece de üç farz namaz vardır. Bunları defalarca ilgili ayetlerde anlatmaya çalıştık. Diyor ki “ve min anail leyli”-“gecenin anlarında”, “ana” en az üç zaman olmuş oluyor. Birincisi akşam namazı, akşam namazı ile birlikte kılınan nafile namaz ikincisi yatsı namazından önce nafile yok. Peygamberimizin kıldığı öyle bir namaz yok. Olmaması da gerekir, çünkü olursa farz namaz gündüze yakın olmaktan çıkar ondan önceki nafile yakın olur. Dolayısıyla bütün bunlar çok ince hesaplarla Kuran-ı Kerim’e göre uygulanmış emirlerdir. Yatsıdan önce nafile namaz yok, yatsının farzından sonra var, sabah namazının farzından önce var, üç etti, en az üç birde Isra suresinin 79.ayetinde “Ve minelleyli fetehecced Bihi nafileten leke, asa en yeb’aseke Rabbüke Mekamen Mahmuda” gece kılınan namaz var. Onunla beraber dörde çıkıyor. Gündüzün etrafında derken gündüz en az 3 tane kılınması uygun oluyor, bunlardan birincisi öğle namazından önce kılınan, ikincisi öğle namazının arkasından kılınan, üçüncüsü de ikindi namazından önce kılınan. Sonra bunun arkasından ne diyor “lealleke terda” – “belki razı olur”. Peygamberimiz (S.A.V) namazlarla birlikte kılınan bu nafile ibadetleri anlattıktan sonra diyor ki “ kim ki farzların dışında 12 rekat nafile kılarsa Allah ona cennette bir köşk yapar” . Bu da nedir insandan razı olmasıdır değilmi? Yani bakın peygamber efendimizin söylediği her sözün mutlaka Kuran-ı Kerim ile bir bağlantısı vardır.
“Ve la temüddenne ayneyke ila ma metta’na Bihi ezvacen minhüm zehretel hayatid dünya lineftinehüm fiyh* ve rizku Rabbike hayrun ve ebka”(Taha 131). “Ve la temüddenne ayneyke ila ma metta’na Bihi ezvacen”-“Kendine eşler verdiğimiz kişilere gözünü dikme” diyor. Eşler diyor. Daha önce eşler ile ilgili ayetleri okuduk değilmi? Yani evlilikle ilgili hükümleri okuduk geçen hafta, ondan önceki haftalar. Burada da namazdan sonra eşler kelimesinden bahsediyor. “zehretel hayatid dünya”-“dünya hayatının süsü olarak”, “lineftinehüm fiyh”-“o dünyada onları ağır bir imtihandan geçirelim diye eşler verdiğimiz kişilere de gözünü dikme”diyor. “ve rizku Rabbike hayrun ve ebka”-“rabbinin vereceği rızk daha hayırlıdır”, ondan sonra yine aileye geliyor ve diyor ki “Ve’mur ehleke Bis Salati vastabir aleyha* la nes’elüke rizka* nahnu nerzükuke, vel akıbetü littakva”(Taha132). “Ve’mur ehleke Bis Salati”-“ailene namazı emret”diyor. “vastabir aleyha”-“sende namaz üzerinde sabırlı olarak dur” yani sende sürekli namazını kıl. Ailene namazı emret sende sürekli kıl. Bak şimdi Yahya diyor ki “hafizu” emrine tam denk geliyor, diyor. “ hafizu alessalavati”-“namazları sürekli kılın” değil mi. Orada “ hafizu alessalavati” de önce aile ilişkileri anlatılıyor biliyorsunuz. Burada da “ailece namazlarınızı tam olarak kılın.” diye anlamamıza bir engel yok. Ama hiçbirimiz herhangi bir ibadeti zorla yaptırma yetkisine sahip değiliz. Zaten zorla bir ibadet olmaz. Şimdi niyetsiz ibadet olur mu? İbadetin Allah rızası için olması gerekir değil mi? Siz baskı yaparsanız oğlunuz, kızınız, eşiniz sizin için namaz kılacak olursa bu namaz olmaz. Namazı Allah için kılması lazım. Allah için kılması içinde