(Abdülaziz Bayındır)
Bugün dersimiz Kuran ı Kerim in 112 inci suresi olan İhlâs Suresi. Burada Allah u Teâlâ şöyle buyuruyor, İhlâs 112/1-4 “De ki; İlahımız Allah’tır, bir tektir. Allah varlıkların tek sığınağıdır. Baba değildir evlat da değildir. Ona denk bir şey yoktur.”
Bir de elimizdeki mealden bir karşılaştırma yapalım, İhlâs 112 “ De ki O Allah tektir Ahad dır, Allah o eksiksiz Samet tir doğurmadı ve doğurulmadı. O nda bir küfür de olmadı” O kadar rahat tercüme yapılıyor ki Arapça kelimeleri yan yana getir sonuna “dır” de, Oluyor Türkçe. (Nasrettin hoca ya demişler ki Hoca sen Farsça bilir misin? Tabii ki bilirim demiş, hadi söylesene bir şeyler… Demiş ki “Mor menekşe tatlı tatlı kokarest Kafir soğan libas giymiş kat katest” hocam bunun neresi Farsça? Sonundaki est leri görmüyor musun be terest demiş)
İhlâs 112/1-4 “De ki: İlahımız Allah tır bir tektir. Allah varlıkların tek sığınağıdır. Baba değildir evlat da değildir. ona denk bir şey yoktur.” İnsanları asıl rahatsız eden şey, Allah’ın bir tek olması arada aracı tanrıların olmamasıdır. Çünkü o bir tek olan Allah tan hiçbir şeyi gizleyemeyeceğini herkes biliyor. Kendi hayalinde aracı tanrılar koyunca kendini rahatlatıyor. Onun yalan olduğunu da biliyor. Enteresandır insanlar, yalandan çok hoşlanırlar yalan olduğunu bile bile hoşlanırlar. Doğrular da son derece rahatsız edicidir.
İhlâs 112/1“De ki: O Allah tır.” Tabi o derken Peygamberimiz SAV insanları putlardan uzaklaştırıyor, hangi ilaha çağırıyor? Allah a çağırıyor. Mekkelilerin hepsi Allah u Teâlâ yı biliyor zaten, hepsinin haberi var. Mümin un Suresinin 84 üncü ayetini açarsanız oradan bir örnek okuruz 348 inci sayfa; Mekkeli müşriklere sormasını emrediyor Cenabı Hak Peygamberimize;
Müminun 23/84 “De ki: Yeryüzü kimin? Ve yeryüzünde bulunan her şey kimindir? Biliyorsanız söyleyin.”
Müminun 23/85 “Diyecekler ki Allahın dır. De ki; aklınızı başınıza almayacak mısınız?” madem yer yüzünde bulunan her şey Allahın dır siz de Allahınsınız aklınızı başınıza almayacak mısınız?
Müminun 23/86 “Onlara şöyle de, yedi göğün Rabbi kim?” O büyük Arşın rabbi kimdir diye sor?
Müminun 23/87 “Allahın dır diyecekler, deki; kendinizi korumaz mısınız?” Yedi göğün ve Arşın sahibi, yeryüzünün sahibi Allah; eh şimdi siz Allah ile kendi aranıza ilahlar koydunuz Allah’ın yanında haliniz nice olur hiç kendinizi düşünmüyor musunuz?
Müminun 23/88 “Her şeyin hâkimiyetini elinde tutan kim? (Bunu sor) de ki; o insanları himaye eder ama onun himaye ye ihtiyacı yoktur. Biliyorsanız söyleyin kim bu?”
Müminun 23/89 “Derler ki bunlar da Allahın dır. De ki; öyleyse nereden büyüleniyorsunuz? Sizi büyüleyen şey nedir?”
Müminun 23/90 “ Aslında biz onlara gerçeği getirdik ama yalan söylüyorlar.”
Kâfirlik büyük bir yalandır bunu çok iyi bilmemiz lazım. Kâfirlik gerçekten büyük bir yalandır.
Bir de 35 inci surenin baş tarafını açalım üç ten yediye kadar, 435 inci sayfa;
Fatır suresi 35/3 “Ey insanlar Allah ın sizin üzerinizde olan nimetini düşünün. Düşünün bakın ki: Allah tan başka yaratıcı var mı? Gökten ve yerden size rızık veren başka bir yaratıcı var mı? Ondan başka ilah yok…” İlah demek kayıtsız şartsız kendisine boyun eğilen varlık demektir. Kim hangi varlığa kayıtsız şartsız boyun eğiyorsa “ O ne diyorsa odur” dediği kişi o onun tanrısıdır. Ben ona tanrı demiyorum ibadet etmiyorum falan…. İşte ibadet odur; tartışmadan emrini yerine getirdiğiniz hangi varlık varsa siz ona ibadet ediyorsunuz.
Sadece Cenabı Hak’ ın emri tartışılmaz. Kayıtsız şartsız onun emrine itaat edilir. Rasulullah ın emri de Rasul olma sıfatı ile Allah’ın elçisi olma sıfatı ile verdiği emirler tartışılmaz. Çünkü elçi kendisini gönderenin sözünü söylediğinden dolayı elçiye itaat onu gönderene itaattir.
Ama elçinin bir insan olarak yapmış olduğu, söylediği şeyler tartışılabilir.
“…Bu yalana nereden geliyorsunuz?” Bir yalanın peşinden koşuyorsunuz nasıl oluyor da böyle bir yalana geliyorsunuz?
Fatır 35/4-5 “Eğer seni yalanlarlarsa senden önce de elçiler yalanlanmıştır, senden önce de çok elçiler yalanlanmıştır. İşler Allah a döndürülür. Ey insanlar; Allah ın verdiği söz gerçektir, şu hayat sakın sizi aldatmasın o çok aldatan sizi sakın Allah ile aldatmasın.” İnsanlar en çok kendilerini Allah ile aldatırlar bunu unutmayalım. En çok Allah ile Aldatırlar.
Şimdi okuduğumuz ayetler Mekkeli müşriklerle ilgili, gökleri kim yarattı? Allah, yeri kim yarattı? Allah, rızkı kim veriyor Allah, yağmuru kim yağdırıyor? Allah, seni yaratan kim? Allah, her şey in sahibi kim? Allah. Bunu hep Mekkeliler söylüyor. Peki bu putlara niye tapıyorsunuz? Bizim put diye nitelediğimiz şeylere onlar Allah’ın kızları diyor. Çünkü melekler olduğunu düşünüyorlar ve Allah ın ismine benzer isimler vermişler. Allah’ın Aziz olan isminden hareketle “Uzza” demişler, Allah isminden hareketle “Ellah” demişler, mesela Aziz erkeğe verilen isimdir Türkçe de Azize kadına, onlar da Uzza demişler. Ferit erkek ismidir, Feride kadın ismidir. Tıpkı bunun gibi Mennan ile Cenabı Hak ın sıfatını kastetmişler, “Menat” ile de onun kızı diye meleğe ad vermişler.
Bunlar; melekler diyorlar ve Allah’ın kızlarıdır diyorlar, peki sizin gayeniz ne? Diyorlar ki:
Yunus 10/18 “…Bunlar Allah’ın yanında bize şefaatçilik yapacaklar…” Asıl hedefleri neymiş onların? Allah olduğunu söylüyorlar. Peki, siz bunların yanına niye geliyorsunuz? Niye bunlara böyle boyun eğiyorsunuz? Diyorlar ki:
Zümer 39/3 “…Bunlara kulluk etmemizin tek sebebi bizi Allah a daha çok yaklaştırsınlar diye..” Bakın hedefleri Allah görüyor musunuz? Birçok şeyi sık sık tekrarlıyoruz, onları kafamıza iyice yerleştirelim. Onları kafamıza iyice yerleştirirsek Muhataplarımızı kolay anlarız.