içten niyet etmesi lazım. Hadi sizi kırmamak için namaz kılabilir. Ama bu namaz olmaz ki. Onun için bakın burada Allah Teala diyor ki “sen ailene namazı emret” yani kılın de. Ama sen sabırla devam et. Niye çünkü sen sadece kendine söz geçirebilirsin. Onu emredersin ama zorlayamazsın. Zorladığın takdirde ibadet etmez sadece senin için kılar, seni kırmamak için o da bir işe yaramaz. “la nes’elüke rizka”-“biz senden bir rızık istemiyoruz”, “nahnu nerzükuke”-“senin rızkını biz veriyoruz” diyor Allah u Teala. “vel akıbetü littakva”-“akıbet takva içindir” yani kim iyi korunursa sonunda gülen o olur. Allah’ın emir ve yasaklarına kim en iyi uyarsa son gülen o olur. Şimdi bakın görüyormusunuz burada da aile ile namaz arasında bir ilişki kurmuş. Şimdi o soru soran arkadaş bizim o ayeti kerimeyi bilmemize vesile oldu ona çok teşekkür ederiz. Zaten bizim en büyük kârımız böyle birbirinden zeki insanlar takip ediyorlar, çok ağır sorular soruyorlar sordukları zaman bayağı bir canımız sıkılıyor ama bulduktan sonra da çok seviniyoruz. Allah yardım ediyor buluyoruz. Allah yardım etmese nereden bulacaksın. Çünkü bakıyorsun bilmiyorsun ağır soru geliyor, bu çok güzel oluyor. Siz yine çok ağır sorular sormaya devam edin bizim birşeyler öğrenmemize vesile oluyorsunuz. Evet şimdi tekrar Bakara 238 ve 239.ayetlere dönüyoruz. Az önce gördüğünüz gibi burada 5 vakit namaz var ve onlara sürekli devam etmemiz emrediliyor. Ondan sonra diyor ki Allah u Teala “Fe in hıftüm fe ricalen ev rukbana ”-“Eğer korkarsanız namazınızı yürüyerek yada binili olarak kılın”. Şimdi bu korkunun tanımını Cenabı Hak burada yapmamış. Çünkü kişiden kişiye değişir korkunun tanımı. Birisinin korku diye değerlendirdiği bir husus bir başkası için zevk olabilir. Dolayısıyla hiç kimsenin kendi açısından korkuyu tarif edip bunu başkalarına mecbur etmeye hakkı yoktur. Onun için Allahu Teala burada serbest bırakmış. Korkarsanız diyor. Bu korku sebebiyle namazınızı zamanında kılamayacaksınız demektir. “Korkarsanız yürüyerek yada binili olarak kılın”. Hatta İmam Şafii’nin bir ifadesini gördüm. Diyor ki “savaşta kılıç sallarken bile adam namaz kılabilir” diyor. Karşı tarafla kılıçla savaşıyorsunuz, o durumda bile kılabilir diyor. Şimdi bu ne oluyor, namazı sürekli kılmamak için bir bahane yok değil mi. Kılacaksın. “fe iza emintüm”-“güvene kavuştuğunuz zaman”, korku geçti, “fezkürullahe ke ma allemeküm”-“o zaman Allah’ı, Allah’ın öğrettiği şekilde anın”. “ma lem tekunu ta’lemun”-“öyleki siz daha önce bunu bilmiyordunuz”. O zaman demek ki Cenabı Hak namazın nasıl kılındığını bize öğretmiştir.
Şimdi Nisa suresinin 101.ayetini açalım. “Ve iza darabtüm fil erdı fe leyse aleyküm cünahun en taksuru mines salah in hıftüm ey yeftinekümüllezıne keferu innel kafirune kanu leküm adüvvem mübına”. “Ve iza darabtüm fil erdı fe leyse aleyküm cünahun en taksuru mines salah”-“yeryüzünde yolculuğa çıktığınız zaman namazı kısaltmanızda size bir günah yoktur”, Peygamberimiz (S.A.V) in ömür boyu seferde 2 rekattan fazla namaz kıldığı rivayet edilmemiş. Akşam namazı hariç. Yani yolculuk sırasında 2 rekatten fazla kıldığı rivayet