Biliyorsunuz ben sık sık şunu söylüyorum yeryüzünde Allah a inanmayan hiç kimse yoktur. Geçenlerde birçoğunuz bilirsiniz, Türkiye’nin meşhur ateistlerinden birisi ile bir televizyon programındaydım. İkide bir kendisinin kâfir olduğunu tekrarlayıp duruyordu. Ben ne diyordum? Ben senin Allah a inanmadığına inanmam diyordum. Sonra şöyle dedim: Sen Allah a inanıyorsun da Allah’ın sana emir vermesini istemiyorsun değil mi? Dedim “Evet” dedi. Bir arada şunu söyledi, onu canlı yayında mı özelde mi dedi hatırlamıyorum: “Ben ona karşı çok dürüstüm” dedi yani Allah a karşı. Menfaatim için değil, bakın o kendi içinden Allah a inandığını çok iyi biliyor kendisini Allah ile aldatıyor farkında değil. Onun için sakın siz birisinin “ Ben Allah’a inanmıyorum” demesine aldanmayın çünkü Allah a inanmayan hiç kimse yok bu elde bir. Ama inanmadığını söyleyen yalancılar var. Bakın ayetler de öyle söylüyor değil mi? Bunlar sıkıştıkları zaman yalnız Allah a sığınırlar. Böylece hep görürsünüz derler ki “herkesin dini kendine”, kimin Müslüman olup olmadığını Allah bilir. İçten Allah a inandıklarını söyleyemiyorlar da öyle ifade ediyorlar kendilerini. Hal bu ki asıl olan Allah ile olan ilişkilerdedir, birçoğu Allah ile ilişkilerini kendi kafasına göre kurmak istiyor. Allah bana her şeyi versin ama emir vermesin diyor. Ateistleri böyle özetleyebilirsiniz “kuralları biz koyalım” diyorlar.
Bir gün yine bir televizyonda bir canlı yayında, ruh göçü (Reenkarnasyon) konusunu bana sormuşlardı, orada anlattım tam karşımda bir hanım oturuyor ben Reenkarnasyon a inanıyorum dedi. Reklama geçildi asıl konuşmalar o zaman olur; benim yanıma geldi dedi ki “Ben dinsizim ben Allah a falan inanmam” dedi, ben de dedim ki: “Ben de senin Allah a inanmadığına inanmam dedim sen kesin olarak Allah a inanıyorsun” “Ooo.. ben ona kurban olmuşum, ben ona canı gönülden içten inanırım onu hatırladığım zaman içim bir hoş olur, ona sığınırım ondan yardım isterim ama Peygambere inanmam” dedi. Tabi emir vermeyen bir Allah her kesin arayıp ta bulamadığı. Her şeyi versin ama emir vermesin, senin aklın yatıyor mu buna? Dedim. Sen aslında Reenkarnasyona da inanmıyorsun çok güzel olmak istiyorsun değil mi? hemen yaşını söyledi “ben kırk beş yaşındayım” en az atmış gösteriyordu. Sen çok güzel istiyorsun değil mi? Dedim. “Evet” dedi; çok ta zengin olmak istiyorsun; “evet” dedi, problemlerin var kurtulmak istiyorsun, “evet” dedi; Reenkarnasyonu da problemlerden kaçmak için istiyorsun yoksa inandığın da yok dedim; “evet doğru söylüyorsun” dedi. Hiç sen Kuran okudun mu? Dedim; “yok” dedi bir oku bakayım dedim. Söz verdi okuyacağım diye ama okudu mu bilmiyorum.
Lokman 31/33 “…Tagut sizi Allah a karşı sakın kandırmasın” diyor ya Allah u Teâlâ Başkalarını tenkit etmek çok kolaydır ama önce kendimize, bakalım sakın ha! Cenabı Hak hakkında kendimiz görüş ortaya koymayalım. Allah ne demiş ise odur. İlah odur zaten Allah ne demiş ise o. Allah ın sözlerini kimseye tasdik ettirmeye kalkışmayalım. Bazılarının yaptığı gibi Allah ın sözlerine Tarihsel falan demeyelim. O o zamanmış diyorlar, o zamanki Mekke nin kültürel tarihi özelliklerine uygun olarak söylenmiş diyorlar. Allah ın dinini hiç kimseye beğendirmek diye bir görevimiz yok. Ama Allah ın dinini doğru anlatma görevimiz var. Doğru anlatırken de yalnız Allah ın kitabından anlatma görevimiz var. Tabi Allah ın kitabını doğru anlayıp doğru anlatmamız lazım. İşte “benim için temiz” diyenler, Allah a inandıklarını kendileri biliyorlar ya onunla yetineceklerini düşünüyorlar.