edilmemiş. Namaz da Mekke’de iken farz kılınmış olarak bildiğimize göre bu sure Medine’de inmiştir, bu sure indiği zaman Peygamberimiz yolculukta kaç rekat kılıyor idi. 2 rekat kılıyordu. O zaman diyor ki Allah u Teala “in hıftüm ey yeftinekümüllezıne keferu”-“o kafirlerin sizi sıkıntıya sokmasından korkarsanız namazı kısaltmanızda bir günah yoktur” hangi namazı kısaltacaklar? Seferde kıldıkları 2 rekatı değil mi? Zaten iki rekat kılıyor onu kısaltmanızda günah yoktur diyor. Biraz sonra göreceksiniz. “kanu leküm adüvvem mübına”-“çünkü kafirler sizin açık düşmanınızdır”. Nisa 102 “Ve iza künte fıhim”-“(Ya Muhammed)sen onların arasında olursan” yani bu yolcu olanlarla berabersen, “fe ekamte lehümüs salate”-“sen onlar için namazı tam kılarsan” kısaltmazsan eğer, çünkü kısaltmanızda günah yoktur diyor ya, demekki tam da kılabilirsiniz. “feltekum taifetüm minhüm meake”-“onlardan bir grup seninle birlikte namaza dursunlar”, “vel ye’huzu eslihatehüm”-“yanlarına silahlarını da alsınlar”, “fe iza secedu”-“secdeye vardılarmı”, “felyekunu miv veraiküm”-“bu defa çevreye çekilsinler” yani sipere düşmanın karşısına. Kaç rekat kıldı bu grup 1 rekat kıldı ve çevreye çekildi. “velte’ti taifetün uhra lem yüsallu”-“namaz kılmamış ikinci grup gelsin”, ikinci grup namaz kılmamış diye tanımlandığına göre birinci grup ne olmuş olur? Namazını kılmış olur. Kaç rekat kıldılar? 1 rekat. O zaman ne yaptı bunlar, kısalttı değil mi, kısaltarak 1 rekata düşürdüler. Peygamberimiz tam kılacak diğerleri kısaltıyor. “fel yüsallu meake”-“onlarda seninle birlikte kılsınlar” şimdi akşam namazı olsa o zaman birinci grup 2 rekat kılacak peygamberimiz de ikinci grupta ( BURASI TAM ANLAŞILAMADI) 1 rekat kılacak mecburen başka çare yok. Birinci grup 1 rekat ikinci grup kalanını da kılabilir, o şekilde de anlaşılabilir. “vel ye’huzu hızrahüm ve eslihatehüm”-“ikinci grup geldiği zamanda tedbirlerini ve silahlarını yanlarına alsınlar”. Birinci grup namazını kılmış düşmanın karşısına geçmiş ikinci grup peygamberimizin arkasına geliyor namazın geri kalan kısmını kılacak.ikinci grup kaç rekat kılıyor? Birinci grup 1 rekat ikinci grupta 1 rekat. Her ikiside ne yaptı? Namazı kısalttı. Peygamberimiz ne yaptı? Kısalttı mı? Kısaltmadı. Kaç rekat kıldı? 2 rekat. O zaman demekki seferde yolculukta 2 rekat namazı kısaltmak değil, yani biz yolcu iken namazı kısaltarak 2 rekat kılıyoruz diyorsunuz ya kısaltmıyorsunuz. Yolcu iken zaten namaz 2 rekat. Yolculuğun dışında 4 rekat. Akşam namazı niye 3 rekat? Biraz sonra niye 3 rekat olduğunu anlatmaya çalışırız. “veddellezıne keferu lev tağfülune an eslihatiküm ve emtiatiküm fe yemılune aleyküm meyletev vahıdeh”-“o kafirler ister ki şu silahlarınız ve mallarınızı şöyle bir kenara koysanız, birazcık dikkatinizden uzak kalsa da ani bir baskın yapıp onları almak isterler” onun için tedbirinizi alacaksınız silahlarınızı yanınıza alacaksınız. “ve la cünüha aleyküm in kane bi küm ezem mim metarin ev küntüm merda en tedau eslihateküm”-“yağmurdan dolayı bir sıkıntınız varsa yada hastaysanız silahlarınızı bırakmanız da bir günah yoktur. “ve huzu hızraküm”-“ama tedbirinizi alın”. şimdi bakın karşıda düşman var, siz yolcusunuz ve hastasınız, böyle bir durumda namazı terketmeye müsaade varmı? Yok. Oruçta hasta olanlar için ne deniyor? Tutmayabilir deniyor değil mi. Yolcu olanlar için ne deniyor? Tutmayabilir deniyor. Bak burada yolcu, karşısında düşman var ve hasta namazı kılmayabilir diyor mu? Demiyor. Namazını yine kılacak. 1 rekatta olsa kılacak. “innellahe eadde lil kafirıne azabem mühına”-“çünkü Allah kafirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır” burada tedbirinizi alın diyor. Tedbirinizi alın onlara cezasını vereceksiniz. Şimdi şu soruyu soracaksınız “Yarabbi orucu yolcudan istemiyorsun, hastadan istemiyorsun. Ama bu insan yolcu. Karşısında düşman var ve hasta. İlla da namaz kıl diyorsun. 1 rekata düşürebilirsin ama kılmamazlık edemezsin diyorsun.” neden? Bu sorunun cevabı biraz sonra gelecek. Diyor ki Allah u Teala “Fe iza kadaytümüs salate”-“ o namazı kıldığınız zaman” o namaz hangisi? Bu 1 rekat. Çünkü 1 rekata düşürüyoruz ya o 1 rekatı kıldığınız zaman, namazı bitirdiğiniz zaman değil, kılarken, “fezkürullahe”-“Allah ı zikredin”, “kıyamev”-“ayakta” kıyamda zikredeceksiniz, 1 rekatlık namaz birinci rekatı kıldığınızı düşünün, ayakta, Allah’ı zikr Kuran ayeti idi değil mi? Birde duaların hepsi zikirdir. Öyle ise namazda Kuran okumak nedir? Allah ı zikrdir. Ama bu olmazsa olmaz değildir çünkü Peygamberimiz (S.A.V)’e Kuran bilmediğini söyleyen bir kişi geldiğinde ona ne söylemişti Yahya, hangi duayı oku demişti? “Subhanallah velhamdülillahi velailahe illallahu Allahu ekber” diyebilirmisin demişti, o da derim demişti. O da arap olduğu için demişti. Türk olsaydı Türkçe olarak şöyle şöyle dua et diyecekti Peygamberimiz ona. Yani zikr olmazsa olmaz şart ama ayet bilmiyorsa illaki ayet okuyacaksın demiyecek niye çünkü geciktirilmesi mümkün değil ki. Vakit bitene kadar adam ezberleyemez. Namazı kılması lazım. “Namazı kılarken ayakta Allah ı zikredin. Ve oturduğunuz yerde zikredin” diyor. Tek 1 rekat namaz kılıyoruz. Nerede oturabilir 1 rekat namaz kılan kişi? Birinci rekatta nerede oturulabilir? İki secde arasında oturulur. Şimdi bu oturma şartı secdelerin 2 olmasını gerektirmiyor mu? Çünkü yukarıda dedi ki “secdelerini tamamladıkları zaman geriye geçsinler” dedi. Secde namazın son yapılan eylemi, secde esasen yukarıdan aşağıya inildiği zaman yapılır. Birde oturma emri var. O zaman secdeden kalktın mı biraz oturacaksın. Ve orada Allah ı zikredeceksin. Otururken de zikredeceksin. Yani kalkacaksın, otururken zikredeceksin. Peygamberimiz “Allahümme mağfirli”-“Allah’ım beni affet” dermiş. Şimdi bazıları secdeden kalkar kalmaz ikincisine gidiyorlar, bunlar bu emre uyuyor mu? Demekki Peygamber efendimizin “Allahümme mağfirli” demesi kendi kafasından değilmiş. Çünkü iki secde arasında oturacaksın ve zikr yapacaksın. “kuudev” diyor oturman lazım. Ondan dolayı tadili erkan derler, namazın rükünlerini tam ve yerinde yapma işi. Öyle alnını secdeden kaldır bir daha koy bu namaz olmaz. Çünkü emri yerine getirmiş olmuyorsun. Secdeden kalkacaksın, oturacaksın o sırada zikr yapacaksın sonra tekrar secdeye gideceksin. Oturduğun