Ben dinsizim diyenler de aslında başkalarının din anlayışından hoşlanmadıkları için bunu söylüyorlar. Yoksa insanların şu suya olan ihtiyaçları gibi havaya olan ihtiyaçları gibi dine ihtiyaçları vardır, her insanın. İnsanlar bunu bir şekilde doldururlar. Yani herkes kendini dindar kabul eder. Yine bir televizyon yayınında Türkiye nin meşhur dinsizlerinden bir başkası. Onunla da yine reklam arasında konuştuk; yayın sırasında vır vır konuşuyor hatta ben farkında değilim stüdyo dan da kovmuşum onu daha önce. O reklam arasında ona dedim ki; sen dindar değil misin? Dedim. Şaşırdı kaldı ne cevap vereceğim, tutuldu, ne diyeyim dindar mıyım, değil miyim ne deyim? Cevap veremedi bir zaman. Dedim ki; sen kendi tanımlamana göre kendini dindar sayıyor musun saymıyor musun? “Tabi ki dindarım” dedi. O zaman dedim ki dindarlık adamı kurtarmaz, senin kafana tanımına göre değil Allah ın emrine göre dindar olman lazım. İnsanlar kendi kafalarına göre bir din tanımlarlar, ya da belli gurupların tanımladıkları din ile dindarlaşırlar. Ama yanlış ise sürekli içlerinde bir şüphe olur. İçleri rahat etmez, strese, sıkıntıya girerler, kendilerinden kaçmaya çalışırlar, ama eğer doğru dindarlık peşindeyseniz içiniz rahat olur, gönlünüz rahat olur ve sürekli mutlu bir şekilde ileriye doğru koşarsınız.
İhlâs 112/1 “De ki: O Allah tır,” Yani bizim ilahımız Allah tır, hani hepimizin bildiği tanıdığı Allah var ya işte o. Başka bir şey yok tanımlamaya gerek yok. Hepimiz biliyoruz zaten O nun yaratıcı olduğunu her şeyi bildiğini, bizim fazla tanımlamamıza lüzum yok. Araya başka bir şey sokuşturmayın yeter.
“…O bir tektir.” Şimdi bir tektir dediğiniz zaman açıkta kalıyor, şimdi Hıristiyan a bunu söylediğin zaman peki beni kim kurtaracak diyecek. Kendini kandırmış İsa A.S. kurtaracak diye. Bir Protestan profesöre sormuştum, İsa AS konusunda ne dersin? Dedi ki O Allah tır dedi. Hem insandır hem de Allah tır. İsa’nın tanrılığına dair elinizde bir deliliniz var mı dedim? Yok dedi. Allah’ın varlığına ve birliğine dair deliliniz var mı? Dedim; çok dedi.
Adam dürüst konuştu. Peki, elinizde delil olmadan bir kişiyi tanrı yapıyorsunuz ve ona kendinize göre bir takım roller biçiyorsunuz yarın; Allah ın huzurunda bunun hesabını nasıl vereceksin dedim; gülerek havayı değiştirmeye çalıştı. Cevap veremeyeceği için.
İhlâs 112/2 “Allah varlıkların tek sığınağıdır.” Aslında insanlar bir takım menfaatler için sürekli muhtaç durumdadır. Sabah kalktığınız andan itibaren gece yatıncaya kadar, sürekli ihtiyacınız var. Bir tane koyunu suyu olan bir bahçeye bağlayın otu olsun suyu olsun, başka bir şeye ihtiyacı olur mu? Ama bir insanın ihtiyaçlarının tamamını karşılamak için bir şehir bile yetmiyor. Bir ülke bile yetmiyor, ithalat yapmak zorunda kalıyorsunuz. Çok sayıda insanın çalışması gerekiyor. O kadar çok şeye ihtiyacımız var ki bizim insan olarak. Bütün bu ihtiyaçların içerisinde en başta Cenabı Hak’a çok büyük ihtiyacımız var. Eğer Allah vermez ise yapacağımız hiçbir şey yok. Allah u Teâlâ da bizi imtihan ediyor burası imtihan dünyası buraya gelmemizin gayesi o. Bu sıralar insanlarda ekonomik sıkıntı var. Olacak gayet normal bir şeydir olacak. Peygamberimiz SAV Medine sinde yok muydu? Kıtlık baş göstermiş Peygamber efendimize gelmişlerdi; “Ya Resul Allah fiyatlar aldı başını gidiyor, fiyatları sınırla” (narh koy) dediler. Peygamberimiz hayır dedi. Fiyatların oluşumu kendiliğinden olur. Fiyatları belirleyen yükselten azaltan Cenabı Hak tır dedi. Bunun anlamı şu: Piyasaya müdahale edilmez Allah ın koyduğu kanunlara göre oluşur piyasa.