zaman “ve ala cünubiküm”-“bir de yanlarınız üzerinde” yanlar dediğimiz zaman ne anlarsınız? İki kol iki bacak. “Yanlarınız üzerinde de Allah ı zikredin” diyor. Şu şekilde, Rüku ya gittiğimde vücudu yanlar üzerine yüklüyormuyum? Secdeye gittiğimiz zamanda gövdeyi yanlar üzerine yüklüyormuyuz. Bak burada secde demedi, yukarıda secde dedi. Ama secdenin nasıl yapılacağını da tarif etmiş oluyor. Vücut yanlar üzerinde, o zaman siz göbeğinizi dizlerinize yapıştırdığınızda vücudu yanlar üzerine yüklemiş olurmusunuz? Olmaz. Peki Peygamberimiz namaz kılarken niye bir oğlak geçecek kadar boşluk bırakıyormuş secde de. Çünkü gövdeyi yanlar üzerine yüklemek için. Bu 1 rekatın kılınma şekli. Zaten önemli olan 1 rekat kılmak ondan sonra da diğerlerini ona göre yaparsınız. Ondan sonra diyor ki Allahu Teala “fe izatme’nentüm”-“korku geçtiği zaman”, “fe ekıymüs salah”-“artık o namazı tam kılın” sadece 1 rekat değil 2 rekat kılacaksın. Çünkü tamamı 2 rekattı yolculukta. O zaman 1 rekat daha ilave edeceksin. İşte burada sorunun cevabı “yarabbi peki niye geri bıraktırmıyorsun? Bu kadar ruhsat veriyorsun” şimdi bundan ilk okuduğumuzu da şey yaparsanız düşmanın hücum ettiğini düşünün oradaki askerler yani düşmanın karşısında nöbet bekleyenler savaşmak zorunda kalmışlar, siz arkada oturup namaz kılamazsınız. İşte o zamanda ilk okuduğumuz ayet devreye giriyor. Namazı yine kazaya bırakamazsın, yürüyerek te kılabilirsin, atın üzerinde kılabilirsin, devenin üzerinde isen kılabilirsin, çünkü o savaş sırasında bazıları atın bazıları devenin üzerinde, bazılar yürüyerek değil mi? Ama yine kılacaksın. Peki neden “innes salate kanet alel mü’minıne kitabem mevkuta”-“çünkü namaz müminlerin üzerinde vakitle sınırlı bir farzdır”, vakit çıktığı zaman namaz ne olur? Artık geçmiş olsun, bitmiş olur. Dolayısıyla onu vakit içinde kılacaksın. Vakit içinde kılma zorunluluğundan dolayı Allah u Teala bu kadar kolaylıklar göstermiştir. O zaman vakit çıktı mı namaz ne olur? Biter. Artık o namazı daha kılamazsınız. Öyle ise namazın kazası olur diyenlerin elinde bir delil varmı? “Ben namazımı sonra kılarım” diyor. Kılabilirmi sonra? Allah buna müsaade ediyor mu? Çünkü vakitle sınırlı bir farzdır. Vakit çıktımı bitti. Kaçırdın onu artık. Ömrünü namazla geçirsen artık onu geri getiremezsin. O zaman namazların kazası varmıymış? Şimdi namazın kazası olduğunu söyleyenlerin dayandığı bir delil var. Peygamberimiz (S.A.V) Henden savaşında düşman hiç fırsat vermediği için ikindi namazını kazaya bırakmış. Kılamamış. Bu iki şekilde rivayetlerde anlatılır. Birincisi Peygamberimizin unuttuğu, Hz. Ömer diyorki “bunlar bizim ikindi namazımızı kılmamızı engellediler” diyor. Peygamberimiz de öyle söylüyor. Unuttuğundan dolayı kılmadığı ifade ediliyor bazı rivayetlerde. Unutursa zaten unutmak insanın elinde değil ki, yani gücünüz yetmez. Çünkü Allah u Teala bize dua ettiriyor Amener Resulu diye bildiğimiz ayetlerde “rabbena la tüahızna in nesına ev ahta’na”-“yarabbi unutur yada hata edersek bizi sorumlu tutma”, şimdi unuttuk ne yapacağız, yada hata ettik. Şimdi Peygamberimiz (S.A.V) diyor ki “bir kişi uyur yada unutursa, namazını kılmazsa, uyandığı yada aklına geldiği zaman kılar. O namazın vakti orasıdır.” Şimdi Allah u Teala bunu sorumlu tutmaz ise peki namazı hiç kılmasın denebilir, fakat namaz gibi bir ibadetin sevabı hanemizde eksik olmamalı. Bu Allah ın büyük bir lütfu. O haneyi boş bırakmamak için seni tutmuyor ama sana onu telafi fırsatı veriyor. Hendek savaşında Peygamber efendimizin ikindiyi hatta bazen 4 vakit namazı kazaya bıraktığı gibi rivayetler var. Onu unutarak kazaya bıraktığı ile ilgili rivayetler olduğu gibi Tahavi’nin kitabında ifade ettiği bir çok hadis rivayet etmiş ki Hendek savaşı sırasında Bakara suresinin okuduğumuz ayetleri henüz inmemiş. Yani yürüyerek, binili olarak, namaz kılabilecekleri ruhsatı henüz gelmemiş. Bunlar normal bir şekilde namaz da kılamayacaklarına göre mecburen çaresizlikten namazları kazaya kalmış. “La yükellifüllahü nefsen illa vüs’aha”-“Allah hiç kimseyi gücünün üzerinde birşeyle sorumlu tutmaz” onlar da güçlerinin üzerinde. Namaz kılma fırsatı bulamamışlar. Bu konuda çok sayıda rivayet zikrediyor orada. Bu da normal. Çünkü namazı bütün erkanına uygun olarak kılamayınca namazın olmayacağı kanaati ile hareket etmiş oluyorlar. O Sırat-i Hayf te de 1 rekata düşüyor. Ama tüm şekillerine uygun olarak. Nisa suresindeki. Ama Bakara suresindeki ne yapıyor yürüyerek te binili olarak da namaz kılmaya müsaade ediyor. O zaman her iki rivayeti de birleştirdiğiniz zaman her iki durumda da bugün namazı kazaya bırakmamız için bir sebep varmı? Artık o ayet inmiştir. Öyle ise namazın kazası kılanabilir diyen mezheplerin görüşleri tamamen şahsi görüştür. Onların dayandıkları bir ayet yada hadis yoktur. Birde şunu da söylerler. Derler ki “ ibadet konusunda içtihat olmaz”. Bari ya onu söyleme ya bunu yapmayın kardeşim. Kendi içtihatları ile namazın daha sonra kılınabileceğini söylerler. Aslında bu müslümanlara yapılmış en büyük kötülüktür. Niye en büyük kötülüktür? Çünkü namazı sonra kılabilirsiniz dendiği zaman sanki bu bir hakmış gibi algılanıyor. Değil mi? Bu öyle bir şey ki ne zaman ödeneceği belli olmayan bir borç gibi. Ne zaman kılacaksın? Ne zaman kılarsan kıl. Peki ne zaman öleceksin? Allah u Teala sana ne zaman öleceğine dair bir bilgi vermedikten sonra bunu geriye bırakmana müsaade edermi? Şimdi düşünün ki şu Vatan caddesinde dünyanın en büyük mağazası açılsa, o mağazanın sahibi ilan etse, “kefilsiz, peşinsiz, istediğiniz kadar mal alabilirsiniz, ödemeyi de istediğiniz zaman yapabilirsiniz” dese ilk giden adam ne yapar? Mağazanın tamamını alır değil mi. İkinciye birşey kalmaz. “Niye alıyorsun? Eee kefil istemedin, para istemiyorsun, limit yok, ne zaman istersem öderim kardeşim” böyle şey olur mu? namazın kazaya bırakılması da aynen öyle. Tamam güzel de bu ruhsatı sana kim verdi. Allah uTeala yürüyerek kıl diyor, binili olarak kıl diyor, karşıda düşman da olsa kılacaksın diyor, hasta da olsan kılacaksın diyor, niye çünkü namaz vakitle sınırlı bir ibadettir. Peki sen nereden çıkarıyorsun daha sonra kılınacağını? Onun için sakın ha, hiçbirimizin hiçbir zaman namazı geri bırakılmasın çünkü bunun telafisi mümkün değil.