Peygamber SAV; “Ben yarın Allah ın huzurunda sizden herhangi birinizin üzerimde hakkı olarak O nun huzuruna çıkmayı istemiyorum” dedi. Çünkü fiyatları sınırlamak o halka yapılacak en büyük zulümdür. Diyelim ki buğday fiyatları aldı başını gidiyor, bir dirhemlik buğdayın kilesi, on dirheme çıktı, fakir fukara ne yapsın aç kalır? Fiyatları sınırlayalım fiyatı iki dirheme sattıralım. Öyle yaparsanız Medine ye kim buğday getirir? Hiç kimse getirmez. Ama duysalar ki Medine de buğday on dirheme çıkmış o çevre illerden kimin elinde buğday varsa Medine ye doldurmaz mı? Ondan sonra fiyatlar küt diye yarım dirheme düşer.
Şimdi sıkıntıyı Peygamberler de çekmiştir. Aç kalmışlar taş bağlamışlar sahabe de çekmiştir sıkıntıyı çekeceğiz bu dünya böyle bir yerdir. Ama insanlar sıkıntıya girmek istemiyorlar. İstiyorlar ki Allah beni hiç imtihan etmesin, hiç hasta olmayayım, hiçbir problem görmeyeyim param azalmasın, işlerim tıkırında yürüsün, çevremle ilişkilerim iyi olsun, hiçbir yakınım ölmesin. Hiç merak etmeyin bu isteklerinizin tamamı fazlasıyla karşılanacaktır ama yeri bu dünya değil. Cennete giderseniz. Cennete gitmek için de bu dünyadaki imtihandan geçmeniz lazım.
Bu dünyada senin en zayıf olduğun noktadan Cenabı Hak seni imtihan eder. Sana düşecek görev sabretmek ve sürekli dik durmak, asla eğilmemek. İnsanlar imtihana girmemek için aracı tanrılara giderler, Allah a yalvarırlar bakarlar ki Cenabı Hak kabul etmiyor, o zaman Eyüp Sultan a gidelim. Ne olacak Eyüp Sultan a gidince? Onun Allah ın yanında itibarı vardır ondan isteyelim. Nasıl verecek ölen bir adam ne verecek? Yok O Allaha söyler, de….Sen deli misin? Divane misin? Ne biçim bir insansın sen? Allah sana hiç akıl vermedi mi? Şimdi yarın ahrette sana Eyüp Sultan dese ki benim yanıma geldin, “ben ölmüş bir adamdım nasıl benden bir şeyler istiyordun?” Üstelik ben Arap’ım senin dilinden ne anlarım? Akşama kadar binlerce adam geliyor benim binlerce memurum mu var ? Hepinizin isteklerini takip edeceğim. Cenabı Hak bir kimseye böyle bir söz verdi mi? Halbu ki sana kalbinden senden daha yakın olan Allah a niye açmıyorsun? Onun her şeyi var ölmüş bir adamım benim hiçbir şeyim yok bana nasıl geliyorsun bu kadar mı akılsızsın dese sana ne cevap vereceksin? Ki zaten diyecek.
Efendim imtihana girmek istemiyor. Kısa yoldan işi halletmeye çalışıyor. Orada çözülmeyince bu defa falanca yere gidelim filan yere gidelim, elinde avucunda üç beş kuruş varsa onları da orada bitiriyor, bakıyor ki olmuyor artık çok büyük bir bunalıma giriyor.
Onun için Allah Samet dir. Yani herkes ihtiyacını ona bildirmelidir. İhtiyaç ancak onun vasıtası ile onun koyduğu kurallar ile karşılanır. Yalnız Allah tan yardım isteyeceksiniz ama yardım istemekle olmaz; yardımı yalnız Allah tan isteyeceksin bir de Allah ın koyduğu kurala göre davranacaksın. Ne diyor Cenabı Hak?
Bakara 2/200 “İnsanlardan kimisi dua eder der ki; Ya Rabbi bana bu dünyada ver. Onun ahrette bir alacağı yok.” Kimisi de bizim namazlarda yaptığımız dua gibi;
Bakara 2/201 “Ya Rabbi bize bu dünyada güzellik ver Ahrette de güzellik ver, bizi Cehennem azabından koru” der. Peki ne olacak sonuçta?
Bakara 2/202 “Bunların her birine kazandıklarından bir pay vardır.” Allah gece gündüz dua etseniz yatana hiçbir şey vermez haberiniz olsun. Hem dua edeceksiniz, hem de gereken gayreti göstereceksiniz. Cenabı Hak her şeyin kuralını koymuş, Enes hoca bir ayeti kerime daha gösterdi. Bu kabirlerden yardım isteyenlerle ilgili olarak. Fatır suresinin 14 üncü ayeti. 437 inci sayfada.
Fatır 35/14 “ Onlara seslenseniz sizin seslenmenizi duymazlar, duysalar bile size cevap veremezler. Kıyamet günü kendilerini Allah a denk tutmanızı tanımayacaklardır. Her şeyden haberi olan gibi hiç birisi sana bu doğru haberi vermez.”
Samet olan Allah’tır. Bütün istekler ona yöneltilir. Onun dediği gibi davranmak şartı ile, yatmak yok. Canınızı dişinize takarak gücünüzün son noktasına kadar çalışacaksınız. Ama Allah’ın koyduğu kurallara göre ve yalnız Allah tan yardım isteyerek. İşte başarı o zaman elde edilir.
İhlâs 112/03: Buna doğmadı diye mana veriyorlar, tabi Cenabı Hak haşa Kadın değil erkek için de söylenir o zaman baba değildir, Erkek de değil kadın da değil,
“O baba değildir…” çünkü insanlar hep öyle diyor, Hıristiyanlar baba diyor Mekkeli müşrikler, taptıkları putların babası diyor. Birisi Allah ın kızları diye meleklere tapıyor, birisi Allah ın oğlu diye İsa ya tapıyor. Bizdekiler de Allah ın özel dostu diye, bir kısım insanlara tapıyorlar.
(40:05)Deki o Allah ın dostu da sen nesisin? Sen Allah ın düşmanı mısın? Allah ın dostluğunu belli insanlara tahsis ediyorsun, şunlar benim dostumdur mu dedi? Allah u Teâlâ, iyi Müslüman san sen de Allah ın dostusun.
İhlâs 112/03 “Kimsenin babası değildir, evlat da değildir.” Haşa Allah ın da babası yoktur. Ne kimsenin babasıdır ne de birisinin evladıdır.
İhlâs 112/04 “Cenabı Hak a denk hiçbir şey olmamıştır” İnsanlar nedense bazı şeyleri Cenabı Hak ın seviyesine çıkarmaya çalışırlar, öteden beri böyledir. Şeytan doğru yolun üstünde oturuyor ya; o çok aldatan şeytan insanları hep Allah ile aldatır. Hep Allah ile aldatır, işte Allah u Teâlâ şunlara şu yetkiyi vermiş bunlara şu yetkiyi vermiş, diye hep yalan söyler ve Allah ile aldatır. Buna son derece dikkat etmek gerekir. Aldatmak için de en çok insanların önem verdiği kişileri kullanır.
Bakın mesela İsa A.S. kuran ı kerim de cenabı hakkın çok değer verdiği bir peygamberdir. Ama İsa A.S. bu gün Hıristiyan âlemi tarafından putlaştırılmıştır. Vatikan da Kardinal diyor ki: “Siz bize müşrik diyorsunuz, biz müşrik değiliz” diyor. Şimdi “üç tane tanrı dedik diye niye müşrik olalım, o çok kutsal üçlü birliktir” diyor. Niye üçten bahsediyorsun? Niye üç ayrı tanrıdan bahsediyorsun? Kendi de farkında, yanlış yolda olduğunun gayet iyi farkında. Cenabı Hak onlara yapmamız gereken çağrıda şöyle diyor,
Ali İmran 3/64 “De ki: Ey ehli kitap aramızda ortak olan kelimeye gelin, Allah tan başkasına kulluk etmeyelim….” Bu; İncil de İsa A.S. ın söylediği sözdür. Bu gün de var orada.
“…Ona hiçbir şeyi ortak koşmayalım” ve Hıristiyanlar da en büyük günahın şirk olduğunu kendi kitaplarında yazıyorlar. Onun için biz müşrik değiliz diyorlar. Aslında hiç kimse kendisinin müşrik olduğunu kabul etmez ki.
Enam 6/23 “…Rabbimiz olan Allah a yemin olsun ki biz müşrik değiliz diyorlar.” Ama yaptığınız şirk işte. Herhangi bir varlığa Allah a ait özelliği veriyorsan onu O na ortak koşmuş oluyorsun.
Dünyanın en büyük şirketi diyelim ki mesela General Electric vardı; onun bir milyar hisse senedi olsa, bir milyarda bir hisseye sahip olan kişi onun ortağı sayılır mı? Sayılır değil mi? Bir milyarda bir de olsa resmen ortağıdır. Şimdi herhangi bir varlığa, yalnız Allah a ait olan (tabi ortaklık senedi yalnız o şirkete ait senet olması lazım başka bir şirkete ait senet ile o şirkete ortaklık olmaz değil mi) bir vasfı isterse milyarda bir olsun. Başka bir insana veya başka bir varlığa verse onu, Allah a o açıdan ortak etmiş olmaz mı? Buna çok dikkat etmek lazım.
İşte bunlar diyorlar ki İsa bizi koruyacaktır, İsa bizi kurtaracaktır. İsa aracılığı ile Allah a ulaştırılan istekler mutlaka kabul olunur. Meryem için de aynı şeyi söylüyorlar. Kutsal Ruh için de aynı şeyi söylüyorlar. Güzel de bunlar için bir deliliniz var mı? Siz kendiniz diyorsunuz ki İsa yı biz tanrı yaptık, nasıl oluyor? Allah ın bir taahhüdü var mı bu konuda neye dayanarak söylüyorsun bunu?
Ali İmran 3/64 “…Allah ile kendi aramızda birimiz diğerimizi Rabler edinmeyelim eğer” Mesela İngilizcede Lord diyorlar, Rab karşılığı Lord. Birçok kimseyi Rab ediniyorlar, Allah tan başkasını Rab edinmeyelim.
“…Eğer yüz çevirirlerse onlara deyin ki siz şahit olun biz Allah a teslim olmuş kimseleriz” Allah u Teâlâ ne demişse biz onu yaparız başkalarını yapmayız. Dolayısıyla her zaman gördük yaşıyoruz; insanlara Kuran ı Kerimin gözlüğü ile bakıp ta Kuran ın ifadeleri ile hitap ettiğiniz zaman, söylediklerimizin doğru olduğuna hepsi anında inanıyor. Çünkü Allah ın kulu Allah ın kelamı, sizin söylediklerinizin doğruluğuna inanmakla onu kendi hayatı için bir uygulama alanı kabul etmek arasında büyük fark var. Yani doğruları bilmek başka bir şeydir uygulamak başka bir şeydir. Doğruları herkes bilir ama herkes yapmaz.
Şöyle düşünün bildiğiniz doğruları yapmaya kalkın bakın hayatınız nasıl değişiyor. Doğruları bilmek ile yapmak arasında çok büyük bir fark vardır.
Şimdi İhlâs suresini tekrar okuyalım;
İhlâs 112/01 “Deki: İlahımız Allah tır O bir tektir.”
İhlâs 112/02 “Allah varlıkların tek sığınağıdır, bütün varlıklar ona borçludur ama O hiç kimseye borçlu değildir” Her varlık her şeyini ondan alır ama O hiçbir şey almaz
İhlâs 112/03 “Baba değildir evlat da değildir.”
İhlâs 112/04 “ Ona denk hiçbir şey yoktur”
Bu surenin Kuran ı Kerim in üçte biri olduğuna dair hadisler var. Tabi nasıl üçte biri? İnanç İbadet Ahlak tır Kuran ı Kerim. İman (inanç) esasını bu sure özetliyor. Bu sureyi kavrarsanız Kuran ı Kerim in üçte birini kavramış gibi olursunuz. Tabii onları da okuduğunuz zaman zihninize iyice yerleşecektir, çünkü üçte birinin özeti var burada.
BİTTi